28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ŞUBAT1995 RAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Milli Eğitim Bakanhğı, öğrencilere af çıkanlmasına yönelik yasa teklifine olumsuz yanıt verdi Oğrenciye bu kez af yok• 1990-1991 öğretim yıhndan itibaren okullanyla ilişiği kesilen öğrencilere af çıkanlmasına yönelik yasa teklifine karşı çıkan MEB "Sık sık çıkanlan aflarla eğitim-öğretim kalitesi düşürülmekte ve başansızlığa prim verilmektedir" görüşünü dile getirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanhğı, DYP Çanakka- le Mıllenekilı Süleyman Ayhan'ın, 1990-1991 öğretim yıhndan "itibaren okullanyla ilişiği kesilen öğrencilere af çıkanlmasına ilişkin yasa teklifine olumsuz yanıt verdi. Bakanhk yanıtında, "Sık sık çıkan- lan aflarla eğitim kalitesi düşürülinekte ve başansızlığa prim verilmektedir*' de- nildi. Son 10 yılda 5 kez af çıkanhrken. Milli Eğitim Bakanhğı yeni bir af öne- risi üzerine. aflann üniversitelerde eği- tim kalitesini düşürdüğü sonucuna var- dı. 4 aralık ara seçiminin iptalinden ön- ce DYP Çanakkale Milletvekili Süley- man Ayhan ve Milli Eğitim Komisyonu üyelerince TBMM Başkanhğı'na sunu- lan yasa teklifine, bakanhk olumsuz ya- nıt verdi. Yasateklifinde. 1990-1991 öğ- retim yıhndan itibaren okullanndan ili- şiği kesilen öğrencilere bir defaya özgü olmak üzere 2 sınav hakkı verilmesi ön- görülüyor. Milli Eğitim Bakanhğı'nca TBMM Başkanhğı'na sunulan yazıda şöyle den- di: "3908 sayılı yasada 6 Mayıs 1993'te yapılan yeni düzenlemeyle son sınıfa gel- miş olan öğrencilere sınırsız sınav hakkı tanınmış olması. sık sık çıkanlan aflann eğitim-öğretim kalitesini düşürmesi ve başansızlığa prim tcrmesi nedeniy le tek- lif olumlu karşılanmamıştır." Bakanhk yetkilileri, milletvekilerince verilen yasa tekliflerine sûrekli olarak olumsuz yanıt verildiğini. ancak erken seçim karan ahnması durumunda yeni bir af çıkması olasıhğının yüksek oldu- ğunu belirttiler. Yetkililer, "Eğer4 aralık ara seçimi ip- tal edilmeseydi afçıkması içinçok büyük bir baskı getecekti. Bakanhk, YÖK ve ûniversite yönetimleri öğrenci affi çıka- nlmasına karşı. Ancak, öğrencilerin ve politikacılann baskısı hükümet politika- sına dönüşünce bizim direnmemiz işe ya- ramryor" diye konuştular. 1984'TEN BU YANA 5 AF ÇIKTI • 29 Şubat 1984 yılında çıkanlan afla, 1983-1984 öğretim yıhna kadar okullanndan ilişiği kesilen ya da kesilme noktasına gelen öğrencilere yeni bir sınav hakkı tanındı. • 29 Aralık 1985 tarihinde ikinci bir af çıkanldı. • 10 Arahk 1988'de çıkanlan Af Yasası'yla da öğrenciler ıçin ilginç uygulamalargetirildi. Bunagöre fakültelerden atılan öğrencilere meslek yûksekokullanndan lisans diploması verildi. • 21 Mayıs 1992 yılında geniş kapsamh bir af çıkanldı. Bununla 1980-1981 öğretim yılmdan 1991-1992 öğretim yıhna kadar okullanyla ilişiği kesilen ya da ilişiği kesilme noktasına gelen öğrenciler, üniversitelerine geri döndüler. • Milli Eğitim Bakanhğı ve YÖK, öğrenci ve politikacılann baskısına son verebilmek için 1993 yılında değişik bir af yöntemi buldu. 6 Mayıs 1993'te 3908 sayıh yasanın 44. maddesinde değişiklik yapılarak 1991-1992 öğretim yılı itibanyla son sınıfa gelmesine karşın 5 dersten kalan öğrencilere 2 sınav hakkı, 3 dersi olan öğrencilere de sonsuz sınav hakkı getirildi. Kitaba KDX kültüre darbe vurur• Bir grup bilim adamı, "Kamuoyuna bildiri" başlığıyla bir açıklama yaparak lüks tüketim mallannın KDV'sinde indirim yapılırken kitaba uygulanan verginin yükseltilmesini protesto etti. Haber Merkezi - Ülkemizin önde gelen, uluslararası düzeyde tanınmış bir grup seçkin bilim adamı: yat. kotra gibi lüks tüke- tim mallannın katma değer ver- gilerinde indirim yapılırken, kita- ba uygulanan verginin yüzde 1 'den yüzde 8'e yükseltilmesini. Türk insanını karanhğa mahkûm etme çabalannın yeni bir eylemi olarak gördüklerini açıkladılar. Bilimciler, insan uygarhğının en temel aracı olan kitaba karşı hükümetin bu tutumunu düzelt- mesini istedi. Çağdaş Gazeteciler Derneği de Başbakan Tansu Çil- ler'e başvurarak, karann yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. İTÜ'lü 7 bilim adamı- nın kitaptaki KDV oranlannın yükseltilmesı nedeniyle hazırla- dıklan "Kamuoyunabikliri~baş- lıklı açıklama şöyle: "50. Cumhuriyet hükümeti- nin katma değer vergisi oranla- nnda yapmış olduğu son dü- zenlemenin kitap fiyatlarında yüzde 7'lik bir arfış (yüzde 1 'den 8'e), buna mukabil kotra vs. gibi bazı lüks eşya fiyarla- nnda da yüzde 8'lik bir indi- rim (yüzde 23'ten yüzde 15'e) yapmış olduğunu büyük bir şaşkınhk, umutsuzluk ve hatta dehşetle gözlemiş bulunuyoruz. tnsan kültürünün ve uygarlığı- nın M.Ö. 4000 yılmdan günü- müze kadar en yaygın ve en et- kili aracı olan kitabın fiyatın- dan alınan bir verginin, ülkenin zor anlarında geçici bir süre için ve son çarelerden biri ola- rak arttırılması, ulusal dayanış- ma çerçevesinde doğal karşıla- nabilir. Ancak hükümetin lüks eşya katma değer vergilerini yüzde 8 oranında azalftığı bir ortamda kitap katma değer vergisini arttırması, bilgi çağı- nı yakalamak, insanımızın her türlü bilgiy le donatılmış olarak yaşam düzeyini yükseltmesini sağlamak, gençlerimizi dünya- nın en ileri ülkelerindeki eğitim düzeylerine göre yetiştirmek gi- bi ülkemizin ulusal amaçlany- la çelişiyor. Üstelik kitaba ko- nan bu ek verginin Türkiye'de 1993 yıhnda restorasyon ihalesini alan Net Holding Yönetim Kunılu Başkam Besim Tibuk, Ayasofya'ıun tüm insanhğın mah olduğunu vurguladı. bütün insanhğın mah*Kültür Servisi - Ayasofya Müzesi'nde iki yıldır restorasyon çalışmalannı yürûten Net Holding Yönetim Kurulu Başkam Besim Tibuk, Ayasofya'run tüm insanhğın mah olduğunu vurguladı. Tibuk, "Ayasofya bir hoşgörü sembolü olarak kalacak. Diinyanın neresinde böy le bir yapı var? Bin küsur sene dünyanın en büyük yapısıydı, bütün önemli yapılan etküedi" dedi. Tibuk. Ayasofya'da cuma namazı kıhnmasının iç politikadaki aynmı körükleyeceğini söyledi Ayasofya'nın insana heyecan veren bir yapı olduğunu söyleyen Besim Tibuk. "Bu bina büyük bir ihtirasın eseridir. İmparator Jüstinyen, bütün imparatorluğun olanaklarmı buraya dökmüş, imparatortuğun ber yanından malzemeler getirtmiştir. Burası Istanbul'un nabzını tutan bir bina olmuştur" dedı. Tibuk şöyle devam etti: "Müslümanı da gelecek dolaşacak, duasını yapacak, Hıristiyanı da gelecek, mimarlar gelecek, gezecek. 1923 ile 1950 arasuıda bizde totaliter tek parti devleti vardı ve Sovyet Rusya'ya benzer bir şekilde dini ezdi. Ama '50'den sonra artık durum değiştL Şimdi artık bir problem yok. Ayasofya ise şimdi bir hoşgörü sembolü olarak kalacak. Dünyanın neresinde böyie bir yapı var? Bin küsur sene dünyanın en büyük yapısıydu bütün önemli yapılan etküedi." Bir muhabırin, Ayasofya'da cuma namazı kıhnırsa buna dıştan tepki gelip gelmeyeceğini sorması üzerine, Tibuk şunlan söyledi: "Bizim politikamızdaki laiklik ve din tartışması çok komik bir tartışmadır. Ben bu laiklik lafının da aleyhindeyim, tamamen çıkanlmasını istiyorum. Tolerans ve din diyelim. Kimi az dindar olur. kimi çok dindar olur. Söylediğiniz gayet masumane bir olav. Burada gelip bir cuma namazı kılmak çok güzeL, niçin olmasın? Ama bu sefer gereksiz yere istismar edilecek. Başlayacak bir kesün. 'Efendim Atatürk devrimleri gidıyor', 'Şeriata dönülüyor'. Yoksa çok doğal olur, ana böiümün bir kısmı aynlabilir, bu tip şeyler olmayacak diye bir şey yok. Ama toplumumuzu bu tip laflan kaşıya kaşıya çok iki kutuplu hale getirdik. Ondan vazgeçmemiz lazun." 1993 yılında Kültür Bakanhğı tarafindan açılan ihaleyle restorasyonu üstlendiklerini belirten Netyapı Genel Müdürü Haluk Elver de bugüne dek yapılan çalışmalan şöyle özetledi: "Ayasofya'nm kubbe mozaiklerinin tamiri için 56 metre ile Türkrye'deki en yüksek iç hacim iskele olma özelliğini taşryan birçelik iskele kuruldu. 172 bin parçadan oluşan iskelenin kuruunası tam 32 gün sürdü. Mozaikler, Türk ve yabancı uzmanlar tarafindan tamir ediliyor. Çaljşmalar Ayasofya ile sınırlı değil. Aya İrini'nin 1992 yılında yanan merdiven ve platformu aslına uygun olarak yeniden inşa edildi. Ayasofya'mn bahçesinde bulunan 1. Mahmut Şadırvam'nın ise tüm kırık yerleri onanlarak ahşap çatı altında bulunan tavan da aslına uygun olarak yenilendi." Genel Müdür Hayrettin Uzun, 'Gökçek kabul ederse Ankara'nın doğalgaz fiyatı da düşecek' dedi Botaş, Eryaman'da doğalgaz fîyatmı indirdi ANKARA (AA) - Botaş Ge- nel Müdürü Hayrettin Uzun, do- ğalgaz ihtiyacı doğnıdan Botaş tarafindan karşılanan Ankara Eryaman'a \erilen doğalgaz fi- yatını metreküpte 1053 lira ucuzlatarak 5 bin 500 liraya in- dirdikJerini açıkladı. Ankara Büyükşehir Belediye- si *run doğalgazı pahalıya sattığı- nı da savunan Uzun. "Sayuı Gökçek,gaa pahalı satmakla 2.5 mihon dolar (yaklaşık 100 mil- yar Ura) ek gelîr sağlıyor" dedi. Botaş Genel Müdürü Uzun, doğalgaz satışında EGO'nun bin metreküpte 118 dolarlık fiyatı kabul etmesi durumunda, Anka- ra'da doğalgazı metreküpte 7 bin 300 lira yerine 6 bin 100 lira do- layında satabileceğini de söyle- di. Uzun, fiyat dalgalanmalan nedeniyle ödeme güçlüğü çeken Ankara Eryaman Yönetim Ku- rulu'nun. Botaş'tan fıyat indiri- mi istediğini, konuyu yönetim kurulunda değerlendirerek indi- rim karan aldıklannı anlattı. Uzun, Ankara Eryaman için 18 ocakta metreküpü 5 bin 356 li- radan 6 bin 553 liraya yükselti- len doğalgaz fiyatmı, yeniden 5 bin 500 liraya indirmeyi karar- laştırdıklannı bildirdi. Karan, Eryaman Yönetim Kurulu'na bir yazıyla bildire- ceklerini de belirten Uzun, "An- cak biz istedik ki bu indirim An- karablara yansjsm, yönerimin ce- binde kalmasın. Bu yüzden bu- raya gelerek Eryaman sakinleri- ne açıkladık" dedı Eryaman'a verilen doğalgaz satış fiyatının, EGO'ya verilen satış fiyatına eşit olduğunu söy- leyen Hayrettin Uzun şöyle ko- nuştu: "Biz Sayuı Gökçek'e de teklif ettik. 'Biz kendi kânmızdan fe- ragat edelim. yeter ki Istanbul ve Bursa'daki satış şartlannı kabul edin. Size de 118 dolardan do- ğalgaz satahm' dedik. Tabü ki bir şartla, bunun halka yansıöl- masım istedik. Eğer Saym Gök- çek bunu kabul ederse Anka- ra'nın doğalgaz alış fiyatı da dü- şecek." Botaş'ın gaz dağırım maliye- tinin bin metreküpte 115 dolar olduğunu, 3 dolar kâr payı ekle- yerek belediyeye 118 dolara sat- tıklannı anlatan Uzun, EGO'nun gazı pahalı satmak is- temesinın, yüzde 30 kâr marjı ile birlikte kânnı arttırmak isteme- sinden kaynaklandığını sa\"un- du. Genel Müdür Uzun, bu ko- nuda şöyle konuştu: "Size doğa^azı 200 dolara ve- relim desek Saym Gökçek mem- nun olacak. Çünkü kân artacak. 118 dolann yüzde30'undan, 135 dolann yüzde 30'u daha fazla- dır. Ankara'da yılda 450 milyon metreküp doğalgaz tüketildiğine göre Saym Gökçek bundan 23 milyon dolar (100 miryar lira) ek gelir sağlıyor. '350-400 milyar dolayında kârdan \azgeçelim, yeter ki siz Ankarahlara ucuz gaz satın' di- yoruz, ama bunu kabul etmiyor Sayın Gökçek." zaten arzu edilenin çok altında olan entelektüel okur oranını düşüreceğini ve ülkeyi karanlı- ğa teslim etmeye hizmet edece- ğini, iyi niyetli ve düşünen her Türk vatandaşı görmektedir. Bu karann, halkın çıkannı kol- lama ile görevli olan TBMM'de durdurulamamış olmasının bizlerde yarattığı ümitsizlik, bu facianın basınımızda yeteri önem ve yeteri telaşla yansıtıl- madığı gözlemi ile ciddi bir dehşete dönüşmüştür. Kitap, insan uygarlığının en temel, en etkili, en şerefli tem- silcisidir. Kitap, insanı insan yapan düşünceyi en sağlıklı ta- şıyan, en çabuk ve en sağlam bir şekilde yayan en güvenilir araçtır. İnsanı kitaptan uzak tutmak, onu uygarlıktan yok- sun bırakmaya yeltenmenin ilk ve en tesirli adımıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatan- daşlan karanhğa ve insanlık dı- şına itilmeyi hak etmemişlerdir. t'mudumuz hükümetin \ermiş olduğu bu basiretsiz karann kı- sa sürede düzelrilmesi. Türki- ye'de yaşayan insanlann kitaba en kısa ve en kolay yollardan ulaşmalarınm kanunlarla gü- ven altına alınmasıdır. Ord.Prof. RatipBerker( Tür- kiye Bilimler Akademisi şeref üyesi) " Prof. Ihsan Ketin ( Türkiye Bi- limler Akademisi şeref üyesi) Prof. Dr. Erdoğan Şuhubi (Türkiye Bilimler ve Avrupa Akademisi asli üyesi) Mithat Idemen (Türkiye Bi- limler Akademisi asli üyesi) Prof. M. Cengiz Dökmeci (Türkiye Bilimler Akademisi asli üyesi) Prof. Hilmi Demiray (Türkiye Bilimler Akademisi asli üyesi) Prof. A.M.C. Şengör (Türki- ye Bilimler Akademisi ve Avru- pa Akademisi asli üyesi, Rusya Federasyonu Doğu Bilimleri Akademisi yabancı üyesi)" CUMHURİYETTEN OKURLARA ORHANERİNÇ Basın Rezalefleni Meslek tarihimızin klasikleşmiş yapıtlarından biridir 'Fransa'da Basın Rezaletleri'. İkinci Dünya Savaşı yıllann- da, Fransa gibi uygar bir ülkede büyüklü küçüklü gazete- lerin ve gazetecilerin çıkara dayalı ilişkilerindeki bütün ka- ranlık ve kirli yanlan anlatır. Pierre Lazareff adlı gazeteci- nin bu kitabı, 194O'lı yıllarda ustalanmızdan Şevket Rado tarafindan dilimize çevrilmiştir. Türkiye Gazeteciler Cemi- yeti; kitabı, usta gazeteci-yazar Tank Dursun K.'nın gü- nümüz diline uyarlaması ile yeniden bastırdı. Hiçbir ekle- me yapmadan, ancak "Istisna kaıdeyıbozmaz" demeyi de unutmadan, medyamızın içinde bulunduğu durumu, aynı zamanda kitabın en dikkatli okuru olan Saym Tarık Dur- sun'un 'önsüz'ünden aktamnak istedik. Bir dönemin gazetecileri mesleklerini çok yakından ilgi- lendiren bu kitabı, büyük bir şaşkınhk içinde okumuşlardı. "Büyük bir şaşkınhk içinde okumuşlardı" diyorum, çünkü Pierre Lazareff'in 'Fransa'da Basın Rezaletleri ya da Fran- sa'yı Çökerten Dördüncü Kuwet'\ bizde kesinlikle 'ol- maz'ları anlatıyordu. Kitabın Türkçe çevirisinin yayımlan- dığı 4O'lı yıllarda Türk basını, henüz büyük sermaye grup- larının eline geçmiş değildi ve gazeteter 'meslekten gaze- teci' patronlar aracılığıyla yayımlanıyordu. Bugün bilindiği gibi durum, o yıllardakinden çok farklı- dır ve basının büyük bir bölümünün sermayenin etkisi al- tına girdiği gözlenmektedir. • Bu kitap aracılığında tanık olacağınız olaylar ve örnek- ler, meslek adına elbette utanç vericidir. Ama basının ka- muya karşı 'şövalyelik dönemi'nin daha o yıllarda son bul- duğunun da bir kanıtıdır. llerleyen teknoloji, toplumlann tü- ketime koşullandınlmalan, sermayenin küreselleşmesi, bu- gün basını salt 'haber veren' yanı sıra toplumu uyanp yön- lendiren bir organ olmaktan uzaklaştırmıştır, uzaklaştır- maktadır. Türkiye'de de basın bir dönem, üstelik uzunca bir dö- nem 'şövalyelik'\n\ yaşamıştır. O dönemler; haber verme, haberci olma, haberin kutsal sayıldığı dönemlerdi. Geldi ve geçti. Tıpkı çay-simit gazeteciliğinin bugün Boğaz'da yalılara, Amerika ve Isviçre'de villalara, altlannda Jaguar- lara sahip gazetecilikle yer değiştırmesi gibi. • Lazareff'in anlattığı olayları içeren evrelerie bugün bası- nımızın içinde yaşadığı ya da bir süredir yaşamaya başla- dığı evreler arasında kimi paralellikler, hatta yakın benzer- likler vardır. Et-Balık Kurumu'nun özelleştirme adına bir oldubitti so- nunda Hak-lş'e pazarianmasındaki yanlış hesap düzeltil- di. Işin yanlışlığını ve arsalannın yağmalanması iştahlannı hemen her gün muhabiri, yazan ve çizeri ile gündeme ge- tiren Cumhuriyet, bu sonuçta haklı bir paya sahip. • Solda birlikteki 'çatı' tartışmaları geçen haftanın da önemli konulanndan biriydi. Ankara Büromuz, gelişmele- ri yakından izlemeyi sürdürüyor. Arkadaşımız Yılmaz Gü- müşbaş'ın, Saym Mümtaz Soysal'la yaptığı iki günlük söyleşı de bu çabalann ılgi çeken ömeklerinden biriydi. • Ekonominin içinde bulunduğu açmazı da arkadaşımız Doğan Akın irdeledi. Borç-faiz-enflasyon kıskacının so- mut verilerinin yer aldıgı haberimiz ikji topladı. Özal ailesinin Civan-Edes kavgasındaki yerinin tartışıl- ması sürüyor. Semra Özal'ın Eymür'le hiçbir zaman gö- rüşmediği iddiasını arkadaşlarımız eski birtanıkla çürüttü- ler. Ustagazeteci, ağabeyimiz Cüneyt Arcayürek'in 1989 yılında 'Darbeler ve Gizli Servisler' adıyla yayımladığı ki- tabın 4'üncü basısının 260. sayfasında görüşmenin nere- de ve nasıl yapıldığı Eymür'ün ağzından anlatılıyordu. • Cumhuriyet'in kıdemli çalışanlanndan foto muhabiri ar- kadaşımız Erdoğan Köseoğlu fotoğraf servisi şefliğini üstlendi. Mesleğimizin ustaları arasında yer alan Köseoğ- lu, fotoğraf seçiminde de arkadaşlanmıza yardımcı olacak. • Çizer Nuray Çiftçi, 'Bulut öebe/c'le yeniden yuvaya döndü. Çiftçi'yi diğer çizerlerimiz gibi beğeni ile izliyoruz. • Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılarımızla. Ornek öş*etmenin ödülü: SÜRGÜNNECATt AYGIN tZMİR - Buca Ufuk îlkokulu öğretmeni hakkında. öğrencilerinden karne, elektrik ve su parası toplamadığı gerekçesiyle soruşturma açıldı. Oğretmen Cumali Avşar geçici görevle oğretmen fazlası bulunan Buca Sabri Kolçak Ilköğretim Okulu'na sürüldü. Buca flçe Milli Eğitim Müdürü Erol Öz. sürgünle ilgili olarak, "Okulda huzuru kaçırdıgı tespitedildL Birbaşka okulda görevlendirmeyi uygun bulduk" dedi. Öğretmen Cumali Avşar'ın "suçu" öğrencilerinden para toplamamak. Soruşturmaya uğrayan ve sürgüne gönderilen öğretmen, yasalara uygun hareket ettiği görüşünde direniyor. Hakhhğını kanıtlamak için de harekete geçiyor. Cumali Avşar, önce Izmir Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvuruyor. Izmir Bölge Idare Mahkemesi'nde dava açmak için de hazırhklannı sürdürüyor. Başına gelenleri şöyle özetliyor Avşar: "Müdür, öğrencilerden 50'şer bin lira karne, ayrıca elektrik ve su parası toplamamızı istedi. Diğer öğretmenlerin de bulunduğu ortamda müdüre, ilköğretimin parasız ve zorunlu olduğunu, karne, elektrik ve su parası toplamayacağımı söyledim. Bu açıklamam üzerine müdür Mesut Aysen, bana 'Öğrencilere karne vermeyeceğim" dedi. Ancak tüm öğrencilere karneleri zamanında dağmldı. Karne parası toplamadun diye okul müdürü hakkunda soruşturma actL Soruşturma sonucunda kınama cezası verildL Okul müdürüyle öğretim yılı başuıda elektrik ve su parası toplanamaması yüzünden ararruzda sürrüşme çıkmışö. Karne parası oiayıyla gerginlik son noktasına çıkû. Bana ğrencilerinden, karne, elektrik ve su parası toplamayan Izmir Buca Uruk IlkokAılu öğretmeni Cumali Avşar. önce kınama cezası aldı, ardından geçici görevle öğretmen fazlası bulunan bir okula sürüldü. Öğrenci velileri, keyfi tayinin durdurulması için dilekçeyle Izmir îl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvurdular. kınama cezası verildi, ardından müdür beni Buca İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne şikâyet etti. Okulumuzda 3 öğretmen açığı olmasına rağmen geçici görevle Sabri Kolçak Ilköğretim Okulu'nda görevlendirildim. .Ancak, Sabri Kolçak tlköğretJm Okulu'nda öğretmen fazlası olduğunu görünce, bu uygulamanın geçici görev değil de sürgün olduğunu anladun." Cumali Avşar, Izmir ll Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvuruyor; "8 yıldır Ufuk İlkokulu'nda görev yapıyorum. Görev yap&ğun yıllarda öğrenci ve veliler ile aramda herhangi bir sorun olmadı. Okulumuzda iki öğretmen açıgının olmasına karşın, veni atandığım Sabri KolçakIlköğretim Okulu'nda öğretmen fazlası var, bu nedenle yapılan tayinin durdurulmasuu isüVorum" diyor. Ancak, sonuç alamıyor. Buca Ilçe Milli Eğitim Müdürü Erol Öz'e göre öğretmen okulda huzuru kaçınyor. Erol Öz, "Bir başka okulda görevlendirmeyi uygun bulduk. Ufuk İlkokulu'nda zaten iki öğretmen fazlası var. Onun ahnması uygun bulundu. Oğretmen hakkında soruşturma açmadık, ama gereldrse açanz" diyor. Oğrenci velileri Cumali Avşar'ın tayininin keyfi bir uygulama olduğunu düşünüyorlar. Veliler, tayinin durdurulması için de Izmir tl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne şu dilekçeyi veriyorlar: "Ufuk TJkokulu'nda görevli öğretmen Cumali Avşar, hiçbir gerekçe gösterümeden Buca İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafindan başka bir okula keyfi olarak, geçici görev adı altında gönderilmiştir. Okulda iki öğretmen açığı vardır. Bu durumda çocuklanmız mağdur olacak. Oğretmenden şikâyetimiz yoktur. Oğretmenimizin görevinde kalması istiyoruz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle