Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 ŞUBAT199SSAU CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Ressam Nejad Devrim 72 yaşında Polonya'da küçük bir kasabada öldü
Bir Odysseus gibi yaşadıKültür Servisl- Son yıllarda sanat yaşamını
Polonya'da sürdüren ressam Nejad Devrim
önceki gün kalp ve kan dolaşınu yetersizliği
ve karaciğer hastalığından dolayı Çekoslovak
sının yakınlarında küçük bir kasaba olan
Nowy Sacz'da öldü. 72 yaşında yaşama veda
eden Devrim, bu hafta içinde Polonya'da
toprağa verilecek.
Devrim 1923 yılında yazar İzzet Mdih
Devrim ile ressam Fahrünnisa Zeyd'in oğlu
olarak Büyükadacla dunyaya geldi. Tıpkı
tiyatro sanatçısı kız kardeşi Şirin Devrim
Trainer gibi ılk gençlik yıllanna dek o
zamanlar için başlı başına bir okul
sayılabilecek olan Şakir Paşa Konağı'nın
sanat dolu oıtamında geniş bir aura içinde
bulundu. tlk kez 17 yaşından itibaren kendi
kendine resim yapmaya başlayan genç Nejad,
1944 yılında mezun olduğu Istanbul Güzel
Sanatlar Akademisi'nde Leopold Levy'nin
öğrencisiyken kaligrafi ve Bizans sanatı
üzerine çahşmalar yaptı. Bu dönemde
Matisse. Bonnard gibi ressamlann izinde.
ızlenimci olarak
değerlendirilebilecek stilde
çalıştı. Aynı atölyede öğrenim
gördüğü; Nuri İyem, Avni
Arbaş, Fethi Karakaş, Haşmet
Akal gibi ressamlarla birlikte
Yenfler Grubu'nda yer aldı ve
1940 yılında grubun
Gazeteciler Cemiyeti'nin
Beyoğlu Lokali'nde açtığı
sergiye katıldı. 1945'leredek
yer yer fîgürlü kompozisyonlar
da boyayan Nejad Devrim,
Ressam Nejad Devrim
Abidin Dino'nun önderlığinde ve Fikret
Adil'in desteğiyle kurulan "Liman
Grnbu"nun en genç üyesiydi. 1946 yılında
burslu olarak gittiği Paris'e yerleşen sanatçı,
çalışmalannı orada sûrdürdü. Bir Ege
vapunıyla Marsilya üzerinden Paris'e giden
sanatçı. o tarihten ölümüne dek bir Odysseus
gibi Kopanhagen'den Pekin'e, New York'tan
Tokyo'ya uzanan bir dünya atlasmda belki de
pek az Türk sanatçısmın yaşadığı bir yaşam
serüvenine tanık oldu. 1946'dan itibaren
soyut resim yapmaya başlayan sanatçı.
Paris'te 1947'de açtığı ilk kişisel sergisiyle
Avrupa sanatında savaş sonrası olarak bilinen
dönemde etkin olan soyut sanatın üyesi
durumuna geldi. 1950'ye dek uzanan çalışma
sürecinde ilginç bir resimsel tat yakaladı.
Kaligrafı çıkışlı soyutlamalanndan ifadeci
değerlere tamamen sırtını döndü. Çeşitli
AvTupa ülkelen, Amerika, Orta Asya, Çin ve
Sovyetler Birliği'nde sanat çalışmalan yapan
Devrim, 1955 yılında Tristan Tzara'nın
u
Le
Temps ıNaissant", 1960 yılında da Paul
Eluard'ın "Sens de Totıs Les Instants" adlı
şiir kitaplannı desenledi. Chartres
Katedrali'nin vitraylanndan, Ravenna
kentindeki Bizans kıliselirinin
mozaiklerinden ve ltalyan primitiflerinin
yapıtlanndan etkilenen Paris'te soyut resme
yöneldi ve 1952'de "Ekim Salonu"nu kurdu.
Ancak salonun geometrik
resme resme duyduğu tepki, giderek
gecikmiş bir gerçeküstücülüğe dönüşünce
aynldı. Sanat yaşamının ilk yillannda koyu
renklerin egemen olduğu figüratif resimler
yapan sanatçı, Paris'e yerleştikten sonra
parlak, canlı renklerden oluşan soyut
kompozisyonlar üretti.
Dünyanm değişik sanat merkezlerinde kırkı
aşkın kişisel sergı gerçekleştıren sanatçı,
1948 yılından itibaren Paris'te "Mayıs
Salonu"ve"YeniGerçekBkterSalonır, 1954-
62 yıllan arasında da "Paris Ekolü"
sergilerine katıldı. 1969- 1975 yıllannda
Torino Estetik Merkezi'nde Michel Tapknin
düzenlediği sergilerde yapıtlanna yer verildi.
1952'de kuruculanndan olduğu
"Ekim Sakmu"nun başkanlığını
yaptı.
HakJa Anü, Mübin Orhon ve Setim
Turan gibi sanatçılar. doğa ile
ilişkisini koparmamış bir tarzda
soyutlama yaparlarken Devrim,
Doğu sanatının iki boyutluğunu
çok iyi algılamış ve ve bunu taze
bir boya tarzıyla destekleyen
stiliyle kendine özgü bir dil
oluşturmuştu. Panltılı olduğu kadar
çalkantılı geçen yaşam serüveniyle
bir Odysseus kimliğine bürünmüş olan Nejad
Devnm'in Itaka'ya vardığını söylemek
mümkün.
Nejad Devrim'in çağnldığı karma sergiler
arasında; Fransız Italyan Sergisi- Torino
(1953), Soyut Sanat-Madnd Modern Sanat
Müzesi (1953), Günümüz Türk Sanatı- Pans
Modern Sanat Müzesi (1964) yer ahyor.
Devrim'in Paris Modern Sanatlar Müzesi,
Belçika Kralrvet Müzesi, Varsova Ulusal
Müzesi. Istanbul Resim ve Heykel Müzesi,
Saint- Etienne Müzesi, Grenoble Müzesi,
Aalborg ve Aarhus (Darümarka) Müzeieri,
Havana ve Pekin Müzeieri, Tuborg Vakfi
(Kopenhag) ve özel koleksiyonlarda yapıtlan
bulunuyor.
Sanatçının müze, galeri ve özel
koleksiyonlarda bulunan vapıtlanndan
bazılan; "Halikarnas", "Ispanya Geceteri",
"Non Figüratir, "Varşova Evteri", "Soyut
Gece~, -NoktünT, "Espasta ÇizgT,
"Buhara", "Tintoretto'ya SaygT ve "Gemide
Yolcular".
Gölcük'te
'KjsaFilm
Günleri'
Kültür Servisi- Akdeniz Si-
nema Grubu ve Değirmendere
Dostlar Tiyarosu işbırlığiyle,
sinemanın 100. yılı kutlamala-
n çerçevesinde, ulusal sinema-
ya katkıda bulunmak ve kısa
film yapımını desteklemek
amacı ile Kocaeli, Gölcük böl-
gesinde "Kısa Film Günleri"
düzenienecek.
"Kısa Film Günleri" kapsa-
mında video, 16-35 mm sine-
ma filmi, canlandırma ve bel-
gesel dallarda yapılmış nitelik-
li kısa fılmlergösterilecek. An-
cak gösterilecek filmler, Istan-
bul (Jluslararası Kısa Film
Günleri ve Ankara Uluslarara-
sı Film Fesivali kapsamında
gerçekleştirilecek Ulusal Kısa
Film ve Uluslararası Canlan-
dırma Filmleri Yanşması so-
nuçlandıktan sonra belirlene-
cek. Gösterilerde çeşitli ülke-
lerden kısa filmlerin yeralma-
sma özen göstenlecek. Göste-
rilerden elde edilecek gelir. bir
kısa filmin yapımı için harca-
nacak. Aynca "Kısa Fibn Gün-
leri"süresince sinema ve kısa
fîlmle ilgili açık oturum ve pa-
neller gerçekleştirilerek film
yapımcılan ile izleyicilerin ta-
nışmasına olanak saglanacak.
Bu kapsamda bir de "Kısa
Film Öykü YanşmasT düzen-
leniyor. Konu sınırlaması ol-
mayan yanşma, amatör, pro-
fesyonel bütün yanşmacılara
açıİc. Yanşma sonunda birinci,
ikinci ve üçüncü belirlenecek.
Aynca Ediz Hun, HUmi Eb-
kân. Engin Ayça, VuraJ Çavu-
şoğhı ve Oğuzhan Tercan'dan
oluşan seçici kurulun uygun
gördüğü sayıda mansiyon veri-
lecek. Yanşmada birinci seçi-
len yapıtın prodüksiyonu ger-
çekleştirilırken dereceye giren
diğer yapıtlar da olanaklar öl-
çüsünde degerlendirilmeye ça-
lışılacak.
Yanşmaya katılacak kısa
film öykülerinin en az 5, en
çok 30 dakikalık bir süreyi
içermeleri, öykülerin A 4 kâğı-
dına daktilo ileçift aralıkla ya-
zılmış olarak iki kopya halin-
de teslim edilmesi gerekiyor.
Yanşmaya katılacaklar, kısa
özgeçmişleri ve bir fotoğratla-
n ile yanşmaya katılma koşul-
lannı kabul ettiklenni belirte-
rek altını imzalayacaklan bir
belgeyi yapıtlanna ekleyecek-
ler. Yanşmaya son katılma ta-
rihi, 31 mart. (Katılma adresi:
Değirmendere Dostlar Tiyat-
rosu Ebru Iş Hanı Kat: 2, No:
54 Gölcük, Kocaeli. Tel: (262)
426 59 36). Yanşma sonucu,
nisan ayı içinde duyurularak
kazananlara ödülleri bir tören-
le verilecek.
Türk resim tarihine geçecek bir olay'
Mensucat Santral TA.Ş.'ye ait tablo koleksiyonunun tartışmalı
müzayedesinde 203parça eserdenyaklaşık 36 milyar lira elde edildi
Kültür Servisi - Mensucat Santral
T. A.Ş'ye ait tablo ve sanat eserlerinin sa-
tıldığı müzayede, ardında pek çok tartış-
ma bırakarak gelip geçti. Portaikal Sanat
Evi tarafından düzenlenen müzayedede
satılan 203 parça eserden yaklaşık 36
milyar lira elde edildi. Neşe Erdok'un
"İstasyon* adlı tablosunun 1 milyar 400
milyon liraya alıcı bulduğu müzayede,
aralannda Yahşi Baraz, Ferit Edgü, Ay-
kut Işıklar, Canan GökniL .41i Poyrazoğ-
lu,Tuncay Ozûıe) gibi ısimlerin de bulun-
duğu büyük bir kalabalıkla gerçekleşti-
rildi.
ÖJk kez Türk resmi bu kadar
gûndeme geldi
Cihat Burak'ın " O Diyar ki Orada
AcayipliklerOhır"adlıtablosunu 1 mil-
yar 300 milyon liraya satın alan Yahşi
Baraz. Türk resminin gerçek fiyatlannın
bunlar olmadığını, tablolann piyasa de-
ğerlerinin aşağı yukan 4-5 kat üstüne sa-
tıldığını belirttı ve "HatilBezmengibibir
ünJü iş adamı, Uğur Dündar gibi ünlü bir
televizyoncu, devietin bu işeel arması, dört
ressamın olayı mahkemeye vermesi, ba-
sının ve tetevizyonun bunu ön haber yap-
ması ve ünlü bir müzayedecinin de katkı-
lanyla ilk defa Türk resmi bu kadar gün-
deme gelmiştir. Vinni yıkiır iğneyle kuyu
kazdık, sonunda bir noktaya geldi. İlk de-
fa bu boyutta bir sadş oluyor ve bu Türk
resim tarihine geçecek bir olaydır. Bu bir
dönüm noktasıdır veçok konuşulacak bir
açık artürmadır" dedı.
