Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 AĞUSTOS1994 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Dinvevicdan özgürlüğü
Bize göre 24. maddede bir değişiklik yapılmalıdır. O da
laiklikle bağdaşmayan, din ve eğitim kültürünü zorunlu dersler
arasına koyan 2. fıkranın maddeden çıkanlmasıdır. Laikliği
koruyucu hükümler yürürlükte kalmalıdır.
HALİT ÇELENK Hukukçu
A
anayasa sonınu'
başhklı geçen yazı-
mızda gündemde
olan anayasa deği-
şikliklerinin kimi
yönlerine değin-
mış ve parçalı anayasa değişiklikleri-
nin halkırruzın beklentisine yanıt vere-
meyeceği ve bunun sakıncalan üzerin-
de durmuştuk. (Cumhuriyet 7/7/994)
Bugün de anayasanın 'Din ve vicdan
özgürlüğü" başhklı 24. maddesine iliş-
kin tarüşmalan değerlendirmek isti-
yoruz.
Din ve \icdan özgürlüğü konusu ve
giderek anayasanın 24. maddesi. özel-
like Sıvas olaylanndan sonra şeriatçı-
bk, laiklik, demokratik laik cumhuriyet
tartışmalan biçiminde Türkiye'nin
gündemine yerleşti. Bilindiği gibi
2/7/993 günü Sıvas'ta Madımak Ote-
li'nde 37 yazar, sanatçı, aydın insan,
şeriat yanlısı bir grup ve onun lahrik
ettiği bir kalabahk tarafından yakı-
larak öldürüldü. Bu yabanılca (vahşi-
yane) olay, devletin üst yönetiminin
inanılmaz edilgen tutumuna karşın
kamuoyunda büyük yankılar yaptı,
tepkiler yarattı.
Bu olayın yasama hazırhk çalışma-
lanna yansıması, SHP'nin. Terörle
Mücadele Yasası'run düşünceyi ceza-
landıran 8. maddesine laiklik karşıtı e\-
kmlerin konulmasını tstemesiyie baş-
ladı. Bu isteme göre 8. maddede yer
alan "Devletin ülkesi ve miDetiyle bö-
lünmez bütünlüğünü bozucu propagan-
da" yapanlar yanında laiklik karşıtı
eylemlerde bulunanlar da şiddet yön-
temlerine başvuımalan haHnde ceza-
landınlacaklardı. Anımsanacağı gibi
hükümet ortağı DYP'nin karşı çıkma-
sı ile sözü geçen madde bir sorun hali-
ne gelmiş ve çalışma sonuçsuz kalmış-
ü.
Aradan aylar geçtikten, iktidar ve
muhalefet partileri anayasa değişiklik-
leri konusunda uzun süre suskun kal-
dıktan sonra kimi anayasa maddeleri
üzerinde parçah da olsa değişiklik ça-
lışmalan başladı. Bunlann en önemlisi
anayasanın din ve vicdan özgürlüğü
başhklı 24. maddesi oldu. 24. madde
şöyledir: "Herkes, vicdan, dini inanç ve
kanaat hürriyetine sahiptir.
14. madde hükümJerine aykın olma-
mak koşuluyla ibadet, dini ayin ve tö-
renkr serbesttir.
Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere
kaülmaya, dini inanç ve kanaatlerini
açıklamaya zortanamaz; dini inanç \e
kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve
suçlanamaz.
Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devle-
tin gözetim ve denetimi altında yapdır.
Din kûltürû ve ahlak öğretimi ilk ve or-
taöğretim kurunüarmda okutulan zo-
runlu dersler arasında yer alır. Bunun
dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak
kişflerin kendi isteğine, kûçûkkrin de
kanuni temsiJcisinin talebine bağlıdır.
Kimse, devletin sosyal, ekonomik, si-
yasi ve hukuki temel düzenini ktsmen de
olsa, din kurallanna dayandırma veya
siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz
sağlama amacıyla, her ne suretle olursa
oisun, dini veya din duygularını yahut
dince kutsal sayüan şeyleri istismar
edemez ve kötûye kullanamaz."
Bu maddenin son fıkrası, devletin
sosyal, siyasal ve ekonomik yapısının
din kurallanna dayandınlamayacağı
hükmünü getirmiş ve böylece Tür-
kiye'de teokratik bir devlet kurulması-
ru başka bir deyişle şeriat devleti kurul-
masını yasaklamiştır.
Böyle bir devletin niteligini
anlayabilmek için şeriaü açıklayan şu
satırlan okuyahm:
"Şeriat, AUah'm iradesini gösteren
ve bütûn Islam toplumları için gecerli
olan tek yasadır. Bu yasa ile Müslü-
man toplumlar, evrensel bir tslam dev-
leti hükümranhğı altında birleşecektir.
Şeriat Allah'ın iradesini gösteren ilahi
bir yasa olduğundan tartışılamaz ve in-
sanlar tarafından değiştirilemez. Bu
yasa insarun ya da inananlann nasıl
ibadet edeceklerini göstermekle kal-
maz, aym zamanda ekonomik ilişkiler-
den politik yaşama, kadın erkek ilişki-
lerinden yemek yemeye, giyinmeye ka-
dar yaşamın her alanını düzenler. Bu
düzenleme ilahi bir köke sahip olduğun-
dan ınsanlann gehştıreceğı her yasa-
dan, düzenleme ve kunımdan taıttsma-
sız üstün olacaktır." (Cumhuriyet
9/7'994s.4)
Bu açıklamalar, şeriatın. değiştiril-
mesi olanaksız bir devlet yönetim biçi-
mi ve bir yaşam tarzı olduğunu göster-
mektedir.
Basınımıza yansıyan son partiler
arası tartışmalarda ANAP, anayasa-
nın yukanya ahnan 24. maddesinden
laiklik ilkesinin çıkanlmasını, din der-
sinin zorunlu olmasını istemiş, "Biz
163. maddeyi kaldırdık, eserimize sahip
çıkıyoruz" demiş; RP de ANAP'ı des-
teklemiş; SHP laiklik konusunda
ödün verilemeyeceğini vurgulamış;
Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk
da düşüncesini "Laiklik halkın temina-
tı altındadır" biçiminde açıklamıştır.
Böylece laiklik konusunda ortak bir
görüş sağlanamayacağı anlaşılmıştır.
(Cumhuriyet 17 6 994)
Laiklik karşıtı bu düşünce ve politi-
kalara nasıl gelindi? Bunun kaynağı-
nın 1924 yıhnda kabul edilen öğretim
birhği ilkesinden verilen ödünler oldu-
ğu tartışmasızdır. 1947'lerdebaşlayan,
1950'lerde yoğunlaşarak günümüze
kadar süren bu ödünler bugünkü so-
nucu doğurmuş, imam-hatip okullan
ve Kuran kurslan bu politikalann
odaklannı oluşturmuştur. ANAP söz-
cüleri anayasanın 24. maddesindeki
laikliği koruyucu hükümlerin kaldınl-
masını isterken "Biz 163. maddeyi kal-
dırdık, eserimize sahip çıkıyoruz" de-
mektedirler. 163. maddenin kaldı-
nlması, laik ve demokratik Cumhuri-
yet açısından, beraberinde büyük sa-
kıncalar getiren bir girişim olmuştur.
Değerli hocalanmız Hrfzı Vefclet VeK-
dedeoğlu, Prof. Bahri Savcı, Prof. Mu-
ammer Aksoy, Prof. Mustafa Altıntaş
ve daha birçok değerli anayasa ve siya-
set bilimi öğretim üyeleri, bu sakınca-
lan açıklamışlar, girişime karşı
cıkmışlar, Ceza Yasası'run 163,1.
maddesinin kaldınlmaması gerektiği-
ni savunmuşlardır.
Bizim de katıldığımız bu değerlen-
dirmelere karşın dönemin Cumhur-
başkanı Turgut özal, düşünce suçlan-
na son verme görüntüsü altında Te-
rörle Mücadele Yasası'nın 23. madde-
siyle Ceza Yasası'nın 140, 141, 142 ve
163'üncü maddelerini kaldırmışür.
Girişimde temel amaç, laikliğin gü-
vencelerinden birisi olan 163. madde-
nin kaldınlmasıydı. Çünkü Sovyetler
Bırliğı'nin dağılmasından sonra sağ si-
yasal iktidarlar açısından 140, 141,
142. maddelere zaten gerek kal-
mamıştı
. Ama bu durum açıklanmadan, dü-
şünce suçlannın türnü kaldınlmak is-
teniyormuş görüntüsü altında, mak-
satlı bir gerekceyle 163. madde de
kaldınldı. Böylece laiklik karşıtı ey-
lemler yaptınmsız bırakıldı.
Bugünkü aşamada sağ partiler bir
adım daha atarak anayasanın 24.
maddesinin "Kimse, devletin sosyal,
ekonomik, siyasi veya hukuki temel dü-
zenini ktsmen de olsa din kurallanna
dayandırma amacıyla, din duygularını
istismar edemez ve kötüye kullana-
maz" hükmünü de ortadan kaldırmak
istemektedirler. Bu durumda din kül-
türü de bu maddeye göre zorunlu
dersler arasında kalacağına göre şeriat
devletinin, teokratik devletin yollan
tamamen açılmış olacaktır.
Bize göre 24. maddede bir değişiklik
yapılmahdır: O da laiklikle bağdaşma-
yan din ve eğitim kültürünü zorunlu
dersler arasına koyan 2. fıkranın mad-
deden çıkanlmasıdır. Laikliği koruyu-
cu hükümler yürürlükte kalmahdır.
Konu yaşamsal önem taşımaktadır.
önümüzdeki yasama çalışmalannda,
iktidar ve muhalefet partileri, demok-
ratik, laik, sosyal cumhuriyetin korun-
masında önemü bir sınav verecekler-
dir.
ARADABIR
CELAL BORATAV AtatürkçüDüşünce
Demeği İzmir Şubesi Halkla İlişkiler KomBşk.
Çajjdaşlaşma ya da?..
Ara yerel seçimler sonuclandı. Basın ve yayında çe-
şitli yorumlar çıktı. Sol partiler için yazılanlar hep aynı;
"Soldasorun var", "Birleşin", "Solunçöküşü", "Bubaş-
kanlarileolmaz", "Kötü örgütyapısı" gibi. Bunlarıhepi-
miz biliyoruz. Birleşmenin, bu kafalarla ne kadar zor ol-
duğunu da biliyoruz. Hatta, çoğumuz birleştikten sonra
da bu kafalann değişmeyeceğini ve yine solun Türkiye'-
nin çehresini değiştirebilecek köklü kararlar alamaya-
cağını da biliyoruz.
Medyamız, bu mini seçimlerden sonra sağ için ne di-
yor? "RP engellendi", "RP durduruldu", "Sağduyu ha-
kim oldu ve oylar, kazanma şansı yüksek olduğu düşü-
nülen bir merkez sağ partiye kaydı", "Ikili seçim siste-
mine gidersek Refah, mümkün değil iktidara gelemez."
Çok güzel! Bunu yazanların hepsi de geçmişteki ve şu
andaki mevcut kendi düzenlerini, rantlarmı koruyabilme
umudu ile sevinçliler.
Bu kadar aymazlık görülür şey değil. Bu merkez sağ
partilere RP korkusuyla oy verenler de aynı şekilde bir
aymazlık içindeler.
Yıllarca gericilere ödün veren hep bu merkez sağ par-
tiler değil mi? Ezanı Arapçaya çevirmekle başladılar,
imam-hatip liselerinin sayısını, Türkiye'ye daha gerekli
olan meslek okullan sayısının üzerine çıkardılar. Dene-
timsiz Kuran kurslan, öğrenci yurtları ve kamplar kura-
rak gençlerin beyinlerini yıkayan, Atatürk düşmanı hatta
daha önemlisi cumhuriyet düşmanı, sevgiden yoksun
bir kuşak yetiştirmeye çalışan tarikatlara göz yumdular.
mArkostlT.Sayfoda
Oradabir köyvar; bizimdeğil
AYŞEİLHAN
B
ir turizm mevsimi daha geldi;
geciyor. Doldu. dolmadı; ne
bıraktı ve başka... Falcıhkla
olmaz; hesaph kitaph ince bir
iş bu. Seçenekler arttıkca arti-
yor. Bölgelerin gönlünde as-
lanlar yatıyor; bu arada yayla, köy turiz-
minden de sık sık söz edilir oldu.
Anılanmda, belleğimde yer tutan bir köy
var; onu anlatmak istiyorum: Uttendorf.
Avusturya gezilerimizden birinde, Yukan
Avusturya eyaletinden aynhp Salzburg'da
birkaç gün dınlenerek kentin tepesinde taç
gibi duran. Orta Avnıpa'nın en iyi korun-
muş kalesini, Mozart'ı duyumsaya du-
yumsaya seyrettikten sonra kenü' ikiye
bölen Solzah ırmağı boyunca güneye ini-
yoruz. Onuncu ay olmasına karşın her yer-
de turist kayruyor. Zaten Avusturya'da
turist mevsimi yok gayri, her zaman insan
dolu.
Eşimle birhkte, iflah olmaz tren dostlan
olarak Avusturya'run o her bakımdan mü-
kemmel trenlerini hiçbir taşıt türüne değiş-
miyorduk. Salzburg dönüşü program de-
ğiştirip bir köy görmek ve ucuz yaşamak
için UttendorTta mola verdik yolculuğa;
eski bir köy hanına (!) indik. Geniş, güzel,
düzenü, iyi döşenmiş pansiyona (gasthaus)
han demek geldi içimizden. Adı köy bura-
nın; turistik açıdan korkunç bir aûlım ile
kasabahğı bile aşmış. Yakmında hidroe-
lektrik santrallan var ve önemli hayvana-
lık merkezlerinden biri olduğundan, zaten
canlı ve zenginmiş. Turistik hale gelince,
Tann büsbütün yürü ya kulum demiş. So-
kaklanndan hayvan pisliği yerine döviz
akıyor. Sürülerle Montafon cinsi büyük-
baş hayvanlar ve domuzlar (o zamanlar
sevgili Ekmekçi'yi tanımıyordum ki kulak-
lannı çınlataydım), bakımh otlaklarda sah-
nıyorlar. Akşamlan memeleri süt dolu,
kiminin boynunda asıh çıngıraklarla mü-
zikli dönüşleri yüzleri güldürüyor; ama
benim gözlerimi yaşartıyordu. Çünkü An-
kara'da terminalden havaalanına giderken
otobüsten gördüğüm bir sığır sürüsü gözle-
rimin önünden gjtmiyordu: Takır takır
kemikti herbiri. Otlaklanmızı kimler yok
etmişti? Munr politikaalardan bir kez da-
ha yaka silkiyordum.
Ormanlara uzanan koyak (vedi) içinde-
ki bir sırtı süsleyen bir güzel köyü unuta-
mam. Odalarda köy işi tahta oymaahğını
da gösteren karyolalar, yine yerh yapım
gardroplar, güzel aynalar, konsol, tahta işi
perde plaklan vardı. Yerlere, tıpkı bizdekı
gibi bezlerden dokunmuş tertemiz yol ke-
çeleri serilmiş, kimi yerleri bastıkça gıarda-
yan merdivenler ve her yerdeki gibi garip-
hkler getiren akşamlar... Nefıs, çeşith köy
çorbalan, sıcak sebze garnitürlü pek lezzet-
h şnitzeller, salatalar, köy çörek ve pastala-
n ile sıkıca karnırruzı doyuruyorduk. Hele
tadına doyutaıaz kahvaltılara diyecek yok-
tu. Gezilerde her zaman böyle bol yiyemi-
yorduk. Jlkemiz, yeterince yemek; çok
gezip, çok görmekti.
Çevreyi tanıtan otobüs gezileriyse kusur-
suzdu. Hoşsohbet yerh' şpförlerin konuş-
malan ayn tat katıyordu gezilere. Hele bir
tanesi gülmekten kırdı geçirdi milletı. Ona
sordular: Köyde görülecek şeyler?.. Yanıt:
Papaz. Beni zaten gördünüz. Kızı kayakçı;
kış olimpiyatlanna katılıyormuş...
Ana sıradağ dikey, buzullann kazdığı
basamak vadiler ve yine dikey dağlar ara-
sından kıynla kıvnla çıkıldıktan sonra tele-
feriklerle iki aşamah yüksehşler... O aşa-
mah koyaklardaki buzul göllerine baraj-
larla sulan topluyorlar. Bir yanda geniş
buz alanlan, öbür yanda üzerimize vuran
kızgın güneş; dağlar çelişkilerle dolu.
Bir gün de, köyün batısındaki ünlü ko-
yaklardan Pinzgau'ın sonundaki (Krimler
Falle) Krimler Şelalesi'ne gittik. Orada ne
kıyametler kopuyordu üç katta. Şelalelere
yeterince yaklaşmak için göz, gönül doyu-
ran orman yollan açılmış. Parmakhklarla
çevrih, kürsü gibi yerlere kadar sokulup şe-
lalelerin yağmuruna tutuluyor yüzler; nem-
li bir serinÜk ve buğu içinde kahyor ürpe-
ren vücutlar.
Uzatmak gereksiz; şunu söylemeliyim ki
doğa güzelliği yetmez tunzmde ilerlemek
için; bu güzelliklere insanlann akılh elleri
değmeli, sihirbaz gibi. Turizm sunuştur bir
yerde; çekici, güzel sunuşlar gerekir. Han
adım taktığımız köy pansiyonunun sahibi
olan hanım ise bir başka alemdi. Az konu-
şup az gülen bu bayan beni çok düşündür-
müştür. Gevezelikle eksiklerini gidereceği-
ni sanan cinsten değildi; dalavere ise defte-
rinde yazmıyordu. Müşterilerini dıkkatle
inceleyip, herkesin eğilimini saptayıp ona
göre davranarak gönüller fethediyordu.
Nedense bizi sevdi; aynhrken biraz hüzün-
lü, "Blei ben sie" (sağhkh kahn) dedi. Si-
nop'un sakin iç limanını anımsatmıştı bana
yüzü...
PENCERE
Son YüzyıMa Nakşflerin
Küometre Taşlapı...
Başlangıçta din vardı.
Mezhep ve tarikat yoktu.
Araya toplum ve insan girdi mi, ister istemez dinler
çatlayacak, ağaç dalları gibi mezhepler ve tarikatlar olu-
şacaktır; üstelik hepsi birbiriyle hısım akrabadır; tümü
de alacalı, sisli, gizemli, dallı-budaklı, pusludur; içlerine
daldın mı, çıkamazsın; tümü de şeyhlerin kerametine
dayalı olup, halifelerin tutumuna bağlandığından, za-
man ve mekan içinde nereden başlayıp nereye gittikleri-
ni kestirmek zordur.
Nakşibendilik de Sünni mezhebinin bir tarikatıdır, ül-
kemizde yaygındır.
•
Tarihimizdeki ünlü '31 Mart Vakası'nın kahramanı
Derviş Vahdeti, Nakşibendi idi.
'Volkan' adlı gazeteyi çıkaran Derviş Vahdeti'nin arka-
sında 'Ittihad-ı Muhammedi Cemiyeti' vardı. 31 Mart kı-
yamı bastırılmca, 1908 Meşrutiyet inkılabına karşı ayak-
lanan Vahdeti darağacına çekildi.
1923'te 'CumhuriyetDevrimi' gerçeMeşti; 1924'te/)/7a-
fet kaldınldı...
1925'te de Şeyti SaK başkaldırdı..
Şeyh Saitde Nakşibendi idi..
1930'da Menemen isyanı patlak verdi. Kıyam eden yo-
bazlar öğretmen ve yedeksubay Kubilay ın kafasını kör
testere ile kestiler. Mürtecilerin başında Nakşibendi tari-
katının önderlerinden Derviş Mehmet vardı.
Gençliğinde Derviş Vahdeti'nin Volkan gazetesineya-
zan31 Martçı SaldNursi 1909da Isparta'yasürülmüştü;
1925'te Şeyh Sait isyanı nedeniyle mahkûm oldu; Nakşi-
liğe dayanan Nurculuğu geliştirmeyeçalıştı; su katılma-
mış bir şeriatçıydı; cumhuriyet, laiklik ve Atatürk düşma-
nıydı.
Said Nursi'den sonra Nakşi bayrağını Şeyh Mehmet
Zahid KoHcu eline aldı...
Mehmet Zahid Kotku, 1952'de Nakşibendi tarikatının
başma geçti; Diyanet Işleri Başkanlığı'nın himayesinde
gelişti; 1958de IskenderpaşaCamisi'neatandı. Bucami
1980e kadar devletin gözetimi altında Nakşi karargâhı
oldu.
Kotku, Erbakan'ı yetiştirdi.
özal kardeşleri de...
1990'lar Türkiyesi'nde camiler tarikatlarca paylaşıl-
mıştır; devlet memuru olan imamlar, Hazine'den maaş-
larını alırlar; ama, Diyanet Işleri Başkanlığı'ndan çok,
bağlı bulundukları tarikat şeyhinin gözünün içine bakar-
lar...
Nakşibendiliğin son yüzyılındaki kilometre taşları:
Derviş Vahdeti..
Şeyh Sait..
Said Nursi..
Mehmet Zahid..
Ardından gelen Nakşilerin en yaman politikacıları da
Erbakan ile özal...
Refah Partisi, Nakşibendi partisidir.
Ancak öteki partilerin üzerinde Nakşilerin etkisi cılız
sayılmasm...
RP-ANAP-DYP arasında sık sık görülen ortak tutum ve
davranışlar bu yüzdendir...
Türkiye'de işçi sendikalarının siyasal partilerle ilişki-
leri 12 Eylül hukukuna göre yasaktır; üikemizde partiler,
işçi sendikalarıyla. gençlik örgütleriyle, kadın kollarıyla
değil, tarikatlarla işbirliği yapıyorlar.
•
Türkiye Cumhuriyeti'nde siyasete girip partinin başı-
na geçmek isteyen lider adayının, önce tarikat şeyhinin
elini öpüp ruhsat almasına ne buyurulur?..
Demokrasinin temel ilkesi olan laikliği koruyabilmek
için, toplumun son kırk yılda çok değişen siyasal coğraf-
yasının topografyasını yeni baştan çıkartmak gerekiyor.
Eslcilerden, Kirlilerden Kurtulun!
Santrifüjlü, merdaneli veya otomatik çamaşır makinenizi* Arçelik Yetkili Satıcısı'na verin,
3.500.000 lira peşinata sayılsın. Yepyeni FullAutomatic'lerden istediğinizi alın.
(*) • Mini çamaşır makineleri uygulama kapsamı
dışındadır.
• Çalışır dunjmdaki her morka ve model merdaneli,
santrifüjlü ve otomafik çamaşır makinesi karşılığında
peşin alımlarda peşin fiyattan 3.500.000 TL
düşülecektir.
• Taksitli alımlarda ise, bu tutar peşinata sayılacaktır.
• Eski çamaşır makinenizi Arçelik evinizden alacak
ve yeni makineniz Arçelik Yetkili Servisi tarafından
ücretsiz monte edilecektir.
• Fiyaflorımıza KDV dahildir. KDV veya diğer
vergi oranlarında olabilecek değişiklikler
fiyatlanmıza yansıhlacaktır.
• Bu Kampanyamız 31 Ağustos 1994 tarihine
kadar geçerlidir
ÇAMAŞIR MAKINELERI PESIN PESINAT+6 TAKSIT PESINAT+9 TAKSIT PESINAT+12 TAKSIT
FUUAUTOMAT1C 1600
FULLAUTOMAT1C 3300
FUIİAUTC^ATIC 3500
FULLAOTONAATIC 2200
FULLAUTOMAT1C 2600
FULLAUTOAAATIC 2800
FUUAUTOMATIC 4500
FUUALJTOMAT1C 5500 E
24.650.000
16 300 000
21.300.000
26 100 000
19.250.000
24 000 000
26.250.000
31000.000
PtŞlNAT TAKSfT TOftAM FİYAT
o°
o
o'
4?
4.230.000
2600 000
3.580.000
4515000
3.175.000
4 105 000
4.545.000
5 475 000
28.880.000
19100 000
24.980.000
30 590 000
22.550.000
28 130 000
30.770.000
36 350 000
PE5İNAT TAKSfT TOPIAM ^ A T
O
#•
3.295.000
2 045 000
2.795.000
3510000
2.485.000
3 200 000
3.535.000
4 245 000
33.155.000
21 905 000
28.655.000
35.090 000
25.865.000
32 300 000
35.315.000
41 705 000
PEŞİNAT TAKSIT TOPIAM FtYAT
O
o'
Eski çamaşır makinesi getirenler, peşinat ödemayecekler.
2930.000
1835 000
2495.000
3120 000
2.220.000
2 845 000
3.140.000
3 760 000
38.660.000
25 520 000
33.440.000
40 940 000
30.140.000
37 640 000
41.180.000
48 620 000
Marlcası ne olursa olsun,
eski çamaşır makinenizi verin,yepyeni
bir Arçelik FullAutomatic alın!
T ü k e t ı c ı D a n t ş m a S « r v t s ı
O 8OO 211 40 21 - O 800 211 40 23 - O 800 211 40 23
• Kampanyamız, Sanayı ve hcarel Bokanlığı'nm 25 05 199i tarıMı, 21940 sayılı Reimi Gozete'de ı/on edilen lebliğe uygundur
• Uronlenmız Arçelıi Veltı/ı Sotıcıhn ndantes/ımedıhr • Arçelık 'Sofıs", Karaoğoç Cod 2/6 80330 SOthce, hkjnbul ARÇEI-İIC