Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 1995 ÇARŞAMBA
12 DİZİYAZI
ZincirlemeprovokasyonGazi olaylannm ardından "provokas-
yon" sözcüğünü yetkıli-yetkisiz hemen
heTkes kullandı. Ancak provokasyonun
kim ya da kimler tarafından yapıldığı
konusunda düşünce birliği her zamanîu
gibi kurulamadı.
Tekrar başa dönüldügünde, 20.45 sı-
ralannda Alevı yurttaşlann gittiği kah-
vehaneler ve pastanenin laranmasıyla bi-
nncı provokasyon yaşandı. Bunun so-
rumluluğu İBDA-C, PKK gibi yasadışı
terörörgütlerine yüklendi. Bu provokas-
yonun ardından çıkan olaylarda ölen ol-
madı. 13 mart günü saat 04.30 sıralann-
da, polisin cemevine ateş açmasıyla ikln-
ci provokasyon gündeme geldi. Bunun
faturası ağır oldu; 17 ölü, yüzlerce yara-
h. Gazi Mahallesi'ndeki olavlan protes-
to etmek için Ümraniye'de toplanan ka-
labalığa ateş açılması sonucunda dört ki-
şi yaşamını yitirdi. Bu da üçüncü ve son
provokasyon olarak değerlendirildi. Se-
çilen her iki bölgede de hedef tam on
ikiden vurulmuştu...
Polis. resml provokatör
kuHanmaz
Eskı Emniyet Müdûrü ve ıstihbarat
görevlisı Mustafa Yîğit, polisin hıçbır
zaman resmı görevlisinı provokatör ola-
rak kullanmayacağmı belırterek, pro\ o-
kasyon olayına değişik bır boyut kazan-
dınyor. Yiğit'ın provokasyon ve provo-
katör olaylanna yaklaşımı şöyle:
"Hukukun üstûnlüğüne inannuş bir
yasa devleti olan ülkemizde. sözcüklerin
tanuru önemli bir öğedir. Zira hukuka
yaşama olanağı verecek ve onu yaşama
geçirecek öğe, sözcüklerdir.
Olay, gerek yaalı gerekse görsel basın-
da ızkdiğimi/ kadarola Ganosmanpa-
şa ilçesinde İnönü Caddesi iizerinde bu-
lunan \egeneüikte Aleviyurttaşlannuzın
de\am ettiği dört kahvehane ile bir pas-
tanenin gecenin erken saatkrinde gasp
ettikleri taksi ile gelerek, kaç kişi olduk-
lan kesin olarak bilinmeyen şahıslarca.
seri ateşli sUahlarla dışandan taranarak.
içeride bulunanlardan bir kişinin öMü-
rülmesi, bazılannın yaralanması sonu-
cu, bu kişilerin olay yerinden aynı taksi
ile kaçtıktan sonra şoförünü de taksinin
bagajında ökiürmeleridir.
Buraya kadar olan hadiseler olayuı bi-
rinci bölümüdür. Bundan sonra Alevi
yurttaşların üzüntülerini açıklamalan
içingiriştikleri eylemlerin yasadışıbir hal
alması \e çıkan tartışmada 17 kişinin ol-
mesi ve birçok kişinin yaralanması olay-
lann ikinci bölümüdür.
Gaziosmanpaşa'da olaylar devam
ederken bu kere olaylan protesto etmek
savı ile Imraniye'de yasadışı eyleme gi-
rişen toplulugun da olaylan önlenıek is-
teyen görevli polislerle çatışması sonucu
dört kişinin öldüğü, polisten \e topluluk-
tan çok kişinin yaralandıgı olaylar da
üçüncü ve son bölümdür.
Bölüm bölüm incelenmeH1
Hadiselerin yukanda anlatümaya ça-
lışıkhğı şekilde bölümler halinde değer-
lendirilerek her bölüm için a\ n bir isim
saptanmasının doğru olaeağı kanısında-
yıtn.
Bunagöre provokasyon veprovokatör
sözcüklerinin tanımı gereği birinci bö-
lümdeki oiaytarı provokasyon olarak ta-
nımlamak mümkün değttdir. Provokas-
yonda örgüt önemlidir. Alevilik ve Sün-
nilikiseörgüt değjl bir me/heptir. Her ild-
si de kendi dini inançtarına göre kendi
toplumlannı oluşturmaktadır. Butür ör-
gütlenmelerin içerisinde de provokatör
olacak bir kişi saptanmamışür.
Provokatör ounadan, olayı provokas-
yon olarakdeğerlendirmek mümkün de-
ğikür. Dolayısryta olayın birinci bölümü
'halka veya halkın herhangı bir sektörü-
ne korku salmak için şiddet kullanmak'
diye tanımlanan bir terör eykmidir. An-
cak olayın ikinci ve üçüncü bölümünde
provokasyonu görmemiz tnümkündür.
Yddınm, Ahmet Şık
• Gazi olaylarının ardından "provokasyon" sözcüğünü
yetkili-yetkisiz hemen herkes kullandı. Ancak
provokasyonun kim ya da kimler tarafından yapıldığı
konusunda düşünce birliği her zamanki gibi
kurulamadı. İlk provokasyon, Alevi yurttaşların gittiği
kahvehaneler ve pastanenin taranmasıydı.
•13 mart günü saat 04.30 sıralarında, polisin
cemevine ateş açmasıyla ikinci provokasyon
gündeme geldi. Gazi.Mahallesi'ndeki olayları
protesto etmek için Ümraniye'de toplanan
kalabalığa ateş açılması da son provokasyon olarak
değerlendirildi. Seçilen her iki bölgede de hedef tam
on ikiden vurulmuştu...
Gazi Mahallesi oiaytarı sırasında, üzerinde en çok tartışılan konulurdan biri de poiisin tavn oldu. Eski Emniyet Müdürü ve ıstihbarat gö-
revtisi Mustafa Yiğit, polisin hiçbir zaman resmi görevlisinı provokatör olarak kullanmayacağım belirtirken, o günlerde Dışişleıi Bakanı
olan Murat Karayalçın olayı şöyle değerlendiriyor. Kuşkusuz bu olaylarda provokasyon var. Bu konuda çok önemli göstergeler bulunuyor.
Çünkü birinci bölümdeki terör eylemi
,\levilere jjrişilmiş bir e>lem gibi kabul
ettirilmeye çahşılmıştır. Çünkü ernik ey-
lemgnıplanndan Lstedigisonucu alama-
yan terör örgütleri, Türk halkırun çok
hassasolduğu din konusunda mezhepler
arası farkhhklardan yararlanmak iste-
mektedir.
Polisin olaviarda silah kullanması ko-
nusunda da değişikyorumlar vardır. An-
cak polisimiz yasalara göre hal ve duru-
mu kendisi değerlendirerek yasal koşul-
lann oluşması halinde sflahînı kullanır.
Amir kademesi tarafından polise ateş"
emri verilemez. Baa amirlerin " Polise
ateş emri vermedık' mahiyetindeki söz-
lerinianlamak mümkün değildir. Çünkü
böyle bir \etki kimsede yoktur."
Murat Karayalçın'ın
değerlendirmesl
Gazi mahallesi olaylan sırasında Dı-
şışleri Bakanhğını yûrüten Murat Kara-
yalçın, olaylarla ilgili sorulanmıza §u ya-
nıtlan verdi:
-Garimahallesindekiola\ larda provo-
kasyon kuşkusunu nasıi değeıiendlriyor-
sunuz?
- Bence çok yönlü olaylar yaşandı.
Kuşkusuibu olaylarda provokasyon var.
Bu konuda çok önemli göstergeler bulu-
nuyor. Birbaşka sorun, kentleşmenin fi-
ziki olarak. toplumsal olarak çarpıkhğı-
dır. Bu, kesinlıkle gözardı edileroez.
Toplumsal ve fiziksel çarpıklığı eşza-
manlı olarak değerlendirmenin gerekli
olduğunu düşünüyorum. Bunlann dışın-
daTürkiye'nın genelmı etkıleyen sorun-
lannGazı Mahallesf ndeki yansıması da
göz önünde bulundurulmalidır. Yani de-
mokratikleşme açısından, gelırdağılımı
açısmdan..
- Böyle bir provokasyon kimkrin işine
getir, <taş güçlerin etkisi nedir?
-Tabii bunu aynntılanyla ya da net
olarak ortaya koymak durumunda değı-
lim. Ancak toplumsal olaylan tahrik et-
mekten yana olan bundan çıkar bekkyen
iç ve dış güçler olduğunu da biliyoruz.
Bunlar nasıl ısımlendirilir, bu güvenlik
güçlerinin ışi...
-Yunanistan parmağı var değerlendir-
mesi yapılmıştı. Bu doğru oiabilir mi?
- Yunanistan değerlendirmes\ni ben
yaptım. Ancak bu olaylarla ilgili Yuna-
nistan suçlamasına neden olabilecek so-
mutbirtakımkanıtlarolmadıgını dasöy-
ledim.
Bazı tarlhler dihkat çekici'
-Zamanlaması size ilginç gelmiyor
mu? Gümrük birliği, demokratikleşme,
Kuzey Irak operasyonu vb. gelişmeler
gündemdeyken-.
- Bılmıyorum. Konuyu o yönüyle de-
ğerlendirmek için bağlantı odaklannı
bılmek gerekır. Bırtakım tanhler son de-
rece dikkat çekici. Aslında toplumsal do-
kusu bu tür tahrıklere açık toplumlarda
birtakım tahriklerden, bir takım olaylar-
dan, birtakım hareketlerin ya da anlaş-
malann sonrasından ya da öncesinden
yararlanmak hep söz konusu olmuştur. O
çok klasik uygulamadır. Yalnız gümrük
birliği ile bağlantısvnı düşünebiliyorum
da lrak olaylanyla bağlantismı düşün-
meningüçolduğukanısındayım Çünkü
lrak hareketi çok önceden planlanmıştı.
Yani devamlı bir olumsuzluk havasmın
egemen kılındığı yıllan yaşıyor Türkiye.
Birdenbıre Avrupa Bırliği'nin yaratmış
olduğucoşku,bırilennin canını sıktı.. bu
çok açık. O yaratılmış havanın kaldınl-
ması öteki amaçlann yani sıra düşünül-
müş oiabilir.
Olayın resmi tarafı böyle, ancak olay-
lara katılan illegal örgüt temsılcilerinin
değerlendirmesi nasıl, îşçi Partisi Genel
Başkanı Doğu Perinçek in değişik yo-
rumu, ınşaatlardakı polisler. tHD rapor-
lan...
YARIN: Provokasyon
tartişmaları
4
Alevîlîk bizden soruhır' sarhoşluğu
SÜLEYMAN CEM
Aleviler ne istiyorlar sorusuna, gazetenizde bili-
nen bazı kişiler tarafından verilen yanıtlara bakılır-
sa, Alevilik, çok büyük bir değişim ve de tükenişle
karşı karşıya demektir. Oysa Aleviler sadece ve sa-
dece Alevi kalmak, çagdaş değer ve yorumlarla gö-
regeldiklerini süregitmek istemektedir.
Alevılenn, Hakk-Muhammed-Ali yolunda bir-
cem-bircan olmak, insan haklannı temel ilke ola-
rak almak; laiklik, çağdaşlık, demokrasi ve sivil
toplum olmanın erdemini banş, kardeşük ve hoş-
görü içinde tüm mazlum insanlarla paylaşmaktan
öteye çok şey istemedigini herkes bilmektedir.
Dün olduğu gibi bugün de. Türkiye'nin Alevi
gerçeğini önyargısi2 ve bilimsel olarak ele alan sağ-
duyu sahibi birçok yazar, çizer, bilim adamlan, ga-
zeteciler, yorumcular, hakkaniyet ve yetkin kişilik-
leri ile yorumlamaktalar. Bu ve diğer demokrat ki-
şi ve kuruluşlar, Alevileri tarihi saldınlar karşısın-
da yalnız bırakmamış ve bırakmayacaklanndan da
kuşkumuz yoktur.
Alevizyoncuların çabalan
Bu durum, ülkemızin selametı, demokrasının,
vicdan özgürlüğûnün gelişmesi açısından en büyük
güvencedır. Ancak Alevilerin sonsuz hoşgörülerin-
den yararlanan bazı Alevizyonculann, Aleviliği
başka başka anlam ve maksatlara taşımaya çalışma-
lannı. Alevi birliğine yöneltılen yeni ve büyük bir
saldırı olarak görmekteyız. Bu nedenle Alevi top-
lumu ve Alevilik büyük bir tanhi sınavdan geçmek-
tedir. Bir tarafta kapalı toplumdan açık topluma ge-
çiş sürecmin getirdiği sorunlar üzerine politika in-
şa etmeye çalışanlar, diğer taraftan, Aleviliği ken-
di amaçlan için bambaşka yönde değerlendirmek
isteyenler birbirleri ile adeta yanşmaktadırlar.
Alevileri, şu veyabu nedenle parçalamak ve bun-
dan olabildiğince büyük pay almak isteyenlerin
farklı yöntemlerle olaya yaklaşmalan da vanlmak
ıstenen sonucu pek değiştirmemekte, Alevileri her
fırsatta iki arada bir derede bırakma gayretleri için-
de olanlar, maalesef, Alevi sorununa çok farklı ve
yepyenı boyutlar getirmektedirler.
Hele, bazı kişilerin, Alevi tabanma hoş gelebile-
cek, ancak gerçekleri yansrtmayan birtakım sıfat-
larla ortaya çıkmalan, gerçekten kaygı vericidir.
Hattabu insanlar işi o kadar ileri götürdüler ki, 'Ale-
vilik bizden sorulur' megalomani tutkusunu açık-
ca eyleme dönüştürerek, olayın özünü ve doğal akı-
şını tümüyle altüst etmeye yöneldiler. Bu nedenle
sabırtaşlan çatladı; korkular, kuşkular açık tepkile-
re dönüştü.
Orgütlü toplumolmanın ne denli önemli olduğu-
nu ve bunun mutlaka gerçekleşmesınin kaçınılmaz
olduğunu en çok savunanlardanız. Alevi Temsilci-
ler Meclisı'nm kurulması için her türlü gayret ve
mücadelenin içinde olduk ve olmaya devam etme-
yi görev bilenlerdenız Bu toplumsal tanhi bilinç ve
sorumluluğumuzu var olduğumuz sürece hiç kim-
se de elimizden alamaz. Bir kaç yüz kişiyi bile tem-
sil etme yetki ve sıfatına sahip olmadan, Alevilik
bizden sorulur sarhoşluklan saldırganlaşarak ve
yaygınlaşarak sürse bile.
ÇALIŞANLAMN SORULARI SORUNLARI/YILMAZ ŞÎPAL
Askerlîk borçlanması ve kıdem tazminatı (2)
Özelleştirme kapsamına alınan kamu kuruluşlarında çeliş-
kili uygulamalar yapıldığı gözlenmektedir. Bu konuda yo-
ğun yakınmalar olduğu gözardı edilemez. Bu yakınmalar-
dan biri de, kıdem tazminatı ile ilgilidir.
Bazı kamu kuruluşlarının, kendi emekli ettikleri işçilere as-
kerlik borçlanma sürelerinin kıdem tazminatını ödeme-
mekte direndikleri söyienmektedir.
H.B,
YANTT: Bu konuda, Maliye ve Gümrük Bakanhğrnın 9.5 1985
günlü genelgesinde, bakanlık yönünden uygulamalann nasıl yapıla-
cağı açıklanmaktadır.
"Kamu kunduşlanndan bakanhguruza gelen yazılarda, 147S sayv-
h tş Kanunu'na göre çalıştınlrnakta iken. yaşhlık ayiıği bağtanmast-
na hak kazanması nedeniyle hizmet akitleri sona eren işçilere ödene-
cekkıdemtazminaümn hesabmda. borçlanılan askertîk süresinindik-
kate alııup aunmayacağı konusunda duraksamaya düşüldüğü betir-
tilerek bu konudaki görüşümü?ün bildirilmesi istenmektedir.
2- Yargıtay 9.Hukuk Dairesi'nin 5J.1983 tarih ve E. 1983/1963,
K. 1983/4450 sayılı karart ile muvazzaf askerlikte geçen sürenin
sosyal güvenlik kuruluşlarına borçlanılması halinde, kıdem taz-
minatının hesabmda dikkate alınacağı belirtilmiş ve yine Yargı-
tay 9. Hukuk Dairesinin 23.11.1984 tarih ve E. 1984/10089, K.
1984/10237 sayüı kararında ise; borçlanılan askerlik süresinin
hizmet sözleşmesinin kurulmasından önce olmasının bu hukuki
sonucu değiştirmeyeceği karara bağlanmış bulunmaktadır.
3- Bu sebeple;
a) İşçi statüsünde çalışmadan önce askere giden ve askerlik dö-
nüşU kamu işyerlerinde çalışmaya başlayan,
b) Özel sektöre ait bir işyerinde çalışırken askere giden ve as-
kerlik dönüşü kamu işyerlerinde çalışmaya başlayan,
c) Memur olarak çalışmakta iken askere giden ve askerlik dö-
nüşü kamu işyerlerinde çalışmaya başlayan,
d) Bir kamu işyerinde çalışırken askere giden ve askerlik dö-
nüşü başka bir kamu kuruluşu işyerinde çalışmaya başlayan iş-
çilerden, askerlikte geçen sürelerini bir sosyal güvenlik kurulu-
şuna borçlanmış olanlann kıdem tazminatlannın hesaplanma-
sında, askerlikte geçen sürelerin dikkate alınması gerekmckte-
dir.
4- Diğer taraftan, daha önce kıdem tazminatı alarak aynlan
işçilerden, askerlikte geçen sürelerini bir sosyal güvenlik kuru-
luşuna borçlanmış bulunanlara, hizmet sözleşmelerinin kıdem
tazminatı ödenmestni gerektirecek şekilde feshedildiği tarihten
başlamak üzere 10 yıl (on) içinde başvurmaları halinde, asker-
likte geçen sürelerin dikkate alınmasıyla doğacak kıdem tazmi-
natı farkının ödenmesi gerekmektedir.
Bilgilerini ve gereğinin yukandaki açıklamalara göre yürütül-
mesini arz ve rica ederim.
Maliye ve Gümrük Bakanı"
Bu genelgeye göre, askerlik süresine ilişkin kıdem tazminatımn
ödenmesi için ış aktinin "ladem tazminatı ödenmesini gerektirecek
şekildeTeshedilmesı yeterlidir.
Bu yoruma göre, ış aktının işveren tarafından ve emeklilık nede-
niyle feshedilmesı, işciye askerlik süresine ılışkin kıdem tazminatımn
ödenmesini de gerektirir.
POLITIKA VE OTESI
MEHMEDKEMAL
Aşiretten Kurtulmak...
Doğan Avcıoğlu, Şevket Süreyya iletanışmıyor-
du. Bir gün sözü geçtığınde, "Şevket Bey'te tanış-
mak istiyorum" dedi. "Sen tanırsın değil mi?"
"Evet" dedim.
"Bir gün tanışahm."
Şevket Bey'ın Bahçeli'deki evine gittik. Sırtında
çapraz düğmelı bir Kafkas gömleğiyle bizi kapıda
karşıladı. Ikisi de birbirini ilk kez görüyorlardı. Salo-
na buyur etti. Masanın üstünde kaynayan bir sema-
ver ve bir ştşe Rus votkası vardı.
Evde yalnızdı, konuklan kendi ağırlıyordu. Çay,
votka ıçtik, tuzlu kurabiye yedik. Gülerek:
"Orda (Sovyetler'de) böyle alıştık, size de öyle ik-
ram ediyorum" dedi.
O gün böyle tanıştılar.
Dostluklan uzun sürdü.
Doğan Avcıoğlu, ülkemizin yetiştirdiği seçkin ay-
dınlardan biridir. Neye el attıysa bir çözüm getirmiş-
tir.
Çankaya'daki basın sitesinde otururken Doğan
Avcıoğlu ile komşuyduk. O dördüncü katta (Ham-
di'nin) oturur ben üçüncü katta. Durmadan çaltşır-
dı. Çalışmadan yorgun düştüğünde aşağı kata iner,
hem çene çalar hem bir iki tek atardık. Bir gün, "Şu
milliyetçıliği ellerinden almak lazım. Yoksa başımı-
za bela fcesı7eceWer"demişti. Yön'de yazdıklanyla
hem milliyetçıliği aldt hem de toplumculuğu (sosya-
üzmi) aldı. Sos dıyemediğimiz yıllardan kurtulmuş,
Sosyaüst Kültür Derneği'ni kurmuştu.
Sıra aşıret topluma gelmışti. Sadece Güneydo-
ğu'da değil yurdun birçok bölgelerinde aşiret düze-
ni geçerli. Her fırsat düştüğünde ağalaryönetimınin
sürmesı bundandır. 27 Mayısçılar da 55 ağayı sürn-
mediler mi?
ilhan Selçuk geçende Doğan Avcıoğlu için birya-
zı döşendi. şöyle diyordu:
"Doğan, kardeşım kadar yakm birdostumdu. Tür-
kiye'de demokrasıyi taşıyacak altyapının eksikliğin-
den söz açardı, demokratik bir devrimle engellerin
kaldınlacağtnı söylerdi. 12 Mart'ın acı deneyimin-
den sonra fıkrinden vazgeçmemişti.
Şjmdi 2000'e 5 var.
Ülkenin yansı köylü, üçte biri yan köylû sayüan
kondulu. 1994'te Türkiye yüzde 6 geriledi, yoksul-
laştı, 12 Eylül faşizminin yasalan bugün de geçerli;
demokrasıyi ara kı bulasın; terör donıkta, şeriatçı
saldırı gündemde; üike parçalanmaya doğru sü-
rüklenıyor..."
"Doğan haklı mı çıktı?"
Üzerinden 25yıl geçtikten sonra insanın söytedik-
lerinin doğru çıkması ne güzel değil mı?
Doğan Avcıoğlu, konulan Yön'de uzmanlara araş-
tırtıyordu. Sonra bu araştırmalardan "Türkiye'nin
Düzeni"ortaya çıktı. Bu bakımdan Doğan'ın çevre-
si bır akademi gıbıydı. Devrim dergısini çıkardığın-
da Devrim'e giden yol açılacaktı. 12 Martzulmü Do-
ğan'ı yakaladı.
Geçende eski Bayındırlık bakanlanndan llyas
Seçkin gazeteye gelmişti.
Ismet Paşa'nın başbakanlığı döneminde (27 Ma-
yıs'tan sonra) planlamacılarta bir toplantı yapılıyor.
Politikacılar, "ille de yol" diye tutturmuşlar. Planla-
macılar, "sanayi" diyorlar. Tartışma büyüyor, politi-
kacılar işin kolayındalar. Sonunda planlamanın genç
başkanı.
"Hadi yol yaptık Paşam diyelim, ne üretiyoruz da
yollann üzerinden ne geçıreceğiz?"
Ismet Paşa doğruyu anlıyor.
O yollar, Oral döneminde yapıldı, şimdi sırrtıp du-
ruyor. Üretmeden tüketmek kime mahsus? Doğan
bunları vaktinde görmüştü, ömrü yetmedi.
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDANSAĞA;
1/ Yağmurdan,
rüzgârdan ya da
güneşten korun-
nıak için yapılmış
küçük &açak. II
Vücutta bınken
azotlu madde...
Bir şeyden kalan
kötü ız. 3/ Boya,
pasgibi şeyleri çı-
karmak için kul-
lanılan çelik
araç...lnceden>a 8
da tnce kabuk. 4/ g
Mehter müzığin-
de kullanılan ve ıkı değnek-
le vurularak çahnan bir tür
davul. 5/ Cmsiyet.... Inan-
mak eylemi. 6/ Senaryosunu
Yümaz Güney'ınyazdığı ve
Şerif Gören'in yönettıği,
1982 Cannes Fılm Şenlı-
ği'nde Altın Palmıye Ödü-
lü'nü kazanan fîlm... Kan-
şık renkh. 7/ Satrançta bir
taş... Yemin... Boru sesı. 8/
lyı yaşamak için gerekli her
şey... Merkez Bankası'run pasıfinde kayıtlı para miktan. 9/
Ovgü.
YUKAR1DAÎS AŞAĞIYA:
V Gözetmen, gözeticı. II Sınır nisanı... Polkayı andınr bir
dans. 3/ Bıreyin kışısel görüşünden bağımsızolan... Bır no-
ta. 4/ Hısse... Ortak Pazar'ın kısa yazılışı. 51 Erkek hızmet-
çı... Bır duvann başını yada ıkı duvann köşesıni oluşturan
gömme ayak. 6/ Eski Mısır'dagüneş tannsı... Iskoç erkek-
lerinın giydiği kısa etekltk. 7/ Uç ya da daha çok direği bu-
lunan yelkenlı gertulerde arka direk... Olumsuzluk belirten
bir önek. 8/ Toprak, kum ve saman elemeye yarayan ıri de-
lıklı kalbur... Bırıne dokunsun diye söylenen söz. 9/ Jüpı-
ter gezegenıne verilen bır başka ad.
ÎLAN
T.C.
MUCUR ASÜYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
Dosya: 1994/284
Davacı S.S. Kurumu Genel Müdürlüğü vekili ta-
rafindan davalılar Emin Gültekin, Mevlüt Karaca ve
Akif Atalmış aleyhine mahkememizde açılmış bu-
lunan rücuen tazminat davasınm yapılan açık yar-
gılamasında venlen ara karan gereğince;
Davalı Akif Atalmış'ın adresi tespit edilememiş
ve bilinen adreslerine tebligat yapılamamış olup,
dava dilekçesınin ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Dosyanın duruşması 4.5.1995 günü saat 09.20'de
Mucur Adliyesrnde yapılacaktır.
Yukanda ismi yazılı davalımn belirtilen gün ve
saatte duruşmaya gelmesı veya bir vekil tarafından
temsil edilmesi, duruşmaya gelmediği ve bir vekil
tarafından da temsil edilmediği takdirde tahkikat ve
yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve hü-
küm verileceği dava dilekçesi ve duruşma günü ye-
nne geçmek üzerine ılan olunur
Basın: 15154