06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 1995 CUMARTESİ HABERLER 9. Daire Baskanı 'Biz en doğru karan verdik' EVİIS GÖKTAŞ ~ ANKARA - Tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu eski DEP milletvekillenyle ılgili davanın temyiz ıncelemesini yaparak 4 kişi hakkında onama. 4 kişi hakkında da bozma kararı veren Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin Başkanı Demirel TaviL bu davada inandıklan en doğru karara vardıklannı belirtti. Karan Cumhuriyet'e değerlendiren Tavil. dosyadaki delilleri en ince aynntısına kadar büyük bir titizlikle inceledikten sonra davada hüküm verdiklerini anlattı Tavil. DEP davasında. sanıklardan eski Şırnak Milletvekili Orhan Doğan hariç. diğer sanıklar hakkında verilen mahkûmiyet kararlannı Yargıtay Başsavcıhğı'nın görüşü doğrultusunda sonuçlandırdıklannı ifade etti. Doğan'a verilen 15 yıllık ağır hapis cezasını onayladıklarını anımsatan Tavil. başsavcılığın. Doğan'la ilgili görüşünü benimsemediğini ifade etti. Tavil, "DEPdavasıyla ilgili karannız tepkilere neden oldu. Kanıuoyunda, DGM'nin karannı DEP'lilerin lehine bozacağmız bekkntisi \-ardL Ne diyorsunuz" sorusuna. şu karşılığı verdi: "Tepkiler doğal olarak oluşacaktır. Biz tepkiler gelecek diye vereceğimiz doğru karardan asla vazgeçemeyiz. Tabii ki karanmızı herkes kendi açısından \orumlayacaktır. Bu çok normaldir." Tavil, davayla ilgili gerekçeli karann yazımına en kısa zamanda başlayacaklannı söyledi. Derbentliler mahallelerini geri istiyorlar İstanhul Haber Servisi - Sanyer'de 15 bin nüfuslu Derbent Mahallesi'nin 177 milyar lira bedelle Oto Sanatkârları Mesken Yapı Kooperatifı'ne satılmasıyla ilgili olarak. mahalle sakinlerinin "ihalenin feshi" ve "iade-i muhakeme" için açtıkları davalara devam edildi. Sarıyer Sulh Hukuk Mahkemesi'ndedün görülen davada. Derbent Mahallesi sakinleri. kooperarifin yönetim kurulu üyeleri ve satışı gerçekleştiren görevli Osman Bektaş tanık olarak dinlendi. Tanık Derbent Mahallesi sakinleri ifadelerinde, 26 mayıs tarihinde. satışa katılmak için Sarıver Adliyesi"nin önüne geldiklerinı. ancak polisin burada yaşanan izdiham nedeniyle kendilerini adliyeye sokmadığını belirttiler. Tanıklar. bu nedenle satışa katılamadıklarını belirterek satış ıhalesinin feshini talep ettiler. Oto Sanatkârları Mesken Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu üyeleri de verdikleri ifadede, satışın olduğu gün görevli Osman Bektaş"ın koridora çıkarak "satışa katdan var raı?" diye bağırdığını ve yasalara aykın bir durum olmadığını ifade ettiler. Daha sonra tanık olarak dinlenen satışı gerçekleştiren göre\ li Osman Bektaş. "satışın gerçekleştiğı gün, işin başında birkaç kez "satışa katılan var mı?" diye sesiendiğini, ancak satış başladıktan sonra izdiham nedeniyle kiirsünün önünden aynlamadığını" belirtti. Duruşma, mahkeme heyeti tarafından 28 Ocak 1996 tarihine ertelendi. Elektrikler kesik olduğu için lüks lambası ışığı altında gerçekleştirilen duruşma. Derbent Mahallesi'nden kalabalık bir grup tarafından izlendi. Duruşma salonuna sığmayan bir grup mahalle sakini ise polis tarafından adliyenin dışma çıkanldı. Duruşmanın bitimınde bir mahalle sakininin kooperatif avukatlarını tehdit eder şekilde konuşması. gerginliğe neden oldu. Polis tarafından adliye dışma çıkarılan bu kişi, çevik kuvvetten görevli bir polise direndiği için bir süre gözaltına alındı. Gecîken tahliyeye soruşturma Yargıtay, karardan hemen sonra postaya verilen tebligat telgrafmı zamanında cezaevine ulaştırmayan posta görevlileri hakkında yasal işlem yapacak ANKARA (Cumhumet Biirosu)-Yargıtay tarafın- dan, cezaevınde yattıklan süre göz önüne alınarak tahliyelerine karar verilen eski 'DEP Mardin Millet- vekili AhmetTürkile es- ki Diyarbakır Milletveki- li Sedat Yurtdaş. ancak 26 saat sonra serbest bırakıl- dı, Yargıtay'ın kararının geç ulaşması nedeniyle fazladan bir günü daha ce- zaevinde yatan Türk ve Yurtdaş, dün saat 11.00 "de tahliye edildiler. Yargıtay Başsavcısı Ha- iuk Yarduncı, tahliye bıl- dirimini önceki gün saat 10.30-da. 10133 sayı ile postaneden havale ettikle- rini bildirdi. Tahliye işle- mindeki gecikmenin PTT görevlilerinin ihmalinden kaynaklanmışolabileceği- ni öne süren Yardımcı. "Olayı soruşturuyoruz. Ge- ciknienin kim ya da kinı- lcrden kaynaklandığını sapta> ınca gerekli yasal iş- lemi vapacağız" dedı. Müvekkillennın tahliye edilmelenne karşın, gerek- siz yere bir gün daha faz- ladan cezaevinde kalma- lannı "komedi" olarak ni- teleyen avukat Yusuf Ala- taş şunlan sövledi: Tah- liye karannı postaneye ver- Türk ve Yurtdaş için Yargıtay'ın tahliye karan ancak dün sabah Ankara Kapalı CezaevTne ulaşrı. menin ne âlemi var? Faks diye bir alet var, cezaetine faksla bildiremezler miydi? Şim- diye kadarki tüm tahliye kararlannı posta- neden yıktınm telgrafla gönderirierdL, şim- di neden böyle bir yönteme başvurdular, anlamak mümkün değil. Kaldı kL karan el- den bile iletebiliıierdi. Savcılık, kendiliğin- den harekete geçip bu olayı mutlaka araş- tırmalıdır. Olayın üzerinde biz de duruyo- ruz. Arkadaşlanmızta konuştuktan sonra ge- rekli yerlere girişimlerde bulunacağız." Ankara Kapalı Merkez Cezaevi "ndeyak- laşık 20 ay yattıktan sonra dün saat 10.00'da özgürlüklerine kavuşan Türk ve Yurtdaş, tah- liye edilmelenne sevinemedikkrini ifade et- tiler. Cezaevi çıkışında ve daha sonra evinde gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Türk, kendileri hakkında yapılan yargılamanın siyasi olduğunu vurgulayarak, "Bizim tah- liye edilmemiz, gümriik birliği sürecindeki Türkiye'nin, Av rupa kamuoyunu tarmin et- meye yönelik bir vitrin düzenleme çabası- dır" dedi. Türk, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bizim yaptıkianmız, Kürt sorunu ile il- gili düşüncelerimizi ifade etmekti. İnsanla- n susturacaksınız, halkın seçtiği insanlan TBMM'den atacaksınız, sonra bu ülkede demokrasi var diyeceksiniz. Bu nasıl de- mokrasi? Vltrini süslemek.dışanya karşı yar- gı bağımsızdır görüntüsü wr- mek isrivorlar. Arkadaşlaria söy lediklerimiz arasında hiç- bir fark j ok. Herhalde kanıu- o> unda. medvada. daha ılım- lı göründüğümüz için bizi bı- raktılar. Yargıtay'ın karannı şaşkınlıkla karşüadık. koşul- lar, böyle deıam erriği sürece, soruna saglıklı bir adını atıla- cağını zannetmiyorum. Biz ko- nuyu bundan sonra Avrupa İnsan Haldan Mahkemesi'ne götüreceğiz. Türkiye. bu kara- nn hukuki olduğunu kimseye anlatamaz." Tutukluluk hallerinin deva- mına karar verilen 4 arkada- şıyla. kendilerinin söyledikle- ri arasında hiçbir fark bulun- madığına dikkat çeken Türk, çagdaş ülke olmanın gereği- nin, Avrupa'nın hukuk. de- mokrasi ve insan haklan de- ğerlerine sahip olmaktan geç- tiğini savundu. Yargıtay'ın verdiği karann. insanlann bilincinde kötü bir yertutacağını kaydeden Yurt- daş ise bağımsız yargının bu kararlan vermesinin mümkün olmadığını ifade etti. Yurtdaş, tahliyelerine sevi- nemediklerini belirtirken, de- mokrasi ve özgürlük müca- delesine bundan sonra da de- vam edeceklerini bildirdi. Ahmet Türk ve SedatYurt- daş, gazetecilerin seçimdeadayolup ohna- yacaklan yolundaki sorulannı yanıtlarken. Türkiye'de demokratik bir seçim koşulla- nnın mevcut olmadığını öne sürerek, bu konuyu değerlendirdikten sonra kesin ka- rarlannı vereceklerini ifade ettiler. Daha sonra Türk ve Yurtdaş, cezaevi çı- kışında kendilerini bekleyen özel bir otomobille TBMM lojmanlanndaki evlerine gittiler. Değişiklik ile hapis cezalan ertelenecek ya da para cezasına çevrilebilecek EHişiince yine suçANKAR.'V(Cunıhuri\ıet Bürosu)-Terör- le Mücadele Yasası'nın (TMY) düşünce- yi açıklama özgürlüğüne kısıtlama getiren 8. maddesine. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile gümrük birliğine geçişi sürecinde Ba- tı'nın yaptığı baskı dikkate alınarak mak- yaj yapıldı. TBMM Genel Kurulu'ndadün akşam yasalaşan düzenleme uyannca. ül- ke bütünlüğüne yönelik propaganda su- çunun çerçevesini belirleyen "her nemak- satla olursa olsun" ifadesi TMY"den çıka- nlırken. DYP'lilerin verdiğı önergeyle su- çun • 4 me>'kuteler'"ileişlenmesi halindeve- rilecek cezalann tanımlandığı fıkraya "ba- sılı eser ve sözlükler" eklenerek kitaplar da yasa kapsamına alındı. Düşünce açık- lamayı suç olmaktan çıkarmayan değişik- lik çerçevesinde. 8. madde uyannca veri- len hapis cezalannın ertelenmesine. para- ya çe\ rilmesine ve tanımlanan suçtan mah- kûm olanlann davalannın yeniden ele alın- masına oianak sağlandı. Terör propagandası suçunu işleyenlere verilecek cezalarda indirime aidilirken. TBMM Genel Kurulu'nda DYP'lilerin önergeleriyle bu maddeye. "aynı suçun tekrarlanması halinde \erilecek cezalann paraya çevrilememesi" hükmü eklendi. Genel kurulda konuşan RP Grup Başkan- vekili ŞoketKazan, TMY'de değişiklik is- teminin. Avrupa'nın baskısı sonucu gün- deme getirildiğini söyledi. CHP adına konuşan Kırşehir Milletve- kili Coşkun Gökalp. mevcut hükümetin tasansına şimdilik olumlu baktıklannı be- lirterek. "Ancak yeterli bulmuyoruz. Deği- şiklik, turuklu insanlan bir nebze de olsa rahatlatacaktır"diye konuştu. ANAP adı- na konuşan Kastamonu Milletvekili Mu- rat Başeskioglu ise ceza indiriminin bir af anlamına geldiğini öne sürdü. Hükümet adı- na konuşan Adalet Bakanı Bekir Sami Da- çe de tasanyı savunarak. şunlan söyledi: "TMY, yıllardır ülkemizde tartışılıyor. E\- rensd demokratik kurallar içinde bir ça- lışnıa vapmaktavı/. Evrensel demokratik knrallardan Türk toplumunu mahrum bı- rakamayız. TMY'de bir belirsi/lik \ardır. biz bu belirsizliği ortadan kaldırnıava ça- uşıvoruz. Bir affin içersinde değiliz. Avru- pa insan Haklan Sözleşmesi'ne imza ata- caksınız, öte yandan gereklerini yerine ge- tirmek için yapılan çalışmaları engelleye- ceksiniz. Böyle şe> olmaz." Tasannın kabul edilmesivle. TMY'nın 8. maddesinde yer alan "hangi maksatla olursa olsun" ibaresi metinden çıkanlırken terör suçundan mahkûm olanlann suçla- rının paraya çevrilebilmesi ve ertelenme- sine oianak sağlandı. Görüşmeler sırasın- da DYP'lilerin önergeleriyle, sınırlı iyi- leştirmenin kapsamı iyice daraltıldı. DYP Isparta Milletvekili Ertekin Durutürkve arkadaşlarının öngergeleriyle "Türkiye Cumhuriyeti devletinin ülkesi ve miUetiy- le bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedef alan yazıh ve sözlü propaganda ile toplan- tı. gösteri ve yürüyüş vapılamaz. Napanlar hakkında bir yıldan üç > ıla kadar hapis ve yüz milyondan üç yüz milyona kadar ağır 7e,erörle Mücadele Yasası'nın düşünceyı açıklama özgürlüğünü engelleyen 8. maddesine 'gümrük birliği röruşu yapılarak' sınırlı bir iyileştirme getiren tasan, TBMM Genel Kurulu'nda 83 ret oyuna karşılık 189 oyla kabul edildi. Terör propagandası suçunu işleyenlere verilecek cezalarda indirime gidilirken DYP'lilerin önergeleriyle bu maddeye, "aynı suçun tekrarlanması halinde verilecek cezalann paraya çevrilememesi" hükmü eklendi. para cezası hükmolunur" fıkrasına. "Bu suçun mükerreren tekrarlanması işlemi halinde verilecek cezalann paraya çevrile- meyeceğr hükmü eklendi. Komisyon ve hükümetin de katıldığı önerge. CHP'lile- rin muhalefetine karşın kabul edildi. Du- rutürk ve arkadaşlannın ikinci önergesiy- le de yeni daralrmalar oldu. Hükümetin de katıldığı ikinci önergenın kabul edilmesiv- le, tasanda yer alan "Propaganda suçu- nun 5680sayilı Basm Kanunu'nun 3. mad- desinde belirtilen mevkuteler vasıtasıyla işlenmesi halinde, avrıca sahiplerine de mevkute bir avdan süreli ise. bir önceki av ortalama sahş miktannın yiizde 9fl'ı kadar ağır para cezası verilir. Ancak bu para ce- zalan viizmihon liradan az olamaz. Bu mev- kutelerin sorumlu müdürlerine, sahipleri- ne verilecek para cezasının yansı uygula- nır ve altı a> dan bir yıla kadar hapis ceza- sı hükmolunur" fıkrasındaki "mevkute- kr"e, "basılı eserier ile sözlükler" de ek- lendi. 83 ret 189 kabul 276mılletvekilınin katıldığı oylamada, 189 kabul oyuna karşılık 83 ret oyu. 2 ge- çersiz. 2 de çekimser oy çıktı. DYP ve CHP'nin olumlu oy verdiği tasanya ANAP. RP ve BBP karşı oy kullandı. MHP ve DSPmilletvekilleri iseoylamayakatılma- dı. Başbakan Tansu Çilİer ile CHP lideri Deniz Bay kal oylamadan sonra kuliste bir süre sohbet ettiler. TBMM'de kabul edi- len tasan ile propaganda suçunun diğer kitle iletişim araçlan ile işlenmesi durumun- da da sorumlulan ve sahiplerinin altı ay- dan iki yıla kadar hapis, 100 milyon lira- dart 300 milyon liraya kadar ağır para ce- zası ile cezalandınlması öngörülüyor. Ay- nca suçun radyo ve televizyonlar aracılı- ğıyla işlenmesi durumunda, mahkemece ilgili radyo ve televizyon kuruluşun bir günden on beş güne kadar yayınının dur- durulmasına karar verilmesi öngörülüyor. 8. madde ile mahkûm edilenlerin dosya- lannın. yasanın yürürlüğe girdiği tarihten 'başlayarak. bir ay içinde hükmü veren mahkemece ele alınması da kabul edildi. Düşünce açtklamanın suç olmaktan çıka- nlması. gözaltı sürelerinin kısaltılması, şartlı salıverme gibi hükümler içermeyen "dar kapsamh" yasa, 8. madde uyannca verilen cezalann ertelenmesi veya paraya çevrilmesi olanağı ıçeriyor. Değişiklik. ge- riye doğru da işletilerek, daha önce kara- ra bağlanan dosyalar yeniden incelenecek. TMY'nin 8. maddesine göre hüküm giyen kapatılan DEP'ineski milletvekillerideye- ni düzenlemeden vararlanacak. 1993 so- nundan itibaren yaklaşık 2 yıldır TBMM v e hükümetin gündeminde bulunan TMY üzerindeki değişiklik girişimleri.yazarve gazetecilerin peş peşe mahkûm edilmele- rine ve Batı'nın. özellikle GB sürecinde yoğunlaştırdığı baskılara karşın DYP yö- netiminin şahinlere ödün vermesi ve sağ ittifak nedeniyle sonuçlandırılamamıştı. Sosyalist solda birliğe bir adım daha Haber Merkezi - Gelece- ği Birlikte Kuralım Parti Gi- rişimi (GBK) ile Birleşik Sosyalist Parti (BSP) ara- sında birlik aray ışlan çerçe- vesinde düzenlenen tartış- malı toplantılardizisinın so- nuncu halkası geçen hafta sonu tamamlandı. "Orgütsel perspektifler ve poJirika \ap- matara" başlığı altında v ü- rütülen toplantıya her iki çiz- giden çok sayıda sosyalist ile kimi sosyalist aydınlar da katıldılar.BSP adına Sa- im Koç veGBK adına Ah- met Asena birer bildiri sun- dular. Daha sonra femınist sosyalistlerden bir grup adı- na Sclma Güngör ve Sosya- list Yeşiller Hareketı adına da Aslı Delikara bildirılerini sundular. Gerek kişisel bil- dirisini sunmak. gerekse bil- dirilerüstüne görüşlerini di- le getırmek üzere Ahmet l raL Oğuzhan Müftüoğlu. İl- hami Aras. Kenan Somer. Atila Avtemur ve Bülent For- ta'nın da aralannda bulun- duğu çok sayıda kişi söz al- dı. Profesör Gencay Gür- soy"un yönertiği tartışmalı toplantıda. kanatlararasında- ki görüş farklannın "aşılabi- Br" nitelıkte olduğu kanısı güç kazandı. Nitekim toplantıyı izle- yen günlerde BSP adına Ati- la Aytemur'un. GBK Parti Girişimi adına da Saruhan Ohıç'un ımzasını taşıyan bir basm bülteninde de aynı sap- tamava ver verildi. DEP'liler dağıtılacak Hastalanan Leyla Zana Ankara 'da kalacak ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde, yaklaşık iki yıldan bu yana tutuklu olan. ancak Yargıtay'ın önceki gün verdiği onama karanndan sonra "hükümlü" statüsüne geçen eski Demokrasi Partisi (DEP) Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle ile Şırnak milletvekilleri Orhan Doğan ve Selim Sadak'ın. başka cezaevlerine nakledilebilecekleri öğrenildi. Ankara I No'lu DGM'ce TCY'nin 168. maddesi gereğince I5'er yıl ağır hapis cezasına ilişkin kararlan onanan Zana, Dicle, Doğan ve Sadak. 2005 yılına dek cezaevinde kalacaklar. Sağlık sorunu nedeniyle halen Hacettepe Hastanesi'nde tedavi gören Zana'nın, nakil kapsamına alınmayacağı sanılıyor. Vücudundaki kansızlık nedeniyle beynine yeterince kan gitmeyen Zana. bir yıldan beri zaman zaman hastaneye gidip tedavi oluyor. Doktorlan, Zana'nın sağlık durumunun cezaevi koşullanna uygun olmadığını belirterek bu koşullarda sürdürülen tedaviden olumlu bir sonuç alınmasının zor olduğunu belirttiler. Hükümlü dört eski DEP millervekılinin E tipi cezaevFerinin bulunduğu başka illere nakledilip edilmeyeceğine veya edileceklerse hangi cezaevlerine gönderileceklerine, önümüzdeki günlerde karar verilecek. Adalet Bakanlığı yetkilileri, bu konunun yeni hükümet kurulup bakan atandıktan sonra karara bağlanacağını ifade ettiler. Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nin, tutuklu cezaevi olduğunu anımsatan yetkililer. nakle karar verilmesi halinde, büyük olasılıkla kendi tercihlerinin dikkate alınacağmı ifade ettiler. Yetkililer, nakil sırasında Zana'nın sağlık durumunun da göz önünde bulundurulacağını kaydederek Zana'nın gerekirse Ankara'da kalmasına va da yeterli tedaviyi görebileceği ıstanbul ya da Izmir'e naklinin yapılabileceğini ifade ettiler. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLL Cezaevi Yaklaşık bir ay kadar önce öğleye doğru evimin ka- pısını çalan tanımadığım sivil şahıs, Selimiye Karako- lu'na uğramam gerektiğinı bildirdiğinde. "yine başlı- yor" diye düşündüm... Karakol, mahkeme, sorgu, du- ruşma. savunrna, ihzar, celp ve arkasından da tutuk' luluk, mahkûmiyet, cezaevi dönemi başlıyor yeniden... Vaktidir de... Fransa'dan 1989'da döndüğümden bu yana 6 yıl geçmiş. Sorgusuz. karakolsuz, mahkeme- siz geçen çok uzun bir zaman... • • • Perşembe sabahı "99yayına" ile birlikte "düşünce suçuna iştırak"Xen yargılanmak üzere, Üsküdar-Be- şiktaş arasında çalışan deniz motorlarından biriyle Be- şiktaş'a gidiyorum. Lodos nedeniyle motor her za- manki iskelesine yanaşamadığı için kâhya, bir koyun sürüsünü yönlendirır gibi kaba el kol hareketleriyle yol- culan geçici iskeleye yöneltmişti. Canımın sıkıntısı ha- fiflemek üzereyken kaptan radyoyu açıyor. Cıvık birya- yın. Yolçulann ellerindekı gazetelerin başlıklanna gö- züm ilişiyor: "Pisiik", "Ayak oyunlan", "Gözleri dön- müş", vb... Yine de Boğaz'da beş-on dakika süren bu yolculukları severim. Cebımden not defterimi çıkarıp üzerinde birkaç yıldır çalıştığım şiirlerden birinin, ne ya- zık ki pek de fazla bir ilerieme kaydetmeyen belki yü- züncü "versıyon"unu yazmayı başanyorum. • • • Üsküdar'dan aynı motora bindiğimiz yolcular ara- sında. belki de ilk kez o gün giydiği epeyce yüksek to- puklu, gıcır gıçır botları, kahverengi süet ceketi ve mi- nisiyle dikkatimi çeken genç bayanın aslında yoksul bir kız ve bir yerde sekreter olduğunu. akşama doğru bütün bu şıklığın uçup gideceğinı ve Behçet Necati- gil'in şiırindeki gibi yorgun ve yalnız, başını yastıklara koyacağını düşünüyorum... Beşiktaş'ta birtaksi çevir- mesi hayalimi biraz gölgeliyor... Türkiye'de insan iliş- kilerini, insan davranışiannı değerlendirebilmek kolay değil... • • • DGM avlusu, yazar, yayıncı, sanatçı, avukat, gaze- teci arkadaşlarla ve kameralarla dolu. DGM koridoru- na girerken uzerimizi sertçe arayan, çantamızı açma- mızı sertçe buyuran çok genç polis memuruna, ben de biraz sertçe, karşısındakıkimselerinkımliğinıanım- satıyorum. Yanıtı aynen şöyle: "Siz de Anıtkabır'de olanlan unutmayın!" "Sanıklan duruşma salonuna çağıran mübaşirin "Mehmet Nusret Nesin!" diye seslenmesini de ya- dırgamamak gerek. "fnfe/e/(füe/"birgazetemizin kül- tür bölümünde görevli bir muhabırin Orhan Pamuk ve Orhan Kemal adlarını karıştırdığı bir ülkede, bir mü- başirin Mehmet Nusret Nesin'le Aziz Nesin'ın aynı ki- şi olduğunu bilmemesi çok doğal. • • • 3. DGM, sayın ıddia makamının TMK'nin 8. madde- sinin anayasamıza ve uluslararası sözleşmelere aykı- rılığını savunması, ülkemizde yargının saygınlığı bakı- mından çok önemli bir olay. Heyet başkanı sayın yar- gıç da son derece kibar, yumuşak. Duruşma salonun- da neredeyse bir barış havası esiyor... Yine de yanım- daki arkadaşın kulağına eğılerek fısıldamaktan kendi- mi alamıyorum: 'Şimdi Ankara'da birdarbe olsa, bi- ze hemen buracıkta kelepçeier takılır ve cezaevine göndehliriz..." • • • Duruşma arasında bir şeyler yiyip dönerken DGM avlusunun kapısına yanaşmış bir cezaevi arabasına, elteri kelepçeli tutuklular bindiriliyordu. "Recep Ma- raşlı ve arkadaşlan" dediler. 'Düşünce suçu" tutuk- lusu Recep Maraşlı, yıllardır içerde ve hastaymış da. Cezaevi arabasına bindirılen tutuklular arasında, yir- mili yaşlarda, hepsi de birbırine benzeyen, kavruk, sol- gun yüzlü genç kızlarçoğunluktaydı... Bu solgun yüz- lü, bilekleri kelepçeli genç kızlann en yaşlılan, bizlerbir- birimize zincirlenerek Barış Derneği davasında yargı- lanmak üzere mahkeme salonlanna götürülürken en fazla 10 yaşlarında birer çocuktu... Çevrelerindeki gö- revli jandarma erleri de... • • • "Bartın Cezaevi : "nden aldığım 9 ekim tarihli bir mek- tupta şöyle deniyor: "Sıze Bartın Özel Tıp Cezaevi 'nden yazıyoruz. Bizler tüm Türkiye 'de çok sayıda cezaevin- de olduğu gibi Buca katliamını yapanlardan hesap sonılması, yeni açılan Ümraniye Cezaevi'nin (tabut- luğun) kapatılması, tutsaklara uygulanan baskı. sür- gün ve tecritlere son verilmesi vb. için süresizaçhkgre- vindeyiz. Çokyakından bildiğiniz gibi Türitiye'de ce- zaevlerı birer zindancı mantığı ile yönetilmeye çalısı- lıyor. Ümraniye'de tutsaklartabutluklarda tutulmakta, diğer tutsaklaria bağlan kopanlmaktadır. Başta ailele- ri olmak üzere dışandaki bağlan koparılmak istenmek- te, her türlü baskı ve işkence yöntemlerine maruz kal- maktadırlar..." Mektupta, butün bunların en çok "sos- yaJ demokrat bir partınin ıktıdar ortağı olduğu. üste- lik kendısıne bağlı bir bakanlığın cezaevlerinden so- rumlu olduğu birsüreçte" gerçekleşmesıne ilişkin ola- rak da yadsınması olanaksız ağır suçlamalar yer alı- yor. • • • Bizler 3. DGM'de yargılanmaktayken DEP milletve- killenyle ilgili mahkûmiyet kararı da Yargrtay'da görü- şülmekteydi... Halkın oylarıyla seçilmiş insanlann par- lamentodan yaka paça alınarak konduklan cezaevle- rinde şunca zaman tutulmalan ve şimdi de 15er yıllık mahkûmiyet kararlannın onaylanması, bakalım ülke- mize hayırmı getirecek? (Bunu dışandan gelecek bas- kılardan çok, içerde oluşacak tepkiler bakımından söy- lüyorum...) ' ••• Gençlerine, aydınlarına, insanca. uygarca yaşama olanaklan sağlayamayan bir düzen, çareyi onları ce- zaevlerine doldurmakta ve bütün bir ülkeyi cezaevine çevirmekte aramaktadır. Bu düzen, çok sıkıştığında ve gücü yettiğinde, 12 Eylül 1980 sonrasında olduğu gi- bi işçileri, köylüleri, memurlan, hoşnutsuzluk gösteren, karşı çıkan herkesi kitleler halinde cezaevlerine gön- dermekte de tereddüt etmeyecektir. Cezaevlerindeki- lere yöneltilen suçlamalann niteliği ve gerçeği ne olur- sa olsun, işin aslı ve gerçeği budur... IZLEMM / AYDIN ENGİN Yürürken türkü söylemek, tartışarak yol almak A nımsadınız mı. birkaç hafta önce "Çok inatçı bazı kadınlar ve çok inatçı baa erkeklerden" söz etmiş- tim. Sosyalist solda "birlik" so- rununun üstesinden gelmek üzere bir araya gelmişsosyalistlerintoplantısındanizlenim- ler aktaımıştım. Geçen haftasonu 6 "inatçı- lar" gene bir araya geldiler. Bu kez "örgüt modeti ve politik etkinlik perspekhfkri" tar- tışıldı. Çok güneşli, çok baştan çıkancı bir sonba- har haftasonunda -üstelik Istanbul'da- dara- cık bir salonu, o yetmeyince koridorlan, bah- çeyi tıklım tıklım dolduran sosyalistlerin iki gün süren tartışmalan, ilk toplantılardaki gözlemlerimizı bir kez daha dogruladı. Kırmak, bölmek, parçalamak için degil, yap- mak. kurmak. ortaklaşa yürünecek bir yol çizmek için tartışıldı. Sosyalist solun çeşitli kanatlannı Tesmen' temsil eden sözcüler- den. söylenecek sözü olduğuna inananlann bireysel konuşmalanna kadar hepsi nde altı öncelikle çizilmesi gereken "yapıcı olmaya gösterikn üzen"di Alışılmadık olan buydu. Yüreklendirici ve kıvandıncı olan da... Ni- tekim konuşmacılardan biri -galiba- İlbami Aras sözlerini V'oltaire'nın 'Kandide'sinden biralıntıylabitirdi: Şimdi bahçemizi>apanni!- Birleşmenin taraflan BirleşikSosvalistPar- ti (BSP) ve Geleceği Birlikte Kuralım Parti Girişimi (GBK). Konuyla yakından ilgile- nenleranımsayacaktır.TlP-TSlP-TKPçizgi- sinden gelen sosyalistlerin ağırlığını oluştur- duğu Sosyalist Birlik Partisi (SBP), bir süre önce irili ufaklı pek çok sosyalist parti, grup ve hareketle birleşmek üzere dönüşmüş ve BSP oluşmu$tu. Bu önemli bir adımdı. Ama herkes biliyor- du ki eksikti de. 'Dev-YoP çizgisi baştaolmak üzere bir başka önemli ve ağırlıklı sosyalist kanat kendi yolunda yürüyor ve parti leşme sürecinde yol almaya çabalıyordu. Geleceği Birlikte Kuralım Parti Girişimi buarayışın ürü- nü oldu. Işte tam bu noktada güçleri birleş- tirerek yürüme olanağının bulunup bulun- madığı sonısu ortaya çıktı. Pek ihtiyattı' pek •çekingen' olduğu sezilen ön temaslardan çı- kan yanıt olumluydu: Birlikte yürüyebilme- nin, aynı örgüt çatısı (şemsiyesi) altında yü- rümenin 'nesnel' ve daha, çok daha 'özneT koşullan vardı. Toplam dört gün sürecek bir tartışmalar di- zisi örgütlendi. Dar grup çıkarlanna öncelik verenlerin nefret ettiği 'savdamlık' sağlandı. GBK ve BSP önde gelenlerinin, aynca ne o, ne o çizgide yer almayan, yani hem o. hem oçizgiden yana olan sosyalistlerin katıldığı bu tartışmalarda birbiriyle yansan 'çizgiler' değil 'görüşler' oldu. Kanımca yukanda vur- gulamaya çabaladığım saydamlığın somut- lanması buydu. Kıvandıncı olan da buydu... Toplam dört güne yayılmış tartışmalann so- nucu ya da özeti ise kanımca pek kısa: Sos- yalist solun iki ana kanadı, aralanndaki ay- nhk noktalannı birlikte yürürken aşma ka- ranndalar. Bu önemli mi? Kimilerine göre hayır. Kim bu kimileri? Sosyalizmin defterinin dürüldü- ğüne inananlar. Yılgınlar. 1989 yenilgisini tarihin sonu olarak kavrayanlar. 1989 yenil- gisini sosyalizmin ülkülerinin de sonu olarak değerlendirenler. 1989 yenilgisini kapitaliz- min aklanmasının gerekçesi sayanlar. Bu önemli mi? Kimilerine göre evet. Kim bu kimileri? Uzun söze ne gerek, Soyyetler Birliği'nin çökmesi, sosyalist sistemin da- ğılması ile Marksizmin bir ve aynı şey olma- dığını bilinçle (salt inançla değil, bflinçle) kavrayanlar. tsterseniz siz bunu "zor günler- de de başınm gölgesini önüne düşürmeyen- ler"diye söyleyebilirsiniz. Aynı orgütsel çatı altında yürürken birlik- te türkü söylemek, yürürken tartışmak, tar- tışırken yürümek içinyolaçıkılıyorşimdi. Bu yürüyüş kolunun niceliğini önemsemeyebi- lirsiniz ama niteliğini inkâredemezsiniz. Çü- rüyen, kokuşan Türkiye politika sahnesinde bir "umut lavdcımT arayanlann bilgisine...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle