Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS1994 PERŞEMBE
HABERLER
Boyner: YHD
tarihî
değiştirecek
• lstanbul HaberServisi -
Yeni Demokrasi Parlisi
(YHD)sözcüsüCem
Boyner, "YHD tarihi
değiştirmek için ortaya
çıkmış bir harekettir" dedi.
Çeliktepe'de bir düğün
salonunda dün akşam
düzenlenen toplantıda
konuşan Boyner, Türkiye'de
bir "zihniyet devrimi"ne
ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Cem Boyner, bir soru üzerine
de YHD'nin ekim ayına
kadar siyasi parti haline
dönüşeceğini ve ilk seçime
gireceğini söyledi. (Fotoğraf:
AYKUT KÜÇÜKKAYA)
Matkapkitap
tanıttı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Nihad
Matkap, göç konusunu ele
alan " Avusturalya'da
Türkler" konulu kilabın
tarutımını yaptı. Matkap.
Avusturalya'ya 1959-1990
yıllan arasında 36 bine yakın
Türkün göç ettiğini belirtti.
Matkap dün, Türklerin
Avusturalya'ya göçünün 25.
yıldönümü nedeniyle
düzenlenen kitabın tanıtım
törenine katıldı. Matkap.
Hatice Başann ve Vecihi
Başann'ın yazdıklan kitabın,
iki ülke arasındaki ilişkilerin
önemini vurguladığına dikkat
çektı
Cindortık'un dıs
gezüeri
• ANKARA (AA) - TBMM
Başkanı Hüsamettin
Cindoruk, Makedonya
Meclis Başkaru'nın resmi
davetlisi olarak bugün
Makedonya'ya gidecek.
Cindoruk ve beraberindeki
parlamentoheyeü,6 .
ağustosta da Ama vutluk'a
geçerek bu ülkeye resmi
ziyarette bulunacak.
Cindoruk, Makedonya'da
bulunduğu süre içinde,
başkent Usküp'ün yanı sıra
Ohri ve Manastır kentlerine
de gidecek.
Velidedeoğlu
düşmanlığına
tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP'li belediye
yönetimlerinin, bombalı bir
suikast sonucu yaşamını
yiüren gazetemiz yazan
Uğur Mumcu ile başlattıklan
"isim düşmanlığı", yine
gazetemiz yazarlanndan,
Atatürkçü Düşünce Derneği
Onursal Başkanı Ord. Prof.
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ile
sürdü. Velidedeoğlu'nun,
Kadıköy'de uzun yıllar
oturduğu bulvara verilen
adının, Istanbul Anakent
Belediyesi'nce kaldmlması,
yoğun tepkilere neden oldu.
Atatürkçü Düşünöfc
Derneği'nden yapılan
açıklamada, 24 Şubat
1992'deyitirdiğimiz
Velidedeoğlu'nun adını
silmeye kimsenin gücünün
yetmeyeceği belirtilerek,
"Halkını yanm yüzyıl
boyunca aydınlatan çağdaş
bilgenin, izlerini taşıyan
ayncalıklı bir bulvardan
adını silmeye kimin gücü
yeterki"dendi.
'Doğalgaz
sıkıntısı
olmayacak'
• tstanbul Haber Servisi -
Enerji veTabii Kaynaklar
Bakanı Veysel Atasoy,
Marmara Ereğlisi
Sıvılaştınlmış Doğalgaz
terminalinin işletmeye
alınmasıyla birlikte. bir süre
önce Rusya Federasyonu ile
Ukrayna arasındaki sorunlar
nedeniyle yaşanan doğalgaz
sıkınüsının
yinelenmeyeceğini belirtti.
Türkiye'nin Cezayir'den
aldığı sıvılaştınlmış
doğalgazın(LNG)ilk
bölümü, BOTAŞ'ın
Marmara Ereğlisi'ndeki
terminalinegeldi.
Düzenlenen törene Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı
Veysel Atasoy, Cezayir
Sanayi ve Enerji Bakanı
Ammar Maklufı ile üst düzey
yöneticiler kaüldı.
SHP'limuhalifler, Gürkan'ınçağnsı üzerine toplanarak Karayalçın'a karşı harekete geçti
GürkandüğmeyebasbANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SHF-
de parti içi muhalefet. Genel Başkan Mu-
rat Karayalçın ile parti yönetimine karşı
harekete geçti. Grup Başkanı Aydın Gü-
ven Gürkan'ın çağnsı üzerine; muhalif mil-
letvekilleri, parti meclisi (PM) üyeleri ve
üç eski bakanın katılımıyla TBMM'de
yapılan toplantırun ardından yapılan açı-
klamada. ^yönetimin yetersiz oktuğu" ko-
nusunda görüş birliğine vanldığı bildirildi.
Açıklamada. "Bu yetersizliği aşma ve ğt-
derme konusunda arkadaşlarımız tam bir
kararltuk içerisindedirier" dendi. Kurul-
tay sürecinde parti ıçı sol muhalefetin to-
parlanması arayışlanrun sürdürüleceği
belirtilirken kabinedışında bırakılan "küs-
kün bakaıTlardan da özeleştiri istendi.
SHP'nin 12-13 ağustos günlerinde top-
lanacak küçük kurultayına PM, merkez
yürütme kurulu (MYK), merkez disiplin
• Muhalefettedüşünce blrllğl:Grup
Başkanı Aydın Güven Gürkan; parti içi muhalefeti
yürüten milletvekilleri, PM üyeleri ve bazı eski bakanlarla
toplantı yaptı. Toplantıdan sonra yapılan açıklamada,
k i i id l d l b ü ü l i r i l i
p yp p yp
'sosyal demokrasinin yeniden yapılandınlması ve bütünleştirilmesi
konusunda, bugünkü yönetim anlayışını yetersiz bulmada düşünce
birliği içinde' olunduğu bildirildi.
kurulu üyeleri, milletvekilleriyle bakanlar,
ü başkanlan, partili ü belediye başkanlan.
eski genel başkanlar, genel başkan
yardımcılan ve genel sekreterler katıla-
caklar. Küçük kurultayda seçim yenilgisi
ile koalisyonun ve partinin geleceğı değer-
lendirilecek. Küçük kurultayın ardından
olağanüstü kurultayın gündeme gelebile-
ceğibildiriliyor.
Uzun süredir Mersin'de olaylan "uzak-
tan" izlemeyi yeğleyen Aydın Güven Gür-
kan, dün döndüğü Ankara'da, parti içi
muhalefetin temsilcilerini toplantıya
çağırdı. Gürkan'ın TBMM'deki odasında
yapılan toplantıya, eski Adalet Bakanı
Seyfi Oktay. eski devlet bakanlan Meb-
met Kahraman ile Erman Şahin'in yanı
sıra, Grup Başkanvekili Ercan Karakaş,
Genel Başkan Yardıması Cevdet Selvi.
Genel Sekreter YardımasıEsin Bozoğlu.
MYK üyesi Rıza Yrimaz, PM üyeleri Tev-
fik Çavdar, Kenan Coşar, Karan Sönmez,
Türkeş ile
Taner
ö ügörüşmesi
yalanlandı
• MHP Genel Baş,kan
Yardımcısı Oktay Öztürk,
görüşmeyi ve DYP-MHP
koalisyonu söylentilerini
yalanladı.
ANKARA (ANKA) - MHP
Genel Başkan Yardıması ve
Erzurum Milletvekili Oktay
Öztürk, eylül ayında. bağımsız
ve ANAP'tan aynlacak bazı
milletvekillerini de kapsayacak
biçimde DYP-MHP koalisyo-
nu kurulması için MHP Genel
Başkanı Alparslan Türkeş'in
Güneş Taner'le görüştüğü ve bu
konuda Başbakan Tansu Çil-
ler'e bilgi verdiği yolundaki ha-
berleri yalanladı. İstanbul Mil-
letvekili Güneş Taner de "Tür-
keş'le katiyen görüşmedim"
dedı.
Oktay Öztürk, MHP Genel
Merkezi'nde düzenlediği basın
toplantısında konuyla ilgili so-
rular üzerine Alparslan Türkeş
ile Başbakan Tansu Çiller'in
Yozgat'a ilişkin bir konu için
görüştüklerini ve bunun başka
şekilde yorumlandığını söyledi.
"Bu tür senaryolar nereden çıkı-
yor biz de tnerak ediyoruz. De-
mek ki bi/im dışımızda herkes
bizi iktidarın ortağı olarak görii-
yor ya da olmamızı istiyor. Va-
tanın milletin menfaati için bu-
nun gerekli olduğunu düşünü-
yor" diye konuşan Öztürk. ba-
ğımsız milletvekili Güneş Ta-
ner'le kendisinin ya da herhan-
gi bir parti yetkilisinin de bu ko-
nuda bir görüşme yapmadığını,
Meclis'te çeşitü kereler tesadüfı
karşılaşmalann yakıştınldığını
söyledi.
Oktay Öztürk, gizlileri sakh-
lan olmadığım, böyle bir giri-
şimleri olması halinde bunu ka-
muoyu önünde yapacaklannı
ifade etti.
Güneş Taner de yaptığı açık-
lamada, Alparslan Türkeş'le
herhangi bir görüşme yapmadı-
ğını ve iddialann doğru olmadı-
ğını söyledi. Taner, "Katiyen
görüşmedim Alparslan Beyin İs-
tanbuTda olduğunu dahi bilmi-
yonım" dedi.
inceleme
SHP'de Alpago sıkıntısı
Alpago: ABD bıasııiçin
nüfiızjumukulkmnuuhm
Bakan Önay Alpago, iki ay önce burstan
'vazgeçme karan' aldıklanm söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ABD de
okuyan oğluna özel bir şirket tarafindan burs
bağlanması konusunda nüfuzunu kullandığı
yönündeki suçlamalan kesin olarak yalanla-
yamayan Kadın ve Sosyal Hizmetlerden So-
rumlu Devlet Bakanı Önay Alpago. SHP'de
sıkmü yarattı. Devlet parasını özel harcama-
lan için kullandığı savıyla Devlet BakanlığY-
ndan istifa ettirilen SHP Tokat Milletvekili
Güler tleri, "Onursal Genel Başkanım Sayın
Erdal İnönü, binlerce dolarlık menfaat temin
ederek oğluna burs sağjayan bakan hakkında
ne düşümıyor?" diye sordu.
SHP Genel Başkan Yardıması Cevdet Sel-
vi. Alpago hakkındaki iddialan 'üzücü' bul-
duğunu belirtirken, Ankara Milletvekili
Mehmet Kerimoğlu, yeni bakarun, eski Dev-
let Bakanı Güler tleri örneğınde olduğu gıbi
istifa etmesi gerektiğini söyledi. ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz da. bir bakanın bu tür
ilişkiye girmesınin kabul edilemeyeceğini ifa-
de ederek, "Sayın Alpago direnmeUdir. Genel
başkanı istifa ederse, o da etmelidir" görüşünü
dile getirdi.
Kadın Haklanndan Sorumlu yeni Devlet
Bakanı Önay Alpago, Ereğli Demir-Çelik Iş-
letmeleri AŞ'de yönetim kurulu üyesiyken,
nüfuzunu kullanarak. ABD'de elektronik
mühendisliği bölümünde okuyan oğluna
karşıhksız burs sağladığı yönündeki suçla-
malan yanıtladı. Oğlu Abmet'e. aıle dostlan-
nın ortak olduğu bir özel bir şirket tarafin-
dan, 1992 yılının eylül ayında burs bağlandı-
ğını doğrulayan Alpago. Erdemir'de yönetim
kurulu üyeliğj sırasında hiçbir usulsüz işlem
yapmadığını bildirdi.
Erzan Erzurumluoğla, Mustafa Gazalcı ile
"isyancı"lar olarak anılan "111er" adına
Sıvas Milletvekili Ziya Halis ve tstanbul
Milletvekili Nami Çağan da katıldı. Top-
lantıya, Karayalçın'a yakınhğıyla bilinen
ve kabine değişikliği öncesinde adı bakan
adaylan arasında geçen Kars Milletvekili
Mehmet Alp'in de katılması dikkat çekti.
Görüşmeden sonra Tevfık Çavdar'ın
okuduğu yazılı açıklamada, toplantıya
katılanlann sosyal demokrasinin ideo-
lojik ve örgütsel olarak yeniden yapılan-
dınlması ve bütünleştirilmesi konusunda
bugünkü yönetim anlayışını yetersiz bul-
mada düşünce birliği içinde olunduğu
vurgulandı. Açıklamada, şu görüşlere yer
verildi:
"Bu yetersizliği aşma ve gidenne ko-
nusunda arkadaşlanmız tam bir kararlılık
içerisindedüier. Arkadaşlanmız, sosyal de-
mokrat hareketi yenilemek, bû-
tünleşdnnek ve güçkendirmek ko-
nusunda, asıl yükün, görevin ve so-
rumluluğun parti örgütierinûı
yanında sendikalara, meslek oda-
İanna, üniversitelere, çeşitli der-
nek girişimleri ve platfomdara, kt-
saca tüm sivil topluma \e onun ör-
gütierine dûştüğûne inanmaktadı-
riar. Arkadaşlanmız bu güclerle
birlikte düşünmeye, tartışmaya ve
sonuçlara ulaşmaya kararhdır.
Bugün bir araya gelen arkadaş-
lanmız, içinde yer aldıklan ve
yann çok daha genişleyeceğinden
hiç kuşku duymadıklan çalış-
maların hem bütünlüğûnü, hem de
kendi iç çoğulculuğumı konımak
ve güçlendirmek konusunda tam
bir düşünce birliği içerisindedirler.
Arkadaşlarunı/, kendileri gibi dü-
şünen başka arkadaşlarımızla di-
ğer siyasal ve tophımsal güçlerie
bundan böyle kamuoyu önünde \e
tam bir saydamlık içinde bir araya
geiecek ve sosyal demokrasiyi ye-
niden yapılandırma ve güçlendir-
me çâuşmalannı sürdürecekler-
dir."
Çavdar, gazetecilerin sorulan
üzerine, olağanüstü kurultayın
toplanması konusunda telkinleri
olduğunu, ancak asıl karan örgü-
tün vereceğini söyledi. Çavdar bir
başka soru üzerine, "Kuşkusuz
yeniden yapılanma için partinin
organJannın yeniden yapılandın-
lması gerekir" dedı. Çavdar, "Ge-
nel Başkan da dahil mi" sorusuna,
"Adaylar çıkarsa, elbette dahir
yanıtını verdi.
Parti içi muhalefet temsilcileri
"küskün bakaıTlann sert muha-
lefetine de tepkı gösteriyor. Ercan
Karakaş bazı bakanlarla ilgili ha-
berleri şaşkınlıkla izledığını belir-
terek, "32 aydır kendUerini parti-
nin kimliği konusunda uyardık,
geç de oisa bu sorunu görmelerine
sevindim. Onlar oncelikk, erime
sürecinde dddi sonımluluk taşjy an
kişiler olarak, ciddi bir özeleştiri
yaptnak zorundalar" dedi.
PERŞEMBE
ORHA1N BURSALI
Umut Nerede?
Sağlar, düzenibozulanlann yıkımmüteahhitliğine soyunduğunu söyledi:
'SHFsiz hükümetMCyigetirir'
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - SHP
Genel Sekreteri ve Devlet Bakanı Fikri
Sağlar, SHP'siz bir hükümet arayışına gi-
renleri "yıknn müteahhitleri" olarak nite-
lendirerek
k4
SHP'siz bir hükümet, üçüncü
MC'yi getirir" dedi.
SHP Izmir İl BaşkanlığYnda bir toplantı
düzenleyen Fikri Sağlar, son zamanlarda
bazı "yıkım müteahhitlerinin" SHP'siz bir
hükümet arayışına girdiklerini belirterek
"Düzenleri bozuian, çıkarları zedelenen
küçük bir grup, hükümetin SHP'siz devam
etmesi niyetlerini ortaya koyarak yıkım mü-
teahhitliğini ANAP'a verdi" dedi. Sağlar,
SHP'siz bir hükümetin üçüncü MC'yi be-
raberinde getireceğine dikkat çekerek, şun-
lan söyledi:
"ANAP'ın az konuşan, çok duran lideri,
yıkım müteahhitliğini aldığını kendisi belirt-
mektedir. Ama gücünün yetmediğini ve bu-
nun için de siy asi partilerin içerisinden yar-
dunlar beklediğûıi söyledi. SHP'siz hükü-
met, üçüncü MC'yi getirir."
Fikri Sağlar, TBMM Başkanı Hüsamet-
tin Cindoruk'un boşalan milletvekillikleri
nedeniyle ara sea'rn önerisi yapmasına de-
ğınerek "Önce Meclis sonınlarmı çözmeli-
dir. ömeğia, Melih Gökçek. belediye baş-
kanı mıdır, milletvekili midir? SHP Tür-
kiye'nin her bölgesinde seçime hazır" dedi.
Devlet Bakanı önay Alpago >a yönelik
suçlamalann, partiyi kamuoyunda sıkıntılı
duruma sokmayı hedefleyen kaynaklar-
dan geldiğjni belirten Fikri Sağlar, Dışişleri
Bakanı Mümtaz Soysal ile Devlet Bakanı
Mustafa Ydmaz'ın PTT'nin Tsinin özel-
leştirilmesiyle ilgili Anayasa Mahkemesi'-
ne yapılan başvuruda imzalannın bulun-
masını doğal karşıladıklannı da söyledi.
3. Binyıl'a Doğru yazı dizisini sürekli okuyorum.
Cumhuriyet, bırakın Türkiye'yi, dünyada bile bir gün-
lük gazetenin kolay kolay kalkışmayacağı bir işe girişti.
'Yeni binyıl'da insanlığın geleceği konusunda öngörüle-
rini dile getirmeleri için sayfalarını düşünürlere, bilim
adamlanna ve yöneticilere açtı.
Bu yazıların hepsi değilse bile çoğu;
•Günlük yaşamın zembereği içinde sıkışmış;
•yarına, geleceğe ilişkin nefes almakta zorlanan;
• nefessiz, ufuksuz bırakılmak için medyanın her tûr-
lü sabun köpüğü bombardımanı altında tutulan;
•bırakınız aylığı, ömürleri bazen günlük bile değil,
saatlik, o anlık görüşler ve yorumlar içinde boğulan her-
kese, hepimize, kültürde ve düşüncede evrensel boyut-
ta derin nefes alma olanağını sunuyor.
Yazıların birçoğu zehir zemberek.
İnsanlığın yaşadığı ve karşı karşıya bulunduğu sorun-
ları derinlemesine deşiyor.
Deşilen yerlerden uygarlığımızın, Türktye ve diğer ül-
kelerin, devletlerin; siyasetin, paranın, gücün ve ege-
menliğin pislikleri, irinleri akıyor.
Bugün deşilmezse yarını kurmak olası değil, sözünün
gerçeği çerçevesinde, insanlığın geleceği için bir ışık
arayışı sürüp gidiyor yazılarda...
• • •
Amerikalı yazar DavM Fromkin, yazısında, yakın za-
man dünya siyasal tarihini özetlerken geleceğe yönelik
şu çıkarsamayı yapıyor: "Dunyada kargaşa, yayılarak
sürecek; daha iyisini ummak gerçek dışı olur."
İnsanlığın geiecek 1000 yılı için kargaşa öngörmek
dehşet verici! Ama yapacak bir şey yok. Yazar kendisi
de korkuyor ve bu öngörüsünü "Yeni 'yüzyıl'a girdik,
'binyıl'a değil" sözleriyle sınırlayarak yazısını noktalı-
yor.
Biz de "Neyse bari!" deyip biraz rahatlarken, ertesi
gün bir diğer yazanmız, tiyatro yazan ArnoM Wesker
neşterini daha derinden vuruyor ve haykırıyor: DGnya
masumları korumalıdır!
VVesker, "insanlığın çektiği acı/arın en büyük nedeni,
çıkar çatışmasıdır" diyor. Bütün dünyada, çoğu ülkeler-
de insanların birbirini boğazlamasının kökeninde, tüm
insanlara özgü biyolojik bir özellik saydığı zalimliği gö-
rüyor.
VVesker, Üçüncü Binyıl'ın kapısına şu pankartı asıyor.
"Masumlar korunacak. Demokratik yollarla seçilmeyen
hiçbir devlet egemen sayılmayacaktır. Konu insan hak-
ları olduğunda, ulusal egemenlik diye bir şey söz konu-
su değildir. Vatandaşlarının insan haklannı çiğneyen
her devlete kanşacağız."
Bu amaçla bir uluslararası koruma gücü kuruyor ya-
zanmız.
Bu güç "Sadece Muslümanları Sırplardan, yazarları
Muslumanlardan, siyahlan beyazlardan, inanmayanla-
rı inananlardan değil; masumları, insan doğasının ilk
gününden beri var o/an bu zalim ve çirkin bozukluğuna
karşı" koruyacaktır. Çünkü insan hayatı kutsaldır.
Ama yazarımızın kendisi yine de umutsuzdur. Zalim-
lik virüsünün insanlığın kan damarlarında sonsuza ka-
dar dolaşacağına inanmaktadır
Uluslararası Af Örgütii Genel Sekreteri Pierre Sarte
de korkutan bir saptama yapıyor: insan haklan bütün
dünyada gerilemektedır! Mızrağın ucunu, insan hakları-
nın hem de rezilce çiğnendiği ülkelerden biri olan Tür-
kiye'ye de yönelten Sane, bütün insanları insan hakları-
nı savunmaya çağırıyor ve Alman rahip BarHn NtemöJ-
ler'in, Almanya'da Nazi felaketine yol açan "edilgen
suçluluk" hakkında tarihe geçen şu sözlerini anımsatı-
yor:
"Almanya'da Naziler komünistleri almaya geldiler.
Sesimi çıkarmadım, çünkü komünist değildim.
Sonra Yahudileri, sendikacıları ve Katolikleri aldılar
ve ben yine sesimi çıkarmadım, çünkü ben hiçbirinden
değildim.
Sonra beni almaya geldiler. Ama o zaman da ortalıkta
benim için sesini çıkartacak kimse kalmamıştı."
Tüm insan haklanndan herkesin kendini sorumlu tut-
tuğu bir dünya görüşü! Sane bu düşü paylaşmaya çağı-
rıyor herkesi.
• • •
3. Binyıl'a Doğru'da yann kim ne yazacak, merakla
bekliyorum!...
Islomiyet kavimler üstümüdür? Erdoğan Aydın
Kur an Islamiyetibir' Arapdinf olaraktammlarIdığınuz geleneksel kültür
içinde bu sorunun sorul-
masını bile saçma bulacak
olanlar çoğunluktadır. Ço-
ğumuzun içselleşmiş ön-
yargılanna göre böyle bir
soru gerçekten de saçmaydı;
çünkü İslamiyet bütün insanlığın ve bütün
zamanlann diniydi. Peki ama gerçekten de
öyle miydi? Tarih boyunca bilim. ilk anda
saçma gelen böylesi sorulann yinelenmesi,
tekrar tekrar yanıtlannın aranmasıyla geliş-
mişti. Doğru zannedilenlerin tekrar tekrar
sorgulanmasının sonrasmdadır ki insanlık
gerçek doğrulan bulma aşamasına
ulaşmıştı, en doğru sanılan şeylere iüşkin bile
soru sorma bilinç ve cesaretini göstereme-
yenler, hayaun bilimsel kavranışı ve ilerletil-
mesine katkıda bulunamazlar.
| Sopgulama bilinci
Dolayısıyla insan olmanın, yani kafamı-
zda diğer canhlardan aynmla akıl taşıyor ol-
manın asgari gereği olarak, nedeni. niçini,
nasıhyla her şeyi ama her şeyi yeniden yeni-
den sorgulama bilincine sahip olmak zorun-
dayız. Unutmamalıyız ki insanlık, Dünya'-
run düz ve sabit, Gökyüzü'nün onun üstün-
de yedi katlı bir kubbe, Güneş'in ise Dünya"-
nm uydusu sanıldığı (Bkz. İslamiyet Gerçe-
ği, c. II, 7,10 ve 13. bölümler) günlerden bu
günlere, "kafir" ilan edilmek pahasına işte
böylesi sorulann ısrarla sorulması sayesinde
gelmiştir.
Demek ki İslamiyetin kavimlerüstü bir
din olup olmadığı sorusunu öncelikle insan
olmanın, bir akla sahip olmanın gereği, doğ-
ruyu arayıp bulma sorumluluğu çerçevesin-
de sorup yanıtlamak zorundayız. Ama daha
Müslüman ulema, İslamiyetin birkavme (millete) değil, tüm insanlığa
yönelik evrenselbir din olduğu iddiasındadır. Gelenekselkültürümüz içinde,
ortalama her Müslümanın kanısı da bu doğrultudadır.
önemlisi bu soruyu, içinde bulunduğumuz
bu koşullarda, tann inananı, kişinin vicdani
bir sorunu olmaktan çıkanp halkın kayıtsız
şartsız egemenüği fıkrine karşı totaliter ve te-
okratik bir diktatörlüğü haline getirmek is-
teyenlerin fıkirsel çürüklüğünü teşhir etmek
için de sormak zorundayız.
İslamiyetin kavimlerüstü, evrensel bir din
olduğu yargısı doğruysa. bu durumda sor-
gulamamızı, doğal olarak, dinin önermeleri-
nin bugünün sorulanna karşıhk verip ver-
meyeceği şeklinde daha dar bir alanla sını-
rlamamız gerekecektir. Yok eğer bu sorgula-
mamızın sonucunda İslamiyetin evrensel de-
ğil, örneğin sadece Araplara özgü bir din ol-
duğu sonucuna varmamız halinde ise işin
rengi iyice değişecektir; ki bu durumda, biz-
zat Allah'ın bile bizi sorumlu tutmadığı bir
din adına yapılan dayatmalann gerçekte Al-
lah'ın ardına sığınan kimilerinin çıkarlan
için yapıldığı sonucuna varmamız kolayla-
şacaİctır.
Kuşkusuz bu durumda da kimsenin
tannsmdan vazgeçmesi gerekmeyecektir;
çünkü tannya inanç, kişilerin saygıyla karşı-
lanmak zorunda olan vicdani alanlandır.
Ancak bu yolla, "Allah adına" diyerek top-
lumumuza dayatılan dini siyasetin, yani şeri-
atçıhğın meşruiyeü, en azından sağduyulu
insanlar nezdinde daha da sorgulanır duru-
ma gelecektir. Daha ötesi, yaşayageldiğimiz
sorunlardan kurtuluş yolu olarak önerilen,
okullarda zorunlu ders haline getinlen şeri-
atı iktidara geurme girişimlerinin, bizzat Al-
lah'ın bile iradesi hilafına, Türkiye ve dünya-
daki belli güç odaklannın çıkarlanyla örtü-
şen bir tezgah olduğu sonucu kendiliğinden
aydınlatılmış olacaktır.
Bilineceği gibi Müslüman ulema, İslami-
yetin bir kavme (millete) değil, tüm insanlığa
yönelik evrensel bir din olduğu iddiası-
ndadır. Geleneksel kültürümüz içinde, orta-
lama her Müslümanın kanısı da bu doğrul-
tudadır.
Özetle geleneksel inanışa göre Kuran. tüm
insanlığa indirilmiş bir dinin kitabı. Muham-
med de evrensel bir insanlık peygamberidir...
Esasen Kuran'ın kendine(ve Muhammed'e)
ilişkin yargısının da böyle olduğuna inana-
gelmişizdir.
Peki ama İslamın temel belgesi. "Allah'ın
sözleri" olarak bilinen Kuran'ın bu konuda-
ki yargısı nedir?
I Kuran'ın tanımlaması
Kuran'ı, önkoşullanmalardan uzak bilim-
sel bir yaklaşımla incelediğimizde, onun, söz
konusu bu önyargıyı açıkça dışlayan bir
yaklaşıma sahip olduğunu. daha ötesi İsla-
miyeti, doğrudan bir "Arap dini" olarak
tanımladığını görüyoruz.
Soruna ilişkin ayetleri, kendilerini çevrele-
yen ayetlerle de birlikte ve değişik Kuran çe-
virileriyle de kıyaslayarak tekrar tekrar oku-
duğumuzda, bu keyfıyet daha da belirginleş-
mektedir... Üstelik söz konusu olan. bir
dalgınlık mazeretiyle görmezden gelinebile-
cek birkaç ayet de değildi; keyfıyet pek çok
sürede sistematik olarak yineleniyor ve soru-
nun farklı boyutlan en az üçer ayette işlene-
rek bir bütünsellik oluşturuyordu.
Söz konusu bu belirlemeyi değişik boyut-
lanyla bütünlük içinde ortaya koymaya çah-
şalım. Öncelikle Kuran'ın, peygamberlerin
gönderilmelerinde coğrafı ve demografik
sınırlama mantığına sahip olup olmadığı so-
rusunun yanıtını arayarak başlayalım:
Furkan suresi 51. ayette, "Ey Muhammed,
eğer dilesevdik her memlekete bir uyancı gön-
derirdik": İsra-15'te "... Biz bir peygamber
göndeımedikçe kimseye azap etmeyiz":
Araf-6"da. "kendilerine peygamber gönderi-
lenteri elbette hesaba çekeceğiz..." denir.
Çok net olarak görüldüğü gibi. söz konu-
su bu ayellerde, Allah'ın peygamber ve din-
leri memlekctlere (kavimlere) yolladığı. ce-
zalandırma ve ödüllendirmenin de kendileri-
ne peygamber gönderilip gönderilmeme du-
nımuna göre yapılacağı şeklinde bir mantık
örgüsü yapılmaktadır.
Dikkat edilirse bu ve benzeri ayetler hiçbir
ön kayıt belirtmez, sınırlama getirmezler,
aksine genel bir mantık açımlaması
yaparlar.
Bu mantığa görc ycryüzünde kendilerine
peygamber ve din gönderilmeyen kavimler
vardır ve bunlar (en azından) Tann'nın ceza-
landırma sisteminin dışındadırlar. Çünkü
Allah kimi kavimlere peygamber'din yolla-
mayı "dilemenüştir!"
DolayısıylaKuranınbugenellemesinerağ-
men aksi iddiada olanlar. çeviri oyunlan ve
zorlama yorumlarla iddialanna "uygon"
ayetler "bulmalan" oranında. gerçekte Ku-
ran'ın kendi içinde çelışkili bir kitap olduğu-
nu kanıtlamaktan başka bir şey yapmış ol-
mayacaklardır.
Şimdi Kuran'ın bu önbelirlemesini taki-
ben sorunu daha aynntılara inerek
irdeleyelim: En'am suresi 156 ve 157.
ayetlerde; "Biz Kuran'ı indirdik ki 'Kitap,
bizden önce Yahudi ve Hnistiy an kabOeterine
indirildi. Biz ise, onlann kitabını okumaktan
habersizdik.' V'eya 'Eğer bize kitap indirüsey-
di, biz onlardan daha doğnı yolda olurduk'
demeyesiniz: Şimdi ise, Rabbinizden size açık
bir deül, bir hidayet ve rahmet gelmiştir™" (i.
b.a.) denilmektedir.
| Meşru diğer dinler
Görüldüğü gibi Kuran, Hıristiyan ve Ya-
hudi cemaatlerine atıfla ve onlardan kesin
aynmla, onlann dışındaki özel bir toplulu-
ğa. Muhammed'in içinde bulunduğu ve ken-
dilerine din gönderilmediği gerekçesiyle
yakınan bir topluluğa gönderilmiştir. Bi-
rincısi bu ayetler Hıristiyanhk ve Yahudiliği,
terk edilmeye zorlanması gereken dinler ola-
rak değil, Allah'm İslamiyetle eşdeğerde
meşru. diğer dinleri olarak onaylamaktadır.
İkincisi bu ayetlerde kendileriyle konuşu-
lanm Hıristiyan ve Yahudiler dışmda kalan
tüm insanlık değil, doğrudan belli bir toplu-
luk olduğu gerçeği hiçbir kuşku bırakmaya-
cak kadar açıktır.
SÜRECEK