Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 1995 SAU
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bertrand Russell'ı algılamak...
Prof. Dr. COŞKUN OZDEMİR
ıp oğreneılığını gende daha guzel gunler'eıçtenınandığımbır
Tbırakarak doktor unvanı-
nı aldığım ve buvuk bır
aşkla kıtap ustune kıtap
okuduğum. okumaya
umutla bağlandığım
gençlık yıllanmda Bertrand Russell'ın
yenı bır kıtabını okumaya koyulmuş-
tum Daha once aynıyazann.lngılızce-
dençevınsını \.Ad]var'ınvaptığı"Fel-
sefe MeselelerT adlı kıtabını bıtırmış-
tım İkısı arasında da bu kez \ ıne Adı-
var ın buyuk vapıtı Tarih Bovunca
İHmve Duı" ı buyuk hey ecanla okudum
Kıtabın başindakı ıthaf eşı Halıde
Edip'e- yazısında dıle getınlen v e bu ıkı
ınsanınarasındakı ılışkıyıanlatansatır-
lar benı buvulemıştı Halıde Edıp, Is-
v ıçre'nın bır şınn kentınde bıraz av lak-
ça yaşadıklan sırada kocasma. "\dnan,
sen yaşamrvorsun, vegeter edivorsun.
Ruhunla. aklınla biraz \aşasan. mesela
felsefe okusan, bu sıkıntıdan kurtulsan"
dıyor ve bu uyannın ardından bu nefıs
eser ortaya çıkıyordu Bu ıkı kıtaptan
çok etkılenmıştım ve Russell ın venı
bır kıtabını okumaya can atıvordum kı
tş Bankası Yayınlan arasında Rus-
sell'ın "İlimden Bekledıklerinnz" ya-
yımlanmakta gecıkmedı Yaşam bu kı-
taplarla ne kadar guzelleşıyor ne buyuk
anlam kazanıyordu
Çevınyı yapan Avni Yakaboğlu'nun
onsozu ıle bu buyuk yazan bıraz daha
yakından tanıma fırsatına kavuştum
Tum kıtaplannı okuma duşuncesı bana
tanfsız sevınç venyordu Russell banş-
çı etkınlıklen ve yazılan nedenı ıle ha-
pısyatı>or, Çın e gıdıp hocalık >apıyor,
1950'de Nobel Ödulu nu kazanıyordu
Okuryazarlar daha sonra Kuba bunalı-
mında çok etkın bır rol oynadığını 7O'lı
yıllarda Amenkayı suçlavan Vıetnam
Mahkemesı'ne başkanlık yaptığını
anımsayacaklardır
Nefıs bır kıtaptı bu buvuk bır tat ala-
rak okuyor ve çok şev oğrenıyordum
"İHm ve Din" başlığını taşı>an beşıncı
bölumde Russell yaratılış, dın Tann
sorunlannı ele almakta goruşlennı. du-
şuncelennı aktarmakta ıdı Bu bolum-
de, buyuk bır umutla okuduğum oku-
maya, oğrenmeye. yaşama ve 'gelecek
sırada, henuz yırmılı yaşlanmda benı
dennden sarsan satırlarla karşılaştım
Bunlar akıp gıden zaman ıçınde uze-
nmdekı etkısını yıtırmeyen ve bunca
>ıl sonra çevreme, dostlanma yakınla-
nma ogrencılenme sıkça yıneledığım
anlatımlar olmuştur Şoyle dıyordu
Bertrand Russell (Yakalıoğlu'nun o
gunku Turkçesı ıle aynen alıvorum)
"Benim anlayabiMiğıme gore, âlemin
bir Yaratan tarafından \apılmış olduğu
hipotezınden çıkanlacak hususi bır te-
selli de yoktur. Vlem oy le de olsa âlem-
dir. boyle de olsa. Binsi size bır şişe ga-
yet kotu bir şarap satmaya kalkişsa da
'Buuzumsuyundandeğıl laboratuvar-
dayapılmıştır deseşarap sızedaha hoş
gelmez. Bunun gibı, şu tatsız tuzsuz kâ-
inatın maksad-ı mahsusla ımal edılmış
olduğunu farz etmekten ne çıkar bıt-
mem. Bazıian -aına içlennde Eddıngton
>ok- şu şekıide bir duşurıceden bir inşi-
rah payı çıkanyorlar: Âlemı Tann ya-
ratmış ise zembereğj tamamiyk boşa-
nınca, onu yeniden kurabilir divorlar.
Ben, kendi payıma. tatsız bır prosesin
danihavetekrarianacağını duşunmenın
nasıl olup da onu daha hoş gostereceği-
nı anlamam."
Bunca kıtap yazmış, bunca etkınlık
gostermış, boylesıne bılgı yuklu. aktıf
canlı bır yaşam surdurmuş duşunule-
bılecek en buyuk başanlan yakalamış
bır buyuk bılım adamı. fılozof ve dü-
şunurun, yaşamı tatsız bır proses (su-
reç) olarak tarumlaması ve onun sure-
gelmesını anlamsız bulması benı o genç
yaşımda ıyıce sarsmıştı
Russell hıç kuşkusuz dunyanın onde
gelen duşunurlerındendı ve oylesıne
renklı bır yaşamın ardından deneyım-
len, bınkımlen onu yaşamın tatsız tuz-
suz bır sureç olduğu yargısına goturu-
yordu Demek kı o denlı etkınlığı olan
bır ınsan gelecekte de guzel bir dunya
kurulabıleceğıne hıç mı hıç ınanmıyor-
du
Bu çok ılgınç şaptama benı yıllar bo-
>u duşundurmuştur Oysa o yaşlarda
guzel bır dunyaya, boyle bır dunyanın
kurulabıleceğıne ınanıyorduk O yıllar-
da ulkemızde pek çok olumsuzluklar
yaşıyorduk Cumhurıyet devnmlen ve
Anadolu aydınlanmasının ardından tek
partı yonetımını gende bırakarak de-
mokrasıye geçmıştık Ancak seçımle
ıktıdara gelmış olan partı bunun tadını
Vikarmamızaaslaızınvermıyordu Bır-
bınnı ızleyen antı-demokratık uygula-
malar \atan Cephesi faciasu universite
uzerindeki baskılar ve benzerlen ıle
acılar çektığımız tepkılerle dolduğu-
muz bır donemdı bu Ama bu engelle-
n aşacak, bu kotu yonetıcılerı devıre-
cektık Bu sıkıntılar elbette gende ka-
lacaktı Demokrasıve ınanan, ona gonul
veren ıktıdarlar ışbaşına gelecektı ve
halk onlan seçmesını bılecektı Hele 27
Mayıs la gelen ozgurluk ortamı ve ye-
nı anayasa ıle umutlanmız ıyıce artmış-
tı Turkıyedeartıksosyalızmgundeme
gelıyordu Emekçı halk yığınlan uya-
nıvor bılınçlenıyorlar ve yonetıme
ağırlık koymaya hazırlanıyorlardı O
yıllann ılencı yazarlan İlhan Selçuk,
Mumtaz SoysaL ıle Yon dergısı genç
kuşaklann tanımadığt Çetin \ltan,Tur-
kıye'deemeğe bılıme akla. ozgurluk-
lere ve ınsan haklarına dayanan, somu-
ruyu \ok eden, emperyalızme karşı bır
sosyalıst duzenın kurulacağına bızı
ınandınyorlardı Geleceğe umutla ba-
kıyorduk Gencı, somurucu, karanlık
ve karşı devnmcı guçlen elbette alt ede-
cektık Bu tanhsel gelışmenın onunde
kımse duramayacaktı
Sonra neler oldu0
Sonra buyük oyun-
lann sahneye konduğuna tanık olduk
Bu oyunu oynayanlar çok guçlu ıdıler
tlk dersı bırdurûst, namuslu burokrat-
tan, Planlama Musteşan Memduh Ay-
tûr'denalmıştım Turkı>e de fılızlenen
ılencı, antı-emperyahst akımlara ya-
kınlık duyan bu dene> ımlı ınsan, benım
aralannda bulunduğum bır grup gence
"Yazık ki Amerikadan vakamızı kur-
taramayız, boyle bir ginşimde hemen
başımtza bir Şark sorunu çıkanrlar"
demişti. Umut kırıcu ama galiba gerçe-
ğe uvgun bir saptamaydı bu. Bunu da
hiç unutmadım. V ıllar gectı. pek çok şey
oğreniyorduk. Turkiye'de buyuk bir
kargaşa (kaos), buyuk bır anarşı yasa-
nıyor ve iki kampa av nlan gençler bir-
birkrini olduruvorlardı. Turkiye'nin
onde gelen polıtıkacüan ve yoneücilen
elbırlığı. soz bırüfı ederekne > ondenge-
lirse gelsin ve amaçla olursa olsun bu
anJamsız, bu yıkıcı şiddetin karşısına ÇH
kamıyorlardı ve polıtıkacüann en unlu-
su "Bana sağcılara suç işliyor dedırte-
mezsiniz" dıyebılıyordu
Gencecık ınsanlann ardından, Turkı-
ye'nın değerlı ınsanlan, gazetecıler, oğ-
retım uyelen olduruldu Sağ-sol çatış-
masının yanı sıra sol fraksıyonlar ara-
sında da kıyasıya bır savaş süregelmek-
teydı
Sosyalızmı kurmak oyle pek kolay
gorunmuyordu Turkı\e"nın kendı ıç
dınamıklen ıle yol alma şansına sahıp
olmadığını goruyorduk CIA Ye;>ılKu-
şak (Green Belt) ve benzer kuramlar
uretıyor, çıkanna uygun duştuğu zaman
askenyonetımlendesteklıyordu Bert-
rand Russell'ı sık sık anar olmuştum
Bızım ku^ağın, ulkedekı ılencı guçle-
nn sosyalızmı kurma hayallen ve
umutlan altımızdan kayıp gıdıyordu
Banş ozgurluk emeğınustünlüğuege-
menolamıyorduTurkıve'ye Uygarlık,
demokratık ozgurlukler ınsan haklan
sosyaladalet akıl.bılımsellıkhıçbırşe-
kılde ıktıdara gelemıyordu Onlan dıle
getırenler, yazanlar ve yureklıce savu-
nanlar eksık değıldı ama, hıçbır zaman
toplumun on saflannda, yonetıcı konu-
mundayeralamıyorlardı Hattaçoğun-
lukla ozgurluklennı yıtınyor, yıllannı
hapıslerde geçınyorlardı Geçım sıkın-
tısı ıçınde bunalan. eğıtım yoksunu halk
şaşkmdı, nereye. nasıl destek vereceğı-
nı bılemıyordu Genellıkle oylannı ken-
dı çıkarlanna en aykın partıye venyor-
lardı Onlann Anadolu aydınlanmasın-
dan yararlanmasını, ekonomıden hak
ertığı payı almasını bınlen yıllardıren-
gel11yordu 80'lerde bır asken > onetım,
ınanılmaz şekıide ulkedekı neredeyse
tum kurumlan çokerttı ve karanlığa da-
vetıye çıkarttı Gençlık, ozellıkle ılen-
cı ve solcu gençlık ağır bır darbe yemış,
susturulmuş sındınlmıştı Unıversıte
bır bılım yuvası olmaktan ve bır guç
odağı olmaktan çıkanldı Bertrand
RusselPı gıttıkçe daha sık anıyordum
Tatsız tuzsuz sureç (proses) bunlar ol-
sa gerektı Nasıl da daha guzel bır dun-
ya ve Turkıye bekhyorduk Sevgı, kar-
deşlık. hoşgoru katılım paylaşma, de-
mokratık haklar, söz v e duşunce ozgur-
luğu, bırlıkte, banş ıçınde yaşama Oy-
sa doğuda acımasız bır teror tezgâhlan-
mıştı ve bu kez başka bırbıçımde, baş-
ka bır nedenle ama ulkede hıç kımse-
nın yaranna olmayacak şekıide dağlar-
da koylerdecınayetler Koylerbasılı-
yor, oğretmenler kurşuna dızılıyordu
Dunyada da en ılkel duzeyde etnık ça-
tişmalar ve savaşlar suregelıyordu, Kaf-
kasya'da anlamsız, amaçsız saçma bır
savaş sayısız can alıyordu Bosna Her-
sek'te çocuk katlıamı ve ığrenç bır ın-
sanlık suçu ınsanlann ve dunyanın ka-
yıtsız, duvarsız gozlen onunde sergıle-
nıyordu
Ülkede eyleme geçen bır karanlık
guç otellen, bınalan otobuslen bomba-
lıyor, kan dokuyor, olduruyor ve sakat
bırakıyordu Tum bu tanfsız acılara yol
açan gelışmeler karşısında 70'lenn
fraksıyonlannı anımsatırcasına Turki-
ye'nin aydınlan ınanılmaz şekıide bır-
bırlennı hırpalamaya yennde bır de-
yımle bırbırlennı yemeye devam edı-
yorlardı Yapılaıı açık saldınlar karşı-
sında laık Cumhunyetı, hukuk devletı-
nı, demokrasıyı savunma gereğı artık
tartışılmaz bır şekıide ortadayken okur
yazar aydınlanmız bu temel sorun kar-
şısında bıle bırleşemıyor, kendılennı
sosyalıst sayan bır kısım yemınlı antı
Kemahstler duygulannın şenatçılara
daha yakın olduğunu ılan edıyor, bır
grup da demokrası adına Kurtçu aynm-
cılığı benımsıyorlardı Zengin sofrala-
nnda zıyafetlere konup herturlu 'ilke'yı
gozardı ederek yukselen degerlen ve
kureselleşmeyı savunup bagımsızlığa
karşı çıkan, Lozan ı karalayıp Sevr'ı
yeğleyen koşe yazarlan. Sıvas'ta 37 ın-
sanın yakılmasına seyırcı kalıp halkj-
mıza bir şey olmamıştır dıye demeç ve-
ren dev let adamlan Benim memurum
işini bilir dıyen, anayasayı bır kez del-
sekneçıkardıyen cumhurbaşkanlan ve
en pespayesınden yolsuzluk, nışvet
soylentılen vedahanıce pıslıkler
Aydınlıklan savunmak ıçın hıç ama
hıç yılgınlığa duşmemek gerekıyor
Koşullar hıçbır zaman Mustafa Ke-
mal'ın Samsun'a çıktığı gunku kadar
elvenşsız değıldır Ama bunca yıl son-
ra Bertrand Russell'm soyledıklennı
çok daha ıyı algılayabılıyor bu buyuk
duşunurun ne demek ıstedığını çok da-
ha ıyı anlayabılıyorum
ARADABIR
MUHSİNE HELİMOGLU YAVUZ
Halkbilımci- Yazar
Ovgü Uzerine
Gazetecı ve yazar dostlanmla bır arada bulunmaktan al-
dığım keyfı hıçbır maddı değer karşılayamaz Bu neden-
le de onlann seslerı Melıh Cevdet Anday'ın deyışıyle,
"Benı mavı bır ıklım gıbı çağınr"
Cumhurıyet ın Ankara burosunda Mustafa Balbay'ın
odasında, Ekmekçi, Vecihi Tımuroğlu, Zıya Aksoy'la
buluştuğumuzda (Bır ara uğrayıp gıden Ece Temelku-
ran'la, sevgılı Işık Kansu'yu da saymalıyım elbette) yıne
boyle coşkulu anlardan bırısını yaşadık Ekmekçi "Bılıyor
musunuz, Vecıhı, Melıh Cevdet uzenne bır kıtap yazmış '
Server Tanillı'ye de telefonda, çok guzel bır kıtap yazdım
dıyor Anlayacağınız kendı kıtabını kendısı ovuyor" dedı Tı-
muroğlu bunun uzenne "Ne yapayım, eğer başkasının öv-
mesını beklersem belkı omrum yetmez, lyısı mı kendım
öveyım"dıye karşılıkverdı Bu goruşe katılan Ekmekçi, ko-
nuyu daha da gelıştırerek "Zaten ınsanın yaptığı bır ışı, baş-
kasının ovmesını beklemesıyle padışahlann dalkavuklann-
dan ovgu beklemelen arasında, pek bır fark yoktur" dedı
Bunun uzenne aramızda hararetlı bır tartışma başladı
Öyte ya, bır urunun ıyı ya da kotu olduğunu, onu yapan-
dan, yaratandan daha ıyı kım bılebılır kı Ona verdığı eme-
ğı, zamanı yaratım surecındekı çektığı sancıyı, duygu gel-
gıtlerını, duşun zorlamalarını yaratıcısından daha ıyı kım bı-
lebılır Zaten, gorduğum kadarıyla, yaptıkları her ış ıçın,
başkalanndan sureklı ovgu ve kutlama bekleyen ınsanlar,
bır bakıma kendılenne guvensız ınsanlardır Yaptığım bır ışe
kafam ve yureğım ıyı dıyorsa başkalarının kotu demesının
pek anlamı olmamalıdır Ama kendım yaptığımı ıyı bulmu-
yorsam, bu kez de başkalarının ıyı demesı pek onem taşı-
mamalıdır elbette
Hem ınsanın kendı yarattığı guzellıklen sevmesınden ve
bununla ovunmesınden daha doğal ne olabılır kı Bunu
Montaigne "Deneme/er"ınde ne guzel soyler "Çocukla-
rımızı bızden olduklan ıçın severız Etlerıne etımız, kemık-
lenne kemığımız denz ama bızım dunyaya getırdığımız da-
ha başka şeyler var kı, hıç de çocuklanmızdan aşağı kal-
maz Ruhumuzun, kafamızın, bılgımızın doğurduğu ço-
cuklar, bedenımızden daha yuksek bır yanımızın meyva-
landır ve daha da çok bızdendırler Bız bu çocuklann hem
ana/an hem babalanyız Bunlar ıyı şeylerse, bıze daha faz-
la şerefgetınrler çunku otekı çocuklanmızın degerlen, bız-
den çok kendılennındır, bızım onlardakı payımız pek su-
dandır Benkılennse butun guzellıklen, butun ıncelıklen,
butun olgunlukları bızımdır Boyle olduklan ıçın de bıze da-
ha yakın, daha bağlıdırlar Augustus'fan ya çocuklannı ya
da bızlen bu kadar beslemış yazılannı gommesı ıstensey-
dı, çocuklannı gomerdı Gommese gunah ışlemış olurdu "
Gorulduğu gıbı, bır noktada Ekmekçi ıle Tımuroğlu'nun
goruşlenne katılıyorum katılmasına ya, Mustafa'yia ben yı-
ne de bu"kendını ovme" ışınde bıraz çekımserız doğrusu
Çunku, yıne Montaıgne'ın deyışıyle "Bana, doğru gelen
hıçbır şey yoktur kı, yanlış gıbı de gelmesın "
(*) Timuroğlu şımdı de "Cahıt Külebi: Hırçın ve Lınk' ad-
lı kıtabını çıkardı (Başak Yayınlan)
DUYURU
CERRAHPAŞATIP FAKULTESİ PROF DR UĞUR
DERMAN BURSU KOMİSYONU'NDAN BİLDİRİLMİŞTİR
Bır sure once kaybettığımız, değerlı arkadaşımız,
Prof Dr UĞUR DERMAN adına Cerrahpaşa Tıp Fa-
kultesı oğrencılerıne EĞİTIM BURSU, genç araştır-
macılara BİÜMSEL ARAŞTIRMA ODULU venlecektır
Bu amaçla Turkıye Iş Bankası Aksaray Şubesı'ride
21653 numarası ıle Prof Dr UĞUR DERMAN BURSU
hesabı açılmıştır
Katkıda bulunmak ısteyen kurum, kuaıluş ve kışıle-
re duyurulur
Saygılanmızla,
Prof. Dr. UĞUR DERMAN
BURS KOMİTESİ
20 Aralık 1994: Bir dönüm noktası...
Memur sendıkalan ve meslek örgütlen başanya ortak ımza atmıştır.
Bundan sonrakı hedef, 20 Aralık 1994'ü ıyı tahlıl ederek, kısır pohtık
tercıhlen bır yana bırakıp kahcı pohtıkalarla kurumsallaşmayı
sağlamaya yönelık çızılmelıdır
Dr. MEHMET ALTINOK^«Acrra Tobip Odası Başkaru
1
960 sonrası toplumda oluşan ha-
reketlılık ve yonetım erkını den-
geh bır bıçımde paylaşma ıstem-
len, 1971 ve 1980 anfesınde
akılcı ve gerçekleşebılecek he-
deflere yoneltılememıştır Bu
'hedef şaşırma'nın nedenı, kısmen sıyasal
ıktıdarlann ve egemen zıhnıyetlenn planlı
ve taraflı yonlendırmesıdır Ancak 'emek
cephesi' olarak adlandırabıleceğımız genış
halk kesımını, haklı ıstemlerdoğrultusunda
yonlendırmesı gereken zıhnıvetlenn de he-
def saptama konusunda çok başanlı olama-
dıklan açıktır Toplumu oluşturan kesımle-
nn yonetımerkını temsılen pay laşabıldıkle-
n katılımcı demokrası modelıne ulaşmayı
sağlayabıkcek, akılcı hedeflen ve bu hedef-
lere ulaşmada kalıcı polıtıkalan olan orgut-
lulukler oluşturulamamıştır
Guçlerdengesı hesaplanmadan oluşturu-
lan polıtıkalar 1980 oncesınde buyuk bır
kaos varatmış ve egemen zıhnıyetler. bu or-
tamı bahane ederek 12 Eylül 1980 darbesı-
ne zemın bulmuştur
Demokratık toplum orgusunun, 12 Eylul
1980 ıle uzennden ağır bır sılındır geçınl-
mıştır Darbe öncesmde 'hemen vekestirme-
den kurtuluş' anlayışı ıle alternatıf oluştur-
maya çahşan orgutlulukler, asken darbe
sonrasında dağılmış v e etkın pohtık yaşamın
dışında kalmıştır
Yıtınlen haklann gen alınması ıçın
1988'den ıtıbaren, 1980 oncesı çeşıth sen-
dıkalarda orgutlu mucadele veren ışçıler,
seslennı duyurmaya başladı
Sıyasal tanhımıze '89 Bahar Eylemleri'
olarak geçen, sıyasal yapılanmalardan ba-
ğımsız, meşru ışçı eylemlen, toplumun obur
emekçı kesımlen ıçın de bır sılkınışe neden
oldu
Bu atmosfer ıçınde kamu çalışanlan da
çeşıth eylemlerde bulundu Bıranlamda ey-
leme potansıyel olarak hazır kıtlenın kendı-
lığındenlığı bıranlamdaıseorgutlerdekı et-
kın çabalannın urunudurbudonem Sonuç-
ta, kamu çalışanlan kısmı bır maaş artışı al-
dılar Amacı ve ıstemlen akılcı olmayan,
salt maaş artımı ıstemlen on plana çıkan 89
eylemlen sonrasında meslek orgutlennın et-
kınlıklennde hızlı bır duşuş olmuştur
Doksanlı yıllann başinda ıse kamu çalı-
şanlan yenı bır orgutlenme bıçımı ıle tanış-
tılar Memur sendıkalan Tum kamu kesı-
mınde bır bın ardınca memur sendıkalan
kuruldu
Dort yıl ıçınde memur sendıkası kavramı
yerleştı ve meşrulaştı Sıyasal ıktıdan pay-
laşan polıtık y apılanmalarbıle kendı doğrul-
tulannda memur sendıkalan kurma çabası-
na gırdı
Ancak memurlann sendıkalaşması han-
tal ve merkezı dev let y apılanması ıçın onem-
h zoriuklar ıçenyordu Bu zorluklar. sı>asal
ıktıdann taraflı bakışı ıle bırleşınce ulusla-
rarası sozleşmelere ımza atılmasına karşın,
kamu sendıkalan bır turlü vasallaştınlma-
mıştır
Sınıf temelınde \ukselen bır orgutlenme
modelı olan memur sendıkalanna karşı mes-
lek orgutlen, sağhklı bır yorum getıremedı
Yıllardır kuruluş yasalannı zorlayarak sen-
dıkal ıstemlere karşılık vermeye çabalayan
meslek orgutlen sendıka meslek orgutu
ılışkısını sağlıklı bırbıçımde kuramadı
tşkollannda sendıkal orgutun olmadığı
dönemlerde kunılmuş olan meslek odalan-
nın ışlevlen, mesleğın bılımsel standartlar-
da uygulanmasının sağlanması uyelennın
hak ve çıkarlannın savunulması, hızmetın
kamu varanna olmasının denetımı, vb gıbı
çok genış bır spektrumda tanımlanmıştır
Aynı ışkolunda sendıkal orgutlenme oluş-
tuktan sonra, meslek odalanmn rasyonel go-
rev analızlennı yaparak sendıkal ışlevlennı
tedncen sendıkalara devretmelen gerekı-
yordu
1994'e gelındığınde memur sendıkalan,
buyapılan ıle ulaşabıleceklen uye sayısına
ulaşmış, eylemlen maaşartış donemlen ıle
sınırlı kalmaya başlamıştır Son bır yılda
memur sendıkalan ve meslek orgutlennın
ortaklaşa başarmaya çalıştıklan hak arama
eylemlen, kamuoyunda salt maaş artış ıs-
temlennın tezahuru olarak algılanmaktadır
Bu yanlış goruntuden bır an once kurtul-
mak gerekmektedır
Son altı ayda emeğı ıle geçmen genış kıt-
lelenn ıçıne duşurulduğu bunalım, 20 Ara-
lık 1994'te son yıllann en buyuk memur ey-
lemıne ortam hazırlamıştır Yonetım kadro-
lannın engelleme çabalanna karşm yuz bm-
lerce memur, haklı ıstemlennı sıyasal ıktı-
dar ve kamuoyuna duyurma konusunda çe-
şıtlı eylemlerde bulundu Memurun hak ara-
ma eylemlen, o denlı kabul gormektedır kı
eylemın başansı sendıka ve meslek odala-
nnda orgutlu memur kıtlesının çabalan ka-
dar. hızmetı alan halk kıtlelennın desteğı ıle
sağlanmıştır
20 Aralık 1994 başanlı bır eylemdır An-
cak, 21 Aralık 1994ıtıbanyladeğerlendınl-
dığınde başan katsayısı hızla duşmektedır
Bu nedenle, 20 Aralık 1994 un başansını
akılcı ve kalıcı polıtıkalar ıle surdurmek zo-
rundayız 20 Aralık 1994. orgutlu emeğın ıs-
temlennı genış kıtlelerle bırleştırebıldığı.
kendım ıyı anlatabıldığınce haklannı elde
edebıleceğını gosteren bır dönum noktası-
dır
Memur sendıkalan ve meslek orgutlerı
başanya ortak ımza atmıştır Bundan sonra-
kı hedef, 20 Aralık 1994'ü ıyı tahlıl ederek,
kısır pohtık tercıhlen bır yana bırakıp kalı-
cı pohtıkalarla kurumsallaşmayı sağlamaya
yonelık çızılmelıdır
Meslek odalan ve memur sendıkalan, hız-
met sektorlenndekı çalışanlann haklannın
savunulması, eğıtım ve hızmet denetımı,
halkın çıkarlannın korunması. demokratık
hak ve ozgurluklenn tartışma ve savunulma-
sı alt başhklannda ozetlenebılecek bır go-
rev anlayışı ıle etkınlıklerde bulunmalıdır
Hedef çok açıktır Toplumu oluşturan ke-
sımlenn temsılen yonetım erkını paylaşa-
bıldıklen etkın olabıldıklen katılımcı de-
mokratık y apılanmanın sağlanması Bu ya-
pılanma ıse yıllann emeğı ıle orulmuş dev-
let dışı orgutlenn kurumsallaşması \e ıs-
temlennı kalıcı pohtıkalarla ıfade etmelen
ıle oluşabılır
PENCERE
TARTIŞMA
V 9
Uç renk Çakıcı: Beyaz
^ ^ • ^ ^ rtada
M ^ ^ Kieskmski yok
M • ama "L ç Renk
• • Beya?"
^L M fılmının ucuz
^ ^ ^ ^ ^ bır versıyonu
gazete koşelennı doldurmuş
durumda "Med\'a'
>
*nın
u
Sen
bu kadannı bil yeter, gerisine
karışma" dedığı "namus"
oy kusunun gorunen yuzunde
fılmın ana ızleklennı
(temalannı) bulmak olası
Ne oluyordu fılmde kabaca9
Fransız bır kadınla evlenen
Polonvalı genç bır adam
(Korol Korol) "cinsel
yetersizJik" yuzunden
bır anda kendım kapının
onunde bulur Kansını
sevıyordur, ama kansı
(Domınıque) "o haliyle" artık
onunla bırlıkte olmak
ıstememektedır
Bır anda kendım dılını hıç
bılmedığı (ya da az bıldığı)
ulkenın ortasında beş parasız
yapayalnız bulan adam, bır
bavulun ıçınde ulkesıne doner
Sonra ansızın gelen bol para ve
unutamadığı kansı
Korol Korol kansı
Domınıque'ı Varşova'ya
getırmek ıçın defalarca
telefon eder ama her seferınde
telefon suratına kapanır
Sonunda muthış planıru
uygulamaya koyar ve kansını
"ümarhane" ıle randevuya
çağınr
Kıeslovvskı'nın şıırsel
anlatımını bır yana bırakırsak,
terk edılen koca,
hâlâ kocasını ucundan da olsa
seven bır kadın ve en ınce
aynntısına kadar hesaplanmış
bırtuzak
Bu sıze bır şey anımsatmı\or
mu° Yolsuzluklan,
pıslıklen, karanlık ılışkılen
yeraltı dunyasını v b atın
genye Alaattin Çakıcı ıle
UğurKılıç (Çakıcı)
hesaplaşması kalıyor Zaten
bıze de olayın salt bu sınırlar
ıçınde kaldığı yutturulmak
ıstenıyor
Keşke Kıeslovvskfde
bıle bu denlı basıt
değıldı olay
Bu denlı namuslu,
safve "yöce"
En azından, Korol'un
fılmın son karelennde
kansını durbunle ızlerken
döktuğu gozyaşlan "timsah
gözvaşlan" değıl
Bır fılmı yaşamla
karşılaştırmak elımızde
olmadan, ırademız dışında
gelışen bır olaydır
En kayıtsız fîlm ızleyıcısı bıle
fılm boyunca kendım
"alt tarafi bir fılm bun
dıyerek avutan bın bıle,
kendım yakalayan kareler
bulacak ve bır an hukmetmeye
kalktığı ıradesının yumuşak
kollanna kendım teslım
edecektır
Bu kaçınılmaz
Evet sınemaen katı,
en planlı ve en acımasız
ınsanlan bıle bır yerden
vakalayabılen bır sanattır
Tum duyumlannızı katarak,
kapah bır mekânda önunuze
sunulan anlamiı karelen
•"taammuden*
1
ızlerken
başka seçeneğınız kalmıyor
Yoksa Alaattin Çakıcı
bulunduğu yerde
Kıeslovvskı'nın bu
fılmını mı ızledı de
planlannı yururluğe
koydu
9
Buna ınanmamızı kımse
beklemesın1
A. Mümdaz İdil
Uygarlığın Dışalım
ve Satımı?..
Bız Turkler, Orta Asya bozkırlanndan kopmuşuz Ana-
dolu'ya yerleşmışız, Balkanlar'a sarkmışız. Avrupa'nın go-
beğıne dayanmışız
Az buz seruven değıl1
Osmanlı tarıhı fetıhle ozdeştır
600 yıllık ımparatorluğu azımsamak kımın haddıne!..
Geçmışımızı abartanlar şışınıyorlar
"- Osmanlı, gıttığı yere uygarlık goturdu, adaletı sağ-
ladı, duzen kurdu "
Doğru m u '
Ancak bu laf yalnız Osmanlt ıçın soylenmez, yeryuzun-
dekı buyurganların savıdır, Fransız Afrıka'ya, Ingılız As-
ya'ya uygarlık goturmedı mO
Marks'ın can yoldaşı Engels, eytışımsel bır yaklaşım-
la somurgecılığın olumlu yanlannı dıle getırmez mı'' So-
murgecılık, Afrıka'nın balta gırmemış ormanlannda ve As-
ya'nın bataklıklarında yuzyıllardan ben uyuyan yeriı halk-
lan sılkelemedı mı9
Somurgecı olmasa gen toplumlar
postayı, telgrafı, demıryolunu, elektnğı nereden tanıya-
caklardı? Engels, Batılı emperyalıstın durgun ve mıskın
toplumlan sılkeledığmı vurgulayarak gerçeğın otekı yuzu-
nu gozler onune serıyor
Ingıltere Hındıstan'a az şey mı goturdu'7
.
Pekı, babasının hayrına mı goturdu9
Londra'nın lord-
lan, Asya'nın ılığını kemığını somurduler, Afrıka'da yapma-
dıklan kalmadı, metropoldekı parlamenter rejımın dayan-
dığı ekonomık duzen, somurge ımparatorluğunun kay-
naklarından beslenıyordu
Osmanlı'nın sıcılınde ne var^
Osmanlı'nın fethettığı topraklarda ışledığı gunahlar, Av-
rupalı somurgecıye oranla devede kulak kalır.
•
"Yenı Dunya Duzenı" uzerine dtş kokenlı bır propagan-
da ortalığı tozutuyor, Amerıka az gehşmış pazariann can-
lanmasını ıstıyormuş, her yana demokrası goturuyormuş,
butun dunyaya uygarlığı yaymak amacındaymış
Yenı laflar değıl bunlar
Eskıden somurgecı, zorla gırdığı topraklara demıryolu
doşer, telgraf dıreklerı çakar, elektnğı goturur, pazannı ge-
nışletmek ıçın elınden gelenı yapardı, dunya ele avuca sı-
ğan bır gezegene donuşmese, kapıtalızrmn somurusu
nasıl ışleyecek? Metropolun zengınleşmek hırsına ne kı-
talar dayanır, ne okyanuslar
Ama, madalyonun otekı yuzunu çevırdığımız zaman or-
taya bır rezalet çıkıyor
Kan-ı revan ıçındekı bır dunyada, yoksullaıia zengınler
arasındakı uçurum, 19'uncu yuzyıidan bu yana dunma-
dan dennleşıyon gunumuzde bır mılyarlık Musluman coğ-
rafyasındakı ısyan, koktendıncılığe sapıyor "Yenı Dunya
Duzenı" dunden yarına suregelen somurunun laf ola be-
rı gele dılımıze yansımasından başka bır şey değıl
ABD'nın dunyaya demokrası yayma oykusune gelınce,
doğrusu parmak ısırılır' Kuveyt ortada, Suudı Arabıs-
tan'ın maşallahı var
1
Kapı komşu Meksıka bıle evlere
şenlık
Washıngton, kımı, nerede, ne zaman demokratık bas-
kılarla bunaltacağını ıyı bılır, "en çokgözetılen devlet'öu-
rumundakı Çın'e ağzını açıyor mu
7
Turkıye'de 12 Eylul faşızmını sonuna değın destekle-
yen guç, ABD değıl dP
Amenka'nın komisyonculuğunuTurkiye'de yaparak çı-
kar sağlanır, para kazanılır, ama demokrası yapılamaz.
Halkın durulgucunu devınıme geçırmek ıçın el ele uğ-
raş vermekten gayn bır yol ve yordam şımdıye kadar keş-
fedılemedı, demokrası savaşımını alınterı dokerek yurut-
mek zorundayız
Hem de el ele .
Çunku bu yolda el ele verebılecek olanlann sayısı da
pek çok değıl .
CENGİZ
GÖKÇE
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve
hür ve bir orman gibi
kardeşçesine
Sen her zaman düşüncelerinle
aramızdasm.
AĞABEYt ve
ARKADAŞLARI
natura
Ş E K E R
BAYRAMINDA
Bafa Gölü milli Parfcı Içinde,
Göl Kıyısında Insanın însanla,
însanın Doğayla Kocaklaşıp
Özdeşleştiği Otantlk Bir Ortam
ve Kİmsenin Görmedîğl Yerlere
Günlük Geziler
AYSEL TURİZM
Olgunlar sokak 2/4 Bakanlıklar-ANKARA
Tel 417 21 36 Fax, 418 34 69
T.C.
KARŞIYAKA1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Sayı 1994 320
Mahkememızde davacı Kadnye Çakıltaş tarafından davalı Ce-
vat Çakıltaş aleyhıne açılan boşanma davası nedenıyle
Davalı Cevat Çakıltaş'ın tum aramalara rağmen bulunamadı-
ğı ve adresı de tesbıt edılemedığınden Karşıyaka 1 Aslıye Hu-
kuk Mahkemesı nın duruşma salonunda 14 2 1995 gunu saat
11 00'de bulunmaM veya kendısını bır vekıl ıle temsıl ettırmesı
hubusu ılanen teblıg olunur 30 1 1995 Basın: 5597