Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 1994 CUMA
KULTURL£ JVULIUn
Yavuz Özkan, yeni fîlmi'Yengeç Sepeti'nde bireyin kendi kendini sorgulaması iç'in tartışma yaratmak istiyor
'Gündelik şiddet'ten sevgi arayışına
PEIİNÖZER
Film çekimlerinin gcnelde yoğun ol-
duğu yaz aylannda sinema sektörü,
ekonomik knzın gölgesinde zorunlu
bir dinienme dönemi yaşıyor. Ancak
Yavuz Özkan, haziran ayında başlaya-
rak temmuz ayının ortalannda 5 haf-
talık bir çekim döneminin ardından
bitirdiğı filminin montajını yapıyor
bugünlerde.
Fiimin ismi "Yengeç Sepeti". Isim
babası ise AtiOa tbm. Ertunç Şenkay-
ın görüntü yönetmeni olarak görev
aldığı fılmde, AK Hakan asistanlık
yapmış. Yavuz Özkan, senaryosunu
da yazdığı bu fılminin prodüksiyo-
nunu, Med YapımcüıJc ile ortak ola-
rak gerçekleştirmiş. Yavuz özkan, fil-
min "Bir Sonbahar Hikayesı" ile bır-
likte sonbaharda gösterime girmesjni
ve Antalya FiJm Festivali'ne katılma-
sını planlıyor.
Huzünlübir hesaplaşma
"Yengeç Sepeti", dört yeüşkin kar-
deşin aileleriyle birlikte, Sapanca'da
oturan anne-babalanru ziyarete gjtük-
leri bir hafta sonunun öyküsûnde top-
lumun değişimine paraJel olarak deği-
şen aile içi ilişkileri irdeliyor. Fılmde,
Sadri Altşık, Madde Taoır gibi sürpnz
oyunculann yaru sıra Mehmet Aslan-
tng, Şahika Tekand, Oktay Kaynarca,
Derya Alabora, Sedef Ecer, Ege Aydan
ve dört çocuk rol alıyor. "Yengeç Se-
peti"nden sonra çekecegi yeni bir filme
hazırlanan Yavuz özkan, ne olursa ol-
sun film çekmekte kararh görünüyor.
- Senaryodan ve filmin çekim aşa-
masmdan söz edebilir misiııiz?
Film, bir adenın büıûn fertlerinin
toplandığı bir haftasonu yemeği çevre-
sinde gelışiyor. Anne-baba, ikt oğul-
lan, iki kızlan, onlann eşleri ve torun-
lar... Mutlu bir aile tablosuyla başla-
yan haftasonu, her bireyin kendi ha-
yatındaki sorunlann ve birbirleriyle
çatışmalannın giderek su yüzüne
çıküğı beklenmedik bir şiddetin baş-
gösterdiği gergin vehüzürîlü birhesap-
laşma sürecine dönüşüyor.
• Kasaba politikacılannın tasallutu
altmdaki düzen partilerinin 'baba' ve
'ana'lanndan umut kesenler, şimdi de
başka derelerin sıg sulannda balık
avlamayı bekleyecekler.
cinden uzak, kendisine yeni sığmaklar
anyor. Bir kez daha "denemek" ve
"kurtanbnak" üstüne kurulmuş bir
yaşam felsefesinın seçim sandıklanna
yansıdığını görüyoruz.
Bız unutkan bir toplumuz. E)aha
dün reddettiklerimizi bugün kurtancı
gıbı görebiliyoruz. Seçim sonuçlan
bunlan düşündûrdü bana. Yaşanan
bunca maceradan hıç ders almadan
günübirlik düşünmeye ve üç adım öte-
mizdekı karanlığı görmeden yaşama-
ya devam edıyo
ruz. Bu noktada
bireyın sorgulan-
hazır olmadığımız için de bugün ya-
şadığımız şeyler ortaya çıktı. Başka
sığınaklar aramaya başladık.
Nedıro?Buülkedeyaşayanyetişkın
her 3 kişiden biri radikal çözüm iste-
meye başladı. Türkiye'nin, radikal
partilerin başansı değil bu. Aslındaçö-
zümsüzlüğün insanlan bir uçtan öbür
uca savurması sırasında bir sığınak
gıbı göriiyorlar.
- Geneİde tophımda yaşanan kanna-
şayı ikili ilişkikrin özelinde ete abyor-
ğıştirmeyı temsil ediyorlar. Tabii eşler
ve çocuklar da var. Filmdeki 12 kışi-
den her birinin bu anlamda bir ışlevı
var.
Her biri başkalannda gördüğü za-
man irkiJdiği şiddeu'n kendj ıçinde de
nasıl yuvalandığının farkında değil.
Herkes yaşadığı olumsuzlüklardan
ötürii herkesi, kendi dışındaki herkesi
suçluyor ve sorumlu tutuyor. Suç ve
suçlu yaratmak. reddetmek bir yaşa-
ma biçimi olmuş. Herkes sevei istiyor.
Filmm yansı kapalı, yansı açık me-
kanlarda geçiyor. Anne baba Sapan-
ca'dayaşıyorve hafta sonuoradageçi-
yor. Istanbul'da çok kısa çekimler
yaptık. Örnek vermek gerekirse en ge-
niş mekanımız 32.5 metrekare. 32.5
metrekarelik mekanda 12 kişi dia gös-
terisi izliyor, dans ediyor. Çok küçük
bir evde yaptık çekimleri. Böylece in-
sanlann içinde bulunduklan psikolo-
jik durumu da mekan aracılığıyla an-
latma fırsaü buldum.
- Oyuncu seçi-
• minde yönetinenk-
rin fazla seçenekleri
ilmdeki 'gündelik şiddet', her bireyin içinde bannan
B ugûn otorite yok,
bireyler ve kitleler
arasmdaki üetişim sıfır.
Adalet, politika ve kaba
kuvvet bataklığında sarsak
birdurumda. Eğilimlersık
sıkdeğişiyor. Erkek
çocuklardan birisinin eşi
intikam peşinde. Ana baba
da sonunda birbirlerine
düşüyorlar. Aslında hepsi
bir tek şey istiyor: Sevgi.
Ancak hiçbirisi kendisiyle
banşık değil.
Bütün insan ilişkileri, gerilmiş bir
ipin üzerinde yürûme kadar zor koru-
nabilen hassas dengelerde ilerler. Bu
dengeler patlamaya hazır nefret
duygulan karşısında kolayca bozulur.
Orâge bozulduğunda herkes aa çe-
ker, kendi kababğından ve vahşetin-
den ürker. Banş arar, ancak bu arayış
sırasında dahi en küçük bir neden
yeniden şıddeti çağınr. Bu senaryoyu
seçim sonuçlan ortaya çıküktan sonra
yazdmı.
Biz unutkanbirtoplumuz
- Senaryoouzun seçün soouçlanyU
iiinÜa neydf?
Görünen o ki toplumumuzun yetiş-
kinleri (oy kullanma yaşındakileri kas-
tediyorum) denetleme, sorgulama,
olaylan ve hayatı doğru okuma bilin-
"Yengeç
yazdım
ve çektim.
- 'Yengeç Sepeti' nde toplum yapısıy-
la paralel olarak değişen Türk aile
yapşı da yansıtüıyor.
Böyle olması kaçmılmaz, çünkü bu
toplum hiçbir şey yaşamadan çok hızlı
bir değışım içinde buldu kendini, bunu
kaldıramadı. Kaldırabilmek kolay de-
ğil. Türk toplumu için farklı birikim-
ler, farklı bir altyapı gerekiyor. Buna
'potansiyel şiddet', bir tür 'mikrokozmos' olarak alınan ailenin yaşadığı
Bu yıkıcı ve acımasız çatışma, Türk toplumunun ve genelde tüm dünyanın karşı
karşıya kaldığı öfke ve saldırganlığın kökenlerine işaret eder. Evet) ÇOk
secenek yok gerçek-
ama yaşadıklan tek şey sevgisizlik. ten. Herfilminhazırlık döneminde ka-
Çünkü kimse kendini sevmiyor, ken- bus gibi cöker üstümüze. Hep aynı
sumız 'Yengeç Seperi"nde de iletişim-
sirfik temel sorun ve farklı iüşkiler söz
konusu...
