26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyettmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yavın Yönetmeni: Orhan Erinç • Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya O Yazıişlerı Müdürleri: fbrahim Yıldız. Dinç Ta>anç (Sorumlu). # Haber Merkezı Müdürü. Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler Ergun Balcı • Istıhbarat \al(ın Çakır • Ekonotru BAIent Kızanlık 9 Radyo-T\ : IŞgarErtmekUr • Kültür Handan Ş«nkSken • Spor Abdülkadir Yücelman 0 Yurt Haberlen Mehmet Sıraç 9 Makaleler Sami Karaören 0 Çevur Seyfettin Turhan 9 Düzeltme: Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu Yayın Kurulu- İlhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Ergun Balcı. Dinç Ta> anç, tbrahim Yıldız, Orhan Bursaîı, Mustafa Balbav. Ankara Temsılcısı: Mustafa BaJbay 9 Haber Müdürü: Doğan Akııı Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks. 4195027 • lzmır Temsılcisi: Serdar Kıak, H. Ziya Blv. 1352 S. 2 3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 • Adana Temsilcisı: Çetin Yiğenoğlu, inönü Cd. 119 S. No:l Kat:l, Tel. 3522550. Faks: 3522570 Müessese Müdürü: Erol Erkut • Koordınatör. AhmetKorakanOMuhasebe BülentYener • tdare Hüsevin Gürer • l}letme Önder Çetik • Bılgı-lşlem Nail tnal • Bügısayar Sistem Mürüvet ÇUer • Reklam: Reha Işmnan 9 Halkla llışkiler Nurten Berksoy VaMmlavan « Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A.Ş Tüaocağı cad 39 41 Cagaloghı 34334 lst PK 246 isıanbui Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212) 513 85 95 4MART 1995 Imsak: 50.3 Güneş:6.28 Ögle: 12.23 Ikindi: 15.30 Akşam: 18.04 Yatsı: 19.23 • ADANA (AA)-Alkol bağımlılığmda kalıtsal etkenin varlığının, bilim çevrelerince kabul edildiği belirtilerek, bu tutkunun bir çeşit hastalık olduğu, tedavi için de "mucize bir yöntemin" bulunmadığı bildirildi. Adana Ruh Sağlığı ve Hastalıklan Hastanesi'nde görevli Psıkiyatr Esma Kıraç, aşın alkol kullanımını önlemede, "toplumsal korunmaya" ağırlık verilmesinin zorunlu olduğunu kaydederek "Alkollü içki almaya isteklendiren toplumsal değerler ve koşullar değiştirilmelidir. Alkol kullanımını artıracak yaşam koşullan ve toplumsal durumlar düzeltilmelidir." dedi. Mektuplarda logo ye amblem ücpetsiz • ANKARA (AA)-PTT Genel Müdûrlüğü, mektuplarda kullanılan logo ve amblemin adresin bir parçası olduğunu belirterek reklam statüsünden çıkanlmasına karar verdi. Yapılan yazılı açıklamada, Mektup Postası Gönderileri Yönetmeliği'nin 13. maddesinde yapılan değişiklikle, logo ve amblemin adresin bir parçası olduğu, reklam statüsünden çıkanldıgı ve ücretsiz olarak kullanılabileceği kaydedildi. Kalpten ölüm • ERZURUM(AA)- Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Necip Alp, Türkiye'de kalp hastalıklanndan kaynaklanan ölümlerin ilk sırada yer aldığını söyledi. Prof. Dr. Alp, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin her 3 ölümden 1 'inin kalp hastalığından kaynaklandığını belirtti. Kalp hastalıklannın yaygın olmasında dengesiz beslenrne ve sigaramn önemli bir etken teşkil ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Alp. "Ülkemizde çok yağlı besinler tüketiliyor. Düzenli spor yapma alışkanlıği da yaygın değil ve gelişigüzel ilaç kullanıhyor. Bütün bu olumsuz etkenler süreklı kalbe yükleniyor" dedi. 35 yıl önceki duyarsızlık bugün de sürdürülüyor: Haliç Köprüsü Harilıi ezerek' genişliyorOKTAY EKtNCİ STFA'nın açtığı dava sonucunda in- şaat ihalesi 'hukuka aykın' buluna- rak Ankara 6. îdare Mahkemesi tara- fından iptal edilen 'Haliç Köprü- sü'nün genişletilmesi' işinin aslında 'projesi' de aynı şekilde hukuka aykı- n ve 'yasadışı' bir nitelik taşıyor. Istanbul'un tarihi semtlerinden Ha- ucıoğlu ile Ayvansaray'daki kültürel mirası etkileyeceği için 2863 sayılı Kültürve Tabiat Varhklannı Koruma Yasası gereğince koruma kurulunun izni gereken projeye, İstanbul 1. No'lu Kültür ve Tabiat Varuklannı Koruma Kurulu onay vermedi. Dahası, aynı kurulun, bu projeye göre 'onaysız ola- rak' başlandığı saptanan inşai faali- yetler hakkında da 'derhal durdurul- ması' karan bulunuyor. 35 yılhk bir direniş 1. Boğaz Köprüsü'yle bağlantılı çevre yollan kapsammda E-5 karayo- lunun Haliç üzerinden geçmesini sağ- layacak şekilde yapımı 1974 yılında gerçekleşen Haliç Köprüsü, aslında ilk etütlerinin yapıldığı daha 1958'ler- de bile Anıtlar Kurulu ile Karayolla- n'nı karşı karşıya getirmişti. Köprünün o yıllarda düzenlenen ilk projeleri bugünkü yerinde değildi. Eyüp'teki Zal Mahmut Paşa Catnisi ile Eyüp Camisi arasında yükselecek direkler üzerinde taşınlması öngörü- len köprü, yine Eyüp tskelesi'nin bu- lunduğu yerden karşı kıyıya geçecek şekilde tasarlanmıştı. İstanbul"un Bizans surlan dışında- ki 'ilk Türk mahallesi'olarak 500 yıl- hk bir geçmişe sahip bu önemli tarih- sel semtini, üstelik anıtsal mimari ya- pıtlanyla birlikte 'altına almaya' ni- yetlenen bu ilk proje, dönemin Anıt- lar Yüksek Kurulu tarafından 7 Tem- muz 1958 gün ve 971 sayılı karar ile reddedildi. Onaylanmayan projeye göre aslında Haliç Köprüsü genislemiyor. Her ild kenannda büyük boşluklar bırakılarak, yeni köprüler ekleniyor. Aralannda Orhan Alsaç, Ekrem AkurgaLSemavi Eyice. Abdullah Ku- ran, KemaG Söylemezoğhı, Behçet Ün- saL Mithat Yenen gıbı Türkiye'deki koruma çabalanna eşsiz katkılan olan ünlü bilim ve kültür adamlanmızın bulunduğu kurul üyeleri, yine o yıllar- da belediyedeki planlama heyetini yö- neten Prof. Luigi Piceinato ile birlik- te proje alanında yaptıklan inceleme sonucunda, tarihe geçen şu ünlü karar- lannı almışlardı: "Eyüp'ün ikiye bölünmek suretryle umumi görünüşünü. tarihi ha\asuu, semtin mikyasını (oranlannı), bu böJ- gedeki eserlerin siluetini bozacağL, \i- yadük üzerinden bakıldığı zaman eserlerin yere gömülmüş şekilde görü- neceğL bu yol güzergâhındaki mühim. sanat değeri olan bir kısım mezarhk- lann ortadan kalkmasına sebep olaca- ğı müşahade edilmiştir." Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 1958'deki bu karanndan sonra birkaç yıl süren 'sıkıpazarhklann' ardından. Haliç Köprüsü'nün olabildiğince 'Eyüp'ten ve tarihi yapdardan uzak- laştırıklığı' yeni bir proje üzerinde an- laşma sağlandı. Böylece 1974'te bu- günkü köprü inşa edilerek yine Eyüp semtinin hiç değilse 'semalarmm ör- tülmemesi' de sağlanmış oldu. Tarih yine tehlikede Şimdi, aradan yaklaşık 35 >il geç- tikten sonra, bu kez Haliç Köprü- sü'nün genişletilmesine ilişkin yeni proje de yine 'tarihe karşı duyarsızlık' açısından sankı aynı geleneği sürdü- rüyor. Köprünün her iki kenanna ek- lenen, ancak 'köpriiyie arasında boş- luk bırakılarak' tasarlanan yeni köp- rülü geçişler, bunlara bağlanan yeni yol kavşaklan ve viyadüklerle birlik- te projenin 'tahribat alanr oldukça genişliyor. Büyükşehir belediyesince 'onay- lanması istemMe' 1994'ün Temmuz ayında koruma kuruluna sunulan pro- jeye göre ve 'mahallinde' yapılan in- celemelerin sonucunda, söz konusu yeni köprülü geçişler ve her iki yaka- daki yeni bağlantı yollannın bölgede- ki tarihsel zenginlik üzerinde yarata- cağı tahribat özetle şöyle saptanıyor: 1-Ay\ r ansaray tarafındaki tarihi sur hendekleri yol genişleme alanında ka- lıyor, aynca SavaklarCaddesi için ye- ni önerilen yol güzergâhı surlara 5 m'ye kadar yaklaşarak koruma alanı bırakmıyor. 2- 1977'den bu yana tescillı tarihi miras olarak korumaya alınan Fethi Çelebi Mezarlığı ile Rum Mezarlı- gı'nı da yeni planlanan yollar parça- lıyorlar. •STFA'nın başvurusu üzerine ihalesi yargı tarafından iptal edilen Haliç Köprüsü genişletme inşaatı, SlT alanında tahribata yol açtığı için Koruma Kurulu'nca onaylanmayan projeye göre yapılmak isteniyor. •Köprünün her iki kenanna eklenen, ancak 'köprüyle arasında boşluk bırakılarak' tasarlanan yeni köprülü geçişler, bunlara bağlanan yeni yol kavşaklan ve viyadüklerle birlikte projenin 'tahribat alanı' oldukça genişliyor. 3- Mimar Sinan'ın eseri olan Sa- vaklar Maksemi-Camisi ve Türbe- si'nin 'tamamı' yolda kalıyor. Hacı Hüsrev Çeşmesi ise kavşak içinde yol- larla kuşatılıyor. 4- Halıcıoglu tarafında ise Sütlüce Camii ve yakm çevresindeki eski eser özelliğindeki askeri binalar, yine bu kesimdeki Mihrişah Sultan Cami- si'yle birlikte. yeni inşa edilecek yan köprülenn 'altûıda' kalıyorlar. 5- Geçmişi 400 yıla uzanan tarihi Defterdar Mahallesi de eski dokusu, camisi, mezarlıklan ve 'gurunıyla' bu duyarsız projenin ezdiği kentsel de- ğerler arasında. Nitekim mahalle sa- kinleri de 123 imzayla koruma kuru- luna başvurarak 'vaşamlannı kararta- cak' olan bu projenin engellenmesini ve değiştirilmesini istediler. Bu saptamalar üzerine tstanbul 1. No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu, 21 Eylül 1994 gün ve 5945 sayılı karanyla Haliç Köprü- sü'nün genişletilmesi ve yeni bağlan- tı yollan projesini onaylamadı. Karayollan'ıun bu karan dinleme- yip 'onaysız proje'yle inşaat faaliyeti- ni başjatması üzerine de koruma ku- rulu bu kez, 7 Araük 1994 gün ve 6226 sayılı karanyla 'uygulamanın derhal durdurubnasuu' istedi. Ne var ki tarihi ezmeye niyetlenen bu projenin, 2863 sayılı yasa uyann- ca belediye ve Karayollan tarafindan iptal edilmesi gerekirken tam tersine inşaatı ihale edildi ve hatta 'törenle' de uygulamaya geçildi. STFA ikinci ihaleyi iptal ettirdi Eğer ilk ihaleyi kazanmasına rağ- men 'işi alamayan' STFA firması, yar- gıya başMirup ikinci ihaleyi iptal et- tirmeseydi. şimdi Haliç'te "yasadışı bir köprü inşaatı' belki de hayli iler- lemişolacaktı. Benzer şekilde yine STFA, ilk ka- zandığı ihaleye göre işe girişmiş ol- saydı, örneğin tarihi yapılann bir bö- lümü çoktan tahrip edilecek ve yine yasadışı bir proje, Istanbul'un kültü- rünü yok edecekti. Bakalım Türkiye'deki 'kanunlan uygulatmakla' görevli makamlar, ar- tık harekete geçip. 'eski eser tahriba- tı suçu' işleyen ve bu nedenle durdu- rulmuş olan bu projenin uygulanma- sına engel olacaklar mı? Yoksa 'yeni' Haliç Köprüsü de tıpkı 'kaçak inşaat- lar' gibi göz göre göre ve 'yetknHerin gözleri önünde' Istanbul'un tarih ve kültür zenginliğini yok etmekte özgür mü bırakılacak?.. Kuşkusuz bu sorulann yanıtlan, hem uygar bir ülke olup ol- madığımızın hem de 'hukuk devleti 1 kimliğimizin bir anlamda göstergesi yerine geçecek... Çevreciler, Gökova Santralı için Ankara'ya yürüyecek CÜLÇtNİLCİ FETHİYE - Batı Akdeniz bölgesinde yeralan il ve ilçele- rin çevre örgütleri, Gökova Ter- mik Santralı'nın kapatılması için Ankara'ya yürüyecek. Fet- hıye'de toplanan Batı Akdeniz Çevre Sekreteryası, çevre so- runlannın çözümü için bölgesel güçbirliği karan aldı. Batı Akdeniz Çevre Kurulta- yı, Fethiye'de toplandı. Ev sa- hipliğini Fethiye Doğayı Koru- ma Derneği 'nin yaptığı kurulta- ya, Muğla, Burdur, Antalya ve Isparta illerinden çok sayıda çe\Te örgütü katıldı. Başta böl- gesel sorunlar olmak üzere Tür- kiye'nin çevre sorunlanna daha örgütlü eğilmeyi ve baskı gücü oluşturmayı amaçlayan sekre- teryanın Fethiye kurultayında. Gökova Termik Santralı, Bur- dur ve Eğirdir gölleri, Fethiye Körfezi ve turistik beldelerdeki denız kirliliği, betonlaşma ve çöp sorunlannın çözümünde güç birliği içinde geniş bir mü- cadele sürdürülmesi kararlaştı- nldı. Yanhş turizm ve enerji politikalan Bölgede yaşanan yoğun çev- re sorunlannın yanhş turizm ve enerji politikalanndan kaynak- landığı vurgulanan çevTe kurul- tayında, kıyı katliamının sorum- lusu olduğu öne sürülen Çevre Bakanlığı'nın başlı başına bir sorun olduğu kaydedildi. Top- lantıya Marmaris'ten katılanje- olog Şadi Bavramoğlu. "Onla- nn mavi bayrak takuklan yer- lerde vermitiplerin (mikro orga- nizma) öldüğünü gördüm. Kıyı kanunlanmız yetersiz. Mahke- melerimiz yetersiz. Kanun. kıyı- da ^pılaşma olmamasını sö>1ü- yor ama, krydarımızda çirkin >»- pılaşma sürüyor. Burada da be- lediye başkanlan suçhı" diye ko- nuştu. Muğla'da radyasyon yayan kömürlerih devlet eliyle ocak- tan satıldığına dikkat çeken Fat- ma Meral Horne de. "Hitter'in sabuna ihtiyacı vardı. Bunu düş- manından \ apü. Biz, kendi çocu- ğumuzdanenerji yapıyoruz" de- di. Geçmişinyumnşakizleri Geçrnişin izierini bugüne yumuşatarak taşunak. Şık olma\a uğraşmadan şık olmak. Dün\ r anın ünlü modacılaru çizgilerinde. babalanmn sıcak pamuklu gömlekleri ile annekrinin dansa giderken giydikleri şifonu kullanıyoriar. E>'et, nostalji geri geli\or. ama sarsmadan, geçmişi moderne dönüştürerek. Ghsilerle birlikte kullanılan aksesuvarlar bile tarihin izierini >ansıtıyor. Bu akımın öncülerinden biri, belki de en önemlisi ünlü Ingiliz modacı Margaret HowelL Son derece mütevazı olan HowelL kendi markasuun hit olmasını ise kesüüikle istemiyor: "Benim mağazalanmdan ahşveriş yapanlar en son modayı izlemezler. Onlara çarpıcı geldtği için bir gi>siyi saön almazlar. Onlar, neyi saun alacaklannı bilen kişilerdir." ÜNYADAN Renk körlüğüne yeni bir ışık Çeviri Servisi - Ünlü Ingiliz bilim adamı John Dalton için kırmızı mühür ile defhe yaprağının rengi aynıydı, pembe bir sardunya ise onun gözünde gökyüzü gibi maviydi. Artık bu özelliği taşıyan gözlerin ağtabakasındaki üç tür konik renk gözelerinden bir tanesinin olmadıgı biliniyor. Farklı dalga boyutîanna tepki gösteren bu gözeler farklı renklerin de algılanmasına yanyor. Dalton ise gözün retina ile çevrili olan boşluğunu dolduran saydam sıvının mavi olduğunu sanıyordu. Bu nedenle de ölümünden sonra gözlerinin incelenmesini istedi. inceleme yapıldı, Dalton'un gözlerinin orta boyuttaki dalgalara duyarlı pigmentler üreten bir genden yoksun olduğu görüldü. Deutoromopia adı verilen bu durum. iki rengin değişik tonlannın aynı biçimde duyumsanmasına neden oluyor. Orta ve uzun dalgalara tepki gösteren görsel renk genleri X kromozomunda yer almaktadır. Uzun bir süredir. normal görme duyusuna sahip insanlann uzun dalgayı tek bir biçimde algıladıklan sanılırdı. Ancak son araştırmalar, kimi insanlann X kromozomunda dokuz kadar pigment geni olduğunu, birçok kişide ise uzun dalga geninden en az iki farklı tür bulunduğunu ortaya koydu. Kuşlar terk edilmiş topraklarda korumada Çeviri Servisi - Araştırmalar, ekilmeyen ve terk edilen topraklarda türleri tükenmeye yüz tutan kuşlann çok daha iyi korunduğunu ortaya koyuyor. Tarlalmşu. ketenkuşu gibi çok bilinen tarla kuşlannın kış günlerinde ekili topraklar yerine boş alanlarda kendilerini daha güvencede hissettikleri bildiriliyor. Tükenmekte olan kiraz kuşlannın eskisine kıyasla daha yavaş azalmasının nedeni bu görüşle açıklanabilir. Avnıpa Birliği'nin tanm alanlannın üretim dışında bırakılması ve aşın miktarda tahıl üretiminden kaçınılması yolunda karar aldığı 80*li yıllarda sayılan ancak 120 çiftten oluşan bu kuş türünün şimdi 350 çifte ulaştığı belirtiliyor. ' ayram günü bu da "Nereden çıkü?" demezsiniz umanm. Bugün cumartesi, yann pazar, öbür gün pa- zartesi. Tatil dediğiniz ne ki? Sayılı gündür geçer, siz gene kürkçü dükkâ- nının yolunu tutarsınız. Bu çalışma denen belayı insanlann başına bir ke- re sarmışlar, artık kurtuluş yok. Ama "ergonomi" denen "iş bilinıi''ne gö- re insanlann çalışma hayatı yeniden gözden geçirilmeli. Çünkü hangi günlerde verimli, hangi günlerde ve- rimsiz çalışıldığı artık önem kazanı- yor. Bir gün yaptığınız işin kalitesini başka bir gün tutturamıyorsunuz. Biz de bunu dikkate alarak bir "çalışma takvimi" düzenledik. Bakalım siz ne düşüneceksiniz? Pazartest günü çakşmak yartışür. Üç günlük tatil bitmiş, tadı dama- ğınızda kalmış, şöyle bir dinleneme- den hadi bakalım işe demişsiniz. Böyle de çalışdır mı? Eliniz işe gitmiyor. "Pazartesi has- talığı" diye adı bile var. Yapılan işle- rin kalitesi bozuk, çıkan mallar hata- lı. Aslında iş yöneticilerinin pazarte- si gününü tatil yapmalan gerekiyor. ama siz erken davranın, pazartesi günleri çalışmayın. Çalışmayın ki iş kaliteniz düşmesin. Tamam mı? Pa- zartesi günü işe yetişeyim diye ken- dinizi perişan etmeyin. Tatile devam edin. MESELA DEDİKERDALATABEK Çalışma takvimini biliyor musunuz?.. Salı gününü saftayın. i3al A. lalım şu ünlü "pazartesi'' günü- nü. Hafta başı demek olan bu günde insanlar çok keyifsiz oluyor. "alı günü işe başlamak uğursuzluk getirir. Salı günü tuhaf bir gündür. Kim salı günü çahşayım diyorsa bilin ki bir sıkıntısı vardır. Biliyorsunuz ki sıkıntının ilacı kendini sıkmamaktır. Hem daha çok gün var, çahşmayı ile- ride düşünürsünüz. salı günü gezin to- zun. kafanızı boşaltın. Kendinizi gev- şek tutun. Siz hiç stres diye bir şey duymadınız mı? Salı günü çalışmak stres yaratır. Salı günü sallanın. Çarşamba çarşaf dokır. 'anıyonım, "Arük yeter, bugün çüîfişrhaya başlamabyun'' dıyorsunuz. Sizde bir tuhaflık var, ama Allah ha- yır eylesin. Kardeşim siz çalışmayla bozdunuz mu? Ne kadar merakhsınız bu çalışmaya. Hiç çarşamba günü ça- lışılır mı? Sıze "Çarşamba çarşaf do- kur" demiyor muyuz? Neden dinle- miyorsunuz. Rahatbırakın şu çarşam- bayı. Çok meraklıysanız atlayın bir otobüse Çarşamba'ya gidin. Galiba siz hiç "Çarşamba'yı sel akh" türkü- sünü dinlemediniz. Hadi bakalım, kendinizi rahat tutun. Çarşambalar ça- lışmak için uygun değildir. Perşembeler pembe olur. şembe günü çahşmayı unutun. bu gü- nü sevdiklerinize ayınn. Annenizi zi- yaret edin, büyüklerinizi dolaşın. Eşi- nize çiçek alın, sevgilinize telefon edin. Işte bir şey yapın canım. Artık ayıp oluyor değil mi? Onlara ne çok mazeret buluyorsunuz. "tşten başum kaldu*amıyorum'n demekten onlar bıktı, ama siz bıkmadınız. Yapmayın etmeyin, bırakm bu iş çılgınlığını. Perşembe günü çahşmayı unutun. Ar- tık sevdiklerinize ayıracağmız bir gü- nünüz oldu. Bunu değerlendirin. Cuma günü çalışmak ım? Tövte' deyin. "işsaplantısı'' öyle değil. Belki de biz 900'lü bir hat açanz da "Çahşmadan duramıyorum, ne yapmalıyım?" di- yen işkoliklere yardımcı oluruz. Cu- ma günü mübarek bir gündür, çalış- maya müsait değildir. Bakın bir haf- tadır sizinle uğraşıyoruz, bir sonuç alamadık. Şu cuma gününde çalışmak hem yanlıştır hem günahtır. Bizi de bu ka- dar uğraştırmayın. Cuma günü çalı- şılmaz o kadar. Cumartesi günü çakşrin* mı? -L ap Pazar günü çahşihr işte. -L ap P.erşembe romantik bir gündür, çalışmak için icat edilmemiştir. Per- apmayın kardeşim, vallahi biraz ayıp oluyor. Bir tutturdunuz, ama pir tutturdunuz. "tlle de çalışacağun" di- ye kendinizi helak ediyorsunuz. Siz iş manyağı falan mısınız? Nereden çıkıyor bu saplantı? Cin- sel sorun filan olsa Haydar Diimen kardeşimiz yardımcı oluyor, ama bu apmaym kardeşim. sizde bir tu- haflık var galiba. "Bütün hafta çah- şamadun, hiç değilse bugün çalışa- yun'' diye kendinizi yiyorsunuz. Şu çalışma işini nevroz yaptınız yani. Bütün dünya cumartesi gününü tatil yapıyor, siz de tutmuş "Bffakuı çah- şayun" diyorsunuz. Hadi gidin de or- da burda gezinin. Vitrinîere bakın, parklarda dolaşın. Biraz temiz hava alın. Çalışıp da hava alacağınıza, çahşmadan hava al- mayı öğrenin. aerçekten de pazar günleri ça- lışmaya çok uygundur. lyice dinlen- diniz, birgüzel havanızı aldınız. Ken- dinizi zinde hissediyorsunuz. Artık çalışmaya hazır sayılırsınız. Ama işe bakın ki o günü de tatil yapmışlar de- ğil mi? Ne yapalım, bizden günah git- ti. Çalışmak istiyoruz, çalıştırmıyor- lar. Bizden bu kadar. Biz elimizden geleni yaptık. Bundan sonrasını tak- vimleri düzenleyenler düşünsün.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle