25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMU2 1994 CUMA DIZIYAZI Avrupa Birliği Gümrük Komisyonu Başkanı Christiane Scrivener Cumhurİyet için yazdı Gümrükbirliği, önemli bir adımAvrupa kıtası ülkeleri ve yakın komşulan, büyûk ekonomik belirsizlikler, tarihsel ve siyasal kargaşalar dönemi yaşamaktadır. Avrupa kıtasmda ekonomik ciurgunluk işaretleri belirgkı; bu durgunluğun yankılanması da giderek artan bir işsizlik... Tüm bu zorlukJar ve kararsızlıklar, Avrupa yapılanmasının güçlenmesini, yani hem ortak oldugu ülkelerle birliğinin pekişmesini hem de bağlannm daha da güçlenmesini zorunlu kılıyor. Anakarada banşı, istikran ve kalkınmayı gerçekleştırmeye çalışmak, günûmüzde öncelikli amaçtır. Tehdıt; savaştır, genel durgunluktur, işsizlik ve yoksulluktur. Bu tehdit, günûmüzde acı bir gerçeklik kazanmış durumdadır. Avrupa Birliği'nin, son yıllarda çizilen yolda kader birliği ettigi ülkelerle ilişkilerinin daha da çok pekişmesiyle gerçekleşecek silkiniş, bir koşul olarak görülüyor. Bu bağlamda Türkıye ile ilişkiler, iki açıdan temel rol oynamaktadır! Bir yandan Türkiye'nın temsıl ettığı bölgesel ıstikrar kutbu olması ve öte yandan sürdürdüğü ekonomık kalkınma modelinin göz önünde tutulmasıdır... Sovyet lmparatorluğu'nun parçalanması, 'soğuk savaş' ın son bulması, bölgede bitmek bilmeyen gerilimler, Türkiye'nin oynadığı istikrar rolünü çok önemli kılıyor. 1990'danberiTürkiyeile Avrupa Birliği ilişkilerinde yeni bir dinamik başlatıldı ve 1995 yılına yönelik 'gümrük birliği' tasanmı kararlaştınldı. Türkiye kendi açısından, 1991 yılından beri hız kazanan geniş bir uyarlama programı başlattı. Gerekli kökten değişimlerin kolay gerçekleşemeyeceği kesin. Hele Türkiye'ye tanınan sürenin kısalığı da göz önünde tutulursa... Türkiye'nin, gerek eski SSCB cumhuriyetleri, gerek Balkan ülkeleri, gerekse Ortadoğu ülkeleri olsun, yakın komşulanyla daha sıkı bağlar oluşturması yarannadır. Bu açıdan, Türkiye'nin, kımi çatışmalann (Nagorny-ICarabağ) hafiflemesinde ve Orta Asya cumhuriyetlerinin bu geçiş dönemini atlatmasında katkıst büyük olabılır. Türkiye ile Orta Asya cumhuriyetleri arasındaki tarihsel ve kültürel bağlann varlığı, onu bu ülkelerin çoğulcu bir demokrasiye ve piyasa ekonomisine geçişinde yeri doldurulamaz bir yardımcı konumuna getirmektedir. Avrupa Topluluğu, bu durumun bilincindedir. Türkiye'nin NATO'da oynadığı rol ve Batı Avrupa Birliği'ndekı gözlemci statüsü, bu durumu tamamlayıcı kozlandır. Yeni yöresel işbirliğı yapılanmalannı geliştirme girişimi, Avrupa'nın kuruculannın önerdigi yöntemden esinlenen bir birlik süreci içinde yer almakta ve bu nedenle Avrupa Birliği, Türkiye'ye çok olumlu bakmaktadır. Böylesi bir süreç, ekonomik kalkınma vaat eder ve herkes için zorunlu bir banşın güvencesini verir. Ankara Anlaşması ve 1970'deki 'ek protokoTçerçevesi içinde, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki bağlan güçlendirerek ve pekiştırerek bu amaçlann gerçekleşmesine birlikte katkıda bulunulur. Avrupa Birliği, neredeyse otuz yıl