05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EKİM 1995 PERŞEMBE 10 BIR KONU BIR KONUK DÎSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, devletten, medyadan, kayıt dışı ekonomiden yakındı: Sendikal hareket geriliyorLEYLA TAVŞANOĞLU - Türkiye'de yıllardır gelir dağılı- mının bozuklugundan yakınılır. Ama bu konuda olumlu bir adım atılmaz. Sizce gelir dağılımı bozukluğunun Tür- kiye'ye özgü nedenleri var mı? BUDAK- Geür dağılımı bozukluğu, milli gelir diye tanımladığımız, ülkenin yarattığı bütün milli değerlerin, gayri sa- fi milli hasılanın. sosyal ve hukuk dev- leti anlayışına uygun olarak paylaşılma- masıdır. - Bunu kim paylaştıracak? BUDAK- Devletpaylaştıracaktır. Sos- yal. hukuk. çagdaş devlet ilkelerine uy- gun paylaştıracaktır. Türkıyedevleti. id- dialara göre sosyal bir devlettir. Hukuk devletidir. Ama milli gelir dağılımında sosyal. hukuk ve paylaşımcı devleti bu- güne kadarbulamadık. Çalışanlar. işsiz- ler. emekliler. yoksullar olarak bulama- dık. Bu. toplumun örgütlülüğüne. pay istemeye bağlı. Bu ülkede sekız milyo- na yakın işsiz var. Ama ışsızler örgütlü değil. 3.5 milyona yakın işçi emeklisi var. Öbür sosyal güvenlik kesimlenyle birlikte beş milyon emekli var. ama emek- lileri temsil eden ciddi bir kurum yok. Kurum olmayınca, örgütlülük olmayın- ca eylem de olmuyor. Eylem olmayınca dikkate alınmıyorsunuz. Devleti yöneten- ler, çok partili dönemden sonra serma- yeye yakın siyasal anlayışlardan oluş- muştur. Bunlar, sermayenin güdümünde davTanmışlar. ama sonuç olarak hiçbir şe- kilde bu dengeyi sağlamak gibi bir eği- lime girmemişlerdir. Bu arada örgütle- nen işçi kesimi, sendikalan aracılığıyla payını zaman zaman yükseltmiş, ola- ğandışı rejimlerde bu düşmüş. yeniden özgürlükçü süreç yaşandığında bu hak- lan elde etmiş, ama yeniden müdahale- lerle kaybetmiştir. Yani en örgütlü kesim olan işçi sınıfı bile rejimin demokratik sürecine bağlanmış. rejim demokratik sürece ara vermişse kayba girmiştir. Ör- neğin. 70"li yıllann sonlanna dogru iş- çilerin milli gelirden aldıklan pay yüz- de 33-34'eçıkmıştır. 1985'teyüzde23'e kadar düşmüştür. Tam tersine, devlete ödedikleri vergi artmıştır. Bu, sermaye sınıfı içinde aynı oranda. ama tersine ol- muştur. Yani yüzde 10'luk bir kesim yüz- de 80 oranında bölüşümden pay almış, ama vergiye katkısı yüzde 20 olmuştur. - Türkiye'de sıkça rastlanan bir ol- guya dikkatinizi çekmek istiyorum. Işçilerin refah düzeylerinin arttığı dö- nemlerin hemen sonrasında bir kriz, bir müdahale yaşanıyor. Sizce bu rast- lantı mı ya da somut nedenleri var mı? BUDAK- Bir kere. toplumun örgütlü olmadığı bir ülkede, emek kesimleri, aratennda sendikal örgütlenmeyi başa- rabilmiş. sendikal haklan elde etmiş, do- ğa! olarak bir mücadele sonucunda bel- li birdüzeyde yaşamlannı geliştirme im- kânına kavuşmuşlardır. Bu da örgütlülük- lerinden kaynaklanmaktadır. Bugün Tan- su Çiller'in söyledigini. 12 Eylül'den önce de özel sektör yanlılan, özelleştir- meciler. sermayeden yana saf tutmuş ya- zar-çizer, bilim adamı ve onlann sözcü- leri söylüyordu. Bu ülkede enflasyonun, hayat pahalılıgının. ülke ekonomisinin zo- ra girişinin sebebi olarak sendikalı çalı- şanlan gösteriyorlardı. Bu. bugün de de- ğişmiş değil. Sorunuzun cevabı da bu oluyor. Çalışanlann, sendikal mücade- leleri sonucu elde ettikleri gelir düzeyi yükseldiğinde yönelme o tarafa oluyor- du. Bu defa çok şiddetli biçimde devam ediyor. Özelleştırme hiç bu kadar diri • Bu ülkede sekiz milyona yakın işsiz var, ama işsizler örgütlü değil. Öbür sosyal güvenlik kesimleriyle birlikte beş milyon emekli var, ama emeklileri temsil eden ciddi bir kurum yok. Kurum ve örgütlülük olmayınca eylem de olmuyor. Eylem olmayınca dikkate alınmıyorsunuz. bir biçimde devreye girmemişti. Zaten bi:de moda biçiminde kendini gösteri- yor. Gördüğünüz gibi bunu da beceremi- yoriar. Özelleştirme devreye girdiğinde ksnu kesimi çalışanlannın. tanm kesi- nremekçilerinin talepleri var. Ekonomi sıüştı. Büyük ölçüde kayıt dışı sistem Tirkiye'nin ekonomik yapısına yüzde SUNUŞ Ülkemizde, 50'liyıllardan sonra gelir dağılımının hep bozuk, milli gelir paylaşımmın dengesiz oldugu bilinir bilinmesine de, iş çare bulmaya gelince hiçbir şey yapûmaz. Ya da her kafadan bir ses çıkan Önerilen reçetelerin hiçbiri de bu hastahğı iyileştirmeye yaramaz Farklt ekonomi grupları. kendilerince doğru çözümler ortaya atarlar. Ne var ki sonın, kırk yüdır çözülemeden süriip gider. Ekonomistler, gazele ve dergi sayfalannda ya da televizvon ekranlarında boy gösterir. demeçler verirler. Bu konuyıı bir de DlSK "m şimdiki başkanı Rıdvan Budak la konuşalım dedik. Budak, "Bir dokun bin ah işit kâse-ifağfurdan " misali, milli gelir dağılımı bozuklugundan, sermaye ve sermayeye yakın gnıptarla sendikasızlaştırma egilimlerini sorumlu tuttuktan sonra çözümfm, ciddi bir sendikal ve siyasal örgütlenmede yattıgını söyledi. 50'leri aşan oranda etki yapıyor. Bura- da hakkını, hukukunu alanlar sendikalı- lar. O zaman onlara vurmak lazım. Özel- leştirmeyi gerçekleştirmenin yolu da on- lann sosyal haklarını bahane etmekten geçiyor. Başbakan. bugün o politikayı iz- leyerekkamuişçisiylememurlararasın- dâ uçurumlar yaratıyor. Bu sinyali köy- lüye, küçük esnafa veriyor. Bugün Tür- kiye"de sendikal hareketin yıpranmasın- daki en önemli nedenlerden birisi olarak bunugösterebiliriz. Birdetabiisendika- cılann kendi basiretsizliklen var. Sendi- kalı ışçilerartık hedeftahtası halinegel- di. - Türkiye'de geür dağılımının bo- zulmasına da yol açtığını söylediğiniz sendikal hareketin bu denli zayıfla- masının nedeni, sadece Türkiye ko- şulları mı. yoksa genelde dünvadaki sendikal hareketin zayıflaması da bu- nu etkiliyor mu? BUDAK- Benim. uluslararası sendi- kal platformlarda da görevlerim var. Biz uluslararası sendikal platformlarda yö- netim kademelerinde tartışırken bu za- yıflamayı tespit ettik. "Yeni dünya dü- zeni" diye yutturulmaya çalışılan, ger- çekte sermayenin tek başına hâkim ola- cağı bir yeni dünya sistemi yaratılmaya çalışılıyor. Ama bu sadece sermayenin yararlanacağı bir sistem olarak gelişi- yor. Burada emeğe, sosyal haklara, öz- gürlüklere, sendikal haklara yeryok. Bu- nu, Türkiye'de topluma anlatmakta çok güçlük çekiyoruz. Birde medya çok et- kin. Oysa dünyada da bizde de emeğin medyası yok. Bunun çok somut bir ör- manın sosyal haklan koruyabileceğini sendikaların ışçilere anlatması lazım. Ama bunu anlatacak sendikacılann ve iş- çilerin de bulunması gerek - DİSK, emeğin medyası olması için herhangi bir çalışma yapıyor mu? BUDAK- DlSK açıldığı sırada böyle bir projemiz vardı. Rahmetlı Abdullah Baştürk'le bütün bunlan tartıştık. Be- nim bugün size söylediklenmin önemli bir kısmı da onunla yaptığımız tartışma- ların sonucunda ortaya koyduklarımdır. Medya kurmanın çok ucuz bir ış olma- dığını. bunun bir örgütlülükle gerçekle- şeceğini. en azıdan demokrasiyi hedef ola- rak önüne koymuş. toplumun dığer ke- simleriyle konuşmaktan geçeceğini, di- ğer sendikal örgütlerin buna gönüllü ol- ması gerektiğini biliyoruz. "Bizim med- yamız olmazsa sermayeye yenik dü- şeriz" tartışmalannı uluslararası plat- formlarda da. Türkiye"de de yaptık. Bir medyamızın olması önümüzdeki hedef- lerden birisi. Bunu, başka bir çıkış yo- lumuz olmadığı için yapacağız. - Siz. işçilerin milli gelirden aldık- lan pay 1985'te yüzde 23'e düşerken vergilerin büyük ölçüde arttığını söy- lediniz. Bu arada, özellikle Türkiye'de bir ekonomi grubu da vergilerin art- tırılması yolu> la gelir dağılımının dü- zeltilebileceğini savunuyor. Sizce bu mümkün mü? BUDAK- Vergilerin arttınlması der- ken. nereden alınacak vergilerin arttınl- ması tartışması yapılmalı. Devlet, önce herkesten vergi almalı. Devlet vergi al- mıyor: devlet suçlu. Devlet. \ergiyi al- milyon insanı yoksulluk sının altında yaşatıyorsa. burada büyük bir ayıp var demektır. Demek ki kendi içindeki sos- yal devlet olma ve bu işleyişi sağlama id- diasına rağnıen insanlarını kurtarama- mış. Kapitalızmi tek kurtuluş yolu ola- rak gösterenanlayışlargelişiyor. Bunla- nn bir kısmını ne yazık ki bilim adam- ları. hocalararasındadagörüyoruz. Tür- kiye"de de "Ne gerek var sigortalı ol- maya"diyenlen biliyoruz Bu kadar ser- mayenin yanında yer almış, ama halkın vergileriyle okumuş insanlann bunlan söylemesı beni çok şaşırtıyor. Dünyada bir tek çıkış yolu var. Emek örgütlen. tek- nolojinın gelışmesine karşı çıkamazlar. Bugün Topkapı'dakı Hoescht Fabrika- sı'na gidin. Eskiden burada beş bin kişi çalışıyordiyedüşünürdünüz. Bugün ise 250-300 kişi çalışıyor. Büyük birotomas- yon var. Dolayısıyla sermayenin büyük kârlan söz konusu. Biz teknolojik geliş- meye karşı değiliz. Teknolojik gelişme- nin karşısına, insanlığa hizmet ettiği sü- rece çıkmayız. Zenginı daha çok zengin etmek yerine. zenginin kazancından da- ha çok vergi alarak dev letı sosyalleştir- mek gibi bir politika izlenebilirse olabi- lir. Yoksa daha çok zengin olsalar. deyin ki bir fabrika daha kuracaklar Ama so- nuçta hiç de yaptıkları yatırımla orantı- lı olmayan bir istihdam sayısı ortaya çı- kıyor Bu dünyada altı mıİyar insan ya- şıyor. Bir milyon insanın çok çok daha zengin olması, sorunu çözmüyor ki. Ka- zansın, ama çok çok daha vergi versin. ^Kazananlar da vergi vermek istemiyor. Çünkü uluslararası sermaye artık bu glo- Rıdvan Budak, TCOD grevinde Sirkeci'de. neğini ttalyan olan ICFTU'nun eski ge- nel sekreteriyle tartıştık. Tespitlerimiz- de çok büyük bir farkhlık yok. ltalya'da 11 milyon sendikalı v^r; bunun beş mil- yonu emeklilerden oluşuyor. Bu beş mil- yon kişinin haklan yüzde 10 gibi bir büt- çeyle sınırlanmaya çalışıldı. Bunun üze- rine sanıyorum bir ay arayla bu beş mil- yon emekli ltalyanın üç bü>ük kentinde eylem koydular ve eski Başbakan Ber- lusconiyi götürdüler. Örgütlü toplum bunu yaptı. Yeterli medyası yoktu. ama örgütlenmeyle bunu aştı. Türkiye'ye dö- nüp baktığınızda böyle bir medyanız ol- madığını görüyorsunuz. İşçilerin medya nezdinde değeri yok. Dolayısıyla Türkiye"deki sendikal ör- gütlülüğün genlemesi Türkive'ye özgü bir durum degil. Bütün dünvada bu ge- rileme var. Çünkü yeni dünya düzeni. bireyselleşmeyi ön plana çıkanyor. Top- lumsal mücadele içinde bireyin kendi hakkmı, hukukunu araması >erine. birey- selleşmeyi öneriyor. Bugün bunu Türki- ye gençliğinde de yeterli biçimde görü- yorsunuz. Işçilerarasında görüyorsunuz. Çünkü insanlar işsizlik tehlikesi karşı- sında ister istemez bireyselliği ön plana çıkanyorlar; kendilerini korumaya çalı- şıyorlar. Işte bu tehlikeyi önlemeye yö- nelik bir sendikal çalışma yapmak la- zım. Bu yolda da çok ciddi gayretleryok. Dolayısıyla dünyada sendikal harekette bir gerileme var. Özellikle de bu, özel- leştirme sonucunda kendini hissettire- cek. Şu anda devlet sektöründe örgütlü- lük var, ama özel sektörde de bu konu- da büyük gerilemegörülüyor. 12 Eylül öncesi 250 bin kişinin çalıştığı tekstil iş- kolunda sendikalı işçi sayısı 200bindi. Triko atölyeleri. çorap atölyeleri bile sen- dikalıydı. Dolayısıyla artık emeğin med- yası olmalı. Ciddi biçimde bireyselleş- me değil, toplumsal mücadele içinde ol- dıklarından adaletli, eşit almıyor. Ka- zancına göre almıyor. Almayı becere- miyor. almak istemiyor. Çünkü devleti yönetenleronlara diyetborçlular. Vergi- yi. kazanandan kazancına göre almak lazım. Bütün resmi istatistiklere bakın. Her seferinde emeğin vergideki payının çok yüksek, paylaşımdan aldığı payın ise çok az olduğunu görürsünüz. Az ver- gi ödeyenler milli gelirden çok pay alı- yorlar, çok vergi ödeyenler az pay alıyor- lar. Bu çok önemli birsebep. Bugün ban- kacılık sisteminden hiçbir şey almak mümkün değil. Yılın ilk altı ayı için çok büyük kârlar açıklandı. Repo denen bir sistem var. Özel bankalar. devlet eliyle ışletilen tasarruflar var. Dev let bunlardan da vergi alamıyor. Bakıyorsunuz. ülke- de çok büyük ihracat yaptığını iddia eden kesimler var. Bunlar da devlete vergi veımiyorlar. Kayıt dışı ekonomi. bir ül- kede bu kadar büyümüş, kontrol dışına çıkmış. ne sosyal güvenlik sistemine kat- kıda bulunan. ne devlete vergi veren bir biçime dönüşmüş. bu da devlet tarafın- dan konınur hale gelmişse. o ülkede ön- ce tartışılması gereken şey. vergi verme- yenlerden vergi almak, sonra da veren- lerden adaletli almaktır. Bu yaklaşım doğru. Ama vermeyenden vergi almak yaklaşımı daha doğru. - ABD'de bir grup ekonomist de zen- gini daha çok zengin ederek yoksulla- ra biraz daha fazla para sağlamak gö- rüşünü sav unuyor. Buna ne dersiniz? BUDAK- Harika. Tabii ABD'de de ciddi bir gelirdağılımı bozuklugu var. 40 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Demek. yeni dünya düzencile- ri ABD'yi de kurtaramamışlar. ABD. dünjanın istediği yerindeki birülkeyi, is- tediği devleti ekonomik, siyasal pfanda yönlendirme şansına sahip olmasına rağ- men 250-260 milyon nüfusu içinde 40 balleşme dedığimiz süreç içinde çanta- lardan dünyayı yönetiyor. Artık serma- yenin dini. imanı. vatanı yok dediğimiz biçimde olaylargelişiyor. Dünya insan- lığını gelecekte daha büyük bir tehlike bekliyor. - Nedir bu tehlike? BUDAK- Daha çok zenginleşenler. devleti daha çok yönlendırir hale geliyor- lar. Siyasete daha çok müdahale ediyor- lar. Bugün Meclis'ten. asgari ücret ver- gi dışı kalsın diye bir yasatasansı geçir- meniz mümkün değil. Çünkü bizim Mec- lisimizin yansından fazlası. >a sermaye- darın kendısı ya da onlann desteğini ala- rak oraya gelen insanlardan oluşuyor. Bunlann yarattığı da bir sosv al dev let ol- muyor. Özetle. o görüşe katılmak hiç mümkün değil. - Sendikal örgütlenmenin bu nokta- da bulunmasında sizce So\ \etler Bir- liği'nin dağılması, Doğu Bloku'nun çökmesi etkili oldu mu? BUDAK- Dünyanın tek kutuplu hale gelmesı. kapitalizmin dünyada tek başı- na hâkimiyet kurması. dengeleri altüst et- ti. Bunu kabul ediyorum. Ama Sovyet- ler'de 70 yıldır süren uygulamanın. sos- yalizm oİduğuna da hiç inanmıyorum. Bunu söylerken de tabiı ki sosyal izmi ko- rumaya çalışıyorum. Karşıtlan olmadı- ğı sürece bu sistemler. rahatlıkla kendi propagandalarını yapabilirler. Medya- nın en çok öne çıktığı yer oralarda olu- yor. Kapitalist sistem sosyalist sisteme galip geldi, deniyor. Ama aslında orada sosyalist bir sistem yoktu. Orada eme- ğin iktidan filan yoktu. Birileri iktidar- dı. Tabii ki Doğu Bloku'nun çöküşü. dünyayla birlikte Türkiye'y i de etkiledi. Sendikal hareketin gerilemesinde de et- kili oldu. Doğu Bloku'nda bunca insan. birden sistem değişikliği içinde işsızli- ğe ıtildiler. Bunun. dünyada insanlann ış- sizliğe. yoksulluğa itilmesiyle ilgisi var. Ama Türkiye "de vergi toplanmamasıy- la ilgisi yok. Bir devlet. kendini korumak. güçlü olmak istiyorsa vergisini alan dev- let olmalıdır. - Bütün bu konuştuklanmızdan Tür- kiye'de durum vahim görünüyor. Bu durumda sizce neden hiçbir toplum- sal patlama olmuyor? BUDAK- Bunu doğrusu ben de me- rak ediyorum. Cumhuriyetin kuruluşun- dan 1950"lere kadartek partili. padışah- lık döneminden kalma, yüzü Batı'ya dö- nük. çağdaşlaşmaya çalışan. kültürü çok alttan alan gelişmemiş bir ülke; çok genç bir cumhurıyet. Batı'nın herhangi bir • Ekonomi sıkıştı. Büyük ölçüde kayıt dışı sistem Türkiye'nin ekonomik yapısına yüzde 50'leri aşan oranda etki yapıyor. Burada hakkını, hukukunu alanlar sendikalılar. Özelleştirmeyi gerçekleştirmenin yolu da onlann sosyal haklarını bahane etmekten geçiyor. krallığında kültürünü geliştirmiş, sana- yi devrimini yapmış, o kültürel değişim içinde olgunlaşmış bir toplumdan değil. 1923 'ten 1950'ye kadar nefes almamış. 50'li yıllardan sonra özgürlük, demok- rasi adına gelenler de o toplumsal yapı- nın ürünü olan politikacılardı. Onlarda fazla bir şey yapmadılar. Onlar. birden değişim gerçekleştirmek adına. devlet baskısını kaldırmak adına, her mahalle- de bir zengin yaratacağız. dediler. Ama zengin birden yaratılmıyor ki... Bizde- kilerin birçoğu zengin. ama hiçbirisi bur- juva değil. O kültürün ıçinden gelmedik- leri için insan haklarına, sendikal hak- lara saygılı değiller. Merter"de, sendika- cı fabrikaya girmesin diye sılahJı koru- malar var. Ama buna rağmen orada bir ışyerini örgütledik. 1960'ta, 70'liyıllar- da. 1980'de. üstelikdemokrasi darbeüs- tüne darbe yiyor. Bu arada bugün tek bir adam din adına çevresine pek çok insa- nı. cemaati topluyor. lşte bu toplumsal sürecin görülmesi ve değerlendirilmesi gerekiyor. Özgür bir yaşam biçimi olan laisizmi benimsemek \e korumak ko- nusunda da ulus olarak yeterli duyarlığı gösteremiyoruz. Bütün ekonomik. sos- yal. kültürel. sendikal alandaki sıkıntı- iara, ttkanmalara. bu haksız paylaşıma rağmen bu toplum nasıl patlamıyor. na- sıl bu kadar dengesiz bir milli gelir pay- laşımına tahammül ediyor' 7 Ben de bu so- ruyu bir sendika lideri olarak kendi ken- dime soruyorum. Sonunda şuna bağlıyo- rum: Teba olan birtoplumdan gelmişiz. Yetmiş yıllık bir mücadelemiz var. Alış- kanlıklanmız çok değişmemış. Her za- man bir şeyler için ölebiliriz. Bir de çok davanışmacı birtoplumuz. Bu ülkeyi yö- neten ve bu ülkenin insanlanna haksız- lık yapanlar bilmeliler ki çok şanslılar. Kentte işsiz kalanımıza köyden bulgur göndererek dayanışıyoruz. Anamız. ba- bamız biriktirdiği kefen parasını, çocu- ğum işsiz diye verebiliyor. - Yani sizce Türkiye. bu sıkıntıları sendikal ve ciddi bir siyasal örgütlen- meyle aşabilir... BUDAK- Tabii. Bugün sendikal örgüt- lenme. çalışan nüfusumuz içinde yakla- şık yüzde 8-10'larda geziyor. Özelleştir- meden sonra bu yüzde 5'lere doğru ine- cek. Yıllardan beri sendikal hareketin gerilemesine seyirci kalanlar. yaptıkla- nnı görecekler. Sendikal hareketi güçlen- ditmek lazım. Kadın hareketini. çevre ha- reketini de güçlendirmek lazım. Bunlar hep demokrasinin takviye edici unsurla- ndır. İnsan haklan konusunda mücade- le etmemiz gerekiyor. Ama bugünkü top- lumu en kolay birleştirebileceğimiz yer sendikal örgütlenmedir. Bugün çağdaş, demokratik. Batılı toplumlardaki geliş- menin en önemli nedeni. sanayi devri- minden sonra işçilerin haklannı alabıl- mek için verdikleri mücadelenin demok- rasi olarak vaşam biçimi halıne gelme- sinden kaynaklandı. Öbür tarafta da emekten yana. ciddi. inandıncı bir biçim- de, gerçekten sosyal, bu düzeni değıştir- mek isteyen. sosyal ve hukuk devleti ya- ratmayı amaçlayan insanlardan kurulu bir siy asi partiye ihtiyaç var. Bu iki koşul ye- rine geldiğinde. bence Türkiye sıkıntı- larından bir ölçüde kurtulabilir. Satrançta 1 milyon dolarlık son oyunDış Haberler Servisi - Dünya Sat- 'anç Şampiyonu RusGarry Kasparov, Hintli rakibi Viswanathan Anand'la tumuvanın son oyununda 10 dakikada berabere kalarak î milyon dolariıködü- ie hak kazandı. Pazartesi günkü 17. oyunda beraberliği sağlayarak unvanını koruyan Kasparov, önceki günkü 18. cıyunda puanını 10.5'açıkararak tumu- vanın da galibi oldu. Sadece 10 dakika süren oyunda 12. hamlede Kasparov rakibine beraberlik teklif etti. Anand, kısa bir süre düşün- dükten sonra Kasparov'un teklifıni ka- bul etti. New York'ta Dünya Tica- ret Merkezi'nin 107. katındakarşılaşma- yı izleyenler, ikı büyük ustanın bu ka- dar kısa sürede beraberlik karan ver- mesi üzerine düş kırıklığına uğradı. Kazanan için 1 milyon dolar. kaybe- den için yanm milyon dolar ödül ko- nanturnuva 11 eylüldebaşlamıştı. 10., 11.. 13. ve 14. oyunlardaki yenilgilerin Anand'ın psikolojik durumunu olum- suz etkilediği ve mücadele ruhunu kay- bertiği söyleniyor. Öteyandan İOyıl önce 22 yaşınday- ken ilk dünya şampiyonluğunu kazan- dığı zaman "Yaşamımdaki en mutlu anın o olduğunu düşünmüştüm" di- yen Kasparov, "Ama şimdi de çok, çok mutluvum, çünkü zorlu bir turnuva oynadık" dedi. 18 oyun süren turnu- vada Kasparov 4 oyun. Anand I oyun ka- zanırken 13 oyun beraberlikle sonuçlan- dı. Beyaz Siyah Kasparov Anand Sicılva Savunması 1. ~) 3. 4. 5. e4 AO d4 Axd4 Ac3 c5 d6 cxd4 Af6 a6 6. Fe2 e6 7.0-0 Fe7 8. a4 Ac6 9. Fe3 0-0 10. f4 Vc7 ll.Şhl Ke8 12.FD Kasparov. Anand'ın tek kazandığı oyun olan 9. oyunda beyazlarla yaptığı Ff3 hamlesıni oynuyor. Kasparov'un beraberlik teklifini Anand kabul ediyor. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Politikacı ile Gazeteci...1964 yılıydı, bundan 31 yıl önce: o yıllar Millıyet'teyim. Adalet Partisi Genel Başkanı emekli orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın Doğu Anadolu'ya yaptığı gezıdeyiz. Er- zurum'avardık. Gümüşpalaorada konuşacak. Milliyet'in Erzurum muhabırı Dündar Özden arkadaşımdı. Onu buldum. "Burada ne olup bitiyor"diye sordum. Dundar'ın kulağı delikti. Şöyle dedı: - Gümüşpala'ya burada, "Aman Paşam, Atatürk'ten filan söz etme" dediler, "Çünkü Erzurumlular, Atatürk'ü pek sevmezler!" - Başka? - Birde "Sakın plandan söz etme" dediler. "Biz plan değil, pılav ıstıyoruz." Dündar Özden. Erzurum'da "Devrim" adında bir ga- zeteyı ya çıkarıyor ya da orada çalışıyor. Gerici gazete- ler de var. Gümüşpala, Atatürk anıtının önünde konuştu. Ata- türk'ten söz etmedı. Planı da hiç ağzına almadı! Konuş- masını olduğu gibi Milliyet'e yazdtrdım. Oradan başka illere gıttık; Muş'ta, sağlık hızmetlerinde sosyalizasyon denemesi yapılıyordu. Halkın. bunu nasıl karşıladığın! araş- tırıyordum. Yanındakı AP'liler. Gümüşpala'ya gitmişler: - Efendım, bu Mustafa Ekmekçi. gizlı gizli burada "sosyalızm" propagandası yapıyor öem\ş\er. Gümüşpa- la. bana sordu, anlattım. Dıyarbakır'a geldik. Çok yorgundum. Erkenden yat- tım. Gecenın bir yansı. kapım tıklatıldı. Sordum: - Kim o? - Sayın Ekmekçi, ben Gümüşpala, açar mısın? Kalkıpaçtım. "Uyuyamadım"dedi, "Sizinledertteşmek ıstedim. Bu gezıdeki ızlenımleriniz nedir? Bizim partiyi na- sıl buluyorsunuz? öğrenmek ıstedim." O da pıjamalıydı, sandalyeye ılışti. - Söyleyeyım Paşam, dedim, ben sizinpartinızibeğen- miyorum. Erzurum'da sıze, "Sakın Atatürk'ten söz etme" dediler, slz adım bile anmadınız. Siz ordunun bir orge- nerali, 2 7 Mayıs Devrimi'nın ilk Genelkurmay Başkanı ydı- nız. Partılilennızın dediklerine uyarak Erzurum'da Ata- türk'ten söz etmemenızi yadırgadım! - Anladım, başka? - Bir de ilk beş yıllık plan hazırlanıyor. Size, "Biz plan değil, pilav istıyoruz" dediler, plandan da söz etmedıniz. Biliyorum, siz gerici değilsıniz, ama partılilenniz, sizi ge- riciliğe itiyortar! Böyle ağzıma gelenı söyledim. Gümüşpala: - Teşekkur ederim Sayın Ekmekçi, dedi, ekledi: Bizim son durağımız Mardın, son konuşmamı orada yapaca- ğım! Kürsününyanından aynlma, o konuşmamı lütfen din- le! Gümüşpala. dürüst adamdı. Mardın'de ılginç bir ko- nuşma yaptı: "Asıl Atatürkçü bizız, plan bizim edehmız olacaktır, gericilerbizden değildir" dedi. Çok yazık, o ge- zınin sonunda öldü. AP Genel Başkanlığı'na Süleyman Demirel seçildi! Bunlan neden mı anlattım? Çankaya'nın, Başbakan- lığın kapısını hemen gece gündüz aşındıran köşe yazar- lan görevlerıni yapmıyorlar. Örneğin Tansu Çiller'le kol- tuklara oturup, espresso kahvelerı yudumlarken kebap yapıyorlar. Tümü de koca koca adamlar, bırı çıkıp da: - Sayın Çıller, şu Amerika 'dakı malvarlığınızı bir açık- larmısınız? Vergi kaçırdığınızgazetelerdeyazılıpçızıliyor. Amerika'da, Türkiye'de ne ödedıniz vergi olarak? Eşinı- zin, banka, kredi ışlerine kanştığı doğru mu? Bu konuda da açıklama yapar mısınız? l-ıh sormuyor... Böyle soruları soranlar, onlara göre gazeteci sayılmı- yor. Onlara göre gazeteci bir aynaymış, olanı. söylene- ni yansıtırmış. Yine yansıt; bunu da sor yüreğin varsa! Gazeteye dönünce mangalda da kül bırakılmaz hanı: - Bir geçirdim, bir geçirdim sorma! Namık Kemal, kaç yıl önce söylemiş: - insafsız avcıya hizmet eden köpektir diye. "Köpektir zevk alan seyyad-ı biınsafa hizmetten". Yabancı gazetecılere bayılırdım; basın toplantılarında Türk gazetecilerinin soramadıklarmı onlar sorarlardı. Çünkü. adamlann sırtlarında yumurta küfesı yoktu, bir yandan patronlarının ışlerini izleme zorunlulukları da yok- tu. Nazar boncuğunun üstünde "Türkiye'nin en iyı gaze- tesi" yazan Sabah'ın "Sabah diyor ki..." başlığı altında yazılar yazan Güngör Mengi. 10 ekim günlü gazetede- ki yazısında ne diyordu: "Kamuoyunun gücünü bilen bir siyasetçı olarak Baş- bakan Çillerdûn 'Ulusa Sesleniş' konuşmalannın en dra- matik olanını yaptı..." "UlusaSesleniş"konuşması yapılmamış, ertelenmış- tı oysa! Belli ki Sabah haberı, el altından ele geçirmışti! Bir yıl içinde, seçimler yapılacak; bu seçımlerde. be- ni en çok ılgılendiren. gazetecılerin durumu olacak. Kım- ler, hangi partilerden aday olacaklar. bunlan ızleyeceğim. Gazetecıhği, yazarltğı kullanarak politikaya sıçrayacak olan- lan, bir bir sergileyeceğım. Politikacıları eleştirerek on- lann yanlışlarını düzeltmek, demokrasıye hızmettir; po- litikacının çantasını taşımak için sıraya gırmek, gazete- cinin, yazarın ışi değildir. Politikaya atılmış gazetecilerin durumlarına bir bakın, ne dediğimi daha iyı anlarsınız. Genel başkanlığa dek çıkmış Bülent Bey'in durumu hiç de ıç açıcı bir ornek değil. Taşiama ustası Hasan Çele- bi, Bülent Bey için şu iki dizeyi yazdı: "Sayın Ecevıt, iyı bakın ki kendinizel düşünsel sağlığınız kaygı veriyor bi- zeV Bülent Bey bana küs olsa da bir başka küsüm Deniz Baykalı katladığını yazdım! Yarın hükümet programı tartışılıyor. Demokrasi savaşımında kim nerede, görece- ğiz...Güvenoylamasına üç gün var; izlenimim, Tansu Çil- ler güvenoyu alır, karşısındakıleri 'su/udere'ye götürür, susuz getirir!.. • • • Önceki gün 10 ekim, Behice Boran'ın ölümsüzlüğe vanşının yıldönümüydü. 1965-69 Meclisi'nin onurlarıy- dı bir Behice Boran, bir Sadun Aren, bir M. Ali Aybar, daha var, toplam 15 TİP'Iİ. Demokrasi savaşımında tüketilmiş koca bir yaşam. Ama bunlann hiçbiri boşa gıtmedi. Onların dostluğunu, sev- gisini kazanmak, benim için ödüllerın en yücesi oldu! B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\ SOLDAN SAĞA: 1/ Bir tıyatro yapı- tının sahneye kon- ması.2/Güvercin- gillerdenbirkuş... Bestelenmış her tür şiıre Batı'da ve- rilenad.3/Asya'da bir ırmak... "Ge- ce bülbül ağaran vakte kadar ağlar- mış Şiraz'ı hayal ettıren ahen- giyle" (Yahya Ke- mal). 4/ Tavır,da\ - ranış... Ateşten fır- layan kıv ılcım. 5/ Gınt Ada- sı'nda kurulmuş ünlü uygar- hk... Muğla'nın bir ılçesı. 6/ Evrensel alıcı olan kan gru- bu... Birgıdamaddesı.7/Bir renk... Kırpik boyası. 8/ Asık suratlı... Sertbır ıçkı. 9/ "Ben gidersem sazım sen kal dün- yada < Gızli sırlanmı — et- me"' (Âşık Veysel)... Birgös- termesıfatı. YL KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Div an edebiyatında Türk- çe dizelerle Farsça ya da Arapça dızelerin bir arada yer al- dığı şiir. 2/ Acele. tez... Bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan set. 3/ Ev giysileri ve sabahlık yapımında kullanı- lan pamuklu bir kumaş... Bizmutun simgesi. 4/ Avuç içı... Kalkerlı arazilerde oluşan. derin kuyu bıçımindeki çukur- ların ortak adı. 5/ Nikelin simgesi... Akıl... Bir peygamber. 6/ Güldürü türünde kısa oyun... llaç. 7/ Küçük tekerli ve açık kadrolu motosildet. 8/ lçıne çeşitli katıklar konarak hazır- lanan \e genellıkle bayramlarda konuklara ikram edılen bir tür kokulu çörek... Yeterince aydınlık olmayan. 9/ Afyon'un bir ilçesi.. Tüy, kıl.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle