Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
rSAYFA CUMHURİYET 21 MART 1995 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Nevruz Bayramı ve küMrel geçmiş
Çok eski bir kült olan ateş kültüyle birleşen Nevruz Bayramı,
Orta Asya'dan buraya birçok kültürün kutladığı bir bayramdır.
Sultan Nevruz'un bir savaş/şiddet nedeni olabilmesi şaşılacak
bir durumdur.
NEVVALÇAZGENAntmpolog/Amştırmaa
K
ültürün temel kaynağı
insandır. Bu dünyada
herşey insaneliyle \ar
edilmiştir. En soyuttan
en somuta dek kültür.
kuşaklar arası taşıyıcı
birorganizmadır. O halde birtoplumun
üyesi olarak insanın kendini duyumsa-
yabilmesi (hissedebilmesi) kültürüyle
açıklanabilir bir olgudur. Kültür için
hep önceki bir başlangıç noktası ve sü-
regiden bir sonra vardır. O. değişmez ve
etkilenmez bir totem değildir. Kültür
insanın dogayla ve yaşamla ilişkisıni
kuran. düzenleyen ve maddi manevi ih-
tiyaçlannı gideren birsistemdir. Ortak-
laşa yaratılan, paylaşılan bilgi. değer
ve beceriler sistemi olarak bilgi. top-
lumsal yaşamda soluk alır. Kültür hem
bireysel hem toplumsal kimüğin gös-
tergesidir, karmaşık bir yapıdır.
Kültürün en önemli dışavurumcu
özelliklerini yaşadığı günler ise bay-
ramlardır. lran'da yaşadığım yıllarda
Nevruz Bayramı kutlaması Iran'ı anla-
mamda en çok yardımı dokunan kültü-
rel öğe olmuştur. 21 Mart gününü Ba-
tılılann "Christmast" anlayışı içinde
uzun ve coşkuyla kutlayan tranlılar.
geçmişin izlerini yeni toplumsal ya-
şamlanna yedirmişlerdi. Eski Zerdüşt
bayramı olan ve günün egemenliğınin
başlamasını kutlayan Nevruz Bayramı
birçok ritüel içermektedir. M.Ö. VII.
yüzyılda doğduğu tahmin edilen bu di-
nin (Mazdaizm) kurucusu Zerdüşt 'tür.
Zerdüşt doğar doğmaz Tann ona dün-
yayı ıslah etmesini emredir. Büyük
Tann Ahuramazda'dır. Ahuramazda
Zerdüşt'e kendi eliyle Avesta'yı verir.
Bu din kitabı Zint diliyle yazılmıştır.
Bunun için Zint-Avestadenir. Zerdüşt-
ler için ateş ve güneş ön plandadır. çün-
kü Tann güneşte oturur. Ateş. tapınak-
larda. evlerde söndürülmeden yanar ve
yola çıkarken birlikte taşınırdı. Güneş
batınca ateş yanardı. Neft (petrol) çok
eski çağlardan beri sönmeyen kutsal
ateş olarak bilinirdi. Zerdüştlükte sa-
vaş, karanlıkla aydınlık arasındadır. 21
Mart sonrasının kutlanması. günlerin
uzaması ve aydınlığın karanlığa üstün
gelmesidir. Hürmüz (iyilik ve nur tan-
rısı) ile karanlıklar tannsı Ahriman"ın
çarpışmasına dayanan mitolojık öykü-
ler vardır.
Nevruz Bayramı kutlamalannda
ateşten atlanır. atlarken dilek tutulur.
"S" ile ba$layan yedi yiyecek masaya
konur ve bir kırmızı balık mutlaka bu-
lunur. O günle gecenin eşitlendiği an-
da ters döner diye inanılır. o anı göre-
bilenin tüm dilekleri olur. Evlilik, nişan
ve Nevruz masasında hiç eksilmeyen
şey şamdanlar \e mumlardır. Mutlaka
evlerde ve törenlerde ateş olur. mum-
lar yanar. lslamiyetten çok önceki ateş
kültüne dayanan bu bayramın yayıldı-
ğı alan çok geniştir. Yeni gün anlamı-
na gelen Nevruz. yeni yılın başladığı
günün temsilcisidir. Orta Asya'da, Or-
tadoğu'da ve Ege'de Yörükler arasında
:
ki kutlamalan günümüze kadar devam
eden bu ateş kültü, Hıdrellez Bayra-
mı'nda da yansımalar bulur. Ege'de ve
Teke yanmadasında Yörüklerin kullan-
dığı Sultan Nevruz, çok anlamlı bir ge-
lenek taşıyıcısıdır. Özenle kutlanan bu-
gün bahann da müjdecisidir. Baharda
toprağın ve yaşamın yeniden uyanma-
sı demek olan bu günler, eskil (antik)
çağda Ege ve Anadolu topraklannın
kutladığı bir dizi bayramın zamanıdır.
Çünkü Şaman geleneklerine göre beş
kutsal öğeden biri de ateştir. Kara
Han'ın oğlu Büyük Tann Ülgen de ate-
şin^aratıcıdır. '
Ülgen'in ateşi insanlara öğretişinin
söylencesi (efsanesi): Ülgen. gökten
biri kara biri ak iki taş gönderdi. Kuru
otlan avucunun içinde ezerek bir taşın
üzerine koydu, öbürii ile vurdu. İnsan-
lar da bunu görerek ateş yakmayı öğ-
rendiler. Altay Şamanlannın "Stcak
ateşi yakarak veren Atam Ülgen" söz-
leri de bunu gösterir. Ateş yakan Türk-
ler alevin renklerine göre yorumlarda
bulunurlardı. Bu yorumlara göre alev
yeşil olursa kıtlığa, kırmızı ise savaşa.
san renkte ise salgın hastalığa. siyah
olursa Hakan'ın öleceğine inanırlardı.
Türklerin ateş üzerindeki bu gibi say-
gı ve inanışlan sonra Mazdaistlere de
geçmiştir. Mazdaizmi kabul eden ve
ateşe eskiden beri saygı gösteren Türk-
ler, tranlılann da kutsal geleneklerine
uyarak güneş battıktan sonra, dağlann
tepelerinde ateş yakarlardı. Kırgızlar-
da da bu gelenekler vardır ve sönen ateş
yakılmaz.
Aynı soydan olmak üzere en yakın
komşudan alınır. Şamanlar gibi Mani-
heistler için de ateş kutsaldır. Her ak-
şam ateşi kül ile örterler. sabahleyin ar-
dıç ile yeniden çoğaltırlar, bu daîı oda-
larda dolaştınrlar. Şamanlar birer Tan-
n sayılan dedelerinin ve büyük anala-
nnın ruhuna da (Od Ata) ve (Od Ana)
derlerdi. Ateşi yaratan "Od Ana"dır.
Yunan mitolojisinde olan Tann Ze-
us'tan ateşi çalarak insanlara indiren
Prometeus söylencesinde olduğu gibi
büyük Tann Ülgen ile ilgili de söylen-
ce vardır. Ateş kutsallığı demirle birle-
şir. Şamanlar için demir hep kutsa! sa-
yılmıştır. Ergenekon efsanesinde de de-
mirle ateş birleşir ve Türkler kurtulur.
Iran söylencelerindede Türk hakanının
oturduğu yer "içi ejderhalaria dolu de-
mirdaglar" diye anlatılır. Kürt söylen-
cesinde, Demirci Kawa dağda koca-
man bir ateş yakarak zaferini kutlar. Bu
söylencede de demir ve ateş yan yana
gelir. Büyük kutlamalaryapılır.
Kısacası söylenceler, inanışlar \e
dinsel inanışlarla beslenen Nevruz
Bayramı, banş, dostluk ve kutlama tö-
renlerinin yapıldığı bir törendir çağlar
boyunca. Yenip içilir, doğaya çıkılır.
dans cdilir, kurbanlar kesilir ve gelen
bahar, "yeni yaşam" kutlanır. Böyle bir
kültürel banş motifinin nasıl siyasal bir
şiddet motifine dönüştürüldügünü an-
lamaya çalışmak zorundayız sanınm.
Kültür, açık sistemdir ve birbirinden
etkilenir. Örneğin lran'da Büyük Kuraş
döneminden kalma altı basamakla çı-
kılan küçük bir mezara halk "kabr-i
mader-i Süleyman" der. Hiç ilgisi yok.
Ama mezar çatısı islam dönemine ait
mezarlar da kadın mezarlan gibi çifte
meyilli olmasından dolayı tslami bir
öykü motifiyle örtüşmüştür.
Bu öykü etkileşim açısından ilginç-
tir. Tıpkı birçok eski, antik dönem kült
merkezlerinin sonradan "yaür", "de-
de"olması gibi.
Kültürel üretim kültürel çözümleme
için esastır. Bir iletişim yoludur. Bir
grubun ya da cemaatin kültürünü sim-
geleyen duygular, tutumlar ve davra-
nışlar birçok öncü değişimi de banndı-
ran geniş bir alandır. Bunun ideolojik
olarak değerlendirilmesi kültürel üre-
timin indirgenmesi ve zayıflatılması
demektir. Kültürün yapısındaki bazı
öğelerin desteklenmesi toplumsal ayı-
nm yaratmak amacı güderse, bu sade-
ce savunmacı bir sahip çıkış olur. De-
ğişmeye, yenilenmeye karşıdır.
Nasıl Şaman gelenekleri islamiyet
sonrasında da Anadolu gelenekleriyle
birleşerek içten içe sürdüyse, Anadolu
Aleviliği gibi sentezedönüşerek halkın
kültürünü biçimlendirmiştir. Kültürel
öğelerin yayılma alanı ve hızlannı be-
lirleyen. bu öğelerin kendilerini benim-
setme gücüyle, karştlaştığı direncin bi-
leşkesidir.
Kültür taşıyıcısı olan bireyler kendi
kültürleriyle özdeşleşirler ve başka kül-
tür öğelerineyabancılaşmaeğilimi gös-
tenrlerse bu. kültürel içe dönüklüğü ge-
tirir. Içine kapanan kültür ölür. Çünkü
kültür bir organizmadır ve öbür kültür-
lerden nefes almazsa kültürel yanılgı-
ya dönüşür. Tıpkı fiziksel kapalılığın
(aile arası evlenme) neden olduğu gibi
yozlaşır ve hilkat garibeleri doğar. Şid-
det böyle ortaya çıkar.
Çok eski bir kült olan ateş kültüyle
birleşen Nevruz Bayramı, Orta As-
ya'dan buraya birçok kültürün kutladı-
ğı bir bayramdır. Sultan Nevruz'un bir
savaş/şiddet nedeni olabilmesi şaşıla-
cak bir durumdur. Kürtlerbunu ideolo-
jik bir silah olarak sununea, devlet de
ideolojik bir silah olduğunu kabulle-
nince, güzelim kültür öğeleri taşıyan
bir form, deformasyona (bozulmaya)
uğramıştır. Sultan Nevruz'a ve doğanın
sevinç dolu yeniden doğuşuna haksız-
lık etmeyelim. Onlar bizden binlerce
yıl önce vardı ve binlerce yıl sonra da
olacak. Onlar bir gün bizsiz olacaklar
ama, bugün biz onlarsız kalmayalım
derim.
ARADABIR
A H M E T O Z E R / Eğitimci, yazar, şair
Bir Enver Atılgan Vardı
1970yılında, Istanbul/Tuzla'dayedeksubaylığımsırasın-
da tanışıp, o günden bu yana yazın dünyasında, büyük bir
dostluğu paylaştığımız sevgili Mehmet Yaşar Bilen'le as-
keri eğitim sonrası söyleşilerimizde, o günlerde yazdığım şi-
irleri okuyup, üzerlerine yorum yaparken; Atılgan bir yer-
lerden gelip oturdu sözümün ortasına. Yaşar, onunla Erga-
ni'de çalışırken kurduğu büyük dostluğu anlatırdı hep. Ya-
şar'ın her sözünden övgü, her sözünden erdemin boy fo-
toğrafı yansırdı. Sevgili Enver Atılgan'dan söz açılınça Er-
gani mitingi, Kayserı toplantısı, Macaristan gezisi, TÖS ve
onun değerli Başkanı Fakir Baykurt, 20'li yaşlarımızın bir
yerlerinde savrulur dururdu. Atılgan'ı gıyaben de olsa o yıl
tanıdım diyebilirim.
Yıllar akıp gidince bu kez yüz yüze tanışma olanağımız
oldu. Şimdi düşünüyorum da nereden başlayayım diyo-
rum. Kadıköy'deki imza günümüzden, bir fotoğraf duruyor
masamın üstünde. Halim Uğurlu, ismail Kemal Karada-
yı, Mehmet Başaran, Haşim Şahin, Osman Şahin, Meh-
met Yaşar Bilen. Yanımızda Bedrettin'in asıldığı Serez çar-
şısında doğan, ülkemizin büyük eğitimcisi Osman Yalçın
ve onun hemen solunda Enver Atılgan. Fotografa attığım
tarihe bakıyorum. 25 Mayıs 1985. Tam 10 yıl geçmiş ara-
dan.
Sadece bu fotoğraf değil kuşkusuz, onu aramıza katan.
1989 yazında Isviçre'den döndüğümüz gece, onu Edir-
ne'den aradığımı anımsıyorum. "Geceyansı istanbul'a in-
diğimizde, size geleceğiz ağabey, o saatte ayakta olur mu-
sun" diye sorduğumda, o kendine özgü söylemiyle, "Ne de-
mek beyim, sizler geldikten sonra ben sabaha kadar ayak-
ta nöbet tutapm" demişti. Nitekim belirrtiğimiz saatte baş-
layan söyleşimiz, gün açıncaya değin sürmüştü. O gün is-
tanbul bir başına Enver Atılgan'dı benim için.
Evinin balkonunda, yanımızda eğitimci-yazar Bekir Se-
merci'yle Köy Enstitülü yıllara uzanan söyleşilerde neler ko-
tarılmamıştı ki... Bağlandığı insanlan gözü gibi sever, onla-
nn başanları bir yana sağlıklı olmalanndan kıvanç duyardı.
Kıyı'da yıllardır yazılannı yayımladığım, tanımaktan onur
duyduğum, Nazif Evren, onun Ergani'den öğretmeniydi,
müdürüydü, direktörüydü. Nazif Beyin eşi Leman Hoca-
nım da çok sevdiği öğretmeniydi. «an- koca Evrenlere olan
gönül borcunu, hiçbir zaman ödeyemeyeceğini söylerdi.
Anılar yumağı sarıldıkça sanlıyor. Dosyamdaki mektuplan,
bir sevginın, bir dostluğun sıcaklığıyla sarıyor beni. Aralık
1991'de yayımladığı son kitabı 'Yaşam Demişiz Adına'y
dosya durumundayken bana vermiş, "Bu dosya senin el-
terine teslim Sevgiti Ahmet Özer, bunu yayıma hazırtaya-
caksın" demişti. ibrahim Dizman ve Ali Mustafa yanım-
daydı, görevimin zor olduğunu onlar da biliyorlardı. Sonuç-
ta istediğimiz düzeye ulaştırdık şiirteri. Yazdığı mektuplar-
daki mutluluğunu unutamam.
Imzasını taşıyan son yazısı da bana gönderdiği mektup-
tu. Kıyı'nın ocak sayısında, ölmeden önce gördüğü son ya-
zı oldu bu. Başlangıçta mektubu ikimizin arasındaki duy-
gulan yansıtıyor diye yayımlamakta geciktirdim, ancak has-
talığının ilerlemesiyle bu mektubun, dergidekı imzasının ona
moral vereceğini düşündüm. yayımlamadan edemedim.
Sevgili Uğur Mumcu'nun öldürüldüğü gün İstanbul'day-
dım. Pamukpınarlılar Günü'ne birlikte gitmişti. AN Musta-
fa, Bekir Sernerci de bizimleydi. 24 Ocak 1993'te o büyük
acıyı birlikte yaşamıştık. Benzer bir acıyı, Sıvas topluöldü-
rümünü iliklerimize değin ürpererek yasamak bizleri nasıl da
üzmüştü. Bir sanatçının, bir yazann ölümü, onun ölümüne
de yol açmış olamaz mı? Kim bilir? Yunus Nadi Ödülü'nü
aldığımda Sultanahmet'teki törende yanıbaşımdaydı. Onu
dostlarımla tanıştıımanın sevincini yaşamıştım.
Enver Atılgan, bizlerleyaşayacakartık. Anılarını paylaşa-
cağız. O coşkulu yüreğiyle, o gümbür gümbür sesiyle, ma-
samıza, yazılanmıza konuk olacak. Trabzon'da 9 yıldan be-
ri yayımladığımız Kıyı'nın yaman bir sevdalısıydı. Her sayı-
yı büyük bir sabırsızlıkla bekler, burada yazmaktan kıvanç
duyardı. Çoğu zaman telefonla uzun uzun konuşurduk. O,
Diyarbakır'ın Ergani'sinden çıkıp gelerek Istanbul'da ken-
dine bir yaşam kurarken çok güzel dostluklar da oluştur-
muştu. Sevdikleri de onu sevenler de çoktu. Köy Enstitü-
lerine, onun yetiştirdiği değerlere bağlıydı. Semerci'den Ne-
bi Dadaloğlu'na. Köklügiller den Başaran a. Makal'dan,
Osman Bolulu'ya uzanan bir dizi değerin başanları, onun
mutluluğunu pekiştirirdi. Bildiğim bir gerçek "umudun anı-
tı" diye nitelendirdiği Fakir Baykurt'a hayrandı, ona sevgi,
saygı bağlamında büyük bir sevecenlikle bağlıydı. Baykurt,
bu güzelim insanı Ergani'den alıp önce TÖS yöneticisi yap-
mış, ardından da gezi ve incelemeler yapmak amacıyla Ma-
caristan'a göndermişti. Atılgan o geziyi ne güzel de yazmış-
tı.
Onu yetiştiren bu toprağa, yurdunun her taşına âşıktı. lyi
bir eş, iyi bir baba, çevresine umut aşılayan değerli bir in-
sandı. Doğu'da yıllardır kanayan yaradan o da acı çekerdi
hep. Ondan sadece "Nuh'un Adamı, Eko- Can, Ergani, Ya-
şam Demişiz Adına" adlı kitapları değil, sevenlerin yüreğin-
de oluşturduğu güzel dostluklann sınırsızlığı da kaldı. Has-
talığının her saatinde biz de onunla eridik. En büyük sevin-
cimiz onu tanımamız olmuştur diyebilirim. O artık anlat-
makla bitiremeyeceğımiz bir büyük kitaptır bizim için. Sev-
giler Enver Atılgan.
TARTIŞMA
Aziz Nesin ve adalet
1
5Şubat 1995 günü
Yargıtay'da Aziz
Nesin'in
düşüncelerinin
ulusal çıkarlara ve
manevi değerlere
ters düştüğünden kendisine
hakaret edilebileceğine karar
verildiğini, hayret ve
üzüntüyle okudum. Gerçekte,
Sıvas katliamı davasında,
tahrikçilikle suçlanarak sanık
durumuna getirildiğini
anımsayarak şaşırmamak
gerekliydi. Ama bu karar
DGM'den değil, Yargıtay'dan
çıkmış. Işte üzüntüm bundan.
Böylece bir hakaret davasında
politik tercihlerin kullanıldığı
anlaşılıyor. Sayın Aziz
Nesin'e, "Sizin
düşüncelerinizi begenmedik.
Onun için size hakaret
edilebilir. Biz bu hakaretleri
onavlıyor ve söylenenlere
katüıyoruz" denilmış oldu.
Kanımca. Sayın Nesin
"Adalete olan güvenim
vıkıldı" diyor. Çok da haklı.
Bunu okuyunca bizim de
adalete olan gûvenimiz
sarsıldı. (Ama dürüst. adil
hâkimlerin varlığına
inanıyorum. Onlann
varlıklannı daha fazla
göstermelerini diliyorum.)
Artık asliye hukuk
mahkemelerinde bile,
insanlan siyasal görüş
düşüncelerine göre mi
muamele görecekler?
Herkesin kanun önünde
eşitliği yok mu oldu?
Sayın Aziz Nesin
birhâkimin kendisini için
"topluma kazandırmak"
sözlerini kullandığını ( '
anlatmış. Bu, gerçekten
inanılmaz.
Demek Aziz Nesin toplum
dışı, yararsız, suçlu bir çocuk
ve hâkim onu topluma
kazandırmak istiyor. Oysa
Aziz Nesin,
Türkiye'ye onur veren ender
insanlardan biridir,
yüz akı bir yazandır
ülkemizin, uluslararası bir
değerimiz.
Bir gün ülkemiz
karanlıklardan çıkacak. O
zaman Aziz Nesin de hak
ettiği yeri alacak.
NUgünHavur
Sosyolog, Atâtürkçü
Düşünce Derneği üyesi
PENCERE
VahıGitti,
AIH Kaldı...
Sanayi Bakanı Mehmet Dönen geçenlerde bir basın
toplantısı düzenledi.
Özellikle şöyle dedi:
"Altı KİT 1994 yılını 3.5 trilyon kâria kapattılar. Sanayi
ve Tıcaret Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan SEKA, TÛG-
SAŞ, İGSAŞ, MKEve Şeker Fabrikalan'nın 1993yılında
5 trilyon lira tutan toplam zararlan bütünüyle kapatıldı. 5
trilyon zarardan 3.5 trilyon kâra geçişte personel sayısın-
daki azalmanın etkisi büyük..." , . *
Bakan bu kadarla da yetinmedi:
"Asil Çelik için bir iyileştirme programı hazıriadık, iddia
ediyorum Asil Çelik bir yıl içinde dünyanın en kâriı çeli-
ğini üretir hale gelecektir."
Ve Bakan ekledi:
"Bakanlığa bağlı KlT'leri yeni bir anlayışla rehabilite
ederek ve yan sanayi ile bütünleştirerek ülke ekonomisi-
ne kazandırdık. Kâriı kuruluşlann özelleştirilmesi çok da-
ha kolay olacak. 1995 yılında bu kuruluşlar için 10 trilyon
lira kâr hedefliyoruz. Böylece son 10 yıllık dönemde
KlT'lerin tamamının faaliyet sonuçlan ilk kez kârla kapan-
mış olacak..."
Bu açıklamaya bir sözcük eklemeye gerek yok!.. Son
on yılda KİT'lerin neden ve niçin zarara bağlandıklarını bil-
meyen kişi kaldı mı?..
•
1995'in baharında erik ağaçlan çiçek açarken Türkiye
bir komedyayı izliyor.
Kamuoyunun baskısı ve seçim sandığı korkusuyia CHP
ile SHP birleştiler. SHP, hükümet ortağı olduğundan bu
birieşmenin anlamı üzerinde çeşitli tartışmalar oldu. Par-
tinin adı değişmişti; ama, koalisyon ne olacaktı?.. Iktidar
ortaklığının dayanılmaz hafifliği ağır bastı. CHP hiçbir şey
olmamış gibi davranacaktı. Aslan sosyal demokratlarda
bakanlık koltuklarına bir gün önce oturmanın karşı konul-
maz çekimi, her türtü mantığın önüne geçiyordu.
DYP ile pazarlık başladı..
Ne pazarlığı?..
Banka pazarlığı!..
CHP ne diyordu:
- Devlet bankalarını paylaşalım; arpalıkların tümü
DYP'nin elinde...
DYP - Olmaz..
CHP - Eğer olmazsa, koalisyon da olmaz!.. O zaman
başının çaresine bak!..
DYP - Paylaşalım!.. Hem biz bu devlet bankalarını tez
elden özelleştireceğiz..
CHP - lyiya!.. Giderayak ben bankalan ele alınm, bir-
likte özelleştiririz...
Bir koalisyon ki hem devlet bankactlığını özelleştirecek,
hem de ortaklar özelleştirecekleri devlet bankaları üzeri-
ne paylaşım kavgası yapıyorlar.
•
Amacım, bu yazıda CHP'yi, DYP'yi ya da koalisyon hü-
kümetini eleştirmek değil...
Türkiye sağıyla soluyla frenleri patlamış otobüs gibi yol
alıyor. 1980'lerdebenimsenen "model"tam anlamındaif-
las etti; ülke parçalanmanın, iç çatışmanın hatta iç sava-
şın eşiğine geldi. ABD'nin öngördüğü "model" ya da
"şablori'u uygulayan siyasal iktidarlarımız halktan kopuk
ve kirli yönetimlerin örneklerini verdiler.
Solu eleştirmek bize ne kazandıracak?..
Sağın haline bakın!..
Türkiye'nin sağı Çiller'in peşine takılmış, bugühden ya-
rına gününü gün etmek için çabahyor; bir tek sözcük bel-
lemişler, amentü gibi her sabah ve akşam yineleyerek ül-
ke sorunlannı çözeceklerini sanıyorlar.
Nedir o sözcük:
"Piyasa her şeyi çözümler!.."
Vah zavallılar!..
Piyasa ekonomisinden medet umup devlet bankalan
üzerine siyasal iktidar oturtan sağcı iktidariann kurbanıyız.
GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTÜ^VU İLANI
ÖDEMİŞ 1. İCRA MEMURLUĞU'NDAN
Dosya No: 1994712
Satılmasına karar verilen gaynmenkulün cinsi, kıymeti, adedi.
evsafı:
Ödemiş Kaymakçı nahiyesi Çeşmekın mevkiinde kain
içerisinde iki adet ahşap eski evi bulunan kısmen incir ve meyve
bahçesi şeklinde Ödemiş- Kıraz Karayolu'na cepheli tapunun
cilt: 13. parsel: 1193 sırasında kayıtlı taşınmazın 14 hissesi
200.000.ÜOO. -TL muhammen bedelle
Satış şartlan:
1-Satış25'4/I995günüsaat 10.00'dan 10.15'e kadar Ödemiş
1. lcra Müdürlügü odasında açık arttırma suretiyle yapılacaktır.
Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %75'inı ve rüçhanlı
alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflarını
geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en
çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 5/5' 1995 günü ikinci
arttırmaya çıkarüacatır. Bu arttırmada rüçhanlı alacaklılann
alacagını ve satış masraflannı geçmesi şartıyla en çok arttırana
ihale olunur.
2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin
%20'sı nisbetınde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir
bankanm temınat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış. peşin
para ıledır. alıcı istedıgınde 20 günü geçmemek üzere mehil
verilebilir. Dellâliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan
alıcıya aittır. Bırikmiş vergiler satış bedelinden ödenir.
3- tpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (+) bu
gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair
olan iddıalannı dayanağı belgeler ile on beş gün içinde daıremize
bildirmeleri lazımdır: aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit
olmadıkça paylaşmadan hariç bırakilacaklardır.
4- Satış bedelı hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse
lcra ve tflas Kanunu'nun 133. maddesı geregince ihale feshedilir.
tki ihale arasındaki farktan ve %30 faizden alıcı ve kefilleri
mesul turulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden
tahsil edilecektır.
5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için
dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir
ömeği gönderilebilir.
6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını
kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlenn
1994 712 sayılı dosya numarasıyla memurlugumuza
başvurmalan ılan olunur.
(lc. If. K. 126)9.3.1995
(+) llgililertabirine irtifak hakkı sahipleri de dahıldir.
Basın: 11995
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞIHALKAU GİRİŞ
GÜMRÜK MÜDÜRLÜGÜ
Bahariye Hacı Şükrü Sokak Revnak Apt. A. Blok No: 5 İ 6
Kadıköylstanbul adresinde mukım Demir Gümrükleme ve
Nakliyat Tic. Ltd. Şti. firması adına gümrük giriş
beyannamelerinden doğan ve karşılannda miktarlan gösterilen
kamu alacaklannın tahsilı için çıkanlan tebligatlar firmasının
bilinen adresinde bulunamaması sebebiyle iade edilmiştir
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28. we 31'inci maddeleri
geregince tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğıne karar
verilmiştir.
Yukanda belirtılen nedenler ile anılan adreste faaliyet gösteren
şirketin belirtılen borcunun 15 gün içinde gümrügümüz
saymanlıgına ödenmesı. aksi halde 6183 sayılı A.A.T.U.H
Kanunu'nun 55-60 ve 114'üncü maddeleri geregince işlem
yapılacağının bılinmesi ilanen tebliğ olunur.
Dosya No: Beyannamo No \c Tanhı. Amme Alacağı Miktan
1-42914 178-5 5W1 '201 1993 6.023 000
Yalnız I (bir) kalemdir. Basın: 11615