05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 ŞUBAT1995 SAU OLAYLAR VE GORUŞLER Birleşme yetmez, 'bütünleşme' gerekli EROL TÜNCER Eski CHP Genel Sekreter Yardımcısı 12 Eylül yönetimince, diğer partıler- le bırlikte kapatılan CHP'nın yeniden açılış çalışmaları, 1992 yılının Mart ayındabaşlatılmıştı. Kamuoyunun hafızasını tazelemek üzere, o döneme ilişkin bazı gerçekle- ri yinelemek istiyorum. CHP'nın açı- lış çalışmalannı yürüten son genel yö- netim kurulu üyelen olarak. ortaya koy- dugumuz temel iikeler şunlardı: * CHP açılırken DSP ve SHPye ek olarak merkez solda üçüncü parti ko- numunda olmamalıdır. * CHP, şimdıye kadar bir araya gele- meyen bu ıki parti için bır bütünleşme platformu oluşturmalıdır. * Bütünleşme, CHP ılkeleri etrafın- da ve CHP çatısi altında gerçekleştiril- melıdir. CHP'nin açılması hareketine esas olan bu temel iikeler. tarafımızdan açıl- ma sürecinın her aşamasında sürekli olarak kamuoyuna açıklanmıştır. O dönemde, bu iikeler doğnıltusun- daki bütünleşme önerimizi. birçok kez SHP ve DSP yönetimlerine ılettiğımiz halde, bu yönde olumlu yanit alamadı- ğımız gibi CHP'yi açma çalışmalann- da bize destek olan arkadaşlanmızdan bir bölümüne -Sayın Baykal ve arka- daşlanna- solda bütünleşmeyi hedefle- yen stratejimizin doğruluğunu kabul ettiremedik. Bu arkadaşlanmız, birleş- meye gerek kalmaksızın CHP'nin tek başına solda en güçlü parti olacağı ve diğer partilerin kendileri ile birleşme- ye mecbur kalacaklan savındaydılar. Ancak aradan geçen 2 yılı aşkın süre içerisinde bu stratejinin yanlışliğı orta- ya çıktı ve CHP. maalesef -merkez sol- da süriikleyici parti olmak yerine- oy oranıaçısından3.partı konumunadüş- tü. Aynı dönemde SHP de sürekli oy kaybederek solda ikinci parti düzeyine ınmiş ve solda birinciliği DSP'ye kap- tırmış bulunmaktadır. Gelişmeler, her ikı partinin yönetim kadrolannı -kamuoyunun da yoğun baskısıyla- bizim başlangıçtaki temel ilkelerimize getirmiş ve bütünleşme gi- rişimlen bu partilerin CHP çatısı altın- da birleşmesiyle sonuçlanmıştır. Varılan bu sonuçla haklılığımızın or- taya çıkmış olması. bizim için çok da sevindirici olmamıştır. Çünkü. bu gö- rüş birliği. SHP ve CHP'nin daha güç- lü olduklan dönemde gerçekleşmiş ol- saydı. bütünleşme daha elverişli koşul- larda sağlanmış olacaktı. 1992'den bu yanaCHP veSHP'degörülen kan kay- bının ağır faturasını, ne yazıkki biz sos- yal demokratlar ödemek durumunda kalmış bulunuyoruz. Zaman içinde ortaya çıkan ağır ka- yıplara karşın bu partilerimizin, CHP çatısı altında bir araya gelmiş olmala- nnı. sosyal demokrat hareketaçısından sevindirici ve umut verici birbaşlangıç olarak sayıyoruz. Ancak CHP ve SHP'nin birleşme- siyle başlayan sürecin başanyla sonuç- lanması, bazı temel kuralların gözö- nünde tutulmasına bağlıdır. Öncelikle, örgütsel birleşmenin nihai aşama değil. solda bütünleşme ve ye- nileşme sürecinin başlangıcı olarak ka- bul edilmesi gerekir. Solda bütünleşmenın. > alnızca mev- cut partilerin bir araya gelmesinin çok ötesinde bir anlamı olduğu unutulma- malıdır. O nedenle amaç. yalnızca sa- yısal, örgütsel birbırleşmeyle sınırlı ol- mamalı. böyle bir bütünleşme hareke- ti. nicelik ve nitelikçe zengin bir kad- rolaşmayı. sağlıklı yapılanmayı, yeni- lenmiş. çağdaş bır düşünce akımını saglamaya yönelik olmalıdır. Daha açıkbir söyleyişle ülkenin için- den geçtiği bu ağır bunalım ortamında. sosyal demokrasınin; düşünce yapısıy- la, örgütlenme biçımiyle, kadrolaşma- sıyla, coşkusuyla yeniden inşası söz ko- nusudur. Karşı karşıya bulunduğumuz önce- likli sorun budur. Sosyal demokrat ha- reket, ancak bu suretle dünyadakı ve Türkiye'deki değişimi yakalayabilecek, kendini yenileyecek, düzen değişikliği- nin öncülüğünü yeniden yapabilme olanagrna kavuşacaktır. Ülkedeki ve toplumdaki değişim isteklerine yanıt verecek güçlü bir seçenek haline gel- menin tek yolu budur. CHP'nin yönetim kadrolannın, bü- tün enerjilerini. çabalannı -bugüne ka- dar süregelen parti içi çekişmeler yeri- ne- buamacayöneltmelenni diliyoruz. Parti yönetimi, şimdı, önemli bir yol ağzındadır ve iki temel seçenekle kar- şı karşıyadır. Ya bugüne kadar egemen olan siyaset anlayışı, siyaset yapma bı- çimi sürdürülecek ya da siyaset anlayı- şı başta olmak üzere, dipten doruğa bir yenileşme sürecine girilecektir. Binn- ci seçenek birleşmeye karşın, oyları düşmeye devam edecek olan partinin, bir anlamda derneğe dönüşmesi sonu- cunu doğuracaktır. ikinci seçenek ise merkez solda yeni bir umut, coşkulu bir hareket yaratacak ve büyüyen bir partiye yönelişi saglayacaktır. Yöneticilerin bu seçeneklerarasında tercih hakkı otmadıgı inancındayız. Ül- kenin ve sosyal demokrat hareketin ge- leceğine ve sosyal demokrasiye omuz vermış kadrolara, kitlelere karşı borç- lannı hatırlamalan, onlan doğru seçe- neğe zorlayacaktır, zorlamalıdır. Kim- senin bu aşamada kişisel kaygılannı, ılkclerin önüne koymaya ve yeni hayal kınklıklan yaratmaya hakkı yoktur. Bu aşamada, bütünleşmenin başan- sı için -başta parti yöneticileri olmak üzere- herkesın önemli ölçüde sorum- luluk bılincı içerisinde olması gereği vardır. Böyle bır yaklaşım, genel baş- kandan sade üyeye kadar bir dizi özve- riyi gerektirmektedir. Bütünleşmenin, partilı kadrolara yüklediği sorumluluklann gereği yeri- ne getirilmediği takdirde, CHP'nin açı- lışından sonra ortaya çıkmış olan bir önemli firsatdahahebaedilmişolacak- tır. Genel başkandan sade üyelerine ka- dar, CHP'de birleşmış sosyal demokrat kadrolara bu sorumluluklannı kamu- oyu önünde bir kez daha hatırlatarak, bu tarihi dönemeçte, hareketin başansı için kendilenne düşen özveriyi göster- meleri çağnsında bulunuyoruz. ARADABlR SACİT SOMEL Emekli Elçi • ••Kitap Düşmanlığı Son günlerde hükümetimizin, yat ve kotra gibi lüks eş- ya üzennden alınmakta olan katma değer vergilerinı yüz- de 8 oranında indirdiğini oğrendik. Buna karşıltk, Özal za- manında peşpeşe yapılan zamlaria esasen ateş pahasına yükselen kitap ederlerine de yeniden yüzde 7 oranında bir zam yapılmakta imiş. (Bu oran, büyük olasılıkla, kitaplann perakendecilerdeki satışları esnasında yüzde 15'e vara- caktır.) Bu karariarla, Sayın Tansu Çiller, dar gelirli vatandaşla- nmıza seslenirken, samimiyetten ne kadar uzak olduğunu bir kez daha kanıtlamış olmaktadır. Memur maaşlarının ödenip ödenemeyeceğinin soru ha- line geldiği bır dönemde, yat ve kotra gibi lüks eşyanın ver- gisini indirmekle, Sayın Çiller de, Özal gibi: "Ben zenginleri severim. Politikam da, onlann mutlulu- ğunun daha çok arttınlmasına yönelik olacak "demiş ol- maktadır. Aksi halde, halkını ve ülkesini düşünen bir hükümetin lüks eşyaya zammı arttırıp, kâğıt, kitap gibi eğitimle ilgili araç- lann ederlerini indirmesi gerekmez mi idi? Özellikle, eğitim üyeliğinden gelen, dolayısıyla da top- lum olarak okumanın önemini herkesten daha iyi bilmesi gereken bir Başbakan'ın samimi tutumu bu olabilir mi? Batı ülkelerinde ilk kitap 1455 yılında basılmıştır. Osman- 1ı devletinde ise, ilk Türkçe kitabın basılması için 250 yıl bek- lemek gerekmiştir. Bu gecikme Türk toplumuna çok pa- hâhya mal olmuştur. Batı ülkeleri aydınlık çağına girip ilerlerken, Osmanlı dev- leti yöneticilerinin kitap ve eğitim düşmanlığı yüzünden "Batı'nın Hasta Adamı" haline gelmiş veTürk toplumu, son anda, tarihten silinmesine ramak kaldığı bir anda, Atatürk tarafından kurtanlmıştır. Ancak, Batı ile aradaki uçurumu kapatmak mümkün olamamıştır. Bu uçurumun kapatılabil- mesi için alınması gereken önlemlerin başında, kuşkusuz, eğitime önem verme, bol ve ucuz kitaplarla toplum içinde okumayı teşvik etme gelmektedir. Kitap bir lüks değildir. Türk toplumunun aydınlanması ko- nusudur. Batı emperyalizminde insaf ve merhamete yer bu- lunmadığını ve emperyalist ülkelerin geri kalmış ülkelere ya- şam hakkı tanımak istemediklerini yakın tarihimiz göster- mektedir. Halen dünyamızda olup bitenler de zaten bunu kanıtlamaktadır. Bugün izlenmekte olan şeriata odün, mutlu azınlığa ih- san, eğitime para, kâğıt ve kitaba zam politikasıyla Türki- ye düzlüğe çıkamaz. Bizi yeniden kurtaracak bir Atatürk de artık yoktur. Şayet hükümetin vergileri arttırması gerek- mekte ise, buna kitaplardan ve besin maddelerinden de- ğil, aksine yat, ve kotralardan başlaması gerekir. Batı ülkelerinde bütün lüks eşya ağır vergiye tabidir. Ev- de beslenen cins köpeklerden bile vergi alınmaktadır. GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI SIVAS 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1994,2164 Satılmasına karar verılen gayrimenkulün cinsi. kıymeti, adedi. evsafi: 1- Musmulırmak Mah. Pafta: 189-190, ada: 829, parsel: 3'te 13560.34 m2 alanlı tarladır. Ancak ımar hudutlan içinde olması ve yakın çevresı meskenleşmış bulunması nedeniyle ifrazı yapılmamış arsa karakterindedir Altyapısı kısmen mevcurrur. Şehır merkezine yakındır. Ozerinde yaklaşık 1000 adet 3-5 yaşlannda kavak dıkme vardır. Yakacak odun olarak 30.000 000- TL değer etmektedır Tarlanm 1 m2 bölümünün serbest alım değeri 80000- TL'dir. Tarla ağaçlannın toplam bedelı: 1.114.827.200 - TL. 2- Çarşıbaşı mahallesı pafta: 223. ada: 2862, parsel: 1 'de bulunan 6 katlı betonarme binanın 3 katındakı 1/23 arsa paylı (11) bağımsız bölüm no'lu dairedır. Şehrin tıcaret merkezindedir. Altyapısı tamdır Belediye hizmetlerı mevcuttur. İlk ve orta derecelı okullara. resmı daırelere. hastanelere vasıtasız gıdılıp gelınebilir uzaklıktadır. Daire içinde. tabanı seramık I antre. 1 mutfak, 1 banyo. 1 tuvalet ile tabanı ahşapparke 1 salon. 2 oda vardır. Kalonferlidir Duvarlaryağlıboyadır. pencereler tek satıhlıdır. Çatı ahşap. üzeri sacdır Dairenin muhammen bedelı: 800.000.000.- TL. Satış Şartlan: 1-Satış 3.04.1995 salı günü saat 1 no'lu gaynmenkul için: 15.15'ten 15.30'a kadar, 2 no'lu gaynmenkul için. 15.30'dan 15.45'e kadar. Sıvas 1.lcra Müdürlügü'ndeaçıkarttırrna suretıyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %75'ını ve rüçhanh alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartıyla ihale olunur. Böyle bır bedellealıcı çıkmazsa en çok arrtıranın taahhüdü baki kalmakşartıvla 13.4.1995 perşembe günü Sıvas 1. lcraMüdürlüğü'nde saat 15 15'te ikinci arttırmayaçıkanlacaktır. Buarttırmadada rüçhanh alacaklıların alacagını ve satış masraflannı geçmesı şartıyla °/o40 arttırana ihale olunur. 2- Arttırmaya iştırak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20'si nısbetinde pey akçesi veya bu mıktar kadar mılli bir bankanın teminat mektubunu vermelerı lazımdır. Satış peşin para ıledir, alıcı istedığinde 20günügecmemek üzere mehil verilebilir. Deilaliye resmı. ihalepulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittır. Bırikmış vergiler satış bedelinden ödenir. 3- lpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgılilerin (+) bu gayrimenkul üzerindekı haklannı, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddıalannı dayanagı belgelerle on beş gün içinde dairemize bıldırmelerı lazımdır, aksi takdirde hakları tapu sıcili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- Satış bedelı hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse lcra ve fflas Kanunu'nun 133. maddesi gereğınce ihale feshedilir. İkı ihale arasındakı farktan ve %30 faızden alıcı ve kefıllen mesul tutulacak ve hiçbır hükme hacet kaJmadan kendilerınden tahsil edılecektir. 5- Şartname, ılan tarihınden ıtibaren herkesın görebılmesi ıçın daırede açık olup masrafi venldiğı takdirde isteyen alıcıya bir ömegı göndenlebılir. 6- Satışa ıştirak edenlerın şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacaklan, başkaca bilgı almak ısteyenlerın 1994/2164 sayılı dosya numarasıyla memurlugumuza basvurmaları ılan olunur (Ic.lf.K. 126) 132 1995 (+)llgililertabırine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 8701 TARTIŞMA 'Yorumcu'nun diline bakın • • zel televizyon O kanallarırun birisinde belli bir gün ve saatte "Maksat Yonım" başlığı altında bir sunucu kardeşimiz yorumlar yapmaktadır (!) Yorum, bilindiği gibi bir metin ya da konuşmayı belli bir görüşe dayanarak açıklama işidir. Buraya kadar her şey güzel ve anlaşılır bir biçimdedir. Ancak sunucu kardeşimizin yorum yaparken kullandığı dil, laubalı sokak dili. Onu anlayabilmek bir hayli zor. Burada biz de fazla yorum yapmadan aldığımız örneklerden sizlere sunmak istiyoruz: Yeni çıkmış olan iki sanatçınuı albiimü hakkında konuşurken.şöyle bir tümce dıkkatlerimizi üstünde toplamıştır: "Llan bu albiimü eleştirmek için çok sıkj müzik bilgisine sahip olmak gerckmiyor." Ve "Bu albümde geçen şarta sözierine zaten kıbm ağabey". Sunucu sadece yorum yapanın kendisi olmadığını, tüm müzikseverlerin de aynen bu şekilde yorumlar yapabileceğini de şöyle dile getiriyor: "Siz de ivi koyucularsınız!" Sohbetınin bir yerinde daha derin ve anlamh konulara değinmesi gerektiğine inanan kişi, "Ya baba, müziğin dcrinliğine insek de~" diye başlıyor sözierine... Sohbetınin bir yerinde dinleyicilerin de en az kendisi kadar eleştiriler yapabileceğine inanan sunucu "Tamam, Baba öyle dedi, siz de öy le demeyin" diye bir tümce sarfediyor. Ağabey, baba, amca, yenge, abla, anne en çarpıcı hitap sözcükleri olarak , kullanılmakta. Oysa güzel Türkçemizde yerinde kullanılmak kaydıyla o kadar güzel, çeşitli ve anlamlı hitap sözcükJeri vardır ki, sıralamakla bitiremeyiz. Yalın, sade ve öz Türkçe konuşanlann sayısı gittikçe azalmakta günümüzde. Her nedense iki sözcüğün arasına mutlaka yabancı dillerden sözcükler serpiştirilmekte, bu sayede bireylerin yabancı dil bildikleri de ortaya konulmaktadır(!). Yine aynı sunucunun konuşmasından örnek vermek gerekirse, "Lirikler düzeyinde de bir düşüş var." Lirik yenne pekâlâ v şarkı' sözü kullanılabilir. Ve "Bu parçada birtakım 'mezurlar' var" yerine 'ölçü' getirilebilir. Aynı sunucu yorumunda "Bu albümde 'şişirmasyon' var" ve bir başka konuşmasında "Çok 'içselleşiyoruz...' sanatçıyla" derken 'şişirmasyon' ve 'içsdleşmek'-. Bu genç sunucuların pek çok genç tarafından dinlenildığini düşündüğümüzde Türkçenin ne denli etkili (!) olabileceğini düşünmek bile istemiyoruz. Hepsinden daha önemli bir sorun da günlük konuşmalarda kullanılan argo sözcüklerdir: "Bir yorum 'korum'. uff, tadından yenmez." "Sıkın kendinizL, daha 'kıyak' bir albüm yapm." Yine aynı sunucu yanında duran köpeğin bakışlan için ayjıen şunlan kullanır: "Öyfc kesip dunıjor Atakan'ı!" Ve yine köpeği için, "Azdırma kuıl 7 ' Milyonlarca kişiye seslenirken kullanılan argoyu affetmemiz mümkün değildir. Radyo ve televizyon kanallannda bundan böyle güzel, sade, öz Türkçe konuşan sunucu ve spikerlerin olacağı ümidiyle "Maksar Yorum" yerine "Maksat Güzel ve Zengin Türkçe'' olsun demekle yetiniyor ve en yakjn bir gelecekte bu dileğimizin gerçekleşmesini yürekten istiyoruz. Dr. Mine Mutlu Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi PENCERE Başak Sigorta varken kim korkar " htlSiU1 " dan? R a h a t o l u n . Bırakın, Işi uzmanı d ü ş ü n s ü n . Yenilikçi ve dinamik kadrosu ile Başak Sigorta, ister bü>ük, ister küçük olsun. h a s a r ı t a m v e e k s i k s i z ö d e r . B e k l e t m e d e n , y o r m a d a n ! . . B a ş a k S i g o r t a i l e h a s a r d a n e s e r k a l m a z ' Slz d e : B a ş a k S i g o r t a g ü v e n c e s i n d e ç a ğ d a ş i n s a n ı n h u z u r u n u . g ü v e n i n i h l s s e d i n . E r t e l e m e d e n , y a ş a r k e n , ü r e t i r k e n s i g o r t a ! . . BASAK SİGORTA ların için bu#ünden Bu "Model" Hayata GeçiPilebilir mi?.. "Ülkemizin bugün en önemli sorvnu nedir" diye sorul- duğunda herkes üç sözcük üzerinde birleşiyor. Onem sı- rası değişse de bu üç sözcük: EkonomL Demokrasi.. Terör.. Ne var ki bu üç sorunumuz da yeni değil, üçü de uzun yıllann ürünü, üçünün de sorunsallığı dünden geliyor, ya- rına doğru yapılanıyor... Bir ülke, onyıllar boyu yüksek enflasyon ve ycjğun te- rörle yaşarsa ne olur?.. Her şey olur. Ancak bugün gelinen noktada Türkiye Cumhuriyeti'nin yazgısı söz konusudur. • Demokrasi, insanlık tarihinde "kul'un "birey'e dönüş- mesiyle gerçekleşebildi. Ne var ki ülkemizin gündeminde "birey"e dayanan de- mokrasi değil, "cemaat"e ve "etnik" tabana dayanan öz- gürlükler konuşuluyor. Bir rastlantı mı?.. Hayır. Batı'da demokrasi, milliyetçiliğin ümmetçiliği aştığı, kul- luk bilinci yerine bireyin geliştiği süreçte kuruldu; bu dö- nem, dinsel cemaatlerin ya da tarikatiann gölgeye çekil- diği tarihsel zamanı vurgular. Türkiye'de nasıl oluyor da tanhin saati geriye doğru işletilmek isteniyor?.. Siyasal parti başkanları tarikat liderlerinin ellerini öpmeden poli- tikaya başlamıyorlar; 1923'ten beri yaşanan yetmiş, çok partili rejimden bu yana geçen kırk yıl, insanın kulluktan bireye dönüşümü için yetmedi mi?.. Tarih tersine mi döndü?.. Batı'da elbette cemaat ve tarikatlar toplum yapılanma- sında renklerıni koruyorfar; ama, o coğrafyada kul" çok- tan "birey"e dönüştü; siyasal partilerle sendikalann örgüt- lenmesinde insan hakları ve demokrasinın öne çıkışı, 19'uncu Yüzyıl Batı tarihini oluşturuyor. • 21 'inci Yüzyıl'ın eşığinde, Türkiye, Özal dönemınde ma- yası atılan bir "model"i konuşmaya başladı. Nedir bu model?.. Cemaatlere -ya da tarikatlara- ve etnik ayrıma dayanan bir sözde demokrasidir. Nasıl olacak?.. Anadolu'da yönetim eyaletlere bölünecek; federasyo- na dönük bir siyasal haritada, serbest pazar ekonomisi birleştirici olacak; devlet ıdeolojisinı "ılımlı Islam" pekiş- tirecektir. ABD'nin, uzun yıllardan ben körüklediği "Yeşil Kuşak" kuramının ardından "ılımlı lslam"\ öngörmesi mo- deli güçlendiriyor. 12 Eylül faşizminin "Türk-fslam Sente- zi", devleti bu modele yakınlaştınyor; şeriatçı ve Kürtçü, bu modeli destekliyor; sonuçta ortaya azımsanmayacak bir "ittifak" çıkıyor. Bu "ittifak"a omuz veren tatlısu entel- leri de her bakımdan yaşamlarını güvence altına alıyorlar. • Hayata geçirilebilir mi bu model?.. Turgut Ozal için bu model bir amaçtı; Cumhurbaşka- nı bu yolda bir parti kuruyordu ki öldü; yoksa "2'nci Cum- hunyet"\ istiyordu. Model güç kaybına uğradı; ama, destekleri güçlüdür; şeriatçı ve Kürtçüyü kimse azımsamasın; VVashington, modelin olabilirlik oranlan'nı hesaplıyor; şimdilik büyük engel olarak Kemalistler görülüyor. Solda kimileri, büyük bir aymazlıkla bu modelin değir- menine su taşıyor. ŞEKER BAYRAMEVDA natura Taşucu'ntın îö Km. Baüsında Küçük, Konıtıaklı Bir Koy tçinde, Toroslann Akdenizle Kucaklaştığı Yerde, Küçük, Sevimli Bir Tesis Varmış. Oyküsünü Bizden Dinleyin... AY-SEL TURİZM Olgunlar sokak 2/4 Bakanlıklar-ANKARA Tel: 417 2* 36 Fax: 418 34 69 ACI KAYBIMIZ 24 Şubat 1995 günü görev gereği gittiği Samsun'dan Ankara'ya dönüşünde trafik kazası geçirerek yaşamını yitiren Ağaç-İş Sendikası Genel Mali Sekreteri İBRAHtM FİL'i kaybetmenin acısı içindeyiz. Merhuma Tann'dan rahmet, işçi sınıfına, ailesine ve dostlanna başsağlığı dileriz. TÜRK-İŞ YÖNETtM KURULU TURYAP EMLAK BİLGİBANKAS1 Tlf. (242)248 49 95-242 48 12 Fax (242)242 37 33 ANTALYA Romarüannız ve Ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel: 554 08 04
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle