05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 SUBAT 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Türkiye YazarlarSendikası'nın 9. Olağan GenelKurulubugün başlıyor GAMZE VAREVf Türkiye Yazarlar Sendikası 'nın (TYS) 9. Olağan GenelKurulu bugün veyarın Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu 'nda gerçekleştirilecek Öncekiyönetim kurulu üyelerinin aday olmayacağı genel kurulda, sendika organlannın seçimlerine Ataol Behramoğlu ve Öner Yağcı önderliğinde iki liste katıhyor. Ataol Behramoğlu ve Öner Yağcı ile temsil ettikleri gruplann sendikayönetimine seçilmesi halinde gerçekleştirmeye çalışacakları hedefler konusunda konuştuk Kurumlaşma ve modernleşmeTYS'nin geçmişini ve bugününü değerlendirir misiniz? BEHRAMOĞLU- Yirmi bir yıllık geçmişi olan bir yazarlar örgütü bu. Clkemizde bir sanat- çı örgütünün bu kadar uzun süre var olabilmesi çok önemlidir. Kuruluşundan 8O']erin ortalanna kadar geçen süreçlerde, özellikle de AzizNesin'in başkanlık döneminde büyük katkılarda bulun- muştur arkadaşlanmız. Ben de 80 öncesinde ge- nel sekreterdim. Çok zor maddi koşullarda, üste- lik de siyasi baskılann çok ağır olduğu birdönem- de sendikayi yönettik. Her an her binmizin öldü- riilme tehlikesi söz konusuydu, hiçbir güvenliği- miz yoktu. O gûnlerden bugünlere getirdik sen- dikayı. Son dönemlerde bazı olumlu çalışmalar yapıldı; anma, kutlama günleri gibi. Fakat siya- sal işlevini yerine getiremedi ne yazık ki. Sıvas trajedisi yaşandı bu sendikal dönemde. Türkiye yazarlannın bir siyasal bağlanma ve mü- cadele geleneği vardır. Yazarlar örgütünün bura- da öncü olması zorunludur. Son yönetimîer bu konuda çok başanlı olamadı. Şu anda toplumun da üyelerimizin de sendikadan en önemli beklen- tisi, yazarlık onuruna yaraşır bir ciddiyet. dikkat ve uyanıklıkla siyasal olaylar karşısında tavır koy- ması ve öncü olabilmesidir. Bunun için her şey- den önce kurumlaşması ve modernleşmesi ge- rek. Sendikamızın yaptınm gücüne sahip olabil- mesi için ilişkide bulunduğu kurumlar nezdinde. özellikle de devletle ilişkilerinde yaptınm gücü- ne sahip olması lazım - Kurumlaşma ve modernleşme yönünde ne gi- bi adımlar aDlmalı sizce? Her şeyden önce sen- dikamızın kendine ait bir konutu olmalıdır. Birta- kım kurumlardan idare- ten veya kiralayarak bir konut edinme aşamasını TYS'nin çoktan aşması gerekirdi. Ben sözcüsü olduğum grup adına bu sözü genel kurulda vere- ceğim. Biz seçilirsek. sendika için en önemli hedefimiz, sendikaya bir konut alabiimektir. Sen- dikanın araç gereç bakı- mından modernleşmesı. bilgisayara, ciddi bir kı- taplık ve arşive sahip ol- ması gerekiyor. Üyele- riyle son derece sıkı, ya- km bir ilişki içinde olma- sf gerekryor. - En önemli konular- danbiritelifhaklan. Bu konuda en az bilgi sahibi olan, bu nedenle de en çok sömürülen kesim yazarlardır. Yazarla- nn büyük çoğunluğu telif haklan dendiğinde hâ- lâ yayıncılarla ilışkilerini düşünmekte. Ama bu- gün bu sorun yazar- yayıncı ilişkisinin çok ötesi- ne geçmiştır; medyayla ilişki konusunu, sinema. tiyatro, televizyon. radyo bağlantılannı kapsa- maktadır. Yazarlar örgütünün Fikirve Sanat Eser- leri Yasası'nı çok iyi irdelemesi, bu konuda ya- pılması gereken değişiklikleri derlemesi ve siya- sal örgütlerle, kışilerle bağlantıya girerek gücü- nü lcullanması gerekiyor. Yazar ve yayıncı bağla- mında meseleye bakrığımızda bir tek tip telif hak- lan sözleşmesinin hazırlanması ve yaşama geçı- rilmesi gerekiyor. - Eğitim veörgütlenmebedeflerinizden söz ede- bilirmiyiz? Eğitim \e örgütlenme meselesi, kültûnin de- mokratikleştınlmesı ve ülke çapında yaygınlaş- tınlması anlamına geliyor. Kültürel etkinlikleri- mizi Istanbul, Ankara, Izmir merkezlerinin dışı- na taşırabilmek lazım. Bugün TYS'nin etkinlik- leri esas olarak Istanbul'da yoğunlaşmıştır. An- kara ve Izmir şubelerinin çok büyük bir aktivite kazanması gerekiyor. Onun dışında da şube açı- labilecek yerler vardır. Mesela Antalya. Orada kültürel bir canlılık, üye yazarlanmız, hem de üye olabilecek yazarlanmız var. TYS'nin Adana, Van. Tekirdağ gibi üniversite olan illerimizde, öğrenciler ve öğretim üyeleriyle yakın ilişkiler- de olarak etkinlikte bulunması gerekiyor. Sade- ce yazar örgütleriyle değil, kültürle ilgili her tür- lü kuruluşla, yerel yönetimlerin kültür birimleriy- le, Kültür Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakalığı'nm ilgili kuruluşlanyla da ilişkide olmak gerekiyor. TYS'nin ders kitaplanmn denetlenebilmesi ko- nusunda da ağırlık taşıması gerekir. - Dış ilişkiler' konusunda neter vapılmah siz- ce? Dış ilişkilerson derece genişbirkonu. 701i yıl- larda ve 80'li yıllann başlannda çeşitli ülkelerin yazar örgütlenyle ilişkiler kuruldu. Türkiye'de bir Balkan Yazarlar Kurultayı toplandı. Son de- rece yakın ilişkiler vardı. Pek çok yabancı yazar Türkiye'ye geldi, birçok yazanmız yurtdışına git- ti o dönemde. Şu anda yaşamayan ilişkilerin tek- raryaşama geçirilmesinin olanakian araştınlma- lı. Çünkü oralarda da yazar örgütleri deviet örgüt- leri olmaktan çıkıp özel örgütler haline geldi. Bir- kaç tane örgüt var. Hangileriyle, ne koşullarda ilişkiler kurulabileceğinin araşrınlması, bütün ül- kelerin yazar örgütleriyle ilişki kurulması lazım. Hedeflerimızden biri lngilizce ve Fransızca üç aylık bir bülten çıkararak üyelerimizin çalışma- lanndan haberler vermek. Üyelerimizle bir ilişki ağı kurduğumuz zaman hangisınin hangi kitabı çıkardığını, basında ne gibi yankılannın olduğu- nu öğrenecek bir ekibimiz olacaktır. Şu anda önerdiğimiz yönetim ku- rulu aday listesinde 5-6 yabancı dil konuşuluyon îngilizce, Fransızca, Rusça, Almanca ve ls- panyolca. Bu bültenimi- zi çeşitli ülkelerin yazar örgütlerine, yayınevleri- ne göndereceğiz. Böyle bir iletişim ağının. Türk yazarlann yapıtlannın yabancı dillere çevrilme- si konusunda bir adım olduğuna inanıyorum. - tstifa eden üyelerini- ziyeniden kazanmak için neler yapacaksımz? TYS'den çeşitli ne- denlerle istıfa etmiş olan üyeler var. Bu nedenler bizce bilinmektedir. Sı- cak. dostça ilişkilerle bu arkadaşlaftmızı tekrar örgüte kazanacağız. Bir de üye olup etkin olma- yan arkadaşlar var. Yönetim kurulunun çalışma- sı bütün üyelerin çalıştınlmasına yönelik olmalı. Bütün arkadaşlanmız, Dış ilişkiler, Örgütlenme, Çevresel Değerleri Savunma, Hukuk ve însan Haklan, Telif Haklan kurullan gibi örgütlerde buluşturulacak. Hiç üye olmamış yazar ve çevir- menlerin sendikaya kazandınlması da çok büyük önem taşıyor. - Bir de hapisteld yazarlanmız var_ Düşünce suçu kavTamı gunümüz Türkiye'si- nin en büyük ayıbı. Bu konuda yazarlann bütün enerjilerini seferber etmeleri, yaptınm güçlerini kullanmalan lazım. Bu konularda uyanık olmak, olup biteni ızlemek ve her duruma göre bir ey- lem biçimi bulabilmek gerekiyor. Tabii ki siya- sal göstenler, demeçler. yetkili kışilerle konuşma- lar, toplumu uyandıracak eylem biçimleri düşün- melc, aynca başı derde giren arkadaşlanmızla maddi, manevi dayanışma içinde olabilmek, dü- şünce suçu kavramının bir yüz karası olduğunu topluma benımsetebilmek için elden gelen bütün çabalan yapmak lazım. Sempozyumlar, açıkotu- rumlar düzenleyerek, yayınlar, göstenler ya- parak... Somut bir sonuç alabilmek için ciddi, gösterişsız, sonuçlan sonradan ortaya çıkabilecek çalışmalar yapmak lazım. ATAOL BEHRAMOĞLU Yönetim Kurulu asil aday listesi: Ataol Behramoğlu, Necati Güngör, Adnan Özer. Işıl Özgentürk, Hasan Öztoprak, Hüseyin Haydar (Öztürk), Tuğrul Tanyol, Celal Üster, Metin Celal (Zeynioğlu). Gerçek bir kitle örgütü anlayışı'TYS'yi Canlandırma Girişimi" nasıl ortaya çıkn? YAGCI- 1974'de kurulan Yazarlar Sendikası, 1980'e kadar toplumsal yaşam içensinde canlı bir oluşum olarak yazar kimliğini topluma aktarma- da ve yazarlann onurunu savunmada önemli gö- revleri yerine getirdi. 80'den sonra yeni dünya düzeninin Türkiye'ye uygun gördüğü bir örgüt- süzlük egemen olmuştu. Bu nedenle sendikamız birkaç yıl kapalı kaldı. Açıldıktan sonra da o ör- gütsüzlüğün üzerinde yeni bir yapılanış oluştu- nılmaya çalışılmıştı. Yazarlar Sendikası, bu or- tamda canlı bir örgüt haline dönüştürmüştü ken- disini. Fakat Aziz Nesin aynldıktan sonra bir ör- güt bilinci anlamında, toplumun her kesiminde olduğu gibi yazarlar olayında da bir dumura uğ- ranma yaşandı. Yönetimde yer almak istemeyen insanlar. sendika yöneticisiz kalmasın dıye. za- man, enerji ve emek ayıramayacaklan halde yö- netimlere seçildiler. Biz, on ay önce 3-5 arkadaş bir araya gelip sendikanın içinde bulunduğu du- rumdan nasıl kurtanlabileceğini düşünüp tartış- maya başladık. Giderek aynı konuda kaygılan olan arkadaşlann sayısmın çok olduğunu gördük ve bunu ciddi bir çahşmaya dönüştürerek 'TYS'>i Canlandırma Girişimi' adlı bir girişim oluştur- duk. Bır anket-mektupla sendikanın nasıl bir yö- netime sahip olması gerektiği konusunda üyele- rimizin düşüncelerini aldık. İki yüzden fazla üye- miz, bu konuda bize yardım ve desteklerini sağ- ladılar. Onlardan aldığımız güçle, sendika yöne- timine, kongrenın öne alınması çağnsmda bulun- duk. 'TYS'yi Canlandırma Girişimi'ni oluşturmamı- za yol açan asıl neden de bir taraftan şeriatçı bir akımın, bır taraftan ırkçı ve şoven bir akımın güç- lenmeye başladığı ülke- mizde, aydınlığın sahip- len ve koruyuculan ola- rak cumhuriyet ve laiklik temelinde bir araya gele- rek, bu ülkenin yazarlan olarak yaşama örgütlü müdahaîe etmeyi Yazar- lar Sendikası'nın zorun- lu ve doğal bir görevı say- mamız. - SeciKrseniz önceiikle- riniz ne olacak? Şu andakj pasif, 8-10 aydır yönetim kurulunu bile toplayamayan bir yö- netime karşı, canlı biryö- netimi oluşturmak birin- ci hedefimiz olmuşken girişimimiz ciddiyet ka- zandıktan ve yönetimi alacağımız neredeyse ke- sinleştikten sonra yeni bir çalışma ortaya çıktı son 10-15 gün içerisinde. Bu arkadaşlann sendikayi elit ve modernist bir anlayışla, seçkinci bir yazar- lar örgütüne dönüştürme çabalan var. Biz, bu an- layısa karşılık. sendikayı gerçekten bir kitle örgü- tü konumuna getirmek için son yıllarda özellikle yönetimin bilinçli müdahalesiyle engellenen ye- ni üye girişlerinin önündeki tıkanıklığı aşacağız. Pratikte ilk olarak sendikanın merkezini Tak- sim, Beyoğlu civanna taşıyıp, yönetimin üyeler- le canlı diyaloglar kurduğu, üyelerin birbirleriy- le hem sendikal işlevle hem de toplumsal yaşam- la ilgili görevlerini tartişabilecekleri, projeler üre- tebilecekleri ve bu projeleri yaşama geçirebilecek- leri bir mekân haline getireceğiz. Sendikaya bir bina kazandınlması için çaba harcayacağız. Etkinliklerimizi tstanbul'un gecekondu bölge- leri başta olmak üzere merkezden taşraya doğru yaygınlaştırmaya çalışacağız. Ankara, tzmir, An- talya gibi sendika üyesi sayısının çok olduğu yer- lerde şubeler açarak etkinlikleri Anadolu'ya da ta- şımayı deneyeceğiz. Daha az sayıda üyemizin ol- duğu yerlerdeki temsilcilikler aracılığıyla. yine tstanbul'da hazırlanan etkinlikleri oralara da taşı- yacağız. - Dış ilişkiler, diğer ülkelerin yazar örgütleri ve yurtdjşında yaşayan Türk yazarlarla ilişkiler ko- nusunda neler yapmayı düşünöyorsunuz? Yurtdışında otuzdan fazla yazar arkadaşımız var. Bu girişimi oluştururken hepsiyle yazıştık. Tüm güçleriyle sendikanın canlı uluslararası iliş- kiler Jcurması konusunda bize ellerinden gelen yardımı yapacaklannı ilettiler. Asıl olarak belir- lediğimiz siyasal ve mesleki görevlerimizden son- ra üçüncü olarak da uluslararası ilişkiler bağla- mında geçmişte olduğu gibi Yazarlar Sendikası' ın yalnızca yurtdışına konuk yazar göndermesini ge- lenekselleştirmeye karşı, uluslararası örgütlerle, ciddi diyaloglar kurmaya çalışarak yazarlann hak- lan ve ülkemizdeki siyasal yaşam konusunda uluslararası örgütlerle ortak toplantılar düzenle- mek gibi ilişkileri yaşama geçireeeğiz. Ama ulus- lararası ilişkilerin birinci planda olacağı gibi bir tuzağa düşme lüksümüzün olmadığına inanıyo- rum. Çünkü küreselleşme, globalleşme sözcükle- rinin altında asıl olarak emperyalızmin yeni dün- ya düzeninin yattığını ve bu düzenın de Türki- ye'ye uygun gördüğü bir yaşama biçimıne uygun ilişkiler önerdiğini biliyoruz. - Telif haklan konusunda ne gibi somut adım- lar atmayı düşünüyorsunuz? Zaten atılmış somut bır adım var. Kültür Bakan- lığı'nın hazırladığı Telif Haklan Yasa tasansı Meclis'e sunulmak üzere ve ne yazık ki Yazarlar Sendikası bu konuda duyarsız kaldıgı için bu ya- sanın hazırlanması ve yasada değişiİüik yapılma- sı konusunda hiçbir mü- dahaleci tavır geliştire- medi. - Kurumlaşma konu- sunda neler yapılmaü sizce? Bu ilişkileri ilk elden yaşama geçirirsek. önemli bir sorunu aşmış olacağız. TYS dışında, PEN Yazarlar Derneği ve Edebiyatçılar Dereği var. önce bu örgütlerle birlikte dayanışmayı ya- şama geçirerek yazarl ığı kurum haline getirmek için çabaya girişeceğiz. Bunun dışında sanatın tüm dallanndakı demok- ratik yapılanmalarla, kit- le ve meslek örgütleriy- le ortaklaşa faaliyetler •NERYAĞO içerismegirmeyiprogra- mımızm ana hedefı ola- rak belirledik. - Yazarlanmızın toplumsal güvencelere kaül- rnalan konusunda neler düşünüyorsunuz? ICültür Bakanlığı'nın hazırladığı bir yasa çıkö. Bu yasaya göre çeşitli güvenlik kurumlanndan sigortalanamayan sanatçılann sigorta kapsamına alınarak borçlanma yoluyla emekliliğı hak ediş- leri öngörülüyor. Şimdi sendika yönetimi ve üye- lerinin birlikte, bu yasaya yazarlann da eklenme- si için savaş vermesi gerekiyor. Telif Yasası'nı Yazarlar Sendikası hazırlamahy- dı. Halbuki, çeşitli kurumlardan, çeşitli bakanlık- lardan oluşan komisyonlar hazırladı. Aynı biçim- de, aldığımız bir duyuma göre Almanya'da birçok yazanmızın kitaplan kütüphanelere girmiş. O ya- zarlara her yıl telif ödenecek. Alman kütüphane- leri bu anlamda karşılannda bir makam bulama- dıklan için bu telifleri ödeyemiyorlar. Biz yöne- time geldiğimiz takdirde, bu yazarlanmızın telif- lerini alıp dağıtacağız. - tstifa eden üyeferiniz konusunda neler yapma- yı düşünüyorsunuz? Sendikanın gerçekten mesleki ve kitlesel bir örgüt haline gelmesi için şu anda beş yüze yakın olan üye sayısuıı kısa sürede 6-7 yüze taşımak için çabaiayacağız. O üyelerimize de çağnmızı ya- pıp yeniden aramıza dönmelerini ısteyeceğiz. Yönetim Kurulu asil aday listesi: Öner Yağcı, Sunay Akın, Zeynep Aliye, Bedrettin Aykın, Metin Cengiz, Yılmaz Elmas, Fe>za Hepçilingirler, Ayten Mutlu, Aydın Öztürk. Düşünce özgürlüğü ve Türkiye CELAL VSTER Şakacı br beyin cerrahı demiş ki: "Onca ünlü düşünürün beynini actun, ama tek bir düşünceye rasdayamadım.'' Gerçekten de düşünce; gözle gö- riilmez, bu.-unla koklanmaz, elle dokunulmaz bir yaratıktır. Ama yüzyıllar öncesinin bır düşünürü- ne, Aristotftes'e göre düşünme, başka bir deyişle zilıinsel etMnlikler ile dış uyaranlar arasında bağ- lantı kurms yetisi, bu ussal süreç, insanı hayvan- dan ayıran en belirgın özelliktir. Aslına bakarsanız. düşünce özgürlüğünü yok et- m«ye kalkijmak ile bir terör eylemine kalkışmak arasında çck yakın bir bağmtı vardır. Bıreyin dü- şünme özgirlüğünü yok etmeyeçalışmak. insanoğ- luuıun yabanıl bır hayvandan aynldığı en belirgin özelliği, yaaı insan ile hayvan arasındaki aynmı or- ta<lan kaldıımaya çahşmaktan farksızdır. Insanın te- ri>ı eylemııe kalkıştığı an ise, düşünceden en çok u^aklaştığı düşünce ediminden en yoksun kaldıgı. yani hayvasla arasındaki aynmı en çok kaldırdığı, yabanıl birhayvana en çok yaklaştığı andır. Deni- lelîilir ki, dişünceyi yok etmek terörist bir eylem- dir. Düşünte denen bu gözle görülmez. elle tutul- nvaz ussal aireç bazen bir romanın sözcüklerinde, bazen bir şirin imgelerinde, kimi zaman bir bilim kitabının smgelerinde, kimi zaman bir filmin gö- rüntülerinffi ya da bır oyunun sahnede uçuşan söz- le^nnde anlıtım bulur. Ozgür ve rengârenk bir ke- lesiek gibi, nplatılan bir kitabın yapraklanndan ha- v^lanır, yen bir kitabın satırlan arasına sığınır, ya- satklanan br şiinn ımgeleri arasından kalkar, baş- k^bir şiiriru>aklanna konar; ortadan kaldınlan bir m»atematik ienkleminden uçar, bir kimya formülü- n O şenlendnr; sansür ağına takılan bir filmin ka- re=lerinden ıurtulur. bambaşka bir filmin görüntü- le=nne girer Geçen gün evden çıktun, Taksim'e kadar yürüyeyim dedim. Tam Akatlar'ın ora- da. Akmerkez'in önünden geçiyordum ki, Erdal Ata- bek'erastladım. "Merhaba abi" dedim. "Düşünce öz- gürlüğü de eksik sözcükler- le söylendiği için insanlann yanıîmasına yol açıyor,". "Aslında bu tanım 'doğru düşünce özgürlüğü' olmah ki vatandaşuı aklı kanşma- sın. Bir de Doğru Düşünce Talimarnamesi' yapümaiı- dır. Bunu yapsuılar, vatan- daşın kafasını kanşıkhktan kurtarsınlar, herkes rahat etsin!'' Yürüdü gitti. Levent'e geldiğimde bır de baktım Peride CelaL "Günayduı Peride Hanım, nasdsuuz?" diyecek oldum. "Vurulmamak için ne yapmalı, biliyor musu- nuz?" dedi. "Demokrasiyi, düşünce özgürlüğünü, uygar inançlan kültür vağmunıvla yeşertmek, or- manın karanlığını hep beraber yırtıp yok etmek... Bunun için de birbirimize destek olmaktan başka çare göremiyorum." Yürüdü gitti!.. Gayrettepe'ye doğru, karşı kaldınmda FerideÇi- çekoğlu'nu gördüm. Hemen karşıya geçip yanına koştum. "Nasıbın Feride?" dedim. "Vazmasam ohnaz- dı_." dedı. "Merkez Kapalı Cezaevi'ndeki minik Banş'ı, Yargıç Ali Hüner'in gözlüğünün üstünden o dosuuğa benzer balaşuu-. Yaşamasam olmazdı. lşte o yüzden Türkiye bana çok hazin ve çok güzel, çok ka- raniık ve çok aydmhk gei- meye devam ediyor." Yürüdü gitti!.. Barbaros'tan aşağı vur- dum. Baktun, önümde Ya- şar Kemal yürüyor. Adım- lanmı sıklaştınp yetiştim. En son Onat'ı beklerken Amerikan Bristol'de karşı- laşmıştık. "Nere>r e Yasar abi?" dedim. "Beşiktaş'a, Deviet Güvenlik Mabke- mesi'ne. İfade vermeye."' dedi. Hızlı hızlı yürüdü!.. Beşiktaş'ta düze indi- ğimde Şükran Kurdakul'la vüz yüze geldim. "Buaknterketdehaki- ki akla ulaş. Bu kulağı öka da hakiki kulak kesiL Hayır ha\ır_. Sö\le>eceğim, çünkü henüz hamsın sen. Daha bahardasın. Tem- muzu görmedin bile," diye mınldanıyordu. u Ne divorsunuz, Şükran abi?" diyecek oldum. -Düşünme ve yaratma özgürlülderimize yasak ko- yanlan düşündükçe aklıma bep Meviana'nın bu di- zeleri getryor," dedi. Geçti gitti!.. Dolmabahçe'den yukan tınnanırken, bir de bak- tım Aziz Nesin; yamaçtaki çimlere oturmuş geleni geçeni seyrediyor. "Ne düşünüyorsunuz Aziz Bey?" dedim. "Ço- ğunluğu düşünmeyen,düşünmesinide bflmeyen in- sanlann, düşünce özgürlüğü, düşüncesini açıkla- mak özgürlüğü gibi bir gereksinmesi de obnaz ei- bette.w dedi. "Olmayan şeyin nesini açıklayacak, ni- çin böyle bir gereksinme duyacak?" Yokuş yukan, Gümüşsuyu'na doğru yoluma de- vam ettim!.. Yokuşu tırmandım, artık Taksim'deydim. Tam Marmara Etap'ın önünden geçerken baktım Erdal Öz geliyor karşıdan. Ben tam "Kitabın kapağı tamam nu, ne zaman basılıyor?'' diye sormaya hazırlanırken. Erdal beni görmedi bile, ama yanımdan geçerken mınldandı- ğı dizeler çalındı kulagıma: "Bu güzel şarla da unutulacak/Kıyımlar acüar kanlar icinde/Savrulurken yaşadığımız günler/Bu soruyu mudaka soracaksın: Ne kaldı ne kaldı biz- den geriye?" Onat Kutlar'dı galiba!.. Beyoğlu'na daldım. Vakko'nun karşısındaki Imam Adnan Sokağı'na saptım. Kaktüs'e girdim. Küçük masalardan birinde Orhan Pamuk oturuyor- du. Tek başınaydı. Karşısına oturdum. Önünde bir espresso, parmaklannın arasında bir sigara vardı. *Orhan, ne haber!" dedim. "Korkulu riiyalara uygun düşen bu sessizliğin en dehşet verici yanı kendini olağan göstermesi" dedi. "Daha da kötüsü, ağzımızı her açmaya kalkışunız- da bu sessizliğibozacağumza, ona katüdığımızı fark etmek bizi telaşlandırmıyor da. Bir korkulu rüy-a- da olduğumuzu bilerek bir köşeye çekilmiş, rüyayi bitirecek çığlık künden çıkacak diye bekliyoruz!" Birden uyandım. Rüya görüyormuşum meğer! Meğer, bütün bu ta- nıdıklar ve ettikleri sözler, ömrü topu topu bir gün süren bir kitabın satırlan arasmdan uçup rüyamı doldurmuş! DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Öykü Değerleri Kimseden ses gelmiyordiye üzülürken, geçenlerde, bir günde iki öykü dergisi hazırlığıyla karşılaşmanın mutlulu- ğunu yaşadım... Önce "Cumhuriyet"ten bir telefon: - Sizi birisi aradı, şu numarayı verdi, öykü dergisiyle ilgi- liymiş... Verilen numarada genç bir ses: - Adım Nilgün, ben de yazılannızda belirttiğiniz sıkıntı- lan yaşayan genç bir öykücüyüm. Bir reklam şirketimiz var. Elimizdeki olanaklarla bir öykü dergisi çıkarmak istiyoruz. Bize yardımcı olur musunuz? İki gün sonra "Adam Sanat*ta karşılıklı konuşuyoruz. Se- mih Gümüş de var. Gençlere, yeni başlayanlara açık küçük birdergi özleni- yor. Ayda bir çıkacak. Teknik işleri, basım işlerini reklam şirketi yönlendirecek. Istenen yardım derginin içeriğiyle il- gili. Gençlere açık olduğuna göre bir eleştirme yönetmeli dergiyi ya da gelen öyküleri bir elestiımen gibi değerlen- direbilecek deneyimli bir öykücü. Önce onu bulmak ge- rek. Nilgün genç bir insan. Çevresinde bu özverili işi yükle- nip taşıyacak genç bir grup oluşturulabilir mi? Araştırmakgerek... Kimlerte tanıştırsak Nilgün'ü? Bir süre sonra gene bir araya gelelim... Kafamızda genç bir öykü dergisi, düşler, umutlar... Derken yayınevinde başka işlere dalıyoruz. Melih Cev- det Anday'ın yeni şiir kitabı yayımlanacak, onun hazırlık- lan var. "Rasin resimlemiş. Nasıl yaymalı resimleri şiirle- rin arasına? Tam bu işe dalmışken Inci Asena. iki kâğıt getirip bıra- kıyor önüme. Az sonra bakıyorum: Aylar önce yapıp yayı- nevine verdiğim öykü dergisi tasanlan. Nıye getirdi acaba? O zaman olumsuz yanıt almıştım. Geri mi veriyor? Az sonra başka bir iş için gelince soruyorum. - Üç tasannız var orada, diyor. Ikincisini yapamayız. Bi- rincisi ya da üçüncüsü olabilir. Inanılırşey değil. Unutmuştum bile ben butasarılan. Alıp yeniden okuyorum. Evet, ikinci tasan için yeni bir düzen gerekli, birinci ile üçüncü tasanlar yayınevinin olanakian içinde kotarılabilir. Aylarca yazılar yaz, yayımcıları kışkırtmaya çalış, kimse olumlu yanıt vermesin, tam bir umutsuzluğa gömül, son- ra bir gün içinde iki öneri birden çıksın karşına... Bu işler böyle... Bakalım sonu nereye varacak? Ben öyküseverlerin kitle iletişim araçlan üzerinde yete- rince etkili olamadıkları kanısındayım. Yayınevleriyle ilişki- leri de çok kopuk. Örnekse "Cumhuriyet" gazetesinin öykü yayımlamaya başlamasından duydukları sevinci bana yansrtan pek çok kişi oldu, ama hiçbiri bu sevincini gazeteye yansıtmak ge- reğini duymadı sanırım. Belli bir kültür düzeyinin üstündeki okurlar bu tür tepki göstermeyi nerdeyse küçümsüyorlar. Bir gazeteye, birder- giye ya da bir yayınevine övgü mektuplan yazmak basit- lik gibi geliyor onlara. Oysa yöneticiler çok önemsiyorlar okur mektuplannı. Üç beş mektup geldi mi, hemen yüzleri gülüyor, "Çok olumlu tepkiler aldık," diye konuşmaya başlıyorlar... Belki dikkatinizi çekmiştir, magazin dergilerinde okurta- nn en sevdiği yazan seçmek için yapılan soruşturmalarda da kültür düzeyi yüksek yazarlar mektup gönderme alış- kanlığı olmayan okurlannın ilgisizliği yüzünden hep arka- larda kalıriar. Oysa kitle iletişim araçlarını da, yayınevlerini de yönlen- dirmek okuıiarın elinde... Örnekse Pertev Naili Boratav'ın, Niyazi Berkes'in, Nusret Hızır'ın kitaplanmn basımında görev aldığım için bana güzel sözler söylemek, dostça bir yaklaşımdır yal- nızca, ama bu sözleri o kitaplan yayımlayan yayınevine ile- tirseniz bambaşka bir etkisi, bir yönlendiriciliği olur. Türkiye'de okurlar da, tıpkı secmenler gibi, ne kadar güçlü olduklannı bir türiü anlayamamışlardır. TAKSİTL6 SATILIR Çırağan Sarayı'nda ilginç bir müzayede Kültür Servisi- Burak Fila- teli tarafindan 5 şubat pazar sa- bahı saat 11 .OO'de ilginç bır mü- zayede düzenlenecek. Kartpos- tallann yanısıra belge ve kitap- lann da satışa çıkanlacağı müza- yede Çırağan Sarayı Yıldız Sa- lonu'nda yapılacak. Müzayede kataloğunda bırbi- nnden çok değişik konularda yüzlerce doküman yer alıyor. 1922 yılına ait bir içici fıyat lis- tesinin ardından 'Şirketi Hayri- ye'nin 1903- 1913arasınaaitta- nfeleri geliyor Pera Palas ve Ta- rabya Summer Palas otellennın renkli reklam kartlannı 'Lorel Hardi Istanbul'da" başhklı bır broşür ızlıyor. Eski Lale Sine- ması'na ait fotoğraflardan Izmır sınemalannın el ılanlanna; Tür- kiye'nın ilk 'Sinemacı ve Filim- ciier Cemiyeti' tüzüğünden 'Türk Filmciliğinin Dertleri ve Çareten" ba^lıklı rapora kadar bir dizi belge uygun fıyatlarla satışa sunulmuş. Dokümanlann ardından birdizi afiş sıralanıyor. Afışler 150.000- 1 milyon lira arasında açılı Fryatlan taşıyor. Bunlar arasında fhap Huhısi im- zalı olanlar hemen dikkati çeki- yor. Sinema, tiyatro gibi sanat- sal konulu afişlerin yanısıra Mo- bıl. Fordson. Nauman, Emniyet Sandığı gibi ticari konulu afışler de müzayedede yer alıyor. Burak Filateli'nin pazar günfl yapılacak müzayedesinde ağır- lıklı kalemi her zaman olduğu gibi kartpostallar oiuşturuyor. Tek tek kartlann yanısıra, şehir ya da konu bütünlüğü taşıyan koleksıyonlar da satışa sunul- muş. Müzayedede ' 18 değişik Sa- int Joseph (Kadıköy) okulu kart- pöstallan 4 milyon liraya, 106 adet Ankara foto kartı 8 milyon liraya açık artırmaya sunulacak. Müzayedede kıtap ve dergiler de yer almakta.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle