28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET DÜNYADA GEÇEN HAFTA 13 ŞUBAT 1995 PA2ARTESİ 10 Fransız polisinin 'kulağı' kesildi MİŞEL PERLMAN PARİS - Çeşitli yolsuzluklarla ilgilı soruşturmalar devam edıyor Fransa'da. Anlayacağımz, burada halk tarafindan "küçük yargıçlar' diye nitelenen bir dizi genç sorgu yargıcının, gerçekten nefes alacak vaktı yok. Sayısı bir hayli kabank naylon faturanın binı bır para. Bu olaylann hepsi de nasıl oluyor da aynı anda birhkte patlayn eriyor? Vatandaş o denlı alışmış ki pek fazla aldırmıyor bu olaylara... Ancak artık bilmiyor değil bu gelışlenn nedenini. Olaylann tümü şimdılerde meydana çıkmışsa. çeşıtlı soruşturmalar başlarken aynı zamanda gündeme gelmış olmasındandır. Yasaya avkın bıçımde sağlanmış, naylon fatura kaynaklı gelirlerin ezıcı çoğunluğu da şu veya bu partiyi besleme amacı taşıyan gırişimler. Yani siyasal pattılere resmen gelir sağlayan yasanm daha oylanmadığı ve geride kalmış zamanlardan sarkan bir davTanış. Şımdı durum düzeltıldi. Bununla bırlikte. geçen haftanın ortasında Liberatıon gazetest bırincı sayfasındaki manşetınde, adli mercılenn 'polisin kulakJannı kestığıni' bıldirdı okurlanna. 'Polisin kulaklan'nın ne oldugunu anlamak zor değil. Zaten Fransa'da bu tabıri bılmeyen de kalmadı pek. Söz konusu olan, gizli dinleme servisi. lşte naylon faturalar konusunda 35 yaşındaki sorgu yargıcı Enc Halphen ışmi gereken şekılde yaparken, tam karambola gelecekti ki... Adamcağıza. dolaylı bır FRANSA şekılde. kayınpeden Dr. Jean- Pierre Marechal'ın, sağ iktıdar ortaklanndan Cumhunyet Için Bırlik Partisi (RPR) üyesi Didıer Schuller arasmdaki karmaşık telefon konuşmalan yoluyla çelme takılraak istendi anlaşılan. Polisin gızli dinlemeye soktuğu telefon görüşmesınde, doktorun, damadının nezdinde nüfuzunu kullanmak içm 'bir bisküvi" istedığı kaydedildı. Argo dilınde bır mılyon frankın karşılığıymış 'bir bisküvi'. Ancak Pans lstinaf Mahkemesi gerçekleştinlmış gızli dınlemelenn yasaya aykın biçimde yapılmış olmasını reddettığı ıçın bu bılgıler bır ışe yaramayacağa benzıyor. Şöyle ki tûm bant ve kayıtlar ıptal edıldiğı gibi Dr. Marechal ile ılgili adli kontrol da ortadan kalktı. Böylece darnadı Enc Halphen soruşturmasını tam olarak sürdürebilecek. Bu arada. 'polisin kulaklan* konusunda LıbeTation'un verdığı bilgılere göre yargıçların isteğı veya onayı ıle ıkı yıl önce 10 bın 413 "kuşkulu hat' dınlenmiş. Bunlann büyük çoğunluğu. uyuşturucuyla ılgili. Bu dinlemelen dıizenleyen yasanın vurguladığı noktalardan bın, karan yargıcın \erdiğini ıyıce belirtıyor. 'Önleme' niteliğindeki dinlemeler, milli güvenlik, sınaı ve ekonomik hedeflen korumak. örgütlenmış cürümle mücadele alanlannı kapsıyor. Terönzm ıle savaşım da görev lıstesının başında gelıyor. İranlı bakan, ortalığı karıştırdı FERRUH YILMAZ KOPENHAG - Iran Dışişlen Bakanı Yardımcısı Mahmud Vaezi'nın Danimarka zıyaretı. hem muhalefet hem de iktidar partilerinde sert tepkilere yol açtı. Muhalefet partileri. tran Dışişlen Bakanı Yardımcısı Vaezi ile görüşmeyi reddettiler. Vaezi'nin parlamentonun dış ilişkiler komisyonuyla yapacağı görüşme bu nedenle ıptal edildi. lran Dışişlen Bakanı Yardımcısı Vaezi, Danimarka ziyaretı sırasında Danimarka Dışişlen Bakanı Niels Helveg Petersen'in yanı sıra Tanmcılık Bakanı Henrik Dam Kristensen ve tş Dünyası Bakanlığı yetkılilenyle görüştü. Danimarka Dışışleri Bakanı Niels Helveg Petersen. İranlı bakan yardımcısına tepki gösteren muhalefetı çifte standartlılılda suçladı. lran Dışışleri Bakanı Yardımcısı Mahmud Vaezi'nin Iskandinav ülkelerine ziyaret isteği Norveç ve tsveç tarafindan gen çevrilirken. sadece Danimarka tarafindan kabul gördü. Danimarka Dışışleri Bakanı Niels Helveg Petersen. iranlı Bakan Dışışleri Bakanı Niels Helveg DANİMARKA Petersen. İranlı bakan yardımcısıyla görüşmeyi, Avrupa Birliğf nın "tran'la eteştirel dryatog" politikası uyannca kabul ettiğini açıkladı. Bu politika uyannca, AB ülkeleri lranla ilişkilerini kesmiyorlar. ancak İranlı yetkililerle yapılan her görüşmede, ınsan haklan ıhlallerinı ve Sabnan Rüşdü hakkındakı olüm fetvasmı eleştınyorlar. AB, Iran'la ticari ılişkılennde sınır getirmeyı de reddediyor. lran, Danimarkalı beyaz peynir üretıcilerinin en büyük pazannı oluşturuyor. Danimarka, lran'a sattığı beyazpeynirden yılda ortalama 1 mılyar kron (yaklaşık 7 trilyon TL) gelir elde ediyor. Vaezi, Danimarka'da yaptığı resmi görüşmelerde, "eteştird diyatog" politikası gereği ınsan haklan ve Rüşdü olayıyla ılgili Danimarka'nın eleştınlennı dınlerken, öte yandan ikı ülke arasmdaki tanm alanında ışbırliğı ımkânlannın geliştirilmesi ve beyazpeynir ihracatı gibi konulan da görüştü. Ortadoğu'nun kaderi kimin elinde NEŞE ÖNEN TEL AVtV - IsnuTle Fılistin arasmdaki banş görüşmelerinin son bir aylık envanteri çıkanldığında, hep aynı konulara saplanıp kahndıgı rahatlıkla gözlemlenebilir. Geçen ay, dokuz ocakta Şimon Peres ve Yaser Arafat, Erez Sınır Kapısı'nda bir araya geldiklennde gündemlerinde yer alan konularla, tam bir ay sonra, yani dokuz şubattaki Rabin-Arafat buluşmasının gündem konulan pek farklı değildi. Önceki görüşmelerde odak noktası Filistınli mahkûmlar, güvenlik, Filistin seçimleri ve îsrail'ın yayılma politikası konulannda somutlaşırken dört haftalık bir aradan sonra Arafat, müzakere konulannın başına Israıl topraklannın Filistinlikre kapanması sorununu da eklemek zorunda kaldv. Ashnda Arafat, çarşamba günkü görüşmeye Israil'i 'kapama karannı kakiırmaya' ikna edebileceği, eherişli bir atmosfer içınde gideceğini umuyordu. Nitekim Rabin, konuyla ılgili açıklamalannda kapamayı kaldırma yönünde bir tutum sergiliyordu. Israil savunma kuvvetlerine ait bazı görüşler de Rabin ıttifakında yer alarak İSRAİL 'kapama karannı uzatmanın' ekonomidekı olumsuz etkilerine dikkat çekiyoriardı. Kısacası Arafat' ın bu hafta başında Rabin'le yapacağı görüşme öncesi moral seviyesini arttıracak gerekçelen vardı Ancak görüşmeden iki gün önce Gazze bölgesınde meydana gelen ve bir tsrail güvenlik görevlisinin ölümüne, bir dığennin de yaralanmasına yol açan terönst saldın, Arafat'ın umutlannı suya düşürdü lsrail Savunma Bakan Yardımcısı, bu tür saldınlann Gazze'de normal yaşam koşullanna izin vermediğini söyleyerek, "Peki, ama biz onlara benzin vermezsek, un vermezsek nereden alacaklar" sorusunu yöneltti. Arafat da olaydan sonra Gazze'de yaptığı konuşmada, "Ne tür bir insaniık anlayışı Gazze'nin kapalı kalmasını isteyebilir. Kim Filistınli çocuklara, fabrikalara ve hastanelere karşı bö>k e>\emter planlayabilir" derken büyük bır çaresizhk içinde buluyordu kendini. Ne yazık ki banş karşıtı kımi güçler, banş sürecını baltalamaya azimli görünüyorlardı Yoksulluk edebiyaü gerçek olduEDÎPEMİLÖYMEN LONDRA - "Zengin daha zengin, voksul daha yokstü oldu" sloganı. Ingiltere ıçin resmen gerçekleşti geçen hafta. Hem Sanayıcı ve Işadamlan Konfederasyonu hem de ışçı sendikalan konfederasyonu başkanlannın yer aldığı bir kurulun vardığı sonuç bu. Saygınlığı tartışılmaz bir araştırma vakfi tarafindan yayımlanan ikı ciltlik raporda Joseph Rotvntree Vakfi tarafindan geçen hafta açıklanan kapsamlı araştırma, son 20 yılda Ingiltere'de zengının daha zengin, \ oksulun daha yoksul oldugunu resmen gösterdı. Vanlan bu sonuç, sol eğilimlı bır kuruluş tarafindan açıklansaydı 'yanlı bir haber' sanılırdı Ancak bu sonuca hem işçı hem ış\eren kesiminin en yüksek temsılcılen ortaklaşa vardıklan içın herkes dikkat kesildi. Ingiltere'de 1979-1992 arasında nüfusun en yoksul yüzde 10'unun durumu daha kötüleşmiş: Bu kesimın geliri yüzde 20 azalmış. Oysa ülke genelınde gelir artış ortalaması yüzde 36. Demek kı yoksul, daha yoksullaşmış. Ama en varhklı yüzde 10 için durum parlak: Bu kesımin gelin ortalamanın da üstunde yüzde 62 oranında artmış. Eh, para parayı çeker. Zengin dağdan aşınr, yoksul düz ovada şaşınr Toplumda gelir düzeyındekı farklılık en çok Thatcher dönemınde arttı. 1979-90 arasında başbakandı Margaret Thatcher Sosyal sıyaseti şoka soktu Çünkü Toplum yok, INCILTERE bireyier vardır" diyordu Çünkü "Bırakın eocuklanmız uzun boyhı olsunlar. Bazılan daha da uzun boylu ohırlarsa, bırakın diğerierini geçsinler" diyordu. Thatcher, gelir dağılımını bilinçli olarak bozacak sosyal siyaset kararlan aldr. Toplumun bir kesimını kamçılamalıydı. Meşru ya da kuşkulu yöntemlerle fırsat tanımalıydı. Geri kalan kesim Allah kerim Bu yöntemı. gelişmekte olan bazi ülkelerin liderlen de benımsedı 1991 "den ıtıbaren John Major, Thatchenzmın tek yanlı sosyal sıyasetmı törpülemeye çalıştı. Ama bır yere kadar lşte geçen hafta, özellikle Thatcher döneminin sosyal siyaset kararlannm topluma nasıl yansıdığı çıktı ortaya. Ashnda Thatcher'ın iktidara gelmesine kısa süre kala başlayan bir gelişmeydi gelir dağılımında bozulma. Ama Thatcher'la bırlikte iyice tırmandı. Ve son 50 yıldır, görülmedik bir boyut kazandı. Artık bir daha düzelemez. Ve en kötü etkilenen kesim de etnik azmlıklar. Bırkaç veri: En varhklı yüzde 10, ulusal gelırin yüzde 50'sine sahip. 16 yaş grubundaki beyazlarda ışsizlık oranı yüzde 5. Ama siyahlarda oran yüzde 15'eçıkıyor. 16-24 yaş grubundakı beyazlarda kalifıye ohnayan işgücü oranı yüzde 21. Ama aynı yaş grubunda Pakıstanlılarda bu oran yüzde 48, Bangladeşlilerde yüzde 54. Işsizlik oranı bütün beyaz erkeklerde yüzde 8. Ama bütün etnik azınlık erkeklennde bu oran yüzde 14. Pakistanlı erkeklerde işsizlik yüzde 22. Ve hele kadınlarda durum daha da kötü: tngiltere'de beyaz kadın nüfusun yüzde 66'sı çalışıyor. Bu oran, etnik azınlıklarda yüzde 44'e iniyor. Pakıstanhlar arasında çalışan kadın oranı sadece yüzde 16. Rapor, tngiliz toplumunda siyahlann ve etnik azınlıklann durumunun daha kötü bozulduğunu gösteriyor. Beyazlann durumu da iyi sayılmaz. Raporda vanlan sonuç şu: Bencil sosyal siyaset, toplumun dokusunu bozar. Onerilen ise şu: Sosyal adalete dayanan sosyal demokratik çözümler. Tam da anamuhalefetteki Işçi Partısı'nln önerdıklenyle benzerlik içınde. Ne rastlantı! Çingeneler için hazin tören 'Bir daha asla olmamair dense de ırkçı saldıniar hâlâ devam ediyor Avusturyacla önceki hafta sonu aşın sağcilar tarafindan yerleştırilen bir bombanın patlaması sonucu 4 Çıngenenin ölmesi tüm ülkeyi yasa boğdu. Avusturya'nın Obenvart kentınde önceki gün düzenlenen cenaze törenıne Avusturya Cumhurbaşkanı Thomas Klestil başta olmak üzere pek çok siyasetçi ve Avnıpa'nın dört bir yanından gelen Çingeneler katıldı. Irkçılığın bir kez daha lanetlendiği cenaze törenine katılan Çingeneler dostlannı geleneksel şarkılanyla uğurladılar. (Fotoğraf: RELTER) AB üyeliği etkisini gösterdi GÜRHANUÇKAN STOCKHOLM - tsveç'in bu yılm başindan beri Avrupa Birliği üyesi olması, iç ve dış politikada. günlük yaşamda kendisini giderek daha çok belli ediyor. Önce iç politikadaki etkilerine eğilelim. 7 Şubat 1914'te tarihte ilk kez yapılan 'köylfl yürüyüşü' 81 yıl sonra yine 7 şubatta ikinci kez gerçekleşti. Hükümetın, Avrupa Biriiği'ne girdikten sonraki tanm politikasını protesto eden köylü ve çiftçiler, 200 traktörlük bir konvoyla parlamentonun çevresinde tur attılar. Isveç tarihine 'ikinci büyük köylü yürüyüşü' olarak geçen olayın nedeni şu: Avrupa Birliği, üye ülkelerin hükümetlerinin de eşit miktarla katılması halinde çiftçilere 1.4 milyar kron (7 trilyon lira) yardım yapıyor. Isveç hükümeti, kendi kesesınden bu parayı ödeyemeyeceği gerekçesiyle, AB'den bu parayı almıyor. Çiftçiler ise üç ayn yenı vergi konulurken çevre koruma önlemleri ıçin düşünülen bu paranın kendilerine verilmesini istiyorlar. AB üyeliğinin dış politikadaki etkilerinden bırisi de Türkiye'nin gümrük birlıg_ine gırmesı konusunda tsveç'in gösterdiği olumlu tavirla kendini gösterdi. Dışişlen Bakanı Lena Hjebn-VVbllen, Türkiye'yle diyaloğun korunması ıçin gümrük birliğine girmemizi desteklediğini söyledi. Ne var ki bir başka yorum. Isveç'in ashnda ne düşündüğünü gösteriyor. Ülkenin en büyük gazetesi Dagens Nytaeter'in çarşamba günkü sayısında yer alan yorumda, Yunanistan'ın İSVEC vetosunu. 'Kıbns'm üyettği konusnnun hKİandınlması' koşuluyla gen almayı düşündüğü belırtildikten sonra şöyle denıliyor. "Ama konunun bir başka yüzü de var. Eğer Kıbrts'la Ûgtti görüşmeler hıztandınlırsa, Maita'ya da aynı karşdamayı yapmak gereliir. tsveç'in çıkarlanna, iki Akdeniz adasının başvurusuna. Orta Avrupa ülketerinin üyeliğini geciktirme riskiyle öncelik tanımnası kesinİikle uymaz. Bu tür çaumlar fazla ileri gitmeden, karşı tavrunızı koymanuz gereldr.'' Dışsatım \e yatınm bakımından tsveç içın ICıbns ve Malta ile karşılaştınlmayacak derecede çekici bir pazar olan Orta Avrupa konusunda, belli ki Yunanistan'ın kendi hesaplan herhangi bir önem taşımıyor. Acaba AB üyesi olmasaydı, Isveç bu konuya yine böyle mi yaklaşırdı, bilemeyiz... AB üyeliğinin günlük yaşamda en somut izleri arasında. et ve bira var. Sığır kıyması ve domuz etinde yüzde 20'ye yaklaşan bir ucuzlama gerçekleşti. Bira konusunda ise sert birada (burada rezil edilmış hafif bira çe^ttleri de var) yüzde 5.6 alkol oranının (yanm litrede) sınır olması kurali kaldınlmca, komşu Danimarka'nın yüzde 7. 2'lik Elephant birası (Carteberg) derhal tekel butiklenne girdı. Onunla bırlikte, 7-8 ayn üreticinın en az yüzde 7, en çok yüzde 8.2 derecedeki sert birası da rekabete yetişti. Sanmz bu rekabetten bıracılar pek yakınmıyorlar. Hindistan, yolsuzlukbatağında Rao- Halkın desteğini yitirdi • 1991 yılmda iktidara geldiği zaman rüşvet ve yolsuzlukla mücadele edeceğine söz veren Hindistan Başbakanı Rao, ülkeyi saran yolsuzluk dalgasının sorumlusu olarak görülüyor. Dış Haberier Servisi - Hindistan'da gi- derek yay gmlaşan rüşvet \ e yolsuzluk olay- lan polıs örgütüne de sızdı. Dükkân sahip- lerinı ve seyyar satıcılan 'hafta' adı verilen haftalık haraca bağlayan polısler, rüşvet ödemeyen satıcılara göz açtırmıyor Resmı daırelerde rüşvet vermeden yetkıhlerle gö- rüşülmüyor. Hükumet görevlıleri rüşvetle istediklen yere tayın çıkartıyor. Yenı yapı- lan bir kamuoyu araştırması, Hint halkının bütün bu yolsuzluk ve rüşvet olaylanndan Başbakan P.V.Narasimha Rao'yu sorumlu tuttuğunu gösteriyor. Rao. 1991 'de iktidara gelir gelmez rüşvet ve yolsuzlukla mücade- le edeceğini ilen sürmüştü. Geçtiğimiz gün- lerde Newsweek dergısine verdiği bır de- meçte Başbakan Rao, ülkesindeki ahlaki yozlaşmaya ilişkin şunlan söylüyor "Hin- distan'da bütün kunımlar ahlaki çöküş için- de. Rüş>et ve yolsuziuk resmikuruluşlan bir ku rt gibi içten ice kemiriyor. Bu gküşe bir son verme zamanı geldL Şimdh'e dek yolsuzluk- lann üzerine karartı bir şekilde gidildi. Bu çürümüş düzenden yarar saglay^nlann ba- şını ezecegiz.'' Halk inanmıyor Ne var ki bu iddialı konuşmalar Hint hal- kını artık kandıramıyor. Rao, serbest piya- sa mekanizmasırun işlerlik kazanmasıyla, toplurnsal yozlaşmaya zeminhazırlayanbü- rokratik işlemlerin son bulacağına inanıyor- du. Rao, gerek seçmenlerden, gerek kendi Kongre Partisi'nden gelen baskılara daya- Fransa 'ya Kızılderili başkan adayı Fransa'da gelecek nisan-mayıs aylannda yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri renkli geçeceğe benziyor. Güney Fransa'da yaşayan 43 yaşındaki Kızılderili kabile reisi 'Duran At' da (fotoğrafta sağda) cumhurbaşkanlığma aday oldugunu açıkladı. Gerçek adı MkheT Adjiman olan ve gençliğinde Paris'teki tıyatrolarda teknisyen olarak çalışan Duran At, yaklaşık 20 yıl önce kendisini Kızılderili ilan ederek Güney Fransa'ya yerleşmiş ve kendine 9 kişilik bir kabile kurmuş. Amerikan Kızılderilileri gibi bir yaşam süren Duran At, Fransızlann içine düştüğü boşluktan kurtulması için doğaya dönmesı gerektiğini savunuyor. Duran At, başkanlık seçimine katılabilmek için gerekli 500 imzayı da kolaylıkla toplayabileceğini söylüyor. namayarak aralık aytnda 3 bakanın görevi- ne son verdi. lsimleri geniş çaplı yolsuzluk olaylanna kanşan bu üç bakan, devleti mil- yonlarca dolar tutannda zarara uğratmışlar- dı. Ne var kı bu önlemler, pohtikacılanna karşı güvenlerini yitirmış kamuoyunu tat- min etmedı. Hindistan'da bugüne kadar rüşvet alan hıçbirpolıtikacının yargı önüne çıkartılma- ması, ülkedekı yozlaşmanm boyutlannı gös- teriyor. Rao, verdiği tüm sözlere karşm bu- güne kadar rüşvet ve yolsuzluğa karşı ön- lemler ahnması doğrultusunda somut giri- şimlerde bulunmadı. Hatta, eski Başbakan Rajiv Gandi'nin dönemınde ortaya çıkan si- lah satışı ile ilgili bir rüşvet olayının üzeri- ne gitmeyerek bu konudaki turumunu açık- ça ortaya koyuyor. Rao'nun mu- halifleri, Kongre Partisi içinde Rao'nun en yakm rakibi olan Gandi'nin dul eşi Sonla'yı yıp- ratması amacıyla Başbakan'm bu olayı özellikle canlı tutmaya çalıştığını iddia ediyor. Hindis- tan halkı Rao'nun bu küçük he- saplan bırakarak, rüşvet olayla- nnın üzerine aynm yapmaksızın gitmesini istiyor. Seçim döneminde artıyor Geçen aralık ayında Anayasa Mahkemesi, rüşvet araştırma ko- misyonlannı soruşturmalan ge- ciktırdikleri gerekçesi ile sorgu- ladı. Hindistan'da yolsuzluk ve rüşvet olaylan seçim dönemle- rinde büyük artış gösteriyor. özel sektörün seçirnler sırasında politikacılan desteklemek ama- cıyla 150 ile 175 milyon dolar tutannda bir harcama yaptığı ile- ri sürülüyor. Hindistan halkı, son iki yıldır seçim harcamalanna kısıtlama getirilmesi doğrultu- sunda büyük çabalar harcayan Yüksek Seçim Kurulu Başkanı T.N.Seshan'ı halk kahramanı olarak görüyor. Ancak Rao, Ses- han'ın çalışmalannı desteklemi- yor. Siyasi gözlemciler Rao'nun birkaç rüşvetçiyi içeri tıkarak seçmenlerin gözünde itıbannın artacağını, ancak bunun karşılı- ğında partisinin ve bürokratlann nefretını kazanacağını ileri sürü- yoT.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle