28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İM199S PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 OLAYLARING Ü N D E M MUSTAFA BALBAYffler, DEP'lüere jmıiil arayışında > AKSÖY .NKARA - Azmhk hü- netı Vurma girişimkrini dürer Başbakan Tansu ler'in destek istediği ba- Kürt kökenli bağımsız lletvedlkrıvk yaptığı rüşmede, cezaevinde bu- ıan esVi DEP'likrin duru- jnun gindeme geldiğibil- rildi. Görüşmede. bölge- rindekunsanhaklan ihlal- rinin öıknrnesını isteyen iirt köknli milietvekilk- nin DEP'hknn serbest bı- ıkılıp brakılmayacaklannı armalar üzerine. Çilkr'in. u konuda Batı'dan gekn kştirikn dikkate aldıklan- ıı, gümrik birliğı sürecini ehlikeye atamayacaklannı. \hmet Türk, Sedat Yurtdaş *'e Orhan Doğan'ın serbest Dirakılmaları için formül arayışındı olduklannı vur- guladığı savlandı. AzınlıV. hükümeti kunnak içtn pazarlıklannı sürdüren Çıller'in. CHP'den ayrılan Kürt kökenli bağımstz mil- ktvekilleriyk ayn av n görü- şerek destek istediği büdı- rildi. Görüşmede. bölgekrinde insan haklan ıhlalknni dile getiren Kürt kökenli bağım- sız mılletvekikri. azmhk hükümetıne koşullu destek \erebikcekkrini belirterek Çilkr'den şu takplerde bu- lunduklannı belirttiler. "Bölgemizdeki insan hak- lan ihlalleri giderek arttnak- tadır. 2 bin 500"ün üzerinde köy boşaltılmıştır. Yaklaşık 350bin insan evsiz kauıuştır. Bu insanlann tekrar evleri- ne geri dönmeleri için ciddi çaiışma yapdmahdır. Baa fa- ilimeç.hulcinayetleri devletin gerçekleştirdigi NÖnünde ckMi bulgular vardır. Bun- lar araştırılmalıdır. Bölge- mizle ilgili iyi niyetinizi hü- kümet programına yansıtır ve insan haklan ihlallerinin önlenmesiyönünde iyi niye- tinizi belirtirseniz, güvenoy- lamasına kabul oyu %eririz.*" Çtlkr'in bu sözlere, *I)e\letin faili meçhul dna- \etlere kanştığı iddialanna inanmıyorum. Cinayetler b> rcr birer aydmlatılıyor. Bo- şalan köyler koııusunda da Olağanüstü Hal Bölge Vali- liği ciddi bir çalışma başlat- tı. Mağdur olan insanlann sayısı ile geri dönülecek olan güvenli köyler saptanmaya çalışılıyor. Bu konudagerek- Bçauşmayapıhyor" yanıtinı verdiöı öârenildi. • Baştarafı 1. Sayfada Insantn aklına, "Acaba terör, daya- nıklı tükeiim malı, gtda maddeleri ve benzer ürünlerin Güneydoğu'daki ba- yiliklerinin kapanmasına neden oldu da..." gibi kötü düşünceler geliyor... A- ma olsun, bu nedenle bile olsa, kendi- lerinı Türkiye'nin her şeyinden sorumlu hisseden işadamlanmtzın bölgeyı do- laşması olumlu bir gelişme. Sabancı, Diyarbakır'da yaptığı ko- nuşmada özetle şunları söyiedı: "Bu sorunun çözümü için ne gereki- yorsa yapılsın. Dünyadaki örneklerine bakılsın. Ingiltere'de, ispanya'da nasıi oldu, onlara bakılsın..." İyi niyetle. medya yayımlasın. gaze- teler büyütsün diye söylenmiş süslü sözler. Klasik bir Sabancı mantığı. Kokteyl tarifi yapar gibi banş tarifi yapti, "Sade- ce askerle olmaz" dedi. "Kim nerede, nasıl yaptıysa bunu getirin, gerekirse iîhal edin" dedi. Gece de Diyarbakıriı işadamlanyla birlikte yemek yediler. Türkçe ve Kürt- çe türküler eşltğinde halay çekip eğlen- diler, iyi ettıler. "ŞamdanSa" kadar lüks degildır ama. olsun... Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahke- mesi Savcılığı. Sabancı'nın yaptığı ko- nuşmayı. "incelemeye değer" bulmuş ve çalışma başlatmış. Savcılık, polisin video bant kayıtları- nı istetmiş. Büyük olasılıkla dinleyecek- ler ve "Bunda bir şeyyok" diyecekler. Sadece inceleme bile olsa. bu aşa- Barış-Sa.madan sonra Sabancı'nın da "DGM ödüllü" olduğunu söyleyebiliriz. Böyle bir gezi iyi, güzel de işadamla- rımız bu sorunun gerçekten çözümlen- mesini istiyorlarsa önce Ankara'ya uğ- rasınlar ve izlenen politikaya bir göz at- sınlar. Ardından da DGM'lerde açılan dava- lan şöyle bir incelesinler. Başkentte, "Bask" deyınce "baskı", "IRA" deyince "hurra" anlaşılıyor. Başbakan Tansu Çiller, son olarak Güneydoğu kökenli milletvekillerine, "DEP'lilerin birkısmını cezaevinden çı- karacağım" sözü vererek destek bul- maya çalışıyor. Öyle bir politika uygula- nıyor ki Güneydoğu kökenli milletvekil- lerine hangi rol verildiğinde oy artacak- sa o seçiliyor, Cezaevi gerekiyorsa cezaevine, Mec- lis gerekiyorsa Meclis'e... Türkeş'e hoş görünmek gerekiyorsa DEP'liler asılmalı. Bölge milletvekilleri- ne hoş görünmek gerekiyorsa DEP'ltle- re asılmalı. Böylesine ilkesiz, kaypak ve ahlaksız bir politika. Aslında buna politika da denmez. Sorunun silahla çözüleceğini düşü- nenleri birtarafa koyalım. Onlarla ışimız yok. Hükümetteki bu ılkesizlik, konu- nun sağlıklı tartışılmasını da engelliyor. Önce genel ölçekle bakalım. Yeni Dünya Düzeni (YDD), gelişmiş ülkeler arasında sınırlan kaldırmayı, "kıta dev- letler" oluşturmayı öngörüyor, gelişme- miş ve gelişmekte olan üikeler arasına ise daha çok sınır koymayı. YDD'nin emperyalist mantığı budur. Bu gerçeği tüm açıklığıyla görmedik- çe, neTürkiye Kürt sorununu çözebilir, ne Azerbaycan'la Ermenıstan arasm- daki huzursuzluk giderılebilir, ne Bal- kanlar'a banş gelir, ne Ortadoğu'dakı cetvel devletleri arasındakı kan davası durur, ne Guatemala'daki iç savaşın so- nu gelir, ne Ruanda'daki ortaçağ man- tığı son bulur, ne Filipinler'de üç bin adayayayılmış, 80 dil konuşan insanlar birbirini anlayabilir... Kürt kimUği... Son dönemde moda haline gelen bir yaklaşım daha var: - Kürîlere kimliğini verelim. istediğin yere çek. Bu konuda Ba- tı'dan gelen baskılar ve Türkiye'de Ba- tı'ya dayanarak sürdürülen "Kimiiğimi- zi verin, yoksa Avrupa'ya şikâyet ecfe- riz" politikası var, İnsan haklan evrensel bir kavramdır. Sınır tanımaz. Bu tür istemler, içişlerine karışmak otarak yorumlanamaz. Yapıl- ması gereken, "Vay, bıze niye kanşıyor- lar?" diye teryat etmek değil, "Bunda haklıiıkpayı var mı?" sorusunu sormak- tır. Ancak bir terör örgütünün, sırtını Av- rupa'ya dayayarakAnadolu'da. Türk ve Kürt kanı dökmesine kimlik arayışı de- ğil, kimlik bunalımı denir. Batı ülkelerinden gelen uyarılar "art niyetli", "emperyalist polıtikanın uzan- tılan" da olabtlir. Ama aslolan bu değil. Bizim kardeşliğimiz. Bugün Türkiye'de, terör, insan hakla- rı, siyasi çözüm, siyasi tartışma, iç po- litika, dış politika kavramlan birbirine girmiş durumda. Olaylara sanki netlik ayan bozuk bir fotoğraf makinesinin vizöründen bakı- yoruz. O zaman da birinin hayalet gibi gördüğü bir şeyi. diğeri beyaz bir bulu- ta, bir diğeri elinde çiçeklerle koşan genç kıza, bir diğeri büyük bir kayanın arkasına gizlenmiş silahlı askere benze- tiyor... Türkiye, dünyadaki gelişime paralel olarak, karşılıklı çıkar çerçevesi içinde, emperyalist bir tutum izlemeksizin, ilk aşamada, Bulgaristan'la ve Gürcis- tan'la sınırını coğrafi bir çizgiye indire- bilir. Aynı şey zamanla. Sunye ile de dü- şünülebilir. Ancak. kendi ıç banşını sağ- layamamış bir ülkenin bunlan öngör- mesi çok güç. YDD'nin dünyaya banş getirmeyece- ği görülüyor. Bu polıtikanın ikiyüzlülüğü çokgeçmeden anlaşılacak. Fransa'nın nükleer denemeyapmasına gelişmiş ül- keler sessiz kalacak. nükleer silah ça- lışmalarını bildirmiyor diye Kuzey Ko- re'ye baskı yapılacak! Yüzyılın başında emperyalizmin oyu- nunu bozan Anadolu'ya, yeni bir yüzyı- lın başında yine böyle bir işlev düşüyor... Kırk paranın kırk yıllık hatu-ı • Baştarafı 1. Sayfada h bir kuruş Senı de. onu da görme>eli ne ka- dar çok olmuş. Biliyor musun sen benim ilk aritmetikdersimsinde. Anımsa. Baba sormuş- tu. - Bir lira kat; kuruş? Çocuk hemen yanıtladr. - Yüz kuruş baba. - Afferin, peki bir kuruş? - Kendın dedın va. bir kuruş. Yani bir kuruş bir kuruş. - Hayır. Bir kuruş kırk paradır... Peki son so- ru. iki buçuk kuruş kaç para? Çocuk sınıf çahşkanı. Yanıt gecikmedı: - Yüz para baba. Ödülüm de sendin. Baba çocuğun eline kırk para tutuşturdu. Bir kuruş yani. Yani seni. Kırk paranın kırk \ıl hatın olurmuş. Seni kırk sekiz yıl sonra bir kez daha görünce içım ısındı. Beş kuruş Merhaba ılkokul harçhgım. Yıl 1948. Beş kuruşum, sen anlarsın beni. Şimdikikr zor an- lar. Harçlık dedikse, günlük değil. haftalık. A- ma<;enede finncı EmiaAmca'dan bir simit al- dıgimdatükenmezdin.Behiçağabeyimdenbir karamela aldığımda da tükenmezdin. Ama ka- lan da meyveli gazoza yetmezdi tabii. O yüz- den hiç sevmediğim sade gazoza fit olurdum. Ammsadın mı? Bir gün karameladan vazgeçip, simitten artakalan sen"k bir vışneli gazoz de- virdiydim. Tadı hâlâ damağımda... On kuruş Fotoğraftaki küçük kardeşin olmalı. Belkı de çocuğun Küçücük. Zaten 1957 doğumlu ol- duğu yazıyorüstünde. Ben senı özledim aslın- da. Ammsadın mı? Gene 1948'dı herhalde. An- nem seni. koskoca seni tutuşturdu elime. Bir de bakır sahan. Gittim Heh acı Necati'den ya- nm kilo yoğurt aldım. Üstünü elıme sıkıştırdı. Epey bir paraydı üstün. E%e geldim üstün yok. Annem beni her zaman etkikyen o koca ma\ i gözlerini büyütüp "Nerde bunun üstû? Doğru söyk, kızmayacağım*' dedi. Çocuk işte. Kay- bettiSinı söykmekten korktu. Yalan kıvırdı. Çocuğun kıvırdığı yalandan ne olur. Çabuk çıktı ortaya. O tokat... Hımmm. benim kadar senin de suçun var bunda on kuruş '. Ama ge- ne de se\indim senı görünce... Yırmibeş kuruş Ah benim ilk suçum. ilk sırnm, ilk günahım. Babamın cebinden tırtıkladı|ım ilk para. (So- nuncusu iı;in. yakalanacağım güne kadar daha beş altı yıl geçecek). Seni hep ^enhklerk anınv sıyorum. 14 Mayıs 1950 seçimkrine hazırla- nan Türkiye'de küçücük bir Ege kasabası ilk si- yasal mitıngle çalkalamrken. sen sessizce Ter- zı Sadık'ın cebinden benimkine aktanlmıştın. Ammsadın mı? Anımsadığım en eski ve en sevgili arkadaşım Tülayia birlikte bütün gün seni Vıarcamıştık da tüketememiştik. Kalanını Der\iş Teyze'nin evinin kerpiç du\arındakı kovuğa saklamıştık. Ertesi gün de "Aaaa, biri buraya para kovmuş... Bir para buldum küiii- mindir. sahibi yoksa beeecnimdir"diye bir te- rane tutturup seni legalize etmiştik. Hay allah >irmibeş kuruşum, kırk beş yıl geçmış aradan. Ama seni hemen tanıdım. Elti kuruş Ne tuhaf. çok az yerin var anılanmda. Bel- ki de I952~de hâlâ çok para oluşundandır. Se- ni bir dedikodudan anımstyorum. "Ortaokula yenigelen Fransızcaöğretmeni.Şehir kulübün- de >idosu elli kuruştan bezik ONnuyor" demiş- tı bınkn. Babam da "Vay canına" dercesine dudak büküp hayretini belirtmiştı. Bir de ilko- kulu binncılıkk bitirme ödülü olarak eli sıkı Ce\det Amcam seni elime sıkıştırmıştı. Pek sevindi\dim. Senk ılgili bu kadar. Bir lira Oooo ıkiniz birden karşıma çıktınız. Büyük olan senı iyi tanıyorumtabii. Sen de beni anım- sarsın elbet. Bütün bir ortaokul dönemi boyun- ca haftahğımdın sen benim. Ama sen benim için geçim sıkıntısının da habercisisin. Tuhaf bir paraydın sen bir lira. Anımsa 1952'de. se- ninle bir simit kemirip. üstüne bir a> ran yutup. Rum kilise^inden bozma K i Sinema 24 Ktsım tekmilı birden ~Yüzbaşt Amerika'*yı seyreder- dım ve üstüne gene de bir şeykr kahrdı. Oysa daha iki \ıl sonra 1954 sonlannda antk bine- maya gideceksem ya ayrandan ya da simitten \azgeçmek zorundaydım. Yani bıraz bereket- siz miydin ne? Ama olsun seni gene de dostça anı\orum. Küçüğünü ise anımsamıvorum bi- le. En azından anım yok onunla İkibuçuk lira Hah haaa, seni nasıl unuturum ikibuçuk li- ra. Senı nasıl unuturum "lise bir" haftalığım. Hem sen şimdi çalıştığım bu gazetenin o yıl- lardaki tek sütunluk bir haberisin. Ammsadın mı. fotografınla birlikte kısabırhaberdi: "Ye- ni ikibuçuk liralar çıktı. Halkyeni bozuk para- y» "nal gibi' büyük buklu. FHhakika üç tanesi bir araya gelince pantolon cebî, kesf gibi aşağı sarkıyor"... Nasıl toplumsal eleştın ama... Beşlira Enflasyonun ilk piçi sen de... Ammsadın mı. o günkrde çalıştığım gazetede maaşımın kü- suratııu senink vermeye kalktılardı Muhase- beciyk tartıştıydım. "Bunun on tanesi bir ok- ka.Nerdetaşıyayım benbunu'" dediydim. Alın- dın mıydı o gün. Affedersin. Ne biİeyim senin aslında bayağı haysiyetli bir para olduğunu... Bak ne diyeceğim, 1983'te seni yenikmişkr. Gülme gülme. 1974'teki senin görkemin, ağır- lığın. gösterişin nerede. 1983 versiyonunun pu- la dönmüş yoksulluğu nerede... Sen galiba onurlu bozuk paralanmın sonuncususun. Se- vindim senink yeniden karşılaştıgıma... On - Yirmibeş - Etti - Yüz liralar Kusura bakmay ın. 1980'den sonrabir seçme yapmak zorunda kaldıydım. "Çanakkale Eti- pi bir konutta mı otursam, yoksa yurtdışında mı?" sorusunu "yurtdışı" diye yanıtladıydım. On iki yıl sürdü bu "sürgün.'" Arada da sız pi- yasaya dökülmüşsünüz. Ne tanıyorum sizi. ne de anımsıyorum. Kusura bakmayın. Laf ara- mızda anımsanmaya değeceğinızi de düşün- müyorum... Ama yüz liray a bir çıft sözüm var. Sen ki benim ilk maaşımsın. 1958'de ünvversi- te yanşıl tatilinde Yanbastı Zeytinvağı Fabri- kası'ndan atdığım aylıksın. Ne olmuş sana' 1 Bu onursuzluga nasıl katlandın. Pul olmuşsun. pul. Yazık... Beş yüz lira Hey bücür!.. Metal beşyüzüra sana söylü- yorum. 1966'da anam tek taş pırlanta yüzügü- nü volladıydı bana. Parası yok. Son ziynetk- rinden birini gözden çıkarmış Oğlan okusun diye. Onu sattım 500 Hraya. Elime koskoca bir kağıt para tutuşturdular. Kimse bozmadığı için, Kapahçarşı'dan kaldığım pansıyona, Tünel'e yürüyerek gıttiydim. Yuf sana be !.. Yirmi iki yılda ne hak gelmışin. I989'da üretilmişine baktım baktım da utandım. Bir kutu kibrit bi- le etmiyorsun, sonra utanmadan hâlâ parayım diye dolanıyorsun ortalıkta... Haysiyetsiz... Bin lira Ey sen küçücük bozuk para. ey sen bin lira. Bana Türk milliyetçikrini anımsatıyorsun. Durmadan şanlı geçmişkri ile öğünüp. yaşa- nılan sefilliğe. rezilliğe gözlerini yumanları anımsatıyorsun bana. Benkı "Mor binliklerisı- ralamış cüzdanına'" denilen günkrin çocuğu- yum. Spor Toto'da ilk ve son kez kazandığım 1969'da, payıma iki tane sen'den düşmüştü. Bayram etmiştim. Yemiş yemiş bitirememiş- tım. Geçen gün cebimden gene sen düştün. Üşendim, eğilip almadım. Hâlâ evde. yatak odasında. halının kenannda öksüz çocuk gibi yatıyorsun. Yat yattığın verde. Pek bir işe ya- ramıyorsun nasıl olsa. İkibınbeşyüz lira Bak senden hâlâ hoşnutum. Galiba işe yarar bozuk paralann alt sının en azından şimdilik sensin. Kartal - Pendik minibüsknnde ortahk- tasın. Seni diknciye\erince yüzünü buruştur- muyor. Beyliğin ne kadar sürerbikmem. Ama yat kalk bugününe dua et. Ama çabuk dua et. Dua bitmeden sen de pula dönmüş olabilirsin. Burası Türkiye. yann değil. yarım saat sonra paranın pul olmasına kimse şaşmaz. Onbin lira Bir adına bak. bir de boyuna. Gümbür gum- bür ötüyor adm: On - bin - lira'... Ya boyun po- sun. Ninem seni hıç duymamış. dahası hayalinı bile görmemiş. Annem metal para olarak hıç tanımadı. Oğlum çok kısa bir dönem harçlık olarak tanıdı ve artık o da seni adamdan say- mıyor. Şimdilik senink bir ekmek alınabili- yor. Geriye bin lira kalıyor ve genellıkk bozuk para yokluğundan fınncılar senin üstünü vere- miyorlar. Ama hiç olmazsa bir ekmek... filan deyip şişınme. Kımbılir daha kaç a\ sürebile- cek bu ekmek saltanatın Sonrasını git yüz li- ralara. bin liralara sor. Sen de fotoğraflarda bir anı olacaksın. Üstelik yakında. Sana ısınma- dan. doğru düriist kullanmadan. senin üstüne anı binktiremeden seni unutacağız on bin lira. Vırmibeş bin lira Dilim varmıyor sana hoşgeldın demeye. Da- ha yenism. Bugün doğdun. Kocamansın. Nal gibi. Sakın şişinme. Sakın kendini nimetten savma. 1971'de çalıştığım gazeteye bir reklam ^lo- ganı bulmuştum: "Bir Hraya bir fıle dolmuyor ama bir Yeni Ortam alınıyor" demıştim. Pat- ron pek beğenip 100 lira pnm yazmıştı. Şim- di de senink bır Cumhuriyet alınabıliyor. Sa- nınm göriip göreceğin devlet de bundan iba- ret. Aman kendi değerini bıl yirmibeşbin lira. lknde. yani bir kaç vıl (yoksa ay mı?) sonra sen de pul olan paralar kervanına katıldığında çocuklanna anlatırsın. "Bir zamanlar" dersin. "Benimle bir Cumhunyet aunırdı." Sonra da ekkrsin: Ne günterdi onlar... Başbakan Çiller, Türk-Iş'e yeni bir öneride l>ıılıııınuuh H Baştarafı 1. Sayfada yaklaşık 350 bin ışçinın sürdür- düğü grev nedenıyk sonuçlandı- nlamaması üzerine dün gün bo- wnca. işçikn razı edecek bır for- mül üzennde çahştılar. Ahnanbil- gilere göre görüşmede taratlar herhangi bır oran üzerinde tartış- madılar. Meral. işçilerin bmkmış alacaklannın vüksek enflasyon nedeniyle erozyona uğradığmı.bu kaybın gidenlmesıni ve ödemele- rin zamana yayılmadan yapılma- sını istedi. Hükümetın. Meral'in ıstemme ılımlı baktığı, ancak ke- sin yanıtm, Aykon Doğan'm \ap- tıracagı hesaplamalardan son- ra verileceği öğrenildı. Hükü- met temsılcileri, fark ödeme- lerınin 1996'yakalmadan>a- pılması istemınınkarşılanma- sı durumunda ise ekonomık dengekrm bozulabıkceğını söykdıkr. Bakanlar. fark öde- mekrinın 1996'yayayılması- nın planlandığmı bildirdıkr. DYP'lı bakanlar. Bayram Meral'k yaptıklan görüşme- nin ardından Başbakanhk Ko- nutu'nda Çiller ile yaklaşıkbır saat görüştüler. Daha sonra Meral. Çilkr'ın çağnsı üzeri- ne Başbakanhk Konutu'na git- tı. Bu görüşmede. Türk-tş'e öneri sunmayanÇiller' ın.ülke sorunlanna ve terörle müca- dek içinekonomık dengelerin önemine dikkat çektıkten son- ra bakanlanna dönerek. "Ar- kadaşlara yardımeı olun, ra- kam verin. bu iş bitsin. Türk- Iş'inteklifini dedikkate alarak bemençauşmayapın.Yann ve- ya ertesi gün bir araya gelin" dediğı öğrenildı. ÇıHer'm u\ a- nsı üzerine, Meral'in. "10 ay- dırhesapyapıyoruz. Enflasyon ortada. İnsanlar 7 mihon 200 bin lira ücret ahvor. Gİecekon- du kirası 5 mihon lira. Bunla- nn insan gibi yaşama olanağı yoktnu? Memurlan,emeklUe- ri debunakatın" görüşünü di- le getırdiğı belırtildı. Meral. toplantının ardından yaptığı açıklamada. "Sayın Başbakan. bu işin bitirilmesmi is- tediğinisöyledLancakbir önerige- tirmedi. Hiçbir ilerleme olmadı. Bakanlanndan. yeni bir öneri ha- zıriamalannı istedi. Bizim tavrı- mızda bir değişiklik olmamıştır. Biz sorunun masa başındaçözüm- lenmesinüstivoruz" dedi. Gazete- cikre dün akşam verdiğı yemek sırasmda da "Sayın Çilkr olduğu sürece. işçilerin sorunlannın ço- zülmeyeceğine inancım kesinleştT diyen Meral. Başbakan" a. toplu- sözleşme görüşmelerinın tıkanma sürecınde geçen 10 ay boyunca görüşmedıği Türk-tş'i. ancak hü- kümet bunalımı üzenne sıkışınca dinkmeye razı olduğunu vurgu- layarak sitem ettiğini de bildirdi. Çılkr de görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, bütçeden tüm yatınmlar için 90 trılyon liralık kaynak ayrıldığını. işçmin istedi- ği miktarın ise 120 trilyon lira ol- duğunu savundu. Bu sözkn üze- rine Meral'den. "Hesaplannu dogrudefjl'" yanmnı aldığını söy- kyen Çiller. Türk-lş'in istediği zam tutannın da aynı düzeyde ol- masınm ülkeyi tıkayacağını ıleri sürdü. Sorunuçözmeye kararlı ol- duklannı, ancak işçilerin memur- lardan 3 kat, emeklikrden 4-6kat, Bağ-K.uremeklılenndende 16kat fazla ücretaldığını sav unan Çilkr. "Herkesi bütün olarak düşünme- mu la/ım. Birinin diğerinden me- suüyeti var. Memurun. emeklile- rin maaşuıı arttıracağız. Aynı pa- ketin içinde vapacağu bunu. İşçi- terimizi kucaklay arak. bu konuyu çözüme götürmek için elimi/den gelen her şeviyapmava kararhyız. Onerimizi arttıracağız" dedi. Türk-ış Başkanlar Kurulu ve Kamu Koordinasyon Kurulu'nun Başbakanhk Konutu'ndakı top- lantıya çağnlmaması da somut bir öneri sunma girişimi bulunmadı- ğınm kanıtı olarak gösterıldi. Maliye Bakanlığı'nın da Çıl- ler'in talımatı üzerine memur ma- aşlarına. 19%'da. tüm yıla vayıl- mak üzere yüzde 78 oranında ar- tış yapılması yönünde bir çalışma başlattığı öğrenildı. Yetkilıler. 1996 bütçesı çerçevesinde ilk aşa- mada memurmaaşlanna vüzde 50 oranında artış yapılmasmm gün- deme geldığini anımsatırken "Sa- yın Başbakan'ın talimatı doğrul- tusunda, zam oranını yükselten bir seçenek hazırladık. Maaşlara getecekyıiyüzde 78oranındazam verilmesi programlamyor. Ancak. tüm artışı yılbaşında veremeyiz, herhalde >ila yayacağız" dedıkr. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ziya Halis. toplu iş sözkş- mesi görüşmeknnin "ilgisiz" ba- kanlarca yürütüldüğünü belirte- rek. kendısıninverıne, Orman Ba- kanı Ekincı'ninbu konuda görev- kndınlmesını ekştirdı. CHP ve kendısının çalışan kesımkre olan sıcak yaklaşımının Çiller'i rahat- sız ettiğini iddıa eden Hahs. "Tüm bu olumsuzluklann nedeni Sayın Tansu ÇiUer'dir. Lmanm Ekincî bu konudaki girişimlerini sürdürür ve olumlu sonuç alır, Bö>lece toplusözleşme uvuşmaz- lıginıçözen bir Orman Bakanıola- rak tarihe geçer" dedi. DİE'de çalışan 67 işçmin de dün greve çıkmasının ardından. grev- dçki işçi sayısı 331 bin !69'ayük- seldı. Ankara'da arevde olan işçi- lerin bugün Türk-lş Genel Merke- zi önünde toplanarak eösteri ya- pacağı bıldinldı. Türk-ış yönetici- leri. eykmın amacınm toplusöz- kşme görüşmekri ve grevler ko- nusunda sendıkalarm izlediği po- litikalara destek vermek olduğunu belırttıkr. JENERATOR TEKNOLOJISINDE BİRJENERASYON ÖNDE ^ GERÇEK • Baştarafı l. Sayfada DİE rakamlannın bir diğer çarpıcı yani ise okulların açılmasıyla birlikte harçla- rın yüzde 132.9, ders ki- taplannın yüzde 117.9, okul dergilerinin yüzde 83.3 oranlannda artmış ol- masıdır. Eylül enflasyo- nunda kültür etkinliklerinin artış oranı ise yüzde 26.6'dır. Bu dört rakamın anlamı, okuma ve kültürel etkinliklere katılma ola- naklannda var olması ge- reken "eşitliğin" varsıl ke- simler lehine hızla ve ka- patılamayacak biçimde bozulmakta olduğudur. Tansu Çiller'in seçim kaygısı ve siyasal hesap- lar sonucunda KİT zamla- rını "çözmesi". toplusöz- leşmelen bağıtlamaya "yanaşmast" ve bunu izle- mesi kaçınılmaz olacak "seçim ekonomisıne" yö- nelmesi durumunda. za- ten geleneksel olarak ey- lülden yüksek gerçekle- şen ekim ayı enflasyonu- nun yüzde 20'lere varaca- ğı endişesini doğurmakta- dır. Süreğen enflasyonun üç haneli rakamlarda yük- seterek gitmesı, bır yan- dan zaten yaşama sıkıntı- sı çeken emekçi kesimler için yaşamı "yaşanamaz" duruma getirirken bir yan- dan da Türkiye'nin. ba- ğımsız olduğu zaten soy- lenemeyen ekonomisıni gıderek artan ölçekte dışa bağımlı kılacaktır. • • • Banş tek seçenek tstanbul Haber Servfei - "Hoşgörü.banşın veniadıol- sun" cümksi, 1993'teki Hoşgörü Konferansı Bildir- gesı'mn son sözüydü. Geçen vıllar içınde bu dikk ne ya- zık kı gerçekkşmedi. Aynı cümle. dün İstanbul'da baş- layan Hoşgörü Sempozyu- mu'nda bu kez Dtşışkn Ba- kanı Erdal İnönü tarafından yınelendt. Cumhurbaşkanı Sükyman Demirel de "İn- sanlık. şerçekten savaş değil hanş istivorsa. banşa hazır- lanmaktan başka çare ve se- çeneğimız kalmadı" dedi. Hoşgörü Yıh'nın uluslara- rası nıtelıktekı son büyük toplantısı. dün Sabancı Cen- terdabaşladı. LNESCOTür- kıve Mıllı Komisvonu ık Ga- latasaray Cnıversıtesı'nceor- taklaşa düzenlenen "tstanbul Hoşgörü SempozyuımTna, 18 ülkeden yaklaşık 50 uz- man ve din adamı katıhvor. Sempozyumun açüış töre- nınde konuşan Cumhurbaş- kanı Demirel. Türkiye'nin dört yıl önce Peru ile birlikte önerdiğı "Tolerans Yıh" fik- rinin, Birkşmiş Milktkr ta- rafından destekknmesinden ve gerçekkşmesinden mutlu olduğunu söyledi. Cumhur- başkanı. 21 yüzyılın eşiğin- dekı dünyada küreselkşme, yeni düny a düzeni. dünyakö- yü. ıletişim devnmi ve bilgı çağı umutlan verilirken. ay- nı dünyanın pek çok yöresin- de banş ık sav aşın. umut ile umutszluğun. güven ık kor- kunun, refah ile yoksulluğun bır aradavaşandığım.yeni tür bir ırkçıîığm, yabancı düş- manlığınm. etniktemizlık ve soykınmın sürüp gıttığmi vurauladı. F G AVILSON Avnjpa'nın en büyük jeneratör üretcısı FG. Vv~ILSON, sektöründe dün/an<n üç büyvklen a^Sında yer almaktadır. Çünkü FG WILSON'nm modem teknoloji ile orettığı bütün Jeneratörier, raholennden bır "jenerasyon" daha öndedır... • Dızel jeneratörde 6 kVA'dan 5000 kVA'ya kadar zengın çeşıt • Yılda 25.000 adet üretım kapasftes'*, m 140.000 m2 'ye yayılan üreîım tesısıen, • Bu dev tesıslerde fa'ışan )600'ün üzennde uzman eleman, 9 Uretımın °/c 90\na ulaşar, ve / 50 ülkeyi kapsayan ıhracatıyla. îngıltere'nın en büyük 100 ıhracatçsı arasında... TÜRKİYE GENEL DİSTİRİBUTÖRÜ • 1989-91-94 Yılları İngiliz Kraliyet /hracat Başarı Ödülü Sahibi 1991 1994 • 5-8 Ektm Hilton Convention Center Elektrik / Elektronik '95 Fuan'nda. TARMO TARIM MOTOR SANAYİ ve TİCARET A.Ş. Suyukdere Caddesc. Bentek /} Merkezt No- 4712 Mecıdiyekor B0300-ISTANBUL Tel: (0212) 267 34 20 - 27$ 23 48 Fax- (0212) 272 38 10 E N G I N E E B I N G L T D
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle