06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
290CAK 1995 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 ARADABIR Dr. ALEV COŞKÜN • Baştarafi 2. Sayfada Tank Zafer Hoca, bunlan anlattıktan sonra öğrencileri- ne dönüp bu sözlerini açmaya başladı. Bu küçücük, rengi sararmış kitap karşısında özgürlük savaşlarının derinliğini, uzunluğunu, özgürlük denilen şe- yin bedava olmadığını, insan bir kez daha anlıyor. Sanki her anayasa, insan derisi ile kaplı... Özgürlük savaşımı, insan derisiyle kaplı anayasalar için- de, günümüzde de geçerli uzun bir gelişme çizgisi izle- miştir. Benim kuşağım 59'lular. 1955-1960 döneminde onun öğrencileriydik. Öyle bir dönem ki, DP iktidarı gemi azıya almış, özgürlükler kısılıyor, gazeteciler hapislere atılıyor, muhalefet partisinin özgür çalışma olanakları kısıtlanıyor... Tank Zafer Hoca, Istanbul Hukuk Fakültesi'nin büyük amfisinde sadece anayasa hukuku değil, sonralan daha lyi ayırdına vanyorum ki siyası tarih ve siyaset bilimi dersi de veriyordu. 150 yıllık çağdaşlaşma olgusu ve savaşına karşı, gerici unsurlann oynadıklan rollere değiniyor; Yeni Cumhuriyet'e karşı 'eski muhalefeti' anlatıyor; hocamızın ağzından bal akıyordu... O katıksız bir Atatürkçüydü. Atatürk'ü en iyi anlayan ve özümseyen bir bilim adamıydı. Bir yazısında şöyle der: "Atatürkçülük ya da Kemalizm, emperyalizme karşı en açık, en ciddi savaşı vermiş bir akımın adıdır. Kemalizm, bırsosyal hastalığın adı olamaz. Kemalizm, azgelişmişli- ğin adı da değildir. Kemalizm azgelişmişlikten kurtuluş savaşının, doktrininin adıdır." Tank Zafer 'Bir Ikı Kuşak Arasında' adlı yazısında bu- günlere ışık tutan bir olayı anlatır. "Yıl 1924. Eylül'ün 18'inde, büyük AtatürkRize'den Gi- resun 'a gitmek üzere aynlmaktadır. Bir hocalar heyeti el- lerinde dilekçe, halkın arasındaki cumhurbaşkanına yak- laşıyor. Dilekleri: Kapatılan medreselerin tekrar açılması. 'Gazi Paşa'dan aldıklan cevap da şu: 'Siz mektep istemi- yorsunuz. Halbuki millet onu istiyor. Bırakınız artık bu za- vallı millet, bu memleket evlatlan yetişsin! Medreseler açılmayacaktır. Millete mektep lazımdır." Tarık Hoca, sankı bunları 1970'lerde 1980'lerde değil de bugün yazmış gibi diri ve yol göstericidir. Tank Zafer, yakın tarıhimızi çok iyi bilir. Meşrutiyet'ten günümüze siyasal tarihimizi çok ciddi incelemiş, eserier vermiştir. Bu nedenle, Atatürk'ü ve onun devrimci, aydın- lanmacı felsefesini en iyi özümsemişti. Tarık Zafer, ülkemizin yetiştırdiği ciddi ve derin siyasal araştırmacılardan birisidir. ikınci Meşrutiyet'ten başlaya- rak günümüze dek Türk siyasal yasamını inceleyen çalış- malan artık klasık olmuş çok değerli kaynak kitaplardır. Tank Zafer Hoca, sadece kürsüsünde Anayasa Huku- ku anlatan, siyaset biliminin kavram ve kuramlannı anla- tan durağan bir bilim adamı da değildi. Sosyal hukuk devleti anlayışını getiren ılerici 1961 Ana- yasası'nın yapılması ıçin kurulan Kurucu Meclis'e Istan- bul ilini temsilen seçilerek girdı. Anayasa Komisyonu söz- cüsü oldu. Kurucu Meclis'te çok önemli görevler yüklen- di. Hocamı, Hukuk Fakültesi'nin amfilerinde hayranlıkla iz- leyen ben; bu kez, Kurucu Meclis'ın en genç üyesi olarak Meclis'te hayranlığım daha da artarak izliyordum. Meclis Kürsüsü'nde, Anayasa Komisyonu sözcüsü olarak üniver- site özerkliğıni savunuyordu. Nispi temsil seçim sistemi- nı savunuyordu. Hukukun üstünlüğü, sosyal devlet, sos- yal adalet ilkelerini savunuyordu. Tank Zafer, tüm sosyal bilimcilerin, siyaset tarihçilerinin, anayasacılann hocasıydı. Bu konularda araştırma yapan- lar, kitap yazanlar muhakkak hocadan ve onun eserlerin- den yararlanmışlardı. O, tüm yaşamıyla, üretkenliğiyle, di- renişiyle, güvenilirligi ve saygınlığıyla toplumumuza soluk veren aydın bir kışiydi. Hatırası önünde saygıyla egiliyoruz. 1. KOŞU: F Yavuzhan (2), P Dınçerbey (1) 2. KOŞU: F: Generatııon (3), P- Airman (1), PP: Excuseme (5), S: Sabriye 1 (9). 3. KÖŞU: F: Döne 1 (1), P: Guruhan (2), PP: Ege (6), S: Dik- tatör(3). 4.KOŞU: F: Berke (2), P Müjdem (4), PP: Toygar(l). S: Ze- dehan (8). 5. KOŞU: F: Bahadır 2 (7). P: Charlene (10). PP: Lonely Eag- le (3), S: Sedahan (4). 6. KOŞU: F: Boğaçhan (4), P: Salmon 1 (14), PP: No Kidding (13), S:Altuğhan(l), SS: Bekırs Dancer(3). 7. KOŞU: F: Muzaffer 1 (9), P: Aten (5), PP: Nimoş 2 (3). S: Şahin 116(11). Giinün İkilisi: 7. Koşu: 5/9 Tabela Bahis: 4. 14 13. 1.3. ALTILI GANYAN 3 1 1 2 2 4 1 8 9 10 7 4 14 13 1 9 G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada lıklannı yapmış, kispeti giyıp, yağlanıp meydana çıkan güreşçiler gibiydi. Ye- rinde duramıyordu. Aıma bir türlü raki- bi gelmedi. Baykal taraftarları davul zurnayla, halaylarla, yapılmamış bir güreşin zaferini kutladılar. Bir diğer benzetmeyle dün gelinsiz bir düğün yaşandı. Böyle bir düğünün anlamı ne kadar olursa, Baykal'ın Se- lim Sırrı Tarcan'da, ardından Atatürk Spor Salonu'nda ateşli konuşmalar yapmasının anlamı o kadardı. CHP buna rağmen düğünü yaptı. Baykal damat tıraştnı olup, salonlara koştu. Ancak kolu boştu. Kürsüde coştukça coştu. Tribünlerin görünümü de hoş- tu. Ama SHP koltukları boştu. Kimse, böyle bir düğünün ne anlamı var de- meden bütün gücüyle bağırdı: - Türkıye senınle gurur duyuyor... Baykal konuşmasında, zafer kazan- mış bir lider, savaşa girmek üzere ha- zırlık yapan askerlerine moral veren bir komutan, düşmanın gözünü oy- maya hazır bir komando, her türlü öz- verıye hazır derviş ruhlu bir büyük portreleri çizdi. Baykal, Karayalçın'ı sık sık verdiği sözü tutmaya, onurlu davranmaya davet etti, kürsüden salona çağırdı, ama kendi tavnnın da çok samimi ol- duğu söylenemez. CHP lideri, önceki gün genel baş- kan adaylığını açıklarken, yanında SHP'nin Grup Başkanvekili ve Bat- man Milletvekili Adnan Ekmen ile SHP Erzincan Milletvekili, eskı boksör Mustafa Kul da vardı. Yani Baykal ekibi kurultaydan bir gün önce ma- nevrasını yapmış ve Karayalçın'ın ıki önemli adamını yanına almıştı. Kısacası, iş delege pazarlığına ve siyaset oyunlarına dökulürse Bay- kal'ın kazanacağına şüphe yoktu. Karayalçın cephesinde de Baykal'ın ayak oyunlarını görecek ve ona göre tavır değiştirecek eski kurtlar yok de- ğildi. Karayalçın ekibi, kurultayın el- den gitmekte olduğunu görünce çe- kilmenin yollarını aradı. Inönü olasılığı yeniden gündeme geldi. Hasta yata- ğında dırencıni kıran grip virüsü ile Keşke Yanılsaydık... uğraşan Inönü, bir de solda ayrılık vi- rüsleriyle başetmeye çalışıyor. Onur- sal Genel Başkan önceki gece aday olmadı, ama kulislere girmek duru- munda kaldı. Karayalçın'la dün öğleden sonra te- lefonla konuştum. Görüşmenin ayrın- tılannı diğer sütunlanmızda bulacaksı- nız. SHP liderinin değerlendirmelerin- den birkaç satırbaşı aktaralım: - Anlayamadığım şu; herkes bütün gücüyle mutabakat sağlansın diyor- du. Dün (önceki gün) Deniz Bey ara- dı, Inönü ve Gürkan üzehnde anlaş- tık. Inönü tamam dedi. Bunu Baykal'a ilettim. Dörde on kala iletirken yanım- da Hikmet Çetin, Onur Kumbaracı- başı da vardı. Sonra baktım, Deniz Bey adaylığını açıklamış. Hayretler içindeyim. - llçe başkanlanna Inönü'yü açıkla- dım. Herkes coşku içindeydi. Şimdi "Kalkıp gelmiyor, protokolü yerine getirmiyor" diyorlar. Ben hâlâ dehşet içindeyim. Bunun şokunu yaşıyorum. Karayalçın, olayın şokunu yaşarken, Baykal kendisini Atatürk Spor Salo- nu'na çağınyordu. Solda birliğin gerçekleşememesini taraflardan sadece bırine yüklemek ya da bunun sorumluluğunu sadece kışilerde aramak eksik olur. Son iki gün içinde yaşanan geliş- melerde, SHP ve CHP yönetiminin or- tak sorumluluğu var. Başından beri vurguladığımız gibi, taraflar Türkiye gerçeğini değil, kendi gerçeklerini ön planda tutarak hareket ediyorlar. Herkes gözünü 28 ocak tarihine dikmişti. Ekonomiden siyasete kadar pek çok alanda, solda birliğin gerçek- leşmesi durumunda yeni gelişmeler olabileceği görüşü hakimdı. Bu aşamadan sonra ne olur? Yeni geiişmeler Karayalçın, ne pahasına olursa ol- sun hükümetin sürmesi için çaba har- cayacak. Bugünkü olağanüstü kurul- tayda SHP lideri, şu çerçevede bir konuşma yapabilir: "SHP, Türkiye'nin sorunlannı çöz- meye aday bir partidir. Bu çerçevede koalisyon ortaklığımız devam edecek- tir. önümüzde çok önemli bir süreç vardır. Bu süreçte SHP parti çıkarta- rından çok Türftiye'nin çıkahannı dü- şünerek hareket edecektir." SHP'de önümüzdeki bahar, genel başkan seçimli olağanüstü bir kurul- tay yaşanabilir. Bu durumda Karayal- çın'ın genel başkanlık koltuğu salla- nabılir. Baykal, yüzünde rakibini kaçırmış olmanın keyfi, içinde solda birliğin li- deri olamamanın hüznüyle SHP'nin altını oymayı hedefleyecek. Mustafa Kul ve Adnan Ekmen'in bu aşamadan sonra nasıl hareket edece- ği, bir başka soru işareti. Gelişmeleri en keyifli izleyen kişi ise DSP lideri Ecevit olsa gerek. Ecevit, iki gündür kimbilir kaç kez, "Ben de- miştim. Bunlar birleşemez. Aksine her birinin içinden birkaç parti daha çıkar" demiştir. SHP ve CHP'den DSP'ye bir yönel- me yaşanabilir. Her iki partiden umudunu kesen, ancak Ecevit'e gitmeyi kabul etmeye- cek ya da Ecevit'in kabul etmeyeceği kişiler ise yeni bir parti arayışına gire- bilir. Sonuç olarak solda birlik dene- mesi yeni güvensizlikler, yeni yaralar, yeni umutsuzluklar ekerek noktalandı. Ancak, her şeye karşın umudu yitir- memek gerekiyor. Şu aşamada SHP ve CHP'nın üst yönetimi birleşmeyi başaramamıştır. Buna tek tek katkıda bulunan kişiler oldu. Ama suç ortaktır. Temel konular üzerinde 28 ocaktan çok önce anlaşma sağlanması gerek- liydi. Son güne kadar çözülmemiş so- runları birkaç saat içinde çözmeye gi- riştiler. Sol, iki liderden ibaret değil. Olma- malı da. Şimdi sosyal demokratların suçlu arayıp onu yargılamak yerine, bundan sonra neler yapılabileceğini sorgulaması gerekiyor. Yaşar Kemal: Hapiste de 4.5 aydır tutukluydu Dursun Karataş olsam yazacaeım diplomatik sorunJ ^ ANKARA (Cumhurivet Bii- rece hassas olan bir ülkenin, b ATİNA/BRÜKSEL (AA) - Yazar Yaşar Kemal. Yunanis- tan'dayayımlanan 'Elefterotipia' gazetesine verdiği demeçte "hapse girse bfle suç unsunı bu- lunan yazılanna devam edecegi- ni" söyledı. Belçıka'nın yüksek tirajlı gazetelerinden 'LeSoirda dün "Bir Türk Yazan Adalet Önünde" başlıgıyla bir yazı ya- yımlayarak Yaşar Kemal'ı konu aldı. Elefterotipia gazetesine verdi- ği demeçte Der SpiegeTde yayım- lanan yazısından dolayı savcıya "mahkemeye sevk edilmemesi gerektiğinj söylediğmi" belırten Yaşar Kemal, "hapiste de olsa bu görüşlerini yazmaya devam ede- ceğini'' kaydettı Yaşar Kemal, Is- tiklal Savaşı sırasında Türkı- ye'den kaçan Yunanlılan ve bu- nu izleyen nüfus mübadelesinı konu alan hikâyelerinin Yunanıs- tan'da yayımlanması için 'Ked- ros' ve 'Themeüo' adlı yayınev- len ile anlaştığını da açıkladı. Le Soir ise dünkü baskısında yer alan "Eserieri 30 kadar lisa- na tercüme edilmiş, en tanınnuş Türkyazan" olarak sunduğu Ya- şar Kemal'le ılgılı yazısında ya- zann, bölücülük propagandası yapmakla itham edildıgini haftr- lath. Gazete, Kemal'in bu dergi- ye verdiği demeçten alıntilar yaptıktan sonra yazann bölücü terör örgütünü eleştirdiğini, Tür- kiye'de bağımsız bir devlet iste- yen Kürtlerin sayısmın çok az ol- duğuna dıkkat çektiğıni, bu soru- na banşçı bir çözümden yana ol- duğunu yazdı. Türkiye'de 'bölü- cülük' imamının gûndemde kal- maya devam ettiğini yazan gaze- te, YDH'nın siyası alanda yeni bir zihniyet getirdığıni ileri süre- rek "Aydınlann ve işadamlannın oluşturduğu bu hareketin lideri Cem Bovner, iktidara geldifi tak- dirde a> nrncılığa son vereceğini söyleverek büyük başan gösteri- yor" dedı Gazete, Boyner'in Kürtlere önemli sözler verdiğıni yazdıktan sonra "Boyner'in bö- lücülükle suçlanmaması yöneti- min menfaatine olur. Çünkü se- çeneksiz kalan Kürtlerin. oy lan- nın çoğunlugu tslamcı Refah'a yönelebilir'*' görüşünü savun- du.Yaşar Kemal, Istiklal Savaşı sırasında Türkiye'den kaçan Yu- nanlılan ve bunu izleyen nüfus mübadelesini konu alan hıkâye- lennin Yunanistan'da yayımlan- ması ıçin 'Kedros' ve 'Themelio' adlı yayuıevlen ile anlaştığını da açıkladı. ANKARA (Cumhurivet Bü- rosu) - Ankara, 4.5 aydır tutuk- lu bulunan Devrimci-Sol liden Dursun Karataş' ın 'adli gözetim alünda kalması' koşuluyla ser- best bırakılmasmdan duyduğu hoşnutsuzluğu Fransa'ya bildır- di. Fransa'ya sahte pasaport ile girmek suçundan 4.5 aydır bu ül- kede tutuklu bulunan Karataş' ın çıkanldığı mahkemece serbest bırakılması üzerine Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği, dün Fransız makamlan nezdinde girişimler- de bulundu. Türkiye'den başvuru Bu konuda Türk hükümehnın endişe ve memnunıyetsızliğını dile getiren büyükelçilık yetkılı- lennin, Karataş'ın serbest bıra- kılmasının sakıncalanna dıkkat çektikleri ve 'teröre karşı son de- rece hassas olan bir ülkenin, bu- nun sakıncalannın bilincinde ha- reket etmesi' gerektığmı ıfade et- tikleri öğrenıldi. Onlem alınmah Yetkilıler, Karataş'ın Fransa dışına kaçmaması için gerekli önlemlerin alınacağını ümit et- tiklerini de Fransız yetkililerine ilettiler. Uluslararası bültenle aranan Dev-Sol lideri Karataş. adına dü- zenlenmış sahte Hollanda pasa- portuyla ttalya'dan Fransa'ya girmek isterken 12 Eylül 1994 tanhinde yakalanmış ve tutukla- narak La Sante Cezaevi'ne kon- muştu. Dursun Karataş'la birlikte Hollanda plakalı otomobilde sahte pasaportlarla yakalanan di- ğer ıki kişi de daha önce serbest bırakılmıştı. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Herkes Susarken Konuşmak!.. Şu sözler her basın kuruluşunun duvanna yazılmalr. "Çoğulcu bir rejimde kitle iletişim araçlan devlet kar- şısında özgürdür; ama para karşısında özgür değildir. Kapitalist iletişim, nornıal zamanda yurttaşlan uyutmak, galeyan halinde olduklannda da onlan kışkırtmak eğili- mindedir. Oysa nonmal zamanda yurttaşlan uyanık tut- mak, kızgınlığa kapıldığında da yatıştırmak gerekir." Söz Maurice Duverger'ye ait. Kitle iletişim araçlarını yönetenler, her sabah güne bu satırları okuyarak başlamalılar... • • • Sevgili Uğur Mumcu düşüncelerini noktalayalı iki yıl oldu. ikinci yıldönümünde de çok güzel yazılar yazıldı. Dü- şündüren ve duygulandıran yazılar. En güzeli de, Cum- huriyet'in özel ekiydi. Mumcu'yla dopdolu birkaç gün, güzel bir şey. Ama... Acaba o güzelliği bütün bir yıla serpiştirmek daha yararlı olmaz mı?.. Bir günde on güzel yazı yerine, her ay birer güzel yazı. Anımsamak için değil, unutmamak için... Unutturma- mak için! llhan Selçuk'un, Mumcu'yu sonsuzluğa yolcu eder- ken, Cumhuriyet'in Ankara Bürosu önünde yaptığı ko- nuşmayı anımsıyorum. O inanılmaz toplumsal duyariılık- tan O da etkilenmişti. Ama asıl önemli olanın "bu duyar- lılığı sürdürmek" olduğunu vurguladı. Bir mum söndürülmek istendi. Tersine, büyük bir "me- şale" yandı. Her 24 Ocak'ı özel bir anlam ve önemle değeriendir- mek elbette ki toplumsal bir görev. Ama o alevi canlı tut- mak da -en azından- onun kadar gerekli. Elbette ki, günü geldiğinde herkes sesini yükseftmeli... Konuşmalı. Ama bazıları da, konuşma hakkını herkesin sustuğu ana saklamalı! ••• Büyük ve coşkulu kalabalıklan toplamanın iki temel koşulu vardır. Gençliğin heyecan verici öncülüğü, bir... Örgütlü ve paralı destek, iki. Sevgili Mumcu'yu sonsuzluğa yolcu ederken bunun ikisi de yoktu. O'nu söndürmek isteyenler, sanki bunu da hesaplamışlardı. Ankara'daki beş üniversite de yanyıl tatilindeydi. Üstelik hava koşulları son derece olumsuz- du. Karla karışık yağmur... Soğuk... Metro çalışmalannın çamuru. Ve "inanılmaz" bir toplumsal duyartılık yaşandı o gün. Ankara'da yüzbinler Uğur Mumcu'nun arkasından ayak- lanyla yürüdüler... Yurdun dörtbir köşesinde de, milyon- larca insan kafalanyla... Yaşlısı, genci... Çocuklarını kucaklarında taşıyan, ya da ellerinden tutan analar babalar... Kürk mantolusu, yır- tık elbiselisi... Şemsiyelisi, başına gazete kâğıdından kü- lah yapanı... Çizmelisi, çorapsızı... Sabahın 9'undan, akşam üstlerine kadar. Bir ucu Cebeci Mezariığı'nda, bir ucu Kurtuluş Mey- danı'nda... Niçin? Kimdi Uğur Mumcu? Bilinçii, inanmış, dürüst, araştıncı, yürekli, ödün ver- meyen bir Kemalist! ••• O gün Atatürkçü Düşünce Dernekleri'nin sayısı 3'tü... Bugün 103! O gün Atatürkçü Düşünce Dernekleri'nin üyeleri onlar- la sayılıyordu... Bugün onbinlerie! O günden bu güne köprülerin attından çok sular aktı. Kitaplar okunmuyor; ama Atatürk'ü ve Kemalizmi an- latan kitaplar adeta ezberleniyor... Sol partiler boş sa- lonlarda toplantılar düzenliyor; ama Atatürk'ün ve Ke- malizmin konuşulduğu salonlar insan almıyor. O gün karanlığı geri getirmek isteyenler tırmanıyordu. Şimdi tırmananlar, karanlığı yenmek istenç ve kararlılı- ğında olanlar. Uğur Mumcu'nun arkasından ayaklan ya da kafalany- la yürüyen milyonlarca insanı toplayan Kemalizmin bay- rağı altında... Ve görün, karanlıklar mı daha güçlü, yoksa aydınlıklar mı!.. OLAYLARIN ARDINDAKİGERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada tikacıya bırakıvermek, tanı- nan ve bilinen Sayın Baykal için pek kolay gözükmüyor- du. Bu gerçekler ışığında, her iki parti üst yönetiminin ge- nel başkanlarını koruma adına ortaya koyduklan ta- vır, birleşme ve bütünleşme umutlannı yıkmaya yetiver- di. Sayın Baykal'ın politika- daki deneyimi, dün bir kez daha sergilendi. SHP'lilerin kurultay salonuna gelmeleri halinde genel başkan aday- lığından çekileceğini açıkla- ması kendisine belki puan kazandırdı, ama anlaşılan Sayın Karayalçın ile arala- nndaki ilişkiler büyük ölçü- de zedelenmişti. Güven bu- nalımı olağanüstü bir düze- Ucretsiz monte edecegimiz Beko bulaşık makinenîz şimdi Beko bulaşık makinenizi satın aldığjruzda, size en yakın Beko yetkiiî servisini arayın. Böyiece makinenizin. herhangi bir ücret ödemeden -tesisat döşemesi de dahil- kompJe olarak monte edilmesini sağlayın. t İ 1 ÜRÜN MODEL BKY-3403Oea BKY-34O5 Prenses BKY-3415C BKY-34O7 | 1 PtSİN itYAT 21 900 000 26 900 000 31 100000 31 700 000 H i M PEŞİN FİYAT1NA , TAKSİT SEÇENEĞİ TOftAM FISİNAT . 4 TAKSİT İİYAI 4 380.000 4.380000 21900.000 5380000 5.380000 26900.000 6220.000 6220000 3) 100000 6.340.000,6.340 000 31.700.000 E 2. KŞİNAT 2 730 000 3360000 3880 000 3960 000 N T SEÇENEK 8 TAKSİT 2 730.000 3 360000 3880 000 3960 000 TOflAM FtYAT 24 570 000 30 240 000 34 920 000 35 640 000 E 3 FISİNAT 2 270.000 2 790.000 3 230 000 3 290 000 S L 1 .SEÇENEK II TAKSİT 2.270.000 2 790.000 3 230000 3 290 000 TOT1AM FİYAT 27 240000 33 480000 38 760000 39 480000 M 4 FESİNAT 2 080.000 2 550 000 2950000 3010000 SEÇENEK TOTIAM 14 TAKSİT FtTAT | 2080000 31 200000 2550000 38 250000 2950000 44 250000 3 010 000 45 150.000 ' OcJk-28S^M I99S tMMertjn AdkAnJerfne uygıft ı fln Uııı ıı<ıııı*hıı ıt KDVtUNUk Vergl w bandml aranlanntii ot*txteüek Mg&tıltMt Syaüat» jynen ymnhr Ttkpter&ak w i ı i ı ı TIı ııı f 1 j *ıı*• ı ıfınffjıı j) ıı ıııılıf ı'rı ııfııflı Û GENEL DAĞmCl: BEKO TKARET A.Ş. İstikhl Cad 349 80520 Beyoğlu-islanbul UCRETSİZ TÜKETİCİ DANIŞMA HATTI 0800261 85 15 • 0800261 85 16 Bir dünya markası ye ulaşmıştı. Parti yönetimleri, bu traji- komik tabloyu sergilerken sosyal demokrat seçmen, umarsızlık içindeydi. Gaze- temizi arayıp "Çaresiz kal- dık" diye yakınanlann çok- luğu içine düşülen bunalımı simgeliyordu. Birleşememenin sorumlu- luğunu dünden itibaren her iki partinin liderleri ve üst yönetimleri çok açık bir bi- çimde taşımaya başladılar. Pazarlıklannı daha önceden bir sonuca bağlasalardı, Çözümşüzlüklerden çözüm üretebilmek için süre ka- zanmış oluriardı. Ama anla- şılan, çözümü son ana bı- rakmak ve emrivakilerle so- nuç almak, her iki taraf için de amaç durumuna getiril- mişti. Ele geçirilmiş olan fır- sat da ne yazık ki, böyiece kaçınldı. ll örgütlerinden yollara düşerek düğünde görev al- mak için Ankara'nın yolunu tutan delegelerle, yeniden umut ve direnç kazanmak amacıyla bekleyen sosyal- demokrat seçmen, şimdi tam bir hayal kırıklığı yaşıyor. Solda düğün gerçekleş- medi, ama nişan atıldığı için değil, çeyiz kavgasının tam kına gecesine rastlaması yüzünden ertelenmiş durumda. Şu anda dünürlerin arasını bulacak sağdıçlara ihtiyaç var. Çünkü solda birlik, artık ertelenemez bir gereksinim olarak büs- bütün ortaya çıktı. Ortada iki parti var, ama unut- mamak gerekir ki, aklın yolu birdir. •••
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle