Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎEEKİM 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Angelopoıdos'un "Bakışı"
MCDİSAYAR
Bir usta geldi Istanbul'a. hafta başın-
da.24 saatlığine geldı. ızleyıcilerin so-
ruhrını yanıtladı. fılmin galasına. dağı-
tırrcısıntn yemeğine katıidı ve ülkesine
dördü. Ardında bıraktığı bazı düşünce-
len sızlerle paylaşmak ıstedim Bugün
göserime girecek olan "Ulis'in Bakı-
şTtı ızkrken akhnıza takılabilecek ba-
zı »rulan yanıtlamanıza yardımcı ola-
bilr kaygısıyla.
Angelopoulos'un ilk gelişi değil îstan-
bul'a. Birkaç yıl önce festivaldejüri baş-
kanhgını üstlenmişti. (Doğrusu bu jüri-
nin başkanlığını yapmak Angelopo-
ulos'u gururlandırmış olmalı ki anımsa-
yanara hemen jüriyı saymaya başlıyor:
Mikhalhov,Kiesltmski. Aragon, BreUlat.
Cevrt Çapan ve Müjde Ar).
Bi kez Müjde evsahibı. "UuVin Ba-
kışTnın galası.TÜRŞAK'm "DünyaSi-
nemasından Seçkta Örnekler"dizisinin
ikıncisi. Dahaönce Ken Loach'un *Ü1-
ke vt Özgürlük"ünü de be.nzeri.bir ga-
layla sınemaseverlere sunan TÜRSAK
bu flm nedeniyle Ispanyol oyuncu Ro-
sanaPastor"u da istanbul'a konuk etmış-
tı "Ülke ve Özgürlük" daha sonra Be-
yoğlu sınemasında gösterime gırmıştı.
Şımdi aynı sinemada "Ulis'in Bakışı"
gösterime gıriyor.
Hlke ve Özgürlük"ten söze girmem
boşadeğıl. ikısı de yûzyıiımızın tarihi-
ne bakan filmler. Yaşanılan acılan, ne-
denlerini sorguluyor ikı yönetmen de.
Ne var ki bakışlan arasırtda bazı farklar
var. Loach. hâlâ inançlı, mücadelenin
sürdüğüne ve er geç kazanılacağına ina-
nıyor Angelopoulos usta ise "'Ben Ken
Loach kadar i>imser değitim" dıyor.
Filmdeki cenaze töreni, belki de bır
dönemın sonunu simgeliyor. Tuna üze-
rinde son ıstirahatgâhına taşınan Lenın
heykelı. heykeli görenlerin haç çıkarma-
ları. bıten bır şeyleri anlatmıyor mu?
Pekı hiç umut yok mu ? "Otanaz olur
mu" diyor usta. "Ântonioni. 'Çığlık* fU-
miniintiharevlemiilebitirdiğinde,umut-
suzlukla suçlamtşlardı onu, Oysa fılm
yapmak başlıbaşına pozitif. olumlu bir
eylem değil mi?** Bana kalırsa. orkestra
ve dans sahneleri ile umudun hep var
olacağını anlatıyor Angelopoulos. Bar-
barlığın karşısına kültürü koyuyor, sıgı-
nılacak son liman olarak. Sisler arasın-
dan halkların kardeşliğim gösterıyor.
Banyo edilen filmlerde gerçeğı filmin
kahramanına gösteriyor (Ama bıze gös-
termiyorl Neden acaba? Aklıma. Nâ-
am Hikmet ın *Ferhat ile Şirin"ı geli-
yor. Orada da Ferhat'ın ışlediği nakışla-
n görmeyiz. En 'gûzeri, en 'doğru'yu
eörmektense verine kendi bilincimizde
tanımlamamız daha etkili de ondan.
Önemli olan gerçeğin, o 'masum ba-
kış'ın bir yerlerde oldugu.
Filmde gerçeği -ya da Manakis Kar-
deşler' in kayıp bobinlerini- aramak üze-
re yola koyulan bir yönetmen v ar, adı: A.
Balkanlar"da bir yolculuk yapıyor yönet-
men. Yunanistan'ın Ptoleme kasabasın-
dan yola çıkıp Arnavutluk'a, oradan es-
ki Yugoslavya'ya. şimdiki Makedonya
topraklanna, ardından Selanik, Sofya.
Bükreş. Belgrad \e Saraybosna.
"Yüzyiumız. Saraybosna'da başladı,
Saraybösna'dabitiyor"' diyor Angelopo-
ulos. Saraybosna. onun ıçin bir başarısız-
lıgın. Balkanlar'da ve Avrupa'da banşın
gerçekleşememesınin bir simgesi.
Pekı. neden Ulis'a -ya da Odissea'ya-
başvuruyor. Neden. yönetmenin yolcu-
luğu ile Ulis'in yolculuğu arasında bir
koşutluk kuruyor? "Eski mrtlere daha
önce de başvurdum. llis, bir bakıma bir
perinıasalı. Homerosdaen eski Hollyw>-
od senaristi. Çünkü 'mutlu son'la bitiri-
yor eserini. Ben bu peri masalından yola
çıkarak bir arayışın öyküsünü anlatabt-
teceğimi düşündüm. Paradigmatik bir
yokuluktu bu, buyokulukta insanın ken-
dini arayışının öyküsünü verebilirdim."
Angelopoulos deyince, yolculuk gel-
mez mi zaten insanın aklına? Dalıa
**Kumpanya"da. ülkesinin 'toplumsal
belleği'nı kurcalayan başyapıttnda, ılk
büyük yokuluguna çıkmıs: Metaxas dik-
tası. Nazi ışgali. ıç savaş ve komünistle-
rin yenilgısıni anlatmıştı.
"Kitera'ya Yolculuk*"ta uzun yıllar
sürgünde yaşadıktan sonra. ülkesine dö-
nen bir yönetmenin. kendi babasına iliş-
kin bir film yapma çabasının, bir kimlik
7
üzyıhmız,
Saraybosna'da
başladı,
Saraybosna'da bitiyor'
diyor Angelopoulos.
Saraybosna, onun için bir
başansızlığın, Balkanlar'da
ve Avrupa'da barışın
gerçekleşememesinin bir
simgesi.
~TL Teden, yönetmenin
l \ l yo\cu\\x^ı ile Ulis'in
JL y yolculuğu arasında
bir koşutluk kuruyor? 'Eski
mitlere daha önce de
başvurdum. Ulis, bir
bakıma bir peri masah.
Homeros da en eski
"Hollywood senaristi. Çünkü
'mutlu son'la bitiriyor
eserini. Ben bu peri
masahndan yola çıkarak bir
arayışın öyküsünü
anlatabileceğimi
düşündüm. Paradigmatik
bir yolculuktu bu, bu
yolculukta insanın kendini
arayışının öyküsünü
verebilirdim.'
arası^ının peşindeydi. **Ancı"da evini
tcrk eden yaşlı bir adamın, "Puslu Man-
zaralar"da dtişsel bır babanın peşinde
gıden ıkı çocuğun yolculuğunu konu al-
mıştı. Bu kez yüzyıl başında Lumiere
Kardeşler''in hemen ardından Balkan-
lar'da fılm çeken iki kardeşin. Manakis
Kardeşler'in üç kayıp bobininin peşinde
yola düşüyor yönetmen A.
Neyin peşinde bu yönetmen? Angelo-
poulos. "Saf, masum bir baktsın. çok-
tandır yitirdiğimu; obakir bakışın peşin-
de" diyor. "Belki, o ka>ıp üç bobinde bu
bakış saklıdırr
Keşfedilecek olan ne peki. yalnızca üç
bobindeki görüntüler mı'
7
'Sinemayı ve
dünyayı* keşfetmeyi kafasma koymuş bir
kere usta. "Süreklibirgöriintübombar-
dımanı altmda yaşıyoruz. Batuştmız ma-
sumhetini yitirdi. Her şe\i yeniden keş-
fetmek gerekli."
Bu hareket noktasından yola koyulan
usta, 100 yıllık sinema tarihi ile hesap-
laşmakla kalmıyor, 100 yıllık Balkan ta-
rihi ile hesaplaşmaya gırişiyor. Zaten, te-
mel amacı bu. "Tambirkarmasanin.be-
lirsizliğin egemen olduğu günümüzde
hiçbir şeyi net olarak göremiyoruz. İde-
olojilerin çöküşü ile birlikte, referans
noktalanmız da ortadan kalktı" dıyor.
"Ulis'in Bakışı". gerçekten de ustanın
dediği gibı "•hepimizinöyküsür Insanhk
durumu üstüne bır film. Ya da gene ken- I
di,deyışıyle "Bir ev arayışı. Kendimizle
ve dünyayla uyunı içinde yaşavacağımız
Filmin bir sahnesinde. polaroid" in boş
çıkması. yitırilen bakışı simgeliyor. "Ba-
ktşımızailişkinbirkrizyaşıyoruz." Ve ış-
te onun ıçin kayıp bobınleri bulmak bır
saplantı haline geliyor yönetmen A ıçin.
O filmleri bulnıakla 'kendi bakışmı
bulmak' özdeşleşiyor. Ve sonuçta. gö-
rüntülerde ne olduğu önemli değil.
"'Çünkü, önemli olan süreç. Bu yolculuk
strasında kendini keşfedi>t)r"" kahrama-
nımız.
Angelopoulos'a yönetmenin -Har>w
KeiteUarafından başany la canlandınlan
filmin kahramanının- neden Âmen-
ka'dan geldiğini soruyor gençler. Yenı
umut Amerıkan sınemasında mı? Gülü-
yor usta w
Önemli olan uzaktan, çok
uzaktan gelmesiydi. Avrupa'dan Ameri-
ka'ya 0tmiş birinin. geri dönerse kendi
kökleri ile tanışma&ını anlatmak iste-
dim." Gerçekte. Harvey Keitel da Ro-
men-Polonya asıllı bir ailenin çocugu
imiş. Keitel ilefılmı çekerken fılmde an-
latılan sürece benzer bir süreç yaşamış
ve doğduğu topraklarda olup bitenlere
ba$ka bir gözle bakmaya başlamış. "Ni-
çinbu sınırlar? Bufarklı diller,farklı din-
İer, farklı etnik gruplar arasındaki çeliş-
kilerin nedeni ne? Niçin hep Balkan-
lar'da yaşanıyor bu çelişkiler? Bu insan-
lar arasında ortak bir dil bulmak müm-
kün değil mi? (Bir öneeki filminde de ile-
tişinı / iletişimsi/lik sonınu üstünde dur-
mamış mıydı?) Niçin bu felaketleri yaşt-
yoruz? Daha iyibir dünyada.insanca ya-
şamamız mümkün değil mi?"
Bu sorulara yanıt arayanlara "Ulis'uî
Bakışı"nı izlemelerini öneririm. O saf
bakışı yakalamak belki bız fanilere de
nasipolabilir. Bubakı>ı yakalayabilmek
için kendi gözünüzle bakmanız gerek.
Çünkü. -Başkalannın gözünden baka-
mazsınız. Kendi bakışınızı başkalannın
gözünde bulmanız gerek. N önetmenin
bakışı ile seyircinin bakışı karşılaştığın-
da.gerçek ortaya çıkacak. O saf bakış ye-
niden keşfedilecek."
Ne dersiniz, bu çabaya değmez mi?
6
Yazar, dünyayı ohuııhıyönde de^ştirmeli'
ll.GöteborgKitap Fuarı 'nda Salman Rüşdü 'Göriiş belirtme özgürlüğü'konulu seminere kaîıldı
GİJRHAN UÇKAN
GÖTEBORG - Bu yıl 11. kez düzen-
lenen Uluslararası Göteborg Kitap Fuan
sürprizli başladı. Ana ternası "GörüşBe-
lirtme. Basın ve Yayın Ozgüriüğü* olan
fuann açıhsına. Hint asıllı lngiliz yazar
Salman Rüşdü anıden katıldı, Fuar prog-
ramında. Rüşdü'yle ilgilı bazı seminer-
ler de bulunurken yazann ansızın gel-
mesi, hoş bir sürpriz oldu. Açılışın bır
başka ilgınç yanı da, açıltşı yapan Kül-
tür Bakanı'nın tsveç'inki değil, Nor-
veç"inki olmasıydı. Norvet; Kültür Baka-
nı Ase Kk-vdand, açılışı. "basın özgür-
lüğü kmlcımlannı çakan
7
" bir makineyı
çalıştırarak yaptı.
11. Göteborg Kitap Fuan'na yazarla-
nmızYaşar KemaL,Orhan Pamukile bir-
lıkte. bu yılın Nobel Edebıyat Ödülü" nün
sahibi İrlandalı yazar Seamus Heane>;
Çinli rejim karşıtı ozan Bei Dao, insan
haklan savunucusu ve Alman yazar
Gunter \Vallraff, lsrailli yazar David
Grossman, lngiliz >önetmen David At-
tenborou^h, Amerikah romancı Doris
Lessing ve Maria VV'ine katıhyorlar.
Salman Rüşdü. sempatık hareketleny-
le ve esprileriyle dikkat çekti. Göte-
borg'da 13 yıl önce bulunmuş olduğunu
söyleyen yazar, Amenkalı yazar Arthur
Millerın "\azar olmak istemenin en
önemli nedenlerinden biri, dünyayı de-
ğiştirmeyi ummaktır" >özünü belirterek
u
Birçok yazann da umudu. dünyavı
olumlu yöne, iyiden \ana değiştirmek-
tir" şeklinde konuştu.
Salman Rüşdü, perşembe günü yapı-
lan ve "göriişbelirtmeözgürlüğü'" konu-
lu panele. Orhan Pamuk. Sunyelı bilim
adamı Sadık -al Azm ve diğer kültür in-
sanlanyla birlikte katıldı. İngilız örgütü
Article 19"un Isveç Salman Rüşdü komi-
tesi, İsveç PEN'i, isveç Helsinki Komı-
tesi ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Ör-
gutü'yle birlikte düzenlediği seminere
ilgi büyüktü.
Sadık -al Azm. fetva konusunda. Tah-
ran'a baskı yapılmaması halinde etkisi-
ni yitireceğini savununca Salman Rüş-
dü'den şu karşılığı aldı:
"Keşke aynı görüşte olabilse\dim. Ne
yazık ki değilim. İranlılann bu nedenle
utandacak duruma düşüp düşmemeleri
benim umurumda değil. Tahran rejimi-
nin tavnnı değiştirmesinin tek yolu. dış
dünyanın bu rejime tavır değiştirmesinin
Genç Türk sanatçılan uluslararası platformda
Kültür Serv»- tstanbul Kültür ve Sa-
nat Vakfi tarafından düzenlenen 4. Ulus-
lararası Istanbul Bienah'yle birlikte isı-
mini duyuran 4 genç Türk sanatçısı artık
uluslararası sanat platformunda yer ala-
cak.
Sanatçıîardarı 1970 îzmirdoğumlu Ar-
zuÇakır. Dokuz EylüS Güzel Sanatiar Fa-
kültesı Heykeİ Bölümü'nde araştırmagö-
revlisı. 1987 yılından beri birçok karma
sergiye katilan sanatçu 1993'te Alman
sanatçı Ernst Hesse ile yaptığı atolye ça-
lışmasmın ardından Alsancak Gan'nda
ılk kişisel sergisinı açtı. Uluslararası ls-
tanbul Bienali'nin en genç sanatçısı olan
Arzu Çakır, Bienal'de ayna enstallasyo-
nuyia imge ve gerçekhk ûzerine bır ça-
Uşma gerçekleştirecek.
Öğrenimini ve >"ûksek lisans eğitimıni
M.U Güzel Sanatiar Faküttesi'nde ta-
mamlayan 25 yaşındaki Esra Ersen. eği-
tim hayatı süresince birçok karma sergi-
ye katilan bır sanatçı. tlk kişisel sergisı-
ni "Dıaloglar" adıylabuyü gerçekleştı-
ren Ersen. tstanbul Bıenali'ne farklı sa-
naksal anlatımlar içeren iki ayn proje ile
katıhyor. Genç sanatçılardan 1967 do-
ğumlu Murat Işık. resim egitimine Bur-
hanUygurve MuzafFer AkyoVla başla-
dı. Yüksek öğrenimine Boğaziçi Ünıver-
sitesiSosyoiojiBölümü'ndebaşlaş an sa-
natçı daha sonra Marmara Ünhersıtesi
Güzel Sanatiar Fakültesı Grafık Bölü-
mü'nû bitirdı. Çalışmalarma ara veren
l$ık. ıkı yıl bir müzikalde sahneye çıktık-
tansonra 1995'te üç sergiye birden katıl-
dı ve "16. Günümüz Sanatçılan Sergi-
si"nde birincilık ödülû aldı. Hızlı çıkışı-
na bienakte yer alarak desam eden Mu-
rat Işık, sosyo-polittk içenkb eserlerini
tual üzerine akrılik çahşarak elde ediyor.
Fatma Binnaz Akman ise 28 yaşında
ve Mımar Sinan Üniversîtesi Seramık
Bötümü mezunu. Son iki ytldır karma
sergilere katılan Akman. 1994'te Izmir
Resim ve Heykeİ Müzesı Özel Ödülü'ne,
1995"de de Kağıt Işteri SergisiÖzelÖdü-
lü'ne layık göriildü.
kendi çıkanna olduğunun gösterilme»-
dir. Bu da diğer rejimlerin Tahran'a his-
sedilir derecede baskı yapmasıyla olur.
Ortada-yapay insanlannşiddetebaşvur-
malanndan oluşan bir durum var. Beni
ötdürmek için 7 yıl uğraşhtar. Yakınım-
daki bir dostumu öldürmevi, ikisini ağır
yaralamayı başardılar. Diğer ülkelerin
hükümetİeri, bu gidişin durdurulması
için çaba harcamak zorunda. Çünkü ko-
nu, tek bir insana yönelik tehdit değil.
Dünyanın birçok yöresinde binlerce in-
san, her insanın hakkı olan görüş belirt-
me özgürlüğünü kullandtğı için tehdit ve
baskı altmda yaşıyor. Hiçbir yabancı »V-
ke rejiminin. görüş belirttiği için bir in-
sanı öldürme, öldürtnıe hakkı olamaz.
yoktur."
Öte yandan. Norveç Kültür Bakanı
Ase Kle\eland da yaptığı konuşmada.
aynı konuva değındi. Salman Rüşdü hak-
kında ölüm fermanı \erilmesi nedeni
olarak gösterilen "Sejtan Ayetteri" ro-
manının Norveççedeki yayıncısı WiBi-
amNygaard'tn iki yıl önce kurşunla ağır
yaralanması olayına değinen kadın ba-
kan. "Isveç'in bâkireliğinin, Olof Pal-
me'nin oklürülmesiyle yitirikiiği söyle-
nir. Norveç'inki de, iki yıl önce Nyga-
ard'ın kurşunlandığı o sonbahar günü
yitirildi" dedı. Açık sözlülügü ve giriş-
kenliğiyle tanınan konuk bakanın konuş-
ması uzun süre alkışlandı
11. Göteborg Kitap Fuarı. pazar günü
sona eriyor. Bu arada yazarlanmız Yaşar
Kemal \e Orhan Pamuk. "görüşbelirt-
meözgürlüğü* konulubirer konuşma ya-
pacaklar
Yönetmen ve yapımcı ÇetinKaramanbey'i de yitirdik
TURHANGÜRKAM
1950'lı. 196O'lı yıllann ünlü sirıemacı-
lanndan yönetmen. yapımcı, senaryocu-
Çetin Karamanbev. geçen günlerde 73 ya-
şmda sessız sedasız aramızdan a>Tildı. Kı-
mi yönetmenlere asıstanlık yaptıktan son-
ra 1947 yıiında yönetmenliğe başlayan Ka-
ramanbey'in. sıyah- beyazb dönemin sı-
nemasına damgasmı basan fılmlenni. yaş-
lan 60'ın ûzerindeki ızleyicilerden pek azı
anımsamaktadır.
1969'dan sonrayönetmenlik yapmayan.
sadece tecimsel reklam Fılmleri çekıp. bel-
gesellerle yetinen Karamanbey'm yapıtla-
nnıtı çoğunun "kayip" olması nedeniyle
televızyon ekranlanna da gelme olanağı
bulunmuyordu. Bu yüzden. her bin yanm
yüzyıl öncesinin toplum yaşantımıza tşık
tutan bu filmler, bugünün kuşağı için birer
"meçhur olarak kaldı.
Çetin Karamanbey, ölûmüyle sanat dün-
yamızda pek çok meslektaşmın uğradıgı
ortak yazgıdan nasibını aldı. Yanm yüzyıl
boyunca rüm yaşamını adadagı sinema ev-
renıne sayısız yapıtlar vermesınin bedeli-
ni "snunilmak¥
'suıetiyleödemışoldu.Çe-
şitlı sinema kuruluşlannın. derneklerinin
hiçbiri. onlara ağabeyhk ustalık etmış Türk
sinemasının bu yaşlı emekçısıne onur bor-
cunu ödemek için bir etkınlikte bulunma-
dı. Sansasyon ve ün peşinde koşan basmı-
mız, anh şanlı televızyonlanmız olüm ha-
benne kulaklannı tıkadılar.
w
Yeşilçaın''ın
muhtan" sanıylajınılan sinema yazarı ar-
kadaşımız Agah Özgüç telefon etmeseydı.
Karamanbey'm ölümünden habenmız ol-
mayacaktı. Sinema dünyasma başsağlığı
dilerken Karamanbey'ın anısı önünde say-
gıyla egilıyoruz.
Türk sinemasının "geçiş dönemi"nin en
tipık yönetmenlerinden olan Çetin Kara-
manbey. 26 Ağustos 1922'de Çanakkale'de
doğdu. Eski miHetvekıllerınden Kâzım
Bey'ın oğlu, yönetmen Metin Erksan'm
ağabeyı. görüntü yönetmenı Mengü Ye-
ğjn'in de dayısıdır. Tülıpen (1956) ve Çiğ-
âem (1964) adlı ikı çocuğu vardır. Vefa Li-
sesi'ni bitırdikten sonra 1939'da yliksek
ögrentm yapmak için Almanya'ya gıtme-
ye hazırlanırken lkinci Dünya Savaşı'nm
patlaması üzerine yurtdışına çıkamadı. Bir
süre kabzımallık, tuzculuk, değirmencilik.
manifaturacılık, gazetecılık. komısyoncu-
luk gıbı çe-
şıtli işlere
gjrip çıktı.
Ö y k ü l e r
yazdı.
1944'te
birkaç ar-
kadaşıyla
b i r l i k t e
" K u r t
FilnTı ku-
rup "Ka-
natlanan
Gençlik"
adlı bir ha-
vacılık fıl-
mine başladı. ama malı güçlükler yüzün-
den yanm kaldı. tkı yıl sonra Ferdi Tayfur
ve Âmenka'dan dönen Turgut N. Demi-
rağ'a "Bir Dağ Masalı1
* filminde asıstan-
lık yaptı. "Kanh Taşlar" fılminın yönetım
anlaşmazlığı yuzünden And Film'den ay-
rıldıktan sonra tpek Film ve Ses Fılm stüd-
yolarında teknısyen, yönetmen yardımcı-
lığı, dublaj yönetmenliginde bulundu.
1948'de "Silik Çehreter" filmiyle yönet-
menliğe başladı. Bundan sonra Halk Fılm
şırketme aile facialarını fılmleştıren en ağ-
dalı melodramlar yaptı. I952'de Aslan
FIIITM kurarak fılmlerınin çoğunu bu ya-
pımevinde gerçekleştirdı. Fakat bunların
arasında ses getiren, sınemasal yönden dü-
zeylı yapıtlar ne yazık ki yoktu. Bu yüzdeti
sınemadakı etkinlığı giderek azaldı. Kar-
deşi Metın Erksanm toplumsal sinema
çızgısınin dışında kaldı. En ıvi filmi. Re-
fik Halit Karay uyarlaması "Çete" ve po-
lısıye türünde "İstanbul Canavan."
Çetin Karamanbey. yönetmenlik dışın-
da senaryoculuk, dıyalog yazarlığı, dublaj
çevıricılıği de yaptı. Çeşitli dergi ve gaze-
telerde sinema konusunda yazılar yayım-
ladı. 1972'den sonra da çok sayıda dokü-
manter film çektı. Türkiye'de ılk kez **Pİ-
yale*1
adlı bebek reklamı yapan bır karton
filme imza attı. 1954 - 1981 arasında rad-
yo oyun yazarlığı ve yönetmenlığı yaptı.
300 dolayında "radyofonik piyes
r>
ortaya
koydu. Sinemayla ılgili hemen tüm der-
neklerde görev aldı. 1946-1954 arasında
Yerli Fılm Yapanlar Cemiyetı"nde bulundu.
1956"daTürkiye Fılm tmalcıleri Çemıye-
ti'ntn kuruluşuna katıldı ve sekreterlıgını
yaptı. Karamanbey'm sinema alanmdakı
DUŞUNCEYE SAYGI
en ilgınç çalışmaları ıse "yüdtz yaratma"
türûnde oldu. Her filminde yenı bır oyun-
cu "lanse" eden yönetmen. Neriman Kök-
saL Nazım İnan. V ılmaz Duru, Avten Çan-
kaya. Türkan Sülün, Şükran Özer, Suzan
Ava gibı sanatçılan sınemaya kazandırdı.
Fılmleri: 1947 - "Silik Çehreler", 1949
- "Yalan^, "Çete". 1951 - "Seni Unutma-
dım". 1952-"BirKızBöyleDüşrü'',"
4
Me-
nuş ile Ibiş Anaforaılar Krah", 1953 - "Is-
tanbulCana%an"-1954- "İki Ateş \rasin-
da". 1955 - -Kanh Pınar". "Şeyh Ah-
tnet'in Gözdesi". 1956 - "Fakir Kınn Kıs-
meti". 1959 - "Merhametsiz Gençlik".
"Eceline Susamışlar". 1960
u
Alüi~, "Telfi
Kurşun". 1962 - "Harmandalı Efem Ge-
Byor". 1963 - "HarmandalıEfe'nin Intika-
mı". 1967--'IçliKızFıında''. 1968-*Ya-
şamakHaramOkhr. "MezanmMermer-
den Olsun". "Zehirli Dudaklar". 1969 -
"Ana Yüreği". 1970 - "Kafkas Şahinr.
1982 - "SultanhisarDestanr (3 bölumlük
TV dızisi) Dokümanterfilmlerr. "Çelifin
Hikâyesi", -Etibank". "Cumhuriyet Kö-
>ü", "Modern Türkiye'de Sanayi", "Pet-
ro>", "Türk - Irak Boru Hatu", "Kocaog-
huı",''Fatih".''Mehterr
MEMET FüAT
Çorbada Tuz
Adamın biri Ankara'da Mülkiyeliler Birliği'nin önü-
ne Aziz Nesin'in kıtaplarını, fotoğraflarını yaymış.
ortaya da büyük bir tencere koyup yanına "Sizin de
çorbada tuzunuz butunsun!" yazmış.
Bir yandan kıtaplan, fotoğraflan satıyor, bir yandan
da Nesın Vakfı adına yardım topluyormuş...
Yalnız çorbanın tuzunda değil dolandırıcılik, kitap-
larla fotoğraflar da korsan...
Hem yaratıcı, hem de girişımci bir adam, anlaşı-
lan...
Bir de oyunculuğu güçlü olanlar vardır...
De Yayınevi'ndeyken birkaç kez oyunculuğu güç-
!u dolandıncılarla karşılaşmıştım.
Yoksulluğu kılığından bellı, başında kasket, ezik,
sesi zor duyulan bir adam ağzının içinde geveter. •
"Beni bilmem kım gönderdi, o sana yardım eder
dedı..."
Bilmem kim adı duyulmuş bir solcu, ama arkada-
şım, hatta tanıdığım bile değil. Bana yardım etmem
için herhangı bir kımseyi göndermesi olanaksız. Da-
ha baştan bellı karşımda bir dolandıncı olduğu.
Gene ağzının içinde başlar öyküsünü anlatmaya:
Fabrikada gece bekçisiymiş. Nâzım Hikmet'in kita-
btnı okurken görüp işten çtkarmışlar. Başka yerde de
iş bulamamış. Bin yeni doğmuş iki çocuğu varmış.
Kondu sahıbı de sıkıştınyormuş.
İşte o bilmem kım benden kitap alıp sergi açma-
sını, sattıkçagettrip parasını ödemesini söylemiş, "O
sana yardım eder", demış.
Saroyan'ın "Kımi Yoksul Insanlar" adlı bir öyküsü
vardır. Bır kenar mahallede bakkal dükkânına gelen
müşterıler anlatır... Neleri. nasıl aşırdıklannı... Çok
sevdığım bir öykü...
Böyle durumlarda hep o öykuyü anımsanm.
Adam onca kafa patlatmış, ne dıyeceğini, nasıl di-
yeceğinı, beni nasıl etkıleyeceğini tasartamış, kalkıp
yayınevıne kadar gelmiş. karşımda oynuyor...
Üstelik incelığe bakın, Nâzım Hikmet'in kitabını
okurken yakalanıp ışten atılmış, geldiği yer ise o ki-
tapları yayımlayan yayınevi...
O yönde tek sözcük etmeden ışsızliğinin sorum-
luluğunu bana yüklüyor...
"Heryer tiyatrodur" der misin!.. tşte yazarı, yönet-
meni, oyuncusuyla tek kışilik bir tıyatro... Sanatının
karşılığmı kitap olarak ıstiyor...
"Veririz... Ne yapalım..."
Yalnız Nesin Vakfı'nın tenceresinde ış biraz deği-
şik. O tencerenin çorbasını çocuklar içıyor, onların tu-
zuna ortak olmaya kalkmak yakışmaz dolandınctlı-
ğa!.. Her işin bir raconu var!..
Yoksa dolandıncılık da mı bozuldu!..
Korsan yayımcılann el attığı Aziz Nesın kitaplan da
büyük çoğunluğuyla Nesin Vakfı'nın gelir kaynağı...
lyı düşünmek gerekir...
Korsan yayımcılıktan söz açmışken, Milli Eğ'rtım
Bakanlığı'nın 1994'te bastırdığı bir kitaba da değine-
lim.
Krtabın adı. Orhan Veli Kanık (Hayatı, Sanatı ve
Eserlerinden Seçmeleri).
Yazarı: Bilge Ercilasun.
Başta kısa bir önsöz, Şubat 1991 tarihü. Arkasın-
dan şairin "hayatı, sanatı ve eserteri" üzerine 20 say-
fa bir yazı; 112 sayfa şlirlennden, 60 sayfa düzyazı-
lanndan seçmeler; sonda onun için yazılanlar, bibli-
yografya, dızin derken, toplam 260 saytalık büyük
boy bir kitap...
Bibliyografyasına bakıyorum, Adam Yayınlan'nın
yayımladığı Orhan Veli kıtaplannın hiçbiri yok.
Bilindiği gibi, Bütün Şiırlen Adam Yayınlan'nca ilk
olarak 198? yılında yayımlanmıştı. Eski basımlarda-
ki inanılmaz yanlışlar düzettilerek yapılmışyepyeni bir
basım...
Ama Bilge Ercilasun, 1991 'de hazırianan. 1994'te
yayımlanan Orhan Veli Kanık kitabının araştırmacısı,
merak edip de Adam Yayınları basımını kanştırmak
gereğini bile duymamış.
Sonuç: Yalnız şiırlerde 142 yanlış... Noktalama,
yazım. ara, sözcük, atlama, dize, sıralama yanlış-
lan... Oysa hepsini düzeltmiştik bu yanlışlann.
Bizim onca emeğimızi hiçe sayıp geriye dönmüş
Bilge Ercilasun.
Milli Eğitim Bakaniığı'nın bu yapıtı yaytmlamak için
kimden izin aldığını, niçin yanlışlardan anndırılmış
Adam Yayını basımlanndan yararlanılmadığını araş-
tırdığımda ise şu gerçekle karşıiaştım: Milli Eğitim
Bakanlığı böyle bır kitap yayımlamak istediğini şairin
kalıtçılanna ya da Adam Yayınlan'na bildirıp izın al-
mamıştı...
Demek ki aynı hükümetin bir bakanlığı korsan
yayınlan önlemek için Telrf Haklan Yasası'nı güncel-
leştirmeye çalışırken. başka bir bakanlığı korsan
yayın yapıyormuş...
4
Içiiîiizdeki Işık 100
Yaşında' Sergisi
Kültür Servisi- Darülace-
ze'nın kuruluşunun 100. yıl-
dönümü nedeniyle, ^rtemis
Sanat Merkezı'nde "Içımız-
dekı Işık 100 Yaşında' adıy-
la karma sergı açıldı. 100
sanatçının lOOyapıtıylaka-
tıldığı sergu 18 kasıma ka-
dar açık kalacak.
Değerlen 2 vnılyon Lıra ile
350 mıtyon lıra arasında de-
gışen eserlerın, sanatçıla-
rından bir bölümü satış be-
delınin tamamını dığerleri
ise yansını derneğe bağışla-
yacak Karma sergıde y apıt-
lan yer alan ^anatçılar; Salıh
Acar, Tamer Akakıncı, Tan-
gül Akakıncı. Hasan Akçar.
Nazan Akpınar. MuzafFer
Akyoi. Gülay Alpay. Sadık
Altınok. Güîer Aras. Mıne
Arasan. Mehmet Arpacık.
Mustafa Aslıer, Turgut Ata-
lay, Nuray Aydoğdu. Hüse-
yın Bıliştk. Mahmııt Boz-
kurt, Binm Bozok, Fatma
Bulut. Şeyho Bulut. Sevil
Gankurtaran. Nurhan Çakm.
Asuman Dağılan. Kadir De-
mır, Artın Demırcı. Dilek
Demırci. Ayten Yetı> Doğu.
Çığdem Erbıl. Devnm Erbıl.
Çansen Ercan.Nejat Erem.
Gemıl Ergün. Özcan Ervar-
dar. Leyla Gamsız. Ruzın
Gerçın. Habib Gerez. Gla-
udia Gıerschner. Gan Gök-
nil. Güngör Güner. Bırse!
Bosut Gürbüz. Tahsın Han-
cıoğlu. Süknye Işık. Dılek
Işıksel. Vlümtaz Işıngör.
Remzi lren. Nasıp lyem. Nu-
n tyem. Murat Kabukçuog-
lu. Devabil Kara. Sev mç Ka-
raca. Caner Karavıt. Lrsula
Soltermann Katıpoğlu. Yu-
suf Katipoğlu. Nuran Kes-
kın. Maria Kıhçlıoğlu. Zekı
Kıral, Emın Koç, Nur Ko-
çak. Muhsin Kut, Bihrat Ma-
v ıtan. Zıyatin Nune\. Işık
Okşan, Tülin Onat. Gülsün
Orhon. Hüseyin Özçoban.
Ayşe Özel. Omit Öztiırk, Ka-
mat Barkan Pajonk. Mehmet
Pesen. Sevtap Pısak. Musta-
fa Pılevnelı. Pemra Pılevne-
h. Yavuz Pılevnelı, Türkan
Sılay Rador. Knstin Saleri,
Veli Sapaz. Nıhal Sıralar.
Zeynep Sarıoğlu. Gonca Se-
zer. Hale Sontaş. Makbule
Sümer, Gönül Şen. Sabahat-
tin Sen. Uğur Mıne Tamay,
Çelalettın Tandoğdu. \ase-
mın Sözer Tarakçıoğlu. Sü-
leymanSaım Tekcan. Ünsal
Toker, Esın Tükenmez. Ber-
na Türemen, Alı ismaıl Tü-
remen. Emel Vardar, Asu-
man Varol, Marılyn Waisa-
nen. E\a Wretas. Demet Yer-
sel, Ayşen Yıldınm. Bengı-
su Yıldırım, Burhan Yıldı-
nm. Vural Yıldırım ve Salih
Zekı'den oluşuyor. Sanatçı-
lar sergiye tuvaî. kâgıt. pres-
tuval. ipek üzerine uygula-
nan resımler ve gravur. se-
rigrafı. seramık. heykel ve
vıtray çalışmalanyla katılı-
yorlar. (Artemıs Sanat Mer-
kezr.0212 232 09 20)