Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 AÖUSTOS1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Salari Dans
Yanşması
• Istanbul Haber Servisi -
"Safari African Drink"in,
Türkiye'deki reklam ve
tanıtım programı
çerçevesınde geleneksei
olarak düzenlenen "Safari
Disko Dans Yanşması"nın
üçüncüsü Andromeda
Disko'da yapıldı. Safari'nin
uluslararası dans grubunun
da bir gösteri yaptığı
yanşmada, birinciliği Enis
Altan, ikinciliği HaÜl
Yıldınm, üçüncülüğü ise
Göksel Tango kazandı.
Evin
Konserve'de
anlaşma
• İstanbul Haber Servisi -
DİSK'ebağh Türkiye
Gıda-lş Sendikası ile Evin
Konservecilik şirketinde
arasında 600 işciyi kapsayan
toplusözleşme görüşmeleri
anlaşmayla sonuçlandı. İlk
yıl için yüzde 120 ücret
zammı öngörülen
sözleşmede ikinci yıl zammı,
Devlet tstatistik Enstitüsü
kentsel yerler tüketici
fıyatlan ile Türkiye
genelindeki ücret zammı ölçü
alınarak belirlenecek.
Açlık grevi
• IZMİR (Cumhuriyet Ege
Bûrosu) - Buca Cezaevi'nde
siyasi tutuklulann
başlatüklan süresiz açlık
grevi 19. gününde bitti.
Cezaevi yöneliminin
baskılannı gerekçe
göstererek açlık grevine
başlayan Dev-Sol, TDKP,
TİKBdavalan
tutuklulanndan 65 kişi,
istemlerinin kabul edilmesi
ûzerineeylemlerine dün son
verdiler. Aileler bir daha
böyle olumsuzluklar
yaşamak istemediklerini
belirtüler.
İşlami Hareket
Öpgötü davası
• İSTANBUL (AA)-
Gazeteci-yazar Çetin Emeç
veTuran Dursun ile İranh
Ali Ekber Gorbarü'nin
öldürülmeleri olaylannın da
aralannda bulunduğu çok
sayıda terör eylemi ile
suçlanan vasa dışı "lslami
Hareket Örgütü" üyesi, 3'ü
tutuklu21sanığın
yargılanmasına dün devam
edildi. İstanbul 3 No'lu
DGM'dekı duruşmaya
tutuklu sanıklardan Mehrnet
Ali Şeker veMehmet Zeki
Yıldınm ile tutuksuz
yargılanan Hüsnü Yazgan ve
Mehmet Kaya katıldı.
Duruşmada söz alan sanık
avukatlan, yaklaşık 1.5 yüdır
tutuklu bulunan
müvekkillerinin tahliye
edilmelerini istediler.
Mahkeme heyeti ise tahliye
istemlerini reddetti.
Şişli'de soygun
gîrişimi
• İSTANBUL (AA)-
Şişli'de bir kuyumcu
dükkaru, 3'ü silahlı 4 kişi
tarafından soyulmak istendi.
Halide Edip Adıvar
Caddesi'nde bulunan Akm
Kuyumcusu'na dün saat
16.00 sıralannda gelen silahlı
kişilerce etkisiz hale
getirilmek istenen kuyumcu
Cengjz Akın'ın direnmesi ve
alarma basması sonucu
soygunculann kaçtıklan
öğrenildi.
Kocaeli'de
deprem
• İstanbul Haber Servisi -
Kocaeli'de dün akşam saat
20.06 sıralannda 3.7
şiddeünde bir deprem
meydana geldi. Boğaziçi
Üniversitesi Kandilli
Rasathanesi ve Derem
Araştirma Enstitüsü
Müdürlüğü'nden yapılan
açıklamada. depremin
merkezüssünün
Kocaeli-Gölcük civan
olduğubelirtildi.
DÎSKişçiylebuluşuyorDevrimci İşçi Sendikalan Konfederasyonu 14 yıl sonra ilk 'gerçek' genelkurulunu yapıyor.
12 Eylül sonrası' örgütlenme' ve 'sendikal politika' belirleme konusunda sıkıntı yaşayan
DİSK'in, bu genelkurulda kendisini masaya yatırarak 'mücadeleçizgisini belirlemesi' ve
'ona uygun yeni bir yönetim oluşturması' bekleniyor
DENtZTEZTEL/
GÜNMJRtLHAN
Türkiye Devrimci İşçi Sendi-
kalan Konfederasyonu
(DİSK) 12 Eylül askeri darbe-
sinden 14 yıl sonra ilk kez "bu-
luştugu" işcileriyle 9. Genel Ku-
rulu'nu gerçekleştiriyor. İki yıl
önceki genel kurulunu 1980 ön-
cesi delegeleriyle gerçekleştiren
DİSK'in, "gelecegi" konusun-
da dönüm noktası olabilecek
genel kurulu bugün başlıyor.
Yargıtay karanyla yeniden
sendikal yaşama dönen DİSK,
14 yıl aradan sonra "ilkeleri"ni
belırleyecek ve genel başkanını
seçecek. DİSK'in bundan iki yıl
önceki 8. Genel Kurulu "tûzfl-
ğfinü 12 Eylülie birükte değişen
sendikal yasalara uygun hale ge-
tirme" zorunluluğuyla yapıl-
mıştı. On yıldan fazla süre işçi-
likten uzak kalan delegelerle
gerçekleştirilen genel kurul, Ge-
nel Başkan Abdullah Baştürk -
ün ölümü nedeniyle matem ha-
vası içinde yaşanmışu. Son iki
yıldır örgütlenme faaliyeti sür-
düren ve istaustiklere göre 330
bin üyesi bulunan DİSK, şimdi
"büyük çoğunluğu işçi" olan de-
legelerle genel kurulunu yapı-
yor
Bugüne kadar "örgütlenme"
ve "sendikal politika" belirleme
konusunda sıkıntı yaşayan
DİSK, bu genel kurulda kendi-
sini "masaya yatıracak." 9. Ge-
nel Kurul'daDİSK'in"mücade-
le çizgisini belirlemesi" ve "ona
uygun yeni bir yönetim oluştu-
rulması" bekleniyor.
DİSK, Dedeman Oteli'nde
yapılacak ve dört gün sürecek
olan genel kurula, üç başkan
adayıyla giriyor. Tekstil Sendi-
kası Genel Başkanı Rıdvan Bu-
dak dün başkan adaybğmı "res-
men" . bir basm toplantısı dü-
zenleyerek açıkladı. Basın top-
lantısına Rıdvan Budak'ın
adaykğmı destekleyen Lastik-İş
Sendikası Genel Başkanı Vah-
dettin Karabay katıldı. Toplan-
uya, Lastik-İş, Tekstil sendika-
lannın şube yöneticileriyle tem-
silcilerinin ve Abdullah Baş-
türk'ün eşi Ayten Baştürk'ün
katılması dikkat çekti. Kemal
Nebioğlu yönetimini "yaşlı ve
yorgun" olarak nitelendiren
Budak. "DİSK'in geçtiğimiz ça-
lışnıa dönemi içinde üzerine dü-
şen görevlerini yeterince yaptığı-
nı söylemek mümkün değildir"
dedi. "DİSK'in bu genel kurul-
dan yara almadan çıkabiunesi
için yönetim konusundaki anlaş-
ma çabalarımızı sürürüyoruz"
diyen İsmai) Hakkı Önal da
"Uzlaşma çabalannuz kongre
boyunca sürecek. Birbiriyle
uyumsuz bir kadronun yönetiine
gelmemesi için elimizden geleni
yapacağu*' dıye konuştu.
Sosyal-İş Sendikası Genel
Başkanı Özcan Kesgeç ise sekiz
sendikanın kendisini destekle-
diğini, bu sendikalann destek-
lerini çekmediği sürece adayh-
ğmı sürdüreceğini belirtti. Kes-
geç, "DİSK'in topiumsal de-
ğişjm mücadelesi içinde aktif rol
almasma katkı sunmak için"
başkanhğa aday olduğunu da
sözlenne ekledi.
Dört gün sürecek olan DİSK
Genel Kurulu'nda, Yönetim
Kurulu, Denetleme Kurulu ve
Onur Kurulu 7 Ağustos pazar
günü seçilecek. Genel kurul,
335 doğal ve secilmiş delegeyle
yapılacak.
ILO. 1CFTU ve ETUC başta
olmak üzere uluslararası sendi-
ka kuruluşlannm da konuk
olarak kaülacağı genel kurul-
da, ETUC Sekreteri WUly
Busdıak, ILO İşçi Faaliyetleri
Bürosu adına UUrich Flechsen-
har ve 1CFTU Cenevre Bürosu
adına da Guy Ryder birer ko-
nuşma yapacak.
İstanbul Haber Servisi -
DİSK'in bugün başlayacak 9.
Genel Kurulu'nda son anda bir
değişiklik olmazsa üç aday Ge-
nel Başkanlık için yanşacak.
Dört gün sürecek genel kurulun
son günü yapılacak seçimde
başkanhğa aday olanlann kim-
likleri şöyle:
ÖZCAN KESGEÇ :1945'de
Afyon'un Dinar ilçesinde do-
ğan özcan Kesgeç, Kara Harp
Okulu'nda öğrenciyken 20-21
mayıs 1963 "Harp Okulu"
olaylan nedeniyle tüm öğrenci-
lerle birlikte okuldan çıİcanldı.
1972'de Sosyal-İş Sendikası
Genel Başkanhğı'na, 1973 yı-
hnda CHP Genel Merkez İşçi
Bürolan Genel Sekreterliği'ne.
1974 yılında DİSK Genel Baş-
kanvekilliği'ne seçildi.
1975 yıhnda TİP'in kurucu-
lan arasında yer aldı ve Merkez
Yönetim Kurulu üyeliği yaptı.
12 Eylül'de tutuklanarak 5 yıl
cezaevinde kaldı. Sosyal-İş Genel Baş-
kanı olan Kesgeç. kendisini "sosyalist"
olarak tanımlıyor. DİSK içinde kendisi-
ne yöneltilen Türk-İş'le birleşmek isti-
yor" suçlamasıru ise "Benim ağzımdan
TOrk-lş'le birleşme kelimesi çıkmadı"
diye yanıtlıyor. Sendikalann "ideoloji-
si" olacağını vurgulayarak "İdeoloji bir
dünya görûşû ise sendikalan bu dünya
görüşünden yoksun saymak. hele hele
DİSK'İ dünya görüşünden koparmak
mümkün değildir" görüşünü savunuyor.
DİSK tüzüğündeki, "Tabanın söz ve ka-
rar sahipüği" ükesinin "üyelerin söz ve
Türk-Iş'lebirleşemeyiz
KetoçSosyaist önakSasyatteınokrat
karar sahipliği" olarak değişürilmesini
istivor.
ISMAİL HAKKI ÖNAL: Ankara
Hukuk Fakültesi mezunu olan İsmail
Hakkı öna!, 1958'de işçi statüyle çah-
şma yaşamına girdi. önal, 1978'de
DİSK Genel Yürütme Kurulu üyesi
olarak Toplusözleşme ve Hukuk Daire-
si Başkanhğı'na getirildi. 1980'e kadar
bu görevini sürdürdü. 12 Eylül'de yar-
gılanan önal, sendikal faaliyetlerin ser-
best bırakılmasından sonra DİSK Yö-
netim Kurulu üyeliğjne seçildi ve Dış
İlişkiler ile Hukuk Dairesi başkanı oldu.
uğraşmaması" ilkesini değişür-
mesı gereküğini savunuyor.
"Sosyal demokrat" olduğu-
nu belirten Önal, "Ama daha
çok Isveç tipi sosyal demokrasi-
yi savunuyonım" diyor.
"DİSK'in sosyalizim için mfi-
cadeJe etme ilkesini" de savun-
duğunu açıklayan Önal, ancak
sosyalizm tanımının farkh ol-
duğunu söylüyor. Kendi deyi-
şiyle Önal, "demokratik sosya-
lizmi" benimsiyor.
RIDVAN BUDAK: 1950 yı-
hnda Erzincan'ın Tercan ilçe-
sinde doğan Rıdvan Budak,
1964 yıhnda İstanbul'da işçiliğe
başladı. 1972'de, çalışmakta ol-
duğu Çerkezköy bölgesinde
Tekstil İşçileri Sendikası Şube
Başkanhğı'na getirildi.
1977de DİSK Yönetim Ku-
rulu üyeliğine, 1979 yıhnda da
Tekstil İşçileri Sendikası Genel
Başkanhğı'na getirildi.
12 Eylül askeri darbesinden
Daha sonra da Genel Başkanvekilliğine sonra tutuklandı ve 4 yıl tutuklu kaldı.
getirildi. Halen Genel-İş Genel Başkanı 1984-91 yıllan arasında serbest çalışıp
olan Önal, 1987 yılından sonra SHP SHP'de politika yaptı.
milletvekili olarak MecKs'e gifdi. Önal SHP kurultay delegesi de olan Bu-
1990 yıhnda da HEP'İ kuranlar arası- dak, 1992 yıhnda yapılan Tekstil Sendi-
nda yer aldı ve bir dönem bu paninin kası Genel Kurulu'nda yeniden Genel
Genel Sekreterliği'ni yapü. " Başkanhğa seçildi. "Ben Marksist sos-
önal, Türk-İş ile DİSK'in birleşmesi yaüst değilim" diyen Rıdvan Budak,
konusunda "Bu en son düşünülmesi ge- "sol demokrat" olduğunu söylüyor. An-
reken iş" diyor. Sendikal anlayışlannın cak DİSK'in mücadele ilkeleri içinde
ve kulvarlannın farkh olduğunu vurgu- yer alan "Sosyalizm için mücadele etme"
layan Önal, birleşmenin olabilmesi için ilkesinin Genel Kurul da delegelerce ka-
Türk-İş'in "bağimsızlık konusundaki bul edilmesi halinde onun için de müca-
düşüncesini ve sendikalann politika ile dele edeceğıni belirtiyor.
BubkSoldemokrat
13 ŞUBAT 1967'DEN 4 AĞUSTOS 1994'E DİSKİN DÜNÜ BUGÜNÜ
işçi sınıûtarilıiııedamgavurdu
DENtZTEZTEL
Türkiye Devrimci İşçi Sendikalan
Konfederasyonu (DİSK), Türk-tş içinden
doğan, büyüyen ve Türkiye işçi smıfı tari-
hine damgasını vuran bir örgüt. Türk-İş'-
in özellikle 1965 yıhndaki seçimlerden
sonra "kara Avnıpası" tipi sendikacıhk
anlayıştndan uzaklaşması, konfederasyon
içındeki tartışmalan yoğunlaşurdı.
Suuflar arası uzlaşmaa "Amerikan tipi"
sendikaahk görüşünü benimseyen Türk-
İş'in 1966 yıhndaki genel kurulunda "par-
tÛer üstü politika" izleme karan alması,
sert eleşürilere neden oldu.
Kristal-İş Sendikası'nın aynı yıl İstan-
bul Paşabahçe Şişe-Cam Fabrikası'nda
başlaUığı grev, görüş aynhklannın netleş-
mesine neden oldu. Konfederasyon üyesi
Petrol-İş, Lastik-İş, Maden-İş ve Basın-İş
sendikalan grevi desteklerken konfede-
rasyon greve son verilmesine karar verdi
ve "işverenk uzlaşılmasına" karşı
çıktıklan için de sendikalar, icra kurulu
karanna uymadıklan gerekçesiyle Türk-
İş'ten çıkanldılar. Bunun üzerine sendika-
lar 15 Temmuz 1966'da Sendikalar Arası
Dayanışma Anlaşması'm oluşturdular.
12 Şubat 1%7 günü Maden:îş, Lastik-
İş, Basın-tş sendikalan Türk-İş'ten ayn-
lma karan verdiler. Ve aralanna Gıda-İş
ile Türk Maden-İş sendikalannı da alarak
13 Şubat 1967 yıhnda DİSK'i kurdular.
tstanbul Valiliği'ne DİSK'in kuruluş
dilekçesi Kemal Türkler, Rıza Kuas, Meh-
met Alpdûndar, Kemal Nebioğlu ve tbra-
him Gfizeke imzasıyla verildi. Genel Baş-
kanhğı'ru Kemal Türkler'in yaptığı
DÎSK'in kurulmasıyla birlikte Türkiye
işçi sınıfma mücadeleci bir ruh geldi.
15-16 Haziran 1970, DİSK için bir dö-
nemeç oldu. Sendikal yasalarda DİŞK'te
örgütlenmeyi engeUeyecek yasal değişikli-
ğin öngörüîmesi üzerine başlayan eylem-
ler. Türkiye işçi sınıfı tarihinde ilk kez kit-
lesel olarak gerçekleşti. 1974 yılından son-
ra DİSK. işçilerin tek sendikal "umudu"
idi ve işçi sınıfı içinde direnişin, kavgamn"
adı olmuştu. 1975"te 'Demokratik Hak ve
Özgürlükler Mitingleri" düzenleyen
DİSK. 1976 yıhn da 1 Mayıs İşçi Bay-
ramı'nı ilk kez kitlesel olarak kuüadı. 1976
yıhnda Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin
yasa tasansına karşı çıkan DİSK, "genel
yas" eylemi yaptı ve "siyasi içerikli" bir
genel grev gerçekleştirdi. Bu dönemde
DİSK ilkeleri "Demokratik Sıraf ve Kitfc
Sendikacdığı" başlığı altında yeniden tanı-
mlandı ve hükümetten
ll
istemler" paketi
oluşturuldu. "Snuf sendikacıhğr an-
la>ışıyla çalışan DİSK, örgütlenme ilkele-
ri olarak "sendikal birlik, gerçekçilik. ta-
banın söz ve karar sahibi ohnası"nı benım-
siyordu. Temel mücadele ilkelerişöyleydi:
"DİSK, işçi sınıfutın birliği için, ulusal
bağımstzlık için, demokrasi için, emper-
yalizme \e faşizme karşı, banş için >e sos-
yalizm için mücadele wkr."
TEV'den 35 gence yuıtdışı bursu
İstanbul Haber Servisi - Bu-
güne kadar 410 Türk gencine
yurtdışında yüksek lisans burs-
lan sağlayan Türk Eğitim Vakfı
(TEV), bu yıl da çeşitli üniversite-
lerden mezun ohnuş 35 genci
yurtdışına göndereceğini açı-
kladı.
Dün Divan Oteli'nde bursiyer-
lerin tanıtımı amacıyla düzenle-
nen basm toplantısına vakfın yö-
netim kurulu üyelerinin yaru sıra
mütevelh heyeti başkanı Vehbi
Koç da katıldı. Toplanuda konu-
şan TEV Yönetim Kurulu Baş-
kanı Aydın Bolak, bugüne kadar
410 öğrenciye yurtdışında yük-
sek lisans bursu sağladıklannı,
bu yıl burs ahnaya hak kazanan
öğrencilerin her birine öğre-
nimlerinin sonuna kadar 60 bin
dolar (1 milyar 800 milyon TL)
ödeneceğini söyledi.
Bolak. vakfın bu yıl verdiği
burslarda İngiliz hükümeti ve Ja-
pon Üniversitesi'nin de katkılan
bulunduğunu, bu sayede İngjlte-
re'de 20, Japonya'da ise 1 bursi-
yerin masraflannın müşterek
burslar sayesinde karşılanacağıru
belinti.
Bolak, 35 bursiyerin TEV ta-
rafından yüksek öğrenim ve
yabancı dil başan düzeyleri,
mülakat sonuçlan ve gelir du-
rumlanna göre değerlendirile-
rek seçildiğini belirtti. Mütevel-
li Heyeti Başkanı Vehbi Koç
ise toplantı sonunda bursiyer-
lere önsözünde "Benim anaya-
sam şudun Devletim ve ülkem
var oldukça ben de vanm. Kur-
duğum müesseselerin ve kendi
varlığımın, memleketimin var-
Iığı ile de>am edeceğine inana-
rak hareket ettim" şeklinde
kendi sözlerinin yer aldığı kita-
bını hedive etti.
ARAYIŞ
TOKTAMS ATEŞ
Ahngan Arkadaşter...
Geçenlerde Babalannın Çiftliği' diye bir yazı yazmış
ve o zamanki Kültür Bakanı Sayın Flkri Sağlar ile bizim
üniversitedeki bazı arkadaştann 'kamu taşınmazlanna'
sahip çıkma biçimlerini eleştirmiştim.
ilktepki üniversite içindeki kimi arkadaşlarımdan gel-
di. "Yazma böyle şeyler" dediler. "Daha önce de söyle-
dik, tam biz beşon oda için adamları ikna ediyoruz, sen
böyle bir şeyler yazıyorsun. O zaman da kızıyor ve vaz-
geçiyorlar." Doğrudur. Bülbülün çilesi tatlı dilinden olur-
muş. Ama işin kötüsü odalarında iç içe oturan genç ar-
kadaşlar bana kötü gözte bakmaya başladılar gibime
geliyor. "Hoca tekerimize taş koyuyor" diye düşünüyor-
lar galiba...
Aynı gün Sayın Sağlar'ın tepkisi de gecikmedi. Daha
önce de benzer bir 'muhabbetimiz' olmuştu. Yıldız Üni-
versitesi Agavat Dairesi ile ilgili olarak yazdıklarımın
yanlış bilgilere dayandığını ileri sürerek "Bir de bana
sormahydınız" dedi. Bu sefer çok kızmıştı.
Aslında 'hoca' sıfat ve niteliğim olsa bile, benim devlet
anlayışım ve terbiyem, -her kim olursa olsun- bir sayın
bakana telefon ederek "Bu işin aslı-astarı nedir?" gibi-
sinden sorgu-sual eylememe engeldir. Bu 'üslup' mem-
leketimizde 12 Eylül sonrasında egemen olmaya başla-
dı. Ben gördüğümü, duyduğumu, düşündüğümü yaza-
rım. Eğer yanlışlık yapmışsam hiç gocunmadan düzelti-
rim ve gerekirse özür de dilerim. Ama bunda 'celallene-
cek' bir şey de yoktur.
Bunları Sayın Sağlar'a aktarmaya çalıştım. Ama o,
dinlemekten çok konuşmayı yeğledi. Ne diyelim, sağlık
olsun.
Oerken Kültür Bakanlığı Basm ve Halkla ilişkiler Mü-
şavirliği'nden bir telefon geldi. Meğer Fikri Sağlar'ın
basm danışmanı, Basisen'den uzun yıllardan beri tanı-
dığım arkadaşım Muzaffermiş.
Biraz hoş-beş yaptık, eskilerden söz ettik. Sonunda bu
olayla ilgili olarak kendi açiktamalarmi fakslayacağını
söyledi. Muzatier'e konuyu yeniden ele alacağıma söz
verdim.
Gerek Sayın Sağlar'la olan konuşmamızda ve gerek-
se bana gönderilen belgelerde, yanlış aktardığım ileri
sürülen hususlar şunlar
a) Agavat Dairesi Kültür Bakanlığı taratından Devlet
Konservatuvarı'na 'devredilmemiş', sadece 'tahsis edil-
mişti.' Bu bakımdan bir başka kurumla 'takas edilmesi'
mümkün değildir.
b) Bakanın silahlı adamlar alarak burayı tahliye etme-
si söz konusu değildir. Bu iş Beşiktaş Kaymakamfnın
nezaretindeki görevlilerce yapılmıştır. Bakan o gün baş-
ka bir nedenle İstanbul'da olduğundan ve oradan geç-
mekte olduğundan, rastlantı eseri 'uğramıştır.' iddia
edildiği ve gazetelerin de yazdığı gibi, birtakım ileri-geri
ifadeler kullamlmamıştır.
Üçüncü bir nokta daha var ki, bunu biraz aşağıda ele
alacağım. Şimdi ilk iki nokta üzerinde biraz durmak isti-
yorum. Tahsis, devir, takas vb. gibi kavramlar benim
açımdan çok önemli değil. Eğer bir 'kamu hizmeti' var-
sa, bu sorunlar aşılmalıydı. Silahlı adamlar vb. gibi ifa-
deler de benim yazımdayoktu. Bu bakımdan beni bağla-
maz. Şimdi gelelim üçüncü noktaya. Yani yukandaki bi-
çim içinde düşündüğümüz zaman 'c' şıkkına.
c) Sayın Bakan değişik yerlere gönderilen açıklarna-
sında şöyle diyor: "Üniversitenin bu mekana gereksini-
mi olabilir. Bu gereksinim bir bilim kurumuna yaraşırbir
biçimde, uygarca iletişim kurularak dile getirilmiş ol-
saydı, bu isteme elbette Kültür Bakanlığı duyarsız kal-
mazdı..."
Benim yazımda asıl 'takıldığım' nokta buydu. Eğer Sa-
yın Rektör bu talebini başka bir biçimde dile getirmiş ol-
saydı, muhtemelen sorun çözümlenecekti. Eğer Turgut
Uzel bu binayı 'nasıl olsa ben kullanıyorum' düşüncesi
içinde 'kendi malı'sanıyorsa, elbette onu da eleştirir ve
kınarım. Talebini uygun bir biçimde dile getirmeli ve sa-
vunmalıydı. Fakat bu yapılmadığı için öğrencileri ceza-
landırmak ne demek? Zaten Sayın Bakanı çok kızdıran
yazımda da aynen şöyle diyordum: "Öğrenimle ilgili
böyie bir konuda gereksiz 'inatlaşmalara' ve duy-
gusallığa' ne gerek var?"
Kimileri eleştirilmekten hiç hoşlanmıyorlar. 'Kişisel'
bir düşmanlığa bağlıyorlar. Ben Sayın Sağlar'a neden
düşman olayım? Başarılı bir bakan olduğunu ve Kültür
Bakanlığı'nın kemikleşmiş bürokrasisine rağmen çok
iyi şeyler yaptığını düşünüyorum. Ve bunu zaman za-
man dile de getirdim. Ama eleştirilecek önemli bir şey-
ler görürsem, elbette eleştiririm. Siyasal yaşamda yer
tutmaya çalışan ve buna uygun özellikleri olan genç bir
siyasetçinin; eleştirilere kızmaması, değerlendirmesi
gerekir.
Defalarca yazdım. Kişilerle işim yok benim. Zaten bir
avuç kaldık. Kimseyi 'rıarcama' lüksümüz de yok. Ama
bu kadar alıngan olmaya da hakkımız yok. Benim soru-
num 7/ke/er/e', benim derdim zihniyetle.' ötesi 'laf-ü
güzaf'ür... *
lslami Hareket şeriatçılarıkarıştırdı
İZMIR (Cumhuriyet Ege BU- ^ İslami Hareket örgütü üyesi Sevgi Engin,
rosuHOyaşındakızçoçuğuC. •• ı - - i • i A I U-
z.-yi kaçınp aiiesinden ndye is- can guvenlıgı gerekçesıyle Alaşehir
teyen ve düzenlenen operas- Cezaevi'ne sevkedildi. Engin'e yönelik
yonda yakalanan lslami Hare- , , i i i L J I 111
ket örgütü üyesi Sevgi Engin'in naber ve yorumlar Islamcı basında karşılıklı
güvenhği"gerekçesiyle sUÇİamalar dÖnÜŞtÜ."can
Alaşehir Cezaevi'ne sevk
edildiği öğrenildi. Naklin. Engin'in istemi
olmadan izmir Cumhuriyet BaşsavcılığT-
nca yapıldığı bildirildi.
Bu arada Engin'e yönelik haberler ve yo-
rumlar. Beklenen Vakit ile Zaman gazete-
leri ve yazarlan arasında karşıhklı suçla-
malara dönüştü. İşadamı Lucien Acars'ın
baldızı Matilde de Zondonati'nin 10 yaşı-
ndaki kın C.Z.'yi geçen mayıs ayında İcaçı-
ran İslami Hareket üyesi 5 kişi, 200 bin
mark fidye istemişlerdi. Parayı aldıktan
sonra C Z.'yi serbest bırakanlar, daha son-
ra lüks bir villa olarak hazırladıklan Bor-
nova'daki örgüt evinde yakalanmışlardı.
Evde yapılan aramalarda çeşitli marka si-
lah. bomba malzemeleri, MİT kimlikleri,
uzun namlulu silahlar, jzmirli işadam-
lannın listesi ve Bahriye Ücpk cinayetinde
kullanılan bombalı kitabın bir benzeri ele
geçirilmişti. sanların, zaümlerin oyununa gelmelerini an-
Izmir Emniyet Müdürlüğü'ndeki sor- lamıyorum" diye yazıldı. Yine Sevgi En-
gulamada, sahte isim veren sanıklardan gin'e sahip çıkan Vakit gazetesinde Yılmaz
derilmişti. Beklenen Vakit gazetesinde yer
alan bir haberde, sanıklardan İzmir'in ör-
güt sorumlusu olduğu bildirilen Sait En-
gin'in kansı Sevgi Engin'in. Aleşehir Ceza-
evi'nde olduğu anlaşıldı. Gazetenin birinci
sayfasından "Erkan Elçin" imzasıyla >a-
yımlanan "Sevgi Bacı'dan haber var"
başhklı haberde. Birim Yayme\i sahibi
Hüseyin Okçu'nun "önüne çekilen serler-
den, büyük güçlüklerden ve büyük mücade-
lelerden sonra Sevgi Engin'le, Alaşehir E
Tipi Cezaevi'nde göriiştüğü" duyuruldu.
Zaman-Vakit çekişmesi
Haberde aynca, isim verilmeden Zaman
ve yazan Fehmi Koru suçlanarak Engin'in
agzından "Zalimin zübnünü tabii karşdı-
yorum, ama Müslümanolarak bildiğimiz in-
Ahmet Şat ile Abdülselam Durmaz'ın ger-
çek kimlikleri bile ortaya çıkanlamamıştı.
Şat ile Durmaz'ın gerçek kimlikleri, DGM
sorgulamasında anlaşılmıştı. Sorgulama
sonucu Sevgi Engin, Ahmet Şat, Abdül-
selam Durmaz, Şevket Baytap, Mahmut
Uyan tutuklanarak Buca Cezaevi'ne gön-
g p g
Yalçıner imzasıyla "Sevgi Engin Bacnnız
Zaman'ın iftirasından dolayı yaralıdır. Ak-
lanmak istiyor" dendi. Yılmaz Yalçıner 30.
7.1994 tarihli gazetesinde de bu kez Zaman
gazetcsini. Sevgi Engin konusunda "utanç
verici iftirayı yayarak alet olmakla" suç-
ladı. Aynı yazıda Yalçıner. Fehmi Koru ve
Tamer Korkmaz'ı "bir iftiramn
dal budak salmasma çanak tu-
tanlar"diye nitelendirdi.
Zaman gazetesi ise yakala-
nan 5 sanığın örgüt evinde por-
no kasetler ve prezervaüfjer ele
gecirildiğini belirterek "lslami
örgüt diyenler utansuT başlığını
kullanmıştı. Fehmi Koru da benzer bir
yaklaşımla yazüannda, sanıklann suçüstü
yakalandıklannı. ancak İslami Hareket
üyesi olmadıklannı. kasıtlı olarak bu örgüt
adıyla nitelendirilerek "geniş kitlelerin töh-
met altına ahndtğı"nı savunmuştu. Bu ara-
da Sevgi Engin'in talebi olmamasma
karşın İzmir Cumhuriyet BaşsavcılığYnın
istemi üzerine Alaşehir Cezaevi'ne gönde-
rildiği anlaşıldı. İzmir Cumhuriyet
Savcılığı. Adalet Bakanhğı'na yaptığı baş-
vuruda Engin'in Buca Cezaevi'nde "can
güvenliğTnin olmadığını savunarak nakli-
ni istedi. Adalet Bakanlığj'ndan gelen onay
üzerine Buca Cezaevi'nde 5 gün kalan Sev-
gi Engin, Alaşehir Cezaevi'ne nakledildi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Meuh
Tan, Engin'in Buca Cezaevi'nden başka
bir cezaevine nakil talebinin olmadığını be-
lirterek "Cezaevi'nde siyasi suçlardan tu-
tuklu bulunanlar, ayrı koğuşlara konulur.
Kadınlar için 2 koğuş \ar. Bu koğuşlaruı iki-
sinde de değişik siyasetten tutuklular var.
Tek kişi için veni koğuş açmak mümkün ol-
madığından Sevgi Engin'in, can güvenliği
açtsından başka cezaevine nakledümesini
Adalet Bakanlığı'ndan istedik. Adalet Ba-
kanlığı'ndan gelen cevaba göre Alaşehir Ce-
zaevi'ne nakledildi" dedi.