28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 ŞUBAT 1995 PAZARTESİ HABERLER DlSK 28. yılmı kutluyor lstanbul Haber Servisi - Türkıye Devnmcı tşçı Sendikalan Konfederasyonu (DlSK) kuruluşunun 28. yıldönümünü Bursa'da kutladı DlSK Genel Başkanı Rntvan Budak, "DİSK, bu . adaletsiz düzene karşı çıkan, 'bu düzen değişmelidir' diyen tek sendikal merkezdir, bu birikimin kaynağı DtSK'ınukelerive mücadelesidir. 28. yıtda bu birikimi geleceğe taşımak '. hepimizin görevidir. Çünkü \ DlSK gelecektir" dedi ' 13 Şubat 1967'de kurulan , DtSK, 28. kunıluş ', yıldönümünü. Bursa Kültür ! Parkı. Altın Ceylan '. Tesislen'nde yapılan törenle i kutladı. Binlerce işçinın. kutlama törenı sırasında ; kürsüye gelen DlSK Genel '. Başkanı Rıdvan Budak, konfederasyonun, genel ve güncel sorunlar karşısındaki perspektifını açıkladı. ' Konuşmasında özelleştırme . politikası karşısında Hak- ' ış'in tutumunu da eleştiren Budak. '•Hükümetin sendikalann öncülüğünde yükselecek bir muhalefetten korktuğu için sendikalara rüş\et vererek muhalefeti dagrîmak istedtgini" savundu ve "Hak-İş oyuna geldiğini. özeUeştirmenin karşısında değjl yanmda yer aldığınT söyledı. Budak. bütün dünyada ve Türkiye "de ınsan haklannın bir parçası olan işçi haklannın rafa kaldmlmak ve sosyal devlet anlayışının yok edilmek ıstendiğinikaydetti. DlSK Başkanı Bud.-,k, Türkıye'nin gelişmiş ülkere oranla çok daha büyük sorunlan olduğunu belirtti. Budak, "Türkiye'deki ekonomik, sosval ve siyasal krizin nedenlerinden biri, uluslararası dünya sisteminde Türkiye'ye biçilen roldür. Artık açık bir şekilde anlamahyız ki Türkiye sanayisizleştirüiyor, üretim ve üretkenlik unutiıldu, Türkiye ' sersen para' için bir cennet haline getirildi, sanayiciler bik gelirlerinin yansını üretken olmayan faaliyetlerinden, yani ranttan kazanıyor" dedi. lşçılerin • sendikal örgütlülüklerinın de yok edilmeye çalışıldığını vurgulayan Budak, olumsuz gelismeler karşısında DlSK'in 28. kuruluş yıldönümünü kutlamaya gelenlere şu öneriyi sundu: " Yapmaraız gereken bütün bu olup bitenlere karşı işçi sınıfının bağımsız çıkarianndan yana olmak, çarpık ekonomiye karşı üretimi, özelleştirmeye karşı toplumsal yararu bütçeye karşı sosyal haklan savunmak. Kısacası 'vahşi kapıtalızm anlayışına' karşı örgütiü gücümüzü kormak ve geliştirmektir." Sanayisızleştınneye ve özelleştirmeye karşı üretımi savunmak. üretkenlikten yana olmayı "yurtsevertik gereği ve sınıfsal görev* olarak tanımlayan DtSK Başkanı. Karabük Demır Çelik Fabnkası ıle Et Balık Kurumu'nu satın almaya çalışan Hak-lş'i "Oysabazı sendikacılann bundan kaçarak özelleştirmeyle mücadele yerine işletmeciliğe soyunduklan da ortadadır" diyerek eleştirdi. Hak-tş'ın işçilerin ışten atılmalannı t engellemek bahanesiyle ' özelleştirmeye ortak olduğunu, belirten Budak. "Oy sa özelleştinneyle mücadele, işyerlerini satın almak değfldir. Özelleştirmeyle mücadele, eğitimde. sosyal güvenlikte, sağhkta, sanayide toplumun çıkaıiannı sa\-unmaktır. Bu amaçla toplumsal mücadeleyi yükseltmektir'' dedi. Konuşmasmda. Türkiye'de Kürt sorununun halen sûrdüğünü, demokratikleşme konusunda ise parlamentoyla siyasal partilerin herhangi bir çözüm üretemediğini de vurgulayan Rıdvan Budak. "demokTatikleşmenin" en yakıcı talepleri olduğunu söyledi. Budak, "demokrasiye acü üıtiyaç duyan" butün toplum kesımlerine. "bir araya gelme. güç ve eylem birüği oluşturma, siyasi iktidan, mulıalefet partilerini ve parlamentoyu harekete geçirme" çağnsı yaptı. Rıdvan Budak'ın, dünya ve Türkiye'ye bakışı konusundaki perspektifîni açıkladığı uzun konuşmasınm ardından DlSK tarihıni anlatan bir video gösterisi ile kutlamaya de\am edildı. Daha sonra Ezginin Günlüğü müzık topluluğu ıle halk müziği sanatçısı Hüseyûi Başaran birer konser verdiler. Marsan Holding bilançosuna göre, Çiller ailesinin ABD'deki serveti sudan ucuz Çiller'i bflanço sıkıştıracak • ANAP'ın belgeli suçlamalannın ardından ABD'deki taşınmazlann Marsan Holding adına ahndığını açıklayan Başbakan'ın eşi Özer Uçuran Çiller'i, sahibi bulunduğu şirketin bilançosu sıkıştıracak. Çiller ailesinin ABD'deki milyonlarca dolarhk serveti, Marsan Holding'in bilançosuna 'yurtdışı yatınmlar' kalemi altında 8.5 mîlyar lira düzeyinde yansıdı. DOGAN AKLN ANKARA- ANAP'ın. Başba- kan Tansu Çiller \e eşinın. ABD'dekı servetlenne ılışkın açıklamalannm gerçeklen yan- sıtmadıgı savıyla TBMM Baş- kanlığı'na yaptığı belgeli ıhbar. usulsüz ıstısnadan yararlanarak geçen yıl \ergı kaçırdığı ortaya çıkan Çiller ailesinin holdıngı Marsan'ın mali hesaplannı tek- rar gündeme getirdi. ABD'deki taşınmazlann Marsan Marmara Holding AŞ adına alındığıni açıklayan Başbakan'ın eşı Ozer Uçuran ÇOler'ı. sahibi bulundu- ğu şirketin bilançosu sıkıştıra- cak Çiller ailesinin ABD'dekı milyonlarca dolarlık serveti, Marsan Holdıng'in bilançosuna 'yurtdışı yatmmlar' kalemi al- tında 8 mılyar 551 mılyon lira düzeyinde yansıdı. ABD'de Marsan adına alınan Holdingin yaünmlannın.ÇUler'in Başbakan olduğu 1993yTbndatamarnenyurtdışınaçıkarılrna- SL yurtiçi iştiraklerin ise 35 bin lira gibi sembolik bir düzeyde rutulması dikkat çekid. taşınmazlann değerinı 1 mılyon mazlaredindi'"yoru,nunuyaptı- Bakanhğı'na ılerilen 31 Aralık 476 bin dolar olarak açıklayan Özer Uçuran Çiller'ın verdiğı ra- kam ile holding bılançosunun düzenlendığı 1993 Aralık döne- mındeki 14 bin 500 lıralık dolar kuru karşılaştınldığında ortaya çıkan 13 mılyar lira tutanndaki fark, kayıtlara yansımadı. Özer U Çıller'ın dolar bazında açık- ladığı tutann o dönemdekı döviz kuru uzerinden 21 milyar 402 mılyon lira ettiğine dikkat çeken uzmanlar.> *\aşirketkayrtlanya- nıltıcıya da Başbakan, yurtdışın- daki varlıklannı elden çıkaraca- ğını açıkladığı geçen yıl yenitaşın- lar Çıller'ın holdingmin mali tab- lolanna göre şirketin 1992 yılın- da 3 milyar 553 milyon 752 bin lira olan 'yurtdışı iştirakleri'. 1993 yılında, 8.5 mılyar liralık sermaye tutannı da aşarak 8 mıl- yar 551 mılyon 399 bin 750 lıra- ya yükseldi. Holdingin yatmm- lannın, Çiller'in Başbakan oldu- ğu 1993 yılında tamamen yurtdı- şına çıkanlması, yurtiçi iştirak- lerin ise 35 bin lira gibi sembo- lik bir düzeyde tutulması dikkat çektı. Marsan Holding'in, Malive 1993 tarihli bilançosuna göre şir- ketin yurtdışı yatınmlannı da içeren aktif değerlerinin toplarru 12 milyar 684 milyon 621 bin 805 lira. Rakamlar sembolik Çiller ailesinin, ABD'de, de- ğeri 7 milyon dolan bulan, ış merkezi, otel. apartman ve villa aldığının basına yansıması üze- rine. Özer Uçuran Çiller 17 Ha- ziran 1994 tanhinde yaptığı ya- zılı açıklamayla, gaynmenkulle- rin önemlı bir bölümünün Mar- san Holding adına alındığını du- yurdu Çiller. ABD'deki alışve- riş merkezinin 425 bin dolar. ote- lin 1 milyon dolar, apartmanın da 51 bin dolar karşılığında, top- lam 1 milyon 476 bın dolara Marsan Holding adına alındığı- nı açıkladı. ANAP'ın. ABD'de özel firma tutarak yaptırdığı araştırmanın ardından Çiller ailesinin bu ülke- dekı servetinin 3.5 ile 4.6 mil- yon dolar değennde olduğunu kamuoyuna açıklaması ve TBMM Başkanlığı'jıa ihbarda bulunması üzerine. Özer U. Çil- ler, söz konusu taşınmazlann Marsan Holding adına alındığı- nı yineledi, ancak bu kez rakam verrnedi. Özer Uçuran Çiller'ın, satın alma değerini 1 milyon 476 bin dolar olarak açıkladığı Marsan'a ait taşınmazlar, şirketin bilanço- suna, öne sürülen rakamlar düze- yinde yansımadı. Holdingin 31 Aralık 1993 tarihli bılançosunun düzenlendiğı dönemde geçerli olan 14 bın 500 lıralık dolar ku- ru, Özer Uçuran Çıller'ın açıkla- dığı 1 milyon 476 bin dolar ıle çarpıldığında ortaya çıkan 21 mılyar 402 mılyon lıralık farkın kaynağı, şirket tablolannda gö- rülmedi. Marsan Holding bilan- çosuna yansıtılan 8 milyar 551 mılyon liralık yurtdışı vatınm kalemi ile bu rakam arasındakı yaklaşık 13 milyarlık fark konu- sunda "Ya eksik kayit söz konu- su ya da Başbakan. yurtdışında- ki mah'arüğını satacağuıı açıkla- dığı geçen yıl, ABD'de yeni taşın- maziar edindi" yorumlan yapıl- dı. Yayıncılar, düşünce suçunun çatışmalann sona ermesiyle ortadan kalkacağını savundular 'Düşünce özgürlüğü banşla mümkün' • 'Düşünce Özgürlüğü ve Türkiye' adlı kitaptaki yazılan nedeniyle Yaşar Kemal ve yayıncı Erdal Öz'ün DGM'ye çağnlması, yıllardır gündemde olan 'düşünce suçu'na karşı aydınlar arasında ortak nıücadele zemini yarattı. YAHYA KOÇOĞLL Aralannda bıhm adamı, yazar, sanatçı, gazete- ci, milletvekili ve sendikacılann da bulunduğu 110 kişinin 'düşünce suçlusu' olarak cezaevınde bulunduğu Türkiye'de dünyaca ünlü yazar Yaşar Kemal'in yayıncısı Erdal Oz'le birlikte DGM'ye ıfadeye çağnlması, 'düşünce suçu 1 kavramını ye- nıden tartışma ortamına soktu. Sadece Güneydoğu'daki çatışmalarla ılgili yaz- dıklan ve yayımladıklan kitaplar nedeniyle 13 yazar ve yaymcının cezaevınde olduğunu anım- satan yayıncılar. savaşın sürmesi halinde 'düşün- ce suçu' ayıbının süreceğine dikkat çekerek "dü- şüncenin hiçbir koşulda suç oluşturmşıyacağı*' noktasmdan harekete geçilmesıni istediler. Suça ortakhk çağnsı 'Düşünce Özgürlüğü ve Türkiye' adlı kitaptaki yazılan nedeniyle Yaşar Kemal ve yayıncı Erdal Öz'ün DGM'ye çağnlması, yıllardır gündemde olan 'düşünce suçu'na karşı aydınlar arasında or- tak mücadele zemini yarattı. Imzaya açılan metinlerle. kamuoyu 'düşünce suçuna ortak olmaya' çağnlırken bazı bakanlar. yürürlüktekı yasalann suç olarak nıtelediğı bazı konulann evrensel hukuka göre suç olmaktan çık- tığını anımsatan açıklamalar yaptılar. Ancak, ka- muoyunda ve Bakanlar Kurulu üyelerinin bu çı- kışlanna karşm, yasalardaki 'düşünce suçu' oluş- turan maddeler ayıklanmadı. 'Düşünce suçu'nun ortadan kalkması için ken- di başlanna toplatılacağını bile bıle kitap yayım- lamak, suça ortak olmak gibi yöntemler deneyen yayıncılann bırleştiği nokta, "Güneydoğu'daki çatışmalar bitmeden, bu suç ortadan kalkmaz" oldu. Yaşar Kemal'le birlikte DGM 'de yayıncı olarak ifade veren Erdal Öz. düşünce özgürlüğünün sağ- lanması konusunda. "Kimin için" sorusunu yönel- tıyor Kendı sorusunu "Çıkarlannıher seyinönün- de gören yazarlar için değil elbette" sözleriyle ya- nıtlayan Oz, toplumun büyük bölümünün, içine düşürüldükleri geçim mücadelesi. eğitimlennin yetersızlıği gibi nedenlerle düşünce özgürlüğü kavramından haberi bile olmadığına dikkat çeki- yor. Gfineydoğu'da savaş durmadan.» 1995 bütçesinden 425 trilyon liranın savaşa ay- nldığını anımsatan Erdal Oz, düşünce suçunun ortadan kalkmasının, irisan haklannın evTensel ölçülerine uyulmasmın, demokrasinin önünün açılmasının, kardeş kavgâsına son venhnesinitı ancak bir şeyleri göze alıp mücadeleyle gerçek- leştirileceğinı savunuyor. İsmail Beşikçi'nin kıtabını yayımladığı için 'ya- zıişleri müdürii' gibi hapis cezasına mahkûm edi- len ve 3.5 ay cezaevınde kalan Belge Yaymlan sa- hibi Ayşenur Zarakolu. süren da\alannda da ya- sadışı uygulamalann varhğına dikkat çekiyor. 3- 4 dile çevTİlen \e bir gazetecılik çalışması olan 'ErmeniTabusu' adlı kitap nedeniyle, kendisinin 'kitabın yazan' gibi 2 yıl hapis ve 250 milyon li- ra para cezasına mahkûm edildiğini anımsatan Zarakolu. hakkında açılan dığer davalarda da ya- zıışlen müdürü gıbı cezaya çarptmldığını anım- satıyor. Sahibi olduğu Belge Yayınevi'nin de dergi ya da gazete gibi 1 ay süreyle kapatılmasının yargıç- lann hukuku uygulamamalanndan kaynaklandı- ğinı ifade eden Zarakolu, şunlan söylüyor: "Ben hukukdtşı bu uygulamalara karşı bir mü- cadele olmadan. Güneydoğu'daki savaş durma- dan sadece y asalardaki değişikliğin de bu hukuk- suzluğu önleyebileceğine inanmıyonım. Hukuk- dışı şekilde bu karariara imza atan > argıçlar, siya- si iktidarlara karşı bağımsız olmaular anıa, daha önemüsi, kendilerini e\ rensel hukuk ilkelerine ba- ğımlı hissermeliler. Düşüncenin suç olmadıgı konu- sunda uhıslararası hukukta oluşan ilkeyi uygula- ma konusunda bağımsızolmadıklarını bilmtliler." BIZBIZE ERDAL ATABEK HfetsizHk••• "Iffet" Arapça bir sözcük, anlamlan da "namus" ve "te- mizlık". Genç kızların "bekâret"konusu dadahaöncecin- sel ilişkide bulunmamış olmalannın işareti olarak "temiz ve namuslu" olmalarının sımgesı sayılıyor. Bu, toplumsa! bir değeryargısıdır. Kökeninde de evlenmelerin mülkiyet ide- olojisi vardır. Evlenmelerin, malın mülkün kimin olacağına, mirasın kime kalacağına ilişkin nedenlerle yapıldığı dö- nemlerden gelen bir değer yargısı. Genç kız da babası ta- rafından kocaya devredilen bir mal kabul edildiğinden "be- kâret", malın kusursuz olduğuna ilişkin bir garantı fışi olu- yor. Günümüzde de bakire olduğunu ilk gece ilişkisinde kanıtlayamayan gelinin baba evine geri verilmesinin ne- deni bu, "malınızbozukçıktı". Insan mülkiyetinin günümü- ze kadar gelen tipik bir örneğı de budur. Kadın bedeninin aile envanterinden çıkanlıp kendi egemenliğine verilen kül- türlerde bekâretın önemini yitırmesı de bundandır. Şimdi biz daha "bekâreti kim kontrol etsın" aşamasındayız. "Neymiş bu bekâret" sorusunu sormaya da, tartışmaya da henüz cesaretimız yok. Buralarda görülmeyen cesare- timiz genç kızlara karşı aşırı bir dikkatle ortaya çıkıyor ve sert bir sesle soruyor: "Sen, soyle bakalım, bakire misin değil misin?" Okultarın böyle yetkisi olsun mu olmasın mı? Demokrat uzmanlarımız bıle kem küm ediyor, "Bu yetkı okullann olmasın da ailelerin olsun." Ama yetki ol- sun, genç kızın bakire olup olmadığını doktor muayene- siyle ortaya çıkarmak yetkısı ılle de bir yerde olsun. Dıyelım ki siz annesiniz ya da babasınız ve kızınızın ba- kire olup olmadığını öğrenmek istiyorsunuz. Bunu neden kendisıne sormuyorsunuz? Utanıyorsunuz öyie mi? Bunu sormaya utanıyorsunuz da çocuğunuzu doktora kızlık mu- ayenesine götürmeye utanmıyor musunuz? Kızınızla hiç cinsel konularda konuştunuz mu? Onun cinsel konularda neleri bildiğını, neler düşündüğünü merak ettiniz mi? Pe- ki, oğlunuzla konuştunuz mu? Onun kızlarla arkadaşlığını gizli bir gururla izlerken bir kızın bakireliğine zarar verebi- leceğini düşündünüz mü.onu uyardınız mı? "Bakireliğine zarar vermek" diyorum, çünkü böyte düşündüğünüzü var- sayıyorum. Gelelim kritik soaıya, "Sizce bir genç kız ilk kez ne za- man cinsel ilişkide bulunmalıdır?." Bunun toplumsal ya- nrtı: "Elbetteevlendığizaman"d\r. Peki bu kuralsa.. neden erkekler için de aynı kural yoktur. Genç erkekler evlenme- den önce cinsel ilişkide bulunabilir mi? Bunun toplumsal yanıtı "Evet"tır. Bunu nerede ve kıminle yapacaktır. Bunun toplumsal yanıtı da "Genelevde, randevuevinde ve kötü kadınlarla" olacaktır. Oğlunuzla cinsel konulan konuştu- nuz mu? Onun bu konularda neleri bildiğini, neler düşün- düğünü biliyor musunuz? Oğlunuz kız kardeşi için düşün- düğünü kız arkadaşı için de düşünüyor mu? Neden böy- le çifte standartlara sahip olduğunuzu düşünüyor musu- nuz? Milli Eğitim'in yetkilerine geünce, demek ki bugüne ka- dar okul kayıt belgelerı arasında kızların bakire olduğunu, erkeklerin de hiç cinsel ilişkide bulunmadıklannı belgete- yen doktor raporu istemeyı akıl edemediler. Peki bu "Mil- li Eğitim"\n temel ilkeleri arasında "birey olmak", "kendi karannı verecek olgunlukta olmak", "düşûncelehni, duy- gulannı olgunlukla gelıştırmek" gibi hedefleryok muydu? Yoksa bu hedefler erkek çocuklara küfredip dayak atarak, kız çocukları da cinsellikleriyle tehdit edip utandırarak mı sağlanıyordu? ••• Eğer bekâretin korunması gerekiyorsa bunu koruyacak olan genç kızın kendrsidir. Eğer bir insan kendini korumu- yor ya da koruyamıyorsa hiçbir kurum, hiçbir aile onu ko- ruyamaz. Kendisini korumayı öğrenen insana da kimse bir şey yapamaz. Biz çocuklanmızı ıstemediğimiz şeylere kar- şı hayat boyu korumak için doğru yanlış bir sürü çaba har- cayacağımıza "onlan kendilerini koruyacak kişilikte" ye- tiştirmeye çalışalım. Onlarlakonuşalım, onlann düşünce- lerini anlayan, duygulannı paylaşan arkadaşlarolalım. On- lara kaygılanmızı aktaralım, neden öyle düşündüğümüzü anlatalım, onlann onayını arayalım. Bunu yapmak yerine onlara emir vererek, olmazsa tehdit ederek, yetmezse suç- layıp cezalandırarak sadece yalanlan, nefretleri, isyanlan yaratınz. Onlara değer kazandırmayan hiçbir çabanın öne- mi de yoktur, etkisı de. Bilmemiz gereken budur. • • • Topluma gelince.. bu toplum aslında "iffet"\r\ ne okju- ğunu bile bilmiyor. Iffet, yalan söylememektir. "Iffet", doğ- ru bildiğinde susmayıp konuşmaktır. "Iffet", başkasının parasına, malına gizlice el atmamaktır. "Iffet", başkalan- nahaksızlıketmemektir. "Iffet", başkalanna haksızlık edil- diğinde karşı çıkmaktır. "Iffet" namus ve temiz olmak de- mektir ki bu da apışarasında değil, akıllarda ve yürekler- de aranır. Rüşvetin, işini gördürmek için mübah sayıidığı; dolandıncılığın köşedönmecilik olarak kutsandığı; birbiri- ni kazıklamanın yükselme yolu olarak övüldüğü toplum- larda "iffet"ten söz bile edilemez. Eğer boylesine çürütül- müş, boylesine kokuşmuş bir toplumda "iffet"ı korumak genç kızlarımızın bakire olup olmamasına kaldıysa "ört ki ölem... YâsarKemali avdınlarvalnızbırakmadı. uyuı rvcnuiMjıusunu yuuuiiuuuucı^uıuumr UMKunuıumuiM^ıınu.uuuauınuuuuUUHKUKI. TlR 1961'in sonuna doğru işçilerin, anayasal haklannın pratiğe geçirilmesi için sokağa dökülmesiyle örgütlenmeye başladı îlk yasal sosyalistparti TİP, 34. yılındaHaber Merkezi- Türkiye'de başta işçi smıfı olmak üzere emekçı kitlelenn or- gütlenmesını sağlayan ve yönetıminde ış- çılerle çalışanlann ağırlıklı olduğu ilk ya- sal sosyalist partı TIP (Türkiye tşçı Par- tısı), kuruluşunun 34. yılını kutluyor. TlP'in temelleri, ışçı sınıfının kendi partisinı kurma zamanının geldığıne ına- nan 12 sendıkacı tarafından atıldı. Kuru- culan, Kemal Türkler, Avni Erakaün, Şa- ban Yıldız. tbrahim Güzelce, Rıza Kuas, Kemal Nebioğlu. Salih Ozkarabağ, İbra- him Denizcier. Hüseyin Uslubaş, Adnan Arkın, Ahmet Muşlu \ e Saffet Göksü/oğ- lu olan TtP. 13 Şubat 1961 yılında kurul- du. Ancak. Muşlu ve Göksüzoğlu. 15 Ka- sım 1962'de partıye komünistlenn sızdı- ğı gerekçesiyle aynldılar. Kuruluşunun ilk yıllannda bir sınıf par- tisi olma nıteliğınden uzak olan TİP, 1961 yılının sonlanna doğru işçilerin. anavasa- dakı haklannın pratiğe geçınlmesı için sokağa dökülmesiyle örgütlenmeye baş- ladı. Ve sesıni ilk kez aynı yılın sonlann- da Saraçhane'de düzenlenen 250 bın ki- şilik işçi mitingiyle duyurdu 1962 yılının Şubat avına gelındığınde Türkiye'dekı \e dün> adaki kıtle hareket- leri ve sendikal anlayışlar doğrultusunda parti aydınlara kapılannı açma karan al- dı. Ve 1 Şubat 1962'de Mehmet Ali Ay- bar'a genel başkanhk teklif edildi. 8 şu- bat günü ise Aybar'ın hazırladığı program ile genel başkanhğı kamuoyuna açıklan- dı. Böylece. Mehmet Ali Aybar başkan- lığında 1. TİP dönemi başladı. TİP tüzügünde değişiklikler yapıldık- tan sonra tüm aydınlar, işçi, emekçi ve sosyalıstler partıye üye olmaya çağnldı. Bu katılımlardan sonra 1962 yılında de- ğıştırilen tüzük ve 1964 yılında 1. kong- rede kabul edilen partı programıyla TİP, 'Marksist bir kimlik' kazandı 1965 seçimlerine girinceye kadar TİP, ses getiren birçok eylem ve kampanya düzenledi. Faşızmle mücadele komitesi kuruldu. TCK'nin 141. ve 142. maddele- nn kaldınlması için bir dizı e> lem düzen- lendı. Bu etkinliklerle birlikte TİP Türki- ye'deki birçok ılde de sesini duyurarak yükseliş dönemıni başlattı. 1965'teki bü\^k başan 10 Ekim 1965 seçımlenne katılan TİP, büyük bir başan elde ettı. Milli bakiye seçim sisteminde 15 mılletvekilıni parla- mentoya soktu. Türk solu adına Mehmet .\li Aybar, Çetin Ahan,RızaKuas, Muzaf- fer Koran. TankZiya EkincL Sadun Aren, Yahya KanbolatCemal Hakkı Selek.Adil Kurtel, Behice Boran, YunusKoçhak, Ke- mal Nebioğlu, Ali Karcı, Yusuf Ziya Ba- hadniı \e Şaban Erik Meclis'te yerlerini aldılar. 1966 yılında 59 ilde örgütlenmesinı ta- mamlayan TİP, TCK'nin 141 ve 142. maddelerinin kaldınlması için Anayasa Mahkemesi'ne müracaat etti. O dönem- de TİP, gerek anayasaya karşı aldığı ta\ ır- lar nedeniyle gerekse milletvekıllennın Meclis'te yaptığı çıkışlar nedeniyle Tür- kiye'nın en etkin partisi konumundaydı. 20-24 Kasım 1966 tanhlennde Malat- ya'da toplanan 2. bü>-ük kongre sonrasın- da TİP ıçındekı uyuşmazlıklar günyüzü- ne çıktı. Mihri Belli ünnersite gençlıği arasında etkinlığını arttınrken Aybar ve Boran'ın da görüş aynlıklan gündeme geldi. Behice Boran \e Sadun Aren ekı- bı gıderek Aybar ekıbınden farklı görüş- ler üretmeye başladılar ve 1968'de Sov- yetler Birlığf nın Çekoslavakya'ya gır- mesıyle çelışkı ıyıce arttı. 1968 Kasım ayında 3. kongreye gelın- diğinde ise Aybar ve Aren. kopma nokta- sma geldi. 1969 genel seçimlerindenTlP, milh bakiye sısteminın değiştirilmesi so- nucu yenilgıyle çıktı. Aybar. genel baş- kanlıktan istifaettı. 1970 yılının ilk aylannda ise Behice Boran, genel sekreterlığe getırildı. Böy- lece, TlP'te Boran dönemi başlamış oldu. 1970 Ekim ayında yapılan 4. büyük kong- rede Aybarcılar kesin yenilgi alırken Be- hice Boran, genel başkanlığa seçıldi. 12 Mart 1971 askeri darbesinden son- ra TİP, kapatıldı. Ancak 1974 affından sonra 1975'm 1 Mayısı'nda TİP, Behice Boran'ın başkanlığında ikinci kez kurul- du. Ancak partı ilk kımliğinden uzaklaş- mıştı, Behice Boran tek başına yoluna de- vam ettı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi yi- neTlP'ıkapattı. TİP, bir daha Türkiye'de yasal olarak faalıyet gösteremedi, ancak etkınliğinı yurtdışında sürdürdü 1987 yılına gelındiğinde TtP ile Türki- ye Komünist Partisi yurtdışında birleşme karan aldılar. Ve partınin adını Türkiye Birleşık Komünist Partisi (TBKP) olarak açıkladılar. Bubırleşmenin açıklanmasın- dan bir gün sonra, Behice Boran öldü. Işçisınıfinaadanıınyaşam Behice Boran, ABD'de sosyoloji eğitimi gördükten sonra 1939 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde doçent olarak göreve başladı. Boran, Türkiye'nin Kore'ye asker göndermesine karşı çıkan rurumu nedeniyle 1951 yılında 15 ay hapis cezasına çarptinldı. Daha sonra TİP'e giren Boran, 1964 yılında merkez yürürme kuruluna seçildi. Boraru TÎP'in Urfa MiUet%eküi olarak 1965-1%9 yülan arasında Meclis'te görev yapö. 1970 yılında genel başkanlığa seçilen Boran, 12 Mart askeri darbesinden sonra partinin kapatılmasının ardından 15 yıl hapse mahkûm oldu. 1975 yıhnda partinin kurulmasuıdan sonra genel başkanlığa getirilen Behice Boran. 12 Eylül askeri darbesine kadar bu görevini sürdürdü. Partisinin kapatüması ve hakkında soruşturma açüması nedeniyle yurtdışına çıkan Boran, 1981 vılinda vatandaşlıktan çıkanldı. Yurtdışında TİP ve TKP'nin büieşmesi çahşmalannı yüriiten Boran. birleşmenin gerçekleşmesinden sonra 10 Ekim 1987'de öldü. Cenazesi 1 ürkiye'ye getirilen Behice Boran'a TBM\1 önünde devlet töreni yapıldı ve binlerce kişinin kabldığı bir törenle İstanbul'da toprağa verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle