22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 1995 PERŞEMBE 10 HABERLER Yürtdışındaki TMderin seçme ve seçilmehaklan sııurlanamazGÜRAYÖZ Y urtdışındaki yurrtaşlan- mız kırgın ve kızgın. 35 yıldır kullanamadıklan bir hakka ilk kez bu ka- dar yakınlaşmışlardı ve yine son anda kayberti- ler. Türkiye Büyük Millet Meclisi. ana- yasada açıkça belirtilmiş bir hakkı. yasay- la düzenlenmesı gereken bir hakkı, dü- zenlemeyi Yüksek Seçim Kurulu'na dev- rederek askıya aldı. Zaten erken seçım karan alınınca yurtdışındaki vatandaşla- nmızın seçemeyecekleri ve seçilemeye- cekleri de bir ölçüde belli olmuştu. Yurtdışındaki yurttaşların seçme seçil- me haklannı kullanmaları konusunun gündeme gelmesinde belirgin bir payı bu- lunan Türkiye Araştırmalar Vlerkezi'nin verilerine göre. yurtdışında 1 milyon 989 binden fazla yurttaşımızın seçme hakkı- nı kullanması gerekiyor. Bugüne kadar bu yurttaşlanmıza gös- terilen yol. "gel Türkiye'ye oyunu kul- lan ya da sınır kapısında sandığa git" şeklindeydi. Bu da işi yokuşa sürmekten başka bir anlam taşımıyordu. Kalkacak- sınız 300-500 mark arası bir parayı öde- yerek. işyerinizden alabilirseniz izin ala- rak. Türkiye'ye gideceksiniz, oyunuzu kullanıp döneceksiniz. Bu açıkça. sen oyunu kullanma. gerek yok! anlamı taşı- yordu. Neye gerek var? Dövize gerek var. Türk ekonomisi her sıkıştığında yurtdı- şında yaşayan vatandaşlanmızdan döviz beklemiyor mu? Ama seçmeye ve seçil- meye gelince iş değişiyor. Cerçektetı zor mu? Gerçekten yurtdışındaki yurttaşlanmı- zın oylannı kullanmalannı saglamak. bu- nun için uygun yöntemler bulmak bu ka- dar zor mu'.'Almanya'da 1 milyon 324 bin 368 yurttaşımız seçmen olabilme koşul- lannı taşıyor. 1leri sürülen ilk gerekçe. ilk itiraz yurtdışında seçmen listelerinin dü- zenlenmesinde zorluk olduğu. Türkiye'de son sayım 1990 yılında ya- pıldı, şımdi Türkiye'de seçmen listeleri- ni düzenlemek Almanya'dan daha mı ko- lay? Türkiye"den daha hızlı ve güvenilir birşekildedüzenlenebileceğini herkes bi- liyor. Yurtdışında yaşayan her yurttaşın geçerli bir pasaportu var. Pasaportu ile giderbağlıbulunduğukonsoloslukta oyu- nu rahatlıkla kuilanır. Bu vatandaşlann vergi borcu olsa, seçmen olmaya engel bir suçu oisa zaten geçerli bir pasaporta sa- hipolamazlardı. Bir başka gerekçe; konsolosluklann kapasitesinin oy kullanma yerlerini dü- zenlemeye yetmeyeceği. Almanların gü- venlik konusunda güvence veremeyece- ği. Bu iddialan da ciddiye almak zor. Geçtiğimiz günlerde40Obini aşkın Hır- vat. Almanya'da Hıryatistan'daki seçim- ler için oy kullandı. Üstelik Almanlaroy kullanma işlemlerini kolaylaştırmak için özel salonlar temin ettiler. Peki konsolosluklar uygun değil diye- lim; yurttaşlanmız mektupla oylannı kul- lanamazlar mı? Buna karşı söylenen. mektup yönteminin kötüye kullanılmaya çok elverişli oldugu. Neden öyle olsun ki. ya da olsa bile Türkiye"deki seçimler- den daha fazla mı olur? 31 milletveklll Türkiye Araştırmalar Merkezi"nin ve- rilerine göre yurtdışında yaşayan yurttaş- larımızın TBMM'de hakkıyla temsil edi- lebılmeleri için 31 milletvekilini Anka- ra'ya göndermeleri gerekiyor. Daha ana- yasa değişiklıklerinin gerçekleşmesinin gündemde olduğu günlerde siyasilerimiz 3-4 kişilik kontenjandan bahsediyorlardı. Yani 2 milyon seçmene 4 milletvekili. Ortalama 500 bin kişiye bir milletve- kili. Bunda akla, mantığa, matematiğe uygun bir yan görebiliyor musunuz? Neyse, sonuçta yurtdışındaki yurttaşla- nn seçme hakları Yüksek Seçim Kuru- lu'na havale edilerek toptan ortadan kal- dınldı da rakamlarla uğraşmaktan kur- tuldu siyasi partilerimiz. Bir de seçilme hakkı var. Yurtdışında yaşayan yurttaşlanmızın seçme haklan Türkiye'ye gel oyunu kullan demagojisi ile ellerinden alıııdı. Seçilme haklan için de aşağı yukan aynı şey söyleniyor. "Ca- nım aday olmayı engelleyen bir hiiküm yok ki, girersin bir siyasi partiye aday olursun, istersen bağımsız bile aday ülabilirsin" yurtdışında yaşayan yurttaş- lanmız ise konuyu daha derinlemesine düşünüyorlar. **Biz Türkiye'de yaşamı- yoruz, bizim sorunlarımı/ burada, ya- şadığımız ülkelerde, bizim seçeceğimiz kişiler yaşadığımız ülkelerden olmalı ki, bizim sorunlarımızı parlamentoda dile getirebilsinler, biz adaylarımı/ı buradan gönderebilmeliyiz ki, siyasi partilcr bizim sorunlarımıza sahip çı- kabilsinler." Kuşku yok. seçilen milletvekili yalnız seçildiği bölgenin insanlan için çalışmaz. tüm yurttaşlar için çalışır. ama Türki- ye'nın pek çok sorunu özellikle Avrupa ile bağlı değil mi? Siyasi partilerimız Av- 24 aralıkta yapılması beklenen erken genel seçimin iptali gündemdeyken yurtdışındaki seçmcnlerin 8 aralıkta oy kullanmaya başlayacağı açıklandı. Yüksek Seçim Kurulu. giimrük kapılarında kurulacak sandıklarda oy verme işleminin yapılacağını bildirdi. Ancak seçmenlerin giimrük kapılarına gitmesinin güçliik yaratacağı savunuluvor. rupa Birliği. Avrupa Konseyi komisyon- larındaçalışacak yabancı dil bilen bir mil- letvekili bulmak için bile zorlanmadılar mı geçen dönemde? A\ rupa'yı yakından tanıyan. Avrupa kültürü ile yetişmiş yurt- taşlar. üstelik arkalarında kendilerini se- çen yaşadıklan bölgeden insanlann des- teği ile daha iiretken olmazlar mı? Yurtdışında yaşayan yurttaşlanmızın nilıayet oy kullanma ve seçilme haklan gündeme geldiğinde. ANAP. CHP ve YDH konu ile ilgilendiler. Yurtdışına yaptıklan gezilerde bu partilerin yöneti- cileri bu hakkm bu defa mutlaka kullanıl- masını saglayacaklannı yemin billahede- rek açıklâdılar. Şimdi bu hak kullanılamı- yor. Seçimlere girmesi bile kuşkulu olan YDH konuyu gündemde tutmaya devam ediyor. ama diğer partiler seslerini çıkar- mıyorlar. Peki yurtdışında yaşayan yurt- taşlanmız bunu defterlerıne yazmazlar mı? 'Bu defa olmadı, gelecek seçimde verelim' Gelecek seçimler 2000 yılında. Gele- cek seçimlere kadar yurtdışında yaşayan yurttaşlanmızın Türkiye politikaları ile ilgîli görüşlerinde köklü değişiklikler ola- bilir. Alman vatandaşlığına geçen Türk- lerin sayısında önemli artışlar olacak. Al- manya'da oy kullanma hakkını elde eden yurttaşlanmız Türkiye seçimleri için oy kullanma konusunda bu kadar ısrarlı ol- mayacaklar. Yoksa politikacılanmız bu sonuçları mı bekliyorlar? Yurtdışındaki yurttaşlanmız için en- tegrasyon. bulunduklan ülkeye uyum an- cak kendi ülkeleri. kendi kültürleri ile il- gileri sağhklı bir şekilde devam ederse gerçekleşebilir. Türkiye ise konunun bu yönü ile hiç ama hiç ilgilenmiyor. Bir yurttaşın kendi ülkesi ile ilgisinin temelinde siyasal hak ilkesi yatar. Siyasal hakları elinden alınmış bir ki- şi ülkesine ilgisini giderek yitirir. Diya- loğu zayıflar. Bu üstelik yalnız yurtdışı için değil, ülke için de öyledir. Gençler politika ile ilgilenmenin kendi yarattıkla- rı kanallan tıkandıgı için. seçemedikleri ve seçilemedikleri için depolitize olma- dılar mı? Yurtdışında yaşayan yurttaşla- nmız ise eğer kendi ülkelerine ilgilerini, kendi kültürleri ile bağlarını yitirirlerse yaşadıkları ülke ile de entegre olamazlar. orada asimile olurlar. Istenen sonuç bu mu? Oy vermeyenler, seçilemeyenler sempati duydukîan partileri. görüşleri. nihayet ülkelerini temsil etmekte zorlanır- lar. Yurtdışındaki Türkler şimdi bulun- duklan ülkelerde de siyasal alanda yer al- mak için, seçmek ve seçilebilmek için mücadele ediyorlar. Karşılaştıklan ilk so- ru ise. "Siz kendi ülkenizde oy kulla- nabiliyor musunuz" sorusudur. Ömeğin. TC v urttaşlannın Almanya'da seçme ve seçilme hakkına sahip olabil- meleri için bir hükümet yetkilisi, bir siya- si parti lideri, Alman yetkililerden bu hak- kın tamnmasını istese ne cevap alır? "Ön- ce siz kendi yurttaşlannıza bu hakkı tanıyın" demezler mi ? Neresinden bakılırsa bakılsın, bu açık anayasa ihlalinin savunulacakyanı yoktur. Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlannın yüzde 67'den fazlası 18 yaşından büyük- tür. Bu nedenle de anayasanm 67. mad- desi gereğince oy kullanma hakkına sa- hiptırler. Tablo 1- Yurtdışındaki Türk yurttaşlarm ülkelere göre dağılımı, nüfus yoğunluğuna göre seçim bölgesi ve milletvekili sayısı (1)* Ulkeler Toplam Seçmen Seçim Milletvekili Türk nöfusu sayısı bölgesi sayısı F. Almanya (93) 2 Avusturya (3)" Isviçre Hollanda (4)' Belçika Fransa (5)* ingiltere isveç (6)* Danimarka Norveç Avustralya Suudi Arabistan Libya K.K. Türk Cum. Diğer (7)* Toplam 1.965.577 117.000 69.493 228.414 84.935 238.638 50.000 40.000 29.680 4.552 45.000 130.000 10.220 7.307 22.711 3.043.686 1.324.368 78.390 46.560 209.943 56.906 159.887 33.500 19.899 19.899 3.049 30.150 23 2 1.989.452 12 31 Tablo 2- Federal Almanya'da Turk nufus, seçım bolgelert, tahmini seçmen ve milletvekili seçimi Eyalel (Seçim Bölgesi) K. Ren Vestfalya (8)* Baden VVürttemburg Bavyera Hessen Berlin Aşagı Saksonya Rheinland-Pfalz Hamburg (9)* Schlesvig Hohlstein Bremen Toplam Türk Nüfus 676.894 343.026 255.388 198.066 134.954 132.223 72.941 61.481 40.797 31.084 1.965.577 Seçmen Sayısı 453.518 229.827 171.109 132.704 90.420 88.589 48.870 41.192 27.333 20.826 1.324.368 Milletvekili 8 4 3 2 1 1 1 2 - - 23 l)* i\ı ı/fHJ ılıikiSL\ itıı bölgelerinden\t\ikvck mıt- lvr\ t'fcili .sımst. Tıirkivv dekı st\nıen saytstnm (29 mıl- \tm Sİ bin - I99t). önümüztlcki seçimk'rüe 32 mttytm JttLıvtndti vükst'Ifce^i vaısavıltiruk. bu süvının TB\f\i Ve önümüzdcki dnnemtfe seçilect.'k mîlfcncki- ti stiVtM olan 55U\e höiiinmesi iie elde edilen l mıl- lcfvt'killıği i{in gcrekfi <>y ^ovısındu/ı fSS bin kişive I ııııjk'fwkilb vviu {ikıiurak hesupfantmştır 2f* Ahtanyıt ifc ifi*ift rakatnîar 1994. diğer ülke- fctt' //i,'/// nUtnUır / W/ rnkamfandsr. _if* Avustuna. İsvi^rc bir <i\'im bölgesi "iuvümtştti'. 4)* Htfllanda. Bci^ika hir st\ını bö!gexi .uıvtimış- S)* Fransu, fngilrerc hir \cçint haigcsi mvılmtfftr. 6)*hret,\ Morveç. Danimarka hir seçim bölgesi sa- yıimtşftı: 7)* Sutıdı ArubisTun. Ktbns, Libva ve diğer ülke- (erdeki Türk vaiündu$!artmn. veHesik göçmen statü- siindeofmadıkian da hesuha kanluruk. mektupyolıty- hı Türkivc niillefvekılliği sıstertıi içinde dcğt't'İendihl- meieh dıışün ülebilir. 8)* Federal Abnanva da resmi rerifere göre Türk nûfıısumın rüzdtf 6?'si lf< yaşfan yııkaruhr 9) * Si hİesvig Hoksteİn, Hamburg ve Bremen bir se- {tmbölgesisayılmtffır. YetıreyaU'lterdeva$iiyun Türk- ler raNova ihhil edihııemtşfir. Zorıuılu din dersleri, insan hakları ihlalidir MURTAZA DEMtR PSAKD Gen. Bşk. 12 Eylül darbecilerinin ülkemizdeki 'anarşinin' çözümü için öngördükleri yöntemlerden biri de doğmadan bağımsız özgür düşünce yetisini engel- lemek ve 'akla pranga vurmak' fikrini yasalaş- tırmak olmuştur. Çünkü bunlann akılla. düşünle. düşünenlerle. yazın ve edebiyatla başlan hiç hoş ol- mamışrır "Zorunlu din dersleri" ahlaksızlığı da ünlü 8. madde ve diğer antidemokratik yasalargibi aynı an- layıştan yola çıkılarak hazırlanmış, fakat bununla beraber diğer yanıyla da Türk-lslam (Sünni) sente- zinin politiğine denk düşürülerek uyarlanarak ana- yasanın 24. maddesindeki yerini almıştır. Zomnlu din dersleri faciası artık toplumun gizli kanayan bir yarası olmuştur. Toplumsal barış. uz- laşma. birey olma çabalannın önüne konulan dina- mit gibidir. Bu bakımdan her an. herhangi bir yer- de patlayabilecek ve derin yaralar açabilecek kadar potansiyel tehlike niteliğindedir. Bölücülûğe hizmet etmek Çocuklanmızın çağdışılığa ve bölücülûğe zor- landığı bu derste Alevi-Sünni aynmı yapılmakta. çocuklar arasında düşmanlık tohumlan ekilmekte- dır "Dinler tarihi öğretilmesinin zararı ülmaz" denilerek ve esas 'niyet' kamufle edilerek Sünni- Islam şeriatının ülkede daha da egemen olmasının yol ve yöntemleri genç beyinlere kazınmakta. şeri- at amacıyla geleceğin kadroları hazırlannıaktadır. Bu derslerde farklı dinlerden olanlann dışında. bu dersleri almak istemeyen yüzbinlerce öğrenciye devlet baskısıyla Sünni dersleri okutulmaktadır In- sanlar yasa zoruyla Sünni-İslam olmaya zorlan- maktadır. Mılli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu'nun 2 Mart 1989 tarih ve 1430 sayılı tavsi- ye karanyla. Ingilizce olarak basılan ve Mncest" sözcüğünün karşıhğı olarak "aile içi ilişki" tanı- mıyla örnek olarak Kızılbaşlan (Aleviler) gösteren ona yakın farklı isimdeki sözlük, Ingilizce eğitim yapan okullara tavsiye edümiştir. Bunları okuyan yüzbinlerce günahsız öğrencinin Aleviliği bu bi- çimde tanımasından daha tabii ne olabilir? Bu ilıa- net ve bu büyük ayıptan öğrenciler ve Güner Ümit sorumlu tutulabilir mi?.. Güner Ümit'in İnterstar tele\ izyonunda vaptığı gaftan sonra. kitlelerin sokağa dökülerek haklı tep- ki göstermeleri hatırlanmalıdır. Yine 1994 yılında Ankara Ayrancı Lisesi'ndedin dersinde ortaya çıkan olay. 21 Subat 1995 tanhin- de Ankara 100 Yıl Kılıçarslan Lisesinde. öğret- men Selçuk Selçuk'un Alev i öğrencilere "Siz Al- lah-kitap tanımazsınız. ben Sünni öğrencilerle özel bir şey konuşacağım..." diyerck Alevi öğ- rencileri zorla sınıftaıı çıkannasından sonra (Cum- huriyet gazetesi) 100. Yıl semtinin toplunis.al bir ça- tışmanın eşiğine gelmesi ve benzen sayısız olayın sorumlusu. hepsi taınamı bölücü. gerici faşizm yan- lısı olan bu yönetim anlayışının sonucudur. Zomnlu din dersleri uygulaması. 6 Nisan 1949 yılında Türkiye'nin imza atarak kabul ettiği ve ta- raf olduğu insan Haklan Evreıısel Bildirgesi'nin 18. madde.şinden ba^ka 26. maddenin son paragra- fında. "...Eğitim, insan şahsiyetinin tam gelişme- sini ve insan hakları ile temel özgürlüklere say- gının «üçlennıesini amaçlamalıdır. Bütün ulus- lar. ırk ve dinler arasında anlavışı. hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletler'in barışın korunmast yolundaki çabalarını geliştir- melidir. Anne ve babalar. çocuklarma verilecek eğitimin türünü seçmek hakkına sahiptirler!.." demektedir. Bir yandan bu içerikte evrensel bir sözleşmeye imza atarak 'çağdaşlık' cakası atmak. diğer yan- dan ihanet ve bölücülüğii yasa maddesi yaparak ri- yakârlık yapmak. bize Osmanlı mirasıdır. Oysa bu yöntem,Osmanlrnın sonuolmuştur. Başkalannı al- datmak peşinde olanlar. sonunda kendini kandırdı- ğını fark ettiği nde çok geç olmuş. fakat faturayı da- ha çok toplum ödemiştir. Kul ve ümmetten oluşan bir toplumun oluşturulması. yönetilmesi çok daha kolaydır. ama yönetmek adına bu denli ihanetin he- sabını vermek. bu denli kolay olmayabilir. Unutmayalım ki Mustafa Kemal'in "Hayatta tek gerçek yol gösterici bilimdir, fendir" 1 sözü ye- rine "Tek mürşit Allah'tır" diyen din tacirleri. Milli Eğitim Bakanlığı'nı ele geçirerek "milli iha- net bakanlığı" lıaline getinnişlerdir. Dolaylı ihanet birliği 12 Eylül yönetimiyle başlayan "ülke nüfusu- nun yoğun bir dinsel öğretimden geçirilmesi " (Türk Islam Sentezi) uygulaması ilebirlikte. zorun- lu din dersleri. Kııran kursları inıam-hatip okulları - şubcleri. ilahiyat fakiiltclcrinın sayılarının arttırıl- ması. akıl almaz ölçüde parasal kaynak sağlanma- sı vb. çabalar politikalar, dine ; İslama hizmet ya da "Tanrı'ya olan ödevlerin yerine getirilmesi" şeklindeki değerlendırme aldatmacadır. Kaldı ki ülkemizde bireylerin dini görev lerini yenne getir- melerini engelleyen hiçbir uygulama ya da siyasi tavır yoktur. Tam tersine. "Bu ülkede İslama zulmediliyor" diyenlere. toplu olarak insan yakmaya değin her türlii 'özgürlük' verilmiş ve siyasal iktidarlarca her zaman korunmuşlardır. Amaç. Mısır, Arabistan. Kuveyt, Cezayir gibi ılımlı birTürk-İslam cumhunyetinin kurulmasıdır. Türkiye'nin rolü. emperyalizmin silah deposu ve Ortadoğu petrollerinin ABD adına koruyucu rolü- dür. Emperyalizmin Türkiye'ye verdiği rol budur. Bu da ancak akıldan. bilimden uzaklaşmakla ve dogmanın egemenliğini benimsemekle olasıdır. O nedenle Islam sentezci politikacılar ile yeşil ku- şak projecilerinin tehlikeli uvıımu. çıkar birliğine da- yanmaktadır. Bin yönetecek, diğeri sömürecektir. Ne yapılmalı? Gericilik sistematiğinin önemli bir ayağı ve te- meli olan bu yasa maddesinin pratik sonuçlan. ay- nı zamanda ülkeye egemen olan kokuşmuş sistemin beslendiği bataklıklardan biridir. O nedenle siste- me egemen olanlann bu yasayı kendiliklerinden kaldırmaları beklenmemelidir. Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri olarak de- mokrasi güçlerine teklif ettiğimiz "zorunlu din derslerine karşı demokratik haklarımızın kul- lanılması ve eylem yapılması" önerimizi yinele- mek istiyorum. Bu derin sorunun çözümü için top- lum bilgilendirilmeli. en geniş kamuoyu desteği ile 24. maddenin kaldınlması dayatılmalıdır. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Dik Durun Ulan! Yıllardır Londra'da yaşayan yazar Oı+ıan Suda gelmişti Ankara'ya. O anlartı. Bizim evdeyiz, eşi Sevgi de var. Or- han Suda dedi ki: - Hiç unutmam, 1987 yılıydı, Selda Bağcan'te birtikte Londra 'ya gelmiştiniz. O çahp söyledi, sen de konuşma yap- tın. Bin kişinin karşıjında ne dedin biliyor musun? - Ne dedim? - Ben korkağım! dedin... Demişimdir, öyleyim. - Sen böyle bir konuşma dinlemedim! Bin kişilik bir kala- baltğa, bu konuşmayı yapabilmek... Orhan Suda, pazartesi akşamı Atatürk Kültür Merkezi'nin büyüksalonunu dolduran kalabalığa. llhan Selçuk'un yap- tığı konuşmayı dinleyebilseydi, daha çok etkitenir, keyifle- nirdi. ilhan Selçuk konuşurken. yer yer kendimi tutamıyor. kah- kahalar atıyor. ellerim patlayıncaya değin alkışlıyordum. Me- te Akyolla yan yanaydık. Onümüzde Oktay Kurtböke var, dayanamadı Oktay: - Ne kadar çok konuşuyorsun Mustafa? Ne yapayım ben böyleyim. llhanın konuşmasını dinleme- dim, yaşadım. 12 Martlardan az sonraydı: Doğan Avcıoğlu bir gün, Ata- türk Bulvan'nda karşılaştığımızda: - Küflü'denpara aldım, dedi, gelsana biryemekısmaria- yayım! Cebindeki tomarta paraları gösteriyordu. Bulvar Palas'a girdik, rakıları söyledik. Kafamda gördük- leri işkenceler vardı. llhan, llhami Doğan hangisi daha çok işkence görmüştü? Bunları öğrenmeyeçalışıyordum. Dışa- nya duyumlar geliyordu, Doğan Avcıoğlu'nun cebinden di- laltı ilacı 'Isordil" çıkmış. Bunu gören işkenceciler: - Elimizde kalır! diye, işkence yapmamışlar... Konuşmamızdan sonra, satır arasında bir şeyler yazdım. Doğan Avcıoğlu. sonraki bir görüşmemizde: - llhan çok kızdı! dedi. "Ekmekçi'ye çok konuşmuşsun!" diyor. Pek bir şey de yazmamıştım oysa. llhami'yle (Soysal) uzun uzun konuşmuştum sonra, O'nun arabasıyla koca An- kara'yı dolaşmıştık. Yeni Ortam daydım. llhaminin de, Ye- ni Ortam'a yazmasını istiyordum. Kemal Bisalman asıl ko- nuşmamı istemişti. llhami yazmak istemiyordu. - Ben bu ışkenceleh yaşadıktan sonra yazı yazamam! di- yordu. Ne yazacağım? Ben insanlığımdan utanıyorum! - Sen niye utanacaksın, asıl işkenceyi yapanlar utansın. Asıl, onlar insan değil... Anlatıyordu: - Helaya götüruyoriar, ayaklanm zincirli.Güç bela işimigö- rüyorum. Pislikler, zincirlere bulaşıyor. Öylece yatağa giri- yorum... Ikı saati aşan dolaşmadan sonra, llhami yazı yazmaya ra- zı oluyor: - Pekiazizim, diyor, yazacağım'. Bir gün Kemal Bisalmandan bir telefon: - llhami Soysal'ı ara, O'nun görevine son verdiğîmi bildir! - llhami'yi ben aramam. Sizde telefonu var, siz arayıp. is- tediğinizi bildirin. Ama. sonucunu da düşünün! Telefonu kapatıyoruz. Gazetenin Ankara Temsilcisiyim, sözümde gözdağı var: "llhami gıderse ben de giderim, ona göre ha!" demek istiyorum patrona... (Bunu ilk kez yazıyo- rum). Hey gidi günler... llhan Selçuk'u yalnız dinlemıyorum, yaşıyorum. Konuşu- yor: "Insanın insanlaşması kolay olmamış. Ptecantropus Erec- tus, yerde dört ayak üstündeyken ayağa kalkmış. Bu, bin- lerce yıl, ne binlerce. onbinlerce yıl suründükten sonra ger- çekleşmış. Dört a; '"k üstündeyken birgün ikileşir. Bugün bir arkadaş yazısında anımsatıyor; böyle şeylerden pek hoşlan- mam; ama, o anıyı ırdelemek istiyorum. Ziverbey'e götür- dûklerizaman. gözlerım kapalıydı. Üzehmde birsiyah kaban vardı. Biryerde araba durdu Birbahçe içinde olduğumu tah- min ettim, çünkü kapılar açılıp kapandı. Birisi: - In! dedi. Tabii, ellerim ayaklanm bağlı. Ve arabadan inerken önü- mü görmediğim için, ne kadar eğilırsem o kadar gorebilir- mişim gibi bir sanıyla arabadan iki bükiüm indim. Ikı büklüm yünjyor gibiyim. Kendi kendime: - Dik dur ulan! dedim ve dikildim. Şimdi bunlan anlatırken, güzel anılar olarak dile getirebi- liyoruz. Askeriik anılan gibi, arkadaşlık anılan gibi, işkence anılan da zaman geçince ballanabilir. Bunlan anlatırten, iş- kence görmeyenlere karşı bir ayncalığı varmış gibi olursu- nuz. Ama, hayır öyle değil. Insanın ödü kopuyor. (Burada kahkahalan koyuverdim! M.E.) Ben hepiniz gibi korkanm, tembelleşirim, kaytannm. koyun olurum, akrep olunım, as- lan olurum. Siz ve ben birbütünüz. Ben sizdenbiriyim. Hiç- bir ayncalığım olmadığı gibi sizden ayn olarak hiçbir erde- mim de yok. Kendimi bu onur ödüiüne başlangıçta. onurya- zarlığı ödülüne layık görmedim. Kitap Fuarı 'nı yöneten dost- larla tartıştık. 'Bir tek koşulla bunu kabul ederim, o da hep birtikte, açık oturumlarla. toplantılarla karşılıkh fikir alışve- rişleriyle ve benden çok daha onurlu dostlarla paylaşabile- ceksem, o zaman haydi bir şey yapalım...' Eksik o/mayın, benı yücelttiniz, gönendirdiniz. Ama, onümüzde daha, uzun bir yaşam var. Yaşam, bir gün olsa bile gene uzundur. Üç yıl, beş yıl olsa gene uzundur, bir hafta olsa, yine uzundur. Çok uzun bir süreç gibi yaşanması gerekir bir günün. O bir günün de bizim yaşamımız olduğunu unutmamak gereki- yor..." llhan Setçuk, bu toplantının jübilesi yapılan bir futbolcu gibi düşünülmemesi gerektiğini söyledi. "Sahalardan ayn- lacağımı kimsedüşünmesin" dedi. (Uzun alkışlar, kahkaha- lar). "Daha çok gol atacağız, daha çok gol yiyeceğiz. Yeni leceğiz, yeneceğiz. Yeryüzü tarihi. haklılann yenilgilerıyle do- ludur. Her yenilgi, tarihin bir sayfasını açar. O sayfalar biri- kir, yenile yenile en sonunda yengıye dönüşür..." Halit Çelenk'in "yürek vurgunu" yüzünden katılamadığı "llhan Selçuk'un Onur Gecesi" çok güzel geçti. Ankara'dan kalkıp gittiğime değdi. Selçuk, geceye katılan sanatçılara, konuşmacılara teşekkür etti, şoyle dedi: "Bütün bunlar benim için şükranla karşılanacak büyük onuriar. Ama onümüzde uzun bir süreç var. Korkuyorum, acaba ben de döner miyim. satıhr mıyım, yıkılır mıyım diye. Onümüzde sınavlar var. O sınavlan da elbirliğiyle aşmak ge- rekiyor..." Ben. asıl buradan dönenlere, yıkılanlara seslenmek isti- yorum: - Dik dunjn ulan! BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Halk dılinde ayçiçeğinevenlen ad. 2/ Yanarken güzel koktugu için tütsü olarak kullanılan ağaç... Marmara bölge- sinde bir göl. 3/ Temelitaklideda- yanan sözsüz oyun... Asma kü- tüğü. 4/ Köydeki işlerin elbirliğiyle bitirılmesı... "\\n biziz. — bizde- dır" (Hasan Dede). 5/ Yüz. çehre... Matematikte kullanı- lan sabit bir sayı. 6/ Yaban- cı... Halk edebiyatında aruz ölçüsüyle yazılan şıır türle- rinden biri. II Seyrek dokun- muş bir rür kumaş... Kuzu se- si. 8/ "Anüsle ilgili" anla- mında kullanılan sözcük... lskambilde bir kâğıt. 9/ Ka- fatasının biçımine bakarak insanın karaktenni ve zihin- sel yeteneŞini inceleme. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Erkek gömleginden esinlenerek yapılmış kadın gömleği. 2/ Fiil... Zerdüşt dininde ateş tannsı. 3/ Oklava. 4/ Bir gös- terme sıfatı... Bakırın simgesı... Büyük tonajlı taşıtlar imal eden bir Alman firması. 5/ Sarısabırdan elde edilerek özel- likle parfüm sanayısınde kullanılan özüt... Silindirbiçimin- de tahıl amban. 6/ Bir aydınlattna aracı... Dünya edebiyat- çılannı bir araya getirmeyi amaçlayan kuruluşun simgesi. II Dağkırlangıcı... Bir nota. 8/ Hındistan"da büyük toprak sahibi prenslere verilen ad... Bir kımsenin başkalarında yarattığı izlenim. 9/ Akdenız yöresinde yaşayan insanlarda görülen kansızlık hastalığı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle