05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ŞUBAT199SSAU CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Ressam Nejad Devrim 72 yaşında Polonya'da küçük bir kasabada öldü Bir Odysseus gibi yaşadıKültür Servisl- Son yıllarda sanat yaşamını Polonya'da sürdüren ressam Nejad Devrim önceki gün kalp ve kan dolaşınu yetersizliği ve karaciğer hastalığından dolayı Çekoslovak sının yakınlarında küçük bir kasaba olan Nowy Sacz'da öldü. 72 yaşında yaşama veda eden Devrim, bu hafta içinde Polonya'da toprağa verilecek. Devrim 1923 yılında yazar İzzet Mdih Devrim ile ressam Fahrünnisa Zeyd'in oğlu olarak Büyükadacla dunyaya geldi. Tıpkı tiyatro sanatçısı kız kardeşi Şirin Devrim Trainer gibi ılk gençlik yıllanna dek o zamanlar için başlı başına bir okul sayılabilecek olan Şakir Paşa Konağı'nın sanat dolu oıtamında geniş bir aura içinde bulundu. tlk kez 17 yaşından itibaren kendi kendine resim yapmaya başlayan genç Nejad, 1944 yılında mezun olduğu Istanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde Leopold Levy'nin öğrencisiyken kaligrafi ve Bizans sanatı üzerine çahşmalar yaptı. Bu dönemde Matisse. Bonnard gibi ressamlann izinde. ızlenimci olarak değerlendirilebilecek stilde çalıştı. Aynı atölyede öğrenim gördüğü; Nuri İyem, Avni Arbaş, Fethi Karakaş, Haşmet Akal gibi ressamlarla birlikte Yenfler Grubu'nda yer aldı ve 1940 yılında grubun Gazeteciler Cemiyeti'nin Beyoğlu Lokali'nde açtığı sergiye katıldı. 1945'leredek yer yer fîgürlü kompozisyonlar da boyayan Nejad Devrim, Ressam Nejad Devrim Abidin Dino'nun önderlığinde ve Fikret Adil'in desteğiyle kurulan "Liman Grnbu"nun en genç üyesiydi. 1946 yılında burslu olarak gittiği Paris'e yerleşen sanatçı, çalışmalannı orada sûrdürdü. Bir Ege vapunıyla Marsilya üzerinden Paris'e giden sanatçı. o tarihten ölümüne dek bir Odysseus gibi Kopanhagen'den Pekin'e, New York'tan Tokyo'ya uzanan bir dünya atlasmda belki de pek az Türk sanatçısmın yaşadığı bir yaşam serüvenine tanık oldu. 1946'dan itibaren soyut resim yapmaya başlayan sanatçı. Paris'te 1947'de açtığı ilk kişisel sergisiyle Avrupa sanatında savaş sonrası olarak bilinen dönemde etkin olan soyut sanatın üyesi durumuna geldi. 1950'ye dek uzanan çalışma sürecinde ilginç bir resimsel tat yakaladı. Kaligrafı çıkışlı soyutlamalanndan ifadeci değerlere tamamen sırtını döndü. Çeşitli AvTupa ülkelen, Amerika, Orta Asya, Çin ve Sovyetler Birliği'nde sanat çalışmalan yapan Devrim, 1955 yılında Tristan Tzara'nın u Le Temps ıNaissant", 1960 yılında da Paul Eluard'ın "Sens de Totıs Les Instants" adlı şiir kitaplannı desenledi. Chartres Katedrali'nin vitraylanndan, Ravenna kentindeki Bizans kıliselirinin mozaiklerinden ve ltalyan primitiflerinin yapıtlanndan etkilenen Paris'te soyut resme yöneldi ve 1952'de "Ekim Salonu"nu kurdu. Ancak salonun geometrik resme resme duyduğu tepki, giderek