Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3EKİM1995SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
3 2 . A N T A L Y A A L T I N P O R T A K A L F İ L M F E S T İ V A L İ ' N D E N N O T L A R :
Aııtalya Festivali ldıııliğim anyor
YTCDt SAYAR
ANTALYA- 32.Antalya Film Festivali 1
Ekim pazarakşamıyapılanaçılıştöreni ile
başladı. Türk sinemasının eski ve yeni şöh-
retlerini buluşturan festival. bu yıl yeni bir
atıiımm eşiğinde. Önceden açıklanan fes-
tival programında kendini belli eden bu de-
ğişimin festivale yeni bir kimlik kazandır-
ma hedefıne ulaşıp ulaşamayacağmı önü-
müzdeki günler gösterecek. Şu anda ger-
çek bir iyi niyetin varlığından söz etmek
olanaklı. Ne var ki. i!k günün sonucunda.
iyi niyetin pek de yeterli olmadığı. bu iyi
niyetin mutlaka deneyim ve bılgi ile des-
teklenmesi gerekliligi ortaya çıkıyor.
Bir festival için çok hayati olan temel ko-
nulara aynı ilgi göstenlmezken. festivalin
4
*görkem"i geneön planaalmıyormuşkay-
gısı festival konuklannın pek çoguna ege-
men.
Festival. bu yıl ilk kez belediye tarafın-
dan değil. yeni kurulan Altın Portakal Kül-
tür ve Sanat Vakfı tarafından düzenleni-
yor. Vakfın Başkanı Belediye Başkanı Ha-
san Subası. Başkan Yardımcısı ise Yasar
Sobutay.
Festivale yeni bir kimlik kazandırmaça-
bası içinde olduğugörülenYaşar Sobutay 'a
en önemli desteği Genel Sanat Yönetmen-
lığıni üstlenen Mustafa Avkıran (Antalya
Devlet Tiyatrosunun eski müdürü) sağlı-
yor.
Avkıran. Antalya'nın ciddi bir film fes-
tivali kimliği kazanması için elınden gele-
ni yapıyor. Festivalin yan programlan-geç-
mış yıllann programlan ile kıyaslandığın-
da- son derece zengın. Muhsin ErtuğrulSi-
neması'na aynlan bölümde "*Bir Millet
l yanıyor". "Bataklı Damın Kızı AyseT ve
"Şehvet Kurbanı" filmlerinin gösterisi.
Muhsin Erhığnıl üstüne Prof. Alim Şerif
Onaran'ın konferansı. Necdet Mahfi Ay-
raTdan anılar. Gökhan Akçura-Cemal Ün-
lü'nün hazırladığı taş plak dinletisi ve
Muhsin Ertuğrul filmleri fotoğraf sergisi
yer alıyor.
"Türk Sinemasında İlkler"dizisi içinde
yer alan söyleşilerde Muharrem Gürses,
Eşref Kolçak, llhan Arakon, Turgut Ören
gibi emektar sinemacılar anılarını anlata-
cak. Söyleşilen Agah Ozgüçyönetecek.
Bu^ılınOnurÖdülüsahibi Erol Taş adı-
na düzenlenen bölümde ise sanatçının üç
filmi (Yılanlann Öcü. Duvarların Ötesi.
Diyet)göstenliyor. Ne yazik ki. şuanadek
Erol Taş"ın bu programa katılıp katılmaya-
cagı belli değil.
Erol Taş ile ilgili söyleşiye katılacağı ön-
ceden açıklanan Hülya Koçyiğit de Antal-
ya'ya gelmedı. Söylentilere bakılırsa. ge-
çen yıllarda Antalya organizasyonuna kat-
kıda bulunan bazı sanatçılann. festivalin
boykotedilmesi yönündebirgirişımleri ol-
muş. Ama bu çabalann pek sonuç verdigi
söylenemez. Bir kaç "star"ın festivalde
görünmemesiyle festivalin başansız oldu-
ğu görûntüsünü yaymaya çalışan birkaç
magazin muhabiri olacaktır kuşkusuz. ama
festivalin başan ya da başansızlığını kuş-
kusuz başka yerlerde aramak gerekiyor.
ikinci günde bir yargıya varmak erken
olmakla birlikte ilk ızlenim olarak festi-
valde iki anlayışın yanyana yer aldığı ve ne-
redeyse birbiriyle yanştığı söylenebilir.
Bu anlayışlardan biri Sobutay ve Avkı-
ran'ın Antalya Festivali'nı gerçek bir film
festivali yapma kaygılan, diğeri ise eski
yıllardan süregelen "panayır" anlayışının
devamı olarak tanımlanabilir.
İkinci anlayış. festivalin başansını ma-
gazin basınında aldığı yerie. düzenlenen
gösterilerin "şatafat"ı ileölçerken. Antal-
ya "ya yeni bir kimlik kazandırma çabasın-
dakiler film gösterilenne. yan etkinliklere,
sinemanın ön planda tutulmasına önem ve-
riyorlar.
Programda yer alan çok sayıda panel
Türk sineması için önem taşıyan konulan
gündeme getiriyor ." Türk Sineması'nda
senarist-kamera-ışık ilişkisi". "Türk Sine-
ması'nda Müzik KavTamı". -Türk Sine-
masında KadııT. "Türk Sinema Tarihr.
"Sinema ve Devlet". -Sinema OkullarT
konularındaki panel ve söyleşilerde çok sa-
rürk sinemasının eski ve yeni
şöhretlerini buluşturan festival, bu
yıl yeni bir atılımın eşiğinde. Ciddi
bir film festivali kimliği kazanması
için çaba gösterilen festivalin yan
programlan- geçmiş yılların programlan ile
kıyaslandığında- son derece zengin.
Bennu Gerede Ayşegiil Aldinç. Mehmet Aslanruğ
yıda yönetmen. oyuncu. sinema yazarı.
besteci yer alıyor. Bu toplantılar için seçi-
len zaman ve mekânlann ne derece isabet-
li olduğunu, yaşayarak görecegiz. Kesin
olan bir şey varsa o da. festivalin "pana-
yır" olmaktan kurtulup. gerçek bir film
festivali olma yolunda önemli bir adım at-
tığı.
Ne var ki. sanki görünmez bir el bu
olumlu girişimlen baltalamaya çalışıyor.
Türk filmlerine aynlan saatlerin iyi sap-
tanmamış olması. eski yıllardaki anlayışı
çağnştınyor. Sanki bu festivalin esas ama-
cı Türk filmlerinin tanıtımını yapmak de-
ğil; film göstenleri tamamlayıcı bir yan
unsur. Örneğin dün eece izlediSimiz iki
film. "Gerilla" ve "Aşk Öiümden Soğuk-
tur"un göstenmleri. açılış töreni ile aynı
saate konmuştu. Açılış töreninde ise bir
film festivali için hiç de gerekli olmayan
Nükhet Duru. Sibel Can konsenne yer ve-
nlmişti. Allahtan festival konuklannın bü-
yük bölümü film gösterilerini tercihettiler
ve açılışa gitmedüer.
Daha büyük bir ayıp ise. festivalin res-
mi açılış töreninden önceki güne. 30 eylül
akşamına konan *Böcek"ve "SoğukGece-
ler" filmlerine yapılmış. bir gün önceden
gelen jüri dışındaki konukların bu filmle-
n görmeleri olanaksız hale gelmişti.
Tabıi. IstanbuPdan kaldınlanözel uçağın
hareket saatinin 04.00 olması. konukların
ancak öğleye doğru odalanna yerleşebil-
melerigibiteknikaksaklıklarkonuklan ilk
gün epeyce yordu. Ekonomik zorlukların
bir sonucu olduğu açikça belli olan bu tür
aksaklıkların (Kapanışgecesi de benzerbir
olayın yaşanacağı şimdiden görülüyor.
Odalanndan çıkmaları beklenen konuklar.
kapanış töreninden sonra geceyansı uçağa
gönderilecekmiş.) mutlaka önünün alın-
ması. gereksiz harcamalardan. gösteriş me-
rakından vazgeçilerek. festivalin özüne,
yanisinemaya vesinemacılaradeğerveren
bir yaklaşımın benimsenmesi gerekiyor.
Umalım ki. eskiden kalan bazı kötü alış-
kanlıkların silinmesi uzun zaman almaz.
programasyondaki bazı aksaklıklar festival
içinde onanlır ve gelecek yıla daha karar-
lı. daha net bir anlayışla hazırlık startı ve-
rilir. Bir film festiv ali için hiç de gerekli ol-
mayan "mahaJJe konserleri" . "saydam şi-
ir gösterileri". "Tenis rurnuvası ödül töre-
ni" gibi etkinlikleri program dışına çıkar-
mak gerekiyor. Bu yılki çabalan ile iyi ni-
yetlerini kanıtlayan festival yöneticilerinin
bu eleştirilerin iyi niyetinden kuşku duy-
mayacaklanna eminim.
32. Festivalin en önemli bölümlerınden
biri de, Ethem Ozgüven'in yönetiminde
hazırlanan Uluslararası Kısa Film ve Video
Festivali. Gerçekten de ilk yıl için çok
önemli bir başan elde edilmiş ve çok sayı-
da ülkeden ilginç kısa film ve video ör-
nekleriyle program zenginleştirilmiş. Bu
programın seyircisi ile buluşup buluşma-
dıgını ise önümüzdeki günler gösterecek.
Vfe filmler
Programda 30 eylül akşamı gösterilen
Kadir Sözen'in yönetmenliğini. Zafer
Par'ın yapımcılığını üstlendiği "SogukGe-
celer"i yukarda anlattığım nedenle izlemek
olanağından yoksun kaldık ne yazık ki.
Ama. Ankara'da izlediğım "Böcek"ın fes-
tivalin yüzakı filmlennden biri olacağını
şimdiden söyleyebilirim. ÜmitElçi'nin yö-
nettigi film, Erhan Bener"in aynı adlı ro-
manından başanlı bir uyarlama. Emekli bir
polis memurunun dünyasını. yalnızlığını.
korkulanni. zengin psikolojik gözlemle ak-
taran yapıt, beyazperdeye yansırken gü-
cünden fazla bir şey kaybetmemış. Ümit
Elçi'nin anlatımı fazla bir iddia taşımama-
sına karşın. basanlı. Recai Bey'in dünya-
sını büyük duyarlıkla yansıtan Halil Er-
gün'ün oyunu ise filmin en önemli öğesi.
Birzamanlarkanlıoperasyonlarakanşmış.
insanlan bir "böcek gibi gören emniyet
amiri Recai Bey'in insan yanını, sevgiye
susamışlığını ve insanlarla gerçek bir iliş-
ki kurmaktaki başansızlığını incelikli bir
oyunla yansıtmış Halil Ergün. Meltenı
Cumbul da sinemada geleceğı olan bir
oyuncu olduğunu kanıtlıyor kısa rolüyle.
Bu festivatde oyunculuk adına ciddi bir
yarışa tanık olacagımızı. jürinin bu dalda
çok zorlanacağını şimdiden söylemek ola-
sı. Dün izledigimiz "GeriUa" filminde de
Fikr^t Hakan'ın çizdiği kompozisyonun
son derece başanlı olduğunu gördük. Fil-
min diğeroyuncuları Ayşegül Aldinç, Meh-
met Aslanruğ, Tomris Oğuzaip'in de kat-
kısıyla TRT yapımı "GerUla"seyircinin il-
gisini ayakta tutmayı başanyordu. Osman
Sınavın nostaljik tatlar içeren "Yalan-
cı"dan sonra el attığı "polisiye" türünde en
önemli zaafı senaryo olmuş. Nuran Dev-
res"in televizyondaki "Suçlu Kim?" prog-
ramını çağnştıran senaryosu fılmin gerek-
tirdiği birderinliği vearkaplanı veremiyor.
izledigimiz filmler içinde bence en
önemlisi CananGerede'nin yönettigi "B"
ya da "Aşk Öiümden Soğuktur". Şarkıcı
Bergen'in dramatik yaşam öyküsünden iz-
ler taşıyan, ama kahramanı Belgin'e çok
daha farklı bir kimlik kazandıran Gerede,
bu ikinci filmiyle Türk sinemasının bir yö-
netmen kazandığını gösteriyor.
Türk sinemasının geleneksel yaklaşımın
aksine ne anlattığından çok. nasıl anlattı-
ğına önem veren çağdaş bir yönetmen/au-
teuer tavnnı görüyoruz "Aşk Öiümden So-
ğuktur"da. Fassbinder'in aynı adlı filmi
ile tematik bir ortaklık kuran Gerede. er-
kek kahramanının adını "AIi" koyarak ve
filmin biryerınde Belgin"e "Bütünerkek-
lerinadı AJi'dir" dedirterek. Fassbinder'in
aynı adlı bir başka filmine gönderme ya-
pıyor. Içerik olarak son derece Dogulu, an-
latım olarak ise Batılı olan bu filmin dün-
ya pazarlarına girebileceğini düşünüyo-
rum. Başroldeki Bennu Gerede. dramatik
zorlamalara kaçmayan. son dece yalın bir
oyunculuk ve belleklerde yer edecek bir
"mask"sergilıyor. Nicedeneyimli oyuncu-
nun altından kalkamayacağı bir ustalıkla.
Belgin'in değişimini, iç dünyasındaki fır-
tınalan. sessiz çığlıklar. küçük bakışlar ve
bilinçli bir beden hareketi ile sergiliyor.
Bennu'ya sinemamıza hoş geldin derken,
Kadir Inanır'ı da meslek yaşamımn en
güzel. en ölçülüoyunlanndan birini verdiği
için kutlamak gerek. Bakalım, bugün ve
yann izleyeceğimizdiğer filmler karşımıza
başka güzel sürprizler çıkaracak mı?
Siz neyi bekliyorsunuz?
• ' 1 *
DİLYA'da. İngilizce'ye giden yolda,
- engeller değil, kolaylıklar var.
Sosyal bir yaşantı
oluşturabileceğiniz
• özenli bir mekanda; öğrenme
yolunuzda her an yanıruzda olacak
İngilizce eğitim uzmanları sizi
en iyi yöntemlerle İngilizce'ye
ulaştıracak.
DİLYA
DİL KURSLARI •
"Language Land"
Hasanpaşa, AbcKilhalim
.Mcmduh Sok. rvo 9 Kadıköy
81310 İstaJÎbul
Tel:(0216)347 88 37
.418 48 13-347 87 23
Faks|0216)347 56 71
Hoşgörü sempozyumu başhyor
Kültür Servisi - Unesco Türkiye Milli Ko-
misyonu'nun düzenlediği 'lstanbul Uluslara-
rası Hoşgörü Sempozyumu' yann başlıyor.
Sempozyum siiresince hoşgörü konusunda ya-
pılan bölgesel ve uluslararası toplantılarda va-
rılan sonuçlar. öneriler incelenecek. değerlendi-
rılecek ve özetlenecek.
UNESCO Yürütme Kurulu'na sunulan Hoş-
görü llkeleri Bildirge Tasarısı ile Hoşgörü Ey-
lem Programı Tasansı üzerinde yorumlar oluş-
turularak, gelecekteki etkinlikler üzerinde öne-
riler getirilecek. UNESCO Türkiye Milli Ko-
misyonu. 1995 yılı Birleşmiş Mılletler Hoşgö-
rü Yılı kapsamında. hoşgörü konusunda yapılan
bölgesel ve uluslararası toplantılarda alınan ka-
rarlann incelenınesi ve özetlennıesi amacıvia.4-
6 ekim tarihleri arasında Istanbul'da uluslarara-
sı bir hoşgörü sempozyumu hazırladı.
Sempozyum 4 ekim günü saat O9.l5"te Sa-
bancı Centerda düzenlenecek açılış oturumu ile
başlayacak. Başkanlığını UNESCO Türkiye
Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. M. Oluş
Arık'ın üstlendiği açılış oturumuna konuşmacı
olarak Sakıp Sabancı. İstanbul Büyükşehir Be-
lediye Başkanı Recep Tavyip Erdoğan. Dışiş-
leri Bakanı Erdal tnönü. LNESCO Genel Mü-
dürü Federico Mayor ve Cumhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel katılacaklar.
Açılışoturumunun ardından saat 11.00'debi-
rinci oturum gerçekleştirilecek. Birinci oturum-
da Prof. Dr. Mümtaz Soysal'ın özel bir konuş-
mayapacak. Sunuşkonuşmasını UNESCO Tür-
kiye Milli Komisyonu Hoşgörü Yılı Komitesi
Başkanı Dr. Hıfzı Topuzun yapacağı birinci
oturumun konusu: "Başlıca ulusal, bölgesel ve
uluslararası toplantıların rapor ve önerile-
ri". Birinci oturumda: 12-16 Eylül 1994 tarih-
leri arasında Rio de Janeiro'da gerçekleştırilen
'Latin Amerika ve Karayiblerde Hoşgörü
1
*
konulu toplantı hakkında Rio Federal Cniversi-
tesi'nden Prof Dr. \ era Vidal. 27-28 Eylül
1994 tarihleri arasında Seul'da gerçekleştırilen
'Demokrasi ve Hoşgörü llluslararası konfe-
ransf hakkında UNESCO Kore Milli Komis-
yonu Genel Sekreteri Dr. In-suk Cha. 8-10 Ni-
san 1995 tarihinde Siena'da düzenlenen 'Hoş-
görü ve Hukuk Uluslararası Konferansı' hak-
kında Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakülte-
si Dekanı Prof. Dr. Niyazi Öktem. 21 -22 Nisan
1995 tarihinde Kartacadagerçekleştirilen 'Ak-
deniz Bölgesinde Hoşgörü Pedagojisi Dlusla-
rarası Konferansı" hakkında Tunus Oniversi-
tesi Bilinı Akademisi'nden Prof. Dr. Slim Lag-
mani. 1-4 mayıs tarihinde Yeni Delhi'de ger-
çekleştirilen 'Hoşgörü konusunda Asya ve Pa-
sifik Bölgesel toplantısı' hakkında Hindistan
Parlamento üyesi, sosyolog Dr. H. Aram. 28-
29 mart tarihinde Paris'te düzenlenen 'UNES-
CO nezdindeki Hükümetdışı Kuruluşların
(NGO) hoşgörü eğitimi konusunda uluslara-
rası inceleme günleri' hakkında UNESCO Hü-
kümetdışı Kuruluşlar Daimi Komitesi Başkanı
Rao Chelikani, 'Avrupa'da yaşayan yaban-
cılara karşı ırkçı yaklaşımlar ve toleransın
gerekliligi' hakkında Türkiye Araştırmaları
Merkezi Direktörü Prof Dr. FarukŞen. 'Mos-
kova, Yakutsk ve Tiflis Hoşgörü Toplantıla-
rı özeti' hakkında Moskova Devlet Üniversite-
si İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yassen N.
Zassoursky birer rapor sunacaklar
Saat 17.ÖO'de gerçekleştirilecek ikinci oturu-
mun konusu "UNESCO Genel Müdürü tara-
fından sunulan Hoşgörü Bildirgesi Tasarısı
üzerinde tartışmalar". İkinci oturumun sunuş
konuşmasını Büyükelçi Pulat Tacar yapacak.
5 Ekim günü saat 09.00'da "Dinler ve Hoşgö-
rü" konulu üçüncü oturum düzenlenecek. Su-
nuş konuşmasını Fas Kjah'nın Kültür Danışma-
nı Mohamad Allal Sinaceur'un yapacağı otu-
rumda. 12-18 aralık tarihlerinde Barselona'da
aerçekleştirilen 'Barış kültürüne dinlerin kat-
kısı' hakkında Barselona'daki UNESCO Kata-
lonya Merkezi'nden Felix Marti, 'İnançlar ve
Hoşgörü' hakkında Kudüs Üniversitesinden
Prof. Dr. Andre Chouraqui. birer rapor suna-
caklar.
Saat 14.45'te gerçekleştirilecek dördüncü
oturumun konusu "L'NESCO Genel Müdürü
tarafından sunulan Eylem Programı üzerine
tartışmalar". Sunuş konuşmasını Paris Sor-
bonne Oniversitesi'nden Prof. Dr. Jean Beach-
ler'ın yapacağı oturumda. ortak çabaiar. hedef-
ler. aktörler. eğitim ve iletişim ağı. BM sistemi-
nin harekete geçirilmesi hakkında genel tartış-
malar gerçekleştirilecek.
Sempozyumun son günü olan 6 ekimde dü-
zenlenecek kapanış oturumu. Galatasaray Üni-
versitesi Beyoğlu Uise Binası Tevfık Fikret Sa-
lonu'nda gerçekleştirilecek. Saat 09.15'te Gala-
tasaray Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Yıldız-
han Yayla'nm hoşgeldiniz konuşması ile kapa-
nış oturumu açılacak. Floransa Üniversite-
si'nden Prof. Francesco Margiotta Brog-
lio'nunözel konuşmasının ardından raporlarsu-
nulacak. sempozyum önerileri kabul edilecek
ve bir basın toplantısı düzenlenecek.
ALINTILAR
TAHSİN YÜCEL
Yolculuk
Hiç başıma gelmemişti böylesi: Kısa pantolonu, bol
resimli atletiyle geçip yanıma oturdu, sol kalçasının sol
yanı, kottuğumun en az üçte birini kaplayıverdi. Bu da
kaçınilmaz bir şey: Eni benimkinin iki katı. Ama adam
oylumunun da dışına taşıyor, bacaklannı açıp sol aya-
ğmı iki ayağımın arasına yerleştirdi; bir de bu sıcak
Bodrum akşamında, oturur oturmaz çarşaf gibi açtı-
ğı Sabah'ının sayfalarını çevirirken dirseğini ikide bir
koluma. göğsüme, başıma çakıyor. Patladım patlaya-
cağım. etkili bir söz arıyorum, buluyorum da, ama
adamda öyle küresel bir surat var ki, etkilenmeyece-
ği kesin. Çevreme bakıyorum, her yer dolu; kaptana
bakıyorum, bir yandan otobüsü uçururken bir yandan
da yakınındakilerle şen bir söyleşiye dalmış, kahka-
halar atıyor. "Anlaşıldı, Istanbul'a dek katlanacağım
bu işkenceye!" diyorum içimden. Ama beterin beteri
de var: Gazeteyi bırakıp uyuyunca, komşum iyice kay-
kılıp üstüme yaslandı. Koltuğumun arkalığını öne, ar-
kaya çekiyorum, hiçbirşey değişmiyor. Ben böyle krv-
ranırken önümde saçlan altın sansı, iki güzleklemiş ba-
yan, saç tanyor, ruj yeniliyor, koka kola içiyor, ingiliz-
ce patlatıyor, sık sık görevliyi çağırıp bir şeyler istiyor.
Umursamazlıkları işkencemi iki katına çıkarıyor, duru-
mumun olası izleyicileriyle göz göze gelmeyeyim di-
ye uzun süre gözlerimi yumuyorum; sol omzuma çar-
pılınca açıyorum ancak. Kaptan çarpmış. Direnme iç-
güdüsüyle bir şaka geliyor usuma:
"Hayrola! Araba kendi kendine mi gidiyor?" diyo-
rum.
"Yok, amca olur mu öyle şey, arkadaş kullanıyor",
diyor. Sonra birden durup başını sallıyor Şakayı geç
anladı, ya kendi kendine kızıyor, ya bana. Bana kızdı-
ğını düşünmek hoşuma gidiyor. Ama, kim bilir kaç sa-
at sonra arkadaşını indirip yeniden direksiyona geçin-
ce, dost dost gülümseyerek sağ yanındaki tek koltu-
ğu gösteriyor bana: "Abi. gel, şöyle otur istersen,
söyleşe söyleşe gideriz", diyor.
Bana kızdığını ummuştum, oysa hem "amca"yi
"ab/'"ye çevirdi, hem de beni işkenceden kurtarmak
istiyor. Dirsekliği indirerek şişeden mantar çeker gibi
çekip çıkanyorum gövdemi. İnsan değil miyiz, kapta-
nın yanına kmulur kurulmaz şımarıyorum:
"Sizin şirket 13 numaranın parasını bana vermeli",
diyorum.
"Oniye, abi?"
"Yolcusunu ben taşıyorum."
içtenlikle gülüyor.
"Doğrusun. abi", diyor, "öyle birayınınyanına düş-
müşsün ki, beş Erol Günaydın seslendiremez."
Hayır, Erol Günaydın seslendirir", diyorum. "Erol
Günaydın, dünyanın tüm yaratıklannı seslendirir, en
sessizlerini bile, tırtılı, balıgı bile."
"Ağzına sağlık, abi", deyip yola dikiyor gözlerini, bir
kamyonu geçiyor, bir kamyonu daha geçiyor, bir an
benden yana dönüp gülümsüyor, alan değiştiımemi-
ze zaman kalmadan, "Abi, Tansu ÇillerV nasıl bulu-
yorsun" diye soruyor.
"Tıpim değil", diyorum.
"Renk sorunu " diyor incelikle.
Sonra muavine bize birer "neskafe" getirmesini söy-
lüyor, sonra, Erol Günaydın'ataş çıkartmak istercesi-
ne, Süleyman Demirel'den başlayarak bir sürü poli-
tikacının öykünüsünü çıkarmaya girişiyor, el ve yüz de-
vinilerini de, heceleri vurgulamalarını da, söylemleri-
nin biçemini ve içeriğini de bayağı güzel yansıtıyor.
Hepsini de yakından izlediği belli. Gülüyorum. 13 nu-
maranın şişmanını çoktan unuttum.
"Peki, koalisyona ne diyorsun" diye soruyorum.
"Daha çok sürer mi?"
"Sürer, abi, sürer", diyor. "Seninkiler öyle kıyak bir
sağırlar diyaloğu kurmuşlarki, seçim olmasa kıyame-
te kadar sürer."
Gözlemini kendisinin de çok beğendiği, gerine ge-
rine geriye yaslanmasından belli. Ama, yaslanınca,
aynada bir ışık görüyor, yerde uyuklayan muavini
uyandınyor:
"Bak bakalım, Gönül Yazar'/ar. gene ne istiyor?"
"Neden Gönül Yazar diyorsun ki" diye soruyorum.
"Abi, daha ne diyeyim istiyorsun?" diyor. "Hülya
Avşar mı diyeyim?"
Muavin, geri dönüyor bu sırada. Gönül Yazar'lann
Marlboro paketini istediklerini söylüyor.
"Benim Marlboro paketini mi?"
"Senin Marlboro paketini."
Kaptan, direksiyonu bırakıp kollarını havaya kaldı-
nyor:
"Otobüsü kuruttular, sıra bana geldi!" diyor, ama çı-
kanp veriyor Marlboro paketini. "Abi, insan şu otobüs-
fe öyle tiplerte karşılaşıyor ki!" diye ekliyor.
Sonra, karşılaştığı tipleri aniatmaya başlıyor bana.
Hepsi de ilginç gerçekten. inanılamayacak kadar il-
ginç. Yazık ki, gözkapaklanm çok ağırlaştı, işitiyorum,
ama izleyemiyorum, gözlerim kendiliklerinden kapa-
nıyor
•
Bir de bakıyorum ki, gelmişiz! Kaptan kollannı aç-
mış, tepemde dikiliyor. Kalkıyorum, kucaklaşıp öpü-
şüyoruz.
"Teşekkürederim, çok teşekkürederim", diyorum.
"Ayıp ettin, amca" diyor, "yaşlılarayardımcı olmak
görevimiz."
"Yani ödeştik mi" diye soruyorum.
"Sayılır", diyor, "bizim meslekte ne borç bırakacak-
sın, ne alacak."
HAYAL
Kahvesi
Bu Gece
OKAY TEMIZ
ROMANLAR
NAZLIM YAGIZ
s
İSTANBIJL .
MEYjHANESI
Rc/crvasvon 0216 413 f»X X0 - XI
\Her Yanm Saatte Istınye tsteteiinden ÜcretsizMotor Servisi.
Nüfııs Cüzdanımı ve ehliyetimi kaybettim.
Hükümsüzdür.
SANİYE AKBAŞLI