26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART1995SAU CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Bedri Baykam, yazdığı 'Bayağ Film' adlı senaryo ile Sinan Çetin'in 'Bay E'si' arasındaki 'benzerliklere' dikkat çekti JnJiirevi GAMZEVARIM Ressam Bedri Baykam'ın. 1989-92 yıllan arasında yazdıgı 'Bayağ Film' adlı senaryosu ile Sinan Çetin'in son filmı 'Bay E' arasındaki aşın benzerlı- ğın yarattığı sorunlan dıle getırmek içın dün The Marmara Oteh'nde dü- zenledığı basın toplantısı yenı bir pole- mik yarattı. Sinan Çetın de akşam saat- lennde bır basın toplantısı düzenleye- rek bazı açıklamalarda bulundu. Sınemada alışılmış tutucu değerlerin üstûne mızahla gıden bır kurgu yapmak ıçın serûven, aşk, komedi, seks gibi un- surlan bır araya getirerek 1989 yılında uzun metrajlı bır film senaryosu yaz- maya başlayan Baykam, 1992 yılında açtığı 'Peepshow'sergisınden sonra bir ekıple bu senaryo üzerine çalışmaya başlamış. Hakan AlgüL Turgut Yasalar. Nejat YavaşoğuUan, Suat Akdemir. Si- bel Yagcu Ozer Bai Ersin Atok, Sinan Vurandamar. Suat Akdemir ve Emire Koouk gıbı ısımlerden oluşan ekıple aylarca senaryo üzennde çalişmış. Daha sonra filme mali destek bul- mak içın fCültür Bakanlığı'na başvuran Baykam'ın başvurusu. bir komisyon üyesinin kendisine açıkladığına göre. böylesme denenmemış. uçuk bır filme desteğın tutuculann tepkısinı çekebile- ceğı gerekçesıyle reddedılmış. Bazı arkadaşlannın u Dikkat et, bn senaryo kolay çahnır"uyarıiannı göz önünde bulundurmasına karşın Bay- kam, bu prodûksıyonu gerçekleştirmesı için Sinan Çetin'e gıderek senaryoyu saatlerce anlatmış 1992 yılının sonlannda Sinan Çe- tin'in şirketı Plato Productions'ın fıl- mın bütçesını çıkardığını ve kendisine 'Bayağ Fflm'içın bir kontrat, ön anlaş- ma teklıfı verdığını ıfade eden Bay- kam, daha sonra şırketın para buluna- madığı ıçın çekımı ertelediğıni belirttı: "Filmi >-apmaktan vazgeçecek degikiim, ama bir \andan hayatım akıvordu. Pöli- rik sorumluluklanm. sergikrim. hazır- ladığım kitaplar vardT. Ekim ayında Sinan Çetın"ın yenı bır filme başladığmı. kendisine de bır rol teklıf ettığını öğrenen Baykam, senar- yoyu okuduğunda şaşırmış. Sinan Çe- tın' ı aradığmda, yönetmen yenı fılmın- de "Anadolu'da kansını arayan bir ada- mın ö>küsü"nü anlatacağmı söylemış. Filmde bu öykünün anlatılmasına kar- şın, öykünün var oluş ya da çekılış amacıyla bir ilgısinın bulunmadığını düşünen Baykam, kendısının Bayağ Fihn'de sundugu özel kanşımm bir bu- çuk saate sığdırılacak biçimde başka bir öyküyle ıkı üç günde yenıden yaza- bileceğını savunuyor. Senaryoyu okuduktan sonra Sinan Çetın'le konuşan Baykam, yönetmenın 'Bay E'nın senaryosunu süreklı değifr- jtırdiğin» söylediğinı belirtiyor. Ottajfe. dostlan Cansu AkbeTin arabuluculuğu sonucu filmın çekimlerinin gerçekleşti- rildıği Antalya'ya giderek yönetmenle bir kez daha konuşmuş. Israrlar üzenne filmde kendisine önerilen rolû de kabul ederek oynamış. Baykam, fılmin sonundaki eleştır- men sahnesıne dikkat çekerek "Benim filmimde de eleştirmenler araya gire- ceklerdi"dedı. Filmin fınalının bardağı taşıran son damla olduğunu söyleyen Baykam, 'Bay E' ile 'Bayağ Fılm' ara- sındaki dıl benzerliklenne, gerçeküstü- Ben Cannes'daki 'Livart' sergimden tuvallerime kadar herşeyimle o sinemadaki dili hazırladım. O dil direkt olarak benim mekan düzenlemelerimle, tuvallerimle de ilişkili. cülüğe. seks ve komedi öğelenne, polı- tıkacılann parodılenne, her ıkı filmın de uzayda başlamasına. 'Bay E'mağara- da sevışme sahnesiyle başİarken, 'Ba- yağ Füra'ın asansörde tecavüz sahne- -sıyle^baijlayacağına dıkkat çekB. Baykam. "Aktif bir Kemalistsiniz. Filmdeki anti-Kemalist göndermeter si- z\ rahatsız etti rai" sorusuna karşılık eleştınsının o bazda olmadığını, fılmı ızlerken kafasında bambaşka düşünce- ler olduğunu söyledı. Bundan sonra 'Bayağ Film'ı çekıp çekmeyeceğı yo- lundakı soruya da "Benim projem. top- lumu sarsma, etküeme açısından tazeİi- ğini yitirdi. Ama yapmaktan vazgeçmiş degaim" dedı. "Dava açmayı düşünüyor musunoz sorusuna karşılık Baykam "ın avukatı. "Dava açmanın koşullan me>cut. Bu konuda karar verecek olan kendisi. Biz ancak onu hukuki dogrulruda jönlendi- ririz" dedı Sinan Çetin'in danışmanla- nndan AJi Hakan ıse "Sinan. Amerikan smemasına benzer, çek hızo ve mizahi bir öykü anlatmak istijordu. Filmde birçok senaryo danışmanı var. Sonun- daki eleştirmen sahnesini ben buldunT dedı. Bunun üzerine Baykam. bir ola- yın şablonu ortaya konduktan sonra, bu şablonla yenı bir senaryo yazılabılece- ğinı vurguladı. Bedn Baykam, o senar- yo ve sınema mantığı üzenne çalışarak ürethğı öznel dılin patentını gen alma- ya mecbur olduğunu. bu toplantıyı yap- madığı takdirde bir daha sınemayla uğ- raşmamaktan başka seçeneğının kalma- yacağını dıle getirdı. Bedri Baykam senaryosunun çalın- dığmı sö\lerken, Sinan Çetin de taz- minat da\ası açacağını belirtti. Baykam konuyla ilgili sorulanmızı şöyle yanıtladı: - 'Bay E'nin senaryonuzdan yola çıkj- larak çekildiğini kanitlayabilir misiniz? Kesın kanıtlanm, çok kolay Bır kere ekıp var. Senaryonun onlarca kopyası, Kültür Bakanlığı'na verıldı. Senaryo zaten noterden tasdıklı. Aynca elımde 'Bayağ FBm'ı çekmek üzere Sman Çe- tin'in hazırladığı bütçe ve kontrat teklı- fı de var. Ben Cannes'daki 'Lhart' ser- gimden tuvallenme kadar her şeyımle o sinemadaki dilı hazırladım. O dıl direkt olarak benun mekân düzenlemelenmle, tuvallerimle de ilişkili. Hatta belki araş- tırılsa, polıtıkada savunduğum çılgın özgürlük ılkelenyle de... - Siz nasıl bir film yapardımz? 'Bay E' ile arasında ne gibi ay nmlar olurdu? Ben de o fılmı yapabılırdım. Çok ıyı ve dahıyane ya da kötü bulanlar olabi- lirdi. Ama sorumlusu olarak ben bunu günahıyla ve sevabıyla üstlenırdım. Da- ıma bir fikir. ılk sahibinden bır yere gi- der. O etkileşimden sonra, etkıleşim zıncınni kullanmak ısteyenler, onu alıp başka bır yere götürmek üzere oradan bır ipi çekebilirler. Ama ilk fikri ortaya koymak isteyen adamın özgürlüğüne ve özgünlüğüne hak tanınmadan onun bir türevi ortaya çıkarsa, bunun büyük bir haksızlık olduğuna inanıyonım. Benim filmimde çok daha ınce sanatsal detay- lar, o dıl, kurgu, hızlı akış ve ntmm üs- tüne ünlü eski filmlere gönderme ya- pan sahneler, politıkaya, sanat tanhine ve çagdaş sanat yaşamına gönderme yapan detaylar olacaktı. - Sizin senaryonuzu bikn ve 'Bay E'yi izteyenkr tepki gösterdi mi? Emıre Konuk "Bizim yapmak istedi- ğünizin çok daha vasatmı, donanımstzı- nı yapmış"dedı. Turgut Yasalar senar- yoyu okuduğunda emin değıldi. Fılmı gördükten sonra karşı karşıya geldiğı- mızde korkunç bir trajikomedı yaşıyor- du. Hem benim, hem onun senaryosu- nu okuyan trfan Tözüm, bana, "Senin dünyanı almış" dedı. Sman Çetın de yaptığı basın toplantı- sında Bedn Baykam'ın sabah yaptığı toplantıyı 'medyatik bir şov' olarak nı- teledı. Sinan Çetin'in avukatı Tayfun Akçay Fıkır ve Sanat Eserlen Yasası'na göre "bir eserin ancak işlenmesi, bir eserden başka bir eser vücuda getirit- mesi suretiyle'' tecavüzün meydana ge- lebılecegını söyledı. "Benim düşüncele- rimden, benim yaklaşımımdan bir fibn çekti" suçlamasının yasal dayanağı ol- madığını vurgulayan Akçay, Türk top- lumunda bu davalann en somut örneğı- nın Yaşar Kemal'le Erden Kıral arasın- da yaşandığını ıfade ettı. Yasalara göre bır sanatçı bır eserı kendı özellıklerinı de katarak ışliyorsa, o eserin özgün olduğunu belırten Ak- çay, ortada bir esenn bulunmadığına işaret ettı. Sinan Çetin burada araya gi- rerek meseleyi bu platformda ele alma- nın, çok cıddıye almak olacagını belirt- ti ve "AnJadığun şu; air ve sty le'ını (ha- va ve biçem) almakla suçlanıyoruz. Bir senaryonun stili olamaz. Senaryonun stili ne yapüsa çahnamaz, çûnkü yaran- lamaz. Birisinin ha\*asım ve stilini ala- caksam, o Antonioni ya da Alan Parker olabilir. Ben ortada benfiz olmayan bu filmin senaryosunu okumadnn" dedı. Bedn Baykam'ın kendilenne gelerek prodüktör olmalan içın yardım ıstedıgı- nı belırterek "Cemil ağabey ona pro- dûktör aramaya çalıştı. Bulamadık. Sonra da unurfuk gitti. Aradan geçen iki sene sonunda benim filmimi çekiyor- sunuz diye ortaya çıkmış bir Bedri Bay- kam var"dedı. 'Bay E'nin prodüktörü Cemıl Çetın de 17 milyara yakm bır bütçeyle çekı- len filmın göstenme gırdıgınden bu ya- na 39 bin izleyıcıye ulaştıgını söyleye- rek "Bedri Baykam kendi filmine pro- düktör arama amacıyla bir basın top- lanbsı yapmış gibi geliyor bana" dedı. Filme sekız senaryo danışmanının kat- kıda buLuııtiuğunu anımsatan Cemıl Çetin, ekonomik olarak Baykam'ın bu çıkışından etkilenmelen halınde filmın maliyetı kadar tazmınat davası açacak- larını söyledi. Sinan Çetin. "Bedri Baykam'ı bir daha görmek istemem. Çünkü korkunç tehlikeü birisi. Yanında bazı projelerinizden falan bahsermeyin. Bu proje gerçekleşti, 'aslında ben de vardun' diye ertesi gün demeç verebilir. ADah Baykam'ın yaratıcı şerrinden ko- nısun. Kendisine giizel resimler ve bü- yük bir film yapmasını temenni ediyo- nım" dedi. ALINTILAR 4 Kemal9 şeytanla savaşmaya hazır9 Kültür Servisi -16 mart tarihli Internarional Herald Tribune gazetesınde yer alan haberde Yaşar Kemal'm. Hemingvtay gibi şeytanla savaşmaya hazır, ın yan bir adam olarak göründüğü belirtiliyor ve ünlü romancının ıntikam peşindeki devletin gazabıyla yüzleştiği öne sürülüyor. John Darnton imzalı haberde, Alman Der Spiegel