Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 1994 ÇARŞAMBA
10 DIZIYAZI
Alevilerin dinsel örgütlenmeleri, Islam öncesi Türk inanışından izler taşır
Kutsal ocaklardan dergahlara
-2-
Anadolu'nun Türkleşmesini, Anado-
lu'nun Islamlaşması izledi. Orta Asya,
Islamiyeti Emeviler döneminde tanıdı.
Türkler, Arap Müslümanlığına karşı cok
direndiler. Bu direnişlerini de çok ağır
ödediler. Türklerin Müslümanlığı kabul
etmesi çok kavgalı ve kanlı oldu. Bu iş,
kendılerine çok pahalıya mal oldu.
Orta Asya ve Mezopotamya'da bulu-
nan Türkler ve diğer halklar, Islamiyeti
kabul ettiklerinde ise lslamiyet ıçinde
Emevi yandaşlığını değil, esas olarak Ali
yandaşlığı olan Ehlibeyt kesimıni seçti-
ler.
Türkistan'da Ehlibeyt yolunun piri ve
yolcusu Ahmet Yesevi,Lokman Parende
ve onlann yetiştirdiği yüzlerce, binlerce
gönül erenidir.
Işte Anadolu'yu demir asa, demir ça-
nk ıle köy köy dolaşanlar Ahmet Yese-
vi'nin bu gönül dervişleridir.
Haa Bektaş Veii de kervandan sadece
bir zerredir.
Anadolu'da dinsel örgütlenme -Hacı
Bektaş Veli öncesini saymazsak- esas
olarak iki koldan yürüyor. Bunlardan bi-
rincisi; Hacı Bektaş Veli Dergahı'na bağ-
lı örgütlenme ve oluşumdur. Diğeri de
bir kesiminin Anadolu'ya geliş tarihi Ha-
cı Bektaş Veli'den daha eskiye dayanan
ocaklardır.
IHacı Bektaş Dergahrndan
çHtanUkol
Hacı Bektaş Dergahı'ndaki örgütlen-
me 1200 yıllanndan günümüze kadar ba-
zı teklemeler dışında varhgını sürdür-
mektedir. Gerçi Hacı Bektaş Veli'nin
Hakk'a yürümesinden sonra bazı deği-
şiklikler olmuş, dergahta Çelebiler ve
Babalar diye iki kol oluşmuştur. Ama
özde aynm olmamıştır.
Tarihte Balım Sultan'm önderliğinde-
ki koia Babagan kolu, Kalender Çelebi
geleneğıni sürdüren kola da Çelebiler de-
niyor. Bu iki kolun da gelenegı günü-
müzde yaşıyor. Secerelerden hareketle
Hacı Bektaş Veli'nin soyunun 12 imam-
lardan Musa-i Kazun'a dayandığı inan-
cı Aleviler arasında yaygındır.
Izmir'de yaşayan Doç. Dr. Bedri No-
yan, Hacı Bektaş Dergahı Babagan ko-
luna bağiı seçimle posta oturan, yani
postnişin olan en büyük 'dedebaba'dır.
Kendisine bağlı Amerika'da Michi-
gan'da, Arnavutluk'ta, Macaristan'da,
vustralya\ja Melbom'da yaşayan der-
hl^r vardıt
ı B*u geleneğf cânlı bir şekilde yürüten
Babâgan Kolu Dedebabası'na bağlı;
yurtdışındaki 'halife babalar' dışında ts-
tanbul. Ankara, lzmir ve Hacıbektaş'ta
kendisine bağlı seçimle gelmiş halife ba-
balar vardır. Bunlar, geleneği canlı bir şe-
kilde yürütüyorlar. Bedri Noyan Dedeba-
ba'nın lstanbul halifesi Tıırgut Koca Ba-
ba, Ankara halifesi Teoman Baba, Hacı
Bektaş babası Mustafa Baba'dır
Aynca bunlar dışında babalar, derviş-
ler, bacılar vardır. Bu gelenek bugün de
dergahlarda yaşatılmaya çalışılıyor.
1912 Serez dofumlu Bedri Noyan De-
debaba, 1960'tan bu yana, yani 34 yıldır
dedebaba olarak kendı ıfadesi ile "Hz.
Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergahı Şe-
rifı Postnişini Hadim ül Fukara (Faldrle*
re Hizmet Eden) Doç. Dr Bedri Noyan
Dedebaba" olarak hizmete devam et-
mektedir.
Anadolu Aleviferinin dini örgütlen-
mede Hacı Bektaş Veli Dergahı'na bağ-
lı ikinci kolu "Çetebiler" denilen kol
oluşturuyor. "Ulusoy''lar de denilen bu
kol, esas olarak Orta Anadolu'da etltin-
•dirler. Çelebilerin özelliği, soy kütükle-
rinin Hacı Bektaş Veli'ye bağlı olrnası,
hem de Hacı Bektaş Veli'nin soy kütüğü
yolu ile kendilerinin de 7. lmam Musa-
W • «&? Bmr .j
ALE VCEMAL JENER / M İ Y A S E İLKNUR
C/cak kültü; Horasan Erenleri
yoluyla Anadolu'ya gelmiştir.
Dede Kargun, Abdal Musa,
Geyikli Baba, Pir Sultan gibi dede
ocaklan bu kültün üstüne inşa
olmuştur. Anadolu'da halka ışık
tutan, 'Benim kabem insandır'
diyen, yeri gelince de Osmanh'nın
ya da Selçuklu'nun zulmüne
dayanamayıp ayaklanan, bu ocak
dedeleridir.
Anadolu'daki dinsel örgütJenmelerden en etkini Hacı Bektaş Dergahı'ndaki örgütlenmedir. Bu dergah. 1200
yıllanndan günümüze kadar bazı teklemelerdışında varbğmı sürdürmektedir. Hacı Bektaş Veli'den sonra, dergahta
ÇeJebiler ve Babalar diye iki kol oluşmuş, ama özde aynm olmamıştır.
i Kazım'a soy olarak bağlı olduklannı
kabul etmiş olmalandır.
Ailenin esas gövdesi olan ve bugün
de Hacıbektaş kasabasında ikamet eden
Çelebıler, çok geniş ve yaygın etkinliği
olan bırailedir. Çelebiler, ulaşamadıkla-
n uzak yerlerdekı taliplerinin eğitim ve
din hizmetleri için icazet yoluyla dede-
ler atarlar. Bu gelenek bugün de sürüyor.
Çelebi geleneğinden gelen Hacı Bek-
taş Veli Dergahj'na bağlı son postnişin
Av. Feyzullah Uhısoy'du. Türkıye Birlik
Partisi saflannda da kısa bir dönem yer
alan Feyzullah Ulusoy. 18 Mart 1994'te
ikamet edip çiftçilik yaptığı Hacıbektaş
kasabasında Hakk'a yürüdü.
1990 yılında babası VeUyettiıı Efendi,
Hakk'a yürüyünce ondan postnişinlik
görevini üstlenen Feyzullah Ulusoy'un
bıraktığı boşluğu da oğlu Veüjettiıı Ulu-
soy'un doldurması bekleniyor.
Halen Hacı Bektaş Belediyesi'nde Fen
Işleri Müdürü olan Veliyettin Ulusoy, mi-
marlık eğitimini Almanya'da yapmış.
1942 doğumlu olan Ulusoy, 1974'te Tür-
kiye'ye dönmüş. Kendisine bağlı mil-
yonlan bulan talipler topluluğu tarafın-
dan çok sevilen Veliyettin Ulusoy, soh-
betimiz sırasında Kalender Çelebi Ayak-
lanması hakkında bize şunlan söyledi:
"Kalender ÇelebL. aile büyüğümüz,
dedemizdir. AyakJanma, Kanuni'nin son
zamanlanna rastlar. O dönem vergkk,
gelir dağüımında korkunç adaletsizlik-
ler olmuş. Kalender Çelebi Ayaklanma-
s, belki deOsmanlı tarihindeki en büyük
ayaldanmadır."
Veliyettin Ulusoy, kendisıni yetiştir-
miş, ülke ve Alevilerin sorunlanna kar-
şı duyarlı, ağırbaşlı, aydın bir dede. Ale-
vi örgütlenmeleri ıle yapılan toplantıla-
ra davetli ise hiç erinmeden gidip izleyen
bir yol eri. Bugün Türkiye'de bu ailenin,
içinde olmadığı bir Alevi örgütlenmesi
ise daha baştan başansız sayılıyor. Ale-
vi örgütlenmesi için bu denli önemli bir
olgu.
Hacı Bektaş Veli Dergahı dışında
Anadolu ve Balkanlar'daki Alevilerin
örgütlenme biçimleri "Ocaklar"ya da
"Dedegan" denilen dinsel örgütlenme-
lerdir. Onlar da soylannın peygamber
soyuna dayandığına dair geleneksel bir
inanca sahipler.
Hacı Bektaş Veli geleneği dışında
Anadolu'daki 'dedeocaklan',soylannın
soyağaçlannı, lmam Musa-ı Kazım ve
İmatn Zeynel Abidin dışında bir de
tmam Cafer Sadık yolu ile Hz. Ali'ye
ulaştınrlar.
Bu olgunun ne derece doğru olduğu-
nu, hangi secerenin gerçeği ne ölçüde
temsil ettiğini araştırmak ve tartışmak
oldukça zor. Ama bu ınanç böyle devam
ediyor. Bu, daha çok gelenekçi toplum-
lara has bir kabul biçimi olsa gerek. Çün-
kü o toplumlarda geleneksel önderlik
'dede'de toplanmış durumda.
Dede; hem toplumsal önder, hem din-
sel önder, hem bilgeliğı kendinde topla-
dığı için çok yönlü otoriter önder. Kariz-
ması ise bu ölçülere orantılı olarak yay-
gın ve saygın...
Türkler ve diğer toplumlar Anado-
lu'ya gelmeden önce çok tannlı dönemi
yaşıyorlardı. Tannlan özellikle yer ve
gök tannlan idi. Daha sonra animizm ile
Türk boylan arasında 'ocaklar kültü'
oluşmuştur. Bu inanca göre tüten ocak-
lar kutsaldır. Bu ocaklan koruyan ruhlar,
inanış gereği hiç söndürülmeden yanma-
lıdır. Yakılan ocaklar, buyüzden hiç sön-
dürülmez. Ocak yakmak sevap, söndür-
mek günahtır.
IOcakdedelerinin
Anadoludakj etkilert
'Ocak kültü'; giderek Horasan Eren-
leri, erlen, bacılan yoluyla Anadolu'ya
gelmiştir. İşte, Dede Kargun, Abdal Mu-
sa, Geyikli Baba, Pir Sultan, Baba Resul,
Garip Musa vb adındakı dede ocaklan
bu ocak kültünün üstüne ınşa olmuştur.
Bu oluşum daha sonra soy ocaklanna
dönüştü. Bunlann tekkeleri, dergahlan
kuruldu. Giderek halkın derdine derman
aradıgı fürbelere, dergahlara dönüşmesı
böyle gerçekleşmıştir.
Anadolu'da kurulup halka bilgi veren,
ışık tutan, "Benim kabem insandır" di-
yen, "Çok keramet var insanda" diyen,
yeri gelince de Osmanlı'nın ya da Sel-
çuklu'nun zulmüne, sömürüsüne daya-
namayıp örgütlenen, halka önderlik eden
bu ocak dedeleridir.
Ismi çok duyulan bu dede ocaklannın
bazılannın adlannı verelim. Bunlar Ana-
dolu Aleviliğini gizli saklı yollarla da ol-
sa koruyan, saklayan, egiten, yaşatan 'ye-
rahı üniversiteleri'dır.
[şte bu 'bilim yuvalan'ndan bazılan:
Derviş Cemal Ocağı, Kolu Açık Hacim
Sultan Ocagı,Şah tsmafl Ocağı,Baba Re-
sul Ocağı, Barak Baba Ocağt, Taptuk
Emre Ocağı, Ali Baba Ocağı vs.
Soylannın Zeynel Abidin yoluyla Hz.
Ali'ye ulaştığına inanan 'dede ocalda-
n'nın bazılan ise şunlardır:
Ağuicen Ocağı,Kara Pirvat Ocağı, Ba-
ba Mansur Ocağı, Kara Donlu Can Ba-
ba Ocağı, San SaJruk Ocağı, Kureyşan
Ocağı, Celal Abbas Ocağı, Uryan Hıdır,
Hubyar Ocağı vs.
Bu dede ocaklannın Osmanh'ya kar-
şı başkaldınlannda önemli misyonlan-
nın olduğunu birçok başkaldınnın ön-
derlerinin kimliğinden anlamak olası.
Bugün de dinsel merkezlerin Alevilerin
önemli bir kesiminde etkilerini gözle-
mek mümkün. Tüm baskı ve yok sayma-
lara karşın, bugün bile adı geçen dede
ocaklan, birer dinsel çekim merkezi ola-
rak varhgını sürdürüyorsa bu onlann et-
kilerinin devam ettiğini gösteriyor.
Yarın: Osmanlı-Alevi
ilişkileri
Cumhuriyet tarihindeki ilk siyasal Alevi örgütlenmesi
TBP, Alevi kimliğini topluma benimsetti
Türkiye Birlik Partisi, eski
adıyla Birlik Partisi, cumhuriyet
tarihinde kurulan gerçek anlamda
legal ilk ciddi Alevi örgütüdür.
Binlerce Alevi'nin örgütlendiği,
binlercesinin de oylanyla destek-
lediği Birlik Partisi, 1973 'ten son-
ra sosyalist bir parti olma çabası
vermiş olsa da ilk kurulduğu 1966
yılında ortaya çıkış gerekçesi ve
örgütlenme biçimiyle kamuoyun-
da Alevilerin haklannı korumak
ve kollamak amacıyla kurulmuş
bir mezhep partisi olarak tanındı.
1965 yılında Ankara ve Istan-
bul'da gerici güçlerin tehlikeli bir
şekilde örgütlendiğini gören Ale-
viler, ilk kez bir Alevi partisi kur-
ma projesini kendi aralannda tar-
nşmaya başladılar. Sonradan Mil-
let Partisi'nden milletvekili olan
eski Diyanet Işleri Başkanı tbra-
him Elmab'nm Aİevilere yönelik
tahrikleri partileşme çalışmalannı
hızlandırdı. Av. Cemal Ozbey,An-
kara'da parti kurmak amacıyla
1966 yılı başlannda temaslar yü-
rütüyordu. Aynı zamanda tstan-
bul'da da Av. Haydar Ozdemir,
Cahit TanyoL Abidin Özgûna>,
TBP ISTANBUL IL GENÇLIK KOLLARI BAŞKANI BEYZADE OZKAHRAMAN
lerin ihracı büyük hataydı'
Türkıye Birlik Partisi'nde lstanbul ll Gençlik Ko-
lu Başkanlığı yapan Dr. Beyzade Özkahraman, 1980
sonrasında SHP saflannda polıtika yaptı. SHP'de
Bakırköy İlçe Başkanlığı, kurultay delegeliği görev-
leri yani sıra milletvekili ve Bahçelıevler Belediye
Başkanlığı'na aday oldu. Özkahraman da TBP'nin
Alevi toplumunun kimlik tanıtma mücadelesine kat-
kı yaptığı inancında.
- Geriye dönüp baktıgınızda TBP'nin bir özeleşti-
risini yapar mısınız?
Özkahraman: TBP 1969'dakı çizgisini sürdüre-
bilseydi daha da büyür ve demokratik sosyalist çiz-
ginin savunucusu büyük bir parti olurdu. Ancak
1972'de AP bütçesine "kabul" oyu kullanan 5 mil-
letvekilinin o günkü parti yönetimi tarafından ihra-
cı ve onlann "Sankuİar" şekJinde suçlanması parti-
yi küçültrü. ihraç karan çok ağırdı, onlara "Satıldı"
suçlaması daha da ağırdı. Toplum sonradan, "Satil-
dı" imajı yaratılan bu milletvekillerin yani sıra tüm
Alevi millefvekillerine kuşkuyla bakar olmuştu.
- TBP'nin Alevilerin kimlik arayışına ne gibi hiz-
metieri oldu?
Özkahraman: Öncelikle Alevi toplumunun
siyasettekı yerinin tartışmasız bir şekilde sol
ideolojilerde olduğu gerçeğini kabul ettirdi.
1946'dan sonra DP'ye yönelen Alevi oylan TBP
sayesinde yeniden demokratik sol ve sosyalist
mücadele saflanna çekildi. Aleviler, Osmanlı'dan
bu yana ezilmiştir, bunun yani sıra yoksul köylü kit-
lesidir. Ancak bu özellikler onun solcu ohnasına yet-
mez. Zira bugün Güneydoğu'da binlerce insan bas-
kı altında, eziliyor ve üstelik bizden daha yoksul.
Ama onlar Sünni inanca mensup olduklarından
dolayı sola değil, sağayatlcın. Sol ideoloji, Ale\ilerin
hümanist ve enternasyonal kültürlerinde, fel-
sefelerindedir. TBP bunu dışa vurdu. Aleviler, kim-
liğini söyleme ve hak talep etme korkulannı TBP ile
yenmiştir.
- Siz SHP içinde de politika yapıyorsunuz. Son
kurultavda Tunisi,Alevi khleden nedenfarku bir ter-
dhkullândı?
Özkahraman: 1980 öncesindeki önderlik kurumu
bugün geçerli olamaz. Aleviler değişimci ve ilerici
bir toplumdur. Herbiri birer önderdir. Karayalçın'ın
Timisi'yi saflanna alması vitrin amacına yöneliktir.
- Kurulta> sonrasuida Tunisi, zaman zaman bazı
gruplar tarafından UıanerJe suçlandL Bu suçlamaya
siz de kaühyor musunuz?
Özkahraman: No comment... Çoculdanmın kir-
vesi için konuşmak istemiyorum.
Özkahraman,Mustafa Timisi
ile ilgüi sorulan vanjtlamadı.
Kadri Özcan ve lsmail Hakla Bal-
tacıoğlu gibi isimler Alevi taba-
nından gelen istekle parti kurma
konusunda araştırmalar yapıyor-
du. Emekli Tümgeneral Hasan
Tahsin Berkman'ı genel başkan
olması için ikna eden Cemal Öz-
bey, 33 kurucu üye ile 17 Ekim
1966 tarihinde Birlik Partisi'nin
kuruluş dilekçesini tçişlen Baş-
kanlığı'na verdi. Erkman, Birlik
Partisi'nin kurucu genel başkanı
olurken Cemal Özbey de genel
sekreterlik görevini üstlendi. Ku-
ruculan arasında Tahsin Tosun Se-
vinç, Hüseyin Erkanlt, Hüseyin
Güner,tbrahim Zerze gibi isimler
de bulunuyordu.
Birlik Partisi'nin ilk genel baş-
kanı olan emekli General Hasan
Tahsin Berkman, bir dergiye ABD
yanlısı demeç verince 1967 yılın-
da koltuğunu kaybetti. Parti genel
yönetim kurulu, Berkman'ı düşü-
rerek Millet Partisi'nden transfer
edilen iki Alevi milletvekilinden
Hüseyin Balan'ı genel başkanlığa
getirdi. Bu arada Yurt çapında ör-
gütlenme çahşmalan da hızla sü-
rüyordu. tstanbul'da Cemal öz-
bey'in Birlik Partisi'ni kurmasui-
dan önce parti kurma hazırlığı ya-
pan Haydar Özdemir ve arkadaş-
lan, yeni bir parti yerine Birlik
Partisi saflannda yer almayı uy-
gun gördüler ve il örgütünü kurdu-
lar. Bu arada Millet Partisi'nden
iki milletvekili de TBP'ye geçti.
Birlik Partisi 1969seçimlerine
tamamı Alevi olan adaylarla katıl-
dı ve oylann yüzde 2.8'ini alarak
8 milletvekili çıkardı. Parlamento-
ya Birlik Partisi listesinden giren
milletvekillen arasında, SHP'nin SÜRECEK
şimdiki genel başkan yardımcısı
Mustafa Tunisi de bulunuyordu.
Malatya Milletvekili Sanü Aslan
vefat edince Birlik Partisi parla-
mentoda 7 milletvekili ile temsil
edildi. Kongrede, genç bir millet-
vekili olan Sıvas Milletvekili Ti-
misi genel başkanlığa seçildi.
ikinci AP hükümetinin 1972 yı-
lında bütçesinin oylanacağı gün,
Timisi ve Birlik Partisi'nin kade-
ri yeniden yazıldı. Parlamentoda
denge unsuru Birlik Partisi'ydi.
Birlik Partisi milletvekilleri "ka-
bul" oyu verirse AP hükümetı ka-
lacak, "ret" oyu verirse hükümet
güvenoyu yitirdiği için düşecekti.
Sonuçta 7 Birlik Partili milletve-
kili "refoyu vererek hükümeti
düşürdü. Ancak Cumhurbaşkanı,
hükümeti kurma görevini yeniden
AP Genel Başkanı Demirel'e ver-
mişti. Demirel kısa sürede yeni
kabineyi açıkladı ve TBMM'den
güvenoyu istedi. Ancak AP bu kez
işi sıkı tutmuş, Birlik Partisi'nden
5 kişiyle de görüşerek onlan oyla-
nnın rengini değiştirmeye "ikna"
etmişti. Mustafa Timisi ile Genel
Sekreter Haydar Özdemir dışında
kalan 5 milletvekili AP'ye güve-
noyu vermişti. Tabii bu olay, Ale-
vilerarasında ve Birlik Partisi'nde
bomba tesiri yaptı. Sonuçta; par-
tinin genel yönetim kurulunun al-
dığı yaptınm karan uygulandı ve
AP hükümetine güvenoyu veren 5
Birlik Partili partiden ihraç edıldı.
thraç edilen milletvekilleri parti-
nin ihraç karanna karşı dava açtı-
lar, ancak kaybettiler.
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Yangımarla Yananm...Çöl sıcağı kavuruyor, nem soluk kesiyor; kolera, bütün
gizlenmesine karşın dehşet salıyor. Memleketin üstün-
de bir felaket rüzgarı esip duruyor. Bunların hepsi Istan-
bul'u bir koca köye çevirmemizden sonra oluyor. De-
mek bizde büyük kentleri yönetecek yetenek yokmuş.
Yahut varmış da bu yeteneği yitirdikten sonra büyük
kentler elimize gecmiş.
Böyle bir çöl sıcağını Nazım Hikmet şöyle anlatır:
"Sıcaktı.
Sıcak.
Sapı kanlı, demiri kör bir bıçaktı sıcak
Sıcaktı
Bulutlar doluydular
Bulutlar boşanacak
Boşanacaktı." Uzun kısa satırlar dizelere dönüşür
Nazım'da. Bakarsınız, olmuş size koca bir şiir. Bu dize-
ler "Simavne Kadısı Şeyh Bedrettin"<ien alınmıştır.
Ahmet Muhip Dıranas, "Bu dizelerin güzelliği, ölçülü,
uyaklı oluşundan geliyor," der. BelkiL
Orhan Veli'yi Ataç'ın üne kavuşturduğu söylenir. Her-
kes öyle bilir. Bu çok yaygındır. Bu söylentiye bir kişi
açıkça karşı çıkar. Nurullah Ataç:
"Orhan Veli'yi üne kavuşturan ben değilim, Yaşar
Nabi'dir. Orhan'ı, şiirlerini Varlık dergisinde YaşarNabi
yayımlamasaydı, kim bilecekti?"
Gerçekten de bu şiirler Varlık dergisinde yayımlan-
masa, bunu da Ataç görmese kim, nerden bilecekti?
Orhan Veli şiirlerini sadece Orhan Veli diye yayımla-
madı, bir takma adı daha vardı: Mehmet Ali Sel... Uzun
süre Mehmet Ali Sel diye bir şair var sanıldı.
Şurası da bir gerçektir ki Ataç, gençler tarafından bü-
yük bir ilgiyle okunan bir eleştirmendi. Bütün şiir merak-
lıları onun yazdığı gazete ve dergiyi ilgiyle beklerdi.
Uzun süre Ulus'ta, "Son Havadis"\e, "PazarPostası"-
nda yazdı. Fıkralar için şöyle bir hikaye anlatırlar: Eski-
den valinin biri okulları dolaşıyormuş, öğretmenlerden
birini beğenmemiş, çıkışmış. öğretmen de "Ne yapa-
yım paşam, size pasa ol, diyorlar, oluyorsunuz, bize
öğretmen ol diyorlar, olamıyoruz," demiş. Ataç'ın öv-
mediği, beğenmediği şairler arasında yüksek yerlere
ulaşmış olanlar var. Mebuslar var, elçiler var, müşteşar-
lar var. Şairlik öyle değil. Ol deyince olamıyorsunuz.
Ataç'la Orhan Veli'nin, günün birinde araları açıldı.
Uzaktan uzağa birbirlerine laf atarlardı. Bir ara Ataç'ı
askere almışlardı (eksik askerlik yapmış). Orhan Veli,
"Asker oldum süvaril Giderim yengeçvari" demişti.
Orhan Veli fıkra anlatmaya meraklıydı. Ataç da geri
kalmazdı.
Adamın birini asacaklarmış, "Son arzun nedir" diye
sormuşlar. Idamlık da "Birkadın isterim." demiş. Ne ol-
sa son istek, yerine getirilecek.. Gidip bir kadın bulup
getirmişler. Hücreye koymuşlar.
Sabah oluyor.
Hücrenin kapısını açmışlar, bakmjşlarki idamlıkla ka-
dın karşılıklı sigara içiyorlar. Başka bir şey yok.
Şaşırmışlar
"Neden kadın istedin?"
"Muhabbetolsun." diye.
"Muhabbet olmamış."
"Bakın," demiş idamlık. "Dunyada orospudan geçil-
miyor, pek çok orospu var. Bir de benden olmasın diye
kadına elleşmedim " demiş.
Orman yangınları sırasında Çanakkale yöresindey-
dim. Orhan Veli askerliğinı bu yörede yapmıştı. Gerçi
sonra biz de yaptık. Koruköy de bir bakkal Salim var. Iç-
ki de veriyor. Orhan boş vakit buldu mu Salim'de alıyor
soluğu. Çadırın üstüne bir kağıt asıyor, "Herkes gider
talimel Orhan gider Salim'e". Bilinir ki Orhan kafayı çe-
kiyor.
O yangıları gördüm ya, yananm!..
BULMACA
SOLDANSAĞA:
1/ Osmanlı kapıkulu
ocaklanna asker ve sara-
ya hizmetli yetiştirilmek
üzere Hıristiyan gençle-
rin loplanması usulü. 2/
Kaz DağYnın mitolojik
donemlerdeki adı... Ana
motifin yinelenmesinden
oluşan canh ve hareketli
bestelere verilen ad. 3/
Sara hastalığına verilen
bir başka ad... Köpek. 4/ 8
Tıp dilinde "anüsle ilgili" g
anlamında kullanılan
sözcük... Adana'nın bir ilçesi. 5/
Lityum elementinin simgesi... Ağır
kokulu bir gaz. 6/ Uzun ve yorucu
çalışma... Eskiden Roma kentine
verilen ad. 7/ Asya'da yaşayan ya-
baml keçi cinsi... Işın. 8/ Bir şeye
yalnız bir noktada değen. ama onu
kesme>en çizgi. eğri ya da yüzey.
9/ Bir nota... Büyüye. olağanüstii
güçlere. perilere dayanan tiyatro
piyesi.
YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/
Lehçe. 2/ Sahip olma, kazanma... Yüze sürülen pemhe düzgün.
3/ Baş örtüsü olarak kullanılan bir tür ipekli dokurna... İtalya'-
da bir yanardağ. 4/ Sivri taşlann toprak zemine dikine çakıla-
rak, üzerine beton dökiilmesiyle yapılan dolgu. 5/ Oylumlu...
Sergen. 6/ Kovun sütünden yapılan içi küflü peynir... Bir soru
sözü. 7/ Manganezin simgesi... Bir kimsenin kız kardeşinin ya
da kadın akrabalanndan birinin kocası. 8/ Anlann ayağında
toplanan san renkli mum... Tü\. kıl. 9/ Arthur Hailey'in tanın-
mış bir romanı... Kars'ın doğusunda ünlü eskiçağ kenti.
Sahibinden 89 Serçe
Tel: 5176052
3726701
ILAN
T.C.
KONYA 4. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo. 1994 349
Davacı İlknur Küçükkarpuz tarafından davalı Yusuf Küçük-
karpuz aleyhine açılan boşanma davasının yapılan duruşmasında
verilen ara karar gereğince:
Davalı Yusuf Küçükkarpuzun göstenlen adresinde bulunamadığı
ve tüm aramalara ve zabıta araşürmaianna rağmen teblıgata sarih
açık adresinin tespit edilemedığinden ilanen tebliğine karar verilmiş
olmakla:
Davacı İlknur Küçükkarpuz tarafından davalı Yusuf Küçükkar-
puz aleyhine açılan şiddetli geçımsızlik sebebine dayali boşanma da-
vasında davacı. davalının evini terk ederek başka bir kadınla kaçüğı-
nı ve halen de o kadınla >aşadığını, kendisı ve çocuklannın infak ve
laşesmi temın etmediğıni. bu sebeple boşanmalanna karar verilmesi-
nı ıstemiş olmakla tebligat >erine kaim olmak üzere ilanen tebliğine
karar verilmiş olmakla davahnın duruşmarun bırakıldığı 4. -10.1994
günü saat 09.00'da Konva 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde hazır
bulunması veya kendisini bir vekille temsil etmesi, gelmedığinde veya
kendısini bir vekille temsii ettirmediği takdirde davanın gıyabında da
devam edeceği, tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın. 33381