Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28TEMMUZ1994 PERŞEMBE
HABERLER
OKTAY
EKİNCİ
TAKSIM'de açılışı yapılan Zafer Anıtı, Ulusal Kurtuluş
Savaşı'nı ve Türkiyecoşkusunu' simgeleyerek
Taksim'in kent bütünü içindeki 'cumhuriyetçi kimliğini'
kazanmasında ilk dev adımın atılmasını sağladı. Bu kimliğe
öteden beri karşı çıkanlar ise kendi 'siyasi abidelerini' dikmek
için cami kampanyasını başlattılar...
Oımhııriyetin
zafer meydanı
TAKSİM MEYDANI
TAKSİM CAMİSİ PROJE ALANINDAKİ MUIKİYETLER
^ (406 no.'lu imof Adası'ndoki parcelarin koramu)
2 no.1u parse)
22 no/lu parsd
21-4-5 nolu paneJler
6 ve 7 no.'lu paneiler
Vakiflv6emiMüdü
klonbul Büyük Şehir
Zkaat Bankaa andan
MûlryeHazmesi
|]00m2)
(18ûm2)
(1624m2)
(795m2)
Topbm: (2699m2)
GİRİŞ
İstanbul'un Taksim Mey-
danı'na ve bumeydana bakan ta-
rihi 'Taksim Maksemi' bina-
larının hemen arkasmdaki bu-
günkü otopark alanına bir cami
yapıbnası isteği asltnddyûlar ön-
cesine davanıvor.
27 Mart 1994 yerel seçjmle-
rinde Refah Partisi'nin hem Bü-
yükşehir Belediyesi'nde, hem de
birçok üçeyle birlikte Beyoğlu
Belediyesi'nde de yönetime seçil-
miş olması, bu 'eski' özlemin ye-
niden ve bu kez daha bir 'kararlı
olarak' gündeme getirilmesine
yol açtı.
Beyoğlu Belediye Meclisi'nin
21 Haziran 1994 tarihindeki otu-
Turmmda aynı yere bir 'cami ve
çarşı' kompleksinin yapdmasma
yönelik karar alması&rdmdan
Büyükşehir Meclisi'nin de 22
Temntuz 1994 giinlü "olağanüs-
tii'' toplanttstnda bu teklifi uygun
görmesi projenin gerçekleş-
mesindeyeni bir adımın daha atı-
Imasına neden oldu.
Şimdi svrada, Büyükşehir Be-
lediye Meclisi'nin buprojeye ola-
nak sağlayacak "imarplanı deği-
şikliği'ni yaptp onaylaması, ar-
dından İstanbul INo lu Kültür ve
Tabiût Varltklarını Koruma Ku-
rulu'nun aym projeyi 'tarihsel
çevrenin korunması ilkeleri' çer-
çevesinde incelevip uygun görmesi ve bu arada cami
ile çarşıkompleksinin inşası düşünülen alandaki 'mül-
kiyet sorunlarınm' da yine bu projeye 'yasallık
kazarubrabilecek' yönde çözümlenmesi gibi önemli
aşamalar var.
Eğer tüm bu aşamalar yine 'yasalara uygun' ola-
rak geçtiirse ve en önemlisi Danıştay 'm 1983 yılında
aynıyere ve aynıprojeye ilişkin aldığı 'retkararı' ilgili
çevrelerce dıkkate almmazsa, yakvn bir gelecekteyû-
lardır gerçekleştirilmek istenen 'siyasi bir proje' ruh-
sata bağlanmış olacak.
Böylece Taksim Meydanı, özellikle Cumhuriyet
Anıtı'yla birlikte kazandığı İstanbul'un Cumhuriyet
dönemine ait 'laik kimliğini' yitirmeye başlayacak.
Üstelik salt bir cami ve bu camiyle birlikte Tak-
sim'de yaşanmaya başlanacak olan yine siyasal
amaçh 'dinci gösterilerle' değil, aynı projede
'ağırlıklı'biryer tutan 'çarşı' bölümleriyleşeriatçı ke-
simin 'rant beklentilerine' önemli bir destek de sağla-
narak...
Bu araştumanm ileriki böhimlerinde, cami ve çarşı
yapümak istenen yerle ilgili hukuksal bilgilere, bu
yönde almnuş eski imar kararlarma, ilk 'resmi' girı-
şimlere ve yukanda söz edüen Damştay kararlarma
ayrmtûı olarak yer verilecek. Ayrıca yine buprojeyi
yûlardan beri kimlerîn desteklediği, ilgili resmi ku-
rumlarm oiaya nasılyaklaştıklan ve bugüne dek ne-
den ve 'hangi önlemlerle'gerçekleşemediğıde araştır-
mamızm kapsamı içinde yer alıyor.
Başlarken şu kadarvu söyleyelim ki eğer ilgili tüm
kesimler, buprojede 'siyasi baskdara' göre değil, ön-
celikle 'hukukun üstünİüğüne' ve imar mevzuatmızla
eski eserleri koruma mevzuatımızdaki 'kamu ve kent
yararı' ükelerine uygun davranmaktan ödün vermez-
lerse, Taksim Meydanı 'Cumhuriyet tarihimizle öz-
deşkşen' kimliğini koruyabüir.
Ama böylesine 'hassas' ve her yönüyle tüm çağ-
daşlıktan ve laiklikten yana demokrat kesimlerin 'or-
lak duyarlüık' içerisindebuhtnmalarıgereken bir pro-
jede, umutlar yine 'dava açarak durdurma giri-
şimlerine bağlanırsa, sonuç kesinlikle bir Park Oteli
gibi olmayacaktır. Her gün yeni bir 'kaçak caminin'
lemelinin atdâığı ve her yeni inşa edüen 10 camiden
8 'inin 'kaçak veruhsatsız' olduğu bir dönemde, Danı-
ştay 'm 1983 'te aldığı karar yüksek yargıda yinelense
bik Taksim'de başlayacak bir cami inşaatını durdu-
racak 'siyasalotorite'şimdilikortaltktagörûhmüyor.
O nedenle bu araşttrmanm veyayvnlanmasınm bir
amacı da olanı bileni tüm ayrmtüarıyla değerlenaHre-
bümek ve 1977'dekiprojenin üzerindeki adıyla Tak-
sim Camii Şerifi Küüiyesi' hakkmda elde edilen bügi
ve belgeleri 'geç kalınmadan' ilgili kesimlerin yarar-
lanmalarma sunmak...
Evet. Taksim e cami girişimleriyüktr öncesine da-
yanıyor ve belki de dinci çevrelerin ilk akülarma gel-
diği larih, Cumhuriyet Anıtı'nm açüdığı 1928'e dek
uzanıyor. Çünkü Cumhuriyet Anıtı, hem Kurtuluş
Savaşı'yla elde edüen 'bağtmsızlık ülküsünün' hem
de yine Kurtuluş Savaşı yla İstanbul'daki ve üOcedeki
iktidarma son verilen dinsel yobazlığa karşı 'laik ve
çağdaş uygarlığı benimseyen' bir Türkiye'nin son-
suza dek yaşaması düeğini simgeliyor. Bunun tersi
özlemleri sürekli duyan ve besleyenler ise yine bunun
tersi bir 'simgeyi' Taksim 'e dikmek istiyorlar...
Taksim'de cumhuriyet kültürü
İstanbul'un cumhuriyet döneminde ger-
çekleştınlen kentsel düzenleme alanlan içerisinde
Taksim Meydanı'nın ayn bir önerru var.
Bualanınbir'meydan'olınasında.dahadoğrusu
meydan şeklini ve 'Cumhuriyet Meydanı' olma
işlevini kazanmasında, temel neden hiçkuşkusuz
Cumhuriyet AnrtL
Anıtın hem kendi görkemini ve anlamını 'kent
kimliğine'de kazandırmak, hem de yine Cumhu-
riyet Türkiyesi'nin 'ulusal kutiama gûnlerinin' bu
anıun çevresinde düzenlenmesinı sağlamak için,
Taksim büyûk bir meydan haline getirildi. Bu
yapıhrken de örnegin Taksim KjşlasT gibi baa
önemli binalar bile yıkılarak, meydarun aynı
anda büyük yeşil alan düzenlemeleriyle Iıalkla
sürekli kucakİaşan' bir çağdaş kent alanı olması
amaçlandı.
Cumhuriyet Anıü'nın Taksim'e kunılmasına
karar verildıği 1925 yılında, bu alan sadece belli
caddelerin birbirleriyle kesiştiği, biraz genişçe bir
kavşak ya da 'meydancık' şeklindeydi. İstiklal
Caddesi ile Sıraselvfler Caddesi'nin buluştuğu bu
meydancıktan, yine bugünkü PangaJfı ve Gü-
muşsuyu yönlerine doğru giden yollara da
çıkışlar varda.
1925"te, İstanbul Milletvekili Hakkı Şinasi Pa-
sa'nın başkanlığında oluşturulan bir komisyon.
Istanbul'da 'Kurtuluş Savaşı'nı ve cumhuriyetin
kuruiuşunu' güçlü bir anlatımla simgelevccek bir
anıtın Taksim'de yükselmesini uygun görmüş ve
dönemın dünyaca ünlü İtalyan
heykelcisi Canonica ile de anlaş-
ma yapılmışü.
Heykelüraşlığının yanı sıra
mûzisyen. ressam ve aynı anda
yazar da olan Canonica'nın bu
yapıtı için çevre düzenlemesi
projesini de mimar Guflio Mon-
geri gerçekleştirdi. Sanatçı-
lannın bu kimliğiyle 'Batı uy-
garhğmm Kurtuluş Sa>aşTna ve
cumhuriyete duyduğu saygının'
da bir ifadesı olarak hayranlık
uyandıran anıtın açılışı 9 Ağus-
tos 1928'de coşkuiu bir törenle
gerçekleştirildi. O günden son-
ra da hemen herkesin ortak dü-
şüncesi Taksün'i büyük bir
meydana dönüştûrmek' ve ge-
rektığinde 'binlerce kişinin anıtı
kucaklamasma' olanak sağ-
lamaktı. Bu yöndeki ilk çalı-
şmayı 19301u yıllarda İstan-
bul'da 'kentin planlanaıası' için
çaba gösteren Fransız şehirci ve
mimar Prost üstlendi.
Prost'un Taksim Meydanı
planlamasına büyük oranda
sadık kalınarak, cumhuriyet
döneminde 'stadyum' olarak
kullanılan eski Taksim Kışlası
1940 yıbnda kaldınbp yerine
Taksim gezisı düzenlendi.
1812'de II. Mahmut döne-
minde Halil Paşa tarafından
yapünlan bu kışlanın yıkılması,
istanbul'un tarihsel kimbği
açısından kuşkusuz 'bugünkü
bilinçie1
önemli bir kayıp oldu.
Ancak yine tjugünkü imar poli-
tikasıyia' kışlanın yerine büyük
rant tesisleri inşa etmek durur-
ken, tam tersine güzel bir 'yeşfl alanm' düzenlen-
miş olması da o yıllardaki 'kamu yararı' an-
layışının şimdikinden daha ilerde olduğunu gös-
teriyor. Taksim Meydaru'nı, ilerleyen yıllarda İs-
tanbul'un 'çağdaş kent kültürüne' hizmet eden bir
alan konumuna getıren ikinci büyük proje ise
kuşkusuz Atatürk Küiriir Merkezi'dır.
Yıllardır kısaca 'AKM' olarak kent halkma
yüksek düzeyde ve yoğun bir kültür ve sanat hiz-
meti sunan bu yapının ilk mimari tasanmıru
1946'da vah' ve belediye başkanı olan Dr. Lütfi
Kırdar'ın isteğiyle mimar Rükneddin Güney ger-
çekleştirmişti. Bu ilk proje. malı kaynakJar bulu-
namadığı için inşa edilemedi. 1957'de bu kez mi-
mar Hayati Tabanlıoğlu'nun tasanmıyla yapımı-
na karar verildi ve on yıü aşkın bir sürede büyük
çabalar harcanarak AKM'nin inşaatı 1968'de ta-
mamlanabildi. 1969'da ise açılışı yapıldı.
Tartaşmalı bir yangın
Taksim Meydanı'nın ülkemizdeki 'demokrasi
savaşmu' tarihi içerisindeki özel bir yeri ve önemi
olmasında, hiç kuşkusuz 1970'in ünlü 'AKM
yangmı'nın da payı vardır.
12 Mart 1971'deki 'muhtıra'yla birlikte Türki-
ye'de başlayan askeri baskı
döneminde, bu muhtıraya i»a-
hane' olarak göstenlen 'anarşik
olaylar' içinde AKM yangını
başta geliyordu.
27 Kasm 197O'te meydana ge-
len yangının sorumluluğunu
'sokru teröristkre' yükleyen dar-
beci yöneü'm, bu imajdan
yararlanarak yine solcu aydınlar
ve kurumlar üzerindeki tmlyoz
harekatma' toplumdan destek
sağlamayı amaçlamıştı.
Bu nedenle AKM yangını, de-
mokrasi tarihine 'Tirkiye'deki
Reichstag olayı' olarak geçu. Bi-
bndiği gibi Almanya'daki Nazi
yönetimi de Berlin Parlamento
Binası Reichstag'ın 1933'teyan-
masıru kendisine 'siyasi mâlze-
me' olarak kullanmış, Hitler'in
bu yangmdan sonra 'suçkı' ilan
ettiği tüm solcu, sosyal demok-
rat ve hatta liberal aydınlar
kıyıma uğramıştı. O nedenle
çoğu tanhçi de Reichstag
yangıaının bir 'provokasyon' ol-
duğu konusunda fıkir birliğine
varmıştı.
1970'teki AKM yangmının da
(özellikle 12 Mart dönemi ile
Hitler dönemi arasındaki 'aşm
benzerliklere' bakılarak) benzeri
bir provokasyon olduğu yıllarca
tartışıbnış otaıasma karşın daha
sonra bu savlar kanıtlana-
mamışür. Ama AKM, yine mimar Hayati Ta-
banboğlu'nun çabalanyla bu kez 7 yılhk bir süre-
de yenilendikten sonra 1977'de hizmete girmesiy-
le birb'kte Taksim MeydanTnı yeniden bir'kültür
ve demokrasi alanma' dönüştürmüş oldu...
Istanbul'da özelbkle 1980'li yıÜardan sonra
yükselen ve hemen tümünde 'yerseçinır olarak
kentin genel çıkarlan yerine 'spekülasyooun' gö-
zetildiği yönünde eleştiriler yükselen gökdeîen
otellerin 'öncüleri' de Taksim'de gerçekleştirildi.
Bunlardan Sheraton Oteli, 1940'lardan sora
'İnönü Gezisi' adıyla kentin en önemli yeşil alan-
lanndan bin haline getirilen Taksim Parkı'ndaki
Taksim Belediye Gazinosu'nun bulunduğu yerde
yükseldi. Parkın Cumhuriyet Caddesi'ne bakan
kesiminde ise yeni Belediye Gazinosu, Sanat Ga-
lerisi, PTT, dükkanlar ve cafelerden oluşan dü-
zenleme yapıldı.
Demokrasi meydanı
1929'da Cumhuriyet Anıtı'nın dikilmesi ve
1940'b yûlardan sonra da özellikle bu anıtta sim-
geleşen cumhunyet kimliğinin bir 'çağdaş kent
meydanı' düzenlernesiyle yaşatıtaıaya çalışıbnası,
Taksim Alanı'na İstanbul'un ayıu anda bir 'de-
mokrasi meydanı' olması nitetiğıni kazandırdı.
Ulusal bayramlann yanı sıra hemen tüm ulu-
sal kutiama günleri Taksim'de ve Cumhuriyet
Anıtı'nın önünde 'anıta celenkler konarak' kut-
lanmaya başlandı. Bunun yanı sıra yine hemen
tüm mitingler, siyasi partiterin açık hava top-
lantılan. secim İcampanyalanndaki mitingler,
sendikalann ve diğer demokratik kuruluşlann
toplantılan, siyasi iiderlerin çok önem verdıkleri
tıalka hitaplan'.. hep Taksim Meydanı'nda ger-
çekleştirildi. Böylece Taksim, salt İstanbul ölçe-
ğinde değil. tüm Türkiye ve hatta uluslararası
düzeyde dünyanın sayıb 'demokrasi meydanlan-
ndan'birisi oldu.
Gerid saldınlar
Taksim Meydanı'nın böylesine bir 'derookra-
tik kimliğe' kavuşmasına ve yine böylesine bir
'coşkuiu tarihe' sahip olmasına gölge düşüren
başbca iki olay, 1969'daki 'kanü pazar' ile 1977'-
deki 'kanh 1 Mayıs' mitingleridir.
Her ikisi de Taksim'de toplanan demokrasi
yanblanna 'şeriatçı ve gerici kesimlerin' saldırma-
lan sonucunda gerçekleşen bu olaylar, özelbkle
1977'den sonra bu meydanın 'demokratik goste-
rilere' sürekli kapatılmasına neden oldu. İstanbul
ValiIiğL, Taksim'de miting yapmak isteyen he-
men her demokratik kuruluşa Iıayır' yanıtını ve-
rerek, Taksim'in Cumhuriyet tarihindeki özgün
yerinin unutulmasına adeta yardım etti.
Eğer Taksim Meydanı na şimdi bir 'cami' inşa
edilirse ve bu cami salt masum bir Ibadet evi' ola-
rak değil, aynı anda şeriatın Taksim'deki 'toplan-
ma ve gösteri alanma' dönüşürse, belki de 1969 ve
1977 olaylannı yaratanlann 'amacları' da sağ-
lanmış olacak. Yıllardır süren Taksim'i 'demok-
ratik toplantıiara kapatnu' pobükası da böylece
'yarattıgı sonucla' tarihe geçecek...
Yarın: Meydanda kanlı tuzaklar
PERSEMBE
ORHAN BURSALI
Bip Yeşil Proje
İstanbul
F
u -ve diğer kentleri- sokak sokak yeşillendir-
mek/ağaçiandırmak için ne yapmak, nasıl bir yol izle-
mek gerekir?
Bu konuda yeni proje önerimiz var.
• * •
Yakın zamana kadar kenti yeşillendirrnek hep beledi-
yelerden beklendi. Kente hizmete soyunanlar ve iktidar
olanlar suyu sağlamalı; yolu ve kaldınmı onarmah; çöpü
toplamalı; havayı, denizi, golü, toprağı temiz tutacak ön-
lemler almalı; özetle kent içinde yaşamanın en temel ve
sağlıklı koşullarını yaratmalıydı.
Bunların tartışılacak bir yanı yok.
Belediyelerden bunları beklemek de en doğal hakkı-
mız.
Oy verip seçiyoruz, üstelik maaşlarını da ödüyoruz.
Ancak belediyelerin birçoğunun, bırakın bunları yeri-
ne getirmeyi, tersine bütün bu noktalarda bizzat kentin
tahribine katıldığını da biliyoruz.
Kentin, kent halkının ihtiyaçları ile belediyelerin icra-
atları birbirine bazen 180 derece ters düşebiliyor. Bu
durum, halkın duyarlılığını arttırmasını, kent yönetimine
bir biçimde katılımmı zorunlu kılıyor.
Yakın zamana kadar, kentlerde sağlıklı ve demokratik
bir hayatin gerçekleşmesine katkıda bulunmak amacıy-
la kurulan sivil örgütlenmelerin hemen hepsinin fiklr
yapısı, yetkililerden (belediye veya devtet) yasal görev-
lerini yerine getirmelerini istemek üzerine kuruluydu.
Düzenlenen eylemler de buna yönelikti: Pankartlar aç*-
lır ve talepler dile getirilirdi.
Bu tabii ki olacak.
Ancak şimdi örgütlerin bu fikir yapısında bir dönüşüm
yaşanıyor. örnegin ÇEKÜL gibi vakıflar, orman idare-
siyle işbirliği içinde, kent çevresindeki alanlarda orman
üretimi başlattılar. Yine Beyoğlu Platformu su tasarrufu
bilincini geliştirmek amacıyla akıtan musluklar için evle-
re conta dağıtımı eylemini gerçekleştirdiler.
Bu yeni yaklaşım, kent halkının temel sorunlarına
doğrudan kendisinin sahip çıkmasını, dahası bu sorurt-
ları yönetmesini gündeme getiriyor.
Şimdi kentleri ağaçlandırma ve yeşillendirme konu-
sunu da bu çerçeveye oturtabiliriz.
•••
öneri şu: istanbul'u sokak sokak yeşillendirmek. Bu-
nun için de sokak sakinleri, apartman yönetıcıleri ile iş-
birliği yapmak.
önce bi rkaç sokaktan oluşan bir örnek semtseçilir ve
yeşillendirme projesi yapılır.
Sokak halkının parasal desteği de projeyi sahiplen-
mesi, koruması ve sürdürmesi açısından önemli.
Böyle bir eylemin kentin yeşillendirilmesinin yanı sıra
çevre bilincinin gelişmesinde de can alıcı katkıda bulu-
nacağını söyleyebiliriz.
Sözen döneminde, İstanbul'un bulvarları, anacadde-
leri Hollanda ve hah/a'dan satın alman gelişmiş ağaç-
larla donatıldı. İlk kez bir anakent belediyesi, o güne ka-
dar hep yapılagelen "Şu kadar ağaç dikildi" türünden
sıradan ve uyduruk açıklamalara bir içerik kazandırdı.
Şimdi genç ağaçların gelişip büyümesini heyecanla izli-
yoruz.
Bu proje, çevre örgütlerinin işbirliği ve girişimiyle bul-
varlardan sokaklara taşırılmalı.
Sivil örgütlenmeler, sayısal artışlanna parale4, nrtelrK-
sel olarak da güçlenmek zorundadır ve bütün bu eylem-
ler, kent yönetimine tabandan katılmayı sağlayacaktır.
Resmi yönetimlerle işbirliğinın yanı sıra onların icra-
atlarını denetlemek, dengelemek, kentin ve kent halkı-
nın özçıkarları doğrultusunda etkin bir biçimde yönlert-
dirmek isteği, yarın yeni bir kent yönetim modeli yarata-
bilir.
Kim bilir?
ANAP, hükümet senaryolan için
son sözünü söyledi
Yıhııaz: Çiller
varsa, biz \ okıız
• ANAP lideri Mesut Yılmaz, Başbakan Çiller'in
içinde bulunacağı hiçbir hükümet formülünü
benimsemeyeceklerini belirterek, "Kim bana
böyle bir Başbakan'la işbirliği yapmamı önerirse,
onun iyi niyetinden şüphe ederim" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - ANAP Genel Baş-
kanı Mesut Yılmaz. içinde
Tansu Çiller'in bulunacağı
hiçbir hükümet formülüne
katılmayacaklannı ve destek
vermeyeceklerini açıkladı.
Yılmaz, "Başbakan varsa biz
yokuz" dedi.
Yılmaz, dün parlamentoda
düzenlediği basın toplantısın-
da, kabinenin SHP kanadı-
ndaki skandala dönüşen deği-
şikliğin ardından gündeme ge-
len hükümet senaryolan tartı-
şmalanna değinerek, Çiller'in
içinde bulunacağı bir formüle
destek vermeyeceklerini yine-
ledi. Çiller'in devlet olanak-
lannı sorumsuzca tükettiğini
ifade eden Yılmaz, "Kim bana
böyle bir Başbakanla işbirliği
yapmamı önerirse, o zaman
ben onun iyi niyetinden şüphe
ederim. FormûİJerünizin hiç-
biriode Tansu Çiller yoktur.
Çiller varsa biz yokuz. Türki-
ye'nuı yakın siyasi tarihinde,
kişisel siyasi besapları için ül-
keye bu kadar zarar veren baş-
ka bir Başbakan yoktur" diye
konuştu.
Başbakan'ın uyguladığı se-
çim ekonomisinin ülkeyi fela-
kete sürüklediğini, 5 nisan ka-
rarlannın başanlı olduğu al-
datmacasıyla da toplumu
avutmaya çahşüğmı bildiren
ANAP lideri, önlem alı-
nmadığı takdirde yaşanan bu-
nabmın sonbaharda ağır bir
ekonomik krize dönüşeceğini
savladı. Hükümetin sergilediği
manzara için "traji-komik" ni-
telemesinde bulunan Yılmaz,
ülkeyi yönetenlerin Hukuk ve
Siyasal Bilgiler Fakültelerinin
birinci sınıflannda okutulan
anayasa ve siyaset bilimine gi-
riş derslenni görmeleri gerekti-
ğini belirtti. Yılmaz, "BeBd de
Mümtaz Soysal'm hükümete
alınış gerekçesi de budur"
dedi.
Hükümeti. "yama ruOna-
yan, padamış bakma" benze-
ten Mesut Yılmaz, hükümet
üyelerinin koltuklannda kal-
ma uğruna vazgeçmeyecekleri
hiçbir ilkelerinın bulun-
madığını savundu. Yılmaz,
SHP'nin iç sorunlannın ûlke
sorunu haline geürilmesinin
kabul edilemeyeceğiru, bu ka-
fayla değil hükümet, kabile
bile yönetilemeyeceğini kay-
detti. Başbakan Çiller'in, kabı-
ne değişikliğinde yaşanan
skandal konusunda Curnhur-
başkanı'nı komploculukla
suçladığına dikkat çeken
Yılmaz, "Başbakan bosunr
komplocu aramasuı, kompio-
yu hükümet kendi kendine
kurmustur. BOgisizük ve bece-
riksizlikle ayaklan birbiriae
dolannuş, yere yuvarimBmca
da suçiu aramaya koyulınus-
tur" diye konuştu.
Yılmaz, Eskişehir Millet-
vekili Hüseyin Aksoy'un isti-
fasına ilişkin bir soruyu yanı-
tlarken de, Aksoy'un, Eskişe-
hir il'başkarunm değiştirilmesi-
ni istediğini, bu isteği gerçek-
leşmediği için partiden
aynldığını söyledi. Yılmaz, is-
tifa eden milletvekilinin, Çil-
ler'in Cumhurbaşkanı'ru suç-
ladığı gibi, kendisini parti için-
de komplo kurmakla suçla-
dığının ve DYP'ye geçebiie-
ceğinin anımsatılması üzerine
"Komplo işine yakın olan in-
sanlar ancak birbirferiyie UifU
kunuiar. Hayahroda hiç
komplo yapmadon, içinde oi-
madûn. Anlaşılan aralanoda
bu konuda bir bağiantı var"
görüşünü dile getirdi.