Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 AĞUSTOS1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Ermenilepin dini
lidepj öldü
• Haber Merkezi - Dünya
Ermenileri-
nin dini lideri
I. Vazken,
önceki gün
yaşamını
yitirdi. Uzun
süren bir
hastahk
sonucunda
86 yaşında ölen dünya
Ermenilerinin Evrensel
Patriği I. Vazken için yann
Ermenistan'daki Eçmiadzin
Katedrali'nde bir tören
düzenJenecek. Türkiye
Ermenileri Patriği II.
Karekin de Başpatriklik
Ruhani Meclisi'nin daveti ile
Ermeni kilisesinm tüm üst
düzey yöneticilerinin yer
alacağı törene kaülmak üzere
Ermenistan'agitti.
Ermenilerin 130. Patriği olan
I. Vazken, önümüzdeki ay bu
görevdeki 40. yüını
tamamlayacakü. I. Vazken
için tüm dünya Ermenileri 40
gün süreyle yas tutacaklar.
Türkiye Ermeni
Patrikhanesi'nin de
taziyetleri kabul edeceği
bildırildi.
EğitimciZiya
Kaplan öldü
• Haber Merkezi-
Hasanoğlan Köy Enstitüsü
kuruculanndan emekJi
eğitimci Ziya Kaplan (77)
kanser hastahğı nedeniyle
tedavi görmekte olduğu
îstanbul Üniversitesi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Hastanesi'nde yaşamını
yitirdi. Ziya Kaplan,
Hasanoğlan Köy
Enstitüsü'nün kuruluşunda
Sabahattin Ali ve Hürrem
Araıan ile birlikte yapüğı
çalışmaJarla tanınıyordu.
Kaplan'ın cenazesi, yann
ikindi namaanın ardından
Üsküdar Doğanalar
Camii'nde kıhnacak cenaze
namaayla toprağa verilecek.
Milyarlık oto
hırsızlığı
• İSTANBUL (AA>-
Istanbul'da, pıyasa değeri 1
milyar 700 milyon lira olan
12 otomobili çalan ve sahte
belge düzenleyerek satan bir
şebeke ele geçirildi. Şebeke
üyelerinden Talat İnce,
Timur Canbaz ve Fatih Oral,
Asayiş Şube Müdürlüğü Oto
Hırsızlık Masası ekiplerince
yakalandı. İlker Sankaya ise
polisten kaçarken Bakırköy
sahilinde denize düşerek
boğuldu.
Arazi mafyasına
darbe
• tSTANBUL
(AA)-Kocaeli'nin Gebze
ilçesinde SİT alanlannı kendi
tapulu arazileri gibi
göstererek satan bıri kadın 8
kişi İstanbul'da ele geçirildi.
Îstanbul Mali Şube
Doiandıncılık Masası'ndan
yapılan açıklamada, Tahir
özcan, MuzafTer Ulaş, Fahri
Kama, Mehmet Doğancı.
Sadettin Akkaya, Ali Pekşen,
Gafîur Albayrak ile Emine
Oğhan'ın, ihbar üzerine
düzenlenen operasyon
sonucu İstanbul'da
yakalandığı bildirüdi.
Çocuklar yangın
kurbanı
• İstanbul Haber Servisi -
Sultançiftlıgı'nde birevde
tüp parlaması sonucu çıkan
yangında 2 çocuk öldü, biri
çocuk 2 kişi de ağır
yaralandı. 50. Yıl Mahallesi
2141. Sokak'taki iki katlı
binanın 2. katında dün
akşam 20.45'te tüp parlaması
sonucu başlayan yangında
Cemal (4) ve Gurbet (3) Elik
adlannda iki kardeş
yaşamını yitirdi.
Kardeşlerden Bahar Elik (1),
anne Selda Elik (30) ile evde
misafir olarak bulunan
OrhanUğur(19)ağır
yaralandı. Yaralılar
Cerrahpaşa Hastanesi'nde
tedavi altına ahndılar.
İngiz
• tstanbul Haber Servisi -
Danjşman Hizmetleri
Şirketi'ndegörevli
danışmanlardan İngiliz
David Adam (43) adlı bir
kişi, dün Mecidiyeköy'de
silahlı saldın sonucu
yaralandı. Saat 16.30'da,
Oya Sokak'taki Çevre
Hastanesi'nin önünde
meydana gelen olayda,
kimliği belîrsiz iki kişi,
bulunduklan arabanın
içinden yolun kenannda
yürüyen David Adam'a
tabancayla iki el ateş ettiler.
Ayağından hafıf yaralanan
Adam, Özel Aksoy
Hastanesi'ne kaldınlarak
tedavi altına alındı.
Sıvas mütalaası tarüşmalı
Davada DGM Başsavcısı Nusret Demiral ve altı yardımcısının hazırladığı
mütalaanın, bir hukuk belgesi olmaktan çok polis raporuna benzediği öne sürülüyor
HALtLNEBtLER
Ankara DGM Başsavcısı Nusret De-
miral'ın Sıvas davasına ilişkin mütalaası
kamuoyunun en çok tartışılan konu-
lanndan biri haline geldi. Ancak davayı
çok iyi bilmesi gereken Başsava Demi-
ral ve altı yardımcısının hazırladığı mü-
talaada tartışmalı birçok nokta bulunu-
yor.
Mütalaada, olaylann değerlendirildi-
ği 14 sayfalık bölümün üçte biri, Aziz
Nean'in "ktşkırtKÜtğmın" anlatılması-
na aynldı. Sıvas davası avukatlanndan
AM Yaşar, DGM Başsavası Demiral ve
altı savcı tarafından hazırlanan müta-
laayı değerlendinrken metnin hukuk
tekniğinin fazlaca dışına çıkılarak hazı-
rlandığıru söyledi. Yaşar, mütalaanın
bu haliyle bir hukuk belgesi olmaktan
çok bir "potis" raporuna benzediğini
önesürdü.
Avukat Kemal Keleşoğiu ise mütalaa-
da hem maddi yanlışhklann yapıldığına
hem de sübjektif değerlendirmelere yer
verildiğine dikkat çekti. Keleşoğiu, mü-
talaada laikliği tanımlayan bölümlere
atıf yaparak "Burada görûnürde laiklik
savunuluyor, ancak tûmüyle şeriatçı bir
bakjş actsına dayanarak kullanılan kav-
ramlarla laikliğbı altı oyuluvor" dedi.
Mütalaadaki maddi yanlışlıklar ve
eksiklikler daha birinci sayfada başh-
yor. İlk paragrafta Sıvas'ta yaşanan
olaylara 5-10 bin kişinin kaüldığı vur-
gularurken ilerleyen bölümlerde 15 bin
sayısı veriliyor. Olaylara kaç kişinin
katıldığı konusunda kesin sayı verilemi-
yor.
Aynı sayfada ikinci bir yanlışa rastlı-
yoruz. Mütalaada şöyle deniliyor:
"...daha sonra Madunak Oteü önünde
otoları devirip, benzin akıtıp, bu arada
otel içindeki eşyayı dtşan atıp rutuştur-
duğu, kesif dumanın çıkardığı gazdan
oteide bulunan 37 v atandaşımızın zehirle-
nerek ölümüne neden okhıklan görül-
müştür."
Oysa olayda, kesif dumanın çıkardığı
gazdan oteide bulunanlardan 35 kişi ya-
şamını yitirdi. Daha sonra topluluğun
dağıtılması amapyla açılan ateş sonucu
iki kişi öldü. İki kişi silahla öldürüldü.
Bu gerçek dava dosyasındaki otopsi ra-
porlannda ve TBMM Sıvas Olaylan
Araştırma Komisyonu raporunun 9.
sayfasında da yer alıyor.
Hukukçulara göre mütaalada başka
garipliklerdevar.
İkinci sayfanın hemen başında yer
alan bölümler okunduğunda bu hemen
göze çarpıyor:
"02.07.1993 Cuma gûnû Srvas ü mer-
kezinde Pir Sultan Abdal Anıtı'ıun açıhşı
yapdacaktır. lslam dünyasında tepki ya-
ratan Şeytan Ayetkri kitabının Türki-
ye'de de yayımlanmasını yüriiten ve Türk
toplumunda sergilediği hareketleriyle hiç
de iyi izlenim bırakmayan Aziz Nesin'in
bu merasime (4. Pir Sultan Abdal Şenli-
ği'ne) davet edilmesi..."
Yaniış anıtın adı geçiyor
Buradakı ilk hata şu: Açılışı yapıla-
cak olan anıt Pir Sultan Abdal Anıü de-
ğil, Ozanlar Anıü. (Pir Sultan Abdal
Anıtı Banaz'dadır). İkincisi, şenlik
programında 2 temmuz günü anıt açılışı
yok. Çünkü anıtın açıhşı 1 temmuz
günü yapıldı. Gelelim paragrafın ikinci
bölümüne.
Avukat Kemal Keleşoğiu, burada
"...Türk toplumunda sergilediği hareket-
leriyle hiç de iyi izlenim bırakmayan Aziz
Nesin..." diye bir deyim kullanılamaya-
cağını belirterek şunlan söylüyor:
"Savcdar kurulunun bu sözleri neyi
ifade eder? Aziz Nesin sergilediği hangi
hareketleriyle, Türk toplumunun hangi
kesiminde hiç de iyi izlenim bırak-
mamıştır? Türk toplumu, yekvücut Aziz
Nesin'e kötQ adam gözüyle mi bakmak-
tadır? Aziz Nesin'in Türk toplumunda
hiç de iyi bir izlenim bırakmadtğının öJçü-
tii nedir ve savcılar kurulu bunu nasıl,
hangi yöntemle saptamıştır?
Aziz Nesin'in toplumdaki izlenimiyle,
somut suçlama ve kanıtlara dayanması
gereken adli bir yargıiama arasında sav-
cılar kurulu nasıl bir bağlantı kurarak
bunu yazma gereği duymuşlardır.
Aziz Nesin hakkında verilen bu hü-
küm, yani toplumda hiç de iyi bir izlenim
bırakmadığı önyargısı Türk toplumu adı-
na mı toplumun bir kesimi adına mı edi-
nümiş düşüncedir? Ömeğin bugünlerde
Aziz Nesin'i savunan toplumun önemli
bir kesimi, Aziz Nesin hakkında ohımiu
bir izlenim taşıdıkları için Türk toplumu
dtşındaki kişiler olarak mı değerlendiril-
metidirr
Yemkapı Merkez Binası önündeki bekkme eylemlerini sürdüren işçiler, dün halav çekip türkü söylediler. "fşçi
kıyımına son", pankartı açan işçilere yakınlan da destek oluyor. (Fotoğraf: YASEMİN KOYUTÜRK)
SUSER işçileri eylemde
tstanbul Haber Servisi- İstan-
bul Büyükşehır Beledıyesi tara-
fından kapaülan SUSER'de
çalışan işçiler, iş haklannın geri
verilmesi için sonuna kadar
mücadele etmeye kararh. SU-
SER'li işçiler, belediyenin deği-
şik birimlerinde istihdam edil-
me talebıyle geçen cuma gü-
nünden bu yana işyerlerinin
Yenikapı'daki merkez binası
önünde bekleme eylemi yapı-
yor.
Yakınlannın da bekleme ey-
lemine katılarak destek verdiği
SUSER'li işçiler, dün yapüklan
basın açıklamasında. Refahh
İstanbul Büyükşehır Beledi-
yesi'ni ve "adil düzen" ideoloji-
sini kendi yazdıklan anonim bir
şürle protesto ettiler. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi'ne duy-
duklan tepkiyi "lstanbul'un su-
yuna bak / Şu TavyipHn huyuna
bak / Refah bizi işten attın / Adil
düzen işine bak..." dızelenni saz
eşhğınde hep bır ağızdan söyle-
yerek dile getiren işçiler, sık sık
"Baskılar bizi yıldıramaz" ve
"Kahrolsun adil düzen" şcklinde
sloganlar atülar.
SUSER'in tasfıye edılmesi-
nin tamamen "ideolojik neden-
lere" dayandığı öne süren işçi-
ler, bu düşüncelenni şu dizelerle
ifade etti: "Adil düzen diye diye /
Refah bu adilik niye / Sokağa
attuıız bizi / Adil düzen diye di-
ye..." Tek bir SUSER işçisi ka-
lana kadar hak arama mücade-
lesine devam edeceklerini beür-
ten işçiler "SUSER'liyiz biz
haklıyız, sonuna dek savaşınz"
dizelenyle de bu konudakı ka-
rarhhklannı dile getirdiler. İşçı-
lerin örgütlü olduğu Tes-İş
İstanbul 5 No'lu Şube Başkanı
Şenol Altunsoy ise İstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi'ni. iş hakkı
için mücadele eden işçileri isti-
faya zorlamakla suçladı. "Bele-
diye hizmetlerinin politikaya
alet edümemesini isteyen adil
düzen uygulayıcdan, siyasi bir
kararla işçileri, işsizlik ve açlığa
mahkum etmiştir" diyen Altun-
soy, sonuna kadar mücadele
edeceklerini söyledi. SUSER'in
kapatılmasıyla açıkta kalan iş-
çilerin, toplusözleşmeye göre
belediyenin değişik birimlerin-
de istihdam edilmesinı ıstedik-
lerinı belirten Altunsoy, ancak
bu taleplerine _ yanıt alamadı-
klannı belirtti. İşçiler, basın açı-
klamasından sonra kol kola gi-
rerek türküler söyleyip halay
çektiler.
Tüm Maliye-Sen üyesi kamu
çalışanlan, İstanbul Defter-
darlığı tarafından ış akti feshe-
dilen Abidin Sırma ve Mustafa
İlhan'ın idare mahkemesinin
karanyla görevlerine geriye
dönmelenni "örgütlülüklerinin
zaferi" olarak değerlendirdiler.
Gaziosmanpaşa Vergi Dairesi
önünde dün bir basın açıkla-
masıyapan maliye çalışanlan,
"Üyelerimize ve sendika yö-
neticilerimizc yöneUk fıili saldın
ve suçlamalar karşısında örgütü-
müzle birlikte dimdik a\akta ol-
duğumuzu, örgütlü mücadele-
mizi kimsenin ve hiçbir gücün
geriletip sindh-emeyeceğini, hu-
kuk savaşunızı kazanacağımıza
olan inancımızı hiçbir gücün kı-
ramayacağını dosta düşmana
haykınyonız" diye konuştular.
Bakan Ayaz, satışlan savunurken okullann açılış tarihinin değişmediğini söyledi
Ayaz'dan okul satışma destek
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Milli Eğitim Bakanı
Nevzat Ayaz, şehir merkezlerin-
deki tarihı okul binalannın satı-
şını savundu.
Ayaz, "Bazı okuüanmız okul
çevresinden çok uzak. Çevresi
işyerteriyle kaplanmış durumda.
Buraya öğrenciler uzak semtler-
den geliyor. Bu okullann sattşı-
ndan elde edilecek gelirie çok
fazla okul yapüabilir" diye ko-
nuştu.
Müü Eğitim Bakanı Nevzat
Ayaz, uygulamayı savundu.
Ayaz, Ankara'nın Ulus semtin-
deki bir asırhk tarihi olan En-
düstri Meslek Lisesi'nin satı-
lmasının en uygun hareket ola-
cağını belirterek şöyle konuştu:
"Bu okulun çevTesinde kimse
oturmuyor. Buraya Keçiören'-
den, Balgat'tan, Ankara'nın ber
tarafından öğrenci geliyor. Do-
layisıyla bir cevre okuİu niteli-
ğinde değil. Burası eski eser nite-
liğinde olduğu için değiştiremi-
yonız. Orayı okul olarak da sür-
dürmek bize çok masraflı olu-
• Ayaz, satışlardan
elde edilecek gelirin
Hazine'ye değil, yeni
okul binalannın
yapımına aktanlacağını
bildirdi. Bakan,
okullann açılma
tarihinin 19 eylüle
ertelenmesi konusunda
bir karar olmadığını
vurguladı.
yor."
Endüstri Meslek Lisesi'nin
satışından elde edilecek gelirle
Ankara'da 10-15 yeni okulun
yapılabileceğini vurgulayan
Ayaz. "Bunun Hazine'ye para
bulmak için yapddığı doğru de-
ğil. Doğrudan doğruya okul
amaçlı bir uygulama. Ankara'-
nın artan nüfusunun okul gerek-
smimini karşüamak için bu pa-
ralar kullamlacak" dedi.
Okul yöneticilerinin kayıtlar
sırasında velilerden 5-10 milyon
lira para istemesine karşın,
Ayaz, kayıtlar sırasında kesin-
likle para alınmayacağını yine-
ledi. Ankara ve İstanbul Vali-
liği'nin aldığı karar uyannca,
kayıtlar sırasında velilerden pa-
ra alınmayacağını anımsatan
Ayaz, kayıtlardan sonra isteyen
velilerden okul giderlerine kat-
kı payı olarak 50-100 bin lira
alınacağına söyledi.
Ayaz, okullann açılma tari-
hinin 19 eylüle ertelenmesi ko-
nusunda herhangi bir karar alı-
nmadığını da sözlerine ekledi.
Yüksek kurul, basında kırıcı yayınlara ve gerginliğe son verilmesini istedi
Basın Konseyi9
nden uzlaşma çağrısı
İstanbul Haber Servisi - Basın Konseyi,
Sabah gazetesiyle Hürriyet ve Milliyet ga-
zeteleri arasındaki kavgaya el attı. Konsey,
gelişmeleri değerlendirmek üzere taraflan
toplannya cağınrken 31 Ocak 1993'teimza-
lanan Basında Uzlaşma Bildirisi'nin dikkate
alınmasını istedi.
Basın Konseyi Yüksek Kurulu, dün
yapüğı toplanüda son günlerde basında ya-
şanan gerginliği ele aldı. Toplantı sonrası şu
acıkJama yapıldı: "Bu gergin ortamda yapı-
lan kmcı yayınlann sebep olduğu tahribatı
dikkate alarak taraflan Basmda Uzlaşma
Bildirisi'nin nıhıma ve metnine uymaya davet
etroeye,
Baanda uzlaşma bOdirisine imza koyan
basm organlannın >etkililerini, karşı karşrya
buhmduğumuz dunımu tekrar görüşerek bir
değeriendirme yapmak üzere en lusa zamanda
toplantıya çağırmaya,
Son günlerde yapılan taraşmalann doğuıthı-
ğu gerginliğe rağmen, tarnşan tüm taranann
'basmda şeffafiaşmayı' istemeterininolumhı bir
husus oUuğunu kamuoyuna duyurmaya,
Basında şeflaflaşma sürecini başiatacak ya-
sal düzenlemelerin yapdabihnesi için Basm
Konseyi'nin inkiyatinyJe bir komite oluşturul-
masma,
Söz konusu komitenin ilgi gösteren ve katkı-
da buhmmak isteyen tüm basın kuruluşlanna
(Demeklere, yazıİı, sözlii. görüntülü basm or-
ganiartnuı temsilcilerine) açık oMuğunun bir
davet mektubu niteliğinöe say ümak üzere bu
bildirivle duyurubnasına,
Şeffafiaşmayı amaçlayan çabşmalan ya-
pacak komitenin 1 Eylül 1994 tarihine kadar
Konseye yansıtüaıı istekkr tşığmda teşkil edile-
rek kamuovuna bflgi sunulmasma karar verü-
di."
Akcalı
Ömerli
havzası
özelleştirilsin
tstanbul Haber Servisi- Çevre
Bakanı Rıza Akçalı,
İstanbul'un içme suyunun üçte
birini karşılayan ve tamamen
kirlenen Omerü havzasının
"korunması ve koUanması" için
özelleştirilmesinı önerdi.
Akçaü,İTÜ Çevre
MühendisliğiBölümü'nün
hazırladığı "Ömerli Havzası
Acü Eylem Planı"nı
helikopterle havzava giderek
basına açıkladı. "Omerli
Havzası Acil Eylem Planı" dün
bir brifingle Akçah'ya anlatıldı.
Daha sonra helikopterle
Ömerli havzasına giden Akçalı,
buranın korunması için yetki ve
sorumluluğun tek elde
toplanması gerektiğini, bunun
da ilgiu birimlerin
temsilcilerinin bulunduğu bir
"planlama-uygulama-denette-
me" kuruluyla olanaklı
olacağını söyledi. Akçalı. bu
birimin yasaklamak yerine
"koruma-kuUaıuna" dengesini
kurarak hem gehr elde
edebileceğini hem de havzayı
kurtarabileceğin] öne sürdü.
Böylece Ömerli havzasının
özelleştinlmış olacağını belirten
Akçah, kalitesi yükselen suyun
da ISKİ'ye satılabileceğini
söyledi. Çevre Bakanı Rıza
Akçalı, önerdiği kurulun henüz
plan aşamasında olduğunu. bir
koordinasyon bakanlığı
durumundakı bakanhğının,
kurulun oluşması yönünde
büyük çaba harcayacağını
belirtti.
TOKTAMIŞ ATEŞ
Bu Dflşmanlık Neden?
Siyasal yaşamın çırpıntılan arasında kendine bir yer
edinmeye çalışan kimi insanlara baktığım zaman; derin
bir üzüntü ve şaşkınlık içine düşüyorum. Merkezde, sağ-
da, solda kimi isimler; görücüye çıkmış gelin misali, bazı
çevrelere hoş görünme, beğenilme ve seçilme arzu ve
heyecanı içindeler. Sırasında "süzülüyortar", sırasında
"eğilip bükülüyorlar" ve sırasında "taklalar atıyorlar."
Kimi zaman bunlardan birinin ya da öbürünün yelken-
leri "medya rüzgarıyla " şişiyor. Kendilerini anında, ikti-
darın adayı ya da ortağı gibi görmeye başlıyoriar. Hatta
aynı duygu ve düşünceyi paylaşan kimileri de bunlara
iktidar plmuş "muamelesine" başlıyoriar. Ama ortada
ne iktidar var, ne de iktidarın işaretleri. Birileri kendileri-
ni avutuyor işte.
Siyasal yaşam garip bir yaşamdır. Kimi gün omuzlar-
da taşırlar insanları, kimi gün üzerinde tepinirler. Dü-
şen, bir gün yukarıya tirmanma umudunu her zaman
taşır, ama yükselen, bir gün düşebileceğini hiç aklına
getirmez. Belki de aklına getirmek istemez. Ve "Küçük
dağları ben yarattım"tafrasıyla kasım kasım kasılan ki-
mi siyasetçiler; gün gelir, eski bir siyasetçinin unutul-
muşluğunu çok acı bir biçimde yaşamak zorunda kalır-
lar.
Merkezde ve sağda ve hatta solda kendine yer edin-
meye çabalayan kimi siyasetçi ya da siyasetçi adaylan-
na baktığım zaman; hemen tümünde ortak olan bazı
yaklaşımlar gözlüyorum. Diğerlerini başka zamanlarda
ele almak umuduyla, şimdi bu ortak yaklaşımlardan biri
üzerinde durmak istiyorum: Antikemalizm...
Tümünün ağzında "70 yıllık cumhuriyetle başlayan
eleştiriler. Sanki cumhuriyet kurulmamış olsaydı, her
şey "güllük gülistanlıktı", sanki cumhuriyet öncesi Tür -
kiyesi'nde çok özgürlükçü bir rejim vardı...
Bu insanların Atatûrk'e ve cumhuriyetimize neden bu
kadar kin dolu, neden bu kadar olumsuz yaklaşımlar
içinde olduklarını düşünüyorum. Ve inanın tatmin edici
bir yanıt bulmakta çok zorlanıyorum. Aslında "sağdaki-
leri" anlamak daha kolay. Zira cumhuriyet bunlara rağ-
men kuruldu ve dinin toplumsal yaşamdaki etkinliğini ve
yetki tekelini kırma savaşımına girdi ve bir ölçüde ba-
şardı. Ama merkezdeki ve merkez soldaki insanları an-
lamak mümkün değil.
"Aydınlanma felsefesinin" egemen kılınmadığı hiçbir
toplumsal yapıda, ne liberal düşünce oluşabilir, ne de-
mokrasi ve ne de sosyal demokrasi. Ve her şey bir yana,
salt bu nedenden ötürü, siyasal yelpazenin önemli bir
bölümünün, aydınlanma düşüncesinin Türkiye'deki mi-
marlarına minnet duygularıyla dolu olmaları beklenir.
Ama bakıyoruz bizdeki "muhteremler'"\n çoğu gözlerini
çokgerilereçevirmiş.
"Atatürk'ü aşmak gerek" diyor bazıları. Çok doğru.
Atatürk'ü elbette aşmak gerek. Fakat Atatürk'ü aşmanın
temel koşulu, Atatürk'ün attığı temellerin tutmuş olması
ve bu temeller üzerine bir şeyler inşa edilmesinin müm-
kün olmasıdır. Kimileri hala bu temellere saldırırken,
nasıl aşarsınız Atatürk'ü?
Kimileri "bazı şeylerin" geride kaldığı düşünce ve id-
diasındalar. Bir şeylerin geride kalabilmesi için de o
şeylerin "aşılmış olması" gerekir. Eğer bünyede bir
hastalığın tedavi edilmesine çalışılırken bir başka has-
tahk ortaya çıkarsa, eski hastalığın "geride kaldığını"
düşünemezsiniz. Hem yeni sorunla uğraşacaksınız,
hem de eski sorunu çözümlemeye çalışacaksınız. Bu-
nun aksi polıtikalara "devekuşupolitikası"deriır k\ kim-
seye hayrı dokunmamıştır.
Ozellikle merkez soldaki ve soldaki kimi insanların
Atatûrk'e ve cumhuriyetimize olan köklü düşmanlıkları-
nın nedenleri arasında, sanıyorum 12 Eylül'ün ve bu dö-
nemin çirkin uygulamalarının önemli payı var. Zirao za-
mana kadar ellerinden Atatürk'ün posterlerini ve dil-
lerinden Atatürk'ün deyişlerini düşürmeyenler, şimdi
Atatürk denildiği zaman "şeytan çarpmtşa"dönüyorlar.
Bir kısım "solcu eskilerinde" de daha anlaşılabilir bir
düşmanlık var. Zira bunlar isim ve cinsiyetleri dışında,
kendi geçmişleriyle ilgili tüm bağlantılarını kopartmak
arzu ve hevesi içindeler. Birzamanlar ellerinde bayrak
edindikleri ne varsa, bugün inkar etmek ve karalamak
gereksinimi içindeler. Ayrıca çoğunun bugünkü "statü-
su" bu düşmanlık sayesinde kazanılmış ve sürdürülü-
yor. Yani Atatûrk'e ve cumhuriyete karşı çıkmak ve söv-
mek, kimileri için "ekmekkapısı." (Bu arada kimileri de
Atatürkçülüğü ekmek kapısı yapmaya çalışıyor ki, bun-
lar bir başka alem.)
Ama tüm çözümleme çabaları bir yana, bunlardaki
böylesine köklü düşmanlığın nedenini anlamak çok güç.
Fakat bence daha "e//m"ve "vahim" bir husus, bunların
samimiyetsizlikleri. Kendini 2. Cumhuriyetçi ilan eden
bir muhterem, geçenlerde bir gazeteye beyanat veriyor.
"Demokratolmakiçin"diyor, "devletlehertürlübağını-
zı kesmek zorundasınız, devletin gölgesinden çıkmak
zorundasınız." Ve elbette kendini çok demokrat, kendi
gibi düşünmeyenleri de "düzenden çıkarsağlayan"arv-
tidemokratlar olarak ilan ediyor. Ama bunları diyen
muhteremin ne iş yaptığına baktığınız zaman, "devletin
memuru" olduğunu görüyorsunuz. Hem de "katmerli"
türünden. Böylelerini Allah ıslah etsin...
Türkiye bu badireleri atlatacaktır. Bundan hiç kuşku
duymuyorum. Ve bugün belli çevrelere yaranmak için,
belli çevrelere ağız dolusu sövenler; o gün başkalarına
yaranmak için, başka çevrelere söveceklerdir. Toplum-
ların "unutkanlığına"güvenerek ve birilerinin gölgesin-
de "dokunulmazlık kazanacaklarını" umarak. Ben bu
yazıları, belge olsun diye yazıyorum. Sırası geldiğinde,
kimilerinin suratlarma çarpmak için...
Ankara Merkez Kapalı Cezaevi
Cezaevindeki çatışmada
14PKK'Hmahkûmyaralı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ankara Merkez Kapalı
Cezaevi'nde, PKK davasın-
dan tutuklu mahkûmlann,
hücre cezasına çarptınlan ar-
kadaşlannı teslim etmemek is-
temeleri üzerine başlayan ger-
gınlik çatışmaya dönüştü ve 14
mahkûm yaralandı. Olaylarda
bir infaz memurunun da kolu
kınldı.
Edinilen bilgiye göre, Anka-
ra Kapalı Cezaevi 5. koğuşta
kalan PKK'li mahkûmlann
3'ü, Ankara Devlet Güvenlik
Mahkemesi'ndeki (DGM) du-
ruşmadaki tavırlan nedeniyle
10'ar gün hücre cezasına çarp^
tınldı. Ancak cezaevinde hücre
olmaması nedeniyle, 3 PKK'-
linin Çankın Cezaevi'ne sevk-
leri kararlaştınldı. PKK dava-
sından tutuklu diğer mahkûm-
lann, hücre cezasına çarptın-
lan mahkûmlan teslim
etmemeleri nedeniyle cezae-
vinde 3 gündür gerginlik yaşa-
nıyordu.
Dün, hücre cezasına çarptı-
nlan 3 PKK'liyi teslim alarak
infazın gerçekleşmesi için Çan-
kın Cezaevi'ne götürmek iste-
yen gardiyanlar, yine PKK'li
mahkûmlann direnişiyle karşı-
laştı. Bunun üzerine cezaevi
yönetimi, 45 jandarma eri ve
50 gardiyanla koğuşa girerek 3
mahkûmu almak istedi. An-
cak diğer mahkûmlann jan-
darma erleri ve gardiyanlara
saldırması sonucu catışma çık-
tı. Olayda 14 mahkûm yara-
landı, başgardiyanın da kolu
kınldı.
Hücre cezasına çarptınlan 3
mahkûmu koguştan alan jan-
darma ve gardiyanlann,
PKK'lilerin direnişini kırdık-
lan ve olayla ilgili soruşturma-
ya başlandığı bildirildi. Yara-
lanan PKK'lilerin tedavisine
de başlandığı öğrenildi.