29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS1994 CUMARTESİ 12 KULTUR Auden'in gençBkşarleri Kültür Servisi - İngiliz şair ve yazar Wystan Hugh Auden'in (1907-73) 1922-28 yıllan arasında yazdığı ilk şiirleri 'Ju- venüia-Gençlik Yapıtian' adlı bir kitapta toplandı. Auden, İngiliz yazınının, ünü ölümünü izleyen yıllarda sönmeyen birkaç çağdaş şai- rinden biri. Orta sınıf bir aile- den gelen, Oxford'da eğitim gören. Marksist eğibmleriyle tarunan sanatçı, Ikinci Dünya Savaşı süresince Amerika'da yaşadı. Auden'in gençlik yıllannda, ilk kitabını yayımlayana ka- dar yazdığı şiirlerin sayısı 200'ü buluyor. Kitabın editö- rü Katherine Bucknell Auden'- in üne kavuşmadan önce yazdıklannın da dikkate değer olduğunu düşündü ve çeşitli arşivîerde yaptığı araştırma- lardan sonra şairin çıraklık dönemi yapıtlannı toplayarak düzenledi. Bucknell'den önce pek çok kişi Auden yapıtlannı top- lamaya girişmişti. Şairin Ox- ford'daki çağdaşlanndan Fis- her, Auden daha 20 yaşınday- ken şürlerinin el yazmalannı toplamaya başladı. Christop- her Ishenvood, Auden'in 18 yaşındayken kendisine göster- diği şürieri sakladı. Sanatçının annesi ise bun- dan da önce yazdıklannı özen- le saklayıp, Auden 33 yaşı- ndayken gelecek kuşaklara ulaştınlmak üzere bir kitapb- ğa teslim etli. Kitapta yer alan ilk şiir 'Califomia' Fisher'ın verdiği tarih doğruysa, Auden bu şiiri 15 yaşındayken yazmış. An- cak Bucknell şiiri teknik açı- dan çok başanh buluyor. Genç Auden'in en çok öy- kündüğü şairin T. S. Eliot olduğu söylenebilir. Eliot ona daha kaü, daha bilimsel ve daha çağdaş olmayı öğretti. Auden'in etkisi de Derek Mahon, Tom Paulin, Paul MuMoon gjbi İrlandah şairle- rin yanı sıra Nobel ödüllü De- rek VValcott ve Joseph Brodsky'ye kadar uzanıyor. Katherine Bucknell'in Au- den'in yapıtlannı toplarken güttüğü amaç daha çok bilimsel. tlk yapı- tlannda Auden he- nüz kendi söyleminin ustası değildir. Bu söylemi oluşturan öğeler sevgi, kır man- zarası, parçalanmış aile, psiko-analitik kuram ve politik teh- dittir. İngiltere'nin ya- şam dokusundaki kısırhğı sezmiştir. 1939 yılında New York'a gjtmek üzere ülkesinden aynhşını şöyle açıklar: "Dunı- mun benim için başa çıkılması olanaksız hale geldiğini hissedi- yordum. Büyüyemi- yordum. İngiliz ya- şam tarzı benim için aile yaşamı demektir. Ailemi seviyonım ama onlaria birlikte yaşamak istemiyonım". Auden, Amerika'da kaldığı sürece birkaç önemli yapıt ver- di. Bunlann arasında en çok okunanlar, 'The Age of Anxi- ety' (1948). 'The Sea And The Mirror'dır(1945). Sanatçının olgunluk döne- minde kendi kendini keşfetme süreci artık sona ermiştir. İlk yapıtlanndan 1932 yılın- da yayımlanan 'The Oraters', olgunluk dönemindeki Au- den'i şaşırtmıştır. 1966 yılında şöyle yazmıştır: "Kapaktaki adım sanki bir başkasuıın, yete- nekli ancak akıl sağuğının suurında, bir iki yıl içinde Nazi olabilecek birinin takma adı gibi görünüyor" Aziz Nesin: 'Yaşadıkça çalışacağım' . ÎSTANBUL (A.A>- İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde geçen hafta prostat ameliyatı geçiren ve önceki gün taburcu olan Aziz Nesin, gözünün önünde bir duman perdesi ol- duğunu ve göremediğini söyle- di.. İki yıl önce geçirdiği kalp ameliyaünın ardından gözleri- nin iyi görmediğini söyleyen Nesin, prostat ameliyatından sonra ise hiçbir şey göremez du- ruma geldiğini belirtti. İki yıldır mektup, kitap ve gazete yazıla- nnı okumakta zorlandığına de- ğınen Aziz Nesin, "Ben yalnızca gazetelerin manşetlerini okuya- bUiyordum. Çocuklarım bana gazeteleri, roektuplan okurdu. Yani, az da olsa görüyordunı. Şimdi ise bırakın manşetleri okumayı hiç göremiyorum" diye konuştu Görme yeteneğini yitirmesi- nin ameliyatta verilen narkoza da bağlı olabileceğini ifade eden Nesin, "Bir hafta içinde ayağa kalkacağım ve göz doktoruma giderck, ne olduğunu ögrenece- ğim" dedi. Ameliyaun başanlı geçtiğine değinen Nesin, "Sağ- hğim iyi, yani benim yaşmrdaki bir adam ne kadar sağlıklı olur- sa, o kadar sağhklıyım" dedi. Yaşamdan beklentilerini he- nüz gerçekleştiremediğini. an- cak bunu yapmak için de pek fazla zamanının kalmadığını- nın farkında olduğunu dile geti- ren Aziz Nesin, "Daha yapacak çok işim var" dedi. 80 yaşına girmek üzere olduğunu ve ge- çirdiği ameliyatlardan sonra da "Eskisi gibi iyi iş çıkarmadığınT anlatan Nesin, yaşadıkça çabş- maya devam edeceğini vurgula- dı. Aziz Nesin şöyle konuştu: Tempom iyice düştü. Oysa da- ha yapacak ne çok işim var... Çalışkanlığımı kaybettim. Ama yaşadıkça çalışacağım. Yaşam- dan beklediklerimin çok azını gerçekleştirdim. Ben çok büyük çapta bir vakıf kurmak. ülkeme daha çok yardımda bulunmak istiyordum. Daha da çok yaz- mak isterdim. Ama artık bunla- ra gücfim yetmiyor ve zamannn da kalmadı. Çok sıkıntı çekrim. Ancak 1970 yüından sonra para kazandun ve vakıf kurarak, ço- cuklanmı yetiştüıneye başla- dım. Özel üniversite kurabilsey- dim keşke... Artık benden sonra çocuklarım isterlerse bu dilekle- rimi gerçekleştirirler." Türkiye'den *tatk bir rüzgar' ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Fransa'da "Küçük Al- manya" olarak adlandınlan Metz Bölgesi'nde, Fransa'da bulunan Türk göçmenlerinin düzenledikleri kültür ve sanat etkinlikleri, Fransızlar ve Fran- sa'da bulunan Türkler tarafı- ndan ilgiyle izleniyor. İki Türk göçmen derneğinin 5 yıldır çıkardığı "Oluşum" dergisi ve her yıl düzenlenen sanat festiva- li, Fransa'nın bütün bölgelerin- den izleyici çekerken, Türkiye'- yc ulaşan yankılar yurtdışı kim- liğimiz açısından umut verici. Türkiye'de ve yurtdışındaki Türkler arasında hızla yaygın- laşan şeriat yanlısı dinci akım- lar, Türkiye'nin ve Türk insanı- nın yurtdışındaki kimüğini be- lirlemeye başlarken Fransa'nın Metz bölgesi'ndeki Türk göç- menlerinin düzenledikleri sanat ve kültür etkinlikleri, Türkiye'- ye çağdaş bir ülke, Türk insanı- na da duyarb ve uygar insan kimliğini kazandırma yolunda ilerliyor. Almanya'ya yakınlığı ve ticari ilişkiler nedeniyle Fransa'da "Küçük Aunanya" olarak nitelendirilen Metz Böl- gesi'nde, 5 yıldır gerçekleştiri- len etkinlikler, gerek Fransı- zlar, gerekse Türk göçmenleri arasında yaşamı değişiiren bir nitelik kazandı. Fransa'nın ku- zeydoğusunda bulunan Lük- sembourg ve Almanya'ya yakınlığı nedeniyle Fransa'nın bütü- nünden farklı bir toplumsal yapıya sa- hip olan Metz'de, çok sayıda işçi ve me- mur Türk göçenleri bulunuyor. Türk göçmenlerinin, 5 yıl önce yalnızca ama- tör gönüllüler olarak başladıklan serü- ven bugün devlet tarafından destekle- nen ve ilgiyle izlenen kültür ve sanat et- kinliklere dönüştü. Yoğun olarak Metz Bölgesi'nde örgütlenmiş iki Türk göç- men derneğinin işbirliği içinde düzenle- dikleri etkinler arasında en önemlileri, "Genese-Oluşum" dergisi ile her yıl ni- san ve mayıs aylannda düzenlenen sa- nat festivali. "Ata Turquie" ve "Maison Culturelle des Immigres de Tunjuie"- (Türk Göçmenleri Kültür Demeği) adlı derneklerin işbirliği halinde yürüttükle- ri kültür ve sanat etkinlikleri 5 yıl önce başladı. Ata Turquie Derneği'nin çıkardığı "Oluşınn" dergisinin Türkiye'ye gelen temsilcisi Gülfibay,Fransa'da sanat ve kültür adına yapüklannı ve bunlann so- nuçlanna ilişkin izlenimleri anlatırken "olağanüstfi" sözcüğünü sıkça kullanı- yor. Beş yıl önce gönüllü olarak ça- lışmaya başladıklar derginin, bugün 30. sayısını çıkardıklannı belirten İlbay, 'Genese- Oluşum' dergisinin 29.sayısında Mine Saulnier'in sövleşisi ve Y'aşar Kemal'in yazısının yanLSira karikatürlerinin de bulunduğu Turhan Selcuk dosyası yer alıyor. Türkiye'deki sanatçılarla ilişkiye geçtık- lerini ve bu yolla hem dünya sanatçılan arasında ilişkiyi sağladıklannı, bir yan- dan da Türkiye'den "tatü bir rüzgar es- tirdiklerini" dile getiriyor. Can Yücd'in "Gezi Notlan" ve "Yeşü Şiir" adlı iki şiirinin Fransızca çevirisi- nin ve Ali özenc Çaglar'ın şairle yapüğı bir söyleşinın yer aldığı Oluşum dergisi- nin son sayısında, şaır Halil Gökhan'ın Fransızca yazdığı uzun bir şiir de bulu- nuyor. Te- mel eğilimi gençlere olanaklar sunmak ol- duğu için Türk genç- lerinin yapıtlanna da yer ayn- lan dergi- nin son sayısında, tiyatro yazan Geor- ges Danielın "Akdeniz Tiyatrosu" ko- nulu bir toplantıya ilişkin notlan bu- lunuyor. Türk kadın ressamlardan Ne- veser Aksoy'un resimlerini eleştiren Yaan Barbe ve Murat Vasıf Erpuyan'ın yazılanna yer verilen sayıda Yasemin Köktendinci akımlann, Türkiye'nin dünyadaki kimliğini belirlemesine Fransa'nın küçük Almanya'sı Metz Bölgesi'nde Türklerin düzenlediği kültür ve sanat festivali ile "Genese-Oluşum" dergisi, direnirken, Fransızlar tarafından ilgiyle izleniyor. Döndü Öztürk'ün Fransızca çevirisiyle Ali Özenç Çaglar'ın Almanya'daki Türklerle ilgili bir yazısı da bulunuyor. Fransa'daki Türk göçmenlerinin ve mültecilerinin gerçekleştirdikleri sanat ve kültür etkinlikleri ile Türkiye'de yankı uyandıran sanat olaylan hak- kında bilgi veren dergi, son dönemde mali sıkıntılar nedeniyle ciddi bir savaş veriyor. Fransız hükümetinin verdiği desteğin yalnızca derginin basılmasına yettiğini belirten İl- bay. dağıtım ve daha kali- teli bir basım ko- nulannda zorluklar yaşadı- klannı söylüyor. Oluşum Dergisi'ni çıkaran Ata Tur- quie adlı dernek ile Türk Göçmenleri Kültür Derneği'nin işbirliği içinde dü- zenledikleri sanat ve kültür festivali de 5. yılına ulaştı. Geçtiğimiz yıl nisan ve mayıs aylannda gerçekleştirilen kültür ve sanat festivalinde yer alan başlıca et- kinlikler şunlar: Ressam Cihan Alkan'ın resim sergisi, yazar Ahmet İnsel'in konuşmacı olarak kaüldığı bir söyleşi, Fransa'da yaşayan Türk dansçısı olan MeliscanSezer'in bir gösterisi. TİYATROM adb Türk tiyat- ro topluluğunun iki oyunu. Yazar Ne- dim Gürsel'in konuşmacı olarak katıldığı Türkiye'deki edebıyaı olaylan konulu söyleşi ve Timur Selçuk'un ver- diği bir konser. Metz Bölgesi açısından kültür festiva- linin. yarattığı yankılar ve etkilediği ya- şam alanlan bakımından önemli bir toplumsal olay niletliğini kazandığını belirten İlbay. festivalin son yıllarda ku- rumsallaşarak Türkiye'nin \e Türklerin Fransa'daki kimliğini belirleyebilecek duruma geldiğini belirtti. Bu yıl beşincisi düzenlenen kültür ve sanat festivalinan programı, önümüz- deki günlerde belli olacak. Metz Bölge- si'nde düzenlenen bu etkinliğe bütün Türkiye'den sanatçı ve izleyici konuklar beklediklerini belirten İlbay. festivalin gitgide büyüyerek, önümüzdeki yıllar- da Fransa'nın bütünündekı Türk göç- menlere ulaşabileceğinı söyledi. 'Kırk kapının ardındaki kırk giz' FERtDUN ANDAÇ Kendinizi Paris'te, St. Germain'de bulduğunuzda, şöyle bulvar boyunca yüriiyüşe çıkıp da kitabevlerini do- laşırsanız; iz sürercesine alıp başınızı gidersiniz. Bir kapıdan çıkar ötekine, ötekinden diğerine... Derken; bir de bakmışsınız kı Paris, sizin için, bir ki- tabevi arenasına dönüşmüş. Bunu abarttığımı sanmayın. Bana, 'Paris'te en çok ne gördünüz' diye sorarsanız eğer hiç düşünmeden, 'kitabevi' derim önce. Sonra da galeri, cafe, zenci-beyaz aşkı, gülmeyen,bak- mayan Parisliler, bir de Seine'in köp- rüleri diye yanıtlayabilirim sizi. Bun- lann her birini saymakla bitiremezsi- niz. Gallimard'ın Raspail'daki kitabe- vini rastlantı sonucu buldum. Kitabe- vinin önündeki sergende biraz eski- miş Gallimard kitaplannın çokluğu- nu görünce, başırru biraz yukan kaldırdım... Büyükçe Librairie Galli- mard yazısı, içimdeki duyguyu pekiş- tirdi. Bir kitap müzesine girercesine çekti aldı benı içine. Bir süre şaşkınca bakınarak dolaştım kitaplar arası- nda. Dahası bakışlanmın alışmasını bekledim. Tam kapının karşısındaki kademeli bölüme çıktım. Gözlerimle raflan taradım. Bütün kitaplar konu- lanna göre aynlmış. Konular içinde de yazar adlannın alfabetik sırala- ması yapılmış. Tematik konulara kayıyor gözlerim. Albrecht Betz'ın "Exiel et engagement les intellecruels allemands et la France" adlı kitabına göz aüyonım bir süre. Sonra Galli- mard'dan, Foüo'dan bir dizi Yaşar Kemal kitabı çıkıyor karşıma. Orhan Pamuk'un 'Sessiz Ev'ini, Yusuf Atı- lgan'ın 'Anayurt Oteli'ni, Bilge Kara- su'nun 'Gece'sini, Ferit Edgû'nün 'Hakkari'de Bir Mevsim'mi. Nedim Paris kitabevlerinin çoğu birbirine benzergözükse de onlan ayıncı kılan en belirgin yanlan yitrinleridir. İçerideki düzen yaklaşık aynıdır. Gallimard, yalnızca Fransa'ya değil, bütün dünya- ya seslenen bir yayınevi. Saint Germain Bulvan'- nda bir kitabevi. (yanda) GürsePin 'Uzun Bir İstanbul Yazı'm buluyorum raflarda. 'Fransa'daki Türk edebiyatmın hepsi bu mu' diye de soruyorum kendime... Doğrusuburaya kitabevi diyemiyo- rum. Büyük bir kitaphk. Fransızlann gelenekçi yanlannın, kabtı sürdürmedeki eşsiz bağlıb- klannın yayın alanındaki en güzel simgesi. sanıyorum, Galümard Yayı- nevi'dir. Altı-yedi yüz sayfabk yayın katalo- ğuna bir göz atmak yetiyor. Yeni yayın kataloglanna bakıyorum: La Pleiade/La Poesie/L'lmaginaire-L'- Etrangere/Sciences humaines/Editi- ons Originales/Decouvertes Galli- mard/Gallimard, bütün bunlarla yer- yüzü kültüriinün. sanatmın, yazmının kaynaklannı, eski yeni ürünlerini kucaklayan bir birikimi su- nuyor insanbğa. Şaşkınbğa düşme- den anlamak, gebnen yeri görmek. oluşturulan kabtın değerini bibnek gerekiyor. Galbmard, yalnızca Fran- sa'ya değil, bütün dünyaya seslenen bir yayınevi. Paris'in hangi sokağına girseniz. hangi bulvanndan geçseniz. bir veya birçok kitabevi görürsünüz. Ama St. Germain Bulvan'nı boydan boya ge- çip, ona açılan sokaklara daldığınız da; bizim arük yitirdiğimiz Cağaloğ- lu'nun ezincini duyarsınız. Neredeyse adım başı bir kitabevi! Herkes, ilgi duyduğu her tür konuya yönelik ki- tabı buralardan, öyle uzun zahmet- lere katlanmadan, edinebiliyor. Yı- pranan, kirlenen bir kitabı raflarda göremezsiniz. O hemen ya ucuzluk rafına köşesine ya da sahaflara kaymıştır. zlaten Seine Nehri boyun- ca yürüdüğünüzde. dizi dizi sıralanan eski kitap satıcılannı görürsünüz. Bunlar. Pans'in ayn bir durak yeridir. Buralarda saatlerinizi geçirebib'rsiniz. Ama mutlaka kitap alırken pazarlık yapınız. İkna edemeyip \anm ayak gidersenk; hiçbir kitapçı sizi çağınp. dediğiniz fıyata kitabı size satmaya yeltenmez, bunu da unutmayın. Hele | Salzburg Festivali bu yıl konferansla açıldı KnMr Senisi - Salzburg Festivali bu yıl geçen yıllardan farklı olarak bir opera ya da tiyatro oyunuyerine, George Steiner'in Yunan mitolojisi- nin Batı dûşüncesi üzerindeki etki- leri üzerinde durduğu " Avrupa Efea- nesi'' konulu konferansıyla açıldı. FestivaMn bu yılki tiyatro prog- ramında Luca Rooconi'nin sahneye koyduğu, PirandeUo'nun 1929 yılında yazmaya başladığı ve 1936 yıimda ölümüyle yanm kalan oyu- nu "Die Risesen Vom Berge" yer ab- yor. Müzik programında ise Rus yapıtlanna ağırbk verildi. Program- da Stravinski'nm "The Rakes Prog- ress" ve Mussorgski'nin "Boris Go- dunov" operalan var. Mozart'ın her yıl yinelenen "Doo Giovanni" ope- rasımn yanı sıra bu yıl Hugo von Hofmannsthal'ın "EveryBtan"i de programa ahndı. Salzburg'da 74 yıia ulaşan klasik sanat festivali etkinlikleri ile çeşitli aktör, dansçı ve şairlerin "Sommers- za»eM programı çerçevesmdeki per- formanslan, Avrupa, Amerika ve Japonya'dan birüerce sanatsever ve turisn' Salzburg'açekiyor. Ancak Avusturya'nın sanat baş- kenti olarak kabul edilen Salzburg'- un yaşam kaynağı olan yılbk festi- valler, özellikle de ülkenin kültürel mirasının vitrini durumundaki Salz- burg Festivaü, fmansman güçlüğü tehdidi altında. Sanatsal etkinlikleri her zaman destekleyen sosyal de- mokratlann, geçen yılki yerel seçim- lerde, İkinci Dünya Savaşı'ndan beri ilk defa kent konseyinde kont- rolü yitirmelerinde bunun büyük rolü var. Seçimkrde, hiçbir grup ço- ğunluk sağjayamazken, aşın sağcı Ozgûrlük Partisi güçlendi. Festivaî- lere aynlan fonun, bu politikaalann gözüne batması, bütünüyle sanata dayanan kest için tehlike oluşturu- yor. öyleleri de var ki; kitaplara hiç do- kundurtmaz. öylece baktınr. Sakın öfkelenmeyin. siz de bu bakış parasını aldığınız kitabın ücretinden düşerek ödeme yaparsınız! Raftan çıkan bir kitabın yerine bir başkası konulur. Büyük kitabevlerin- de de bu özellik var. Yenısine eskisine bakılmaz yayının. Rafa bir örnek konulur. O satıbrsa yerini bir başkası alır. Paris kitabevlerinin çoğu birbirine benzer gözükse de onlan ayıncı kılan en bebrgin yanlan vitrinleridir. İçeri- deki düzen yaklaşık aynıdır. Okur alıa adımını attığında. şöyle bir göz süzmesiyle nereye gideceğini, hangi köşeyi seçeceğini bibr. St. Germain Kibsesi'nin bulundu- ğu alana bakan. Rue Bonaparte ile Rue de L'abbaye'in kesiştiği köşede yer alan Librairie le Divan'a giriyo- rum. En az bir saati gözüme kestirmi- şim. Özel köşelere sığınınca, bunu aşı- yonım. Raflan tek tek irdeliyorum. Calvino'dan, Ortega'dan, Bach- mann'dan. Paz'dan, Bakhtine'den. Barthes'dan başka kitaplar soruyo- rum. Varbğıru hiç sezdirmeyen görev- H beni alıp aşağıya indiriyor. Yayı- nevlerine göre sıralanmış kitaplar çıkıyor karşıma. Folio, Seuil, Jeunes- se, Flammarion, Gallimard... Seine Sokağı'ndaki Librairie Fisch- bacher LivTes D'art Français-Etran- gers'a girince; bugüne değin görmedi- ğiniz baskıda, boyutta ve zenginbkte sanat kitaplannı içeren kitapbkla yüzleşirsiniz. İçeri girişinizi duyuran çan sesi. aynalara yansıyan silueti- niz... "Bonjour Monsieur!.." Gülüm- seyen bir sesle karşılar sizi! Yine yalnız kabrsınız. Ensenize dikilen bakışlara hedef değilsınizdir. Raflan rahatça tarayıp, dilediğiniz kitaba sa- atlerce bakıp. hatta bazen notlar da alabilirsiniz. Ama unutmayın. çıkar- ken mutlaka bir elveda demebsiniz. Evet. Paris kitabevleri kırk kapının ardındaki kırk giz gibi sizi orada bek- ler durur. Eğer Paris'e yolunuz düşer- se; kitabevlerini merak ederseniz; St. Germain Bulvan'ndan başlayın, ilk gördüğünüz kitapçıya adımmızı atın. Sonrası size kola\f gelsin! Kitap fıyatlan mı? 60 F. Frangı'nı 5.770 TL ile; 150 frangı, 200 frangı. 250 frangı yine aynı TL ile çarpm. Or- talama kitap fıyatlannı bulacaksınız. Ücretler mi? Ortalama ücretler; 7 ile 10 bin. 15 ile 20 bin frank arasında de- ğişiyor. Kitap fıyatlan, bize göre. ucuz sayıbnaz! Baskı kalitesi, kağıt bir yana. Ama kitap Parisbnin ya- şammda lüks değil. bir gerekblik. Havagjbi. sugibi... Siz, Paris kitabevlerini adım- ladığınız da, buna ve daha birçok şeye yakından tanık olacaksınızdır. 'NezihDanyal KarikatürVakfı' kuruldu • Kültür Servisi- Karikatürist Nezih Danyal, kendi adını taşıyan bir , karikatür vakfı kurdu. Ankara'da kurulan "Nezih Danyal Karikatür Vakfı"mn mal varlığı bazı sergi. kitap ve afişlerin telif haklan ile 46 orijinal karikatürden oluştu. Nezih Danyal'ın yöneteceği vakıf; karikatür ve mizah sanatının ülkede gelişimi ve yaygınlaşmasını sağlamak, yabancı ülkelerde tanıtımını yapmak amacıyla kuruldu. Safranbolu'da yöreselmimari ve restorasyon çalışma kampı • Kültür Senisi-Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Yeruleme ve Koruma Bilim Dab ile Finlandiya Tampere Teknoloji Cniversitesi Mimarbk Fakültesi, Safranbolu'da yöresel mimarinin incelenmesi ve restorasyonuna yönelik bir çalışma kampı yapıyorlar. 5 ağustosta başlayan çalışmalar 15 ağustos tarihinedek sürecek. Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Doç. Dr. Reha Günay, Finlandiya'dan Prof. Dr. Panu Kaila başkanlığında yapılan bu çabşma iki ülke arasındaki Eğitim ve Bilimsel İşbirliği Anlaşması'na dahil edildi. Her iki ülkenin mimarlık öğrencileri bu çalışma sırasında ülkelerin geleneksel mimarlığı üzerine bilgi abşverişi yapıyor. Çalışma sonuçlan daha sonra kitap halinde yayımlanacak. Ayşegül'ün 'Gûzelleme'adlı albümü çtktı • Kültür Senisi - Pop ve arabesk furyasının yaşandığı bu günlerde. geleneksel türkülerimizi yorumlayan Ayşegül'ün "Güzelleme" adlı albümü çıktı. Tamamen akustik sazlarla dijital olarak kaydedilen kaset ve CD'lerde, "Ordu'nun -" • Dereleri". -'Yüksek Yüksek". "Ahu Gözlüm". "Divane Aşık Gibi", "Zülüf', "Cevizin YaprağY', "Gurbet", "Niye Çattın Kaşlannı", "Yemen Türküsü", "Reyhan". "Al ffisBİimem", "Kâr Et- Ahım" ve "Mavilim" adb türküler yer abyor. Albume Muammer Ketencioğlu (akerdeon). Erdinç Şenyaylar (akustik gitar, perdesiz gitar. ud). Ismail Soyberk (bas gitar). Serdar Erbaşı (bendir. tef. hollu). Serdar Gönenç (tumba, perkisyon). Derya Türkan (kemençe). Eyüp Hamiş (ney). Deniz Salman (ney, zurna). Fatih Görgün (kabak kemane). Serdar Keskin (vokal), Yusuf Sorgun (bağlama) katkıda bulundu. Ortadoğu Müzik'in yayımladığı albümün prodüktörlüğünü Hasan Saltık üstlendi. SalvadopDali'nin bıyığı yeniden keşfediliyor • Kültür Servisi- Bugünlerde Salvador Dali'ye yeniden merhaba diyen sanat dünyası, onun yalnızca sanatını değil, o ünlü bıyığını da yeniden keşfediyor. Sanatçının ilk yapıtlanndan oluşan bir sergiyi görmek isteyen on binlerce kişi New York'taki Metropolitan Sanat Müzesi'ne koşuyor. Dab'nin fotoğrafçı arkadaşı Philippe Halsman'la birbkte hazırladığı, palabıyığmı değışik biçimlerde gösteren fotoğraflardan oluşan ve "Dab'nin Bıyığı" adını taşıyan albümün 40 yıl sonra yeniden basılması da fotoğrafseverler için hoş bir sürpriz oldu. İlk kez 1954 yıbnda yayımlanan albümde yer alan fotoğraflardan en ünlüsü Dab'yi Mona Lisa olarak gösteren, muhteşem bıyığının gözlerine ulaştığı fotoğraf.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle