Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURlYET 28TEMMUZ1994 PERŞEMBE
12 KÜLTÜR
48. AVIGNON FESTIVALI'NDEN NOTLAR.
- ^w i~. -tr
Deneyseltiyatronungjzemlilabirentieri
MEHMET BASUTÇU
AVIGNON -Tek sözcûkle tanımla-
mak gerekirse, tiyatro bir çığhktır. Za-
man zaman yumuşak ve şiirsel, bazen
de sert ve korkunç tınılar getiren bir
çığhk... Kimi zaman ise ardamsız bir
hıçkınk...
Fransvz yazar Herve Gmbert'in, 'Viç
Ejderham' (Vole mon Dragon) adh ti-
yatro denemesi, zaman zaman edep-
sizce bir şiirselliğe kayıverse de ilk tür-
den, alabildiğine sıcak ve duyarh bir
çığlıktı. Bu oyunu sahneye koyan Sta-
nislas Nordey, genç yaşma karşın ya-
man bir tiyatro yaratıcısı olduğunu ve
deneysel çalıştnalannın özgünlüğünü,
bir kez daha karuüıyordu...
Çağdaş tngiliz üyatrosunun, derin-
liğj olan özgün kaletnlerinden Edward
Bood'un "Savaş Oyunlan' (Pieces de
Guerre) adlı üçlemesi ise tam tersine,
ürkütücü ve tiksindınci dünya gerçek-
terinin, çiğ sahne ışıklan altında j^rla-
yan tiyatro aynasına çarpıcı bir bıçim-
de yansımasıydı... Sahnelerunesi gûç
olan bu anıtsal metnin ağırlığı altın-
dan başanyla kalkan Alain Françon'-
un imzaladığı mizansen sü&sûz, yahn
ve etkileyiciydi.
tlk veson tiyatro denemesi
Bugün, bir oyunu sahneye koymak
için yapılan çahşma. geniş mekanlann
kullanımı yanmda, gösteriyi zaman
içine oturtmak gıbı kaygılan da be-
raberinde getirmektedir. Zaman, artık
alabildığine esnek bir kavramdır, oyu-
nun süresini, metnin uzunluğu değjl,
geleneksel biçimleri yırtıp atan yönet-
menin yenibkçi arayışlan belirler. De-
vinim en az düzeye indirgenebilir. Gü-
rültü de bir sestir, müziktir; biçimden
biçime girebilir. Bir metnin edebi tadı,
sozcükler olmaksızın da verilebilirî
Aktör, ağzıru açmadan da hemen he-
men hiç hareket etmeden de sağlam ve
yoğun bir yorumla tiyatrosal şiiri ya-
şatabilir. Klasik anlamlanyla panto-
mim ve tiyatro, sonsuz bir bütünün,
sonsuz olanaklan içinden iki ömektir
yalmzca...
Üç yıl Önce, 36 yaşındayken AIDS
hastauğına yenik düşen Herve Gui-
bert'in, yetmiş iki sayfalık kısa metni-
ni, yedi saat (!) süren bir denemeye dö-
nüşturen 28 yaşındaki tiyatro yönet-
meni Stantslas Nordey, yazann atüğı
çığhğı parçalara bölerek farklı ışıklar
altında haykırmış... Nordey, Fransız
\ann kuUandığı 'Homme de Theatre'
(Tiyatro tnsanı ya da Tiyatro Adamı)
tanımına layık bir sanatçı.
Son yıllarda iki kez sahneye koydu-
ğu Pier Paolo PasoKni'nin 'Pytade' ve
'Catderon' adh oyunlanna getirdiğj
yeni yorumlarla dikkati çeken genç
yönetmen, heT yıl temmuz ayında,
taşı, toprağı ve havasıyla tiyatro olan
Avignon'un deneysel çahşmalara
tanıdığı olanaklan cömertçe kul-
lanmış. Öyle ya, Avignon dışmda ne
böyle büyük bir tnanastm tiyatro sah-
nesine dönüştürmek mümkündûr ne
de tiyatroseverieri yedi saat boyunca
koltuklanna çivilemek...
Herve Guiben'in ilk ve son tiyatro
denemesi olan ve aralannda yapısal
bir bağ bulunmayan 25 ktsa sahneden
oluşan 'Vole mon Dragon', aykınhk-
larla yüklü tuhaf bir tiyatro denemesi-
ne dönüşmüş. Kaldı ki, her gece yeni
bir biçime bürûnerek kabuk değjştir-
meyi sürdûren oyunu eğer deneysel ti-
yatrodan tad ahyorsanız, iki, hatta ûç
gece ûst üste, sıkılmadan izleyebilirsi-
niz... Bu kabuk değiştirme sonbahara
kadar sûrecek ve Paris'te, Bastille Ti-
yatrosu'nun küçük mekanında, bü-
yük kentin yorgun seyircileri önüne,
ûç saate indirgenmiş yepyeni bir bi-
çimde gelecek...
Özûrlü oyuncularla birlikte
tlk aykınbk, sağır ve dilsiz oyuncu-
larla özürsüz oyunculann 'Vote mon
Dragon'u birlikte vorurnlamalanndan
kaynaklaruyor. fkinci aykınlık çifl
başlr. Önce, provalar sırasmda yara-
tılan değişik üyatrosal deneylerin
önemli bir bölümünü çöp sepetine
atma hakkını kendisine tarumayan
yönetmenin, seyircisine, oyunu deği-
şik biçimlerde yineleyen yedi saatSk
bir 'gösteri' sunmasında yaöyor. Son-
ra da üç bölümde toplananve ilk bakı-
şta bir kopukluk duygusu yaratan, an-
cak her biri kendi içinde estetik bir bü-
tünlük taşvyan sahneler dlzisi olarak
getişen gösterinin getirdiği değişik
renk ve seslerle, Rhone Nehri'nin öte
yakasındaki Villeneuve Lez Avignon
kasabasının uçsuz bucaksız ma-
nastınndaki kiliseyi olağanüstü bir ti-
yatro pazanna dönüştürmesinde yaü-
yor...
Zaman pusulasını yitiren izleyici, ya
başdöndürücü kokular içindeki bir
Doğu mabedindeya dayeri belirsizbir
yeralu sarayında bulunduğu sarusına
kapılabiliyor...
Evet, beş sağır ve dilsiz oyuncu
yarunda, bedensel hiçbir özürleri bu-
lunmayan beş oyuncunun sahnedeki
birlikteli|i, bu deneysel oyuna ahşı-
lmadık bir tat getirmiş. tşiten ve konu-
şan oyuncular, sağır ve dilsiz meslek-
ta^lanyla anlaşabümek için onlarla
birlikte yaşamış ve işaretler düiru öğ-
renmişler. GeTcek iletişimin sözcûkle-
re gerekanim duymadan da sağla-
nabilecefini yaşayarak gönnüşler ye
bu olağanüstü deneyimlerini, Avig-
non'da, seyircüerine aktarmayı ba-
şanyorlar... Yaşamının son on yıh bo-
yunca, Paris'te bulunan 'Intemational
Visual TheatreHn (TVT) sağjr ve dilsiz
oyuncularla gerçekleştirdiği tiyatro
çakşmalaruu izleyen ve destekleyen
Herve Guibert, 'Vole roon Dragon'u,
1987 yüında, IVTnin yöneticisine ar-
mağan etmiş. Her ikisini de ahp götü-
ren ölüm, bu projenin daha önce ger-
çekleşmesmi engellemış. Bu nedenle,
Stanislas Nordey'in IVT Ue işbirliğine
gjtmesi bir vasiyetin yerine getirilmesi
anlamını da taşıyor.
Ve bu sağır/dilsiz oyuncular arası-
nda LeventBeşkardeş'i bulmak, ayrıca
sevindiriyor beni... Fransız basınında
övgüyle karşüanan Levent Beşkardeş
44 yaşmda bir sanatçı. 1982'den bu
yana Fransa'da yaşıyor. 'International
VisualTheatre'in etkinlikleri kapsamı-
nda. oyuncu ve yönetmen olarak ge-
tirdiği özgun ses, gençliğjnde sinema
yapmak ısteyen Levent Beşkardeş'in
sanat çizgisine yükselen bir ivme ka-
zandırrruş.
Geçen mevsim, sağır ve dilsiz ço-
cuklann Naziler tarafmdan kamplara
toplanmasıyla ilgili bir oyunu başany-
la sahneye koyan Beşkardeş'in 'Vole
yıllan arasında Le Monde gazetesinde
çahşan Herve Guibert, sevgiye, cinsel-
liğe susamış bir >azar. Ince bir gözlem-
ci, olaylan izlerken yer yer alaycı, seve-
cen, duyarh ya da aamasız olabiliyor.
Zaman zaman açık saçık unsurlann.
dehset verici imgelerin kışkırtıa cekki-
üğine karşı koyamıyor; insan sevgiyle
ya da cinsel ıstekle yanıp tutuşurken
sevgiyle nefreti bir türlü ayıramayan
sırurlann tehlikeh vıçunımlannda do-
laşıyor...
Mutluluğun peşinde koşarken bir
dizi düş kınkhgı yaşayan bu eşcinsel
yazann farklıhğı, dilınin yahn şiirselli-
sevdiği gencin kesik parmaklannı he-
men ağzma atıp iki lokmada yutuve-
rir... Bir ikinci örnekte, on yaşındaki
kınnı kiralayan baba, müşterisiyle,
herhangj bir mal satar gibi, tutkusuz
ve heyecansız bir dille pazarhk eder...
Stanislas Nordey, alabildiğine kar-
maşık olan bu labirent içinde dolaşı-
rken, bütün yollara girip çıkmasıru se-
ven merakh bir tiyatro adamı kişiliğiy-
le, oyunu didik didik ediyor. Her köşe-
de durup düşüncelere, düşlere dalıve-
riyor. Seyircisine insanhğın bahçesin-
deki çıkinaz yollann hepsini tarutu-
ktan sonra, onlan bir anda özgür bı-
provalar sırasında duyumsadıklannı,
yaşadığı sevinçleri, kederleri, aklını
kurcalayan sorulan ve çekindiğı nok-
talan, işaretler diliyle kırk beş dakika
boyunca anlatıyor... Kulaklanmıza
yansıyan anında çeviri, büyük bir tat
içermekte. öylesine yumuşak. derin,
şiirsel, güzel bir Fransızca ki bu, ancak
ana dihnden baba diline yapılacak bir
çeviride bulunabilır bu tat diye düşü-
nüyorum... Oyunun sonunda, Levent
Beşkardeş'le konuşmamıza da
yardımcı olan genç çevirmen kadına,
"Nasıl oğrendiniz işaretler dilirü" diye
sormaktan alamıyorum kendimi.
• Gençyönetmen
Stanislas
Nordey,'Vole mon
Dragon'ubir 'puzzle'
gibi tasarlamış veher
biri yüzlerce
sahneden -tablo
parçalanndan
oluşan üç bölüme
ayırmıs.
İlkbölüm, bir tür
günlük biçiminde,
hazırhk
çalışmalannın
hafızası niteliğinde
olan, anılar
bölümündeönce
Levent Beşkardeş
geliyor karşımıza.
mon Dragon'daki yorumu, tiyatro
yaşammın ulaştıgı doruk noku sayıla-
bihr. Avignon'da geniş yankılar
uyandıran bu oyuna getirdiği farkh
ses, Levent Beşkardeş'e kuşkusuz yep-
yeni kapüar açacak nitelikte... Bazen
yazıyla, bazen de işaretler dili
aracılığıyla. bir çevirmenin yardımıyla
konuşuyoruz. Gözleri ışıl ışıl, 'Vole
mon Dragon'un yoruculuğuna karşın
mutlu, anlauyor. "Hayatunda ilk kez
bu kadar uzun bir oyunda rol alı-
yorum... ÖzeUikk ilk bölümde, tek
basuna. Herve Guiberti tanıdtğun
gümi, duyumsadıklarınu. Hene'nin bü-
yûk aşığuu, Stanislas Nordey ile
yapbğınuz pro\a çaltşmalannı. kendi
yaşamını hatıriayarak arâatıyonım...
Aslında, ber gece tıpatıp aynışeyleri an-
latmıyorum seyirciye; istedigim degi-
şiklikleri yapabüiyorum... Stanislas
Nordey ve gnıbuyla çabşmaktan çok
memnunum. Birbirimiri çok iyi anlı-
yonız,
Bu deneyim tiyarro yaşamım içinçok
öoemli oWu. Diİerdim ki Türkiye'deki
yönetmen ve sanatçdar da bizim çalı-
şmalanmızı görebilsinkr, Fransız tiy at-
rolannda oynayan sağır oyuneulardan.
yönetmenkrden ömekler alsuüar >e
sağır dilsiz Türk sanatçdannı da düşün-
sünler... İnşallah!"
Patrice Chereau ile birlikte 'Yaralı
Adam' (L'Homme Blesse-1983) adh
fılmin senaryosunu yazan, 1977-1985
ğjne yansırruş; 'Vol mon Dragon'un
tuhaT öykülerinde somutlaşmış. İşte
bir örnek: Ehnin iki parmağı birden
kesilen ve belki yeniden yerlerine diki-
lebilir duşüncesıyle, kopan parmak
uçlanru sanp sarmalayarak serin bir
yere ormanın göbegnde loprağa go-
men genç, daha sonra, kendisine aşık
olan diğer adamla birlikte arayıp bu-
lur parmaklannı gömdüğü yeri; top-
raktan birlikte çıkanrlar... Ve adam.
rakıveriyor...
Hep birlikte, yepyeni bir tiyatro ma-
cerası yaşıyoruz. Uzun, sonsuz bir yol-
culuğa çıkıyoruz. Bazı seyircilerin
gözleri zaman zaman >orgunluktan
ağırlaşıveriyor... Bir süre sonra yeni-
den ilgi ve coşkuyla kaulıyorlar kerva-
na... Ancak, izleyicisinden büyük bir
katıhm bekleyen bu gösterinin hiçbir
anını kaçırmamak gerekiyor.
Bu oyunu nasıl hazırladıklannı.
Genç yönetmen Stanislas Nordey'in sahneye koyduğu, Her>e Guibert'in
'\Jç Ejderham' adlı yedisaatsüren deneysel tiyatro Örneğinde, sağırve dil-
siz Türk oyuncu Levent Beşkardeş başardı bir >orum sunuyor.
"Anne ve babam sağır ve dibizdiler"
yarutını veriyor. Sözcükler boğaama
tıkanıveriyor...
Annem,babam sağır ve dilsizdir
Uzun provalar sırasmda yeniden
yaalan, yaratılan 'Vok mon D«gon'
gelişip serpilmiş, beklenmedık bir bi-
çim alıvermış. "Araştırmalanm,
hazırlık ve sunuş e>Telerini giderek
birbirine yakmlaştırma yönünde geli-
şiyor, Bu nedenle izleyicileri provalar
zamamna doğru götürmeyi diliyoruz.
Öyle bir zamandır ki o, yanlış bir adım
> a da çıkrnaz bir yot bile oyunun ortaya
çıkmasma yardımcı olur; var^ılamaz,
izlemekle yetiniriz. Farklı bir za-
mandır, çiinkü esnek bir zamandır.
Eğer bir şeyler kıpvdantnaya, yaşa-
maya başlamışsa, pro>a salonunu terk
edemeyiz. Bazen üç saat, bazen de on
iki saat sürebilir bu. (..) Bugün, geçici
olarak sonbiçimini alnnş bir gösteriyle,
bir tiyatro oyunuyla önünüzdeyiz. Ti-
yatroda gülünür, ağlanır. duvgulanıhr,
tutkuyla yanılır, sinirlenilir. oyunun so-
nuna dek kalınır ya da çıkıp gidilir...
Provalar svrasında bu anı düşündük
hep; işte o an geldi;önünüzdeyiz''' dıyen
Stanislas Nordey. provalarda de-
nenen, sancılar içinde yaratılan bö-
lümlerin birçoğundan vazgeçeme-
miş... Sonuç olarak kimi geroskten
güçlü sahneler. çarpıa ve isyan ettirici
imgeler. yer yer soluğunu yitiren, ya-
şarrunı tiyatroya adamamış olanlar
için ağır bir uzunluğa dönüşen bölüm-
lerle birlikte, peş peşe önümüze geh-
yor... Yaklaşık üç saat süren ilk bö-
lümde, ayak seslerinden el çırpmalan-
na dek her türlü gürültüyü dalga dalga
yükselten, biçimden biçime sokarak
yankılandıran ve sonuç olarak akıl al-
mazbir müzığe dönüştüren duyarlı ses
düzeni bile, başlı başma ilginç ve başa-
nlı bir deneme olarak kulak okşuyor...
Teker teker oyunculara ve onlann
yorumlayacaklan karakterlerin
tanıtımma aynlan ikinci bölümden
sonra sıra, metnin baştan sona dek,
sahnedeki tek kadın oyuncu tarafın-
dan duyarh, yumuşak ama o oranda
da yavaş ve tonu değişmeyen bir sesle
okunmasına geliyor. Rolleri 'okurtan'
oyuncular, bu yazar-oyuncu arkadaş-
lannı iki adım geriden yavaşyavaş izli-
yorlar... Böylece, 'Puzzfc' tamam-
lanrruş oluyor. İlk iki bölümde çarpıcı
tablolar biçirründe önümüze gelen bö-
lük pörçük rnetin parçalan, yerh yeri-
ne oturuveriyor. Büyük bir labirent
olan insanhğın bahçesini kuşbakışı gö-
rebiliyoruz artık. İçinde bocaladığımız
çıkmazlan, daha belirgjn bir biçimde
kavrayabiliyoruz...
• Fransızyazar
Herve
Guibert'in/Uç
Ejderham' (Vole mon
Dragon) adlıtiyatro
denemesi, zaman zaman
edepsizcebirşiirselliğe
kayıverse de ilk türden,
alabildiğine sıcakve
duyarlı bir çığlıktı.
'Vole mon Dragon' türü bir
çılğınhğın. ilginç ve zengın bir tiyatro
deneyinin gerçekleştirilebilmesi için,
Avignon Festivali gibi güçlü bır kuru-
mun ve devlet yardımlannın çok
önemli olduğunun altını çizmeliyim.
Eğer sübvansiyonlar olmasaydı, Kül-
tür Bakanhğı'nm, bölgesel ve yerel
ıdarelerin ya da belediyenin yardı-
mlan olmasaydı. tiyatro sanaü kuşku-
suz gelişemezdi; Avignon da Avignon
olmaktançıkardı...
Bu öncü deneysel tiyatro ömeği, üç/
dört saate indirilecek yenı biçimiyle,
hatta Avtgnon'da izlediğim uzun ha-
liyle, İstanbul Fesıivah'ne davet edile-
bilse ne iyi olurdu diye düşünüyo-
rum... Metin kısa, gerekirse bir saat
içinde okunabilir. Oyunun üçte ıkısi
görsel ve ışitsel öğelerden oluşuyor.
Sağır ve dilsiz oyunculann yorumlan
ise başlı başına bır dil sayvlan, kendine
özgü bir kültürün iletişim aracı olan
işaretler dih'ni bilmeyen izleyicilere,
kulakhklar aracılığıyla, A\ignon'da
olduğu gibi anında tercüme edilebiür.
Mekan olarak eski bir kilise, açık hava
tiyatrosu ya da kale içi, hatta Topkapı
Sarayı'nın avlusu düşünülebilir... Ne-
den olmasın? Ancak bir sorun var:
Heykellerde bile çıplaklığa dayana-
mayanlardan. sahnede sağlam bir es-
tetiğin ve şiirselliğin sınırlan dışına taş-
mayan çıplakhk için fetva çıkarmak
gerekecektir belki de!
DildeTürkçeieşme
•Kültiir Seoiâ -Türk Dil
Kurumu, dilimizin yozlaşmasına
karşı başlatılan karnpanya
çerçevesinde 14 yabancı kelimeye
daha Türkçe karşılık önerdi.
Ahnan bilgiye göre TDK'nin
önerdiği Türkçe karşıhklar
arasında, "konsept" yerine
"kavram", "krupiye" yerine
"oyun görevlisi" ya da "oyun
ebesi", "logo" yerine de
"ayırmaç'" sözcükleri yer alıyor.
TDK'nin, İngilizce ve Fransızca
kaynaklı olan ve diümizde yaygın
olarak kullarulan bazı kelimelere
önerdiği Türkçe karşılıklar da
şunlar: Marj-pay, Marjinal-uç,
uçta, sıra dışı; Misyon-(özel)
görev, amaç; By-pass-(üpiçin)
damar aktarma, (siyaset için),
devre dışı bırakmak;
Metro-yeralütreni,Partner-eş, •
ortak, arkadaş; Lıkit-sıvı,
(ekonomi terimi olarak) nakit,
akışkan; Likidite- alışkanhk,
Rating-değerlendirme,
Asambl-topluluk. Türk Dil
Kurumu"nun bir süre önce açtığj
"Yabancı Kelimelere Karşıhklar
Kampanyası" çerçevesinde
önerilen kelimeler, Türk Dili
Dergisi'nde yayımlanıyor ve
cümle içinde kullanım örnekleri
verilerek, yabancı kelimeler yerine
Türkçe karşılıklann kullamlması
isteniyor.
MÜKonservatuvan
ögnsnciapıyop
• ADANA (Cumhuriyet Güney
tlleri Bürosu) - Bir süre önce
kunıluş çahşmalanru ,
tamamlayan Mersin Üniversitesi
Devlet Konservatuvarrnda
piyano, yayh sazlar, nefesli sazlar
ve şan bolümlerine ilk kez
öğretime başlayacağı
önümüzdeki dönem için öğrenci
ahnacak. Mersin
Üniversitesi'nden verilen bilgiye
göre piyano ve yayh sazlar
bolümlerine ortaokul hanrlık
sınıfı düzeyinde 10 öğrenci, nefesh'
sazlar ve şan bolümlerine ise lise-1
düzeyinde 10 öğrenci almacak.
Eylül ayında belirlenecek bir
tarihte sınav yapılacağını belirten
konservatuvar yetkilileri,
başvurulan 1 -29 ağustos tarihleri
arasında, 2 milyon lira ön kayıt
parası yatınlarak yapılacağını
bildirdiler.
'EsBeSüleymanEs
1
• Kültür Seniâ - Türk
ö>kücülüğünün tarunmış
adlanndan Salim Şengil'in "Es Be
Süleyman Es" adlı ö\kükitabının
4. baskısı. Dost Yayınlan
arasında çıktı. Yazar, bu
kitabında çocukluğunun geçtiği
bir güney kentinin insanlannı,
güncel olaylannı sevgiyle
anlatıyor. Geçen zamanı öyküler
oluşturur, bu öyküler küçük
kentin toplumsal yaşamının sanki
bir aynasıdır. Birbiri ardma
sıralanan olaylar. bir çocuksu
bakışın içinde oralara özgü bir
masal ya da çağdaş bir gerçek
romarun izlerini taşır (Dost
Yayınlan.Tünel Geçidi İş Hanı,
B Blok. 9-210 Beyoğlu-İstanbul).
Şikberi 10. YûKültürveSanatŞenEğibugünbaşhyor
KûmffServisi-Şilebezi 10. Yıl
Kültür ve SanatŞenliği bugün
başhyor. Bugün saat 18.00"de,
Bakırköy Ezgi Folklor AraşUrma
Demegj ve konuk yabancı folklor
ekibinin gösterilerinin ardından,
saat 19.00' daBelediye
Meydanı'nda şenlığın açılışı
yapılacak. Ayncabir dizi de sergi
açüacak.
Şenlik kapsamında Şile fotoğraflan
ve resim yanşmalan sergisi. Sinan
Koç -Sebia Koc suluboy a resim
sergisi. Afet Demetresim ve fotoğraf
sergisi, Ulviye Baykal resim sergisi,
Neeati Abacı'nın Karikatürcüler
Deraeği tarafmdan düzenlenen
karikatür sergjsi izlenebilecek.
Aynca, bugün saat 21 .OO'de Osman
Görgen Şenlik Alanı'nda,
sunuculuğunu AtUla Arcan'm
üstleneceği, Muazzez Ersoy, Gûl
Erda ve Kadir Tapucu'nun katıldığı
birkonserle. modacı Ayla
Eryüksd'in kauldığı şilebezi defılesi
var.
Şenüğin ikinci günü olan 29 temmuz
cuma günü saat 15.00'te Belediye
Meydanı'ndaKorutürk Ak ve
Mustafa Gûrdağlı'nın katılacağt
gençlikkonseri, 16.00'da ise konuk
yabancı folklor ekibi Grup
Carmen'in ve Bakırköy Ezgi
Folklor Ekibi'nin Terminal
Alanı'ndaki gösterileri izlenebilir.
Saat 17.00"de Cumhuriyet Çay
Bahçesi'nde "Türk Edebiyatından
Esintiler'" konulu panelin ilk
bölümünde Sami Karaören, Cahit
Kükbi ve Prof. Dr. Bedia Akarsu
"düimizde özleşme esintileri ve
sonınları"ru tartışacak. Belediye
Meydam'nda saat 19.00'da
gerçekleştirilecek çocuk şöleninde
îsmet Denüral ve Çocuk Orkestrası
Avignon Festivali'nde Tiece de Guerre' (Savaş Oyunu) adh oyunu ilgi çeken ve olay yaratan Edvvard Bond:
Sevgikötübir felsefedir ve tehlikelidirKühür Servisi-Avignon Festiva-
h'nde, toplumda insamn konumu
üzerine oldukça karamsar düşün-
celere sahip İngiliz yazar Edvvard
Bond'un adından oldukça söz
edildi.
Kollanru birleştirmiş, suratıru
asarak oturan ancak zaman za-
man gülümseyen Bond, 1934
yıhnda tngiltere'nin yoksul bir
banliyösünde dünyaya gelmiş. 18
yaşmda Avusturya'da askerük ya-
pan Bond, 21 yaşında tiyatro
oyunlan yazmaya başlarruş. Ro-
yal Court Theatre'e iki oyununu
göndermiş ve kendine yanıt ola-
rak yazarlar grubuna katitaaası
önerisi gelmiş.
îlk oyunu olan 'Le Mariage du
Pape' (Papamn Evliüği) 1962
yııûnda sahnelendiğinde oldukça
beğeni toplamış.
Onun eserlerinde linç edilmiş
bebeklere, lezbiyen olan Kraliçe
Viktorya'ya, yoksul ve zavalh bir
adam olarak ortaya çıkan Shakes-
peare'e rasüamak mümkün. Ha-
rokl Puıter ise Bond'un yarunda
saydamlık, iyimserh'k ve komediyi
temsil ediyor. Avignon'da 8 saat
süren 'Ptece de Guerre' (Savaş
Oyunu) adh oyunu çok ilgi çeken
ve fesuvalde olay yaratan Edvvard
Bond'la yapüan kısa bir söyleşiyi
sunuyoruz:
• Bize biraz kendinizden söz eder
misirdz? Yaşammızda sizi en çok
• Benim yaptığımbir başka tiyatro türü de
tüm ideolojileriyok etürmeye çalışıyor.
Bir anlamda, bu problemlerle mutsuz
ohnak zorunda bırakılmış insanlarla
ilgileniyor.
• Birini sevdiğinizisöyleyerek var
olamazsınız. Var olmanın tek şekli, içinde
bulunduğumuz sefıl durumu anlamaktır.
Ölüme yazgıhbir toplumda yaşıyoruz.
etkileyen olaylar neler?
Biri kafama silahı dayayarak beni
öldürme girişiminde bulundu. Ben
de ona "Benim yerime kendini koy.
Ve silahı kafana dayamış olduğumu
düsjün." dedim. Adam tam bir ikıle-
me düştü.
Yurtseverlikten nefret ederim
- tngütere'nin banliyösünde yetiş-
mek sıkıcı oldu mu?
Çok eğlenceli, zaman zaman da
hüzünlüydü o günler. Eğjtim al-
mamış olmam benim en büyük
şanssızhğım. Diğer taraftan okul-
lann çoğu aptallar yeüştiren bir ku-
rum olmaktan öteye giüniyor. Nere-
de büyüdüğünüz o kadar önemli de-
ğil. Yurtseverlikten nefret ederim.
Bu da ırkçılığjn bir başka biçimi
bana göre.
- Shakespeare sizi etküedi mi?
Ona tam olarak saygı duVduğumu
söyleyemem. Shakespeare, Yunanlı-
lar gibi toplumumuzda derin izler
bırakü. O zamanlar değişmekte olan
toplum yapısı ve kişinin konumu ile
yakından ilgilendi. Oysa bugünlerde
Shakespeare çok yanlış anlaşıhyor
ve fıkirleri çarpıtıhyor.
O bölücü değil, denge kurmaya
çahşan biriydi. Tarihi oyunlan bu-
gün bize içsavaşa karşı olmamız ge-
rektiğini kanıtlıyor. Savaşmak değil,
anlamaya çahşmak gerekiyor. Çok
dürüst bir insan olduğunu düşünü-
yorum ama ondan çok etkilendiğimi
söyleyemem.
- İnsanları sevmediğuüz halde onlar
üzerine konuştuğunuz izlenimi veri-
yorsunuz...
Birini sevdiğinizi söyleyerek var
olamazsınız. Var olmanın tek şekli,
içinde bulunduğumuz sefıl durumu
anlamaktır. Ölüme yazgıh bir top-
lumda yaşıyoruz. Proudhon "Mûlki-
yet hırsızlıktır" demişti. Hayır! Mül-
kiyet ölümdür! İnsana her zaman
daha fazlasına sahip olma hırsı aşı-
lar. Sonuçta başkalannı öldürmek
için silahlar icat edihr. Neden kendi-
mizi böyle bir konumda buluyoruz?
İnsanın bugün toplum içinde bu-
lunduğu konumu tartışmamız lazım
bence.
Tiyatronun iki görevi var
- Sizin sevginizi kim hak ediyor?
Ne ülkem. ne Galler Prensi. Fran-
sa Cumhurbaşkanı! Sevgi kötü bir
felsefedir ve oldukça tehlikelidir.
- Tiyatronun görevi nedir?
tki tane görevi var tiyatronun. İlk
olarak tiyatronun bir boşluğu dol-
durduğunu belirtmek gerekir. Birin-
ci sanayi devrimi sırasında dine ihti-
yaç duyuluyordu çünkü herkesin
kafasında yarattığı imajı görmeye
gereksinimi vardı.
Şu anda yaşamakta olduğumuz
ikinci sanayi devriminde ise dine ih-
tiyaç yok, Tüketiciye ihtiyaç var gü-
nümüzde. Bunun için de sosyal bir
yaratık olmaya gerek yok. Ama ka-
pitaüzmin korkunç bir zayıflığj var.
Oynamanızı engelliyor. Tiyatronun
görevlerinden biri de bu boşluğu
doldurmak.
Benim yapüğun bir başka tiyatro
türü de tüm ideolojileri yok ettirme-
ye çahşıyor. Bir anlamda, bu prob-
lerrilerle mutsuz olmak zorunda
bırakıhnış insanlarla ilgileniyor.
ileCengiz Özyurt ve ekibinin
animasyonlan izlenebilecek. Saat
21,00'de ise yine Osman Görgen
Şenlik Alanı'nda Müşerref Akay,
Eda Özülkü ve Songül Karh'nın
katılacağı bır konser var.
'TürkEdebiyatuıdan ;
esintiler1
konulu panel
Şenhğın üçüncügünü olan 30
temmuzcumartesi etkinlikleri
çerçevesinde saat 15.00"te Ayazma
Plajı'nda Grup Büyükyelken'in
katılacağı gençlik konseri,
Belediye Meydanı'nda folklor
gösterileri var. ',
Belediye Meydanı'nda saat
18.00'de •
gerçekleştirilecek "21. Yuzyıl%
a _.
GirerkenTürkiye Sorunları"
konulu paneleToktamış Ateş,
Halit Çelenk, Prof. Dr. Türkan
Saylan ve Prof. Dr. Bedia Akarsu ,
kaülacak.
Saat 20.00" deArtistler
Kahvesi'nde yapılacak "Türk
Edebiy atından Esintiler" konulu
panelin ikinci bölümündeki sanat
söyleşileri ve imza gününe ise öner
Yağcı, Feyza Hepçihngirler, Vedat
Günyol, Konur Ertop, HaUm ,
Lğurlu.HahlİbrahimBahar, .
Şûkran Kurdakul, Kemal özer,
Aydın öztürk, Ayten Mutlu,
Ercüment Lçar ve Talip Apaydın
katılacak.
Şenliğin songünü 31 temmuz
Akşam saat 21.30'da Osman
Görgen Şenlik Alanı'nda
gerçekleştirilecek konserde ise
EbruGündeş, Ajlan-Mıne, Ferhal
Güzel izlenebilecek.
Şenhğin son günü olan 31
temmuzda ise saat 15.00'de
Ayazma Plajı'nda Grup Acil
Servis'in gençlik konseri, saat
18.OO'de Belediye Meydanı'nda
folklor gösterileri ve akşam saat
21.00'de Osman Görgen Şenlik
Alanı'nda Ali Poyrazoğlu Ti-
yatrosu'nun sergüeyeceğj oyun
izlenebilir.