gecikmiş bir gerçeküstücülüğe dönüşünce aynldı. Sanat yaşamının ilk yillannda koyu renklerin egemen olduğu figüratif resimler yapan sanatçı, Paris'e yerleştikten sonra parlak, canlı renklerden oluşan soyut kompozisyonlar üretti. Dünyanm değişik sanat merkezlerinde kırkı aşkın kişisel sergı gerçekleştıren sanatçı, 1948 yılından itibaren Paris'te "Mayıs Salonu"ve"YeniGerçekBkterSalonır, 1954- 62 yıllan arasında da "Paris Ekolü" sergilerine katıldı. 1969- 1975 yıllannda Torino Estetik Merkezi'nde Michel Tapknin düzenlediği sergilerde yapıtlanna yer verildi. 1952'de kuruculanndan olduğu "Ekim Sakmu"nun başkanlığını yaptı. HakJa Anü, Mübin Orhon ve Setim Turan gibi sanatçılar. doğa ile ilişkisini koparmamış bir tarzda soyutlama yaparlarken Devrim, Doğu sanatının iki boyutluğunu çok iyi algılamış ve ve bunu taze bir boya tarzıyla destekleyen stiliyle kendine özgü bir dil oluşturmuştu. Panltılı olduğu kadar çalkantılı geçen yaşam serüveniyle bir Odysseus kimliğine bürünmüş olan Nejad Devnm'in Itaka'ya vardığını söylemek mümkün. Nejad Devrim'in çağnldığı karma sergiler arasında; Fransız Italyan Sergisi- Torino (1953), Soyut Sanat-Madnd Modern Sanat Müzesi (1953), Günümüz Türk Sanatı- Pans Modern Sanat Müzesi (1964) yer ahyor. Devrim'in Paris Modern Sanatlar Müzesi, Belçika Kralrvet Müzesi, Varsova Ulusal Müzesi. Istanbul Resim ve Heykel Müzesi, Saint- Etienne Müzesi, Grenoble Müzesi, Aalborg ve Aarhus (Darümarka) Müzeieri, Havana ve Pekin Müzeieri, Tuborg Vakfi (Kopenhag) ve özel koleksiyonlarda yapıtlan bulunuyor. Sanatçının müze, galeri ve özel koleksiyonlarda bulunan vapıtlanndan bazılan; "Halikarnas", "Ispanya Geceteri", "Non Figüratir, "Varşova Evteri", "Soyut Gece~, -NoktünT, "Espasta ÇizgT, "Buhara", "Tintoretto'ya SaygT ve "Gemide Yolcular". Gölcük'te 'KjsaFilm Günleri' Kültür Servisi- Akdeniz Si- nema Grubu ve Değirmendere Dostlar Tiyarosu işbırlığiyle, sinemanın 100. yılı kutlamala- n çerçevesinde, ulusal sinema- ya katkıda bulunmak ve kısa film yapımını desteklemek amacı ile Kocaeli, Gölcük böl- gesinde "Kısa Film Günleri" düzenienecek. "Kısa Film Günleri" kapsa- mında video, 16-35 mm sine- ma filmi, canlandırma ve bel- gesel dallarda yapılmış nitelik- li kısa fılmlergösterilecek. An- cak gösterilecek filmler, Istan- bul (Jluslararası Kısa Film Günleri ve Ankara Uluslarara- sı Film Fesivali kapsamında gerçekleştirilecek Ulusal Kısa Film ve Uluslararası Canlan- dırma Filmleri Yanşması so- nuçlandıktan sonra belirlene- cek. Gösterilerde çeşitli ülke- lerden kısa filmlerin yeralma- sma özen göstenlecek. Göste- rilerden elde edilecek gelir. bir kısa filmin yapımı için harca- nacak. Aynca "Kısa Fibn Gün- leri"süresince sinema ve kısa fîlmle ilgili açık oturum ve pa- neller gerçekleştirilerek film yapımcılan ile izleyicilerin ta- nışmasına olanak saglanacak. Bu kapsamda bir de "Kısa Film Öykü YanşmasT düzen- leniyor. Konu sınırlaması ol- mayan yanşma, amatör, pro- fesyonel bütün yanşmacılara açıİc. Yanşma sonunda birinci, ikinci ve üçüncü belirlenecek. Aynca Ediz Hun, HUmi Eb- kân. Engin Ayça, VuraJ Çavu- şoğhı ve Oğuzhan Tercan'dan oluşan seçici kurulun uygun gördüğü sayıda mansiyon veri- lecek. Yanşmada birinci seçi- len yapıtın prodüksiyonu ger- çekleştirilırken dereceye giren diğer yapıtlar da olanaklar öl- çüsünde degerlendirilmeye ça- lışılacak. Yanşmaya katılacak kısa film öykülerinin en az 5, en çok 30 dakikalık bir süreyi içermeleri, öykülerin A 4 kâğı- dına daktilo ileçift aralıkla ya- zılmış olarak iki kopya halin- de teslim edilmesi gerekiyor. Yanşmaya katılacaklar, kısa özgeçmişleri ve bir fotoğratla- n ile yanşmaya katılma koşul- lannı kabul ettiklenni belirte- rek altını imzalayacaklan bir belgeyi yapıtlanna ekleyecek- ler. Yanşmaya son katılma ta- rihi, 31 mart. (Katılma adresi: Değirmendere Dostlar Tiyat- rosu Ebru Iş Hanı Kat: 2, No: 54 Gölcük, Kocaeli. Tel: (262) 426 59 36). Yanşma sonucu, nisan ayı içinde duyurularak kazananlara ödülleri bir tören- le verilecek. Türk resim tarihine geçecek bir olay' Mensucat Santral TA.Ş.'ye ait tablo koleksiyonunun tartışmalı müzayedesinde 203parça eserdenyaklaşık 36 milyar lira elde edildi Kültür Servisi - Mensucat Santral T. A.Ş'ye ait tablo ve sanat eserlerinin sa- tıldığı müzayede, ardında pek çok tartış- ma bırakarak gelip geçti. Portaikal Sanat Evi tarafından düzenlenen müzayedede satılan 203 parça eserden yaklaşık 36 milyar lira elde edildi. Neşe Erdok'un "İstasyon* adlı tablosunun 1 milyar 400 milyon liraya alıcı bulduğu müzayede, aralannda Yahşi Baraz, Ferit Edgü, Ay- kut Işıklar, Canan GökniL .41i Poyrazoğ- lu,Tuncay Ozûıe) gibi ısimlerin de bulun- duğu büyük bir kalabalıkla gerçekleşti- rildi. ÖJk kez Türk resmi bu kadar gûndeme geldi Cihat Burak'ın " O Diyar ki Orada AcayipliklerOhır"adlıtablosunu 1 mil- yar 300 milyon liraya satın alan Yahşi Baraz. Türk resminin gerçek fiyatlannın bunlar olmadığını, tablolann piyasa de- ğerlerinin aşağı yukan 4-5 kat üstüne sa- tıldığını belirttı ve "HatilBezmengibibir ünJü iş adamı, Uğur Dündar gibi ünlü bir televizyoncu, devietin bu işeel arması, dört ressamın olayı mahkemeye vermesi, ba- sının ve tetevizyonun bunu ön haber yap- ması ve ünlü bir müzayedecinin de katkı- lanyla ilk defa Türk resmi bu kadar gün- deme gelmiştir. Vinni yıkiır iğneyle kuyu kazdık, sonunda bir noktaya geldi. İlk de- fa bu boyutta bir sadş oluyor ve bu Türk resim tarihine geçecek bir olaydır. Bu bir dönüm noktasıdır veçok konuşulacak bir açık artürmadır" dedı. Satılan tabiolann çoğunun Mensucat Santral'a değil Halil Bezmen'in şahsına ait olduğu gerekçesiyle dava açan avukat Gül Güner Erman ise Bezmen'in hiçbir şahsi borcu ve hakkında da takibat olma- ctığını anımsattı: "Şirkete yapılmış olan takibat onu bağlamaz. Şirketin borçlan- nın kişiden alınama>acağına dair vergi mahkemesince verilmiş 13 tane karar ol- duğu hakte şirketin mallan arasına Halil Bezmen'in mallan da kanstınlarak satri- mtştır. Biz bunu durdurmak için mahke- meye başvurduk, ama çok az zamanımız vaıidı, durduramadık. Davayı takip ede- ceğiz. Çünkü bu gayri hukuki bir durum- dur. Defterdarlık da Mensucat Santral vaktinde itiraz etseydi' der ama, bu ko- nu beni Ugilendirmez, ben Mensucat Santral'ın avukab degjHm". BUirkişi raporunun taraflı olduğu karutlandı Müzayede için belirlenen muhammen bedellerin düşüklüğü nedeniyle mahke- meye başvuran sanatçılardan Bubi ise bi- rinci bilirkişi raporunun ne kadar taraflı olduğunu bir kere daha kamtladığı için bu müzayede sonuçlannı önemli bulu- yor: u Evet, açıkça üç meslektaşımla bir- likte, gerek hukuk, gerekse basın voluyla yapmış olduğumuz etkinliğin semenesini verdiğini ve birtakım kötü niyetü kişile- rin art niyetlerinin de boşa çıktığını görii- yoruz. Bu arada,yapıtlannuz için istemiş olduğumuz veni bilirkişilerin belirledigi fiyatlann müzayededeki sonuçlaıia taşı- dığı şaşırtıcı benzerlikten onur duyduğu- mu so\le>cbilirim**. Şu anda Paris'te bulunan Bedri Bay- kam da eleştirdikleri fiyatlann komikli- ğinin ortaya çıktığını belirttı ve Türki- ye'de müzayedelerin ahcının bilinçlen- mesi ve bilgili olarak müzayedeye katıl- ması açısından yetersiz olduğu için, sağ- lıklı bir yapıya ve sonuca ulaşamadığını yineledi. Büyük tuvallerinin gerçek değerleri- nin yansını, küçük işlerinin ise yüzde 80'ini yakaladığını belirten Baykam, bir müzayedenin sağlıkJı bir şekilde olması için kimin neyi satın alıp almadıgını bil- mesi gerektiğini vurguladı: "Benim mü- zavededeki en önemli resmim, 101 numa- raiı resimdi. O benim havaOmda >apOgım en önemli üçlü serginin üçüncü ve en önemli a> l ağıydı. 180 miryona satıkİL Di- ğer birço'k resmim 330 oldu. 250oldu ama o en önemlisiydi. Resim orada uzaktan tu- tuiuyor, insanlar resmin gerçek değeri ve- ya ressamuı hayatmdaki \eri>le hiç ala- kası olmayan verilerle değeıiendiriyvrlar. Figürahf. bol renkli ne olduğu anlaşılan resim iyidir gibi bir havanın sonucu bir ansal piyasa oJuşuvor". Dava açan ressamlardan Güngör Ta- ner de müzayede sonuçlannın yaşayan Türk sanatının yerini bulması açısından hoşuna gittiğini ve itiraz ederken ne ka- dar gerçekçi olduklannın ortaya çıktığı- nı belirttı. Yüdız SUahhane'dekJ mûzavedeye katılım yoğundu. (DEVRİM BARAN) Müzayededeki yapıtların açılış ve satış fiyatları NeşeErdok/s-tosw« 50 milyon-1 mil- yar 400 milyon Cihat Buraktf Diyar hOrmhAcayip- liklerOiur 120 milyon-1 milyar 300 mil- yon NesetGünal Kanieşler 100 milyon- 1 milyar BJVİsinnyeG Pentünent. S.25 milyon- 750 milyon FahrdfûsmZjad SoyutKomp. 35 mil- yon- 750 milyon Mustafa Ata Kompozisyon 35 milyon- 530 milyon Ali Çetebi Plaj 25 milyon- 450 mil- yon Fahreinissa Zeid Soyut Komp. 25 mil- yon- 450 milyon Haie Arpacıoğnı Derin Konu 15 mil- yon-90 milyon Orhan Peker Kapı 60 milyon-420 milyon Z.Büyfikişleyea Himşimalar Olmasm 35 milyon- 390 milyon Ömer Uluç At ve Kadm 35 milyon- 360 milyon Erol .AJa-avaş Soyut KompAO milyon- 360 milyon Bedri Bavkam&ıvuf Abm/7.15 milyon- 330 milyon Zeki Faik tzer Sandahe 20 milyon- 330 milyon NejadDevrimSoyutKomp.25 milyon- 300 miiyon Mehmet Güleryüz Ikili Figür50 mil- yon-300 milyon Orhan Peker At 70 milyon -280 mil- yon Cefile Hanım Nü 20 milyon -240 mi I- yon Sabri BerkeJ Natûrmort 25 milyon- 220 milyon Şükriye Dikmen Portre 12.5 mılyon- 200 milyon Kemal Önsoy Soyut Komp. 17.5 mil- yon- 200 milyon Güngör Taner Tmpikal Karanlık 25 milyon-190 milyon Şûkriye Dikmen Çiçekli Komp. 12.5 milyon- 170 milyon Adnan ÇokerSoyutKompAO milyon- 170 milyon Nejad Devrim Peyzaj 20 milyon- 160 milyon Kemal OnsoySoyutKomp. 15 milyon- löOmılyon MehmetGün SoyutKomp. 15 milyon- 160 milyon Adem Genç Soyut Komp. 15 milyon- 150 milyon Ozdemir Altan Kompozisyon 25 mil- yon-140 milyon B.Rahmi Eyüboğlu Peyzafîû tnılyon- 130 milyon Zekai Ormancı Kompozisyon 20 mil- yon-1 10 milyon Zeki Faik lıerNü 15 milyon -100 mil- yon Bubi Soyut Komp. 10 milyon- 90 mil- yon. ALINTILAR TAHSİN YÜCEL Theopyman Toplumsal, siyasal, ekonomik, tüzel, törel, ekinsef, ya- zınsal bunalımlanmız bitmek tükenmek bilmiyor. Bereket, bunalımlanmızı yorumlama konusunda kuramcı bunalı- mına düşmüyoruz. Hayır, Tann'ya bin şükür, fazlamız var, açığımız yok: Atkıyı boynuna atıp kasketi ya da bereyi ba- şınageçiren, birçırpıdaolayiann "dibacesine" iniveriyor. Sorunlar çözülmese de açıklamalan geliyor hiç değilse, Balzac'ın denemesindeki gibi: "Deli, biruçurum gönıp de içine düşen kişidir. Bilgin, onun düştûğünü işitir, arşınınt alır, uzaklığı ölçer, bir merdiven yapıp aşağıya iner, gene çıkar, tûm evrene uçurumun detinliğinin bin sekiz yüz iki ayak, dipte ısmın yukandakinden iki derece daha fazla ol- duğunu söyledikten sonra, ellerini ovuşturur." Daha ne yapsın zavallı? Ölüyti diriltecek degil ya! Ama, kimsenin hakkını yemeyelim, "küreselleşme" ça- ğında, renkli basında ve renkli kutuda, atkılı, kasketli, de- ri ceketli kuramcı sayısı arrtıkça, dolaylı bir biçimde de ol- sa, ölüyü diriltme girişimlerine bile rastlanıyor, hem de ce- nazenin kaldınlmasından yetmiş iki yıl sonra! Ömek mi istiyorsunuz? Çok değişik ve çok boyutlu bu- nalımlara yol açan şu ekin bunalımımızı alalım. Her buna- lım gibi bunu da cumhuriyetle başlatırsınız, bir; Batı'da bir karşılaştırma öğesi ararsınız, iki. Büyük Fransız devrimi, krallığı devırip cumhuriyeti getirdiğine göre, iyi bir karşı- laştırma ögesidir. Sonrası çorap söküğü gibi gelir. Fransız devrimcilerinin ekin alanında neler yaptığı konusunda ay- nntılara girmek gerekmez. Türk devrimcilerinin eylemine bakmak yeter. Onlar da, sık sık söytenir, diliyle, yazınıyla, giyimi kuşamı, yaşama biçimiyle, Ösmanlı sarayının kalı- tını ellerinin tersiyie itip adına "batılılaşma" dedikleri bir "ütopya" ugruna topluma başka toplumların ekinıni be- nimsetmeye kalkmışlardır. Vay aymazlar! Buna bakılarak, Fransız devriminin ekinsel "strateji'sı belirleniverir: Dili, yazını, bilimi, felsefesi, çapkınlığı, şarabı ve patates kızart- masıyla, sarayın olan her şeyi halka mal etmek. Karşrtlık, bir sonuç çıkarmayı gerektirmeyecek ölçüde açıktır. Işte, bunalımın nedeni! Tek bir soru yeter: Fransız devrimcile- ri, halklanna al aşağı ettikleri krallannın ekinıni değil de örneğin Türk ekınini benimsetmeye kalksalardı, bir ekin bunalımı çıkmazdı da ne olurdu? Ya karşılaştırma öğelerinin denkliği? örneğin Fransız sarayında da Osmanlı sarayında olduğu gibi yabancı soz- cüklere ve yabancı dilbilgisel kurallara dayalı bir yapay dil mi kullanılfyordu, yoksa tekerkçi yönetimin en güçlü dö- neminde "Port aux Foins" hamallannın konuştuğu dile dayalı bir anadil mi? Fransa'da saray ekiniyle devrimi ya- pan (ve/ya da kendisi için devrim yapılan) kitlenin ekini ara- sındaki uyarlık ve karşıtlıklar Osmanlı ekiniyle Anadolu halkının ekini arasjndaki uyarlık ve karşıtlıklarfa bir tutula- bilir miydi? Örneğin Fransız sarayına bağlı ozanın Fran- sızcasıyla Bordeauxlu kunduracının Fransızcası arasın- daki uzaklık Osmanlı ozanının Osmanlıcasıyla Mersinli kunduracının Türkçesi arasındaki uzaklıkla bir miydi? XVIII., hatta XVII. yüzyıl Fransası'nda saltık bir saray yazı- nından, saltık bir saray müziğınden söz edilebilir miydi? Sonra, pişmiş aşa soğuk su katmak gibi olmasın, "siya- sal", "ekinserden bu denli kolay mı aynlıyordu ki, cum- huriyetçi boynunu vurdurttuğu kralın ekinini hazır bir ce- ket gibi sırtına geçiriveriyordu? Örneğin devrimcilerin dil politikasını eski yönetimin dil politikasıyla bağdaştırmaya olanak var mıydı? Beş bu kadar soru daha sıralayın, küreselleşme çağının hızlı kuramcısı oralı bile olmaz, onun kendi kanıtlama yor- damlan vardır. Yordamlann başında da "hava" gelir, özel- likle Paris havası. Kuramcımız, Thule varoşlarından geti- rilmiş. göztaşı mavisi bir Paris akşamında, Gard du Nord dolaylannda, emekli Legion subayı Luc'ün en azgın maf- ya "mensubunun" bile açığından geçmeyi yeğlediği ünlü kahvesinde, Val6ry'nin ikinci göbekten yeğeni Anto- ine.dadacı ozanlann sonuncusu, Michele Morgan'ı altı ay bir hafta süresince ardından koşturmuş, Kastamonu kökenli ozan Aram Kevorkyan, Breton'un ilk göz ağnsı kübist heykeltraş Anne'ın büyük kızı, az su katılmış rakı gözlü, çılgın Emma'yla birlikte, Küba zencefili biryuvarlak masanın çevresinde, izmarit beyazı içkisini yudumlayıp az gelişmiş toplumların etkilenme süreci çevresinde ateşli bir tartışmanın "karanlık dehlizlerine"dek inmiştir. Birden ka- pı açılır ve karlan kırağı mavisine çalan şubat gecesinin buzlannı şangır şungur kırarak, havuzdan yeni çıkmış Şah- meran pervasızlığıyla, Edvvarda içeriye girer. Edvvarda, hani şu saçlannı sıfır numara kazıtan, şu iki yirmi üç bo- yundaki dünyalar güzeli Burundili zenci kız ki gerçek bir ayaklı ansiklopedıdir. Daha ilk soruda, doğru yanıtı gü- müş saplı bir Magrep hançeri gibi saplayıverir: "Demekki, Avrupalı müstevli Afrika 'da bize ne yaptıysa, anti-emper- yalist savaşın ilk galipleh diye bildiğimiz kahraman Türk zabitleri de Türkiye'de size onu yapmışlar!" Kuramcımız da, ne yapsın, dinler, düşünür ve anlar. Kızın boyu iki yirmi üç, kilosu elli dokuz buçuk, yaşı yir- mi bir, mesleği ekonomi politik, memleketi Burundi ve kendisi tam bir ayaklı ansiklopedi! Gel de inanma, güze- lim! Düşünce Özgüplüğü ve Özgürlük Şüpfepr toplantaı U Kültür Servisi- PEN Yazarlar Derneği, bu akşam saat 19.00'da Küçük Sahne'de "Düşünce Özgürlüğü ve Özgürlük Şiirleri" konulu bir toplantı düzenliyor. Toplantı iki bölümden oluşuyor Prof. Dr. Toktamış Ateş. Doç. Dr. Türkel Minibaş, Sükran Kurdakul ve Erdal Öz"ün katılacağı "Düşünce 'zgürlügü" konulu panelin ardından. şairler "özgürlük" konulu şiirlerini okuyacaklar. Gülsen Tüncer'in sunacağı ikinci bölümde Afşar Timuçin, Arif Damar, Ataol Behramoğlu, Aydın Hatıpoğlu, Cengiz Bektaş. Erol Çankaya. Gülsüm Cengiz Akyüz, Hüseyin Haydar, Kemal Özer, Mehmet Başaran, Melisa Gürpınar, Metin Cengiz, Müştak Erenus, Nurer Uğurlu, Orhan Alkaya, Özdemir Ince, Refik Durbaş, Sennur Sezer, Sunay Akın, Şükran Kurdakul. Tuğrul Tanyol ve Turgay Fişekçı şiir okuyacak. CRR'de İleri Türk Müriği Konservatuan Orkestra ve Korosu konseri • Kültür Servisi-Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bu akşam saat 19.30'da lleri Türk Müziği Konservatuvan Orkestra ve Korosu bir konser verecek. Nesrin Körükçü'nün solist olarak katılacağı orkestrayı şef Çetin Körükçü yönetecek. lleri Türk Müziği Konservatuan Demeği 1948 yılında müzikolog Hüse>in Sadeddin Arel, Laika Karabey, Kemal Emin Bara gibi müzisyenler ve Ord. Prof. Dr. Salih Murat Uzdilek, Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onargibi bilim adamlan tarafından kuruldu. Günaltafa, Btebiyat ve Sanat ŞövalyeHgi ünvanı verildî • Kültür Servisi- Eurimages'in Türkiye temsilcisi Faruk Günaltay'a, Fransa'nın en itibarlı nişanlanndan "Edebiyat ve Sanat Şövalyeliği" ünvanı verildi. Srrasbourg Üniversitesi'nin Sinema Kürsüsü'nde ders veren Günaltay, aynca felsefe dalında da öğretim üyeliği yapıyor. Günaltay aynı zamanda Strasbourg'da Fransızca olarak yayımlanan bir sinema dergisinin de genel yönetmeni. Avrupa sinemasına destek vermek amacıyla kurulan Eurimages'in Türk fılmlerine yardımda bulunması için çalışmalannı sürdüren Günaltay. Türk sinemasını nyurtdışında duyurulması ve yapımı için önemli çalışmr ılar yapıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle