Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 AĞUSTOS1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Sanatçıhep \eııilikpeşinde
EVtNtLYASOĞLU
Müzik dünyasının konser
dinleyicileri yaz tatiline girse de
sanatçılar mesleklerini canlı
tutmak için hep yenilik peşinde,
hep çalışmak, ileriye yöneh'k bır
şeyler yapmak zorunda.
Hani orkestra şeflerinin ne-
den uzun yaşadıklan soruldu-
ğunda. her zarnan ileriye yöne-
lik sözler verdiklerinden, en aa-
ndan üç-beş yıl ötesini plan-
lamak zorunda olduklanndan
diye rivayet olunur ya!
Yalnız orkestra şefleri değil.
en gencinden en olgununa ka-
dar, her sanatçı gündemde ka-
labilmek için kendini yenile-
mek, konserler peşinde koşmak
ve yaşam biçimini sanatının yö-
nüne göre şekillendirmek duru-
munda.
Gençler yanşmalara hazırla-
nıyor. olgunlar yeni dağarak
yapıyor. plak dolduruyor. Yet-
miş milyonluk ülkemize göre
çok az şayıda sanatçı yetiştiri-
yoruz. Üstelik yetişenlerden de
kaç tanesi dünya ölçütlerinin
niteliklerini taşıyor? Şu sıcak
yaz günlerinde bazı sanatçılan-
mızın son etkinliklerine ait bize
ulaşan haberlerden bir derleme
yapahm dedik.
Gürer Aykal ve 4 CD
Şef Gürer Aykal'ın yönettigi
4 compact disc birden geçti eli-
mize. Uçü UPR Production di-
zisinden. Hiçbir yabancı plak
fırmasının kalitesinden ayırt
edemeyeceğiniz yapımlar. Ses
dengesi, ses dolgunluğu, pınl
pınl kaydıyla artık bizim de
dünya piyasalanna sunabilecek
CD'lerimiz olması kıvanç veri-
ci. Gürer AykaJ yönetimindeki
bu CD'lerde solistler Suna Kan
ile Ruşen Güneş Ve Mozartın
yapıtlanndan oluşuyor: l'den
5'e kadar keman konçertolan. Mi be-
mol Majör Senfoni Konsertant; Sol
Majör ve Si bemol Majör keman-
viyoladuo'su.
Bu CD'lerin bir özelliği de Ankara
Oda Orkestrası'nın yeniden sanat ya-
şamımıza dönüşünü müjdelemesi.
"UPR Classks DüasTnin daha önce
Ayşegül Sanca solistliğindeki Mozart
konçertolannı da sayarsak, Mozart
külliyatı ile plak kütüphanenizi zen-
ginleştirebilirsiniz.
Gürer Aykal yönetimindeki bır baş-
ka CD de GülsinOnay'ın solistliğinde,
Schwann-Koch Company prodüksi-
yonu olarak piyasaya çıkan Saygun'-
Güher ve Süher
Pekinerin (üstte)
yaşamöyküsü
filme alınıyor.
Howard Griffiths.
(solda)Türk
bestecilerinden
oluşanbirdiziCD
çalışması yaptı.
Bu CD'lerden
birinin solistleri
arasında Şefıka
Kutluer (sağda)de
var.
un 2. piyano konçertosu. Aykal. İstan-
bul Festivali'nin kapanış konserini yö-
nettikten sonra New York'ta Suna
Kan ile yaz festivaline katıhyor. Ardı-
ndan Bloomington, Indiana'da bir
konser yönetip, sürekü sanat yönet-
menliğini yaptığı Teksas eyaletinin El
Paso kentindeki orkestrasına gidiyor.
OrkestraJar yaz aylannda kendilerini
yenilediklerinden. iç sınavlar ve dış sı-
navlarla üyeleri gözden geçirecek..
PekineUer iki yıl kadar aktif sanat
yaşamlanna ara verdiler. Yani iki yıl
konser sahnelerinden kendilerini çe-
kip dinlenmeye alıyorlar. Yirmi yıl hiç
durmadan çalan sanatçılar için da-
ğarcık yenileme, stresten kurtulma ve
daha güçlü bir döneme girebilmck için
gerekli bir aralık. Şu sıralarda yaşam
öyküleri Alman WDR ve Fransız-
Alman ortak kanalı olan ARTE"nin
işbirliği ile filme alınmakta.
Sanatçılann çocukluğunun geçtiği,
eğitimlerini yaptıklan ve konser kari-
yerlerini sürdürdükleri kentlerde çe-
kimler yapıldı. Böylece dinlenceye
aynlan zamanın birkaç ayı yine çalışa-
rak geçti.
Howard Griffiths, Zürich Oda Or-
kestrası'na birinci konuk şef olarak
atanmış. Ülkemizdeki orkestralann
da başlıca konuk şeflerinden biri olan
Griffiths, Northern Sinfonia ile Türk
bestecilerinden oluşan bir dizi com-
pact disc çalışmasını henüz tamam-
ladı. Saygun, Rey, Kodallı, Erkin ve
Tanç"ın yapıtlanrdan oluşan CD.
sonbaharda Schvvann Koch firma-
şından piyasaya çıkacak. Griffiths.
İngiliz Oda Orİcestrası. Kraliyet Filar-
moni, Varşova Filarmoni, Basel Sen-
foni ve Zürich Tonhalle Orkestrdsı'nın
da konuk şeflığini yapmakta.
Howard Griffitlîs'in >önetımindekı
"Pan Classics"ten piyasaya çıkan yenı
bir CD'nin solistleri arasında flütçü-
müz Şefika Kutluer dc var. Franz Vin-
cenz Krommer'in (1831-1959) hiç tanı-
nmamış bir yapıtını, Op. 70
Konsertant Senfonisi'ni gün
>üzüne çıkarmışlar. Dimitri
Ashkenazy'nin klarneti; Kamil-
la Schatz'ın kemanı ve Şefıka
Kutluer'in flütü bu yapıtın so-
listleri. İngiliz Northern Sinfo-
nia topluluğunun eşliğindekı
CD'nin diğeryapıtı iseyine Ho-
ward Griffiths yönetimindeki
Krommer'in Op. 36 Klarnel
Konçertosu.
Solist ise ünlü piyanist Vladi-
mir Ashkenazy'nin oğlu Dimitri
Ashkenazy. Krommer, Mozart
döneminden klasik karakterde
bir besteci. Ve Brahms gıbi ken-
dinden sonra pek çok besteciyi
etkilemiş bir gizli kahraman.
Ritmik, neşeli. coşkulu ve iyi
sanatçılardan örülmüş sıcacık
bir dcmet. Baştan sona lezzetle
dinlenen bir CD.
İki genç piyanist
İki genç piyanistten söz et-
mek istiyorum: Özgûr Ayduı ve
Ilgın Aka. Özgür Aydm (1972)
GPA Dublın Uluslararası
Piyano yanşmasında 200 kişi
arasından ilk 12'ye seçilerek
yan finale gjrme şansını elde et-
miş. Irish Times'da çıkan yazı-
larda Özgür'ün "bilge yonımu"
ö%ülüyor. Daha önce Peter Ka-
tin ile çalışan genç sanatpmız,
halen Almanya'da ünlü eğitim-
ci Karl-Heinz Kammerling ile
bir başka yanşmaya hazırlan-
makta; Ekim ayında VVeimar'-
da yapılacak Liszt yanşmasına
katılacak.
Ilgın Aka (1969). Fllbright
burslusu olarak 1993'ten beri
New York'ta, The Juilliard
School master programında
Prof. Kapünsky ile çalışıyor.
Daha önce 1990'da Salzburg
Mozarteum Yaz Kurslan'nda
Avusturya hükümetinin burs-
lusu olarak Prof. Kontarsky-
njn öğrencisi olmuş; 1992-93
yılında İngiliz hükümetinin bursu ile
Londra'da Guildhall School of Music
and Drama'nın İleri Solo Çalışmalan
programında Prof. Berkowitz ile
çalışmıştı. Müzik dalında Fullbright
bursu kazanmak için sanatçının ger-
çekten parlak bir kariyer vaat etmesi
gerek. Şu sıralarda Ilgın Aka, Nisan
1995'te vereceği halka açık mezuniyet
resitali için yoğun bir hazırlık içinde.
Gerek Ozgür Aydın, gerekse Ilgın
Aka. yannlarda adlanndan çok söz et-
tirecek yeteneklı Türk piyanistlerin-
den. Umanz yenı kuşaklar.
sınırlanmızın ötesinde daha çok sesi-
mizi vükseltirler.
Ozdemir'inkaçınabahan?
NİLGÜNTOPTAŞ
"Londra Filarmoni Orkestrası Ravi Şankar'ın si-
tar koncertosunu çalıyor. Bu eser Münir Nurettin'in
'Dönülmez Akşanun Uflvundayım'ının yanuıda be-
şinci sınıf bir müziktir. Ama onlar çaldınyor biz
çaldıramıyoruz" Türk müziğjnin 35 yıllık emektan
Özdemir Erdoğan isyanını boyle dile getinyor ve en
büyük idealinin Türk müziğini bir gün New York
Filarmoni Orkestrasf na caldırmak olduğunu söy-
lüy;or.
Özdemir Erdoğan'm Türk müziğine dair büyük
iddialan da var. Batı müziğinin artık bittiğini
tıkandığını belirten sanatçı "Dünya müziğini Türk
musikisi kurtaracak" diyor.
Özdemir Erdoğan'la Türk müziğinin bugünkü
durumu, geleceği ve yeni kaseti üzerine konuştuk.
- Yeni kasetinizin kapağmda Türk müziğini cağ-
daş piatformlara taşuna idealinden sözediyorsumız.
Bunu açar mısuuz?
Türkıye Cumhuriyeti kurulurken Türk müziği
alanında baa yanlışlar yapılmış. Bu yanhşlardan
biri de kendi kültürümüzü kenara iterek Baü'yla
kültürel angajmana giril-
mesi. Dünyada köklerini
ve kültürünü inkar ederek
uluslararası platformda
saygın bir yer edinen ülke
yok. Bu büyük yanlışlık ve
içinde bulunduğumuz
kargaşanın temelleri o gün
aülmış. Evrim kesilmiş.
Türk müziği normal geliş-
me süreci birdenbire otuz
senelik kesintiye uğramış.
Bundan sonra tekrar
toparlanmak, 50'lerden
itibaren, TRT'de Türk
müziğine konan yasaklar
kaldınlmış. Bunun dı-
şında başka olumsuz et-
kenJer de var. Batı Türki-
ye'yi kendine çekmek isti-
yor. Doğuyla ve Müslü-
manlıkla ilgili bir sürü geleneksel bağlanulanmız
var. Bütün bunlan yıkıp da yeni bir senteze ulaşa-
bilmek öyle kolay bir iş değil. Demokratik ve cağ-
daş ülke olma yolundâ ilerlerken herkes gibi sa-
natçı da kendi üzerine düşen görevi iyi yapmalı.
Sadece halkının güncel ve zayıf yanlann bulup
bu yönleri akıllıca ve zekice veya kumazca bir ara-
ya getirerek popülizm yapmak gerçek sanatçılıkla
bağdaşır bir şey değil.
- Peki Türk müziği denince neyi anlamalıyız ?
Bizde de dünyada olduğu gibi halk ozanlannın
bağlamalanyla, gitarlanyla yaptıklan müzik var.
bır de Türk sanat müziği denen saray müziği. Ne-
reden gelmişür Bizans'tan. Fatih'le gelmiştir. Os-
rnanlı tebası içindeki Rum, Yahudi, Ermeni sa-
natcılarca da oturtulmuş. Zaten şöyle bir kökenine
baktığınızda bunlann belirtisini çokça görürsünüz.
Mesela kanundaki komalı mandailan çakan usta
Ermeni, bu çok ilginç bir durum. Asya'dan Anado-
lu'ya gelen bağlama iki tellidir.
Daha sonra Mezopotamya, Doğu Anadolu ve
Kafkasya'daki kültürlerle etkileşerek bugünkü ha-
üne ahnıştır. Bu tarihi çok iyi bilmemiz ve hiç kork-
madan da itiraf etmemiz lazım. Biz bu kültürlerin
tnirasçısıyız ve bundan da gurur duymalıyız. Ame-
rikan kültürü de dışandan gelen insanlann getirdi-
Yeni kasetim 'Türk Müziği
Yorumlan'nda yapmak
istediğim, Türk musikisi
dinleyenlere, meraklılara bu
bas kulağını ve koymuş
olduğum gizli akorlan
önce yedirmek. Batı müziği
sevenler arkadaki
gizli akorlardan
etkilenecektir.
ği kültürdür ama bundan gocunmuyorlar. 'Bimen
Şen niye Yahudi asıllıdır, Yorgo Bacanos niye
Rum asıllıdır, Udi Hırant niye Ermeni asıllıdır?'
gibi kompleks duymuyorlar. Bundan korkma-
malıyız.
- Yeni kasetiniz Türk müziğini cağdaş platforma
taşıma ideah'ne nasıi katkıda bulunacak?
Yapmak istediğim, Türk musikisi dinleyenlere,
meraklılara bu bas kulağını ve koymuş olduğum
gizli akorlan önce yedirmek. Batı müziği sevenler
arkadaki gizli akorlardan etkilenecektir. Türk mu-
sikisi çevrelerinden onay almam lazımdı.Yaptığım
işin mutlaka birçok eksiği. yanlışı vardır ama önce
bu müziği en güzel yorumlayan birini, mesela Mü-
nir Nurettin'i koyun dinlevin sonra da benim kase-
timi dinlevin "Özdemir Erdoğan iyi bir iş yapmış' di-
yeceksiniz. Benim en büyük idealim New York Fi-
larmoni Orkestrası'na bu müziği caldırmak. Dün-
yada birçok sanatçı modal (makamsal, oryantal)
müzığe yaklaşacak, bundan kaçış yoktur. Dünya
müziğini Türk musikisi kurtaracak.
- Hedeflerüıize ulaşmak için neter yapacaksınız?
Bu kasetin ardından Türk halk müziği çalışması
gelecek. O kasette de Ege türkülen, 'Drama Köprü-
sü', Malatya. Sıvas türküle-
ri yer alacak. Halk müziği
yorumlanmdan sonra be-
nim kendi bestelerim gele-
cek. Ben otuz beş yıldır mü-
ziğin içindeyim ve Türki-
ye'deki melodi zenginlikle-
rini gördükçe hayretler
içinde kalıyorum.
- 701erde aranjmanlar
yapıldı, bir kargaşa yaşandı
ama iyi sanatçılar çıktı. Gü-
niimüzdeki kargaşadan da
iyi şeyler çıkabilir mi?
Tabii ancak bizde her şey
enflasyonist. Şimdi ortalık
Tarkan'dan geçilmiyor.
Herkes üstüne saldırdı ço-
cuğun. Bu çocuklann ken-
dilerini ve performanslannı
korumalan laam. Geri
kalmış ülkelerin gerçeği bu. Ya ilahlaştınrlar ya da
yerin dibine batınr öldürüler. İkisinin ortası yok.
- Türk popunun son çıkışını nasıl yonımluyorsu-
mız?
Türk popu patladı diyorlar. Ekonomik açıdan
doğru olabilir bu. Ama 'Gipsy Kings' melodilerini
ya da Rum, Ermeni folklörünü, Rembetiko mü-
ziğini, Arap müziğini. Romen. Bulgar gibi komşu
etnik müzikleri çıkanrsak geriye özgün yüzde yirmi
ya kahr ya kalmaz.
Geçen gün Zülfu Ljvancli'nin çok güzel bir yazısı
vardı. 'Dağ Başını Duman Almış'tan başlayarak,
'Bir Başkadır Benim Memleketim'e dış kökenli mü-
zikleri yazıyor. Bir iddiaya göre ülkücülerin kendi-
lerine şiar edindikleri 'Çırpuurdı Karadeniz' Ermeni
folkloründen alınmış. Acaba şimdi Mehmet Ali
Yılmaz silahını hangi müzik eşliğinde patlatacak...
- Sizin dönemini/den mü/isyenlerin çoğu köşesüıe
çekildi. Siz ise ilginç bir çizgi izle>erek bugüne geldi-
niz. Çok önemli iddialarla işe koyuluyorsunuz..
Ben iyi bır satrancçıyım, sadece günü kurtarma
çabasında değilim. Uzun vadeli oynayan biriyim.
Bazı karizmatik yerlerden geçmiş olmalıyım, ma-
kamsal müziği tanımalıyım. Müzisyen adam dev-
rimci, ufku geniş insandır ve inançlan uğruna her-
şeye razıdır. Ben herşeyimi kaybetmeye raayım.
Özdemir Erdoğan 'ın en büyük ideali Türk müziğini bir gün New
York Filarmoni Orkestrası'na caldırmak. Batı müziğinin artık
bittiğini belirten sanatçı, 'Dünya müziğini Türk musikisi
kurtaracak' diyor. (Fotoğraf: "DEVRIM BARAN)
'Nibelungen
luzügu
Bayreuth
Festivalinde
Kültür Senisi - Bayreuth
Festivali bu yıl Richard
VVagner'in "Parcifar operası
ile açıldı.
VVagner'in "Der Ring des
Nibelungen-Nibelungen
Yüzüğü" operasının festival
çerçevesinde bu yıl bir kez
daha sahnelenecek olması
nedeniyle bütün dikkatler
Bayreuth Festivali'ne
çev rildi. Daha önceki üç
prodüksiyondan ikisi (biri
70'li yıllarda Patrice Chereau,
diğeri 80'li yıllarda Harry
Kupfer tarafından sahneye
konmuştu) öncü niteliğinde.
çok başanlı prodüksi-
yonlardı. Bu nedenle kentin
kuruluşunun 800.
yıldönümünde Bayreuth
Festivali'nin geçmişteki
başanlannı yineleyip
yineleyemeyeceği merakla
bekleniyor.
"Nibehıngen Yüzüğü"nü
sahneye koyma görevini bu
kez Alman yönetmen Alfred
Kirchner ile Ne\\ York
MetropolKan Operası'nın
şefi James Levine üstlendi.
Operamn dekor ve
kostümleri ise Gudnın Müller
(sahneadı Rosalie)
tarafından hazırlanıyor.
Rosalie. daha önce Kirchner
ile iki kezçalıştı.
Geçen yıl Berlin Senatosu ta-
rafından kapatılana kadar
SchillerTiyatrosu'nun
yöneticiliğini yürüten
Kirchner, daha çok sözlü
tiyatroyla ilgilendi. Ancak
daha önce 16 opera yönetti.
Bu prodüksiyonlar, içer-
dikleri güçlü. bazen
gerçeküstücü dekor öğeleri ve
keskin psikolojik gözlemlerle
dikkatçekti. Levine ise
"geleneksellikten yana"
olarak tanınıyor. Birkaç yıl
önce Bayreuth'ta geleneksel
olmayan "Parcifal"i
yüzünden Götz Friedrich ile
ilişkişini kesmişti.
Bu nedenle Kirchner-Le\ine
işbirliğine "her an patlamaya
hazır bir ortaklık" gözüyle
bakıhyor. Ancak Kirchner,
Levine'le uyumlu bir işbirliği
içinde olduklannı belirtiyor.
VVagner'in "Rheingoid-Ren
Altuu" operası da festival
çerçevesinde sergilenecek.
DÜŞtNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Çocuklar İçin Felsefe
Felsefenin ortaöğretim kurumlarından dışarı itilmeye
çalışıldığı bir dönemde, çocuklar için felsefeden söz
edilmesi ne güzel...
Türkiye Felsefe Kurumu'nda felsefeyi yedi yaşındaki
çocuklara kadar indirmek amacıyla kurulan 'Çocuklar
İçin Felsefe Birimi' olumlu bir etkinlik içinde görünüyor.
Demek ki, yalnız ortaöğretim kurumlarında değil, ilköğ-
retim kurumlarında bile çocuklara düşünme alışkanlığı
kazandırma yolunda çaba gösterilecek.
Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı
çocuk yuvalarının öğretmenlerine de 'Çocuklar için fel-
sefe' kursları açılacağı söylendiğine göre, soru sorma-
nın en büyük ustalarma, 'merak böceği' ufaklıklara ka-
dar gidecek bu iş...
Umutlanıyor insan: Eğitimin üstüne kara bir duman gi-
bi çöken ezbercilik aşılıp aklını kullanan, bilgi edinmeyi,
yaşamı eleştirip değerlendirmeyi bilen çocuklar, genç-
ler, büyükler yetişirse...
Düşünen insanlar...
Aslında bu herşeyin çözümüdür...
Uyruklarını karanlığa doğru iten, yolundan saptırılmış
bir devlete karşı sivil toplum kurumlarının böyle diren-
mesi bir gereksinimin sonucu...
Ne diyor şair:
"Bütün karanlığı versem size giden geceyi durdura-
mazsınız."
Kurslar, yaz okulları, felsefe kulüpleri, felsefe olimpi-
yatları...
Düşünceye engel olunabileceğini hiç sanmıyorum.
Düşünmeden. sorular sormadan yaşayamaz insanoğlu.
Bir kapı kapatılırsa, başka bir kapı açılır...
Atalardan kalma hazır yanıtlarla yıllar yılı işi götüre-
mezsiniz. özgür düşünceyi bastırma yolunda, 'beyinyı-
kama' yöntemi, çıkarlara denk düştüğünde bile, uzun
süre başanlı olamaz...
Nedir felsefe?
Bir ansiklopedi tanımını okuyalım:
"Varhk,anlam ve nelik sorunlarının eleştirelbir yakla-
şımla araştınlmasına ve varılan sonuçlarm dizgeli bir
biçimde ortaya konmasına yönelik düşünsel etkinlik."
Aslında felsefe yaşamın eşiğindeki çocuğun bitmez
tükenmez sorularına başlamasıyla filizleniyor...
Kısacası, felsefe soru sorma sanatı...
Ama tanımın içinde 'eleştirel' gibi 'dizgeli' gibi söz-
cükler de var.
'Eleştirel', yani kuşkucu, araştırıcı, açıklayıcı, yargıla-
yıcı, değerlendirici...
'Dizgeli', yani belli ilkelere, kurallara uyan, tutarlı, dü-
zenli...
Felsefeye ancak insanları kendilerine kul etmek iste-
yenler karşı olabilir. Başka bir söyleyişle: Insanagüven-
meyenler, insanı aşağılayanlar...
Felsefe önceleri bilimsel düşüncenin de yol açıcısı ol-
muş. Sonra uzun bir süre dinlerle el ele yürümüş. Röne-
sans'tan buyana ise bağımsızlığı seçip çok çeşitli alan-
lara yayılmış...
Felsefe, bilimler gibi, kesinsonuçlar, kanıtlanabilirbil-
giler vermiyor, ama düşüncenin ulaşabileceği herşeyi
sorguluyor. Aklın süzgecinden geçirmeden hiçbir inan-
ca boyun eğmiyor.
Felsefe insan oluşun saygınltğı...
Devletin lise son sınıflarıyla, kimi üniversitelerde bu-
lunan, kimilerınde bulunmayan felsefe bölümlerıne sı-
kıştırmak istediği felsefe eğitiminin, kanımca. başköşe-
ye oturtulması gerekir.
Çağdaş dünyada uygarca yaşamak isteyen bir ulu-
sun, demokrasiye, insan haklarına ulaşması, uluslara-
rası barışa katkıda bulunabilmesi özgür düşünme alış-
kanlığı edinmesine bağlıdır.
Türkiye Felsefe Kurumu'nun bu son derece önemli gi-
rişimi çağdaşlığı savunan bütün kuruluşlarca desteklen-
melidir...
Doruk Yayınlan'ndan iki şîir kitabı
• Kültür Senisi - Doruk Yayınlan. Zerrin Taşpınar'ın
" Anılarda Şimdi" ile Vey sel Çolak'ın " Buz ve Ateş" adlı şiir
kitaplannı yayımladı. "Bir Ardıç Kuşuyum Ben" adlı ilk şıir
kitabı 1992'deyayımlanan Zerrin Taşpınar'ın "Anılarda
Şimdi" adh yeni kitabında 29 şıiri yer alıy or. Taşpınar.
şiirlerinde, kadın duyarlığı ve zaman zaman çoksesli
söy lemiy le. çocukluğu. gençliği. aşklan ve aynlıklan. sevinçleri
ve hüzünleri ile yaşamın kaybolmayan sesini duyurmaya
çabalıyor. 1978'den bu yana "Terin Yaktığı Bir Yaradan".
"Sen Balık mısın?", "Günlerin Yağmurunda". "Aşkolsun".
"Fotoğraf Arkalıklan". "Ötesi Var". "Ölüler Diyaloğu" ve
"Umut Aşktadır" adlı 8 şiir kitabı yayımlanan Çolak'ın yeni
yapıtı "Buz ve Ateş"te, yalnızlık-aşk-aynlık üçgeni içinde
kendisini sorguladığı dizeler yer alıyor.
Belçika'dan Türkiye'ye ithal festival
Kültür Senisi - Belçika'da iki ve üçer yıllık dönemlerle
düzenlenen Europalia Festivali'nin 1996 yılında Türkiye'de
düzcnlcnjnesi için y ürütülen çahşmalar sonuçlanma aşamasına
geldi. Europalia Festivali ile ilgili sergiler, etkinlikler ve
yapılacak hazırlıklann hız kazandığı. bu konuda Belçika'da
bulunan Europalia Vakfı yöneticileriyle görüşmelerin son
aşamaya geldiği bildirildi. Festivalin 1996 yılında Türkiye'de
gerçekİeşmesiyle. Türk kültür ve sanatının başta Belçika olmak
üzere. Batı Av rupa ülkelerindeetkili tanıtımı yapılacak.
Festival etkinlikleri Belçika vediğer ülkelerin radyo \e
televizyonlan araalığıyla tüm Avrupa'ya ulaşacak.
Türkiye'nin her türlü tanıtımının gerçekleşeceği festivalin
toplam maliyetinin 50milyondolarolacağı hesaplandı.
Maliyetinin yüzde 60"ı Belçika hükümeti. Avrupa Konseyi ve
AT tarafından karşılanacak. Türkiye. organizasyonu kabul
ederse20milyondo!arödeyecek. Kültür Bakanlığıbu tutann"
ödenmesi için ilk etapta özel sektörden yardım istedi.
Sanatçılardan SSK'ye çağn
ANKARA (AA) - M üzik ve sahne sanatçılan, birçok işyerinde
sigortasızçalıştınldıklannı belirterek. SSK'ye bu konuda
denctlemeyapması çağnsında bulundu. Müzik ve Sahne
Sanatçılan Sendikası'nca SSK Genel Müdürlüğü'ne
gönderilen yazıda, örgütlerinin Ankara'da faaliyet gösteren
eğlence işyerlerinde çalışan çok sayıda sanatçıyı bünyesindc
topladığı belirtilerek. Üyelerin sosyal güvenlik sorunlannın
çözümü için çaba gösterdikleri vurgulandı. Ancak işverenlcr •
nezdinde yapılan tüm girişimlere karşın. Ankara'daki
işyerlerinin tamamına yakın bölümünde sendika üyelerinin
sigortasızçalıştınlmasının sürdüğü ifadeedilen yazıda. bunun
gerek SSK ve gerekse üyeleri açısından büyük kayıplara yol
açtığına dikkat çekildi. Yazıda. Ankara'da faaliyet gösteren
gazino. pavyon. bar. restoran ve gece klübü gibi eğlence
işyerlerinin SSK tarafından denetlenmesi istendi.
Halençemi Höyüğö'ndeki kazılap
• BATM AN (AA) - Batman'ın Kozluk İlçesi Kaletepe Köyü
yakınlannda bulunan Halençemi Höyüğü'ndeki kazılann bu
yılki bölümüekipteçalışanlann tifovesıtmayayakalanmalan
nedeniyle erken sona erdi. Alman bilgiyegöre, Batman
Baraj'ınm göl sulan altında kalacak olan MÖ 12 bin yıllanna
ait Halençemi Höyüğü'ndeki kaalaryaklaşık birbuçuk ay
sürdü. Halençemi Höyüğü'nde 4 yıldan beri kazı çalışmalannı
yürüten A BD'Ii Prof. Dr. Michael Meir Rosenberg. Batman
Baraj Gölü altında kalacak olan Kaletepe Köyü'ndeki
Halençemi Höyüğü'ndeki kazı çahşmalannın bu yılki
bölümünde. MÖ 12 bin yıl öncesine ait tarihi süs taşlan ile
kemikten yapılan yılan figürleri bulunduğunu. 20'ye yakın eseri
de Diyarbakır Müzesi'ne teslim ettiklerini söyiedi.