Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 ARAUK1995PA2AR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Avrupa ile Nişanlılık 1963-1994
ÇELİKGÜLERSOY
S
onunda Türkiye gümriik bir-
liğme "alındr. İstanbul mat-
buatuıda başlatılan kampan-
>a, \atandaşta baş-beyin bı-
rakmıyor. Gerek gazetelerin
manşetlerınde \e "köşe ya-
zılarında". gerekse renkli cam kutularda
kesintisiz tııtulan trompetlerin arasında.
olan bitenı ben de tam algılayamıyorum
\e bu aklım. tam ne yapılmak istendiğini
kavramaya >etmi\or. O aklım ki. beni bu-
giine kadar. şöv le j a da bö> le, idare ede-
gelmişti.
Burada. okuşuculanmla bırlikte. se-
rınkanlılıkla. -ve ürktüğüm kargasalar
henüz ba^lamadan önce- olayı başından
tutarak \e bır sinema koltuğuna gömülür
gıbi. seyrebaşlavalım. Bılindiğıgibı. bir
filmi tam \erebilmek ıçin önce birinci
bobin makmeye takılır.
1) Ben askerden döndüğümde (1 961).
Türkıve'nin gündemınde "Ortak Pazar
üyeliği" yer almıs. bulunuyordu. tktisadi
Araştınnalar Yakff nın yazıkuruluna gir-
diğim ay. bu kuruluşun. konuda ilk araş-
tırma ürünü olan \e ~ bilim adamının
ımzasını ta^ıyan kitabı da eıknnştı. Bu-
nun sonuç bölümünde. bu üyeliğin eko-
nomikolmaktançok, "*si\asal yararT bu-
lunduğu. yazılı idi. Bu ılk saptamadır ve
ilginçtır.
2) 1%3'te Türkiye "Pazar"a alınması
için resmı başvurusunu yaptı. İsteğin içe-
rigi. gümrük ortaklığı değil. tam üyelik-
ti.
3) Yaşlı Başbakan Inönü'nün. bu baş-
vuru için duyduğu uzun çekıncelerle
•*Olmazsa, çıkma hakkımı/ var mı?" so-
rusuna. çevresini -.aran kişılerden "Tabii
Paşam! Tabii çıkarız!" güvencesini aldık-
tansonraimzayıbastığL,bırçok kezaçık-
landı. Bu ola>. Türkiye'nin nasıl birdö-
şünselhazııiıİdabu işegiriştiğinı yeterin-
ce açıklıyordu Öbür ülkelerden hangisi-
nin. yaşlı \e tukenmiş bir devlet adamı-
na böyle ayaküstü verilen sözlü garanti
sonucunda Ortak Pazar gıbı en köklü de-
ğişime ayak attığı. ilksorulacaksorudur.
Açık bir gerçek. ülkemizin, önünü ardı-
nı iyi düşünmeden, otayı halka götürme-
den. veçokdar bir kadronun (başlıca da.
bırkaç "Hariciyecinin*') felsefesine ka-
pılarak bu işe giriş.tiğidır.
4) 1%3'ten sonra iki önemli değişim
yaşandı. A\rupa. pazannı siyasal birlik
durumuna getirdı Türkiye ise, Batı'yı
dehşete düşüren bir gelişimin ıçıne gırdı:
Nüfusu tırmanmaya başladı. Uzun tanh
boyunca insan sayısı birkaç milyonu geç-
memi> olan küçük Asya. kısa sürede
30"a. 40"a. 50'ye. 60'a çıktı. 70'e gidı-
yor.
Hesaba katmamız gereken çarpıcı ger-
çek şudur: Türkiye\vc "peki'" dendiği va-
kıt. nüfusu 20 mılyondu.
20 mılyonluk Türkiye'nin başvurusu.
Atatürk döneminın büyük saygınlığının
henüz süregelen rüzgân ile ve hiç değil-
se Avrupa"nın gördüğüokumuşbırkesi-
min niteliğinin etkısiyle. sempati ilekar-
ş,ılanmıştı.
Aradan geçen 3-5 yıl. bu Lzlenimi aşın-
dırmaya yetti. Çünkü o kadar kısa süre-
de üreyen kalabalıklara, sırası ile, besin,
giysi, eğitim ve görgü verilemedi. Dünya-
da hiçbır ülke de. bunu başaramazdı.
Bir şey daha oldu En zengın birkaç ül-
ke. ekonomılerinı daha da geliştirmeye
koyuldu ve kapılannı yabancı işçiye aç-
tı. Türkiye'nin gönderdiği işgücü. en ge-
n kalınış bölgelennden çıkıyordu. Anka-
ra'yı, tstanbul'u görmemiş, insanlar. Av-
rupa'nın en şık kentlerine aktılar.
İki tarafda. bunların ~muhiteintibak"ı
ıçin hiçbir şey yapmadılar. Bu Anadolu
nüfusu da. orada büsbütün kabuğuna ka-
pandı. Dil öğrenmedi. Para biriktırip Al-
man bankalanna yatırmayı. bir kısmı ile
köyünde apartman yaptırmayı baş amaç
durumuna getirdi. Eline kıtap almak şöv -
le dursun. gazete bıle okumadı.
Sonunda, acı bir ikililik verleşti: "Avru-
palılar" ve k
-Gastarbeiter"ler 19Ş0"ler
başında Türk demiryolu Almanya'ya
çağrılıyon orada geziler düzenleniyor-
du. Ağabeyim vearkadaşları istasyonla-
ra ındiklennde. Türk-Alman bayraklan
ile donanmış peronlarda. bando-mızıka
ilekarşılanmaktaidiler. Ben. 1970'lerde,
yakamda bizim kurumun ay-yıldızlı ro-
zetiilehangı Almaniletanışsam.yüzün-
den bir gölge geçtiğini görmenin acısını
yaşamaya başlamıştım. Bu uzun bölü-
mü. şu çarpıcı gerçekle bağlayayım.
Bugiin Avrupa Topluluğu. Türkiye'nin
tam üveliğini ağzına alnıak bile istemi-
yorsa. bunun ka> nağL v akı n tarihte akmiş
olan o son 25-30 yılın deneyimleridir. Tür-
kivedekimsehalkıaldatmasın: Son AB
toplantısında. tarih koymadan sadece bir
umut olarak tam üyelik vaadi verilmesı
önergesi neredeyseovbirliğı ilegeri çe\-
rildi. Açıkçaadınıkoymamızgerek: Tam
üyelik, Türkiye için sonsuza kadar kapa-
lı. Avrupa'da kimsenın. 70 milyonluk
Türkiye ile nikâh kıymaya hevesi yok.
Çünkü içlerindeki 2-3 milyonluk "eşan-
tiyon" onlara yetiyor.
İstanbul'daki matbuat kalemşorları. dı-
şanda iş kurabilmiş başarılı Türk giri-
şimcileri. tezlerine ve umutlanna bayrak
\apmayadakalkmasın. 3 mıKonluk kit-
İede 20-30 bin kişi. ancak izin verilen ve
göz yumulan "perakende" hizmet alan-
îarında iş kurdular ve her şeyi ile hazır
olan bir düzenden yararlandılar. O ör-
nek, kendi çapı ile sınırlıdır.
5) Toplumlar arasındaki bu doku far-
ku ilişkileri dondurdu. 197fde imzala-
nıp. 1973'te yürürlüğe giren katma pro-
tokol ile mali protokoller. karşılıklı güm-
rük indirimleri aşamasını başlattılar ve
"gümrük birliği" kav ramı gündeme gir-
di Fakat dikkat edilecek nokta. bunların
hepsinin. uvgulama metinleri olması ve
ana senet olan 1963 anlaşmasınadayan-
masıdır. Onun da temeli. tam üvelıktir.
Tam üyelik. kararmekanizmalanna Tür-
kiye'nin de girmesini. eşit yardımlar al-
masını ve vatandaşlannın Avrupa da ser-
best dolaşımını.. ifade etmekte idı.
6)1973 katma protokolü ve öbür mali
protokollerin öngördüğü Turkiye'ye fi-
nans desteklerini. Avrupa hiçbir zaman
yerine getirmedi Mısır ve Yugoslavya
gibi. bu ışe ilgisiz "Akdeniz ülkelerine"
vapılan yardım. daha fazla oldu.
7
) Avrupa Birliği.Türkiyekapıdabek-
ktilirken, birkaç ülkeyi üyeliğe aldı. Hâ-
lâ da devam ediyor. Ama bunların ortak
niteliklerini gözardı etnıemtrni/ gerek:
Hepsi de az nüfusludur. Naşanı standar-
dında belli bir dü/eve ulaşmışlardır. İç çe-
lişkileri (sosyal ve ekonomik) çok azdır.
Hırıstıvan dininden. yani pazar günleri
aynı kiliseye gelen. ama dinin de ötesin-
de "Avrupalı kimligine" sahıp insanlann
ülkeleridir Bu niteliklerin hiçbirinesahip
olmayan Tü rki\ e">esıra, kıy ameie kadar
gelmeyecek.
8) Avrupa'da yeni bir durum: Ekono-
mik büyüme durdu. Zaten her ülke bu is-
temde değildi. Başlıca Almanya. yaban-
cı nüfusu çekebiliyordu. Amerika. onun
da başına, Doğu Almanya ile birleşme
derdini sardı. Artık Alman terazisi bir
tekkişiyi bile kaldırmaz. Oradaki yaban-
cı düşmanlığını ve bunun ekonomik ge-
rekçesini bilıyorsunuz. 70 milyonluk az
gelişmış bır ülke ile nikâh. söz konusu bi-
le değil.
9) Avrupa'da son durum bu iken ve
dengeleryerini bulmuşken. 1994/95'te ne
değişti ki, Türkiyenin adı tekrar günde-
me geldi? İki önemli gelişme.eski öykü-
nün ısıtılarak sofraya sunulmasına yol
açtı:
a) Avrupa açısından: Türkiye'de önce
24 Ocak kararlannın. sonra Ozal döne-
mi rejiminin liberal uvgulamalan ve dış
borçlan durmadan arttırma pahasına,
sağladığı transfer kolaylıklan. ilk çığın
açtı. Son birkaç yılda ıse Avrupa'nın ün-
lü birkaç mağaza zincırinin İstanbul'da-
ki satışlannda görülen olağanüstü akış-
kanlık. Batı'nın iştahım uyandırmaya yet-
ti. Nışantaşı'ndaki Ingılizmarkası birkaç
aylık stokunu ilk günlerde eritivermişti.
Düşünün: Bir Slovakva'nın çoluk-çocuk.
bunak-sakat tüm halkı kadar bir nüfusa.
Türkiye'de sağhklı ve iştahk, yetişkin ve
de hazır alıcı! Net porsiyon. 4-5 milyon
insanlBu ana kaynağın yanında. Sovyet
dünyasının çöküşü ile açılan yeni jeo-po-
litik ortamda. Türkiye'nin Balkanlara ve
Kafkaslara açık konumunun sunduğu
avantajlar da, rol oynadı. O yüzden Batı.
tam üy elık söz konusu olmadan. yeni -\ e
sadece Türkiye için üretilen- bir formü-
lü gündeme getirdi. Onu. 2. yazıda irde-
levelim.
ARADABIR
DL'RSUN AKÇAM
Çöl Şeriatçıları Ödiine
Sanldı
Bir dost telefonda, "Oyunu neden Işçı Partisı 'ne
vermiyorsun?" dıye sorguladı. Afalladım! Seçimle-
re daha on gün vardı. nereden biliyordu benim olum-
suzluğumu? Cumhurıyet gazetesınde okumuştu.
"yazar çizer takımı" topluca işçi Partisi'nı destekli-
yordu. Her nasılsa atlamıştım; aradım, buldum. 10
Aralık 95 tarihli Cumhuriyet'i. "Oylarımız İşçi Partı-
si'ne" başlıklı tam sayfa bir duyuru. söylendiğinden
de kapsamlı "Türkiye'nin emek. bilim, kültür. sanat
birikiminin çağrısı". imzalara baktım. gerçekten de
kalburüstü yazar. şair, ressam. kimi tiyatro. ses sa-
natçısı. daha nice aydın ve saygın kişiler. sendika-
cılar. emeğin önderleri... Dedim. bu iş tamam, Işçı
Partisi on gün sonra iktıdarda! Bir ülkenin emek, bi-
lim, kültür, sanat bırikimini simgeleyen kişilerin çağ-
rısı, "framamda şarkı söylemek" değildi!
Bu arada bir iki önemli atlama da gözden kaçmı-
yordu. Örneğin, benim adımın çağrıcılar arasında
geçmemesi işçi Partisı için bir dezavantajdı! Daha
birkaç sanatçının da imzalannı göremedim. Ya naz-
lanmışlardı ya da kendilerıne ulaşılamamıştı benim
gibi. Her neyse, küçük bir ayrıntı sonucu değiştir-
mezdi.
Aydınlar ordusunun bu ödünsüz tavrı. senmaye
sınıfının global. yarı feodal ve çöl bezirgânı siyasal
parti başkanlarınm suratına indirilmiş birşamardı ay-
nı zamanda. Duyar duymaz şoke olmuşlardı kuşku-
suz, ama atı alan Üsküdar'ı geçmişti bir kez! Oh ol-
sundu! Onlar oy pazarında uçan kuştan medet
umarlarken. bu ülkenin yazarını, sanatçısını, aydını-
nı ve sendikacısını unutmuşlardı! Yalnız Mesut Yıl-
maz, bir kolunda, Sıvas katliamının suç ortaklan
varken, öbür koluna Yaşar Kemal 7 takarak kısa bır
şov yapmıştı. o kadar! Oysa başta tarikat şeyhleri,
Ticani, Nurcu, Nakşibendi. Aczmendisine değin ni-
ce çöl şeriatçısı önünde takla atmışlar, sözcülerini
aday listelerinin başköşelerine oturtmuşlardı. Yaza-
ra, sanatçıya inat, olağanüstü valıyi, olağandışı te-
rör ve asayiş şeflerinı de aynı minval üzere adayla-
mişlardı. Kendi alanlarında her biri değerli bir terör
uzmanı olan bu kişiler, dışarıdaki başarılı çalışmala-
rını, bu kez parlamento çatısı altında sürdürecekler-
di. Sözgelimi, grup toplantı salonlarında çiğköfte
partılerı düzenlemek. oturum başkanını oturduğu
kürsüde çimdirmek, koridorlarda ve de Meclis ge-
nelkurullanndayumruklaşmak, tabancaçekmekta-
rihe kanşacaktı! Artı. Kürt parlamenterleri parlamen-
todan atmak için karakollardan ayrıca polis celbe-
dılmeyecekti. Bu arada CHP'nin sol gören adayları
Meclis'e girseler de. "yargısız infaz" falan diyerek
"birlik ve beraberliğı" bozamayacaklardı.
Hepsi de kıyak bir Atatürkçü olan bu asayiş, terör
ya da "birlik ve beraberlik" uzmanlarını bekleyen bir
önemli görev daha vardı. Refah grubunun başında
demoklesm kıhcı gibi durmak! Çünkü "rnilli iradenin
bir tecelhsı olarak" bu partinin Meclis'te çoğunluk
sağlayacağından korkuluyordu. Nitekim korktukla-
rı başlarına geldi. Refah seçimden birinci parti ola-
rak çıktı. O nedenle Refah, hükümet olsa bile yüce
Meclis çatısı altında ne harem. selamlık kurabilecek
ne de Anayasa Mahkemesi'm dışlayarak kendi şey-
hülislamındar fetva ısteyebilecekti!
