24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART1995SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Karabük Demir Çelik Fabrikalan'nda çalışan 15 bin işçinin toplusözleşme süreci işlemiyor IşçHmıhatapGÜNEŞGÜRSON ANKARA - Iskenderun \ e Karabük Demir Çelik Fabrikalan'nda çalışan yaklaşık 15 bin işçinin toplusözleşme süreci işveren düzeyinde "muhatapbu- lunamadığT ıçin dondu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan- lığı'ndan sözleşme yetkisi alan Özçe- lik-lş Sendikası, Karabük"teki fabrika- nın Kardemir A.Ş.'ye devir işleminin tamamlanmaması durumunda. 24 martta kamu iş\eren sendikası Kamu- tş ile masaya oturacak. Şirketin de\ ir sözleşmesi. bu tarihten sonra imzala- nırsa, Karabük'ün kuruluş yıldönümü olan 3 nisanda iş\eren olarak Kardemir A Ş. ile "işletme"değil. "işyerT söz- leşmesi yapacak olan sendika; "ücret" değil. "işyerini yaşatma" ilkesini uygu- layacak. Hak-lş Konfederasyonu Genel Eği- tim Sekreteri Salim Üslu. Karabük'te K arabük'te örgütlü olan Özçelik-İş Sendikası, Karabük'ün yöre halkına ve çalışanlara (Kardemir A.Ş.) devir işlemi henüz tamamlanmadığı için, sözleşme masasında işveren olarak muhatap bulamadı. çalışan 5 bin işçinin yeni ücret düzeyi- nın belirlenmesinde. "sendikanın es- nek olması gerektigini" söyledi. Uslu. Cumhunyet'e yaptığı açıklamada, "iş- yerinin yaşaması"nın önemıne dikkat çekerek, "İşyerini yaşatma, sorumlu sendikacıhkta her zaman var olan bir ilke. İngiltere, ABD, Almanya gibi ülke- lerde, işçi ücretlerinde indirim yapan sendika ömekleri var. Biz Karabük'te yeniyi uyguluyoruz. Bazı sendikalar, uy- guladıkJan halde. bunu ifade etmekten çekiniyor. Esnek üretimin olduğu sü- reçte, sendikalar da esnek olmalı. Sen- dikal mücadele, arük 150 yıl önceki sen- dikal anlayışla yapümıyor. Masada baş- ka, kamuoy u öniinde başka konuşursa- nız olmaz. İşyerinin yaşatılması önem- li" diye konuşru. Uslu, sendıkanın iş- yerini almasının, işçi ücretlennde ge- rileme yaratacağı eleştirilerini şöyle yanıtladı:"Psikolojik tatmin devreye gi- riyor. Gerçekçi düşünmek yerine, ken- dilerini tatmin ediyorlar. Tatmini. ger- çeği görme noktasına getirmek lazım. İşçi ve işveren bu gerçeği görecek. 600 müyar yıllık geliri olan bir işletmede, iş- çiye 1.5 triryon lira ödenecek denirse, kendi ipini kendin çekersin. Bunu işçiy- le konuşacağız. İşçi karar verecek." Kardemir A.Ş.'nin. üretim, satış ve fıyat belirlemelerinde polıtikadan uzak ve gerçekçi olacağını ifade eden Uslu, "zam yapmama. 1 lira sembolik zam yapılma, maliyeri değiştirmeme'" gıbı formüller gelıştınlebıleceğını belirtti. Özçelik-lş Sendikası Genel Başkanı Metin Tiirker de şunları söyledi: "Kardemirveİskenderun DemirÇe- lik'te ayn ayn sözleşmeler yürütülece- ğinden. bakanlıkla temasa geçtik. Eski- den işletme sözleşmesi yapıyorduk. Şimdi işyeri bazında sözleşme olacak. Karabük, anonim şirket haline geliyor. İskenderun'a da anonim şirket statüsü- ne göre yetki vermeleri gerekiyor. Şu anda. işletme sözleşmesi olarak yetki ve- rildi. Onümüzdeki günlerde düzelte- cekler. Karabük'te yönetime getirilen arkadaşlarla sözleşme yapacağız. İşve- ren sendikasına üye olmayacağız. Kar- demir'in yöneticileriyle pazariık yürü- tülecek. İskenderun da de\ letin kurdu- ğu anonim şirket şeklinde. Hükümetin kurulmasını bekliyoruz. Müracaatımı- n tamamladık. Hükümet kuruluşu se- bebiy le, başbakanla, bakanlarla bir gö- rüşme \apılamıyor." Bu işyerlerinde çalışan işçilerin ka- zanılmış haklanndan fedakârlık yapıl- masının söz konusu olmadığını vurgu- layan Türker, şöyle konuştu: "Kardemir A.Ş.'nin ilk sözleşmesi, herkesin beklediği oranda olmayabilir. İşçinin de beğeneceği, işverini harap et- meyecek, miişterek bir ara yol bulaca- ğız. Sıfır zam. hiçbir zaman bizün gün- demimizde yok. Kardemir'i şu aşama- da çok zor duruma düşürecek, onun ayağa kalkmasını engelleyecek bir top- lusözleşme müzakeresi sergilemeyece- ğiz. Daha anlavışlı. işçinin, halkın ortak olduğu bir anonim şirketin, şu aşama- da ayakta durması için çaba sarfedilir- ken, ağır sözleşme önermek doğru ol- maz. İşçinin kabul edebüeeeği bir zam oranı gündeme gelecek.** Sözen ve Göknelyargıçöniinde Ergun Göknel ve Nurettin Sözen, İSKİ personel servisi ihalesine 'fesat kanştırmak' savıyla açılan davada suçlamalan reddettiler İstanbul Haber Servisi - Eskı lstanbul Büyükşehır Beledıyesı Başkanı Nurettin Sözen ve eski İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel. ISKl personel servisi ihalesine 'fesat kanştırmak' iddıasıyla açılan davada, suçlamalan reddettiler. lstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün yapılan ve 10 yıldan az olmamak koşuluyla hapıs cezasının istendiği davanın duruşmasında sorgusu yapılan Sözen , Belediye Başkanı olması nedeniyle İSKl'nin yönetim kurulu başkanı da olduğunu, bu nedenle yapılan bütün işlerin gelişmesini bilemeyeceğini belirtti. Biürkişiye itiraz Personel taşınmasıyla ilgili sözleşmenin İSKl'nin ilgili dairelerince hazırlanan raporlara uygun olarak onaylandığını ifade eden Sözen, dava dosyasındaki biürkişiye de itiraz ederek "Bu kişiyi adli tıp başkanlığımdan tanıyonım. Kendisi eczacıdır ve mali konulardaki bilgisi. ortaöğretim düzeyindedir. Aynca raporunda hukuki yorum da yapmıştır. Bu raporu kabul • Duruşmada sorgusu yapılan Sözen, Belediye Başkanı olması nedeniyle İSKl'nin yönetim kurulu başkanı da olduğunu, bu nedenle yapılan bütün işlerin gelişmesini bilemeyeceğini belirtti. • Göknel ise sözleşme yenilenmesinin bir ihale olmadığını belirterek, suçlamanın gerçegi yansıtmadığını söyledi. etmiyonım" dedi. Ergun Göknel ise sorgusunda İSKJ ile Günaydın Turizm arasında dava açılmasına neden olan sözleşme yenilenmesinin bir ihale olmadığını. bu nedenle ihaleye fesat kanştırmak iddıasının gerçegi yansıtmadığını belirtti. Usulüne uygun olarak yapılan ihale sözleşmesinde, sözleşme gecerlilik süresinin yenilenebileceğine ilişkin hüküm olduğuna dikkat çeken Ergun Göknel, rakip firma olan Ahur'un. çok düşük bir teklif\ererek sözleşmeyi bozmak istediğini. aynı ailenin diğer iki firmasının verdiği tekliflerin ise sözleşme rakamından yüksek olduğunu savundu. Ergun Göknel. Mülkiye müfettişlerinin rayiç bedel saptaması için lstanbul Tıcaret Odası'ndan aldıklan ve sözleşme bedelinden yüzde 10 fazla olan rakamın dosyaya konulmamasının da soruşturmantn taraflı yürütüldüğüne örnek oluşturduğunu belirtti. Suçlamalan reddettiler Günaydın Tunzm'in sahibi Mustafa Günaydın ile diğer sanıklar. Ahmet Haluk Berksoy, Ziya Kurtaran, Metin Kavuk, Coşkun Doğru, Kazım KartaL Cengiz Baran \ e Muhittin Erdem de suçlamalan reddettiler. Duruşmada söz alan Sözen'in avukatı. sanıklar lehine olan İTO raporunu dosyadan çıkararak taraflı davrandığı ve raporunda da taraflı olduğunu ileri sürdüğü Mülkiye müfettişleri hakkında 'suç duyurusu'nda bulundu. Yaklaşık 5 saat süren orurum sonunda mahkeme, diğer kanıtlann toplanması için dufuşmayı erteledi. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sorgusu yapılan Sözen dava dosva- sındaki biürkişiye itiraz etti. (Fotoğraf: YAHYÂ KOÇOĞLU) Milli Eğitim Bakanlığı kitap inceleme komisyonunda görev alacak öğretmenlere yeni ilkeler getirdi Sicfli temiz öğretmen koıııisyoııa ahnacak • Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu, kitap inceleme komisyonlannda görev alacak öğretmenlerde aranacak koşullara yeni ilkeler getirdi. En az 10 yıl çalışan ve zorunlu hizmetini yapan. son 5 yıl içinde aylıktan kesme ve daha ağır disiplin cezası almayan öğretmenler komisyonlara ahnacak. EMİNE KAPL\N ANKARA-Milli Eğitim Ba- kanlığı, Talim ve Terbiye Kuru- lu kitap inceleme komisyonla- nnda görev alacak öğretmenle- rin seçimine yeni ilkeler getirdi. "Ders Kitaplan İnceleme Ko- misyonlanna Cye Seçüni Hak- kında Yönerge" uyannca, zo- runlu hizmetini yapan ve mes- leğinde en az 10 yıllık hizmeti bulunan. aylıktan kesme ve da- ha ağır disiplin cezası almayan öğretmenler komisyonlarda gö- revlendırilecek. Yüksek lisans ya da doktora eğitimi yapan, bir yabancı dili iyi derecede bilen ve yayımlanmış yapıtı bulunan öğretmenlere, seçimlerde önce- lik tanınacak. Milli Eğitim Bakanlığı. ''Hiç- bir koşul aranmaksızın, öğret- menliğe yeni başlayan kişiler bi- le kitap incelenmesi gibi önemli bir yerde uzman olarak görev- lendiriliyor" yönünde eleştire- lere hedef olan Talim ve Terbi- ye Kurulu, kitap inceleme ko- misyonlannın oluşumunu yeni- den düzenledi. Komisyonlara seçilecek öğ- retmenlerde aranacak koşullara yeni kriterler getirildi. Buna göre kitap inceleme ko- misyonlannda görev alacak öğ- retmenlerde şu koşullar arana- cak: -Öğretmen yetiştiren bir yük- sekögretim kurumunu veya üni- \ersitenin ilgili bölümlerinden birini bitirmiş olmak. eğitim- öğ- retim hizmetleri suunnda bulun- mak veya bu sınıfta görev ala- caklarda aranan nitefikJeri taşı- mak. - Meslekte en az 10 yıl, gerek- sinim duyulan alanlarda ise en az 5 yıl çalışmış olmak. Son 5 yıllık hizmet süresı içmde aylık- tan kesme ve bu cezadan daha ağır bir disiplin cezası almamış olmak. - Sicil raportanna göre son 3 yıllık hizmet süresi içinde " iyi "dereceden aşagı sicil alma- mış olmak. - Zorunlu hizmetini yapmış olmak veya bu hızmetten muaf sayılmak, memuriyete engel olacak derecede mahkûmiyeti bulunmamak. Yönergeye göre genel koşul- lann dışında bazı özel koşullan taşıyan öğretmenlere de seçim- lerde öncelik tanınacak. Bu ko- şullar şunlar: "Alanında y üksek lisans >eya doktora öğrenimini yapmış ol- mak. aylıkla ödüllendirme, tak- dirname ve teşekkür belgesi ile taltil edilmiş olmak, eğitinı- öğ- retim veya meslegi ile ilgili alan- larda yayımlanmış eseri bulun- mak, bir yabancı dili iyi derece- de bilmek, alanına ilişkin hizmet içi eğitim kurslaruıa kanlmış ol- mak. sicil raporlanna göre son 6 yıllık sicil notu ortalaması 90 ve- va daha vukan olmak." HAVAŞ grevi unutuldu • Hava-lş Sendikası'nın 7 işyerinde toplam 2300 üyesi bulunuyor. İstanbul, Ankara, Izmir, Antalya. Dalaman. Trabzon ve Adana havaalanlannda 25 gündür süren grev THY çalışanlan greve çıkmadığı için etkili olamıyor. UFUKTEKİN ADANA - Hava-lş Sendikasf nın 24 şubatta başlat- tığı grev, THY çalışanlan greve çıkamadığı için "he- men hemen hiç denecek düzeyde etki" yapabildi(!) Türkiye genelinde İstanbul, Ankara, Izmir, Antâlya, Dalaman, Trabzon ve Adana havaalanlannda 25 gün- dür sürdürülen grev nedeniyle, ne seferler aksadı ve ne de yer hizmetlen. Adana Havaalanı'nda ilk gün "Bu iş- yerinde grev vardır"' yazılı pankartın nereye asılacağı, grev gözcülerinin nerede nöbet tutacağı bile sorun ol- muştu. Hava-lş Sendikasf nınJ işyennde toplam 2300 üye- si bulunuyor.Üyelerden 18'i Adana Havaalanı'nda gö- revli. Işyen Baştemsilcilennden Ali Haydar Aydın, uçaklann yanaştığı yerin çok ötesinde, sözde apronda grev nöbetı tutuyor. Hiçbir uçağın gelip de yanaşmadı- ğı biryerburası. Birbaska ifadeyle Adana Havaalanı'na inen hiçbir uçağın yolcusu görmüyor Alı Haydar'ı da "Bu işyerinde grev vardır" yazısını da. Ya da Adana "dan kalkan herhangi bir uçağın yolcusu da göremiyor göz- cüyü de grevi de. Hava-lş Sendikası'na üye işçilerin büyük çoğunluğu ayda net 7-8 milyon lira ücret alıyor. Kadrosuz olan üye- lerin ücreti ise 4-5 milyon lira civannda. Hava-fş üye- si işçilerin görevi yer hizmetlerinı yapmak. Kargo. yük- leme-boşlatma, taşıma, uçaklann hareket işlemlerin- den sorumlu bu işçıler. Grev nedeniyle bütün bunlann aksamış olması gerekıyor. Ancak hiçbir faaliyeti engel- lememiş grev. Adana özelinde üye sayısının azlığı da önemli bir etken bunda. Türk Hava Yollan AŞ. yükle- me-boşaltma işlemlerini üstlenmiş. Benzer faaliyetle- n yapmak üzere özel Çelebı AŞ ile de anlaşma yapıl- mış. Kısacası; THY. "yasal biçimde grev kınyor." Hava-lş'in yapabildiği tek şey, yer hizmetlerini ver- diklen merdıvenlen çekmek. Yoİculann kargolannın ta- şınmasındakullanılanmerdıvenlennkaldınlmışolma- sı, ışleri biraz zorlaştırmış, o kadar. S A L I T O P L A N T I L A R I EĞİTİM VE GELENEK TURKIYE'YI YONETEN OKULLAR: İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Yöneten Aykut Kazancıgil Konuşmacılar Alı Ihsan Gercer. Dogan Sorguç 21 Mart 1995 Saat: 1B.30 YAPI KREDI K Ü L T Ü R M E R K E Z İ Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesi Istıkiâl Caddesı 285 Beyogiu 80050 Istanbjl Telefon: (212) 252 47 00/441 - 245 20 41 5B!I Toplantıları'm. ısteyen herkes ucretsız olarak ızleyebıhr YAPINTKREDİ îşçiden medyaya uyan eylemi • Süleyman Çelebi. Çukurova bölgesinde Sabancı grubu ile Iş Bankasf na ait fabrikalarda çalışan 6 bin kadar işçinin yann 'Biz neden haber olamıyoruz* şeklinde uyan eylemi gerçekleştireceğini söyledi. ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu)-Ço- ğu Sabancı Holding'e bağlı işyerlerinde bir aya yakın bir süredır grev yapan DİSK'e bağlı Tekstil Işçileri Sendikası 'na üye işçiler. kitle iletışim araçlannı (med- ya) "Biz neden haber olamıyoruz" diye uyaracaklar. Sendıkanın Genel Başkanvekili Süleyman Çelebi. "40 bin insanı doğrudan ilgilendiren bir konudaki ilgisizli- ğe medyanm hakkı yoktur. medyanın görevi haberi ver- meklir. bunu yapmaya çağıracağız"' dedi. Geçen şubat ayının 24'ünden bu yana Sabancı Hol- ding'e bağlı 5 Bossa fabrikasının da içinde yer aldığı işyerlerinde 10 bine yakın işçiyle grev yapan Tekstil tşçileri Sendikası, "eylemi ulusaldüzeydeyansıtmayan medyayı telefon ve faks y ağmurur> na tutacak. Tekstil Iş- çileri Sendikası Genel Başkanvekili Süleyman Çele- bi, Adana çevresinde şu ya da bu ölçüde yayımlanan kendileriyle ilgili bir haberin ne lstanbul \e ne de An- kara baskılannda yer alabildiğine dikkat çekti. Haberden anladıklan ne? Süleyman Çelebı. Çukurova bölgesinde Sabancı grubu ile Iş Bankası'na ait fabrikalarda çalışan 6 bin kadar işçinin 22 mart çarşamba günü (yann) başlaya- cağı "medyaya uyan" ve "medyaya hatırlatma" eyle- miyle ilgili olarak şunlan söyledi: "Bir kere grevin kendisi başlı başına haberdir. Üre- rimi durduruyorsunuz. daha ötesi var mı? Bu grevi en büyük banka ile en büyük holdinge bağlı işyerlerinde gerçekleştiriyoruz. Sabancı'nın fabrikalannda şatter- ler iniyor, İstanbul basınında. Ankara'da tıs yok. Ey- lem birkaç günle kahnıyor. haftalarca sürüyor yine tıs yok. İşçilerin çalışma koşullan gerçekten çok kötü, is- tenen ücret aşın değil. yine hss yok. 6 bin işçi. ailesiyie neresinden bakarsanız bakın, 35-40 bin kişi demektir. 40 bin insan mücadele ediyor, öss yok. İnsanın akhna körü şeyler gelmez mi? 10 bin işçi şenlik yapıyor, grev günü 3 bin işçi, 25 kilometreyi 7 saatte yürüyor, üç kez polis durduruyor ve televizyonlarda tek satır yok. Bu- nu kabul edemeviz." ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ BirMektup Bu sütunun okurlarının büyük bir kısmının Emile Zo- la adını bildiğine eminim. Fransız gerçekçi edebiyatının bu dev ismi, aynı zamanda "çağının sonımluluğunu ta- şıyan" bir aydın olarak, ülkesinin her türlü sorununa ilgi duyardı. Ve elbette sıyasal sorunlar en yoğun bir biçim- de ilgisini çekerdi. Emile Zola'nın bu yönünü, en net bir biçimde "Dreyfus Davası" olarak isimlendirilen bir olay- da görürüz. Yahudi kökenli bir subay olan Arfred Drey- fus, Almanlar hesabına casusluk yapmakla suçlanmış ve ordudan çıkanlarak casusluk suçundan mahkûm edil- mişti. Ve bu olay, günümüzden tam 100 yıl önce 1894'te gerçekleşmişti. Emile Zola, Dreyfus'un haksız yere mahkûm edildiği- ne ve bunun kökeninde Yahudi düşmanlığı ve Fransız mi- litarizminin yattığına inanıyordu. Ve bu inancın ışığı altın- da, tüm resmi organ ve sorumlu kişileri karşısına alan müthiş bir kampanyaya girişti. Bu mücadeienin öyküsünü merak edenler, Emile Zo- la'nın bu konuda yazdığı ve Yalçın Yayınları tarafından geçenlerde 4. baskısı yapılan "Dreyfus Olayı" (Adalet İçin Bir Savaşım Öyküsü) başlıklı kitabı inceleyebilirler. Dreyfus Davası'yla ilgili olarak Emile Zola'nın iki mek- tubu (broşür olarak yayımlanmıştır) vardır. İlk gençliğim- deokuduğumdayüreğimi ürperten bu mektuplardan bi- ri "Gençliğe Mektup", öbürü "Fransa'ya Mektup"baş\ı- ğını taşır. Bugün size "Fransa'ya Mektup" başlığını taşı- yan broşüründen bazı bölümleri, Muammer Tuncer'in Türkçesiyle aktarmak istiyorum. Belki ilerıde bir gün, "Gençliğe Mektup'tan bazı bölümleri de sizlerie payla- şırım. Sızdeğerii okurlarım bu mektuptaki "Fransa"sözcük- lerini "Türkiye" olarak değiştirebilirsiniz elbette. Zira ba- zı şeyler sanki Türkiye için söylenmiş gibi... "...Geçirmek- te olduğumuz korkunç manevi kanşıklık günlerinde, ka- mu vicdanmın karanr gibi göründüğü bir sırada sana sesleniyorum ey Fransa, ulusum, yurdum... ...Ne oldu böyle? Ne oldu da senin halkın, ey Fransa, senin iyiyürekli ve sağduyulu halkın korkunun zalim pen- çesine, hoşgörmezliğin, yobazlığın karanlıkianna düştü? ...Fransa; seni sevenlehn, senin onurunu ve yûceliğini isteyenlerin yürekleri için ne büyük bir üzüntü, ne daya- nılmaz biracıdırbu? Halkının oluşturduğu bu bulanık ve çalkantılı denize yüreğim burkularak eğiliyor ve seni en güzel mutluluğunu yitinme tehlikesiyle karşı karşıya bı- rakan fırtınanın nedenlerini sonjyorum. Hiçbir şey bun- dan daha kahredici olamaz. Kaygı verici belirtiler görü- yorum bu fırtınada. Bu durum karşısında her şeyi söy- lemeyi göze alıyorum. Çünkü yaşamım boyunca bir tek tutkum oldu: Gerçegi söylemek. Işte şimdi de ödevimi sürdürmekten başka bir şey yapmıyorum... ...Ve işte, Fransa, seni gelişigüzel sürükleyen çılgın- lıkta ilk önce basını görüyorum. Her sabah kendimi ba- sının yalanlan, alçakça sövgüler ve ahlak bozukluğu için- de buluyonjm. Senin efsane niteliğindeki erdemlerin, ay- dınlık zekân ve sağlam sağduyun bu ölçüde allak bullak edilirse gerçegi ve adaleti nasıl isteyebilirsin? ...Ve daha nereye gidiyorsun, biliyor musun Fransa? Kiliseye dönüyorsun; geçmişteki yobazlığa ve din dev- leti yönetimine dönüyorsun. O yönetim ki en ünlü evlat- lann savaşımla üstesinden gelmişler, kafalannı ve kan- lannı vererek onu yok ettiklerine inanmışlardır... ... Papazlann gericiliğini yadsımaya kalkıyoruz. Oysa bu gericilik her yerde kendini gösteriyor; politikada, sanat- larda, basında, sdkakta!.. Cumhuriyet her türlü gericile- rin istilasına uğramıştır; onlar cumhuıiyeti kaba ve zalim biraşkla seviyohar, onu boğmak için kucaklaşıyohar... ...Fransa, kısacası/ senin kamuoyunu oluşturan etken- ler şunlar: Kılıca duyduğun gerek, seni yüzyıllarca geri- ye götüren papaz gericiliği, seni yönetenleri, seniyiyen- lerin ve sofrayı bırakmak istemeyenlerin, doymak bilme- yen hırslan; sana yalvanyorum Fransa, yine büyük Fran- sa ol, kendinegel, toparia kendini... Biryanda askeridik- tatöriük, bir yanda kilise gericiliği. Istediğin bu mudur Fransa? Sana pahalıya mal olan her şeyin; dinsel hoş- görünün, herkes için eşit adaletin, tüm yurttaşlann kar- deşçe dayanışmasının tehlikeye girmesini mi istiyor- sun?.. ...Tüm namuslu evlatlann, tüm özgürkafalar, cumhu- riyeti kuran ve onu tehlikede görünce ürpenvesi gere- ken tüm engin yürekler bizimle biriik olmak için ayaklan- mayacaklar mı? Işte onlara sesleniyonım, Fransa. Bir araya gelsinler, konuşsunlar, yazsınlari Kamuoyunu, durmadan zehirle- nen ve çıldıran o sade, gösterişsiz, iddiasız insanlan ay- dınlatmak için bizimle biriikte çalışsınlar. Yurdun ruhu, gücü, zaferi ancak adalette ve gönülyüceliğindedir... ...Vebu senin şerefin için böyle olacaktır, Fransa. Yü- reğimde korku yok. Biliyorum ki sağduyuna ve sağlığı- na boşuna kastedilmiştir. Her şeye karşın geleceğin ay- dınlıktır. Her zaman sevinçle uyanıp gerçeği ve adaleti bulacaksın." Ögretim üyelerinden Demirel'e çağrı Düşünce suçlulan serbest bırakılmalı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Öğretim elemanîan sendika ve dernekleri, Cum- hurbaşkanı Süleyman Demi- rel'den. 100. Yıİ Ünıversite- si"nde yasanan olaylann tekrar- lanmaması ıçin yöneticilerin bilimsel ve ahlaki yıpranması- na karşı duyarlı olmasını iste- yerek, düşünceleri nedeniyle mahkûm olan bilim adamlan- nın özgürlüklerine kavuşrurul- malan gerektigini vurguladılar. tzmir Üniversiteleri Öğretim Elemanlan Derneği, ODTÜ Öğretim Elemanlan Derneği, Üniversite Öğretim Üyeleri Demeği, Gazi Universitesi Öğ- retim Uyeleri Derneği. Çuku- rova Universitesi Öğretim Ele- manlan Demeği ve Öğretim Elemanlan Sendikası, Cum- hurbaşkanı Süleyman Demi- rel'in 23 martta üniversite rek- törleriyle yapacağı toplantı ön- cesinde ortak bir basın açıkla- ması yaptılar. Öğretim üyele- ri, açıklamalannda. şu görüşle- re yer yerdıler: - YÖK ile üniversite özerkli- ğini kısrtlayan her türlü kural tasfiye edilmeu'dir. Anayasada yapılacak değişiklikle. üniver- site yönerimlerinin kendi için- den denetimi ilkesi geçerli kıhn- ması ve her yönetim kademe- sinde seçim ilkesi esas olmah- dır. - Düşünce ve ifade özgürlü- ğü önündeki yasal engeller kal- dınlmalı, düşüncelerini açıkla- dıklan için cezalandınlanlar özgürlüklerine kavuşturulma- lıdır.. - Öğretim elemanlannın ör- gütlenme ve siyasete katılmala- nnı engelleyen 12 Eylül yasak- lan tasfiye edUmelkİir. - Mevcut üniversitelerin so- runlan çözülmeden yeni üni- versiteler açılmasına izin veril- mernelidir. - Üniversite bütçeleri tasar- ruf önlemlerinin dışında tutul- mabdır. Aksi takdirde üniversi- telerimiz eğitim ve araştırma yönünden onanlmaz biçimde yara alacaktır. - YÖK'ün üniversitelere kontenjan arttırmapolitikalan- nı ısrarladayatması ciddi bir bi- lim politikasının oluşumuna darbe vurmakta ve öğretim ka- litesinin düşmesine yol açmak- tadır. - Yurtdışına gönderilecek li- sansüstü öğrencilerin seçimi ve bunların gidecekleri kurumla- nn saptanmasında, bu konuda yetkinliğini kanıtlamış olan TÜ- BİTAK, tek düzenleyici kurum olmalı. ideolojik-siyasal kaygı- larla yapılan uygulamalar dur- durulmalıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle