Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS1994 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
İstanbuFdakaçak yapüaşma
Tüm sağduyulu vatandaşlara -hangi siyasal görüşe sahip
olurlarsa olsunlar- seslenmek istiyorum: Kaçak yapılaşma,
kentimizin sonu olacaktır. Özellikle su havzalanndaki kaçak
yapılaşmayı elbirliğiyle engelleyelim. Depreme karşı en ufak
bir önlemi olmayan kaçak yapılann yapımına izin vermeyelim.
Prof. Dr. METE TAPAN İTÜ Mim. Fak. Öğretim Üyesi
K
enümizin, belki de en
önemli sorunu olan su
sorunu günlerdir ba-
sında yer ahyor. Hepi-
mizin bildiği gibi özel-
likle kış aylannda da
hava kirliliği en önemli sorun olur ken-
timizde. Hele kışın. kuvvetli bir kar
yağışının ardından don olayı meydana
gelsin; ulaşım felce uğradığj gibi ekmek
sıkıntısı, mazot. gazyağı ve benzin kuy-
ruklan başlar ve kentimiz kısa bir süre-
de yaşanmaz bir duruma gehr.
Bu olgu. dolavısıyla kentsel hizmet-
lerin artık var olan nüfus yoğunluğuna
yanıt veremediğini gösterir. Doğal ve
yapay kaynaklarla bir kentten bekle-
nen performans üst üste çakışmadığı
için yukanda dile getirilen sorunlar da
ortaya çıkmakıadır. Hele bu kaynak-
performans dengesızligine bir de kötü
yönelim biçimini eklerseniz dunım da-
ha da ağırlaşır.
Su havzalanmn kaçak yapılarla kir-
lenmesi, orman alanlannın iskana açı-
larak talan edilmesi gibi olgular kenti-
mizde her gün yaşanan olaylardır.
Maalesef, bu olaylar bugüne dek her-
kesin gözünün önünde gerçekleşmiş.
ne merkezi ne de yerel yönetimler yete-
rince bu olguyu önleyici eylemlerde
bulunmuşlardır. Yasalar uygulanma-
mış, yasalan çiğnemeyene saf gözüyle
bakılmış, çiğneyen ise toplum arasın-
da "akıllı, becerikli!" olmanın erdemi-
ni yaşamışür.
Maalesef, yasalann uygulanmasın-
daki süreç de yasalan çiğneyenlerden
yanadır. Birtakım hukuksal ve yöne-
timsel prosedürler yasadışı uygulama-
lara .anında müdahaleyi engellemekte
ve çeşitli hukuk oyunlanyla zaman ka-
zanan yasadışı uygulamacılar kaçak
yapılannı bitirerek imar affının çık-
masmı bekler duruma gelmektedir.
Amaçlan ne olursa olsun, kaçak yapı
sahibi vatandaşlar, vergi kaçakçılan
gibi belli periyotlarla yönetimler tara-
fından teşhiredilmelidirler. Kuşkusuz,
salt teşhirle kalınmamalı. ceza yasala-
nnda gerekli değişiklikler yapılarak
cezalar ağırlaştınlmahdır. Yönetimle-
ri de bu konuda daha sorumlu tutan
yasal düzenlemelere gidilmesinde çok
büyük yarar vardır. Yazamın başında
dile getirdiğim performans-kaynak
dengesinin bozulmasında en önemli
etkenin, "kaçak yapüaşma ve nüfus yo-
ğunluğu" olduğunu bir kez daha vur-
gulamakisterim.
Kntik dönemlerde su sıkıntısı ya-
şanması, kuyruklann oluşması; yapay
ve doğal kaynaklann, nüfus artışı
oranında artmamasından kaynak-
landığı bir gerçektir. O halde nüfus
artışırun engellenmesine olanak vere-
cek her türlü çareye başvurulması
şarttır. Önlemlerin başında da nüfus
arüşına bir anlamda yeşil ışık yakan
kaçak yapılaşmayı engellemek gelir.
Kuşkusuz kaçak yapılaşmantn salt ne-
deni görünürdeki nüfus artışı da değil-
dir. Bu görünümün arkasında ülke-
mizde ağırlığını her gün arttıran vahşi
kapitalizmin sosyo-ekonomik politi-
kalan vardır. Kaçak yapılann, gece-
kondulann herkesin gözünün önünde
bu kadar hızlı bir biçimde gerçekleş-
mesinin ve yönetimlerce ciddı bir bi-
çimde engellenmemesinin bir nedenı
de özellikle az gelirli. göçle kentlere ge-
len vatandaşlanmızın, yine yönetim-
lerce "sağcıiaştınlmasr politikalan-
dır.
Başka bir deyişle, vannı yoğunu sa-
tarak yaşamını sürdürebilmenin inan-
cını neredeyse kaybetmiş; ancak yaşa-
ma şansını İstanbul gibi büyük kent-
lerde gören kır kökenli vatandaşlan-
rruza yasadışı yollarla mülk sahıpliği
fırsatını kaçak yapılaşmaya göz yu-
marak sağlamak, ona bilinçsizce kapi-
talistleşme sürecinde ilk adımı attır-
maktan öte bir şey değildir.
Artık, o da büyük bir kentte toprak
sahibi olmuş, akhnca sınıf atlamanın
gururunu yaşar hale gelmişür. Hele,
kısa bir süre sonra, bir de banka kredi-
siyle özel bir araba edinirse, artık o
ufak çaptan bir kapitalist olup bilinç-
sizce de sınıfmın düşmanıdır. Kent
topraklan yağmalanmış, su havzalan
kirlenmiş onun umurunda değildir ar-
tık. Tabii bu duygu salt göçle gelen va-
tandaşlanmızda gelişmiyor. Bazı
aydın kategorisine giren kent-soylu
(buıjuva) vatandaşlanmız da zar zor
bir kooperatif konutuna. bir de yılda
on beş gün kullanabilecekleri devre
mülkle bir özel arabaya sahip oldukla-
nnda kendilerini hemen zenginliğin ve
sermayenin savunucusu ilan ediyor-
lar.
Sonuç: Ülkemizde, bu sosyo-ekono-
mik politikalar ve bu politikalara bağlı
gelişmeler yıllardır sürüyor. Seçilen ya
da atananlar, bilinçli bilinçsiz bu "yoz
kapitalistleşmenin"'. toprak yağması-
nın seyircısi; bugünlerde Sayın Başba-
kan'nın sık sık dile getirdikleri gibi "çi-
mentosu" oldular. Dilerim, bu çimen-
tonun kalitesi, ülkemizde büyük top-
lumsal facıalara \ol açmasın.
Kentimizde, ülkemizde: kaçak, sağ-
lıksız yapılaşma nedenıyle bugün su
sıkıntısı, yann deprem kitlesel ölümle-
re neden olabilir. Tüm sağduyulu va-
tandaşlara -hangi siyasal görüşe sahip
olurlarsa olsunlar- seslenmek istiyo-
rum: Kaçak yapılaşma, kenümizin
sonu olacaktır. Özellikle su havzala-
nndaki kaçak yapılaşmayı elbirliğiyle
engelleyelim. Depreme karşı en ufak
bir önlemi olmayan kaçak yapılann
yapımına izin vermeyelim.
ARADABIR
Dr. KAYA ARDIÇ
Î.Ü. îktisat Fakültesi
Sosyal Demokratlann
Çıkmazı...
Ünlü Fransız düşünür ve yazarı JeaıvPaul Sartre'ın 'Şeytan
ve Yüce Tanrı' adlı sahne yapıtının bir yerinde kahramanı Go-
otz ile banker arasında şöyle bir konuşma geçer:
Banker- "Bakın, ben insanları üç gruba ayırınm: Çokparası
olanlar, hiç parası olmayanlar ve biraz parası olanlar. Birinci
gruptakiler, sahip olduklarını korumak isterler; çıkarlan kurulu
düzeni korumaktır. Ikinci gruptakiler, sahip olmadıklanm elde
etmek isterler; çıkarlan kurulu duzeni yıkmak ve kendilerine
yararlı yenı bir düzen kurmaktır. Birinciler de ikinciler de anla-
şılabilecek gerçekçi ınsanlardır. Üçüncüler ise bir yandan sa-
hip olmadıklarına ulaşabilmek için toplumsal düzeni değıştir-
mek isterler, ama sahip olduklarını da yitirmernek amacıyla
öbür yandan onu korurlar. Böylece düşünce düzeyinde yıktık-
larını somutta korurlar ya da korur gibi yaptıklarını (ve savun-
duklarını) gerçekte yıkarlar. Işte bunlar idealistlerdir.
Goetz- Zavallılar. Peki onlar nasıl iyileştirilebilir?
Banker- Onları başka bir toplumsal sınrfa geçirerek. Eğer
onlan zengınleştirirsenız, kurulu düzeni savunacaklardır."
Sartre'ın kendine özgü keskin ve çarpıcı biçemiyle vurgula-
ctığı 'ıdealistler'e ilişkin bu eleştiriyi günümüzde, toplumsal-
siyasal düzen tartışmalarında kendilerine "demokratik so/'ya
da 'sosyal demokrat' denen kimi toplumsal kesim, grup, parti
ve vatandaşlara teşmil etmek ne denli uygun ya da gerçekçi
olur diye düşünmekten kendimizi alarnıyoruz. Acaba biraz
abartılı rnı olur; haksızlık mı etmiş oluruz? Yoksa, gözlenen ve
yaşananlara bakarak, tüm bilimsel ve iddialı çözümlemeler
saklı olmak üzere, gunümüz Türkiyesi'nde, sosyal demokrat
denen kesımin sorunlara çözum üretemeyip, halk kitleleri nez-
dinde günden güne itibar yitirmelerinin altındaki temel çelişki-
yi bir büyük düşünürün.sanatçıduyarlılığı ile gün ışığınaçıkar-
dığını söylemek pek de yanlış sayılmaz mı?
Oldukça sivri ve tartışmaya açık bir konu.
Sosyal demokrasi, özünde ve son tahlilde, pıyasa güçlerinin
egemenlıği altındaki kapitalist ekonomi sistemi ile yönetilen
toplumlarda. emekçi kesimler başta olmak üzere halk kitleleri-
nin çıkarlarını sermaye ve egemen güçlere karşı savunmak ve
sermaye-emek çelişkisine 'gerçekçi' ve uzlaşmacı birçözüm
aramak hareketi olduğuna göre yapılmak istenenin idealistçe
bir eylem olduğunu ve bu eylem içindekilerin de idealistler ol-
duğunu söylemek pek de abartılı olmasa gerek
Eğer böyleyse. sosyal demokratlann günümüz Türkiyesi'-
nde, aslında kendi eylem ve söylemleri için tarihsel ve kuranv
sal olarak çok uygun bir ortam bulunmasına karşın, başarılı
olamamalarıntn ve çözüm üreterek doğal toplumsal tabanı
• Arkası 17. Sayfada
Grevve LokavtYasası değişirken...
Bakanhğın yetki veren bir organ konumundan çıkanlarak bu
görevin bağımsız yargıya verilmesinin yararlı olacağı inancındayız.
Av. Dr. CENGİZ ABBASGİL
U
zun süreden beri değiştiril-
mesi düşünülen 2822 sayıh
Toplu İş Sözleşmesi Grev
ve Lokavt Yasası, sonun-
da, demokratikleşme pa-
ketinde yerini aldı. Düşü-
nülen değişiklikler 32 madde ve bir geçici
maddeyi içermektedir. Tümüne kıyasla he-
men hemen yanya yakın madde üzerinde
değişiklik öngörülmektedir. Önemli ve ya-
rarh değişiklikler önerilmesine karşın, top-
lusözleşme düzeninin temel koşulu olan
yetki konusunda herhangj bir öneri getiril-
memiştir. Uygulamada, sürekli lartışmaya
açık olan bu konunun yeni bir anlayışla ele
aürup kökten çözüme kavuşturulması için
gerekli değişiklik önerisinin bulunmaması
azımsanmayacak bir eksikliktir.
önemli değişiklik önerileri kısaca şöyle-
dir: Bir işyerinde çalışan başka bir işverene
(taşeron) bağh işçilerin de o işyerinde uygu-
lanan toplu iş sözleşmesinden yararlanma
olanağı öngörülmektedir (m.9). Bu yeni
öneri önemfi bir aşamadır. Zira taşeronlaş-
maya karşı bir önlem olacağı gibi sendika-
laşmaya da katkısı olacaktır. Sözleşme
yapma yetkisi için işkolu genelinde yûzde
10 üyeye sahip olma koşulu (işkolu barajı)
kaldınlmaktadır (m.12). Sözleşme düze-
ninde bulunmayan böyle bir engeli önce
yasaya koyup şimdi de çıkarmak eşeği kay-
bettirip buldurmaya benzemesine karşın,
gene de aamsanmayacak bir gelişmedir.
Ongörülen başka bir değişiklik önerisine
göre de yeniden hak grevlerine olanak ta-
nınmaktadır (m.25). Diğer Önemli bir deği-
şiklik önerisi de grevde geçen sürelerin kı-
demde göz önünde tutulması; aynca, bu
süreler için sözleşmede düzenleme yapma
olanağının yaratılmasıdır (m.42). Bir baş-
ka değişiklik önerisi ise grev oylamasının
kaldınlması yolundadır (m.35, 36). Ancak
şunu hemen belirtmeliyiz ki, grevin yükü-
nü ve çilesini doğrudan çalışanlar çekmek-
tedirler. Grev sırasında sendikalan tarafın-
dan ücretlerinin tam olarak ödenemediği
gerçeği karşısında. onlann bu konudaki
son söz hakkını ellerinden alırken bir kere
daha düşünmek gerekir. Grev sırasında üc-
retlerin tam ödendiği, grev oylamasının
bazı a n niyetli işverenlerce grev kıncı
oyunlara alet edilmediği bir ortamın ger-
çekleşeceği varsayıldığı takdirde, doğaldır
ki grev oylamasına gerek kalmayacaktır.
Ancak böyle bir ortamın gerçekleşeceği
kuşkuludur. Tasanya göre resmi arabulu-
culuk kurumu da kaldınlmaktadır (m.59).
Bütün bu değişiklik önerilen, kuşkusuz,
önemli ve olumludur. Ancak yetersizdir.
Zira toplusözleşme düzeninde öncelikle tar-
tışmasız ve kısa sürede sonuçlanabilecek bir
yetkinin tespiti yolları aranmalıdır. Tasan-
da bu konuda hiçbır öneri yoktur. Şu anda
toplu iş sözleşmesi yapma yetkisinin tespiti
ve verilmesi yürütme erkindedir.
Yani, Çabşma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanlığı ve bağlı birimleri bu konuda belirle-
yicidir. Bize göre bakanhğın böyle bir gö-
rev üstlenmesi sakıncabdır. Bir defa bu or-
gan siyasal bir organdır. Siyasal ve kişisel
etkilere açık olup her zaman tarafsız davra-
nabileceği kuşkuludur. Öte yandan uygu-
lamada dayanak olarak kendi istatistiki
bilgilerini kullanmaktadır. Ancak bu bilgi-
lerin sağlıklı olmadığı ciddi bir şekilde ileri
sürülegelmektedir. Daha önceki bir yazı-
mızda konuyu sayısal verilerle işlediğimiz-
den burada sadece değınmekle yetınmekte-
yiz (*). Aynca bakanhğın yetki işlemlerine
bulaşması. süreci de uzatmaktadır. Bütün
bu sakıncalan nedenıyle, bakanhğın yetki
veren bir organ konumundan çıkanlarak
bu görevin bağımsız yargıya verilmesinin
yararlı olacağı inancındayız. Bir işyerinde
kendisini yetkili gören sendika, kurulu bu-
lunduğu işkolundaki öbür sendikalara da
haber vererek doğrudan karşı tarafa çağn-
da bulunup yetki işlemlerini başlatabilme-
lidir. Bu aşamada ilgili olanlar, varsa itiraz-
lannı, doğrudan yargıya yapmalıdırlar.
Konu bağımsız yargna götürüldüğün-
de, görevii mahkeme. taraflann bütün bel-
gelerini toplayacaktır. Aynı zamanda res-
mi birimlerde bulunabilecek bilgi ve bel-
geleri de isteyecektir. Mahkeme bütün bu
bilgi ve belgeleri topladıktan -ve taraflann
savlannı da göz önünde bulundurarak-
sonra anlaşmazlığın çözümü için. gerekı-
yorsa ilgili işçilerin de istençlerine doğru-
dan başvurabilecektır. Başından sonuna,
tümü ile yargı tarafından yürütülen bu iş-
lemler sonucu, tartışmasız bir yetki tespiti-
nin ancak bu yolla gerçekleşeceğine inan-
maktayız. Kısacası tasanda bununla ilgili
hiçbir değişikliğe yer veribnemiştir. Önemli
ve yararlı değişiklik önerilerine karşın, ta-
san bu yönü ile eksik kalmıştır.
Bu aşamada konu gündemde iken, toplu
iş sözleşmesi yapma yetkisi işlemlerinin,
yürütme erki yerine, bağımsız yargı tara-
fından yürütülmesini sağlamak için çaba
ve uğraş vermenin tam zamanıdır. Bu yol-
daki asıl görevin, kendileri için yaşamsal
önem taşıdığından, öncelikle işçi sendika-
lanna düştüğünü vurgulayarak hatırlat-
mak isteriz.
(7) Cumhunyet. 5.4.1993. s.24652. sh.2. st. 1
ÎLKMECLİS
HıfzıVeldetVeUdedeolu
80.000 (KDViçinde)
Çağdaş Yaymları Türkoiağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İslanbul
Ödemeligönderümez
KALBINIZI KORUYUNUZ
PENCERE
19 Mayıs Cad. No. 8, Şişli, İSTANBUL
Tel: 275 12 44/45 Fax: 266 47 12
PAZAR HARİÇ HER GÜN. SAAT . 9 00 - 20.00
Şıkıdım.. Şıkıdım..
Şıkıdım Medya...
Bizim şıkıdımlı medya, yeni bakanlardan SHP'li önay
Alpago'yu suçüstü yakaladı...
Manşetler, manşetler...
Birkıyamet!..
Neymiş:
Alpago, Ereğli Demir-Çelik Şirketi'nin Yönetim Ku-
rulu'nda üyeymiş, şirketle iş yapan bir Fransız firmasın-
daki dostu aracılığıyla Amerika'da oğluna burs bul-
muş...
Medya ayaklara kalktı:
-Bakan istifa etsin..
- Hükümette kriz..
-Ayıptır..
Bizim şıkıdımlı medyaya iki t'li bir m'li 'afferim' çek-
mek gerekiyor; çünkü utanmazlığın bu kadarı ancak yüz
yerine mahkeme duvarı, sayta yerine tuvalet kâğıdı kul-
lanan bir başında geçerli olabilir.
•
Başbakan Çiller'in Amerika'da -hem de hükümettey-
ken- alışveriş merkezi satın aldığı ortaya çıktı..
Bu medya dutyedi..
Başbakan Çiller'in Amerika'da -hem de hükümettey-
ken- otel satın aldığı ortaya çıktı..
Bu medya dutyedi..
Başbakan Çiller'in Amerika'da -hem de hükümettey-
ken- villa satın aldığı ortaya çıktı..
Bu medya dutyedi..
Başbakan Çiller'in vergi kaçırdığı ortaya çıktı..
Bu medya dutyedi..
Başbakan Çiller'in işyerinde kaçak işçi çalıştırdığı or-
taya çıktı..
Bu medya dutyedi.
Başbakan Çiller'in paralarmı Amerika'ya kuşkulu yol-
lardan kaçırdığı ortaya çıktı..
Bu medya dutyedi..
Bu medya şimdi Başbakan'ı bırakmış, SHP'li Alpago'-
nun yakasına yapışıyor...
Ve soruyor:
- Oğluna nasıl burs buldun?..
Bağırıyor:
- İstifa et!..
•
Başbakan konusunda dut yiyen medyanın dili SHP'li
bakana gelince nasıl çözüldü?..
Ah gözü kör olsun şu dutun!..
Muz cumhuriyetinde halk çoğunluğu ayvayı yer, med-
ya da sırasında dut yer...
Çiller konusunda medya dut yedi..
Eskiden dut ağaçlarda yetişirdi, mevsimi gelince ağa-
cın altına bir yaygı yayılır, dut ağacı silkelenir, dutlar
patır patır yaygıya dökülür, sonra tabaklara konur, afi-
yetleyenirdi.
Artık dut ağaçta yetişmiyor, kodaman devlet bankala-
nnda yetiştiriliyor, toplama mevsimi geldiğinde bütün
kodaman devlet bankalarının genel müdürleri gözlerini
'Başbakanlık'a çevirip bakıyorlar, kime dut yedirecekle-
rini şavulluyorlar...
Çünkü her gelen başbakan, kodaman devlet bankala-
rının bütün müdürlerini değiştirir, kendine bağlar; baş-
bakan yardımcısının ise dut ağacı yok...
•
SHP'li bayan bakan Alpago çekilmeti.. ' '
Bayan Çiller yerinde kalmalı..
Ana muhalefet partisi ANAP'ın lideri Mesut Yılmaz'ın
hakkı var...
Çiller bu medyaya dut yedirmiş..
ABD'ye yatırım yaparak tuttuğunu altın eden bayan
Başbakan yerinde kalmalı, oğlunu okutmak için ABD'ye
gönderen bayan Bakan istifa etmeli ki toplumun ne ka-
dar kirlendiği büsbütün ortaya çıksın, musluklardan la-
ğım aksın...
UĞURMUMCUCİNAYETÎ
i
-\
AtillâCoşkun
CEMYAYINEVÎ
• Oyntenmız, Arçdık
iM Sabalon ndar
tes/ım edıııf
KortjoŞoç Cod- 2/6,
80330 Sûtee
bu kampanyada her Arçelik var,
üstün kaliteli yepyeni ürünler var,
uygun ödemeler ve taksitler var.
enızı
zorıayan
koşuilar yok!
;EÜK
Arçelik Yetkili Satıcısı'ncı gelin ne yok kendiniz kıyaslayın.