Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS1994 ÇARŞAMBA
HABERLER
tşsdamlarının
konuğu Ecevît
• ANKARA(AA)-
Demokratik Sol Parti (DSP)
Genel Başkanı Bûlent
Ecevit. Ankarab
sanayici ve işadamlanna,
'•ÖzeUeştirrne ve Gümrük
Birliği"ne ilişkin göriişlerini
anlatacak. Ankara Sanayici
ve İşadamlan Derneği'nden
(ASIAD)yapılan
açıklamaya göre, Ecevit'in
kaülacağı toplantı,
Büyük Ankara Oteli'nde
yapüacak. Toplantıya
Ankara Sanayici ve
işadamJan Demeği, Ankara
İşkadınlan Demeği, Ankara
Genç İşadamlan Derneği,
Ostim Sanayici ve
Işadamlan Derneği. Siteler
Sanayici ve İşadamlan
Derneği, Anadolu Genç
İşadamlan Derneği, Sincan
Sanayici ve İşadamlan
Demeği, Ankara
Reklamcılar Demeği ve
Ankara Müteşebbisler
Kulübü'nün başkan ve
yönetim kurulu üyeleri
katılacak.
Çifler
Güneydoğu'da
•ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Başbakan Tansu
Çiller, bugün başlayacak iki
günlük Güneydoğu gezisinde
Batman, Şımak. Diyarbakır,
Mardin ve Gaziantep'te
incelemelerde bulunarak
halka seslenecek. Başbakan
Çiller, bugün gezisinin ilk
durağı olan Batman'a gidecek.
Avukat,
cezaevine esrar
soktu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- İstanbul Barosu
avukatlanndan E.D.
cezaevine esrar sokarken
yakalandı. Avukat E.D.'nin,
Paşakapısı Cezaevi'nde
tutuklu bulunan müvekkili
Hüseyin Senli'ye torba içinde
getirdigi I9gramesrar,
cezaevi görevlilerinin sanık
Senli üzerinde yaptığı
aramada ele geçırildi.
İstanbul Cumhuriyet
Başsavcıhğı, Avukat E.D. ile
ilgili soruşturma acarken
olay Adalet Bakanlığı ve
İstanbul Barosu
BaşkanlığYna da bildirildi.
Turgut Kazan,
"Eğer bir avukat böyle bir
şey yapmışsa, gözünün
yaşına bakmayız. Yakanz
onu" dedi.
'YDH,halkın
büyûk pğlığı'
•BURSA(AA)-Yeni
Demokrasi Hareketi
(YDH)SözcüsüCem
Boyner, YDH'nin "Değişim
için halkın attığı büyük bir
çığlık" olduğunu belirterek,
"Türkiye'de
Rusya'dakinden daha gûçlü
prestroykaya ihtiyac var"
dedi. Yeni Demokrasi
Hareketi'nce, Bursa Eğitim
Araçlan Salonu'nda
düzenlenen toplantıda
• konuşan YDH Sözcüsü
Cem Boyner, Tûrkiye'nin,
birinci dünya ülkeleri
arasına girmek için
değişmesi gerektiğini
söyledi. Türkiye'de
siyasetçilerin, halkı temsil
etmedikkrini öne süren
Boyner, "YDH'nin diğer
hareketlerden farkı vardır.
Biz halktan korkmuyoruz"
dedi.
"Çay-Kup'öa
yağma" iddiası
•ANKARA (ANKA)-
Çay-Kur'da partizanük
yapıldığı ve kurumun zarara
uğratıldığı iddialannı
ciddiye alan ANAP. genel
müdürü sıkı izlemeye aldı.
Kurumla ilgili iddialar
ANAPRizeMilktvekili
Ahmet Kabil tarafından
meclisgündemine
getirilirken, ANAP gazetesi
Çay-Kur yönetidleri
hakkındaki ihbar
mektuplannı yayımlamaya
başladı. ANAP gazetesinde
"Çay-Kuryağmalandı"
başhklı haberde genel
müdür Tuncer Ergüven'in
DYP İl Başkanı Nihat Mete
ile ortaklaşa çalıştığı, düşük
kaliteli kömür alımmda baa
finnalan kayırdığı,
trilyonluk reklam ve tanıtrm
işini yakınlannın şirketine
verdiği, ticari bankalardan
kredi kullanarak menfaat
eldeettiği öne sürüldü.
BAYANLAR :
İIGİLTERE'DE llfiİLİZCE
ra FRARSA'BA FRAISIZCA
öğrenip iyi iş imkankan bu-
tabiiraniz.BiryabanadHöö-
renmenin en ucuz ve en gû-
vef«yoluAU-PAIR'B(tV.
DKİNLTD.AU-PAIRŞTİ.
BEŞHCTAŞ - İST. (0212) 2S6 5342
Banş girişimdleri, 1 Eylül Dünya Banş Günü'nde 'iç banş'ı kışkırtacak
Baıışa çağııgirişiıııleri1ıızlaııdı
CELAL BAŞLANGIÇ
Bir insanı nasıl öMürürsünüz?
'Beynine bir kurşun sıkarak" mı?
'Yaşadığı çevreyi tahrip ederek' mi? Ydksa
'konuştuğu dili yok sayarak' mı7
Belki İnançlannı yok eder'siniz. O da ol-
madı 'kendini ifade etmesine izin venne'zsı-
niz.
Başka bir yolu da 'cinayeti yüzûnden
aşağıla'mak ya da 'soyu yüzûnden doğduğu-
na pişman et'mektir.
'Onu tanımasan da etrafında banndırma'-
mak da bir yoludur insan öldürmenin; hatta
'bunlan sen yapmasan da yapılaırian seyret-
mekle yetin'mek de...
İşte "bütün bunların dışında, insan öldür-
menin en garantili yolu:
"Savaşa karşı cıkma!"
"Banş Ağacı Ptatformu Katıumcılan" in-
san öldürmenin dokuz değişik yolunu böyle
sıralamışlar.
"Bugün kaç kişi öldürdün" diye soran bil-
dindekı "Daha fazla öbnek ve öldürmek iste-
miyorsak, artık bir banş ağacı' dikmenin
vaktidir" tümcesinin arasında bir ağaç dese-
ni var. Kökleri toprağa uzanmış ağacın. İki
dalı, kocaman iki meyve vermiş; biri elma,
biri de amıut.
En iyisi, "elmalarla armutlan" dallannda
toplayan "banş ağacı"nı tanımlamak:
"Bu ağacın kökleri doğa, gövdesi insanlık,
daJlan kültürierdir; meyveferi ise farklılıklar,
yani gerçek zenginliklerdir."
Şimdi size bir soru:
"Dünya'da yaşanan savaşlan onaylıyor
musunuz?"
Gelelim ikinci sorunuza:
"Dunya'da bartşı sağlamak için yapılabüe-
cek üç şey sizce ne olabilir?"
Başka bir soru daha:
"Savaş demnce aklınıza gelen ilk üç şeyi sı-
ralar nusınızT"
Sorular gittikçe zorlaşıyor.
1 Eylül 1939'da tanklarla "Polonya'ya hü-
cüm" emrini verirken acaba HMer'in hiç
aklına gelmiş miydi, o günün "dünya
banşının sinıgesi"ne dönüşeceği?
Acaba hiç düşünmüşler miydi 1950'Ierde
"Kore Savaşı'na karşı çıkan", 1980leredek
evrensel banşı savunan. daha sonra Türk-
Yunan dostluğuna ağırhk veren banş giri-
şimcileri, 1990'h yıllarda "Türkiye için ba-
nş... Hemen Şimdü" diye cağn yapacak-
lannı?
Evet, bu yıl 1 Eylül Dünya Banş Günü'nü
ve 1-7 Eylül Banş Haftası'nı, sorunu evren-
sel boyutundan soyutlamadan ama, "iç
banş"a ağırlık veren bir kutlamaya hazı-
rlaruyor Türkiye banş girişimcileri.