Evet, senaryodaki kahramaniardan
biri polis müdürü, diğeri TV haber
programası, diğeri avukat, sonuncusu
da üniversite mezunu bir işsiz. Rastge-
leseçimler değil bunlar. Otoriteyi, ileti-
şimi, adaleti veduruma göre eğilim de-
dıne güvenmiyor
Bana göre filmımızdeki aile bıreyle-
rinin psikolojileriyle toplumumuzu-
nun şu sıralardaki psikolojisiyle ben-
zerlikler taşıyor.
- Bfiyük böiümünü Sapanca'da çekti-
ğiniz fiimde nasıl mckanlar kullandınız?
g p y
isımler üzerinde konuşuruz. Orta yaş
grubunda çok oyuncu var Türkıye'de
ama genç ve yaşlı oyuncular yok.
Bu filmde oynayacak oyunculan
belirlerken ntmi birbiriru tutan oyun-
cular olmalanna dikkat ettim. Çünkü
bir filmde yalnızea bir oyuncunun iyi
Filmde Sadri Aiışık,Macide Tanır'ın (üstte) yamsıra Mehmet AsJanruğ.Şahika Tekand, Den a Alabora, Sedef
Ecer, Oktay Kaynarca ve Ege Aydan rol alıyorlar.Yavuz Özkan (yanda) (Fotoğraf: DEVRÎM BARAN)
olması filmi kurtarmıyor. Sadri Bey,
çok iyi bir oyuncu, çok iyi bir ınsan,
mükemmel bir profesyonel. Macide
Hanım'm performansı çok iyiydi.
Mehmet Aslantuğ, Derya Alabora,
oyuncu sıkınüsı çekilen sınemamız
için bir şans. Ege Aydan, işini iyi yapı-
yor, Oktay Keresteci sinemayı daha
iyi tanıdıkça performansı çok artacak
bir oyuncu.
- Çekime (raşiamadan önce aktar-
mak istedikJerinizi tam olarak beyaz-
perdede yansrtaMleceğinize ioaıuvor
musumız?
Tam olarak anlattığımı sanmıyo-
rum. Çekim öncesi düşündüklerimın
çoğunu gerçekleşüremedim.
Film yapmak imkansız değil
- Sürekli üreten bir yönetmen olarak
kendi filmlerinizijı yapuncılığını da üst-
leniyor. film yapmayı, her şeye karşın
inatîa sürdüriiyorsumız...
Ben bir sinema sanatçısıyım. Zorza-
manlarda da işimi yapmak zorun-
dayım. Bakanlık desteğı durdu, tele-
vizyonlar film almıyorlar, sponsoriuk
olanaklan kısıtlı diye film çekmemeyi
teslimiyet sayıyonım.
Bu sıkınu yalnız bizim sektörümüz-
de yaşannuyor, buna karşın di|er sek-
törlerde hayat durmuyor. Sinemada
da durmamalı. Bu anlayış ve kararlılı-
kla bakıldığnda bir film yapmarun hiç
de imkansız olmadığı ortaya çıkıyor.
Dört evlilik yapan bir kadın
- "YengeçSepeti"nden sonra gerçek-
kşörmeyi düşundüğümiz projeniz ne-
dir?
- "Bir Kadının Anatomis" adL bir
filmin haarhklannı yapıyorum. Tür-
kıye, Romanya ve Isveç'te çekimler
yapacağım.
Bu filmde dört evlilik yapan bir
kadını anlatacağım. Bütün kadınlann
özelliklerinden oiuşan birkadın proto-
tipı yaraüp. o dört erkekle yeryüzün-
deki dört erkegi anlatmaya çabşa-
cağım. Birevlilik ilişkisinde her şey an-
latılabiliyor. Toplumsal, siyasi, bırey-
sel iüşkiler, hayata bakış, özgürlüğe
bakış vs... Bu bir üçleme olacak. Ardı-
ndan sırasıyla "Bir Erkeğin Anatomi-
a " ve "VaJ^etin Anatomisi"ni çekece-
ğim. "Bir Kadının Anatomisi"nde
başrolü yabana bir oyuncunun oyna-
masını ıstiyorum. Çok rahat bir oyun-
cu olması lanm. Dört erkekle yaşadığı
o inanılmaz gelgitleri verebilmesi için
farklı bir oyunculuğa sahip oiması ge-
rekiyor.
Mick Jagger, Rolling Stones'un yeni albümü 'Voodoo Lounge'da 'çemberi genişlettiklerini' belirtiyor
'Yinelenen çalışmalardan nefret ediyorum'Kölftır Servisi- Rofling SCooes, yirmi
üçüncü albümü Voodoo Lounge'ı pi-
yasaya sürdü. Yirmi yıldan beri ilk
defa bir prodüktör ile çalışan toplu-
luk, kendîlerine Don Was'ı aday ola-
rak seçip yine ilk defa Virgin plak şir-
ketiyle anlaştı.
Bu arada grubun basın sözcüsü, bas
gitarist Bfll Wymaıı'nın Rolling Sto-
nes'dan aynldı|ını belirtti. Bu arada,
Virgin Plakçılık da grubun 71-81 yılla-
n arasında çıkan yedi albümünü yeni-
den piyasaya süreceğiru açıkladı.
Yirmi üçüncü albümlerinin piyasa-
ya çıkışı nedeniyle The Independent
gazetesi, Mick Jagger'in göriişlerinı
akiı.
- Popûler kOttârün ikoolan olmayı
nasıl karsdıyorsunuz? 196Tde Ed Suffi-
vu'm şovuna katıldıgauzda ya da in-
sanbr 20. yüzyü tarftindeki beffi birdö-
nemden sözettikJerinde oiaylar ûzerin-
depekişdridbtrgâçolduguöuzunfark)-
nda mıvdımz?
Müzdk sadece müzik adına yapı-
hnaz. Daha farklı şeyleri de içerir. Or-
taya çıktığı günden, içinde bulunduğu-
muz yıla kadar yaptıklanna bakın.
Saçstüleri, moda ve hareketlerdeki de-
gişiklikleri gözleyin. îşte insanlann da
gerçekten anımsadıklan bunlardır.
Eğer onlardan gerilere gitmelerini is-
terseniz Keith'in pantolonlannı, gjyi-
len değişik ayakkabılan, bol paça pan-
tolonlan, briyantinli saçlan anımsaya-
caklardır. Ve tabii ki daha sonra müzi-
ği ve dans ettikleri stüleri düşünecek-
lerdir.
Tüm bunlar iküıcil, yani yan kültü-
rün Öğeleridir. Bana Ed Şullivan'ın şo-
vunda neden o tişörtü giydiğimi soru-
yorsunuz. Giymiştim, çünkü bu da
sözünü ettiğim kültürün bir parça-
sıydı. Insanlar belirli anlann üzerinde
dururlar ve onlan anımsayıp, ortaya
bir şeyler çıkanrlar. 1960'larda ve70'-
lerin başlannda popüler kültüre karşı
belli bir tavır vardı.
Bu ilk kez, Beades'a karşı ciddi mü-
zik eleştirileri yapıldığında ortaya
çıktı. Daha önceleri yoktu. Hiç kimse
bu tip bir sorguJamayı, daha sonralan
yaptıklan gibi Elvis'e karşı yapmadı,
ama popüler kültür, popüler sanat ve
moda analizfcri çok önceden ortaya
çıkmıştı zaten. Hem de hiç dur-
maksızın devam etti.
- Şimdi efeştiriler çok çabuk yapdı-
yor. Ornegin Shakespeare bile eserleri-
ne karşı yapılan eleştiriieri öğrenebite-
cek kadar uzun yaşamamıştı. Oysa siz-
ler belki de iki hafta içerisinde insan-
lann yeni albümünüz hakkında neier
düşündüklerini öğreneceksiniz.
Evet. ama sanınm birçok kişi Sha-
kespeare'e oyunu hakkında ne düşün-
düklerini söylemiştir zaten. Kendisi de
hangi oyununun iyi. hangisininse ace-
leye geldiğini ayırt edebilirdi. Bile-
mediği tek bir şey olabilir, o da uzun
ömürlü oiup olmayacağıdır. Görebil-
diğim kadanyla da popüler kültürün
tanımı bile uzun ömürlü olamıyor.
- Hyde Park'ta elbise ile dolaştığuuz
günü anımsıyor musumız?
Bunu o gûn bile anımsamamıştım.
Cüppe gibi bir şeydi sanınm.
- Tüm bir kuşak üzerindeki etkinizi
anlayabiliyor mıtsunuz?
Evet. tabu kı anlıyorum. Çünkü
bunu açık yüreklilikle belirten insan-
larla konuştum. Birçok kişinin bana
gönderdiği üniversite ödevlerini, po-
püler kültürle ilgili tezlenni okudum.
Ancak bunun eleştirisini ve analizini
yapmak bana düşmez. Sosyai tarihle
çok ilgileniyorum, ancak bu bir tarih
uzmanı olduğum anlamına gelraez.
Düşsel bir ilaha tapanlardan, aynı
zamanda da bu işin içinde olup popü-
ler küitürün ıçinden yetişmiş kişilerin
kendilennı çok fazla ciddiye alması-
ndan da nefret ediyorum. Çok sıkıcı
bir şey olduğunu söyleyebılirim.
- Şarkı sözü yazarken o anda akhnı-
za gelen şeyleri kullanıyorsumız. Peki
beraber çalışırken bu nasıl yürflyor?
ÖzeUikle senin ve Keitiı için.
Bazen yeni albümdeki 'Baby break
'Müzik sadece
müzik adına
yapılmaz. Daha
farklı şeylerde
içerir. Ortaya çıktığı
günden, içinde
bulunduğumuzyıla
kadar yaptıklanna
bakın .Saç stüleri,
moda ve
hareketlerdeki
değişiklikleri
gözleyin.'
Mick Jagger (soMa)veKeith
Ricfaards
H down' ve 'Sparks will fly'da olduğu
gibi yansını ben hazırlıyorum. Ya da
yeni bir düşüncenin aynntılannı geniş-
letıp. şarkıyı süslüyorum. Bunu yap-
maktan da büyük bir zevk alıyorum.
Zaten yıllarca yapmaktan da bıkma-
dım. Oyle anlar oldu ki başkaJan
için de yaptım. Çünkü çok kolay ve
zevldiydı.
- "I go vvild" adlı şarkınız bana göre
tamamıyia sizin şarkınız. Ancak Ke-
ith'in de katkisı yadsınamaz.Böyle
şarkılarda kafanızuı içinde Keith'i du-
yuyor musunuz?
Bazen siz bile duyabilirsiniz. Bazen-
se hiç düşünmezsiniz. "Blinded by rain-
bows"'u yazdığımda dahi bunu düşürı-
medim. "I go wild"da ise Charüe ile
oturup düşünüyorduk ve aniden aklı-
ma geldi. Keith'in bu parçaya çok
uyacağını sonradan düşündüm. Ger-
çekten ona göre olduğunu biliyordum.
Ancak calmaya başladığında kişisel
ağırlığımın fazla olmasmı düşündüm.
- Kertfa ve sen solo albünilerinizde
farklı şeyler dcniyorsunuz, ancak Rol-
ling Stones'a geldiğinizde çenıber da-
ralıyor. Neden dcrsiniz?
Bu yeni albümde adeta jenerik gibi
olan Stones çemberini genişletmeye
çalıştık. Keith ve ben bunun hakkında
oturup uzun uzun dûşündük. Daha
önce yapmadığımız şeyleri deneyecek-
tik. ancak bu Rolling Stones'a ait bir-
takım özellıkleri camdan fırlatıp ata-
cagımız anlamına da gelmiyordu.
- Dinieviciler bu albânde ilk yıllarda-
ki şarkılanıuzı anımsatan ezgiler bula-
cağı gibi, ileriye dönük bir harekeflen-
meye de taıuk olacaklar.
Çok doğru. Bırbirinin tekran gibi
olan çalışmalardan nefret ediyorum.
Bu çok anlamsız.
Marsyas Heykeli
TüPkiye'ye geliyor
• Kültür Servisi - Yurtdışına
kaçınlan kültür varlıklanmıan
ülkemizeiadesi doğrultusunda
önemü bir adım atıldı. Karun
Haaneleri'nin geçen yıJ ülkemize
iade edilmesinin ve son olarak da
nisan ayında gırlandlı lahtin
getirilmesinden sonra Kültür
Bakanı Sağlar, "Marsyas
Heykeli"nin de ait olduğu
topraklara kavuşacağı müjdesini
verdi. Bakan Fikri Sağlar yaptığı
yazılı açıklamada, Anıtlar ve
Müzeler Genel Müdürü Engin
özgen'in, 1987yıündaManisa'nın
Sangö' ılçesine bağlı Bağlıca
Köyü'nde yapılan kaçak kaalar
sonucunda yurtdışında kaçınlan
Marsyas Heykeli'nj tesJim almak
üzere önümüzdeki hafta ABD'ye
gideceğini bildirdi.
Menemen'de
arkeotojik kazılar
• MENEMEN (AA) - İzmir'in
Menemen ilçesi sınırlanndaki
Panaztepe ören yeri arkeolojik
kazılanmn bu yılki bölümüne
başlandı. Kan heyeti başkam,
Hacettepe Üniversitesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Armağan Erkanal,
Panaztepe'deki çalışmalara 1985
yılında bajladıklannı belirterek
şunlan söyledi: "Panaztepe'de
yapılan kazılardan eldeedilen,
milattan 2-3 bin yıl önc^ine ait ilk
buluntular, bugün Manisa
Müzesi'nde sergilenıyor.
Kazılarda açılan mezarlarda gün
ışığına çıkanlan çeşitlı kap
kacaklar, silahlar, süs eşyalan ve
mühürler, Miken uygarlığının
görkemli bir döneminin
aydınlatılacağmı müjdeliyor."
Prof. Dr. Erkanal, Panaztepekaa
çalışmalanmn, çapı 2 kilometreyi
bulanbiralanda
gerçekleştirildığini kaydederek
çahşmalar sonunda, Batı
Anadolu'nun söz konusu
dönemdeki sosyai, kültürel ve
ekonomik yapısıyla ilgili
bulgulann. arkeoloji dünyasırun
bılgısıne sunulacağıru belirtti.
Lennon'untapihî
kasetî 7.5müyara
aqk aptüpmada
• LONDRA (AA) - Beatles
grubunun cinayetekurban giden
ünlü üyesi John Lennon'un 1957
tarihinde Paul McCartney ile
tanıştığı gün ""rhe Quarry Men"
adlı ilk grubu ile verdiği canlı
konseri içeren tarihi bir müzik
kaseti, Sotheby's tarafındaneylül
ayında açık artürma ilesatılacak.
Şimdi emekü bir polis olan amatör
müzisyen Bob Molyneux
tarafından kaydedildiği belirtilen
37 yıllık tarihi kasetin 150 bin
sterline (7.5 milyar TL.) satılması
bekleniyor. Birkilisebahçesindeki
kermeste düzenlenen konsere ait
kasette 16 yaşındaki John
Lennon, Elvis Presley ve Lonnie
Donegan'ın parçalannı
seslendiriyor. Kasetin sahibi Bob
Molyneux. 30>ıl bir bankanın
güvenlik kasasında sakladığı
kaseti bir zamanlar John
Lennon'un kendisine hediye
etmek istediğini, bu isteğini
Beaties'ın davulcusu Ringo Star'a
söylediğini, ancak Lennon'un
kendisiyle temasa gecmediğirü
söyledi.
Beyazıfta Rumeli
SanatMepkezi'
•İSTANBUL (UBA) - BaJkan
Türkleri Dayanışma ve Kültür
Derneği Balîcan kökenü
sanatçılann eserlerini
sergjleyebilmek amaayla "Rumeli
Sanat Merkezi"ni kurdu.
Özellikle 1989 yıhnda zorunlu
göçe tabi tutularak Türkiye'ye
gelen Balkan Türkierinin
oluşturduğu "Balkan TürkJen
Dayanışma ve Kültür Derneği"
kısa bir süre önce 10.
yıldönümünükutladı. Bu
kapsamda yeni bir etkinlik
sunmak isteyen dernek yetkilüeri,
"Rumeli Sanat Merkezi"ni
kurdular. Özelhkle Balkan
kökenü sanatçılann eserlerinin
sergileneceği merkezde ağırhğı
resim ve el sanatlannın
oluşturacağı kaydedildı.
Beyazıt-Çemberlitaş'taki Sinan
Paşa Medresesi'nin yem'den
restoresiyle oluşturulan "Rumeli
Sanat Merkezi"nin
sanatseverlerce izlenebilecek
programı ise şöyle belirtildi: "29
temmuz-12 ağustos Karma
RessamlarBirliğiSergisi, 13-20
ağustos tarihleri arasında Necmi
Murat'ın eserleri, 21 ağustos-24
eylül arasında Haiize Tuna'nın
eserleri, 30 temmuz-6 ağustos
tarihleri arasında El Sanatlan
Sergisi."