Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET
DÜNYADA GEÇEN HAFTA
13 ŞUBAT 1995 PA2ARTESİ
10
Fransız polisinin
'kulağı' kesildi
MİŞEL PERLMAN
PARİS - Çeşitli yolsuzluklarla
ilgilı soruşturmalar devam
edıyor Fransa'da.
Anlayacağımz, burada halk
tarafindan "küçük yargıçlar'
diye nitelenen bir dizi genç
sorgu yargıcının, gerçekten
nefes alacak vaktı yok. Sayısı
bir hayli kabank naylon
faturanın binı bır para. Bu
olaylann hepsi de nasıl oluyor
da aynı anda birhkte
patlayn eriyor? Vatandaş o
denlı alışmış ki pek fazla
aldırmıyor bu olaylara...
Ancak artık bilmiyor değil bu
gelışlenn nedenini. Olaylann
tümü şimdılerde meydana
çıkmışsa. çeşıtlı soruşturmalar
başlarken aynı zamanda
gündeme gelmış
olmasındandır. Yasaya avkın
bıçımde sağlanmış, naylon
fatura kaynaklı gelirlerin ezıcı
çoğunluğu da şu veya bu
partiyi besleme amacı taşıyan
gırişimler. Yani siyasal
pattılere resmen gelir sağlayan
yasanm daha oylanmadığı ve
geride kalmış zamanlardan
sarkan bir davTanış. Şımdı
durum düzeltıldi. Bununla
bırlikte. geçen haftanın
ortasında Liberatıon gazetest
bırincı sayfasındaki
manşetınde, adli mercılenn
'polisin kulakJannı kestığıni'
bıldirdı okurlanna.
'Polisin kulaklan'nın ne
oldugunu anlamak zor değil.
Zaten Fransa'da bu tabıri
bılmeyen de kalmadı pek. Söz
konusu olan, gizli dinleme
servisi. lşte naylon faturalar
konusunda 35 yaşındaki sorgu
yargıcı Enc Halphen ışmi
gereken şekılde yaparken, tam
karambola gelecekti ki...
Adamcağıza. dolaylı bır
FRANSA
şekılde. kayınpeden Dr. Jean-
Pierre Marechal'ın, sağ iktıdar
ortaklanndan Cumhunyet Için
Bırlik Partisi (RPR) üyesi
Didıer Schuller arasmdaki
karmaşık telefon konuşmalan
yoluyla çelme takılraak istendi
anlaşılan. Polisin gızli
dinlemeye soktuğu telefon
görüşmesınde, doktorun,
damadının nezdinde nüfuzunu
kullanmak içm 'bir bisküvi"
istedığı kaydedildı. Argo
dilınde bır mılyon frankın
karşılığıymış 'bir bisküvi'.
Ancak Pans lstinaf
Mahkemesi gerçekleştinlmış
gızli dınlemelenn yasaya
aykın biçimde yapılmış
olmasını reddettığı ıçın bu
bılgıler bır ışe yaramayacağa
benzıyor.
Şöyle ki tûm bant ve kayıtlar
ıptal edıldiğı gibi Dr.
Marechal ile ılgili adli kontrol
da ortadan kalktı. Böylece
darnadı Enc Halphen
soruşturmasını tam olarak
sürdürebilecek. Bu arada.
'polisin kulaklan* konusunda
LıbeTation'un verdığı bilgılere
göre yargıçların isteğı veya
onayı ıle ıkı yıl önce 10 bın
413 "kuşkulu hat' dınlenmiş.
Bunlann büyük çoğunluğu.
uyuşturucuyla ılgili. Bu
dinlemelen dıizenleyen
yasanın vurguladığı
noktalardan bın, karan
yargıcın \erdiğini ıyıce
belirtıyor.
'Önleme' niteliğindeki
dinlemeler, milli güvenlik,
sınaı ve ekonomik hedeflen
korumak. örgütlenmış cürümle
mücadele alanlannı kapsıyor.
Terönzm ıle savaşım da görev
lıstesının başında gelıyor.
İranlı bakan,
ortalığı karıştırdı
FERRUH YILMAZ
KOPENHAG - Iran Dışişlen
Bakanı Yardımcısı Mahmud
Vaezi'nın Danimarka zıyaretı.
hem muhalefet hem de iktidar
partilerinde sert tepkilere yol
açtı. Muhalefet partileri. tran
Dışişlen Bakanı Yardımcısı
Vaezi ile görüşmeyi
reddettiler. Vaezi'nin
parlamentonun dış ilişkiler
komisyonuyla yapacağı
görüşme bu nedenle ıptal
edildi. lran Dışişlen Bakanı
Yardımcısı Vaezi, Danimarka
ziyaretı sırasında Danimarka
Dışişlen Bakanı Niels Helveg
Petersen'in yanı sıra
Tanmcılık Bakanı Henrik
Dam Kristensen ve tş Dünyası
Bakanlığı yetkılilenyle
görüştü. Danimarka Dışışleri
Bakanı Niels Helveg Petersen.
İranlı bakan yardımcısına
tepki gösteren muhalefetı çifte
standartlılılda suçladı. lran
Dışışleri Bakanı Yardımcısı
Mahmud Vaezi'nin
Iskandinav ülkelerine ziyaret
isteği Norveç ve tsveç
tarafindan gen çevrilirken.
sadece Danimarka tarafindan
kabul gördü. Danimarka
Dışışleri Bakanı Niels Helveg
Petersen. iranlı Bakan
Dışışleri Bakanı Niels Helveg
DANİMARKA
Petersen. İranlı bakan
yardımcısıyla görüşmeyi,
Avrupa Birliğf nın "tran'la
eteştirel dryatog" politikası
uyannca kabul ettiğini
açıkladı. Bu politika uyannca,
AB ülkeleri lranla ilişkilerini
kesmiyorlar. ancak İranlı
yetkililerle yapılan her
görüşmede, ınsan haklan
ıhlallerinı ve Sabnan Rüşdü
hakkındakı olüm fetvasmı
eleştınyorlar. AB, Iran'la
ticari ılişkılennde sınır
getirmeyı de reddediyor.
lran, Danimarkalı beyaz
peynir üretıcilerinin en büyük
pazannı oluşturuyor.
Danimarka, lran'a sattığı
beyazpeynirden yılda
ortalama 1 mılyar kron
(yaklaşık 7 trilyon TL) gelir
elde ediyor. Vaezi,
Danimarka'da yaptığı resmi
görüşmelerde, "eteştird
diyatog" politikası gereği
ınsan haklan ve Rüşdü
olayıyla ılgili Danimarka'nın
eleştınlennı dınlerken, öte
yandan ikı ülke arasmdaki
tanm alanında ışbırliğı
ımkânlannın geliştirilmesi ve
beyazpeynir ihracatı gibi
konulan da görüştü.
Ortadoğu'nun
kaderi kimin elinde
NEŞE ÖNEN
TEL AVtV - IsnuTle Fılistin
arasmdaki banş
görüşmelerinin son bir aylık
envanteri çıkanldığında, hep
aynı konulara saplanıp
kahndıgı rahatlıkla
gözlemlenebilir. Geçen ay,
dokuz ocakta Şimon Peres ve
Yaser Arafat, Erez Sınır
Kapısı'nda bir araya
geldiklennde gündemlerinde
yer alan konularla, tam bir ay
sonra, yani dokuz şubattaki
Rabin-Arafat buluşmasının
gündem konulan pek farklı
değildi. Önceki görüşmelerde
odak noktası Filistınli
mahkûmlar, güvenlik, Filistin
seçimleri ve îsrail'ın yayılma
politikası konulannda
somutlaşırken dört haftalık bir
aradan sonra Arafat,
müzakere konulannın başına
Israıl topraklannın
Filistinlikre kapanması
sorununu da eklemek zorunda
kaldv. Ashnda Arafat,
çarşamba günkü görüşmeye
Israil'i 'kapama karannı
kakiırmaya' ikna edebileceği,
eherişli bir atmosfer içınde
gideceğini umuyordu.
Nitekim Rabin, konuyla ılgili
açıklamalannda kapamayı
kaldırma yönünde bir tutum
sergiliyordu. Israil savunma
kuvvetlerine ait bazı görüşler
de Rabin ıttifakında yer alarak
İSRAİL
'kapama karannı uzatmanın'
ekonomidekı olumsuz
etkilerine dikkat çekiyoriardı.
Kısacası Arafat' ın bu hafta
başında Rabin'le yapacağı
görüşme öncesi moral
seviyesini arttıracak
gerekçelen vardı Ancak
görüşmeden iki gün önce
Gazze bölgesınde meydana
gelen ve bir tsrail güvenlik
görevlisinin ölümüne, bir
dığennin de yaralanmasına
yol açan terönst saldın,
Arafat'ın umutlannı suya
düşürdü lsrail Savunma
Bakan Yardımcısı, bu tür
saldınlann Gazze'de normal
yaşam koşullanna izin
vermediğini söyleyerek,
"Peki, ama biz onlara benzin
vermezsek, un vermezsek
nereden alacaklar" sorusunu
yöneltti. Arafat da olaydan
sonra Gazze'de yaptığı
konuşmada, "Ne tür bir
insaniık anlayışı Gazze'nin
kapalı kalmasını isteyebilir.
Kim Filistınli çocuklara,
fabrikalara ve hastanelere
karşı bö>k e>\emter
planlayabilir" derken büyük
bır çaresizhk içinde buluyordu
kendini. Ne yazık ki banş
karşıtı kımi güçler, banş
sürecını baltalamaya azimli
görünüyorlardı
Yoksulluk edebiyaü gerçek olduEDÎPEMİLÖYMEN
LONDRA - "Zengin daha zengin,
voksul daha yokstü oldu" sloganı.
Ingiltere ıçin resmen gerçekleşti
geçen hafta. Hem Sanayıcı ve
Işadamlan Konfederasyonu hem de
ışçı sendikalan konfederasyonu
başkanlannın yer aldığı bir kurulun
vardığı sonuç bu. Saygınlığı
tartışılmaz bir araştırma vakfi
tarafindan yayımlanan ikı ciltlik
raporda Joseph Rotvntree Vakfi
tarafindan geçen hafta açıklanan
kapsamlı araştırma, son 20 yılda
Ingiltere'de zengının daha zengin,
\ oksulun daha yoksul oldugunu
resmen gösterdı. Vanlan bu sonuç, sol
eğilimlı bır kuruluş tarafindan
açıklansaydı 'yanlı bir haber'
sanılırdı Ancak bu sonuca hem işçı
hem ış\eren kesiminin en yüksek
temsılcılen ortaklaşa vardıklan içın
herkes dikkat kesildi. Ingiltere'de
1979-1992 arasında nüfusun en
yoksul yüzde 10'unun durumu daha
kötüleşmiş: Bu kesimın geliri yüzde
20 azalmış. Oysa ülke genelınde gelir
artış ortalaması yüzde 36. Demek kı
yoksul, daha yoksullaşmış. Ama en
varhklı yüzde 10 için durum parlak:
Bu kesımin gelin ortalamanın da
üstunde yüzde 62 oranında artmış.
Eh, para parayı çeker. Zengin dağdan
aşınr, yoksul düz ovada şaşınr
Toplumda gelir düzeyındekı farklılık
en çok Thatcher dönemınde arttı.
1979-90 arasında başbakandı
Margaret Thatcher Sosyal sıyaseti
şoka soktu Çünkü Toplum yok,
INCILTERE
bireyier vardır" diyordu Çünkü
"Bırakın eocuklanmız uzun boyhı
olsunlar. Bazılan daha da uzun boylu
ohırlarsa, bırakın diğerierini
geçsinler" diyordu. Thatcher, gelir
dağılımını bilinçli olarak bozacak
sosyal siyaset kararlan aldr.
Toplumun bir kesimını
kamçılamalıydı. Meşru ya da kuşkulu
yöntemlerle fırsat tanımalıydı. Geri
kalan kesim Allah kerim Bu yöntemı.
gelişmekte olan bazi ülkelerin
liderlen de benımsedı 1991 "den
ıtıbaren John Major, Thatchenzmın
tek yanlı sosyal sıyasetmı
törpülemeye çalıştı. Ama bır yere
kadar lşte geçen hafta, özellikle
Thatcher döneminin sosyal siyaset
kararlannm topluma nasıl yansıdığı
çıktı ortaya. Ashnda Thatcher'ın
iktidara gelmesine kısa süre kala
başlayan bir gelişmeydi gelir
dağılımında bozulma. Ama
Thatcher'la bırlikte iyice tırmandı. Ve
son 50 yıldır, görülmedik bir boyut
kazandı. Artık bir daha düzelemez. Ve
en kötü etkilenen kesim de etnik
azmlıklar. Bırkaç veri: En varhklı
yüzde 10, ulusal gelırin yüzde 50'sine
sahip. 16 yaş grubundaki beyazlarda
ışsizlık oranı yüzde 5. Ama siyahlarda
oran yüzde 15'eçıkıyor. 16-24 yaş
grubundakı beyazlarda kalifıye
ohnayan işgücü oranı yüzde 21. Ama
aynı yaş grubunda Pakıstanlılarda bu
oran yüzde 48, Bangladeşlilerde
yüzde 54. Işsizlik oranı bütün beyaz
erkeklerde yüzde 8. Ama bütün etnik
azınlık erkeklennde bu oran yüzde
14. Pakistanlı erkeklerde işsizlik
yüzde 22. Ve hele kadınlarda durum
daha da kötü: tngiltere'de beyaz kadın
nüfusun yüzde 66'sı çalışıyor. Bu
oran, etnik azınlıklarda yüzde 44'e
iniyor. Pakıstanhlar arasında çalışan
kadın oranı sadece yüzde 16. Rapor,
tngiliz toplumunda siyahlann ve etnik
azınlıklann durumunun daha kötü
bozulduğunu gösteriyor. Beyazlann
durumu da iyi sayılmaz. Raporda
vanlan sonuç şu: Bencil sosyal
siyaset, toplumun dokusunu bozar.
Onerilen ise şu: Sosyal adalete
dayanan sosyal demokratik çözümler.
Tam da anamuhalefetteki Işçi
Partısı'nln önerdıklenyle benzerlik
içınde. Ne rastlantı!
Çingeneler
için
hazin
tören
'Bir daha asla
olmamair
dense de ırkçı
saldıniar
hâlâ devam ediyor
Avusturyacla
önceki hafta sonu
aşın sağcilar
tarafindan
yerleştırilen bir
bombanın patlaması
sonucu 4
Çıngenenin
ölmesi tüm
ülkeyi yasa boğdu.
Avusturya'nın
Obenvart
kentınde önceki
gün
düzenlenen cenaze
törenıne Avusturya
Cumhurbaşkanı
Thomas Klestil
başta olmak üzere
pek çok siyasetçi ve
Avnıpa'nın dört bir
yanından gelen
Çingeneler katıldı.
Irkçılığın bir
kez daha
lanetlendiği cenaze
törenine
katılan Çingeneler
dostlannı
geleneksel
şarkılanyla
uğurladılar.
(Fotoğraf: RELTER)
AB üyeliği
etkisini gösterdi
GÜRHANUÇKAN
STOCKHOLM - tsveç'in bu
yılm başindan beri Avrupa
Birliği üyesi olması, iç ve dış
politikada. günlük yaşamda
kendisini giderek daha çok
belli ediyor. Önce iç
politikadaki etkilerine
eğilelim. 7 Şubat 1914'te
tarihte ilk kez yapılan 'köylfl
yürüyüşü' 81 yıl sonra yine 7
şubatta ikinci kez gerçekleşti.
Hükümetın, Avrupa Biriiği'ne
girdikten sonraki tanm
politikasını protesto eden
köylü ve çiftçiler, 200
traktörlük bir konvoyla
parlamentonun çevresinde tur
attılar. Isveç tarihine 'ikinci
büyük köylü yürüyüşü' olarak
geçen olayın nedeni şu:
Avrupa Birliği, üye ülkelerin
hükümetlerinin de eşit
miktarla katılması halinde
çiftçilere 1.4 milyar kron (7
trilyon lira) yardım yapıyor.
Isveç hükümeti, kendi
kesesınden bu parayı
ödeyemeyeceği gerekçesiyle,
AB'den bu parayı almıyor.
Çiftçiler ise üç ayn yenı vergi
konulurken çevre koruma
önlemleri ıçin düşünülen bu
paranın kendilerine
verilmesini istiyorlar. AB
üyeliğinin dış politikadaki
etkilerinden bırisi de
Türkiye'nin gümrük birlıg_ine
gırmesı konusunda tsveç'in
gösterdiği olumlu tavirla
kendini gösterdi. Dışişlen
Bakanı Lena Hjebn-VVbllen,
Türkiye'yle diyaloğun
korunması ıçin gümrük
birliğine girmemizi
desteklediğini söyledi. Ne var
ki bir başka yorum. Isveç'in
ashnda ne düşündüğünü
gösteriyor. Ülkenin en büyük
gazetesi Dagens Nytaeter'in
çarşamba günkü sayısında yer
alan yorumda, Yunanistan'ın
İSVEC
vetosunu. 'Kıbns'm üyettği
konusnnun hKİandınlması'
koşuluyla gen almayı
düşündüğü belırtildikten
sonra şöyle denıliyor. "Ama
konunun bir başka yüzü de
var. Eğer Kıbrts'la Ûgtti
görüşmeler hıztandınlırsa,
Maita'ya da aynı karşdamayı
yapmak gereliir. tsveç'in
çıkarlanna, iki Akdeniz
adasının başvurusuna. Orta
Avrupa ülketerinin üyeliğini
geciktirme riskiyle öncelik
tanımnası kesinİikle uymaz.
Bu tür çaumlar fazla ileri
gitmeden, karşı tavrunızı
koymanuz gereldr.'' Dışsatım
\e yatınm bakımından tsveç
içın ICıbns ve Malta ile
karşılaştınlmayacak derecede
çekici bir pazar olan Orta
Avrupa konusunda, belli ki
Yunanistan'ın kendi hesaplan
herhangi bir önem taşımıyor.
Acaba AB üyesi olmasaydı,
Isveç bu konuya yine böyle
mi yaklaşırdı, bilemeyiz...
AB üyeliğinin günlük
yaşamda en somut izleri
arasında. et ve bira var. Sığır
kıyması ve domuz etinde
yüzde 20'ye yaklaşan bir
ucuzlama gerçekleşti. Bira
konusunda ise sert birada
(burada rezil edilmış hafif
bira çe^ttleri de var) yüzde 5.6
alkol oranının (yanm litrede)
sınır olması kurali
kaldınlmca, komşu
Danimarka'nın yüzde
7. 2'lik Elephant birası
(Carteberg) derhal tekel
butiklenne girdı. Onunla
bırlikte, 7-8 ayn üreticinın en
az yüzde 7, en çok yüzde 8.2
derecedeki sert birası da
rekabete yetişti.
Sanmz bu rekabetten bıracılar
pek yakınmıyorlar.
Hindistan, yolsuzlukbatağında
Rao- Halkın desteğini yitirdi
• 1991 yılmda
iktidara geldiği
zaman rüşvet ve
yolsuzlukla
mücadele edeceğine
söz veren Hindistan
Başbakanı Rao,
ülkeyi saran
yolsuzluk dalgasının
sorumlusu olarak
görülüyor.
Dış Haberier Servisi - Hindistan'da gi-
derek yay gmlaşan rüşvet \ e yolsuzluk olay-
lan polıs örgütüne de sızdı. Dükkân sahip-
lerinı ve seyyar satıcılan 'hafta' adı verilen
haftalık haraca bağlayan polısler, rüşvet
ödemeyen satıcılara göz açtırmıyor Resmı
daırelerde rüşvet vermeden yetkıhlerle gö-
rüşülmüyor. Hükumet görevlıleri rüşvetle
istediklen yere tayın çıkartıyor. Yenı yapı-
lan bir kamuoyu araştırması, Hint halkının
bütün bu yolsuzluk ve rüşvet olaylanndan
Başbakan P.V.Narasimha Rao'yu sorumlu
tuttuğunu gösteriyor. Rao. 1991 'de iktidara
gelir gelmez rüşvet ve yolsuzlukla mücade-
le edeceğini ilen sürmüştü. Geçtiğimiz gün-
lerde Newsweek dergısine verdiği bır de-
meçte Başbakan Rao, ülkesindeki ahlaki
yozlaşmaya ilişkin şunlan söylüyor "Hin-
distan'da bütün kunımlar ahlaki çöküş için-
de. Rüş>et ve yolsuziuk resmikuruluşlan bir
ku rt gibi içten ice kemiriyor. Bu gküşe bir son
verme zamanı geldL Şimdh'e dek yolsuzluk-
lann üzerine karartı bir şekilde gidildi. Bu
çürümüş düzenden yarar saglay^nlann ba-
şını ezecegiz.''
Halk inanmıyor
Ne var ki bu iddialı konuşmalar Hint hal-
kını artık kandıramıyor. Rao, serbest piya-
sa mekanizmasırun işlerlik kazanmasıyla,
toplurnsal yozlaşmaya zeminhazırlayanbü-
rokratik işlemlerin son bulacağına inanıyor-
du. Rao, gerek seçmenlerden, gerek kendi
Kongre Partisi'nden gelen baskılara daya-
Fransa 'ya
Kızılderili
başkan
adayı
Fransa'da gelecek nisan-mayıs
aylannda yapılması planlanan
cumhurbaşkanlığı seçimleri
renkli geçeceğe benziyor.
Güney Fransa'da yaşayan 43
yaşındaki Kızılderili kabile reisi
'Duran At' da (fotoğrafta
sağda) cumhurbaşkanlığma
aday oldugunu açıkladı. Gerçek
adı MkheT Adjiman olan ve
gençliğinde Paris'teki
tıyatrolarda teknisyen olarak
çalışan Duran At, yaklaşık 20
yıl önce kendisini Kızılderili
ilan ederek Güney Fransa'ya
yerleşmiş ve kendine 9 kişilik
bir kabile kurmuş. Amerikan
Kızılderilileri gibi bir yaşam
süren Duran At, Fransızlann
içine düştüğü boşluktan
kurtulması için doğaya dönmesı
gerektiğini savunuyor. Duran
At, başkanlık seçimine
katılabilmek için gerekli 500
imzayı da kolaylıkla
toplayabileceğini söylüyor.
namayarak aralık aytnda 3 bakanın görevi-
ne son verdi. lsimleri geniş çaplı yolsuzluk
olaylanna kanşan bu üç bakan, devleti mil-
yonlarca dolar tutannda zarara uğratmışlar-
dı. Ne var kı bu önlemler, pohtikacılanna
karşı güvenlerini yitirmış kamuoyunu tat-
min etmedı.
Hindistan'da bugüne kadar rüşvet alan
hıçbirpolıtikacının yargı önüne çıkartılma-
ması, ülkedekı yozlaşmanm boyutlannı gös-
teriyor. Rao, verdiği tüm sözlere karşm bu-
güne kadar rüşvet ve yolsuzluğa karşı ön-
lemler ahnması doğrultusunda somut giri-
şimlerde bulunmadı. Hatta, eski Başbakan
Rajiv Gandi'nin dönemınde ortaya çıkan si-
lah satışı ile ilgili bir rüşvet olayının üzeri-
ne gitmeyerek bu konudaki turumunu açık-
ça ortaya koyuyor. Rao'nun mu-
halifleri, Kongre Partisi içinde
Rao'nun en yakm rakibi olan
Gandi'nin dul eşi Sonla'yı yıp-
ratması amacıyla Başbakan'm
bu olayı özellikle canlı tutmaya
çalıştığını iddia ediyor. Hindis-
tan halkı Rao'nun bu küçük he-
saplan bırakarak, rüşvet olayla-
nnın üzerine aynm yapmaksızın
gitmesini istiyor.
Seçim döneminde artıyor
Geçen aralık ayında Anayasa
Mahkemesi, rüşvet araştırma ko-
misyonlannı soruşturmalan ge-
ciktırdikleri gerekçesi ile sorgu-
ladı. Hindistan'da yolsuzluk ve
rüşvet olaylan seçim dönemle-
rinde büyük artış gösteriyor.
özel sektörün seçirnler sırasında
politikacılan desteklemek ama-
cıyla 150 ile 175 milyon dolar
tutannda bir harcama yaptığı ile-
ri sürülüyor. Hindistan halkı, son
iki yıldır seçim harcamalanna
kısıtlama getirilmesi doğrultu-
sunda büyük çabalar harcayan
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı
T.N.Seshan'ı halk kahramanı
olarak görüyor. Ancak Rao, Ses-
han'ın çalışmalannı desteklemi-
yor. Siyasi gözlemciler Rao'nun
birkaç rüşvetçiyi içeri tıkarak
seçmenlerin gözünde itıbannın
artacağını, ancak bunun karşılı-
ğında partisinin ve bürokratlann
nefretını kazanacağını ileri sürü-
yoT.