ö»ce çizilen görüş açılan içinde, bu amaçlann gerçeldeşmesini istediğini (21 ve 22 Haziran 1993'te, Kopenhag Avrupa Konseyi'nde) ChristianeScrivener,ekonomikdurgunhıkve bunabağjıolarakişsizliktehnkesinin Avnıpa'yı tehdit ettiğinibefirterek şöyle diyor. Zoriuklar, Avrupa yapılanmasının güçkndirilmesini, yani hem ortak olduğu ülkelerle birliğinin pekişmesini hem de bağlannın daha da güçlenmesini zorunlu kılıyor. Portre Kayak ve ıııüzik tııtkıımı Fransa'da doğan Christiane Scrivener, 1989'da Avrupa Birliği Komisyonu, Vergi ve Gümrük Birliği Bölümü'ne önce üye seçildi. 1993'ün Ocak aytnda, görevini komisyon başkanı olarak sürdürmeye başladı. 1979'dan 1989'a kadar Avrupa Parlamentosu üyesi olan Christiane Scrivener Liberal Grup ve Parlamento'nun Bütçe Komitesi üyesi olarak görev aldı. 1958'den 1976'ya değin gelişmekte olan ülkelerle işbirligi ve teknik yardun sağlayan kuruluşlarda yöneticilik yaptı. ABD Harvard Business School'dan (AMP 66) diplomah olan Scrivener, Paris Üniversitesı'nde sanat, hukuk ve psikoloji okudu. Çeşitli yapıtlan arasında, Avrupa'nın geleceğini irdeleyen, "L'Europe, une BataiDe Four Uavenir* (Avrupa, Gelecek îçin Bir Savaşım) ile bir çocuk kitabı olan "L'histoire du Ptetit 1roi"u (1986) sayabiliriz. Boş zamanlannda kayak yapan Bayan Scrivener, müzik dinlemekten hoşlanıyor. birçok kez doğruladı. Avrupa'yı bu yolda yüreklendiren öğe, Türkiye'nin son yıllarda çağdaş ve canlı bir demokrasinin temellerini atarak bunun yani sıra rekabete açık bir piyasa ekonomisinin koşullannı geliştirmiş olmasıdır. Bunlar, Avrupa Birliği'ne daha büyük bir birlik yolunda yeni aülıma yarayacak kozlardır. 80'li yıllann başından bu yana, azimle yürütülen yapısal ayarlama ve dışa açılma çabalan aracılığı ile Türkiye, belirgin bir gelişmeden yararlanabildi; dış satımını üçe katlayabildi, ekonomik sektörlerini ceşitlendirebildi ve önemli dış yatınmlan yapısına çekebildi. Bu değişimler, bu son üç yıl görülür biçimde hızlandı. Doğallaşan Christiane Scrivener bir demokratik yaşam çerçevesinde daha çok ekonomik refaha doğru gitme kararlılığının da bunda büyük payı vardır. Kıtamızın tarihi, bıze birinin ötekinden aynlamadığını öğretmiştir. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi, şimdilik bir özentidir. Böylesi bir eylem, herkesin yaran için, bir dizi koşulun bir araya gelmesini gerektirir. Avrupa Topluluğu'nun 1989'daki oyunun genel eğilimi bu doğrultudaydı; müzakerelerin başlamasını henüz erken (zamansız) buluyor ve istenen sonuçlara vanlması için her iki tarafın çabalannı yoğunlaştırmasını da öneriyordu. Bu anlayış içinde, 1990'dan beri Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinde yeni bir dinamik başlatıldı ve 1995 yılına yönelik Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 'gümrük birliği' tasanmı kararlaştınldı. Bu tasanm, endüstri ve teknolojik alanlarda işbirliğini genişleterek en yüksek düzeyde bir siyasal diyaloğu kurumlaştırarak gerektıği gibi yürürlüğe konacak bir dördüncü mali protokolü kabul ederek gerçekleşebilecektir. Avrupa Birliği yükümlülüklerinin (yiyecek maddelennın vergısiz girmesi, miktann kısıtlanmaması gibi) en önemlilerini yerine getirdi. 11984, Avrupa Hrlgi ve Türkiye liçJnatftmy* olsun Türkiye kendi açısından, 1991 yılından beri hız kazanan geniş bir uyarlama programı başlattı. Hedefın ne denli önemli olduğunun bilincindedir. 'Gümrük büüği'nın gerçekleşmesi, uzun vadede şunlan gerektirmekte: Avrupa Topluluğu mallannın girişlerinin, gümrük tarife pozisyonlan ile ya da onlarsız (kotalarla), kısıtlanmasına gidilmemesi; ortak gümrük tarifelerinin uygulanması, gümrük mevzuatlannın yakinlaştınlması gibi... Tüm bu amaçlara ulaşabilmek için gerekli kökten değişimlerin kuşkusuz kolay gerçekleşemeyeceği kesin. Hele Türkiye'ye tanınan sürenin kısalığı da göz önünde tutulursa... Tanm, işletmeler, ortak ticari politika söz konusu... Bu işe dört elle sanlmanın ne denli önemli olduğu belli. Bir tek gümrük birliği ile bağlantılı olmanın gerektirdiği davranışlan, bir an önce benimsemek koşulu bulunuyor. 1994, Cumhuriyet gazetesinin kuruluşunun 70. yılıdır; aynı zamanda 'büyük pazar'ın gerçekleşmesinin de ilk yıldönümüdür. Bunda, Türkiye'nin ve Avrupa Birliği'nin ortak kaderlerine ilişkin olumlu bir uyancı işaret beliriyor. 1994'ün Avrupa Birliği ve Türkiye için ortak geleceklerinin yapılanmasında yeni bir atılım yılı olması dileğiyle. Yarın: Hindistan Yüksek Adalet Divanı Yargıcı Soli Jehangir Sorabjee Y A Y I N H A K K I C u m h l i r İ y e t ' E A Î T T Î R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z ÇA1IŞANLARIN SORULARI/SORUINLARI Y1LMAZŞİPAL "12.000 gün prim ödedim" SörU Arauk 1959 tarihi, sigortalılık başlangıcımdır. Bugüne kadar 12.000 gün prim ödedim. Doğum tarihim ise Nisan 1939. Halen bir kamu kuruluşunda sigortah çalışıyonun. 1994 > ılı içinde emekli olacağun. 15 Ocak 1988 -14 Ocak 1994 arasında 6 v ülık prim ödeme gün saydanm Ue prime esas ücretlerimi aşağıva çıkarıvorum. Yü Primgünü Primeesas ücretim 1988 360 3.635.406 TL 1989 360 7.628.778 TL 1990 360 14.125.047 TL 1991 360 30.985.460TL 1992 360 47.512.600TL 1993 360 66.308.000 TL TopLam 170.195.291. TL Bu tabloya göre 1994 yıhnda emekli göstergem ve maaşun ne olur, aylığnn son 6 ortalamasına göre mi hesaplanır? YANTT: 1) 22 Mart 1993 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 3869 sayüı yasa ile Sosyal Sigortalar Yasası'nın üst gösterge tab- losundan bağlanacak ayhklann hesaplanmasma ilişkin ek tnad- de 34 bir kez daha değiştirilmiştir. Ek madde 34'ün yeni şekline göre; •'Malullük, yaşlılık ve ölüm aylıklannın hesabına esas alınacak üst gösterge, sigortahnın işten aynldığı veya öldüğü tarihten ön- ceki malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödenmiş son on takvim yıhnın prim hesabına esas tutulan kazanç tutarlanna göre bulunacak ortalama yılhk kazanç esas alınarak tespit edilir. Şu kadar ki yukandaki fıkrada belirtilen 10 takvim yılı; a) 1994 yıhnda aylık bağlanması için tahsis talebinde bulunanlar ile ölen- lerin hak sahiplerine bağlanacak ayhklann hesabında altı takvim yılı' göz önüne almacaktır. Sosyal Sigortalar Yasası'nın bugün uygulanmakta olan ek madde 34'e göre 1994 yıhnda kamu sektörü çahşanlanndan yaş- lıhk aylığı için başvuruda bulunanlara aylıklan, 15 Ocak 1988 ile 14 Ocak 1994 arasında geçen 6 kamu takvim yılının prime esas kazanç ortalamasına göre hesaplanacaktır. Kamu sigortahlan için uygulanan takvim yıh 15 ocak ile bir sonraki yılın 14 ocak gününe kadar geçen 360 günlük süredir. Kamu çahşanlanndan 15 Ocak 1988 ile 14 Ocak 1994 arasın- daki 6 yılın prime esas kazanç toplamı 170 milyon 195 bin 291 lira, 6 yıl ortalaması 28 milyon 365 bin 882 lira olanlara üst gös- terge tablosunun 2. derecesinin 7. kademesinden ve 6.000 göster- geden ayhğı bağlanacaktır. 2. derece 7. kademeden 5.000 gün prim ödeyenlere bağlanan ayhğın oranı %51.3'tür. 12.000 gün prim ödeyenlere ise 5.000 günden fazla ödediği her 240 gün için bu oran %1'er artarak %80.3'egelecektir. 6.000 gösterge ile % 80.3 oran üzerinden bağlanacak emekli ayhğı (30 Haziran 1994'egöre) 1.100 katsayı ile 1 milyon 960 bin lira sosyal yardım zammı ile birlikte 7 milyon 259 bin 800 liradır. İLAN T.C. KARTAL 4. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1993'195 Davaa Hazine vekili Av. Gülgün Apak tarafından davalı ANB Ambalaj Malzemeleri ve San. Tic AŞ aleyhineraahkememızeaçılan alacak davasmda: Davalı ANB Ambalaj Malzemeleri Sanayii ve Tic AŞ'ye Sultaniye Mahallesı Yıldız, Posta No: 1, Daıre: 10 Gayrettepe adresınde dava dilekçesi tebliğ edıldığınden, savcılık kanalı ile de adresi tespit edıle- mediğjnden usulün 213 ve 377. maddeleri gereğince dava dılekçesinın ilanen teblığine karar verilmiştir. Duruşma günü olan 13.09.1994 günüsaat 10 OO'da mahkememiz- de haar bulunmanız veya yennıze sia temsilen bir vekil göndermedı- niz, aksi takdirde yargılamaya yokluğunuzda devam olunacağı dilek- çe yerine kaim ohtıak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 32046 Doç. Dr. SAMI SELÇUK'UN Konusunda Farklı Bir Araştırması LAİKLİK Şivil Toplum - Homo Democraticus Özgün biryapıt. Ederi: 50.000. TL UYGARLIK YAr'INLARI Ankara Caddcsı 49 Cağaloğlu/hlanbul Tcl: (212) 527 54 88-512 98 38 Faks:(212)512 98 38 ' ÇAGDAŞ YAYINLARI Y E N İ Ç\KT1 • : < Kazım Yenice IŞIYAN SÖZLER Geçmişi Anımsama Değerlendirmeler 90.000 Lira (KDV içinde) Çag Pazartama A.Ş. TüHcocagı Cad. 39/4JCagalo'ğlu-htanbul Tel:512 05 05 ANKARA/ANKA MÜŞERREF HEKİMOCLU Hocalık Başka Bir May.. Kitapçığı baştan sona okudum, geceye gülümsedim birden. Yıldızların parladığı anları yaşadım yeniden. Bir- iki saat önce Profesör Bahrl Sava'ya sunulan kitapçık bu. Üniversitede ve dışında, onun dostluk, arkadaşlık ve hocalığını yaşamış ve hâlâ yaşayan kişilerden bir grup 'nice yıllara' dileğiyle sunuyor. Kapağında güzel bir re- sim var. Aydınlığını yansıtıyor. Seksen yıllık bir selam veriyor dünyaya. Bir hoca için bu kitapçıktan değerli armağan olur mu? Nermin Abadan Unat'ın 'Bahri Ağabey' başlıklı yazısıy- la başlıyor, Sina Akşin, Rona Aybay, Cem Eroğul, Cem Hamamcı, Fazıl Sağlam, Yavuz Sabuncu, Mümtaz Soy- sal, Taner Tlmur ve Mete Tunçay'ın yazılarıyla Bahri Savcı'nın güzel çizgilerini sergiliyor, ayrıca anayasa kürsüsünde geçen yıllann birikimini, hoca-öğrenci ilişki- sinde oluşan güzellikleri yansıtıyor. Bahri Savcı Seksen Yaşında, kitabın adı. Birkaçı dışında tüm yazarları da hocanın yanında 26 Temmuz akşamı. ûren iskeleşinde bir AGORA'mız var. Mutfağı yosun kokar, Hasan Hüse- yin ve oğlu kelebekler gibi uçar masalar arasında. Dal- gaların şarkısıyla köpürür söyleşiler. Bahri Savcı'nın sağ yanında oturdum masada, uzun ytlların güzel bir odülü bana, yemek boyunca tüm konuşmaları yakından izledim, ne güzel sevgi sözcükleri duydum. Nermin Abadan Unat 'Bahri Ağabey' diyor. Kızı, damadı Bahri Baba, dede diyenler de var. Ama en çok hocam diyorlar. Bir kez daha yazdım sanırım, Sadun Aren'den söz eder- ken, bilim dalında tırmanışlar oluyor, asistanlar doçent, doçentler profesörlüğe yükseliyor, dallarında parlayan öğretim üyeleri olarak ders veriyorlar ama 'HOCA' ol- mak başka bir olay. Insan olmak gibi bir olay. Belli biri- kim istiyor; dünyaya, insanlara başka bir bakış, başka bir içtenlik, başka bir boyut; sevgiyle, saygıyla, umutla, hoşgörüyle, inançları doğrultusunda savaşarak oluşan bir yaşam biçimi. Cem Eroğul, Bahri Hoca'ya üginç öy- küler anlatıyor, masanın ortasından Rona Aybay sesle- niyor, Fazıl Sağlam da güzel bir çiçek atıyor belleğin- den. Kimi acı, kimi tatlı ama, çiçek türü anılar gerçekten, Bahri Savcı gülümseyerek izledi bu çiçek yağmurunu, ben de iliklerime kadar ıslandım o yağmurda.Tyimserli- ğı'm yeşerdi birden, her şeyin çoraklaştığı, ufkumuzun karardığı bir dönemde güzel bir buluşma bu. Gerçekde- ğerlerin varlığını hissediyor insan, yıldızlar yeniden par- lıyor, söndürenleri de parlatanları da daha iyi tanıyor! Bahri Savcı'nın dostluğu beni onurlandıran bir olay yaşamımda. Yaz gelince ören'deki dostlarla buluşmak sevinciyle çarpar kalbim. Bahri Savcı'nın ışığıyla aydın- lanmayı düşlerim; balkonda, otururken, yemek yerken, çay içerken onu kürsüde hissederim birden; ülkemizin gündemine, sorunlara yaklaşımı, yorumlarıyla ne güzel aydınlatır ufkumuzu. Çaktırmadan ne güzel dersler verir bize. ören'deki dostlar azalıyor giderek, ama 80. yılı kut- larken onlar da AGORA'daydı. Bahriye Soysal'ın yanın- da torunu Kerem oturuyor, içten sozlerle dedesinin, sevgili İlhami'nin varlığını sımgelıyordu. Bahriye Soy- sal'ın da ayrı bir konumu var bu sofrada. Bahri Hoca'nın doğum günlerini kutlama geleneğıni o oluşturdu Sunar Sitesi'nde. Bahri Hoca'nın doğumu kutlanmalı, diye ka- rar verdi ve bir sofra donattı. Sonra kutlama sevincini duyduk her 26 Temmuz akşamı. 80. yılda başka bir düze- ye vardı bu sevinç. Hocayla öğrencilerinin güzel buluş- masına tanık oldu ören kıyıları. önde deniz, yanda zey- tinlikler, daha ötede Ida. Bahri Savcı da Ida gibi bir dağ bence. Sıradağlara karşın yüceliğini koruyor, güvenilen çok tepeye kar yağarken seksen yaşına karşın baharını sürdürüyor. Başka çaresi yok, Sudiş Savcı yanında her zaman, solmayan bahar da güzel birlikteliğin ürünü kuş- kusuz. 26 Temmuz akşamı başka konularla uğraşıyordu, ören'e gelemedi ama, Mümtaz Soysal'ın da kulakları çınlamış olmalı. Masamızda çok söz edildi ondan. Bahri Savcı'nın söylediklerini de duysaydı keşke. Ne güzel sozlerle tammladı Mümtaz Soysal'ı, bilimsei düzeyini, kişiliğini ne güzel anlattı. Üzüntüsünü de saklamadı el- bet. Galiba ortak üzüntümüz bu. Devlet yaşamında hayli acemilik var, kişileri de kuruluşları da yıpratan çirkin davranışlara, hoyrat çizgilerle sergilenen politikalara gülsün mü, ağlasın mı şaşırıyor insan! Sina Akşin, kar- maşasız insan, diyetanımlıyor Bahri Savcı'yi- Karmaşa- sız insanla birlikte olmanın mutluluğunu belirtiyor. Beni çok etkiledi bu sözler. Karmaşalı kişileri düşündüm ister istemez. Çözüm bekleyen sorunları düğümlemek de o karmaşadan kaynaklanıyor galiba. Teşekkür edecek yerde sitem ediyor, onarım bekleyen bir olayı kırgınlığa, küskünlüğe dönüştürüyor, zarif bir davranış beklerken çirkinlıkler sergilenıyor. Yalnız özlerini değil çevrelerini de solduruyor kimi kişiler! Acı ama uyancı bir olay. Do- ğal baharı yaşamak gerekiyor, erken açan çiçekler ça- buk soluyor galiba. AGORA'daki masaya kocaman bir pasta geldi geç sa- atlerde. Ak bir yaşamı simgeler gibi beyaz bir pasta, üzerinde bir yazı: Seni seviyoruz! Hep seveceğiz. Dostluğunla mutlanacak, onurlanaca- ğız her zaman. Yoz ortama, karmaşaya karşın mutlulu- ğumuz Bahri Hocalar'ın varlığından kaynaklanıyor. onlar bizim insanlarımız, onlar varsa biz de varız. Onla- rın çoğalması için olmalı tüm çabamız. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Metallerde havanm ve suyun etkisiyle oluşan kimyasal değişiklik. 2/ Kimi göçebe Türk boyla- nnda birkaç aile>e ait çadırdan oluşan toplu- luk... Haysiyet. 3/ Elde taşınabilir küçük çanta... Gözleri görmeyen. 4/ Mafya örgütünün sus- kunluk yasası. 5/ Sahip... Yunan mitolojisinde kır tannsı... Bir nota. 6/ Bir yerde oturan... Kimi ku- maşlann yüzeyindeki ince tüy. 7/ Zekâ ve bunun sonucu olarak eği- tim, öğrenim bakımından gelişme- miş kimse. 8/ Ağzı geniş tek kulplu su kabı... Bilgisiz, kültürsüz kimse. 9/ Lezzet... Üzerinden geçtiği in- sanlara mutluluk ve zenginlik ge- ürdiğine inanılan mitolojik kuş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Koşmak, hızlı yürümek. 2/ Düz ve geniş arazi... Yüz. 3/ Dürülerek boru biçimi verihniş deri ya da kâ- ğıt tomar... Papua - Yeni Gine'nin para birimi. 4/ Dört yılda bir düzenlenen büyük spor organizasyonu. 5/ Osmanhlar döne- minde sipahilerin aldîğı en büyük tımar. 6/ "Hayır" anlamında kullanılan söz... Radon elementinin simgesi... Eski dilde yol. 7/ Dürüst, iyi ahlakh... Asaf Halet Çelebi'nin bir şiir kitabı. 8/ Bir şeyin bir dizi içindeki yeriru gösteren sayı... Kemiklerin yuvar- laİc ucu. 9/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Yurdumuzda da sah- nelenen ünlü müzikal. ÖLÜMKUŞUN KAN ADM) A Celal Başlangıç 70.000 TL. (KDV ııpnde) ÜmitYayınohk
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle