Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyettmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yavın Yönetmeni: Orhan Erinç •
Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet
Çetinkaya O Yazıişlerı Müdürleri:
fbrahim Yıldız. Dinç Ta>anç (Sorumlu).
# Haber Merkezı Müdürü. Hakan Kara
• Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler Ergun Balcı • Istıhbarat \al(ın Çakır •
Ekonotru BAIent Kızanlık 9 Radyo-T\ : IŞgarErtmekUr
• Kültür Handan Ş«nkSken • Spor Abdülkadir
Yücelman 0 Yurt Haberlen Mehmet Sıraç 9 Makaleler
Sami Karaören 0 Çevur Seyfettin Turhan 9 Düzeltme:
Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu
Yayın Kurulu- İlhan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç, Oktay
Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet
Çetinkaya, Şükran Soner, Ergun
Balcı. Dinç Ta> anç, tbrahim Yıldız,
Orhan Bursaîı, Mustafa Balbav.
Ankara Temsılcısı: Mustafa BaJbay 9 Haber Müdürü: Doğan
Akııı Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel:
4195020 (7 hat), Faks. 4195027 • lzmır Temsılcisi: Serdar Kıak,
H. Ziya Blv. 1352 S. 2 3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 • Adana
Temsilcisı: Çetin Yiğenoğlu, inönü Cd. 119 S. No:l Kat:l, Tel.
3522550. Faks: 3522570
Müessese Müdürü: Erol Erkut • Koordınatör.
AhmetKorakanOMuhasebe BülentYener
• tdare Hüsevin Gürer • l}letme Önder
Çetik • Bılgı-lşlem Nail tnal • Bügısayar
Sistem Mürüvet ÇUer • Reklam: Reha
Işmnan 9 Halkla llışkiler Nurten Berksoy
VaMmlavan « Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A.Ş
Tüaocağı cad 39 41 Cagaloghı 34334 lst PK 246 isıanbui Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212) 513 85 95 4MART 1995 Imsak: 50.3 Güneş:6.28 Ögle: 12.23 Ikindi: 15.30 Akşam: 18.04 Yatsı: 19.23
• ADANA (AA)-Alkol
bağımlılığmda kalıtsal
etkenin varlığının, bilim
çevrelerince kabul edildiği
belirtilerek, bu tutkunun bir
çeşit hastalık olduğu, tedavi
için de "mucize bir
yöntemin" bulunmadığı
bildirildi. Adana Ruh Sağlığı
ve Hastalıklan Hastanesi'nde
görevli Psıkiyatr Esma Kıraç,
aşın alkol kullanımını
önlemede, "toplumsal
korunmaya" ağırlık
verilmesinin zorunlu
olduğunu kaydederek
"Alkollü içki almaya
isteklendiren toplumsal
değerler ve koşullar
değiştirilmelidir. Alkol
kullanımını artıracak yaşam
koşullan ve toplumsal
durumlar düzeltilmelidir."
dedi.
Mektuplarda logo
ye amblem
ücpetsiz
• ANKARA (AA)-PTT
Genel Müdûrlüğü,
mektuplarda kullanılan logo
ve amblemin adresin bir
parçası olduğunu belirterek
reklam statüsünden
çıkanlmasına karar verdi.
Yapılan yazılı açıklamada,
Mektup Postası Gönderileri
Yönetmeliği'nin 13.
maddesinde yapılan
değişiklikle, logo ve
amblemin adresin bir parçası
olduğu, reklam statüsünden
çıkanldıgı ve ücretsiz olarak
kullanılabileceği kaydedildi.
Kalpten ölüm
• ERZURUM(AA)-
Atatürk Üniversitesi Tıp
Fakültesi Araştırma
Hastanesi Kardiyoloji
Bölümü Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Necip Alp,
Türkiye'de kalp
hastalıklanndan kaynaklanan
ölümlerin ilk sırada yer
aldığını söyledi.
Prof. Dr. Alp, yaptığı
açıklamada, Türkiye'nin her
3 ölümden 1 'inin kalp
hastalığından
kaynaklandığını belirtti. Kalp
hastalıklannın yaygın
olmasında dengesiz
beslenrne ve sigaramn
önemli bir etken teşkil
ettiğini vurgulayan Prof. Dr.
Alp. "Ülkemizde çok yağlı
besinler tüketiliyor.
Düzenli spor yapma
alışkanlıği da yaygın değil ve
gelişigüzel ilaç kullanıhyor.
Bütün bu olumsuz etkenler
süreklı kalbe yükleniyor"
dedi.
35 yıl önceki duyarsızlık bugün de sürdürülüyor:
Haliç Köprüsü Harilıi ezerek' genişliyorOKTAY EKtNCİ
STFA'nın açtığı dava sonucunda in-
şaat ihalesi 'hukuka aykın' buluna-
rak Ankara 6. îdare Mahkemesi tara-
fından iptal edilen 'Haliç Köprü-
sü'nün genişletilmesi' işinin aslında
'projesi' de aynı şekilde hukuka aykı-
n ve 'yasadışı' bir nitelik taşıyor.
Istanbul'un tarihi semtlerinden Ha-
ucıoğlu ile Ayvansaray'daki kültürel
mirası etkileyeceği için 2863 sayılı
Kültürve Tabiat Varhklannı Koruma
Yasası gereğince koruma kurulunun
izni gereken projeye, İstanbul 1. No'lu
Kültür ve Tabiat Varuklannı Koruma
Kurulu onay vermedi. Dahası, aynı
kurulun, bu projeye göre 'onaysız ola-
rak' başlandığı saptanan inşai faali-
yetler hakkında da 'derhal durdurul-
ması' karan bulunuyor.
35 yılhk bir direniş
1. Boğaz Köprüsü'yle bağlantılı
çevre yollan kapsammda E-5 karayo-
lunun Haliç üzerinden geçmesini sağ-
layacak şekilde yapımı 1974 yılında
gerçekleşen Haliç Köprüsü, aslında
ilk etütlerinin yapıldığı daha 1958'ler-
de bile Anıtlar Kurulu ile Karayolla-
n'nı karşı karşıya getirmişti.
Köprünün o yıllarda düzenlenen ilk
projeleri bugünkü yerinde değildi.
Eyüp'teki Zal Mahmut Paşa Catnisi
ile Eyüp Camisi arasında yükselecek
direkler üzerinde taşınlması öngörü-
len köprü, yine Eyüp tskelesi'nin bu-
lunduğu yerden karşı kıyıya geçecek
şekilde tasarlanmıştı.
İstanbul"un Bizans surlan dışında-
ki 'ilk Türk mahallesi'olarak 500 yıl-
hk bir geçmişe sahip bu önemli tarih-
sel semtini, üstelik anıtsal mimari ya-
pıtlanyla birlikte 'altına almaya' ni-
yetlenen bu ilk proje, dönemin Anıt-
lar Yüksek Kurulu tarafından 7 Tem-
muz 1958 gün ve 971 sayılı karar ile
reddedildi.
Onaylanmayan projeye göre aslında Haliç Köprüsü genislemiyor. Her ild kenannda büyük boşluklar bırakılarak,
yeni köprüler ekleniyor.
Aralannda Orhan Alsaç, Ekrem
AkurgaLSemavi Eyice. Abdullah Ku-
ran, KemaG Söylemezoğhı, Behçet Ün-
saL Mithat Yenen gıbı Türkiye'deki
koruma çabalanna eşsiz katkılan olan
ünlü bilim ve kültür adamlanmızın
bulunduğu kurul üyeleri, yine o yıllar-
da belediyedeki planlama heyetini yö-
neten Prof. Luigi Piceinato ile birlik-
te proje alanında yaptıklan inceleme
sonucunda, tarihe geçen şu ünlü karar-
lannı almışlardı:
"Eyüp'ün ikiye bölünmek suretryle
umumi görünüşünü. tarihi ha\asuu,
semtin mikyasını (oranlannı), bu böJ-
gedeki eserlerin siluetini bozacağL, \i-
yadük üzerinden bakıldığı zaman
eserlerin yere gömülmüş şekilde görü-
neceğL bu yol güzergâhındaki mühim.
sanat değeri olan bir kısım mezarhk-
lann ortadan kalkmasına sebep olaca-
ğı müşahade edilmiştir."
Anıtlar Yüksek Kurulu'nun
1958'deki bu karanndan sonra birkaç
yıl süren 'sıkıpazarhklann' ardından.
Haliç Köprüsü'nün olabildiğince
'Eyüp'ten ve tarihi yapdardan uzak-
laştırıklığı' yeni bir proje üzerinde an-
laşma sağlandı. Böylece 1974'te bu-
günkü köprü inşa edilerek yine Eyüp
semtinin hiç değilse 'semalarmm ör-
tülmemesi' de sağlanmış oldu.
Tarih yine tehlikede
Şimdi, aradan yaklaşık 35 >il geç-
tikten sonra, bu kez Haliç Köprü-
sü'nün genişletilmesine ilişkin yeni
proje de yine 'tarihe karşı duyarsızlık'
açısından sankı aynı geleneği sürdü-
rüyor. Köprünün her iki kenanna ek-
lenen, ancak 'köpriiyie arasında boş-
luk bırakılarak' tasarlanan yeni köp-
rülü geçişler, bunlara bağlanan yeni
yol kavşaklan ve viyadüklerle birlik-
te projenin 'tahribat alanr oldukça
genişliyor.
Büyükşehir belediyesince 'onay-
lanması istemMe' 1994'ün Temmuz
ayında koruma kuruluna sunulan pro-
jeye göre ve 'mahallinde' yapılan in-
celemelerin sonucunda, söz konusu
yeni köprülü geçişler ve her iki yaka-
daki yeni bağlantı yollannın bölgede-
ki tarihsel zenginlik üzerinde yarata-
cağı tahribat özetle şöyle saptanıyor:
1-Ay\
r
ansaray tarafındaki tarihi sur
hendekleri yol genişleme alanında ka-
lıyor, aynca SavaklarCaddesi için ye-
ni önerilen yol güzergâhı surlara 5
m'ye kadar yaklaşarak koruma alanı
bırakmıyor.
2- 1977'den bu yana tescillı tarihi
miras olarak korumaya alınan Fethi
Çelebi Mezarlığı ile Rum Mezarlı-
gı'nı da yeni planlanan yollar parça-
lıyorlar.
•STFA'nın başvurusu
üzerine ihalesi yargı
tarafından iptal edilen
Haliç Köprüsü genişletme
inşaatı, SlT alanında
tahribata yol açtığı için
Koruma Kurulu'nca
onaylanmayan projeye
göre yapılmak isteniyor.
•Köprünün her iki
kenanna eklenen, ancak
'köprüyle arasında boşluk
bırakılarak' tasarlanan yeni
köprülü geçişler, bunlara
bağlanan yeni yol
kavşaklan ve viyadüklerle
birlikte projenin 'tahribat
alanı' oldukça genişliyor.
3- Mimar Sinan'ın eseri olan Sa-
vaklar Maksemi-Camisi ve Türbe-
si'nin 'tamamı' yolda kalıyor. Hacı
Hüsrev Çeşmesi ise kavşak içinde yol-
larla kuşatılıyor.
4- Halıcıoglu tarafında ise Sütlüce
Camii ve yakm çevresindeki eski eser
özelliğindeki askeri binalar, yine bu
kesimdeki Mihrişah Sultan Cami-
si'yle birlikte. yeni inşa edilecek yan
köprülenn 'altûıda' kalıyorlar.
5- Geçmişi 400 yıla uzanan tarihi
Defterdar Mahallesi de eski dokusu,
camisi, mezarlıklan ve 'gurunıyla' bu
duyarsız projenin ezdiği kentsel de-
ğerler arasında. Nitekim mahalle sa-
kinleri de 123 imzayla koruma kuru-
luna başvurarak 'vaşamlannı kararta-
cak' olan bu projenin engellenmesini
ve değiştirilmesini istediler.
Bu saptamalar üzerine tstanbul 1.
No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklannı
Koruma Kurulu, 21 Eylül 1994 gün ve
5945 sayılı karanyla Haliç Köprü-
sü'nün genişletilmesi ve yeni bağlan-
tı yollan projesini onaylamadı.
Karayollan'ıun bu karan dinleme-
yip 'onaysız proje'yle inşaat faaliyeti-
ni başjatması üzerine de koruma ku-
rulu bu kez, 7 Araük 1994 gün ve 6226
sayılı karanyla 'uygulamanın derhal
durdurubnasuu' istedi.
Ne var ki tarihi ezmeye niyetlenen
bu projenin, 2863 sayılı yasa uyann-
ca belediye ve Karayollan tarafindan
iptal edilmesi gerekirken tam tersine
inşaatı ihale edildi ve hatta 'törenle' de
uygulamaya geçildi.
STFA ikinci ihaleyi iptal
ettirdi
Eğer ilk ihaleyi kazanmasına rağ-
men 'işi alamayan' STFA firması, yar-
gıya başMirup ikinci ihaleyi iptal et-
tirmeseydi. şimdi Haliç'te "yasadışı
bir köprü inşaatı' belki de hayli iler-
lemişolacaktı.
Benzer şekilde yine STFA, ilk ka-
zandığı ihaleye göre işe girişmiş ol-
saydı, örneğin tarihi yapılann bir bö-
lümü çoktan tahrip edilecek ve yine
yasadışı bir proje, Istanbul'un kültü-
rünü yok edecekti.
Bakalım Türkiye'deki 'kanunlan
uygulatmakla' görevli makamlar, ar-
tık harekete geçip. 'eski eser tahriba-
tı suçu' işleyen ve bu nedenle durdu-
rulmuş olan bu projenin uygulanma-
sına engel olacaklar mı? Yoksa 'yeni'
Haliç Köprüsü de tıpkı 'kaçak inşaat-
lar' gibi göz göre göre ve 'yetknHerin
gözleri önünde' Istanbul'un tarih ve
kültür zenginliğini yok etmekte özgür
mü bırakılacak?..
Kuşkusuz bu sorulann yanıtlan,
hem uygar bir ülke olup ol-
madığımızın hem de 'hukuk devleti
1
kimliğimizin bir anlamda göstergesi
yerine geçecek...
Çevreciler, Gökova
Santralı için
Ankara'ya yürüyecek
CÜLÇtNİLCİ
FETHİYE - Batı Akdeniz
bölgesinde yeralan il ve ilçele-
rin çevre örgütleri, Gökova Ter-
mik Santralı'nın kapatılması
için Ankara'ya yürüyecek. Fet-
hıye'de toplanan Batı Akdeniz
Çevre Sekreteryası, çevre so-
runlannın çözümü için bölgesel
güçbirliği karan aldı.
Batı Akdeniz Çevre Kurulta-
yı, Fethiye'de toplandı. Ev sa-
hipliğini Fethiye Doğayı Koru-
ma Derneği 'nin yaptığı kurulta-
ya, Muğla, Burdur, Antalya ve
Isparta illerinden çok sayıda
çe\Te örgütü katıldı. Başta böl-
gesel sorunlar olmak üzere Tür-
kiye'nin çevre sorunlanna daha
örgütlü eğilmeyi ve baskı gücü
oluşturmayı amaçlayan sekre-
teryanın Fethiye kurultayında.
Gökova Termik Santralı, Bur-
dur ve Eğirdir gölleri, Fethiye
Körfezi ve turistik beldelerdeki
denız kirliliği, betonlaşma ve
çöp sorunlannın çözümünde
güç birliği içinde geniş bir mü-
cadele sürdürülmesi kararlaştı-
nldı.
Yanhş turizm ve enerji
politikalan
Bölgede yaşanan yoğun çev-
re sorunlannın yanhş turizm ve
enerji politikalanndan kaynak-
landığı vurgulanan çevTe kurul-
tayında, kıyı katliamının sorum-
lusu olduğu öne sürülen Çevre
Bakanlığı'nın başlı başına bir
sorun olduğu kaydedildi. Top-
lantıya Marmaris'ten katılanje-
olog Şadi Bavramoğlu. "Onla-
nn mavi bayrak takuklan yer-
lerde vermitiplerin (mikro orga-
nizma) öldüğünü gördüm. Kıyı
kanunlanmız yetersiz. Mahke-
melerimiz yetersiz. Kanun. kıyı-
da ^pılaşma olmamasını sö>1ü-
yor ama, krydarımızda çirkin >»-
pılaşma sürüyor. Burada da be-
lediye başkanlan suçhı" diye ko-
nuştu.
Muğla'da radyasyon yayan
kömürlerih devlet eliyle ocak-
tan satıldığına dikkat çeken Fat-
ma Meral Horne de. "Hitter'in
sabuna ihtiyacı vardı. Bunu düş-
manından \ apü. Biz, kendi çocu-
ğumuzdanenerji yapıyoruz" de-
di.
Geçmişinyumnşakizleri
Geçrnişin izierini bugüne yumuşatarak taşunak.
Şık olma\a uğraşmadan şık olmak. Dün\
r
anın
ünlü modacılaru çizgilerinde. babalanmn sıcak
pamuklu gömlekleri ile annekrinin dansa
giderken giydikleri şifonu kullanıyoriar. E>'et,
nostalji geri geli\or. ama sarsmadan, geçmişi
moderne dönüştürerek. Ghsilerle birlikte
kullanılan aksesuvarlar bile tarihin izierini
>ansıtıyor. Bu akımın öncülerinden biri, belki de
en önemlisi ünlü Ingiliz modacı Margaret
HowelL Son derece mütevazı olan HowelL kendi
markasuun hit olmasını ise kesüüikle istemiyor:
"Benim mağazalanmdan ahşveriş yapanlar en
son modayı izlemezler. Onlara çarpıcı geldtği
için bir gi>siyi saön almazlar. Onlar, neyi saun
alacaklannı bilen kişilerdir."
ÜNYADAN
Renk körlüğüne
yeni bir ışık
Çeviri Servisi - Ünlü Ingiliz
bilim adamı John Dalton için
kırmızı mühür ile defhe
yaprağının rengi aynıydı,
pembe bir sardunya ise onun
gözünde gökyüzü gibi
maviydi. Artık bu özelliği
taşıyan gözlerin
ağtabakasındaki üç tür konik
renk gözelerinden bir
tanesinin olmadıgı biliniyor.
Farklı dalga boyutîanna tepki
gösteren bu gözeler farklı
renklerin de algılanmasına
yanyor. Dalton ise gözün
retina ile çevrili olan
boşluğunu dolduran saydam
sıvının mavi olduğunu
sanıyordu. Bu nedenle de
ölümünden sonra gözlerinin
incelenmesini istedi.
inceleme yapıldı, Dalton'un
gözlerinin orta boyuttaki
dalgalara duyarlı pigmentler
üreten bir genden yoksun
olduğu görüldü.
Deutoromopia adı verilen bu
durum. iki rengin değişik
tonlannın aynı biçimde
duyumsanmasına neden
oluyor. Orta ve uzun
dalgalara tepki gösteren
görsel renk genleri X
kromozomunda yer
almaktadır.
Uzun bir süredir. normal
görme duyusuna sahip
insanlann uzun dalgayı tek
bir biçimde algıladıklan
sanılırdı. Ancak son
araştırmalar, kimi insanlann
X kromozomunda dokuz
kadar pigment geni olduğunu,
birçok kişide ise uzun dalga
geninden en az iki farklı tür
bulunduğunu ortaya koydu.
Kuşlar terk edilmiş
topraklarda korumada
Çeviri Servisi - Araştırmalar,
ekilmeyen ve terk edilen
topraklarda türleri tükenmeye
yüz tutan kuşlann çok daha
iyi korunduğunu ortaya
koyuyor. Tarlalmşu.
ketenkuşu gibi çok bilinen
tarla kuşlannın kış günlerinde
ekili topraklar yerine boş
alanlarda kendilerini daha
güvencede hissettikleri
bildiriliyor. Tükenmekte olan
kiraz kuşlannın eskisine
kıyasla daha yavaş
azalmasının nedeni bu
görüşle açıklanabilir. Avnıpa
Birliği'nin tanm alanlannın
üretim dışında bırakılması ve
aşın miktarda tahıl
üretiminden kaçınılması
yolunda karar aldığı 80*li
yıllarda sayılan ancak 120
çiftten oluşan bu kuş türünün
şimdi 350 çifte ulaştığı
belirtiliyor.
' ayram günü bu da "Nereden
çıkü?" demezsiniz umanm. Bugün
cumartesi, yann pazar, öbür gün pa-
zartesi. Tatil dediğiniz ne ki? Sayılı
gündür geçer, siz gene kürkçü dükkâ-
nının yolunu tutarsınız. Bu çalışma
denen belayı insanlann başına bir ke-
re sarmışlar, artık kurtuluş yok. Ama
"ergonomi" denen "iş bilinıi''ne gö-
re insanlann çalışma hayatı yeniden
gözden geçirilmeli. Çünkü hangi
günlerde verimli, hangi günlerde ve-
rimsiz çalışıldığı artık önem kazanı-
yor.
Bir gün yaptığınız işin kalitesini
başka bir gün tutturamıyorsunuz. Biz
de bunu dikkate alarak bir "çalışma
takvimi" düzenledik. Bakalım siz ne
düşüneceksiniz?
Pazartest günü çakşmak
yartışür.
Üç günlük tatil bitmiş, tadı dama-
ğınızda kalmış, şöyle bir dinleneme-
den hadi bakalım işe demişsiniz.
Böyle de çalışdır mı?
Eliniz işe gitmiyor. "Pazartesi has-
talığı" diye adı bile var. Yapılan işle-
rin kalitesi bozuk, çıkan mallar hata-
lı. Aslında iş yöneticilerinin pazarte-
si gününü tatil yapmalan gerekiyor.
ama siz erken davranın, pazartesi
günleri çalışmayın. Çalışmayın ki iş
kaliteniz düşmesin. Tamam mı? Pa-
zartesi günü işe yetişeyim diye ken-
dinizi perişan etmeyin. Tatile devam
edin.
MESELA DEDİKERDALATABEK
Çalışma takvimini biliyor musunuz?..
Salı gününü saftayın.
i3al
A. lalım şu ünlü "pazartesi'' günü-
nü. Hafta başı demek olan bu günde
insanlar çok keyifsiz oluyor.
"alı günü işe başlamak uğursuzluk
getirir. Salı günü tuhaf bir gündür.
Kim salı günü çahşayım diyorsa bilin
ki bir sıkıntısı vardır. Biliyorsunuz ki
sıkıntının ilacı kendini sıkmamaktır.
Hem daha çok gün var, çahşmayı ile-
ride düşünürsünüz. salı günü gezin to-
zun. kafanızı boşaltın. Kendinizi gev-
şek tutun. Siz hiç stres diye bir şey
duymadınız mı? Salı günü çalışmak
stres yaratır. Salı günü sallanın.
Çarşamba çarşaf dokır.
'anıyonım, "Arük yeter, bugün
çüîfişrhaya başlamabyun'' dıyorsunuz.
Sizde bir tuhaflık var, ama Allah ha-
yır eylesin. Kardeşim siz çalışmayla
bozdunuz mu? Ne kadar merakhsınız
bu çalışmaya. Hiç çarşamba günü ça-
lışılır mı? Sıze "Çarşamba çarşaf do-
kur" demiyor muyuz? Neden dinle-
miyorsunuz. Rahatbırakın şu çarşam-
bayı. Çok meraklıysanız atlayın bir
otobüse Çarşamba'ya gidin. Galiba
siz hiç "Çarşamba'yı sel akh" türkü-
sünü dinlemediniz. Hadi bakalım,
kendinizi rahat tutun. Çarşambalar ça-
lışmak için uygun değildir.
Perşembeler pembe olur.
şembe günü çahşmayı unutun. bu gü-
nü sevdiklerinize ayınn. Annenizi zi-
yaret edin, büyüklerinizi dolaşın. Eşi-
nize çiçek alın, sevgilinize telefon
edin. Işte bir şey yapın canım. Artık
ayıp oluyor değil mi? Onlara ne çok
mazeret buluyorsunuz. "tşten başum
kaldu*amıyorum'n
demekten onlar
bıktı, ama siz bıkmadınız. Yapmayın
etmeyin, bırakm bu iş çılgınlığını.
Perşembe günü çahşmayı unutun. Ar-
tık sevdiklerinize ayıracağmız bir gü-
nünüz oldu. Bunu değerlendirin.
Cuma günü çalışmak ım?
Tövte' deyin.
"işsaplantısı'' öyle değil. Belki de biz
900'lü bir hat açanz da "Çahşmadan
duramıyorum, ne yapmalıyım?" di-
yen işkoliklere yardımcı oluruz. Cu-
ma günü mübarek bir gündür, çalış-
maya müsait değildir. Bakın bir haf-
tadır sizinle uğraşıyoruz, bir sonuç
alamadık.
Şu cuma gününde çalışmak hem
yanlıştır hem günahtır. Bizi de bu ka-
dar uğraştırmayın. Cuma günü çalı-
şılmaz o kadar.
Cumartesi günü çakşrin*
mı?
-L ap
Pazar günü çahşihr işte.
-L ap
P.erşembe romantik bir gündür,
çalışmak için icat edilmemiştir. Per-
apmayın kardeşim, vallahi biraz
ayıp oluyor. Bir tutturdunuz, ama pir
tutturdunuz. "tlle de çalışacağun" di-
ye kendinizi helak ediyorsunuz. Siz iş
manyağı falan mısınız?
Nereden çıkıyor bu saplantı? Cin-
sel sorun filan olsa Haydar Diimen
kardeşimiz yardımcı oluyor, ama bu
apmaym kardeşim. sizde bir tu-
haflık var galiba. "Bütün hafta çah-
şamadun, hiç değilse bugün çalışa-
yun'' diye kendinizi yiyorsunuz. Şu
çalışma işini nevroz yaptınız yani.
Bütün dünya cumartesi gününü tatil
yapıyor, siz de tutmuş "Bffakuı çah-
şayun" diyorsunuz. Hadi gidin de or-
da burda gezinin. Vitrinîere bakın,
parklarda dolaşın.
Biraz temiz hava alın. Çalışıp da
hava alacağınıza, çahşmadan hava al-
mayı öğrenin.
aerçekten de pazar günleri ça-
lışmaya çok uygundur. lyice dinlen-
diniz, birgüzel havanızı aldınız. Ken-
dinizi zinde hissediyorsunuz. Artık
çalışmaya hazır sayılırsınız. Ama işe
bakın ki o günü de tatil yapmışlar de-
ğil mi? Ne yapalım, bizden günah git-
ti. Çalışmak istiyoruz, çalıştırmıyor-
lar. Bizden bu kadar. Biz elimizden
geleni yaptık. Bundan sonrasını tak-
vimleri düzenleyenler düşünsün.