dergisinde çıkan makalesi nedeniyle Terörle Mücadele Yasası'mn 8. maddesi uyannca Yaşar Kemal hakkında dava açıldığı ve duruşmanın 5 mayısta başlayacağı belirtiliyor. Yazann. davalar hakkında "Mahkemeye çıktığımda, kendimi savTinmayacağım bfle", dediğine değinen Darnton: Legion d'Honneur unvanıyla ödüllendırilmiş, yapıtlan yaklaşık otuz dıle çevnlmış bu büyük yazın ustası hakkında dava açılmasının pek akıllıca bır hareket olarak görülmediğinı belirtiyor. Yaşar Kemal aleyhınde açılan davanın bütün dikkatleri 8. maddenin üzerinde yoğunlaştırdığına dikkat çeken Damton. Türkiye fnsan Haklan Derneğı'ne göre, 118 kişinin bu madde uyannca hapiste tutulduğunu belirtiyor. Yazıda, Der Spiegel'de yer alan makalesınde hükümeti, özellikle Güneydoğu'dakı ayaklanmada 10 ile 15 mılyon Kürdü sistemli bir şekilde baskı altında tutmakla suçladığı belirtilen Yaşar Kemal'ın "tnsan soyunun rrajedisi sürûyor w sözlerine yer verilıyor. Yaşar Kemal'in kısa yaşamöyküsünün ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerın de konuyla ılgilı yorumlannın bulunduğu yazıda Darnton, Güneydoğu'da yaşanan savaş sırasmda şimdiye kadar 14 bin kişinin yaşamını yitırdığınin sanıldığını ve ınsan haklan gruplannın bölgede yaşanan köy yakma, katliam, işkence ve gözaltında gerçekleşen kayıp olaylannı belgeledıklerini belirtiyor. Yazar, mahkûm olursa affi kabul etmeyeceğini söylüyor \e ekliyor: "Artık bir kanryon şoforü değilim ben. Hapse girsem de bir şeyler yapabilirim, roman yazmak gibi." Yazar Yaşar Kemal: Arük bir kaırryon şoforü değilim ben. Hapse girsem de bir şeyler yapabilirim, roman yazmak gibi. Oscar'a rüşvet karışıyor CUMHUR CANBAZOĞLU 'Oscar goes..', Hollywood"un en önemli ödüllerinin dağıtıldığı 27 mart gecesi bu sözlerle sahneye davet edi- lenler, heykelciklerini alacaklar. onlan bugünlere getiren annelenne, babalan- na, yapımcılanna teşekkür edecekler. Ekran başındaki milyonlar da zarfın içinden en iyilerin çıktığına. Amerikan Film Akademisi'nin 4924 üyesinin 1994'te gösterime sokulmuş 300 Ame- rikan fılmiyle elli kadar yabancı filmi birer birer inceledıklerine, aralanndaki farklan saptayabildiklerine inanacak- lar. Ancak perde arkasında ışler hiç de böyle yürümüyor. Yıl boyunca akade- mi üyeleri posta kutulannı açtıklannda kitaplar, hediye paketleri, tişörtler ve bunlann yanına eklenmiş film kasetle- nyle karşılaşıyorlar. Şirketler. filmleri- nin lobi faaliyetleri için milyonlarca dolar para harcamaktan çekinmıyorlar. Çünkü işler 'Kaz getecek yerden tavuk esirgenmez', mantığıyla yürüyor. O mi- nik Oscar heykelciği, etrafında kim varsa hepsini ihya ediyor. Son dönemde Paramount şırketi. Va- JessicaLange riety ve HoO>"wood Reporter gibi yayın organlannda bol bol Forrest Gump'ın reklamını yapıyor. Filmın artık rekla- ma gereksinimi yok, yaklaşık bir yıldır gösterimde olduğu için seyirciye de doymuş durumda. Ancak Oscar için bu süreklı 'anımsatmalar' son derece ge- rekli. Disney aynı tanıtımı Quiz Show ile Aslan Krai için yürütüyor. Miramax geri kalır mı, onlar da Pulp Fiction ve 'Kırmıa'yı ellerinden geldiğince aka- demiye beğendirmeye çalışıyor. Amerikan basınında Oscar yanşına bulaşan bu 'masum rüşvet'ı engelle- Tom Hanks mek için demeçler yayımlanıyor. Aka- demınin başkanı Arthur Hiller, film şırketlerine mektup göndererek bu he- dıye çılgınlığına son vermelerinı isti- yor. Martin Scorsese, büyük filmlenn akademi üyelerine 'şirin gözükmedik- leri'nden ötürü yanşma dışı kaldıklan- nı, bu işe dur denilmesinı istiyor. Önemli stilıstler de Oscar öncesi bü- yük bir çaba sarf edip aday isımlen ödül gecesine kendi ürünleriyle gön- dermeye çalışıyorlar. Örneğin geçen yıl Philadelphia ile Oscar alan Tom Hanks'ın evine sekız stılist tarafından bedava smokin gönderildiği, Hanks'in de Valentino'yu seçtiği biliniyor. Bu kadar çaba sonucu Oscar yanşın- da kimlerin 'bir adnn' öne çıktığına bir göz atalım. Filmlerde Forrest Gump'ın belirli bir üstünlüğü hissediliyor. Bu filmin 27 mart gecesi tuhım' çıkartıp bütün ödülleri toplayacağını iddia edenlerin sayısı fazla. Akademinin ar- ka arkaya ödül vermeye pek alışık ol- mamasma karşın Tom Hanks yine Os- car'a en güçlü aday. Hanks'in Oşcar aracılığıyla bol para getiren bir isim haline gelmesi sonucu bu kaynağın bir yıl daha kullanılma olasılığı söz konu- su. Yaşlı kurt Paul Newman, Hanks'i zorlayan isim olarak geçiyor Batı bası- nında. Yönetmen dalında bu yıl ilk kez fa- vori yok, Robert Redford da olabilir, Quenttn Tarantino da belki Woody AJ- len de. Ancak Oscar gecesi Allen bü- yük olasıhkla salonda bulunmayacak, çünkü o her pazartesi gelenek olduğu üzere 27 martta da küçük bir lokalde klamet çalmaya devam edecek.. Son olarak kadınlar kategonsıne göz atalım, bahisçılere göre Jessica Lan- ge'ın şansı büyük. Genç yaşına karşılık artık tam bir 'Oscar dinozoru" haline gelen Jodie Foster, 'zor bir rol'le Lan- ge'ın ardından geliyor. VV'inona Ryder ise bu dalın sürpriz galibi olabilir. Bolşoy'un yeni sanat yönetmeni Vladimir Vasiliyev MOSKOVA (AFP) - Rus- ya Devlet Başkanı Boris Yettsin, Bolşoy Balesi'nin sa- nat yönetmenliğine eski baş dansçılardan Vladimir VasiU- yev'i getirdi. Yeltsin, Bolşoy Bale Top- luluğu'nun on iki dansçısı- nın 'Romeo Juliet'balesınde dans etmeyi reddetmesinin ardından, geçen hafta toplu- luğun müdürü VTadimir Ko- konin'i görevden almıştı. Devlet Başkanı tarafından imzalanan kararnameye gö- re, Kokonin henüz adı kon- mayan başka bir göreve geti- rilecek. Kokonin'le sanat yö- netmeni ve başkareograf Yiı- ri Grigoroviç arasındaki an- laşmazlık, 1964 yılından bu yana dünyaca ünlü toplulu- ğun başında bulunan Grigo- roviç'in istifa etmesine ne- den olmuştu. Bolşoy'un yeni sanat yö- netmeni 54 yaşındaki Vladi- mir Vasiliyev ise 1964 yılın- da Pans Dans Akademisi ta- rafından dünyanın en büyük baleti seçilmişti. TAHSIN YUCEL Yine Yineleme Geçen haftaki yazımda, "Dünyamız küreselleşiyor!" önermesi çevresinde, yinelemeden söz etmiştim. Böyle- sine saçma bir önermeye bağlanınca, kavram olumsuz bir anlama bürünmüştü ister istemez. Oysa, ister dil düzleminde ele alınsın, ister başka bir düzlemde, yinele- me edimi her zaman olumsuz bir edim değildir. Haftalar boyunca, her gün yedi sekiz saat aynı parçayı çalan mü- zisyen, yüzlerce yıl önce çözülmüş problemi yeni baştan çözmeye çalısan öğrenci, dizlerinin üstüne oturarak du- rup dinlenmeden aynı sözcüğü yineleyen inanmış kişi, değişmez bir ezgi eşliğinde kendi çevresinde dönüp du- ran derviş, her olayı "Dünyamız küreselleşiyor!" diye açıklayan salak okumuşla bir tutulabilir mi? Hayır kuşku- suz. "Dünyamız küreselleşiyor!" yinelemesi, bilerek ya da bilmeden, değişik gerçekleri bir hazır kalıpla "örtme", yani, duruma göre, bir "aldatma" ya da "aldanma" edi- midir. Yınelendikçe de gerçekten uzaklaşır ve uzaklaştı- nr. Haftalar boyunca, her gün sekiz saat aynı sonatı ça- lan piyanistse, tam tersine, çaldığı sonatın gerçeğine her çalışında biraz daha yaklaşır, yeteneğinin elverdiği oran- da, tümlüğüne erişmeye yönelir. öte yandan, harcadığı sürekli çaba, yalnızca çaldığı sonatı değil, başka ezgileri daha kolay kavrama, başkalanna da daha doğru ve da- ha bütüncül bir biçimde ulaştırma olanağı sağlar. Kısa- cası, burada yineleme bir durma, bır kendi çevresinde dönme değil, bir ilerlemedir. Bu biçimde eklemlenince, yineleme yaratıcı bir katılım, bir "yetişim" (Fransızca teri- miyle bir "initiation") edimidir. Başkâlannın çoktan çöz- düğü problemi yeni baştan çözmeye çalışan öğrenci de bir yetişim süreci içindedir, bir sınav kazanmaya, bir be- ceri edinmeye, bir çevreye katılmaya çalışır. Hep aynı ezgi eşliğinde kendi çevresinde dönüp duran derviş de, günler boyu aynı sözcüğü yinelemekten başka bır şey yapmayan inanmış kişi de, bir başka düzlemde yer alır, ama benzer bir amacı yönelir. Doğru, Roland Bart- hes'ın dediği gibi, aynı sözcüğü ya da devinimi aşın öl- çüde yinelemek, yitime varmak, "gösterilenin sıfınna gir- mektir". ama, deneyimi bilenlere bakılırsa, bu kişilerin aynı zamanda belki de "gösterenin tümlüğü" diyebile- ceğimız şeyle, yineledikleri adla, dönüşlerinde kendisine yöneldikleri varlığın gösterenıyle özdeşleşirler, yitim de gösterenin sonsuzluğunda gerçekleşir. Bu ömekler olumlu anlamda yinelemenin bir "katılım" biçimi olduğunu gösteriyor bize: bir sanatsal ya da bi- limsel alana, bir tinsel ortama katılma ya da bu alanın, bu ortamın çevrenini genişletme söz konusu. Ama, biraz yakından bakacak olursak, olumsuz yineleme biçimleri- nın de benzer bir yönelim ıçerdiğini söyleyebiliriz. Bütün aynm yinelemenin amacında ve yinelediği şeyde belki de. Işte yinelemenin en günahsız biçimi, masallanmızın vazgeçilmez öğesi "tekerleme": Dervişin dönüşü gibi, bizi içinde bulunduğumuz ortamdan kopanrken, alıp bir başka ortama, masalın evrenine yerleştirir. Ama tekerle- me, yinelemenin, daha doğrusu olumlu yinelemenin ge- nellikle üzerinde durmadığımız bir başka yönünü, "ge- çiş" niteliğini ortaya çıkarır. Gerçekten de, tekerleme kendi başına bir amaç değildir, gerçek düzleminden ma- sal düzlemine "geçmemizde" bize yardımcı olan bir öğedir yalnızca. Aynı biçimde, piyanistin yinelemesi de, öğrencinin çalışması da, dervişin dönmesi de kendi ba- şına birer amaç değildir; bir düzlemden başka bir düzle- me doğru bir ileriemenin, bir geçişin evreleridir. Ama bu saptama olumsuz yineleme diyebileceğimiz şeyin ayıncı özelliğini de çtkarıyor ortaya. Olumsuz, saptıncı, yozlaş- tıncı yineleme "durmuş" bir yinelemedir. Tıpkı "dünya- mız küreselleşiyor!" yinelemesi gibi. Roland Barthes burada yaptığımız aynmlann hiçbirini yapmaz. Yinelemeyi, haklı olarak, "yenilikle" karşrtlaştı- rarak bırincisini "sıkıntı", ikincisini "haz" kavramıyla eş- leştirir. Bu da yinelemeye tümden olumsuz bir bakışla bakmaya, daha da ilginci bir iktidar aracı biçiminde de- ğerlendirmeye yöneltir. "Tüm resmi dil kurumlan yinele- me çarklandır" diye yazar: "Okul, spor, tanrtım, kitlesel yapıt, şarkı, haber, hep aynı yapıyı, aynı anlamı, çoğu kez aynı sözcükleri yineler: Kalıp söz siyasal bir olgu, düşüngünün bir betisidir." Ama, öyle anlaşılıyor ki, Bart- hes'a göre, yineleme yüzde yüz çağımıza özgü bir yöne- lim olmasa bile, çağımızın alabildiğine güçlendirdiği bir eğilimdir. "Kitle ekininın yoz biçimi yüz kızartıcı yinele- medir düşüngüsel örnekçeler, içerikler yinelenir" dedik- ten sonra, yalnız yüzeysel biçimlerin çeşitlendirildiğini, yeni kitaplann, yeni filmlenn dönüp dolaşıp aynı anlamı söylediklerini kesinlemesı bunu gösterir. Yineleme kavramı daha da geliştirilebilir kuşkusuz. Ör- neğin, özellikle yazın düzleminde, bir "yatay", bir de "di- key" yinelemeden söz edilebilir. Ama bu başka bir yazı konusu. Senarist Albert Hackett öMü • NEW YORK (AA) - "Anna Frank'ın Gunlüğü"nü sinemaya uyarlayarak Pulitzer ödülü alan Amerikah senarist ve dram yazan Albert Hackett öldü. Yazann ıkincı eşı Svetlik Hackett, yaptığı açıkramada. Albert Hackett'ın akciğer rahatsızlı|ı nedeniyle 95 yaşında yaşama veda ettiğini belirtti. Christian Slater'a ceza • NEW YORK (AA) - Türkiye'de de vizyona giren " Vampırle Görüşme" filminde rol alan Christian Slater, yasadışı yollardan aldığı bir silahı taşımak suçundan, üç gün kamu yaranna çalışma cezasına çarptınlırdı. 25 yaşındaki aktör, Nevv York'ta bir mahkeme tarafından suçlu bulunarak, bir çocuk bakımevinde üç gün çalışma cezasına çarptınldı. Idil Biret konserteri • Kültür Servisi - Akbank Oda Orkestrası'nm bugün ve yann vereceğı konserlere solist olarak Idil Bıret katılıyor. Rumen şef Ionesco Galati yönetımindeki Akbank Oda Orkestrası, bugün Deniz Harp Okulu Sinema Salonu'nda saat 20.30'da, yann da Sabancı Center Hacı Ömer Salonu'nda saat 19.00'da bir konser verecek. Devlet sanatçısı Idil Biret, konserin ilk bölümünde llhan Usmanbaş ve VVolfgang Amadeus Mozart'ın "Küçük Bir Gece Müziğı" adlı yapıtlarını, ikinci bölümde de Mozart'ın "Piyano Konçerto KV414 No.8" ve "Divertimento KV136"yı seslendırecek. GALERI • ATÖLYE ^ ^ | 293 8 9 78 (3HAT) ADTİSAN "SANDIKTAN ÇIKAN GEMİLER" ANONIM 20-31 Mart 1995 S4K4TIK S«K0:5<,l MIJAHT»»! Ttl . Î47 71 J1 NEDRET SEKBAN Resım Sergısı 8 Mart / 8 Nısan Galeri Lebriz Eyiom Cad Acık Hava Apl No 16/2 Nranlası Tel (0212)240 22 82 GULŞEN ÇALIK "Kavramsal Manzaralar" 21 Maı-t-22 Nisan 1995 Açılış Saat 17 00 İMACKA SANAT GALtRISI TEM SANAT GALERİSİ TALAT ENLİL 21 Mart- 15 Nısan 95 Valıkonağı Cad Prof Dr Orhan Ersek Sok 44 2 Nışantaşı 80200 Tel <2<2>247 08 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle