02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 AĞUSTOS1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Zeyrek, Galata, Muğla, Kaya Köyü, İ2mit, Amasya, Ödemiş, Bozdağ... Galata Grubu Ânadolu'da...İstanbul'daki mimarlık fakültelerinde okuyan ve sayılan 300'ü bulan öğrenciler, Anadolu'nun değişik kentlerinde tarihsel ve kültürel mirasın belgelenmesi ve 'yaşatılması' için yerel kurumlarla el ele verip 'yaz üniversitesini' yaygınlaştınyorlar... OKTAYEKİNCÎ önceleri sayılan sadece 10-12 kadardı. Mi- marlık eğitimlerini yaz aylannda da sürdürmek, ama "özgürce" sürdürebilmek için gönüllü bir öğrenci çabşma grubu oJuşturdular. Mimarlar Odası'ndaki kültürel etkinliklere katılarak İstanbul'un Zçyrek semtini irdelemeye karar verdiler. Sonra, 1992 yılı yaz aylanndaki "keyifli ve üretken" çabşmalar başladı. Tarihi sernt, ev ev, sokak sokak tarandı. Fotoğraflar çekildi, röle- veler çıkartıldı, projeler gebştirildi. Bunlardan "Parmaklık Sokak" çabşması, aynnüh çızimler- le ve sokak sakinlerinin sosyal, ekonomik ve kültürel durumlannı belgeleyen anketlerle kap- samlı bır dosya hahne getırildi. Kültür Ba- kanbğı'nın "Istanbui Kûltür 10 Ydı" (1993-2003) programında ele alınması için ilgib birime iletil- di... İstanbul'dakı üç mımarhk fakültesinden "bir avuç öğrencinin" başlattığı bu çalışma, 1993 yılında sayılan 70'e varan daha geniş kaühmb bir "yaz okulunun" da esin kaynağı olmuştu. Yine Mimarlar Odası'nda toplanan öğrenciler. bu kez kendilen gibı "özgürlüğü seven" ve mı- marlığın ancak "özgür araşbrma ortamıvla" bir sanat eylemıne dönüşebileceğıne ınanan genç öğretmenleriyle birlikte Galata bölgesıne eğildı- ler. Karaköy'den Tünel'e, Tepebaşı'ndan Top- hane'ye dek oldukça geniş bir tarihsel bölgede, mimarbk ve sanat tarihinin eşsiz güzellikteki kültürel mirasını yine sokak sokak, ev ev bel- gelediler. Yıl sonuna doğru Galata ve çevresi öylesine zengin bir envantere bağlanmıştı ki, öğrencilerin adı arük "Galata Grubu" olarak sanki tescillenmişti. Yi- ne aynı yıhn sonuna doğru bu coşkulu çalışmaya katılan öğ- rencilerin sayısı da 120*yi bul- muştu. Muğla, Kaya Köyü, Izmit... tzmit Kapanca Sokak projesi, tarihi Sım Paşa Konağı'nın bahçesinde halka taıunldı... diğer kamu kurumlannın da desteğiyle uygulan- ma aşamasına geldi. Bu yaz başında sayılan arük 300'e ulaşan Ga- lata Gönüllü Öğrenci Grubu'nun 1994 yılı çalı- şma bölgeleri içerisinde ödemiş ve Amasya da katılmış bulunuyor. Grubun bir bölümü eylül ayında yine Kaya Köyü'ne gidecek ve geçen yıl- dan eksik kalan' tarıhı taş evlerin rölevelerini ta- mamlamaya çabşacak. bekleniyor. MEYAP, aynı anda Galata Gru- bu'nun tzmit'te başlattığı Kapanca Sokağı çalı- şmasının adlandınlmasında da "isim babasT oldu ve yine şu günlerde artık "onanm inşaatlanna" geçijen tarihsel çevre düzenleme- sine "ÎZEYAP" (İzmit Evleri Yaşaüna Projesi) adı verildi. Benzer şekilde bir süre önce bu kez Amasya'da başlatılan çahşmamn adı ise "YA- BEP' olarak belirlendi. Ya da açıkdeyişiyle" Ye- Galata Gönüllü öğrenci Grubu, Zeyrek ve Galata böl- gesi çabşmalannı yine 1993 yıb yaz aylanndaki girişimlerle Anadoiu'ya taşımaya başladı- lar. Jstanbul Mimarlar Odası- nın Muğla Belediyesi, Muğla Valüiği ve Fethije Belediyesi ıle yapüğı anlaşmalalar sonucun- da Muğla'nın "tarihsel kent do- kusu" ve Fethıye'dekı ünlü "Kaya Köyü yerleşmesi" kültü- rel zenginlığın korunması ve yaşatılmasına yönelik proje ça- bjmalanna konu oldu. Yıldız Üniversitesi, İTÜ ve MSÜ'den öğrenciler Muğla ve Kaya Kö- yü'nde çabşma kamplannı ku- rarak, bir ay içinde yüzlerce pafta çizim, desen, röleve ve si- luet çizimleriyle "uygarlık de- ğerierimizi" belgeledıler. 1993 yıb içinde Anadolu'da başlaülan diğer bir çabşma ise yaklaşık 50 kadar öğrencinin "değişimli olarak" kaüldıklan, Izmit'teki tarihi Kapanca So- kağı'nın restorasyon projesi oldu. Kocaeb Valisi Kemal Nehrozoğlu ve ü kültür müdürü Birgül Yûrüker'in tarihe ve kül- türe olan duyarhlıklan, Galata Grubu'nun çab- şkanbğı ve "özverisiyle" bırleşince, İzmit'in yok obnak üzere olan "gûzel yamaçlan" gün ışığına çıkmaya başladı. Kapanca Sokak'taki eski ahşap evlerin yanı sıra sokak ve çevresinde "tarihsel peyzajm" da korunması yönünde gebş- tirilen projeler, valiliğın yanı sıra belediye ve "çıkarma yapan" öğrenciler, Anadolu uygarlı- klannda "Sehzade kenti" olarak nam salan bu kültür ve doğa hazinesınde yine "görev başın- dalar". Tıpkı Kaya Köyü, Muğla, Galata, Zey- rek ya da Izmit'teki gibı "coşku ve dayaıuşmay- la" başlaülan YABEP'in amaa, Amasya Tu- rizm Derneği'nin Yönetim Kurulu karannda şöyle özetleniyor "Amasya içerişehir yapı kültû- rimü tanıyıp tanıtmavı, sağlıklaştırmayı ve Yeşflı- rmak SİT vadisindeki etkisini planlamayı amaçlamak..." öğrencıler, benzer bır amaç için güz aylannda ödemiş'in de hızmetıne koşacaklar. Ünlü "Bozdağlar" yöresinde, Ana- dolu'nun henüz "betona ve speküiasyona yenik düşmemiş" kültür zengınliğıni belgeleye- cekler. Elbette bunu yaparken, salt beJgeiemekle yeünmeyıp "gefeceğin mimarisinin" de yüz- lerce ve bınlerce yıllık bınkimı- nı meslek ve sanat yaşamlanna şımdıden kazandırmış olacak- lar "Ülkemiz ûniversitemizdir..." Yıflardır unutulan ve kaderine terk edilen Kaya Köyü, Galata Grubu'nun çalışmalanyla yeniden gündeme geldi. Grubun bır başka "ekibi" ise bir süredir Muğ- la'da bulunuyor; Saburhane semtindeki eski ev- lerin "MEYAP" kapsamında restorasyonlan için gerekb projeleri sürdürüyor. MEYAP, "Muğla Evlerini Yaşatma Projesi" anlamına ge- byor ve belediye ıle vabhğin yanı sıra, Tophı Ko- nut İdaresi'nin de yakında yürürlüğe girmesi beklenen "Tarihsel Yapdara Restorasyon Kredi- si" Yönetmebği'nden desteğini abnası şUırmak Yalıboyu Evleri Evrensel Amasya Proje- si..." Galata Gönüllü Öğrenci Grubu'nun "Amas- ya Çalışma Kotu", başta Amasya Belediyesi ol- mak üzere Amasya Turizm Demeği ve Mimarlar Odası Görevliugi gibi duyarlı bırimlenn çağnlan ve ev sahipbğı ile kollan sıvamış durumda. İstanbul'da hazırbklar tamamlandıktan son- ra "Yeşümnak Yalıboyu"ndaki tarihsel dokuya Mimarlar Odası İstanbul Şu- besi'nde çabşmalannı sürdüren Galata Gönüllü Öğrenci Gru- bu. mimarlık eğıtiminde "en zengin ünhersitenin ülkemiz ol- duğunu" gören ve yine uygarh- ğa hızmet edecek bir mimarbk evlemı ıçın öncebkle "ülkemiz- deki tarih ve doğa zenginliğini tammak" gerektığıne inanan "özgürlük tutkunu" gençlerden oluşuyor. Bu özgürce araşürma ve çab- şma ortamı içinde, bir yandan kültür mirasımızın korunması- na önemli katkılarda bulunu- lurken, öbür yandan yine aynı mirasın yaşatıbnası yönünde "büinçB ve karariı" bir genç kuşak da varbğını göstermiş ve kanıtlamış oluyor. Bu sıcak yaz günlerinde yolunuz Kaya Kö- yü'ne, Muğla'ya, İzmit'e ya da Amasya'ya dü- şerse tarihsel mahallelerin olduğu yerlere gidin. Galata Grubu'nun çabşkan öğrencileri oralarda "uygarlığın peşindeler". Sız de bır kaç saatlığıne olsun onlara katıbn ve desteğınizi verin... Almanya'nın Murnau kenti Kandisky veMünter'in öncülüğündeki bir hareketin manevi üssüydü Kültür Servisi - Almanya'nın kuzeyin- de küçük bir ticaret kenti olan Mumau'- yı ayaret eden turistler, bir zamanlar Avrupa sanatında bir devrime esin kay- nağı olan manzaralarla karşüaşıyorlar. 'Mavi ÜDte' olarak tanımlanan bu sa- kın kır manzaralan, yeşil tarlalar ve alp- ler, yüzyıbn önemli sanat hareketlerin- den birinin yolunu açan çoşkun ya- raüalığın dürtüsünü oluşturdu. 'Der Blaue Reiter-Mavi Süvari" diye adlandınlan bu hareketin merkezi Mü- nih ıken, Murnau manevi üssüydü. Ha- reketin üyeleri Mumau'da yaşadılar ve 1908-14 yülan arasında yarattıklan yapıtlarla Avrupa'da 'avant-garde' sa- natın öncülüğünü yaptılar. Rus ressam Vassfly Kandinsky'nin ge- bşiminde Murnau bdırleyıcı bir rol oy- nadı. Böylesine güzel bir yerin aynı za- manda soyutlamanın doğum yeri olması 'biraz ironik' Kandınsky, Alman sevgib- si Gabriek Münter'le birlikte paylaşnk- lan evin penceresınden yaptığı peyzaj- larda gerçekliğin görüntüsünü bu- landmyordu. 1913 yılında yüzyıbn ilk özgür biçemb sanaünı üretene dek bunu sürdürdü. Hareketin bir diğer üyesi, Mumau'- nun orman, dağ ve batakük manzara- lanndan esinlenen, hayvan resimleriyle ünlenen Alman sanatcı Franz Mare. Marc'a göre, mavi umudu simgeb'yordu. 'Mavi bana sürekli güzel duygular veren tek renk' demıştı. Mumau'nun kırsal alanlannı 'Mavi Clke' diye adlandıran da oydu. Münih'ten arabayla bir saatten kısa sürede ulaşılan Murnau, 'Der Blaue Retter' hareketinden kalan zengin mirası . kucaklamakta gecikti. Kandinsky'nin Münter'le paylaştığı ev şimdi 'Mfinter EvF olarak bilinıyor. Bu ev, iki ressamın Murnau'da kalan yapıtlannın Münih'- 'Mavi Süvari'nin yuvası 'Mavi Süvari' hareketinin Murnau ile ilişkisi Kandisky ve Münter'inl908'de kenti ziyaretleriyle başladı. 1911'de açtıklan sergiyle ilk kez ortaya çıkmış oldu.Hareket daha sonra PaulKlee, August Macke, Alfred Kubin gibi isimlerideiçine alarakgenişledi. Gabriele Münterin 1910'da yaptığı bir sokak görüntüsü. teki Lenbach Haus galerisine bağışlan- masının üzennden uzun zaman geçtik- ten sonra, 1983 yılında müzeye dönüş- türüldü. Murnau kentindeki bir kale ise geçen yıl bu hareketin sanatçılannın yanı sıra ressam Heinrich RamboM. Na- zileri kıyasıya yenen yazar Ödön von Horvath gibi diğer yerel sanatçılann da yapıtlannın bulunduğu bir müzeye dö- nüştürüldü. Joachim Giessler 1978'de kentte hareketin sanatçılannın peyzaj- lanndan çekü'ği fotoğraflarla bir sergi açü. Kandinsky'nino dönem yaptığı re- simler geçen yü New York'ta bir acı- karttırmada 3.2 milyon dolardan aba bulmuştu. Giessler ve Schmidt, her haftasonu düzenli olarak 'Mavi Ülke gezisj' düzen- byorlar. 'Blaue Reiter'in tzinde' adı vcn- len bu gezilerin sanat tarihiyle ilgisı ol- madığını belirten Schmidt, 'hareketin anlaMşını ve sanatçılann içinde yaşadı- klan koşullan' dünyaya göstemıek ıste- diklerini ıfade ediyor.Sanat tanhçileri- nin ve galeri yönetıcilerinin ilgısini çekti- ğini söyleyen Schmidt, "Ancak Nz de kentin Birind Dünya Savaşı'ndan önceki dunnnunu biliyoruz ve onlara gösteriyo- ruz. Bir resmi bilmekle, onu esinlejen manzarayı bilmek farklı şe\ler" dıyor. Blaue Reiter hareketinin Murnau ile ıbşkısı, Kandınsky ve Münter'in 1908 yılında kenti ziyaret etmelenyle başladı. Kente hayran olan ressamlar, aynı yıl yaz aylannda resim yapmak üzere iki Rus sanatcı arkadaşlanyla birlikte tek- rar Murnau'ya gıttiler Münter daha sonra burada sanat konusunda tartı- şmalar yapüklannı, gelişme kaydetük- lerini ve daha sonra özellikle Kan- dinsky'nin yapıtlannın çok büyük geliş- me gösterdiğini yazacaktı. Kandınsky ise Marc'la birlikte mavi rengı ve atlan çok sevdiklerinı, 'Mavi Süvari' isminin de buradan çıktığmı söyleyecektı. Kan- dinsky'nin Mumau yapıtlan, kurucu üyesi olduğu Neue Künstlervereınigung (Yeni Sanatçılar Demeği) için fazla kök- tenciydi. Bunun üzerine Kandinsky, Münter ve Marc 1911 yıbnda kendi ser- gilerini gerçekleştirdiler. Böylece, Blaue Reiter ilk kez ortaya cıkmış oldu. Hare- ket daha sonra Heinrich Campendonck, Paul Klee, August Macke, Alfred Kubin ve Amerikab Lvonel Feininger'i de içıne alarak genişledı. Bu gnıp, çalışmalanna 2 yıl devam etti. Açtıklan 2 sergi, ortaya attıklan kuramlar, sanat dünyasında tarüşmalar yaraürken, günümüz sa- natını da bûyük ölçüde etkiledı. tç anlaşmazlıklann yaşandığı hareket 1914 yıbnda savaşın patlak vermesıyle dağıldı. Kandinsky Abnanya'dan kaç- mak zorunda kaldı. 1917 yıbnda başka bir kadınla evlenmesi Münter'ın dün- yasını kararttı. 1931'de Murnau'ya dö- nen Münter, 'Blaue Reiter' sanatçı- lannın yapıtlanna 'yozlaşnuş1 damgasını vuran Nazi dönemini yaşadı. 1982'de ölûnceye kadar da bu kentte kaldı. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Gene "Nazım'ın Yuıttaslık Hakkı" Konusu Ideolojik koşullanmalarla insan duyarlığı sıfıra inmiş, bir öğretim üyesinin, elinden gelse, Nazım HHcmet'in memleketini özlemesini bile yasaklayacağını düşündü- ren bir yazısını anımsıyorum. Diyordu ki: - Onunki vatan hasreti değil, olsa olsa Marsilya 'ya yer- leşmiş Istanbullu bir Ermeninin şehrini hatırlamasına benzer bir duygudur. Yurt özlemi dediğimiz duyarlığın özünde sokağı, oku- lu, kahvesi, kendi dilinin tiyatroları, mahalle arkadaşları ve yılların silemediği anılar yokmuş gibi. Hapishanedeyken de, zorunlu göçmenliği yaşarken de özlemin yarattığı birikimle "karar organları"n\ oluş- turan devletlilere büyük öfke duydu Nazım. Toplumsal savaşımının her aşamasında haklı görü- yordu çunkü kendini. Adnan Menderes'in ülkenin bağımsızlığına ters dü- şen antlaşmalara, sanki özel bir keyifle imza attığı za- man da. Moskova'daki "solcu korsanların" -deyim Aragon'- undur- oyunlarını sahneden kaldırdığı zaman da 17 ağustos akşamı, yeni Kültür Bakanı Tlmurçin Sa- vaş'ın Aziz Nesin onuruna verdiği yemekte düşündüm bu yazdıklarımı. Şimdi, Ankara'da bir Nazım Hikmettoplantısının kapa- nış oturumunda vurguladığım bir gerçeği yinelemek isti- yorum. Kültür işlerinden sorumlu olan bakaniarın örgütleri- mize, kurumlarımızaolumlu yaklaşmaları bizi sevindiri- yor elbet. Ama onlar da biliyorlar ki, Kültür Bakanlığı'- ndan önce de vardık. Sonra da olacağız. Kimi sorumluluklarda ortak paydayı bulabilmek.. Görmek istediğimiz böyle özetlenebilir. O akşamki söyleşide Sayın Timurçin Savaş'a Nazım'ın yurttaşlık hakkını anımsatmak da bu amaçtan kaynakla- nıyor. Nazım Hikmet Vakfı'nın açtığı "kampanya"ya destek veren onbinlerce vatandaşımızın adlarıyla imzalannm başbakanlığa da gönderıldiğini bılıyorum. Ama konu Sayın Demirel dönemınde de gündeme alınmadı. Çlller döneminde de. Başbakan Yardımcısı kimliği ile ne Ertal Inönü de- mokratikleşmenin simgelerinden biri olarak düşündü "Nazım'a yurttaşlık hakkmın iade edilmesi" konusunu. Ne Murat Karayalcın. Deniyor ki, dünyanın en ünlü ansiklopedilerinde Na- zım "Türk şairi" olarak anılıyor. llle kimlik cüzdanı mı gerekir? Anımsayalım "vasiyet" şiirini. "..Anadolu'da birköye mezarlığına gö'mün beni ve de uyarına gelirse, tepemde bir de çmar olursa taş maş da istemez hani.." ömer SeyfetUn'ın güncesinde okumuştum. Zlya Gö- kalp'le konuşurlarken "Cancağazım.." demiş öykü ya- zarımız: "Memleketteki şu buhran bitse de hiç ara ver- meden hikayelerimi yazabilsem.." Gökalp in yanıtı şöyle: "Bu memlekette buhranın bit- mesini beklersen tek satır yazamazsın.." Bereket versin yerinde görmüş ömer Seyfettin, Gö- kalp'in uyarısını. Demek istediğim açık. Nazım Hikmet'e yurttaşlık hakkının iadesi için izlene- cek yolu bizim demokratikleşme uzmanlarının ülkedeki bunalımların bitmesini beklemelerine bırakmayalım. TYS Edebiyat'ın ağustos sayısı • Kültür Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikasf nın aylık yayın organı TYS Edebiyat'ın ağustos sayısı çıktı. Derginin bu sayısında Turgut Kazan'ın 'Anayasa ve Ifade Özgürlüğü', Prof. Dr Çetin Yetkin'ın '1982 Anayaşası ve Bıbm. Sanat, Düşünce Özgürlüğü', Prof. Dr. Zafer Üskül'ün 'Bilim ve Sanat Özgürlüğü'. Ataol Behramoğlu'nun 'Sansür ve Sanat', Prof. Dr. Aydın Aybay'ın 'Temel Hak ve Özgürlükler İçin yeni Anayasa' Zihni T. Anadol'un "Ölümünün 15 Yıbnda Dostum Ömer Faruk Toprak", Behzat A> 'm "Hasan fzzettin Dinamo'yu Beş Yıl Önce Yitırmiştik', Erdal Doğan'ın 'Çeviri ve Eleştiri Atölyesi Yeni Dergj". Memet Fuat'ın "Kaplan'ın Şiir Çözümlemelen", Hidayet Karakuş'un 'Yankı Kayabklan", Naim Tirali'nin 'Kırk Yıl Önceki Bir Yaa', Remzi fnanç'ın 'Nazım'ın Romanma Bu Sansür Neden?' Demirtaş Ceyhun'un 'Nazım Hikmet'ın Zoraki Romancıbğı', Turhan Oktay'ın '6-7 Eylül Olaylannı Düşündükçe' ve Turan Alptekm'in 'Asım Bezirci Için" başlıkh yaalan yerahyor. Atatürk Sergîsî •KûltürServisi-ÇizımlenniSunderErdoğan'ınyapüğı, Mehmet Can Göksu'nun da kupaj tekniği ve ahşap malzeme ıle gerçekleşurdiği 'Atatürk Sergisi' 26 ağustosta açıbyor. Sergj Kadıköy Belediyesi Merkez Sanat Galerisi'nde 6 eylüle dek izlenebilecek. Gezi notları •KfihûrServisi-Fotoğrafevi,"GeziNotlan"başbğıaltında gezi kültürüne dönük, iki ayda bir dağıtımı yapılacak, birgezi notlan derlemesınin hazırbğını sürdürüyor.'Derlemede, gezi kültürüne katkıda bulunan yazıb, görsel ve sesli yayınlann tanıtımınm da yeralması amaçlaruyor. Bu bağlamda, gezi ve turizm ağırbkb yaym ve programlanyla ilgili tanıtıcı bilgıleri Fotoğrefevi'ne ulaştırmak isteyen yayınevi, radyo ve televizyonlar, Fotoğrafevi Zambak Sokak 15 '4 Beyoğlu 80080, istanbul adresine gönderebılirler. 'Sanat Dünyamız' kitap-dergi olarak yayımlanıyop KûltürServisi - Yaym yönetmenliğini Erus Batur'un yapüğı üç aybk kültür dergisi "Sanat Dünyamız" artık kitap-dergi olarak yayımlanıyor. Derginin yaz 1994 sayısının dosya başbğı "Melankob" olarak bebrlendi. Dergide; Aristoteles, Sigmund Freud, Ahmet Oktay, Juba Kristeva, Roger Munier, Raymond Klibansky, Envin Panofsky, Fritz Saxl'm Melankob, Melankolya, Karaduygululuk ya da Karasevda üzerine yaalan yer abyor. Dergide konunun ilk örneklerinden Dürer'in "Melancoba I"i ve birmelankob gravürleri resmi geçidi yer ahyor. "Sanat Dünyamız"ın bu sayısında aynca, Enis Batr'dan "Kent Okumak", Orhan Koçak'ın kalemınden Mithat Şen. Sevin Okyay'ın gözüyle Franas Bacon ve Mıchel Archimbaud'nun Bacon'la söyleşisı okunabilir. İnsanlara Doğru'nun ikinci baskısı Kültür Servisi -1993 Yunus Nadi ŞıirÖdülü'nü "Kadmlar Gecelen Severler Geceleri Güzel Bakarlar" adb kitabıyla kazanan Nurullah Can, 15 yıl önce yayımlanan ilk kitabı "İnsanlara Doğru"nun ikinci basımını gerçekleştirdi. Ahmet TeUi'nin tannnlamasıyla "uysal bircocuğun şikayetnamesi" diye nitelendirilen kitapta 30 şür yer abyor. Nurullah Can, yıllardan ben Kadıköy'de açüğı açıkhava şiir sergilenyle okurlara ulaşmaya çabşıyor ve bunubir yaşam biçimi habne geünyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle