25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 ARAUK1995PA2AR OLAYLAR VE GORUŞLER Avrupa ile Nişanlılık 1963-1994 ÇELİKGÜLERSOY S onunda Türkiye gümriik bir- liğme "alındr. İstanbul mat- buatuıda başlatılan kampan- >a, \atandaşta baş-beyin bı- rakmıyor. Gerek gazetelerin manşetlerınde \e "köşe ya- zılarında". gerekse renkli cam kutularda kesintisiz tııtulan trompetlerin arasında. olan bitenı ben de tam algılayamıyorum \e bu aklım. tam ne yapılmak istendiğini kavramaya >etmi\or. O aklım ki. beni bu- giine kadar. şöv le j a da bö> le, idare ede- gelmişti. Burada. okuşuculanmla bırlikte. se- rınkanlılıkla. -ve ürktüğüm kargasalar henüz ba^lamadan önce- olayı başından tutarak \e bır sinema koltuğuna gömülür gıbi. seyrebaşlavalım. Bılindiğıgibı. bir filmi tam \erebilmek ıçin önce birinci bobin makmeye takılır. 1) Ben askerden döndüğümde (1 961). Türkıve'nin gündemınde "Ortak Pazar üyeliği" yer almıs. bulunuyordu. tktisadi Araştınnalar Yakff nın yazıkuruluna gir- diğim ay. bu kuruluşun. konuda ilk araş- tırma ürünü olan \e ~ bilim adamının ımzasını ta^ıyan kitabı da eıknnştı. Bu- nun sonuç bölümünde. bu üyeliğin eko- nomikolmaktançok, "*si\asal yararT bu- lunduğu. yazılı idi. Bu ılk saptamadır ve ilginçtır. 2) 1%3'te Türkiye "Pazar"a alınması için resmı başvurusunu yaptı. İsteğin içe- rigi. gümrük ortaklığı değil. tam üyelik- ti. 3) Yaşlı Başbakan Inönü'nün. bu baş- vuru için duyduğu uzun çekıncelerle •*Olmazsa, çıkma hakkımı/ var mı?" so- rusuna. çevresini -.aran kişılerden "Tabii Paşam! Tabii çıkarız!" güvencesini aldık- tansonraimzayıbastığL,bırçok kezaçık- landı. Bu ola>. Türkiye'nin nasıl birdö- şünselhazııiıİdabu işegiriştiğinı yeterin- ce açıklıyordu Öbür ülkelerden hangisi- nin. yaşlı \e tukenmiş bir devlet adamı- na böyle ayaküstü verilen sözlü garanti sonucunda Ortak Pazar gıbı en köklü de- ğişime ayak attığı. ilksorulacaksorudur. Açık bir gerçek. ülkemizin, önünü ardı- nı iyi düşünmeden, otayı halka götürme- den. veçokdar bir kadronun (başlıca da. bırkaç "Hariciyecinin*') felsefesine ka- pılarak bu işe giriş.tiğidır. 4) 1%3'ten sonra iki önemli değişim yaşandı. A\rupa. pazannı siyasal birlik durumuna getirdı Türkiye ise, Batı'yı dehşete düşüren bir gelişimin ıçıne gırdı: Nüfusu tırmanmaya başladı. Uzun tanh boyunca insan sayısı birkaç milyonu geç- memi> olan küçük Asya. kısa sürede 30"a. 40"a. 50'ye. 60'a çıktı. 70'e gidı- yor. Hesaba katmamız gereken çarpıcı ger- çek şudur: Türkiye\vc "peki'" dendiği va- kıt. nüfusu 20 mılyondu. 20 mılyonluk Türkiye'nin başvurusu. Atatürk döneminın büyük saygınlığının henüz süregelen rüzgân ile ve hiç değil- se Avrupa"nın gördüğüokumuşbırkesi- min niteliğinin etkısiyle. sempati ilekar- ş,ılanmıştı. Aradan geçen 3-5 yıl. bu Lzlenimi aşın- dırmaya yetti. Çünkü o kadar kısa süre- de üreyen kalabalıklara, sırası ile, besin, giysi, eğitim ve görgü verilemedi. Dünya- da hiçbır ülke de. bunu başaramazdı. Bir şey daha oldu En zengın birkaç ül- ke. ekonomılerinı daha da geliştirmeye koyuldu ve kapılannı yabancı işçiye aç- tı. Türkiye'nin gönderdiği işgücü. en ge- n kalınış bölgelennden çıkıyordu. Anka- ra'yı, tstanbul'u görmemiş, insanlar. Av- rupa'nın en şık kentlerine aktılar. İki tarafda. bunların ~muhiteintibak"ı ıçin hiçbir şey yapmadılar. Bu Anadolu nüfusu da. orada büsbütün kabuğuna ka- pandı. Dil öğrenmedi. Para biriktırip Al- man bankalanna yatırmayı. bir kısmı ile köyünde apartman yaptırmayı baş amaç durumuna getirdi. Eline kıtap almak şöv - le dursun. gazete bıle okumadı. Sonunda, acı bir ikililik verleşti: "Avru- palılar" ve k -Gastarbeiter"ler 19Ş0"ler başında Türk demiryolu Almanya'ya çağrılıyon orada geziler düzenleniyor- du. Ağabeyim vearkadaşları istasyonla- ra ındiklennde. Türk-Alman bayraklan ile donanmış peronlarda. bando-mızıka ilekarşılanmaktaidiler. Ben. 1970'lerde, yakamda bizim kurumun ay-yıldızlı ro- zetiilehangı Almaniletanışsam.yüzün- den bir gölge geçtiğini görmenin acısını yaşamaya başlamıştım. Bu uzun bölü- mü. şu çarpıcı gerçekle bağlayayım. Bugiin Avrupa Topluluğu. Türkiye'nin tam üveliğini ağzına alnıak bile istemi- yorsa. bunun ka> nağL v akı n tarihte akmiş olan o son 25-30 yılın deneyimleridir. Tür- kivedekimsehalkıaldatmasın: Son AB toplantısında. tarih koymadan sadece bir umut olarak tam üyelik vaadi verilmesı önergesi neredeyseovbirliğı ilegeri çe\- rildi. Açıkçaadınıkoymamızgerek: Tam üyelik, Türkiye için sonsuza kadar kapa- lı. Avrupa'da kimsenın. 70 milyonluk Türkiye ile nikâh kıymaya hevesi yok. Çünkü içlerindeki 2-3 milyonluk "eşan- tiyon" onlara yetiyor. İstanbul'daki matbuat kalemşorları. dı- şanda iş kurabilmiş başarılı Türk giri- şimcileri. tezlerine ve umutlanna bayrak \apmayadakalkmasın. 3 mıKonluk kit- İede 20-30 bin kişi. ancak izin verilen ve göz yumulan "perakende" hizmet alan- îarında iş kurdular ve her şeyi ile hazır olan bir düzenden yararlandılar. O ör- nek, kendi çapı ile sınırlıdır. 5) Toplumlar arasındaki bu doku far- ku ilişkileri dondurdu. 197fde imzala- nıp. 1973'te yürürlüğe giren katma pro- tokol ile mali protokoller. karşılıklı güm- rük indirimleri aşamasını başlattılar ve "gümrük birliği" kav ramı gündeme gir- di Fakat dikkat edilecek nokta. bunların hepsinin. uvgulama metinleri olması ve ana senet olan 1963 anlaşmasınadayan- masıdır. Onun da temeli. tam üvelıktir. Tam üyelik. kararmekanizmalanna Tür- kiye'nin de girmesini. eşit yardımlar al- masını ve vatandaşlannın Avrupa da ser- best dolaşımını.. ifade etmekte idı. 6)1973 katma protokolü ve öbür mali protokollerin öngördüğü Turkiye'ye fi- nans desteklerini. Avrupa hiçbir zaman yerine getirmedi Mısır ve Yugoslavya gibi. bu ışe ilgisiz "Akdeniz ülkelerine" vapılan yardım. daha fazla oldu. 7 ) Avrupa Birliği.Türkiyekapıdabek- ktilirken, birkaç ülkeyi üyeliğe aldı. Hâ- lâ da devam ediyor. Ama bunların ortak niteliklerini gözardı etnıemtrni/ gerek: Hepsi de az nüfusludur. Naşanı standar- dında belli bir dü/eve ulaşmışlardır. İç çe- lişkileri (sosyal ve ekonomik) çok azdır. Hırıstıvan dininden. yani pazar günleri aynı kiliseye gelen. ama dinin de ötesin- de "Avrupalı kimligine" sahıp insanlann ülkeleridir Bu niteliklerin hiçbirinesahip olmayan Tü rki\ e">esıra, kıy ameie kadar gelmeyecek. 8) Avrupa'da yeni bir durum: Ekono- mik büyüme durdu. Zaten her ülke bu is- temde değildi. Başlıca Almanya. yaban- cı nüfusu çekebiliyordu. Amerika. onun da başına, Doğu Almanya ile birleşme derdini sardı. Artık Alman terazisi bir tekkişiyi bile kaldırmaz. Oradaki yaban- cı düşmanlığını ve bunun ekonomik ge- rekçesini bilıyorsunuz. 70 milyonluk az gelişmış bır ülke ile nikâh. söz konusu bi- le değil. 9) Avrupa'da son durum bu iken ve dengeleryerini bulmuşken. 1994/95'te ne değişti ki, Türkiyenin adı tekrar günde- me geldi? İki önemli gelişme.eski öykü- nün ısıtılarak sofraya sunulmasına yol açtı: a) Avrupa açısından: Türkiye'de önce 24 Ocak kararlannın. sonra Ozal döne- mi rejiminin liberal uvgulamalan ve dış borçlan durmadan arttırma pahasına, sağladığı transfer kolaylıklan. ilk çığın açtı. Son birkaç yılda ıse Avrupa'nın ün- lü birkaç mağaza zincırinin İstanbul'da- ki satışlannda görülen olağanüstü akış- kanlık. Batı'nın iştahım uyandırmaya yet- ti. Nışantaşı'ndaki Ingılizmarkası birkaç aylık stokunu ilk günlerde eritivermişti. Düşünün: Bir Slovakva'nın çoluk-çocuk. bunak-sakat tüm halkı kadar bir nüfusa. Türkiye'de sağhklı ve iştahk, yetişkin ve de hazır alıcı! Net porsiyon. 4-5 milyon insanlBu ana kaynağın yanında. Sovyet dünyasının çöküşü ile açılan yeni jeo-po- litik ortamda. Türkiye'nin Balkanlara ve Kafkaslara açık konumunun sunduğu avantajlar da, rol oynadı. O yüzden Batı. tam üy elık söz konusu olmadan. yeni -\ e sadece Türkiye için üretilen- bir formü- lü gündeme getirdi. Onu. 2. yazıda irde- levelim. ARADABIR DL'RSUN AKÇAM Çöl Şeriatçıları Ödiine Sanldı Bir dost telefonda, "Oyunu neden Işçı Partisı 'ne vermiyorsun?" dıye sorguladı. Afalladım! Seçimle- re daha on gün vardı. nereden biliyordu benim olum- suzluğumu? Cumhurıyet gazetesınde okumuştu. "yazar çizer takımı" topluca işçi Partisi'nı destekli- yordu. Her nasılsa atlamıştım; aradım, buldum. 10 Aralık 95 tarihli Cumhuriyet'i. "Oylarımız İşçi Partı- si'ne" başlıklı tam sayfa bir duyuru. söylendiğinden de kapsamlı "Türkiye'nin emek. bilim, kültür. sanat birikiminin çağrısı". imzalara baktım. gerçekten de kalburüstü yazar. şair, ressam. kimi tiyatro. ses sa- natçısı. daha nice aydın ve saygın kişiler. sendika- cılar. emeğin önderleri... Dedim. bu iş tamam, Işçı Partisi on gün sonra iktıdarda! Bir ülkenin emek, bi- lim, kültür, sanat bırikimini simgeleyen kişilerin çağ- rısı, "framamda şarkı söylemek" değildi! Bu arada bir iki önemli atlama da gözden kaçmı- yordu. Örneğin, benim adımın çağrıcılar arasında geçmemesi işçi Partisı için bir dezavantajdı! Daha birkaç sanatçının da imzalannı göremedim. Ya naz- lanmışlardı ya da kendilerıne ulaşılamamıştı benim gibi. Her neyse, küçük bir ayrıntı sonucu değiştir- mezdi. Aydınlar ordusunun bu ödünsüz tavrı. senmaye sınıfının global. yarı feodal ve çöl bezirgânı siyasal parti başkanlarınm suratına indirilmiş birşamardı ay- nı zamanda. Duyar duymaz şoke olmuşlardı kuşku- suz, ama atı alan Üsküdar'ı geçmişti bir kez! Oh ol- sundu! Onlar oy pazarında uçan kuştan medet umarlarken. bu ülkenin yazarını, sanatçısını, aydını- nı ve sendikacısını unutmuşlardı! Yalnız Mesut Yıl- maz, bir kolunda, Sıvas katliamının suç ortaklan varken, öbür koluna Yaşar Kemal 7 takarak kısa bır şov yapmıştı. o kadar! Oysa başta tarikat şeyhleri, Ticani, Nurcu, Nakşibendi. Aczmendisine değin ni- ce çöl şeriatçısı önünde takla atmışlar, sözcülerini aday listelerinin başköşelerine oturtmuşlardı. Yaza- ra, sanatçıya inat, olağanüstü valıyi, olağandışı te- rör ve asayiş şeflerinı de aynı minval üzere adayla- mişlardı. Kendi alanlarında her biri değerli bir terör uzmanı olan bu kişiler, dışarıdaki başarılı çalışmala- rını, bu kez parlamento çatısı altında sürdürecekler- di. Sözgelimi, grup toplantı salonlarında çiğköfte partılerı düzenlemek. oturum başkanını oturduğu kürsüde çimdirmek, koridorlarda ve de Meclis ge- nelkurullanndayumruklaşmak, tabancaçekmekta- rihe kanşacaktı! Artı. Kürt parlamenterleri parlamen- todan atmak için karakollardan ayrıca polis celbe- dılmeyecekti. Bu arada CHP'nin sol gören adayları Meclis'e girseler de. "yargısız infaz" falan diyerek "birlik ve beraberliğı" bozamayacaklardı. Hepsi de kıyak bir Atatürkçü olan bu asayiş, terör ya da "birlik ve beraberlik" uzmanlarını bekleyen bir önemli görev daha vardı. Refah grubunun başında demoklesm kıhcı gibi durmak! Çünkü "rnilli iradenin bir tecelhsı olarak" bu partinin Meclis'te çoğunluk sağlayacağından korkuluyordu. Nitekim korktukla- rı başlarına geldi. Refah seçimden birinci parti ola- rak çıktı. O nedenle Refah, hükümet olsa bile yüce Meclis çatısı altında ne harem. selamlık kurabilecek ne de Anayasa Mahkemesi'm dışlayarak kendi şey- hülislamındar fetva ısteyebilecekti! İşte yazar. sanatçı, aydın ve sendıkacılar ordusu- nun, çağrısı ttm hesapları altüst edecektir diye dü- şünme fantezsini yaşarken seçim sonucu. gerçek- leri ortaya serdi: Bır kez parlamentonun yapısı de- ğişecek. üstelerdeki adaylar az buçuk tanıdık. Bir bölümü tarikat ağası, holding ağası. tefecı-bezirgân tayfası, Atatürk'e saldıran küfürbaz ve çember sa- kallı çöl yobazı... Bir bölümü dokunulmazlık zırhına bürünüp yargıç önüne çıkmaktan kaçanlar. milleti bir saniye bıle dCşünmeyen milletvekilleri... Mesut Yıl- maz'lar, Tansu Çiller'ler, Ecevit'ler, Baykal'lar ve her türlü ödünü vermeye hazır şeriatçı Erbakan . Kursunlar hükümeti de görelim. T.C. ZEYTİNBURNU SULH HUKUK \t\HKEMESt'NDEN EsasNo: 1995 79Vasi KararNo: 1995 79Vasi Hâkim: Kemal Güzel 2099K Kâtip- Zarf Nalbantoelu Mahkemeınizce verilen 11.12.1995 tarih. I995< 7 9va- si esas. 1995 ""^ \ası karar sayılı ılam ile tbrahim Cemil Yaramı?. vesıyet altına alınarak kendısıne oglu Mustafa Yaramış vasıtavin edılmıştır. llan olunur. 11.12.1995 Basın: 64270 Yine Sağlık ve Medya S aglıkla ilgili medya yanlışlıklannabu sütunlarda daha önce de deginmıştim. Bunlar çok sık ymeleniyor veyazık ki çeşitli yayin organlannda yoğun bir şekilde sürdürülüyor. Bilgısizce. sorumsuzca ve pervasızca. Söz konusu vanhşlıklar hafife alınacak gibi degıl. Onbınlerce. yüzbınlerce insanı yakından ılgılendırıyor. Onlara yanlış. gerçek dışı mesajlar aktanlıyor. Onlara var olmayan bır umut verıliyor. Bu yayınlann bu kadar rahatlıkla. kolay lıkla ve bu denlı sorumsuzca yapılabümesine ısyan edıyor ınsap, Bunun ıçin cıddi önlemler \e yaptırımlar olmalı. Bu yaptırımlar bu haberlerin vol açtıgı yıkıntı kadar ağır olmalı dıye düşünüvorum. Başka çare bulamıyorum. Çok satan. çok övünen. bolca kupon veren, lıderhk iddiasında bulunan bır gazetemizde ekım ayı sonlannda koca bır savfada 6 siitun üzerınde bır haber vayımlanıvor. **Kas erimesi hastalığında çok önemli bir adım"başlığı ile. Baştan sona uydurma bir haber. Her şeyden önce söz konusu Multiple Skleroz hastalığı. kas enmesı filan degıl. başka çeşit bır sinır sıstemı hastalığıdır. Haben yazan bunu bıle bılmıvor. Kolaylıkla gıdenlebilecek bu cehalet yüzünden bınlerce kas hastası umuda kapılıyor ve telefonlara sarılıp Kas Hastalıkları Derneği'ne ve ilgili merkezlere sorular yagdınyorlar. Aradan ıkı ay geçtı. çoğu uzaklardan. kas enmesıni önleven(l) bu mucıze ılaç hakkında sorulann ardı arkası gelmıvor. Türkiye Kas Hastalıkları Derneği. sorumluluk duygusu ile gazeteye aşağıda örneğinı aldığım mektubu gönderıyor, ama gazete bunu yayımlamadığı gıbi hiçbır yanıt da vermiyor. Düşünebiliyor musunuz bu binlerce ınsanın dramını'.' Doğaldır ki ılerleyip giden hastalıkları ıçin bır çare beklentısi ıçindeler ve bu yayın organlarının sağlık konularında haberler verırken ne kadar bılaıden. bılimsellikten ve cıddiyetten uzak olduğunu bılmivorlar. Onlara venlen bu boş umudun ne demek olduğunu düşünüyor musunuz? Bu gazete bu haberın yarattıgı bu yıkıntıyı nasıl ödeyecektır. Kım oluyor resmını de yazının sag köşesıne ö\ ünerek ko\ an sağlık muhabın? Nereden bılecek Beta inteıferon'u. bunun MS hastalığındaki yerinın. değerinin ne olduğunu... Okuduğunu. dinledıginı anlaması ve değerlendırmesi de olası değil. Onu şaşırtmak için sövleyeyım: Ben 35 yıllık ögretim üyesiyim. Ben sövleyemem Beta interferon'un ne işe ne kadar jaradığını. buna cüret etmem, benim çalışma alanım değil Multiple Skleroz. Bu ışe ömrünü veımiş olanlara. uzmanlanna aktanrım böyle bır soruyu. Sağlık konusunda yazı yazanlar. sağlık haberı. ilaç haben verenler. hakkınız yok böyle uydurma. yalan yanlış yayınlar yapmaya: yüz bınlerce insanı aldatmava. boş umutlara düşürmeye. Gerçek uzmanlara bırakın bunu, iyi bir seçım yaparak onlara sorun. Bunu anlamıyorsanız. anlayamıyorsanız. sansasyon uğruna anlamazlıktan gelıyorsanız. yüz bınlerce ınsan adına sizın hak ettığinız şekilde cezalandırılmanızı öneriyorum. Prof. Dr. Coşkun Özdemir TÜRK HALK MÜZİĞİ TÜRK SANAT MÜZİĞİ NALAN ALTINÖRS (Konuk Sanatçı) ... VE DİĞER SÜRPRİZLER TRT 2 ve TRT-3'de Yılbaşı Özel Prograınlari PENCERE Yarın 96'nın İlk Günü... Yarın 96'nın ilk günü... 9 ve 6 sayıları tavus kuşuna benzerler. üçünün de değeri kuyruklarındadır... 9'un kuyruğunu kes.. Sıfır olur.. 6'nın kuyruğunu kes.. Sıfır olur.. Tavusun kuyruğunu kes.. Sıfır olur.. Bugün 95'ın son günü.. • İnsanlar arasında iletişim gün geçtikçe zorlaşı- yor; kişiler, çıkar güdülerinde içtenliklerini yitiriyor- lar. Konuşma, içerik değıştirdi. Karşısındakini dinlerken kafasının ardındakilerı keşfetmeye çalışmak. eskiden yalnız diplomatlann sanatıydr, iki devletın temsilcıleri buluştular mı, man- depsiye basmaktan sakınırlardı. Gunümüzde herkes dıplomat mı kesildi?.. Karşısındakinin dediğıne ınanmak, artık düpedüz aptallık sayılıyor. Hesaplayacaksın: - Kafasının ardında ne var?.. Televizyondaki Brezılya dizilerinin öğretısi bile ma- halle kızlarına kurnazlık aşılamak üzerine.. • Eskiden, söylediğinle niyetin arasındaki fark, per- şembe pazarında ıletişimi kurardı: - Fasulyekaça?.. - 70kuruş.. - 30vehnm.. - 50'ye olur.. iki devlet arasında pazarlık için karşılıklı masaya oturmuş temsilciler de böyle konuşur. Söylediğinde pay bırakmak işin raconu... işverenle işçi arasındaki ücret kesışmesinde sendıkacı, üç aşağı beş yukarı tartışmadan olur mu?.. Ne var ki çıkar pazarlığı ınsan ilışkilerinin her gır- disine çıktısına sızdığında, sularını bilmediğın okya- nusa dalmış gibi olursun; kaç kulaç atarsan at, kıyı çok uzaktadır... Kız diyor ki: - Seni sevıyorum!. Erkek: . , I - Ben de seni!. . '• ikısi de yalan söylüyor.. NeoyunL • Oyun. oyun. oyun.. Bitmek tükenmek bılmeyen televizyon senaryo- ları, yaşamı evrensel oyuna çevırdı. Her an, bir oyun- dan ötekine geçmenin an'ıdır. Karşındakine inanma- yacaksın!.. inanırsan safsın, aptalsınL Neredesöy- lenirse söylensin, söylenmış olan. yaşadığımız or- tak cangılda birtuzaktır: karşındaki yaratığın, ken- disini koruma güdüsünün payından ötede, seni açı- ğa düşürmek ıçin yemdir. Kurnazların dünyasında yapılan hesaplann karmaşasında, neyi ıçtenlikle ko- nuşabilirsin?.. Kan sayımının er aş negatifinde DNA'nın genetiğı ne söylüyor?.. Yoksa sen annenin sevdalarını yaşamak mı isti- yorsun?.. Ya dostluk?.. .' ' ' ' .' : Hah. hah, hah,. 21 'ıncı yüzyılın eşığınde gerçekleşen iletişim dev- rimi sürecinde, insanlar, ıletişimsızlikten kıvranıyor- lar... KTüm Uyelerimizin ve Kitapseverlerin Yeni Yılını Kutlarız Cumhuriyet Kitap Kulübü Parlez-Vous Français? Fransızca konuşur musunuz? FRANSIZCA DİL KURSLARI Kurs başlangıç tarihi: 8 Ocak 1996 Kayrtlar veTest: 2-6 Ocak 1996 Saat: 10.00-18.00 arası İFKM IEFIİSTANBUL FRANSIZ KULTUR MFRKF7t r.snriTD ETUDES FR,4VÇ4[S£S D-ISTIHBUL Istiklal Cad. No 8 Takslm Tel: 252 02 62 İLAN T.C. ÇATALCA ASLrVT 1. HUKUK YARGIÇLIĞrNDAN GAİPLİK DLTURUSU 1995 456 Davacı Eyüp Duırnaz tarafından mahkememıze müra- caatedilerek istanbul ilı. Çatalca ileesı. Subaşı Köyü. C: 045 02. S: 35. K. 87'de nüfusa kavıtlı Ahmet oğlu.'Refi- ye'den olma. O. Pazan-1904doğumlu. Ahmet Durmaz'ın İstanbul ılı. Çatalca ılçesı. Subaşı Kövü'nde ıkâmet et- mekte ıken 18.8.1990 senesınde Çatalca \e cıvar köyle- rınde yağan ve afet halıni alan büyük yağmurda kaybol- duğunu. o giinden ben ızine rastlanmadığı ve bır daha kendısinden haber alınmaüığından \eadı geçenın ölmüş olması ıhtımalibulunduğundangaıplığine karar \erilme- si talep etmış olduğundan. ısbu ılanın tstanbul gazetele- nnden bınnde yayımlanması ve ılanın yayımlandığından ıtibaren I yıl ıçerısınde Ahmet Durmaz'ı bılen ve tanı- yanların veya kendisinın Çatalea I. Aslıye Hukuk Mah- kemesı'nın 1995 '456 esas bayılı dava dosyasına müraca- atetmesi ilanen tebhe olunur. 15.12.1995 "BaMn 6433(1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle