Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS1994PERŞEMBE
HABERLER
Alpay Kabacalı
Özgürbasınındestekçisi• Çok geçmeden, 27 Mayıs 1960'ta ordu yönetime el koyar. Yeni • Nadir Nadi, 1957 seçimlerinde adaylığını koymaz, milletvekilliği
birdönemaçılır... Devlet Başkanı Cemal Gürsel, 1961 seçimlerinde sonaerer. Zaten 1954 seçimlerinden sonra Menderes'le
Nadir Nadi'ye kontenjan senatörlüğü önerir. O, "Gazetenin Cumhuriyet'in arası iyice açılmaya başlamıştır. 1957 seçimleri, DP
başında ülkeye ve devletine daha yararlı olabileceğini" ileri sürerek oylannm düştüğünü kanıtlar. 34 kişilik CHP Meclis grubu, bu
bağışlamasını diler. seçimierde 170'e yükselmiştir.
ızını alamayan millet-
vekili, Büyük Millet
Meclisi kürsüsünden,
o zaman ezici çoğun-
luğu CHPIi olan
arkadaşlarına karşı Cumhuriyet
ve babam hakkında ağır sözler
söyledi.
Urfa Milletvekili Fahri Kara-
kaya ile İstanbul mDletvekUi Se-
nihı Yürüten'in kmamalan
dışmda salonda bulunanlardan
kimsenin ses çıkarmadığı bu Lv-
natlara biz Cumhuriyet'te gerekli
cevaplan verdik >e mahkemelik
okhık. Aylarca süren da>a sonun-
da, Baha Ankan'm başkanlık et-
rjği Temyiz Ceza Dairesi ka-
ranyia beraat ettik." (Perde
Aralığından, s. 244-246)
Bu dava. "Cumhuriyet-Fahri
Kurtuluş DavasT olarak arulmış
ve o dönemin basınına geniş öl-
çüde yansımıştır.
INaflrNadlbağımsız
1950 genel seçimleri öncesin-
de, Demokrat Parti (DP) ileri
gelenkri, Nadir Nadi'ye "De-
mokrat Parti Kstesinden
bağmsız olarak milletvekiti
adayı obna" önensinde bulunur-
lar. Nadir Nadi, Muğla millet-
vekili olarak TBMM'ye girer.
1954'te yeniden seçilir.
Başyazar, ezanın Türkçe
okunmasından vazgeçılmesi ile
Atatürk devrimlerinden ilk ödü-
nün verildiği kanısmdadır.
Bunu başka ödünler izler... Na-
dir Nadi, yaalannda DP ikti-
dannı sık sık "Atatürk ilkeleri
tpğmda" uyanr. Ama 1954 se-
ÇLmlerini de ezici bir çoğunlukla
kazanan DP, yanlış bir yola
sapmışür ve her geçen gün bu
yanlış yolda ilerlemektedir. Mu-
halefetle arası da iyiden iyiye
açümıştır; neredeyse muhalefe-
tin varlığını gereksiz görmekte-
dir.
Cumhuriyet başyazan, millet-
vekilliğinin ilk yılında Avrupa
Konseyi'ne temsılci seçilir:
"Çok partfli yaşamın ilk günle-
riydi. Meclis'in "merdıven altı'
dedikkri alt katın birbirine karşıt
iki köşesi arasmdaki geniş kori-
dorda tek başıma \olta atıyor-
dtan. Birinin koiuma girdiğini
farkettim. Baktnn, Dışişleri Ba-
kam Fuat Köprülü. Bana ayak
uydurarak yürümeyi sürdürür-
keo hemen konuyu açü:
- Nadir, dedi. Avrupa Konse-
yi'ne temsücüer sececeğiz, sen de
ghmek ister misin? Derhal kabul
ettim. Gazeteci nftetigmde çeşitli
Batı başkentlerinde çok bulun-
muştum, ünhi bakanlaria, parti
ileri gelenleriyie, pariamento üye-
leriyle röportajlar yapnuştım. Bu
kez mesiektaş olacaktım onlarla.
tlginç buiuyordum bu ek görevi.
Avrupa Konseyi o tarihten bir yıl
önce kunıimuş, ilk topianbsı da
1949 yılı Kasrni ayında Stras-
bourg'da yapdnuştı. Yunaras-
tan'la birükte Konsey üyeliğine
davet edildiğimiz zaman ikti-
darda buiunan CHP, Strasbo-
urg'a tam kadro halinde hep ken-
di ımDetvekiDerini göndermiş,
aralannda bir tek muhatife bfle
yer vermemişti. Çoğuku demok-
ratik sstemin sistemi bilinen
Konsey tophıluğu içinde biz istis-
nateşkilediyorduk.
Bu kez de DP Strasbourg'a gi-
decekler arasında hiçbir CHPU
obnayan. 8 kişilik kontenjandan
Tsini kendi üyeleri arasından se-
çerken, beni nazar boncuğu örne-
ğL, bağmsız olarak gönderiyor-
du. Demokrasi yolunda bu bir
flerleme sayüabilir miydi? Öyle
(üyebm.
Avrupa Konsey üyeteri, kuru- Nadir Nadi; Oktay Akbal, İlhan Selçuk ve gazetemizin uzun yıllar emekçiliğini vapan 'Hasan Amca' Ue birlikte
MŞ beigesuıe gore, ne ulkelerinı *
ne partilerini değil, yalnız kendi kişilikle-
riri temsfl ediyorlardı. Konuşmalar ko-
nuşraacıdan başka kimseyi bağlamıyor-
du. Söz alan saym üye oturduğu yerden
ayağa kalkarak öaündeki mikrofon
anaiığı ue düşûncelerini özgürce açı-
klardL Ona sonı sormak (birçok parla-
mentolarda oMuğu gibi) yasaktı. Tiirki-
gitti. Her tarafa bir kibaruğm, ağn maktan öteye geçmeyecekti. Fransız
rbaşblığm egemen olduğu ilk bakışta gö- temsUcüerinden Yvon Delbos beni libe-
rülüyordu. En yaşhmız Ekrem Hayri nü** safma çekmek için bir iki sondaj
Cstündağı kendimize başkan seçtik. yaptrysa da, pek heveslenmediğimi se-
Bu, belki de oylamava başvurmadan zinceiistüme>armadı."(Ag>,s. 96).
kendiliğinden oluverdi. (...) _
Ben, Avrupa Kopseyi'nde altı yıl sü- İBaPdağl taSMM itamla
rekli göre* aklım. Dk yıl bir yana, geri
ye Bfiyük MDlet Meclisi içtüzüğü gere- kalan beş yıl içinde komisyonlardaki
ğince Meclis tarafından ulusîararası
toptanükra gönderikcek üyeierin en az
bir yıbancı düi i>i bilmeleri koşukhı.
Bizin] heyet şu kişflerden otuşmuştu:
çahşmalanmı saymazsak her genel ku-
rul toplantısında yazdı bir konuşma
yaptım. (...)
Konuşmalanmda ben geneuHde insan
Nadir Nadi, 1957 seçimlerinde
adaylığını koymaz, milletvekilliği sona
erer. Zaten 1954 seçimlerinden sonra
Menderes'le Cumhuriyet'in arası iyice
açılmaya başlamışur. 1957 seçimleri,
Suat Hayri Ürgüplü, Osman Kapani, haklanıidan, ulusîararası hak eşitliğin- DP oyîannın düştüğünü kanıtlır. 34 ki-
Ziyad Ebüzziya, Zeyyat Mandalincı, den. kaba kuvvetin hiçbir sonına çözüm
Arif Hikmet Pamukçuoğlu, Ekrem getiremeyeceğinden söz eder, dünya
Hajri Üstündağ, Cihat Babanveben. banşı uğruna iyi niyetle çaba harcan-
CHP Meclis grubu, bu seçimierde
170'e yükselmiştir.
"Hem de DP'nin kendi yandaşlarmı
Vluhalefetten kimsenin almmaması ması gereğini vurgulardnn." (Olur Şey kamyonlara doldurup yargiç kararı ile
bir yana bırakıhrsa heyetin kuruluş bi-
çimi iyi idi. Her birimiz hiç değiise bir
yabaaa düi oktukça düzgün konuşabili-
yor,yazabiliyorduk.GeçenyılKonseyBa
şkaıilığı'na secilen eski Belçika Baş-
bakanlanndan Paul Hanri Spaak yine
başkandL Topi^ntiann havası hoşuma
Değil.s. 81-85).
"Ben bir ara sosyaüstlere katümayı
düşünmedim diyemeyeceğun. Sonradan
doğnı bulmadırn. Bizde ılımlı da olsa
sosyalist düşünceye örgütlenme olanağı
tanınmadığına göre tek başıma aralan-
na kanşmam bir özenti, bir gösteriş ol-
birkaç sandıkta oy kuUanmalannı sağ-
ladığı ve CHPye oy vereceği sanılan
kimi yurttaşlan seçmen listelerine yazdı-
rmadığı halde."
DP'nın Vatan Cephesi adıyla kur-
duğu "diişsel kuruluş"ıan sonra iktidar-
muhalefet ilişkileri iyice gerginleşir. Na-
dir Nadi, birkaç yıl boyunca Mende-
res'le hiç karşı karşıya gelmez. Ancak
Menderes, bütün köprüleri atmaktan
yana değildir. 1959'da Washington'a
CENTO toplanüsına giderken geziye
Nadir Nadi'nin de katılmasını ister.
Cumhuriyet başyazan bu geziye katıbr;
VVashington'u, Dallas'ı, New York'u,
Pittsburg'u görür. (Olur Şey Değil, s.
68-80).
1960 Nisan'ında ünlü Soruşturma
(Tahkikat) Komisyonu'nun kurulma-
a, bardağı taşıran son damla olur:
"Bu öyle bir komisyondu ki. neredey-
se TBMM'nin tüm yetkilerini fazlasıyla
nefsinde toptuyordu. Insanlan sorguya
çekiyor, gerekirse tutukluyor, dernek
toplantılannı, hatta Meclis görüşmeleri-
nin yayutlanmasını yasaklıyordu."
Anayasa'ya aykın olarak kurulan bu
komisyonunoluşmasının hemen ardı-
ndan, 'tlkin Istanbul, ertesi gün de An-
kara L niversiteleri'nde öğrenciler pro-
testo gösterilerine başladılar. Artık
baskı protesto, baskı protesto birbirini
izleyerek sûrüp gidiyor. Avni Do-
ğan ve arkadaşlannııi verdiği, ko-
misyon işlemleri ûzerine Meclis
soruşturması hakkındaki öoerge-
nin basında yaymııu, aynı komis-
yon yasaklıyor."
Ve 30 nisan günlü Cumhuri-
yet'te AM Urvi'nin altında "Lçtu
uçtu" yazısı buiunan karikatürü
yavımlanır:
"Bu karikatür, başta Neron ol-
mak üzere, Hitler, Mussolini,
Batısta ve benzerieri gibi gelmiş
geçmiş beş altı diktatöriin arkası-
ndan Adnan Menderes'i de sıra-
ya koyuyor, sonucun iyi olma-
yacağını belirtiyordu. O sabah
telefonla sıkıyönetimden beni is-
tediler. Kalktım gittim. Bir ha-
kim albay sorguya çekti. Neydi
bu karikatürün anlamı? Yazıişle-
ri müdüıierinin her zaman baş-
vurduklan yöndemi denedün.
Maksat köhı değikü. Bu bir uyan
karikatüründen ibaretti. Albay
belki icinden bana hak veriyordu.
Ama ne yapsın? Buynık yukan-
dan gelrnişti. Çaresizlik içinde
ellerini iki yana açarak Olur mu
ya?° demeye getirdi. Zaten karar
verilmiş, Cumhuriyet'in o sayısı
sabah erkenden toplatılmtştı.
Öğleden sonra gazetenin 10 gün
süre ile kapatıldığını büdiren Sı-
kıyönetim Komutanlığı tezkere-
sini aldık. Arkadaşımn Ali L Ivi
de gözaltına alınıp Topkapı Mal-
tepesi'ndeki kışlaya götürüldû."
(Olur Şey Değil. s. 123-124).
127 Mayıs'tan sonra
Çok geçmeden, 27 Mayıs
1960'ta ordu yönetime el koyar.
Yeni bir dönem açüır...
Devlet Başkanı Cemal Gürsel,
1961 seçimlerinde Nadir Nadi'-
ye kontenjan senatörlüğü öne-
rir. O, "Gazetenin başında ülke-
ye ve devletine daha yararlı olabi-
leceğini'' ileri sürerek bağışlama-
sını diler.
1962'de Cumhuriyet'in "Yu-
nus Nadi Armağanı" şanşması
"Liberalizm mi, sosyaüzm mi?"
tartışmasına aynhr. Bu > arışma
için gönderilen "Türkiye'nin
Tek Kurtuluş Yolu: Sosyalizm"
başlıkh yazı nedeniyle, yanyı
kaleme alan Şadi Alkıbç ile ga-
zetenin yazıişleri müdürü tutuk-
lanır. Yazıişleri müdürü ilk cel-
sede serbest bırakılır.
Şadi Alkıhç'ın dosyası ise ağır
ceza mahkemeleri arasında do-
laşır durur. Beraat eder; Yargı-
tay bozar. Yeniden yargılanır,
dosya Ceza Genel Kurulu'na gi-
der...
Bu dava dolayısıyla Cumhu-
riyet komünistlikle suçlanır.
Genel Yayın Yönetmeni Cevat
Fehmi Başkut ıstifa etmek zo-
runda bırakılır:
"Ey>ah, olan ounuş, Cumhuri-
yet'i icerden çökertmek isteyen-
İer ilk meydan sa>aşını kazanmı-
şlardı. Çok canım sıkıidı. Cevat'a
söy lemediğimi bırakmadnn. Or-
taklanmın beklediği zaten buy-
du. Ne sanıyordu, istifa edince
"hayır kabul etmıyoruz, ne olur
geri al° diye yaivaracaklar mıydı?
Dediğim çıkü. Genel yayuı mü-
dürümüzün 'ya etmezse' "diye he-
yecanla beklenen isrifası yöoetim
kurulunca derhal onaylandı.
Nasıl bir yol tutmauydnn?
Başlangıctan beri yönetim kuru-
lunda göre> almamtstım. Gazete-
nin genel politikasmı babarndan
miras kalan tinsel (manevi) gü-
cümle yüriitüyordum. Oysa or-
taklanm beni günlük yazüanmla
başbaşa bırakıp kendi politika-
lannı uygulamak istiyorlardı. Bu
polirjkanm hafîf geriye dönük.
ılımlı bir yol olacağmı tahmin edi-
yordum. Cumhuriyet'in canlılığı
(dinamizmi) ne ölçüde gevşeye-
cekti.
Imzasız ksa bir yazı yazdHn, rahat-
sızlığımı ileri sürerek (bir şeyim yoktu,
turp gibiydim) bir süre dinJeneceğimi ve
bu süre içinde gazetenin yönetimiyle hiç-
bir şekilde ügilenmeyeceğimi okurlara
duvurdum." (Olur" Şey Değil, s.
166-167).
Nadir Nadi, gazeteden aynlınca,
benzer durumlarda yaptığı gibi, ken-
dini kemana verir. Bir süre sonra da
anılannı (Perde Aralığından) yazmaya
başlar. Bu sırada...
"1964 kısnü Senato seçimlerinden bir
gün önce, Ecvet Güresin yerine Ankara
temsikiuğunizi üstlenen Kemal Aydar
telefonda bana şu haberi fletti:
- Cumhurbaşkanı Gürsel Paşa sizi
kontenjan senatörlüğüne secmeyi düşü-
nüyor. '1961'de kabul etmemiştı. Bu
sefer ricamı tekrarlıyorum. Yine iste-
mezse ararnızda kalması şartıyla ceva-
bını beklerim' diyor.
SÜRECEK
PERSEMBE
ORHAN BURSALI
Gelişmek?!
Kalkınma nedir?
Gelişmenin veya kalkınmışlığın ölçüleri neden hep
ekonomikgöstergelerle, birtakım rakamlarladilegetiri-
liyor, kendinize sordunuz mu hiç?
Üstelik bu göstergeler de durmadan değişir.
Belleğimizi yoklarsak, bir zamanlar elektrik üretimi-
nin -ve de tüketiminin- gelişmişlik düzeyinin başlıca
göstergesi sayıldığını anımsarız.
Ülkeler karşılaştırmasmda bu önemliydi.
Bir ülke diğerine sorardı- Soyle bakiiim ne kadar
elektrik tüketiyorsun?
Bu soru üç beş yılda bir değişip durdu:
Milli gelirden kişi başına kaç dolar düşüyor?
Kaç hanede TV'niz var?
Ne kadar tuvalet kağıdı kullanıyorsunuz?
SorLİar bilimsel teknolojik devrime ayak uydurarak ve
onun nimetlerini gözeterek günümüzde şöyle gelişti:
Efendim, bılgisayar kullanma oranınız nedir?
Kaçınızın cebinde cep telefonu var? Vs.
Çok şükür, özellikle bilimsel teknolojik devrimin ürün-
lerinden yararlanma konusunda dünyadan hiç de geri
kalmıyoruz.
Bugün dünyada hangi yeni teknolojik ürün geliştirilse,
şıpTürkiye'de.
•••
"Kalkınma rakamları"n\n şampiyonu Saym Demirel'-
dir.
Yolsuzluğun, rüşvetin, devlet banka ve işletmelerinin
talan belgelerinin yerlerde süründüğü; siyasette ve tica-
rette ahlaksızlık boyutunun ülkenin en üst makamlarına
kadar tırmandığı ve oralarda resmen temsil edildiği;
halk ve aydınlar arasında umutsuzluğun doruğa tırman-
dığı dönemlerde devlet ve rejım kurtarıcısı olarak Demi-
rel ortaya çıkar, rakamları konuşturur.
Otomobil mi?
Yollar arabalardan geçılmiyor.
Baraj mı, yol mu, elektrikli köy mü, konutmu.dişfırça-
sı mı, ne istersenız rakamları tıkır tıkır ortalığa döker.
Tanrım, nereden nerelere gelmişiz!
Ama, kişi başına düşen milli gelir 2500 dolardan yine
1000 dolara inmiştir ne gam!
Pekı gelecek için umut?
O da var.
Projeler, hem de büyük büyük ve kucak dolusu!
önümüzdeki ilk üç yılda şunlar, ilk beş yılda bunlar,
gelecek on yıl içinde öbürlerı gerçekleşecek
2000 yılının ilk aylarında dünyanın seyredeceği Türki-
ye görüntüsü pırıl pırıldır. Gökyüzünde ışık saçan dolu-
nay gibidir ülkemiz.
Işte bakın uzayda uydusu olan ülkeler arasına da katıl-
madık mı!
Hele 2005 yılı için verilen kepkeskin rakamlara içimiz
gider, yureğimiz erir.
Ülkemiz ve milletimize güvenımiz tazelenmeye; dev-
letimize (Rusya'da ortaya çıkan yeni Türk devletleri sa-
yesinde 'Son Türk devleti' edebıyatı çok şükür bitti!) ve
onların tüm organlarına saygımız ayakta tutulmaya çalı-
şılır.
Politikacımız, yine en büyük kurtarıcımızdır!
Beğenmiyorsan beş yılda bir, hele erken seçimler
olursa üç dört yılda bir değiştir kardeşim!
Demokrasinin nimeti!
Su başına gidip gelen anlamında değişen sadece po-
litikacılardır aslında.
•••
Yazımızın başına dönelim.
Kalkınma ve gelişme, bir takım rakamların artması,
ekonomik göstergelerin yukarı tırmanması ise eğer; ül-
kede hakkını arayıp bulamadığı için Avrupa İnsan Hak-
ları Mahkemesi'ne başvuran ve adalet arayanlarm
sayısınm her geçen gün artarak 300'ü aşması neyin gös-
tergesidir öyleyse?
Mektupla dikkat çektiler
Isveç YazorlorBirEği'nden
ÇUİer'eAziz Nem uycoısı
GÜRHAN UÇKAN
STOCKHOLM-İsveç
Yazarlar Birliğı. Başbakan
Tansu Çiller'e bir mektup
göndererek Aziz Nesin
konusunda uyanda bulundu.
İsveç Yazarlar BırlığYnın
Başkanı Peter Curman'ın
imzasını taşıyan 22 ağustos
tarihli mektupta, Sıv as
olaylannın suçunun Aziz
Nesin'e yıkılmak istenmesinin,
"Türkiy e'nin uy gar bir ülke
olmadığı şeklinideki üzücü
kanıyı güçlendireceği" yer
alıvor. Mektupta. Çillerın
başsava dahil olmak üzere
gerekli sorumlular üzerinde
nüfuzunu kullanarak Aziz
Nesin'in özgürce yaşamasının
veçalışmasının sağlanması
isteniyor. Öteyandan, İsveç'in
en büyük sabah gazetesi
Dagens Nyheter'in 24 ağustos
tarihli kültür bölümünde, Aziz
Nesin'in Sıvas'ta yanmakta
olan otelden itfaiye
merdıverü\ le inmeye
çalışırken, yobaz Cafer
Erçakmak'ın onu göstererek
halkı kışkırttığı anın ünlü
renkli fotoğrafı bir kez daha
bü> ük boy olarak ya
yımlandı. "Aziz Nesin, ölüm
cezası tehdidi altında" iri
başlığından sonra, İsveç
Radyosu'nun Türkçe
Yayınlar Bölümü'nün Aziz
Nesın'le yaptığı telefon
görüşmesı de yayımlandı.
Osman İkiz'in yaptığı
söyleşide, Aziz Nesin,
ekonomik koşullan elverdiği
takdırde Türkıye'de
ulusîararası bir konferans
düzenleyerek devlet
yönetiminden dinin uzak
tutulması konusunun
tartışılmasmı sağlayacağını
açıklıyor. Nesin'in çağıracağı
yabancı konuklann başında
Salman Rüşdü ve Teslime
Nesrin geliyor.
'iktidara Yürüyüş Kongresi'
DSP İsuuıhuI İl Kongr«si
4 eylülde gerçekleştirilecek
HaberMerkezi-
DSP Genel
Başkanı Bülent
Ecevit'in kaülacağı
İstanbul Olağan II
Kongresi 4 Eylül 1994 Pazar
günü saat 10.00'da yapılacak.
Istanbul Hilton Oteli Fuar
Salonu'nda toplanacak olan
kongrede yönetim ve disiplin
kurullannın yanı sıra kurultay
delegelerinin seçimi de
yapılacak. Genel kurul
hazırhklan hakkında basma
bilgi veren İstanbul İl Başkanı
Erdoğan Toprak şöyle dedi:
"Kuruhay öncesiıide Genel
Başkanımız Sa> ın Bülent
Ecevit'in katılımıv la
yapacağımız bu kongrenin,
partimizin iktidara yürüdüğü bir
kongre olacağına inanıyoruz.
Bu nedenle İstanbul İl
KongremİHn admı 'İktidara
Yürü>-üş Kongresı" koyduk.
örgütümüz, bütün üyeleri ve
yandaşlanflebirlikte vebüyük
oirbütünlükiçerisinde
kongremize hazniamyoruz.
Demokratik Sol Parti'nin
onurlu ve dürüst üyeleri olarak
halkımızın, partimizin
kuruluşundan bu yana
sergUediği sağlam ve anlamlı
geb^meyi içtenlikle
değeriendirisim görüyor, bundan
onur duyııyor ve ülkemizin
geleceği için umutlanıvoruz.
Siyasal yaşamda gelecek,
Demokratik Sol Parti'nindir."