Demokrasi Kurultayı' Banş İnisiyatifi
yaptığı çağnda: "Ölüm habenerini kanı-
ksadık. Akşam sofralanmıza eşlik eden savaş
görüntülerine alıştık. Ekonomik kriz bütün
ağırhğıy la üzerünize çökerken ve bizden daha
fazla fedakaıiık istenirken bile, savaşsız bir
dünyayı düşlemeyi bilemiyonız. Bu durum
1950'lerde Kore savaşına karşı çıkan, 1980'lere dek evrensel banşı savunan, daha
sonra Türk-Yunan dostluğuna ağırlık veren banşgirişimcileri bu yıl" 1 EylüTü 'iç
banş'ı öne çıkartarak ama, evrensel boyutlanndan soyutlamadan kutluyor.
1 Eylûl Dünya Banş Günü, geçen yıllara oranla bu yıl 1 hafta boyunca daha etkin biçimde kutlanacak.
Banş Inisiyatifi'ndençağn
1 Eylül 1994 'te bizlerdesizlerlebirlikte artık sesimiziyükseltmek
istiyoru:. Barış için mücadele etmek istiyorsanızbizimle bağ kurun.
Semtinizde, mahallenizde, lokalintde 1-7eylülarasındabir 'Barış
Şenliği'düzenlemeyidüşünüyorsanız bizeyazm, telefon edin,
uğrayın. 1-7eylülarasında bir barış etkinliğinekatılmak, barış
özleminizıçizgiyle; sözle.şürle, tiyatroyla, müzikledilegetirmek
istiyorsanız bize başvunm. Amacımız barış etkinlikleridüzenlemek
isteyenlerle, barış etkinliklerinde özlemlerinidilegetirmek isteyenler
arasında iletişim kurmak. Amacımız 1-7'eylülarasında, kentin lüm
semtler'uıdebarıştürkülerisöylenmesinekatkıdabulunmak. Barış
istiyorsanız, gelin kendi renginizle, kendidilinizle kendi inancınızla,
barışm rengarenk dünyasmakatılm. Bizyalnızca iletişim ve
eşgüdümüûstlenmeyiistiyoruz. 'Savaş've 'Barış'konusundaki
farklıyaklaşımlan ise zenginliğimiz sayıyoruz.
İLETİŞİM İÇİN: Hürriyet Şener, Tel: 0212 244 4423, Ali Rıza Dizdar Tel: 0212 523 00 25, fikay Alptekin Demir Tel: 0212 258 44 85
böyle devam edecek mi? 'Etmemeir diyoruz.
Banşa ulaşmak için, banş için çaba harca-
mak gerekir. Türkiye'de içtenlikle banş iste-
yen güçlerin olduğunu göstermek gerekir.
Suskunluğun utancından kurtulmak, artık
banş için sesimizi yükseltmek gerekir" diyor.
Banş İnisiyatifi Kültür ve Sanat Uğraşçı-
lan'nın çağnsmda da "iç banş"a dönük öz-
lem öne geciyor:
"Yaşadığmız toplum banştan gitgide
uzaklaşıyor. Llkeye bir ayna tutup bakabil-
sek, aynaya kan fışkuracak. Banş talep edi-
yoruz, ülkenin tek tek her insanının özgürlü-
ğüne saygı istiyomz, demokrasi içinde yaşa-
mak istivoruz."
Banş İnısiyatifı'nin etkinlıklerine katılan sa-
natçı Şanar Yurdatapan da 1 Eylül'ün "ne-
den iç barış ağırlıklı" olduğunu şöyle dile ge-
tirdi:
"Böyle bir özel ayrun obnadı. Ama 1939
Eylülü'nde banş çağrısı yapmaya kalkan bir
Alman, nasıl iğneyi önce kendine batırmak
zorundaysa biz de öncelikle kendi iç ve dış
banşunızdan sorumluyıız. Hem kendi in-
saıumıza, hem de dünyaya karşı 'Yangına
karşı birlikte önlem alalım" derken, tabii ki
en önce kendi evini/deki yangını söndürmekle
yükümlüsünüz.'
1
Bu yıl Türkiye'de "1 Eylül"; banş filmle-
riyle, banş şenlikleriyle, tiyatrolarla, halk
oyunlanyla "Silahlar sussun, kalemler ko-
nuşsun", "Banş için sen de bir şey yap" slo-
ganlanyla kutlanacak.
Elbette "banş" denilince de Türkiye'deki
insanlann aklına önce kendi ülkesinde akan
kan ve gözyaşı gelecek. Bu nedenle "iç banş"
daha yakıcı biçimde öne çıkacak; Birleşik
Sosyalist Parti'nin yaptığı çağnda olduğu
gibi: "Türkiye için banş... Hemen şimdi!"
Çilleriçinsuçduyurusu
Şırnak BağunsızMilîetveküi Alınak ve 5 eski DEP milîetvekili
Başbakan'm yargı üzerinde nüfuz kullandığını öne sürdü.
ANKARA (Camhuriyet Bflrosu) - Şımak Ba-
ğtmsrz MiUetvekiii Mahmut Almak ile eski DEP
millervekiileri, yargı üzerinde nüfuz kullandığuu
öne sürerek, Başbakan Tansu ÇilJer hakkında
Ankara Cumhuriyet BaşsavahğVna suç duyu-
nısunda bulundular.
TBMM Başkanlığı'na da bügi için gönderüen
difckçede, Çiller'in, DEP milletvekilleri ik ilgili
"Yargıdan rica ertim, belki ebnemem gerekiy or-
du, ama işkrini hemen bitirin dedim" bıçımindekı
sözlennin Türk Caza Kanunu'nun (TCK) 232.
maddesine aykın olduğu beiirtikü.
Ankara Merkez Kapah Cezaeyi*tı<te tetuklu
bulunan eski DEP milletvekilleri Hatip Dfcfe,
Atanet Tûrk, Leyla Zana, San SakA, Selim S«-
dak veSedat Yurtdaş ik Şırnak Bağonsız Milİet-
vekili Mahmut Almak. dün avukatlan aracıh-
ğiyla Başbakan Tansu Çiller hakkında suç du-
yurusunda bulundular. Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı'na yapılan suç duyurusunda, DEP
müfetvekiiferine yönelik olarak yürütülen kam-
panyakrm 2-3 Mart 1994 taribJerinde dokunul-
mazkkknn kaldmlma&ı ile sonuçlandığı aru-
msaülarak. "Bunun üzerine. anayasanm 85. mad-
desi doğrultusunda bir hafta içinde Anayasa
Mahkemesi'nehiraziarda bulunuldu. Bu başvuru-
larm reddine üişkin kararlar hakkında hala ge-
rekceli karar yazıimamtş bulunuyor" dendi.
Milletvekiii olarak "yaka-paça" gözaltına
almdıklannı belirten DEP'Hler, mabkemeye çı-
kanbnadan bir gün önce Başbakan Tansu Çif-
ier'in."Yargıdan rica ettkn, belki etmemem gere-
kiyordu ama işkriıu hemen bitirin dedim" bici-
mindeki sözkrinin ga2etelerde yayımlandığını
vurguladılar. DEP'liler, dilekçelerinde. Başba-
kan Çiller'in yürütmenin başı, savcılann da dev-
fctin temsiicisi olduğunu belirterek, "TRTnmde
Başbakan'a bağb otduğu bilindiğine göre, Başba-
kan'm sadece hakimleri değil, basını ve kamuoyu-
nu etküemek için de çaba harcadığı görükcektir"
görüşünü savundular.
Eski DEP milletvekilleri, TCK'nin 232. mad-
desine göre, görülmekte olan bir davayla ilgili
hakimlere emir, tahakküm, nüfuz veya iltimas
edenterin 6 aydan az olmamak üzere hapis ce-
zasıyla cezalandınîmaian gerektiğini bildirdikr.
Meıt için geçici yazı
Çiller, YÖK'ten oglunun ABD'deki eğitimi için 'denkliği
uygun görülmüştür' ifadesi olan belge alındığını açıkladı.
KEMALYURTERİ
ANKARA - Başbakan Tansu Çiöerin
oğlu Mert Çiüer'in Yüksek öğretim Ku-
rulu (YÖK) Başkan Vekili Uygur Taze-
bay'm verdiği "belge yerine geçmeyen geçi-
ci bir yazı"ya dayanarak yedek subay ol-
duğu saptandı. ABD'deki eğitiminin, ye-
dek subayiığın ön koşuiu olan Türkiye'-
deki 4 yılhk fakülte ya da yüksekokul eği-
timine eşit olduğu belgelenmeden yaklaşık
15 gün önce yedek subay sınıfma aynlarak
silah altma alman Mert Çiler'in durumu,
dün YÖK'ün 'inzla" akhğî denklik ka-
rannm ardmdan netleşti.
Mert Çiller'in yedek subaybğı kesinlik
kazamrken YÖK ik Başbaİcanhk arası-
nda açıklama bunalımı yaşandı. Başba-
kan Tansu Çükr. dün yapüğı yazıh açıkla-
mada, YÖK'ün, oğlunun başvurusu üze-
rine, dıploma fotokopisine "Denküğin uy-
gnn gdrüldüğu " yolunda bir "şerh" düştü-
ğunu savundu. Çiller, ABD'deki kokj ta-
raûndan faksianan dipioma fotokopisinin
onaylanmasıyla yedek subaylık işkmle-
rinin yürütüldüğünü bildirdi.
Çiller'in açıklamasmın ardmdan Com-
huriyefin sorulannı yanıtlayan Uygur Ta-
zebay, Mert Çillerin diplomasma, "Denk-
üğin uygun görüldüğû" yolunda bir not
düşmediğini söyledi ve denklik istemlerine
bu ifadelerle yanıt verme gibi bir usulkri-
nin olmadığmı belirtti. Tazebay'ın bu açı-
klamasmm ardmdan kısa bir süre sonra
YÖK'ten yapılan bir açıklamayla, Mert
Çiller'in eğitiminin denkliğinin kabul edil-
diği duyuruldu. Tazebay. "Belgeler dün
(önceki gün) gehnemişti. Bir gün içinde mi
geldi" sorusuna, "Dün dündür, bugün bu-
gûndür" karşıhğını verdi. Belgekrde Mert
Çiller'in 134kredisininbulunduğuve"bac-
belor-Usans" düzeyinde eğitim aldığı bildi-
rildi. Mert Çiller'in, mezun olduğu Bos-
ton'daki Mount Ida College'den önce iki
kokj değiştirdiği öğrenildi. Mount Ida
CoDege'in kayrt işjerinde çalışan Pam
Fcrama. Mert Çiller'in okullannda iki yü
işktme eğitimi gördüğünü söyledi.
Tjyatroda konu$tu
Kavayalçm
Ecevit'i
iıtanmazkk'la
sııçhuh
• Karayalçın, Kayseri Şehir
Tiyatrosu'nda partililere yönelik
yaptığı konuşmada, Ecevit'i
kastederek, TkibakanınYüce
Divan'da yargılandığına bakmadan ve
utanmadan bizi suçluyor' dedi.
JSMET DEMfRDÖĞEN
RECEP BULLT
KAYSERİ - SHP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın,
Güneydoğu'da ağırlıkla faaliyet gösteren
Hizbullah örgütününçözülmesinden son-
ra faili meçhul cinayetlerin son bir yıl içe-
risinde yan yanya azaldığını bildirdi.
Önümüzdeki 10 yıl ıçerisinde partikrin
oyunun yüzde 20'ler düzeyini aşmasının
ve tek başına bir partinin iktidara gelme-
sinin beklenmediğinı aniatan Karayalçın,
DSPGenel Başkanı BülentEcevit'in'"utan-
madan" kendisini ve partisini suçladığını
söyledi.
Kaysen Şehir Tiyatrosu'ndaki partilile-
re seslenen ve DSP lıderini sert bir dille
suçlayanKarayalçın, şöyle devam etti:
"Sayın Ecevit gerçekte vicdan dışı,
akıldışı suçlamalarla SHP'ye saldırıyor.
Sayın Büient Ecevit, SHP'nin yoisuzluk
batağuıa düşhiğünü söylüyor. Gerekçe ola-
rak da İSKİ'den ve ASKİ'den söz ediyor.
Bu konu yargıy a intikaJ etnuştir ve yargı
neticesi de ortadadır. Ama Sayın Ecevit,
hala şırf muhalefet olsun diye İSKİ diyor,
ASKİ diyor. Bir de onurla kıvançla baş-
kanlığını yaptığım ASKİ'den söz ediyor.
ASKI için bugüne kadar açıbnış bir dava
mı var, vevahut da açılıp da aluunış bir
mahkumiyet kararı mı var? Sayın Ecevit'in
iki bakanı Yüce Divan'da yargüandı ve hü-
küm giydi. Bu yaktşır mı? Biz ne kadar kı-
zarsak kızalun, Sayın Ecevit bizim önderi-
miz, liderimizdi. Bir zamanlar efsanevi li-
derimizdi. Sırf muhalefetlik uğruna bu ka-
dar acımasızca eleştirmek ve suçlamak
y aktjir mı?"
Karayalçın, konuşmasında koalisyon-
dan yaİcınarak. aynlmak yerine mevcut
olanaklan değerlendirerek bazı gerçekk-
rin aydmlatılmasının gerekliliğine işaret
etti. Karayalçın. özellikle konuşmasında
ilk kez Hizbullah'ı isim vererek suçladı ve
"Faili meçhui olay lar. bildiğiniz gibi Törki-
ye'nin sürekli gündeminde. Bunun başında
rahmetli Uğur Mumcu'nun da içinde yer
aldığı bir dizi olay hala aydmlarila-
mamıştır. Özellikle bir yılda Hİzbullah'ın
çözülmesiyle faili meçhul cinayetlerin
saytsı yan yanya düşürülmüştür. Bunu, bi-
zim içinde bulunduğumuz bir hükümet or-
taklığında gerçekleştirmişsek, başarı say-
mak gerekir" dedi.
3 mahkum şislendi
Cezaevi isyanı
vaatle bastınldı
KOCAELİ (AA)- İzmit Kapalı Ceza ve
Tutukevi'nde kalan bir grup mahkum. ce-
zaeM şartlannın iyileştirilmesi gerekçesiyle
dün gece 4 gardiyanı rehin alarak isyan etti.
Çıkan olay sırasında "fiili Kvata" suçundan
cezaevinde yatmakta olan 3 mahkum da is-
yancılar tarafından şışlendi.
Ağır suçlulann gruplar halinde yer aldığı
ve "müşahede koğuşlan"nda kalmakta oian
56 mahkumdan 14'ü, dün gece saat 20.45 sı-
ralannda 4 gardiyanı rehin alarak kendileri-
ni koğuşlara kiütlediler. Diğer mahkumlar
da orta salonda toplanarak, "durumlaruıın
iyileştirilmesi" isteğiyle isyan başlattılar. Bu-
lunduklan bölümlerin camlannı da kıran
mahkumlar. Kocaeli Valisi Kemal Neh-
rozoğlu'nun cezaevine gelerek kendileriyle
görüşmesini talep ettiler.
Kocaeli Nöbetçi Cumhuriyet Savası
Mustafa Ersoy. mahkumlara eylemi bitir-
meleri için belirü bir süre tanıyarak istekleri-
nin değerlendirileceğine ve taviz verilmeden
yerine getirileceğine ilişkin görüşü de ilettik-
lerini, bunun üzerine isyanalann saat 22.
55'te eylemlerine son vererek gardiyanlan
serbest bıraküklannı belirtti.
Geri kalmış toplumlarkkrüiğini dinde anyor
ORALÇAJJŞLAR
Paris Üniversitesi öğretim üyesi Salah Ja-
ber'k söyleşimizin bugünkü üçüncü ve son
bölümünde, İran, Suudi Arabistan ve Tür-
kiye'deki köktendincüik ile İslamda reformu
ele alacağız. Jaber, dünkü bölümde, Nasır'ın
köktendinciliğe nasıl darbe vurduğunu an-
latmıştı. Jaber'in İran konusundaki görüşle-
ri ise söyle:
İran'daki rejimin bir özelliği, bir halk
devrimiyle iktidara gelmesiydi. Bu, rejimin
başından beri çok güçlü bir sosyal tabana
dayandığının göstergesiydi. HaÛc katılımı
vardı. Bu devrim var olan devkt aygıtını bü-
yük ölçüde ve tamamen ortadan kaldırdı.
Devkt aygıtını ortadan kaldınrken yeni bir
devkt aygıtı inşa etmek zorunda kalmadı.
Zaten elinde olan bir aygıtı harekete geçirdi.
Bu da din adamlan sımfiydı. İran yönetimi-
nin en önemli özelliği din adamlannın bü-
yük bir kısmını arkasında tutması. 'Mollalar
cumhuriyeti' sözü, bir gerçeği ifade ediyordu.
Neredeyse her vatandaşa bir molla düşüyor-
du, böylesine örgütlüydüler.
ilk yıllannda iktidara geldiklerinde rejim,
belli zorluklarla karşılaşmaya başladı. Hu-
meyni rejimi sarsılmaya yüz tutmuştu, ama
Saddam Hüseyin, İran'a saldırarak Iran reji-
mini kurtardı. Bu da mollalar rejiminin kit-
leleri milliyetci bir temelde harekete geçirme-
sini sağladı. Mollalar, bir savaş ekonomisi
inşa ettiler. Başta kendikrine özgü bir eko-
Jaber: Ben, İslamın çağdaş bir anlayışa kavuşabileceği inanandayım. Bunun
için çağdaşlaşmış bir toplumun veçağdaşlaşmış bir devletin olması
gerek.Toplum modernleşince dini modernleştiriyor. İslamı modernleştirerek
toplumu modernleştirmek mümkün değil.
nomik programlan yoktu, ama savaş sıra-
sında mecburen böyle bir ekonomiye yönel-
diler. Böyklikle bir tür devktçiliğe yönelmiş
oldular. Aynı zamanda büyük ölçüde petroî
gelirlerine sahip bir ülke olduğu için -Nasır'-
ın böyle bir olanağı yoktu- tarihi olarak bir
manevra alanı kazandılar. Şimdi o manevra
alanını kullanmaktalar. Ama İran'daki sos-
yal ve ekonomik durum giderek ağırlaşmak-
ta. Sosyal çalkantılar yaşanıyor. Dolayısıyla
İran rejiminin ebedi olacağını sanmak bü-
yük bir hata olur.
Kalıcı bir ömek almak gerekirse bunun en
tipik örneği Suudi Arabistan. En köktendin-
ci ülke. Fakat bunun açıklaması çok basit:
Petrok dayalı bir devkt bu. Suudi Arabis-
tan ve Libya gibi çok güçlü petrol geliri olan
ülkekrde her türlü siyasi denemeyi yapabi-
lirsiniz ve bunlann hepsi bir süre yaşayabilir.
Çünkü ekonomik olarak ayakta tutacak im-
kanlar var. Çünkü dünyanın en geri zekalı
adamını da getirseniz bu kadar yüksek pet-
rol geliri olan bir ülkeyi idare etmeyi başara-
bilir, ama Türkiye gibi çok karmaşık bir
ekonomiye sahip ülkeyi yönetmek o kadar
kolaydeği].
İşin kitabına bakacak olursak. İslam dıni
Hıristiyanlığa göre laıklikle daha az uyumlu
bir din. Ama daha az diyerek altını çiziyo-
rum. Çünkü Hıristiyanlık köken olarak ezi-
lenlerin, var olan devlete karşı olanlann dini.
Roma İmparatoru'na karşı olanlann dini.
İslam ise daha başlangıçta devlete dönüş-
müş olan bir din. Peygamber, aynı zamanda
devîet kurucusu ve siyasi önder. Ama her şey
göreceli. dolayısıyla bütün dinkr, İslamiyet
de dahil olmak üzere, toplumun gelişimi
içinde belirli bir evrime de uğruyorlar.
19. yüzyılın sonlannda 20. yüzyılın başla-
nnda İslamı modern çağa uyarlamak için
birtakım denemeler de yapılmadı değil. Ha-
lifeliğin son dönemlerinde. bir tür laik bir
İslamlığı, sadece Osmanlı İmparatorluğu
için değil, bütün bir bölge için laik bir İslami-
yet modelinin plabileceğinin işaretkri vardı.
Musevilik de İslam'dan daha fazla laikliğe
yatkın bir din değil. Hıristiyanlığın Katolik
kanadının da laiklikle pek bağdaşır bir yanı
yok.
Dolayısıyla dinkrin şu veya bu mesajı ön
plana çıkarması dini temalardan. dini amaç-
lardan kaynaklanmıyor. Bütün gelişmiş top-
lumlarda, dinin gerikdiğini görüyoruz.
Oysa aynı toplumlarda da kriz dönemlerin-
de. ekonomik gerileme dönemlerinde dini
değerlerin ön plana çıktığını görüyoruz.
Din. krize karşı bir sığınma refleksi olarak
ortaya cıkıyor.
- İslamiyet üzerine yapılan tartışmalarda en
çok üzerinde durulan konulardan birisi İslam-
da reform olup olamayacağı. Buna İslam dün-
yasında içtihat adı veriliyor. Gerçekten İsla-
miyet, laiklikle bir arada yaşayabilir mi?
SALAH JABER - Ben", İslamın çağdaş bir
anlayışa kavuşabileceği inancındayım. 20.
yüzyılın başlangıcındaki deneme, bunun
olabileceğini gösteriyor. Ama bu tür bir İsla-
nun ortaya çıkabilmesi için çağdaşlaşmış bir
toplumun ve çağdaşlaşmış bir devletin olma-
sı gerek. Tersi olmuyor, yani önce din mo-
dernleşiyor, sonra toplum onu izliyor şeklin-
de gerçekleşmiyor. Tojdum modernleşince
dini modernleştiriyor. islamı modernleştire-
rek toplumu modernleştirmek mümkün de-
ğil-
-Türkiye'deki köktendinci siyasi akımlar
ve İslamcı kimlik. dışarıdan nasıl görünüyor?
SALAH JABER - Biraz önce köktendin-
ciliğin yeniden ortaya çıkışınm sebepkri üze-
rine söylediklerime tekrar gelelim. Kemalist
hareketın temsil ettiği modernleşme hareke-
tinin yükseliş döneminde olduğu aşamada
dinin ve İslamcılığın gerikdiğini gördük. So-
run. Tûrkiye'nin modernliği bütünsel bir şe-
kilde gerçekleştirrnemiş olmasıydı.
Toplumun tümü uyumlu bir şekilde geliş-
medi. Çok çeşitli eşitsizlikler oldu. Kırsal
bölgekrle kentler. kentler içinde yeni gekn-
lerle farkhlaşmalar yaşandı. Dolayısıyla bir
yanda modernleşmiş bir toplumla geri kal-
mış bir toplum arasında aynı ülke içinde bir
çelişme ortaya çıktı.
Türkiye'nin yıllardır biriken ve ağırlaşan
sorunlan. halkın içinde bir hoşnutsuzluk ya-
ratıyor. Bu, belli bir şekilde kendini ifade et-
mek ihtiyacıru hissediyor. Bu hoşnutsuzluk
belli bir dönemde, 70'li yıllarda kendini sol-
da ifade etti.
Ama bugün solun dünya çapında gerile-
mesine, bölge çapında köktendinciliğin yük-
selişi eklenince (İran, Cezayir vb.) Türkiye
bir sıkışma içine girdi. Dolayısıyla bütün bu
faktörkrin sonucunda, 70 yıl önce başlatılan
modernleşme hareketinin henüz çözemedi-
ği. boş bıraktığı. geri bıraktığı kesimkrde din
istismanna dayalı bir siyasi hareketin yeni-
den ortaya çıkmasına ve güçknmesine ne-
den oldu.
BİTl'İ