Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15EKİM1995PAZAR
12 DIZIYAZI
Yitik birkentin ardmda26 yıl önce Çetin Altan ve Ara Güler'in bir
ay boyımca sokak sokak dolaşarak
hazırladıkları "Al îşte İstanbuî "u yeniden
yazmak, kentin yaşadığı değişim ve plansız
büyümenin sonuçlan üzerine geleceğe bir
şeyier akîarmak istedik. Güneşli bir sabah
kiraptaki sokaklann izinde dolaşarak
İstanbul'da sürüp giden yaşamların
kuytulanna pencereler açmaya çalıştik. Ama
artık o îstanbul voktu.
Güler 'le Altan 'ın ilk durakları olan
Topkapı da buluşuyoruz Yücel Tunca 'yla.
Son zamanlarda Refah Partililerin,
"Bizanslı " oldukları için gözlerıne batan
vaşlı sıırlar boyımca ilerleyerek Penton
kapısı olduğumı sandığımız yerden giriyoruz
suriçine. Edirnekapı nın sanki yüzyıllar önce
terk edilmiş duygusıt veren sokaklarından
süzülüveriyoruz içeri. Ve zaman birden
kavbohıvor.
B
undan tam 26 yıl önce. bir
bahar sabahı yola çıkmış-
tı Çettn Akaıi ve Ara Gü-
ler: îstanbul sokaklannı
şövle bir gezinmey e. o gü-
nün Istanbulu'nun dih ol-
maya.. Öylesine bir güzargâh seçmiş-
lerdi kendikrine: ara sokaklara sapacak.
insanlarla sohbet edecek ve tstanbul'da
kendı hahnde sürüp giden yaşam üzen-
ne bir şeyier karalayacaklardı. îşte bu
yaklaşık bir a> süren yolculuğun sonun-
da "Al tşte tstanbur çıktı ortaya. Ön-
ce bir yazı dızisiydi. sonra da kitap oldu.
"Al İşte Istanbur'.babamınkütûpha-
nesinde keşfettiğim \e yıllarca elimden
düşüremedığim kıtaplanmdan bıriydı
Çocukluğumda ne yazık ki Vıiç girmedı-
ğım Eyüp'ü, Yedikule'yı. Langa'yı bu
kitapla hep düşlenmde gezdim Ve bir gün
buralarayolum düştügünde eski bır dos-
tun hayaletiy le kars,ılaşmış gibi hissettım
kendimi. Ben henüzbiryaşımdayken ge-
zilip aktanlan Îstanbul. çoktan değişmiş.-
ti. değişmek ne kelıme, bambaşka bir şe-
hir olmuştu. Geçmışin küçücük kırpm-
rılannı toplamaya çalışarak, eskilerden iz-
ler arayarak günlerce dolaştım buralar-
da v e sonundakarar \erdim,"Al Îşte İs-
tanbul" bir de şimdi yazılmalıydı. Al-
tan'la Güler" in ızinden gidilmeh. şehrin
26y\l ıçinde yasadığı değışimm ve ilk to-
humlan o zamanlar atılan plansız büyü-
menin sonuçlan üzerine geleceğebır şey -
kraktanlmalıydı
îşte Yücel Tunca'yla bırlikte bu du> -
gularla çıktıkyola; tıpkı onlar gibı güneş-
li bir sabah. kitaptakı sokaklann izinde
dolaştık. kapılardan içeribaşlanmızı uzat-
tık, hoş sohbetlerin arkasında, Istanbul 'da
sürüp giden \ aşamlann kuytulanna kü-
çücük pencereler açmaya çahştık.
lsxanbul. 26 vıl ıçinde kazandıkları v e
yitırdıklerıyle bambaşka bir şehır olmuv
tu. Gözlenmiz hâlâbaö bahçe olan alan-
lan. şehrın göbeğınde âşıkların koklaşa-
rak yürüdüğu ıssız yeşilhkkn ve buram
buram Osmanlı kokan o eski sokaklan
çok aradı; ve gözfcrimizplansızcabüyü-
yen şehrın sınırlan nasıl zorladı|ını. ge-
cekondu bıle olmayan. damsız. st\asız dış
şehir binalannı. hilkat garibesi gökde-
İenotelleri eörmemek için sıkıca kapan-
dı...
EflrıKapı-Tekfur Sarayı
Yolculuğumuz. AltanTa Güler'in 26
yıl önce yola çıktıklan gün gibi güneşli
bir îstanbul sabahı başlıyor. Elimizde
haftalardır "Al Îşte İstanbuPu didik di-
dikederekçıkardığımız notlar,yüreğımiz-
de yapacağımızkeşıflerinheyecam, Ara
Güler'le Çetin Altan'ın ilk duraklan olan
Topkapı'da buluşuyoruz Yücel'le. Son
zamanlarda, Refah Partililerin. "Bizans-
U~ olduklan için gözlerinebatanyaşlı sur-
larboyunca ilerleyerek Pentonkapısı ol-
duğunu tahmin ettığimız yerden gıriyo-
ruz suriçine. Edirnekapı'nın sanki yüz-
yıllar önce terkedilmiş duygusu verenso-
kaklanndan süzülüveriyoruz içeri. Ve za-
man birden kayboluyor Bir Çetin Al-
tan'la Ara Güler'ın 26 yıl önceki yolcu-
luklanna dahyoruz. bir Constantin'in
îstanbul'una, bazen de günümüzün ger-
çekleri en acımasız yüzüyle çıkvyor kar-
s,ımıza .
"Îstanbul' un pislik, mezbelelik, ba-
kımsızhk ve fakirlik ölçeğini görmek
mi istiyorsunuz, önü>le arkasıv la sur-
ları dolaşınız. Çok geri bölgeler gör-
dûm yen üzünde, bövlesine kanserleş,-
miş bir sefalet keşmekeşine hiçbir yer-
de rastlamadım... Kovuklar içinde atöl-
\eler. atöhelerin \anında surların \ı-
kık tepelerine fırlanuş gecekondular,
gecekondularm önündeki hendekli seb-
ze bahçeleri, tümseklcr. tümseklerde
esrar çekenler ve bitmeztükenmez çöp
kokulan..."
Eskinin. suroyuklanna gizlenmiş mez-
bele dükkânları yok denecekkadarazal-
mış. Birkaç kendi halindekı mermeratöl-
yesıni saymazsak. surlar son vıllardakı
hummalı restorasyon çalışmasından na-
sıplerini fazlasıyla almış, epey temızlen-
mişler. Birkaç kov uğun ıçındekı kınk şa-
rap şişeleri ve belli ki soğuk gecelerde ısı-
nılmak için yakılmış ateşin izlen, hâlâe\ -
sizlerin \e esrarkeşlerin buralan mekân
belledıklenni gösteriyor.
istanbul'da günebaşlamanın en iyi yol-
lanndan biri. hele bır de gezginliğe ^^>-
yunmuşsanız. bır mahallekahvesinden ge-
çer Gerçı 8O'lı yıllann önüne geçilrnez
değişim rüzgân buralarda da çoktan es-
miş ve kahve 'cafe' oluvermış. Ama so-
nuçta mahallenin işsiz güçsüz gençlerin-
den. emeklı yaşhlanndan başka müşte-
nsı yok.
50yıldır Eğrikaprda oturdugunu söy-
leyen yaşlılardan biri, yanm asır önce
kımbilır Anadolu'nun hangi köyünü bı-
rakıp. taşı toprağı altın umuduyîa geldi-
|ı şehrinbuyıllardır birkenara itılmiş ma-
hallesine sahip çıkmanınheyecanıyla bı-
ze çevreyı anlatıyor:
- Bizım buralann muhterem zatı pek
çoktur. Surlar boyunca 15, bilemedin 20
muhteremin mezan var. Yazın bunlan. çok
önemli. Sizin sayenizde buralara devlet
sahip çıkar belkı.
Kahvedeki kısa sohbet sırasmda gör-
memiz gereken yerler tek tek tarif edili-
\ or. ça> laniTiız ı^marlanıyor ve belki baş-
ka şartlarda karşılaşsak hıç de mümkün
olmayacak bir dostluk ılişkısı içinde ma-
halle sakınleri biz gezgin gazetecılen bü-
yük bırsevecenlikle yolculuğumuza uğur-
İuyor. >•
unutulmuş bir saray
Bölgenin yatırlan dışında en ünlü iki
yenndenbiri Tekfur Sarayt,diğeri de Ka-
riye Müzesı. Eski yolculuğun izını sür-
mek üzere, Bızans dönemi saray mima-
risintn günümüze kalan tek örneği olan
Tekfur Sarayf na doğru gidiyoruz. Sur
duvarlan arasmda bir kapınm üzerine
büyük bir dosya kağıdtnayazılmış 'Tek-
fur Sarayı' yazısı surlann restorasyo-
nununsadece seçimyatınmı olmaktan öte-
ye gitmediğıni ve yetkililerin tanhi de-
ğerlerı ancak bu kadar önemsediklerini
açıkça gösteriyor. 13. yüzyılda yapıldı-
|ı tahmin edılen sara\ kalıntısının tabe-
lasınm dosya kağıdından olmasmdan hıç
kimsenm gocunmaması anlaşılır gıbı de-
ğil. Bır mayete göre Kaşıkçı Elması bu-
rada bulunmuş ama kımm umurunda
Saray kalıntısının bekçiliginı yapan ai-
lenin evi de bu kalıntının yanında bahçe
içinde. Bekçınin kansı. bızi bahçeye ko-
nuk edıyor, bakımsız ama mıstık bır bü-
yüleyıciliğe sahip saray yıkıntılannakar-
şı ayaklanmızı uzatıp çay içıyoruz. Jüs-
tinyen'm sarayına konuk olmuşçasına
mutluyuz. Sonra kalmtılann tepesine tır-
manıp çevreye şöyle bır göz atıyoruz.
Karşımızda ınanılmaz bir manzara var.
İstanbul'da dolaştığımız bir ay boyunca
degişik açılardan sık sık karşımıza çıka-
cak bır manzara bu. Halıç boylu boyun-
ca ay aklanmızın altında. ötelerde Oskü-
dar, bır yanda Beyazıt: gerçı surlann he-
men dıbındeki şantiye artıklan manzara-
nınbüyüleyicıliğını biraz zedeliyor ama
az ötedeki Rum mezarlığı bıle sanki ölü-
mü değil de veşil ve beyaz neşesiyîe ya-
şamın ne denlı güzel oldugunu anlatmak
ister gıbı.
Sarayın dış duvanntn hemen dibinde
yeşile boyanmış eski bir mezar vaT. Me-
zann çe\Tesı dozerle kazılmış, belediye
buray ı tunstikbir çaybahçesı yapmak ıs-
tıyormus.. bunun için yol kenanndaki ge-
cekondu-apartman arası üç dört ev de
yıkılacakmış. Evde oturan kiracılar ga-
zetecı olduğumuzu fark eder etmez ya-
nımıza gelipbelediyebaşkamndanyakın-
maya bas,lıyorlar. Evlennin yıkımıyla il-
gili bır gelışme olursabızı gazeteden ara-
malannı söyleyıp uzaklaştrken biri ar-
kamızdan ba|ırıyor-
- Burası Teksas. Teksas. . Her türlü
pislik. düzensizlik \ar burada!
Mezann kime att olduğuna gelince. .
Ri\ ayetlere bakılacak olursa işın ıçinden
çıkmak çok zor. Insanlar kültürel ya da
teknolojik değışımlerden ve bilgilerden
çokhurafelen se\ıyor. Zaman. masalla-
n belki bıraz çağdaşlaştınyor ama asla öl-
dürmüyor. Saray bekçısmın karıstnın an-
lattığına göre (fcnstantın'in kranınbir sev-
gılisı \armış. Tüm tanhi aşk hıkâyelenn-
de oldugu gibi, oglan kızla buluşmak
ıçın gecelen gizlıce balkonun altına ge-
lirmiş. Ve bır gün kız. babasının asker-
lennm geldiğini fark edince â^ığını uyar-
mak için küçücükbirçakıl taşı atmış aşa-
ğıya. Ama şansa bakın kı talıhsiz âştk o
küçücüktaşınbaşma çarpmasıy la ölüver-
miş. sonra da oraya gömülmüş Mahal-
lede oturan kadınlardan bınne bakılırsa
âşık balkona tırmanırken düştüğü içm
öîmüş. Cstelık bu âşığm adı Bes,ır Gazı
Hazretlen'v miş ve pek de muhterem bır
evliyaymış. Şu kozmopolıt aşk hıkâye-
sıne bakar mısınız!
Mahalleninyaşlılanndanbiri, mezann
Tezveren Dede'ye aıt oldugunda ısrarh.
bır başkasıysa şehıt bir Osmanlı askeri-
nın mezarı bu diye dıretıyor. Hikâyele-
rin sonu yok. Bınne daha sormayı göze
alamıyoruz. Bu arada çevTemızde koşus,-
turan çocuklar korku hıkâyesi anlatır-
mışcasına gözlennı faltaşı gibı açarak
usulca fısıldıyorlar kulağımıza:
- Orayı dozerler kazarken ölü kemik-
len çıktı topraktan. Hemencecıkkapadı-
lar üstünü. Buküçücükmezarda yatan her
kimse, herhalde çokeğlenırdihakkında-
kı bu çeşitlemeleri duyabtlse..
Topkapı'daki tanhi surtar, halı satıcılan tarafından işgal edilmiş.
Alıntılar "Al İşte tstanbul" kıtabından.
Yarın-. Anemas Zindanları,
Merkez Efentfi. Sumbul Efendi
Doğum yeri: DersaadetSÜmer Yazıır-Fotoğrafçı
Yenı kdşaklarbu ısmi bilmiyor. Anla-
mını ben de annemden ögrenmıştım. En
büyük şan^ım. İstanbuî gibı doğal \e ta-
nhi güzellikîeri. hareketlilıği bol. kültü-
rü zengin bir kentte ve bu olağanüstü
değerleri seven bir anadan dünyaya ge-
lişim. Dersaadefe yakışan o annenin
sözlerini hikmet bilişim olsa gerek
Üç yaşımdan beri. annemle birhkte.
dünyanın incisi olan bu kentin tarihi bi-
nalanmn bulunduğu semtlerde güzeîlik-
leri izleyerek dolaştığımızı, anneme de-
vamh olarak sorular sorduğumu anım-
sıyorum. Sanat \e doğa âşığı bır anne-
nin kızıyım. "Kenarına bak bezini al,
anasına bak kıztnı al" derler ya ..
"Okuî Dinle'. Ayağma üşenme!"' der-
dı daima. Yaşam boyu. \ aktım. bedenım
yettıği sürece, hangi semtteysek. çevre-
mizde hangi ilginç ve tarihi bına varsa
onlan gözlenmle severek. beynime ve
gönlüme yerkştirdim Diğer ülkelenn
insanlan İstanburu: camilen. müzeleri,
saraylan. Haliç'i. Bo|az'ı. Adalar'ı ile
tanıyorlar.
îstanbul'unyerlileri ise "yeditepe'Mi
güzelin günbegün değişen yorgun yü-
zünü, acemice makyaj yapmış j aşlı bir
kadını izlerken duyulan acıyla burkula-
rak gözlemhyorlar. Geçmişe özlem ar-
tıyor.
"Değişim" yaşammkaçmılamayacak
kuralı. An, ne olur. miras aldığımız gü-
zelhkleri koruyarak yapabilsek yenıliği'.
• Diğer ülkelenn insanlan tstanbury; camilen. müzeleri, saraylan, Haliç'i, Boğaz'ı. Adalafı
ile tanıyorlar. tstanbul'un yerlileri ise "yedi tepe"'li güzelin günbegün değişen yorgun yüzünü.
acemice makyaj yapmış yaşlı bır kadmı izlerken duyulan acıyla burkularak gözlemliyorlar.
Medeniyetler müzelıkdeğii. yaşanılan ve
yeni güzelliklerle çoğalan uygarhk sil-
silesi olsa!
"İnsan"la özdeşleşen bınaları ınşa
edebildskkri için mimarlara her zaman
sa\gı duvdum; İnsanlar. bınalar kadar
çok > aşamaz. Tanhi koruyanlar. tarihle-
riyle bırlik yaşar. anılırlar. Saygıyı, gü-
zehm tarihi koruyan msanlara duyuyo-
rum.
Gördüğüm. anlatabıldığim kadanyla
tstanbul"umuzda şöy le bır dolaşalım is-
ter misinız1
Mutlaka hepımizın paylaşa-
cağı nostaljik anılar vardır Çocuklukla
orta yaş arasındaki "git-gel"de yorulur
muyuz acaba? Yaşam o kadar akıcı ve
zor kı, bu kadar hız arasında görebılıp
sevdiklerim kadarı için şükredivorum.
Cihangir'den çocukluk anıları
İstanbul'u çocukluöumun Cihangir'i
ile anımsnorum:
Nusretiye Camii'nin zümrüt yeşili ot-
larla kaplı bahçesini, kuşbakışı görünen
masmav i denizi. Salıpazan kıyısında de-
nize giren cıvıl cıvıl çocuklan. ön yüzü
sarmaşık güllerivle kaplı ahşap konak
ya\ rusu e\ imizi hep özledim
Yıllann etkisi ile Habeşi güzellere dö-
nen konak ya\ rulan. kentin her semtin-
de göze çarpıyor. Gönül isterdı ki. bu gü-
zelim bınalar boyanabılsin. Salıpaza-
rt'na inen Enli Yokuş'un başında bu es-
mer güzellerden bin hâlâ zamana daya-
nıyor. Annemi de görür gibiyım tüm gü-
zelliğiyle omzuna atlayıveren Tomns'iy-
le. îstanbul. kedıleriyle de ünlüdür. Ne
yazık kı. kedicıkleri hor görüy orlar, utanç
\erici bır duşünce. Dış ülkelerden gelen-
lerkedılerimizı satm alıp götürüyorlarda
bizler gıbı konuşamayan dostlarımıza
karşı utancımız az da olsa hafifler gibi
oluyor.
Ana caddede, Salıpazan-Tophane ara-
sındaki Nusretiye Camii'nin bıtışiğın-
deki Nusretıye Kasn'ndaçocuklugumun
ilk şenliğinı uslu uslu, annemın kucağın-
da ızleyişımi anımsı>orum. "Seyr-i se-
fain"sözcüklerinı bıle işitır gıbiyim an-
nemin sesınden.
L'zun yıllar sonra. bu tarihi binanm
Mâlûl Gazıler Yurdu olarak kullamldı-
ğını biliyoruz. 1%9'dan sonra, Mimar Si-
nan Ünıversitesi'nin konuk e\i olmuş.
Güzel Sanatlar Akademisi'nin geçirdi-
ği yangından dolavı geçirilen şok. mü-
dürlerinden Nijad Sirel'le konuşulduğun-
da sık sık gündeme gelirdi Eski Îstan-
bul. yangınlanyla da meşhurdu: Anne-
ınin sesinden Fatihyangınını da işitır gi-
bı olurum
Altı yaşıma geldiğimde ev değiştırip
kopkoyu bir tarih hissedilebılen Banka-
larCaddeai'nde(Volvoda)bırbınayata-
şındık. Sonradan öğrendiğime göre. Fa-
tih Sultan Mehmet'in kalebendi Bere-
ketzade'nin admın verildiği Medrese
Sokak'taki (inşa tarihi 1874) bu bına,
restore edilerek yaşamını sürdürmekte.
Bitışığindeki Terzıler Sinagogu'nda iyi-
lik olsun di\e bir cumartesi mum yak-
ma görev ini üstlenmiştım. Onlar. cumar-
tesileriböykışleryapmıyorlarnedense.
Sen Jorj Hastanesı ve hsesındekı bazı in-
sanlann maskotu otmuştum, karşı kom-
şularımızdılar.
Kamondo Merdivenleri denen süslü
merdivenlerde durup Atatürk ile Şe-
hinşah Pehlevi'nin üstü açık arabayla
Bankalar Cadde^i'nden geçişlennı hâlâ
sevgıvle anarım. 30.9.1985'te Beyoğlu
Belediyesi ve A\usturya Hselerinin kat-
kılanylaonanlanbu güzelim merdnen-
lerden çıkmay ı, K.uledibi veTünel'e yü-
rüyerek gitmeyi. bütün ömrümce tercih
ettım. K.işi. sevdıklerinden aynlamıyor.
Galata'nın tarihi
llkokula başladığım zaman. şeytana
uyup ılgimı çeken Galata Kulesi'ne gı-
riverdim. Viran. daracık duvara >apışık
merdiv eninden tırmanmak istedımse de
ba^aramadim. korkumdan bu konu^u
anneme açmadım.
llerıki \illarda öğrendiğime göre,
(13481 Cenev izlilerden kalma bu kule;
XVI. yy 'da esır zındanı. XVII. yy 'da am-
bar. XVIII. yy'da yangın kuksi (iki kez
yangın tehlikesı). 1964-1969 arası ona-
nmla mükemmel tunstik bir yer haline
getınlmiştır.
IV. Murat zamanında dünyada ilk
uçuş deneyinı yapan Hezarfen Ahraet
Çelebi, uzun çahşmalar sonucu yaptığı
kanatları takıp kendinı Galata Kule-
si'nden boşluğa bırakmış. kuşlann ha-
reketlerini takht ederek Lsküdar'a ula-
şabilmiştir.
Annemk bırlikte Tünel'e ilk girdi-
ğımde her yanımı saran serin hava çok
hoşuma gitmışti. Fakat vagona bınip de
karanlık tünelde.sev imsiz duvarlara çar-
pacakmışçasına ıkrkmeye başlaymca,
hele karşıdan hızla yaklaşmakta olan di-
ğer vagonu gördüğümde genldığımı
anımsıyorum. Kendimi aydınlık cadde-
de bulunca sevinmiştım.
Annem. sol yanımızdakı görkemli ya-
pıyı göstererek "Altıncı Daire'ye gide-
ceğizşimdi"1
dedı. Sonradan öğrendiği-
me göre Beyoğlu Belediyesi imiş. Me-
murlar, imzalanan kâğıtlar, koskoca bır
deftere yazılanlar, gıysimin kolunu sıyır-
malar.
İğneyı görünce elkrinden kurtulup
kendimi Tünel Meydanrna attığımı hâ-
lâ gülerek anımsıyorum. Yakalamak için
peşimden koşuşanlar. Sonunda aşı yapıl-
dı, ama iğne yapılmasına hiçbir zaman
alışamadım.
SÜRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Gazap* ÜzümlerL.
Remzi Küçükertan (41), çeşitlı cezaevterinde, 13
yıl dört ay yattıktan sonra, buçjün Keçiören Yanaçık
Cezaevı'nden çıktyor. Onunla bir ara konuşmuştum;
sordum:
- Remzi, bunca yıl yatarken, içeride neyi özledin?
- Kızılayın kalabalıQmı, bir de tıkış tıkış otobüsleri!
Anladım, insanı özlemiş. Remzi Küçükertan'a, ba-
ştndan geçenleri sordum. 1980 öncesinde. 'Devnm-
ci ProSeteryc!1
dergisinin yazıişleri yöneticisıymiş^ ya-
zıışleri yönetmeni. Ölüm cezasına çarptınlmış. Olüm
cezası, 1991 'de on yılla sınırlanınca, cezaevinden çık-
tı, ancak, savunması sırasmda Kenan Evren'i eleş-
tirdiğı gerekçesiyleyeniden yakalanıp cezaevıne alın-
dı.
- Ölümden öteye yol olur mu? Nasıl oldu bu?
- O zaman baştan alayım abı, 17 Temmuz 1980'de
yakalandım. 15 günlük işkenceden sonra, tutuklan-
dım. Ve 11 yıl sürekli olarak cezaevinde kaldım.
- Hangi cezaevinde?
- Çeşitli cezaevterinde, îstanbul, Adana, Mersin,
Gaziantep. Bartın, Amasya, en son Çanakkale. Ben,
1991 Ağustosu'ndasalıverıldim. Ancak, bu arada bir
ıdam cezası aldım!
- Neden?
-146. maddeden, örgüt üyesi olmaktan ve örgütü
yönetmekten. Adam bldürseydım, 12 yıl yatardım abi.
- Hangi örgûttü bu?
- TİKB (Turkiye Ihtılalci Komünistler Birliği). Yalnız
burada ilginç olan bir şey var Musta Abi, benim ida-
mımı, hâkım, beni görmeden verdi! Adana 1 No'lu Sı-
kıyönetim Mahkemesi yargıcı. soyadını anımsamıyo-
rum, ama adı M o zaman binbaşıydı, benim yü-
zümü görmeden, ıdam verdi. Dosyayı bile inceieme-
den. Benim dosyamı daha sonraYargıtay'da incelet-
tik biz, hukuka gerçekten inanan yargıçlar ne dedi bi-
liyor musunuz? "Bu dosya beş yıl bile alrnaz!" dedi-
ler. (12 Eylul adaleti buydu demek. M.E.) Daha son-
ra, cezaevinde iki kez daha işkenceye alındım.
- Ne yaptılar işkencede?
- İşkencede askı, falaka, elektrık, makata copla te-
cavüz, testisleri burma, açlık, susuzluk, uykusuzluk ve
her türlü...
- Kaç gün?
- Bir defasında 60 gün, bir ikinci girişimde, yani ce-
zaevinden alınıyorsunuz.. O zaman Kenan Evren ya-
sa çıkarmıştı, cezaevinden tutuklu veyahükümlü iken
sizi alıyor, yeniden 'şubeye 'götürüyor. savcının alaca-
ğı bir ıfadeyi şubede almaya baştamışlardı o dönem-
de. O zaman 60 gün kaldım. Adana'ya gotürdüler,
Adana'da, iskenderun'da işkence yaptıtar. Daha ön-
ce de 15 gun İstanbul'da işkence gordüm. 1991 Ağus-
tosu'nda çıktım. Şımdi bu btrinci davada, yanı idam
aldığım...
- Şarf/ı salıvermeden yararlanıp çıktın değil mı?
- Tab'u, tabıi, Terörle Mucadele Yasası'nda ıdamlar
on yılta sınırlandırılmış olduğundan çıktım. Şımdi, bı-
rinci ıdam aldığım duruşmalar sırasmda, siyasi bir sa-
vunma yaptım. Yani burada Kenan Evren'i, Milli Gü-
venlik Konseyı'nı, polisı, jandarmayı eleştirdim. Benim,
bu eleştiriterimi hakaret saydılar. Oysa, ben hakaret
etmedim.Çünkübanagöre, esasTCY'nin 146. mad-
desinı Kenan Evren ihlal etmiş, silah zoru ile Meclis'i
kapatıyor. partileri kapatıyor. anayasayı kaldınyor. İş-
te, tam da 146. Bunlan genellikle -savunmalarımda-
dile getirdiğım için, 17 yıl ceza aldım. Idamdan ayrı.
Sonra bu mesele, Askeri Yargıtay'la, sivil Yargıtay ara-
sında bir tartışma konusu oldu, şöyle ki: "Idamın üs-
tüne ceza olur mu otmaz mı?" diye.
- Bu hakaretlerden ceza alınır mı ahnmaz mı?
- Cezayı aldık zaten de idamın üstündeki cezalann
infazı olur mu olmaz mı? Bır tartışma başlattılar. Biz
dedik ki: "Idamın üstüne hürriyeti bağlayıcı cezalann
infazı mümkün degildir." İşte, TCY'nin 77. maddesi-
ne dayanarak bunu savunduk, beni yeniden içeri al-
dılar.
-199Vde?
- Hayır, 1993'te. 10 Haziran 1993'te yeniden apar
topar içeri aldılar, dediler ki: "Senin 40 ay daha cezan
var, bunu da yatacaksın!"
- Nerede yattın onu?
- Bunun önemli bir kesimini Haymana'da Haluk
Gerger, Fikret Başkaya ile birtikte, bir bölümünü de
Ankara Kapalı Cezaevi'nde. Şımdi, Keçiören Yanaçık
Cezaevi'nde, 100 gündür yatıyorum.
Remzi Küçükertan'ı, CHP döneminin son Adalet
Bakanı Mehmet Moğultay, Haymana'dan Keçiören
Yarıaçık Cezaevi'ne naklettirdı.
Remzi Küçükertan, cezaevinde evlenmişti, eşi de
cezaevinde yatıyordu. Sonra, ayrıldıtar. Gülce adın-
dabir kızları var. Gülce. annesının yanında. Aynldılar,
ama arkadaşlar. Gülce'yi aradabir görüyor. Gülce, 2.5
yaşında, Remzi. onun için "Ara dönem çocuğu"'diyor.
Remzi, 1972:1974'te Hacettepe Maden Fakültesi'nde
ögrenciydi. Üçüncü sınrfa değin okudu, okulu bıtire-
medı. Birçok genç gibı, yaşamını cezaevlerinde sür-
dürdu. Yaşama bağlılığı, insan sevgisi ise fıkır fıkır...
Perşembe akşamı Devlet Tıyatroları Irtan Şahinbaş
Atölye Sahnesi'nde, Steinbeck'in (1902-1968) oyun-
laştınlan 'Gazap Üzüm/erı'ni izledik. Gülşen Karaka-
dıoğlu ile, kızım Özlem'le birhkte izledik. Kültür Ba-
kanı Köksal Toptan da gelmişti, oyunu ayakta alkış-
ladı. Oyunu izlerken, ben Remzi'leri düşündüm. Rem-
zi de görmelı bu oyunu. Bugün, Meclis'te güvenoyla-
ması var; program görüşmeleri sırasmda Dentz Bey,
sonunda dagıttı. 'Gösteri' deyapamadı. Bakalım,Tan-
su Çiller, karşıtlarını sulu dereye götürüp, susuzgetire-
bilecek mı, getiremeyecek mi? Yoksa, iş karakolda mı
bitecek? Göreceğiz...
Gazap: Öfke
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAS
1 2
SOLDAN SAĞA:
1/ Atlas Okyanu-
su'nda, Meksika
Körfezi'ndenbaş-
layarakNorveçkı-
yılannadeğin ula-
şan sıcak su akın-
tısı. 2/Orgamkbi-
leşıklenn yapısı-
nagırenkarbonve
hidrojen atomlan
grubu... Tatlı su-
lardayasayan yır-
tıcıbırbalık.3/Pı-
lotlarvehavacılar
ıçın yayımlanan **
bülten .. Balçık. 4/ Kötü bır
dunımdankurtuluş... Bırno-
ta. 5/ Gümüşbahgı. 6/ Bağış-
lama.. Bır öğretim kurumu.
11 Donuk renklı... Keten, ke-
nevır gıbı bitkılerin hflenn-
den yapılan ınce ıp. 8/ Mev-
kı. makam.. Eski dilde rutu-
bet. 9/ Eşekkulağı da dem-
len ve eczacılıkta kullanılan
otsu bitkı.
YTKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Işlenmemiş, boş bırakıl-
mış tarla... Malezya halkına özgü bır tür öldürûcü delı
II Yapısına gırdığı sözcüğe "kendı kendine" anlamı k;
yabancıönek.Harmanyerindekıtahıhntaşvetoprakla
rışık kalıntısı. i! "Fena değil" örneğinde oldugu gıbı
lınçlı hafıfsemeye dayanan söz sanatı... Hz. Musa'ya'
n'nm tecelli ettiği dağ. 4/ Keten ve yünden dokunar
maş... Sodyumun stmgesi. 5/Mırasbırakan. 6/ Paramızı
geleyenharfler... Olta ıpı. 7/ Sertbır ıçkı... Israil'in gün
de bir çöl. 8/ "O rütbe pest olursun her ne rütbe — ei
(Nabi).. Düşünce. 9/ Sıvacı aracı... Soğurma, emme