Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS1994 CUMARTESİ
HABERLER
Ad düşmanlığına
tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Börosu) - Altındağ'daki
Uğur Mumcu Kültür ve
Toplum Merkezi'nin adının
"HüsevinGazi" olarak
değiştirilmesi tepkiyle
karşılandı. Avukat Ceyhan
Mumcu, ANAP ve M H P
destekli belediye
meclislerinde, Uğur Mumcu
adınırtbir numaralı gûndem
maddesi durumuna
getirildiğini belirterek
"Bugünkü tepkiler. haram
yiyenlerin gönüllü vekaleti ve
ortakbğı. kutsala inanışı,
tarikat bölücülüğü
aracılıgryla ticarete
dönüştüren heveslilerin
kendilerini ifadeleridır" dedi.
SHP, DSP, C H P Alündağ
ilçe örgütleri ile bazı
demokratik kitle örgûtü
temsilcilerinin bugün saat
11 .OO'de kültür merkezi
önünde basın açıklaması
yapacağı bildirildi.
Köprüçayüzerimte
lantiaizinyok
• tstanİMil Haber Senisi -
Uzanlann şırketi Kepez
Elektrik'in, bir doğa harikası
olan Köpriilü Kanyon Milli
Parkı'nın içinde bulunan
Köprüçay üzerine
yaptırmayı planladığı
Beşkonak I Barajf nın
yapımı, Çevre Bakanlığı'nca
uygungörülmedi. Bakanlığa
bağlıÇevreselEtki
Değerlendirmesi ve
Planlama Genel Müdürlüğü,
Beşkonak II Barajf yla ilgili
değerlendirmenin ise ilgili
kurum ve kuruluşlardan
alınacak raporlara göredaha
sonra değerlendirileceğini
belirtti. Beşkonak I
Barajf nın yapımının
bakanlıkça "uygun
görülmemesi"ni sevindirici
bulançevreci kuruluşlar,
Beşkonak II Barajf nın da
reddedilmesi gerektiğini
belirtti.
'TÖPk insanı
kardeştJr'
•ANKARA (AA)- MHP
Genel Sekreteri Yaşar Erbaz,
ûlkede mezhep çatışması
çıkararak birlık ve
beraberliği bozmak
isteyenlerin bulunduğunu
kaydederek "Türkiye'de 60
milyon insanın kardeşliğine
inaruyoruz" dedi. Erbaz, son
zamanlarda MHP'li belediye
başkanlanna haksız
ıthamlarda bulunulduğunu
öne sürdü. MHP Genel
Sekreteri Erbaz, Keciören
Belediye Başkanı Turgut
Altınok'un oluşturduğu
çaüşma arkadaşlanna "a
takımı', 'çete' gibi
benzetmede bulunanlann,
kanunlar karşısında suç
işlediğını savundu.
Sûmşr'den
eşitliksözü
• Dl YARBAKIR (AA) -
Şehircilikten sorumlu Devlet
Bakanı Salih Sümer, hiç
aynm yapmadan tüm yerel
yönetimlere yardım
yapacaklannı söyledi.
Diyarbakır'da incelemelerini
sûrdüren Salih Sümer,
Diyarbakır Büyükşehir
Belediye Başkanı Ahmet
Bilgin'i ziyaret ederek, ilin
sorunlan hakkında bilgi aldı.
Salih Sümer, "Diyarbakır ve
bölge için elimden gelen her
türlü destegi vermeye
hazınm. Birbakan olarak
değıl; bir ağabey olarak, bir
arkadaş olarak her türlü
sorunlannıza kapım açıktır"
dedi.
Başkanlar
tahliye edildi
• DÎYARBAKIR(AA)-
PKK'ye yardım ve yataklık
ettikleri iddiasıyla
Diyarbakır DGM'de
yargılanan Bitlis'in
Güroymak ilçesi Refah
Partili Belediye Başkanı
Hüseyin Muüu ile bağımsız
Belediye Başkanı Mehmet
Bingün tutuksuz
yargılanmak üzere tahliye
edildiler. DGM'de yapılan
ikinci duruşmaya 2 tutuklu
sanık da katıldı.
Pıy. LtDYA-Grup ARGOS
ÇATI kalitesiyle
Ekonomik mönüler
sunuyoruz.
Restaurant
Cafe - Bar
2510000
PBX2515105
DEP davasında sorgulama başladı. Ahmet Türk, Leyla Zana ve Orhan Doğan davanın politik bir hesaplaşma olduğunu savladılar
'Düşüncemiz içiııidaıııisteniyor'
ANKARA (Cmnhuriyet Börosu) - "Vatana
ihanet ettikleri" savıyla haklannda "idam"
cezası istemiyle dava açılan ve üç gün önce
yargılanmalanna başlanan DEP kökenli 5
eski milletvekili ile Şımak bağımsız milletve-
kili Mahmut Alınak, sorgulannda, iddiana-
mede yer verilen suçlamalan reddettiler. Da-
vayı, "siyasi bir hesaplaşma" olarak nıte-
leyen DEP'liler, "düşünceleri nedeniyle idam-
lannın istendiğine" dıkkat çektiler.
Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi
(DGM) Başsavcısı Nusret Demiral'ın, "Bu
dava ile nüsak-ı milli smırlan yeniden konın-
muştur" dediği DEP davasında yargılanan
DEP eski milletvekiUeri Ahmet Türk, Leyla
Zana, Orhan Doğan, Sım Sakık, Hatip Dic-
le ve Şırnak bağımsız milletvekili Mahmut
Alınak'ın sorgulanna dün başlandı.
İddianamenin bir numaralı saruğı Ahmet
Türk, 19 sayfadan oluşan sorgusunda, dava-
nın "siyasi" olduğunu belirterek. "Parlamen-
to kürsüsünden bizi karşrt görüşleriyle mah-
kum edemeyenkr, bu dava ile mahkum etmek
istiyorlar" dedi. Başbakan Tansu Çillerin,
27 Mart yerel seçimleri öncesinde meydan-
larda söylediği "Hainkri Meclis'ten ben
attnn" sözlerini eleştiren ve "Cç-beş oy için
bizleri mahkum ettüer. Başbakan bu tavrryla
yargıç yerine geçti ve bizleri peşinen mahkum
etti" görüşünü dile getiren Türk, şunlan söy-
ledi:
"Bu dava siyasi basansalıklarm faturasıru,
birilerine çıkarma çabasıdır. İddianamede,
bizler, TC topraklannın bir kısmını, başka bir
devletin egementiği altına sokmava çakşmak-
la suçlanıyoruz. TC'nin hangi topraklannı,
hangi devletin egemenliği altına sokmuşuz?
Böyle biri aranıyorsa, bu bizler değiliz. Kapalı
kapılar arkasında, birkaç milyon dolar için 01-
keyi yabancılara peşkeş çekenlerdir."
Mahkum edılmelen ıçın yargıya baskı ya-
pıldığını söyleyen Türk'ün bu sözlerine,
mahkeme başkanı Ünsoy, "Ahmet Bey, bize
kimse müdahale etmiyor" diye müdahalede
bulundu.
Türk, HEP'in PKK'nin talimatı ile kurul-
duğu savıru yarutlarken HEP kökenli 7 mil-
letvekilinin SHP'den ihraç edilmesi olayını
anımsattı ve "SHP, olağanüstü halin ve koru-
culuğun kaldınbnası, baskı ve şiddet politika-
lanndan vazgeçilmesi, insan haklan ihlalleri-
nin önlenmesi için politika yapsaydı biz bugün
SHP'de politika yapryo'r olurduk" dedi.
Türk, şunlan söyledi:
"HEFin milletvekili adayları, Erdal İnö-
nü. Hikmet Çetin ve Fıkri Sağlar'ın da arala-
rında bulunduğu bir komisyon tarafından be-
ürlendi. İddianamenin doğruluğu kabul edilse
Mahkeme Başkanı Ünsoy Leyla Zana'ya, sorgusundan sonra, "Seçim sırasında bazı sloganlar atılmtş. Bunlara mani olacak bir hareket
yapmadınız mı" sorusunu yöneltti. Bu soruya, "Kabalığı slogan atmaması için uyardım" yanıtını veren Zana, "PKK bayrağı önünde
konuşma yapttğmız üeri sürülüyor, doğru mu"sorusu üzerine, "Halamın oğlunun cenaze törenine katümıştım. Orada PKK bayrağı çı-
kanldıysa ben görmedim, çıkanlmış olabilir" dedi. (Fotoğraf: RIZA EZER)
bile, bunun sorumlusu bizler değiliz. Sorumlu-
ları Erdal Inönü ve Hikmet Çetin'dir."
'Adaylığınıza PKK rni karar verdi?'
Türk, savunmasını bitirdikten sonra,
mahkeme başkanı Ünsoy, "Bir iddia daha
var. Sizin millervekili adayı ounanıza, örgüt
mü yoksa SHP mi karar verdi" sorusunu yö-
neltti. Türk, bu soruya, "Sorgumda açıkla-
dım, HEP adaylannı SHP yönetimiyle birlik-
te belirledik" karşıhğını verdi.
Daha sonra sorgusu yapılan Diyarbakır
eski milletvekili Le> la Zana da davanın "po-
litik bir besaplaşma" olduğunu savundu.
"Ben ve arkadaşlarım savunduğumuz düşün-
celer nedeniyle idam cezası istemiyle karşını-
za çıkarddık" diyen Zana, şunlan söyledi:
"Bu tarihi bir davadır. Sivil yönetimlerde
bu dava ilktir. Dava hukuksal değjkjir. DEP,
Kürt halkının özgürlük mücadelesinin siyasal
alana taşınmaması için kapatüdı. DEPi ka-
patanlar kazanmadı, kay betti."
Zana'nın sorgusu sırasında DGM Savcısı
Talat Şalk söz alarak. "Briiksel'de PKK'-
lilerie bir yürüyüşe katıldııuz mı" sorusunu
yöneltti. Zana, o tarihlerde Fransa'da tedavi
gördüğünü söyledi. Zana'nın bu açıklaması
üzerine savcı Talat Şalk, "Bazı fotoğraflar
var" diyerek mahkeme başkanına san bir
zarf uzattı. Zarf içindeki fotoğraflan incele-
yen mahkeme başkanı, bunlan Zana'ya gös-
terdi. Zana. fotoğraflann, "fotomontaj"
olduğunu belirterek suçlamayı reddettı.
'Biz Kunte Kinte'yiz*
Şırnak eski milletvekili Orhan Doğan da
sorgusunda, kendilerini "Kunte Kinte"ye
benzeterek, "Bu ülkenin vatandaşı olarak bi-
ze zenci muamelesi yapılıyor. Benim için bu-
rayı layık gören anlayış, Salih Sümer'i devlet
bakanı yapıyor. Biz nasırlı parmağa basma-
saydık, herhalde insan haklanndan sorumlu
devlet bakanı olurduk. Ama söylediklerim-
den ve yaptıklanmdan pişman değilim.
Akan kanın durması için gerekirse 10 kez
daha Abdullah Öcalan'la görüşürüm" dedi.
Doğan, Güneydoğu'da "gizli bir devlet"
olduğunu ve kan dökmekle Kürt sorununu
çözemeyeceğini vurguladı.
PKK ile mücadeleye 400 trilyon harcandı-
ğını kaydeden ve Türkiye'nin silah alımında
dünyada birinci olduğunu vurgulayan Do-
ğan, "Kurtuluş Savaşı'nda 8 bin 256 kayıp ve-
rildi. Ama PKK ile mücadelede 12 bin 420 in-
san yaşamını \itirdi. Burada bir yanlışlık var.
Kürt sonınu çözülmüyor, çünkü menfaatleri
var" dedi.
DEP davasına pazartesi günü yapılacak
duruşma ile devam edilecek. Dunışmada.
Sım Sakık, Hatip Dicle ve Mahmut Alınak'-
ın sorgulan yapılacak.
İnsan Haklan Crubu:
DEP yargılaması
tamaçıkdeğil
ANKARA (Cumhuriyet Börosu) - ABD
kökenli Uluslararası fnsan Haklan Hukuk
Grubu. Türk-ABD ilişkilerindeki gerginliği
arttıracak izlenimlerle ülkesine dönüyor.
Grup, ABD'nin DEP davası için çok önemli
gördüğü "açık yargdama" ilkesinin, tam
olarak gerçekleşmediğıni açıkladı. Grubun
Ankara'da yaptığı basın toplantısı sırasında,
Türk gazetecilerle örgüt temsilciieri arasında
tartışma gktı.
DEP'lilerin yargılamasını izleyen grubun
sözcüsü Janella Dfller. Ankara'daki yargıla-
maya sınırlı kişide insan alındığı için "tam
açık olmayan yargdama" deyimini kullandı.
Diller, Ankara'da DEP davasına ilişkin
yaptığı açıklamada, Türkiye'yi kendi imza-
ladığı uluslararası hukuk kurallannı çiğne-
mekle de suçladı. Grup, eski DEP milletve-
killerinın yargılandıeı suçlann büyük bölü-
münün fikir suçlan kapsamına girdiğini sa-
vundu. Diller, Türk Anayasasf nın 90. mad-
desi uyannca, Türk hükümetinin Avrupa
İnsan Haklan Konvansıyonu, Evrensel
İnsan Haklan Deklarasyonu ve Birleşmiş
Milletler Sözleşmesi'ne uymak zorunda ol-
duğunu vurguladı
Grubun hazırladığı önraporda, yargıla-
manının "gereğince açık vehakkaniyet içuıde
yapılmadığını". çünkü, hükümetin, mahke-
me) ı ızlemek üzere Ankara'ya gelen 15 oto-
büs dolusu insanı mahkemeye sokmadığı yer
aldı. Aynca, sanıklann ve avukatlann itiraz-
lanna karşın. 400 sayfalık iddianamenin
okunması da yargıçlann, savanın tarafını
tutması olarak değerlendirildi.
Yabancı bir gazetecinin, mahkeme salo-
nundakı "jandarmaJaruı" nasıl değerlendiril-
diğinı sonnası üzerine Diller, "Bunun sanı-
klan rahatsız edici bir dunım" olduğunu söy-
ledi Yerlı gazetecilenn. •"Salondakilerin jan-
darma değil, adli polis olduğunu künseden öğ-
renmediniz mi" sorusu üzerine, "Evet, bunu
bana söylemişJerdi" >arutını verdi. Gazeteci-
lenn. "Eğer söyledüerse, neden yanıtınızda
bunu da belirtmiyorsunuz" sorusuna.
"Haklısınız, bu düzelrmeyi yapmam gerekir-
di" vanıtını verdi.
Türk gazetecilerin. çeşitli ülkelerdeki
azınlıklara, Batı ülkelerinde bazı haklann
tanınmadığını hatırlatarak. "Neden sadece
Türkiye'deki insan haklan üzerinde dunıyor-
SUDUZ" sorusuyla ilgili ise Dıller. "Kadromuz,
hepsine bakmaya yeterli değJI" dedi.
Sağlaı'uıMC öcüsü, örgütükorkufamadı
SERDAR KIZIK
İZMİR - Partideki olumsuz gidişe
karşı doğan tepkileri, genel sekreter
Fikri Sağlar'ın "Biz gidersek MC gehr"
sözleri de dindiremiyor.
SHP'nin Ege örgütlerindeki dina-
mizm giderek güçleniyor. Metropol ve
ilçe yönetimleri, partiyi gerçek kimliği-
ne döndürme çabalan doğrultusunda
eleştirilerini ve girişimlerini sürdürü-
yorlar. Olumsuz gidişe seyirci kalama-
yacaklannı vurgulayıp eleştirileri, "Eri-
yoruz, kimliğinıizi bile yitirdik" nokta-
sına kadar uzatan örgütler, seslerini
yükseltiyor. Geçen ay Bakırçay Hav-
zası ilçe başkanlannın yayımladıklan
deklarasyonla kamuoyuna duyurulan
tepkilere, SHP İzmir örgütündeki ilçe
başkanlannın çoğunluğu da kaübyor.
SHP'de kimlik erozyonu
Son olarak geçen hafta Foça'da
yapılan danışma kurultayında da da
benzer tepkiler sergilenmişti. Bu top-
lantıya demokratik kitle örgütü temsil-
cisi olarak kaülan DİSK Ege Bölge
TemsilcisiMusa Çam. başta Karayalçın
olmak üzere diğer üst yöneticilere sert
eleştiriler yöneltmiş, SHP'de kimlik
erozyonu olduğunu, olağanüstü kurul-
tay istemini de dile getirerek söylemişti.
Birkaçı dışında ilçe başkanlannın
tümü, olağanüstü kurultay istiyor. Bu
kurultayın yönetim değişikliğinden de
öte, parünin en üstten alta kadar yeni-
den yapılanması, yeni politikalar üre-
tilmesı. emekçi kesımlere dayanması ve
sol bir söyleme kavuşması, örgütlerde
ortak görüş olarak beliriyor.
Metropol ve ilçe örgütlerinin tepkile-
rini dindirmek amaayla geçen çarşam-
ba lzmir'e gelen ve bir toplantı düzenle-
yen genel sekreter Fikri Sağlar, umdu-
ğunu bulamadı. Beklemediği bir ölçü-
de, üst yönetime ve parti politikalanna
yönelik sert eleştirilerle karşılaştı. Top-
lantıda örgütlerin görüşlerini açıklayan
13 ilçe başkanı, sorunlan ve istemlerini
şu başlıklarda dile getirdi:
- Partideki erime süreci devam etmek-
tedir. DVP'\e payanda olan, koltuk
değneği işlevi gören bir anlayış, ivedilik-
le terk edilmelidir.
-SHP, emekçi kimliğinden
sıynlmıştır. 5 Nisan Kararlan, Tansu
Çifler'e yönelik soru önergesinde izleni-
len tutum, memur maaşlanndaki ko-
mik zam, kabine değişikliğindeki yön-
tem, partiyi kamuoyunda güç durum-
da bırakmıştır.
- Olağanüstü kurultaya gidilmelidir.
(Bazı ilçe başkanlan bu kurultavda, salt
yönetim değişikliğiyle sonmun çözüle-
meyeceğini belirttiler). Kunıltavda parti
politikaları tümüyle gözden geçirümeli-
dir. Yeniden yapılanma; her anlamda,
her birimde gereklidir.
- Bu koşullarda DYPile koalisyonun
gerekçeleri, SHP'yi desteklemiş ve hala
belirli ölçülerde partiyi düze çıkarmaya
çalışan kesimlere anlatılamamaktadır.
Demokratikleşme paketinin yaşama
geçirilmesi konusu, koalisyonun varlığı
için temel unsur olmalıdır. Bu konuda
DYP'ye kesinlikle taviz verilmemelidir.
İlçe başkanlan özellikle üst yönetime
karşı daha bir dizi eleştiriyi de gündeme
getirdiler. Sağlar, eleştiri yağmuru
karşısında, tepkileri 'belirli ölçülerde'
anladığını söyledi. Ancak yersiz ve an-
lamsız bir tehdit olarak değerlendirilen
"Koaüsyon bozulursa MC gelir" sözle-
riyle de şimşekleri çekti. Ban ilçe baş-
kanlan, zaten pratikte MC uygula-
malannın görüldüğünü örnekleriyle
dile getirdiler. Bu ilçe başkanlan 'MC
öcüsü'yle korkutulmalannın yersiz ol-
duğunu vurguladılar. Öyle ki. toplantı
sonrası bir ilçe başkanı Sağlar'a şunlan
söyledi:
"Bizi MC gelir diye korkutuyorsu-
nuz, ama zaten şu anda örtülü bir MC
var. İşin en hazin yanı, bu örtü işlevini
SHP'nin üstknmiş olmasıdır. SHP'nin
hükümetten çekilmesi. örrünün kalk-
masmı, gerçek MC'nin görünmesini
sağlayacaktır. Zaten DYP'nin yeni
arayışları ortada. Hiç olmazsa bizi ko-
vulan parti durumuna düşürmeyin..."
'Dûzen partisi konumundayız'
Bu arada haklı olarak medyada
SHP'ye yönelik bazı eleştirilerin 'kara-
lama ve yok etme' biçimine dönüştürül-
düğünden de yakınıldı. Ancak bu eleş-
tiriler arasında tabanın tepkilerini dile
getiren ve üst yönetimin uyanlmasını
amaçlayanlann ayru kefeye kon-
maması istendi.
Sağlar, eleştirileri dizginleyemedi.
Tersine, örgüt temsilciieri, bir genel
merkez yöneticisini bulmuşken içlerini
döktüler. Toplantı sonrasında.
Karşıyaka İlçe Başkanı Ertam Ozen,
olağanüstü kurultay istemlerinde ka-
rarlı olduklarmı beürtirken şu değer-
lendirmeyi yaptı:
"Bu kurultayı eskiler gibi bir yönetim
değişikliğinin yapıldığı yer olarak gör-
müyoruz. Önemli olan, yitirdiğimiz ilke-
leri yeniden sahiplenmek. Şu anda sanki
kulvar değiştirmiş gibiyiz. Düzen partisi
komımuna gelmiş oluyoruz. Hükümette
kalmanın ülke \e parti açısından yararı
yok. Ama şimdi eyvallah da diyemezsi-
niz. Çünkü 5 Nisan Kararlan'na imza
atmışsuıız. Treni kaçırdık. Bunu yaka-
lamanuı yeri. artık demokratikleşme pa-
ketidir. Kararlı olduğumuzu açıkça
göstereürn, çünkü genel başkanunız
kolay ikna oiuyor..."
Küçük kurultayda İzmir'i temsilen
seçilen Dikili İlçe Başkanı Osman Öz-
güven, Sağlar'ın "Biz gidersek MC ge-
lir" değerlendirmesini yersiz ve an-
lamsız buluyor. Günümüzde MC uy-
gulamalannı örneklerle anlatıyor Öz-
güven. Bir değerlendirmesi daha var:
"Bu şartlarda biz koalisyondan çekil-
mezsek zaten bizi atacaklar. Bunu gör-
mek gerekiyor. Bunun hazırlıkları açık
açık yapılıyor..."
Bornova İlçe Başkam Mustafa To-
suniar, Sağlar'ın bir dizi eleştiriyi yaru-
tlamaya bile yaklaşmadığını söylüyor:
"Biz söylüyoruz, onlar dinlemiyorlar.
Son derecede rahatsızız."
Tosunlar, bir ilçe yöneticisi olarak
partiyi tabana karşı savunamamarun
güçlüklerinden söz ediyor. Aliağa İlçe
Başkanı Süleyman Güral da benzer gö-
rüşleri dile getiriyor. Bölgedeki yerel
sorunlan genel merkeze ilettiklerini,
ancak 'ilgilenilmediğini' söylüyor. Bal-
çova İlçe Başkanı Hüseyin Çorlu, parti-
de temiz olmayan' unsurlan tasviye
ederek daha da önemlisi yeni bir prog-
ram ve anlayışla yeniden yapılanmak
gerektiğini belirtiyor.
Kısaca Sağlar'ın İzmir'dedindireme-
diği tepkiler süriiyor.
Cindoruk'un DEP tepkisi
Bu,demokrasideğil
biryargjsınavıdır
•TBMM Başkanı Cindoruk, DEP davası ile ilgili
olarak "Türkiye'de Meclis'in kararlan tartışılabilir.
Ancak dava yargıya intikal ettirilmiştir.Yargının "
vereceği karar meseleyi çözecektir"dedi.
ÜSKÜP(AA)-TBMM
Başkanı Hüsamettin Cindoruk.
eski DEPmilletvekillerinin
yargılanmalan ile ilgili olarak
Batı basınında yer alan
eleştiriler konusunda, "Bu bir
demokrasi sınavı değil, yargı
SMiavıdır" dedi
Resmi bir ziyaret için
Makedonya'da bulunan
Cindoruk, davanın yargıya
intikal etmiş olduğunu
belirterek şunlan söyledi:
"Türkiye'de Meclis'in
kararlan tartışılabilir. Ancak
dava yargıy a intikal ettirilmiştir.
Bence bu bir demokrasi sınavı
değil, yargı sınav ıdır. Yargının
vereceği karar meseleyi
çözecektir. Türkiye'nin Batı ile
ilişkilerinde eleştirilecek
noktalar olabilir. Biz de pek çok
konuyu eleştiriyoruz.
Almany a'da dazlaklar
hadisesini eleştiri voruz. Türkleri
orada y akıyorlar. Her ülkenin
kendi içinde birtakım sorunlan
vardır." Türkiye'nin
demokrasiden
vazgeçmeyeceğini belirten
Cindoruk. "Yanuşlar varsa
düzeltiriz. Geçen sene radyo-TV
tekelini kaldırdık. Türkiye'de
700 radyo istasyonu var. Bu bir
demokratikleşmedir. Türkiye,
demokrasi süreci içinde
muntazam adtmlarla Ueri
gidij or. O nedenle Batı ile
Türkiye arasında bir kopma
olmaz" diye konuştu.
Cindoruk, Üsküp'teki
temaslannı değerlendirirken
de. görüşmelerde, baü-doğu
kara ve derniryolu projesinin
gerçekleştirilmeşi konusuna
ağırlık verdiklerini açıkladı.
Makedonya'mn, bölgesinde bir
banş unsuru olduğunu
kaydeden TBMM Başkanı
Cindoruk. Balkanlarda banş
ile istikrann korunması içi
ortak çaba harcanması
konusunda görüş birliğine
vanldığını söyledi.
Cindoruk, batı-doğu projesine
Makedonya'ya komşu bazı
ülkelerin itirazetmesine ilişkin
bir soruyu yanıtlarken de,
"Batı-doğu projesi herkese
açıktır, hatta bu projeye
Yunanistan bile katılabilir"
dedi.
İnceleme Islamiyet kavimler üstütnüdür? Erdoğan Aydın
öz konusu keyfiyet; Yusuf-12'de,
"Biz muhakkak bu kitabı okuyup
anlamanız için Arapça bir Kuran
olarak indirdik"; Duhan-58'de,
"Ey Muhammed, öğüt alsınlar
diye biz Kuran'ı senin dilinde indi-
rerek kolaylaştırdık"; Meryem-97'de, "Biz
Kuran'ı, sadece, onunla Allah'tan sakınanlan
müjdeleyesin ve şirddetle karşı çıkan bir top-
hduğu (kavmi) uyarasm diye senin dilinle indi-
rerek kolaylaştırdık" (i.b.a.) denerek yinele-
nir.
İslam ideologlan bu konuda, "Arapçarun
diğer dillerden daha zengin olduğu, bu nedenle
Allah'uı muradına ermek için Arapçayı tercih
ettiği, aksi takdirde Kuran'n eksik anlaşıla-
cağım" üeri sürerler.
Demek ki Kuran-ı Kerim'de; Muham-
med uyancılardan olabilsin diye, haddi aşan
ve bilen bir kavime, okuyup anlayabilmeleri
için, düşünüp anlayabilsinler diye, öğüt alsı-
nlar diye Kuran Arap diliyle, gönderilmiştir.
Burada bir noktayı daha vurgulamadan
geçmeyelim. Okunduğunda görüleceği gibi
Kuran, birden çok yerde Hazreti Muham-
med'den "Ümmi Peygamber" diye söz eder
ki, İslamcı yorumcular bunu, Kuran-ı Keri-
m'i, Muhammed'i aşan tannsal bir üriin ol-
Islaıııiyetiııevrenselliği
duğunun gerekçesi olarak özellikle, "okuma
yazması olmayan" anlamıyla dondururlar.
Oysa Ümmi'nin Kuran'daki gerçek anlamı,
Ümmet'e (yani kavme, millete, halka) aitlik-
tir. Bu anlamda Hazreti Peygamberin Üm-
mi'liği, tüm aktardığımız ayetlerde de gör-
düğümüz gibi bir al fabesizlik vurgusu değil
Ümmet'e aitliktir.
Hazreti Muhammed'in kendisi de cuma
suresi 2. ayette belirtildiği gibi işte bu "Üm-
milere kendUerinden gönderilen peygamber
(_.)"dır.
Burada geçen Ummı'yi, (genellikle yapıl-
dığı gibi) "okuma yazma bilmeyen" olarak
aniamlandırdığimızda, Cuma-2, tüm Arap-
lardan "okuma yazma bilmeyen" diye söz
eden bir ayete dönüşür; ki bu durumda da
Arap dili ve edebiyatının o dönemdeki geliş-
kinliği dikkate ahnacak olursa, anlam boş-
lukta kalır. Bu noktada "yemin olsun ki sen-
den önceki ümmetlere de peygamber gönder-
miştik" diyen Nahl-63'ü takip eden ve "Biz
Kuran'ı sana, ancak insanlara ihtilaf ettikleri
hususlann gerçeğini açıklaman ve iman eden
bir millete hidayet rehberi ve rahmet kaynağı
olsun diye indirdik" diyen 64. ayettegeçen "in-
sanlar" ifadesi de bizzat ayetin içinde gör-
düğümüz gibi Arap milletini kapsamak-
tadır.
Cuma-3'te Kuran, "henüz kendilerine ka-
vuşmamış/henüz dünyaya gelip bunlara da
kavuşmamış kimseler"den, Arap olmayanla-
n değil, henüz Müslüman olmayan veveya
henüz doğmamış ve büyümemiş diğer Arap-
lan kastetmektedir. Keza Sebe-28'in "bütün
insanlar"ı da aynı bağlamda, Arap olan bü-
tün insanlardan ibarettir.
Geçmeden Sebe suresini tarihsel açıdan da
önemü kılan niteh'ğine vurgu yaparak istis-
mar konusu yapılan 28. ayetin ortamıru ay-
dınlatalım: Bu sure, özellikle 46. ayeti
aracılığıyla Muhammed'in Kureyşlilere/
Mekkelilere peyamberliğini ilan ettiği ilk
açık çıkışı olması nedeniyle tarihsel bir önem
taşır. Mekke'de Safa tepesine çıkarak yanı-
na çağırdığı Kureyşlilere; "Size bir tek öğüt
vereceğim: Allah için ikişer ikişer, birer birer
ayağa kalkın ve düşünün! Bu arkadaşınızda
hiçbir delilik yokrur! O ancak şiddetli bir azap
gelmeden evvel sizi uyaran bir peygamberdir"
diyerek peygamberliğini tanımayanlan
inandınnaya çalışır ve devam eder: "Ben siz-
den bir ücret istenuş isem, o sizin olsun. L cre-
tim yalnız AUah'a aittir (Sebe-47)" der. Keza
44. ayet, Kureyşlilere atfen; "Halbuki bizon-
lara okuyacakları kitaplar vermediğimiz gibi,
senden önce onlara bir uyancı da gönderme-
miştik" denilerek, Sure'nin içinde biçimlen-
diği atmosferi ve sosyal ortamıönümüze se-
rer.
Görüldüğü gibi Sebe suresi, kendine ina-
nanlann yanı sıra inanmayanlan da kapsa-
mak üzere Mekke ve çevresinde oturup
Arapça konuşan "bütün insanlan", "onlan"
iknaya yönelik bir muhtevaya sahiptir ve za-
ten Kuran'ın bütünsel sistematiği içinde baş-
ka türlü de yorumlanamaz.
Aksi yönde yapılacak her iddia, söz konu-
su ayetlerin özsel/mantıki gerçeği karşısında
yanılsama olabilir. Aktardığımız ayetler
ışığında İslamiyet, her ulusa ve onlann dilin-
de gönderilmemiştir? Tann, böyle bir tercih-
te bulunmadığı, üstelik "Dileseydik her
memlekete bir uyancı gönderirdik" (Furkan-
51) deyip hesap sormayı peygamber gönder-
miş olma gereğine bağladığı (Isra-15 ve
Araf-6) belirlemeleri ışığında bir kez daha
açıklık kazanıyor.
Yine Maide-3'te, Araplan kastederek,"...
Bugün dininizi kemale erdirdim. Size nimeti-
mi tamamladun. Ve din olarak size İslamı be-
ğendim" denirken Fatır-32'de, "Sonra biz,
Kuran'ı kullanmızdan seçtiklerimize miras
bıraktık. Onlardan kimi..." (i.b.a.) denir.
İslamın bugün ulaşüğı evrensellik, birmil-
yar insanı kapsıyor. Bu çıkış noktasında
Arap Kavmine dönük bir dılle başlaması bu
gerçeği değiştirmez. Siyasete etkileri ve poli-
ükayı yönlendirmesi ise, bir başka biçimde
incelenmesi gereken yönüdür.
BİTTİ