Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 EYLÜL1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
UYGARLIKLARINIZINDE OKTAY EKİNCt
Tarilıiııgörselkitabı:BergamaFrigyalılar, Lidyalılar, Persler, Helenler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar...
"Bergama Uygariık Tarihi yeni-
den basılıyorsa,
Osman Bayatlı'mn kitaptarı
aranıyorsa,
Zeus Sunağı geri isteniyorsa,
Bergama'nın geleceği şanlaria
dotudur,
Çok gûzel gfinler görecektir..."
Bu dizeler. araşürmacı Eyûp
Eriş'in Bergama Belediyesi'nce
1990 yılında ikinci baskısı yapı-
lan 'Bergama Lygarük Tarihi'
adlı kitabındaki önsözünde yer
ahyor.
Eyüp Eriş, özellikle '1989'-
dan sonra' bu tarih kenlinde
olana bitene bakıp haklı olarak
umutlanıyor ve coşkularuyor.
Geçmişi 'şanlaria dolu' olan
Bergama'nın, yine üpkı binler-
ce yıllık geçmişinde dolu dolu
yaşadığı o güzel günlerini 'yeni-
den göreceğine' inanıyor. Bu
inananı ise aynı önsöz yazısın-
da, şu gözlemlerine dayandın-
yor:
"Bergama'daki düzey ve bi-
İİDçlenme, yöresel değeriere ba-
luş açtsı giderek yüksebnekte-
dir. Bergama Beiediyesi'nin
açtığı Zeus Sunağı'nı geri isteme
kampanyası kültür varlıklarına
karşı duyarsız kulaklarm pasmı
aldı. Salt bu kadanyla bile Ber-
gama'da bûyûk bir inantş oldu ki
gönüllere, bilinçlere sunak geri
gelip \erlesti..."
Bir Anadolu aydını
Eyüp Eriş'in sözûnü ettiği
Osman Bayatlı, Belediye Baş-
kanı Sefa Taşkın'ın deyişiyle
'Bergama'nın Halikamas Balık-
Ç N ' .
1930'lu yıllardan 1950'lere
dek kentin tarihini ve kültürü-
nü belgeleyen 20'yi aşkın kitap
yazmış. 1920'lerde öğretmen
olarak geldiğı Bergama'da *uy-
garlıkların birikimim' yaşamış.
Bu birikimini yurt sevgisıyle
yoğrulan, özveri ve üretkenlik
dolu bir kültür savaşımına ada-
mış.
Bugün bile kimi çevrelerin
tedirginlik duyduklan' yöresel
kültür ve sanat festivallerinin il-
kini, daha 1937 yılında 'Berga-
ma Kennesi' olarak düzenle-
miş. Yine Türkiye'nın ilk kazı
müzesinin açılışına aynı yıllar-
da önayak olmuş. Bergama
Halkevi'nde genç Türkiye
Cumhuriyeti'nin kültür ve Ay-
dınlanma seferberliğine katıl-
mış. 1950'lerde Halkevlerinin
kapanmasının ardmdan, bu
kez kendi evinin bahçesini Ber-
gamah gençlerin kültür yuvası
yapmış...
Dhan Selçuk'un kimi yazıla-
nnda gururla andığı 'Anadolu
Aydmlan'nın hemen tüm er-
demlerini yaşamıyla bütünleşti-
ren Osman Bayatlı, yülannı
adadığı Bergama kentindeki
son hızmetini de Arkeoloji Mü-
zesi Müdürü olarak yapü.
1957'de bu görevinden emekh-
ye aynlmasına karşın müzedeki
çalışmalanna hemen hiç ara
Bergama'daki Osmanlı hanlan, kentin tarihi arastasında birer 'kültür alanı' olarak yeniden yaşama katılmayı bekliyor...
Şadırvan Camisi'nin yanındaki 'Çinili Minare', Selçuklu sanatmm amtsal eseıierinden biri ve antik döoemden 'Bazüika'.
Örnek bir
kültür hizmeti
Bergama
Belediyesi
Yayınlan
Bergama Belediyesi, kentin
tarihi ve kültürel değerleriyle
ilgili çalışmalan kitap ve
broşürler halinde
yayımlayarak Anadolu'daki
diğer tarihsel yerleşmelerde
bulunan belediyelerarasında
örnek bir kültür hizmeti
sergjliyor. 1989'danbuyana
sayılan 15'i bulan 'Bergama
Kitaplan' arasında bazılan
şunlar:
Atarürk Döneminde
Bergama: Eyüp Eriş,
Atatürk'lü yıllarda Bergama
ile ilgjlı anılan ve Gazi'rıin bu
kente ilişkin ilgilerini,
yapılanlan anlatıyor.
Bergama Lvgarlık Tarihi:
Eyüp Eriş'in 400 sayfahk bu
çalışması, tarih öncesi
çağlardan cumhuriyet
dönemtne dek zengın ve
aynntılı bir içeriğe sahip.
Sürgündeki Zeus: Sefa
Taşkın, Berlin'de bulunan
Zeus SunağYnın Bergama'ya
geri getirilmesine yönelik
tarihsel gerçekleri anlatıyor.
Bergama Tarihinde
Asklepion: Birinci baskısı
1935'te Istanbul'da Resimli
Ay Matbaası'nca yapılan
Osman Bayatlı'mn bu yapıtı,
1993'te Belediye Kültür
Yayını olarak 3. baskısını
yapmış oldu.
Bergama Tarihinde Akropol:
Eyüp Eriş'in Osman
Bayatlı'nın kitaplanndan
yaptığı bu derleme, kentin
Akropolünün yine kent
tarihindeki yerini belgeliyor.
Bergama'yı Sevmek Niçiıu
HalukElbe'ninbu
kitapçığının ilk baskısını,
1945te 'Bergama'yı SevenJer
Cemiyeti' yapmış. Yanm asır
sonra belediye yayını olarak
Bergama kitaplan arasında
yer alıyor.
Gambreion \nrik Şehri:
Seher Özkan'ın klasık
arkeoloji dahndaki lisans tezi
olan bu araşürma,
Bergama'ya bağlı Kınık
ilçesinde bulunan antik kenti
ele alıyor.
Bergama Kavnakçası: Hacer
\e Yavuz Özmakas,
Türkiye'de ve dış ülkelerde
Bergama'yı konualan 1000'i
aşkın kitap, yazı. gazete
haberi ve üniversite
çalışmasının aynntılı listesini
hazırlamışlar...
vermedi. 1958
yılında ise Bergamalılara ve tüm insanlığa zen-
gin bir miras bırakarak yaşamını noktaladı.
Bergama Beiediyesi'nin, Osman Bayatlı'nın
ilk basımlan 1930'lu yıllarda yapılan araşür-
malannı 'yanm asır sonra' yeniden kitap halinde
yayımlaması, Bergama'nın bu bilge hemşerisine
'gömll borcunu' ödemiş olmasının yanı sıra, çok
daha derin anlamlar taşıyor.
Ba\atlı'nın özellikle 'Bergama Tarihinde Ak-
ropol' ve yine 'Bergama Tarihinde Asklepion' ad-
lanyla basılan kitaplan, kente kültürel kımlığini
kazandıran tarihsel zenginliğinin 'evrensel değer
taşıyan' uygariık mirasını tanıüyor.
Belediyenin bu mirasa sahip çıkıp yine kentin
tarihsel kimliğinin 'unutulmaması' ve dahası
'sürdürülmesi' yönündeki çabalan ise Türkiye-
nin giderek özlemini daha çok duyduğu 'çağdaş
yerel yönetim anlaytşmın' duygulu bir örneğini
sergıbyor.
Yağmaya karşı korunaklı
Tarih boyunca görkemli uygarhklara kucak
açmış bir 'devlet ve kent merkezi' olarak hep ha-
reketli çağlar geçiren Bergama, bugün belld de
hem denizin hem de ana yol güzergahının "uzağı-
nda' kalmasından ötürü, oldukça sakin ve 'par-
lak geçmişiyle baş başa' bir yaşam sürüyor.
Kuzey Ege'yı Izmir'e bağlayan devlet karayo-
lundan aynlıp Bergama'ya doğru yaklaşıldıgı-
nda, bir zamanlar bu topraklann 'deniz' oîduğu-
na, antik adı 'Kaikos' olan Bakırçay'ın yine an-
tik 'Pergamon' kenti yakınından buralarda de-
nize ulaştığına ve kentin ilk kurulduğu Akropol
Tepesi'nin de denizle çevrili bir 'ada' konumun-
da bulunduğuna, insanın pek inanası gelmiyor.
Ancak aynı bölgedeki şimdinin 'kıyı kentleriu-
de' yaşanan kültür ve çevre katliamına bakıldığı-
nda, Bergama ile deniz arasındaki ilişkinin tari-
hin derinlikleriııde' kalmış olmasına da yine in-
san doğrusu şükrediyor. Böylece, hıç değilse bu
uygarhk merkezimiz, yağma ve talana dayab tu-
rizm yapılaşmasmdan şimdilik önemli ölçüde
kendisini koruyabiliyor.
Deniz, kum, gûneş ve 'Şark usulfi animasyon-
lar' olmadığı için salt tarihe ve kültüre meraklı'
turistlerin ilgi gösterdikleri Bergama, bu niteli-
giyle daha çok 'günübiriik turizme' yanıt verebili-
yor.
Oysa, özellikle 'kent kimliğj' açısından büyük
önem taşıyan 'sâvil mimariık örneği' niteliğmdeki
eski Bergama evleri hiç değilse 'pansiyonculuğa'
kazandınlabilse, tarihsel çevreye zarar venlme-
den ve üstelik 'yaşatılarak', turizmle olan yakı-
nlaşması daha da güçlenebilecek.
Ne var ki aslında Türkiye için 'genel bir
sorun' olan bu duyarsızlık Bergama'yı oa olum-
suz yönde etkiliyor. Çok yıldızb turizm tesisleri-
ne trilyonlar akıtan devletin, aynı kredileri 'kül-
tûr mirasından esirgetnesi' sonucunda, eşsiz mi-
mari zenginlıklenmız bakımsızlıktan yok olup
gidiyor...
Bergama'daki eski taş evleri de aynı 'hüzün'
içerisinde gezerken neyse ki yine beledi>enin sa-
hiplendiği bazı yapılann 'kurtanlmak üzere' ol-
duğunu görüyor, seviniyoruz.
Orneğin Ulucami Mahalfesi'nde bulunan Bü-
yük Alan'daki eski Zeus Oteli belediyece saün
abnmış ve restorasyonu için proje çalışmalanna
da başlanmış. Sırada yine aynı bölgedeki başka
kıskançlığın yaratuğı 'papirûs ambargosunu'
kendi kültür aşkıyla yenmeseydı, belki de in-
sanlık, kitabın yaygınlaşmasında eşsiz katkısı
olan 'parşömen' kağıdını daha yüzlerce yıl keşfe-
demeyecektı.
Antik çağın en zengın kütüphanesine sahip
olan İskenderiye, yine antik çağda taşın dışında
yegane yazı yazılabilecek papırüs adb bitkının
de sadece Nil Nehri'nde yetişmesinden ötürü.
özel bir ayncahğa sahipti. Dünyanın hemen tüm
kentlerinde olduğu gibi. Bergama'da da bilgin-
ler ve düşünürler, yazı yazmak için İskenderi\e'-
nin papirüs göndermesine bağımhydılar.
Ne zaman ki Bergama, '200.000 tomarlık'
(ciltler) bir birikıme ulaşan görkemli kütüpha-
itolojiye göre Kral Laomedon, Truva'yla
birlikte 'Pergamon' surlannı da yaptırdı.
Sonra bu surlann koruduğu kent, insanlık
kültürüne kağıdı ve kitabı armağan etti.
Şimdi ise binlerce yıllık bir tarihin eşsiz birikimiyle
'yalnızlığını' yaşıyor. Kimbilir, belki de bu yüzden
'uygarlığını' da yaşatıyor...
M
binalar da varmış.
SİT alanı ve Bergama'daki tarihi yaşatma'
projelerini büyük bir heyecanla#
bıze gezdiren
Belediye Kültür İşleri Müdürii Özcan Durmaz,
halk arasındaki adı 'Domuz Alanı' olan, tarihi
evlerle çevrili eski ve güzel bir meydanın da yakı-
nda 'bütûnüyle' ele almacağını söylüyor. Meyda-
na açılan sokaklardan birindeki eski çeşmeden
avuç avuç içtiğimiz suyun 'değerini' ise şöyle
özeüiyor:
"Akropol'ün altındaki kaynaklardan gelen bu
suyu, ikî bin yıl önce de yine Bergamalılar içiyor-
du..."
Papirüse karşı parşömen
Binlerce yıldır aynı suyun içildiği, aynı bere-
ketli topraklann işlendiğj, aynı doğanın pay-
laşıldığı ve 'aynı isimle anılan' kent olarak yaşa-
yan Bergama, yine binlerce yıllık dünya kültü-
rüne 'kağıdı ve kitabı' armağan etmiş olmanın
dahakbgururunu taşıyor.
Eğer İskenderiye'nin Bergama'ya karşı duy-
duğu 'kskançlık' olmasaydı ve yine Bergama bu
nesiyle bütün Akdenız bılımının gözdesi haline
geldı, işte o zaman İskenderiye de 'rakibini çö-
kertmek için' papirüsü arük göndermez oldu.
Bundan sonrasını. Osman Bayatb'nın yakın
çabşma arkadaşı ve Bergama Müzesrnin Ba-
yatb dan sonraki müdürü Haluk Elbe şöyle yaa-
yor:
"Bergama bilim çevresinden Krates adlı bir bil-
gin, Mtsır'ın kağıt yerine kullanılan otu papirüse
karşı Bergama'nın hayvan derisinden yaptığı par-
şömenini icat etti. Papirüsle Bergama'nın derisi
arasında Roma'da açılan yanşmayı parşömen
kazandı. Ve 'insanlık durdukça bu kağıdın da-
yanır olduğuna' hûkmedildi..."
Bergama'da dolaştıkça, böylesine tarihsel bir
buluşun ancak yine böylesine 'uygar' bir kentte
gerçekleşebileceğini, birbirinden görkemb anı-
tlarla ve birbirinden zengjn kültür mirasıyla he-
men görebiliyorsunuz.
Kentin 'Pergamon' olarak anıldığı cağlara
tanıkbk etmiş ve yine o çağlann kültür ve sanat
ürünü olan yapılar, Selçuklu ve Osmanlı döne-
minde aynı kente armağan edilen eşsiz mimarbk
örnekleriyle birbkte çarpıcı bir 'Anadolu kimliği'
oluşturuyorlar.
Orneğin, bu kimliğin anıtsal ürünlerinden,
Hıristiyan dünyasının ilk 7 kilisesinden birisi ve
antik dönemin Anadolu'daki en yüksek yapısı
olan 'Bazilika', çevresindekı uygunsuz binalar-
dan 'arınduılmış' olarak ve üstelik geceleri de ışı-
klandınlarak Bergama'nın kültür zenginbğini
vurguluyor.
Benzer şekilde Şadırvan Camisi'nin yanı başı-
ndakı bir 'Çinili Minare', Selçuklu uygarlı-
ğından anılan taşırken bir Ulu Cami ya da bir
Kurşunlu Camisi, diğer birçok cami, mescit,han,
hamam ve eşsiz güzellikte bir 'arasta' ile birbkte
Osmanb döneminin renkb ve insancıl Bergama'-
sını gözler önüne seriyorlar.
Helenistik dönemde Mannara Denizi'ne dek
ulaşan büyük bir kralbğın merkezi ve Anadolu'-
nun 'kültür başkenti' olan Bergama, İ.Ö. 133'te
Roma'ya bağlandıktan sonra da zenginliğini
sürdürdü ve Hıristiyanbk çağlannda 'piskopos-
luk' oldu.
Yine Helenistik dönemin en ünlü heykelcilik
okullanndan birisi de Bergama'daydı ve klasik
dönem Yunan he>kelciliğine karşı özellikle 'ka-
bartma sanatında' büyük üstünlük sağlayan bu
büyük okulun ünlü yapıtlan arasında Zeus Su-
nağı da bulunuyordu.
Sefa Taşkın'ın 'Sürgündeki Zeus' adını verdiği
görkemb sunak, yine onun deyişiyle 'gözü yaşlı'
olarak Berbn'deki Pergamon Müzesfnden va-
tanına kavuşacağı günleri bekliyor.
İnsan, Bergama'daki tarihsel birikimi "Su-
nak'sız" görünce, 1870'lerdeki bu 'aynlığa' ne-
den olan duyarsızlığa bir kez daha isyan etmek-
ten kendisini alamıyor.
Bu. 'bütün zamanlarm en güzel kentJnden'
aynlırken anlıyoruz ki Bergama, ne Zeus Su-
nağı'nı ne de Osman Bayatb'yı unutmuş. Ba-
yatlı, kentin ortasından bronzdan yapıbnış büs-
tüyle 'geleceğe' gülümsüyor. Geleceğin güvence-
si ise yine kentin 'şanlı geçmişi' ve kültür zengin-
liğinde yaşıyor.
Yeter ki bu güvenceye dört elle sanlan Berga-
ma'nın duyarlı ınsanlaç artık yalnız bırakıl-
masınlar.
Tarihin yaşatıbnası ve hele çağdaş bir 'kentle
birlikte' yaşatılması, kendisini bundan sorumlu
sayma erdemini gösterebilen bir yerel yönetimin
bile tek başına üstesinden gelebileceği bir iş de-
ğil-
Kısaca Bergama, yüzlerce yıl Anadolu'ya baş-
kentbk etmiş bir bibm ve sanat merkezi olarak
salt tunzm adına değil. 'kültür' adına da bu ülke-
nın sahibi olabihnenin gereğini yerine getirme-
mizı bekliyor...
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Dayanışma
Yanlışı, doğrusu derken hemen geldi sorular:
"Insanlar arası dayanışma ne demek? Ne aynmı var?
Gruplar insanlardan oluşmuyor mu? İki kişi arasındaki
dayanışma neden insanlar arası dayanışma sayılma-
sın?"
Doğru, gruplar da insanlardan oluşuyc, iki kişi ara-
sındaki dayanışma da iki insanın dayanışması... Öyley-
se hepsi insanlar arası dayanışmanm çerçevesine gi-
rer...
Demek ki anlamını iyi vermeyen, olumsuz yaklaşanla-
rın irdelemesine dayanamayan birtümce kurmuşum.
Şöyle demiştim:
"Yani toplumsal adalete, paylaşmaya, dayanışmaya,
ama kişiler ya da gruplar arası değil de insanlar arası
dayanışmaya inanıyor."
Dayanışma her zaman övülmüş, desteklenmiş, eği-
timleri boyunca çocuklara kazandırılmaya çalışılmış ör-
nek birdavranıştır.
Tiyatro oynamanın çok önemli bir eğitim aracı sayıl-
masının temelinde, dayanışmayı gerektiren bir sanat ol-
ması yatar. Grup spor oyunları çocukları dayanışmaya
alıştırdıkları için önemsenir.
Sen de ucundan tut... Senin de katkın olsun... Sen de
yardım et... Birbirinizi destekleyin...
Eğitim tarihimizdeki unutulmaz uygulamanın, Köy
Enstitüleri'nin, öğrencilerde yaratmaya çalıştığı özellik-
lerin başında dayanışma alışkanlığı, halkımızın kullan-
dığı sözcükle Vmece'anlayışı geliyordu.
Ne var ki olumlu bir amaca yönelirken dayanışmaya
girmekle, çıkar çatışmaları çerçevesinde dayanışmaya
girmek aynı şey değildir.
Irk, soy, din, ulus, sınıf, yöre, okul, parti, demek, örgüt,
aile dayanışması derken, insanlığın nasıl darmadağın
olduğunu, çeşitli çıkar çevrelerinin dayanışarak nasıl
birbırlerine düşman kesildiklerini görmek, anlamak, çok
iyi değerlendirmek gerekir.
Bırileri kötü bir işyaptılardiyelim. Onları örneksesoy-
daşınız, dindaşınız, yadaakrabanızoldukları gıbi gerek-
çelerle hoşgörmeniz, korumanız, kurtarmaya çalışma-
nız dayanışmadır, ama olumlu bir davranış değildir.
Gene diyelim karşınızda iki kişi var; birini seçeceksi-
niz. Daha iyi olanını değil de, örnekse sizin okulunuz-
dan, partinizden, ya da örgütünüzden olanını seçerse-
niz, bu da dayanışmadır, ama olumlu bir davranış değil-
dir.
Gene diyelim bir dernek kurdunuz, bir dayanışma der-
neği. Kimseye kötülük etmeyi duşünmüyorsunuz. Ama-
cınız üyelerinizi desteklemek, iş olanakları yaratmak,
zor durumlarda yardımlarına koşmak, ailece rahat ya-
şamalarını sağlamak... Bir grup insanın bir araya gelip
dayanışmalarına ne denebilir?
Ama ya şöyle bir durum ortaya çıkarsa: Kuruluşunda
kimseye kötülük etme düşüncesi bulunmayan derneği-
niz, toplumun köşe başlarını tutan bir yaygınlığa erişip
öbür insanlara karşı kendi üyelerini öne alma olanağına
kavuşursa, gene kimseye kötülük etmediğiniz, olumlu
bir davranış içinde olduğunuz söylenebilir mi?
Elbette söylenemez... Ama, herkes, ırk, soy, din, ulus,
sınıf, yöre, okul, parti, dernek, örgüt, aile adına bu tür
dayanışmalar içinde...
Demek ki toplumsal düzen iyice bozulmuş, her şeyin
temelden değiştirilmesi gerekiyor..
Böyle bir düzende olumlu ya da olumsuz grup daya-
nışmaları kaçınılmazdır.
Evet, 'olumlu ya da olumsuz...' Bunu özenle ayırmak
gerekir:
Bir grup insanın kendılerıni korumak, haklarını ara-
mak, ezilmemek için dayanışması, başka bir söyleyişle,
dayanışmaya zorlanması ile başka bir grup insanın ken-
dilerini üste çıkarmak, kendilerinden olmayanları sağa
sola iteleyerek toplumda seçkin bir yer edinmek için da-
yanışmaları aynı şey değildir...
Soruları getiren tümceyi yineleyelim:
"Yani toplumsal adalete, paylaşmaya, dayanışmaya,
ama kişiler ya da gruplar arası değil de insanlar arası
dayanışmaya inanıyor.''
Kişiler:
Yahu şu bizim çocuğu bir işe koyuversene...
Gruplar:
Hamili kart bizdendır...
insanlar:
Irk, soy, din, ulus, sınıf, yöre, okul, parti, dernek, örgüt,
aile bir yana, bu karşınızdaki bir 'insan'dır..
TEMA Başkanı Karaca konserin gönüllü destekçfleri Aksu ve
Anğ'a şukran duyduğunu söyledi.(Fotoğraf: MUHARREM AYDIN)
Mütik Serçe'ykyeşereceğiz
tstanbıd Haber Servisi - Ame-
rikan Uzay Araştırma Ensti-
tüsü'nün (NASA) 55 yıl sonra
çöle dönüşeceğini açıkladığı
Türkiye'yi, Sezen Aksu şarkıla-
nyla kurtaracak.
Aksu. başkanbğını Hayrettin
Karaca'nın yürüttüğü Türkiye
Erozyonla Mücadele, Ağaçlan-
dırma ve Doğal Varbklannı
Konıma Vakfı'nın (TEMA),
Şişli Beiediyesi'nin katküanyla,
18 eylül pazar akşamı Açıkhava
Tiyatrosu'nda bir konser vere-
cek ve bunun gebn, erozyonla
mücadelede kullanılacak.
TRT ve özel televizyonlann
ortak yayınla canb olarak ya-
yınlayacağı konseri, Cumhur-
başkanı Süle>Tnao Demirel de
izleyecek. Konsere, TBMM
Başkanı Hüsamettin Cindonık
ile Başbakan Tansn ÇiUer'in de
katılması bekleniyor.
Hyatt Regeny Otel'de, kon-
serle ilgili basın toplantısına,
vakfın Başkanı Karaca, Şişli
MESEN OTEL
A K C A K O C A
Orman-Dertiz-PlaJ-Havuz-Sesnzlık
Oda Kahvakı 430.000 TL
Yaz-lcıy açığız
T«l 10374) 611 44 36-611 36 78
Belediye Başkanı Gülay Aüğ,
Sezen Aksu ile işadamı Nihat
Gökyip katıldı.
Devletin, Anayasa'nın 44.
maddesinde yeralan yükümlü-
lüklere karşm, çevre korumacı-
bkta işlev ve sorumluluğunu
yerine getirmediğini söyleyen
TEMA Başkanı Karaca, or-
manlannın yansından çoğunu
kaybeden Türkiye'nin en bü-
yük milli felaketinin erozyon ve
yeşibn yokedibşi olduğunu vur-
guladı ve "Çocuklanmıza yaşa-
nabilir bir iilke bırakmak istiyor-
sak birey olarak sonımlulukİan- '
mızı yerine getinnek zonında-
yız"dedi. Aüğ ise, Şişb'de her
konut ve ışyeri inşaatına bir
ağaç fidanı dıkilmesini zorunlu
kılacağını açıklayarak belediye
başkanlannı, bu uygulamayı
gerçekleştınneye çağırdı.
Davetiyelerinin, bağış mak-
buzu karşılığında. Vakkorama
gjşelennde satılmakta olduğu
konser, 20.30'da başlayacak.
Romanlannızve
Ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tefc 5540804