23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28TEMMUZ1994 PERŞEMBE HABERLER OKTAY EKİNCİ TAKSIM'de açılışı yapılan Zafer Anıtı, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı ve Türkiyecoşkusunu' simgeleyerek Taksim'in kent bütünü içindeki 'cumhuriyetçi kimliğini' kazanmasında ilk dev adımın atılmasını sağladı. Bu kimliğe öteden beri karşı çıkanlar ise kendi 'siyasi abidelerini' dikmek için cami kampanyasını başlattılar... Oımhııriyetin zafer meydanı TAKSİM MEYDANI TAKSİM CAMİSİ PROJE ALANINDAKİ MUIKİYETLER ^ (406 no.'lu imof Adası'ndoki parcelarin koramu) 2 no.1u parse) 22 no/lu parsd 21-4-5 nolu paneJler 6 ve 7 no.'lu paneiler Vakiflv6emiMüdü klonbul Büyük Şehir Zkaat Bankaa andan MûlryeHazmesi |]00m2) (18ûm2) (1624m2) (795m2) Topbm: (2699m2) GİRİŞ İstanbul'un Taksim Mey- danı'na ve bumeydana bakan ta- rihi 'Taksim Maksemi' bina- larının hemen arkasmdaki bu- günkü otopark alanına bir cami yapıbnası isteği asltnddyûlar ön- cesine davanıvor. 27 Mart 1994 yerel seçjmle- rinde Refah Partisi'nin hem Bü- yükşehir Belediyesi'nde, hem de birçok üçeyle birlikte Beyoğlu Belediyesi'nde de yönetime seçil- miş olması, bu 'eski' özlemin ye- niden ve bu kez daha bir 'kararlı olarak' gündeme getirilmesine yol açtı. Beyoğlu Belediye Meclisi'nin 21 Haziran 1994 tarihindeki otu- Turmmda aynı yere bir 'cami ve çarşı' kompleksinin yapdmasma yönelik karar alması&rdmdan Büyükşehir Meclisi'nin de 22 Temntuz 1994 giinlü "olağanüs- tii'' toplanttstnda bu teklifi uygun görmesi projenin gerçekleş- mesindeyeni bir adımın daha atı- Imasına neden oldu. Şimdi svrada, Büyükşehir Be- lediye Meclisi'nin buprojeye ola- nak sağlayacak "imarplanı deği- şikliği'ni yaptp onaylaması, ar- dından İstanbul INo lu Kültür ve Tabiût Varltklarını Koruma Ku- rulu'nun aym projeyi 'tarihsel çevrenin korunması ilkeleri' çer- çevesinde incelevip uygun görmesi ve bu arada cami ile çarşıkompleksinin inşası düşünülen alandaki 'mül- kiyet sorunlarınm' da yine bu projeye 'yasallık kazarubrabilecek' yönde çözümlenmesi gibi önemli aşamalar var. Eğer tüm bu aşamalar yine 'yasalara uygun' ola- rak geçtiirse ve en önemlisi Danıştay 'm 1983 yılında aynıyere ve aynıprojeye ilişkin aldığı 'retkararı' ilgili çevrelerce dıkkate almmazsa, yakvn bir gelecekteyû- lardır gerçekleştirilmek istenen 'siyasi bir proje' ruh- sata bağlanmış olacak. Böylece Taksim Meydanı, özellikle Cumhuriyet Anıtı'yla birlikte kazandığı İstanbul'un Cumhuriyet dönemine ait 'laik kimliğini' yitirmeye başlayacak. Üstelik salt bir cami ve bu camiyle birlikte Tak- sim'de yaşanmaya başlanacak olan yine siyasal amaçh 'dinci gösterilerle' değil, aynı projede 'ağırlıklı'biryer tutan 'çarşı' bölümleriyleşeriatçı ke- simin 'rant beklentilerine' önemli bir destek de sağla- narak... Bu araştumanm ileriki böhimlerinde, cami ve çarşı yapümak istenen yerle ilgili hukuksal bilgilere, bu yönde almnuş eski imar kararlarma, ilk 'resmi' girı- şimlere ve yukanda söz edüen Damştay kararlarma ayrmtûı olarak yer verilecek. Ayrıca yine buprojeyi yûlardan beri kimlerîn desteklediği, ilgili resmi ku- rumlarm oiaya nasılyaklaştıklan ve bugüne dek ne- den ve 'hangi önlemlerle'gerçekleşemediğıde araştır- mamızm kapsamı içinde yer alıyor. Başlarken şu kadarvu söyleyelim ki eğer ilgili tüm kesimler, buprojede 'siyasi baskdara' göre değil, ön- celikle 'hukukun üstünİüğüne' ve imar mevzuatmızla eski eserleri koruma mevzuatımızdaki 'kamu ve kent yararı' ükelerine uygun davranmaktan ödün vermez- lerse, Taksim Meydanı 'Cumhuriyet tarihimizle öz- deşkşen' kimliğini koruyabüir. Ama böylesine 'hassas' ve her yönüyle tüm çağ- daşlıktan ve laiklikten yana demokrat kesimlerin 'or- lak duyarlüık' içerisindebuhtnmalarıgereken bir pro- jede, umutlar yine 'dava açarak durdurma giri- şimlerine bağlanırsa, sonuç kesinlikle bir Park Oteli gibi olmayacaktır. Her gün yeni bir 'kaçak caminin' lemelinin atdâığı ve her yeni inşa edüen 10 camiden 8 'inin 'kaçak veruhsatsız' olduğu bir dönemde, Danı- ştay 'm 1983 'te aldığı karar yüksek yargıda yinelense bik Taksim'de başlayacak bir cami inşaatını durdu- racak 'siyasalotorite'şimdilikortaltktagörûhmüyor. O nedenle bu araşttrmanm veyayvnlanmasınm bir amacı da olanı bileni tüm ayrmtüarıyla değerlenaHre- bümek ve 1977'dekiprojenin üzerindeki adıyla Tak- sim Camii Şerifi Küüiyesi' hakkmda elde edilen bügi ve belgeleri 'geç kalınmadan' ilgili kesimlerin yarar- lanmalarma sunmak... Evet. Taksim e cami girişimleriyüktr öncesine da- yanıyor ve belki de dinci çevrelerin ilk akülarma gel- diği larih, Cumhuriyet Anıtı'nm açüdığı 1928'e dek uzanıyor. Çünkü Cumhuriyet Anıtı, hem Kurtuluş Savaşı'yla elde edüen 'bağtmsızlık ülküsünün' hem de yine Kurtuluş Savaşı yla İstanbul'daki ve üOcedeki iktidarma son verilen dinsel yobazlığa karşı 'laik ve çağdaş uygarlığı benimseyen' bir Türkiye'nin son- suza dek yaşaması düeğini simgeliyor. Bunun tersi özlemleri sürekli duyan ve besleyenler ise yine bunun tersi bir 'simgeyi' Taksim 'e dikmek istiyorlar... Taksim'de cumhuriyet kültürü İstanbul'un cumhuriyet döneminde ger- çekleştınlen kentsel düzenleme alanlan içerisinde Taksim Meydanı'nın ayn bir önerru var. Bualanınbir'meydan'olınasında.dahadoğrusu meydan şeklini ve 'Cumhuriyet Meydanı' olma işlevini kazanmasında, temel neden hiçkuşkusuz Cumhuriyet AnrtL Anıtın hem kendi görkemini ve anlamını 'kent kimliğine'de kazandırmak, hem de yine Cumhu- riyet Türkiyesi'nin 'ulusal kutiama gûnlerinin' bu anıun çevresinde düzenlenmesinı sağlamak için, Taksim büyûk bir meydan haline getirildi. Bu yapıhrken de örnegin Taksim KjşlasT gibi baa önemli binalar bile yıkılarak, meydarun aynı anda büyük yeşil alan düzenlemeleriyle Iıalkla sürekli kucakİaşan' bir çağdaş kent alanı olması amaçlandı. Cumhuriyet Anıü'nın Taksim'e kunılmasına karar verildıği 1925 yılında, bu alan sadece belli caddelerin birbirleriyle kesiştiği, biraz genişçe bir kavşak ya da 'meydancık' şeklindeydi. İstiklal Caddesi ile Sıraselvfler Caddesi'nin buluştuğu bu meydancıktan, yine bugünkü PangaJfı ve Gü- muşsuyu yönlerine doğru giden yollara da çıkışlar varda. 1925"te, İstanbul Milletvekili Hakkı Şinasi Pa- sa'nın başkanlığında oluşturulan bir komisyon. Istanbul'da 'Kurtuluş Savaşı'nı ve cumhuriyetin kuruiuşunu' güçlü bir anlatımla simgelevccek bir anıtın Taksim'de yükselmesini uygun görmüş ve dönemın dünyaca ünlü İtalyan heykelcisi Canonica ile de anlaş- ma yapılmışü. Heykelüraşlığının yanı sıra mûzisyen. ressam ve aynı anda yazar da olan Canonica'nın bu yapıtı için çevre düzenlemesi projesini de mimar Guflio Mon- geri gerçekleştirdi. Sanatçı- lannın bu kimliğiyle 'Batı uy- garhğmm Kurtuluş Sa>aşTna ve cumhuriyete duyduğu saygının' da bir ifadesı olarak hayranlık uyandıran anıtın açılışı 9 Ağus- tos 1928'de coşkuiu bir törenle gerçekleştirildi. O günden son- ra da hemen herkesin ortak dü- şüncesi Taksün'i büyük bir meydana dönüştûrmek' ve ge- rektığinde 'binlerce kişinin anıtı kucaklamasma' olanak sağ- lamaktı. Bu yöndeki ilk çalı- şmayı 19301u yıllarda İstan- bul'da 'kentin planlanaıası' için çaba gösteren Fransız şehirci ve mimar Prost üstlendi. Prost'un Taksim Meydanı planlamasına büyük oranda sadık kalınarak, cumhuriyet döneminde 'stadyum' olarak kullanılan eski Taksim Kışlası 1940 yıbnda kaldınbp yerine Taksim gezisı düzenlendi. 1812'de II. Mahmut döne- minde Halil Paşa tarafından yapünlan bu kışlanın yıkılması, istanbul'un tarihsel kimbği açısından kuşkusuz 'bugünkü bilinçie1 önemli bir kayıp oldu. Ancak yine tjugünkü imar poli- tikasıyia' kışlanın yerine büyük rant tesisleri inşa etmek durur- ken, tam tersine güzel bir 'yeşfl alanm' düzenlen- miş olması da o yıllardaki 'kamu yararı' an- layışının şimdikinden daha ilerde olduğunu gös- teriyor. Taksim Meydaru'nı, ilerleyen yıllarda İs- tanbul'un 'çağdaş kent kültürüne' hizmet eden bir alan konumuna getıren ikinci büyük proje ise kuşkusuz Atatürk Küiriir Merkezi'dır. Yıllardır kısaca 'AKM' olarak kent halkma yüksek düzeyde ve yoğun bir kültür ve sanat hiz- meti sunan bu yapının ilk mimari tasanmıru 1946'da vah' ve belediye başkanı olan Dr. Lütfi Kırdar'ın isteğiyle mimar Rükneddin Güney ger- çekleştirmişti. Bu ilk proje. malı kaynakJar bulu- namadığı için inşa edilemedi. 1957'de bu kez mi- mar Hayati Tabanlıoğlu'nun tasanmıyla yapımı- na karar verildi ve on yıü aşkın bir sürede büyük çabalar harcanarak AKM'nin inşaatı 1968'de ta- mamlanabildi. 1969'da ise açılışı yapıldı. Tartaşmalı bir yangın Taksim Meydanı'nın ülkemizdeki 'demokrasi savaşmu' tarihi içerisindeki özel bir yeri ve önemi olmasında, hiç kuşkusuz 1970'in ünlü 'AKM yangmı'nın da payı vardır. 12 Mart 1971'deki 'muhtıra'yla birlikte Türki- ye'de başlayan askeri baskı döneminde, bu muhtıraya i»a- hane' olarak göstenlen 'anarşik olaylar' içinde AKM yangını başta geliyordu. 27 Kasm 197O'te meydana ge- len yangının sorumluluğunu 'sokru teröristkre' yükleyen dar- beci yöneü'm, bu imajdan yararlanarak yine solcu aydınlar ve kurumlar üzerindeki tmlyoz harekatma' toplumdan destek sağlamayı amaçlamıştı. Bu nedenle AKM yangını, de- mokrasi tarihine 'Tirkiye'deki Reichstag olayı' olarak geçu. Bi- bndiği gibi Almanya'daki Nazi yönetimi de Berlin Parlamento Binası Reichstag'ın 1933'teyan- masıru kendisine 'siyasi mâlze- me' olarak kullanmış, Hitler'in bu yangmdan sonra 'suçkı' ilan ettiği tüm solcu, sosyal demok- rat ve hatta liberal aydınlar kıyıma uğramıştı. O nedenle çoğu tanhçi de Reichstag yangıaının bir 'provokasyon' ol- duğu konusunda fıkir birliğine varmıştı. 1970'teki AKM yangmının da (özellikle 12 Mart dönemi ile Hitler dönemi arasındaki 'aşm benzerliklere' bakılarak) benzeri bir provokasyon olduğu yıllarca tartışıbnış otaıasma karşın daha sonra bu savlar kanıtlana- mamışür. Ama AKM, yine mimar Hayati Ta- banboğlu'nun çabalanyla bu kez 7 yılhk bir süre- de yenilendikten sonra 1977'de hizmete girmesiy- le birb'kte Taksim MeydanTnı yeniden bir'kültür ve demokrasi alanma' dönüştürmüş oldu... Istanbul'da özelbkle 1980'li yıÜardan sonra yükselen ve hemen tümünde 'yerseçinır olarak kentin genel çıkarlan yerine 'spekülasyooun' gö- zetildiği yönünde eleştiriler yükselen gökdeîen otellerin 'öncüleri' de Taksim'de gerçekleştirildi. Bunlardan Sheraton Oteli, 1940'lardan sora 'İnönü Gezisi' adıyla kentin en önemli yeşil alan- lanndan bin haline getirilen Taksim Parkı'ndaki Taksim Belediye Gazinosu'nun bulunduğu yerde yükseldi. Parkın Cumhuriyet Caddesi'ne bakan kesiminde ise yeni Belediye Gazinosu, Sanat Ga- lerisi, PTT, dükkanlar ve cafelerden oluşan dü- zenleme yapıldı. Demokrasi meydanı 1929'da Cumhuriyet Anıtı'nın dikilmesi ve 1940'b yûlardan sonra da özellikle bu anıtta sim- geleşen cumhunyet kimliğinin bir 'çağdaş kent meydanı' düzenlernesiyle yaşatıtaıaya çalışıbnası, Taksim Alanı'na İstanbul'un ayıu anda bir 'de- mokrasi meydanı' olması nitetiğıni kazandırdı. Ulusal bayramlann yanı sıra hemen tüm ulu- sal kutiama günleri Taksim'de ve Cumhuriyet Anıtı'nın önünde 'anıta celenkler konarak' kut- lanmaya başlandı. Bunun yanı sıra yine hemen tüm mitingler, siyasi partiterin açık hava top- lantılan. secim İcampanyalanndaki mitingler, sendikalann ve diğer demokratik kuruluşlann toplantılan, siyasi iiderlerin çok önem verdıkleri tıalka hitaplan'.. hep Taksim Meydanı'nda ger- çekleştirildi. Böylece Taksim, salt İstanbul ölçe- ğinde değil. tüm Türkiye ve hatta uluslararası düzeyde dünyanın sayıb 'demokrasi meydanlan- ndan'birisi oldu. Gerid saldınlar Taksim Meydanı'nın böylesine bir 'derookra- tik kimliğe' kavuşmasına ve yine böylesine bir 'coşkuiu tarihe' sahip olmasına gölge düşüren başbca iki olay, 1969'daki 'kanü pazar' ile 1977'- deki 'kanh 1 Mayıs' mitingleridir. Her ikisi de Taksim'de toplanan demokrasi yanblanna 'şeriatçı ve gerici kesimlerin' saldırma- lan sonucunda gerçekleşen bu olaylar, özelbkle 1977'den sonra bu meydanın 'demokratik goste- rilere' sürekli kapatılmasına neden oldu. İstanbul ValiIiğL, Taksim'de miting yapmak isteyen he- men her demokratik kuruluşa Iıayır' yanıtını ve- rerek, Taksim'in Cumhuriyet tarihindeki özgün yerinin unutulmasına adeta yardım etti. Eğer Taksim Meydanı na şimdi bir 'cami' inşa edilirse ve bu cami salt masum bir Ibadet evi' ola- rak değil, aynı anda şeriatın Taksim'deki 'toplan- ma ve gösteri alanma' dönüşürse, belki de 1969 ve 1977 olaylannı yaratanlann 'amacları' da sağ- lanmış olacak. Yıllardır süren Taksim'i 'demok- ratik toplantıiara kapatnu' pobükası da böylece 'yarattıgı sonucla' tarihe geçecek... Yarın: Meydanda kanlı tuzaklar PERSEMBE ORHAN BURSALI Bip Yeşil Proje İstanbul F u -ve diğer kentleri- sokak sokak yeşillendir- mek/ağaçiandırmak için ne yapmak, nasıl bir yol izle- mek