Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 NİSAN 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
14.ULUSLARARASI ISTANBUL FlLM FESTlVALl'NDEN IZLENlMLER:
Programlan oldukça yüklü olan festivalin yabancı konuklan \atia boğaz gezisine de çıkblar. Geade sohbetier elbette sinemada odaklanıyordu. (Fotoğraflar: UGUR GÜNYÜZ)
Ulusal sinema, 'Mickey Mouse'akarşı
GAMZE VARIM / ASU \1ARO
- 14. Uluslararası tstanbul Film Festi-
vali kapsamındaki panellerden birine ka-
tılan Rus yönetmen Andrei Konchalovs-
ki, festivalde gösterilen filmi 'Alan Yu-
murtlayan Tavuk'u 'bir tavıık hakkında
bir fîlm' olarak tanımladı. Bu yıl En lyi
Yabancı Film Oscan'na değer görülen
'Burnt by the Sun-Güneş Yanığı' adlı fil-
mi festivalin açılışında gösterilen ağabe-
yi Nilrîta Mihalkov'la birlikte, Türk sine-
maseverlerin yakından tanıdığı Koncha-
lovski, panelin başında gazetecilerle pa-
zarlığa ginşti: Filminı görmeyenlerin so-
ru sormasını istemiyordu.
- Bugünlerde Çeçenistan'daki savaş
hakkında bir komedi," Fındıkkıran' üze-
rine bir masal uvarlamasu "Tristan ve
Isolde'nin sinema uyariaması ve " Kralı-
yet Yolu" adta film üzerine çahsan yönet-
men, "Artık Amerika'da çalışmıyorum.
Son fîlmimi Avrupa'da yaptım. Avnı-
pa'da büyük projelere mali destek bul-
mak zor. Bu nedenle tavuklar hakkında
fılmler yapıyorum. Daha ucuz oluyor"
diyordu.
- Konchalovski, ev temizliğine fena
halde kafayı takmıştı. Yönetmen geliş-
meye ilişkin umutlann kendisi için geri-
de kaldığını anlattı: "Herkesin eşit okJu-
ğu bir topluma inanmak güzel. Lenin de
bunu söylüyordu. Galiba Rusya'nın her
zaman otoriter bir güce gereksmimi var.
Kimi ülkelerde evler her gün, kimisindf.
ayda bir kez, kimisinde de Rusya'da ol-
duğu gibi ydda bir temizleniyor. Benim
ülkemde bir tek baharda temtdik yapt-
hr. Norveçliler ise bunu her gün yapıyor-
lar. Bu da politikayı yansıtiyor"
- Bu 'temızlık' metafonı oldukça tutui-
du. Bir basın mensubu Amerika'da te-
mizJik durumlarını sorunca, Koncha-
lovski, Amerikalılann Protestan mantı-
ğjyla hareket edip her gün temizlik yap-
üğıru, bu yüzden de Amerika'da askeri
otoritenin herhangi bir temizlik \apma-
sına gerek kalmadığını söyledi. Koncha-
lovski'nin Amerika'dan Rusva'va dönü-
şünün bir nedeni de evinin temizliğine
katkjda bulunmaktı.
- Söz dönüp dolaşıp Rus sınemasında-
ki değişiklıklere geldiğinde Konchalovs-
ki'nindeğerlendirmesı şuydu: "Eskiden
ideoloji peşinde koşardık, şimdi para pe-
şinde koşuyonız". Rusya özelindeki de-
ğişiklıklere gelince. gerçi evler, arabalar.
televizyonlardeğışmişti ama zihniyetler
aynı kalmıştı. Yönetmene göre, insanla-
nn temel düşüncelerinin değişmesı de
çok gerekli değildi.
- Politik iktidara sahip olsaydı, Konc-
halovski'nin Rusya için çöziimü ne olur-
du? Herşe> den önce bu iktidara sahip ol-
mak istemezdi. Çünkii \ anında koruma-
lar olmaksızın istediği her yere gitmekten
hoşlanıyor.
nı. "çok pratik, etkili. rahat ve son dere-
cesıkıcı" olarak niteliyordu: "Verimtiük
ve etkinlik, sanatın en önemli ölçütü ol-
saydu en iyi filmler reklam fılmleri olur-
du, en iyi sanatı da MTV'den izlerdik".
- 20. yüzyıhn en büyük özelliğinin " Bir
görüntü ıshalfne yol açması oiduğunu
düşünen Konchalovski, tetevizyona gön-
derme yaparak, bütün o görüntü bom-
bardunanı içinde hangLsinin değerli oldu-
ğuna karar vermenin güçlüğüne degin-
di: "O kadar çok görüntüyle karşı karşı-
ya kalıyoruz ki bunlar arasındaki değer
farkı ortadan kalkıyor".
- Rus yönetmen Amerikan düşünce bı-
çimine de 'Mkkey Mouse febefesi' ola-
rak tanımladı. Bu felsefenin bütün dün-
yaya hâkım olmasını kimsenin istemeye-
lemesi, bize pek yabancı gelmedi. Zo-
aretz'in rol aldığı film çok iyi eleştiriler
almasına ve iki ay gösterimde kalması-
na karşın, Amerikan filmleri gibi lsrail-
li sinemaseverlerin ilgisinı çekmeyı ba-
şaramarruştı.
Anlaşılan tsrail ve Türk sınemalannın
bir ölçüde ortak sorunlan vardı. Ama
Zoaretz'ın filminin iki ay gösterimde
kalması, en azından Israil'de yerli film-
lerin salon bulabildiğini gösteriyordu.
- Festival konuklan geçen cuma günü
yatla boğaz gezisine çıktüar. Semiramis I
adlı yatla boğazın sulanna açılan yaban-
cı konukların boğazın güzelliklerinden
çok kendi boğazlany la. başka deyişle > i-
yecek ve içkilerle ilgilendikleri gözlem-
lendi. Gezi, programlan oldukça yogun
ir film festivali daha geride kaldı.
Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı
tarafından düzenlenen 14.
Uluslararası tstanbul Film Festivali, büyülü
şöleniyle belleklerimizde farklı tatlar içeren
birbirinden güzel filmler bırakarak geçip
giderken, bütün o telaş ve koşuşturma da
sona erdi.
7
abancı sinemacılann tanıtımına yönelik
panel ve söyleşiler, Amerikan
sinemasının tüm ülkelerin ulusal
kimlikleri ve sinemalan için ciddi bir tehdit
oluşturduğunu, özellikle lsrail, Yunanistan
gibi ülkelerde sinemanm sorunlannın Türk
sinemasından aşağı kalır yanı olmadığını
ortaya koyuyordu.
- Konchalovski'ye göre. bu gezegen-
de herkes 20. yüzyılda yaşamıyor. Şu an-
da 16. yüzyılda yaşayanlar da var. Üste-
Jik yönetmen her ne kadar 21. yüzyılın
eşiğinde olsak da, bu çağda hala 16. yüz-
yılı yaşayanlann kötübirdurumdaoldu-
ğuna ınanmıyor: "Marksistlerin en bü-
yük hatası, herkesin aynı hızla 20. yüzyı-
la itilmesi oldu. Ben Rusya'nın 16. yüz-
yılda oiduguna inanıyorum. Orada yal-
nız değiliz".
- Söz Marksizmin iyi yanlanna gelin-
ce, yönetmen "Bu sistemin ıyı tarafı ne
yapmamanız gerektiğini bilmeniz. Bu
çok güvenliydi. Sinemacılar ıçın hayat
çok kolaydı. En iyi filmler de bu sistem
içinde yapıldı" dedL
- Konchalovski. Amerikan sineması-
ceğini, kendisinin de ulusal kimliklenn
korunmasından yana oiduğunu belırtti
- ABD denen medya merkezinin bütün
ülkelerin sinemacılarmı kendineçekmek-
te oiduğunu bclirten Yunanlı yönetmen
Patrice Vivancos'a göre, ulusal sinema-
lann ve jjenelde sinemanın geleceği ol-
dukça vahimdi. Sinemanın kanlı canlı.
yaşayan bir sanat dalı olmaktan çıkaca-
ğını ifade eden Vivancos gelecekte film-
lerin yalnızca Sinematek'lerde ve festi-
vallerde izlenebileceği kehanetinde bu-
lundu.
- Festivalde gösterilen 'HayaliBirOto-
brvografi' fUminin oyuncusu Mkhal Zo-
aretz'ın geçen yıl ülkesi Israil'de 15 film
çekilmesine karşın, bu fılmlerin Israilli
izleyiciden hiç rağbet görmediğini söy-
olan yabancı konuklara ulaşmakta güç-
lük çeken basın mensuplan için de, kısa
da olsa bir söyleşi olanağı > akalamak için
fırsat oluşturuyordu. Boğaz gezisi sıra-
sında kulak misaflri olduğumuz konuş-
malann başhca konusu da doğal olarak
sinema) dL
-Festivalin "Bir Ülke Bir Sinema" bö-
lümünün bu yılki konuğu olan Yunan si-
neması, Atiİla Dorsay'ın yönettiği bir
söyleşiyle çeşitli yönleriyle ele alındı.
Yunan Sinema Merkezi Başkan Yardım-
cısı Manos Efstratiadis. festivalde gös-
terilen "Lefteris" filminin yönetmeni Pe-
ricles Hoursoglu. yine festivalde göste-
rilen "Kardan Gelenler
r>
in yönetmeni
Sotiris Goritsas ile senaristi Sotiris Dimit-
riu ve film eleştirmeni Ninos Mikeli-
des'in katıldığı söyleşide Yunan sinema-
sı ile Türk sinemasının sorunlan arasın-
daki şaşırticı benzerlik ortaya çıktı.
- Toplantıda bulunan herkes Yunan ve
Türk halklan arasında kalıcı bir dostluk
oluşmasını istiyor ve sinemanın bunda
çok önemli bir rolü oiduğunu düşünü-
yordu. Ancak, festivaller dışında ne Tür-
kiye'de Yunan, ne de Yunanistan 'da Türk
filmleri gösterime girebiliyordu.
- Yunan sinemasının da bırincil soru-
nu. fmans sonınuydu. Yapımevleri iflas
etmişti ve artık Yunan Sinema Merke-
zi'yle zaman zaman ortak yapımlara gi-
denler dışında özel sektör sınemayı des-
teklemıyordu.
- Pericles Hoursoglu Yunanistan'da si-
nema okulunun olmamasını en önemli
sorun olarak ortaya koydu. Bunun ar-
dından ve belki de buna bağlı olarak iyi
senaryo yazan ve iyi yönetmen yetişmi-
yordu. Hoursoglu, yeni yönefmenlerin
sponsorluk için başka üLkelere başvur-
duklannı da sözlerine ekledi
- Eleştırmen Ninos Mikelidis, Yunan
sinema tarihini değerlendirken, son yir-
mi yıldır içedönük bir dönem geçiren
Yunan sinemasının bugünlerde dışa dö-
nük bir döneme girdiğinı belirtti.
Ancak ekonomik sorunlar bir yönet-
menın eskisi gibi yılda 1-2 değil, ancak
birkaç yılda bir film yapabilmesine ola-
nak tanıyordu.
Mikelidis, "Bu kadar az ve zor oldu-
ğu için baa yönetmenler bir filmin içine
birikmiş her şevi koyuyorlar. bu da başa-
n değil başansızlık olujor. Genç yönet-
menler daha başanlı çünkü birikimleri
az, söyieyecek fazla şeyleri yok, dolayısıy-
la daha sade filmler vapabiliyorlar" di-
yordu.
- Mikelidis, tüm zorluklara karşuı çe-
idlebDen Yunan fihnlerinin bu kez de sa-
lon sorunuyla karşılaştıklannı söyledi.
Orada da Türkiye'deki gibi Amerikan
filmleri rağbet gördüğü için Yunan Sine-
ma Merkezi bir yer kiralamış ve salon
bulamayan Yunan filmlerine burada bi-
rer hafta gösterilme şansı tanıyor.
4
Kendini yakarak yaşayan bir aydındı'
Festival bu vıl ilk kez Onat KurJar'sızdı.
Kühiir Servisi - Istanbul Si-
nema Festivali, ilk kez Onat
Kutlar'sızdı. Bu festivalin doğ-
ması ve bugünlere gelmesi için
emek veren bir avuç insandan
biri olan Onat Kutlar'ın anısma
birbölümaynldı.dostlan vesi-
nemaseverler onu çeşitli top-
lantılarda andı Italyan yönet-
men Ettore Scola'nm da gönül-
lü olarak katılıp şiddet üzerine
bir konuşma yaptığı anma ge-
cesinde. Fipresci jürisinde yer
alan GugnermoBiraghi,jürinin
festivalde vereceği ödülün bu
yıl Onat Kutlar'ın adına adana-
cağını açıkladı.
Geceye; filmin kaynağını
oluşturan romanın yazan Ferit
Edgü. filmin yönetmeni Erden
Kıral, yapımcısı Kenan Or-
manlar ve Onat Kutlar'ın ya-
kınlan da katıldı. Onat Kutlar'ı
anma gecesinin düzenlenmesi
önerisinin yabancı konuklardan
geldiğini, Uluslararası Sinema
Yazarlan Federasyonu'nun
(Fipresci) onun Istanbul'da bir
filmle anılmasına karar verdiği-
ni belirten Atilla Dorsay, Be-
yoglu'nda dolaşırken Onat Kut-
lar'ı anımsamamanın olanaksız
oiduğunu belirterek çok öksüz
kaldıklannı söyledı: "Bu sem-
tin yüreginin çarptığı alanlar-
dan biri olan sinemaya o kadar
organik bir bağı \ardi ki bütün
bu festival boyunca onu anma-
dan edemedim."
Sinema, şiddetin
kaynaklannı kaldınr
Ettore Scola. şiddetin kay-
naklannı 'cehalet ve taoşgörü-
TV-Video ve Bilgisayarınızı
Dev Perde de
Sharpvision'la izleyin.
Görsel sunumda dünya lideri
Sharpvision'dan TV - Video
Data Projektörler...
TV yayınlarını, Bilgisayar
bilgilerini, tüm canlılığı ve
ayrıntılarıyla dev perde de izleyin...Sharpvision'un görsel sunum kalite farkını,
büyüleyici dev ekran keyfini, garantili
servis anlayışını, şimdi sizde yaşayın.
ister İş de...ister Ev de...
Y E N
XV 370 P
Vıdeo Proıektör
XG3850E
Vıdeo-Computer
Proıektör
XVS50H
Vıdeo Proıektör
SHARPf ISION
Türkıye Temsılcısı : A R M E G A Elektronik Sistemler A.Ş.
Vefa Çıkmazı Sk No 1-3 Fıdan Palas A Blok No 12 Gayrettepe / ISTANBUL
Tel (0212) 272 17 73 - 275 92 47 Fax (0212) 267 27 89
BAYILIKLER VERILECEKTIR
XC 3780 E
Vıdeo-Computer Proıektör
Not Showroornumuz da urun
gösterılenmızı izleyebıUrstnız
süzlük' olarak tanımlayarak
"Sinema elbette ki tek başına
şiddeti ortadan kaldırmaya yet-
mez ama kaynaklannın orta-
dan kalkmasına yardımcı ola-
binr"dedı.
Kendi ülkesi ltalya gibi ırk-
çılığa henüz bulaşmamış ülke-
lerin de yavaş yavaş ırkçı tu-
tumlar içine girdiklerini ifade
eden Scola, bir ülkeye gelen
göçmenlerin o ülkenin kültü-
riine önemli katkılarda buluna-
bileceklerini, oysa çok sert tep-
kilerle karşılaştıklannı söyle-
di.
Scola ille de politik sinema
yapmak gerekmediğine, ama
sonuç olarak her filmin politik
olduğuna işaret etti: "tnsanın
ruhuna ve akuna seslenen bir
film polhiktir. Çünkü bu film
bir insanın cehaletten
kurtulmasına ve bi-
linçlenmesine yanfam-
a olur. Tek bir filmle
bfle cehaletin yarattığı
şiddeti eleştirnıek ve
insanlan düşünmeye
çağırmak mümkün
olabilir."
Türk sinemasına
büyük ölçüde katkıda
bulunan Onat Kut-
lar'ın senaryosunu
yazdığı'Yusuf üe Ke-
nan', 'Hazal've'Hak-
kâri'de Bir Mevsim'
filmleri, bu yıl festi-
valin 'Anısma: Onat
Kutlar'bölümünde
gösterildi.
"Türkiye'de Sine-
ma Düşüncesi ve Kül-
türüne Katlalanyla
Onat Kutlar" başliklı
Atilla Dorsay'ın yö-
nettiği panele de ko-
nuşmacı olarak Ferit
Edgü, Erden Kıral ve
Ali Özgentürk katıldı.
Onat Kutlar'ı 1953 yı-
lında tanıyan Ferit
Edgü, 1950'leri Tür-
kiye için çok önemli
yıllar olarak niteledi:
"Sanat alanında dev-
rimci vıllardır. Saıt Fa-
ik'lerin, Orhan KemalTerin
başyapıtlannı verdikleri yıllar_
Bizim kuşağın dünyaya bakışı
bu edebiyattan kaynaklandL
Bu kuşkusuz bir saıistı."
Büyük entelektüel ama
sade bir insan
Onat Kutlar'ın 'Ishak' adlı
öykü kitabının bugün hâlâ taze-
liğini koruyan, on yıllarca son-
ra da koruyacak bir yapıt oidu-
ğunu belirten Edgü, kitabın. o-
nun öykü anlayışı, Türkçeyi
kullanışı ve edebıyatımıza ge-
tirdiği yenı ses olarak önemine
değindi.
Onat Kutlar'ın edebiyat ala-
nında çok verimli olamaması-
nı sinema alanındaki çalışma-
lanna bağlayan Edgü, 'Hakkâ-
ri'de Bir Mevsim' filminin çe-
kilişinın öyküsünü anlattı:
"Ben romanı yazarken filme
dönüşeceğini düşünmemiştim.
Hatta sinematografik öğeler ta-
şıdığını da düşünmemiştim. Te-
zer Özlü beni kandırdj bu fu-
min yapımı için." Edgü, filmin
yapılmasım kabul ederken tek
bir koşul öne sürmüştü: Senar-
yoyu Onat Kutlar'ın yazması-
nı...
Edgü, filmin iş kopyalannı
gördüğünde düşledikleri film
olmadığını düşünerek düş kı-
nklığına uğramış: "Onat,' bü-
tün çalışmalan unutahm, iş
kopyalanndan nasıl bir film ya-
panz. onu düşünelim" dedLO-
nun sıcak soluğunu filmin her
aşamasında ensemde duydum.
O sadece filmin senaryo yazan
değfldL"
Onat Kutlar'ı 'büyük bir en-
telektüel ama gösterişi sevme-
yen sade bir insan' olarak ta-
nımlayan Erden Kıral "Türld-
ye'deki düşünce cereyanlanna
gögüs geren adamdı" dedi.
Onun halk sineması kavra-
mına karşı çıktığını, Amerika
sinemasının bir çeşit kültür em-
peryalizminin parçası olduğu
fıkrini ortaya attığını belirten
Erden Kıral, Kutlar'ın düşünce
hayatımızdaki öncülüğünü
vurguladı: "tstinadduvanmız-
dı. Düşüncesiyle bizi koruyor-
du."
Onun analitik düşünce siste-
mine sahip bir aydın oiduğunu
vurgulayan Kıral, "Türkiye'de
gerçeğin üstü örtülüyor. Onat
bu örtüyü hemen kaldırarak,
bize gerçeği söyleyen biriydi"
dedi.
Kutlar'ın edebiyat alanında
az ürün vermesini, edebiyat ve
müziği aristokrat. sinemayı da
demokratik bir alan olarak gör-
mesine, demokrat bir insan ol-
duğu için de bu alanı seçmesi-
ne bağlayan Kıral, onun Doğu
ve Batı kültürünü çok iyi bildi-
ğini söyledi.
'Hakkâri'de Bir Mevsim'i,
dünya sinemasmda iletişim ve
iletişimsizlik. aydın yabancı-
laşması üzerine yapılmış en iyi
film olarak niteleyen Atilla
Dorsay da "Onat'm ardında
çok az eser bıraktığı söv leniyor.
Belki çok daha fazla üretebiür-
di. Ama ben onun yaşamayı bir
sanat halinegetirdigini düşünü-
yorum" dedi. Dorsay. onun
Doğu'dan ve Batı'dan damıtıl-
mış bilgisine karşın, bir halk
adamı olarak kaldığını vurgu-
ladı.
Düşüncesiyle hepimizi
koruyordu
Alı Özgentürk de Onat Kut-
lar'ı Anadolu dervişlerine ben-
zetti:
"Kendini yakarak yaşayan
aydınlardandı." Özgentürk,
bundan sonra yapacağı bütün
filmlerde onun boşluğunu his-
sedeceğini dıle getirdi.
Şakir Eczacıbaşı da bir Ana-
dolu aydını olarak gördüğü
Onat Kutlar'ın ımececi yanına
dikkat çekti:
"Tek başına çalışmaktan
hoşlanmazdı. Yazartıkta tek ba-
şına çalışmak söz konusudur.
Sinema ise imece işi»
Yine Anadolu uygariıkları-
nın bir aydını olduğu için ön-
yargısız, insansever ama sa>aş-
çı bir kişiydi.'"
BU AŞAMADA
ŞUKRAN KURDAKUL
Kitabın Düşündürdükleri
TÜYAP, Ankara'da ikinci kez kitaplarlayaratı dost-
lannı bir araya getiriyor.
Kalıplaşmış düşüncenin özgür düşünceye, sahte-
nin gerçeğe, cezanın ödüle düşman kesildiği bir ül-
kede, kitabı, toplumsal ilerleme bilincimize katkıda
bulunduğu ölçüde, uygartık güvencesi sayıyoruz.
Değilse, iş netliğini yitiriyor.
Biliyoruz, milyonlarcasının ateşe verildiği Hrtler ve
Mussolini döneminde de vardı kitap.
Ne istemişti faşizm yaktığı kitaplardan?
Yandaş olmasını..
Savaşa yandaşlık, soykınma, insan akhnın kuşa-
tılmasına, şovenizme yandaşlık..
Jean-Paul Sartre 1962'lerde "Kültür Alanında Si-
lahsızlanma" başliklı konuşmasında şöyle diyordu:
"Sovyetler Biriiği'nde Kafka'nın yapıtlan bizi yer-
diğine göre, çevrilmeleri gerekmez dendi. Bu dav-
ranışyüzünden Dava 'nın yazılışından elliyıl sonra bu
ülkenin okurlan Kafka'nın adını bile bilmiyorlar."
Bürokrasinin biriktirdiği pisliklerden arınma çaba-
sı yerine yıllar yılı Kafka'ya yasak koyma kolaycılıgı-
nın ne yıpranmalara yol açtığını şimdi daha iyi de-
ğerlendirebiliyoruz.
1950'lerde bizim yenıyetme burjuvazinin adı "De-
mokrat" Partisi de kalıplaşmış düşüncenin ezber
ürünlerine dönüştüğü kıtaplara tutunarak özgür dü-
şünce yaratılannı yasaklarken uluslararası kapitaliz-
me yataklık ettiğini biraz da gizlemeye çalışıyordu.
Bugünküler övünç duyuyorlar.
Yasakçılığa özür aramak şiddete özür aramak gi-
bi özgürlük düşmanlığının simgelerinden oldu mu
tepkiler patlama noktasına gelir önünde sonunda. Ki-
tabın ilerleme bilincimize katkı işlevi, aykırı güçlere
karşın bireysel tepkileri toplumsal yarara dönüştür-
dükçe somutlanır.
Insanlığın savaş sonrası yıkımını, umutsuzluğunu
üzerinden atamadığı günlerde genç Albert Camus
demiş ki:
"Biz savaştığımız için sanatçı değiliz. Sanatçı ol-
duğumuz için savaşıyoruz. Işi gereği sanatçı özgür-
lükten yanadır ve bu da ona çok defa pahalıya mal
olur. Işi gereği tarihin en içinden çıkılmaz karanlığın-
da insanın nefes alamaz olduğu yerde görevlidir."
Anadolu insanının nefes alamaz duruma çok yak-
laştığını görenlerimiz nasıl yerine getirecek görevini.
Sanatıyla..
İlk umar bu kuşkusuz.
Ikincisi, örgütlenme ustalığı ve kendisine ayakta
durma gücü kazandıran yurttaşıyla ortak paydada
birleşmekle.
Bu gerçekleşebildi mi, sanatın da önü açılacak, ne-
fes almakta güçlük çeken yurttaşın da.
Köy Enstitüleri'nin 55. yılı
kutlanıyor
• Kültür Servisi-tstanbul Eğitimciler Derneği.
bugün saat 13.00'te Köy Enstitüleri'nin 55. yılını
kutlayacak. Dernek lokalinde gerçekleştirilecek olan
etkinliğe, Bekir Semerci, Selim Özyüksel ve
Göktürk lyim katılıyorlar. Kutlamada aynca dia
;
gösterileri de yeralacak. (Aksaray Pertevniyal Lisesi
arkası-525 13 00)
Çagdaş Bale Topluluğu'ndan
ÇYDD yararına gösteri
• Kültür Servisi- Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği'nin mart ayında kurulan şubesi, ilk
etkinlığini geçen çarşamba gerçekleştirdi. "Türk
Aydınlanma Devrimi ve Eğitimi" konulu panele
konuşmacı olarak dernek başkanı Prof.Dr.Türkan
Saylan ve Prof.Dr.Jale Baysal katıldı. Öte yandan,
bu yıl 23. yılını kutlayan Çağdaş Bale Topluluğu da
bugün saat 20.30'da Kadıköy Halk Eğitim
Merkezi'nde ÇYDD Üsküdar Şubesi yaranna bir
gösteri gerçekleştirecek "Adımlar". "Operadaki
Hayalet". "Çıplak Dağda BirGece" ve "Bir Yaz
Günü" adlı oyunlann sergileneceği gösterinin
biletleri Halk Eğitim Merkezi gışelerinde satışa
sunuldu.
Otyam'ların sergisi açıldı
• ANTALYA (Cumhuriyet) Fikret ve Fıliz
Otyam'm resim ve özgün dokuma yapıtlanndan
oluşan sergisi, Orkun-Ozan Sanat Galerisi'nde
açıldı. Yıllardır Gazipaşa ilçesinde yaşayan
Otyam'lar, üç ay için geldikleri Antalya'da
Beydağlan'ndan esinlenerek yaptıklan resimleri
sergilıyorlar. Bunun Antalya'daki 5. sergileri
oiduğunu belirten Fikret Oryam. son çalışmalannı
"Beydağlan'nı, bulutlannı evTenselleştirmek,
Kenya'da çizdiğim yüzleri, bedenleri,
Tunus'tan bir kuş kafesini Beydağlan'yla birlikte
yaşamak" olarak özetliyor. Yapıtlan Avrupa ve
Amerika'da tekstil müzelerinde sergilenen Filiz
Otyam da, Gazipaşa'da geleneksel ve artık nesli
tükenmiş sayılan Çulfalık tezgahmda başladığı
dokumalarla, uluslararası bir dokuma ustası olarak
ün kazandı. Sergiden sonra, Gazipaşa'ya dönüp
çalışmalannı orada sürdürecek olan Otyam'lar,
kasım ayında yeniden Antalya'ya gelmeyi
düşündüklerini söylüyorlar.
Filiz ve Fikret Otyam'ın sergisi, 26 nisana kadar
görülebilir.
II. TÜYAP ANKARA KİTAP
FUARTNDA BUGÜN:
14.00- 15.30 Açıkoturum: "Ustamız. Dostumuz Er-
han Bener'". Yöneten: Jülide Gülizar, Konuşmacılar:
Vüs'at O. Bener, Feridun Andaç, Ali Cengizkan, Atilla
Şenkon, Ataol Behramoğlu, Düzenleyen: Ümit Yayın-
cıhk
16.00- 17.00Diyalog: "Dağlann Sultanı", Konuşma-
cılar: Dursun Akçam, Deniz Kavukçuoğlu, Düzenleyen:
TÜYAP
17.30-18.30 Panel: "Edebiyat Matineleri", Yöneten:
Haldun Çubukçu, Konuşmacılar: Arif Damar, Ahmet
Telli, Ahmet Erhan, Düzenleyen: Yeni Yüzyıl Gazetesi
II. TÜYAP ANKARA KİTAP
FUARTNDA YARIN:
11.30-13.00 Panel: "Çeviri Şiir". Konuşmacılar: Ah-
met Cemal. Eray Canberk, Ahmet Soysal, Erdal Alova,
Düzenleyen: Kavram Yayınlan
13.30-15.00 Söyleşi: "Edebiyatımızda Köy. Köylü ve
Köy Edebiyatı", Konuşmacı: Demirtaş Ceyhun, Düzen-
leyen: TÜYAP
15.30- 17.00 Panel: "Dil, Siyasa, Kitap", Yöneten:
Korkmaz Alemdar, Konuşmacılar: Mustafa Ekmekçi,
Şükran Kurdakul, Fikri Sağlar. Düzenleyen. Dil Derne-
ği
17.30-18.30 "Edebiyat Matineleri", Konuşmacı: Şük-
ran Kurdakul, Düzenleyen: TÜYAP. YeniYüzyıl Gaze-
tesi