29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS1994 ÇARŞAMBA HABERLER tşsdamlarının konuğu Ecevît • ANKARA(AA)- Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Bûlent Ecevit. Ankarab sanayici ve işadamlanna, '•ÖzeUeştirrne ve Gümrük Birliği"ne ilişkin göriişlerini anlatacak. Ankara Sanayici ve İşadamlan Derneği'nden (ASIAD)yapılan açıklamaya göre, Ecevit'in kaülacağı toplantı, Büyük Ankara Oteli'nde yapüacak. Toplantıya Ankara Sanayici ve işadamJan Demeği, Ankara İşkadınlan Demeği, Ankara Genç İşadamlan Derneği, Ostim Sanayici ve Işadamlan Derneği. Siteler Sanayici ve İşadamlan Derneği, Anadolu Genç İşadamlan Derneği, Sincan Sanayici ve İşadamlan Demeği, Ankara Reklamcılar Demeği ve Ankara Müteşebbisler Kulübü'nün başkan ve yönetim kurulu üyeleri katılacak. Çifler Güneydoğu'da •ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Başbakan Tansu Çiller, bugün başlayacak iki günlük Güneydoğu gezisinde Batman, Şımak. Diyarbakır, Mardin ve Gaziantep'te incelemelerde bulunarak halka seslenecek. Başbakan Çiller, bugün gezisinin ilk durağı olan Batman'a gidecek. Avukat, cezaevine esrar soktu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- İstanbul Barosu avukatlanndan E.D. cezaevine esrar sokarken yakalandı. Avukat E.D.'nin, Paşakapısı Cezaevi'nde tutuklu bulunan müvekkili Hüseyin Senli'ye torba içinde getirdigi I9gramesrar, cezaevi görevlilerinin sanık Senli üzerinde yaptığı aramada ele geçırildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcıhğı, Avukat E.D. ile ilgili soruşturma acarken olay Adalet Bakanlığı ve İstanbul Barosu BaşkanlığYna da bildirildi. Turgut Kazan, "Eğer bir avukat böyle bir şey yapmışsa, gözünün yaşına bakmayız. Yakanz onu" dedi. 'YDH,halkın büyûk pğlığı' •BURSA(AA)-Yeni Demokrasi Hareketi (YDH)SözcüsüCem Boyner, YDH'nin "Değişim için halkın attığı büyük bir çığlık" olduğunu belirterek, "Türkiye'de Rusya'dakinden daha gûçlü prestroykaya ihtiyac var" dedi. Yeni Demokrasi Hareketi'nce, Bursa Eğitim Araçlan Salonu'nda düzenlenen toplantıda • konuşan YDH Sözcüsü Cem Boyner, Tûrkiye'nin, birinci dünya ülkeleri arasına girmek için değişmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'de siyasetçilerin, halkı temsil etmedikkrini öne süren Boyner, "YDH'nin diğer hareketlerden farkı vardır. Biz halktan korkmuyoruz" dedi. "Çay-Kup'öa yağma" iddiası •ANKARA (ANKA)- Çay-Kur'da partizanük yapıldığı ve kurumun zarara uğratıldığı iddialannı ciddiye alan ANAP. genel müdürü sıkı izlemeye aldı. Kurumla ilgili iddialar ANAPRizeMilktvekili Ahmet Kabil tarafından meclisgündemine getirilirken, ANAP gazetesi Çay-Kur yönetidleri hakkındaki ihbar mektuplannı yayımlamaya başladı. ANAP gazetesinde "Çay-Kuryağmalandı" başhklı haberde genel müdür Tuncer Ergüven'in DYP İl Başkanı Nihat Mete ile ortaklaşa çalıştığı, düşük kaliteli kömür alımmda baa finnalan kayırdığı, trilyonluk reklam ve tanıtrm işini yakınlannın şirketine verdiği, ticari bankalardan kredi kullanarak menfaat eldeettiği öne sürüldü. BAYANLAR : İIGİLTERE'DE llfiİLİZCE ra FRARSA'BA FRAISIZCA öğrenip iyi iş imkankan bu- tabiiraniz.BiryabanadHöö- renmenin en ucuz ve en gû- vef«yoluAU-PAIR'B(tV. DKİNLTD.AU-PAIRŞTİ. BEŞHCTAŞ - İST. (0212) 2S6 5342 Banş girişimdleri, 1 Eylül Dünya Banş Günü'nde 'iç banş'ı kışkırtacak Baıışa çağııgirişiıııleri1ıızlaııdı CELAL BAŞLANGIÇ Bir insanı nasıl öMürürsünüz? 'Beynine bir kurşun sıkarak" mı? 'Yaşadığı çevreyi tahrip ederek' mi? Ydksa 'konuştuğu dili yok sayarak' mı7 Belki İnançlannı yok eder'siniz. O da ol- madı 'kendini ifade etmesine izin venne'zsı- niz. Başka bir yolu da 'cinayeti yüzûnden aşağıla'mak ya da 'soyu yüzûnden doğduğu- na pişman et'mektir. 'Onu tanımasan da etrafında banndırma'- mak da bir yoludur insan öldürmenin; hatta 'bunlan sen yapmasan da yapılaırian seyret- mekle yetin'mek de... İşte "bütün bunların dışında, insan öldür- menin en garantili yolu: "Savaşa karşı cıkma!" "Banş Ağacı Ptatformu Katıumcılan" in- san öldürmenin dokuz değişik yolunu böyle sıralamışlar. "Bugün kaç kişi öldürdün" diye soran bil- dindekı "Daha fazla öbnek ve öldürmek iste- miyorsak, artık bir banş ağacı' dikmenin vaktidir" tümcesinin arasında bir ağaç dese- ni var. Kökleri toprağa uzanmış ağacın. İki dalı, kocaman iki meyve vermiş; biri elma, biri de amıut. En iyisi, "elmalarla armutlan" dallannda toplayan "banş ağacı"nı tanımlamak: "Bu ağacın kökleri doğa, gövdesi insanlık, daJlan kültürierdir; meyveferi ise farklılıklar, yani gerçek zenginliklerdir." Şimdi size bir soru: "Dünya'da yaşanan savaşlan onaylıyor musunuz?" Gelelim ikinci sorunuza: "Dunya'da bartşı sağlamak için yapılabüe- cek üç şey sizce ne olabilir?" Başka bir soru daha: "Savaş demnce aklınıza gelen ilk üç şeyi sı- ralar nusınızT" Sorular gittikçe zorlaşıyor. 1 Eylül 1939'da tanklarla "Polonya'ya hü- cüm" emrini verirken acaba HMer'in hiç aklına gelmiş miydi, o günün "dünya banşının sinıgesi"ne dönüşeceği? Acaba hiç düşünmüşler miydi 1950'Ierde "Kore Savaşı'na karşı çıkan", 1980leredek evrensel banşı savunan. daha sonra Türk- Yunan dostluğuna ağırhk veren banş giri- şimcileri, 1990'h yıllarda "Türkiye için ba- nş... Hemen Şimdü" diye cağn yapacak- lannı? Evet, bu yıl 1 Eylül Dünya Banş Günü'nü ve 1-7 Eylül Banş Haftası'nı, sorunu evren- sel boyutundan soyutlamadan ama, "iç banş"a ağırlık veren bir kutlamaya hazı- rlaruyor Türkiye banş girişimcileri. Demokrasi Kurultayı' Banş İnisiyatifi yaptığı çağnda: "Ölüm habenerini kanı- ksadık. Akşam sofralanmıza eşlik eden savaş görüntülerine alıştık. Ekonomik kriz bütün ağırhğıy la üzerünize çökerken ve bizden daha fazla fedakaıiık istenirken bile, savaşsız bir dünyayı düşlemeyi bilemiyonız. Bu durum 1950'lerde Kore savaşına karşı çıkan, 1980'lere dek evrensel banşı savunan, daha sonra Türk-Yunan dostluğuna ağırlık veren banşgirişimcileri bu yıl" 1 EylüTü 'iç banş'ı öne çıkartarak ama, evrensel boyutlanndan soyutlamadan kutluyor. 1 Eylûl Dünya Banş Günü, geçen yıllara oranla bu yıl 1 hafta boyunca daha etkin biçimde kutlanacak. Banş Inisiyatifi'ndençağn 1 Eylül 1994 'te bizlerdesizlerlebirlikte artık sesimiziyükseltmek istiyoru:. Barış için mücadele etmek istiyorsanızbizimle bağ kurun. Semtinizde, mahallenizde, lokalintde 1-7eylülarasındabir 'Barış Şenliği'düzenlemeyidüşünüyorsanız bizeyazm, telefon edin, uğrayın. 1-7eylülarasında bir barış etkinliğinekatılmak, barış özleminizıçizgiyle; sözle.şürle, tiyatroyla, müzikledilegetirmek istiyorsanız bize başvunm. Amacımız barış etkinlikleridüzenlemek isteyenlerle, barış etkinliklerinde özlemlerinidilegetirmek isteyenler arasında iletişim kurmak. Amacımız 1-7'eylülarasında, kentin lüm semtler'uıdebarıştürkülerisöylenmesinekatkıdabulunmak. Barış istiyorsanız, gelin kendi renginizle, kendidilinizle kendi inancınızla, barışm rengarenk dünyasmakatılm. Bizyalnızca iletişim ve eşgüdümüûstlenmeyiistiyoruz. 'Savaş've 'Barış'konusundaki farklıyaklaşımlan ise zenginliğimiz sayıyoruz. İLETİŞİM İÇİN: Hürriyet Şener, Tel: 0212 244 4423, Ali Rıza Dizdar Tel: 0212 523 00 25, fikay Alptekin Demir Tel: 0212 258 44 85 böyle devam edecek mi? 'Etmemeir diyoruz. Banşa ulaşmak için, banş için çaba harca- mak gerekir. Türkiye'de içtenlikle banş iste- yen güçlerin olduğunu göstermek gerekir. Suskunluğun utancından kurtulmak, artık banş için sesimizi yükseltmek gerekir" diyor. Banş İnisiyatifi Kültür ve Sanat Uğraşçı- lan'nın çağnsmda da "iç banş"a dönük öz- lem öne geciyor: "Yaşadığmız toplum banştan gitgide uzaklaşıyor. Llkeye bir ayna tutup bakabil- sek, aynaya kan fışkuracak. Banş talep edi- yoruz, ülkenin tek tek her insanının özgürlü- ğüne saygı istiyomz, demokrasi içinde yaşa- mak istivoruz." Banş İnısiyatifı'nin etkinlıklerine katılan sa- natçı Şanar Yurdatapan da 1 Eylül'ün "ne- den iç barış ağırlıklı" olduğunu şöyle dile ge- tirdi: "Böyle bir özel ayrun obnadı. Ama 1939 Eylülü'nde banş çağrısı yapmaya kalkan bir Alman, nasıl iğneyi önce kendine batırmak zorundaysa biz de öncelikle kendi iç ve dış banşunızdan sorumluyıız. Hem kendi in- saıumıza, hem de dünyaya karşı 'Yangına karşı birlikte önlem alalım" derken, tabii ki en önce kendi evini/deki yangını söndürmekle yükümlüsünüz.' 1 Bu yıl Türkiye'de "1 Eylül"; banş filmle- riyle, banş şenlikleriyle, tiyatrolarla, halk oyunlanyla "Silahlar sussun, kalemler ko- nuşsun", "Banş için sen de bir şey yap" slo- ganlanyla kutlanacak. Elbette "banş" denilince de Türkiye'deki insanlann aklına önce kendi ülkesinde akan kan ve gözyaşı gelecek. Bu nedenle "iç banş" daha yakıcı biçimde öne çıkacak; Birleşik Sosyalist Parti'nin yaptığı çağnda olduğu gibi: "Türkiye için banş... Hemen şimdi!" Çilleriçinsuçduyurusu Şırnak BağunsızMilîetveküi Alınak ve 5 eski DEP milîetvekili Başbakan'm yargı üzerinde nüfuz kullandığını öne sürdü. ANKARA (Camhuriyet Bflrosu) - Şımak Ba- ğtmsrz MiUetvekiii Mahmut Almak ile eski DEP millervekiileri, yargı üzerinde nüfuz kullandığuu öne sürerek, Başbakan Tansu ÇilJer hakkında Ankara Cumhuriyet BaşsavahğVna suç duyu- nısunda bulundular. TBMM Başkanlığı'na da bügi için gönderüen difckçede, Çiller'in, DEP milletvekilleri ik ilgili "Yargıdan rica ertim, belki ebnemem gerekiy or- du, ama işkrini hemen bitirin dedim" bıçımindekı sözlennin Türk Caza Kanunu'nun (TCK) 232. maddesine aykın olduğu beiirtikü. Ankara Merkez Kapah Cezaeyi*tı<te tetuklu bulunan eski DEP milletvekilleri Hatip Dfcfe, Atanet Tûrk, Leyla Zana, San SakA, Selim S«- dak veSedat Yurtdaş ik Şırnak Bağonsız Milİet- vekili Mahmut Almak. dün avukatlan aracıh- ğiyla Başbakan Tansu Çiller hakkında suç du- yurusunda bulundular. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan suç duyurusunda, DEP müfetvekiiferine yönelik olarak yürütülen kam- panyakrm 2-3 Mart 1994 taribJerinde dokunul- mazkkknn kaldmlma&ı ile sonuçlandığı aru- msaülarak. "Bunun üzerine. anayasanm 85. mad- desi doğrultusunda bir hafta içinde Anayasa Mahkemesi'nehiraziarda bulunuldu. Bu başvuru- larm reddine üişkin kararlar hakkında hala ge- rekceli karar yazıimamtş bulunuyor" dendi. Milletvekiii olarak "yaka-paça" gözaltına almdıklannı belirten DEP'Hler, mabkemeye çı- kanbnadan bir gün önce Başbakan Tansu Çif- ier'in."Yargıdan rica ettkn, belki etmemem gere- kiyordu ama işkriıu hemen bitirin dedim" bici- mindeki sözkrinin ga2etelerde yayımlandığını vurguladılar. DEP'liler, dilekçelerinde. Başba- kan Çiller'in yürütmenin başı, savcılann da dev- fctin temsiicisi olduğunu belirterek, "TRTnmde Başbakan'a bağb otduğu bilindiğine göre, Başba- kan'm sadece hakimleri değil, basını ve kamuoyu- nu etküemek için de çaba harcadığı görükcektir" görüşünü savundular. Eski DEP milletvekilleri, TCK'nin 232. mad- desine göre, görülmekte olan bir davayla ilgili hakimlere emir, tahakküm, nüfuz veya iltimas edenterin 6 aydan az olmamak üzere hapis ce- zasıyla cezalandınîmaian gerektiğini bildirdikr. Meıt için geçici yazı Çiller, YÖK'ten oglunun ABD'deki eğitimi için 'denkliği uygun görülmüştür' ifadesi olan belge alındığını açıkladı. KEMALYURTERİ ANKARA - Başbakan Tansu Çiöerin oğlu Mert Çiüer'in Yüksek öğretim Ku- rulu (YÖK) Başkan Vekili Uygur Taze- bay'm verdiği "belge yerine geçmeyen geçi- ci bir yazı"ya dayanarak yedek subay ol- duğu saptandı. ABD'deki eğitiminin, ye- dek subayiığın ön koşuiu olan Türkiye'- deki 4 yılhk fakülte ya da yüksekokul eği- timine eşit olduğu belgelenmeden yaklaşık 15 gün önce yedek subay sınıfma aynlarak silah altma alman Mert Çiler'in durumu, dün YÖK'ün 'inzla" akhğî denklik ka- rannm ardmdan netleşti. Mert Çiller'in yedek subaybğı kesinlik kazamrken YÖK ik Başbaİcanhk arası- nda açıklama bunalımı yaşandı. Başba- kan Tansu Çükr. dün yapüğı yazıh açıkla- mada, YÖK'ün, oğlunun başvurusu üze- rine, dıploma fotokopisine "Denküğin uy- gnn gdrüldüğu " yolunda bir "şerh" düştü- ğunu savundu. Çiller, ABD'deki kokj ta- raûndan faksianan dipioma fotokopisinin onaylanmasıyla yedek subaylık işkmle- rinin yürütüldüğünü bildirdi. Çiller'in açıklamasmın ardmdan Com- huriyefin sorulannı yanıtlayan Uygur Ta- zebay, Mert Çillerin diplomasma, "Denk- üğin uygun görüldüğû" yolunda bir not düşmediğini söyledi ve denklik istemlerine bu ifadelerle yanıt verme gibi bir usulkri- nin olmadığmı belirtti. Tazebay'ın bu açı- klamasmm ardmdan kısa bir süre sonra YÖK'ten yapılan bir açıklamayla, Mert Çiller'in eğitiminin denkliğinin kabul edil- diği duyuruldu. Tazebay. "Belgeler dün (önceki gün) gehnemişti. Bir gün içinde mi geldi" sorusuna, "Dün dündür, bugün bu- gûndür" karşıhğını verdi. Belgekrde Mert Çiller'in 134kredisininbulunduğuve"bac- belor-Usans" düzeyinde eğitim aldığı bildi- rildi. Mert Çiller'in, mezun olduğu Bos- ton'daki Mount Ida College'den önce iki kokj değiştirdiği öğrenildi. Mount Ida CoDege'in kayrt işjerinde çalışan Pam Fcrama. Mert Çiller'in okullannda iki yü işktme eğitimi gördüğünü söyledi. Tjyatroda konu$tu Kavayalçm Ecevit'i iıtanmazkk'la sııçhuh • Karayalçın, Kayseri Şehir Tiyatrosu'nda partililere yönelik yaptığı konuşmada, Ecevit'i kastederek, TkibakanınYüce Divan'da yargılandığına bakmadan ve utanmadan bizi suçluyor' dedi. JSMET DEMfRDÖĞEN RECEP BULLT KAYSERİ - SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, Güneydoğu'da ağırlıkla faaliyet gösteren Hizbullah örgütününçözülmesinden son- ra faili meçhul cinayetlerin son bir yıl içe- risinde yan yanya azaldığını bildirdi. Önümüzdeki 10 yıl ıçerisinde partikrin oyunun yüzde 20'ler düzeyini aşmasının ve tek başına bir partinin iktidara gelme- sinin beklenmediğinı aniatan Karayalçın, DSPGenel Başkanı BülentEcevit'in'"utan- madan" kendisini ve partisini suçladığını söyledi. Kaysen Şehir Tiyatrosu'ndaki partilile- re seslenen ve DSP lıderini sert bir dille suçlayanKarayalçın, şöyle devam etti: "Sayın Ecevit gerçekte vicdan dışı, akıldışı suçlamalarla SHP'ye saldırıyor. Sayın Büient Ecevit, SHP'nin yoisuzluk batağuıa düşhiğünü söylüyor. Gerekçe ola- rak da İSKİ'den ve ASKİ'den söz ediyor. Bu konu yargıy a intikaJ etnuştir ve yargı neticesi de ortadadır. Ama Sayın Ecevit, hala şırf muhalefet olsun diye İSKİ diyor, ASKİ diyor. Bir de onurla kıvançla baş- kanlığını yaptığım ASKİ'den söz ediyor. ASKI için bugüne kadar açıbnış bir dava mı var, vevahut da açılıp da aluunış bir mahkumiyet kararı mı var? Sayın Ecevit'in iki bakanı Yüce Divan'da yargüandı ve hü- küm giydi. Bu yaktşır mı? Biz ne kadar kı- zarsak kızalun, Sayın Ecevit bizim önderi- miz, liderimizdi. Bir zamanlar efsanevi li- derimizdi. Sırf muhalefetlik uğruna bu ka- dar acımasızca eleştirmek ve suçlamak y aktjir mı?" Karayalçın, konuşmasında koalisyon- dan yaİcınarak. aynlmak yerine mevcut olanaklan değerlendirerek bazı gerçekk- rin aydmlatılmasının gerekliliğine işaret etti. Karayalçın. özellikle konuşmasında ilk kez Hizbullah'ı isim vererek suçladı ve "Faili meçhui olay lar. bildiğiniz gibi Törki- ye'nin sürekli gündeminde. Bunun başında rahmetli Uğur Mumcu'nun da içinde yer aldığı bir dizi olay hala aydmlarila- mamıştır. Özellikle bir yılda Hİzbullah'ın çözülmesiyle faili meçhul cinayetlerin saytsı yan yanya düşürülmüştür. Bunu, bi- zim içinde bulunduğumuz bir hükümet or- taklığında gerçekleştirmişsek, başarı say- mak gerekir" dedi. 3 mahkum şislendi Cezaevi isyanı vaatle bastınldı KOCAELİ (AA)- İzmit Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde kalan bir grup mahkum. ce- zaeM şartlannın iyileştirilmesi gerekçesiyle dün gece 4 gardiyanı rehin alarak isyan etti. Çıkan olay sırasında "fiili Kvata" suçundan cezaevinde yatmakta olan 3 mahkum da is- yancılar tarafından şışlendi. Ağır suçlulann gruplar halinde yer aldığı ve "müşahede koğuşlan"nda kalmakta oian 56 mahkumdan 14'ü, dün gece saat 20.45 sı- ralannda 4 gardiyanı rehin alarak kendileri- ni koğuşlara kiütlediler. Diğer mahkumlar da orta salonda toplanarak, "durumlaruıın iyileştirilmesi" isteğiyle isyan başlattılar. Bu- lunduklan bölümlerin camlannı da kıran mahkumlar. Kocaeli Valisi Kemal Neh- rozoğlu'nun cezaevine gelerek kendileriyle görüşmesini talep ettiler. Kocaeli Nöbetçi Cumhuriyet Savası Mustafa Ersoy. mahkumlara eylemi bitir- meleri için belirü bir süre tanıyarak istekleri- nin değerlendirileceğine ve taviz verilmeden yerine getirileceğine ilişkin görüşü de ilettik- lerini, bunun üzerine isyanalann saat 22. 55'te eylemlerine son vererek gardiyanlan serbest bıraküklannı belirtti. Geri kalmış toplumlarkkrüiğini dinde anyor ORALÇAJJŞLAR Paris Üniversitesi öğretim üyesi Salah Ja- ber'k söyleşimizin bugünkü üçüncü ve son bölümünde, İran, Suudi Arabistan ve Tür- kiye'deki köktendincüik ile İslamda reformu ele alacağız. Jaber, dünkü bölümde, Nasır'ın köktendinciliğe nasıl darbe vurduğunu an- latmıştı. Jaber'in İran konusundaki görüşle- ri ise söyle: İran'daki rejimin bir özelliği, bir halk devrimiyle iktidara gelmesiydi. Bu, rejimin başından beri çok güçlü bir sosyal tabana dayandığının göstergesiydi. HaÛc katılımı vardı. Bu devrim var olan devkt aygıtını bü- yük ölçüde ve tamamen ortadan kaldırdı. Devkt aygıtını ortadan kaldınrken yeni bir devkt aygıtı inşa etmek zorunda kalmadı. Zaten elinde olan bir aygıtı harekete geçirdi. Bu da din adamlan sımfiydı. İran yönetimi- nin en önemli özelliği din adamlannın bü- yük bir kısmını arkasında tutması. 'Mollalar cumhuriyeti' sözü, bir gerçeği ifade ediyordu. Neredeyse her vatandaşa bir molla düşüyor- du, böylesine örgütlüydüler. ilk yıllannda iktidara geldiklerinde rejim, belli zorluklarla karşılaşmaya başladı. Hu- meyni rejimi sarsılmaya yüz tutmuştu, ama Saddam Hüseyin, İran'a saldırarak Iran reji- mini kurtardı. Bu da mollalar rejiminin kit- leleri milliyetci bir temelde harekete geçirme- sini sağladı. Mollalar, bir savaş ekonomisi inşa ettiler. Başta kendikrine özgü bir eko- Jaber: Ben, İslamın çağdaş bir anlayışa kavuşabileceği inanandayım. Bunun için çağdaşlaşmış bir toplumun veçağdaşlaşmış bir devletin olması gerek.Toplum modernleşince dini modernleştiriyor. İslamı modernleştirerek toplumu modernleştirmek mümkün değil. nomik programlan yoktu, ama savaş sıra- sında mecburen böyle bir ekonomiye yönel- diler. Böyklikle bir tür devktçiliğe yönelmiş oldular. Aynı zamanda büyük ölçüde petroî gelirlerine sahip bir ülke olduğu için -Nasır'- ın böyle bir olanağı yoktu- tarihi olarak bir manevra alanı kazandılar. Şimdi o manevra alanını kullanmaktalar. Ama İran'daki sos- yal ve ekonomik durum giderek ağırlaşmak- ta. Sosyal çalkantılar yaşanıyor. Dolayısıyla İran rejiminin ebedi olacağını sanmak bü- yük bir hata olur. Kalıcı bir ömek almak gerekirse bunun en tipik örneği Suudi Arabistan. En köktendin- ci ülke. Fakat bunun açıklaması çok basit: Petrok dayalı bir devkt bu. Suudi Arabis- tan ve Libya gibi çok güçlü petrol geliri olan ülkekrde her türlü siyasi denemeyi yapabi- lirsiniz ve bunlann hepsi bir süre yaşayabilir. Çünkü ekonomik olarak ayakta tutacak im- kanlar var. Çünkü dünyanın en geri zekalı adamını da getirseniz bu kadar yüksek pet- rol geliri olan bir ülkeyi idare etmeyi başara- bilir, ama Türkiye gibi çok karmaşık bir ekonomiye sahip ülkeyi yönetmek o kadar kolaydeği]. İşin kitabına bakacak olursak. İslam dıni Hıristiyanlığa göre laıklikle daha az uyumlu bir din. Ama daha az diyerek altını çiziyo- rum. Çünkü Hıristiyanlık köken olarak ezi- lenlerin, var olan devlete karşı olanlann dini. Roma İmparatoru'na karşı olanlann dini. İslam ise daha başlangıçta devlete dönüş- müş olan bir din. Peygamber, aynı zamanda devîet kurucusu ve siyasi önder. Ama her şey göreceli. dolayısıyla bütün dinkr, İslamiyet de dahil olmak üzere, toplumun gelişimi içinde belirli bir evrime de uğruyorlar. 19. yüzyılın sonlannda 20. yüzyılın başla- nnda İslamı modern çağa uyarlamak için birtakım denemeler de yapılmadı değil. Ha- lifeliğin son dönemlerinde. bir tür laik bir İslamlığı, sadece Osmanlı İmparatorluğu için değil, bütün bir bölge için laik bir İslami- yet modelinin plabileceğinin işaretkri vardı. Musevilik de İslam'dan daha fazla laikliğe yatkın bir din değil. Hıristiyanlığın Katolik kanadının da laiklikle pek bağdaşır bir yanı yok. Dolayısıyla dinkrin şu veya bu mesajı ön plana çıkarması dini temalardan. dini amaç- lardan kaynaklanmıyor. Bütün gelişmiş top- lumlarda, dinin gerikdiğini görüyoruz. Oysa aynı toplumlarda da kriz dönemlerin- de. ekonomik gerileme dönemlerinde dini değerlerin ön plana çıktığını görüyoruz. Din. krize karşı bir sığınma refleksi olarak ortaya cıkıyor. - İslamiyet üzerine yapılan tartışmalarda en çok üzerinde durulan konulardan birisi İslam- da reform olup olamayacağı. Buna İslam dün- yasında içtihat adı veriliyor. Gerçekten İsla- miyet, laiklikle bir arada yaşayabilir mi? SALAH JABER - Ben", İslamın çağdaş bir anlayışa kavuşabileceği inancındayım. 20. yüzyılın başlangıcındaki deneme, bunun olabileceğini gösteriyor. Ama bu tür bir İsla- nun ortaya çıkabilmesi için çağdaşlaşmış bir toplumun ve çağdaşlaşmış bir devletin olma- sı gerek. Tersi olmuyor, yani önce din mo- dernleşiyor, sonra toplum onu izliyor şeklin- de gerçekleşmiyor. Tojdum modernleşince dini modernleştiriyor. islamı modernleştire- rek toplumu modernleştirmek mümkün de- ğil- -Türkiye'deki köktendinci siyasi akımlar ve İslamcı kimlik. dışarıdan nasıl görünüyor? SALAH JABER - Biraz önce köktendin- ciliğin yeniden ortaya çıkışınm sebepkri üze- rine söylediklerime tekrar gelelim. Kemalist hareketın temsil ettiği modernleşme hareke- tinin yükseliş döneminde olduğu aşamada dinin ve İslamcılığın gerikdiğini gördük. So- run. Tûrkiye'nin modernliği bütünsel bir şe- kilde gerçekleştirrnemiş olmasıydı. Toplumun tümü uyumlu bir şekilde geliş- medi. Çok çeşitli eşitsizlikler oldu. Kırsal bölgekrle kentler. kentler içinde yeni gekn- lerle farkhlaşmalar yaşandı. Dolayısıyla bir yanda modernleşmiş bir toplumla geri kal- mış bir toplum arasında aynı ülke içinde bir çelişme ortaya çıktı. Türkiye'nin yıllardır biriken ve ağırlaşan sorunlan. halkın içinde bir hoşnutsuzluk ya- ratıyor. Bu, belli bir şekilde kendini ifade et- mek ihtiyacıru hissediyor. Bu hoşnutsuzluk belli bir dönemde, 70'li yıllarda kendini sol- da ifade etti. Ama bugün solun dünya çapında gerile- mesine, bölge çapında köktendinciliğin yük- selişi eklenince (İran, Cezayir vb.) Türkiye bir sıkışma içine girdi. Dolayısıyla bütün bu faktörkrin sonucunda, 70 yıl önce başlatılan modernleşme hareketinin henüz çözemedi- ği. boş bıraktığı. geri bıraktığı kesimkrde din istismanna dayalı bir siyasi hareketin yeni- den ortaya çıkmasına ve güçknmesine ne- den oldu. BİTl'İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle