Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 AĞUSTOS1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Caz ile klasik müziğin evliliği 70 yaşında
Rhapsody in Blue (1924) caz müziği ile
klasik müziğin evliliğine ilk ömek
olarak kabul edilir. Gerhsvvin'in bu
yapıtı bugün 70 yaşında.
EVtNİLYASOĞLU
Caz, 20. yüzyılın Avrupa ve
Amerikan sanat müziğini bü-
yük ölçûde etkilemiştir. Yalnız
müzikte değil, sanatın diğer
dallannda da bir çağ olarak
'çaz çağı' >aşanır. FıtzgeraM
'Muhteşetn Gatsby' adlı kıtabı-
nda caz çağının insanlannı an-
latır. T. S. EUkrt, 'Kayıp ÜUte'
(1922) adb şiirinde, caz müziği-
nin akışını şiirsel tekniğıne
uyarlar. Birçok ressam, caz
çalgılannı ve caz müziği devin-
genliğmi tuvaline aktanr. Mı-
marhk sanatında 'art deco'nun
yenilikleri caz modernizmini
simgeler. 19. yüzyıl sonunda
opera doğruğa ulaşmış, yeni
çağın ilk basamaklannda filiz-
lenen djşavurumculukla mü-
zikli tiyatro ağıriık kazanmaya
başlamıştır. Az sayıda calgıyla
dekor ve kostûme fazla önem
vermeden gerçekleşen, ancak
dramatik anlatımda yoğunla-
şan sahne sanatlan gelişir. Ve
caz müziği yepyeni bir boyut
sunar müzikli tiyatro türüne.
Aynca giyim, kuşam, yeni açı-
lan eğlence salortlan, saç mo-
delleri, makyaj, takılar ve toplu
eğlence biçimleri, artık hep caz-
dan esinli olmaya başlar.
1923'teilkcazplağı
Caz müziği, 19. yüzyılda
Kara Afrika boylanndan kay-
naklanıp Batı müziğinin armo-
ni dili ve biçimleri ile Afrika'run
ritim ve ezgi dağarcığının Ame-
rika'da birleşmesinden doğan
bir sentez olarak kabul edil-
mektedir. Caz müziğinin başlı-
ca karakteristiği doğaçlama.
senkoplu ritim ve kendine özgü
bir tonlama şeklidir.
Caz kayıtlanrun en eskisi
1917'de New York'ta beyazlar-
dan oluşan Orijinal Dixieland
Jazz Band Orkestrası'na da-
yanır. Caz sözcüğünün de bu
kuruluşla türediği sanılmak-
tadır. Nick La Rocca'nın yöne-
timindeki ü>eler, New OrJe-
ans'daki zencilerden öğrendik-
leri blues. ragtime gibi stilleri
uygularlar. İlk caz plağı 1923'te
King Oliver'ın Armstrong,
Dodds'lar ve Dutrey'den oluşan
Creole Jazz Band'ına aıtür.
Caz. Binna Dünya Savaşı'-
nın ardından sanat müziğini
Avrupa ve Amerika'da
karşıhkh olarak etkılemiştır.
1921de John AJden Carpenter
(1876-1951), Krazy Kat adlı caz
balesini yazar. Darius Milha-
ud'un Dünyanuı Yaratılışı
(1923) adlı balesinden sonra
Amerikalı besteci George
Gershwin, caz müziği stilini
Rhapsody in Blue (1924) adlı pi-
yano ve orkestra için tek bö-
lümlük yapıtında ciddi konser
dinleyicisine sunmuştur. Rhap-
sody in Blue, caz müziği ile
klasik müziğin evliliğine ilk ör-
nek olarak kabul edilir. Gersh-
win'in Paris'te Bir Amerikalı
(1928) adlı senfonik yapıtı ve
Porgy ile Bess (1936) adlı ope-
rası aynı uygulamayı sergiler.
Fransız besteciler Amerikahlar
ile hemen aynı yıllarda klasik
yapıtlar içinde 'caz'a yer verme-
ye başlarlar: Milhaud'dan son-
Boy
George'un
zoryaşamı
Kültür Servisi - George O'
Dowd ya da daha çok bilinen
adıyla Boy George, kendısini
tanımak için çok uzun yollar-
dan geçti. 1980'lerde Culture
Club'ın solistiyken yazıb ve
görsel basın kendisini arka-
dan bıçaklamak için adeta
birbirleriyle yanşıyordu.
33 yaşındaki sanatcı, bu-
günlerde piyasaya çıkacak
olan otobiyografısi "Take It
Like A Man" de çektiği zor-
lukJan anlatü. İşçi kesiminin
yoğun olarak yaşadığı Lond-
ra'nın güneydoğusunda bü-
yüyen Boy George, genç ve
homoseksüel olmanın zorluk-
lannı tam anlamıyla çekmiştı
"Bir işçi ailesinde büyüyüp de
okulda farkiı olduğumu ayn-
msayıp, bana yapılan bütûn şa-
kaları duyarak etkilenmemem
olanaksızdı. Hiçbir zaman ho-
moseksüel olduğum için gurur
duymadım, ama şimdj gurur
duyuyorum."
Boy George "Her zaman
biz bomoseksüeUerden nefret
eden insanlar olacak. Homo-
seksüel, sivah ya da bevaz ol-
manız farketmez. Nefret in-
sanın doğasında var ama bizler
kemti çektiğimiz acılardan
ders almaz- r
sak ve birbi-
rimize acı
vermeye de-
vam edersek,
hiçbir şey öğ-
renemeyiz"
diyor. Hete-
roseksüeller
arasında do- ^ y George
laşıp, onlara
kendini kabul ettirmeye çab-
şmadığım söyleyen sanatcı
seks ve uyuşturucu konusun-
da hakkında çıkartılan bütün
iddialan yalanlıyor.
"Söylenildiği kadar çok
seks yapmadun -keşke yap-
sayduiı- uyuşturucu kul-
landım, fakat uyusturucu ve
seks farldı şeyler.
Uyuşturucular, heyecandan
kacmak için kullanılan bir yol-
dur" diyor.
Seksi sevdiğini söyleyen
Boy George, seksin içinde az
da olsa sevgi ve heyecan ol-
ması gerektiğini de belirtiyor.
Eskiden çok sinirli bir yapıya
sahip olduğunu söyleyen sa-
natcı, artık kendisini frenle-
meye çabştığını acıkhyor. Ho-
moseksüellerin, kendi kendi-
leriyle alay etme konusunda
çok büyük bir yetenekleri ol-
duğuna dikkat çeken George,
bu insanlann çok neşeli bir ki-
şilikleri olduğunu söylüyor.
RoDİDg Stones Mick Jagger, Keitfa Richards, CharUe W atts, Ron VVood ve Bill YVyman'ın yerini alan Darryl Jones'dan oluşuyor.
'Voodoo Lounge' turnesine başlayan Rolling Stones:
Btd (issumz da öhneyeceğizKültür Servisi - Geçen haftalarda New
York'ta rock müziği açısından iki önemli
olay yaşandı. Bunlardan biri, yaklaşık 3
bın basın mensubu tarafından ızlenen,
1969 yılındaki Woodstock konserinin yı-
ldönıimünü kutlamak amacıyla gerçek-
leştinlen VVoodstock' 94'tü. Diğeri ise
Rolling Stones'un New Jersey'de bir
stadyumda verdiği iki konserle 'Voodoo
Lounge' olarak adlandırdığı tumenin
New York ayağuıı başlatmasıydı.
Grubun New York'ta verdiği konsere
portatif ızgaralan ve bebek arabalanyla
gelen izleyiciler, VVoodstock' 94'te çamur
banyosu yapanlann uzaktan akrabalan
gibi görünüyorlardı.
Sahnede oldukça yaratrcı
'Rock' müziğinin dinleyeci kitlesinde,
Rolling Stones'un son tumesinden beri
daha da hızlanan bir parçalanma gözle-
niyor. Kendini 'dünyamn en büyük rock
topluluğu' olarak tanımlayan Rolling
Stones, 1989 yılında yollara düştüğünde,
gençlerin en fazla ilgi gösterdiği topluluk
Guns and Roses'dı.
Ancak 9O'lı yıllarda pek çok Amerikan
rock gnıbu ortaya çıktı. Şimdilerde Ame-
rika'da rock müziğine hakim olan Pearl
Jams ve Smashing Pumpkins'e göre, cı-
lah efsaneler ve ün pek bir şey ifade etmi-
yor. Kurt Cobain'in uyuşturucu ah-
şkanlığtnı bile Keith Richards'ın zevk
düşkünlüğünden çok Sid Vicious'ın nihi-
lizmini örnek alarak gelıştirdıği söylene-
biür.
Voodoo Lounge turnesinin biletleri
35-75 dolar arasında değişiyor. Şarkılan-
nda bır değişiklik olmasa da Rolling Sto-
nes üyeleri sahnede oldukça yaraücı.
Topluluk New York'taki konserlerinde,
daha çok 1970'li yıllardaki repertuvan-
ndan eski parçalannı seslendirdi.
Yaklaşık 20 milyon dolara mal olması
beklenen Voodoo Lounge turnesi, önem-
li 3 üyesi 50'sini aşmış bir topluluk ıçm bı-
raz risk oluşturuyor.
Topluluk, bu turneye çıkmadan önce
provalan Kanada'nın Toronto kentinde
gerçekleştirdi. Provalann büyük bölümü
de eski parçalara aynldı ve 'Connection',
'Far Away Eyes' ve 'Doo Doo Doo Doo
Doo' gibi parçalar üzerinde calışıldı.
'Voodoo Lounge'
turnesinde insanlann
rock gösterisine bakışını
değiştirmek istedik.
21 .yüzyıla, geleceğe
ilişkin bazı düşünceleri
beırak ve iyimser
düşünceler olarak
göstermeyi amaçladık.
Şovu iki ay içinde ortaya çıkardıklannı
belirten Mick Jagger, "Her şey orada
hazır, bizim yalnızca bulmamız gereki-
yor" diyor. Topluluk üyelerinin bazen
bir akşamüstü provaya başlayıp ertesi sa-
baha kadar çabşmayı sürdürdükleri de
olmuş. Peki ama gençliklerinde alkol ve
uyuşturucu kullanan, orta yaşh müzis-
yenlerden oluşan bir topluluk nasıl olur
da akıp giden zamandan hiç etkilenmez?
50 yaşlanndaki Keith Richards'ın yanıtı
çok basit: "Hala çok iyi bir toplııluğuz,
hatta bazı geceter belkî de düriyanın en
iyisiyiz. Bizi assanız da ölmeyeceğiz."
Topluluk üyeleri Toronto'da daha
önce büyük sorunlar yaşamalanna
karşm, provalar için bu kentı seçmişler.
1977 yılında Toronto'da uyuşturucu yü-
zünden tutuklanan Richards, "Başınım
derde girdiği her yere gitmeyecek olsam,
benim için bu gezegende çok az yer kalır"
diyor. Rolling Stones üyeleri 1969 yıb
sonlannda meydanlara çıktığında (1966
yıbndan beri ve kurucu üyeleri Brian Jo-
nes'un ölümünden sonra gerçekleştirdik-
leri ilk turne), beraberlerinde müzikleri-
nin gerektirdiği ışık ve ses düzenini de gö-
türdüler. Rolling Stones'un tarihinde
konserleri sahnelerindeki getişmelere
göre sıralayabibriz: 69 turnesinde çıplak,
sıradan bir sahne, 75 yılında bir çiçek gibi
açan bir sahne, 1981 yılında stadyum bü-
yükJüğünde bir canavar.
Topluluğun konserlerinde sahne düze-
nini gerçekleşüren mımar Mark Fısher,
"Voodoo Lounge turnesinde insanlann
rock gösterisine bakışını değiştirmek iste-
dik. Sahnede, 21. vüzyıla, geleceğe ilişkin
bazı düşünceleri berrak ve iyimser dü-
şünceler olarak göstermek istedik. Bilgi-
savarlarla dolu, bilgi altşverişinde bulu-
nabileceğiniz bir yer" diyor.
Voodoo Lounge turnesinde sahne dü-
zeninden bilet fiyatlanna kadar abnan
bütün kararlarda rolü bulunan bir kişi de
Michael Cohl. Turnenin bütün haklannı
alan Cohl, Voodoo Lounge çercevesinde
gerçekleştirilecek konserlerin 4 milyon
kişi tarafından izlenmesini bekliyor. Bu
beklentisi gerçekleşirse, turneden elde
edilecek gebr 300 milyon dolan bulacak.
ra Maurice Ravel'in piyano
konçertolan ve keman so-
natının blues bölümü (1927);
daha öncelerden Claude Achille
Debussy'nin GoliUwog's Cake
Walk (1908) başlıklı piyano
yapıtı; Arthur Honegger'in
Konçertinosu (1925); caz müziği
öğelerini modern müziğe yeni
bir boyut olarak sunar.
601ı yıllarda özgur caz
Aynca İgor Stravinski'nin
Ragtime'ı (1918) ve Woody
Herman'a yazdığı Ebony Kon-
çertosu (1945), Ernst Krenek'in
Jonny SpieH auf (1927) ve M«-
hagony adlı yapıtlan; Kurt VVe-
ill'in Uç Kuruşluk Operası, Aa-
ron Copland, George Antheil ve
Leonard Bernstein'in yapıtlan
caz müziğini sanat müziği ile
birleştirirler. Ikinci Dünya Sa-
vaşı'ndan sonra Kryztof Pende-
recki ve Milton Babbitt gibi bes-
teciler de büyük orkestrada caz
biçeminin uyarlamasını yapmı-
şlardır. 1960'b yıllarda özgür
caz kavramının yeniden günde-
me gelmesi, doğaçlamayı güç-
lendirerek elektronik câlışma-
lara ve sanat müziğine boyut
kazandınr.
Uzun egitim gerektiriyor
öte yanda 1950'li yıllardan
sonra ortaya çıkan Cool, caza
bağb olarak klasik müziğin bi-
çimleri caz tekniği ile birleşince
Third Stream gelişmeye başlar.
Senfoni orkestrası ya da oda
müziği için yazılan kompozis-
yonlara doğaçlama bölümleri
eklenmesi, polifonik dokunun
zenginleşmesi ve füg, rondo gibi
klasik biçimlerin caz terimleri
içine gırmesi Third Stream'in
özelbkleridir. Modern Caz Ku-
varteti, bu çahşmalan örnekler.
Başlangıçta caz, yazılı bir
kompozisyon olmayıp yorum
anına dayalı bir müziktir. Yo-
rumculann doğaçlamalanyla
ünlenir. Yonımcunun yeteneği,
ustabğı, becerisi ile yorumcu
adlanyla tarihe geçmiştir.
1970'lerden bu yana giderek iyi
eğitim görmekte olan caz mü-
zikçileri, yeni kuşaklar oluştur-
makta. Böylece 1980'h, 90'b
yıllann caz müzikçileri artık ye-
tenek, birikim kadar, bilimsel
yaklaşımla kendi sanat türünü
özümseyen sanatçılar. Kompo-
zisyon ve yorumculuk konu-
sunda teknik aşamalar kayde-
dilmekte. Dünyamn önemli
merkezlerinde kurulan caz
okullan ya da büyük üniversi-
telere bağb fakültelerde, kon-
servatuvarlara bağb caz bölüm-
lerinde caz müziği de uzun
yıllann eğitimini gerektiren bir
tür haline geldi.
Caz çalmak gfinahtı
Bizim konservatuvar eğitimi
yıllanmızda caz çalmak nasıl da
günahtı. "Caz çalarsan ritim
duygun bozuhır. Caz çalarsan
klasik eğitimi ciddiye almazşın",
gibilerden azarlanırdık. Ülke-
mizde hala caz eğitimine yöne-
bk bir kuruluş yok. Bir ara Bil-
kent Üniversitesi Müzik Fakül-
tesi böyle bir atıbm yapmışü, ne
yazık ki yanm kaldı. Caz mü-
zisyeni olmak isteyen öyle çok'
genç var ki! Bir süre düzenli
konservatuvar eğitim görüp
aynldıktan sonra kendi yaglan-
nda kavrularak caz müzikçisi
olma yoluna giriyor gençler...
Çok yetenekbyse yurtdışma gi-
dip bir topluluğa kaülma ola-
nağı bulabildiyse özlediği üne
kavuşabibyor ancak. Yirminci
yüzyıl sona ererken caz müziği-
ni klasik müzikten ayn düşün-
mek olanaksız.
6
Hepimiz müziğin hizmetindeyiz'Kültür Senisi - Avrupa Topluluğu
Gençlik Orkestrası, dünyarun genç ve
yetenekli müzisyenlerine kol kanat ge-
ren en başanb kuruluşlanndan biri ola-
rak nitelenıyor. Her yîl Avrupa Birbği'-
ne üye ülkelerden 5 bin genç müzisyen,
16 yılbk bir geçmişi bulunan bu orkest-
rada bir yer kapabibnek için yanşıyor.
Bu orkestradan 'emeklf obna yaşı yir-
mi iiç. Avrupa Oda Orkestrası, Avrupa
Topluluğu Gençbk Orkestrası'ndan
emekli olup da birlikte cabnak isteyen
müzisyenler için kurulmuş. Doğu Avru-
pa'da ise yine bu amaa taşıyan Gustav
Mahler Orkestrası var. Aynca bu genç-
lik orkestrasmdan aynlanİar Avrupa or-
kestralannın büyük bir bölümünde gö-
rev yapıyorlar. Aralannda birkaç yıl
önce Çaykovski yanşmasında fırtınalar
koparan viyolonselci Mario BruneUo.
obuacı Douğlas Boyd ve John VVhitfîetö
gibi ünlü solistler de buiunuyor.
Avrupa Topluluğu Gençbk Orkest-
rası'nın bütün elemanlannm, orkestra-
dakı konumlannı koruyabibneleri için
her yıl yeniden sınavlardan geçmeleri ge-
rekiyor. Her yıl orkestrada oıtalama 40
kişibk bir boşluk oluyor ve yaşlan 14-23
arasındaki müzisyenler başvurabiliyor.
Başvuru işlemleri ve son başvuru tarihi
ülkeden ülkeye değişiyor. En çok umut
veren adaylar, başvuru formu dolduraıa
aşamasında seçilerek ön elemelere alıru-
yorlar. Sınavlar bütün Avrupa Biriiği
üyesi ülkelerde kasımdan marta dek sü-
rüyor. Orkestranın yöneticilerinden
Profesör Lutz KöMer, başkentten baş-
kente giderek adaylan tek tek diniiyor.
Her müzisyenin bir sonat ve kendisi için
secilen birkaç parcayı seslendirmesi ge-
rekiyor. Claudio Abbado, Avrupa Top-
luJuğu Gençlik Orkestrası'nın ilk şefi.
Ancak orkestra varbğmı büyük ölçüde
Joy ve Ljonel Bryer çiftine borçlu. Yü-
rekten inandıklan bu projeyi başlatmak
için çok para ve emek harcamışlar.
Joy Bryer, orkestranm Avrupa Birii-
ği'ne üye devletlerin fırünab politikalan-
na karşın varlığını sürdürebilmesi için
hala caba harcıyor. "Avnıpa'daki en iyi
genç müzisyenJeri toplayıp onlara en iyi
öğreünenlerle çalışıp, en ivi şefler tarafı-
ndan yönetilme fırsatı >eriyoruz" diyor.
Orkestranın yeni müzik direktörü
Bemard Haitink. Orkestranın programı-
nda Zubin Mehta, \ladimir Ashkenazy
ve Mstislav Rostropovich gibi şeflenn yö-
neteceklen konserler buiunuyor. Aynca
bu yıl Brahms'ın ikinci ve dördüncü sen-
fonilerini seslendirecek olan orkestrayı
Carlo Maria Giulini yönetecek. Şu anda
Avrupa
Topluluğu
Gençlik
Orkestrası,
dûnyanın genç ve
yetenekli
müasyenlerine
koi kanat geren
enbaşardı
kuruluşlanndan
biri olarak
niteleniyor.
Bu orkestradan
'emekli' olma
yaşıyirmiüç.
Avrupa Oda
Orkestrası,
AvTupa
Topluluğu
Gençlik
Orkestrası'ndan
emekli olupda
birlikte çalmak
isteyen
kurulmuş.
^•ran •&!• H i :
• ^r^v __ m
I * ' ^ 's
ffi
• fr B
P ** * i8• '*' İ ^1
*'** İ9
*- İfl
P &•
Pf;;
i
E '
I
*i.
1
1
L Jtm
1 , ^p
* ... ' my ^ •
-. Ji ' flr «.•
* j# 1
•«, i4- İ
•
1
•
•
•
1
II
turaede olan orkestra Edinburg Festi-
vab'ne de katılacak.
80 yaşındaki Giulini, yaş. ortalaması
20 olan genç müzisyenlerle çalışırken ne-
ler hissediyor? ftalya'nın kuzeyindeki
Bolzano'da orkestrayla provalan sürdü-
ren Giubni, gençliğinin geçtiği yere dö-
nüp yetenekli genç müzisyenlerle calış
manm kendisine olağandışı bir birlik
duygusu verdiğini söylüyor. *Şef kav-
ramını hiç sevmediğini belirten Giulini,
"Müzik, biçtm vermek. bestecinin yapıta
yüklediği anlamı keşfetmek için birlikte
yapılan bir etkinlik. Hepimiz müziğin hiz-
metindeyiz" diyor.
'Peri masalı' niteliğj taşıyor
Avrupa Topluluğu Gençlik Orkest-
rası pek çok genç müzisyen için bir 'peri
masalı1
niteliği taşıyor. Genç ve başanb
bir müzisyen önce ulusal düzeyde, sonra
Avrupa düzeyinde yanşmalar kazanı-
yor. Teknik açıdan çok iyi bir düzeye ge-
liyor. Sonra da, çeşitb ülkelerden. herbiri
son derece yetenekli müzisyenlerle bir-
likte çabşmaya başbyor. Bu müzisyenler
yaşadıklan İcentte tanınabibrler, hatta
ülke çapında ünlü olabibrler. Ama bu
orkestra içinde yalnız değiller. Kendile-
riyle aynı konumda 140 müzisyen daha
var.
Orkestranın provalanna katılan usta-
lardan Viktor Liberman. bu orkestrada
calma olanağına kavuşan genç müzis-
yenlerin bu benzersiz deneyimi asla
unutmayacaklannı belirüyor ve "Başka
hangi orkestra müziğin her notasındaki
nüanslar üzerinde duracak zaman ve ira-
deye sahipdr" dıye soruyor.
ÜŞÜDÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
U'AU Yanlışlan
Bugün Nâzım Hlkmet'in kitaplarından söz açacaktım,
Bulgaristan basımlarından...
Ama cumartesi günü yayımlanan "Nesin Vakfı" baş-
lıklı yazımdaki düzelti yanlışları, bir tümcenin doğrusu-
nu verip Aziz Nesin'den özür dilememi gerektirdi.
Otuz beş yıldır yayım kuruluşlarında çalışıyorum.
De Yayınevi'ndeyken içlerinde tek düzelti yanlışı ol-
mayan kitaplar çıkarabilmek için çok uğraştım.
Basımevierindeki çalışma anlayışını değiştirmek hiç
kolay değildi, gene de bir şeyler yapabildim kanısında-
yını, birçok yanlışsız kitap çıkardım.
Hep titizliğimin yayılacağını umar, başkalarını da etki-
lemeye çalışırdım.
Ama, nedense, Fethl Naci'nin dışında, bu özeni sürdü-
ren çıkmadı.
Günümüzde en ileri teknolojiyle donatılmış olan yayın
dünyasının, dizgt-dûzelti yanlışlarına bir çözüm bulama-
ması inanılır şey değil...
Büyük yayınevleri kuruluyor, birbirinden güzel kitap-
lar yayımlanıyor... Ama içleri yanlışlarla dolu... Okurlar
da, yayımcılar da ne diyeceklerini şaşmyorlar...
Gazeteler daha da kötü... Düzelti konusundan söz aç-
tığınız zaman yüzlerde buruk birçaresizlik gülümseme-
si dolaşıyor. Sanki önlenmesi olanaksız bir aksaklık...
Bir süre sonra, kimseyi üzmemek için, yazılarınızdaki
yanlışların sözünü bile etmez oluyorsunuz...
Sanırım gazetelerde düzeltmenlik gelip geçici bir ara
iş gibi görülüyor. Biraz deneyirnliler ise dizgiyi bırakıp
yazarın yanlışlarını kovalama eğılımine kapılıyortar.
"Arkadaş, ben koyduğum her noktanın, virgülün, har-
fin sorumluluğunu taşıyorum, yazılanma dokunmayın"
diyorsunuz. Ama ellerinde değil...
"Nesin Vakfı" başlıklı yazıdaki dizgi yanlışlarına gelin-
ce:
"Vakfın üst limiti" demiştim, "Vakıf ust limiti" olmuş.
önemli değil. Söyleyiş bozuk olsa da anlaşılıyor
"Alphonse Daudet'nin 'Altın Beyinlı Adamlanndan"
demiştim, "Alphonse Daudet'nin 'Altın Beyinli Adam-
\afından" olmuş. Bu da önemli değil. Alphonse Dau-
det'nin öyküsünüokumuşolanlar, başlığın "Altın Beyinli
Adam" olduğunu bilirler. Istenen çağrışım gene sağla-
nıyor.
Nesin Vakfı'nın eğitim ilkelerıniözetlerken, "Çocukluk-
lannı yaşamalanna" demiştim, "Çocuklann yaşa-
malanna" olmuş. Bu bayağı önemli bir yanlış. Çünkü
şöyle bir tümce çıkmış ortaya:
"Çocuklann yaşamalanna, şımarmalanna, sevgi ara-
nışlanna engel olunmaz."
Haydi bunu da sorun etmeyelim. Türk okuru düzelti
yanlışlarına alışıktır Bir duralar, gırgırını geçer, "iyi va-
kıfmış, çocuklan öldürmüyor" der, sonra ya bulur doğ-
rusunu, ya da üstünde durmaz...
Ama, en azından, ortada bir düzelti yanlışı olduğu açı-
kça belli...
Geletim Aziz Nesin'i tanımlayan şu iki tümceye:
"Bir de kişiliğinin bütün özelliklerini belirleyen, ya-
şam biçimine damgasını vuran bir inancı var: Toplum-
salcı... Yani toplumsal adalete, paylaşmaya, dayanış-
maya, ama kişiler ya da gruplar arası dayanışmaya
inanıyor..."
Haydi bakalım!..
Toplumsalcıların kişiler ya da gruplar arası dayanış-
maya inandıkları nerden çıktı!..
Çağdaşımız Makyavel'deki "Dayanışma" başlıklı ya-
zımı (ss. 204-211) okumuş olanlar, orada söylediklerimi
anımsayanlar varsa, böyle bir söz etmeyeceğimi bilir-
ler, ama öbür okurlar.'?..
Yukarıdaki ikinci tümcenin doğrusu şöyle'
"Yani toplumsal adalete, paylaşmaya, dayanışmaya,
ama kişiler ya da gruplar arası değil de, insanlar arası
dayanışmaya inanıyor..."
Düzeltide topu topu üç sözcük atlanmış...
Topu topu üç sözcük... Ama anlam nereden nereye
gelmiş...
Yalnız Aziz Nesin'den değil, bütün toplumsalcılardan,
dayanışmanın en güzelini seçmiş olan o özverili insan-
lardan özür dilerim.
Trabzon'da Kanuni Sultan Söleyman
Müzesi kumılacak
• Kültür Servisi - Kültür Bakanı Timurçin Savaş, Kanuni
Sultan Süleyman'ın doğum yeri olan Trabzon'da. kendi adına
birmüze kurulacağım bildirdi. Giresun'da. dün partisinin
bölge toplantısına katılan Kültür Bakanı Savaş, Ankara'ya
hareketinden önceTrabzon Havaalanı"nda gazetecilere
yaptığı açıklamada, Kanuni Sultan Süley-man'm doğum yeri
olan bu kentin, aynı zamanda önemli tarihsel miraslan
banndırdığıru da kaydederek şunlan söyledi' "Toplum olarak.
tarihsel ve geçmiştekı olaylan çok iyi değerlendırmemiz
gerekiyor. Bakanlık olarak en büyük görevlerimizden biri.
tarihsel mirasımıza sahip çıkmaktır. Tarihsel mirasımızı
geleceğimize yönlendirerek, onlara da tanıtmak ve ayakta
tutmak en büyük görevimızdir." Karadeniz bölgesinın
gelişmesi için kültür ve doğa turizmine önem vereceklerini
vurgulayan Timurçin Savaş. kıyı ve sınır ticaretinin bölge
insanı için hayati önem taşıdığını belirtti. Savaş. hükümetin bu
konuda her zaman yöre insanınm yanında olacağını kaydetti.
Kültür Bakanı Timurçin Savaş. tarihi eser bakımından son
derece zengin Karadeniz bölgesindeki bu eserleri kültür
turizmine kazandırmak için de büyük gayret sarfedeceklerini
sözlerine ekledi.
Köyde müze açıldı
•IERZİNCAN (AA) Erzincan'm Kemaliye ilçesi Ocak
köyünde, müze açıldı. Köy meydanında 2 k'atlı olarak inşa
edilen müze binası. Ocak veçevre köylerdeki tarihi eserlerle
donatıldı. Yetkililer, müzenin tarihi eser açısından giderek
zengenleştirilmesini amaçladıklannı belirterek, "Köyümüz,
tarihi bir köy. 700 yıl öncesini anlatan bir kitaba da sahibiz
Müzede, bu kitap ile bölgemiz otantik eserlerini ve yıllar önce
kullanılan ev araçlannı sergiliyoruz" dediler. Ocak köyünde
aynca, dışandan gelenlenn kalabilmesi için konuk evi de
yaptınldı.
Yönetmen Roman Polanski, ABD'ye
dönmek istiyor
• NEW YORK (AA) - Küçük yaştaki bir kıza tecavüz ettiği
gerekçesiyle hakkında adli soruşturma açılınca. hapse
gjrmemek için 17 yıl önce ABD'den kaçan ünlü film yönetmeni
Roman Polanski, yeniden bu ülkeye dönmek için girişimde
bulundu. 60 yaşındaki Polanski'nin, avukatlanna, Los
Angeles yetkılileriyle kendisi hakkında af çıkanlması
konusunu görüşme tabmatı verdiği bildiribyor. 1977 yıbnda,
13 yaşındaki bir kızla cinsel ilişki kurmakla suçlanan ve patlak
veren skandab ört-bas edebilmek için, 225 bin dolar veren
Polanski, yine de yakasını adaletin elinden kurtaramayacağım
anlayınca, çareyi Avrupa'ya kaçmakta bulmuştu. Roman
Polanski'nin ilk eşi ünlü film yıldızı Sharon Tate, 9 aybk
}ıamileyken Charles Manson çetesi tarafından öldürülmüştü,
Polanski, halen 27 yaşındaki yeni eşi Emmanuelle Seigner ile
Fransa'da yaşıyor. Polanski'nin yönettiği ve başrollerini
Sıgourney Weaver ile Ben Kingsley'in oynadıklan "Death and
The Maiden" adb fılmin, yakında piyasaya çıkacağı bildirildi.
Fibnin, Amerika'da büyük yankı uyandırması bekleniyor.