gerekir? Bu konuda yeni proje önerimiz var. • * • Yakın zamana kadar kenti yeşillendirrnek hep beledi- yelerden beklendi. Kente hizmete soyunanlar ve iktidar olanlar suyu sağlamalı; yolu ve kaldınmı onarmah; çöpü toplamalı; havayı, denizi, golü, toprağı temiz tutacak ön- lemler almalı; özetle kent içinde yaşamanın en temel ve sağlıklı koşullarını yaratmalıydı. Bunların tartışılacak bir yanı yok. Belediyelerden bunları beklemek de en doğal hakkı- mız. Oy verip seçiyoruz, üstelik maaşlarını da ödüyoruz. Ancak belediyelerin birçoğunun, bırakın bunları yeri- ne getirmeyi, tersine bütün bu noktalarda bizzat kentin tahribine katıldığını da biliyoruz. Kentin, kent halkının ihtiyaçları ile belediyelerin icra- atları birbirine bazen 180 derece ters düşebiliyor. Bu durum, halkın duyarlılığını arttırmasını, kent yönetimine bir biçimde katılımmı zorunlu kılıyor. Yakın zamana kadar, kentlerde sağlıklı ve demokratik bir hayatin gerçekleşmesine katkıda bulunmak amacıy- la kurulan sivil örgütlenmelerin hemen hepsinin fiklr yapısı, yetkililerden (belediye veya devtet) yasal görev- lerini yerine getirmelerini istemek üzerine kuruluydu. Düzenlenen eylemler de buna yönelikti: Pankartlar aç*- lır ve talepler dile getirilirdi. Bu tabii ki olacak. Ancak şimdi örgütlerin bu fikir yapısında bir dönüşüm yaşanıyor. örnegin ÇEKÜL gibi vakıflar, orman idare- siyle işbirliği içinde, kent çevresindeki alanlarda orman üretimi başlattılar. Yine Beyoğlu Platformu su tasarrufu bilincini geliştirmek amacıyla akıtan musluklar için evle- re conta dağıtımı eylemini gerçekleştirdiler. Bu yeni yaklaşım, kent halkının temel sorunlarına doğrudan kendisinin sahip çıkmasını, dahası bu sorurt- ları yönetmesini gündeme getiriyor. Şimdi kentleri ağaçlandırma ve yeşillendirme konu- sunu da bu çerçeveye oturtabiliriz. ••• öneri şu: istanbul'u sokak sokak yeşillendirmek. Bu- nun için de sokak sakinleri, apartman yönetıcıleri ile iş- birliği yapmak. önce bi rkaç sokaktan oluşan bir örnek semtseçilir ve yeşillendirme projesi yapılır. Sokak halkının parasal desteği de projeyi sahiplen- mesi, koruması ve sürdürmesi açısından önemli. Böyle bir eylemin kentin yeşillendirilmesinin yanı sıra çevre bilincinin gelişmesinde de can alıcı katkıda bulu- nacağını söyleyebiliriz. Sözen döneminde, İstanbul'un bulvarları, anacadde- leri Hollanda ve hah/a'dan satın alman gelişmiş ağaç- larla donatıldı. İlk kez bir anakent belediyesi, o güne ka- dar hep yapılagelen "Şu kadar ağaç dikildi" türünden sıradan ve uyduruk açıklamalara bir içerik kazandırdı. Şimdi genç ağaçların gelişip büyümesini heyecanla izli- yoruz. Bu proje, çevre örgütlerinin işbirliği ve girişimiyle bul- varlardan sokaklara taşırılmalı. Sivil örgütlenmeler, sayısal artışlanna parale4, nrtelrK- sel olarak da güçlenmek zorundadır ve bütün bu eylem- ler, kent yönetimine tabandan katılmayı sağlayacaktır. Resmi yönetimlerle işbirliğinın yanı sıra onların icra- atlarını denetlemek, dengelemek, kentin ve kent halkı- nın özçıkarları doğrultusunda etkin bir biçimde yönlert- dirmek isteği, yarın yeni bir kent yönetim modeli yarata- bilir. Kim bilir? ANAP, hükümet senaryolan için son sözünü söyledi Yıhııaz: Çiller varsa, biz \ okıız • ANAP lideri Mesut Yılmaz, Başbakan Çiller'in içinde bulunacağı hiçbir hükümet formülünü benimsemeyeceklerini belirterek, "Kim bana böyle bir Başbakan'la işbirliği yapmamı önerirse, onun iyi niyetinden şüphe ederim" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Baş- kanı Mesut Yılmaz. içinde Tansu Çiller'in bulunacağı hiçbir hükümet formülüne katılmayacaklannı ve destek vermeyeceklerini açıkladı. Yılmaz, "Başbakan varsa biz yokuz" dedi. Yılmaz, dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısın- da, kabinenin SHP kanadı- ndaki skandala dönüşen deği- şikliğin ardından gündeme ge- len hükümet senaryolan tartı- şmalanna değinerek, Çiller'in içinde bulunacağı bir formüle destek vermeyeceklerini yine- ledi. Çiller'in devlet olanak- lannı sorumsuzca tükettiğini ifade eden Yılmaz, "Kim bana böyle bir Başbakanla işbirliği yapmamı önerirse, o zaman ben onun iyi niyetinden şüphe ederim. FormûİJerünizin hiç- biriode Tansu Çiller yoktur. Çiller varsa biz yokuz. Türki- ye'nuı yakın siyasi tarihinde, kişisel siyasi besapları için ül- keye bu kadar zarar veren baş- ka bir Başbakan yoktur" diye konuştu. Başbakan'ın uyguladığı se- çim ekonomisinin ülkeyi fela- kete sürüklediğini, 5 nisan ka- rarlannın başanlı olduğu al- datmacasıyla da toplumu avutmaya çahşüğmı bildiren ANAP lideri, önlem alı- nmadığı takdirde yaşanan bu- nabmın sonbaharda ağır bir ekonomik krize dönüşeceğini savladı. Hükümetin sergilediği manzara için "traji-komik" ni- telemesinde bulunan Yılmaz, ülkeyi yönetenlerin Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinin birinci sınıflannda okutulan anayasa ve siyaset bilimine gi- riş derslenni görmeleri gerekti- ğini belirtti. Yılmaz, "BeBd de Mümtaz Soysal'm hükümete alınış gerekçesi de budur" dedi. Hükümeti. "yama ruOna- yan, padamış bakma" benze- ten Mesut Yılmaz, hükümet üyelerinin koltuklannda kal- ma uğruna vazgeçmeyecekleri hiçbir ilkelerinın bulun- madığını savundu. Yılmaz, SHP'nin iç sorunlannın ûlke sorunu haline geürilmesinin kabul edilemeyeceğiru, bu ka- fayla değil hükümet, kabile bile yönetilemeyeceğini kay- detti. Başbakan Çiller'in, kabı- ne değişikliğinde yaşanan skandal konusunda Curnhur- başkanı'nı komploculukla suçladığına dikkat çeken Yılmaz, "Başbakan bosunr komplocu aramasuı, kompio- yu hükümet kendi kendine kurmustur. BOgisizük ve bece- riksizlikle ayaklan birbiriae dolannuş, yere yuvarimBmca da suçiu aramaya koyulınus- tur" diye konuştu. Yılmaz, Eskişehir Millet- vekili Hüseyin Aksoy'un isti- fasına ilişkin bir soruyu yanı- tlarken de, Aksoy'un, Eskişe- hir il'başkarunm değiştirilmesi- ni istediğini, bu isteği gerçek- leşmediği için partiden aynldığını söyledi. Yılmaz, is- tifa eden milletvekilinin, Çil- ler'in Cumhurbaşkanı'ru suç- ladığı gibi, kendisini parti için- de komplo kurmakla suçla- dığının ve DYP'ye geçebiie- ceğinin anımsatılması üzerine "Komplo işine yakın olan in- sanlar ancak birbirferiyie UifU kunuiar. Hayahroda hiç komplo yapmadon, içinde oi- madûn. Anlaşılan aralanoda bu konuda bir bağiantı var" görüşünü dile getirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle