30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 1996 SALI 12 DİZtYAZI • Çin Komünist Partisi'nin üye 2 } sayısı 60 milyon dolayında. Yani yaklaşık her 20 kişiden biri KP üyesi. Özellikle reformların hızlandırıldığı son yıllarda eşitlik ilkesinin zedelendiğini düşünen pek çok KP üyesi, gidişe 'hayır' demiş. Ancak temel anlayış etkin olmuş. • Çin'in insan hakları konusuna yaklaşımı biraz farklı: 'Mide, beyin kadar önemlidir.' insan haklarını algılayışları da şöyle: 'En önemli insan hakkı, kişinin yaşama hakkıdır. Yüzyılın başında açlıktan ölümler çok sık yaşanan bir olaydı. Oncelikle bunu önledik.' Sosyalizmölmedi Tiananmen Alanı bir milyon kişiyi yutabiliyor. Yasak şehrin girişindeki balkon, alana en 'hâkim' yer. Çin yöneticileri 'büyük' konuşmalannı buradan yapıyoriardı. Dünya, bu alanın adını en çok 1989'da duydu. Öğrenci eylemleri, dünyaya bir 'demokrasi özlemi' otarak yansımasına karşın, Çinli yöneticiler buna katılmıyor. İ SovyetleryenildiDış dünya Çin'deki gelişmeleri genel olarak Batilı televizyon ve haberajans- lannın geçtikleri haberler aracilığıyla tanıyor. Tüm dünyada tek politika haline ge- tirilmeye çalışılan, "pür-özeUeştirme'" ve "kaüksız-serbest piyasa" Çin ıçin geçerlı değıl. Daha doğrusu Çin yöneticılen bu tür değerlendirmelen kökten reddediyor- lar. Kapitalist ülkelerin iddia ettiği gıbı sosyalizmin yok olmadığını iddia eden Çin yöneticilerinin bu konudaki yakla- şımlan satır başlanyla şöyle: - SSCB'nin çökmesinden sonra dün- yada böyle bir göriiş hâkim oldu. Oy- sabiz yeryüzündeki her beş kişiden bı- rinin yaşadığı bir ülkeyiz. Adımızda sosyalizm var \e bunu düşürmeyece- ğiz. SSCB. dünyada kendi sistemının etkin olması ıçin gücünü aşan bir çaba harcadı. Bu süreçte geleceğı görmekte de zorlandı. - Bugün sosyalizm açısından durum şudur; sosyalizm ölmemiştir, So\yetler yenilmiştir. Bu olay tabii ki sosyalıst dûşünce açısından olumlu bir şey de- ğildir. Bir gerilemedir ama yok oluş de- ğildir. - Ancak bu gerileme bizim karamsar olmamızı gerektırmez. Tarihe bıraz de- rin baktığımızda. kapitalist sıstemın. sosyalist anlayıştan çok şey aldığını gö- rürüz. Sosyalizm kendisini koruma kaygısı içinde bilgi çağındaki dönüşü- mü ve rekabetçi anlayışı yakalayama- dı Biz zamanla bunu başaracağız. - Sosyalizmin gerilemesınin ve bu- nun yerini doldurma iddiasında bulu- nan kapitalist anlayışın insanlığın so- raılannı çözeceğıne ınanmıyonız. tn- saılık orta vadede, sosyalizmin daha iısancıl bir sistemolduğunu anlaya- cık. Çin"de bu yaklaşım Komünist Parti- si'nin en sıradan üyesinden tepedeki yjneticilerine kadar hemen herkeste hikim Bu ortak yaklaşım ÇKP'nın et- knliğinin cıddi birbiçimde sürdüğünü gisteriyor. Donüşümün sırrı Çin'de değişim, yaşamın her alanında hissediliyor. Ancak değişim, 'geç mişteki tüm degerlerin üze- rine sünger çekmek' anlamına gelmiyor. Şanghay'da Yu Parkı'ndaki bu çocuğun giysisinde biraz 'abartma' var ama başta restoranlar olmak üzere dışa dönük yeıierde çalışanlann çoğu gelenek- sel giysileri yeğliyor. (Fotoğraflar: Mustafa Balbay) Pekı ÇKP bu dönüşümü nasıl başar- d? Bir diğer yaklaşımla SSCB ya da dğer Doğu Bloku ülkelerinin komünist prtileri gibi neden çökmedi? Bu sorunun da çok farklı pencereler- den verilmış yanıtı var. ÇKP yönetici- lerinin verdiği bilgileri satır başlanyla aktaralım: - Biz Komünist Partisi olarak deği- şımin kaçınılmazlığını gördük. Bunu ÇKP'yi kapatıp yeni partilerin yapma- sı >erine yine aynı parti çatısı altında yapmayı yeğledik ve başardık. - 1949'daki Çin devriminde diğer sosyalist de\ rimlerden farklı bu- durum var. Biz orada ulusal burjuvaziyi yad- sımadık. Nitekim, partı amblemindeki 4 yıldızdan biri ulusal burjuvaziyi tem- sil ermektedir. - Bu yaklaşım temelinde. üretim araçlannın kullanımını özel kişilere devretmek çok zor olmadı. Biz bunu yaparken de yapmadan önce de ülke içinde sosyalist anlayışm düşmanlan vardı. Bununbilıncinde olarak dönüşü- mü gerçekleştirme karan aldık. Katıksız eşıtlığın yaşama geçırilme- si ıçin yıllarca çaba harcayan Komünist Partisi'nin üyeleri reforrnlara tümüyle evet deyip işe koyuldu mu? Hayır. Çinli yetkililer bu konuda ya görûş belirtmiyorlar ya da ortadan birkaç şey söylemekle yetiniyorlar. Çin Komünist Partisi'nin üye sayısı 60 milyon dolayında. Yani yaklaşık her 20 kişiden biri KP üyesi. Özellikle re- formlann hızlandınldığı son yıllarda eşitlik ilkesinin zedelendiğini düşünen pek çok KP üyesi gidişe "hayır" demiş. Ancak temel anlayış etkin olmuş. Son dört-beş yılda parti ilkelerine muhale- fet ettiği gerekçesiyle 2.5 milyon dola- yında KP üyesinin partiden atıldığını daha önce vurgulamıştık. Tiananmen'in anlamı Burada akla ilk şu soru geliyor: -1989 ilkbahannda Tiananmen Ala- nı 'ndaki eylemler. düzene muhalefet eden, demokrasi isteyen kesimlerin se- sini mi ifade ediyordu? Bu soruya hemen u evet" ya da "ha- yır" karşılığını vermek olası değil. Tiananmen olaylan dünya basımna şöyle yansımıştı: - Çin'de baskıcı sisteme muhalefet eden üniversite gençliği başkaldırdı. Çin yönetimi kanlı bir girişimle bu ey- lemi bastırdı. Olayı bir de Çin Komünist Partisi yöneticilerinden dinleyelim: - Hayır. bu olaylar demokrasi istemi- ni dıle getirmiyordu. Üniversite genç- liği arasında düzene muhalefet edenler var. Bunu yadsırruyoruz. Ama kesinlik- le saptadığımız şu gerçek var: Olaylar bastınldıktan hemen sonra. gösterileri düzenleyen 20 öğrenciden 18'i ABD'ye kaçtı. Bunlann pek çogu ABD basınında da boy gösteriyor. Buna ne buyrulur? ÇKPMiler şöyle devam ediyor: - Nasıl SSCB'de, Romanya'da art ar- da süren gösterilerle sosyalist yönetim çökertildiyse, bunu bazı güçlerÇin'de de yapmak ıstedi ama başaramadı. Bu iddıalann büyük bölümü, Ti- ananmen olaylan üzerine ÇKP'nin ha- zırlattığı kitapta yer alıyor. Başta ABD olmak üzere Batı'nın Çin'deki insan haklan olayına yaklaşı- mı belli: - Ülkenizde demokrasi yok. Rejim aleyhtarlannı yaşatmıyorsunuz. Siste- miniz baskıya dayalı olarak ayakta du- ruyor. Çin'in insan haklan konusuna yak- laşımı ise biraz farklı. Şöyle diyorlar: - Mide. beyin kadar önemlidir. Ardından da insan haklannı nasıl al- gıladıklannı aktanyorlar: - En önemli insan hakkı, kişinin ya- şama hakkıdır. Biz oncelikle bunu ba- şarmaya çalışıyoruz. Bu yüzyılın baş- lında Çin'de açlıktan ölümler çok sık yaşanan bir olaydı. Oncelikle bunu ön- ledik. Herkesin doyması için çalışıyo- ruz. Siyasi kararlan alırken de otoriter bir yaklaşımımız yok. Bir yasanın çık- ması için aylar geçiyor. Çünkü, yasa- run ülkeyi nasıl etkileyeceği, getirecek- leri görürecekleri uzun uzun tartışıh- yor. İlkelerden ödün yok Bu değerlendirmeden sonra şu çıkı- şı yapıyorlar: - Gerçekte Batı, insan haklannı biz- den daha fazla ihmal etmektedir. Örne- ğin. ABD'nin Alaska Eyaleti'nde her yıl yüzlerce kişi donarak ölüyor. Bu, ABD yönetiminin oradaki insanlann yaşamını hiçe saymasıdır. insan haklan konusu özellikle ABD'nin zaman zaman Çin'e karşı kullandığı bir koz. Ancak Çinli yetki- liler bu konuda ilkelerinden ödün ver- mediklerini ve vermeyeceklerini vur- guluyorlar. Çin'in Batı'ya sorduğu bir diğer so- ru da şu: - Sovyetler Birliği yıkılınca hepiniz sevindiniz. Her şeyin güllük gülistan- lık olacağını düşündünüz. Hâlâ aynı fi- kirde misiniz? Sorunun yanıtını kendileri veriyor: - Hayır. Ne yazık ki yeni düzen ku- rulamamıştır. Aksine beraberinde yeni sorunlan getirmiştir. Insanlık kapita- list yaklaşımın da sorunlara çare ola- madığını er ya da geç anlayacak. Biz dünya sorunlan karşısında bağımsız tutumumuzu sürdüreceğız. Yarın: Çin'in gidici Müsliimanları ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Yücel Kanpolat'la Söyleşi:(5) Sepçe Neyle Avlanır? Prof. Yücel Kanpolat, çalışmalannı anlatırken heyecan- lanıyordu. Çağrılar, başanlar artık ardı ardına gelmeye baş- lamıştı. Şöyle diyordu: - Hemen arkasından da Surgical Neurology adlı dergi, yaptığım uygulamaları, özellikle kanser ağnsı için yeni baş- tan yazmamı istedi. Onu da işte bugünlerde yazmak duru- mundayım. Bu dönemde Türk beyin cerrahlan olarak yap- tığımız bir başka önemli katkı, üç enternasyonal kongreyi 1994 yılında Türkiye'de organize etmemizdi. "On birinci Avrupa Fonksiyonel Nöroşirurji Kongresi"ni Antalya'da dü- zenledik. Bir diğerini Hacettepe Üniversitesi'nden Aykut Erbengi hocamız, gene Antalya'da Avrupa Pediatrik Nö- roşirurji kursu olarak düzenledj. Bir diğerini de yine Hacet- tepe'den Prof. Dr. Tunç Alp Özgen, Avrupa Beyin Cerra- hisi kursu olarak tzmir Çeşme 'de düzenledıler. Bu üç kong- renin de bilimsel içeriği çok iyiydi. Sosyal programlan mü- kemmeldi. İnsanlar gerçekten lyi izlenimlerie aynldılar. Bu da tabii, Türkiye'nin bilimsel kredisi açısından önemliydi. Gene geçen yıl Hacettepe Üniversitesi'nden Doç. Dr. Sel- çuk Palaoğlu Avnjpa beyin cerrahisinde en iyi araştırma ödülünü aldı. Türkiye için Avrupalı mıdır değil midir mese- lesinin tartışıldığı bir ortamda, Türkiye'nin bilimde, beyin cerrahisinde Avrupalılığın ya da evrenselliğinin bir tesciliy- di bu. Şimdı tekrar ağnya dönmek ıstiyorum. insanlar sansas- yonu seviyorlar. Bu gözle bakınca tabiidir ki yaptığımız uy- gulamalarla ağn sorunu tümüyle çözümlenmiş değildir. An- cak ağnda özellikle kanser ağnlarında tek taraflı kanser ağ- nlannda, saynların (hastalann) öbür yöntemlerie ağrılan geç- miyorsa. tanımladtğımız uygulamalar, hastalarda rahatlık sağlayabilecek önemli bir katkıdır. Artı, son yıllarda özellik- le, stımülasyon (uyan), ilk başta tanımladığım yöntem ve morfin pompalan, ağn cerrahisinde, bu harabiyet cerrahi- sinin önüne geçmişti. Gerekçeleh de bu uygulamalann da- ha az yan etkisi olduğu sayı idi. Ama, bizim bilgisayarlı to- mografi eşliğinde, seçilmiş hastalarda gerçekleştirdiğimiz yöntemlerimizin, komplikasyonlannın çok az olması, etkin- liğinin fazla olması, bana göre bu uygulamalar için bir ge- lecek göstermekte. Ve unutmayın ki dünya nüfusunun önemli bir kısmı kan- ser hastasıdır ve kanser hastalarının aşağı yukan hastalığın başlangıcında yüzde 10-20'sinde termınal dönemde, yani son dönemlerınde, aşağı yukan yüzde 70-80'inde ağn çok artar, bu ağrılann da aşağı yukan yüzde 20'lik bir grubuna ise cerrahi dışındaki yöntemlerie yarariı olmak mümkün de- ğildir. İşte bu ağnlan kontrol etmek ıçin bizim belli yöntem- leri kullanmamız gerek. Tabii burada çok önemli bir şeyi tekrar vurgulamak istiyorum: Heryöntemin başansı, tıpta bu yöntem için hasta seçimindeki başarıya bağlıdır.' - Ne demek o? - Yani şu: Şimdi, serçe neyle avlanır? Serçe sapan taşıy- /a avlanır. Bazuka ile serçe av/ayamazsınız. O zaman serçe diye bir şey kalmaz. İşte, ağn cerrahisi de iyi sonucu; iyi se- çilmiş hastada verir. Eğer ki hasta seçiminde doğru dav- ranmazsanız, hastayı doğnj değertendiremezseniz, o za- man bu uygulamada belli bazı sıkıntılar kaçınılmazdır. Hem etki açısından, hem yan etki açısından. Onun için işin özü, hastayı iyi seçmektir: Sonra yöntemi (metodu) iyi seçmek- tir. Yani hastanın cerrahide müdahaleye gereksinimi var mı hangi cerrahi müdahaleye gereksinimi var? Çünkü ağnnın da birçok çeşidi var. Yani, sinir irritasyonunda oluşan nev- raljilervar. Nevraljilenn tedavi yöntemleri farklı. Kanser ağ- rılan var. Kanser ağrılannın bir kısmı siniri harap etmiş. 8un- larda kordotomi yaparsanız başanlı olamazsınız. Bunlarda başka ameliyatlar yapmak durumundasınız. Onun için ba- şan, hastayı iyi seçmekten, hastayı iyi değerlendirmekten, hastaya doğru uygulamayı yapmaktan geçiyor. - Evet... - Bir başka önemli konu, stımülasyon gibi pompa gibi uy- gulamalarda, hasta uygulamadan sonra sisteme bağımlı- dır. Yani, gene doktoria ilişkilerini sürdürmek zorundadır. Gene ilaç almak zorundadır; bizim uygulamalanmızda en büyük avantaj, hasta bu uygulamadan sonra hekime ba- ğımlı değildir. - Yani, bir daha uğramaz mı sağına? - Uğramaması mümkündür, uğramayabilir. Şöyle bir ör- nek vereyim: Bizim birkaç hastamız oldu; bunlann içehsin- de birkaç önemli iş adamı vardı. Bu ınsanlardan bir kısmı- nı biz dört hafta, bir kısmını altı ay kadar kendi eski işlerine geri gönderebildik. Bir dönem bu insanlar normal yaşam- lannı sürdürebildiler... - Anladım... - Bir başka önemli konu, belli bazı kanser hastalan var ki hastalık arest olmuş, yani hastalık durmuş, ama hastalığın ağn ile ılgılı kısmı hastalık kadarönemli, hatta hastalığın önü- ne geçmış. Hastalığı ortadan kaldınrsanız geride normal bir insan var, yani ağrıyı ortadan kaldıracaksınız. Ama, bütün sonın ne? Bunu doğru endikasyonla, yani doğrv hasta se- çerek doğru hedef nokta seçerek ve doğru bilimsel yön- tem seçerek halledebilmek. Bu tabii biraz bihkim özen ve zaman gerektiriyor. (Yücel Kanpolat'la söyleşi başlayalı beri, okuriardan be- ğeniler aldım. Sevindim. Söyleşi, biraz daha sürecek...) • • • Oruç ayı gelince, din sömürüsü de başlar, din tecimi de. Polrtikacılar, "/ftar"lar verirter. Gitmem hiçbirine. Süleyman Bey de Çankaya'da "iftarlara başladı, milletvekilleriyle ko- nuşuyor. Oruç tutmayanlar da oruçlu gibi gözükürler, böy- le zamanlarda. Süleyman Bey'in hem iaiklikten söz edip hem de politikacı olarak "iftarlar vermeye ne hakkı var? Bir de sorar dururlar, "Süleyman Bey değişti mi" diye. Kolay mı öyle değişmek? Politikacı iftar veremez, yemek verir; orada içki de içilir. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Kilit, sürgü, toka gi- bi şeyleri kapalı tutma- yı sağlayan düzenek. 2/ Iri bir hıyar cinsi... Bir akarsuyun herhangi bir kesiminden saniyede geçen suyun oylumu. 3/ Zaman, çağ... Yiğit. 4/ Iri yan, güçlü kuv- vetli ve erkeksi kadın... Bir nota. 5/ Silisyum elementinin simgesi... Ermenistan'ın başken- ti. 6/ Kokulu tohumu hamur işlerinde ve ra- kıcıhkta kullanılan bitki. 7/ Yük- sek orunlu devlet adamlan... Dö- nerek ya da ileri geri hareket ede- rek, kendine dayanan bir parçanın belli bir hareketi yapmasını sağla- yan mil. 8/ Mfcvki, makam... Su. 9/ "Beşikler vermişim Nuh'a ' Salıncaklar, hamaklar / Havva Anan dünkü çocuk sayılır / 'yum ben" (Ahmed Arif). YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Devletin arazi ve arsalann alan, sınır ve hukuki durumlannı saptayarak plana bağlaması. II Bir işin yabancısı olan... "Irlan- da Cumhuriyet Ordusu". 3/ Yırtıcı bir hayvan... Dünya. 4/ Utanç duyma... Ev giysileri ve sabahlık yapımında kullanılan dökümlü bir kumaş. 5/ Din şarkısı ya da kaynağı din şarkısı olan orkestra parçası. 6/ Yunan mitolojisinde, Afrodit'ın göz- desi olan güzel delikanlı... Molıbden elementinin simgesi. II Tahıl yığını... İnsan sesme ilışkın. 8/ Anadolu'nun kırsal kesi- minde erkekler arasında düzenlenen yaren toplantılanna veri- len ad. 9/ Bir mantarla bir suyosununun ortak yaşamasıyla or- taya çıkan bitkılerin genel adı... Kuzu sesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle