Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç #
Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet
Çetinkava • Yazıişlerı Müdürleri:
ıbrahinı Yıldız. DinçTayanç (Sorumlu).
# Haber Merkezı Müdürir Hakan Kara
• Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Habcrlcr: Ergun Balcı • Istıhbara! Yalçın Çakır •
Ekonomı Bükrıt Kızanhk» Radyo-TV U> gar Eremektar
• Kültür Handan Şenköken • Spor Abdülkadir
Vücelman • Yurt Haberlen Mehmet Saraç # Makalelen
Sami karaören • Çevın Seyfettin Turhan • Düzeltme-
Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu
Yayın Kurulu: Iltıan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç, Oktay
Kurtböke, Özgen Acar, Hikmet
Çetinkava, Şükran Soner. Ergun
Balcı, Dinç Tayanç, İbrahim Yıldız,
Orhan Bursaİı, Mustafa Balbav.
Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbaj • Haber Müdürü Doğan
Akın Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel-
4195020 (7 hat), Faks: 4195027 •tzmir Temsilcisi: SerdarKızık,
H. ZiyaBlv. 1352 S. 273 Tel 4411220, Faks: 4419117 • Adana
Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, tnönü Cd. 119 S. No 1 Kat:l. Tel:
3522550, Faks: 3522570
MüesseseMüdürü: ErolErkut• Koonimatör.
AhmetKorukan#Muhasebe Bülent Yener
0 ldare Hüse\in Gurer 9 Ijletme: Önder
Çelik • Bılgı-lşlem Nail İnal 0 Bılgısayar
Sıstem Mürüvet Çiler # Reklanr Reha
Işıtman # Halkla llışkıler Nurten Berksoy
Yayımla>an ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A Ş
Türkocağıcad 3941 Cağaloglu 34334 lst PK:246 lstmbul f d (0 212) 512 05 05 (20 hat ı Faks (0 212ı 513 85 95 MART 1995 lmsak: 4.52 Güneş: 6.16 Ögle: 12.21 îkindi: 15.35 Akşanr. 18.12 Yatsı: 19.31
Gülersoy'a göre, köşk ve kasırlann durumlan 2 ay içinde kesinlik kazanmazsa bahçelerinden hayır kalmayacak
GuDer, ortancalar kuruyup gidecek
Kış modasında
yeni arayışlar
• Haber Merkezi - ltalyan
modacı Gianfranco Ferre'nin
1995-1996 sonbahar/kış
modelleri Mılano'da 4-10
mart tarihleri arasında
gerçekleştirilen bir dizi moda
gösterisiyle modaseverlerin
beğenisine sunuldu. Kış
giysilerini görmek üzere
gösterilerin son gûnünde
gösteri salonuna gelen
izleyiciler, yan çıplak bir
mankeni görûnce oldukça
şaşırdılar. Sıradışı
çalışmalanyla tanınan
Ferre'nin bu modeli, kış
soğuğunda biyolojik
nedenler yüzûnden pek
tutulmayacağa benziyor.
(Fotoğraf: REUTERS)
Istanbul'da hava
kipliliü
• İSTANBUL(AA)-
Istanbul'da son 24 saat içinde
yapılan hava kırliliği
ölçümlerinde, Sağhk
Bakanlığı îstanbul Bölge
Hıfzısıhha Enstitüsü
Müdürlüğü'nden alınan
bilgiye göre, kükürtdioksit
konsantrasyonu için kısa
vadeli sırıır değer olarak
belirlenen metreküpte 400
mikrogram, Bakırköy'de 636,
Bayrampaşa'da 693,
Gaziosmanpaşa'da 656,
Fatih'te 550, Beyoğlu'nda
653. Şişli'de 631 ve
Göztepe'de 647 mikrogramla
aşıldı.
'Kadmlar Tarihini
Amyor'
• İstanbul Haber Servisi - 8
Mart Dünya Kadınlar Günü
nedeniyle düzenlenen
etkinliİder arasında
"Kadınlar Tarihini Anyor"
başlıklı tartışma toplantısı
bugün Kadıköy Kültûr ve
Sanat Merkezi'nde
yapılacak. Caddebostan'daki
merkezde saat 11.30'da bir
dinletiyle başlayacak
tartışmada Mor Çatı Kadın
Sığınma Vakfı, Kadın
Eserleri Kütüphanesi,
Pazartesi dergisi ve Kadın
Emeği Güçlendirme Vakfı
temsilcileri, "kadınlar
tarihini kadın hakları
açısından" ele alıp
değerlendirecekler. Fotoğraf
sanatçısı tzzet Keribar'ırî
"Dünya Kaduvlan" konulu
dia gösterisiyle sürecek olan
etkinlik, saat 15.30'da Seda
Güler, Türkan Ankan, Filiz
Koçali ve Güliz Kaptan'm
konuşmacı olarak
katılacaklan "Parlamento
kadınlara açık mı?" konulu
panelle sona erecek.
LEYLA TAVŞANOĞLU
tstanbul halkını birkaç aydır ıyice
tedirgin eden kent içindeki köşkler ve
kasırlar tartışması büyük olasılıkla ya-
kında bu tarihi yerlerin Kültür Bakan-
lığı'na devriyle noktalanacak. İstan-
bul Büyükşehir Belediyesi'nin tasar-
rufûnda bulunan taşmmaz kültür var-
hklannın Kültür Bakanhğı'na devri-
ni öngören yasa tasansı TBMM'ye
sunuldu.
Bu arada, köşkler ve kasırlan Bele-
diye'nin isteği üzerine boşaltma çalış-
malannı sürdüren Tunng ve Otomo-
bil Kurumu Başkanı Çelik Gülersoy,
"Anlaşılıyor ki bu köşk ve kasırlar
artık belediyenin elinde kalmaya-
cak. O halde beledhe hâlâ neden,
bir an önce tahliye edin, diye bizim
gırtlağımıza basıyor, anlamıyo-
rum," dedi.
Gülersoy, aynca köşkler ve kasırla-
nn durumlan 2 ay içinde kesinlik ka-
zanmazsa bunlann "bahçelerinden
hayır kalmayacağını" söyledi. Kül-
tür Bakanı Timurçin Savaş, belediye-
nin çok düşük kiralan olması nedeniy-
le Turing kurumundan devralmak is-
tediği köşkler ve kasırlann durumla-
nyla ilgili Cumhuriyet'e yaptığı açık-
lamada, bu kültür varlıklannın Kültür
Bakanhğı'na devrini öngören yasa ta-
sansının TBMM'ye sunulduğunube-
lirterek şunlan söyledi:
"Büyükşehir belediyeleri, beledi-
yeler ve il özel idareleri mülkiyetin-
de ve kullanımında bulunan taşm-
maz kültür varlıklarından saray.
köşk, yalı, konak, ev ve benzeri yer-
lerîe sivil mimari örnekleri, Kültür
Bakanlığı veya bulunduklan ilin va-
lisi tarafından yapılacak teklif üze-
rine kanun tasarısının 4. maddesi
hükmüne göre oluşacak komisyon
tarafından tespit edilecek. Bunlara
ilişkin belgeler, tapu idaresine tescil
talebi ile intikal ettirilerek, tapu
idareleri tarafından bu gayrimen-
kullerin hazine-i maliye adına tes-
cilleri yapılacak. Tescili takiben bu
korunması gerekli taşmmaz kültür
varlıkları 2863 sayılı Kültür ve Ta-
biat Yarlıklarını Koruma Kanu-
•"Mart budama ve
gübreleme ayıdır. Bir ay sonra
ise sulama ihtiyaçlan başlar"
diyen Çelik Gülersoy:
"Bunlann akıbetleri iki ayda
kesinlik kazanmazsa köşklerin
önce bahçelerinden hayır
kalmaz. Onca para ve el
emeğiyle yaratılan o
güzellikler yine harabeye
nu'nun Kültür Bakanhğı'na vermiş
olduğu genel koruma görevi esas
alınarak Maliye Bakanlığı tarafın-
dan bir aylık süre içinde Kültür Ba-
kanlığı'na tahsis edilecek."
Bakan Savaş, bu kültür varlıklannın
uygun görülecek sürelerle bakım,
onanm, restorasyon ve çe\re düzen-
lemelerinin gerçekleştirilmesi karşı-
lığında ya da kiralama yoluyla kamu
kunım ve kuruluşlanyla gerçek ya da
tüzel kişilere verilebileceğini belirt-
ti.Elde edilecek gelirlerin bu binalann
bakım, onanm, restorasyon ve çevre
düzenlemeleri için harcanabileceğini
belirten Timurçin Savaş sözlerini
şöyle noktaladı:
"Herhangi bir nedenle bakanlı-
ğa tahsisi yapılmayan yerler üzerin-
de, mülk sahibi kuruluşlar tasar-
rufta bulunabileceklerdir. Ancak,
bu kuruluşlar, kendi kullanımları
da dahil olmak üzere her türlü kul-
lanım ve değerlendirme şeklinin
tespiti için bakanlıktan izin alacak-
lardır. İzin almama halinde duyuru
üzerine ilgili kurum yöneticileri
hakkında cumhuriyet başsavcılık-
larınca yasal işlem yapılacak."
Turing Otomobil Kurumu Başkanı
Çelik Gülersoy da Cumhuriyet'e yap-
tığı açıklamada belediyenin önce ki-
ralan çok komik bularak yüksek be-
dellerle ihaleye çıkaracağını, ancak
devreye Kültür Bakanlığı girince ağız
değiştirip bunlan kendısinin işletece-
ğini duyurduğunu hatırlatarak şunla-
n söyledi:
"Anlaşılıyor ki bu köşk ve kasır-
lar artık belediyenin elinde kalma-
yacak. O halde belediye hâlâ neden
bir an önce tahliye edin, diye bizim
gırtlağımıza basıyor, anlamıyorum.
Buraların bizde kalacağını söylemi-
yorum. Yeni malik bakanlık bize
teklif eder mi? Ederse şartlan ne
olur? Biz kabul eder miyiz? Bunlar
belli değil. Fakat bir şey aşağı yuka-
rı belli. Bunlar belediyeye kalmaya-
cak. O halde neden ısrar ederler,
hatta neye dayanarak bunlara mas-
raf ederler? Bu harcamalar ilerde
sorumluluk konusu olmaz mı?"
Turing'in köşk ve kasırlan boşalt-
ma çalışmalannı sürdürdüğünü belir-
ten Gülersoy, "Çamlıca Tepesi'ni ve
Emirgan ParkTnın üç köşkünü tes-
lim ettik. Hıdiv Kasn'nm boşaltıl-
ması sürüyor. Elimizi yıkayıp çıkı-
yoruz," dedi. Içinin kan ağladığını
söyleyen Gülersoy bu köşk ve kasır-
lann bahçelerinin durumuna da çok
üzüldügünü şu sözlerle dile getirdi:
"Mart budama ve gübreleme ayı-
dır. Bir ay sonra ise sulama ihtiyaç-
lan başlar. Bunlann akıbetleri bu
iki ayda kesinlik kazanmazsa köşk-
lerin önce bahçelerinden hayır kal-
maz. Onca para ve el emeğiyle ya-
ratılan o güzellikler yine harabeye
döner. Güzelim güller, ortancalar
ve çimenler kurur, gider. Üç ay son-
ra kurtarma işleri başlasa bile bu
yaz hiçbir sonuç vermez."
Av
merakı
Çeviri Servisi - tngiliz aristokrasisinin _
"krallann sponı" olarak nitelediği açık alan avcılığı,
çağlar boyunca krallığın en gözde sporu olageldi. Genellikle
"sürekavı'' şeklinde gerçekleştirilen, geleneksel giysilere
bürünmüş avcılann çok sayıda av köpeği loıllanarak ve
birbirleriyle borular aracılığıyla haberleştikkn bu "spor"
günümüzde de çekicüiğini koruyor.
-Tilkiavı: Ingiltere'de 191 tilki avcılan kulübü bulunuyor.
Ingiltere Açık Alan Sporlan Derneği'nin verilerine göre ise
kulüp sayısı aynı kahrken, avcılann sayısı giderek artıyor.
-Geyik Avı: Ingiltere'de geyik avlayanlann bir araya geldiklen 4
lüp bulunuyor.
iunlardan üçü West
Country'de, biri ise
New Forest'te.
- Av köpekleri ile av: Avcılar
bu köpeklerle yabani tavşan izi
sürüyorlar.
- Kürk avcıhğı: Tilki avma köpekleriyle,
ancak yaya olarak çıkıyorlar.
- Yabani tavşan avı: Pusu kurucular ve tazılar, yabani tavşanı
yakalamak için açık alana dağılıyorlar. Avlannı nasıl takip
ettikleri, tavşanın nasıl yakalanıp ne kadar çabuk öldürüldüğü
ise 2 eğitimli köpek tarafından izleniyor.
- Terrier kullanımı: Deliklere ve mağara oyuklanna saklanan
tavşan ve tilkileri çıkartmak için kullanılıyor. Ancak nişancılar
av esnasında terrier bulunmasından, kendilerinin silah
kullaıumlannı engellediği için. pek de memnun olmadıklannı
ifade ediyorlar.
Sessizliğin sesindenÇeviri Senisi - Cam kapıdan içeriyi süzüyor.
Elinde üzerine sözcükler karalanrruş tahta
levhalar tutuyor, bunlan yakıp pencereye
fırlatıyor, bir boşluğa asıyor. Üzerine yoğun bir
sessizlik çöken izleyiciler, levhalann üstündeki
yazıyı okumaya çahşıyor. Bir süre sonra bilenler
"şaka"yı anlıyor. Aaron \\llliamson, tablolan
bizlere, yani işitebilenlere çeviriyor. Zira kendisi
bu duyudan tümüyle yoksun olduğundan, sürekli
insanlann söylediklerini dudaklanndan okumaya
ya da el işaretlerinden çıkarmaya çahşıyor.
Ortayı huzursuz bir kahkaha kaplıyor. Cam
kapılardan ansızın dışan fırladığında sanki bir
ses bombası patlıyor. Insanlar geri çekiliyor.
Ansızın işitsel başkaldınsının içinden sakin ve
duru bir şiir dökülüveriyor. lzleyenler
gözyaşlannı tutamıyor.
Williamson, sessizliğe gömülü bir insanın iç
dünyasını sergiliyor. Yedi yaşında işitme
duyusunu yitırmeye başlayan Williamson.
toplumdan dışlanma korkusuyla durumunu
kimseye yansıtmamaya çahşarak 16 yaşına dek
eğitimini sürdürüyor. Şimdi 34 yaşında olan
Williamson'ın şiir kıtaplan satış rekorlan
kınyor..
Körfez Savaşı'nın çocuklanÇeviri Servisi - Aradan 4 yılı
aşkın bir zaman geçmiş
obnasına karşın Körfez
Savaşı'nın, bu savaşa katılan
insanlar üzerindeki etkileri
tartışılmaya devam ediyor.
Tartışma daha çok savaşa
katılmış olan Ingilizler ve
Amerikan askerlerini
ilgilendiriyor. Kimi, savaş
sırasında kuUandığı ilaçlaıdan
ya da aldığı besinlerden
etkılenmiş, kiminde bunlara
bağlı olan ya da olmayan
sürekli izler saptanmıştı.
tngiltere'de yayımlanan bazı
gazetelerde Körfez Savaşı'nın
yeni doğan bebekler üzerinde
bazı olumsuz genetik etkileri
söz konusu ediliyor. Verilen
ömekler arasında 4 yapısal
bozukluk, 12 düşük yapma, 2
ölü doğum ve 5 de tehlikeli
solunum zoriuğu var. Glascow
Üniversitesi öğretim
üyelerinden Dr. Roger Sutdifle,
Körfez Savaşı'na katılmış
askerlerin eşlerinin
doğumlannda, başka
toplumlarda pek görülmeyen
birtakım normal dışı
durumlarla karşılaşıldığını, bu
dururnun Körfez Savaşı ile
hamüelik arasında biyolojik bir
ilınti bulunduğunu
kanıtladığını söylüyor.
Savaşa katılanlannm haklannı
savunmayı üstlenmiş olan
avukat Hilary Meredth de
olaylann gelecekte daha da
çoğalacağını ileri sürüyor.
Hillary Meredith konunun
adının konulmasını, askerlere
bazı haklann tanınmasmı
istiyor.
ABD uçak gemisi yakın takibe ahndı
BÜLENT ECEVtT
ANTALYA- ABD uçak gemisi Eisen-
hower'ın atıklannı Akdeniz'e boşaltan
Yeliz adlı tanker, Sahil Güvenlik Komu-
tanlığı'nca limana çekilerek bağlandı.
Eisenhower'ın Akdeniz'e 10 bin ton atık
bıraktığı tahmin ediliyor.
Yeliz adlı tanker, kıyıdan 12 mil açık-
ta uçak gemisinin atıklannı denize boşal-
tırken, Sahil Güvenlik ve Çevre Sağlığı
ile Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TA-
EK) uzmanlannca alınan numuneler,
Antalya Büyükşehir Belediyesi Çevre
Sağlığı laboratuvarlannda analiz edili-
yor.
Eisenhower'ın Antalya'da kaldığı 5
gün boyunca 10 bin tondan fazla atığını
Akdeniz'e döken Türk tankerine, analiz
sonuçlannda tehlikeli maddeye rastlan-
ması halinde 210 milyon liraya kadar ce-
za yazılabilecek.
Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, ana-
liz sonuçlannın bugün elde edileceğini
söylerken. Eisenhower uçak gemisine,
atıklannı kendısı atmadığı için işlem ya-
pamadıklannı belirttiler.
6 martta Antalya'ya gelen 5500 perso-
nelli ABD 6. Filosu'na bağlı Eisenhower
uçak gemısının. kaldığı 5 gün boyunca
yaklaşık 4 milyon dolar döviz bıraktığı
da ifade ediliyor.
Dün Antalya'dan aynlan Eisenho-
wer'ın lıman hizmetlerini gerçekleştiren
Antmann Denızcilik sahibi Hasan Akın-
cıoglu'nun, Eisenhower'm Uluslararası
Marpol Anlaşması'na uygun hareket et-
tiğini, bu nedenle atıklannın madenı ve
kimyasal olmadığını savundugu öğrenil-
di. P o s r t
MESELA DEDİK ERDAL ATABEK
*pfaşıyorum, insan ne karmaşık
\ şeyleribiliyordaenbasitolaylar-
2t dan haberi olmuyor. 'Kaz nasıl
yolunur?" diye bir şey aklıma bile gel-
mezdi de bir vitrinde "Hakiki kaztü-
yü yasöklar" diye ilan görünce me-
rak ettim, sordum soruşturdum, öyle
şeyler öğrendim ki sizinle paylaşma-
dan edemedim. İnsanın böyle şeyle-
ri öğrenmesinde de önceden hesaba
katmadığı faydalaı olabilir. Meğerse
her şeyin olduğu gibi bu işin de yolu
yordamı varmış, hem de hiç akla gel-
meyecek yollar yordamlar. Bakm ne-
ler var neler?
Kan bağntmadan yotank
iz bunu bilirdik. bilirdik de iş-
te vergi ahnacağı zamanlar öy-
le söyler geçerdik. Şimdi di-
yelim ki vergiyi vermesi gerekenler-
den almıyorsunuz da zaten yükü ağır
olanlardan almanız kaçırulmaz olu-
yor. Onlar da "Gene mi vergi? Zaten
ezüiyonız" diye feryadı basacaklar.
Bu zaten her seferinde böyle olur.
Şimdi ne yapacaksınız? îşte işin püf
noktası burada oluyor. 'Temiz hava
\«rgisi' diye bir vergi koyuyorsunuz.
",\man bu da neyin nesi?" diyenlere,
Kaz nasıl yolunur?
"Bu kirli hava sizkre layik mıdır ca-
nım? Modern devlet bunu nasü hal-
kına reva görür?" falan diyorsunuz.
Arkadan da "Çok nefes alan çok ver-
gi verir, çok nüfusu olan zamh öder"
diyorsunuz. Az nefes alanlarla az ço-
cuklular -adalet bu ya- az vergi ödü-
yor. Sık sık yurtdışına gidenlerin ver-
gisi iyice azahyor, çünkü buradaki
havayı kullanmıyorlar.
Yokuşta bayırda oturanlar, elierin-
de torbalarla pazardan soluk soluğa
dönenler mecburen yüksek vergi di-
limine giriyor. Vergi veremeyenlerin
dakikada alacağı nefes sayısına sınır-
lama getiriyorsunuz. Sonunda vatan-
daşta çıkacak ses, alacak verecek so-
luk kalmıyor. Sesi çıkmadığı için de
buna "Kazıbağırtmadanyotanak" di-
yorlar.
Ama bu işin kazlarla ilgili tekniği
adamakılh değişikmiş. Yeni metodun
uygulanmasında kazlann kümesine
birtelevizyonkonuyormuş. Özel ola-
rak hazırlanmış bir kaz programını
göstermeye başlıyorlarmış. Bu prog-
ramda kazlar önce birbirleriyle güzel
güzel \akvaklarken sonra kızıp bir-
birlerinin üstüne atılıp tüylerini yol-
maya girişiyorlarmış. Kazlar da si-
nirli hayvanlar ya, bunu seyrederken
"O seninkndi, bu benimkiydi'' diye
birbirlerine girişiyorlarmış. Herprog-
ramdan sonra şirketin 'kazyolum de-
partmanı' nın elemanlan kilo kilo
'kaztüyü'nü alıp çıkıyorlarmış. Son
zamanlarda televizyon şirketleri ara-
sında bu programlar yüzûnden büyük
bir çekişme başlamış. Yeni bir tele-
vizyon şirketi. eski şirketin 'kazbilim
uzmanı'nı yüksek bir ücretle transfer
edince eski şirket mahkemeye ver-
miş, falan filan.
Kaa kaza yoMurtmak
azı kaztüyü firmalan, bu çe-
kişmelere gülüp geçiyormuş.
Onlara göre en etkin metot,
'biyolojik metot' dedikleriymiş. Bu
da kazı kaza yoldurtmak oluyormuş.
Kaz kümesinın yan tarafına süslü bir
'kaz güzeUik salonu' açıyorlarmış.
Eğitilmiş bir kaz da 'güzeUik uzma-
nı' oluyormuş.
Kazlann en y\ımuşak tüylerini yol-
manın moda olduğunu gösteren bir-
iki defileden sonra bütün kazlar sıra-
ya giriyor. "Aman önce beni yol, bu
akşam önemli bir yeregjdrvorum" di-
ye üste bahşiş vererek kendilerini yol-
duruyorlarmış. Biyolojik metodun
çok etkili olduğunu açıklayan 'kazyo-
lum uzmanlan', bu konudaki geîiş-
melerin inanılmaz boyutlarda oldu-
ğunu belirtiyorlar. Bu konuyla ilgili
olarak entegre bir tesis kuran fırma,
'kaztüyleri'nin yolumandan sonra
deride kalan kabarcıklann da 7 vita-
minli bir sıvıyla masaj yapılarak din-
lendirildiğini, bu uygulamadan son-
ra yeniden çıkan tüylerin yüksek fı-
yatla dünya pazarlannda ahcı buldu-
ğunu söylüyor. Firma yetkilileri, Tür-
kiye'nin bu alanda büyük bir potan-
siyele sahip olduğunu açıklayarak,
K
Eğer bürokratik engeller aşL
!
abilir-
se dünya kaztüyü sektöründe şaşırtı-
cı bir yere gelebiliriz,çünkü bizim kaz-
larunızuı tüyü gerçekten çok knliteli"
dıyorlar. Biz de bu önemli gerçeği
'özel haber'olarak burada açıklıyo-
ruz.
Kan kıza yoktortmak
azı kazlann da ille de kızlar ta-
rafından yolunmaya özel eği-
limleri olduğunun anlaşıbnası,
bu yönde yeni metotlar bulunmasıy-
la sonuçlanmış. Bu işle uğraşan 'kaz-
yolog'lann (kaz yolmayla uğraşan bi-
lim dalına 'kazyoloji' deniyor, bu da-
lın uzmanlan da 'kazyolog'oluyorlar)
belirttiklerine göre. bu tür kazlar ille
de kızlar tarafından yolunmak istiyor-
lar. Öteki metotlara tepki gösteren,
bağınp saldırarak karşı koyan kazlar,
kendilerini yolmak isteyen kızlara bir
kuzu sessizliğiyle teslim oluşlanyla
dikkat çekiyor. 'KazyoUst'ler (kaz
yolmakta uzmanlaşmış kızlara böyle
deniyor), bu işte kazandıklan bece-
riyle yüksek ücretli uzman elemanlar
olarak tanınıyor. lyi bir 'kazyoKst-kaz
yolucu kız'ın kazlar arasında ısrarla.
arandığı, önceden randevu vererek.'
çalıştığı, bu sektörde artık biliniyor.
Bu metotla elde edilen kaz tüylerinin
daha çok lüks otellerde kullanılan
yastık ve yorganlarda çok iyi randı-
man verdiği bilindiğinden piyasa de-
ğen de yüksek oluyor. Kaz yolmanın
başka metotlan olduğu söyleniyorsa'
da 'kazyolumşirketleri' kendi metot-'
lannın çalınmaması için bunlan özel
bir gizlilik içinde koruyorlar. Hatta
bu metotlann çalınmaya karşı sigor-
ta ettirildiği bile söyleniyor. Bu sek-
törün serbest piyasa ekonomisi için-
de giderek gelişeceğine kesin gözüy-
le bakılıyor. Şimdilik kaz kümesle-
rinden çiftliklere geçmiş bulunan 'kaı
endüstri ve tfcareti'nin ileride global
ricaretin en önemli alanlanndan biri-_
si olacağına inanan ekonomi çevTele--;
ri, bu çok degerli doğal kaynağın ge--
liştirihnesiyle elde edilecek kazancın
üzerinde duruyorlar. Biz de hayırü
uğurlu olsun istiyoruz. %