27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS1994 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER İstanbuFdakaçak yapüaşma Tüm sağduyulu vatandaşlara -hangi siyasal görüşe sahip olurlarsa olsunlar- seslenmek istiyorum: Kaçak yapılaşma, kentimizin sonu olacaktır. Özellikle su havzalanndaki kaçak yapılaşmayı elbirliğiyle engelleyelim. Depreme karşı en ufak bir önlemi olmayan kaçak yapılann yapımına izin vermeyelim. Prof. Dr. METE TAPAN İTÜ Mim. Fak. Öğretim Üyesi K enümizin, belki de en önemli sorunu olan su sorunu günlerdir ba- sında yer ahyor. Hepi- mizin bildiği gibi özel- likle kış aylannda da hava kirliliği en önemli sorun olur ken- timizde. Hele kışın. kuvvetli bir kar yağışının ardından don olayı meydana gelsin; ulaşım felce uğradığj gibi ekmek sıkıntısı, mazot. gazyağı ve benzin kuy- ruklan başlar ve kentimiz kısa bir süre- de yaşanmaz bir duruma gehr. Bu olgu. dolavısıyla kentsel hizmet- lerin artık var olan nüfus yoğunluğuna yanıt veremediğini gösterir. Doğal ve yapay kaynaklarla bir kentten bekle- nen performans üst üste çakışmadığı için yukanda dile getirilen sorunlar da ortaya çıkmakıadır. Hele bu kaynak- performans dengesızligine bir de kötü yönelim biçimini eklerseniz dunım da- ha da ağırlaşır. Su havzalanmn kaçak yapılarla kir- lenmesi, orman alanlannın iskana açı- larak talan edilmesi gibi olgular kenti- mizde her gün yaşanan olaylardır. Maalesef, bu olaylar bugüne dek her- kesin gözünün önünde gerçekleşmiş. ne merkezi ne de yerel yönetimler yete- rince bu olguyu önleyici eylemlerde bulunmuşlardır. Yasalar uygulanma- mış, yasalan çiğnemeyene saf gözüyle bakılmış, çiğneyen ise toplum arasın- da "akıllı, becerikli!" olmanın erdemi- ni yaşamışür. Maalesef, yasalann uygulanmasın- daki süreç de yasalan çiğneyenlerden yanadır. Birtakım hukuksal ve yöne- timsel prosedürler yasadışı uygulama- lara .anında müdahaleyi engellemekte ve çeşitli hukuk oyunlanyla zaman ka- zanan yasadışı uygulamacılar kaçak yapılannı bitirerek imar affının çık- masmı bekler duruma gelmektedir. Amaçlan ne olursa olsun, kaçak yapı sahibi vatandaşlar, vergi kaçakçılan gibi belli periyotlarla yönetimler tara- fından teşhiredilmelidirler. Kuşkusuz, salt teşhirle kalınmamalı. ceza yasala- nnda gerekli değişiklikler yapılarak cezalar ağırlaştınlmahdır. Yönetimle- ri de bu konuda daha sorumlu tutan yasal düzenlemelere gidilmesinde çok büyük yarar vardır. Yazamın başında dile getirdiğim performans-kaynak dengesinin bozulmasında en önemli etkenin, "kaçak yapüaşma ve nüfus yo- ğunluğu" olduğunu bir kez daha vur- gulamakisterim. Kntik dönemlerde su sıkıntısı ya- şanması, kuyruklann oluşması; yapay ve doğal kaynaklann, nüfus artışı oranında artmamasından kaynak- landığı bir gerçektir. O halde nüfus artışırun engellenmesine olanak vere- cek her türlü çareye başvurulması şarttır. Önlemlerin başında da nüfus arüşına bir anlamda yeşil ışık yakan kaçak yapılaşmayı engellemek gelir. Kuşkusuz kaçak yapılaşmantn salt ne- deni görünürdeki nüfus artışı da değil- dir. Bu görünümün arkasında ülke- mizde ağırlığını her gün arttıran vahşi kapitalizmin sosyo-ekonomik politi- kalan vardır. Kaçak yapılann, gece- kondulann herkesin gözünün önünde bu kadar hızlı bir biçimde gerçekleş- mesinin ve yönetimlerce ciddı bir bi- çimde engellenmemesinin bir nedenı de özellikle az gelirli. göçle kentlere ge- len vatandaşlanmızın, yine yönetim- lerce "sağcıiaştınlmasr politikalan- dır. Başka bir deyişle, vannı yoğunu sa- tarak yaşamını sürdürebilmenin inan- cını neredeyse kaybetmiş; ancak yaşa- ma şansını İstanbul gibi büyük kent- lerde gören kır kökenli vatandaşlan- rruza yasadışı yollarla mülk sahıpliği fırsatını kaçak yapılaşmaya göz yu- marak sağlamak, ona bilinçsizce kapi- talistleşme sürecinde ilk adımı attır- maktan öte bir şey değildir. Artık, o da büyük bir kentte toprak sahibi olmuş, akhnca sınıf atlamanın gururunu yaşar hale gelmişür. Hele, kısa bir süre sonra, bir de banka kredi- siyle özel bir araba edinirse, artık o ufak çaptan bir kapitalist olup bilinç- sizce de sınıfmın düşmanıdır. Kent topraklan yağmalanmış, su havzalan kirlenmiş onun umurunda değildir ar- tık. Tabii bu duygu salt göçle gelen va- tandaşlanmızda gelişmiyor. Bazı aydın kategorisine giren kent-soylu (buıjuva) vatandaşlanmız da zar zor bir kooperatif konutuna. bir de yılda on beş gün kullanabilecekleri devre mülkle bir özel arabaya sahip oldukla- nnda kendilerini hemen zenginliğin ve sermayenin savunucusu ilan ediyor- lar. Sonuç: Ülkemizde, bu sosyo-ekono- mik politikalar ve bu politikalara bağlı gelişmeler yıllardır sürüyor. Seçilen ya da atananlar, bilinçli bilinçsiz bu "yoz kapitalistleşmenin"'. toprak yağması- nın seyircısi; bugünlerde Sayın Başba- kan'nın sık sık dile getirdikleri gibi "çi- mentosu" oldular. Dilerim, bu çimen- tonun kalitesi, ülkemizde büyük top- lumsal facıalara \ol açmasın. Kentimizde, ülkemizde: kaçak, sağ- lıksız yapılaşma nedenıyle bugün su sıkıntısı, yann deprem kitlesel ölümle- re neden olabilir. Tüm sağduyulu va- tandaşlara -hangi siyasal görüşe sahip olurlarsa olsunlar- seslenmek istiyo- rum: Kaçak yapılaşma, kenümizin sonu olacaktır. Özellikle su havzala- nndaki kaçak yapılaşmayı elbirliğiyle engelleyelim. Depreme karşı en ufak bir önlemi olmayan kaçak yapılann yapımına izin vermeyelim. ARADABIR Dr. KAYA ARDIÇ Î.Ü. îktisat Fakültesi Sosyal Demokratlann Çıkmazı... Ünlü Fransız düşünür ve yazarı JeaıvPaul Sartre'ın 'Şeytan ve Yüce Tanrı' adlı sahne yapıtının bir yerinde kahramanı Go- otz ile banker arasında şöyle bir konuşma geçer: Banker- "Bakın, ben insanları üç gruba ayırınm: Çokparası olanlar, hiç parası olmayanlar ve biraz parası olanlar. Birinci gruptakiler, sahip olduklarını korumak isterler; çıkarlan kurulu düzeni korumaktır. Ikinci gruptakiler, sahip olmadıklanm elde etmek isterler; çıkarlan kurulu duzeni yıkmak ve kendilerine yararlı yenı bir düzen kurmaktır. Birinciler de ikinciler de anla- şılabilecek gerçekçi ınsanlardır. Üçüncüler ise bir yandan sa- hip olmadıklarına ulaşabilmek için toplumsal düzeni değıştir- mek isterler, ama sahip olduklarını da yitirmernek amacıyla öbür yandan onu korurlar. Böylece düşünce düzeyinde yıktık- larını somutta korurlar ya da korur gibi yaptıklarını (ve savun- duklarını) gerçekte yıkarlar. Işte bunlar idealistlerdir. Goetz- Zavallılar. Peki onlar nasıl iyileştirilebilir? Banker- Onları başka bir toplumsal sınrfa geçirerek. Eğer onlan zengınleştirirsenız, kurulu düzeni savunacaklardır." Sartre'ın kendine özgü keskin ve çarpıcı biçemiyle vurgula- ctığı 'ıdealistler'e ilişkin bu eleştiriyi günümüzde, toplumsal- siyasal düzen tartışmalarında kendilerine "demokratik so/'ya da 'sosyal demokrat' denen kimi toplumsal kesim, grup, parti ve vatandaşlara teşmil etmek ne denli uygun ya da gerçekçi olur diye düşünmekten kendimizi alarnıyoruz. Acaba biraz abartılı rnı olur; haksızlık mı etmiş oluruz? Yoksa, gözlenen ve yaşananlara bakarak, tüm bilimsel ve iddialı çözümlemeler saklı olmak üzere, gunümüz Türkiyesi'nde, sosyal demokrat denen kesımin sorunlara çözum üretemeyip, halk kitleleri nez- dinde günden güne itibar yitirmelerinin altındaki temel çelişki- yi bir büyük düşünürün.sanatçıduyarlılığı ile gün ışığınaçıkar- dığını söylemek pek de yanlış sayılmaz mı? Oldukça sivri ve tartışmaya açık bir konu. Sosyal demokrasi, özünde ve son tahlilde, pıyasa güçlerinin egemenlıği altındaki kapitalist ekonomi sistemi ile yönetilen toplumlarda. emekçi kesimler başta olmak üzere halk kitleleri- nin çıkarlarını sermaye ve egemen güçlere karşı savunmak ve sermaye-emek çelişkisine 'gerçekçi' ve uzlaşmacı birçözüm aramak hareketi olduğuna göre yapılmak istenenin idealistçe bir eylem olduğunu ve bu eylem içindekilerin de idealistler ol- duğunu söylemek pek de abartılı olmasa gerek Eğer böyleyse. sosyal demokratlann günümüz Türkiyesi'- nde, aslında kendi eylem ve söylemleri için tarihsel ve kuranv sal olarak çok uygun bir ortam bulunmasına karşın, başarılı olamamalarıntn ve çözüm üreterek doğal toplumsal tabanı • Arkası 17. Sayfada Grevve LokavtYasası değişirken... Bakanhğın yetki veren bir organ konumundan çıkanlarak bu görevin bağımsız yargıya verilmesinin yararlı olacağı inancındayız. Av. Dr. CENGİZ ABBASGİL U zun süreden beri değiştiril- mesi düşünülen 2822 sayıh Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası, sonun- da, demokratikleşme pa- ketinde yerini aldı. Düşü- nülen değişiklikler 32 madde ve bir geçici maddeyi içermektedir. Tümüne kıyasla he- men hemen yanya yakın madde üzerinde değişiklik öngörülmektedir. Önemli ve ya- rarh değişiklikler önerilmesine karşın, top- lusözleşme düzeninin temel koşulu olan yetki konusunda herhangj bir öneri getiril- memiştir. Uygulamada, sürekli lartışmaya açık olan bu konunun yeni bir anlayışla ele aürup kökten çözüme kavuşturulması için gerekli değişiklik önerisinin bulunmaması azımsanmayacak bir eksikliktir. önemli değişiklik önerileri kısaca şöyle- dir: Bir işyerinde çalışan başka bir işverene (taşeron) bağh işçilerin de o işyerinde uygu- lanan toplu iş sözleşmesinden yararlanma olanağı öngörülmektedir (m.9). Bu yeni öneri önemfi bir aşamadır. Zira taşeronlaş- maya karşı bir önlem olacağı gibi sendika- laşmaya da katkısı olacaktır. Sözleşme yapma yetkisi için işkolu genelinde yûzde 10 üyeye sahip olma koşulu (işkolu barajı) kaldınlmaktadır (m.12). Sözleşme düze- ninde bulunmayan böyle bir engeli önce yasaya koyup şimdi de çıkarmak eşeği kay- bettirip buldurmaya benzemesine karşın, gene de aamsanmayacak bir gelişmedir. Ongörülen başka bir değişiklik önerisine göre de yeniden hak grevlerine olanak ta- nınmaktadır (m.25). Diğer Önemli bir deği- şiklik önerisi de grevde geçen sürelerin kı- demde göz önünde tutulması; aynca, bu süreler için sözleşmede düzenleme yapma olanağının yaratılmasıdır (m.42). Bir baş- ka değişiklik önerisi ise grev oylamasının kaldınlması yolundadır (m.35, 36). Ancak şunu hemen belirtmeliyiz ki, grevin yükü- nü ve çilesini doğrudan çalışanlar çekmek- tedirler. Grev sırasında sendikalan tarafın- dan ücretlerinin tam olarak ödenemediği gerçeği karşısında. onlann bu konudaki son söz hakkını ellerinden alırken bir kere daha düşünmek gerekir. Grev sırasında üc- retlerin tam ödendiği, grev oylamasının bazı a n niyetli işverenlerce grev kıncı oyunlara alet edilmediği bir ortamın ger- çekleşeceği varsayıldığı takdirde, doğaldır ki grev oylamasına gerek kalmayacaktır. Ancak böyle bir ortamın gerçekleşeceği kuşkuludur. Tasanya göre resmi arabulu- culuk kurumu da kaldınlmaktadır (m.59). Bütün bu değişiklik önerilen, kuşkusuz, önemli ve olumludur. Ancak yetersizdir. Zira toplusözleşme düzeninde öncelikle tar- tışmasız ve kısa sürede sonuçlanabilecek bir yetkinin tespiti yolları aranmalıdır. Tasan- da bu konuda hiçbır öneri yoktur. Şu anda toplu iş sözleşmesi yapma yetkisinin tespiti ve verilmesi yürütme erkindedir. Yani, Çabşma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanlığı ve bağlı birimleri bu konuda belirle- yicidir. Bize göre bakanhğın böyle bir gö- rev üstlenmesi sakıncabdır. Bir defa bu or- gan siyasal bir organdır. Siyasal ve kişisel etkilere açık olup her zaman tarafsız davra- nabileceği kuşkuludur. Öte yandan uygu- lamada dayanak olarak kendi istatistiki bilgilerini kullanmaktadır. Ancak bu bilgi- lerin sağlıklı olmadığı ciddi bir şekilde ileri sürülegelmektedir. Daha önceki bir yazı- mızda konuyu sayısal verilerle işlediğimiz- den burada sadece değınmekle yetınmekte- yiz (*). Aynca bakanhğın yetki işlemlerine bulaşması. süreci de uzatmaktadır. Bütün bu sakıncalan nedenıyle, bakanhğın yetki veren bir organ konumundan çıkanlarak bu görevin bağımsız yargıya verilmesinin yararlı olacağı inancındayız. Bir işyerinde kendisini yetkili gören sendika, kurulu bu- lunduğu işkolundaki öbür sendikalara da haber vererek doğrudan karşı tarafa çağn- da bulunup yetki işlemlerini başlatabilme- lidir. Bu aşamada ilgili olanlar, varsa itiraz- lannı, doğrudan yargıya yapmalıdırlar. Konu bağımsız yargna götürüldüğün- de, görevii mahkeme. taraflann bütün bel- gelerini toplayacaktır. Aynı zamanda res- mi birimlerde bulunabilecek bilgi ve bel- geleri de isteyecektir. Mahkeme bütün bu bilgi ve belgeleri topladıktan -ve taraflann savlannı da göz önünde bulundurarak- sonra anlaşmazlığın çözümü için. gerekı- yorsa ilgili işçilerin de istençlerine doğru- dan başvurabilecektır. Başından sonuna, tümü ile yargı tarafından yürütülen bu iş- lemler sonucu, tartışmasız bir yetki tespiti- nin ancak bu yolla gerçekleşeceğine inan- maktayız. Kısacası tasanda bununla ilgili hiçbir değişikliğe yer veribnemiştir. Önemli ve yararlı değişiklik önerilerine karşın, ta- san bu yönü ile eksik kalmıştır. Bu aşamada konu gündemde iken, toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi işlemlerinin, yürütme erki yerine, bağımsız yargı tara- fından yürütülmesini sağlamak için çaba ve uğraş vermenin tam zamanıdır. Bu yol- daki asıl görevin, kendileri için yaşamsal önem taşıdığından, öncelikle işçi sendika- lanna düştüğünü vurgulayarak hatırlat- mak isteriz. (7) Cumhunyet. 5.4.1993. s.24652. sh.2. st. 1 ÎLKMECLİS HıfzıVeldetVeUdedeolu 80.000 (KDViçinde) Çağdaş Yaymları Türkoiağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İslanbul Ödemeligönderümez KALBINIZI KORUYUNUZ PENCERE 19 Mayıs Cad. No. 8, Şişli, İSTANBUL Tel: 275 12 44/45 Fax: 266 47 12 PAZAR HARİÇ HER GÜN. SAAT . 9 00 - 20.00 Şıkıdım.. Şıkıdım.. Şıkıdım Medya... Bizim şıkıdımlı medya, yeni bakanlardan SHP'li önay Alpago'yu suçüstü yakaladı... Manşetler, manşetler... Birkıyamet!.. Neymiş: Alpago, Ereğli Demir-Çelik Şirketi'nin Yönetim Ku- rulu'nda üyeymiş, şirketle iş yapan bir Fransız firmasın- daki dostu aracılığıyla Amerika'da oğluna burs bul- muş... Medya ayaklara kalktı: -Bakan istifa etsin.. - Hükümette kriz.. -Ayıptır.. Bizim şıkıdımlı medyaya iki t'li bir m'li 'afferim' çek- mek gerekiyor; çünkü utanmazlığın bu kadarı ancak yüz yerine mahkeme duvarı, sayta yerine tuvalet kâğıdı kul- lanan bir başında geçerli olabilir. • Başbakan Çiller'in Amerika'da -hem de hükümettey- ken- alışveriş merkezi satın aldığı ortaya çıktı.. Bu medya dutyedi.. Başbakan Çiller'in Amerika'da -hem de hükümettey- ken- otel satın aldığı ortaya çıktı.. Bu medya dutyedi.. Başbakan Çiller'in Amerika'da -hem de hükümettey- ken- villa satın aldığı ortaya çıktı.. Bu medya dutyedi.. Başbakan Çiller'in vergi kaçırdığı ortaya çıktı.. Bu medya dutyedi.. Başbakan Çiller'in işyerinde kaçak işçi çalıştırdığı or- taya çıktı.. Bu medya dutyedi. Başbakan Çiller'in paralarmı Amerika'ya kuşkulu yol- lardan kaçırdığı ortaya çıktı.. Bu medya dutyedi.. Bu medya şimdi Başbakan'ı bırakmış, SHP'li Alpago'- nun yakasına yapışıyor... Ve soruyor: - Oğluna nasıl burs buldun?.. Bağırıyor: - İstifa et!.. • Başbakan konusunda dut yiyen medyanın dili SHP'li bakana gelince nasıl çözüldü?.. Ah gözü kör olsun şu dutun!.. Muz cumhuriyetinde halk çoğunluğu ayvayı yer, med- ya da sırasında dut yer... Çiller konusunda medya dut yedi.. Eskiden dut ağaçlarda yetişirdi, mevsimi gelince ağa- cın altına bir yaygı yayılır, dut ağacı silkelenir, dutlar patır patır yaygıya dökülür, sonra tabaklara konur, afi- yetleyenirdi. Artık dut ağaçta yetişmiyor, kodaman devlet bankala- nnda yetiştiriliyor, toplama mevsimi geldiğinde bütün kodaman devlet bankalarının genel müdürleri gözlerini 'Başbakanlık'a çevirip bakıyorlar, kime dut yedirecekle- rini şavulluyorlar... Çünkü her gelen başbakan, kodaman devlet bankala- rının bütün müdürlerini değiştirir, kendine bağlar; baş- bakan yardımcısının ise dut ağacı yok... • SHP'li bayan bakan Alpago çekilmeti.. ' ' Bayan Çiller yerinde kalmalı.. Ana muhalefet partisi ANAP'ın lideri Mesut Yılmaz'ın hakkı var... Çiller bu medyaya dut yedirmiş.. ABD'ye yatırım yaparak tuttuğunu altın eden bayan Başbakan yerinde kalmalı, oğlunu okutmak için ABD'ye gönderen bayan Bakan istifa etmeli ki toplumun ne ka- dar kirlendiği büsbütün ortaya çıksın, musluklardan la- ğım aksın... UĞURMUMCUCİNAYETÎ i -\ AtillâCoşkun CEMYAYINEVÎ • Oyntenmız, Arçdık iM Sabalon ndar tes/ım edıııf KortjoŞoç Cod- 2/6, 80330 Sûtee bu kampanyada her Arçelik var, üstün kaliteli yepyeni ürünler var, uygun ödemeler ve taksitler var. enızı zorıayan koşuilar yok! ;EÜK Arçelik Yetkili Satıcısı'ncı gelin ne yok kendiniz kıyaslayın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle