Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 1995 CUMARTESİ
HABERLER
9. Daire Baskanı
'Biz en
doğru
karan
verdik'
EVİIS GÖKTAŞ ~
ANKARA - Tüm dünyanın
gözünün üzerinde olduğu
eski DEP milletvekillenyle
ılgili davanın temyiz
ıncelemesini yaparak 4 kişi
hakkında onama. 4 kişi
hakkında da bozma kararı
veren Yargıtay 9. Ceza
Dairesi'nin Başkanı
Demirel TaviL bu davada
inandıklan en doğru karara
vardıklannı belirtti. Karan
Cumhuriyet'e
değerlendiren Tavil.
dosyadaki delilleri en ince
aynntısına kadar büyük bir
titizlikle inceledikten sonra
davada hüküm verdiklerini
anlattı Tavil. DEP
davasında. sanıklardan eski
Şırnak Milletvekili Orhan
Doğan hariç. diğer sanıklar
hakkında verilen
mahkûmiyet kararlannı
Yargıtay Başsavcıhğı'nın
görüşü doğrultusunda
sonuçlandırdıklannı ifade
etti. Doğan'a verilen 15
yıllık ağır hapis cezasını
onayladıklarını anımsatan
Tavil. başsavcılığın.
Doğan'la ilgili görüşünü
benimsemediğini ifade etti.
Tavil, "DEPdavasıyla ilgili
karannız tepkilere neden
oldu. Kanıuoyunda,
DGM'nin karannı
DEP'lilerin lehine
bozacağmız bekkntisi \-ardL
Ne diyorsunuz" sorusuna.
şu karşılığı verdi: "Tepkiler
doğal olarak oluşacaktır. Biz
tepkiler gelecek diye
vereceğimiz doğru karardan
asla vazgeçemeyiz. Tabii ki
karanmızı herkes kendi
açısından \orumlayacaktır.
Bu çok normaldir."
Tavil, davayla ilgili
gerekçeli karann yazımına
en kısa zamanda
başlayacaklannı söyledi.
Derbentliler
mahallelerini
geri istiyorlar
İstanhul Haber Servisi -
Sanyer'de 15 bin nüfuslu
Derbent Mahallesi'nin 177
milyar lira bedelle Oto
Sanatkârları Mesken Yapı
Kooperatifı'ne satılmasıyla
ilgili olarak. mahalle
sakinlerinin "ihalenin feshi"
ve "iade-i muhakeme" için
açtıkları davalara devam
edildi. Sarıyer Sulh Hukuk
Mahkemesi'ndedün
görülen davada. Derbent
Mahallesi sakinleri.
kooperarifin yönetim
kurulu üyeleri ve satışı
gerçekleştiren görevli
Osman Bektaş tanık olarak
dinlendi. Tanık Derbent
Mahallesi sakinleri
ifadelerinde, 26 mayıs
tarihinde. satışa katılmak
için Sarıver Adliyesi"nin
önüne geldiklerinı. ancak
polisin burada yaşanan
izdiham nedeniyle
kendilerini adliyeye
sokmadığını belirttiler.
Tanıklar. bu nedenle satışa
katılamadıklarını belirterek
satış ıhalesinin feshini talep
ettiler. Oto Sanatkârları
Mesken Yapı Kooperatifi
Yönetim Kurulu üyeleri de
verdikleri ifadede, satışın
olduğu gün görevli Osman
Bektaş"ın koridora çıkarak
"satışa katdan var raı?"
diye bağırdığını ve yasalara
aykın bir durum olmadığını
ifade ettiler. Daha sonra
tanık olarak dinlenen satışı
gerçekleştiren göre\ li
Osman Bektaş. "satışın
gerçekleştiğı gün, işin
başında birkaç kez "satışa
katılan var mı?" diye
sesiendiğini, ancak satış
başladıktan sonra izdiham
nedeniyle kiirsünün
önünden aynlamadığını"
belirtti. Duruşma, mahkeme
heyeti tarafından 28 Ocak
1996 tarihine ertelendi.
Elektrikler kesik olduğu
için lüks lambası ışığı
altında gerçekleştirilen
duruşma. Derbent
Mahallesi'nden kalabalık
bir grup tarafından izlendi.
Duruşma salonuna
sığmayan bir grup mahalle
sakini ise polis tarafından
adliyenin dışma çıkanldı.
Duruşmanın bitimınde bir
mahalle sakininin
kooperatif avukatlarını
tehdit eder şekilde
konuşması. gerginliğe
neden oldu. Polis tarafından
adliye dışma çıkarılan bu
kişi, çevik kuvvetten görevli
bir polise direndiği için bir
süre gözaltına alındı.
Gecîken tahliyeye soruşturma
Yargıtay, karardan hemen sonra postaya verilen tebligat telgrafmı zamanında
cezaevine ulaştırmayan posta görevlileri hakkında yasal işlem yapacak
ANKARA (Cumhumet
Biirosu)-Yargıtay tarafın-
dan, cezaevınde yattıklan
süre göz önüne alınarak
tahliyelerine karar verilen
eski 'DEP Mardin Millet-
vekili AhmetTürkile es-
ki Diyarbakır Milletveki-
li Sedat Yurtdaş. ancak 26
saat sonra serbest bırakıl-
dı, Yargıtay'ın kararının
geç ulaşması nedeniyle
fazladan bir günü daha ce-
zaevinde yatan Türk ve
Yurtdaş, dün saat 11.00 "de
tahliye edildiler.
Yargıtay Başsavcısı Ha-
iuk Yarduncı, tahliye bıl-
dirimini önceki gün saat
10.30-da. 10133 sayı ile
postaneden havale ettikle-
rini bildirdi. Tahliye işle-
mindeki gecikmenin PTT
görevlilerinin ihmalinden
kaynaklanmışolabileceği-
ni öne süren Yardımcı.
"Olayı soruşturuyoruz. Ge-
ciknienin kim ya da kinı-
lcrden kaynaklandığını
sapta> ınca gerekli yasal iş-
lemi vapacağız" dedı.
Müvekkillennın tahliye
edilmelenne karşın, gerek-
siz yere bir gün daha faz-
ladan cezaevinde kalma-
lannı "komedi" olarak ni-
teleyen avukat Yusuf Ala-
taş şunlan sövledi: Tah-
liye karannı postaneye ver-
Türk ve Yurtdaş için Yargıtay'ın tahliye karan ancak dün sabah Ankara Kapalı CezaevTne ulaşrı.
menin ne âlemi var? Faks diye bir alet var,
cezaetine faksla bildiremezler miydi? Şim-
diye kadarki tüm tahliye kararlannı posta-
neden yıktınm telgrafla gönderirierdL, şim-
di neden böyle bir yönteme başvurdular,
anlamak mümkün değil. Kaldı kL karan el-
den bile iletebiliıierdi. Savcılık, kendiliğin-
den harekete geçip bu olayı mutlaka araş-
tırmalıdır. Olayın üzerinde biz de duruyo-
ruz. Arkadaşlanmızta konuştuktan sonra ge-
rekli yerlere girişimlerde bulunacağız."
Ankara Kapalı Merkez Cezaevi "ndeyak-
laşık 20 ay yattıktan sonra dün saat 10.00'da
özgürlüklerine kavuşan Türk ve Yurtdaş, tah-
liye edilmelenne sevinemedikkrini ifade et-
tiler.
Cezaevi çıkışında ve daha sonra evinde
gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Türk,
kendileri hakkında yapılan yargılamanın
siyasi olduğunu vurgulayarak, "Bizim tah-
liye edilmemiz, gümriik birliği sürecindeki
Türkiye'nin, Av rupa kamuoyunu tarmin et-
meye yönelik bir vitrin düzenleme çabası-
dır" dedi. Türk, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bizim yaptıkianmız, Kürt sorunu ile il-
gili düşüncelerimizi ifade etmekti. İnsanla-
n susturacaksınız, halkın seçtiği insanlan
TBMM'den atacaksınız, sonra bu ülkede
demokrasi var diyeceksiniz. Bu nasıl de-
mokrasi? Vltrini süslemek.dışanya karşı yar-
gı bağımsızdır görüntüsü wr-
mek isrivorlar. Arkadaşlaria
söy lediklerimiz arasında hiç-
bir fark j ok. Herhalde kanıu-
o> unda. medvada. daha ılım-
lı göründüğümüz için bizi bı-
raktılar. Yargıtay'ın karannı
şaşkınlıkla karşüadık. koşul-
lar, böyle deıam erriği sürece,
soruna saglıklı bir adını atıla-
cağını zannetmiyorum. Biz ko-
nuyu bundan sonra Avrupa
İnsan Haldan Mahkemesi'ne
götüreceğiz. Türkiye. bu kara-
nn hukuki olduğunu kimseye
anlatamaz."
Tutukluluk hallerinin deva-
mına karar verilen 4 arkada-
şıyla. kendilerinin söyledikle-
ri arasında hiçbir fark bulun-
madığına dikkat çeken Türk,
çagdaş ülke olmanın gereği-
nin, Avrupa'nın hukuk. de-
mokrasi ve insan haklan de-
ğerlerine sahip olmaktan geç-
tiğini savundu.
Yargıtay'ın verdiği karann.
insanlann bilincinde kötü bir
yertutacağını kaydeden Yurt-
daş ise bağımsız yargının bu
kararlan vermesinin mümkün
olmadığını ifade etti.
Yurtdaş, tahliyelerine sevi-
nemediklerini belirtirken, de-
mokrasi ve özgürlük müca-
delesine bundan sonra da de-
vam edeceklerini bildirdi.
Ahmet Türk ve SedatYurt-
daş, gazetecilerin seçimdeadayolup ohna-
yacaklan yolundaki sorulannı yanıtlarken.
Türkiye'de demokratik bir seçim koşulla-
nnın mevcut olmadığını öne sürerek, bu
konuyu değerlendirdikten sonra kesin ka-
rarlannı vereceklerini ifade ettiler.
Daha sonra Türk ve Yurtdaş, cezaevi çı-
kışında kendilerini bekleyen özel bir
otomobille TBMM lojmanlanndaki evlerine
gittiler.
Değişiklik ile hapis cezalan ertelenecek ya da para cezasına çevrilebilecek
EHişiince yine suçANKAR.'V(Cunıhuri\ıet Bürosu)-Terör-
le Mücadele Yasası'nın (TMY) düşünce-
yi açıklama özgürlüğüne kısıtlama getiren
8. maddesine. Türkiye'nin Avrupa Birliği
ile gümrük birliğine geçişi sürecinde Ba-
tı'nın yaptığı baskı dikkate alınarak mak-
yaj yapıldı. TBMM Genel Kurulu'ndadün
akşam yasalaşan düzenleme uyannca. ül-
ke bütünlüğüne yönelik propaganda su-
çunun çerçevesini belirleyen "her nemak-
satla olursa olsun" ifadesi TMY"den çıka-
nlırken. DYP'lilerin verdiğı önergeyle su-
çun •
4
me>'kuteler'"ileişlenmesi halindeve-
rilecek cezalann tanımlandığı fıkraya "ba-
sılı eser ve sözlükler" eklenerek kitaplar
da yasa kapsamına alındı. Düşünce açık-
lamayı suç olmaktan çıkarmayan değişik-
lik çerçevesinde. 8. madde uyannca veri-
len hapis cezalannın ertelenmesine. para-
ya çe\ rilmesine ve tanımlanan suçtan mah-
kûm olanlann davalannın yeniden ele alın-
masına oianak sağlandı.
Terör propagandası suçunu işleyenlere
verilecek cezalarda indirime aidilirken.
TBMM Genel Kurulu'nda DYP'lilerin
önergeleriyle bu maddeye. "aynı suçun
tekrarlanması halinde \erilecek cezalann
paraya çevrilememesi" hükmü eklendi.
Genel kurulda konuşan RP Grup Başkan-
vekili ŞoketKazan, TMY'de değişiklik is-
teminin. Avrupa'nın baskısı sonucu gün-
deme getirildiğini söyledi.
CHP adına konuşan Kırşehir Milletve-
kili Coşkun Gökalp. mevcut hükümetin
tasansına şimdilik olumlu baktıklannı be-
lirterek. "Ancak yeterli bulmuyoruz. Deği-
şiklik, turuklu insanlan bir nebze de olsa
rahatlatacaktır"diye konuştu. ANAP adı-
na konuşan Kastamonu Milletvekili Mu-
rat Başeskioglu ise ceza indiriminin bir af
anlamına geldiğini öne sürdü. Hükümet adı-
na konuşan Adalet Bakanı Bekir Sami Da-
çe de tasanyı savunarak. şunlan söyledi:
"TMY, yıllardır ülkemizde tartışılıyor. E\-
rensd demokratik kurallar içinde bir ça-
lışnıa vapmaktavı/. Evrensel demokratik
knrallardan Türk toplumunu mahrum bı-
rakamayız. TMY'de bir belirsi/lik \ardır.
biz bu belirsizliği ortadan kaldırnıava ça-
uşıvoruz. Bir affin içersinde değiliz. Avru-
pa insan Haklan Sözleşmesi'ne imza ata-
caksınız, öte yandan gereklerini yerine ge-
tirmek için yapılan çalışmaları engelleye-
ceksiniz. Böyle şe> olmaz."
Tasannın kabul edilmesivle. TMY'nın
8. maddesinde yer alan "hangi maksatla
olursa olsun" ibaresi metinden çıkanlırken
terör suçundan mahkûm olanlann suçla-
rının paraya çevrilebilmesi ve ertelenme-
sine oianak sağlandı. Görüşmeler sırasın-
da DYP'lilerin önergeleriyle, sınırlı iyi-
leştirmenin kapsamı iyice daraltıldı. DYP
Isparta Milletvekili Ertekin Durutürkve
arkadaşlarının öngergeleriyle "Türkiye
Cumhuriyeti devletinin ülkesi ve miUetiy-
le bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedef
alan yazıh ve sözlü propaganda ile toplan-
tı. gösteri ve yürüyüş vapılamaz. Napanlar
hakkında bir yıldan üç > ıla kadar hapis ve
yüz milyondan üç yüz milyona kadar ağır
7e,erörle Mücadele Yasası'nın
düşünceyı açıklama
özgürlüğünü engelleyen 8.
maddesine 'gümrük birliği
röruşu yapılarak' sınırlı bir
iyileştirme getiren tasan,
TBMM Genel Kurulu'nda 83
ret oyuna karşılık 189 oyla kabul
edildi. Terör propagandası
suçunu işleyenlere verilecek
cezalarda indirime gidilirken
DYP'lilerin önergeleriyle bu
maddeye, "aynı suçun
tekrarlanması halinde verilecek
cezalann paraya
çevrilememesi" hükmü eklendi.
para cezası hükmolunur" fıkrasına. "Bu
suçun mükerreren tekrarlanması işlemi
halinde verilecek cezalann paraya çevrile-
meyeceğr hükmü eklendi. Komisyon ve
hükümetin de katıldığı önerge. CHP'lile-
rin muhalefetine karşın kabul edildi. Du-
rutürk ve arkadaşlannın ikinci önergesiy-
le de yeni daralrmalar oldu. Hükümetin de
katıldığı ikinci önergenın kabul edilmesiv-
le, tasanda yer alan "Propaganda suçu-
nun 5680sayilı Basm Kanunu'nun 3. mad-
desinde belirtilen mevkuteler vasıtasıyla
işlenmesi halinde, avrıca sahiplerine de
mevkute bir avdan süreli ise. bir önceki av
ortalama sahş miktannın yiizde 9fl'ı kadar
ağır para cezası verilir. Ancak bu para ce-
zalan viizmihon liradan az olamaz. Bu mev-
kutelerin sorumlu müdürlerine, sahipleri-
ne verilecek para cezasının yansı uygula-
nır ve altı a> dan bir yıla kadar hapis ceza-
sı hükmolunur" fıkrasındaki "mevkute-
kr"e, "basılı eserier ile sözlükler" de ek-
lendi.
83 ret 189 kabul
276mılletvekilınin katıldığı oylamada,
189 kabul oyuna karşılık 83 ret oyu. 2 ge-
çersiz. 2 de çekimser oy çıktı. DYP ve
CHP'nin olumlu oy verdiği tasanya ANAP.
RP ve BBP karşı oy kullandı. MHP ve
DSPmilletvekilleri iseoylamayakatılma-
dı. Başbakan Tansu Çilİer ile CHP lideri
Deniz Bay kal oylamadan sonra kuliste bir
süre sohbet ettiler. TBMM'de kabul edi-
len tasan ile propaganda suçunun diğer
kitle iletişim araçlan ile işlenmesi durumun-
da da sorumlulan ve sahiplerinin altı ay-
dan iki yıla kadar hapis, 100 milyon lira-
dart 300 milyon liraya kadar ağır para ce-
zası ile cezalandınlması öngörülüyor. Ay-
nca suçun radyo ve televizyonlar aracılı-
ğıyla işlenmesi durumunda, mahkemece
ilgili radyo ve televizyon kuruluşun bir
günden on beş güne kadar yayınının dur-
durulmasına karar verilmesi öngörülüyor.
8. madde ile mahkûm edilenlerin dosya-
lannın. yasanın yürürlüğe girdiği tarihten
'başlayarak. bir ay içinde hükmü veren
mahkemece ele alınması da kabul edildi.
Düşünce açtklamanın suç olmaktan çıka-
nlması. gözaltı sürelerinin kısaltılması,
şartlı salıverme gibi hükümler içermeyen
"dar kapsamh" yasa, 8. madde uyannca
verilen cezalann ertelenmesi veya paraya
çevrilmesi olanağı ıçeriyor. Değişiklik. ge-
riye doğru da işletilerek, daha önce kara-
ra bağlanan dosyalar yeniden incelenecek.
TMY'nin 8. maddesine göre hüküm giyen
kapatılan DEP'ineski milletvekillerideye-
ni düzenlemeden vararlanacak. 1993 so-
nundan itibaren yaklaşık 2 yıldır TBMM
v e hükümetin gündeminde bulunan TMY
üzerindeki değişiklik girişimleri.yazarve
gazetecilerin peş peşe mahkûm edilmele-
rine ve Batı'nın. özellikle GB sürecinde
yoğunlaştırdığı baskılara karşın DYP yö-
netiminin şahinlere ödün vermesi ve sağ
ittifak nedeniyle sonuçlandırılamamıştı.
Sosyalist solda
birliğe bir adım daha
Haber Merkezi - Gelece-
ği Birlikte Kuralım Parti Gi-
rişimi (GBK) ile Birleşik
Sosyalist Parti (BSP) ara-
sında birlik aray ışlan çerçe-
vesinde düzenlenen tartış-
malı toplantılardizisinın so-
nuncu halkası geçen hafta
sonu tamamlandı. "Orgütsel
perspektifler ve poJirika \ap-
matara" başlığı altında v ü-
rütülen toplantıya her iki çiz-
giden çok sayıda sosyalist
ile kimi sosyalist aydınlar
da katıldılar.BSP adına Sa-
im Koç veGBK adına Ah-
met Asena birer bildiri sun-
dular. Daha sonra femınist
sosyalistlerden bir grup adı-
na Sclma Güngör ve Sosya-
list Yeşiller Hareketı adına da
Aslı Delikara bildirılerini
sundular. Gerek kişisel bil-
dirisini sunmak. gerekse bil-
dirilerüstüne görüşlerini di-
le getırmek üzere Ahmet
l raL Oğuzhan Müftüoğlu. İl-
hami Aras. Kenan Somer.
Atila Avtemur ve Bülent For-
ta'nın da aralannda bulun-
duğu çok sayıda kişi söz al-
dı. Profesör Gencay Gür-
soy"un yönertiği tartışmalı
toplantıda. kanatlararasında-
ki görüş farklannın "aşılabi-
Br" nitelıkte olduğu kanısı
güç kazandı.
Nitekim toplantıyı izle-
yen günlerde BSP adına Ati-
la Aytemur'un. GBK Parti
Girişimi adına da Saruhan
Ohıç'un ımzasını taşıyan bir
basm bülteninde de aynı sap-
tamava ver verildi.
DEP'liler dağıtılacak
Hastalanan
Leyla Zana
Ankara 'da
kalacak
ANKARA (Cumhumet Bürosu) -
Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde,
yaklaşık iki yıldan bu yana tutuklu olan.
ancak Yargıtay'ın önceki gün verdiği
onama karanndan sonra "hükümlü"
statüsüne geçen eski Demokrasi Partisi
(DEP) Diyarbakır Milletvekili Hatip
Dicle ile Şırnak milletvekilleri Orhan
Doğan ve Selim Sadak'ın. başka
cezaevlerine nakledilebilecekleri
öğrenildi. Ankara I No'lu DGM'ce
TCY'nin 168. maddesi gereğince I5'er
yıl ağır hapis cezasına ilişkin kararlan
onanan Zana, Dicle, Doğan ve Sadak.
2005 yılına dek cezaevinde kalacaklar.
Sağlık sorunu nedeniyle halen Hacettepe
Hastanesi'nde tedavi gören Zana'nın,
nakil kapsamına alınmayacağı sanılıyor.
Vücudundaki kansızlık nedeniyle
beynine yeterince kan gitmeyen Zana. bir
yıldan beri zaman zaman hastaneye gidip
tedavi oluyor. Doktorlan, Zana'nın sağlık
durumunun cezaevi koşullanna uygun
olmadığını belirterek bu koşullarda
sürdürülen tedaviden olumlu bir sonuç
alınmasının zor olduğunu belirttiler.
Hükümlü dört eski DEP millervekılinin E
tipi cezaevFerinin bulunduğu başka illere
nakledilip edilmeyeceğine veya
edileceklerse hangi cezaevlerine
gönderileceklerine, önümüzdeki günlerde
karar verilecek. Adalet Bakanlığı
yetkilileri, bu konunun yeni hükümet
kurulup bakan atandıktan sonra karara
bağlanacağını ifade ettiler. Ankara
Merkez Kapalı Cezaevi'nin, tutuklu
cezaevi olduğunu anımsatan yetkililer.
nakle karar verilmesi halinde, büyük
olasılıkla kendi tercihlerinin dikkate
alınacağmı ifade ettiler. Yetkililer, nakil
sırasında Zana'nın sağlık durumunun da
göz önünde bulundurulacağını
kaydederek Zana'nın gerekirse
Ankara'da kalmasına va da yeterli
tedaviyi görebileceği ıstanbul ya da
Izmir'e naklinin yapılabileceğini ifade
ettiler.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLL
Cezaevi
Yaklaşık bir ay kadar önce öğleye doğru evimin ka-
pısını çalan tanımadığım sivil şahıs, Selimiye Karako-
lu'na uğramam gerektiğinı bildirdiğinde. "yine başlı-
yor" diye düşündüm... Karakol, mahkeme, sorgu, du-
ruşma. savunrna, ihzar, celp ve arkasından da tutuk'
luluk, mahkûmiyet, cezaevi dönemi başlıyor yeniden...
Vaktidir de... Fransa'dan 1989'da döndüğümden bu
yana 6 yıl geçmiş. Sorgusuz. karakolsuz, mahkeme-
siz geçen çok uzun bir zaman...
• • •
Perşembe sabahı "99yayına" ile birlikte "düşünce
suçuna iştırak"Xen yargılanmak üzere, Üsküdar-Be-
şiktaş arasında çalışan deniz motorlarından biriyle Be-
şiktaş'a gidiyorum. Lodos nedeniyle motor her za-
manki iskelesine yanaşamadığı için kâhya, bir koyun
sürüsünü yönlendirır gibi kaba el kol hareketleriyle yol-
culan geçici iskeleye yöneltmişti. Canımın sıkıntısı ha-
fiflemek üzereyken kaptan radyoyu açıyor. Cıvık birya-
yın. Yolçulann ellerindekı gazetelerin başlıklanna gö-
züm ilişiyor: "Pisiik", "Ayak oyunlan", "Gözleri dön-
müş", vb... Yine de Boğaz'da beş-on dakika süren bu
yolculukları severim. Cebımden not defterimi çıkarıp
üzerinde birkaç yıldır çalıştığım şiirlerden birinin, ne ya-
zık ki pek de fazla bir ilerieme kaydetmeyen belki yü-
züncü "versıyon"unu yazmayı başanyorum.
• • •
Üsküdar'dan aynı motora bindiğimiz yolcular ara-
sında. belki de ilk kez o gün giydiği epeyce yüksek to-
puklu, gıcır gıçır botları, kahverengi süet ceketi ve mi-
nisiyle dikkatimi çeken genç bayanın aslında yoksul
bir kız ve bir yerde sekreter olduğunu. akşama doğru
bütün bu şıklığın uçup gideceğinı ve Behçet Necati-
gil'in şiırindeki gibi yorgun ve yalnız, başını yastıklara
koyacağını düşünüyorum... Beşiktaş'ta birtaksi çevir-
mesi hayalimi biraz gölgeliyor... Türkiye'de insan iliş-
kilerini, insan davranışiannı değerlendirebilmek kolay
değil...
• • •
DGM avlusu, yazar, yayıncı, sanatçı, avukat, gaze-
teci arkadaşlarla ve kameralarla dolu. DGM koridoru-
na girerken uzerimizi sertçe arayan, çantamızı açma-
mızı sertçe buyuran çok genç polis memuruna, ben
de biraz sertçe, karşısındakıkimselerinkımliğinıanım-
satıyorum. Yanıtı aynen şöyle: "Siz de Anıtkabır'de
olanlan unutmayın!"
"Sanıklan duruşma salonuna çağıran mübaşirin
"Mehmet Nusret Nesin!" diye seslenmesini de ya-
dırgamamak gerek. "fnfe/e/(füe/"birgazetemizin kül-
tür bölümünde görevli bir muhabırin Orhan Pamuk ve
Orhan Kemal adlarını karıştırdığı bir ülkede, bir mü-
başirin Mehmet Nusret Nesin'le Aziz Nesin'ın aynı ki-
şi olduğunu bilmemesi çok doğal.
• • •
3. DGM, sayın ıddia makamının TMK'nin 8. madde-
sinin anayasamıza ve uluslararası sözleşmelere aykı-
rılığını savunması, ülkemizde yargının saygınlığı bakı-
mından çok önemli bir olay. Heyet başkanı sayın yar-
gıç da son derece kibar, yumuşak. Duruşma salonun-
da neredeyse bir barış havası esiyor... Yine de yanım-
daki arkadaşın kulağına eğılerek fısıldamaktan kendi-
mi alamıyorum: 'Şimdi Ankara'da birdarbe olsa, bi-
ze hemen buracıkta kelepçeier takılır ve cezaevine
göndehliriz..."
• • •
Duruşma arasında bir şeyler yiyip dönerken DGM
avlusunun kapısına yanaşmış bir cezaevi arabasına,
elteri kelepçeli tutuklular bindiriliyordu. "Recep Ma-
raşlı ve arkadaşlan" dediler. 'Düşünce suçu" tutuk-
lusu Recep Maraşlı, yıllardır içerde ve hastaymış da.
Cezaevi arabasına bindirılen tutuklular arasında, yir-
mili yaşlarda, hepsi de birbırine benzeyen, kavruk, sol-
gun yüzlü genç kızlarçoğunluktaydı... Bu solgun yüz-
lü, bilekleri kelepçeli genç kızlann en yaşlılan, bizlerbir-
birimize zincirlenerek Barış Derneği davasında yargı-
lanmak üzere mahkeme salonlanna götürülürken en
fazla 10 yaşlarında birer çocuktu... Çevrelerindeki gö-
revli jandarma erleri de...
• • •
"Bartın Cezaevi
:
"nden aldığım 9 ekim tarihli bir mek-
tupta şöyle deniyor: "Sıze Bartın Özel Tıp Cezaevi 'nden
yazıyoruz. Bizler tüm Türkiye 'de çok sayıda cezaevin-
de olduğu gibi Buca katliamını yapanlardan hesap
sonılması, yeni açılan Ümraniye Cezaevi'nin (tabut-
luğun) kapatılması, tutsaklara uygulanan baskı. sür-
gün ve tecritlere son verilmesi vb. için süresizaçhkgre-
vindeyiz. Çokyakından bildiğiniz gibi Türitiye'de ce-
zaevlerı birer zindancı mantığı ile yönetilmeye çalısı-
lıyor. Ümraniye'de tutsaklartabutluklarda tutulmakta,
diğer tutsaklaria bağlan kopanlmaktadır. Başta ailele-
ri olmak üzere dışandaki bağlan koparılmak istenmek-
te, her türlü baskı ve işkence yöntemlerine maruz kal-
maktadırlar..." Mektupta, butün bunların en çok "sos-
yaJ demokrat bir partınin ıktıdar ortağı olduğu. üste-
lik kendısıne bağlı bir bakanlığın cezaevlerinden so-
rumlu olduğu birsüreçte" gerçekleşmesıne ilişkin ola-
rak da yadsınması olanaksız ağır suçlamalar yer alı-
yor.
• • •
Bizler 3. DGM'de yargılanmaktayken DEP milletve-
killenyle ilgili mahkûmiyet kararı da Yargrtay'da görü-
şülmekteydi... Halkın oylarıyla seçilmiş insanlann par-
lamentodan yaka paça alınarak konduklan cezaevle-
rinde şunca zaman tutulmalan ve şimdi de 15er yıllık
mahkûmiyet kararlannın onaylanması, bakalım ülke-
mize hayırmı getirecek? (Bunu dışandan gelecek bas-
kılardan çok, içerde oluşacak tepkiler bakımından söy-
lüyorum...) '
•••
Gençlerine, aydınlarına, insanca. uygarca yaşama
olanaklan sağlayamayan bir düzen, çareyi onları ce-
zaevlerine doldurmakta ve bütün bir ülkeyi cezaevine
çevirmekte aramaktadır. Bu düzen, çok sıkıştığında ve
gücü yettiğinde, 12 Eylül 1980 sonrasında olduğu gi-
bi işçileri, köylüleri, memurlan, hoşnutsuzluk gösteren,
karşı çıkan herkesi kitleler halinde cezaevlerine gön-
dermekte de tereddüt etmeyecektir. Cezaevlerindeki-
lere yöneltilen suçlamalann niteliği ve gerçeği ne olur-
sa olsun, işin aslı ve gerçeği budur...
IZLEMM / AYDIN ENGİN
Yürürken türkü söylemek, tartışarak yol almak
A
nımsadınız mı. birkaç hafta önce
"Çok inatçı bazı kadınlar ve çok
inatçı baa erkeklerden" söz etmiş-
tim. Sosyalist solda "birlik" so-
rununun üstesinden gelmek üzere bir araya
gelmişsosyalistlerintoplantısındanizlenim-
ler aktaımıştım. Geçen haftasonu 6 "inatçı-
lar" gene bir araya geldiler. Bu kez "örgüt
modeti ve politik etkinlik perspekhfkri" tar-
tışıldı.
Çok güneşli, çok baştan çıkancı bir sonba-
har haftasonunda -üstelik Istanbul'da- dara-
cık bir salonu, o yetmeyince koridorlan, bah-
çeyi tıklım tıklım dolduran sosyalistlerin iki
gün süren tartışmalan, ilk toplantılardaki
gözlemlerimizı bir kez daha dogruladı.
Kırmak, bölmek, parçalamak için degil, yap-
mak. kurmak. ortaklaşa yürünecek bir yol
çizmek için tartışıldı. Sosyalist solun çeşitli
kanatlannı Tesmen' temsil eden sözcüler-
den. söylenecek sözü olduğuna inananlann
bireysel konuşmalanna kadar hepsi nde altı
öncelikle çizilmesi gereken "yapıcı olmaya
gösterikn üzen"di Alışılmadık olan buydu.
Yüreklendirici ve kıvandıncı olan da... Ni-
tekim konuşmacılardan biri -galiba- İlbami
Aras sözlerini V'oltaire'nın 'Kandide'sinden
biralıntıylabitirdi: Şimdi bahçemizi>apanni!-
Birleşmenin taraflan BirleşikSosvalistPar-
ti (BSP) ve Geleceği Birlikte Kuralım Parti
Girişimi (GBK). Konuyla yakından ilgile-
nenleranımsayacaktır.TlP-TSlP-TKPçizgi-
sinden gelen sosyalistlerin ağırlığını oluştur-
duğu Sosyalist Birlik Partisi (SBP), bir süre
önce irili ufaklı pek çok sosyalist parti, grup
ve hareketle birleşmek üzere dönüşmüş ve BSP
oluşmu$tu.
Bu önemli bir adımdı. Ama herkes biliyor-
du ki eksikti de. 'Dev-YoP çizgisi baştaolmak
üzere bir başka önemli ve ağırlıklı sosyalist
kanat kendi yolunda yürüyor ve parti leşme
sürecinde yol almaya çabalıyordu. Geleceği
Birlikte Kuralım Parti Girişimi buarayışın ürü-
nü oldu. Işte tam bu noktada güçleri birleş-
tirerek yürüme olanağının bulunup bulun-
madığı sonısu ortaya çıktı. Pek ihtiyattı' pek
•çekingen' olduğu sezilen ön temaslardan çı-
kan yanıt olumluydu: Birlikte yürüyebilme-
nin, aynı örgüt çatısı (şemsiyesi) altında yü-
rümenin 'nesnel' ve daha, çok daha 'özneT
koşullan vardı.
Toplam dört gün sürecek bir tartışmalar di-
zisi örgütlendi. Dar grup çıkarlanna öncelik
verenlerin nefret ettiği 'savdamlık' sağlandı.
GBK ve BSP önde gelenlerinin, aynca ne o,
ne o çizgide yer almayan, yani hem o. hem
oçizgiden yana olan sosyalistlerin katıldığı
bu tartışmalarda birbiriyle yansan 'çizgiler'
değil 'görüşler' oldu. Kanımca yukanda vur-
gulamaya çabaladığım saydamlığın somut-
lanması buydu. Kıvandıncı olan da buydu...
Toplam dört güne yayılmış tartışmalann so-
nucu ya da özeti ise kanımca pek kısa: Sos-
yalist solun iki ana kanadı, aralanndaki ay-
nhk noktalannı birlikte yürürken aşma ka-
ranndalar.
Bu önemli mi? Kimilerine göre hayır. Kim
bu kimileri? Sosyalizmin defterinin dürüldü-
ğüne inananlar. Yılgınlar. 1989 yenilgisini
tarihin sonu olarak kavrayanlar. 1989 yenil-
gisini sosyalizmin ülkülerinin de sonu olarak
değerlendirenler. 1989 yenilgisini kapitaliz-
min aklanmasının gerekçesi sayanlar.
Bu önemli mi? Kimilerine göre evet. Kim
bu kimileri? Uzun söze ne gerek, Soyyetler
Birliği'nin çökmesi, sosyalist sistemin da-
ğılması ile Marksizmin bir ve aynı şey olma-
dığını bilinçle (salt inançla değil, bflinçle)
kavrayanlar. tsterseniz siz bunu "zor günler-
de de başınm gölgesini önüne düşürmeyen-
ler"diye söyleyebilirsiniz.
Aynı orgütsel çatı altında yürürken birlik-
te türkü söylemek, yürürken tartışmak, tar-
tışırken yürümek içinyolaçıkılıyorşimdi. Bu
yürüyüş kolunun niceliğini önemsemeyebi-
lirsiniz ama niteliğini inkâredemezsiniz. Çü-
rüyen, kokuşan Türkiye politika sahnesinde
bir "umut lavdcımT arayanlann bilgisine...