Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 NİSAN 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLECRO EVtN tLYASOĞLU
BoğazVla da konser dinlerdrIstanbul'da önceden hiç dikkatinizi
çekmemiş. oysa bir sanat gösterisi ile de-
ğerlendirildiği zaman sizi alıp başka
dünyalara götüren mekânlar var. Örae-
ğin Avusturya Kültür Ofisi'nin Yeni-
köy'deki konsolosluk binası gibi. Yıllar-
dır Teşvikiye'nin ortasında kültür etkin-
liklen ile sanat dünyamızda hizmet ve-
ren Avusturya Kültür Ofısi, son zaman-
larda taşındığı bu binanın salonlannda-
ki sergiler, paneller, konferanslar ve kon-
seriyle düzenli bir kültür birimi olmayı
sürdürüyor. Sıkıntılı tstanbul trafîğinden
uzakta Boğaz'ın güzelim kıyisında kü-
çük bir sarayı andıran bu bina, görkem-
li ve bakımlı bir mekân. Büyük salonun-
daki konserler için tek sorun, sesin biraz
fazla çınlaması. Bu durum yere serilecek
birhalı yadabirakustikuzmanının öne-
rilerıyle çözülebilir.
IDSO'nun solisti Chilingirian
Geçen hafta bu ortamda genç piyanist
Birsen Ulucan'ı (1970) dinledik. Halen
ylisans üstü eğitimi Londra, Guild Hall
Müzik okulunda sürdüren sanatçı. Beet-
hoven op 10 no 3 sonatından ve Chopin
op. 2. no 2 balladından sonra Lizst'in
minyatürpıyano yapıtlanndan 'Göçebe-
lik YıHan' adını verdiği küçük parçala-
nnı seçmışti.
Liszt bu çalışmalannda, özellikle Pet-
rarka Sonelennde operadakı güzel şarkı
söylemeye (bel canto) geleneğinı pıya-
noya uygular. Pi>anodan birorkestrayo-
ğunluğu yükseldiği kadar şarkı söyleme
özelliği de duyulur. Birsen Ulucan bu al-
bümden seçtiği yapıtlarda yoğun \ e ateş-
li stilini sağlam bir teknikJe sergiledı. Za-
manla tuşlann biraz daha derinindeki
"bel canto"yu da bulup çıkaracak. Tutar-
lı iç disiplinı ile Londra'daki çalışmala-
nnı tamamladığında Birsen Ulucan. ge-
hcekte adından çok söz ettirecek.
Geçen hafta Istanbul Devlet Senfoni
Orkestrasrnı Japon şef Yosamao Osawa
yönetti. Ve Londra'da adından çok söz et-
tiren kemancı Levon Chilingirian
"F" Tâclac Hudecek ve piyanist Judith Uluğ, Prag
1 / virtüözleri oda orkestrası solistleriydi.(üstte)
V Yosamao Osawa'nın yönetimindeki
iDSO'nun solisti de Gülden Turalı'ydı.(altta)
Brahms'ın keman konçertosu ile toplu-
luğun solisti oldu. Belki de solist olarak
değıl de son zamanlarda Chandos plak
şirketinden yayınlanan kompakt diskle-
rindeki oda müzığı çalışmalanyla daha
çok duymaktayız. Chilingirian adını.
Ancak Brahms'ın konçertosunun cu-
martesi sabahki seslendirisinde zarafeten
ve şeffaflıktan yoksun yorumu, ritim ve
tempoyu kendine göre çekmesi, dinleyi-
cileri düş kınklığına uğrattı. Bu güzelim
konçertoyu Bay Chilingirian'dan çok da-
ha berrak çalacak ve bu yıl Istanbul De-
vlet Senfoni Orkestrası programlanna
solist olma fırsatını bulamayan nice genç
solistimiz var.
Tuncav Yılmaz, Işın Çakmakçıoğlu,
Hakan Şensoy gıbı Chilingirian bis ola-
rak çaldığı J.S. Bach'ın eşliksiz keman
sonatında yine kendine göre yorumu ve
hatalanyla bir kez daha düş kınkhğı ya-
rattı. Neyse ki programın ikınci yansın-
da Osawa yönetimindeki İDSO özenle
çalışılmış, nitelikli bir Şchrazad çaldı.
Gülden Turalı'nm temiz keman solola-
n Rimsk> Korsakofun masalsı senfonik
^uitınde baştan sona duyarlı bırdoku ör-
Jü. Reyent Bölükbaşı, Ayşegül Kirma-
noğlu, Emin Ozistek ve Günay Yetiz baş-
ta olmak üzere bütün sololar özenli ve
büyülü ortama yumuşak bir yorum ge-
tiren özellikteydi. Aynca şef Osawa da
yapıtın oryantal havasını içten ve abar-
tısız bir sıcaklıkla yansıttı.
Hudecek ve J. Uluğ
Prag Vırtüozlan Oda Orkestrası'nın
Cemal Reşid Re> 'deki ikincı konserleri
biraz olaylı başladı. Konserin sponsor-
luğunu üstlenen vakfın yöneticileri kon-
ser öncesi bir tanıtım programı düzen-
lemişler.Ancak konserin başlama saati-
ne sarkan bu konuşmalar Cemal Reşid
Rey Salonu'nun her zamanki dinleyici-
lerinibirhayli kızdırdı. Bu durum doğal
olarak salon yöneticilerini de zor durum-
da bıraktı. Doğal olan bir başka konu da
sponsorlann dinleyicileri o salona bir
kerelik gelse de salonun düzenli dinle-
yicisinin programlardaki herhangi bir
aksamaya sert tepkiler göstermekte hak-
lı olmasıydı.
Prag Vırtüözlerr Oda Orkestrasrnın
zarif Mozart serenadı (KV 239) gergin
havayı dağıtmayı hemen başardı. Ne de
olsa Mozart müzıği nice ruh hastalık-
lannda tedayi amacıyla kullanılır. Üs-
telik ne de olsa Mozart'ın yaşadığı kent-
lerden birinden gelen Praglı solistlerin
güzel yorumundan dinlenince daha da
değer kazandı.
Programın sonraki yapıtı Mendelss-
hon'un keman ve pıyano solistliğindeki
yaylı çalgılar konçertosu idi. David Oist-
rach'ın son öğrencilerinden biri olan ün-
lü kemancı Vaclav Hudecek ve piyanist
Judith Uluğ solist olarak katildılar. Men-
delssohn'un klasiküslupileromantiküs-
lubu birleştirdiği yer yer soluk kesen
tempolanyla kıvılcımlanan yapıtını bir
ivmeye kapılmışçasına coşkuyla din-
ledik.
Türkiye Yazarlar Sendikası ve Istanbul Devlet Tiyatrosu, 'Bir Portre' başlıklı etkinlikle Mehmed Kemal'in 75. yaşını kutladı
6
Acıh Kuşak'm teııısilcisiKültür Servisi - Istanbul
OsvAe* Tiyafrosu ve Tüdci-
ye Yazarlar Sendikası.
AKM Oda Tiyatrosu'nda
düzenlenen "Bir Portre"
başlıklı etkinlikle; şaır, ga-
zeteci ve yazar Mehmed
Kemal'in 75. doğum günü-
nü kutladı. Senaryosunu
Ülkü Ayvaz'ın yazdığı. Ad-
nan Biricik'in yönettigi et-
kinliğe. konuşmacı olarak
yazanmız Jlhan Selçuk. ga-
zetemiz Genel Yayın Yö-
netmeni Orhan Erinç, Raif
Ertem. Ataol Behramoglu.
Doğan Katırcıoğlu, Necati
Doğru, Demirtaş Ceyhıın
ve Enver Ercan katıldı.
Gecenın açılış konuşma-
sını yapan Ataol Behra-
moğlu, Mehmed lCemal'in
şiirlerini okurken " Kemal Mehmed Kemal75.doğum günü pastasının mumlannı dostlanylaberabersöndürdü. tlhan Selçuk, bir 20 yıl daha biriikte olma dikğinde bulundu. (KAAN SAGANAK)
ağabey yoldan çıkmamıza yoJ açanlar-
dan biri demek ki" dedi.
Mehmed Kemal, Oda Tiyatrosu'nun
sahnesinde Adnan Biricik'in sorulannı
yanıtlarken teker teker sahneye çıkan
dostlan bize onu çeşitli yönleriyle anlat-
tılar.
'Yazıyla eviendi, metres
aramadı'
Raif Ertem, Mehmed Kemal'in kendi
kuşağı üzerinde ne denli etkili olduğunu
vurgularken 50'li yıllann sonlannda ve
6O'lı yıllann başlannda, onun yazılan-
nın, yaptıklan işlerin doğru ya da yanlış
oldugunu anlamada bir gösterge oldu-
gunu söyledı. Mehmed Kemal'in önem-
li özelliklennden birinin kavgasının ya-
nında. bir olayı değerlendirirken çözüm
de getiımes! oldugunu ifade eden Ertem
"Çeşitti altematiflerle ortaya koydugu çö-
zümler bizi \eni ara>Tşlara itti" dedi. Ra-
if Ertem, onun •\azida direnmesine' de
degindi: "Y»nyjâevlendi,metresarama-
dı".
Doğan Katırcıoğlu, Mehmed Ke-
mal'le 40 yıl önce tanışıp. biriikte çalış-
ma olanağı bulduğu için kendini şansh
sayıyordu. Akşam gazetesinde çalıştık-
lan 1971 yılında. düşünenlerin ve yazar-
lann Selimiye Kışlasf na kapatıldıklan
dönemde, Mehmed Kemal'in tt
Ben çok
çektim, zindanlarda yatüm. Sen benim
çektiklerimi çekme" diyerek kendisini
uyardığını anlatan Katırcıoğlu, onun do-
ğum gününü kutluyordu: "Iyi ki doğdun
büyükbaba, senden öğrenecek çok şey
var".
Demirtaş Ceyhun, ilkin 'DünyaGOzel
Olmah' adlı şiir kitabıyla şair olarak ta-
nıdığı Mehmed Kemal'in 'Yeni Adana'
gazetesinde yazdığı köşe yazılanna duy-
duğu hayranlığı dile getirdi. Ceyhun, te-
laşlı, heyecanlı ve aceleci olarak nitele-
diği Mehmed Kemal'in bugüne dek yaz-
dığı 168 şiirden 82'sinin 10 mısradan da-
ha az olmasını belki gazetecilikten gelen,
belki de kuşağına özgü olan sabırsızlığı-
na bağladı.
Enver Ercan ise Mehmed Kemal 'in şı-
irleri üzerinde durdu. 'Birinci Kilomet-
re' ve 'Dûnya Güzel Olmah' adlı şiir ki-
taplannın politik tutumunu ortaya koy-
duğunu ifade etti: "Bu khaplarda. dün-
yaıun güzel obnasınıisteyen bir şairin tav-
n göze çarptyor". Şiirinde kırsal kesim
insanının yanı sıra büyük kent insanının.
doğanın ve aşlcın da bulunduğunu söy-
leyen Ercan, onun birbağlam içinde kul-
landığı ve bu açıdan Garip şairlerininki-
ne pek benzemeyen ironisine dikkat çek-
ti.Necati Doğru, kendisi 'çaylak' bir ga-
zeteciyken Günaydın gazetesinde tanıdı-
ğıağabeyi Kemal'denüçilkeöğrenmiş-
ti: "Annenden şüphe et. kapıcı fiyas'ı an-
lamava çalış ve bevnine sahip çık"
'Gazeteci gerçeği arar'
Mehmed Kemal daha sonra bu üç il-
keyi şöyle açıklamıştı: "Gazeteci gerçe-
ği arar. Gerçeğe annenden şüphelenerek
gidebilirsin. Nazdığın her \anda, en kar-
maşık konulan büe kapKi İKas'ın anla-
yabileceği biçimde ifade edebilmelisin.
Beynine sahip çık; çıkar gruplanndan,
poîitikacılardan gelen sansürle kendi iç
sansürünün önüne geçmelisin". Necati
Doğru, Mehmed Kemal'in kendisine ki-
birli olmak, narsisizme kapılmak, bunu
yazılanna yansıtmak gibi meslek hasta-
lıklanndan uzak durması gerektiğini
öğütleyerek "Bu sütun ve köşeler sana
değil, okura aittir. Senin amirin, gazete-
nin patronu ya da genel yayın yönetmeni
değil, okunındur" dediğini anlattı.
fihan Selçuk, 1950'li yıllarda tanıdığı
Mehmed Kemal'in kuşağını, insanın in-
san olma savaşımında ezilenlerin yanın-
da yer alan bir kuşak olarak niteledı. Sel-
çuk, bu 'acılı' kuşağın acılannın hiç din-
mediğini dile getirince. Mehmed Kemal,
'•Zehirzemberekoldu" karşılığını verdi.
1923devriminin 1914'ten 1922'ye kadar
uzun süren savaşlann sonunda ortaya
çıktığını vurgulayan Selçuk, "1940'lar
kuşağı, bu devrim ahnterine doğru bir
devTİme sürüklendikçe kafasını duvara
çarptı" dedi. 1940"larda Türkiye'de dün-
ya yazınının önemli yapıtlannın bilin-
mediğini söyleyen Selçuk "Bir devletdü-
şünebiliyor musunuz yeryüzünde, ken-
disi Tercüme Bürosu kuracak ve eski Yu*
nan, Fransız, Rus klasiklerinden kitap
çeNİrtip kendi halkına dağıtacak. 1923
devriminin anlamını belki ileride çok da-
ha i\i anlayacağu" dedi. Mehmed Ke-
mal'in bu ortamda, bu kitaplan okuya-
rak yetiştiğine dikkat çeken llhan Sel-
çuk, yirmi bir yıldır aynı gazetede, bir-
iikte çahştığı dostuyla bir yırmi bir yıl
daha biriikte olma dileğınde bulundu.
75 yaş yolun yansı eder
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni
Orhan Erinç, Mehmed Kemal'den Tür-
kiye Gazeteciler Sendikası 'mn bugün-
lere nasıl eriştiğini anlatmasını istedi.
"Türkiye'de acılı kuşaklar var. Her acıh
kusakla biriikte acıiar tazelenıyor" diyen
Erinç, bir gün Mehmed Kemal'le biriik-
te sorgulanmak üzere sıkıyönetime gö-
türüldüklerini anlattı. Erinç, "Belki de
bazı şevleri değiştirmck ve '75 yaş yolun
yansı eder' demek gerek" dedi.
Daha sonra Istanbul Devlet Tiyatrosu
ve TYS adına Ataol Behramoğlu tarafın-
dan kendisine sunulan plaketi alan Meh-
med Kemal, "Bunu ömür boyu onurla ta-
şıyacağun. Bunu veren zihniyete ha>Tan-
lığımı ifade edeceğun" dedi. Gece, Meh-
med Kemal'in 75. doğum günü pastası-
nın sahnede kesilmesiyle noktalandı.
'Yüzyıllar Boyunca Venedik ve Istanbul Görünümleri'
Kültür Senisi-ltalya
Cumhurbaskanı Oscar Luigi
Scalfaro nm Türkiye'ye yaptığı
resmı ziyaret nedeniyle
düzenlenen Italyan Kültür Günleri
çerçevesinde, önceki gün Topkapı
Sarayı Müzesi Hazine Koğuşu
Minyatür Sergi Salonu'nda
"Vüzyıllar Boyunca Venedik ve
tstanbul GMnümleri" konulu bır
sergi açıldı Istanbul Topkapı
Sarayı Müzesi, Venedik Correr
Mûzesi ve btanbul ttalyan Kültür
Merkezi'nia gerçekleştirdiği
serginın açılışına aileden sorumlu
De\let Bakını Aysel Ba>kal,
Istanbul Vaısı Hayri Kozakçıoğhı.
Kültür Bakınlığı Müsteşan Emre
Kongar, Itaha'nın Ankara
Buyükelçis Vlichelangelo Pisani
Massamornik%e Topkapı Sarayı
Mözesi Müiürü Ahmet Menteş
katıldı. Ma'samormile, serginin
açılışı nedeııvle yaptığı
konuşmada, Türkiye'yle ttalya
arasındaki dostluğun eskilere
dayandığını, serginin Venedik'teki
Türk etkisini gözönüne serdiğini
belirtti. Massamormile'den sonra
söz alan Emre Kongar, kültürel
çeşitliliğin sadece Türkiye'nin
siyasal sınırlan içinde
yaşanamayacağını ifade etti.
'Türkiye Baü kültürünü
çoktan tanıdT
"Bu çeşitlilik ict'risinde, hiç
kuşkusuz Batı kültürünü
oluşturan ve kendi iclerinde çok
farkhlıklar taşıyan çeşitli ülkekrin.
uvgariıkların düşünceleri de
vardır. Bunlardan biri de ltalyan
ve Venedik kültüriidür" diyen
Kongar, serginin Osmanlı ve
ltalyan uygarlıklannın sadece
tarih çerçevesinde değil. kültürel
anlamda da kesiştiği noktalan
vurguladığını söyledi. Tarih
kitaplannda BelHni'nin yaptığı
Farjh Sultan Mehmet portresine
yer verildiğine, oysa 16. yüzyılda
başka ttalyan ressamlann da
Osmanlı padışahlannın
portrelerini yaptıklanna değinen
Kongar, Avrupa Birliği'ne
üyeliğin tartışıldığı günlerde,
Türkiye'nin aslında Batı
kültürünü çoktan tanımış ve
onunla işbirliği yapmış bir ülke
oldugunu belirtri.
Kongar, "Biz, derin ve engin bh-
tarih kültüriine sahip olan
Itaha'yı kendi yanımı/da. kendi
benzerimiz bir kültür ülkesi
olarak göriiyonız" dedi.
Emre Kongar, konuşmasının
sonunda, Büyükelçi
Massamormile'ye Kültür
Bakanlığı'nm çıkardığı
" Ressamlann Fırçasından
tstanbul" adlı kitabı hediye etti.
Istanbul Valisi Ha\ri Knzakçıoğlu, Dcvlet Bakanı Aysel Baykal, İtalya'nın Ankara Büyükelçisi VIas-
samormile, Topkapı Sarayı IVlüze Müdürii Ahmet Menteş ve Küttür Bakanı Müsteşan Emre Kongar.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Nermi Uygur
"Adam Sanat"\n mayıs sayısına girecek yazıları
seçmek için gitmiştim yayınevine.
Baktım masamın üstünde orta büyüklükte birzarf,
yanında Bertan Onaran'ın çevirdiği bir kitap.
Zarfı açtım: Bir r4ermi Uygur denemesi.
Daha bir hafta önce Bertan Onaran'la "Yeni Der-
gi"y\ anmış, Nermi Uygur'un birbirinden güzel dene-
melerinden söz etmiştik. Niye yazmadığını, yazıyor-
sa niye yayımlamadığını merak ettiğimi söylemiştim.
"Ben gidip konuşunım, yazı da ahnm Nermi Uy-
gur'dan" demişti.
Sözünde durdu... Sağ olsun...
Nermi Uygur deyince, felsefenin, denemenin öte-
sinde, belki ilgisiz, ama yayımcılık için çok önemli bir
konu gelir benim aklıma.
1950'lerde Yeditepe Yayınlan'yla Cağaloğlu'nda
yeni bir hava estiren Hüsamettin Bozok, bir dizi şi-
ir kitabı yayımlamıştı. Ünlü ressamlann resimlediği bu
kitaplar bir şairler geçidi gibiydi. Dizide genellikle her
şairin bir tek kitabı yer alıyordu.
Aslında şiir kitaplannı yazaıiannın yayımladığı bir
dönemde Hüsamettin Bozok'un elinden geldiğince
çok şaire olanak tanımak istemesi paylaşımcı bir
yaklaşımdı. Ama böyle bir yaklaşımla şairlerin, ya da
yazarlann kitap yayımlama sorunu çözülmüş olmu-
yordu. Bir kitabının ötesinde şairler gene yazdıklan-
na yayımcı aramak zorundaydılar.
Oysa ben her yazarın bir yayımcısı olması gerek-
tiğine inanıyordum. De Yayınevi'nde, Yazko'da,
Adam Yayınlan'nda hep bu anlayışı savundum.
Bizden önceki kuşaklarda vardı öyle bağlantılar.
Hilmi, Ahmet Halit, Semih Lütfi, Remzi, Inkılap kita-
bevleri sözleşmeli yazarlannın bütün yapıtlannı ya-
yımlariardı.
Arada sarsıntılı, güvensız bir dönem yaşandı.
Bugün yayımcılığımız bu anlayış bakımından da ol-
dukça gelişmiş durumda. Örnekse yapıtlan çok sa-
tılan romancılan yayınevleri kendilerine bağlamak
için yanşıyorlar. Ama bu işin bütün değerli yazarian,
yapıtlan görece az satılan şairleri, denemecileri, in-
celemecileri de kapsaması gerekir.
Yayımcılık yaşamım boyunca elimden geldiği ka-
dar bu anlayışa hizmet ettim, yazarlann, bu arada
pek çok şairin, bütün yapıtlannın yayımlanması için,
yayınevleriyle sözleşmeler yapmalanna aracı oldum.
Ama Türkiye'nin üç büyük yazın kişisi var ki, on-
lar için yaptığım girişimleri olumlu bir sonuca ulaştı-
ramamış olmanın üzüntüsünü heptaşınm: Nurullah
Ataç, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Nermi Uygur.
Ataç'ın, bütününü değilse bile, belli başlı yapıtla-
nnı Can Yayınları bir araya topladı.
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın yüce yapıtı ise bir türlü
derlenip toparlanamadı. Birkaç kez başlandı, ama
sona erdirilemedi.
Nermi Uygur'un sayısı on dördü bulan birbirinden
değerli kitaplan da bir araya getirilemedi. Değişik
yayınevleri, değişik boyutlar... Bazısı satışta, bazısı
tükenmiş...
Oysa bu tür kitaplara kolayca ulaşılabilmeli.
Nermi Uygur herhangi bir deneme yazarı değil,
özel bir durumu var: Bir felsefe profesörü. Deneme-
lerini yazarken büyük bir rahatlıkla her şeyi kurcalı-
yor, akla gelebüecek hiçbir soruyu sormaktan çekin-
mıyor, ama bu işi geniş bir bilgi dağarcığmın, sağ-
lam bir kültürün üstünde yapıyor.
Bu felsefeci deneme yazanmızın yazdıklannı, ya-
zacaklarını bir araya toplayıp yetişen kuşaklann önü-
ne koymak gerektiği kanısındayım.
Bitirirken bir duyuru:
"Cog/fo"nun 3. sayısında (Kış 1995), Nermi Uy-
gur'un "Felsefenin Yöntemi, Önyargılar ve Gideril-
me Doğrultulan" başlıklı bir yazısı yayımlandı. Me-
dar Atıcı ise yazann Ara Yayıncılık'ta iki yıl kadar ön-
ce çıkan Içi Dışıyla Batı'nın Kültür Dünyası adlı son
kitabıyla bir konuşma yapmış: "Batılı Kim Batılı Ne-
rede"... Yazarla değil, kitapla yapılmış bu ilginç ko-
nuşma. Medar Atıcı sorduğu sorulan kitaptan yap-
tığı alıntılarla yanıtlamış.
Müjde Ar TURSAK Başkanı oldu
• Kultür Servisi - TÜRSAK Vakfı'nm 1 nisanda
yapılan 3. Olağan Kurucular Kurulu toplantısında,
yeni yönerim kuruluna Müjde Aı, Sevna Aygün. Feride
Çiçeİcoğlu, Hilmi Etikan, Hasan Karabey, Oktay
Kurtböke, Leyla Özalp, Sabri Özaydın. Candan
Sabuncu, Vecdi Sayar, Rekin Teksoy, Saim Yavuz ve
Engin Yiğitgil seçildiler. Yönetim Kurulu, kendi
içinde yaptığı görev dağılımında başkanlığa Müjde
Ar'ı, başkan yardımcılıklanna Rekin Teksoy ve Vecdi
Sayar'ı getirdi. Feride Çiçekoğlu'nun genel
sekreterliğe, Hasan Karabey'in Döner Sermaye
Yönetim Kurulu başkanlığına seçildiği toplantıda
Engin Yiğitgil de Vakıf Genel Müdürii olarak
görevlendirildi.
Behçet Necatigil Şiir Ödülü
Osman Hakan A.'nm
• Kültür Servisi- Şair Behçet Necatigil'in anısına
düzenlenen Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü, "Gül
Odası" adlı şiir kitabıyla Osman Hakan A. kazandı.
Fethi Naci başkanlığında toplanan jüri; Adalet
Ağaoğlu, Tahsin Yücel, Hilmi Yavuz, Doğan Hızlan,
Cevat Çapan ve Rauf Mutluay'dan oluşuyor. 1959
yılında Giresun'da doğan Osman Hakan A. tstanbul
Yıldız Teknik Üniversitesi Inşaat Fakültesi'ni bitirdi.
tlk şiir kitabı "Göç ve Ölüm Şarkılan" 1987'de, ikinci
şiir kitabı "Yol Şarkılan" 1991'de, "Gül Odası" ise
1995'teyayınlandı.
1986 yılında arkadaşlanyla biriikte Şiir Atı
Yaymcılık'ı kurup şiir kitaplan yayınlamaya başlayan
Osman Hakan A., ödülünü 17 nisan pazartesi günü
Yapı Kredi Bankası Sermet Çifter Kütüphanesi'nde
düzenlenecek törenle alacak.
'Toplumumuzda Hoşgörü
1
• Küttûr Servisi- 1995 yılının Birleşmiş Milletler
tarafından "Hoşgörü Yılı" ilan edilmesi nedeniyle
yazar Tansu Bele. bugün Üsküdar'daki Şemsipaşa
Halk Kütüphanesi'nde bir konferans verecek.
"Toplumumuzda Hoşgörü" konulu konferans saat
14.00'te izlenebilir.
Pavarotti, Carreras ve Domingo
1996da turneye ç*ıyor
• MADRİD (AA) - Ünlü tenorlar Luciano Pavarotti,
Jose Carreras ve Placido Domingo, 1994'te Los
Angeles'daki Dodge Stadyumu'nda verdikJeri konserin
birbenzerini 1996'dayineleyecekler. El Mundo
gazetesi, turnenin Alman Mathias Hoffman tarafından
düzenleneceğinı ve her tenonın konser başına 1 milyon
dolar alacağını duyurdu. Pavarotti, Carreras ve
Domingo ilk konserlerini Brezilya'da verecekler. Daha
sonra sırasıyla Japonya, Avustralya ve ABD'ye
gide'cekler.