Satılan tabiolann çoğunun Mensucat
Santral'a değil Halil Bezmen'in şahsına
ait olduğu gerekçesiyle dava açan avukat
Gül Güner Erman ise Bezmen'in hiçbir
şahsi borcu ve hakkında da takibat olma-
ctığını anımsattı: "Şirkete yapılmış olan
takibat onu bağlamaz. Şirketin borçlan-
nın kişiden alınama>acağına dair vergi
mahkemesince verilmiş 13 tane karar ol-
duğu hakte şirketin mallan arasına Halil
Bezmen'in mallan da kanstınlarak satri-
mtştır. Biz bunu durdurmak için mahke-
meye başvurduk, ama çok az zamanımız
vaıidı, durduramadık. Davayı takip ede-
ceğiz. Çünkü bu gayri hukuki bir durum-
dur. Defterdarlık da Mensucat Santral
vaktinde itiraz etseydi' der ama, bu ko-
nu beni Ugilendirmez, ben Mensucat
Santral'ın avukab degjHm".
BUirkişi raporunun taraflı
olduğu karutlandı
Müzayede için belirlenen muhammen
bedellerin düşüklüğü nedeniyle mahke-
meye başvuran sanatçılardan Bubi ise bi-
rinci bilirkişi raporunun ne kadar taraflı
olduğunu bir kere daha kamtladığı için
bu müzayede sonuçlannı önemli bulu-
yor:
u
Evet, açıkça üç meslektaşımla bir-
likte, gerek hukuk, gerekse basın voluyla
yapmış olduğumuz etkinliğin semenesini
verdiğini ve birtakım kötü niyetü kişile-
rin art niyetlerinin de boşa çıktığını görii-
yoruz. Bu arada,yapıtlannuz için istemiş
olduğumuz veni bilirkişilerin belirledigi
fiyatlann müzayededeki sonuçlaıia taşı-
dığı şaşırtıcı benzerlikten onur duyduğu-
mu so\le>cbilirim**.
Şu anda Paris'te bulunan Bedri Bay-
kam da eleştirdikleri fiyatlann komikli-
ğinin ortaya çıktığını belirttı ve Türki-
ye'de müzayedelerin ahcının bilinçlen-
mesi ve bilgili olarak müzayedeye katıl-
ması açısından yetersiz olduğu için, sağ-
lıklı bir yapıya ve sonuca ulaşamadığını
yineledi.
Büyük tuvallerinin gerçek değerleri-
nin yansını, küçük işlerinin ise yüzde
80'ini yakaladığını belirten Baykam, bir
müzayedenin sağlıkJı bir şekilde olması
için kimin neyi satın alıp almadıgını bil-
mesi gerektiğini vurguladı: "Benim mü-
zavededeki en önemli resmim, 101 numa-
raiı resimdi. O benim havaOmda >apOgım
en önemli üçlü serginin üçüncü ve en
önemli a>
l
ağıydı. 180 miryona satıkİL Di-
ğer birço'k resmim 330 oldu. 250oldu ama
o en önemlisiydi. Resim orada uzaktan tu-
tuiuyor, insanlar resmin gerçek değeri ve-
ya ressamuı hayatmdaki \eri>le hiç ala-
kası olmayan verilerle değeıiendiriyvrlar.
Figürahf. bol renkli ne olduğu anlaşılan
resim iyidir gibi bir havanın sonucu bir
ansal piyasa oJuşuvor".
Dava açan ressamlardan Güngör Ta-
ner de müzayede sonuçlannın yaşayan
Türk sanatının yerini bulması açısından
hoşuna gittiğini ve itiraz ederken ne ka-
dar gerçekçi olduklannın ortaya çıktığı-
nı belirttı.
Yüdız SUahhane'dekJ mûzavedeye katılım yoğundu. (DEVRİM BARAN)
Müzayededeki yapıtların
açılış ve satış fiyatları
NeşeErdok/s-tosw« 50 milyon-1 mil-
yar 400 milyon
Cihat Buraktf Diyar hOrmhAcayip-
liklerOiur 120 milyon-1 milyar 300 mil-
yon
NesetGünal Kanieşler 100 milyon- 1
milyar
BJVİsinnyeG Pentünent. S.25 milyon-
750 milyon
FahrdfûsmZjad SoyutKomp. 35 mil-
yon- 750 milyon
Mustafa Ata Kompozisyon 35 milyon-
530 milyon
Ali Çetebi Plaj 25 milyon- 450 mil-
yon
Fahreinissa Zeid Soyut Komp. 25 mil-
yon- 450 milyon
Haie Arpacıoğnı Derin Konu 15 mil-
yon-90 milyon
Orhan Peker Kapı 60 milyon-420
milyon
Z.Büyfikişleyea Himşimalar Olmasm
35 milyon- 390 milyon
Ömer Uluç At ve Kadm 35 milyon-
360 milyon
Erol .AJa-avaş Soyut KompAO milyon-
360 milyon
Bedri Bavkam&ıvuf Abm/7.15 milyon-
330 milyon
Zeki Faik tzer Sandahe 20 milyon-
330 milyon
NejadDevrimSoyutKomp.25 milyon-
300 miiyon
Mehmet Güleryüz Ikili Figür50 mil-
yon-300 milyon
Orhan Peker At 70 milyon -280 mil-
yon
Cefile Hanım Nü 20 milyon -240 mi I-
yon
Sabri BerkeJ Natûrmort 25 milyon-
220 milyon
Şükriye Dikmen Portre 12.5 mılyon-
200 milyon
Kemal Önsoy Soyut Komp. 17.5 mil-
yon- 200 milyon
Güngör Taner Tmpikal Karanlık 25
milyon-190 milyon
Şûkriye Dikmen Çiçekli Komp. 12.5
milyon- 170 milyon
Adnan ÇokerSoyutKompAO milyon-
170 milyon
Nejad Devrim Peyzaj 20 milyon- 160
milyon
Kemal OnsoySoyutKomp. 15 milyon-
löOmılyon
MehmetGün SoyutKomp. 15 milyon-
160 milyon
Adem Genç Soyut Komp. 15 milyon-
150 milyon
Ozdemir Altan Kompozisyon 25 mil-
yon-140 milyon
B.Rahmi Eyüboğlu Peyzafîû tnılyon-
130 milyon
Zekai Ormancı Kompozisyon 20 mil-
yon-1 10 milyon
Zeki Faik lıerNü 15 milyon -100 mil-
yon
Bubi Soyut Komp. 10 milyon- 90 mil-
yon.
ALINTILAR
TAHSİN YÜCEL
Theopyman
Toplumsal, siyasal, ekonomik, tüzel, törel, ekinsef, ya-
zınsal bunalımlanmız bitmek tükenmek bilmiyor. Bereket,
bunalımlanmızı yorumlama konusunda kuramcı bunalı-
mına düşmüyoruz. Hayır, Tann'ya bin şükür, fazlamız var,
açığımız yok: Atkıyı boynuna atıp kasketi ya da bereyi ba-
şınageçiren, birçırpıdaolayiann "dibacesine" iniveriyor.
Sorunlar çözülmese de açıklamalan geliyor hiç değilse,
Balzac'ın denemesindeki gibi: "Deli, biruçurum gönıp de
içine düşen kişidir. Bilgin, onun düştûğünü işitir, arşınınt
alır, uzaklığı ölçer, bir merdiven yapıp aşağıya iner, gene
çıkar, tûm evrene uçurumun detinliğinin bin sekiz yüz iki
ayak, dipte ısmın yukandakinden iki derece daha fazla ol-
duğunu söyledikten sonra, ellerini ovuşturur." Daha ne
yapsın zavallı? Ölüyti diriltecek degil ya!
Ama, kimsenin hakkını yemeyelim, "küreselleşme" ça-
ğında, renkli basında ve renkli kutuda, atkılı, kasketli, de-
ri ceketli kuramcı sayısı arrtıkça, dolaylı bir biçimde de ol-
sa, ölüyü diriltme girişimlerine bile rastlanıyor, hem de ce-
nazenin kaldınlmasından yetmiş iki yıl sonra!
Ömek mi istiyorsunuz? Çok değişik ve çok boyutlu bu-
nalımlara yol açan şu ekin bunalımımızı alalım. Her buna-
lım gibi bunu da cumhuriyetle başlatırsınız, bir; Batı'da bir
karşılaştırma öğesi ararsınız, iki. Büyük Fransız devrimi,
krallığı devırip cumhuriyeti getirdiğine göre, iyi bir karşı-
laştırma ögesidir. Sonrası çorap söküğü gibi gelir. Fransız
devrimcilerinin ekin alanında neler yaptığı konusunda ay-
nntılara girmek gerekmez. Türk devrimcilerinin eylemine
bakmak yeter. Onlar da, sık sık söytenir, diliyle, yazınıyla,
giyimi kuşamı, yaşama biçimiyle, Ösmanlı sarayının kalı-
tını ellerinin tersiyie itip adına "batılılaşma" dedikleri bir
"ütopya" ugruna topluma başka toplumların ekinıni be-
nimsetmeye kalkmışlardır. Vay aymazlar! Buna bakılarak,
Fransız devriminin ekinsel "strateji'sı belirleniverir: Dili,
yazını, bilimi, felsefesi, çapkınlığı, şarabı ve patates kızart-
masıyla, sarayın olan her şeyi halka mal etmek. Karşrtlık,
bir sonuç çıkarmayı gerektirmeyecek ölçüde açıktır. Işte,
bunalımın nedeni! Tek bir soru yeter: Fransız devrimcile-
ri, halklanna al aşağı ettikleri krallannın ekinıni değil de
örneğin Türk ekınini benimsetmeye kalksalardı, bir ekin
bunalımı çıkmazdı da ne olurdu?
Ya karşılaştırma öğelerinin denkliği? örneğin Fransız
sarayında da Osmanlı sarayında olduğu gibi yabancı soz-
cüklere ve yabancı dilbilgisel kurallara dayalı bir yapay dil
mi kullanılfyordu, yoksa tekerkçi yönetimin en güçlü dö-
neminde "Port aux Foins" hamallannın konuştuğu dile
dayalı bir anadil mi? Fransa'da saray ekiniyle devrimi ya-
pan (ve/ya da kendisi için devrim yapılan) kitlenin ekini ara-
sındaki uyarlık ve karşıtlıklar Osmanlı ekiniyle Anadolu
halkının ekini arasjndaki uyarlık ve karşıtlıklarfa bir tutula-
bilir miydi? Örneğin Fransız sarayına bağlı ozanın Fran-
sızcasıyla Bordeauxlu kunduracının Fransızcası arasın-
daki uzaklık Osmanlı ozanının Osmanlıcasıyla Mersinli
kunduracının Türkçesi arasındaki uzaklıkla bir miydi?
XVIII., hatta XVII. yüzyıl Fransası'nda saltık bir saray yazı-
nından, saltık bir saray müziğınden söz edilebilir miydi?
Sonra, pişmiş aşa soğuk su katmak gibi olmasın, "siya-
sal", "ekinserden bu denli kolay mı aynlıyordu ki, cum-
huriyetçi boynunu vurdurttuğu kralın ekinini hazır bir ce-
ket gibi sırtına geçiriveriyordu? Örneğin devrimcilerin dil
politikasını eski yönetimin dil politikasıyla bağdaştırmaya
olanak var mıydı?
Beş bu kadar soru daha sıralayın, küreselleşme çağının
hızlı kuramcısı oralı bile olmaz, onun kendi kanıtlama yor-
damlan vardır. Yordamlann başında da "hava" gelir, özel-
likle Paris havası. Kuramcımız, Thule varoşlarından geti-
rilmiş. göztaşı mavisi bir Paris akşamında, Gard du Nord
dolaylannda, emekli Legion subayı Luc'ün en azgın maf-
ya "mensubunun" bile açığından geçmeyi yeğlediği ünlü
kahvesinde, Val6ry'nin ikinci göbekten yeğeni Anto-
ine.dadacı ozanlann sonuncusu, Michele Morgan'ı altı
ay bir hafta süresince ardından koşturmuş, Kastamonu
kökenli ozan Aram Kevorkyan, Breton'un ilk göz ağnsı
kübist heykeltraş Anne'ın büyük kızı, az su katılmış rakı
gözlü, çılgın Emma'yla birlikte, Küba zencefili biryuvarlak
masanın çevresinde, izmarit beyazı içkisini yudumlayıp az
gelişmiş toplumların etkilenme süreci çevresinde ateşli bir
tartışmanın "karanlık dehlizlerine"dek inmiştir. Birden ka-
pı açılır ve karlan kırağı mavisine çalan şubat gecesinin
buzlannı şangır şungur kırarak, havuzdan yeni çıkmış Şah-
meran pervasızlığıyla, Edvvarda içeriye girer. Edvvarda,
hani şu saçlannı sıfır numara kazıtan, şu iki yirmi üç bo-
yundaki dünyalar güzeli Burundili zenci kız ki gerçek bir
ayaklı ansiklopedıdir. Daha ilk soruda, doğru yanıtı gü-
müş saplı bir Magrep hançeri gibi saplayıverir: "Demekki,
Avrupalı müstevli Afrika 'da bize ne yaptıysa, anti-emper-
yalist savaşın ilk galipleh diye bildiğimiz kahraman Türk
zabitleri de Türkiye'de size onu yapmışlar!" Kuramcımız
da, ne yapsın, dinler, düşünür ve anlar.
Kızın boyu iki yirmi üç, kilosu elli dokuz buçuk, yaşı yir-
mi bir, mesleği ekonomi politik, memleketi Burundi ve
kendisi tam bir ayaklı ansiklopedi! Gel de inanma, güze-
lim!
Düşünce Özgüplüğü ve Özgürlük
Şüpfepr toplantaı
U Kültür Servisi- PEN Yazarlar Derneği, bu akşam saat
19.00'da Küçük Sahne'de "Düşünce Özgürlüğü ve Özgürlük
Şiirleri" konulu bir toplantı düzenliyor. Toplantı iki bölümden
oluşuyor Prof. Dr. Toktamış Ateş. Doç. Dr. Türkel Minibaş,
Sükran Kurdakul ve Erdal Öz"ün katılacağı "Düşünce
'zgürlügü" konulu panelin ardından. şairler "özgürlük"
konulu şiirlerini okuyacaklar. Gülsen Tüncer'in sunacağı
ikinci bölümde Afşar Timuçin, Arif Damar, Ataol
Behramoğlu, Aydın Hatıpoğlu, Cengiz Bektaş. Erol Çankaya.
Gülsüm Cengiz Akyüz, Hüseyin Haydar, Kemal Özer,
Mehmet Başaran, Melisa Gürpınar, Metin Cengiz, Müştak
Erenus, Nurer Uğurlu, Orhan Alkaya, Özdemir Ince, Refik
Durbaş, Sennur Sezer, Sunay Akın, Şükran Kurdakul. Tuğrul
Tanyol ve Turgay Fişekçı şiir okuyacak.
CRR'de İleri Türk Müriği Konservatuan
Orkestra ve Korosu konseri
• Kültür Servisi-Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bu
akşam saat 19.30'da lleri Türk Müziği Konservatuvan
Orkestra ve Korosu bir konser verecek. Nesrin Körükçü'nün
solist olarak katılacağı orkestrayı şef Çetin Körükçü
yönetecek. lleri Türk Müziği Konservatuan Demeği 1948
yılında müzikolog Hüse>in Sadeddin Arel, Laika Karabey,
Kemal Emin Bara gibi müzisyenler ve Ord. Prof. Dr. Salih
Murat Uzdilek, Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onargibi bilim
adamlan tarafından kuruldu.
Günaltafa, Btebiyat ve Sanat
ŞövalyeHgi ünvanı verildî
• Kültür Servisi- Eurimages'in Türkiye temsilcisi Faruk
Günaltay'a, Fransa'nın en itibarlı nişanlanndan "Edebiyat ve
Sanat Şövalyeliği" ünvanı verildi. Srrasbourg Üniversitesi'nin
Sinema Kürsüsü'nde ders veren Günaltay, aynca felsefe
dalında da öğretim üyeliği yapıyor. Günaltay aynı zamanda
Strasbourg'da Fransızca olarak yayımlanan bir sinema
dergisinin de genel yönetmeni. Avrupa sinemasına destek
vermek amacıyla kurulan Eurimages'in Türk fılmlerine
yardımda bulunması için çalışmalannı sürdüren Günaltay.
Türk sinemasını nyurtdışında duyurulması ve yapımı için
önemli çalışmr ılar yapıyor.