Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 AĞUSTOS1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
20teröı*i$t
öldüröldü
• Yurt HaberteriServisi -
! Olağanüstü Hal Bölge
: VaHÎiği'nden yapılan
; açıklamada, Diyarbakır'm
; Kulp ilçesi Ağaçh bölgesınde
; 5, Bingöl'ün Kigı ilçesi
' Açıkgüney karakolu
: yakınlannda 5, Hakkari'nin
; Çukurca ilçesi ile Şırkan'ın
; güneyindekı Cudi Dağı
; Ballıkaya bölgesinde de
bırer olmak üzere 12 terörist
: öldürûldü. Sıvas'ın Divriği ve
; Zara ilçelerinde de güvenük1
güçlen tarafından son
günlerde gerçekleştirilen
operasyonlarda da 8
teröristinöldürüldüğü
büdirildi. öte yandan
; Elaağ'ın Ancak ilçesine
; bağlı Gömek mezrasına
!yolcu taşıyan Erimli
! Belediyesi'ne ait otobüs yola
!döşenen mayına çarptı.
,'Meydana gelen patlamada,1
Hacı Albayrak(3) ıle Hasan
; Demiralp( 15) hayatlannı
'kaybettiler.
Gözaltına
alınan
kadınlar serbest
.' •Haber Merkezi - Ruhane
, Koşar ve Saadet Koşar adlı
:ikikadın,PKKüyesi
, olduklan gerekçesiyle
; Muğla'da gözaltına
alındıktan 11 gün sonra sevk
• edildikleri mahkemece
• serbest bırakıldılar. Bu
.' örgütle hiçbir bağlantılan
bulunmadığını belırten iki
kadın, gazetelerde
Marmaris'te yapılan PKK
; operasyonunda gözaltına
alınan kişilerin, kendi
• ifadelen üzerine yakalanmış
', gibi gösterildiğini belirterek,
, "Bu kişilerdaha önce 18
; temmuz pazartesi günü, yani
; bizlerin gözaltına
; ahnmasından bir gûn önce
«yakalanmışlardır.
' Kendilehni ise kesinlikle
i tanımıyoruz" dediler.
Atabey topraga
verildi
• lstanbul Haber Servisi -
' Jstanbul eski Büyükşehir
Beledıyesi başkanlanndan
. Fahri Atabey, Kadıköy
; Söğutlüçeşme Camii'nde
i kılınan cenaze namazından
' sonra Karacaahmet
Mezarhğı'nda dün toprağa
verildi. Atabey için uzun
yıllar başhekimlik görevinde
bulunduğu Zeynep Kamil
Hastanesi'nde bir tören
düzenlendi. Törene İstanbul
Valisi Hayri Kozakçıoğlu,
lstanbul Büyükşehir
Belediye Başkaru Tayyip
Erdoğan, Kadıköy Belediye
Başkanı Selami öztürk ve
lstanbul eski Büyükşehir
Belediye Başkaru Nurettin
Sözen'in yanı sıra Atabey' in
ailesi, arkadaşlan ve
yurttaşlardan oluşan büyük
bir kalabalık katıldı.
TGS-HÜPPiyet
anlaşmazlığı
• İstanbul HaberServisi-
Türkiye Gazeteciler
Sendikası'nın örgütlü olduğu
Hürriyet gazetesi ve bağlı
, işyerlerindeçalışanlara,
; sendikanın taraf olmadığı bir
' sözleşme imzalatünlmak
', istendi. TGS yöneticileri bu
! uygulamaya
; "Sendikasi2İaştırma
; operasyonu başlaülıyor"
• tepkisini göstererek İcarşı
,' çıkülar. TGS Genel Sekreteri
1 Ziya Sonay, çalışanlan,
J sendikanın taraf olmadığı bir
; sözleşmeye imza atmamalan
j konusunda uyardı. Sonay,
! gazeteyöneticilerinden de
î uygulamayı durdurmalanru
; ve sendikayla toplusözleşme
l görüşmelerine başlamalannı
jistedi.
iYurtJara
ibaşvunılar
• ANKARA (AA) - Yüksek
öğrenim Kredi ve Yurtlar
Kurumu'na bağlı yurtlarda
bannmak isteyen
öğrencilerin başvurulan, 8
ağustos pazartesi günü
başlayacak. Başvurular, 2
eylül tarihinde sona erecek.
Yüksek öğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğü'nden yapılan
açıklamaya göre, öğrencüer
hazırlanan yurt müracaat
kılavuzunu, il ve ilçelerdeki
yurt müdürlüklerinde
İcurulan kayıt bürolanndan
temin edilebilecekler.
Dûzettme
•Gazetemizin dünkü
sayısında yayımlanan
"Sağlığunız sağlıksız"
başbJdı haber içinde yer alan
ücretlerle ilgili tabloda diş
çekimi, amalgam dolgu ve
alt-üst protez ücretleri 93 yılı
yerine 83 yılı olarak yer
almıştır. Düzeltir, özür
dılenz.
Hastaneçüesiöliincebiter...
Türkiye 'dekisağlıksorununun çok önemli
bir bölümünühastaneleroluşturuyor.
Yüksek gelirseviyesinin altmdakalan ve
toplumunyaklaşık yüzde 80 'inioluşturan
kesimin muhtaç olduğudevleteait
hastanelerdeyıllardır ihmaller veyanlış
politikalarsonucu hizmet durma noktasına
geldi. Devlet veSSKhastanelerindeenbasit
bir muayenebile milyonlarla ifade edilirken
çoğuhizmet de "Ekipman yokluğu veya
yetersiztiği"gerekçesiyle özelhastane ve
klinikleresevk ediliyor. Sosyalgüvenlik
mantığıylahalkahizmetetmesi
gereken bu kurumlardakiacınacak tabloya
karşın, özelhastaneler kâr üstüne kâr
yapıyorlar. Hastanuıdadoktorun da
hemşirenin de hastabakıcının da mutlu
olamadığı sağlık sektörümûzde sabahın kör
karanlığında uzayan kuyruklarla başlayan
"Hastaneçihe»Vnı\e "herşeytn
paranız ölçüsünde emrinixe
amade **olduğu özelhastane
rahatlığını sizler için arkadaşlarımız adım
adım izlediler.
SSK'deyetersizlik
Samarya SSK HastanesTnde muayene için bekkyiş gece saat 24.0O'te başlıyor. Sabah saat 08.00'de büyük bir hareketlenme gözleniyor. SSK' nin
oluşturamadığı düzeni hastalar kendi aralannda yaratıyor ve elkrindeki numaralara göre kartşıklık varatmadan sıraya giriyorlar.
aat: 05:30. Yer:
Samarya
Hastanesi.
Dışanda hava
henüz
alacakaranlık.
Sokaklarda,
hastanenin önünde tek tük
duran seyyar satıalardan başka
kimse
gözükmüyor. Sessizliğin
içinden geçip poliklinik
binasma süzülüyoruz.
Gözlerimız karanlığa alışmaya
başladığında belli belirsiz
kırnıltılar farkediliyor.
Kımıitılara yaklaştığımızda
büyük bir grup insanın
toparlandığı gözüküyor.
Birbirlerine sayılar veriyorlar.
Bu sayılar saatlerce sürecek
büyük bekleyişın başladığının
göstergesi.
Bu önhazırbk, hastalann kendi
arasında kendiüğinden oluşan
bir uygulama. Her gelen yenı
bir numara alarak koridorun
birköşesineçekiliyor. Bir
hastadan bekleyişin gece saat
24:00'tebaşladığmı
öğreniyoruz. Kendisinin
memur emeküsi olduğunu
belirten hasta " Seneterdir
tıttıttitcntcitt
DOSYASI
Yazılan GÜNDÜZ İMŞİR
HÜMTOfm
OEFNE SUMAIİ, SARAN UNCU,
FotoğroflanHATİCETUNCER
çalışıp, sigortaya primlerimizi
ödüyoruz. Karşılığında bize
çektirilen eziyet hak mıdır"
diyor.
Saat 08:00'de büyük bir
hareketlenme oluyor. SSK' nin
oluşturamadığı düzeni,
hastalar kendi aralannda
yaraüyor ve ellerindeki
numaralara göre kanşıklık
yaratmadan sıraya giriyorlar.
4 vezneden yalnızca 2' si acık.
Vezneden kurtulanlar, umutla
muayene odalannın üzerindeki
ışıklı tabelalara yöneliyorlar.
Samatya SSK Hastanesi, SSK
hastaneleri sisteminin 'çöküşünün' en
canlı örneği olarak karşımıza
çıkıyor. Doktor sayısının yetersizliği
nedeniyle hastalar beşer kişilik gruplar
halinde muayeneye
alınıyorlar. Doktor başına günde
100-115 hasta düşüyor. Daha sonra
ilaç için mücadele başlıyor.
Işıklı tabelalardaki sayılar
büyük bir hızla ilerliyor.
Doktor sayısının son derece
yetersiz olmasından dolayı
doktorlar hastalan beşer kişilik
gruplar halinde muayeneye •
alıyorlar. Içeriden muayeneye
girdıği dört kişiyle beraber
çıkan bir hasta " Nasıi muayene
oldum anlamadun. İçeriye
girmemiz ve çıkmamız bir oldu.
A>nı zamanda insanı adam
yerine koymuyorlar. Hastalığun
hakkında bir şev sorduğumda
bağınp,cağırıvorlar. Param
olsa başka yere gjderdim" diyor.
Sonradan öğreniyoruz ki,
doktor başına günde 100-115
hasta düşüyor.
Rekorlar kitabına girecek
ölçüde hızla muayene olduktan
sonra ilaç için mücadele
başlıyor. Ancak eczaneye
ulaşırken kusmamanız
mümkün değil. Nedeni ise
keskin idrar kokusu.
Ancak bu koku kapılan kılitli
olduğu için "kullamlamayan"
tuvaletlerden gelmiyor.
Önünde pet şışelerle bekleşen
hastalann bulunduğu, idrar
taMUerinin yapıldığı ve hiçbir
hijyen kuralına uyulmadığı
anlaşılan laboratuvarlardan
yayıbyor
idrar kokusu.
Duvarlardaki
w
Sigara İçümez"
levhalanna karşın görevîi
personel bile yasağı delerek
sigara içiyor. İdrar kokusu, ter
kokusu. sigaradumanı
ve ilaç kokulan sağlam insanda
bile hastalık duygusu yaratıyor.
tlaç almak için 3 ayn sırayı
aşmanızgerekıyor "Üaç
fiyatlarını hesaplatmak",
"ücretleri ödemek" ve "ilaclan
almak" için ayn ayn kuyruklan
aşacak kadar zamanımz ve
takatiniz varsa ilaçlannızı yine
"alamıyorsunuz." Çünkü
çoğunlukla SSK doktorlannın
yazdığı ilaçlarya bulunmuyor
ya da benzerleri veriliyor.
Sonuç: Yıllarca çalışıp,
primlerini ödeyen sigortalılar
emeklerinin karşılığmı
göremiyorlar.
lnsan sağhğmın her zaman
arka planda kaldığı Türkiye'
de, SSK hastaneleri sistemin
"çöküşünün" en canlı örneği
olarak karşımıza çıkıyor.
ARAYIS
TOKTAMIŞ ATEŞ
Şfe'de Beeöioven
Geçen hafta Şile, "Şile Bezi Kültür ve SanatFestivali-
ne" katıldım. Haltt Çelenk, Bedla Akarsu ve Türkan
Sayian'la birlikte, "21. Yüzyıla Girerken Türkiye'nin So-
runları" üzerinde tartıştık. Soru-yanıt bölümüne çok az
zamanımız kalmasına karşın, güzel sorular geldi, güzel
tartışmalar oldu. Gerek Şileli'ler ve gerekse tatil için Şi-
le'ye gelmiş olanlar beklenenin üzerinde bir ilgi göster-
diler toplantımıza. Bir bölümü saatlerce ayakta dinledi.
Toplantı sonrasında, tam bizler sahneyi terkedecek-
ken; aşağıya, sahnenin altına, "Öğrenci Bandosu"d\zi\-
meye başladı. Nefesli sazlardan oluşan bir bandoydu
bu. Çalanların yaşları 10-12 arasıydı. Kızlı erkekfi karma
bir gruptular. Hepsinin üzerlerinde tiril-tiril Şile bezin-
den gömlekleri vardı. öğretmenleri, ya da şefleri de
benzer bir gömlek giymişti. Erkekler genellikle sıfır nu-
maraya yakın bir tıraşıylaydı. Çoğu esmerdi ve "bon-
cuk" gibi güzel gözlerinde biraz korku, biraz ürküntü ve
biraz heyecan okunuyordu. Kiminin sazları boylarına
yakındı...
Yerlerini aldılar. "Acaba ne çıkacak" diye merakla
beklemeye başladım. Derken çalmaya başladılar. Ve
Beethoven'in 9. Senfonisi'nin doyulmaz ezgileri Şile
meydamnı çınlatmaya başladı. Inanın elim ayağım ke-
sildi, yüreğim titredi. Belki çok güzel çalamtyorlardı, bel-
ki müzikten antayan birı sayısız kusur bulabilirdi. Ama
Beethoven çalıyorlardı. Canla-başla, tüm yürekleriyle
çalıyorlardı...
Bir yanımdan kitap imzalatmak isteyen arkadaşlar sı-
kıştırıyorlardı, öte yandan sahneyi boşaltmamızı bekle-
yen ozan arkadaşlarımız sıkılıyorlardı. Ama ben oturdu-
ğum yerden kıpırdayamıyordum. Sonunda konser sona
erdi ve onlar meydanı, bizler de sahneyi terkettik.
Ve düşündüm. Eğer Şile'de (genel merkezlerinin şid-
detli muhalefetlerine rağmen) CHP ve SHP "güçbirliği"
yapmamış olsaydılar, bu mutluluğu yaşayabilmemiz
mümkün müydü? Düşünün ki Şile; 1989 yerel seçımle-
rinde lstanbul'da SHP'nin kazanamadığı birkaç ilden bi-
riydi. Ve 1994 yerel seçimlerinde yapılan akıllıca ve el-
bette resmi olmayan bir güçbirliği ile belediye başkanlı-
ğınaCHP'ninadayını, il genel merkezine SHP'nin adayı-
nı göndermişlerdi.
Refah partili adaylann kazandıkları belediyelere bakı-
yorum. Şimdilik ortada hiçbir olumlu gelişme göremiyo-
rum. Elbette zamana gereksinimleri var. Ama korkarım
"Perşembenin gelişi, çarşambadan belli"....
Kocaeli'ne bağlı Körfez ilçesinin belediye başkanı da,
Islami bir festival düzenlemiş. Festivalin son gününde,
bir Müslümanın "dininin gereklerini yaşayabilmesl"
içinçektiği "/sfr/
-
ap/a/
-
/"temsiledenbiroyunoynanacak-
mış. Hep birlikte ağlayacaklar...
Bizim "dinci" arkadaşların anlayamadığım bir "ma-
zoşistlikleri" var. Hep acı üzerine, hep ıstırap üzerine
konuşmak istiyorlar. ıslamiyetin erdemini hep korkuyla
açıklamaya gidiyorlar. Oysakı Islamiyetbir "sevgi" dini,
bir "hoşgoru" dini. Bana kalırsa ahiret "korkusuyla"
Müslüman olmak, Müslümanlığın genel felsefesine
ters. Ama bizim "dinciler" korkuyla hüküm sürmek isti-
yor.
Geçenlerde bir arkadaşımın kitapçı dükkânında, pek
güzel basılmış bir "çocuk şiirleri" kitabı gördüm. Içini
karıştırmadan "Babaannesi Ayşegül'e ezberletsin" di-
ye aldım. Eve gidince bir karıştırdım ki, eyvah... On şiir-
den sekizi ölüm üzerine, acı çekmek üzerine, korku üze-
rine. Yok, "ölünce küçücük bedenimi kurtlar, böcekler
yiyecekmiş", yok "hayat bir imtihanmış ve acıya en çok
dayananlar ödüllendirilecekmiş" vb. gibisinden düşün-
celer... Bu korkular nedeniyle Müslüman olsanız ne
olur, olmasanız ne olur? Neden sevgiyi öğretmezler ço-
cuklara, neden umut vermezler?
Körfez ilçesindeki festivalin haberini okuduğum za-
man, Şile'yi düşündüm. Onlar da bizim çocuklarımız,
bunlar da. Ve biri Beethoven'in Schiller'e dayanan ev-
rensel mesajını paylaşıyor ve dile getiriyor; öbürü ken-
dini acı çekmeye hazırlıyor. Ne büyük haksızlık....
Şileli arkadaşlar, vaktimin çok dar olduğunu söyleme-
me rağmen, "birkaç lokma yemeden" bırakmadılar.
Tam biz yemek yerken, Şile'nin denizin içinde kalmış
olan kalesinin yüksek burcuna, neonlarla yazılmış bü-
yük bir yazı çekildi: "Atam izındeyiz". Buyrun bakalım,
elim ayağım boşaldı tabii. işin güzeli o panoyu hazırla-
yan arkadaşımız da masada karşımda oturuyordu ve
gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
Ama Karadeniz'in karanlıklarına doğru asıl ışıldayan
sey, kalenin burcuna çekilmiş olan "Atam izındeyiz"
sloganıydı. Yazı işlerindeki arkadaşlara rica ettim, bir
muhabir arkadaş gönderecekler ve karanlıklara inat,
nasıl parıldadığının fotoğrafını çekerek, yurdumuzun di-
ğer yörelerindeki okuyucularımızın da bu mutluluğu ya-
şamasını sağlayacaklar.
Şile'nin ve Şileli'nin "Atam izindeyiz"demesi, boşuna
söylenen bir laf ve slogan değil. Şileli'ler aydın kafala-
rıyla, seçimlerdeki akıllı davranışlarıyla, Beethoven'i
çalan "bebeleriyle" Atatûrk'ün izindeler. Atatürkçü ol-
manın "akılcılık", Atatürkçü olmanın "çağdaşlık", Ata-
türkçü olmanın "evrensellik" olduğunu bildikleri için
Atatûrk'ün izindeler. Ve bunu Şile kalesinden herkese
ışıl ışıl haykırıyorlar Atam izindeyiz...
Devletteilımal
Saat: 07.00 Yer: Haseki Hastane-
si. Gökyüzü yavaş yavaş aydınlanı-
yor, ama hastanenin üstüne çök-
müşçesine iç karartıcı. görüntüler
var. Poliklinik girişi ile acil girişi
aynı kapıdan olduğu için büyük bir
izdiham yasanıyor.
Acele tedavi olması gereken has-
talann kalabalığı zorlukla aşmaya
çalışması, sedyede yatan hastalann
kapıda bekletilmesi, yerlerdeki siga-
ra izmaritleri, ter kokusu, öksüren-
ler, inleyenler, yaşhlar, çocuklar...
Sabahın köründe hasta hasta titre-
şen insanlar Dostoyevski'nin klasik-
lerinden manzaralar
çağnşünyor usumuz-
da. Polikliniklerin yan-
yana sıralandığı kori-
dora geçebüdigimizde
karşılaştığımız manzara giriştekin-
den farklı değil. "Hastaiara", kaç
saattir orada beklediklerini sordu-
ğumuzda boş bir bakış ve bezgin bir
sesle: "Belki üç, belki dört, belki de
daha fazia"yanıtı geliyor. Burada
"sffa numarası", "doktor sn-asT,
"ilaç kuyruğu" gibi uygulamalann
yanı sıra hastalar bir de "fotokopi"
ve "vezne" çilesi çekiyor.
Hastane içindeki fotokopi maki-
nesi bozuk olduğu için dışan çıkıp,
fotokopici bulup elinizdekı tüm ev-
raklann fotokopilerini çektiriyorsu-
nuz. Sonra geri dönüş ve sıra kav-
gası başbyor yeniden.
Bir temizlik görevlisi kapkara bir
suyla yerleri siliyor, tozlan ahyor.
lnanılmaz ama sular da akmıyor
hastanede.
Başhekim Lûtfiye Elrsoy poliklini-
ğe günde ortalama 1100-1200 hasta
geldiğini söylüyor. Ersoy'a göre bir
hasta 17 dakikada muayene oluyor,
bizim gözlemlerimize göre 5 dakika-
da bir hastalar ayakta muayene
olup çıkartılıyor.
Sedyede yatmakta olan bir hasta,
trafik kazası geçirdiği için saat 01.
00'de geldiğini, ilk numarayı aldığı-
nı, ama 12 saat geçmesine karşın
kimsenin kendisiyle ilgilenmediğıni
anlatıyor, "inanamıyo-
nız".
Acil, trafik kazası ge-
çirerek gelen hastaya
numara verilip, sabaha
kadar bekletiliyor.
Devlet hastaneleri polikliniklerin-
de muayene ücreti 50 bin lira. Ancak
"ilaç, tahlil, röntgen, vakfa bağtş,
fotokopi, havale" işlemlerirun parası
da hastadan alınıyor.
Aynca iğne ve benzeri malzemeler
de hastaya aldırtılıyor.
Ameliyat ücretleriyse, devlet has-
tanelerine gelen hastalann ödeme
gücünün çok üzerinde. Sıradan bır
ameliyat, -yan harcamalar dışında-
5 milyon liradan başbyor.
Sonuç: Devlet hastanelerinde yıl-
lardır hiçbir şey değişmedi. İnsanı çi-
leden çıkartırcasına bir "lusır dön-
gü" yaşanıyor.
Ozelcle palıalılık
YıDarca çauşıp primlerini ödeyen sigortalılar, emeklerinin karşıuğnu alamıyor.
Saat: Günün herhangi bir zamanı.
Hastane: International Hospital.
Yüksek fıyat karşılığında sağlık sek-
töründe hizmet veren özel hastane-
lerden birisi olan International Hos-
pital'da, parasını ödediğınız sürece
insan sağlığı konusunda hiçbir hiz-
met esirgenmiyor. Ne gecenin bir
yansı olması önemli, ne de sabahın
körü...
Bu hastanenin 'özel ounayanlar-
dan' farkına, daha kapısından ıçeri
girer girmez vanyorsunuz. Çünkü
devlet hastanelerinde ve SSK hasta-
nelerinde yaşanan uzun hasta ve ilaç
kuyruklanna burada rastlamanız
mümkün değil. Yerlerin
temizliği, hastanenin
içindeki güzel koku ve
sürekli çalışan havalan-
dırma sistemi gelen has-
talann rahatlamasına katkıda bulu-
nuyor. Güler yüzlü personel tarafı-
ndan karşılanan hasta, vizite ücreti
olarak 1 milyon hrayı ödedikten
sonra, hemşirenin kendisini çağı-
rmasını, lobınin yumuşak koltuk-
lannda bekb'yor. Lobide hastanede
görev yapan doktorlann isimlerinin
yazıldığı ışıklı bir pano var. Bu pa-
noda Türkiye'nin en ünlü doktorla-
nnm, hatta eski Cumhurbaşkanı
Turgut özal'ın doktoru Mjcheal de
Bakey'ın ismini görmek bile görmek
mümkün.
Kat görevbsi personel (diğer
hastanelerdeki odacı ya da hasta-
bakıa) kendilerine ne sorarsanız so-
run size uygun bir dille ne yapmanız
gerektiğini söylüyor. Hastanede en
çok dikkatimizi çeken şey pobklini-
ğe gelen hastalann randevunun ve-
nldıği saatte muayene edilmesı.
Bir hastanın doktorun yanında
kaç dakika kaldığını hesaplamamız
ise oldukça zordu. Doktorlar gelen
hastayı uzun uzadıya muayene edi-
vor, gerekirse 'check-up'a gönderi-
yor.
Odalarda hastanın gereksinim
duyacağı her şey düşünülmüş. 'Re-
fakatçi yatağt, buzdolabı, televizyon'
gibi devlet ya da SSK hastanelerinin
hiçbirinde rastlanmayan eşyalar bile
bulunuyor. Her odada
'hastaya özel" bir banyo
bulunuyor. Tüm bun-
lann yanında hastanede
24 saat her branştan
doktor bulunuyor.
Sonuç: International Hospital
Hastanesi gerçekten de mükemmel
ve çok ciddi hizmetler veriyor insan-
lanmıza. Her yıl milletvekillerinin
devletin kesesinden milyarlara ula-
şan paralar bıraktığı hastaneden
uzaklaşırken milyonlarca SSK'linin
yıllardır yaşadığı dram geliyor göz-
lerimian önüne.
Ancak bir konunun altını da çiz-
meden edemiyoruz, gelişmiş ülkeler-
de bu International Hospital kadar'
olmasa da halka doğrudan hizmet
veren hemen tüm hastanelerde ben-
zeri özellikler bulunuyor. Bizde ise
bunun adı, 'özel hastane' oluyor.