İşte yazar. sanatçı, aydın ve sendıkacılar ordusu-
nun, çağrısı ttm hesapları altüst edecektir diye dü-
şünme fantezsini yaşarken seçim sonucu. gerçek-
leri ortaya serdi: Bır kez parlamentonun yapısı de-
ğişecek. üstelerdeki adaylar az buçuk tanıdık. Bir
bölümü tarikat ağası, holding ağası. tefecı-bezirgân
tayfası, Atatürk'e saldıran küfürbaz ve çember sa-
kallı çöl yobazı... Bir bölümü dokunulmazlık zırhına
bürünüp yargıç önüne çıkmaktan kaçanlar. milleti bir
saniye bıle dCşünmeyen milletvekilleri... Mesut Yıl-
maz'lar, Tansu Çiller'ler, Ecevit'ler, Baykal'lar ve
her türlü ödünü vermeye hazır şeriatçı Erbakan .
Kursunlar hükümeti de görelim.
T.C.
ZEYTİNBURNU SULH HUKUK
\t\HKEMESt'NDEN
EsasNo: 1995 79Vasi
KararNo: 1995 79Vasi
Hâkim: Kemal Güzel 2099K
Kâtip- Zarf Nalbantoelu
Mahkemeınizce verilen 11.12.1995 tarih. I995<
7
9va-
si esas. 1995 ""^ \ası karar sayılı ılam ile tbrahim Cemil
Yaramı?. vesıyet altına alınarak kendısıne oglu Mustafa
Yaramış vasıtavin edılmıştır. llan olunur. 11.12.1995
Basın: 64270
Yine Sağlık ve Medya
S
aglıkla ilgili
medya
yanlışlıklannabu
sütunlarda daha
önce de
deginmıştim.
Bunlar çok sık ymeleniyor
veyazık ki çeşitli yayin
organlannda yoğun bir
şekilde sürdürülüyor.
Bilgısizce. sorumsuzca ve
pervasızca. Söz konusu
vanhşlıklar hafife alınacak
gibi degıl. Onbınlerce.
yüzbınlerce insanı yakından
ılgılendırıyor. Onlara yanlış.
gerçek dışı mesajlar
aktanlıyor. Onlara var
olmayan bır umut verıliyor.
Bu yayınlann bu kadar
rahatlıkla. kolay lıkla ve bu
denlı sorumsuzca
yapılabümesine ısyan edıyor
ınsap, Bunun ıçin cıddi
önlemler \e yaptırımlar
olmalı. Bu yaptırımlar bu
haberlerin vol açtıgı yıkıntı
kadar ağır olmalı dıye
düşünüvorum. Başka çare
bulamıyorum. Çok satan.
çok övünen. bolca kupon
veren, lıderhk iddiasında
bulunan bır gazetemizde
ekım ayı sonlannda koca bır
savfada 6 siitun üzerınde bır
haber vayımlanıvor. **Kas
erimesi hastalığında çok
önemli bir adım"başlığı ile.
Baştan sona uydurma bir
haber. Her şeyden önce söz
konusu Multiple Skleroz
hastalığı. kas enmesı filan
degıl. başka çeşit bır sinır
sıstemı hastalığıdır. Haben
yazan bunu bıle bılmıvor.
Kolaylıkla gıdenlebilecek bu
cehalet yüzünden bınlerce
kas hastası umuda kapılıyor
ve telefonlara sarılıp Kas
Hastalıkları Derneği'ne ve
ilgili merkezlere sorular
yagdınyorlar. Aradan ıkı ay
geçtı. çoğu uzaklardan. kas
enmesıni önleven(l) bu
mucıze ılaç hakkında
sorulann ardı arkası
gelmıvor. Türkiye Kas
Hastalıkları Derneği.
sorumluluk duygusu ile
gazeteye aşağıda örneğinı
aldığım mektubu gönderıyor,
ama gazete bunu
yayımlamadığı gıbi hiçbır
yanıt da vermiyor.
Düşünebiliyor musunuz bu
binlerce ınsanın dramını'.'
Doğaldır ki ılerleyip giden
hastalıkları ıçin bır çare
beklentısi ıçindeler ve bu
yayın organlarının sağlık
konularında haberler
verırken ne kadar bılaıden.
bılimsellikten ve cıddiyetten
uzak olduğunu bılmivorlar.
Onlara venlen bu boş
umudun ne demek olduğunu
düşünüyor musunuz? Bu
gazete bu haberın yarattıgı
bu yıkıntıyı nasıl
ödeyecektır. Kım oluyor
resmını de yazının sag
köşesıne ö\ ünerek ko\ an
sağlık muhabın? Nereden
bılecek Beta inteıferon'u.
bunun MS hastalığındaki
yerinın. değerinin ne
olduğunu... Okuduğunu.
dinledıginı anlaması ve
değerlendırmesi de olası
değil. Onu şaşırtmak için
sövleyeyım: Ben 35 yıllık
ögretim üyesiyim. Ben
sövleyemem Beta
interferon'un ne işe ne kadar
jaradığını. buna cüret
etmem, benim çalışma
alanım değil Multiple
Skleroz. Bu ışe ömrünü
veımiş olanlara. uzmanlanna
aktanrım böyle bır soruyu.
Sağlık konusunda yazı
yazanlar. sağlık haberı. ilaç
haben verenler. hakkınız yok
böyle uydurma. yalan yanlış
yayınlar yapmaya: yüz
bınlerce insanı aldatmava.
boş umutlara düşürmeye.
Gerçek uzmanlara bırakın
bunu, iyi bir seçım yaparak
onlara sorun. Bunu
anlamıyorsanız.
anlayamıyorsanız. sansasyon
uğruna anlamazlıktan
gelıyorsanız. yüz bınlerce
ınsan adına sizın hak
ettığinız şekilde
cezalandırılmanızı
öneriyorum.
Prof. Dr. Coşkun Özdemir
TÜRK HALK MÜZİĞİ
TÜRK SANAT MÜZİĞİ
NALAN
ALTINÖRS
(Konuk Sanatçı)
... VE DİĞER
SÜRPRİZLER
TRT 2 ve TRT-3'de
Yılbaşı Özel Prograınlari
PENCERE
Yarın 96'nın İlk Günü...
Yarın 96'nın ilk günü...
9 ve 6 sayıları tavus kuşuna benzerler. üçünün de
değeri kuyruklarındadır...
9'un kuyruğunu kes..
Sıfır olur..
6'nın kuyruğunu kes..
Sıfır olur..
Tavusun kuyruğunu kes..
Sıfır olur..
Bugün 95'ın son günü..
•
İnsanlar arasında iletişim gün geçtikçe zorlaşı-
yor; kişiler, çıkar güdülerinde içtenliklerini yitiriyor-
lar.
Konuşma, içerik değıştirdi.
Karşısındakini dinlerken kafasının ardındakilerı
keşfetmeye çalışmak. eskiden yalnız diplomatlann
sanatıydr, iki devletın temsilcıleri buluştular mı, man-
depsiye basmaktan sakınırlardı.
Gunümüzde herkes dıplomat mı kesildi?..
Karşısındakinin dediğıne ınanmak, artık düpedüz
aptallık sayılıyor.
Hesaplayacaksın:
- Kafasının ardında ne var?..
Televizyondaki Brezılya dizilerinin öğretısi bile ma-
halle kızlarına kurnazlık aşılamak üzerine..
•
Eskiden, söylediğinle niyetin arasındaki fark, per-
şembe pazarında ıletişimi kurardı:
- Fasulyekaça?..
- 70kuruş..
- 30vehnm..
- 50'ye olur..
iki devlet arasında pazarlık için karşılıklı masaya
oturmuş temsilciler de böyle konuşur.
Söylediğinde pay bırakmak işin raconu...
işverenle işçi arasındaki ücret kesışmesinde
sendıkacı, üç aşağı beş yukarı tartışmadan olur
mu?..
Ne var ki çıkar pazarlığı ınsan ilışkilerinin her gır-
disine çıktısına sızdığında, sularını bilmediğın okya-
nusa dalmış gibi olursun; kaç kulaç atarsan at, kıyı
çok uzaktadır...
Kız diyor ki:
- Seni sevıyorum!.
Erkek: . , I
- Ben de seni!. . '•
ikısi de yalan söylüyor..
NeoyunL
•
Oyun. oyun. oyun..
Bitmek tükenmek bılmeyen televizyon senaryo-
ları, yaşamı evrensel oyuna çevırdı. Her an, bir oyun-
dan ötekine geçmenin an'ıdır. Karşındakine inanma-
yacaksın!.. inanırsan safsın, aptalsınL Neredesöy-
lenirse söylensin, söylenmış olan. yaşadığımız or-
tak cangılda birtuzaktır: karşındaki yaratığın, ken-
disini koruma güdüsünün payından ötede, seni açı-
ğa düşürmek ıçin yemdir. Kurnazların dünyasında
yapılan hesaplann karmaşasında, neyi ıçtenlikle ko-
nuşabilirsin?.. Kan sayımının er aş negatifinde
DNA'nın genetiğı ne söylüyor?..
Yoksa sen annenin sevdalarını yaşamak mı isti-
yorsun?..
Ya dostluk?.. .' ' ' ' .' :
Hah. hah, hah,.
21 'ıncı yüzyılın eşığınde gerçekleşen iletişim dev-
rimi sürecinde, insanlar, ıletişimsızlikten kıvranıyor-
lar...
KTüm Uyelerimizin ve
Kitapseverlerin
Yeni Yılını Kutlarız
Cumhuriyet Kitap Kulübü
Parlez-Vous
Français?
Fransızca
konuşur musunuz?
FRANSIZCA
DİL KURSLARI
Kurs başlangıç tarihi:
8 Ocak 1996
Kayrtlar veTest:
2-6 Ocak 1996
Saat: 10.00-18.00 arası
İFKM IEFIİSTANBUL FRANSIZ KULTUR MFRKF7t
r.snriTD ETUDES FR,4VÇ4[S£S D-ISTIHBUL
Istiklal Cad. No 8 Takslm Tel: 252 02 62
İLAN
T.C.
ÇATALCA ASLrVT 1. HUKUK
YARGIÇLIĞrNDAN
GAİPLİK DLTURUSU
1995 456
Davacı Eyüp Duırnaz tarafından mahkememıze müra-
caatedilerek istanbul ilı. Çatalca ileesı. Subaşı Köyü. C:
045 02. S: 35. K. 87'de nüfusa kavıtlı Ahmet oğlu.'Refi-
ye'den olma. O. Pazan-1904doğumlu. Ahmet Durmaz'ın
İstanbul ılı. Çatalca ılçesı. Subaşı Kövü'nde ıkâmet et-
mekte ıken 18.8.1990 senesınde Çatalca \e cıvar köyle-
rınde yağan ve afet halıni alan büyük yağmurda kaybol-
duğunu. o giinden ben ızine rastlanmadığı ve bır daha
kendısinden haber alınmaüığından \eadı geçenın ölmüş
olması ıhtımalibulunduğundangaıplığine karar \erilme-
si talep etmış olduğundan. ısbu ılanın tstanbul gazetele-
nnden bınnde yayımlanması ve ılanın yayımlandığından
ıtibaren I yıl ıçerısınde Ahmet Durmaz'ı bılen ve tanı-
yanların veya kendisinın Çatalea I. Aslıye Hukuk Mah-
kemesı'nın 1995 '456 esas bayılı dava dosyasına müraca-
atetmesi ilanen tebhe olunur. 15.12.1995
"BaMn 6433(1