Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 1995 PERŞEMBE
10 DIZIYAZI
'Kamu yararı' ilkesini ön planda tutan çalışmalar çıkar çevrelerince 'bozgunculuk' olarak görülüyor
Odalar 'potansiyel teWike'•*HL ^ - eskk
I ^ / • öteden
l \ / | berıhep
I ^U I ''siyase-
-JL. T m tin için-
de" yer aldılar. Ancak bu,
hıçbir zaman. anayasadaki
son değişiklikte özgür bıra-
kıldığı gibi •'bir siyasi par-
tiyle ortak hareket etmek."
ya da yine siyasi partılerle
ortak aday beÜTkmek şek-
linde olmadı. Odalar. buna
gereksinme de duymadı.
Meskk odalannın öteden
beri hep siyasetin içinde yer
almaları. kendi uzmanlik
alanlanndakı konularda.
mesleğin ve ülkenin genel
çıkarlannı savunmak ve bu-
r.un için de aym genel çıkar-
lara aykm gördükkri politi-
ka\e uygulamalara karşı ta-
\ ır almalanndan kaynaklan-
dı Yöneticiler. zaman za-
man bu tavırlan "uyarıcı"
bulup değerkndirme olgun-
lugunu gösterdikr. Ama ço-
gu zaman da yine odalarda-
ki bu tutum "siyaset yap-
mak". "meslek dışı faali-
yetkrde bulunmak" ya da
"bozgunculuk vapmak"
şeklınde tepkiyk karşılandı
Yıne. meskk odalarınn
kendı bilımsel \e kamu ya-
ranna. ılkekrıne bağlı dc-
ğerkndırmelerı sonucunda
Türkıye'de "yanlış" olarciK
gördükleri \e önkmeye ça-
lıştıkları uygulamalar za-
manla öyksıne çoğaldı kı.
bunlara her kar^ı çıkışlann-
da gıderek ba^ka çevrekr-
den de ekştın almaya başta-
dılar
Haksız suçlamalar
Özellikk uzmanlığın ve
kamu yarannın günümüzde-
ki yaşamsal öneminı kav ra-
yamayan \ e uzun erimlı dü-
şünmek yenne "günü kur-
Şehir plancilan Ülkede izlenen politikalar TOBB
veyaTÜSİAD't nasıl ilgilendiriyorsa meslek odalarını
da en az o kadar ilgilendiriyor. Hele kı bu oda, kent
sorunlan gibi her yönüyle politik süreçler içeren bir
konuda mesleki sorumluluklar da taşıyorsa.
Ziraat mühendîsleri Tarım topraklannın
yağmalanmasına devlet önayak oiduğunda, bunu
eleştirmenin 'devlete yönelik amaç dışı faaliyet' olarak
yorumlanmasına ve baskı uygulanmasına olanak
sağlayacak bir anayasa metniyle karşı karşıyayız.
Meslek odalan öteden beri kendi uzmanlık alantannda mesleğin ve ütke çıkartannın korunması doğrultusunda etkin tavır aldılar.
1978 yılında TMMOB'ye bağlı mimar ve möhendislerin Istanbul Karaköy meydanında otopark yönetmelîğinin iptali için yaptıklan
eylem de bunlardan biriydi.
bu yöndekı çahşmadan dev-
letin kuruluşlarının etkilen-
memesı ıçın. '"kamu görev-
lisi mimar ve mühendisk-
rin oda üyeliği" şartı kaldı-
rıldı.
işte bu yeııi anayasal du-
rum. meskk kuruluşlan ara-
sında özellikle üyeleri ço-
ğunlukla "kamu kuruluş-
larında çalışmak zorunda
olan" odalan derinden etkı-
ledı.
Mühendislerin
çabası
Bunlardan Ziraat Mü-
hendisleri Odası, hemen
tüm üyelen kamu görevhsi
olmasma rağmen. üyeleri-
nin "demokratik meslek
dayanışmasına" verdigı
önem nedeniyk 12 Eylül
Anayasası'ndaki "hakları-
nı'V.) kullanmadıklan, ya-
ni baskılara \e "anayasal
olanağa" ragmen meslek
kuruluşlannda üye olarak
kalma direncini ve duyarlı-
lığını gösterdikleri meskk
odası oldu.
Ziraat mühendiskrininbu
"kamu yararına" tutumla-
n, odalannın 12 Eylül'den
sonrakı dönemde de y ine ka-
mu yaran çizgisini ödünsüz
izkmesinde en önemli kat-
kıyı getirdi.
Işte. böyk bir sürecın so-
nunda ve anayasadaki "tu-
zağV 13 yıl göğüs gerilme-
sinin ardmdan, bu kez "de-
mokratikleşme" söylemiy-
k göndeme gekn anayasa
değişikliğmde aynı 12 Eylül
tuzağının yine sürdürülme-
sinı. "yıllann kamu görev-
lileri" olan ziraat mühen-
dîsleri haklı olarak büyük
bır tepkı ve dûs, kınkhğıyla
karşılıyorlar.
Siyaset hakkı
tarma" politıkalannın göz kamaşüncı
ve yanıltıcı çözümkrine kendilerini kap-
tıran kımı bılınçsız kesımler. meskk oda-
larını bu "direnişleri" \üzünden **ge-
lişme\i engelleyici kurumlar" olarak
görmeye ve göstermeye başladüar.
Hatta. kimi zaman ele^tın doztınu da
kaçırarak yıne bazı "pariak" proje ve
uygulamaİan eles.üren odalan, "Bun-
lar, istemerükçüler!,." şekhnde. tarih-
teki yenilıklere kar^ı çıkan çapukulara
da benzetmeve kalkışan bu "rahatsız"
kesımler. medş adakı olanaklannı da kul-
lanarak kamuoyunda genel bir duyar-
sızlığın olusma^ma önayak oldular.
Örneğinbugün. İstanbul için "S.köp-
rüve ha> ır" dnen meskk odalanna kar-
şı "Bunlar I.koprüvede karşıydılar"
şekhnde tavır a\an kesırnlenn bılimsel
içerikten yoksun söylemkri daha etkili
olabıliyor. Yuzlerce ve binlerce sayfalık
araijtırma raporlanyla venı bir köprüye-
nne rayh tüp geçişin artık istanbul için
"\as.amsal zorunluluk" olduğu uzman
çevrekrce kannlanırken kımı sıyasetçi-
lerin \e duyarsız rant çe\rekrinin "Tı-
kanıkhğı 3. köprü çözecek, yetmezse
4'üncüsü de >apıhr" şeklindeki ger-
çekbılgikrden yoksun bırakılmış toplu-
ma daha "anlaşılır" gekn görüşlerı.
medyada çok daha güçlü \er alabiliyor.
Tarım arazisine f abrika
Benzer s.ekılde. örneğın tanm alanla-
nndakı vapılaşmaya \e özellikle bu tür
arazilerdekı sanaviîe^meye de yinebu ül-
kenın ve ulusun gekceğını önemseyen.
mesleki kaygılarla kars.ı çıkan odalar.
söz konusu s atırımları gerçekkştırenk-
rin "ekonomikve siyasalgüçleri" önün-
de seskrını yeterince duvuramıvorlar.
Söz gelimı. artık Türkiye'de To\ota-
sadi\e bir otomobil montaj fabnkasının
bulunduğunu ve .\dapazan"ndakı bu
fabrikada en son model Japon otolan
üretıkrek ülkenin daha da "modernleş-
tiğini" hemen herkes biliyor.
Ama bu fabrikanın ashnda 1. sınıf ta-
nm arazisinde kurulduğunu. üstelikbu-
nun "ilgili yönetmeliğin hukuk dışı
yoHa değiştirilerek" gerçekkstirildiği-
ni, Ziraat Mühendiskri Odası'nın ise
bu yasadışı is.lemeda\ a açtığmı, dava so-
nucunda fabrikaya olanak sağlayan vö-
netmelik deği^ikîiğmın yargı tarafından
iptal edıldiğını. bu nedenk de Toyotasa
fabrikasının aslında hukuken "ruhsat-
sız" olduğunu ve bö> ksi birçevre cina-
yetınin, sadece ucuza kapatılmış bir ta-
nm arazisinde ve tstanbul-Ankara oto-
yolu kenarında fabnka kurmak için ya-
tınmcmın diretmesi \ e devktin de bu-
na destek vermesinden kaynaklandığım..
acaba kaç kişi biliyor!.
Öte yandan, aynı tür yapılaşmaya ve
yağmaya karşı çıkan odalar için "Mes-
lekleriyle değil, siyasetle uğraşıyorlar
ve her şeye engel olmaya niyetlenerek
ülkenin ikrlemesini de istemiyorlar"
şeklınde özetknebıkcek yoğun propa-
gandalar ise devam edi\or. tşte böylesi
bir süreçte. özellikk "planlama" kav-
rammın giderek terkedıldiği bir dönem-
de. Şehir Plancıları Odası'nın anaya-
sa değişikliğiyk ilgili görüşkri ik yine
ülkenin tanmtopraklannın yağmauğru-
na hızla gözden çıkanldığı şu günkrde.
Ziraat Mühendiskri Ödasf nın aynı
konudaki görüşkri, ayn bır önem taşı-
yor. Bu iki odanm yanı sıra, günümüz-
deki arazi yağmasımn da "teknisyenle-
ri" olmamak \e kadastro politikasınvn
kamu v aranna bir bilımsel planlama sü-
recıne bağlı olarakbelirlendiğı Türkıye'de
mesleki hizmet yapmak için çaba gös-
teren Harita \e Kadastro Mühendis-
leri de bu tartışmamıza odanın İstanbul
şubesı yönetıcılerinin değerkndirmek-
rıyk katıhyorlar
Meslek alanlanndakı siyasetknni, ön-
celikle genel kalkınma v e kentksme sü-
reçkrinde ^planlamava sa\"ilı bir po-
litikanın benimsenmesi" vönündebe-
lirkyen Şehir Plancıları Odası'nın İs-
tanbul Şubesi yönetıcikri. 1982 Anaya-
sası'ndaki 1995 yılı değis.iklıkkrini "her
şeye rağmenyine de bir değişikliğin ya-
pılabildiği" gerekçesıyk umutlu bır
adımolarakgörüyorlar. Ancak. bunun dı-
şında daha iîerı bir olumlu değerlendir-
menİR yapılamayacagtw.beiirten plan-
cılar. "devleti miHeff#'ri"'Voruma>ı
amaçlayan mantığm devam ettiği"
şeklindeki genel saptamanın da altını çt-
ziyorlar. Sehir Plancılan Odası yöneti-
cikrine göre. katı kısıtlamalar içeren bu
anayasadaki "egeraen kesimin istediği
yönlendirmekr". ashnda de\ leti de ge-
îişmenin gensinde bırakabılır ve toplu-
mundaönünütıkar. Meslek Odalan'nın
toplumsal ikrkmeye katkı kov ma potan-
siyelkrinin "Oda yöneticikrinin siya-
si partilere üye olma" hakkıv la sınırlı
görükmeyeceâini anımsatan plancılar,
asıl olanın temel politikalann belirlen-
mesinde odalardaki biriktmkrin etkili
kılınması olduğu görûşündekr.
Odalara tehdlt
Yine anav asadaki
u
amaç dışı faaliyet-
te hemen ve yargılanmadan göre> den
alınma" şekİınde özetknebıkcek "teh-
dide" karşı, meskk odalarının kuruluş
amacı dışında faaliyetgöstermekrinin sı-
nmntn "belirsiz olduğuna" dikkat çe-
ken Şehir Plancıları Odası vöneticikri,
örneğin"Demokratikleşme müeadele-
si içindc yer almak amaç dışında gi>-
rülebilir >e görevden alınabilîriz" dı-
yerek kaygılannı dık getinyorlar.
Bunun dıçında. özelİıkk şehırplancı-
lıgı gibi kentlenn hemen tüm sorunlany-
îa ıç ıçe olan bır meskk alanında, top-
luma karşı sorumluluklarının gereğıni
yerine getırmeknnı "gü\ence>e ala-
cak" bır anavasa düzenkmesının \\ne
söz konusu olmadığını beiirten plancı-
lar. *yanlış politikalar nasıl TOBB ve-
\a TÎlStAD'ı ilgilendiriyorsa, meslek
odalarını da en az o kadar ilgilendiri-
yor" diyerek. odalar \e siyaset arasm-
daki doğrudan ilişkiye yönelik "resmi
degerlendirmelerde" gözknen "çifte
standardın" da artık >ona erdinlmesı ge-
rektigini savunuyorlar..
Kamu yararına karşı
anayasal çekinceler
Anayasadaki 135. maddede \e bu mad-
deninbaşhğmda, mebkkkurulu^larüçın
"kamu yararına çatışan" tanımımn
getirilmesi özel bir önem tas.iyor.Once-
ki anayasalardan da gekn \e buna bağ-
lı yasalarda da yine yer alan bu tanım,
meskk odalannm "özel cıkariar" ya da
"dar mesleki beklentiler" için kurul-
madığı ve bunu amaç edinemeyecekk-
ri anlamını taşıyor.
Çünkü asıl olan. mesleğin toplum ya-
rarına uy gulanmasını sağlay acak v e bu-
nu denetkyecek bir örgütknmeyi bu ül-
keye kazandırmak.
Nitekim. meslek odalan da 195O'lı
yıllardaki ilk örgiitknme dönemkrin-
den bu yana, "kamu yaran" eksenin-
den hemen hiç aynlmadılar. Bu politı-
kalannın yaşama geçınlmesinde ise,
özellikk "kamu hizmetinde" çalı^an
üyelerinin birikimindcn \e "misyonla-
rından" güç aldılar. Aynı hizmetknn
gerçekten kamu yaranna olması için,
yoğun çalışmalar yaptılar.
Ne \ar kı bu durum. özellikk kimı
önemli kamu kurumlannda gözknen
"özel çıkarlara dönük" dev kt hizme-
ti hedefkrı açısından gıderek "sakın-
calı" olmayabaşladı.
Sonuçta 1982 Anayasası'ndaki mes-
kk odalanyla ilgili 135 maddenın ba-
tjinda y ine "kamu yararına çalışan ku-
ruluşlar" ıfadesı yazılmasina karşm.
Ziraat MühendıskriOdası adınabu tar-
tıs.mamıza görüşkrini ıleten oda yöne-
tim kurulu üyesı Turhan Ceran.yapılan
sözde değışikhkkrde kamu kurumu nı-
telığındekı meslek kurulus.lannın yıne
"potansiyel bir tehlike" olarak görül-
düğünü belintıkten sonra. "siyaset hak-
kı" konusunda şu saptamayı yapıyor.
"TÜSİAD.TOBB gibi örgütler zaten
yasakları hiç dinkmediler ve her gün
siyasetin içindeydiler. Şimdi tlili durum
yâsalhalegeldi! \ncakTMMOB,Türk
Tabipler Birliği. Vçteriner Hekimler
Birliği gibi örgütlerin üyeleri ve yöne-
ticilerinin büy ük bir kesimi kamu gö-
revlisidir. 68. maddede bu göre\lüere
siyaset zaten yasak. Dolayısıyla. poli-
tika özgürlüğü yine yok demektir..."
Anayasamn böylesi bir anlayışla de-
mokratikkşmiş sayüamayacağını söy-
kyen ziraat mühendisi Turhan Ceran;
"Kamu görevlilerinin siyasi partilere
üye olması bu kadar sakıncalı ise, üst
düzey kamu görevlilerinin büyük bir
kesimi niçin daha önce siyasi partile-
re üye ve aday olmuş kişilerden secii-
mektedir" sorusuna yanıt verecek bir
anay asa yapımcısı anyor.
Benzer şekilde 129. maddede de dev-
let memurlannın hukuk devktindeki
"bağımsız yargı denetiminin dışına
çıkarılmasının" yine devktin bünye-
sındekt kamuyaranna olmayan kimi uy-
gulamalan "korumak" anlamına geldi-
ğinı anlatan Turhan Ceran, "Bu hüküm
sayesinde sırtını devlet içindeki bazı
güç odaklarına dayayan kimi kamu
görevlisi durumundaki kişilerin yol-
suzluk. rüşvet, yasa ihlali, insan hak-
ları ihlali gibi olumsuz tavırlan de-
vam edecektir" uyansındabulunuyor...
Yartn. Harita mühendisleri
ve sonuç
Kasparov, 14. oyunda Hintli rakibi Anand'ı yendi
Dış Haberler Servisi - Dünya Şampiyonu Garry Kasparov. Hint-
li rakibi Vis^anathan Anand'a karşı unvanını koruma mücadek-
sinde büy ük av antaj kazandı. Düny a Şatranç Şampiyonası'nın 14. oy u-
nunda Anand'ı yenen Kasparov. skoru 8.5-5.5 yaparak 3 puan öne
geçti.
Anand'ı 41. hamlede oyundan çekilmek zorundabırakan Kaspa-
rov'un iki puana daha ıhtıyacı var. 20 oyun üzerinden oynanan şam-
pıyonada 10 5 puana ilk ulaşan taraf kazanıyor. Beraberhkkr yanm
puan sayılıyor.
K.?sparov 14. oyunu kazandıktan sonra. "Şarnpiyonluk mücade-
lesi bitmiştir" dedı. Sampıyon olan taraf 1.5 mılyon dolarlık ödük
de hak kazanacak.
Beyaz. Garry Kasparov Siyah. Visvvanathan Anand
İskandinav Savunması
I.e4d5
Anand, 19. yüzyıl ve 20. yüzyıhnbaşlarında kullanılan romantik
bir açıtışı seçiyor. Şimdıkrde. ustalar arası karşılaşmalarda bu açı-
lışaçok nadir rastlanıyor. Anand. büyük bır ıhtimalk Kasparov "u şa-
şırtmak ve oyundsn önce yaptığı özel hazırlıklan engellemek isti-
yor.
100 Mhz 899$
ÇUANET100 Mhz
- 80486 DX4 / 100
- 100 Mhz HIZ
- PCI MAIN BOARD
- PCI I/O KART
- PCI EKRAN KARTl
- 4 MB ANA BELLEK
- 420 MB HARD DİSK
- 14" SVGA RENKLt MONİTÖR
- MOUSE + MOUSE PAD
cı
QUANET COMPUTER $212) 222 73 70 - 71
5 Vxd5
3. Ac3 Va5
4. d4 Af6
Paris'te 1858 yılında Morphy-Anderssen karşılaşmasıntn yedin-
oyununda yapılan e5 hamksinden çok daha iyi.
5". Af3 c6 '
6. Ae5 Fe6
Anand. Kasparov' un Fc4 tehdidini düşünüyor.
I. Fd3 Abd7
8. f4 g6
9. 0-0 Fa7
10. ŞhT
fS'k tehdit ediyor.
10 Ff5
I1. Fc4 e6
12.Fe2h5
13.Fe3Kd8
14. Fgl 0-0
15.Ff3Ad5
Beyazın saha avantajı var, ama siyahın pozisyonu da güçlü.
16 Axd5 e\d5
17. Ff2Vc7
18 Kcl f6
Anand. eS'teki beyaz attan kurtuluyor.
19. Ad3Kfe8
20 b3 Ab6
21.a4Ac8
22. c4
Kasparov. c4 oynamayı başarıyor. ama
Anand"ın pozisyonu hâlâ dinamikliaini koruyor.
22. ...vn '••
23.a5Ff8
24. cxd5 cxd5
25. Fh4 Ad6
26. a6 b6
afc'yı alarak c5 karesi rahatlatılabilir \ e mer-
kezdeki d5 piyonuyla zayıf düşen kalc guçlcn-
dırikbılir.
Kasparov. bir önceki oyundaki yenilgıden dolayı Anand'm içinde
bulunduğu psikolojık durumdan yararlanıp rakibinı ezmek ıstıyor.
Burada f6 piyonunu açmaza iterek Fh4 ve Kd8 ik spekülatif bır de-
ğıştoku^a uirmek ıstıyor.
~ 27. ...Ve6
Anand. Kasparov'un analizıne güvenerek komplikasyona girme-
yı reddedıyor. Ancak oyunu dışanda ızkyen uzmanlara göre, yanı-
hyor. Kasparov daha sonra yaptığı açıklamada, Anand"ın bu hamk-
sının falso olduğunu söylüyor. Anand'm atı alması gerektiöini bil-
dıriyor.
28. g4
Önemli bir hamk, çünkü beyazlara Ae5'in üstünlüğünü kullana-
rak siyahın pozisyonundakı zayıfbir kareye, f6 piyonuna saldın fır-
satını yaratıyor.
28.... h\a4
29. Axa4 Fa7
30. Kc7 Ae4
3l.Ae3Fh3
32. Kal 25
2İ. Fç4 F\e4
34. V\tz4 Vxg4
35.K\g4 Ad6
h4"tekı fil alınamaz. çünkü arkasından Kgxg7(şah) tehdidi var.
36. Ff2 Ab5
37. Kb7 Ke4
38. f5 Kxg4
39. Axg4 Kc8
Anand zor bir pozisyona gırdı ve taşlarının hareket sahası çok da-
raldı. Ama son hamksiyle d5 piyonunu kaybedıyor.
40. Kd7 Kc2
41.Kxd5
Anand oyundan çekiliyor. Kasparov bir pıyon önde. ikn çıkmış
birpiyonu \ar\c taşlannın hareket sahası daha fazla. Sıy ahın pozıs-
yonunda bazı zayıf noktalar var. örneğın. a7 ve b6 piyonlan.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
DenizVurgunları... \
Deniz'den son vurgunu Tansu Çiller yedı; Deniz'in -
sonradan ptşman da olsa- yaptığı bır iyilık, Tansu Çil-
ler'e, Yüce Dıvana giden yolları açmasıydı denebilir.
Tansu Çiller, ıktıdara hükümtuydü. Iktidardan düştü-
ğü an, kendısını Yuce Dıvan'da bulabılırdi. Süleyman Bey,
bunlan iyi btlırdı Başbakanlığı sırasında. hakkında SÛT
ruşturma önergelerı verildığınde. neler çektığinı bir o bi^
lirdı. Suat Hayri Ürgüplü bir gun •
- Süleyman Bey, Yüce Divan'a gıtmekten neden çeki-
niyorsunuz? Ben gittım, akianıp çtktım. Sız de aklarvrsı-
nız! demiştı. Süleyman Bey, ona şu karşılığı vermıştı:
- O mahkeme beni beraat ettirmez!
Peki. Süleyman Bey'ın "kızını" aklayacak mahkeme
nerede?
Denız'den asıl vurgunu yiyenter, SHP'lilerdi. Denız
Baykal, sekız bın uyelı CHP'sıyle, sekız yüz bın üyeft
SHP'-yı yurmuş, yerte bır etmıştı. Bugün SHP'nin bir top-
lu iğnesi bıle yoktu artık. Yapıları grtmış, yatağı, yorgarv
gitmiş, tumü CHP'ye taşınmtştı. Hikmet Çetin, Murat
Karayalçın, Onur Kumbaracıbaşı, Mümtaz Soysal
çırçıplak ortalıkta kalakalmışlardı. Mümtaz Soysal, ke»
nara çekılerek kendtni kurtardığına inaruyordu. Hikmet
Çetın, Murat Karayalçın'ı satırarasında suçluyor, Murat
Karayalçın da "Hikmet Çetın'e, CHP'nin yaptıklan hak-
kında rapor vermıştım!" dıyordu.
Onların yıne de tuzlan kuruydu. Ama SHP'yegönül ver-
mış, CHP'ye de bir türlü ısınamarnış 800 bın üye ne ola-
caktı? Hükümetten aynlması, hukümeti bozması kolay-
dı, arna SHP hükümetteyken, bürokrat kadroiara atadı-
ğı bır dolu ınanmış kışiye kim sahip çtkacaktı? Bunlar,
valiter, öğretmenler, polisler, belediye başkantarı, her de-
receden memurlardı. Bır lokantada, bir kahvede topla-
nıp bır kadeh içkilerini yudumiayaraktartışan. ülkenin ge-
lecegı üstüne özgürce düşüncelerinı soyleyen, partinıri
mıtınglerine katıtan, "mılitan" diyebileceğimiz kimseler-
di. Bunlann kökenleri, kavgalan, savaşımlan 1950 De-
mokrat Partısı dönemlenne değin uzanır, dayanırdı. Buni
lar, başsız kalmışlardı. Şimdı bunlann çoğu:
- Kime oy vereceğiz? diye kara kara düşunmekteydi»
ler. Buntara:
- Kime oy vereceksinız? Yeni partinize, SHP ıte birle*
şen CHP'ye! demesı kolay.
- SHP ıle birieşrvese, SHP'yı bir vurgunla vurup par{
tiyi ele geçirmese. oy oranı yüzde ikilere, üçlere inec&K
olan partiye ntye oy vereyim ki? derlerse, ne karşılık ve-
nlecekti?
Çok kişi, Ismet Paşa'dan beri notu kınk Bülent Ece-;
vit'e oy vermeyi bile düşünüyordu. Ne yapacaktı bu in-
sanlar?
Denız Baykal. bir türlü "hizip" liderliğinden çıkıp bir-
leştirici bır partı lıderi olamamıştı, olamayacaktı! Yıllar geç-
tı, bir gun Fikret Ünlü'nün evınde birlikte yemekteydik.
Deniz Baykal'la eşi. Teoman Erel'le eşi, Erol Çevikçe
ıle eşi de vardılar. Konu, yaklaşan SHP kurultayı, bu ku-
rultayda Denız Baykal'ın ne yapması gerektigıydi. Hint-
horozu Erdal Bey adaydı. ama Denız karşı çıkıp çıkma-
makta kararsızdı Ne yapmalıydı'' Teoman Erel:
- Vurun geçin! dıyordu. Ben soze karıştım:
- Neyı vurup geçiyorsunuz? Denız Bey, bir 'hizıp lide-
rı'd/r. ama bir parti lıderi kimliğıne kavuşmamıştır. Vurup
geçmelen, büyuk yanlış olur, SHP mahvolur!
Başka konuşmalar da oldu, Erol Çevikçe:
- Sayın Ekmekçi'yle bır yemek daha yemek gereke-
cefc.'dedı.
Ikincı yemeğı bır daha yemedık. Teoman Erel, Deniz
Baykal'ı destekltyordu, ama sevgıli Teoman birtrafık ka-
zasmda öldükten sonra, eşi Neşe Erel, Denız Baykal'ın
CMP'sine değil, Bülent Ecevit'ın DSP'sine girdi, yöne-
tım kurulu üyesı oldu
Denız Baykal, hinthorozu Erdal Bey karşısında, her se»
ferınde -çok az oy farkıyla da olsa- yenildi. ',
Banka soygunlannda, izlediğim fılmlerden bilınm; yüzi
len kapalı soyguncular, ellerınde silahlar:
- Kımse kıpırdamasın, bu bir soygundur! derler (Bu
J
,
nun konumuzla bir ilgisi yok).
CHP Kurultayı'na giderken. Deniz Bey.
- Hesap tamam! demiştı SHP'lı takımı "vurgun"u ye-
mişti. Kirnse kıpırdayamadı, şaşkın ördeğe dönmüştu!;
"Vurgun" sozcüğü, daha çok sünger avcılan için kulî
lanılır. Dıbe dalan süngerciler, denızden "vurgun"yerlef,
kimiyaşamı boyunca "yatalak"olur kalır (Bodrum'da. Gün--
doğan'davurgun yemiş bır sünger avcısını gördüm, koU
tuk değneğıyle dolaşıyordu).
Kışıyi asıl düşündüren şey, "uyum hukümeti" adı al-
tındakurulacak bir "örtülü MC" ıktıdannda ilerıcilenn ne
olacağı. cezaevlerinde yatanlann nasıl çıkacakları. Te-
rorie Savaşım Yasası'nın 8. maddesinın nasıl ortadan kal-"
dınlacağı...
Necdet Uğur, Yapı Kredi Bankası Yayınlan arasınd4
çıkan "Ismei Inönü" adlı yapıtında, Ismet Paşa'nın bir
türlü aşılamadığını söyler. "Keşke aş//ab//m/ş olsaydı*
der. "Siyasal Felsefe, Siyasal Uygulama Etkileşimi" baş-
lıklı bölümde şöyle der.
"Inönü, gündelık politikanın iniş-çtkışlanndan pek er-
kılenmezdi. Kısa donemde başan kazanmak için küçük
hesaplaryapanlan, fırsatçılan, tanhe karsı sorumsuzluk-
ları hemen tanırdı. Ortlara güvenmez, saygt duymazdı. Za-
rarlarını önlemeye çalışırdı. 0nun için onemli olan tarih-
sel gorevıne ters duşmemektı. Bu uğurda göze almaya-,
cağı tehlike, meydan okumayacağı güç yoktu.
înönü, bızdeki tarihten gelen ılericı, yeniltkçı devletan--,
layışının belkı de son temsılcisiydı. Çağın gensinde kal-
mış düşünce ve ikşkilerin karşısına çıkmayı görev bilirdi.
Bu tür malzemeyi politikada sonuç almak için kullanan-
ları affetmezdı.
inonu, demokrasinin kurucusu. konıyucusu, geliştiri~
cısıydi. Ötekı partıiere, hükümete, Meclıs'e esırgeyerek
bakardı. Onlara ofkesı, çoğu kez en değer verdığı eseri-
ne zarar geleceği korkusundandı.
tnönu, bır politikanın gucünü, toplumunyerleşıkçıkar-
larına uyumundan aldığınt çok lyı bilirdi. Ama gerektığin-
de, değışen toplumun beklentilerine yoi açmak için yer-
leşik çıkarlara karşı çıkmaktan kaçınmazdı...
... Inönü yaşıyor olsaydı, kendi kendimizi yönetmeye
hazırolmadığımızı duşunenlere, tarih bilıncinden yoksun
olanlara dünyayı dar eder, bızlerı daha yukarı bır uygar-
lık çızgisine koşmamız için zoıiardı..."
B U L M A C A SEDAT MŞAYAM
SOLDANS4ĞA-.
1/ Sazlık. kamış-
lık.2/Muhtemel...
Çelik comak oyu-
nuna ve bu oyun-
da kullanılan değ-
neğe verilen ad. 3/
Eğik, meyılli ..
"— görmez çeş-
mümüz endışe-ı
ağyardan" (Fuzu-
h). 4/ ABD'de bır
eyakt... Hıçbir ışe
yaramadan yok ol-
ma. 5/Türkmüzt-
ğindebırmakam.
6/Biroyunyadafılmdedın-
lenme siiresı... Düşünce 7/ \B_
Akıllı... §ık. lüks ve gösteriş-
h gıy ım tarzı. 8/ Yağı alınmıs.
sütten ya da yoğurttan yapı-
lan peynir... Buzul ıle kar ara-
sındaki katmanda bulunan
kısmen pekışık taneli kar. 9/
Bellı bir yapıtın ya da yaza-
nneğkndirıcı ve gülünç tak-
lıdı... lsraıl'ın plaka ışareıı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1' Bır adamm yanında bulunanlar. vardakçılar. 2/ Mes;
1960'lardadoğan \e daha sonra 'reggae'ye dönüşen Jai
ikamüzıği. 3/ Ya;>sı gümüşkülçesı... Rütbesız asker. 4/'
ınan lekesi... Bır tür yün örgüsü. 5/ Gıysilerın kol. yaka. ı
kenarlanna dikıkn şent ya da kaytan... Eski dilde kap
Ceylan.. Kuçük erkekkardeş. "II Yayla çıçeğı. 8/ Neon
mentinın sımgesı... Çölde, çadırda y aşayan. 9/ Soluk b
su... lskambıl oyunlannda kâğıt atma sırası.