29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 AĞUSTOS1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Kübalı genç şairler, Reina Maria Rodriguez'in önderliğinde özerk kültür için savaşım veriyor Yazın, devlet tekelinden kurtulacak mı?Kültür Servisi - Küba'nın baş- kenti Havana'da uzayıp giden yi- yecek kuyruklan arasında, 'açlik' yaşamın gerçekliği olsa da. sa- natçılar arasmdaki iletişim, ro- mantızm ve şiirvar olmayı sürdü- rüyor. Kübab genç şairier, her akşam başkent Havana'da Reina Maria Rodriguez'e ait bir çatı katında toplanarak ortak bir ses bulmaya çakşıyorlar. Küba yaanının önemli yapıt lan, son 25 yıldır sürgûnlerde ve- rilmiş. 'Sovyetler Birliği'nin dağılma- suıdan sonra Küba'da önemli bir figür haüne gelen' Rodriguez, genç şairlerie birlikte bu sürgün yapıtlan ûzerinde yoğunlaşıyor. Rodriguez, herhangi bir ha- reketin merkerinde yer almayı hiç istememiş. Kendi kuşağından pek çok yazar, bugün Havana'da önemli kültürel görevleri yürütü- yorlar. Resmi görevlerden hoş- lanmayan Rodriguez, radyo ve televizyon için yapüğı işlerle geçi- mini sağlarken. yazmaya da za- man ayınyor. Uzayı ve zamanı yok sayan Aralannda İspanya ve Mek- sika'da ödüller kazananlann da bulunduğu grubun sürdürdüğü bu otantık yazın hareketi, 1959 yılındaki devrimden bu yana adada görûlen ilk özerk, yasalar- ca tanınmış kültür kurumu olma yolunda. Bu statü onlara tanınır sa, Rodriguez, Küba'run yazın yaşamını devlet tekelinden kur- tarmış olacak. Kübah gençler son 15 yıldır sertlik yanlısı yöneticüeri buna zorladılar. Rodriguez'in evinde toplanan gençler yapıtlannda geçmişte yaşananlan yansıtıyor- lar. Ancak bu gençler politikayı görmezden geliyorlar. Kendileri- ni 'uzayı ve zamanı yok sayan dû- şüncelerden hoşlanan bir grup' olarak niteliyorlar. 30 yaşındaki şair ve çevirmen Omar Perez, "Her şeye yeniden başlayabüece- ğimiz bir zemin bulmaya çahşıyo- ruz" dıyor. Sosyalizmin yıllardır etkisini sürdüren didaktik yazınından sonra, bu zemin simgelerin ve açık seçik felsefî göndermelerin Küba'nın başkenti Ha>ana'da uzayıp giden yiyecek kuynıklan arasmda, 'açlık' yaşamın gerçekliği olsa da, sanatçılar arasındaki iletişün, romantizm ve şiir var olmayı sürdürüyor. yoğun olduğu yapıtlara dönü- şüyor. 31 yaşındaki Roberto Franqniz kendi kuşağının yapıt- lanndan oluşan 450 sayfaûk bir antolojiyi tamamlamak üzere. Yapıtlan suskun ve ciddi Şair ve öykü yazan Rolando Sanchez Mejias. "Rugfin Küba'da genç şairlerin yaprrlan yönetim karşıtı değildir, böjle olmasına da oiaııak yokrur" dıyor. Mejias, 1990 yıhnda Küba Komünist Partisi'nden ihraç edilmeden önce, birkaç yıl boyunca, ülke çapında yetkınliğiyle tanınan 'yaaa atölyeleri'ni yönetmiş. Ül- kedeki genç şairlerin pek çoğu bu atölyelerden gecmiş. Yeni kuşak şair ve yazarlar Jose Lezama Lima'yı adanın Ja- mes Joyce'u ve kendilerinin de li- deri olarak görüyorlar. Latin Amerika yazınının devlerinden biri, Küba'nın da en şaşırtıcı ya- zan olarak nitelenen Lima, poli- tikaya kayıtsızhğırun yanı sıra homoseksüelliği ile de devrim ta- rafından aşağılanmış, 1976 yılında ölmuştü. Genç şairlerden Antonio Pon- te'ye göre, genç kuşağın karşı karşıya kaldığ ikilem (belki de Küba'nın trajedisi). imgelemden doğan bu adayı imgelemin artık tanımlayamaması. Reina Maria Rodriguez, Kü- ba'da her şeyin iki kutba ay- nldığını söylüyor. Ona göre, baş- ka ruçbir ada bu denli idealist. pragmatik, müstehcen, saygılı ya da saygısız olamaz. Aynı biçimde genç şairler grubunda kimse Rei- na'dan daha yalnız ve daha umutlu değil. Ülkesinde olduğu kadar Latin Amerika ve Avru- pa'da da ünlenen Reina'nın şiir- leri 6 dile çevrildi ve 10'dan fazla ülkede yayınlandı. Popüler kültür, genç şairlerin çoğunun kuşkuyla yaklaştığı bir olgu. Küba gürültülü, onlann yapıtlan suskun. Küba bayağı mizahla dolu. onlann yapıtlan ciddi. Bugün bile Kübalılar bir- birlerine derinden bağlı. Ama Rogeiio Saunders'in göriişüne göre "Dünya yalnızlık içinde bü- yüyor". Bellek ve tarihle ilgiliyiz Sanchez Mejias, "Çoğınnuz po- püler kültürden çok bellekle ilgile- niyoruz. Biz Kübalılar halk olarak beDek ya da tarihe pek sajgı duy- muyoruz. Bu eksikliğimizi giderir- Jacques Gelman'ın koleksiyonıı ilk kez ABD'de Kültür Servisi - Amerikalı si- nema yapımcısı Jacques Gel- man'ın ünlü tablolardan oluşan koleksiyonu ilk kez ABD dışında sergileniyor. İsviçre Martigny'de I kasım tarihine kadar açık kala- cak sergı. Bonnard, Matisse, Bra- que, Picasso, Miro, Leger, Balt- husgibi sanatçılann önemli yapı- tlannı bir araya getiriyor. Matisse'in "Genç Denizd", Pi- casso'nun "Genç Adam Başı", Bonnard'ın "CKchy Meydanı" gibi tablolan tsviçreli ziyaretçile- rin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. Picasso, bu ilgi karşısında herhal- de şaşınr ve neden yaşarken de- ğerlerinin bilinmediğini düşünüp hayıflanırdı. Tıpkı Andre Malra- ux'nun 'Bateau-Lavoir'ı Delacro- ix ve Cezanne'ın atölyeleri gibi ta- rihi eser sınıfuıa sokmak istediği- ni öğrendiğinde şaşırdığı gibi. Picasso'lar, Matisse'ler, Bra- que'lar, Modigtiani'ler, Miro'lar yaşadıklan sürece karşılaştıklan güçlükleri yok sayarcasına tarihi eser öldular artık. Müzelerde başköşelere yerleştiribyorlar. 1900'lerde yaptıklan tablolann koleksiyonlarda Monet ve De- gas'ın yanında yer alması tartışılıyor, tıpkı Jacques Gelman ve kansı Natâsba'nın yaptığı gibi. Jacques ve Natasha Gelman'ın öyküsü Avrupa'da başlamış. Jac- ques, Saint-Petersburg'dan, Na- tasha da Boheme'den gehniş. Rusya'dan okumak için aynlan Jacques, önce bir süre Berlin'de çalışıp ardmdan da yapımcıhk hayatının başladığı Paris'e yerleş- miş. Natasha'yla bir iş gezisi için gittiği Meksıka'da tanışmış. 1941 yılında evlenmişler. Gelman'lar, bir sanat koleksiyonu yapmaya Meksıkalı ressamlarla başlamı- şlar: Diego Rivera, Tamaya ve Frida Kahlo. Meksika ve New York arasmda geçen hayatlan- nda sık sık da Avrupa gezileri gerçekleştirmişler. Bu arada özel- likle düşkün olduklan Paris eko- lünden de bir koleksiyon yaprru- şlar. Jacques Gelman, 1986'da ölünce, Natasha koleksiyonlannı zenginleştirmeye tek başına de- vam etmiş. İlk sahip olduklan tablolar arasında Degas ve Reno- ir'ın empresyonist eserleri, VTa- minck ve Derain'in peyzajlan yer ahyor. Matisse'e gelince, koleksı- yonda ona ait birbirinden değerlı dokuz tane tablo var. Picasso'nun on üç tablosu ise sanatçının değişik dönemlerini gözler önüne seriyor. "Kırmtzı Çiçekh' Genç Kız" (1901) adlı küçük ebatlı tablosu. canlı renk- leriyle Picasso'nun yirmi yaşının imzasını taşıyor. Beş yıl sonra yaptığı otoportresi "Genç Adam Başı" ise farklı izler taşıyor. Jacques Gelman'ın hayran ol- duğu George Braque, kariyerinin dönüm noktalannı beürleyen dört yapıüyla yerini ahyor kolek- siyonda: "Nature Morte aux Baoderüks" (1911), "Guitare, Fruits, Pipe, Cahier de Musiqııe"- (1924), "Le Billard" (1944-1952) ve sanatçının 1947-1960 yıllan arasında ûzerinde çalıştığı yağlı- boya tablosu "La Chaise de Jar- din Maure". Braque'ın ünlü yapıtı "Nature Morte aux Bande- rilks", Picassonun "Bouteüle du Rbum" adL tablosuyla bir para- lellik gösteriyor. Bunun nedeni iki arkadaşın aynı yaa Ceret'de resim yaparak geçirmeleri ve bir- likte çalışmaları. Koleksiyon, aynı zamanda Fernand Leger ve Juan Gris'in en kaüksız kübist tablolanru da içe- riyor. Miro, Emst, Tanguy, Brau- ner, Giacometti, De Chirico, Klee, Mondrian, Dubuffet, Bacon ve Balthus, Avrupa'ya bir daha gel- meyecek olan bu soluk kesici ko- leksiyonu tamamlıyor. Dünyaca ünlü bu sanatçılann yapıtlan iki ay daha Martigny'de ziyaretçile- rini beküyor. Jaajues Gelman'uı koleksiyonunda yer alan Henri Matisse'in 'Le Jeune Marin' adlı yapıtı. sek bir kazancımız olabilir" diyor. Mejias. genç şairlerin yakala- maya çalıştıklan dilin Küba'da ender olarak var olduğunu dü- şünüyor. T. S. Eliot, Pound. Bor- ges, Octavia Paz, Julio Cortazar ve Lezama Lima geleneğindeki gibi şiirin felsefeyle, özellikle de metafizikle buluştuğu. 'düşünen bir dil'den söz ediyor. Genç şairierin çoğuyla birlikte Mejias da fspanyollann ölüm ko- nusundaki sabit fıkrini paylaşı- yor. Ne de olsa Küba topraîclan- nda büyümüş. Uzayla ve zaman- la dalga geçen garip rastlantılan anlatıyor yapıtlannda. Bir eleştir- men yapıtlannı 'korku öyküleri- nin en zarifT olarak niteliyor. Yapıtlannda 'doğaüstö' öğe- lere yer veren Antonio Ponte, 8 yaşından beri yazın ödülleri ah- yor. Diğerlerinin aksine adadaki popüler kültüre saygı duyan Pon- te, yapıtlanna bu kültürün zıtbklannı da katıyor. Kübab- lann, kaprisli, istekleri anlaşıl- mayan tannlar, gizli enerjiler ta- rafindan harekete geçirildiğini düşünüyor. Ona göre, Küba'nın gerçek trajedisi politika ya da ge- lişmemişlik değil, tannlara bu ka- dar yakın yaşamanın ola- naksızlığı. Ülkede yaşanan pobtik bas- kılara karşın devrim. şairlere ve şiirlerine her zaman kuşkuyla yaklaşmadı. Bütün ideolojik çe- kişmelere karşın 60'h yıllarda Küba'da kültür 'aJtaı çağ'ını ya- şadı. Lezama, Alejo Carpenrîer, Virgibo Pinera. Reginaldo Arenas gibi bütün büyük yazarlann yapıtlan yayımlandı. Güçlenmelerine engel yok 70'li yıllann başında şair He- berto Padilla tutuklandı. Bir ay- dan fazla tutuklu kaldı. Yazarlar Sendikası'nın hiçbir üyesi olayı kınamaktan öteye gitmedi. Virgi- lio Pinera ve Jose Lezama Lima eskisi gibi yazmayı sürdürdüler. Ama son yapıtlan yaşadıklan sûre içinde yayımlanmadı. 80'b yıllarda bir ölçüde 60'lara dönüş yaşandı. Kültür Bakanlığı. sanatçılan parasal açıdan destek- lemeye çabştı. Genç şairlerin çoğu bunu kabul ederken, bazı- lan politik açıdan ödün vermek olarak algılayarak reddetti. Ancak 80'li yıllarda bazı tar- tışmalı yapıtlara ya da sergilere ızin veren Kültür Bakanlığı yet- kilileri emekli edildi. Bugün nasıl oluyor da devlet Reina ve grubunun bu denli güç- lenmesine izin veriyor? "701i yı- llarda bu olanaksızdı" diyor genç şairlerden biri. Asla bir kahra- man olmayı düşünmeyen Reina, özerk kültür için savaşımıru sür- dürüyor. 51. Uluslararası Venedik Film Festivali Ustasız bir yanşma...SUNGU ÇAPAN Kısa bir süre önce ölen Italyan aktör ve yönetmeni MassimoTroisi'nin son fil- mi "tl Postino di Neruda - Neroda'nm PostaasTnın gösterilmesiyle 1 eylülde başlayıp 12 eylülde sonuçlanacak olan Uluslararası Venedik FOm Festivali, bu yıl 51. kez düzenleniyor. Bilindiği gibi, Cames ve Berliıı'le bir- likte A kategorisinden fıbn festivalle- rinin üçüncü ayağını oluşturan ve son yı- llarda Cannes'la Berlin'in peşi sıra gittik- çe Amerikan sinemasının dümen suyuna girdiği gözlenen Venedik Film Festiva- li'in yanşma bölümünün şimdibk beür- lenip kesinleşen filmleri arasmda, ttal- yan yapımlannm çokluğu dikkati çeki- yor. "Açık Kapılar" ve "Çocuk Hırsm"- yla tanıyıp benimsediğimiz ve bu iki fil- miyle Avrupa sinemasının Oscar'ı sayı- lan Febx ödülünü üst üste iki kez kazan- ma başansını gösteren Gianni Amelio'- nun ttalya ve Amavutluk'ta çektiğı, Michle Plarido'yla Enrico Lo Verso'un başrollerini üstlendiği son fıkni "Lameri- ca", yanşma bölümündeki iddiab ttal- yan yapımlannm ilki. İtalyan sine- masının son dönernde sivrilen aktörü Die- go Abatantuono'yla Roberto Citran'ın oynadığj, genç kuşaktan Carlo Mazza- curati'nin imzasıru taşıyan bir dostluk hikayesi çeşitlemesi nitebğindeki "II To- ro-Böğa" ve Marco Risinin Andrea Carraro'nun 'La Baracca' adb romanın- dan uyarladığı "Ü Branco" yanşmada ödûl kovakyacak öteki İtalyan filmleri. Aynca İtalyan sinemasının eski kuşak- tan iki önemb' yönetmeninin, Ermanno Olmi'yle Pupi Avati'nin son fitoıleri de, Venedik'te yanşma dışı gösterilecek. İstanbul Film Festivab'nin sinemase- verlere tanıtıp sevdirdiği yönetmenler- den 1980'b yıllarda İtalyan sinemasının genel panoraması içinde kendine özgü, naif ve aynksı bir konuma erişen Pupi l-12eylültarihleri arasında gerçekleştirilecek olan festivalin bu yılki yanşmalı bölümünde İtalyan yapımlann çokluğu dikkati çekiyor. (Giuseppe) Avati'nin annesini-babasını öldüren, Veronalı genç Pietro Maso olayından hareket ederek çektiği son fil- mi "Dichiararione d'Amore- Aşk Dek- larasyonu" veyine "Nalın Ağacı", "Hanı- mefendiye Uzun Ömürler", "Ernuş Ay- yaş Destanı" gibi başyapıtlanyla İstan- bul Film Festivali seyircisinin bağnna bastığı, eski otopark ustalardan Erman- no Olmi'nin son filmi "La Genesi", Ve- nedik '94'te bir hayli merakla beklenen ve epey ses getirecek nitelikteki iki yapıt. 51. Uluslararası Venedik Film Festi- vali'nde yanşmaya katılacakfilmlerşöy- le: Gianni Amelio'nun Lamenca (İtalya), Marco Rişi'nin İl Branco (İtalya), Carlo Mazzacurati'nin İl Toro (İtalya), Jose Juan Bigas Luna'nın La Teta'yla Luna (İspanya), Karim Didi'nin Pigalle (Fran- sa), İMiko Enyedy'in Magic Hunter (Ka- nada Macanstan). Diane Kourys'n A la Fobe (Fransa), Peter Jackson'un Hea- venly Creatures (Yeni Zelanda), Jiang Wen'in Yangguang Canlan I>e Rizzi (Çin). Mikho Mancbevskinın Before The Rain (Makedonya), Jiri Menzel'in Zirvot a neobycejna Dobroudruzstvi vojaka İvana Conkina (Çek Cumhuri- yeti/İngiltere), Hectro Olivera'nın Una Sombra ya Pronto Seras (Arjantin), İdrisaa Ouedraogo'nun Le Cri du Coeur (Burkina Faso), Alexander RockweD'in Somebody To Love (ABD), Oüver Sto- ne'un Natural Born Killers (ABD), Ts'- Ai Ming-liang'ın Aiqing Wansui-Viva L'amore (Taiwan) ve Teresa Vfllaverde'- nin Tres İrmaos (Portekiz). Festivalde şimdilik belirlenip kesinle- şerek yanşmadışı gösterilecek fıbnler ise şöyle: R.W. Fassbtnder'in Martha (Al- manya), Lawrence Kasdan'ın Wyatt Earp (ABD). Woody ADenin Bullets Over Broadway (ABD). Pupi Avati'nin Dichiarazione d'amore, ve Ermanno Ol- mi'nin La Genesi (îtalya). Festivalin "Venedik Geceleri" bölü- münde gösterilecek filmler ise şöyle sıra- laruyon James Cameron'un True Lies (ABD). Mike Nichols'un Wolf (ABD), Philip Noyee'un Qear And Present Dan- ger (ABD), Enry Selick'in Tie Burton's The Nighrmare before Chritsmas (ABD), Anna Maria Tato'nun La Nuit et le Mo- ment (Fransa İtalyaı İngiltere). Michael VVadleigh'in Woodstock- 25th Anniver- sary Director's Cut (ABD) »e Robert Ze- meckis'ın Forrest Gump (ABD). DUŞIJNCEYE SAYGI MEMETFUAT NesinVakfı Aziz Nesin çok mu varlıklı bir insan? Tüccar, sanayici, holding patronu filan mı? Malının zekatını mı veriyor? Yoksa şirketlerine nitelikli adamlar yetiştirmek için bir- takım çözümler mi arıyor? Amacı nedir? önce şunu belirleyelim: Aziz Nesin bir yazar, bir sanatçı... Alphonse Daudet'- nin"^/f/n Beyinli Adamlar"\ndan... Ne yapıyorsa yazıla- nnın, kitaplarınm geliriyle yapıyor... Bir de kişiliğinin bütün özelliklerini belirfeyen, yaşam biçimine damgasını vuran bir inancı var: Toplumsalcı... Yani toplumsal adalete, paylaşmaya, dayanışmaya, ama kişiler ya da gruplar arası dayanışmaya inanıyor... Anamalcı toplumlarda pek hoş karşıianan bir şey de- ğildir bu tür dayanışma, çünkü çerçevesine alınan kim- selerin içine bütün çalışanlar, jşçiler, emekçiler, ezilen- ler, yoksullar, işsizler, hani oTVyorumcularının benzer- siztanımıyla,' Birilerigelipbizisömürselerdekarnımız doysa," diye bekleşenler de girer... Kim kime dayanıp yükselecek o kalabalıkta!.. Bir iş olmalı bu işin içinde... insan durup dururken bû- tün gelirini, altın beynini, başkalarının çocuklarını eğit- meye harcar mı? Sayın Kenan Evren'in de aklı yatmamış bu tür daya- nışmaya ki 12 Eylül sonrasında Nesin Vakfı'nı epeyce zorlamış. Bir konuşmasında Aziz Nesin şöyle diyor: "Evren burasını kapatmak için elinden geleni yaptı. Bütün antidemokratik yolları deneyerek... Bir Milli Eği- tim müfettişi gönderdi, kapatmak niyetiyle. Fakat na- muslu bir adam çıktı. Yerinde rapor verdi. Evren işten çıkardı adamı." Günümüzde sayıları gittikçe artan birtakım yardım ku- ruluşları, özellikle Türkiye'yi çağdaşlık yolundan.geri döndürmek isteyenlerin kurdukları vakıflar, dernekler öyle yaptıklan için, insanlar Aziz Nesin'in de kendi çev- resine topladığı çocukların beynini yıkadığını, onları kendisi gibi düşünmeye yönlendirdiğini sanabifirler... Oysa onun çok okunan bir yazar olduğunu, kitapları- nm sürekli tükenip yeniden basıldığını, yüz binlerce sa- tıldığını unutmamak gerekir... Otuz çocuğu bir araya toplayıp kendisi gibi düşünme- lerini sağlamaktan hiçbir şey umamaz bir yazar... Böyle bir amaç için varını yoğunu ortaya koymak ise son dere- ce gülünçtür... Aynca Aziz Nesin, kitaplarınm ötesinde, kitle iletişim araçlarıyla da görüşlerini, önerilerini bütün Türkiye'ye duyurabiliyor... Neyse, Mayıs 1994te Mehmet Güleryüz'ön soruları- na verdiği yanıtlardan anlaşıldığına göre şimdiki otuz çocuğa, yeni bina bitince, otuz çocuk daha eklenecek. Vakıf üst limiti ise seksen çocuk, yirmi görevli, yüz kişi... Aziz Nesin'in çocuk eğitimi kpnusundaki düşünceleri uygar ülkelerin eğitim kurumlarınca da örnek alınacak düşünceler. Oncelikle çocukların ezbercilikten uzak, irdeleyici, sorgulayıcı, araştırıcı, dolayısıyla üretici olmaları sağ- lanmaya çalışılıyor. Nesin Vakfı'nda geçerli bazı eğitim ilkelerini özetleye- lim: Çocuklar yaptıklan kötü şeyler için uyarılır, ama ceza- landırılmaz. Yasaklara, yasakçılığa sapılmaz. Yaptıklan güzel işler için de maddi ödül verilmez. Ba- şanlı olmak onlann görevidir. Kutlanmaları, sevinçleri- nin paylaşılması yeter. Çocukların yaşamalarına, şımarmalarına, sevgi ara- nışlarına engel olunmaz. İçinde yetiştikleri Türk toplumuna karşı sorumluluk duymaları gerektiği anlatılır. Kendilerini sevmeleri, insan olarak değerlerini bilme- leri, eksikliklerini giderme yolunda girişken, dışa açık olmaları sağlanır. Nesin Vakfı'nın çocuklan, korkusuz, özgüvenli, bağım- sız, özgün düşünceli, özgür davranışlı, imgelem güçleri, düş kurma yetenekleri gelişmiş insanlar olarak yaşama atıldıklarında da, sevdikleri işlerde, istekle çalışmalı, üretime katkıda bulunmalıdırlar. Görüldüğü gibi, Aziz Nesin'in amacı, beyin yıkamak fi- lan değil, tam tersine, çağdaş, uygar, kendi adına düşü- nebilen, bağımsız, korkusuz, aydın insanların yetişme- sine katkıda bulunmak... Eline geçeni bu yolda harcayarak, kendi deyimiyle, ül- kesine borcunu ödüyor... Aslında biz Aziz Nesin'le pek anlaşamayız. Yalnız şiir beğenilerimiz değil, yayımcılık, dergicilik anlayışlarımız da hiç uyuşmaz. Çok değişik yapıda insanlarız. Demek istediğim, bu bir dostluk yazısı değil... özveri- nin doruğuna çıkmış bir insana duyulan saygınm açığa vurulması... Nesin Vakfı konusunda onun, en az, aydın sorumlulu- ğu, hatta öykücülük alanlarındaki kadar başanlı olduğu kanısındayım. Bulunmaz Tiyatro Muammer Karaca Tiyatrosu'nda • Kültür Servisi - Bulunmaz Tiyatro, 31 Ağustos'dan itibaren Muammer Karaca Tiyatrosu'nda yeni oyunlar sergilemeye başlayacak. 120 gösteri için Anakent Belediyesi ile anlaşan Bulunmaz Tiyatro, ilk 5 gösterisini ücretsiz sunacak. 31 Ağustos-28 Eylül tarihleri arasında 5 kez sergilenecek olan 'Yürümek' adlı oyun, baştan davetiye edinmek koşuluyla ücretsiz izlenebilecek. Naam Hikmet'in 'İnek' ve Aslan Timur'un 'Sessizliğin Renkleri' adlı oyunlannı da aym sahnede oynamayı sürdürecek olan Bulunmaz Tiyatro, önümüzdeki aylarda Bertold Brecht'in 'Cesaret Ana ve Çocuklan'nı 50 kişilik bir kadroyla Açıkhava Tiyatrosu'nda sergileyecek. Bu oyunda amatör tiyatroculara da olanak tanınacak. Bulunmaz Tiyatro aynca 1 Ekim'den itibaren 'Mum Düşsel Sanat Dergisi' adlı ayhk bir tiyatro dergisi çıkarmaya başhyor. Elif Sopgun'un 'Acıben' kitabı çıktı • Kültür Servisi - Elif Sorgun'un yeni şiir kitabı 'Acıben' Broy Yayınlan'ndan çıktı. İlk gençb'k şürlerini 'Gibi' adb şiir kitabıyla 1966 yıbnda yayınlayan Elif Sorgun, sonraki ürünlerini yayın dünyasından uzak tuttu. Sorgun, Cemal Süreya ile ile evü olduğu yıllarda ilk şürlerini yaymlamıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle