Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 MART1995SAU CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Bedri Baykam, yazdığı 'Bayağ Film' adlı senaryo ile Sinan Çetin'in 'Bay E'si' arasındaki 'benzerliklere' dikkat çekti
JnJiirevi
GAMZEVARIM
Ressam Bedri Baykam'ın. 1989-92
yıllan arasında yazdıgı 'Bayağ Film'
adlı senaryosu ile Sinan Çetin'in son
filmı 'Bay E' arasındaki aşın benzerlı-
ğın yarattığı sorunlan dıle getırmek
içın dün The Marmara Oteh'nde dü-
zenledığı basın toplantısı yenı bir pole-
mik yarattı. Sinan Çetın de akşam saat-
lennde bır basın toplantısı düzenleye-
rek bazı açıklamalarda bulundu.
Sınemada alışılmış tutucu değerlerin
üstûne mızahla gıden bır kurgu yapmak
ıçın serûven, aşk, komedi, seks gibi un-
surlan bır araya getirerek 1989 yılında
uzun metrajlı bır film senaryosu yaz-
maya başlayan Baykam, 1992 yılında
açtığı 'Peepshow'sergisınden sonra bir
ekıple bu senaryo üzerine çalışmaya
başlamış. Hakan AlgüL Turgut Yasalar.
Nejat YavaşoğuUan, Suat Akdemir. Si-
bel Yagcu Ozer Bai Ersin Atok, Sinan
Vurandamar. Suat Akdemir ve Emire
Koouk gıbı ısımlerden oluşan ekıple
aylarca senaryo üzennde çalişmış.
Daha sonra filme mali destek bul-
mak içın fCültür Bakanlığı'na başvuran
Baykam'ın başvurusu. bir komisyon
üyesinin kendisine açıkladığına göre.
böylesme denenmemış. uçuk bır filme
desteğın tutuculann tepkısinı çekebile-
ceğı gerekçesıyle reddedılmış.
Bazı arkadaşlannın u
Dikkat et, bn
senaryo kolay çahnır"uyarıiannı göz
önünde bulundurmasına karşın Bay-
kam, bu prodûksıyonu gerçekleştirmesı
için Sinan Çetin'e gıderek senaryoyu
saatlerce anlatmış
1992 yılının sonlannda Sinan Çe-
tin'in şirketı Plato Productions'ın fıl-
mın bütçesını çıkardığını ve kendisine
'Bayağ Fflm'içın bir kontrat, ön anlaş-
ma teklıfı verdığını ıfade eden Bay-
kam, daha sonra şırketın para buluna-
madığı ıçın çekımı ertelediğıni belirttı:
"Filmi >-apmaktan vazgeçecek degikiim,
ama bir \andan hayatım akıvordu. Pöli-
rik sorumluluklanm. sergikrim. hazır-
ladığım kitaplar vardT.
Ekim ayında Sinan Çetın"ın yenı bır
filme başladığmı. kendisine de bır rol
teklıf ettığını öğrenen Baykam, senar-
yoyu okuduğunda şaşırmış. Sinan Çe-
tın' ı aradığmda, yönetmen yenı fılmın-
de "Anadolu'da kansını arayan bir ada-
mın ö>küsü"nü anlatacağmı söylemış.
Filmde bu öykünün anlatılmasına kar-
şın, öykünün var oluş ya da çekılış
amacıyla bir ilgısinın bulunmadığını
düşünen Baykam, kendısının Bayağ
Fihn'de sundugu özel kanşımm bir bu-
çuk saate sığdırılacak biçimde başka
bir öyküyle ıkı üç günde yenıden yaza-
bileceğını savunuyor.
Senaryoyu okuduktan sonra Sinan
Çetın'le konuşan Baykam, yönetmenın
'Bay E'nın senaryosunu süreklı değifr-
jtırdiğin» söylediğinı belirtiyor. Ottajfe.
dostlan Cansu AkbeTin arabuluculuğu
sonucu filmın çekimlerinin gerçekleşti-
rildıği Antalya'ya giderek yönetmenle
bir kez daha konuşmuş. Israrlar üzenne
filmde kendisine önerilen rolû de kabul
ederek oynamış.
Baykam, fılmin sonundaki eleştır-
men sahnesıne dikkat çekerek "Benim
filmimde de eleştirmenler araya gire-
ceklerdi"dedı. Filmin fınalının bardağı
taşıran son damla olduğunu söyleyen
Baykam, 'Bay E' ile 'Bayağ Fılm' ara-
sındaki dıl benzerliklenne, gerçeküstü-
Ben Cannes'daki 'Livart' sergimden
tuvallerime kadar herşeyimle o sinemadaki dili
hazırladım. O dil direkt olarak benim mekan
düzenlemelerimle, tuvallerimle de ilişkili.
cülüğe. seks ve komedi öğelenne, polı-
tıkacılann parodılenne, her ıkı filmın
de uzayda başlamasına. 'Bay E'mağara-
da sevışme sahnesiyle başİarken, 'Ba-
yağ Füra'ın asansörde tecavüz sahne-
-sıyle^baijlayacağına dıkkat çekB.
Baykam. "Aktif bir Kemalistsiniz.
Filmdeki anti-Kemalist göndermeter si-
z\ rahatsız etti rai" sorusuna karşılık
eleştınsının o bazda olmadığını, fılmı
ızlerken kafasında bambaşka düşünce-
ler olduğunu söyledı. Bundan sonra
'Bayağ Film'ı çekıp çekmeyeceğı yo-
lundakı soruya da "Benim projem. top-
lumu sarsma, etküeme açısından tazeİi-
ğini yitirdi. Ama yapmaktan vazgeçmiş
degaim" dedı.
"Dava açmayı düşünüyor musunoz
sorusuna karşılık Baykam "ın avukatı.
"Dava açmanın koşullan me>cut. Bu
konuda karar verecek olan kendisi. Biz
ancak onu hukuki dogrulruda jönlendi-
ririz" dedı Sinan Çetin'in danışmanla-
nndan AJi Hakan ıse "Sinan. Amerikan
smemasına benzer, çek hızo ve mizahi
bir öykü anlatmak istijordu. Filmde
birçok senaryo danışmanı var. Sonun-
daki eleştirmen sahnesini ben buldunT
dedı. Bunun üzerine Baykam. bir ola-
yın şablonu ortaya konduktan sonra, bu
şablonla yenı bir senaryo yazılabılece-
ğinı vurguladı. Bedn Baykam, o senar-
yo ve sınema mantığı üzenne çalışarak
ürethğı öznel dılin patentını gen alma-
ya mecbur olduğunu. bu toplantıyı yap-
madığı takdirde bir daha sınemayla uğ-
raşmamaktan başka seçeneğının kalma-
yacağını dıle getirdı.
Bedri Baykam senaryosunun çalın-
dığmı sö\lerken, Sinan Çetin de taz-
minat da\ası açacağını belirtti.
Baykam konuyla ilgili sorulanmızı
şöyle yanıtladı:
- 'Bay E'nin senaryonuzdan yola çıkj-
larak çekildiğini kanitlayabilir misiniz?
Kesın kanıtlanm, çok kolay Bır kere
ekıp var. Senaryonun onlarca kopyası,
Kültür Bakanlığı'na verıldı. Senaryo
zaten noterden tasdıklı. Aynca elımde
'Bayağ FBm'ı çekmek üzere Sman Çe-
tin'in hazırladığı bütçe ve kontrat teklı-
fı de var. Ben Cannes'daki 'Lhart' ser-
gimden tuvallenme kadar her şeyımle o
sinemadaki dilı hazırladım. O dıl direkt
olarak benun mekân düzenlemelenmle,
tuvallerimle de ilişkili. Hatta belki araş-
tırılsa, polıtıkada savunduğum çılgın
özgürlük ılkelenyle de...
- Siz nasıl bir film yapardımz? 'Bay
E' ile arasında ne gibi ay nmlar olurdu?
Ben de o fılmı yapabılırdım. Çok ıyı
ve dahıyane ya da kötü bulanlar olabi-
lirdi. Ama sorumlusu olarak ben bunu
günahıyla ve sevabıyla üstlenırdım. Da-
ıma bir fikir. ılk sahibinden bır yere gi-
der. O etkileşimden sonra, etkıleşim
zıncınni kullanmak ısteyenler, onu alıp
başka bır yere götürmek üzere oradan
bır ipi çekebilirler. Ama ilk fikri ortaya
koymak isteyen adamın özgürlüğüne ve
özgünlüğüne hak tanınmadan onun bir
türevi ortaya çıkarsa, bunun büyük bir
haksızlık olduğuna inanıyonım. Benim
filmimde çok daha ınce sanatsal detay-
lar, o dıl, kurgu, hızlı akış ve ntmm üs-
tüne ünlü eski filmlere gönderme ya-
pan sahneler, politıkaya, sanat tanhine
ve çagdaş sanat yaşamına gönderme
yapan detaylar olacaktı.
- Sizin senaryonuzu bikn ve 'Bay E'yi
izteyenkr tepki gösterdi mi?
Emıre Konuk "Bizim yapmak istedi-
ğünizin çok daha vasatmı, donanımstzı-
nı yapmış"dedı. Turgut Yasalar senar-
yoyu okuduğunda emin değıldi. Fılmı
gördükten sonra karşı karşıya geldiğı-
mızde korkunç bir trajikomedı yaşıyor-
du. Hem benim, hem onun senaryosu-
nu okuyan trfan Tözüm, bana, "Senin
dünyanı almış" dedı.
Sman Çetın de yaptığı basın toplantı-
sında Bedn Baykam'ın sabah yaptığı
toplantıyı 'medyatik bir şov' olarak nı-
teledı. Sinan Çetin'in avukatı Tayfun
Akçay Fıkır ve Sanat Eserlen Yasası'na
göre "bir eserin ancak işlenmesi, bir
eserden başka bir eser vücuda getirit-
mesi suretiyle'' tecavüzün meydana ge-
lebılecegını söyledı. "Benim düşüncele-
rimden, benim yaklaşımımdan bir fibn
çekti" suçlamasının yasal dayanağı ol-
madığını vurgulayan Akçay, Türk top-
lumunda bu davalann en somut örneğı-
nın Yaşar Kemal'le Erden Kıral arasın-
da yaşandığını ıfade ettı.
Yasalara göre bır sanatçı bır eserı
kendı özellıklerinı de katarak ışliyorsa,
o eserin özgün olduğunu belırten Ak-
çay, ortada bir esenn bulunmadığına
işaret ettı. Sinan Çetin burada araya gi-
rerek meseleyi bu platformda ele alma-
nın, çok cıddıye almak olacagını belirt-
ti ve "AnJadığun şu; air ve sty le'ını (ha-
va ve biçem) almakla suçlanıyoruz. Bir
senaryonun stili olamaz. Senaryonun
stili ne yapüsa çahnamaz, çûnkü yaran-
lamaz. Birisinin ha\*asım ve stilini ala-
caksam, o Antonioni ya da Alan Parker
olabilir. Ben ortada benfiz olmayan bu
filmin senaryosunu okumadnn" dedı.
Bedn Baykam'ın kendilenne gelerek
prodüktör olmalan içın yardım ıstedıgı-
nı belırterek "Cemil ağabey ona pro-
dûktör aramaya çalıştı. Bulamadık.
Sonra da unurfuk gitti. Aradan geçen
iki sene sonunda benim filmimi çekiyor-
sunuz diye ortaya çıkmış bir Bedri Bay-
kam var"dedı.
'Bay E'nin prodüktörü Cemıl Çetın
de 17 milyara yakm bır bütçeyle çekı-
len filmın göstenme gırdıgınden bu ya-
na 39 bin izleyıcıye ulaştıgını söyleye-
rek "Bedri Baykam kendi filmine pro-
düktör arama amacıyla bir basın top-
lanbsı yapmış gibi geliyor bana" dedı.
Filme sekız senaryo danışmanının kat-
kıda buLuııtiuğunu anımsatan Cemıl
Çetin, ekonomik olarak Baykam'ın bu
çıkışından etkilenmelen halınde filmın
maliyetı kadar tazmınat davası açacak-
larını söyledi. Sinan Çetin. "Bedri
Baykam'ı bir daha görmek istemem.
Çünkü korkunç tehlikeü birisi. Yanında
bazı projelerinizden falan bahsermeyin.
Bu proje gerçekleşti, 'aslında ben de
vardun' diye ertesi gün demeç verebilir.
ADah Baykam'ın yaratıcı şerrinden ko-
nısun. Kendisine giizel resimler ve bü-
yük bir film yapmasını temenni ediyo-
nım" dedi.
ALINTILAR
4
Kemal9
şeytanla savaşmaya hazır9
Kültür Servisi -16 mart tarihli
Internarional Herald Tribune
gazetesınde yer alan haberde Yaşar
Kemal'm. Hemingvtay gibi şeytanla
savaşmaya hazır, ın yan bir adam olarak
göründüğü belirtiliyor ve ünlü
romancının ıntikam peşindeki devletin
gazabıyla yüzleştiği öne sürülüyor.
John Darnton imzalı haberde, Alman
Der Spiegel dergisinde çıkan makalesi
nedeniyle Terörle Mücadele
Yasası'mn 8. maddesi uyannca
Yaşar Kemal hakkında dava açıldığı ve
duruşmanın 5 mayısta başlayacağı
belirtiliyor. Yazann. davalar hakkında
"Mahkemeye çıktığımda, kendimi
savTinmayacağım bfle", dediğine değinen
Darnton: Legion d'Honneur unvanıyla
ödüllendırilmiş, yapıtlan yaklaşık otuz
dıle çevnlmış bu büyük yazın ustası
hakkında dava açılmasının
pek akıllıca bır hareket olarak
görülmediğinı belirtiyor.
Yaşar Kemal aleyhınde açılan davanın
bütün dikkatleri 8. maddenin üzerinde
yoğunlaştırdığına dikkat çeken Damton.
Türkiye fnsan Haklan Derneğı'ne göre,
118 kişinin bu madde uyannca hapiste
tutulduğunu belirtiyor.
Yazıda, Der Spiegel'de yer alan
makalesınde hükümeti, özellikle
Güneydoğu'dakı ayaklanmada 10 ile 15
mılyon Kürdü sistemli bir şekilde baskı
altında tutmakla suçladığı belirtilen Yaşar
Kemal'ın "tnsan soyunun rrajedisi
sürûyor
w
sözlerine yer verilıyor.
Yaşar Kemal'in kısa yaşamöyküsünün ve
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerın de
konuyla ılgilı yorumlannın bulunduğu
yazıda Darnton, Güneydoğu'da yaşanan
savaş sırasmda şimdiye kadar 14 bin
kişinin yaşamını yitırdığınin sanıldığını
ve ınsan haklan gruplannın bölgede
yaşanan köy yakma, katliam, işkence ve
gözaltında gerçekleşen kayıp olaylannı
belgeledıklerini belirtiyor.
Yazar, mahkûm olursa affi kabul
etmeyeceğini söylüyor \e ekliyor:
"Artık bir kanryon şoforü değilim ben.
Hapse girsem de bir şeyler yapabilirim,
roman yazmak gibi."
Yazar Yaşar
Kemal: Arük
bir kaırryon
şoforü değilim
ben. Hapse
girsem de bir
şeyler
yapabilirim,
roman
yazmak gibi.
Oscar'a rüşvet karışıyor
CUMHUR
CANBAZOĞLU
'Oscar goes..',
Hollywood"un en
önemli ödüllerinin
dağıtıldığı 27 mart
gecesi bu sözlerle
sahneye davet edi-
lenler, heykelciklerini alacaklar. onlan
bugünlere getiren annelenne, babalan-
na, yapımcılanna teşekkür edecekler.
Ekran başındaki milyonlar da zarfın
içinden en iyilerin çıktığına. Amerikan
Film Akademisi'nin 4924 üyesinin
1994'te gösterime sokulmuş 300 Ame-
rikan fılmiyle elli kadar yabancı filmi
birer birer inceledıklerine, aralanndaki
farklan saptayabildiklerine inanacak-
lar.
Ancak perde arkasında ışler hiç de
böyle yürümüyor. Yıl boyunca akade-
mi üyeleri posta kutulannı açtıklannda
kitaplar, hediye paketleri, tişörtler ve
bunlann yanına eklenmiş film kasetle-
nyle karşılaşıyorlar. Şirketler. filmleri-
nin lobi faaliyetleri için milyonlarca
dolar para harcamaktan çekinmıyorlar.
Çünkü işler 'Kaz getecek yerden tavuk
esirgenmez', mantığıyla yürüyor. O mi-
nik Oscar heykelciği, etrafında kim
varsa hepsini ihya ediyor.
Son dönemde Paramount şırketi. Va-
JessicaLange
riety ve HoO>"wood Reporter gibi yayın
organlannda bol bol Forrest Gump'ın
reklamını yapıyor. Filmın artık rekla-
ma gereksinimi yok, yaklaşık bir yıldır
gösterimde olduğu için seyirciye de
doymuş durumda. Ancak Oscar için bu
süreklı 'anımsatmalar' son derece ge-
rekli. Disney aynı tanıtımı Quiz Show
ile Aslan Krai için yürütüyor. Miramax
geri kalır mı, onlar da Pulp Fiction ve
'Kırmıa'yı ellerinden geldiğince aka-
demiye beğendirmeye çalışıyor.
Amerikan basınında Oscar yanşına
bulaşan bu 'masum rüşvet'ı engelle-
Tom Hanks
mek için demeçler yayımlanıyor. Aka-
demınin başkanı Arthur Hiller, film
şırketlerine mektup göndererek bu he-
dıye çılgınlığına son vermelerinı isti-
yor. Martin Scorsese, büyük filmlenn
akademi üyelerine 'şirin gözükmedik-
leri'nden ötürü yanşma dışı kaldıklan-
nı, bu işe dur denilmesinı istiyor.
Önemli stilıstler de Oscar öncesi bü-
yük bir çaba sarf edip aday isımlen
ödül gecesine kendi ürünleriyle gön-
dermeye çalışıyorlar. Örneğin geçen
yıl Philadelphia ile Oscar alan Tom
Hanks'ın evine sekız stılist tarafından
bedava smokin gönderildiği, Hanks'in
de Valentino'yu seçtiği biliniyor.
Bu kadar çaba sonucu Oscar yanşın-
da kimlerin 'bir adnn' öne çıktığına bir
göz atalım. Filmlerde Forrest Gump'ın
belirli bir üstünlüğü hissediliyor. Bu
filmin 27 mart gecesi tuhım' çıkartıp
bütün ödülleri toplayacağını iddia
edenlerin sayısı fazla. Akademinin ar-
ka arkaya ödül vermeye pek alışık ol-
mamasma karşın Tom Hanks yine Os-
car'a en güçlü aday. Hanks'in Oşcar
aracılığıyla bol para getiren bir isim
haline gelmesi sonucu bu kaynağın bir
yıl daha kullanılma olasılığı söz konu-
su. Yaşlı kurt Paul Newman, Hanks'i
zorlayan isim olarak geçiyor Batı bası-
nında.
Yönetmen dalında bu yıl ilk kez fa-
vori yok, Robert Redford da olabilir,
Quenttn Tarantino da belki Woody AJ-
len de. Ancak Oscar gecesi Allen bü-
yük olasıhkla salonda bulunmayacak,
çünkü o her pazartesi gelenek olduğu
üzere 27 martta da küçük bir lokalde
klamet çalmaya devam edecek..
Son olarak kadınlar kategonsıne göz
atalım, bahisçılere göre Jessica Lan-
ge'ın şansı büyük. Genç yaşına karşılık
artık tam bir 'Oscar dinozoru" haline
gelen Jodie Foster, 'zor bir rol'le Lan-
ge'ın ardından geliyor. VV'inona Ryder
ise bu dalın sürpriz galibi olabilir.
Bolşoy'un yeni
sanat yönetmeni
Vladimir
Vasiliyev
MOSKOVA (AFP) - Rus-
ya Devlet Başkanı Boris
Yettsin, Bolşoy Balesi'nin sa-
nat yönetmenliğine eski baş
dansçılardan Vladimir VasiU-
yev'i getirdi.
Yeltsin, Bolşoy Bale Top-
luluğu'nun on iki dansçısı-
nın 'Romeo Juliet'balesınde
dans etmeyi reddetmesinin
ardından, geçen hafta toplu-
luğun müdürü VTadimir Ko-
konin'i görevden almıştı.
Devlet Başkanı tarafından
imzalanan kararnameye gö-
re, Kokonin henüz adı kon-
mayan başka bir göreve geti-
rilecek. Kokonin'le sanat yö-
netmeni ve başkareograf Yiı-
ri Grigoroviç arasındaki an-
laşmazlık, 1964 yılından bu
yana dünyaca ünlü toplulu-
ğun başında bulunan Grigo-
roviç'in istifa etmesine ne-
den olmuştu.
Bolşoy'un yeni sanat yö-
netmeni 54 yaşındaki Vladi-
mir Vasiliyev ise 1964 yılın-
da Pans Dans Akademisi ta-
rafından dünyanın en büyük
baleti seçilmişti.
TAHSIN YUCEL
Yine Yineleme
Geçen haftaki yazımda, "Dünyamız küreselleşiyor!"
önermesi çevresinde, yinelemeden söz etmiştim. Böyle-
sine saçma bir önermeye bağlanınca, kavram olumsuz
bir anlama bürünmüştü ister istemez. Oysa, ister dil
düzleminde ele alınsın, ister başka bir düzlemde, yinele-
me edimi her zaman olumsuz bir edim değildir. Haftalar
boyunca, her gün yedi sekiz saat aynı parçayı çalan mü-
zisyen, yüzlerce yıl önce çözülmüş problemi yeni baştan
çözmeye çalısan öğrenci, dizlerinin üstüne oturarak du-
rup dinlenmeden aynı sözcüğü yineleyen inanmış kişi,
değişmez bir ezgi eşliğinde kendi çevresinde dönüp du-
ran derviş, her olayı "Dünyamız küreselleşiyor!" diye
açıklayan salak okumuşla bir tutulabilir mi? Hayır kuşku-
suz.
"Dünyamız küreselleşiyor!" yinelemesi, bilerek ya da
bilmeden, değişik gerçekleri bir hazır kalıpla "örtme",
yani, duruma göre, bir "aldatma" ya da "aldanma" edi-
midir. Yınelendikçe de gerçekten uzaklaşır ve uzaklaştı-
nr. Haftalar boyunca, her gün sekiz saat aynı sonatı ça-
lan piyanistse, tam tersine, çaldığı sonatın gerçeğine her
çalışında biraz daha yaklaşır, yeteneğinin elverdiği oran-
da, tümlüğüne erişmeye yönelir. öte yandan, harcadığı
sürekli çaba, yalnızca çaldığı sonatı değil, başka ezgileri
daha kolay kavrama, başkalanna da daha doğru ve da-
ha bütüncül bir biçimde ulaştırma olanağı sağlar. Kısa-
cası, burada yineleme bir durma, bır kendi çevresinde
dönme değil, bir ilerlemedir. Bu biçimde eklemlenince,
yineleme yaratıcı bir katılım, bir "yetişim" (Fransızca teri-
miyle bir "initiation") edimidir. Başkâlannın çoktan çöz-
düğü problemi yeni baştan çözmeye çalışan öğrenci de
bir yetişim süreci içindedir, bir sınav kazanmaya, bir be-
ceri edinmeye, bir çevreye katılmaya çalışır. Hep aynı
ezgi eşliğinde kendi çevresinde dönüp duran derviş de,
günler boyu aynı sözcüğü yinelemekten başka bır şey
yapmayan inanmış kişi de, bir başka düzlemde yer alır,
ama benzer bir amacı yönelir. Doğru, Roland Bart-
hes'ın dediği gibi, aynı sözcüğü ya da devinimi aşın öl-
çüde yinelemek, yitime varmak, "gösterilenin sıfınna gir-
mektir". ama, deneyimi bilenlere bakılırsa, bu kişilerin
aynı zamanda belki de "gösterenin tümlüğü" diyebile-
ceğimız şeyle, yineledikleri adla, dönüşlerinde kendisine
yöneldikleri varlığın gösterenıyle özdeşleşirler, yitim de
gösterenin sonsuzluğunda gerçekleşir.
Bu ömekler olumlu anlamda yinelemenin bir "katılım"
biçimi olduğunu gösteriyor bize: bir sanatsal ya da bi-
limsel alana, bir tinsel ortama katılma ya da bu alanın,
bu ortamın çevrenini genişletme söz konusu. Ama, biraz
yakından bakacak olursak, olumsuz yineleme biçimleri-
nın de benzer bir yönelim ıçerdiğini söyleyebiliriz. Bütün
aynm yinelemenin amacında ve yinelediği şeyde belki
de. Işte yinelemenin en günahsız biçimi, masallanmızın
vazgeçilmez öğesi "tekerleme": Dervişin dönüşü gibi,
bizi içinde bulunduğumuz ortamdan kopanrken, alıp bir
başka ortama, masalın evrenine yerleştirir. Ama tekerle-
me, yinelemenin, daha doğrusu olumlu yinelemenin ge-
nellikle üzerinde durmadığımız bir başka yönünü, "ge-
çiş" niteliğini ortaya çıkarır. Gerçekten de, tekerleme
kendi başına bir amaç değildir, gerçek düzleminden ma-
sal düzlemine "geçmemizde" bize yardımcı olan bir
öğedir yalnızca. Aynı biçimde, piyanistin yinelemesi de,
öğrencinin çalışması da, dervişin dönmesi de kendi ba-
şına birer amaç değildir; bir düzlemden başka bir düzle-
me doğru bir ileriemenin, bir geçişin evreleridir. Ama bu
saptama olumsuz yineleme diyebileceğimiz şeyin ayıncı
özelliğini de çtkarıyor ortaya. Olumsuz, saptıncı, yozlaş-
tıncı yineleme "durmuş" bir yinelemedir. Tıpkı "dünya-
mız küreselleşiyor!" yinelemesi gibi.
Roland Barthes burada yaptığımız aynmlann hiçbirini
yapmaz. Yinelemeyi, haklı olarak, "yenilikle" karşrtlaştı-
rarak bırincisini "sıkıntı", ikincisini "haz" kavramıyla eş-
leştirir. Bu da yinelemeye tümden olumsuz bir bakışla
bakmaya, daha da ilginci bir iktidar aracı biçiminde de-
ğerlendirmeye yöneltir. "Tüm resmi dil kurumlan yinele-
me çarklandır" diye yazar: "Okul, spor, tanrtım, kitlesel
yapıt, şarkı, haber, hep aynı yapıyı, aynı anlamı, çoğu
kez aynı sözcükleri yineler: Kalıp söz siyasal bir olgu,
düşüngünün bir betisidir." Ama, öyle anlaşılıyor ki, Bart-
hes'a göre, yineleme yüzde yüz çağımıza özgü bir yöne-
lim olmasa bile, çağımızın alabildiğine güçlendirdiği bir
eğilimdir. "Kitle ekininın yoz biçimi yüz kızartıcı yinele-
medir düşüngüsel örnekçeler, içerikler yinelenir" dedik-
ten sonra, yalnız yüzeysel biçimlerin çeşitlendirildiğini,
yeni kitaplann, yeni filmlenn dönüp dolaşıp aynı anlamı
söylediklerini kesinlemesı bunu gösterir.
Yineleme kavramı daha da geliştirilebilir kuşkusuz. Ör-
neğin, özellikle yazın düzleminde, bir "yatay", bir de "di-
key" yinelemeden söz edilebilir. Ama bu başka bir yazı
konusu.
Senarist Albert Hackett öMü
• NEW YORK (AA) - "Anna Frank'ın Gunlüğü"nü sinemaya
uyarlayarak Pulitzer ödülü alan Amerikah senarist ve dram
yazan Albert Hackett öldü. Yazann ıkincı eşı Svetlik Hackett,
yaptığı açıkramada. Albert Hackett'ın akciğer rahatsızlı|ı
nedeniyle 95 yaşında yaşama veda ettiğini belirtti.
Christian Slater'a ceza
• NEW YORK (AA) - Türkiye'de de vizyona giren " Vampırle
Görüşme" filminde rol alan Christian Slater, yasadışı yollardan
aldığı bir silahı taşımak suçundan, üç gün kamu yaranna
çalışma cezasına çarptınlırdı. 25 yaşındaki aktör, Nevv York'ta
bir mahkeme tarafından suçlu bulunarak, bir çocuk
bakımevinde üç gün çalışma cezasına çarptınldı.
Idil Biret konserteri
• Kültür Servisi - Akbank Oda Orkestrası'nm bugün ve yann
vereceğı konserlere solist olarak Idil Bıret katılıyor. Rumen şef
Ionesco Galati yönetımindeki Akbank Oda Orkestrası, bugün
Deniz Harp Okulu Sinema Salonu'nda saat 20.30'da, yann da
Sabancı Center Hacı Ömer Salonu'nda saat 19.00'da bir konser
verecek. Devlet sanatçısı Idil Biret, konserin ilk bölümünde
llhan Usmanbaş ve VVolfgang Amadeus Mozart'ın "Küçük Bir
Gece Müziğı" adlı yapıtlarını, ikinci bölümde de Mozart'ın
"Piyano Konçerto KV414 No.8" ve "Divertimento KV136"yı
seslendırecek.
GALERI • ATÖLYE ^ ^ | 293 8 9 78 (3HAT)
ADTİSAN
"SANDIKTAN
ÇIKAN
GEMİLER"
ANONIM
20-31 Mart 1995
S4K4TIK S«K0:5<,l MIJAHT»»!
Ttl . Î47 71 J1
NEDRET
SEKBAN
Resım Sergısı
8 Mart / 8 Nısan
Galeri
Lebriz
Eyiom Cad Acık Hava Apl No 16/2
Nranlası Tel (0212)240 22 82
GULŞEN
ÇALIK
"Kavramsal Manzaralar"
21 Maı-t-22 Nisan 1995
Açılış Saat 17 00
İMACKA SANAT GALtRISI
TEM SANAT GALERİSİ
TALAT
ENLİL
21 Mart- 15 Nısan 95
Valıkonağı Cad Prof Dr Orhan
Ersek Sok 44 2 Nışantaşı 80200
Tel <2<2>247 08 99