Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 AĞUSTOS1994 ÇARŞAMBA
HABERLER
aha
yerinin
seçiminde
bile
bir kentin
tarihini ve
uygarlık
değerlerini
çiğnemeyi göze
alan bir proje,
"İstanbuTun
bağnna
saplanan
hançerlere" bir
yenisini
ekleyecektir.
27 Mart 1994 yerel seçimlerinden sonra yobazlann ilk "Taksim Çıkarması" 12 Nisan 1993*te yaşandı. Bosna-Hersek katliamuu protesto eden şeri-
atçılara karşı Cumhuriyet Anıtı'nın "polis kordomı*' altında korunması, '94 Türkiyesi'nin belki de en çarpıcı görüntüsüydü.
Projedeki yer seçimi Osmanlı kültürüne de ters düşüyor...
Taksim'euygarlıkyakışır-7-
Taksim Camisi Vakfı ile Vakıflar Genel
Mûdürlüğü arasında 1992 yıh sonunda imzala-
nan protokol, Danıştay karanna karşın cami
projesinin gerçekleşmesinde Vakıflar'ın tüm
olanaklannı seferber etmesini öngörüyordu.
Bu protokol ışığında belediyeye imar planı de-
gjşiklıği için yapılan başvurunun yanı sıra proje
alanındaki mülkiyet sahiplerinden Zıraat Ban-
kası'na da baskı yapılmaya başlandı.
Bölge Müdürü Nedim İbrahim Hakktoğlu -
nun 30 Aralık 1992 larihinde Ziraat Bankası
Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği yazıda ise,
imar planı değişiİdiği için "Belediye nezdinde gi-
rişimlere başlandığını", bu nedenle cami projesi
gerçekleşmedıği için Ziraat Bankası'nca açılan
"parsellerin geri alınması" davasından "sarfına-
zar edihnesT talep edildi.
Ancak, her iki başvuru da 27 Mart 1994 yerel
seçimlerine kadar cami projesi için umut verici
bir gelişmeyle sonuclanmadı. Taksim Maksemi
yanındaki 406 nolu imar adası, Sözen dönemin-
de de "DanışUy'ın 1983 tarihli karanna" uygun
olarak. imar planında yine "otopark aJanı" ola-
rak kaldı.
Bu nedenle Ziraat Bankası'nın arsalan için
1980 yılındaki saüş sözleşmesinde belirlenen
"cami ve çarşı projesinin 10 yıl içinde gerçekkş-
mesi" koşulu da yine sağlanamadı. Aradan ge-
çen 14 yüa karşın daha ruhsat bile alınamamış,
böylece bankanın aym sözleşmedeki "beUenti-
sp* olan "çarşı bölümünde bir şube binası" özle-
mi de yine "yeni bir yerel yönetim dönemine" er-
telenmiştir...
İKarama kurulunda kararsızlık...
Taksim'e cami projesi için Vakıflar Genel
Müdûrlüğü ile Taksim Camisi Vakfı arasında
kurulan "gücbirüği", belediyeyi ve hatta Ziraat
Bankası'm "ikna için" yeterîi olamazken, İstan-
bul 1 Numaralı KûJtûr ve Tabiat Variıklannı Ko-
ruma Kunılu'nun 20.10.1993 tarihinde aldığı
5026 sayılı karar, bu sürecin en ilginç ve "taröş-
malı" belgelerinden birisini oluşturuyor.
Koruma Kunılu'nun tarihi Taksim Makse-
mi'ne bitişik konumdaki bu alanda "cami pro-
jesüıi açık olarak reddetmediği" karan, Vakıflar
Bölge Mûdürlüğü"nün 22 Eylûl 1993 günlü baş-
vurusu ile tstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin
12 Ekim 1993 günlü yaalan "birlikte" değerlen-
dirilerek ahnıyor.
Alünda "Belediye Temsücişi Kurul ÜyesT
olarak o dönemin Büyükşehir İmar Daire Baş-
kanı Mehmet Yüdız ile Beyoğlu Belediyesi tem-
silcisi Hıdır Kaygı'nın da imzalan bulunan Ko-
ruma Kurulu karannda, Anıtlar Yüksek Kunı-
lu'nun 1977'de bu proje için "sakınca görmedi-
ği
rı
belirüldikten sonra, "1981'deki otopark
amaclı imar planı tadüatmdan" sadece bir "bügi
olarak" söz edılıyor.
Ayru imar planı tadilaünın 1983 yılında Da-
mştay'ca da onaylanmış olduğunun ise "vurgu-
lanmadığı" kararda, cami ve çarşı projesi lalebı
için şu değerlendirme yapılıyor:
"406 ada, 1 parselde korunması gerekli mak-
semin bulumnası nedeniyle öncelikle maksemin
sualü bağlantı kanallarının araştınlarak ortaya
çıkacak buluntulann rökvesinin hazırlanmasına
ve Ogfli kuruluşlar arasında mülkiyet açsından
aniaşma sağlanarak. söz konusu yere ait tek bir
proje ile birUkte kurulumuza getirUmesine..."
Aslında, imar ve koruma hukuku uzmanlan-
na göre, Koruma Kunılu'nun imar plarundaki
otopark karannı ve Danıştay'ın da aynı doğrul-
tudaki kararlannı dikkate almadan, bu alana
cami ve çarşı yapmak isteyen Vakıflar tdaresi'-
nden belli koşullarda bile olsa "proje istemesi",
yasal açıdan önemli sakıncalar içeriyor.
Çünkü her türlü projenin, "yürürlükteki imar
planı koşuüarına göre" düzenlenmesi, eğer fark-
h amaçlı bir projeye olumlu bakılacaksa o za-
man da öncelikle yine imarplanını değiştirmeye
dönük karar alınması gerekiyor. Oysa kurul,
bunu önermeden cami projesi istiyor.
Aynca, yine kurulun öne sürdüğü koşular
arasmdaki "tarihi su bağlanülarınm" ortaya çı-
Taksûn'deki Cumhuriyet Anıü. salt Kurtuluş Savaşı'nın değil, banşa, özgüriüğe ve demokrasiye
rjağhuğın da en göçKi kentsei amgea oWu. Şimdi bu simgeye "şeriatçı bir rakip" getirihnek isteniyor.
kartılması durumunda da bu parsellerde artık
"otopark bile yapılamayacağı" yine konımacı
çevrelerin ortak görüşü.
Çünkü tarihi Taksim Maksemi'nin, İstan-
bul'daki 18. yüzyıl "şehircüik kültürünü" yansı-
tan bir "su mimarisi kompleksi" nıteliğiyle, salt
yerüstündeki yapılanyla değil, "tüm sistemiyle"
bir "açık müze" şeklinde korunup. gelecek ku-
şaklara iletilebilecek "tek örnek" olarak saklan-
ması gerekiyor. Bu nedenle kurulun salt "röle-
veyle" yetinmesi de duyarlı çevrelerin haklı eleş-
tirileriyle karşılanıyor...
I...Ve27Mapt1994umudu
Bütün bu gelişmelerden sonra, 27 Mart 1994
seçimlerinde Istanbul Büyükşehir Belediyesi ile
Beyoğlu Belediyesi'nin Refah Partili yöneticile-
re geçmesi, Taksim'e cami projesinin gerçekleş-
mesi için yeni ve çok daha güçlü bir "umut kapı-
suım"da ardına kadar açılmasına neden oldu.
Seçimleri izleyen daha ilk haftalardaki söy-
lemlerde yerini almaya başlayan Taksim'e cami
"müjdelen", Beyoğlu Belediyesi Meclisi'ndeki
21.6.1994 tarihli toplanüda "meclis karanna"
dönüştü. Refahb üyelerin yanı sıra ANAP'lı
üyelerin de "ittifakla" katıldıklan Belediye
Meclis Karan, Taksim Maksemi yanındaki 406
nolu imar adasmdaki "otopark" yazılı imar pla-
nı koşulunun değiştirilerek, ayru yere cami. çar-
şı ve otoparktan oluşan bir Taksim Camisi Kül-
tiyesi'nin yapılmasını Büyükşehir Belediyesi'ne
öneriyordu. Böylece 1981'den bu yana, yak-
laşık 13 yıldır "almamayan" bir meclis karan,
sonunda Beyoğlu Belediyesi'nden çıkmış ve
"onay için" anakent belediyesine de sunulmuş-
tu. Bu araştırmanın yayına hazırlandığı günler-
de, Taksim'e cami projesine olanak sağlayacak
imar planı değişikliğj konusu henüz Büyükşehir
Belediyesi Meclis gündemine alınmamıştı. Bu-
na karşın BaşkanRecepTayyipErdoğan'm"Ca-
miye ruhsat vereceğiz ve temelini de Cumhurbaş-
kanı Süleyman Demirel atacak" şeklindeki açı-
klaması, hemen tüm gazetelerin ve Radyo-TV
haberlerinin önemli konulanndan" biri olarak
kamuoyuna duyurulmuştu.
Bakalım, Taksim'deki tarihi maksem binası-
nın bulunduğu imar adası, 1983 yılındaki Da-
nıştay karan doğrultusunda mı; yoksa 1994
yıundaki Beyoğlu Belediye Meclisi karan doğ-
rultusunda mı düzenlenecek?
Bu sorunun yanıtı. Türkiye'nin "hukuk devle-
ti" niteliğini de gösterecek.
İSoııuç:
Taksim'e cami projesinin özellikle 1970'ler-
den bu yana yaşadığı "serüveni" belgelemeye
çalıştığımız bu araştırmada, bu projeye bağlı
olarak açığa çıkan "gerçekfcr''' şö>le özetlenebi-
ür:
1- Projenin Anıtlar Kurulu gündemine "flk"
gelişinin. MC iktidan dönemindeki "kanlı 1
Mayıs" olaylanndan 12 gün sonra, 13 Mayıs
1977 tarihli bir genel müdürlük yazısıyla ger-
çekleşmesi dikkate değer. Bilindiği gibi 1977
katliamından sonra ülkedeki hemen tüm de-
mokrat çevrelerce "1 Mayıs, Özgûrlük ve De-
mokrasi Meydanı" olarak adlandınlan Taksim
Meydanı, cami projesi girişiminin yanı sıra ileri-
d güçlerin toplantı ve miting taleplerine de "sü-
resiz" kapatılmıştı.
2- İmar ve İskân Bakanlığj'nın, yine MC dö-
neminde ve Anıtlar Yüksek Kunılu'nun 1977*-
deki karanna dayanarak, imar planını "eami
yeri" olarak değiştirip. "re'sen" onaylaması. bu
projeye 12 Eylül 1980 öncesindeki Demirel Hü-
kûmeti'nin desteğini gösteriyor. Yine Demirel'-
in başbakanlığı döneminde ve 12 Eylül'e birkaç
ay kala. proje alanındaki Ziraat Bankası'na ait
arsalann da cami alanına katılması yönündeki
Bakanlar Kurulu kararı, aynı desteğın bir başka
belgesini oluşturuyor.
3- imar Planı'nın yeniden "otopark" haline
dönüşmesi, 12 Eylül döneminin "atanmş" be-
lediyesince ve aym dönemin İmar ve İskân Ba-
kanlığYnca 1981'de gerçekleşiyor. Vakıflann
bu plan değışikliğine karşı açtıklan dava ise Da-
ntşta> 6. Dairesi nde geri tepiyor ve yüksek yar-
gı, bılirkışi raporlanna da dayanarak "otopark
kararım" 1983 yılında hukuken de tesciUemiş
oluyor.
4- 1984-1989 yıllanndaki Dalan döneminde
önce yeşil ışık yakılan cami projesi, daha sonra
1987-88 yıllanndaki Taksim Meydanı Kentsei
Tasanm Projesi yanşmasına takılıyor. Yanş-
manın hem içeriğinde. hem de sonuçlanmasın-
da camiye yer verilmemesi. Dalan'h yıllann da
ruhsat alınamadan geçmesine neden oluyor.
5-1989-1994 arasındaki Sözen döneminde ise
umutlan iyice kınlan Taksim Camisi girişimci-
len. 1992 yılında özel bir vakıf kurarak çok sayı-
da ünlü işadamı ve politikaadan oluşan bir
"baskı grubu" yaratıyorlar. Ne var ki bu örgüt-
lenme de sonuç getirmiyor ve Taksim Maksemi
bıtışığindeki proje alanı. 27 Mart 1994 yerel se-
çimlerine dek "otopark sahası" olarak kalıyor.
6- Bu arada İstanbul 1 Nolu Koruma Ku-
rulu'nun 1993"te aldığı ve cami projesini "red-
detmediği" karanyla, Beyoğlu Belediye Mec-
lisi'nin Refahlı ve ANAP'lı üyelerin ittifakı içer-
sinde aldığı 21.6.1994 tarihli imar planı değişik-
liğj karan ve Anakent Meclisfnde de bu kez
ANAP ve DYP'li üyelerin kaühmıyla alınan
22.7.1994 tarihli "onay" karan Danıştay'ın
1983 yılındaki karanna ve bu karara ışık tutan
bilirkişi raporlanna ters düşüyor. Bu nedenle
Taksim'e cami projesi, önümüzdeki günlerde
önemli bir "hpkuksal tartışmaya"da yol açabi-
lecek bir nitelik taşıyor...
Bütün bunlann yanı sıra, yine Taksim'e cami
projesinin diğer bir önemü özelliği de hiç kuş-
kusuz aym anda bir "rant projesi" olduğudur.
Gerek Vakıflar İdaresi. gerekse Taksim Ca-
misi Vakfı. 1977'den bu yana süren girişimle-
rinde hep bir "Cami ve çarşı külliyesi" projesini
gündeme getiriyorlar. Bu vönde hazırlanan mi-
mari tasanmlann tümü de yine "çarşılı cami"
şeklinde projelendirilmiş durumda.
Bu fikrin kökeninde. elbette ki Taksim'in
önemli bir "ticari potansiyele" sahip olması ve
"caminin sayesinde" ruhsat alınabilecek bir çar-
şıdan oldukça yüksek rantın elde edilebileceği
gerçeği yatıyor. Yani İslami çevrelere hem "din-
sel ve ideolojjk bir hizmet". hem de cıddi bir "fi-
nans kaynağı" yaratılması hedefleniyor.
Projenin bu içeriği, özellikle vakıflara ait ol-
mayan. ancak cami alanına katılması gereken
parsellerle ılgılı "pazarlıklarm yajHİmasıiKİa"da
büyük önem taşıyor. Örneğin Ziraat Bankası'-
nın proje alanındaki parsellerine. "şube binası
vermek" koşuluyla sahip olunmaya çalışılırken,
belediyeye ait parsel için de Dalan döneminde
yine "çarşıdan pay verilerek" çözümler aranı-
yor.
Sonuç olarak. Türkiye'deki şeriatçı kesimler,
Taksimdeki "Zafer Anıtıyla"
1
güçlenen cumhu-
riyet dönemi kimliğini. böylesine "rantiye içe-
rikli" ve her yönüyle "siyasi amaçlar" taşıyan
bir cami projesi ile zedelemek ve tersine çevir-
mek istiyorlar.
Anakent Meclisi'ndeki son karardan sonra
ortaya atılan Lluslararası Proje Yanşmasr
düşüncesi de bu amacı gizleme çabasından baş-
ka birşey değil. Çünkü eğer yanşma açılacaksa
bunun öncelikle caminin "yer seçimi" konu-
sunda en doğru karann verilmesini de içerecek
şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Daha yerinin
seçiminde bile bir kentin tarihini ve uygarlık de-
ğerlerini çiğnemeyn göze alan bir proje, ne
yapılırsa yapılsın sonuçta "İstanbul'un bağnna
saplanan hançerlere" bir yenisini eklemiş ola-
caktır...
Bu nedenle Taksim'e böylesi bir "spekülatif
cami" değil, ancak
4t
taıih ve uygariık" yakışır.
Taksim Camisi projesi ise dünya mimarisine eş-
siz örnekler kazandımuş Osmanlı uygarlığı-
ndaki "İstanbul duyarulığına" bile sahip değil.
Eğer öyle olsaydı kentin en değerli alanına ve
elde kalan son "su mimarisi" zenginliğinin tam
ortasına siyasi beklentiler ve rant için bu denli
ısrarla göz dikilmezdi...
BİTTİ
Güneş Gürseler, Anadolu
Hareketi'nin amaçlannı anlattı:
Birkşmezsek
seçmen,solıı
tasfiyeedecek• Türkiye'deki kitle partilerinin, çıkar
farklılıklanyla bölünmelere uğrayarak halktan
uzaklaştığını söyleyen eski SHPTekirdağ
Milletvekili Güneş Gürseler, ""Seçrnenin kitlesel
desteğini yitiriyoruz. İsmine, kimliğine,
ideolojisine, örgütüne güvenen bir parti
oluşturmak zorundayız" dedi.
IŞIKKANSU
ANKARA - Solda birlik için
oluşturulan "Anadolu Hareke-
ti"nde yer alan, eski SHP Te-
kirdağ Milletvekili Güneş Gür-
seler, Türkiye'de kitle partileri-
nin. çıkar farklılıklanyla bö-
lünmelere uğrayarak halktan
uzaklaştığını, seçrnenin kitlesel
desteğini yitirdiğini belirtü.
İsmine, kimliğine, ideolojisine.
örgütüne güvenen bir parti
oluşturmak zorunluluğuna de-
ğinen Gürseler, bunun solda
bir dördüncü parti olmaması
gerektiğini ifade etti. Gürseler,
Anadolu'nun ayakta olduğu-
nu, önüne çıkan ilk sağlam
yapıyı değerlendireceğini ak-
tardı ve "Şu andaki partilerle
olmaz diyerek kenara çekilir-
sek sosyal demokrat ve demok-
ratik solcuları, Türk seçmeni.
siyasi hayattan tasfiye edecek"
dedi.
Gürseler, Cumhuriyet'in
sorulannı yanıtlarken Anado-
lu Hareketi'nin, bütün koşul-
lann, sosyal demokratlann do-
ğal tabanını genişletirken seç-
menin sosyal demokrat parti-
lere desteğinin giderek azal-
masının önüne geçme arayışıy-
la ortaya çıktığıru söyledi.
Solda temiz' birlik
Sosyal demokrat ve de-
mokratik sol 3 partinin yapı-
lanndaki bozukluklardan,
eksikliklerden endışesi olan
vatandaşlann. üç hastalıkh
yapının bir araya gelmesinin
sağlıklı bir sonuç vermeyeceği-
ni düşündüklerine dikkat çe-
ken Gürseler, şöyle konuşıu:
"Bizim dûşüncemiz, üç ayn
partiyi, bütün eksiklikleri.
hastalıklan ile bir araya getir-
mek değil, temizlenmiş şekliyle
bütünleştirmek. Bu \apılırken.
üç parti de eksikliklerinden.
belki bir anlamda fazlalıklan-
ndan annarak yeni. çağdaş bir
yapılanma\la toparlanacaktır.
Bugün Türkiye'de. kitle partile-
ri, dünyanın geçirmekte olduğu
hızlı değişün karşısında eski
güçlerini yitiriyorlar. Çünkü
sağda ve solda. kitle partileri-
nin, tabanın hı/la değişimi so-
nunda çıkar farklılıklanyla bö-
lünmetere uğraması. halktan
uzaklaşmasını, seçmenin kitle-
sel desteğini kaybetmesini orta-
ya çıkarıyor. Bu desteğini kay-
beden kitle partileri, sadece çı-
karlaruu düşünen bir politikacı
snufının menfaat aracı olarak
görülmeye başlanıyor toplum-
da: Tabanda desteğini yitirnüş,
tabanından uzaklaşmış bir siya-
si parti. Ama yine polİtikacdar
orada ve o politikacılar, bir kısı-
rdöngü içinde."
'Partili kimliği unutuldu'
Sağda ve solda parulerin,
kendi kimliklerini gizleyip ya-
şadıklan sıkıntılan unuttura-
cak, arkalanna saklanabile-
cekleri, başka alanlarda ba-
şanlan nedeniyle toplumda bi-
linen insanlan lider seçtiklerini
ve yerel seçimlerde aday yaptı-
klannı ifade eden Gürseler,
"Partili kimliği, parti içinde de-
neyim, emek hep unutuldu**
dedi. Gürseler, ismine, kimliği-
ne, ideolojisine, örgütüne gü-
venen bir parti oluşturmanın
zorunlu olduğunu söyledi.
Tasfiye olacağız
Bugünkü kötümser tabloya
bakarak "Bunlarla oünaz"
diyerek kenara çekilmenin an-
lamı olmadığını dile getiren
Gürseler. "Eğer böyle bir dav-
raıuş seçilirse, sosyal demokra-
siyi ve demokratik solu Türk
seçmeni, Türkiye'nin siyasal
hayatından tasfiye edecek.
Onun için, bugünkü yanbşlara,
komikliklere sddırmadan
sağduyusuna inandığımız, işin
gerçek sahibi tabandald sosyal
demokratları, yeniden umut-
landırmak, he>ecanlandırmak
>e kendine güvenir hale getir-
mek zorundayız. Taban, bu işe
sahip çıkarsa bugünkü köhne-
miş ve çürümüş yapüanmayı
aşacaktv" dedi.
Tabanın. artık üç partinin li-
der kadrosundaki. birleşmeyi
istiyor gibi görünerek, ashnda
birİeşmeye engel olan davranı-
şlardan daha yüksek sesle şika-
yet etmeye başladığını aktaran
Gürseler, şöyle devam etti:
"Parlamento, 1980 sonrası-
nda parlamentoru, demokrasi-
nin kurumlaşması için üzerleri-
ne düşeni \apmadı. Sosval de-
mokratlar, 1980 sonrasında te-
mel hedeften hareket ettiler.
SODEP kuruldu. SODEP-HP
birleşmesi sağlandı, SHP
oluşturuldu. Bu birleşme süreci-
ne hiçbir zaman Bülent Ecevit
katılmadı. Sonunda bu süreç,
CHP'nin açılmasıyla tamam-
landı. Fakat, tamamianan sü-
reçte gelinen nokta başarı değil,
başansızlıktır. Sosyal demok-
rat bütünlesmeyi sağlaya-
madık.
Bu başansızlıktan payımız
olduğu gerçeğini kabîıl edip
emekçiden, aydından, sosyal
demokrasiye inanmts insandan,
bütün güzelliklerini ve değerle-
rini ho>ratça kullandığınuz bu
ülkeden ve halkımızdan özür di-
lemeliyiz. Basaramadık, çok
bölündük, çok kavga ettik, çok
üretmedik. çok çalışmadık. Bu
taUo karşısında sorumlulumu-
zu görüp özür dilemeli ve geçmi-
şin hatalanm yapmamak üzere
yeni bir yapuanmayı ortaya
ko)inalıyız."
Hedeflerinin üçlü yapıyı
dörde çıkarmak olmadığını
vurgulayan Gürseler. "Saym
Ecevit'in dediğinin aksine. seç-
men, sandıkta birleştinne gibi
bir kaygıyla hareket etmiyor.
Seçmen, "Eğer siz aklıruzı
başınıza almazsanız, ben sos-
yal demokrasiden desteğimi
çekiyorum. sizle uğraşmayı
bırakıp sizin temsil ettiğiniz
sosyal demokrasiden desteği
çekiyorum' diyor. Şimdiki he-
def, bu üçlü sağlıksız yapıyı
teke indirerek, sağlıklı bir hale
geörmek" diye konuştu.
MHP'likadrolarla ters düştü
BelediyeBaşkanı
Kilis'iterketti
AHMETBARUTÇU
KİLİS - MHP adayı olarak
girdiği 27 Mart seçimlerinde
Kilis Belediye Başkanı seçilen
Dr. Burhan Kerküklü, beledi-
yedeki MHP'li kadrolarla di-
yalog kuramadığjru belirterek
ilçeden aynldı. Eskişehir'e git-
tiği belirlenen Kerküklü, gere-
kirse istifa edip bir daha Kilis'e
dönmeyebileceğini söyledi.
Başkan seçildikten sonra be-
lediyenin fıilen işgal altına alın-
mak istendiğini kaydeden Bur-
han Kerküklü şöyle konuştu:
"Belediye Başkanltğına seçil-
dikten sonra kendi kadromla
bir türlü gerçekçi diyalog kura-
madım. Onlar hep ayn telden
çalıyorlardı. Ben Kerkük
Türk'üyüm. Dış Türkleri Tür-
kiye'de en iyi MHP savunduğu
için bu partiye girdim. Hiçbir
zaman partinin ilkelerine karşı
çıkmadım. Ancak Belediye
Başkanı seçildikten sonra bazı
daire müdürlükleri, bu partinin,
tabiri caizse kurmaylan tara-
fından adeta paylaşddı. Son
olarak zabıta amirimiz bir me-
murunu dövdü. Zabıta amirinin
görevden alınması için talimat
verdim. Bu defa zabıta amiri
bana gekrek kendisinin Kilisli
olduğunu, gitmesi gereken biri
varsa benim gitmem gerektiğini
söyledi. Evimin eşyalaruu da
alarak Kilis'ten aynlıyorum.
Genel Merkez'e giderek Genel
Başkan Alparslan Türkeş'le gö-
rüşeceğim. Olumlu bir yanrt
alamazsam bir daha görevime
dönme) ebilirim. Şu anda İlçe
Başkanımız İsmail Mısırlı gö-
reve vekalet etmektedir.**
Başkan Burhan Kerküklü'-
nün 28 temmuzda Kilis'ten
aynlmasının ardından MHP
Genel Başkanı Alparslan Tür-
keş ile Ankara'da görüştüğü,
Türkeş'in de geçen pazar
günü, MHP Ilçe Başkanı
ismail Mısırlı ile zabıta amiri.
Yusuf Kanb'yı Ankara'ya çağı-
np uyardığı öğrenildi.