05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SHYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 1995 PAZAR 12 D e m i r e I / spartı İslamköy 1924 doğumlu Yahya oğlu Süleyman Dem:rel ile Sinop 1926 doğumlu Mehınet Sabri oğlu Kecmettin Erbakan, İTÜ Motor-Makine Mühendisliği bölümünde tanışır. Demirel, bir yıl kaybetmeyi göze alarak, daha çok para getirebilecek olan inşaat mühendisliğine geçmiş, Erbakan makine bölümüne devam etmiştir. Biri ağır ceza reisliği yapan bir babanın çevresinden, diğeri İslamköy'de tipik bir Anadolu ailesinden gelmesine karşın, her ikisinin de birleştikleri bir nokta vardır: Namaz kılmak. E r b a k a n K a v g a s ı ( 2 ) emirerin, yakın çevresine göre, adından en az söz edilmesini istediği kişilerin başında Erbakan gelmektedir. Genellikle Erbakan'dan hiç söz etmeyen, başkalannın konuşmasından da hoşlanmadığını belli eden Demirel, Erbakan ile ilgili haberleri izler. Erbakan' ın yakın çevresine göre ise Hoca, "Süleyman Bey" diye söz ettiği DemireFde olumlu tek yan bulamaz ve fırsat buldukça üniversite anılannı anlatırdı. Erbakan Hoca, anılannda 'O hep kopya çekerdi' sözünü çok sık kullanırdı.İTÜ'de ilk yıl aynı sınıfta okuyan Erbakan ile Demirel'in ortak noktaları, namaz kıl- malarıydı. Mescitlen Meclis'e ıızaııaıı yolN E C D E T O N L R Gürsel'in kabinesindekı Sanayi Ba- kanlığı'nın karşısında Prof. Necmettin Erbakan adı vardır. Mılli Birlik Komıte- si'ndeGürsel'ın hazırladıgı lıstegörüşü- lürken Erbakan hakkında ne olumlu ne de olumsuz söz alan \e de tanıyan çık- maz. Bir bakan adayı için de itirazlar olunca. bazı isimlerin soruşturulması ne- deniyle Bakanlar Kurulu'nun ilanı erte- si güne bırakılır. Ertesi günü ilan edilen Orgeneral Cemal Gürsel'in Bakanlar Kurulu listesinde Erbakan yoktur. Fakat Erbakan. daha sonra ilk Türk otomobili projesınin uygulanmasmda başroldedir. Oysa o siralarda Demirel, 27 Mayıs'ta devnlen DP iktidannın "Su Vlüdürü" olarak çile doldurmakta ve mescıt arka- daşı Necmettin'in askerlerle birlikteliği- nı uzaktan ızlemektedir. Bırkaç kez, Demirel ile Erbakan'ın "mescit arkadaşlığı"ndan söz ettik. Aslında bu nokta. Demirel-Erbakan ta- nışma ve dostluğunun ilk adımı olması kadar. bugünlere taşınan bir kavganın da başlangıcıdır. Farkh dünyalar Isparta İslamköy 1924 doğumlu Yah- ya oğlu Süleyman Demirel ile Sinop 1926 doğumlu Mehmet Sabri oğlu Necmettin Erbakan'ı kader, tstanbul Teknik Üniversitesi Motor-Makine Mü- hendisliği çatısı altında bir araya getir- miştir. Demirel. bir \ ıl kaybetmeyi göze alarak. daha çok para getirebilecek dal olan inşaat mühendisliğine geçmış. fakat Erbakan makine bölümüne devam et- miştir. Bıri ağır ceza reisliği yapan bir ba- banın çevresinden, diğeri de İslam- köy "deki tipik bir Anadolu ailesinden gelmiş olmasına karşın, her ikisinin de birleştikleri bir nokta vardır. Namaz kıl- mak. Bir başka ortak nokta da konuş- maktan büyük zevk almalandır. Yalnız olav lan ele alış ve >aklaşımları farklıdır. Örneğin Demirel, "Demir nedir" soru- suna ce\ap verirken demınn elde edilme- sinden so,,^, ışJemlerle ılgilı olarak sa- a'.crce konuşabilir. Erbakan ise söze. toprağın yapısmdan başlar ve demır ce\ - herinin nasıl çıkanlması gerekıiği konu- suyla devam edıp araya ilgili ilgisiz pek çok şey katarak günlerce konuşabilir. Konuşma ve tavırlan, giyim ve kuşa- mıyla dıkkat çeken Erbakan'ın çevresin- de oluşan arkadaş grubu. namaz kılmak başta olmak üzere sürekli bırlikte hare- ket etmektedir. Bu grubun içinde Demi- rel de vardır. İlk yıl aynı sınıfta oldukla- n için Erbakan-Demirel birlikteligi de- vam etmiştir. Fakat Demirel'in ertesi yıl makineden inşaat bölümüne geçişiyle başlayankopukluksürüpgıtmiştir. Erba- kan'ın bu devre konusunda söyledikleri özetle şöyledir: "Demirel ile a\nı dershane içinde yan yana oturup dersleri takip ettik. Demirel'in sınıfı, son sınıfta bir der- sc devamsı/lıktan toptan sınıfta kal- mıştı. O yıl mektepte kalıvorlardı. ik- mal devrcsi sonuna kadar. Bendeniz de o zaman asistandım. Bizim sınıftan namaz kılan arkadaşlar arasında De- mirel de vardı. Oradayken beraber namaz kılardık. Fakat Ânkara'ya ge- linte devam fırsatı bulamadı herhal- de." Veöyiesanıyoruzki Erbakan'ın yıllar önce Demirel"in üniversite öğrenciliğıy- le ilgili olarak. " O hep kopya çekerek sınıf geçerdi"sözü. ıkisi arasmdaki ça- tışmayı "yaşam bo\ u kavgaya" dönüş- türmüşolmalı. Demirel'in. yakın çevresine göre. adından en az söz edilmesini istediği ki- şilerin başında Erbakan gelmektedir. Ge- nellikle Erbakan'dan kendisi hiç söz et- mezken başkalannın da uzun uzun ko- nuşmasından hoşlanmadığını araya laf sokarak ya da dınlemeyerek belli eden Demirel, TV ve gazetelerde Erbakan ile ilgili haberleri okur. Erbakan'ın yakın çevresine göre ise. Necmettin Hoca, '•Süleyman Bey" di- ye söz ettiği Demirel'de olumlu tek yan bulamaz ve fırsat Dulduğunda üniversi- te yıllanndan anılar anlatır. Amerikan-Alman çelişkisi Demirel ile Erbakan arasındakı mü- cadelenin polıtik çizgide gelişmesi konu- sunda önce ikısı arasındaki büvükbirte- mel celişkiye değinmekte sanınz yarar var. Toplumun iki ayn kestminden gelip teknik üniversite çatısı altında bir araya gelen iki gencin arasında çok çeşitli ne- denlerin yol açtıgı kopukluğun. zaman içinde politıkaya da atlayıp kıran kıruııa kavgaya dönüşmesinin temclinde yatan. seçtikleri meslek dalının ve daha sonra bunu geliştirmek için yaptıkları eğitimin büyük farklılığıdır. Motor ve makine mühendisı Necmettin Erbakan. Alman- ya'da uzun süre kalıp eğitim aörmüştür. İnşaat mühendisi Demirel de Ikinci Dün- ya Savaşı'nın galibi ABD'de uzun süre kalmtştır. Her ikisinin de nıesleklerinm ilk yıllannda ayrı eğitim. kiiltür ve sos- yal sistemin etkisinde kalmadıklarını söylemek mümkün değildir. Ve tabii 196O'lı yıllarda birinin dünya yıldızı ABD'nin dili Ingilızceyi. diğerinin de Avrupa'nın ekonomik devi olma yolun- daki Almanya'nın dilı Almancayı konu- şupdünyayı ayn dıllerden ızledikleri de göz ardı edilmemelıdir. Bu konudakı farklılığı araştınrken Demirel'in, AP ge- nel başkanlığına ABD devlet başkanıv- la çekilmiş fotoğrafı kullanarak seçildi- ği. Erbakan'ın her başı sıkıştığında so- İuğu Almanya'da aldığı ve 24 aralık se- çimlerinden önce Türkiye-Almany a ara- sında kurulan "Refah köprüsü" de not edilmelidir. Tabii bütün bunlardan. Demirel-Erba- kan mücadelesinin temelinde "ABD-AI- manva" çelişkisinin yattığı sonucu da çıkanlmamalıdır. Burada söz konusu olan. taraflann etkilendikleri kültiirler arasındakı farküzerinde durulmalıdırki mücadelenm tüm neden leri bir arav a ge- tırildiğinde. gerçeğı daha kolay ve net görebilme olanağı saglanmış olsun. Siyasal mücadele Sanırız. şiındı Erbakaıı'ın ağzından mücadelenin politik çızgive atlavışını dinleyebiliriz: "Meselelerin, sonunda sivaset ala- nında halledilmesi gerektiğine inan- dık. Ne işi. 1969da sivasi sahaya inti- kal ettirdik. O zaman. ilk önce Adalet Partisi'ne müracaat etmiş idik. Fakat çok bü- yük korktıyla karşılandı. Veto edildik. Bunun arkasından müstakil (bağım- sız) ada> olduk. Ve üç milletvekilliği- ne vetecek kadar bir ov la birkaç haf- ta içinde Kon\a gibi çok geniş bir il- de, bu milletvekilliği tahakkuk etti." Milli Nizam Partisi neden kuruldu? Demirel gıbı Necmettin Erbakan'ın da kafasindan aeçenlerle dudaklanndan dö- külenler'değişık okkigundan. trbakan'ift ağzından Millı Nizam Panısı'ni neden kurduğunu dinleyelım: "Konva'dan müstakil seçildikten sonra Türkiye'v i sanayileştirecek madditc manev i kal- kınma voluna götürecek, Milli Nizam Partisi'ni kurduk. Fakat Milli Nizam Partisi. Adalet Partisi'ne rakipgörül- Başbakan ve AP Genel Başkanı S. Demirel, MSP lideri N. Erbakan ite bir görüşme sırasında. düğünden aslında hukuki mana ve ehemmivct taşıdığı ileri sürülemeye- cek bir dosya ile Anayasa Vlahkeme- si'ne gönderildi. O günlerin atmosfe- ri içinde. bilmem filan ilçede fılanca kişi şöyle demiş. Falan verde bilmem kim, şunu demiş rivayetleri üzerine ve hiçbiri tahkik edilmeden mahkeme başladı. Bir süre yürüven mahkeme- de. ortada bir şey olmadığı görülün- ce. bu sefer mahkemenin usulü değiş- ti. Ve bir gün "Mahkeme duruşmalı ol- mavacak, dosyalı olacak' denildi. Ve sonra hiç mahkeme yapılmadan, Bız sadece bu dosyaya istınaden Milli Ni- zam Partisi'ni kapattık' denildi. Ama birdavamn. 'Bırpartiyi kapattık' denil- mesivle durması mümkün değildir. Nitekim da\a tekrar kendi inandığı yolda partisini kurtnuş ve Milli Sela- met Partisi teşekkül etmiştir." Çok yakın çevresınde bile Süleyman Demirel "den söz ederken "Bey" kelime- sini kullanmayı ihmal etmeyen Erba- kan'ın. herkese açık konuşmalannda da buna büyük özen gösterdiği gözlenir. Fa- kat Erbakan. çok iyi tanıdıği Demırel'e sık sık konuşmalannda ancak ikisinin anlayabıleceği mesajlara yer venr. Örne- .*£irj Erbakaujn. 1374'teki yukandaki sözlerinin büyük bölümü. doğrudan De- mirel'e gönderilmış mesajlardır. Ece- vit'in başbakan yardımcılıği sırasındaki hayali yüz bin tank. yüz bin uçak proje- lerının temelinde yatan amaç; Demi- rel'ın "Barajlar Kralı" unvanınıçigne- vip geçmektir Erbakan ın başbakanlık dügü Günümüze dönüyor ve 24 aralık seçi- minden bırinci parti olarak çıkan. fakat tek başına TBMM'de çoğunluğu sağla- yanıadığı için eline geçen "başbakan olma fırsatı"nı kaçırmamak zorundakı Erbakan'ın. bunun için neler yapabilece- ği konusunda fikirverebilmek için arşiv- leri kurcalamaya başlıyoruz. Karşımıza CHP-MSP koalısyon hü- kümetinm kurulmasından önceki günler çıkıyor. Çiinkü seçimden sonra oluşan tablo. koalisyonu zorunlu kıimıştı. Tür- kiye'nin yaşadığı yüz günlük hükümet bunalımı dönemi, CHP-MSP koalisyo- nuyla son bulmuştu. CHP. hükümet kur- maya angaje olduğu için Erbakan, hep agırdanalmışvegetırilenheröneriyıge- n çev irmıştir. Hatta Erbakan, ışi. MSP programının esas alınarak hükümet programının hazırlanması isteğıne kadar götürmüştür. Tabii bugün durum çok farklıdtr. Erbakan bugün olası koalisyon hükümetinin patronu durumundadif. Bir başka deyişle Erbakan, yaşamında ilk kez eline geçen başbakan olma fırsatını "birkaç günlüğüne de olsa" kaçır- mamak için pek çok fedakârlıkta bulun- maya hazırdır. Yann: Demirel'in kâbusu Türkiye'de HABITAT kargaşasıSÖNMEZ TARGAN Konutbirlik Genel Başkan Vekili -2- HABITAT 11de ele alınacak konular, genel o- larak Avrupa Birliği'nin hazırladıgı veriler baz alınarak şöyle sıralanıyor. # Herkese uygun bannak # Kentleşen dünyada, sürdürülebilir insan yer- leşmeleri # Kapasite yapılanması ve kurumsal gelişmel- er # Uluslararası ışbirliği ve eşgüdüm 9 Gelişimin izlenmesi ve etkinin değer- lendirilmesı 1992 'de kararı alman. nicelık ve nitelik olarak son derece zengin olan böylesı bir toplantı, ne ılginçtir ki Türkiye kamuoyunun gündemine 1995 yılının başlannda. hem de bir y ığın bılgi ve verilerden yok- sun olarak geliyor. 17 Uluslararası üyeden oluşan HABITAT ÎI Hazırhk Komitesi. bilebıldiğımizce birincisı (11/22 Hazıran 1994) Cenevre'de, ikincisi Nairobi'de (24 Nisan-5 Mayıs 1995) olmak üzere iki toplantı yapmasına ve bu toplantılara Türkiye. Toplu Konut Idaresı Başkanı Sayın Yiğit Gülök- süz başkanlığında bir heyetle katılmasına karşın. bu toplantıya katılan heyetin diğer üyelerınin kimler olduğu ile bu toplantıda ne gibı kararlar alındığı herkesçe ve yetennce halen bilinmemektedır. Yine buna koşut olarak. Türkiye"de oluşturulan l lusal • HABITAT II, özellikle 3. Dünya Ülkeleri ile gelişmekte olan ülkelerin kent ve insan yerleşmeleri sorunlanna yönelik bir etkinlikler dizisidir. Sanki bu ülkelerin sorunlannı, kapitalist-emperyalist sistemin yapısal bozukluğu yaratmamış gibi, kapitalist-emperyalist sistemden. yeni küreselleşme politikalanyla çözümler üretilmesi bekleniyor. Komite, ilki 26 Ekim 1994"te yapılan ve günümüze değin 5 toplantı gerçekleştirilmesine karşın. toplantıya çağnlı yaklaşık 120 kurum. kuruluş ve sivil toplum örgütlennin önemli bir bölümü. konu- nun önemini ve yakıcılığmı tam olarak kavramış değillerdir. Ancak bu durumun sorumlusu da ken- dileri değillerdir. Yeterli ilişki sağlanamadığı, bilgi toplumsallaştınlmadığı için, bu toplantılarda yapılan seçimler, alınan kararlar da sağlıklı olama- maktadır. TOKl'nin yönlendirmesi Altını çizdiğımiz olumsuzlukların doğal sonucu olarak. konferansın hazırlanmasında daha çok teknik hizmetler yüklenecek ve ılışkilerin odağını oluşturacak "Ev Sahibi Komite" (ESK)de uyum- lu bir yapıda oluşanıamıştır. Giderek kımi sivıl toplum kuruluşlannda da kendi perspektiflerı doğrultusunda. alternatif örgütlenme eğılimleri başlamış, özetle tüm alanlarda bir kargaşa yaşanır olmuştur. Bu kargaşanın önünün alınması konusunda da hiçbir kesimden ağırlıklı bir çabanın veril-meme- si, ister istemez. üstüne de\ letin gölgesinin düşmesi istenmeyen ESK etkinlıklerine, doğrudan değılse bile dolaylı da olsa TOK.İ"nin (Toplu Ronut İdare- sı) yönlendirmesi fırsatı doğmaktadır. TOKİ'nin yönlendirme eğılimleri bununla da sınırlı kalma- maktadır. Daha önce yapılan dördünde de yaşandığı gibı. 15 16 Aralık 1995 tarihinde Ankara'da yapılan 5. Ulusal Komite Toplantısı'nı da TOKİ ağırlık ko- yarak toplantıyı yönlendirmek istemıştir. Oysa. son dereee önemli olan L'lusal Komite Toplantılannda. Türkiye'nın HABITAT II doruk toplantısına sunacağı. Ulusal Yazanak ve Llusal Eylem Planı. tanışmaya açılması ve karara bağlan- ması gerekırken. TOKİ tarafından görevlendirilen bılım adamları ve teknisyenlerce hazırlanan yazılı ürünler. adeta komıteje dajatılmıştır. Küreselleşme politikaları Söz buravn gclmışken. TOKİ tarafından lıazır- latılan \e 5. Ulusal Komite Toplantısı'na sıınulan, ulusal yazanagın nitelıği konusuna da bir iki satır- la değinelim. Ele aldığı konular. değındiği sorun- lar açısıııdaıı beklenen derinlikte bulunmayan u- lusal yazanagın. temeldekı hatası ıdeolojik \ e polı- tik yaklaşımlarda bir tutarsızlıksergiliyorolmasıdır. Yazanak, kapitalist-emperyalist sistemin yenı bir ambalajla dünya piyasasına sürdüğü "küre- selleşme"politikalannı. kendi politikası olarak da adeta benımsemiş görünüyor. "Yeni Dünya Düzeni ve Yükselen Dçğerler" adı altında yürütülen ve bugün ipliği pazara çıkmış"kürese!leşme'* politikaları biçiminde sürdürülen bu yaklaşım. yazanakta adeta bir tez konumuna gelmiş. Oysa HABITAT II özellikle 3. Dünya Ülkeleri ile gelişmekte olan ülkelerin kent ve insan yer- leşmeleri sorunlanna yönelik bir etkinlikler dizi- sidir. Sanki bu ülkelerin yukarıda değindiğimiz sorunlarını. kapitalist-emperyalist sistemin yapısal bozukluğu yaratmamış gibi, yazanakta, kapitalist- emperyalist sistemden yeni küreselleşme poli- tikalanyla çözümler üretilmesi bekleniyor. Bugün artık açıkça bilinmektedir ki, emperyal- ıst-kapitalist dünya. 2000'lı yıllarda büyük birhızla büyüyecek ve nüfusun önemli bir bölümü buralar- da yoğunlaşacak olan 3. Dünya kentlerinin altyapı, ulaşım. konut. çevre. beslenme. kültür, sağlık gibi yenı doğacak pazar alanlanna daha şimdiden y- atırımlar amaçlıyor. Bu yeni yatınm ve sömürü alanlanna eski araçlarla artık gidilcmeyeceğinı gören sermaye, yeni araçlannı "küreselleşme" politikalanyla taçlandırmaya çalışıyor. SÜRECEK AISKARANOTLARI ML STAFA EKMEKÇt Kim lider, Kim Değil... Ismail Hakkı Birler. eski CHP mılletvekillerindendir. I. Ecevit hükümetınde. devlet bakanlığı yaptı. Geçen- lerde Ânkara'ya gelmişti, konuşuyorduk; pat diye girdi konuya: "Biz, dedi. lider sözcüğünü yanlış kullanıyoruz; lider seçimle olmaz, lider olayların içinden gelir; lideri olaylar yaratır. Herkes, partı başkanı olabilir ama, her parti başkanı lider olamaz!" Birler'in sözleri ilgınç geldi, O, konuşmasını sürdürü- yordu: "Partı başkanlığına seçilen. şu ya da bu biçımde. bi- leğinin hakkıyla, hile ile, rüşvetle seçilen herkese bız er- tesi günüpartiliderigözüyle bakıyoruz. Büyükyanılgı bu- rada. Onlan da böylece, olduklarından başka turiü gör- düğümüzü söyleyerek, ilan ederek, onlann da ahlakını bozuyoruz. Onlar da artık parti başkanı gıbı davranmı- yoriar 'Ben lider oldum!' dıyorlar, lider gibi davranıyor- !ar. Oysa lider değiller... Bir şey daha; dünyanın hıçbır ülkesinde. ıleri, geri, or- ta kalmış, ilerı gıtmış, gerıde kalmış, üçüncü dünya par- tilennin başkanlannın adında 'genel' lafı yoktur. 'genel başkan' diye bırdeyım, hıçbır dılde yoktur. Partı başka- nıdır o, 'genel başkan' lafını da biz uydurmuşuz. Bu da onlann ahlakını bozmaktadır!" - Başkanlann ahlakı bozuluyor öyle mi? - Ben neymışım? Ben "gene\"mişım! Yooo, başkan- sın sen! TÜSlAD'ınki nıye genel başkan değıl? Odalar Bir- lıği Genel Başkanı var mı? Odalar Bıriiği Başkanı Yalım Erez/ Gazetecıler Cemiyeti Başkanı mı, genel başkanı mı? (Eyvah! Ben de Çağdaş Gazetecıler Derneğı Genel Başkanıyım! İyi mi?) Küçük bir nüans (aynmcık), ama çok önemli. - Genel yazman. genel sekreter de dıyoruz! - Diyoruz. Komunıstpartilennde, Avrupa'dasağcıpar- tilerde de 'genel sekreter" yok, sekreter var. Komunıst partilerde başkan maşkan yok, orda başkan sekreterdir, genel sekreter falan değıi. Sözlüklerde boyle bir sözcük yok. - Buradan nereye gelıyorsunuz? - Bir, parti başkanlanna lider demekten vazgeçer, on- lan genel başkan da değıl, parti başkanı olarak gönjrsek beklentilenmızin sınınnı daha doğru çızerız. "Yahu, bu koskoca eşek kadar liderler, nasıl bu yanlışları yapıyor- lar?" gıbı sızlanmalara gerek kalmaz. Çünkü, önceden belli durumu; onun lider (önder) olmadığını bız de bili- yoruz. Lider demiyoruz ona zaten. Gerçek lıderden bek- lenen şeylerı, partı başkanından beklemeyiz. Bekleme- yince de hüsranımız az olur. Ikincısı: Onlar kendilerinin lider değil, partı başkanı olduklarını bilırierse, ıdrak eder- lerse, her gün öyle yınelenirse, lider gibi davranmaktan vazgeçerier, parti başkanı gıbı davranıriar İnsan yaşamında, sosyal yaşamda, siyasal yaşamda özellikle en sakıncalı şey, kışılerın geldıklerı yenn hakkı- nı verebılecek müktesebata (edınilmış bılgılere) sahip olup olmadığını hiç araştırmadan, "O yere geldiğıne gö- re, o yere layıktır; o yenn bütün yetkilenni kullanmalıdır; o yerın bulacağı bütün çözümlerı de bulmalıdır bu adam!" diye bakıyoruz. Yanlışhk buradan başlıyor, bu basıt yanlışlığı düzeltmek gerekır. Bir de ulusça bir hu- yumuz (hasletımız) vardır, kurtarıcı ararız hep. Rahmetli lsmet Paşa'nın kırk kez dınlediğim sözünü bilmem anım- sar mısın? - Paşa ne derdi? - (Bütün uluslar, sıkıntılı anlannda, sıkıntıya düştüklen zaman. mutlaka bir kurtarıcı çıkarıriar içlerınden. Bu, bü- tün uluslar için geçerlıdir. Bütün uluslar arasında bu açı- dan en velut (doğurgan) -sözcük onundur- ulus Türk ulu- sudur. Ama, unutmayın kı, en velut ulus olan Türk ulusu da birkurtaneıyı (elınde böyle beş parmağını açarak) beş yüz yılda bir kere ancak çıkanr. O nedenle kurtancı bek- lemeyeceksınız, kahraman aramayacaksınız, sorunlannı- zı sade vatandaşlar olarak sız çozecekstniz...) Ismail Hakkı Birler, "Paşa'nın bu sözünü kırk kez din- lemişirpdir" diyordu. Şöyle konuşuyordu: "Ukısça açmazımtz burada; siyasette de. Ve tabii. 7V ekranı çıktı, polrtikacıların zaten çok mazbut (tutariı) ol- mayan ahlakını tyıce bozdu. Mikrofonu ağzına dayadı mı. bu ekranda iki saniyecik gözükebilmek için, feda et- meyecekleri hiçbir kutsal değer yoktur. Sonuç/an darı/7. Birayyasa mı çıkarıriar, kararmı alıriar, ılke an'aşmasına mı vanriar, bir ay süreyle en tepeden başlayarak cum- hurbaşkanı, başbakan, bakan, partı başkanı, yazmanı, sayman üyesı, konuşma yasağı uygulasalar, böyle bir karar alsalar; samımiyetle ınanıyorum, Türkiye 'nin ıçın- de bulunduğu sorunların birçoğu ortadan kalkar. Geriye kalan sorunlarda yavaş yavaş kendıliğınden çozülmeye başlar..." • • • Bu gece yarısı, yenı bir yıla gırıyoruz. Bu yılbaşı için de gönlümün istediği gibi. kartlar yazıp yollayamadım, dostlara, okurlara. En uzaktan, Avustralya'dan Syd- ney'den yazan Ali Akbaba, çok anlayışlı davranıyor. Şöyle demiş kartında: "Sevgıli Mustafa Abi, Yazılannızı severek birguzel okuyoruz. Dilerız, sağlığı- nız yerinde olur da hep yazarsın. biz de sevınerek oku- ruz. Sakın bize, kart, mektup yazmıyorum diye üzülme. Bıliyoruz, sızın ışıniz başınızdan aşkın. Geçen yılın altıncı ayında geleceğım demiştim, gele- medik. Bu yıl altıncı aya niyefleniyoruz, geleceğız. Benden. buradan ıstediğın birşey olursa lütfen çekın- me. Ben de sızden birncada bulunmak ıstıyorum. 23 Ka- sım 1995 tarıhlı Cumhuriyet'ın Kitap' ekinde. Metin De- mirtaş'a yer vermışsinız. Sevınerek okuduk, Saffet Uy- sal duzenlemış; ona çok teşekkur ettığimi söyle. Metin Demirtaş, orasını çoktan hak etmıştı. Syd- ney'den sızlere, sevgilerimızi, selamlanmızı gonderiyo- njz. 1996 yılınızı kutluyoruz. En sağlıklı yılınız bu yıl olsun diyoruz. Sevgilenmle. 15.12.1995 Ali Akbaba." 1996'nın tüm okurlara, sağlık, başarı. mutluluk getir- mesinı yürekten dilerım. BULVİAG4 SEDATYIŞİYİİS SOLDAN SAĞA: 1/Hamurun fınna verilmeden önce dinlenmesı için üzerinde bekletıl- dığı tahta... Eski Mısırlılann kutsal saydıklan öküz. 2/ Ankara'nın bir ıl- çesı.. Düzgün sa- nlmışhalatyuma- gı. 3/ Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı... Yün eğirmeye ya- rayan araç. 4/ Ke- restesı mobılyacılıkta kulla- nılan bir Afrıka ağacı.. Eski dılde enk. 5/ Çamaşırcı avı da denilen ve Amerıka'da ya- şayan bir kürk hayvanı. 6/ Yapma, etme... Sevecen ve huzünlü bir konu ışleyen kü- çük Itnk şıır. 7/ Bir isaret sı- fatı... Sermaye 8/ Bir doku- mamaddesı.. Çokkokulubır kah\etürü.9/Talıh... Selülo- zık örtü boyalannın inceltıl- mesinde kulllanılan eritıcı sı- vı. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Güney Amerika'da \ünü için yetiştırilen evcil alpaka tü- rü.. Türk tuluat tıyatrosunda baş komik görevındekı uşak tıplemesı. 2/ Halk edebıyatında uyağa verilen ad. . Kapalı ve dört tekerlekli bir at arabası. 3/ Gemı safrası... Hayvan- lara vurulan damga. 4/ Vanlmak ıstenen bir amacageçılme- si gerekli dönemlerden her bin... Dingıl 5/ Kara batmarnak için ayağa takılan bir çeşit örgülü ayaklık. 6/ Mesafe... Cn- süzle bıten bir sözcüğün, ünlüyle başlayan sözcüğe bağla- narak okunması. 7/ Italya'da bir ırmak. . Dağlalesi de deni- len ve morrenklı çıçekleraçan bırbıtkı. 8/ Kır ya>amı ıçın- de aşk konusunu ışleyen kısa şıır... En gelı^mış konuşma ye- tenegıne sahıp papagan cınsi. 9/ Islamlıktan önceki Turk ede- biyatında "ağıt" anlammda kullanı'lan sözcük. . Dtıvuru.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle