Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 1994 PAZARTESİ
12 DİZİYAZI
Alevilerin kimlik arayışı
/Jünyada ve Türkiye'de yaşanan
gelişmeler Alevilerin toplumsal
konumlannı da değiştirdi ve onlann
kendilerini bir biçimde ifade etmesinin iç
dinamizmini sağladı.
Alevilerin sorunlannı ifade etmeye
çalışan, onlann çeşitli platformlarda
mücadelesini veren bir aydın kuşak
oluştu. Artık Aleviler hakkında sadece ^^—ı^^—-^^^^^^^^^^——^^—™^—, ,«^^—
dCgÜ, k e n d l l Ç i e n n d e n Ç l k a n GünümüzdeAJe\ifer,inançlangen#köyterra^
d e y a z m a y a b a ş l a d l t f a < l e
edtyor. KendOerine yöneltilen aynmcıhğa son verümesini, insanlar işe alımrken Alevi-Sünni aymnu yapılmamasını taİep ediyorlar.
Ç
başladl.
Alevilerin kendilerini, tarihte hiç gö-
rülmemiş ölçüde yoğun biçimde ifade
edebilmelerini iki nedene bağlayarak an-
layabiliriz. Bunlar; dış ve iç nedenler ola-
frak aynlabıür.
DtşNedenier 1980'lerinikinciyansı-
I na geldiğimizde dünyamız tam anlamıy-
! la bir altüst oluş yaşadı. Iki kutuplu
' (ABD-SSCB) olan dünyanm bir kutbu
adeta çöktû. Tek kutupluluk oluştu. Bu
' kutbun çöküşü tüm kıtalan, etnık ve dın-
I sel yapılanmalan etkıledı.
! SSCB'nin etnik ve dinsel yapılan bir
• bir özgürlülderini ilan ettiler. Bu rüzgar
Doğu Avrupa'da günümüzde daha henüz
esiyor. Adeta dünya haritası yeniden çi-
zilmeye başlandı. Doğu ve Batı AJman-
', ya birleşti; demırkapılar, demirperdeler
yıkıldı. Çekoslovakya bolündü, Yugos-
Iavya da bölünmek için savaşıyor.
Aynı yıllar, son askeri diktatörlerin de
son yıllan oldu. tnsan haklan mücade-
lesi hayli kazanımlar elde etti. Dünya bir
yumuşama dönemine girdi.Tüm bu olup
bitenden, en doğal insan haklanndan
faydalanamayan Alevilerin etkilenme-
mesi mümkün değildi.
I Aleviter toplunida art*
IdrtaetMn
Aynca Avrupa'da yaşayan Alevi kö-
kenli 500 bin cıvannda insanın, çevresin-
de olup bitenler karşısfnda etkinleşmesi
ve kendi kimliklerini ifade etme, en de-
mokratik hakiannı elde etmek için uğ-
raşlara girmesi doğal karşılanmalıdır.
ıç Nedenlen Ülkemizde yaşanan son
30-40 yıllık dönemdekj eİconomik ve
sosyal gelişmeler Alevilere de şu veya bu
biçimde yansımıştı. Aleviler ekonomık
olarak artık eski Aleviler değildi. Artık
holding, banka, büyük şirket sahibi Ale-
viler vardı. Cumhurbaşkanı ile, başbakan
ile ilişkiye giren Alevi işadamlan vardı.
Siyasal partilerde söz sahibi Aleviler var-
dı. Milletvekili, belediyebaşkanı, bakan,
müsteşar vs. olan Aleviler vardı. Bazı
büyük kentlerde Alevi nüfusun yoğun-
laşması sonucu onlann oyu ile belediye
başkanı olan onlarca başkandan söz et-
mek mümkündü.
Polislere pabuç eskittiren bir öykü
Kamber Hoca, MİT kovalamacası
1988 Kasım ayı.. Kadıköy'de tstanbul
Hacı Bektaş Veli KültürDerneği'nin açı-
lış günündeyiz. Demek merkezi olarak
tutulan 3 odalı daire tıkhm tıklım. Gelen
konuklar, merdivenlere de sığmayınca
sokağa taşmışlar. Konuklara temiz pet
kaplarda aşure ikram ediliyor.
Hemen hemen tümii Alevilerden olu-
şan heyecanlı bir topluluk var. Dernek
başkanı ve yöneticilerin açılış konuşma-
suıdan sonra her söz alan. kendi hayat hi-
kayesi ile birlikte Alevilik üstüne bildik-
lerini anlatmaya çalışıyor.
Kalabalık arasında Alevi olduğu için
Türkçe öğretmenhğinden 1402'lik olmuş Hacıbektaşlı Kam-
ber Hoca da var. Kamber Hoca ateşli konuşmasının sonunda;
"Eğer bir yıl içinde kimliklerimize Alevi olduğumuzu yazdır-
mazsak ben Alevilikten istifa edeceğün" dedikten sonra o gün-
lerde Cumhurbaşkanı olan kenan Evren'e verilen Atatürk
ödülünün de yanlış venldığinı, gerçek Atatürkçünün kendisi
oldugunu, bu yüzden bu ödülün kendisine verilmesi gerekti-
ğini savunuyor. , _ ..,.,._
Kamber Hoca bu söylevle de kalmıyor. Kenan Evren'e ia-
deli taahhütlü bir mektup yazarak verilen ödülün adresıne pos-
talanmasını istiyor.
Tabii mektup Cumhurbaşkanlığı'naulaşıncaolay, MÎT'eha-
vale ediliyor.
MİT de Kamber Hoca'nın peşine iki görevli takıyor. Kam-
ber Hoca işsiz, güçsüz ve parasız. Bütün gün ya demekte ya
Kamber Hoca 1402'lik.
Işsiz, güçsüz ve parasız. Her
yere yürüyerek gidiyor. İki ay
süreyle Kamber Hoca'yı
izleyen MÎT elemanlan
sonunda pes ediyor. Bir sabah
şişmiş ayaklanyla Hoca'nın
kapısına dayanan polis
kestirip atıyor: Artık yeter,
bugün istirahat edeceksin!..
Adfl Ali Atata>'da ya da tanıdıgı Alevi
dostlan dolaşıp yeni projelerini anlatma
peşinde. Kamber Hoca'nın ışi de parası
da olmadığı için gittiği yerlere hep yürü-
yerek ve koşar adım gidiyor. Sabah Üs-
küdar'dan evınden çıkıyor, vapur dışın-
da Eminönü-Topkapı-Bakırköy-Avcılar
demeyip yüriiyor. Sabahtan akşama ka-
dar dur durak demeden yürüyor. Ne be-
lediyelerdeki tanıdıgı ve duyduğu Alevi-
leri boş bırakıyor.. ne aydınlan, yazarla-
n.. ne de duydugu Alevi işadamlannı...
Bütün bu turlan, kendisini takip eden
MlT görevlılerinin de yapması gereki-
yor. Polis, Kamber Hoca'yı 2 ay takip ettikten sonra pes edi-
yor. Kendısinde ayak ve ayakkabı kalmıyor. Ayaklan ayakka-
bı içinde şişiyor. Ayakkabılan bırakıp tokyo terlikler giyerek
bir sabah saat 7'de daha Kamber Hoca evden çıkmadan kapı-
nın zilini çalıyor.
Kamber Hoca kapıyı açar açmaz, ayağında terlikler, şişmiş
ayaklannı göstererek, kestirip atıyor:
" llan yeter artık, beni perişan ertin. Sende bir..k olmadığuu
anladım, ama ben perişan oldum. Bugün dışan çıkmak yasak;
istirahat edeceksin, bugün istiharat!"
Kamber Hoca, İstanbul-Kadıköy Hacı Bektaş Veli Der-
neği'nden sonra da her kurulu derneğe mutlaka gitti. Arkasın-
dan Hz. Ali, Hacı Bektaş Veli, 12 tnumlar'ın posterlerini basıp
derneklerde, etkinliklerde satmaya başladı. Hayatını yıllarca
böyle kazandı.
Alevi anne babalar, çocuklannın oku-
masına, eğitilmesine özel önem veriyor-
lardı. Bu düşünce sonucu, üniversite me-
zunu olan bir ilk Alevi kuşak oluştu. tş-
çi sınıfı hareketi içinde, sendikal müca-
dele içinde Alevi kökenli işçiler bilinç-
lendi. Tüm bu ekonomik, siyasal ve sos-
yal gelişmeler, Alevilerin kendilerini bir
biçimde ifade etmesinin iç dinamizmini
sağladı.
Alevilerin sorunlannı ifade etmeye ça-
lışan, onlann çeşitli platformlarda müca-
delesini vermeye çalışan bir aydın kuşak
oluştu. Bunlar içinde bu sorunlann mü-
cadelesini vermeye aday sözcüler çıktı.
Artık Aleviler hakkında sadece onlann
dışındaki kalemler değil, kendi içlerin-
den çıkan kalemler de yazmaya başladı.
1970-80 yıllannda sol hareket içinde,
yetişme tarzlan gereği daha kolay yer
alan Alevi kökenli aydınlar ve işçiler,
1980 sonrasmda bir düşünme dönemine
girdıler. Buradan yapılan çıkarsamalar,
daha çok; savunduklan solun, sosya-
lizm tarihinden önce Alevi tarihi içinde
olduğunun keşfi tarzında oldu. Nitekim;
HaDacH Mansur, Nesimi, Hacı Bektaş Ve-
li, Pir Suhan Abdal, Şeyh Bedrettin ince-
lendiğinde Karl Mars'tan en az 400-500
yıl önce yaşayan Alevi önderlerin eşitlik-
çi, özgürlükçü, bölüşümcü, hümanist dü-
şünceleri ile tanışıldı. Bu durum onlan,
kendi düşünsel kimJiklerine sahip çık-
maya götürdü.
1980 askeri darbesinden sonra Türki-
ye'de en kârlı kesim şeriatçı kesim oldu,
Bunda Kenan Evren'ın meydanlarda at-
tığı 'ayetti,hadisu" söylevleri etkili oldu.
Yanı başımızda yaşanan Humevni'nin
şeriat rejimi de Türkiye'deki dincilere
maddi ve manevi destek verdi.
Sünni tslamın, ortaöğretimde zorunlu
din dersi olarak okutulması ve anayasa-
ya konması ise bu işi resmileştirmiş ol^
du. Bu ve benzer gelişmelere Aleviler
1990'larda seyirci kalabilirler miydi?..
Onlar da kendi inançlannın, gelenekle-
rinin, düşüncelerinin aynm yapılmadan
yaşanması için, bir kültürün göz göre gö-
re yok olmaması için ellerindeki olanak-
lan kullanarak kendilerini ifade etmeye
çalıştılar.
Inançlan gereği köylerine cami değil,
cemevi istediler. ÇocukJanna Sünni Is-
lamın zorla öğretilmesine karşı oldukJa-
nnı ifade ettiler. Diyanet'in sakat yapı-
landığını, kendilerini haksız yere sömür-
düğünü söylediler. Kendilerine yönelti-
len aynmcıhğa son verilmesini istediler.
IYeni Maraşlar ve
Çorunlar obnasnı
Insanlar ramazanda oruç tutmadığı
için, beş vakit camide namaz kılmadığı
için horlanmasın, aşağılanmasın, aynm-
cılık yapılmasın istediler.
Üstelik bunlan isteyenler, bu ülkenın
nürusunun üçte birini oluşturuyorlardı.
Salt Alevi olduğu için; dün Maraş'ta, Ço-
rum'da. bugün Sıvas'ta kitle halinde ar-
tık katledilmesinler istiyorlardı.
Allah'a kendi inandıklan biçimde,
kendi istedikleri yerde ve zamanda, bil-
dikleri gibi ibadet yapsınlar ya da yap-
madıklannda bu, kimseyi ilgilendirme-
sin.. bu konuda özgür olsunlar; bunlan
istediler.Özetle, kendi ülkelerinde sür-
gün yaşamak istemediklerini, seslerinin
çıktığı ölçüde, azami güçte ifade etmek
istediler.
Aleviler, bu istemde bulundular diye
önce şeriatçı kesimden, sonra da sol ve
Kürt gruplan tarafından eleştiri ateşine
tutuldular. "DevktçflikJeri''ve "milüyet-
çQiklerin
sıkı eleştiri konusu oldu.
Bu olan bitene Refah Partisinın
davullu zumalı seçim başanlan eklenır-
se.. ve eğer hala günümüzde ınsanlar,
salt Alevi olduklan için '2 Temmuz'lar-
da Sıvas'ta Islam adına güpegündüz, diri
diri yakılabiliyor, devletin güvenlik kuv-
vetleri ise yalnızca seyrediyorsa,
Aleviler örgütlenmesinler de ne yapsın-
lar? Yeni 'Sıvas'larda yeni 'Maraş'larda
diri diri yanacaklan günü mü beİclesin-
lerdi?
Yann: Alevipartisi nasıl
gündeme getdi?
Günümüzde Alevi örgütlenmeleri: Karacaahmet Dergahı
Dernek, dergaha canlılık getirdiTürbeye gelip giden yakın
dostlar dernek kurma karannı ön-
ce yakın arkadaşlanna açıyorlar.
"Çok iyi olur. Her türlü yardımı
yapmaya haonz" türünden destek
vaadıni kimse esirgemiyor. An-
cak böyle bir derneğe kurucu ol-
rna önerisi karşısında da çoğun-
lukla verilen yanıt; "Benibağışla-
yın" oluyor. Üzun süren görüşme-
ler sonucunda zaten dergaha sık
sık gelip giden ve bugünkü hale
gelmesinde katkılan olan Meb-
met Başaran, Ahmet Özdemir,
SadıkBaJcıoğiu, Abdullah Kazun
Karacaahmet Dergahı'nı halka açan Karacaahmet
Sultan Derneği'nin iki büyük cemevi, bir büyük aşevi,
bir kütüphanesi ve kitap standlan bulunuyor. Her yıl
30 üniversite öğrencisine burs veren derneğin aylık
yayın organj 'Gönüllerin Sesi'nin tirajı on bini aşıyor.
Elhan, Seyit Yümazkava, Adil Aü
Atalay ve Mehmet Yaman 1969
yılmda, Sünni olan Av. Şûkrü
Alptekin'e giderek dernek kur-
malan için yardım isterler. Av.
Şükrü Alptekin'in de kurucular
arasında yer almasıyla derneğin
kuruluşu sağlanır. Şükrü Alpte-
kin kurucu başkan olur. Dernek
kurulduktan sonra türbeyi onar-
mak, aşevi ve cemevini ihtiyaca
cevap verecek nitelikte büyütmek
için gelir getirici projeler üretir.
Bunlann başında da "Dört Kapı
Kırk Makam" adlı oyunu sahne-
lemek geliyor. Dernek yöneticile-
KARACAAHMET SULTAN DERNEĞÎ BAŞKANI MEHMET BAŞARAN:
'Amacımız, Alevi kültürünü yaymak'
Mehmet Başaran, Istanbul'a
ilk gelen Divriğililerden. Kara-
caahmet Sultan Derneği ve Şah
Kulu Sultan Derneği'nin kuru-
culanndan olan Mehmet Başa-
ran, dernek kurulmadan önce de
Güllü Ana, Ahmet Özdemir,
amcası Rıza Başaran gibi, tür-
benin müdavimlerinden. Başa-
ran o günleri şöyle anlatıyor:
"O dönemdeAleviofanak zor-
du. Türbe bakunsız ve metruk-
tu. Sadece, camndan bezgin bir
bekçinin insafina terk edilmişti.
Önce çatısını onardık, sonra
mutfak bölümünü. Türbedeki
eşyalar ahnmıştı. Onlan veni-
den,yardımlasma yoiuyla temin
ettik. Gizö gizfi buluşmalanmız
dikkat çekjyordu. Muharrem
ayında burası daha kalabalık
oluyordu. tnsanbnmız inançla-
ruun gereğini yeterûıce yerine
getiremiynrdu. O nedeıüe, dü-
şünüp taşınıp dernek kunnaya
karar wrdik."
Karacaahmet Sultan Derne-
ği'nin kuruluş yıllanndaki ama-
cıyla bugünkü amaçlannın
farklılığını da şöyle açıklıyor
Mehmet Başaran: "Derneği
kurduğumuz yülarda amacı-
mız, türbeyi konunak ve onar-
maktı. Bugün derneğimizin ve
Alevi toplumunun ihtiyaçlan
doğruhusunda yeni amaçlar ve
hedeffcr belirmiştir. Öncelikle
Alevi kûHürûnü yaşatmak ve
yaymak amacryla faaliyetlerimi-
zi yürütüyoruz. Bir de Karaca-
ahmet Sultan Derneği, Alevile-
rin dinsel nıtetikü kurumlann-
dan olduğu için, öncelikle cem
ayini, muharrem ayı içindeld ge-
leneksel etkiniikler,Haa Bektoş,
Abdal Mıısa şenfiklerinin hazır-
uklanna yardımcı otma \e kaül-
ma, Alevilerin cenazelerinin
inancınuza uygun bir sekilde
kakünlması ve defnedUmesi gi-
bi inancımızla ilgili faaliyetlerin
yanı sıra, AJeviler arasında her
türlü dayanışmaya zemin hazır-
lamak amaçlanmız arasında
yer aur. Diğer Alevi dernekleriy-
le Uişkikrin geliştirilmesi için de
çaba gösteriyoruz. Bizi ve kül-
rüriimüzü yok sayanlann ve or-
tadan kaldırmaya yöneük
girişimlerin karşısında Alevi
derneklerinin birliği ve ortak
tepldsinin çok önemM oldugunu
düşünüyoruz."
ri de bu oyunda görev alıyor. Ka-
racaahmet Sultan Demeği, türbe-
nin de içinde bulunduğu dergahı
geliştirip halka açıyorlar.
Bugün her hafta binlerce insa-
nın ziyaret ettiği derneğin iki bü-
yük cemevi, bir büyük aşevi, bir
kütüphanesi ve büyük bir mutfa-
ğı ile kitap standlan bulunuyor.
Nurettin Sözen'in tstanbul Bü-
yükşehir Belediye Başkanlığı dö-
neminde gerekli izni alan demek
yönetimi, aşevi ve mutfağı büyüt-
tü. Kayıtlı üç bin üyesine derne-
ğin çıkardığı "Gönfillerin Sesi"
gazetesinin 9 bin abonesi de ek-
lenirse 12 bine yakın Alevinin
bağlı bulunduğu Karacaahmet
Sultan Derneği, Alevi-Bektaşi
dernekleri arasında önemli ve ta-
rihi bir kurum. Dernek bünyesin-
de bulunan, 150 kadar gencin
oluşturduğu Gençlik Komisyonu
laik ve demokratik düşüncenin,
insan haklan mücadelesinin ha-
yat damarlanndan birini oluştu-
ruyor. Karacaahmet Sultan Der-
neği her yıl 30 üniversite öğren-
cisine kafşılıksız burs veriyor.
Dernek Genel Sekreteri Hasan
Cendereve yazar LüÖB Kaleli yö-
netiminde çıkanlan aylık yayın
organı "GönûUerin Sea"nin tirajı
on bini aşıyor. Derneğin
günümüzdeki en büyük sorunu
RP'li Büyükşehir ve Üsküdar
Belediyesi. Derneğin bahçesin-
deki duvarlann üstünü kapatmak
ve yeni bir proje ile Karacaahmet
Sultan Türbesi'ni yeniden inşa et-
mek isteyen yönetimin başı
RP'lilerle beladâ. Binlerce ruh-
satsız ve imar planına aykın şekil-
de yapılan camiyi görmezlikten
gelen RP'li yerel yönetim, geldiği
günden ben işi gücü bırakmış,
Karacaahmet Sultan Dergahı ile
uğraşıyor.
GENÇLİK KOMİSYONU BAŞKANI AKYOL:
'Örgütlenmemiz smıf
mücadelesine engel değil'
Hasan AkyoL Karacaahmet
Sultan Derneği Gençlik Komis-
yonu Başkanı. Demeğin gençlik
komisyonu 150 kadar gençten
oluşuyor. Eşitler arasında bir bi-
rinci seçmişler. Akyol, bugençle-
rin sözcüsü olarak düşüncelerini
aktardı bize. "Şeriaü savunan ge-
rici guçler, devletin içindeld bazı
kesûnleri de arkalanna alarak ör-
gütlü bir şekilde gelip karşımıza
dikilirken bize, hele ,41e\i gençlere
büyük sonımluluk düşüyor. Kuş-
kusuz laiklik ve insan haklan sa-
dece bLrim sorunumuz değil. An-
cak demokrasinin askıya ahndığı
ya da gericilerin güçlendiği dö-
nemlerde en büyük darbeyi Alevi-
ler >ijt)r. O nedenle başkalanmn
bir şeyleryapmasuıı beklemek _ve-
rine önce kendimiz harekete geç-
methiz. Bir kere en iyi şekilde egi-
timimia tamamlamaiıyiz. Kendi
kültürümüzü evrensel demokrasi
kültürüyie harnianladıktan sonra
bizim gibi düşünen insanlaria da-
yanısmayi saglamalıyız. Bu daya-
nışma, aklınıza gelen her alanda
olmak"
Hasan Akyol'un, içinde bulun-
duğumuz koşullann panoraması-
nı çizdikten sonra önemle vurgu-
ladığı bir şey var. O da diğer de-
mokratik kitle kuruluşlannın Ale-
vi derneklerini dışlamalan. "Bizi
sadece, bir inancın propagandası
yapan dernekler olarak görmesin-
ler. Biz demokrasi için herkese el
uzatmaya, herkesie dayanışmaya
haanz. Ancak demokratik kitle
kuruluşlannın büyük bir kısnu,
bizden, Idmliğimizi kapınuı önün-
de bırakarak platformlara katıi-
mamızı bekliyor. Bu nasıl demok-
rasi anlayışı? Biz nasıl ki başkala-
nmn farkhhğına saygıdu> uyorsak
onlarda bizim farkhhğunızı kabul
edip saygı duymahlar. Bizim inan-
cımız ya da kinüiğimiz. ne demok-
rasi ve insan haklan mücadetesi
ne de sınıf mücadelesi önünde en-
geldir. Bu kitle örgiitleri kendi üye
veyandaşlanmn proflUerini çıkar-
dıklannda Ale\ikrin diğer kesim-
lere göre ne kadar ağuiıkta oldu-
gunu göreceklerdir. O hakle etnik
aynüğım öne çıkaran gruplann
farkhhğına saygı duyan veonlano
halleriyle kabul eden bu kide ku-
ruluşlan, söz konusu bizim künli-
ğuniz olunca neden soy udama yo-
luna gidiyor? Bunu Alevi gençter
olarak anlamakta dogrusu güçlük
çekiyoruz.''
Karacaahmet'in gençleri önce
derneğe oldukça zengin bir kütüp-
hane kazandırmış. Marquez'den
Nazraı'a, Pir Sultan"dan. Mon-
taigne'e. Sabahattin Ali'den Sait
Faik'e, tlhan Selçuk'tan Turan
Dursun'a kadar kimi ararsanız
POLİTİKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Bir gazeteci bilgi de verse, olayları da anlatsa gene
gazetecidir. Siyasal tarihimizde bir "Kontrgerilla olayı"
vardır. Olay deşilmiş, araştırılmış, esrarengiz yanları
ortaya dökülmüş olsa da bir türlü üstesinden gelineme-
miştir.
Hasan Esat Iş*, CHP iktidarı döneminde bu olayla
karşılaşmıştır. Hasan Işık, Ecevit hükümetlerinde Milli
Savunma ve Dışişleri Bakanlığı yapmıştır. Bu bağlamda
da olayı ucundan yakalamıştır. Ecevit kabinesinde Dev-
let Bakanlığı yapan Ismall Hakkı Birler olayı Hasan Esat
Işık'a şöyle anlatmıştır:
"1974'te 2 temmuzla 14 ağustos arasında bir gündü.
Hasan Bey ok gibi odama girdi. Telaşı, heyecanı hep
abartmalı olurdu. 'Gözümüz aydın kucağımıza düştüler
1
dedi."
"Ne oldu Hasan Bey?"
"Dinle anlatayım. Özel Harp Dairesi kucağımıza düş-
tü. Bilirsin bu daireyi Amerikalılar kurdu. Kontrgerilla
örgütü bu daireye bağlıdır. Milli Savunma Bakanlığı'nın
bu daire üstünde hiçbir etkisi yoktur. Örgüt her türlü tali-
matı Amerika'dan alır. Bu örgüt şimdi parasal sıkıntıya
düşmüş. Kıbrıs çıkarması dolayısıyla Türkiye'ye kızdığı
için dairenin ödeneğini ödememiş. Özel Harp Dairesi
Milli Savunma Bakanlığı'ndan ek ödenek istemek zo-
runda kalmış. Hasan Bey konuyu Bülent Ecevit'e açmış.
Ecevit de,
'Ne istiyorlarsa verelim' demiş.
Özel Harp Dairesi'ni denetimimiz altına almak için
bundan daha iyi fırsat olamaz. Sen benim yanımda ola-
cak mısın, olmayacak mısın?"
Bunlann ne olduğu artık öğrenilecek.
Bütçelerini karşılayacağım ama, bunlann girdisini
çıktısını artık öğreneceğiz. Kimlerin yanında bilecegiz.
Bu konuda ilgililere mektuplar yazılıyor, ama bir türlü
sonuç alınamıyor.
Kitapta çok yer alan iki kişi vardır; biri Fikret Mualla,
öteki Bedri Rahmi Eyuboğlu'dur. Bu herhalde elde bilgi
ve dbkümanın çok oluşundandır.
İyi de olmuş, bu bilgiler olmasa bugün Fikret Mualla
için anlatılanları nereden bilecektik.
Hrfzı Topuz'la bir gün Lüksemburg bahçesinden geçi-
yorduk... Karşımıza bir adam çıktı, Hıfzı hemen yolunu
değiştirdi, adamı görmezlikten geldi. Ama benim de dik-
katimden kaçmadı. Biz de gazeteci değil miyiz, "Kim bu
adam" diye sordum.
"Fikret Mualla 'yı tanır mısın?"
"Tanımam, adım duyarım."
"Görmek istemediğim adam, ressam Fikret Mualla'-
dır. Görsem şimdi dünyanm sorusunu sorar. Herkesi
polis sandığı için şimdi senin de polis olup olmadığını
soracaktır."
Fikret Mualla adım o gün ilk duyar gibiydim. Gerçi Fik-
ret Adil'in Asmalı Mescidi'nde adına rastlamıştım, Bal-
tacıoğlu'nun dergisinde desenlerini görmüştüm. ömrü
yoksulluk içinde geçen Fikret Mualla, son yıllarda resim-
leri çok para eden ressamlardan biri olmuştu. Kemikleri
Paris'ten alındı, bizim Karacaahmet'e gömüldü.
Ressam Nejad Melih, bizim gençlik arkadaşlarımız-
dandı. Savaş içinde adadaki köşklerine çekilmiş, savaşı
haritalar üzerinde izlerdi. Bir gün ressam ve şairlerden
karışık bir sanatçı kümesine görkemli bir şölen vermişti.
Bu şölende bulunanların resmi Ferruh Başağa'da var-
dır.
Nejad Melih, son yıllarda Polonya'da yaşıyordu. Son
eşinden olma 13-14 yaşında küçük kızıyla gelmiş, Sıra-
selviler'de bir otele yerleşmişti.
Dostum Hrfzı Topıu'un "Parisli Yıllar"\ bir çırpıda oku-
nacakkitaplardandır. Almanızlabitirmenizbirolacaktır.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Dalgalann engeller 1
çevresinde yayılması ve
bu engelleri dolanarak 2
geçmesi. 2/ Hatay ilinde „
bir ırmak... Ürenin kan-
da birikmesi sonucu orta- 4
ya çıkan hastahk. 3/Yüz, g
çehre... Satrançta bir taş.
4/ Pulu yapıştınlmadan 6
gönderilen mektup için, -,
alıcırun cezah olarak öde-
diği posta ücreti... Bir göz 8
rengi. 5/ Duman lekesi... g
Sarmısak, yumurta .sansı
ve zeytinyağından oluşan soğuk
sos. 6/ Bir çeşit kısa ney. 7/ Kum-
taşı... Eski Türkler'de doğaüstü
güçlerle üetişim kurma yeteneği ol-
duğuna inamlan din adarru. 8/
ABD'de yetişen gûnlük agaanın
kerestesi... Dışa vuran sevinç. 9/
Eline ayağına çabuk, çevik... Kıhğı
ve davranışlanndan hoşlaıulma-
yan kimseler için kullanılan söz-
cük.
YLKARIDAN AŞAĞH'A:
1/Minyatür, iskelet gövdeli, arkadan motorlu arabalan kullan-
mayı ve bunlarla yanşmayı içeren spor. 2/ Sahip... Kulağa ası-
lan uzun küpe. 3/ Zarara uğrama tehlikesi... Bir Asya ülkesinin
başkenti. 4/ Bir dileği yerine getirme... Su. 5/ Gösteri. 6/ Seciye,
karakter... Atın başına geçirilen dizgin ve süsler. 7/ Eylemleri
olumsuzyapmakta kullanılan ek... Sınav ya da yanşma yoiuyla
en iyileri seçmek. 8/ Afrika'da bir ülke... Kimi hastaiklara karşı
bağışıkhk sağlamak üzere vûcuda verilen eriyik. 9/ Dünyanın
en hızh koşan canlısı olan yırtja hayvan... Mehil.
SAT1LIKOTO
Temiz, 63 binde 1989 -10 ay çıkışlı Serçe.
Pazarhksız 92.500.000
3843842
ASLAN SOSYAL DEMOKRATLAR
ToktamışAteş
Çtnar Yayınları Küçiikparmakkapı Sok. No: 23 80060 Beyoğhı-İst.
TÜNCELİ ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
DosyaNo: 1977,112
Karar No: 1991/118
Mahkemesi: Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesı
Davaa Maliye Hazınesi tarafından davalılar Ali Dursun San ve
müşterekleri aleyhine mahkememizde açılmış bulunan mülkiyetin
tespiti ve ihtiyati tedbir davasının yapılan acık dunışması sonunda:
Mahkememızce verilen 20.6.1991 tarih, 1977'112 esas 1991/118
karar sayılı ilamı ile Tunceli merkez Burmagecit Köyü'nde kain 424
no'lu parsel hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş olup,
hükütn davaa Hazine tarafından temyiz edilmiş olduğundan, bütün
aramaJara rağmen adresleri tespit edilemeyen Tunceü merkez Bur-
mageçit Köyü'nden 1. Yüksel Sunca ve Şeİcer Yıldınm'a mahkeme-
miz karan ile Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin tebligat yerine
kaim olmak üzere ılanen tebliğine. ilan tanhinden itibaren 15 gün içe-
risinde mahkememiz karan temyiz edılmediği takdirde ve temyize
karşı cevap verilmediği takdirde bu davalılar yönünden mahkeme-
miz kesinleşmiş sayılacağı hususu ilan olunur
Basm: 50473