Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEMMUZ1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Uman oyuncu Jobst Langhans ile Mihail Aleksandroviç Çehov üzerine
Farkhbiroyunculukyöntemi
»EVGtSANLI
Birgit ile Jobst Langhans. her yıl yaz taüllerini
jeçirmek için Bodrum'un Güraüşlük Köyü"ne ge-
ırler. Geçen yaza kadar benim için çocuklanmın
Berlin"den tanıdıklan hoş. genç bir Alman çiftiydi-
ler. Ama Jobst'la Çehov üstüne konuşmaya baş-
ladıktan sonra dunım değişti. Bir çeşit yakınlık,
ayru klandan olma duygusu geüşmeye başladı
aramızda. Söz konusu olan yazar Anton Pavloviç
Çehov değil. onun yeğeni Mihail Aleksandroviç Çe-
hov. Jobst Almanya'da, Rusya'da yapılan Çehov
seminerlerinden söz edince önce birincisini kastedi-
yor sanmışUm. tkincisi, -en anndan binm çevreler-
de- pek tanınmıyordu.
Gümüşlük tepelerinde dolaşırken ya da koylan-
nda tekneyle yol alırken Jobst. önce kendî tiyatro
çahşmalannı, sonra Mihail Çehov'u tanıyah bu
çalışmalann nasıl yeni bir anlâm. yeni bir canlıhk
kazandıöm anlatu.
MihailÇehov ile açüanyeni ufuklar
Jobst Langhans. 1955'te Stuttgart'ta doğmuş.
tlk eğitimi mûzik. özellikle kilise müziği üstüne.
Daha sonra felsefe okumuş. Tiyatroya geçişi Ber-
lin'de aldığı özel oyunculuk derşleriyle başhyor.
Efee Bongers, Jurgen Von Alten ilk öğretmerueri.
Hannover'de bir tiyatro okulunu biürdikıen sonra
Stuttgart'ta. Tri-Bühne'de sahneye çıkıyor. Bu ara
Japon oyunculuk tekniğj ilgısini çekıyor.
Sonra Lee Strasberg yoluyla Stanâslavski yönte-
mıne eğılme. Bu yönıemın ıç gözlem (ıntrospect)
yoluvla ulaşuğı deritüikleri ınceleme... Rudolf Stei-
ner felsefesiyle tanışma. Rudolf Steiner'ın sesbilim
ve öriımi deneylerinin tiyatro bilgjsini zenginleştir-
mesi ve 1983'te Mihail Çehov'un, önünde yeni
ufuklar açması...
- Jobst, betıim gibi Antonla MihaiTi kanştıranla-
ra, ikintisi üstüne biraz bilgi verir misin?
Şaka mı edıyorsun'1
Sana Mıhaıl'ın ıkı kitabını,
yüzlerce sayfa ders ve ahşurma notunu yolladım.
Ölüm yerine yenioyunculuk yöntemi
- Tabü. Hepsini okumam, bitirmem bir hayli za-
man aidı. Ama şu anda öyle yoğun bir Mihail Çehov
küründen çıktım ki özetlemem zor. Sen uzun ydiar
boyunca özümsemişsindir adatnı.
Kısa bir özgeçmişiyle söze başlayalım: Mihail
Çehov 1891'de St. Petersburg'da doğdu. 1910'da
Maly Tiyatrosu'na gjrdi. Daha önce St. Peters-
burg'da tiyatro çabşmalan yaprruşu. 1912"de Sta-
nislavski onu Moskova Sanat Tiyatrosu'nun birin-
ci stüdyosuna çağırdı. Vakhtangov ve Vera Sotovi-
evle birçok önemli oyunda başroller oynadı.
Jobst Langhans, yazar AntonPavloviçÇehov'un
yeğeniMihailAleksandroviçÇehov'u keşfettikten
sonra oyunculuk çalışmalarmm nasılyenibir anlam
vecanlıhkkazandığını anlatıyor.
1917'de devnm sırasında Shakespeare'in Onikinci
Gecesi'nde, Malvolio rolünde birsinir krizi geçirdi.
1919'da Stanıslavski'nin oyunculuk yöntemi üstü-
ne eleştirel vaalar yayımladı. Onun natüralizmini
doganın üç aşağı beş yukan bir koypası olmak ve
sanatçıyı sınırlamakla eleşurdi. 1924'te Vakhtan-
gov'un ölümü üstüne birinci stüdvonun başına
geçti. Artık Stanislavski ekolünden iyice kopmuş-
tu. Kendini öldürmeyi düşündü bir ara, ama bu-
nun yerine yeni bir oyunculuk yöntemi gelişurme-
ye karar verdi.
- Bu dünyayı acele tarafından terk etmemesi çok
iyî olmuş şüphesiz. Ama ulkesirri acele tarafından
terk etmiş değil mi?
1925'te Moskova Sovyeü'ne seçümiş ve kendisi-
ne halk sanatçısı unvanı verilmişli. Ama 1927'de
Komûnist Partisi eleştirmenleri. düşüncelerine ağır
saldınlarda bulunmaya başladılar. Rusya'dan
aynlıp Avusturya'ya gitti. Max Reinhardt'ın "Ar-
tistter" oyununda rol aldı. Duygusal Alman kome-
dileri ve fılmlerinde başroller oynamaya başladı.
193O'da Steiner okullannı izledi. 1934-35'te Paris
ve Prag'da "Moskova SanatOyuncularf topluluk-
lanru kurdu. 1936'da İngilıere'de, Devon. Darting-
ton Hall'da Çehov Tiyatro Sıüdyosu'nu kurdu.
Stüdyo 1939'da Amerika'ya taşındı, Connecti-
cut'a
- Amerika'da birçok tanınmış oyuncu Çehov'dan
feyz almtş anlaşılan.
Stüdyonun güney ve doğuya yapüğı tumelerde
"Kral Lear" büyük başan kazanmış. Y«i Brynner
başrolü oynuyonnuş.
- Kral Lear en çok ûstünde durduğu oyunlardan
biri besbeUi. "Temsilin Kompozısvonu' adlı dersle-
rinin 39. ahştırması, Kral Lear'deİd kişilerin, iyitik-
kötülük, vefa-vefasızlık, benciUik, sevecenlik vere ve
göğe uzanış kavramLannt çok ince dengekrle getiş-
tirmekfini betimliyor.
Shakespeare ,ençok sevdiği yazariardan
Shakespeare, Mihail Çehov'un en çok sevdiği
yazarlann başmda geüyor. Ama Shakespeare
oyunlan için bile kanısı şu: "Yazar ve yapıö henüz
tiyatro değödir. Dramaturgi bağunsız bir sanat. Ti-
yatro, yöoetmen ileoyuncu, yazüı metni etterine aldı-
klan zamanbaşlar. Tiyatroyu tiyatroyapan, onların
yaratKi kişileridir. Aktör oyunu derinliğine araştı-
rmakla işe başlar. Şüphesiz bu kadan yeterti değil.
Kendi keodini de araştırmaİKİır. Oyundaki bütûn
sözier, bûtün dunımlar oyımcuya hiçbir şey söyle-
mez, kendini tümnnüo ardında buluncaya kadar.
Oyuncudan bekleneo, artistik ze>ki olan iyi bir okur
olmak değikiir. Aktörûn sorumluluğu, vazarın dilini
oyuncunun diline çevinnektir. Yazüı sözcük konuşu-
lan söze 'tercume' edilmeti."
- Aktörü, yazarın çevirmeni olarak yonımlaması
îlginç. Konuşma eğitimi kadar vûcut eğitimine de
önem veriyordu değil mi?
Kitaplanndan bırinde Marcus Aurelius'den bir
alınü var: "Bir oyuncunun bedeni ya en iyi dosru ya
da en kötü düşnıanı olabilir." Yönteminde salt fızik
alıştırmalar yok. Bütün beden hareketleri, psikolo-
jik ütreşimler eşliğinde, bıçimle içerik arasında bir
denge kurrhaya çalışüarak gerçekleşüriliyor.
Hollywood'da oyunculuk dersleri verdi
- Mihail Çehov'un bir de Hoilyvrood dönemi var
değUmi?
Birçok filmlerde karakter rolleri oynamış. Bu
arada oyunculuk dersleri vermiş. Öğreneileri arası-
nda Arrthony Quinn ile Marilyn Monroe da var.
ölünceye kadar sürüyor bu çahşmalar. 1953'te
"Oyuncuya" adlı kitabı Harper Yayınlan'ndan
çıkü. 1%2'de "Yönetmene ve Oyun Yazanna".
1985"te "Profesyonel Bir Aktör tçin Dersler" kitap-
lan yayımlandı.
- Sen, Beıiin Kreuzberg'deki tiyatro okulun ve ti-
yatronda Mihail Çehov >öntemlerinden yararlam-
yorsun hic şüphesiz.
Hem de büyük ölçüde. Son yıllarda Amerika,
Almanya ve Rusya'da Çehov üstüne seminerler
düzenlenmesı, Bearrice Straight gibi eski arkadaş-
lanrun başını çeküği Çehov araştırmalanrun hız
kazanması beni sevindiriyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrasmda Paris'te 'ironik karşıtlıklarla' dolu bir yaşam
i
Cantüna
'Özgürliikten
Sonra Paris
9
Kultür Servisi - Anthony Bee-
vor ve Artemis Cooper, "Paris
After the Liberation - özgürluk-
ten Sonra Paris" adlı kiıapta,
İkinci Dünya Savaşı sonrasımn
Paris'indeki yaşamı zengin ve
çok kaimanh bir biçimde sunu-
yoriar. Kıtap, savaş sonrası
Fransada yaşamı, diplomasi.
strateji. polıtika (Churchuirin,
Petain'in ve De Gaulle'ün bakış
açısından), uluslararası alanda
dönen dolaplar ve tunst istilası-
na kadar her yönüyle yansıü-
yor.
Resmi belgelerden, özel ar-
şivlerden, anılardan ve larihten
yararlanılarak oluşturulan,
gerçeklerle örülmüş kitapta, en
karmaşık olaylara bile berrak-
lık kazandınlmış.
Hala işgal altındaki kent
"özgürhlkten Sonra Paris",
ucuz apartmanlan, genelevleri,
fabrikalan, salonlan, stüdyola-
n ve fosiUeşmiş şatolanyla eski
Fransa'yı keşfediyor. İngiliere'-
nin o zamanki Fransa Büyükel-
çisi Duff Cooper'ın, kitabın ya-
zarlanndan Artemis Cooper'ın
büyükbabası olmasma karşm,
kıtapla gerçekler gızlenmıyor.
Duff Cooper'ın cazibesi, met-
resleri ve diplomaük nezakeü,
Fransa tarihinde çekilen sancı-
lara ironik bir karşıihk oluştu-
ruyor.
Kitapia, diplomatlann dedi-
kodulanna da yer veriüyor. Bu
dedikodular, İkinci Dünya Sa-
vaşı sonrası, Fransa'run yazgı-
sının pek de Fransızlann elinde
olmadığını gösteriyor. özel
toplantılarda ve çeşitli konfe-
ranslarda, Ruslar, tngilizler ve
Amerikahlar, savaş sonrası güç
elde etme çabasındadır. Pek
çok Parisü için, Abnan silahla-
nnın yerini Coca-Cola savaşla-
nnm aldığı kent, hala işgal al-
undadır.
Gündelik yaşama dönme
Fransa, iki ayn paranoya ile
sarsılmakıadır: Solcular Ame-
rika'dan, sağalar ise KızılOrdu
tanklanndan korkmaktadır.
De Gaulle, kasvetli bir havayla
yeniden güçlenen Almanya'-
dan söz etmektedir. De Gaulle
taraftarlanyla Komünistier ça-
tışmakta, iç savaştan korkul-
maktadır.
"özgûrlûkten Sonra Paris'-
te, Fransızlann binlerce Ya-
hudi'nin ölüme gönderitişinde-
ki rolü kabul edildiği gjbi, Viet-
nam ve Cezayir'de yaşanan tra-
jedilere de gönderme yapıbyor.
Kitapta, yok olduktan sonra
kendi küllerinden yeniden üre-
yen 'Anka kuşa' gibi, Paris'te
"gündelik yaşamın" özgürluk
sonrası normale dönmek için
direnişi vurgulanıyor. Ancak
bu, Dior giysileri içinde bir
'Anka kuşu'dur. Karabor-
sacılık, Dior marka giysiler, St.
Germain des Pres'ten alınan
entelektüel haz, bu bağlamda
bir paradoks oluşturuyor.
Buicuıa
ABDyolcusu
Kültür Servisi - Cumhurbaş-
kanlığı Senfoni Orkestrası"nın
Devlet Çoksesli Korosu ve Ço-
cuk Korosu ile 14 Haziran''da
Antalya Aspendos'da seslen-
dırdığı Carmina Burana yoru-
mu büyük ilgj uyandırdı. Or-
kestra, konserdeki başansırun
sonucu olarak ABD'ye davet
edildi.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Okestrası Müdürü H. Hüseyin
Akbulut, konseri izlemek için
ABD'den Türkiye'ye gelen
Mantovan Proction Associates
Inc.'den Tony D. Amato ve di-
ğer yetkihlerin Cumhurbaşkan-
lığı Senfoni Orkestrası'run 1996
yılı Eylül ayı orlalannda başla-
yacak ve 4 hafta sürecek ABD
lurnesine çıkması önerisiyle
Kültür Bakanlığı'na başvur-
duklannı belirtü.
Akbulut. Cumhurbaşkanhğı
Senfoni Orkestrası yetkilileriyle
de ilkelerde anlaşmaya vanlan
ABD turnesı için orkestra 20 ya
da 22 konser verecek. Colum-
bia-Artist Management'ın
"Community Concerts" dizisin-
de gerçekleşecek bu konserler.
New York, Washington ve
Boston'u içine alacak.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası Kasım 1994de Ja-
ponya'da gerçekleşıireceği 5
konser için hazırlıklannı sürdü-
rûyor. H. Hüseyin Akbulut.or-
kestranın bütün Avrupa'yı,
Rusya'yı, İran, Irak. Kıbns ve
son olarak Güney Kore'yi kap-
sayan konser turneleriyle ülke-
mizin çok sesli müzikte ulaştığı
düzeyi, ulusal müziğimızin ka-
zandığı evrensel boyutu üstün
bir başanyla sergileyerek ülke-
mizin tanıtımına önemli katkı
sağladığını kaydetti.
Çanakkale'nin tarihselmekankmnda dans ve müzjk
Kültür Servisi - Uluslararası Troya Festivali, 1-14
ağustos tarihlerinde Çanakkale'de gerçekleşecek
Bu yıl beşincisi düzenlenen festival, tüm ekonomik
olanaksızhklara karşın Körber Vakfı, Aşağı Sak-
sonya Hükümeti, Almanya Konsolosluğu (lstanbul),
MercedevBenz, M.A.N, Karstadt A.G, Çanakkak
Dardanel, Hoechst ve Hotel trfe'in katkılanyla ger-
çekleşiyor. Festivalin organizasyonu, iki farkh sa-
natçı grubunun ortak çalışmalanyla gerçekleşıyor.
Bunlardan biri, tstanbul'dan Çetin Ipekkaya'nın
önderliğinde Haluk Şevket Ataseven, Şehir Tîyat-
rolan'na bağlı TAL ve Yeşil Cıümler Dans Ti-
yatrosu öteki ise Alman müzisyen ve tiyatro
sanatçılanndan oluşan Musik im Kontext (Han-
nover) Sanat Vakfı.
Festivalin amacı, kültürlerarası- günümüzün
Batı kültürü ile Baü kültürünün başlangıa olarak
görülen topraklardaki bugün kültürü arasında- bir
ileüşım kurmak. Bunun için en geçerlı malzeme,
sanat ve özellikle de antik çağlardan günümüze in-
san malzernesinin öncelikle kullanıldığı sahne sa-
natlan yani müzik, tiyaıro vedans olarak düşünül-
mü§. Yine bu anlayış içinde bazı müzik gruplan ve
oda orkesıraları, değişik ülkelerden gelen sanatçı-
lann verdikleri kararla karma olarak oluştunil-
muş. Festival, bu yıl Dalyan Köyü yakınlanndaki
Alexandria Troas, As&os'taki Atena Sunağı, Boz-
caada Kalesi, Çanakkale Çimenlik Kalesi ve Antik
Truva'da gerçekleşecek. 1 ağustos akşamı saat 20.
00'de açılacak olan festivale Kültür Bakanı Fikri
Sağlar ve Alman Çevre Bakanı Prof. Klaus Töp-
fer'in katılması bekleniyor.
Troya Festivali kapsammda; piyanoda Stephan
Möller, kemanda Brigitte Gerünghaus-Rocholl ve
Ken Mine. viyolada Bethy Osteroth. viyolonselde
Helmut RochoU'dan oluşan "Ensemble Divers" Ça-
nakkale (1 ve 4 ağustos), Bozcaada 2 ağustos) ve
Alexandna Troya'da (3 ağustos) konserler vere-
4 . Yeşi
Üzümler
Dans
Tiyatrosu,
'Kassandra'
adlı gösterinin
prömtyerini
Troya
Festivali'nde
gerçekleştirecek.
(Fotoğraf:
DEVRİM
BARAN)
cek. Kemanda Derya KarakeUe ve Özlem Hazne-
daroğlu. viyolada Bediz Koçak. viyolonselde Ayşe-
gûl Duran'dan kurulu "Kamer Quartet"; Çanak-
kale (1 ağuslos), Assos (12 ağustos), Bozcaada (13
ağustos) ve Alexandria Troas (14 ağustosta kon-
serler verecek. "Kassandra" adlı gösterilerinin prö-
mıyerini Troya Festivali'nde yapacak olan Yeşil
Üzümler Dans Tiyatrosu, bu gösteriyi hazırlarken
tarihı mekanlan da göz önünde bulundurarak
farkh bir reji yapmışlar.
"Kassandra"; Çanakkale (2 ağustos), Assos (3
ağuslos), Bozcaada (4 ağustos) vc Alexandria Toas
(5 ağustos)da ızknebilir. Amerikan. Türk ve Al-
man müzisycnlerden kurulu olan Amerikan Türk-
Ahnan Oda Müziği Topiuluğu da Troya (6 ağus-
tos), Çanakkale (7 ağustos), Assos (8 ağustos),
Bozcaada (9 ağuslos), Alexandria Troas'ta (10
ağustos) konser verecekler. Ankara Konservatuvan
ve "Junges Philharmonisches Orchester Nieder-
sachsen" üyelcrınden oluşan Türk- Alman Festival
Orkcstrası, şef Thomas Dorsch yönctiminde Mo-
zart, Prokofıeff, Bartok ve Schumann'ın eserlenni
scslcndircccklcr. Viyolada Bethy Osteroth ve viyo-
lonselde Helmut Rocholl'un solisl olarak katılacağı
konserler Çanakkale (10,13 ağustos), Bozcaada (1
ağustos) ve Alexandria Troas'da (12 ağustos) ger-
çckleştirilecck. Tüm gösteriler saat 20.00'de başla-
yacak ve ücretsiz olarak izlenebilecek.
ODAKNOKTASI
AHMET CEMAL
Kafka'yı Yadsımamn
BedeH...
Başta Ellas CanetM otmak üzere, yüzyılımızın pek çok
büyük yazarı, Kalka'nın yapıtları arasında en çok Dönü-
şüm adlı anlatısından etkilendiklerini belirtiıier. Bu etki-
lenme, anlatım tekniği açısından olduğu kadar, hiç kuş-
kusuz konu açısından da söz konusudur. Çünkü Dönü-
şüm, gerçekte içinde yaşadığı toplumu artık insanı insan
kılan değerlerden hiçbiriyle ölçemeyen, bu değerlerin
hemen tümünün yitimine tanık olan birtoplumteki'nin,
bireyliğini koruyabilmek için son çıkış yolunu "Insandan
başka bir şeye dönüşmekte" aramasınm öyküsüdür.
Anlatının başkişisi Gregor Samsa, bu bağlamda iğrenç
bir böceğe dönüşmeyi seçer. Bunca itici bir görünüşü
seçme, bundan böyle insanları kendinden uzak tutma
girişimiyle eşanlamlıdır. öngörülen hedef, dışlanan,
salt görünüşte insan olan, gerçekte ise tüm insanca de-
ğerlerin yitirilmiş olması nedeniyle, artık yalnızca insan
kılığında var olmayı sürdüren bir canlı türünün hiç ol-
mazsa tiksinme nedeniyle kendi düzmece değerlerini
başka canlılara zorla benimsetmemesini sağlamaktır.
"Gustav Janouch'la Konuşmalar'm bir yerinde Kaf-
ka, yüzyılımızın yaşam biçimi içerisinde insanoğlunun
insanlığından çıkışını bir tür hayvan sürüsüne dönüşme
diye nitelendirirken şöyle der: "Hayvana geri dönülü-
yor. Böylesi, insanca yaşarmktan çok daha kolay. Her-
kes sürüye katıldığından ötürü güvenlik içerisinde, kent-
lerin yollanndan geçip işe, yemtikterin başına ve eğlen-
ceye gidiyor. Tıpkı büroda olduğu gibi sımrları iyice çi-
zilmiş bir yaşam. Böylesi bir yaşamda mucizeler değil,
yalnızSs kullanma talimatlan, doldurulacak başvuru
formlan ve kurallar var. Özgürlükten ve sorumluluktan
korkuluyor. O nedenle insanlar, kendi yaptıkları par-
maklıklann ardında boğulmayı yeğliyorlar." Kafka, sü-
rüye katılmanın, sanıldığmın tersine, güvenliğin temeli-
nt oluşturamayacağını Dava adlı romanında bütün açık-
lığıyla ortaya koyacaktır. Bilindiği gibi bu son romanın
başkişisi Josef K., sürüden biri olmanın tüm özelliklerini
taşımasına karşın "yargılanmakian", üstelik salt var ol-
duğu için yargılanmaktan kurtulamayacaktır.
Kafka'nın yukarıda adı geçen eserlerine Şato ve Ame-
rika adlı romanlarını da ekleyerek şu soruyu sorabiliriz:
Bütün bir yaratı bağlamında, bu yazarı insana değgin
olarak bunca umarsız çizimlere acaba hangi etkenler
götürmüştür?
Bu sorunun yanıtı için Kafka'nın 'karamsar' bir yazar
olduğunu söylemenin yeterli olamayacağı artık çoktan-
dır bilinmektedir. Kimi zaman tam olarak bilinmeyen ya
da bilinmesine karşın çabuk unutulan ise Kafka'nın ya-
ratısında dile gelen tüyler ürpertici uyarıdır. Franz Ka(-
ka, insanı insan kılan temel değerlerden hiçbir toplum-
sallaşma ve kitleleşme uğruna özveride bulunamaya-
cak ölçüde bilinçli bireyleri, insanlann birliKte insanca
yaşayabilmelerinin temel koşulu saymamanın yol aça-
bileceği sonuçları hemen bütünüyle önceden görebil-
miş ender yazarlardandı Bunu da zamanının ötesinde
ya da ileristnde değil, ama her bakımdan o zamanın,
kendi zamanının içinde yaşayabitdiği için başardı. Ellas
Canetb, dünya edebiyatının bir başka büyüğünün, Her-
mann Broch'un ellinci yaş günü için 1936 Kasımı'nda
Viyana'da verdiği söylevde, gerçekyazarlarınzamanla-
rının ötesinde oldukları savını şöyle yanıtlamıştır: "Oysa
bizim anladığımız yazar, çağının tiryakisidir... Her şe-
yiyle o çağın malıdır... Kopması olanaksız bir zincirle
bağhdır o çağa, düşünülebilecek en geniş anlamda çağı
tarafından tutuklanmıştır; gerçek yazarın bu anlamdaki
tutsaklığı, onun kendi çağından başka bir zamanda kök
salmasını olanaksız kılacak denli mutlak olmalıdır..."
Bu alıntıda sözü edilen çağının tiryakisi olma konumu,
çağını çok iyi tanıyabilmekten, onun tanıklığını eksiksiz
yapabilmekten başka bir şey değildir. Avusturya-Maca-
ristan imparatorluğu'nun sınırlart içerisindeki Prag'da
dünyaya gelen ve yaşayan Kafka da geleceğe ilişkin
olarak atılan bütün tohumlan saptayabilecek ölçüde ça-
ğının tiryakisiydi. Görünüşteki sınırları daracık bir me-
mur yaşamı içerisinde, bir sigorta şirketinin kasvetli or-
tamtnda ve buyurgan bir babanın egemenliğindeki aile
ocağında, ezilen ve ezilecek toplum teklerini yansıtan
sonrasız bir dünya kurabilmiş olması, eserlerinde in-
sanca yaşamı insanca olmaktan çıkaran tüm kurumlaş-
maların dökümünü vermesi, ancak sözü edilen tiryaki-
likle açıklanabilecek bir durumdur.
Franz Kafka, içinde bulunduğumuz 1994 yılında ölü-
münün yetmişinci yılı nedeniyle anılıyor. 1924 Haziranı"-
nda, Viyana yakınlanndaki Kierling Sanatoryumu'nda
son günlerini yaşarken birinin telefonla sağlık durumu-
nu sorması üzerine sanatoryumun başhekimi: "Bay
Kafka mı? Ha, şu... numarada yatan hasta mı"diye sor-
muştu. Günümüzde o hastanın adını artık bilmeyen yok.
Ama onun bıraktığı insanlık mirasına yeterince özenle
sahip çıkılamamasınm, dahası kimi zaman bu mirasın
yadsınmış, önemsenmemiş olmasının bedeli, şimdi in-
sanlığa insanlık kimliğlnin nasıl yeniden kazandınlabi-
leceği üzerinde -çoğu kez sonuçsuz kalan- kafa patlat-
malarla, uygar dünyanın ortalık yerindeki en korkunç
kıyımlar karşısında çaresiz kalmalarla ödeniyor.
•KültürServisi - Dünya smemalannda "Top Secret-Çok
Gizli" fılminden sonra tüm zamanlann en iyi komedi
filmlerinden biri sayılan ve gösterildiği sinemalarda 12 milyar
hra hasılatelde eden "Çıplak Silah-NakedGun" fılminin
dördüncüsüçekiüyor. 10 hazirandan bu yana Türkiye
sinemalannda da gösterilen ve yaklaşık 800bin Türk seyircisi
tarafından izlenen fılmin yönetmeni Davıd Zucker. "Çıplak
Silah"m dördüncüsünün de ilk üçü kadar ilgi görmesinin
beklendiğini söyledi. Zucker, fılmin ilk üç bölümünde
başrollerden birini üstlenen ve eski kansıyla onun aşığını
öldürmekten yargjlanan ünlü Amerikahfutbolcu O.J.
Simpson'ında masumiyetini bütün dünyanm gözleri önünde
kanıtlaması halinde dizide rol alabileceğini tfadeetti.
Bunu gözönünde bıtfunduran yapımcılar film için
"Simpson'lı" ve "Simpson'sız" iki ayn seçenekli scnaryolar
yazdırdılar. Filmin ünlü vönetmeni David Zucker. dördüncü
"ÇıplakSilah" filminin çalışmalan öncesinde, kredi desteği
aldıklan özel bankalann isteğj üzerine, dünyanın önde gelen
sağlık merkezlerine. ekibin en yaşlı oyuncusu olan Leslie
Nielsen'la ilgili aynntılı sağlık raporu haarlattıklannı sözlerine
ekledi.
TSE'den karikatûp yamşması
• KültürServisi - Türk Standartlan Enstitüsü (TSE). bu yıl
6'ncısını düzenlediği karikatüryanşmasının konusunu "'TSE '
veTükeüci" olarak belirledi. TSE'nin kuruluşunun 40"ınct
yıldönümüdolayısıyla düzenlenen yanşmada toplam 135
milyon lira ödül dağıtılacak. TSE'nin standardizasyon
faaliyetkrine tüketicilerin etkisinikonu alan yanşmanın seçici
kurulu. tbrahim Çıngay, Hüseyin Özdamar, Metin Peker,
Emre Becer ve Ali Fuat Süer'den oluşacak. Büyük odülü 20
milyon lira olan yanşmada aynca, ikiadet 15, üç adet 10, dört
adel 7.5 milyon liranın yanı sıra 5'er milyon liradan oluşan 5 de
mansiyon dağıtılacak. Tüm sanatçılara açık olarak
gerçekleştirilen yanşmaya karikatüristler, en çok 4eserle
katılabilecekler. Son katılma tarihi 23 Eylül 1994 olarak
belirlenen yanşma icin başvuru, TSE Halkla İlişkiler
Müdürlüğü'ne yapılacak.